"Hem de daire-i itikadı, daire-i muamelâta

advertisement
Sorularlarisale.com
"Hem de daire-i itikadı, daire-i muamelâta karıştırmaya
mecburiyet yoktur." cümlesinin öncesi ile ilgisini
kuramadım, yardımcı olur musunuz?
"Saniyen: Kâfirin iki mânâsı vardır: Birisi ve en mütebadiri dinsiz ve
münkir-i Sâni demektir. Şu mânâ ile ehl-i kitaba ıtlak etmeye
hakkımız yoktur."
"İkincisi: Peygamberimizi ve İslâmiyeti münkir demektir. Şu mânâ
ile onlara ıtlak etmek hakkımızdır. Onlar dahi razıdırlar. Lâkin örfen
evvelki mânânın tebâdüründen, bir kelime-i tahkir ve eziyet
olmuştur."
"Hem de daire-i itikadı, daire-i muamelâta karıştırmaya mecburiyet
yoktur. Kabildir, o kısım Jön Türklerin muradı bu olsun."(1)
İnançtaki ayrışmayı ya da farklılığı, yaşamın içine sokmaya gerek yoktur. Mesela;
biri Hristiyan, diğeri Yahudi iki komşumuz olsa, her karşılaşmamızda onlara kafir ya
da cehennemlik dememiz gerekmiyor. İnanç ya da sonuç açısından onlar öyle
olabilirler; ama komşuluk ve hayat buna müsaade etmez.
Şayet Kur’ân’ın Ehl-i kitap hakkındaki hükmünü, sürekli onların gözüne sokarsak,
komşuluk ve hayat yaşanmaz hale gelir; hem onlar da bundan rencide olurlar ve
İslam’a karşı katılaşıp uzaklaşırlar.
Hatta Hristiyan bir kızla evlenen Müslüman’ın; sürekli hanımına sen kafirsin
cehenneme gideceksin diye, yüzüne çarpması uygun olmaz.
(1) bk. Münazarat, Sualler ve Cevaplar.
page 1 / 1
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download