10 Ağustos`ta kara bir dönem kapanacak

advertisement
10 Ağustos’ta kara bir dönem kapanacak
Temmuz 01, 2014 - 2:26:00
AK Parti'nin cumhurbaşkanı adayı Genel Başkan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "10 Ağustos'ta
sadece 12. cumhurbaşkanı seçilmeyecek, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ile aynı
zamanda kara bir dönem, vesayetler dönemi de kapanmış olacak" dedi.
Başbakan Erdoğan, Ankara Ticaret Odası Kongre Merkezi Salonu'nda düzenlenen AK Parti
Cumhurbaşkanı Aday Tanıtım Toplantısı'nda, hiçbir zaman kutuplaştıran olmadıklarını, kendilerine
yapılanı başkasına yapmadıklarını belirterek, son 30 Mart seçimlerinde Türkiye'nin tüm illerinde AK
Parti'nin olduğunu söyledi. Erdoğan, "Diğer siyasi partilere bakıyorsunuz, onlar lokal, mevzi. Kimisi
belli bir etnik unsurun, bir diğeri farklı bir diğer etnik unsurun, bir diğeri de kumsalların partisi olarak
kalmış ama AK Parti her yerde var" dedi.
Ayrımcı olmadıklarını, inkar etmediklerini, reddetmediklerini, asimilasyon yoluyla hiçkimseyi
kendilerine benzetmenin peşinde olmadıklarını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Onlar kutuplaştırdılar, biz birleştirmenin mücadelesini verdik. Onlar ayrıştırdılar, biz kardeşliğin
müadelesini verdik. Biz, başı dik bir Türkiye hayal ettik. Özgüveni yüksek bir Türkiye hayal ettik. 200
yıldır özgüveni hırpalanan, hem içeriden hem dışarıdan iteklenen tartaklanan ve yağmalanan bir
Türkiye'den kendi ayakları üzerinde duran bölgesinde ve dünyada 'Ben de varım' diyerek iddia sahibi
olan bir Türkiye hayal ettik. 200 yıldır sistemli şekilde bizim özgüvenimizi kırmak istediler. Bizi
tarihimizden koparmak istediler, bizi ecdadımızdan koparmak istediler, bizim boynumuzu bükmemizi
istediler, iddialarımızdan vazgeçmemizi istediler. Herkesin karşısında elpençe divan durmamızı
istediler. Bir bir kalıba girmemizi istediler. O kadar ileri gittiler ki Türkiye'de gündem belirlemek,
Türkiye'yi azarlamak, Türkiye'ye kibirle parmak sallamak istediler. İşte biz, siyasi tarihimiz boyunca
cesaretle, korkmadan, çekinmeden 'Siz, kimsiniz' sorusunu sorduk. Evet, siz kimsiniz? İçeride ve
dışarıda, siz kimsiniz? Bize tepeden bakma, bize kibirle bakma cüretini nereden buluyorsunuz? Size bu
hakkı kim veriyor?
Biz, halkız. Biz, Alparslan'ın, Kılıçarslan'ın, Süleyman Şah'ın, Ertuğrul Gazi'nin, Osman Gazi'nin
torunlarıyız. Biz, Fatih'in, Kanuni'nin, Yavuz Sultan Selim'in mirasçılarıyız. Gazi Mustafa Kemal'in,
Adnan Menderes'in, Turgut Özal'ın, Necmettin Erbakan'ın hatırasını muhafaza edenlerdeniz. Biz,
destanlarını kanla, cesaretle, kahramanlıkla yazmış şehitlerin takipçileriyiz. Biz, ilmiyle sanatıyla,
devlet yönetimiyle, medeniyet inşa etmiş, medeniyetlere istikamet çizmiş bir milletin mensuplarıyız.
Siyasi tarihimiz boyunca bu şuuru yüceltmenin ve yükseltmenin mücadelesini verdik. Unutturulmak
istenen bir medeniyeti yeniden diriltmenin, yeniden inşa etmenin, dizlerinin üzerinde yeniden
yükseltmenin mücadelesini verdik. 200 yıl boyunca yüzüstü sürünen bir medeniyetin yüzünü
ağartmanın mücadelesini verdik. Allah'a hamdolsun, bunu da başardık. Bu ülkenin gençlerine özgüven
aşıladık, bu ülkenin çocuklarına aydın bir gelecek umudu aşıladık. Bu aziz millete hayal gibi görünen
seviyelerin ulaşılabilir olduğunu gösterdik. Biz, bir çığır açtık. Biz, bir kapıyı araladık. İnşallah,
arkamızdan gelen nesiller, bu kapıdan geçecek, kadim medeniyet sancağımızı çok daha yüksek
burçlara dikmenin mücadelesini verecekler."
"İnönü, askerler tarafından kuşatılmış, tehdit altında bir meclis tarafından cumhurbaşkanı
seçildi"
Erdoğan, 2007'de Türkiye'nin 11. cumhurbaşkanını seçmeye hazırlanırken karşılarında bir kez daha
vesayetin ve statükonun soğuk yüzünü bulduklarına işaret ederek "Bize, yani milletin partisine
cumhurbaşkanı seçtirmek istemediler. Ortaya koydukları akıl almaz bahanelerle, hukuku katleden hiçe
sayan yorumlarla cumhurbaşkanı seçimini bir kaos ve krize seçirmek istediler. Statüko partileri,
vesayet partileri, bu kriz ve kaos sürecine, her zaman olduğu gibi destek verdiler" dedi.
Yaptıkları Anayasa değişikliğini halkoylamasına götürdüklerini anlatan Erdoğan, Meclis'in 11.
cumhurbaşkanını seçmesinin önündeki engeli kaldırdıklarını ve sonraki cumhurbaşkanlarının halkın
oyları ile seçilmesine ilişkin düzenleme yaptıklarını dile getirdi. Erdoğan, "Cumhurbaşkanının halk
tarafından seçilmesi, demokrasimiz adına çok büyük bir dönüm noktasıdır. Cumhurbaşkanının Meclis
tarafından değil halkın bizzat kendisi tarafından seçilmesi basit, teknik bir değişiklik değildir. Bu,
sadece yöntemin değişmesi değildir. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, bir tarihin,
vesayetler tarihinin bu ülkede kapatılmasıdır, bunu böyle bilelim" dedi.
Atatürk'ün ölümünden bir gün sonra 11 Kasım 1938'de askerlerin TBMM'yi kuşattığını anlatan Erdoğan,
"İsmet İnönü, askerler tarafından kuşatılmış, tehdit altında bir meclis tarafından cumhurbaşkanı seçildi"
dedi. 1950'de Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle Celal Bayar'ın cumhurbaşkanı seçildiğine işaret
eden Erdoğan, "Bu ilk sivil cumhurbaşkanını 1960 yılında derdest ettiler, idama mahkum ettiler, yaşı
büyük olduğu için idam edemediler" diye konuştu.
1961'de dönemin partilerinin telkini ile cumhurbaşkanı olmak isteyen Ali Fuad Başgil'in Ankara'da
cumhurbaşkanlığı için adaylığını açıklayacağı sırada Başbakanlığa çağırıldığını bildiren Erdoğan,
şunları söyledi:
"Başbakanlık iki generali, Ali Fuad Başgil'e cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçmesini kendisine
söyler. Eğer aday olursa Meclis açılmadan dağılacağını, seçimlerin iptal edileceğini, askeri idarenin
devam edeceğini söylerler. Hatta bir general, cumhurbaşkanlığı için aday olmaya hazırlanan Ali Fuad
Başgil'e şunları söyler: 'Bil ki sen, cumhurbaşkanı olursan, ne top atılır, ne tören yapılır. Senin jipin
hazır. Koyacaklar seni bir jipe, yukarıda bir yere götürecekler, orada akıbetin meçhul. Belki Etlik'te
mezarını bile hazırlamışlardır.' O gün Başgil'in yanında olanlar, Devlet Lisan Okulu'na götürülerek
kendisi için kazılan mezarın göterildiğini de anlatıyorlar. Bu şekilde tehditle Ali Fuad Başgil'in aday
olması önlenir. Yerine 27 Mayıs darbesini yapan Cemal Gürsel aday olur. Seçilir ve asker üniformasıyla
yemin eder. Tıpkı birilerinin seçildiği gibi ülkemizde, Mısır'da, şurada burada..."
"Cumhurbaşkanının siyaset dışı olmasını savunmak, bir defa siyaseti inkar etmektir"
Cumhurbaşkanlığı makamının siyasi iktidar karşısında devlet iktidarını temsil eden bir konum olarak
şekillendirildiğini vurgulayan Erdoğan, "İsmet İnönü, ardından 1960 darbesini yapanlar,
cumhurbaşkanlığı makamını halkın karşısına ceberrut devlet olarak koydular. İşte, Cumhuriyet Halk
Partisi bu. Ya bunlar kendi geçmişlerini bilmiyorlar ya da akşam başka, sabah başka devam ediyorlar"
dedi.
Türkiye'de hemen her cumhurbaşkanlığı seçiminin olay olduğunu, her seçim sırasında vesayet ve
siyasetin karşı karşıya geldiğini, çok azında siyasetin kazandığını belirten Erdoğan, sivil siyasetin
cumhurbaşkanı seçmesine, sivil sişasetçilerin cumhurbaşkanı olmasına hiçbir zaman hoşgörü ile
bakılmadığını ifade etti. Özal'a yapılanları çok iyi hatırladıklarını dile getiren Erdoğan, 2007'de Meclis
iradesinin nasıl ipotek altına alındığını bizzat yaşadıklarını bildirdi. Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biz, bunun karşısında dimdik durmasaydık, milletimiz de yüzde 47 oy oranı ile bize muazzam bir
destek vermemiş olsaydı o zaman da yine vesayet kazanacaktı. 10 Ağustos'ta sadece 12.
cumhurbaşkanı seçilmeyecek, 10 Ağustos'ta cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ile aynı
zamanda kara bir dönem, vesayetler dönemi de kapanmış olacak. Siyasi iktidarın karşısında duracak,
halka karşı devleti temsil edecek cumhurbaşkanı seçmiyoruz. Halkın seçtiği, halktan bir
cumhurbaşkanı göreve gelecek, fark bu. Şu anda çatı ne diyor? Cumhurbaşkanının siyaset dışı
olmasını savunuyor. Cumhurbaşkanının siyaset dışı olmasını savunmak, bir defa siyaseti inkar
etmektir. Cumhurbaşkanının siyaset dışından olmasını savunmak, işte İsmet İnönü'nün, Cemal
Gürsel'in yaptığı gibi vesayeti savunmaktır. Şu anda eski Türkiye'nin parametreleri ile hareket eden
millet karşısında devleti temsil edecek cumhurbaşkanı arayan muhalefet partileri, en başta kendilerini
inkar ediyorlar, siyasetin içindeymiş gibi görünüp, siyasetin dışında duruyorlar. Siyaset dışı bir
cumhurbaşkanı ile eski Türkiye'nin ruhunu geri çağırabileceklerini zannediyorlar. Cumhurbaşkanı
tarafsız olsun, derken esasen cumhurbaşkanının devletin tarafında, milletin karşısında durmasını
istiyorlar. Bu dönem artık kapandı. Millet meseleye el koydu. Meclis'i seçin, Hükümeti belirleyen millet,
10 Ağustos'tan itibaren inşallah cumhurbaşkanını da doğrudan seçecek, kendi hür iradesi ile
belirleyecek."
Download