12 TSKB GYO 2010 FAALİYET RAPORU 2010 Yılı Dünya ve Türkiye Ekonomisinde Görünüm Dünya Ekonomisi Global ekonomide bir toparlanma dönemi olan 2010 yılında gelişmiş ve gelişmekte olan bölgelerin ekonomileri arasındaki farklar belirginlik kazanmıştır. Gelişmekte olan ekonomilerin kaydettiği güçlü büyüme oranları küresel ekonominin yeni itici gücünü oluştururken, gelişmiş ekonomilerdeki canlanma zayıf seyretmiştir. ABD ve Avrupa’da deflasyonist baskılar sürmüş; gelişmekte olan ülkelerde enflasyon baskısı artmış ve dışarıya aşırı bir sermaye akışı ortaya çıkmıştır. 13 TSKB GYO 2010 FAALİYET RAPORU ABD, ekonomisini iyileştirmek adına mali gevşeme politikalarını korumuştur. Buna karşılık, Avrupa’nın büyük bir kısmında katı kemer sıkma politikaları uygulanmış, para politikaları cephesinde reflasyonist hareketlere imkan tanınmamıştır. Euro Bölgesi’nin lokomotifi konumundaki Almanya ekonomisinin, izlenen katı politikalar nedeniyle önümüzdeki dönemde kısmi bir yavaşlama göstermesi beklenmektedir. Diğer taraftan Yunanistan, İrlanda ve Portekiz başta olmak üzere, Euro Bölgesi’nin ekonomik sorunlarla boğuşan ekonomileri çözüm noktasına ulaşamamışlardır. Dünya ekonomisinin baş aktörlerinden Çin’de, hükümetin 2010 yılında aldığı kısıtlayıcı tedbirlerin olumlu yansıdığı göstergeler, Çin ekonomisinin krizden çıkmak üzere olduğunu ve yeni bir noktada dengelendiğini göstermiştir. Önümüzdeki dönemde daha az büyüme ve daha yüksek enflasyon rakamları Çin ekonomisinin karşı karşıya kalması muhtemel olan unsurlardır. Gelişmekte olan ülkelere sermaye girişinin artması ve ABD’nin gevşek para politikaları kapsamında dolar büyük çaplı değer kaybına uğrarken, bu ülkelerin para birimlerinin değerlenmesine engel olmak hedefi döviz kuru piyasalarına müdahaleleri doğurmuş, kur savaşlarına sebep olmuştur. Diğer yandan, gelişmekte olan ekonomilerde petrole olan talebin artması emtia fiyatlarında yukarı yönlü baskıları artırmıştır. IMF’nin Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’na göre; 2010’da dünya ekonomisinin %4,8, gelişmiş ekonomilerin %2,7, Euro Bölgesi’nin %1,7, gelişmekte olan ülkelerin ise %7,1 büyüdüğü tahmin edilmektedir. 2011 yılında ise dünya ekonomisinde %4,2, gelişmiş ülke ekonomilerinde %2,2, Euro Bölgesi’nde %1,5 ve gelişmekte olan ülkelerde %6,4 büyüme oranının kaydedileceği düşünülmektedir. Ekonomi politikaları arasında görülen ayrışmalar, kur savaşları, para piyasalarındaki baskılar, enflasyon baskısı, farklı ülke risklerinin seyri önümüzdeki dönem piyasa koşullarının belirleyicileri arasında yer alacaktır. 14 TSKB GYO 2010 FAALİYET RAPORU Türkiye Ekonomisinin Görünümü 2010 yılında Türkiye, gelişmekte olan ekonomiler arasında büyüme performansıyla öne çıkan ülkelerden biri olmuştur. Türkiye’nin 2010 yılı ekonomik performansı iç talep ve özel tüketim harcamalarında kaydedilen artış sayesinde gerçekleşmiştir. GSYH 2010 yılının ilk çeyreğinde yıllık %11,8, ikinci çeyreğinde ise %10,2 artmış; üçüncü çeyrekte ise %5,5 yükselmiştir. Sanayi üretimi 2010 yılının üçüncü çeyreğinde %10 artarken, kapasite kullanım oranı geçen yılın aynı dönemine oranla 5,4 puan artarak %74 seviyesinde gerçekleşmiştir. Sektörel bazda bakıldığında 2010 yılının ilk dokuz ayında inşaat sektörü %18,4 ile en fazla büyüyen işkolu olmuştur. Tarım %0,3 gerilerken, imalat sanayinde %14,7, ticarette %13,6 artış kaydedilmiştir. İşsizlik ve enflasyon oranlarında gerileme yaşanmıştır. 2010 yılında ekonomideki büyümeye paralel olarak istihdam artmış, işsizlik oranlarında düşüş gözlenmiştir. Küresel kriz ve ekonomideki daralmayla birlikte 2009 yılı Nisan ayında %14,8’e kadar yükselen işsizlik, 2010 yılı Kasım ayında %11’e düşmüştür. 2009 yılı sonunda %5’lere kadar gerileyen yıllık enflasyon, 2010 yılında arz yönlü baskılar ve baz etkisine bağlı olarak %10’un üzerine çıkmış, yıl sonuna doğru ise düşüşe geçmiştir. Yılın son çeyreğinde enflasyon 2,83 baz puan gerileyerek %6,4 ile %6,5’lik yıl sonu hedefine oldukça yakın bir düzeyde gerçekleşmiştir. Enflasyondaki bu düşüşün en büyük nedeni işlenmemiş gıda fiyatlarındaki ciddi düşüşler olmuştur. Sermaye girişleri artarken, Türk Lirası güçlenmiştir. Finansal piyasalarda oluşan güvene bağlı olarak Türkiye’ye sermaye girişlerinde artış yaşanmıştır. 2010 yılı Ocak-Kasım döneminde 38,1 milyon dolar net sermaye girişi olmuştur. Küresel kriz sonrasında sermaye girişinin hızlanmasında, özellikle bankaların yurtdışı borçlarının artmasına paralel olarak diğer yükümlülüklerin fazlalaşması etkili olmuştur. Cari açığın finansmanına olumlu katkı yapan ve uzun vadeli sermaye girişlerini içeren doğrudan yatırımların sermaye girişlerindeki ağırlığı giderek azalmıştır. 2010 yılı doğrudan yatırımları 6,3 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu süreci takiben likidite koşullarında iyileşme yaşanmış, Türk lirası 2010’da yabancı paralar karşısında değerini korumuştur. 2010 yılı Eylül ayı itibarıyla Türk lirası 2009 yıl sonuna göre TÜFE bazlı endekse göre %10,4, ÜFE bazlı endekse göre ise %11,8 değerlenmiştir. Dış ticaret açığı ve cari açık artışını sürdürmüştür. Özel tüketim harcamalarına dayalı ekonomik büyüme, Türk Lirası’nın değerlenmesi, üretimdeki toparlanmayla birlikte artan ara malı ithalatı ve enerji ihtiyacı cari açığın büyümesinde etkili olmuştur. Türkiye’nin 2010 yılında ihracatı %11,5 artarak 113,9 milyar dolara, ithalatı ise %31,6 artışla 185,5 milyar dolara ulaşmıştır. Dış ticaret açığındaki artış %84,5’i bulurken, açık 71,6 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. İhracatın ithalatı karşılama oranı da %72,5’ten %61,4’e gerilemiştir. 2010 yılında cari işlemler hesabı, 48.557 milyon dolar açık vermiştir. 2010’da %5,8 olması beklenen Cari Açık/GSYİH oranının, 2011 yılında %5,9 seviyesinde gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Bütçe olumlu performans sergilemiştir. 2010 yılında bütçe gerçekleşmelerinde olumlu sonuçlar ortaya çıkmıştır. 2010 yılı bütçe açığı, 2009’a göre %25 düşüşle 39,6 milyar TL gerçekleşmiştir. Faiz dışı fazla da geçen yıla göre yaklaşık 20 kat artarak 8,7 milyar TL olmuştur. 2010 yılında bütçe gelirleri 254,3 milyar TL’ye, bütçe giderleri ise 293,6 milyar TL’ye yükselmiştir. 2010 yılında faiz hariç bütçe giderleri %14,1 artışla 245,3 milyar TL, vergi gelirleri %22,1 artışla 210,5 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. TCMB alternatif politika araçlarına yönelmiştir. 2010 yılının son çeyreğinde gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının güçlenmesi ve kredilerdeki genişleme, TCMB’yi kısa vadeli faizlerle birlikte likidite yönetimi ve zorunlu karşılıklar gibi alternatif araçları da etkin biçimde kullanacağı bir politika değişikliğine yöneltmiştir. Bu çerçevede, TCMB daha düşük politika faizi ve daha yüksek zorunlu karşılık oranları ile finansal istikrarı ve fiyat istikrarını birlikte sağlama yolunu seçmiştir. 2010 yılı sonunda politika faiz oranı %7’den %6,50’ye düşürülürken, TL zorunlu karşılık oranı %5,5’ten %6’ya yükseltilmiştir. Zorunlu karşılığa tabi olan yükümlülüklerin vadesi uzadıkça TL karşılık oranlarının indirilmesi yönünde karar alınmıştır. 15 TSKB GYO 2010 FAALİYET RAPORU Özel tüketim harcamalarına dayalı ekonomik büyüme, Türk Lirası’nın değerlenmesi, üretimdeki toparlanmayla birlikte artan ara malı ithalatı ve enerji ihtiyacı cari açığın büyümesinde etkili olmuştur.