– — ˜ ™ - İslam Ansiklopedisi

advertisement
TURAYHÎ
edilir (Ýbn Hallikân, I, 307). Turan Þah’ýn
naaþý, kýz kardeþi Sittüþþâm tarafýndan
Dýmaþk’ýn Sûkusaruca semtinde bulunan
Þâmiyyetü’l-Berrâniyye (Hüsâmiyye) Medresesi’nde inþa edilen türbesine defnedildi. Selâhaddin, Turan Þah’tan her zaman
övgüyle bahseder ve onu kendine tercih
ederdi (a.g.e., I, 306).
BÝBLÝYOGRAFYA :
Ýbnü’l-Esîr, el-Kâmil, XI, tür.yer.; Bündârî, Sene’l-Beršý’þ-Þâmî (nþr. Fethiye en-Nebrâvî), Kahire 1979, tür.yer.; Ebû Þâme el-Makdisî, Kitâbü’r-Rav²ateyn (nþr. Ýbrâhim ez-Zeybek), Beyrut
1418/1997, tür.yer.; Ýbn Hallikân, Vefeyât, I, 306309; Ýbn Vâsýl, Müferricü’l-kürûb, I, 137-141,
155-185, 237-243; Ýbn Hâtim, es-Sim¹ü’l-³åli’¦¦emen fî aÅbâri’l-mülûk mine’l-øuz bi’l-Yemen:
The Ayy†bids and Early Ras†lids in the Yemen (nþr. G. R. Smith), London 1974-78, I, 1521; II, 27-47, 50-80; Ali b. Hasan el-Hazrecî, elUš†dü’l-lüßlüßiyye (nþr. M. Besyûnî Asel), Kahire 1329/1911, I, 26-29; Makrîzî, es-Sülûk, I/1, s.
73-74; M. C. Lyons – D. E. P. Jackson, Saladin:
The Politics of the Holy War, Cambridge 1984,
s. 33, 35, 41, 60, 65, 102, 109-110, 129, 130,
136; Ramazan Þeþen, Salâhaddin Eyyûbî ve
Devlet, Ýstanbul 1987, s. 54, 55, 59, 62, 73-74,
96, 262; Ahmed Fâiz el-Hýmsî, “el-.Uzamâ,ü’llecîne düfinû fî Dýmaþk ev mâtû fîhâ”, el-¥avliyyâtü’l-e¦eriyyetü’l-£Arabiyyetü’s-Sûriyye, XXXV,
Dýmaþk 1985, s. 304; G. R. Smith, “Turanshah
b. Ayyub”, EI 2 (Ýng.), X, 673; Abdülhamîd Murâdî, “Tûrânþâh”, DMBÝ, XVI, 348-349.
ÿCengiz Tomar
–
—
TURAYHÎ
( À‫) א‬
Fahrüddîn b. Muhammed
b. Alî et-Turayhî en-Necefî
(ö. 1085/1674)
˜
Ýmâmiyye Þîasý’na mensup
Necefli âlim.
™
979’da (1571) Necef’te doðdu. Büyük
dedesi Turayh b. Hafâcî’ye nisbetle Turayhî diye anýlýr. Kerbelâ’da Hz. Hüseyin’le beraber þehid düþtüðü belirtilen, ailenin soy
aðacýnýn dayandýðý sahâbî Habîb b. Müzâhir el-Esedî’ye nisbetle Esedî, Kanûnî Sultan Süleyman’ýn Irak seferine katýlan askerlerinden Irak’ta yerleþmek isteyenler
için ayrýlan ve 1112 (1701) yýlýnda Fýrat’ýn
taþmasý sonucu sular altýnda kalan Rummâhiye’ye nisbetle Rummâhî olarak da zikredilir. Bölgede ilme ve dine hizmetleriyle
tanýnan Turayhî ailesi, VI. (XII.) yüzyýlýn ortalarýnda siyasî baskýlardan kurtulmak ve
Hz. Ali’nin türbesine mücâvir olmak amacýyla Hille’den Necef’e göç etmiþ, bir süre
türbenin ve þehrin idaresiyle ilgili görev
yapmýþtýr. Turayhî ilk eðitimini babasýndan
ve amcasý Muhammed Hüseyin’den aldý.
Ayrýca Muhammed b. Câbir en-Necefî,
Þeyh Mahmûd b. Hüsâm el-Cezâirî, Þerefeddin Ali eþ-Þûlestânî gibi âlimlerden çeþitli ilimler okudu. Öðrencileri arasýnda oðlu Safiyyüddin et-Turayhî, Allâme Hâþim
b. Süleyman el-Bahrânî, Muhammed Bâkýr el-Meclisî, Muhammed Tâhir eþ-Þîrâzî, Ni‘metullah el-Cezâirî el-Mûsevî, Ýnâyetullah el-Meþhedî gibi isimler bulunmaktadýr.
Kûfe, Kerbelâ ve Kâzýmiye gibi yerleri
ziyaret eden Turayhî 1062’de (1652) hac
için gittiði Mekke’de bir süre Harem-i þerif’e, daha sonra Meþhed’de sekizinci imam
Ali er-Rýzâ’nýn türbesine mücâvir oldu. Ardýndan Tûs ve Ýsfahan’a geçti; bir süre
sonra Necef’e döndü. Seyahatlerini ömrünün sonlarýna doðru kaleme aldýðý Mecma£u’l-ba¼reyn için malzeme toplayarak deðerlendirdi. Bu dönemde Kûfe Mescidi’nde itikâfa çekilerek ilim ve ibadetle meþgul oldu. Yaygýn görüþe göre 1085
(1674) yýlýnda Necef’in merkez kazalarýndan Hîre’ye baðlý Rummâhiye kasabasýnda vefat etti, Necef’e götürülerek Turayhî
Mescidi yakýnýna defnedildi. 1087’de öldüðü de zikredilmiþtir. Þeyh Fahreddin etTurayhî diye bilinen müellif tefsir, hadis,
fýkýh gibi ilimlerde yetkin bir âlim olduðu
gibi þiir ve edebiyatla da ilgilenmiþ, ayrýca ibadeti, takvâsý ve zühdüyle tanýnmýþtýr. Gençlik yýllarýnda bir ramazan ayýnda
kendisini Kûfe Camii’nde itikâf halinde
gördüðünü söyleyen Mirza Abdullah elÝsfahânî onu dönemin en müttakisi olarak nitelendirir (Riyâ²ü’l-£ulemâß, IV, 332).
Âmilî de kendisinden fâzýl, zâhid, âbid,
takvâ ehli, fakih, þair ve deðerli bir zat diye söz eder (Emelü’l-âmil, II, 215). Turayhî muhtelif ilim dallarýndaki eserleriyle XI.
(XVII.) yüzyýlda Necef’in ilim ve kültür hayatýnýn canlanmasýna önemli katkýda bulunmuþtur. Þiî fýkýh düþüncesine yeni bir
þekil veren, Usûliyye’nin önemli temsilcilerinden Muhakkýk el-Hillî ile devrin müceddidi kabul edilen talebesi Allâme Ýb-
nü’l-Mutahhar el-Hillî’nin akaid, fýkýh ve fýkýh usulüne dair eserlerine þerh ve hâþiyeler yazmýþ, ayrýca Ýmâmiyye’nin Kütüb-i
Erba£a’sýnda geçen bütün rivayetlerin sahih olup yakýn ifade ettiðini savunan, ictihadý reddedip dinî hükümlerin tek kaynaðý olarak imamlarýn rivayetlerini esas
alan Ahbâriyye’yi temellendiren ve bu yönüyle ekolün kurucusu kabul edilen çaðdaþý Muhammed Emîn el-Esterâbâdî için
reddiyeler kaleme almýþtýr.
Eserleri. Turayhî telif, þerh, hâþiye, telhis, tertip, tekmile ve reddiye türünde kýrký aþkýn eser kaleme almýþ olup bunlarýn
önemli bir kýsmý kayýptýr. Baþlýca eserleri
þunlardýr: 1. Mecma£u’l-ba¼reyn ve ma¹la£u’n-neyyireyn. Müellifin en meþhur
eseri olan bu çalýþma Kur’an ve hadislerdeki garîb kelimelerin izahýna dair olup
1079’da (1669) Ýmam Ali er-Rýzâ’nýn türbesini ziyareti sýrasýnda yazýlmýþtýr. Eser
garîb kelimelerin açýklanmasýný aþan bazý
ayrýntýlarýn bulunmasý, bu arada birçok garîb kelime ihmal edilirken izahý gerekmeyenlere yer verilmesi, bazý hatalarý, tahrif
ve tashifleri sebebiyle eleþtirilmiþtir. Çeþitli baskýlarý bulunan (baský yeri yok [Tahran ?] 1293; Tahran 1379/1960) ve ilmî neþri gerçekleþtirilen kitap (I-VI, nþr. Ahmed
Ali el-Hüseynî, Necef 1378/1959-1386/
1967; Tahran 1395/1976, 1988; Beyrut
1985; I-III, nþr. ed-Dirâsâtü’l-Ýslâmiyye,
Kum 1414-1416) son olarak Ali Nidâl’in tashihiyle yayýmlanmýþ (Beyrut 2009), Mirza
Mahmûd et-Tabâtabâî ve Seyyid Muhammed Murtazâ üzerine birer hâþiye yazmýþtýr (Âga Büzürg-i Tahrânî, VI, 191). 2.
Tefsîrü ³arîbi’l-Æurßâni’l-Æerîm (nþr.
Muhammed Kâzým et-Turayhî, Necef 1953;
Beyrut 1986). 3. el-MünteÅab fi’l-merâ¦î ve’l-Åu¹ab (Tebriz 1321; Necef 1384;
Kum, ts.; Beyrut 2003). Mâsum imamlarla
Ehl-i beyt’in yaþadýðý acýklý olaylarý, bilhassa Hz. Hüseyin’in þehâdetini dile getiren
mersiye ve methiyelerden ibarettir. Yirmi
bölümden (meclis) oluþan eserin “Fahriy-
Turayhî’nin
el yazýsýndan
bir örnek
413
TURAYHÎ
ye” adýyla çeþitli aðýt törenleri ve hutbelerden önce okunmasý Þiî çevrelerinde yaygýn bir gelenektir. 4. Câmi£u’l-mašål fîmâ yete£allašu bi-a¼vâli’l-¼adî¦ ve’rricâl ve temyîzi’l-müþterekâti minhüm.
Ýmâmiyye geleneðine göre yazýlmýþ hadis
usulüne dair olup Muhammed Kâzým etTurayhî tarafýndan neþredilmiþtir (Tahran
1955). Ricâlle ilgili on ikinci bölümünü Müþterekâtü Câmi£i’l-mašål adýyla öðrencisi Muhammed Emîn el-Kâzýmî þerhetmiþ
(Âga Büzürg-i Tahrânî, XXI, 40), Abdülhüseyin b. Ni‘met en-Necefî de Mütšanü’lmašål fî telÅî½i Câmi£i’l-mašål adýyla telhis etmiþtir. 5. el-FaÅriyyetü’l-kübrâ. Fýkha dair olan eseri (nþr. Muhammed Saîd etTurayhî, Beyrut 1409/1989) müellif daha
sonra el-FaÅriyyetü’½-½u³râ adýyla ihtisar etmiþtir. 6. el-Erba£ûne ¼adî¦en (nþr.
Muhammed Saîd et-Turayhî, Beyrut 1407/
1987). 7. ™avâbi¹ü’l-esmâß ve’l-levâ¼iš
(nþr. Muhammed Kâzým et-Turayhî, Tahran 1375/1956). 8. Câmi£atü’l-fevâßid fî
i¦bâti ¼ücciyyeti’¾-¾an. Ýctihad ve taklidi reddeden Muhammed Emîn el-Esterâbâdî’ye reddiyedir (nþr. Muhammed Saîd
et-Turayhî, Mecelletü’l-Mevsim, sy. 9-10,
Lahey 1991, s. 567-588; eserlerinin bir listesi için bk. Âga Büzürg-i Tahrânî, tür.yer.;
A£yânü’þ-Þî£a, VIII, 395).
BÝBLÝYOGRAFYA :
Turayhî, Tefsîrü ³arîbi’l-Æurßân (nþr. M. Kâzým
et-Turayhî), Necef 1372/1953, neþredenin giriþi, s. 18-31; a.mlf., Mecma£u’l-ba¼reyn, Beyrut
1985, Giriþ, s. 3-8; Abdullah Efendi el-Ýsfahânî,
Riyâ²ü’l-£ulemâß ve ¼iyâ²ü’l-fu²alâß (nþr. Ahmed
el-Hüseynî), Kum 1401, IV, 332-335; Hür el-Âmilî, Emelü’l-âmil (nþr. Ahmed el-Hüseynî), NecefBaðdad 1385/1965, II, 214-215; Ýbn Usfûr elBahrânî, Lüßlüßetü’l-ba¼reyn (nþr. M. Sâdýk Âl-i
Bahrülulûm), Beyrut 1406/1986, s. 66; Hânsârî,
Rav²âtü’l-cennât (nþr. Esedullah Ýsmâiliyyân),
Kum 1392/1972, V, 349-353; βâ¼u’l-meknûn,
tür.yer.; M. Ali Müderris, Reyhânetü’l-edeb, Tebriz
1347 hþ., IV, 54-55; Âga Büzürg-i Tahrânî, e×-¬erî£a ilâ te½ânîfi’þ-Þî£a, Beyrut 1403/1983, tür.yer.;
A£yânü’þ-Þî£a, VIII, 394-395; Ca‘fer Bâkýr Âl-i
Mahbûbe, Mâ²i’n-Necef ve ¼â²ýruhâ, Beyrut
1406/1986, II, 454-458; Abdüsselâm Kâzým elCa‘ferî, Hidâyetü’¹-¹âlib ilâ me½âdiri kitâbi’l-Mekâsib, Kum 1428, s. 387-400.
ÿAdem Yerinde
–
—
TURCICA
˜
Fransa’da çýkan
yýllýk Türkoloji dergisi.
™
Strasburg’daki Marc Bloch Üniversitesi’nin Türk Araþtýrmalarý Bölümü Fransýz
Millî Bilimsel Araþtýrmalarý Merkezi’nin Etudes Turques et Ottomanes (UMR 8032)
ekibiyle Association Pour la Diffusion des
414
Etudes Turques derneði tarafýndan birlikte yayýmlanmaktadýr. Kurucu müdürü
Irène Melikoff’un yaný sýra Fransýz Türkologlarý ile diðer ülkelerin Türkologlar’ýndan
oluþan bir yazý komitesinin yardýmýyla dergi Jean-Louis Bacqué-Grammont, Paul Dumont ve Gilles Veinstein tarafýndan yönetilmiþtir. Yazý kurulunda J. Aubin, L. Bazin, A. Bennigsen, P. Naili Boratav, C. Cahen, J. Hamilton, R. Mantran gibi isimler
yer alýr. 1969’dan beri yayýmlanmakta olan
Turcica’nýn ilk sayýsýnýn alt baþlýðý Revue
d’études turques ibaresini taþýmaktaydý. 24. sayýsýndan itibaren (1992) misyonu þu kelimelerle belirginleþtirilmiþtir: “Peuples, Langues, Cultures, Etats” (halklar,
diller, kültürler, devletler). Bunlarla derginin
iki amacýnýn olduðu anlatýlmak istenmiþtir:
Geçmiþ ve þimdiki zamanda Türk topluluklarýný ve devletlerini söz konusu çerçevede
incelemek, insan bilimlerinin her bir dalýný kapsayan araþtýrmalarý içine almak.
Orta Asya’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne
bütün Türk dünyasýný dil, edebiyat, folklor açýsýndan ve ekonomik, sosyal bakýmdan incelemeyi amaçlayan Turcica, tematik bir dergi deðilse de zaman zaman
ayný konu hakkýndaki bazý araþtýrmalar tek
sayýda toplanmýþtýr. Meselâ I. Selim, Safevîler ve kýzýlbaþlara dair yazýlar (sy. 6),
Kemalist dönem (sy. 14), Fransýzca yazan
genç Türk dil uzmanlarý (sy. 29), Osmanlýlar’da ölümden sonra yapýlan envanterler (tereke defterleri) (sy. 32), esaret karþýsýnda Osmanlý toplumu (sy. 33) ve Osmanlý arkeolojisi (sy. 37) baþlýklarý örnek gösterilebilir. Ayrýca Halil Ýnalcýk’ýn teþvikiyle
Osmanlý metrolojisi hakkýnda yapýlan bir
seri araþtýrma ve bibliyografyalar, kütüphanelerle arþivlerin tanýtýlmasý da yapýlmýþtýr.
Bu esnek yayýn politikasýndan dolayý Turcica sürekli geliþme göstermiþtir. Ýlk zamanlarda fazlaca yer alan etnografya ve
folklor çalýþmalarý (sýrasýyla on iki ve yirmi beþ yazý) daha sonra azalmýþ, din ve
sûfîlik (kýrk yazý), edebiyat (elli bir yazý),
dil bilimi ve filoloji (elli yedi yazý) ve özellikle tarih alanýyla ilgili makaleler çoðalmýþtýr. 251 yazýyla en geniþ yeri kapsayan tarihin yaný sýra sanat tarihiyle (on sekiz yazý) tarihe yardýmcý olan bilimler alanýnda
diplomatik (on üç yazý), metroloji (sekiz yazý), paleografya (sekiz yazý), arkeoloji (dört
yazý), historiografya (üç yazý), epigrafya (iki
yazý), nümismatik (iki yazý) alanýnda makaleler bulunmaktadýr. Tarihle ilgili belge
yayýnlarý (seksen yedi yazý) ve edebî metin
neþirleri (on üç yazý) bunlara eklenebilir.
Tarih konusunda altmýþ iki yazý kiþiler,
politika, diplomasi ve savaþlar hakkýndadýr.
Yetmiþ biri gitgide artan sayýda toplumu,
elli ikisi kurumlarý, yirmi yedisi ekonomi,
finans, ticaret, zanaat veya endüstri sorunlarýný içerir. Osmanlý toplumundaki gayri müslimlerle ilgili yazýlar da bunlara dahildir. Bu çalýþmalarýn çoðu Osmanlý Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti dönemlerine
dairdir. Edebiyat alanýndaki yazýlarda da
ayný durum görülür. Bu yazýlar Âzerî, Kuman, Çaðatay, Kýrgýz, Tatar, Uygur, Özbek,
Ýran gibi bölgeler hakkýndadýr. Ayný þekilde dil bilimi çalýþmalarýnýn yarýsý Osmanlý
ve Türkiye Türkçesi’yle ilgilidir. Bu arada
Volga Bulgarcasý, Çaðatay, Çuva‚ Kýrgýz,
Kýpçak, Hoton, Moðol, Özbek, Uygur, Kýrým Tatarcasý veya Türkmen dillerine ait
incelemeler de yapýlmýþtýr.
Turcica’da her ne kadar Almanca, Ýngilizce, Fransýzca ve Ýtalyanca yazýlar yayýmlanmaktaysa da genellikle yayýn dili Fransýzca ve Ýngilizce’dir. Fakat Ýngilizce’nin payý yýllar geçtikçe artmaktadýr. Son sayýlarda Fransýzca yazýlarla Ýngilizce yazýlar birbirine yakýn sayýdadýr. Turcica’nýn tematik indeksi 1984 yýlýnda ayný dergilerde Zeki Arýkan (TTK Belleten, XLVII/185 [1983], s.
416-452) ve Atilla Çetin (TDA, sy. 29 [1984],
s. 93-127) tarafýndan hazýrlanmýþtýr.
BÝBLÝYOGRAFYA :
Zeki Arýkan, “Turcica, revue d’études turques,
Paris-Strasbourg 1969-1979, c. I-XI”, TTK Belleten, XLVII/185 (1983), s. 407-452; Atilla Çetin,
“Fransýz Türkologlarýnýn Yayýnladýklarý Turcica
(Türk Araþtýrmalarý) Dergisinin Türk Kültürü ve
Tarihine Hizmetleri”, TDA, sy. 29 (1984), s. 91127; Turcica, Table des volumes 1 à 30, 1969-99,
Paris 1999.
ÿNýcolas Vatýn
–
—
TURFAN
˜
Doðu Türkistan’da bir vaha
ve ayný adý taþýyan
tarihî bölge.
™
Bugün Çin Halk Cumhuriyeti topraklarý içinde kalan bölge tarihî kayýtlarda XIV.
yüzyýldan beri bu adla anýlýr. Son derece
verimli olan vahanýn en çukur yeri deniz
seviyesinden 154 m. aþaðýdadýr. Kuzeyinde Tanrýdaðlarý’nýn 3000 m. yükseklikteki
doðu silsileleri Bogdoola ve Kýzýldað yer
alýr. Turfan çukurluðu ayný zamanda Asya
kýtasýnýn en alçak noktasýdýr. Turfan bölgesi tarihin eski devirlerinde Ch’ü-shih adlý
bir devletin etki alaný içindeydi (m.ö. 206m.s. 220). Buranýn en baþlýca özelliði, Çin’den batýya doðru giden kervanlarýn baþlangýç noktasýna yakýn erken konaklama
yerlerinden biri olmasýydý; bu sebeple “Garp
illerinin kapýsý” diye anýlýrdý. Daha sonra
Download