TÜRK DİLİ I - DocSlide.Org

advertisement
6
Dilbilgisinin
Tanımı,
Bölümleri, Türk Dilinin
Özellikleri
ORTAK DERSLER
TÜRK DİLİ I
Yrd. Doç. Dr. Mediha MANGIR
1
Ünite: 6
DİLBİLGİSİNİN TANIMI, BÖLÜMLERİ, TÜRK
DİLİNİN ÖZELLİKLERİ
Yrd. Doç. Dr. Mediha MANGIR
İçindekiler
6.1. SES BİLGİSİ (FONETİK)........................................................................................................................................... 3
6.2. BİÇİM BİLGİSİ (MORFOLOJİ)............................................................................................................................... 4
6.3. CÜMLE BİLGİSİ (SENTAKS).................................................................................................................................. 4
6.3.1. 3.1. Cümlenin Ögeleri...................................................................................................................................................... 4
6.3.2. Cümle Türleri.......................................................................................................................................................................... 5
6.4. ANLAM BİLGİSİ (SEMANTİK).............................................................................................................................. 6
6.4.1. Sözcük ve Kavram ............................................................................................................................................................. 6
6.4.2. Sözcük ve Anlam.................................................................................................................................................................. 6
6.5. 5.KÖKEN BİLGİSİ (ETİMOLOJİ)........................................................................................................................... 7
2
6
Dilbilgisinin
Tanımı,
Bölümleri, Türk Dilinin
Özellikleri
Bir dilin seslerini, ses yapılarını, sözcüklerini, sözcük yapılarını, anlamlarını, tümce yapılarını inceleyen ve bunlara bağlı tüm kuralları, dil yasalarını saptayıp ortaya koyan bilime
‘dilbilgisi’ denir.
Dilbilgisinin Bölümleri
1. Ses bilgisi (fonetik)
2. Biçim bilgisi (morfoloji)
3. Cümle bilgisi (sentaks)
4. Anlam bilgisi (semantik)
5. Köken bilgisi (etimoloji)
6.1. SES BİLGİSİ (FONETİK)
Ses bilgisi, bir dilin konuşmaya yarayan seslerini, bunların oluşum ve değişimlerini inceleyen; bu seslerin sözcük bünyesinde birbirleriyle olan ilişkilerini saptayıp bunları kurallarla
belirleyen dilbilgisinin ana kollarından birisidir.
Konuşma dilinin söylenip işitilebilen en küçük parçasına ses denir. Bir dilin ana malzemesi
ve en küçük parçası olan seslerin tek başlarına anlamları yoktur.Bunların görevi kelime
yapmaktır.
Seslerin yazıdaki işaretlerine harf denir. Ses ile harf aynı şey değildir. Ses kulağa, harf ise
göze hitap eder. Türk alfabesinde, ses ile harf arasında birebir ilişki vardır, her ses bir harf
ile gösterilir.
Bir dildeki seslerin yazıdaki işaretleri olan harflerin belli bir sıraya konulmuş bütününe
alfabe denir. Türkler, önce Göktürk alfabesini daha sonra Uygur alfabesini, İslamiyetin
kabulü sonrasında ise Arap alfabesinden geliştirdikleri alfabeyi kullanmışlardır. Türkiye
Cumhuriyeti’nde 1 Kasım 1928’den itibaren Latin alfabesi esas alınarak oluşturulan alfabe kullanılmaya başlamıştır.
Ünlüler: Oluşumları sırasında ses yolu açık olan, ses organları tarafından herhangi bir
engele uğratılmayan seslerdir. Ünlülerin oluşmasında sadece ses telleri titreşir. Türkiye
Türkçesindeki ünlüler a,e,ı,i,o,ö,u,ü dür. Tek başına hece kurabilen sesler olan ünlüler her
hecenin yapısında mutlaka vardır.
Ünsüzler: Meydana gelişleri sırasında ses yolunda bir engelle karşılaşan, takıntıya uğrayan seslerdir. Ünsüzler, yanına getirilen bir ünlü yardımıyla telaffuz edilir ve tek başlarına
hece kuramazlar.
Ses organlarının aynı doğrultudaki hareketiyle ve bir nefes hamlesi içinde çıkan tek bir
ses veya ses grubundan oluşan ses birimine hece denir. Bütün hecelerin ortak özelliği, yapılarında bir ünlünün bulmasıdır. Bir yerde heceden bahsedebilmek için orada bir
ünlünün bulunması gerekir. Dolayısıyla bir kelimenin içinde kaç tane ünlü varsa orada o
kadar hece var demektir.
Konuşmada belirli bir hecenin, kelimenin ya da cümlenin diğerlerine göre daha baskılı
söylenmesine vurgu denir.
Kelime Vurgusu: Bir kelimeyi oluşturan hecelerden hangisinin daha şiddetli vurgulanacağını gösterir. Çekim eki almamış Türkçe kelimelerde, genellikle son hece vurguludur.
Cümle Vurgusu: Cümle içindeki kelimelerden birinin diğerlerine göre daha baskılı söylenmesidir. Türkçede cümle vurgusu genellikle yüklemdedir.
Konuşma sırasında çıkarılan sesler, hiçbir zaman aynı seviyede değildir. Ruh haline ve
kullanılan kelimenin anlamına göre ses alçalır veya yükselir, yumuşar veya sertleşir. Konuşma sırasında seste meydana gelen bu değişikliğe tonlama denir.
3
TÜRK DILI
6
1
6.2. BİÇİM BİLGİSİ (MORFOLOJİ)
Şekil Bilgisi: Bir dildeki anlamlı ve görevli birlikler olan kelimeleri, görevli birimler olan
ekleri, eklerle köklerin birleşme yollarını, kelimelerin anlamlarını ve eklerin görevlerini
dilin kelime türetme ve çekim özelliklerini inceleyen dil bilgisi koludur.
Bir dildeki en küçük öge olan ses, başka seslerle belirli düzende birleşerek heceleri oluşturur. Ancak hem sesin hem de hecenin yalnız başına anlamı yoktur. Bunların bir araya
gelmesiyle anlam taşıyan veya belirli bir görev yapan kelimeler meydana gelir.
Tek başına zihindeki belirli kavramları (söz, çiçek, araba, kitap v.b.) veya hareketleri (koş-,
bil-, gülümse-, v.b.) karşılayan ya da bunlar arasındaki ilişkinin kurulmasında görev alan
dil birimleri kelimelerdir.
Şekil bilgisinin daha iyi anlaşılabilmesi için önce kök, gövde, ek terimlerini açıklamakta
fayda vardır.
Bir kelimenin yapısındaki anlamlı en küçük parçaya kök adı verilir. Türkçede kökler genellikle tek hecelidir: su, gel, tat v.b. Canlı ve cansız bütün varlıkları, nesneleri, zihindeki
somut ve soyut kavramları karşılayan köklere isim kökü (yön, ev, koltuk, kitap, iş) ; varlık,
nesne ve kavramlara ait hareketleri karşılayan köklere de fiil kökü (sev-, gül-, sar-, bil-)
denir. Kökler anlamlı en küçük parçalar olduğu için daha küçük parçalara ayrılamaz. Her
kelimenin mutlaka bir kökü vardır. Bu kök üzerine getirilen bazı eklerle yeni kelimeler
türetiriz. Tek başına bir anlam taşımayan görevli dil birliklerine ek denir. Türkçede ekler köklerden
sonra gelir ve köke bitişik yazılır: yıllarca, kaçak, önemli. Eklerin görevlerinden biri, kelimelerden yeni kelimeler yapmaktır. Bu eklere yapım eki adı verilir.
Kitap bir varlığın adıdır. Bu kelime kök halindedir; Çünkü herhangi bir ek almamıştır. Bu
kelimeye getireceğimiz –çı eki ile oluşturduğumuz ‘kitapçı’ kelimesi kitap işleriyle uğraşan kişiyi karşılar. Burada –çı eki yapım eki görevindedir. ‘kitap’ ve ‘kitapçı’ anlamları farklı
olan iki kelimedir.
Kelimeler arasındaki ilişkiyi sağlayan; kelimeye sayı, zaman, şahıs, durum, soru gibi anlamlar kazandıran eklere çekim eki denir.
Varlık ve hareketlerin tamamını kelime kökleriyle karşılamak imkânsızdır; çünkü köklerin
sayısı sınırlıdır. Dilde yeni kelimelere ihtiyaç duyulduğunda yapım eklerinden faydalanılır.
Bu eklerle yeni kelimeler türetilir. Köklerden yapım ekleriyle genişletilmiş olan şekillere
gövde denir.
Sev-, sevgi, sevgili, sevgisiz, sevinmek, sevinç, sevil- ,sevimli, sevimsiz. Örneklerden de
görüleceği üzere kökle gövde arasında her zaman bir anlam ilişkisi vardır.
6.3. CÜMLE BİLGİSİ (SENTAKS)
Sözcüklerin cümle içindeki sıralanış biçimlerini, görevlerini ve cümlenin yapısını inceleyen dilbilgisi alanına cümle bilgisi=söz dizimi= sentaks denir.
Bir duyguyu, bir düşünceyi, bir durumu bir olayı yargı bildirerek anlatan kelime veya kelime dizisine cümle denir. Cümledeki bu duygu, düşünce ve hükmü tam olarak anlatabilmek için farklı görevler üstlenen unsurlara cümlenin ögeleri denir. Cümlenin kuruluşunda
mutlaka bulunması gereken ögeler temel ögelerdir. Bunlar yüklem ve öznedir. Cümlenin
anlamını çeşitli yönlerden açıklayan tümleçler ise yardımcı ögelerdir.
6.3.1. 3.1. Cümlenin Ögeleri
Yüklem: Cümledeki işi, hareketi, olayı üzerine alan, yargı bildiren unsurdur. Cümle yüklem üzerine kurulur. Yüklem çekimli bir fiil veya ek-fiille çekimlenmiş isim soyundan bir
kelime olabilir.
Tatilde başıma gelenleri sana sonra anlatırım.
4
6
Dilbilgisinin
Tanımı,
Bölümleri, Türk Dilinin
Özellikleri
Özne: Cümlede yüklemin bildirdiği işi, oluşu, hareketi yapan veya durumu üzerine alan
unsurdur. (yükleme ‘kim ve ne’ soruları )sorularak cümlenin öznesi bulunur.
Mustafa Kemal hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmamıştır.
Bazı cümlelerde özne doğrudan doğruya bir kelime veya kelime grubu olarak bulunmaz.
Böyle yapılarda özne, yüklemin sonundaki şahıs ekine bakılarak anlaşılır.
(Biz) Geçen yıl bu vakitlerde babamın yanındaydık.
Nesne: Yüklemin bildirdiği işten etkilenen unsurdur. Nesne, yükleme belirtme hali ekiyle
(-ı/-i/-u/-ü) veya eksiz olarak bağlanır. Belirtme hali ekini taşıyan nesnelere belirtili nesne, bu hal ekini taşımayan nesnelere ise belirtisiz nesne adı verilir. Cümle incelemelerinde yükleme sorulan ‘kimi’ ‘neyi’ ve ‘ne’ soruları nesneyi bulmaya yardım eder.
Cesaret, insanı zafere, korkaklık ölüme götürür.
Yer tamamlayıcısı (Dolaylı Tümleç): İşin, hareketin veya oluşun yapıldığı, edildiği yeri veya
hareketin yönünü ifade eden unsurdur. Yer tamamlayıcısı yükleme isim yaklaşma(-a/-e)
, bulunma (-da/-de/-ta/-te) veya uzaklaşma (-dan/-den/-tan/-ten) hali ekleriyle bağlanır.
Yer tamamlayıcısını bulmak için yükleme nereye, nerede, nereden, kime, kimde, kimden
soruları sorulur.
Güneş girmeyen eve doktor girer (nereye?)
Zarf Tümleci; Yüklemi zaman, tarz, sebep, miktar, yön, vasıta ve şart bildirerek tamamlayan cümle unsurudur.
Buralarda dolaşmayı çok seviyorum (miktar)
6.3.2. Cümle Türleri
1. Yüklemin Türüne Göre Cümleler:
A. İsim Cümlesi; Yüklemi ek-fiille çekimlenmiş bir isim veya isim grubu olan cümlelerdir.
İsim cümlelerinin olumsuz şekilleri değil edatı ve yok ismi kullanılarak yapılır.
Doğrunun yardımcısı Allah’tır.
Ayşe’nin babası lisede öğretmenmiş.
B. Fiil Cümlesi: Yüklemi çekimli bir fiil veya fiil grubu olan cümlelerdir.
Hasta sabaha karşı yatağında öldü.
2. Anlamına Göre Cümleler
A. Olumlu Cümle. Anlatılan yargının gerçekleştiği cümledir.
İdealler insanın hayatını anlamlı hale getirir.
B. Olumsuz Cümle: Yüklemi olumsuz bir yargı bildiren cümlelerdir.
Güvenmediğin insanlara sırrını söyleme.
C. Soru Cümlesi: Yüklemin bildirdiği yargıyla ilgili herhangi bir şeyi öğrenmeyi amaçlayan
cümlelerdir.
Kuşlar ne zaman göç edecekler?
3. Yüklemin Yerine Göre
A) Kurallı Cümle : Yüklemi sonda olan cümledir.
Ayşe dün İstanbul’a gitti.
B) Devrik Cümle: Yüklemi cümlenin sonunda bulunmayan cümlelere denir.
Aşkın aldı benden beni.
4. Yapısına Göre Cümleler:
A) Basit Cümle:Tek bir yargı bildiren, isim veya fiil türünden tek bir yüklem taşıyan cümlelerdir.
İyilik hiçbir zaman unutulmaz.
B)
Birleşik Cümle : Birden fazla yargının bulunduğu cümlelerdir.
O, “Size geleceğim” dedi.
Çok çalışırsan başarılı olursun.
C)
Bağlı Cümle :Tek başına yargı bildiren cümlelerin fakat, ama, ancak, lakin gibi
bağlama edatlarıyla birbirine bağlanmasıyla kurulan cümlelerdir.
5
TÜRK DILI
6
1
Yanlış yaptın; çünkü beni dinlemedin.
Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini.
D) Sıralı Cümle: İki veya daha fazla cümlenin anlam bütünlüğü içinde sıralanmasıyla kurulan ve birbirinden virgül veya noktalı virgül yardımıyla ayrılan cümlelerdir.
İnsan tek başına hayal eder, tek başına acı çeker, tek başına ölür.
6.4. ANLAM BİLGİSİ (SEMANTİK)
Dildeki her türlü anlam konusunu inceleyen dilbilgisi alanına anlam bilimi denir.
Anlamlı ses ya da ses birliğine sözcük denir. Nesnelerin, duygu ve düşüncelerin zihindeki
tasarım biçimine kavram denir. Kavramlar ikiye ayrılırlar.
Somut Kavramlar, ağaç,kuş, dağ,deniz, gibi elle tutulup gözle görülebilen nesnelerin zihindeki tasarlama biçimidir.
Soyut Kavramlar, dostluk, düşmanlık, melek, şeytan, aşk, kıskançlık, gibi elle tutulup gözle görülmeyen duygu ve düşüncelerin zihindeki tasarım biçimidir.
6.4.1. Sözcük ve Kavram
Sözcük ve kavram ilişkisinde kavram gösterilen, sözcük gösterendir. Bu nedenle dilbilimde sözcüğe gösterge adı verilir.
Eş Anlamlı Sözcükler; Birden çok sözcüğün aynı kavramı göstermesinden eş anlamlı sözcükler oluşur.
Yıl=sene, çeviri=tercüme, değer=kıymet
Çok Anlamlı Sözcükler: Tek bir sözcüğün birden çok kavramı göstermesinden çok anlamlı
sözcükler oluşur. Örneğin sürmek eylemine bakalım;
Çiftçi tarlayı sürdü.
Ayşe dudağına ruj sürdü.
Bu iş çok uzun sürdü.
Patron bütün işçileri sürdü.
6.4.2. Sözcük ve Anlam
Sözcüklerin belirttiği kavramların, olayların, hareketlerin ve hayallerin zihindeki değerlendiriliş biçimine anlam denir .
Sözcükte Temel ve Yan Anlamlar
Bir sözcüğün herkesçe bilinen en yaygın kullanılan ve akla ilk gelen anlamına temel anlam
denir.
Çocuk ağır çantayı güçlükte taşıyordu.
Odadaki ışık yeterli değildi.
Ağaçtan düştü, kolu kırıldı.
Bir sözcüğün temel anlamı yanında, zaman içerisinde kazandığı yeni anlam veya anlamlara yan anlam denir.
Masanın bir ayağı kırılmış
Gömleğin kolları kırışmış.
Ayakkabısının burnu yırtıktı.
ANLAM AKTARMASI
Anlam aktarması, ad aktarması ve deyim aktarması olarak ikiye ayrılır.
1. Ad Aktarması /Mecaz-ı Mürsel
Bir sözcüğün benzetme amacı güdülmeden başka bir sözcüğün yerine kullanılmasıdır.
a) İç-Dış İlişkisi: Bir varlığın dışı söylenerek içi ya da içi söylenerek dışı kastedilir.
Evi gelecek hafta taşıyacağız.(Evin eşyaları)
Ayaklarını çıkarmadan içeri girme.(Ayakkabı)
b) Bütün-Parça İlişkisi: Bir varlığın bütünü söylenerek parçası, parçası söylenerek bütünü
kastedilir.
Marmara’da her yelken (Gemi)
Uçar gibi neşeli
Herkes başının üstünde bir çatı olsun ister.(Ev)
c) Somut- Soyut İlişkisi: Soyut bir kavram söylenerek somut bir varlık kastedilir.
6
6
Dilbilgisinin
Tanımı,
Bölümleri, Türk Dilinin
Özellikleri
Az bir gelirle beş canı besliyor.( İnsan)
Gençlik geleceğin güvencesidir.(Genç insanlar)
d) Sanatçı-Eser İlişkisi: Sanatçının adı söylenerek eseri ya da eserleri kastedilir.
Yunus Emre’yi okumak insana çok şey katar.(Şiirleri)
Pikapta Zeki Müren dönüyor.(Şarkıları)
e) Yer-İnsan İlişkisi: Yer adı söylenerek insanlar kastedilir.
Törende bütün kasaba meydanda toplanmıştı.(Kasaba halkı)
Eve haber verip geleyim.(Ev halkı)
f) Şehir-Yönetim İlişkisi: Bir ülkenin başkenti söylenerek yöneticileri kastedilir.
Acaba Ankara bu konuda ne düşünüyor.(Devlet yöneticileri)
2. Deyim Aktarması; Bir sözcüğün benzetme amacı ile başka bir sözcük yerine kullanılmasıdır.
Deyim aktarması dört yolla yapılır:
a) İnsandan Doğaya Aktarmalar (İnsana Özgü Kavramların Doğaya Aktarılması): İnsana ait
özelliklerin doğadaki nesnelere verilmesiyle yapılan aktarmadır.
Ovadaki bütün çiçekler el ele tutuşmuş, hep bir ağızdan şarkı söylüyorlardı.
Yürüyordum, ağlıyordu ırmaklar.
b) Doğadan İnsana Aktarmalar. (Doğaya Özgü Kavramların İnsana Aktarılması ): Doğadaki
özelliklerin insanla beraber kullanılmasıdır.
Dalgalanır deli gönül şafakta
Üzerimden akıyor avarelik.
c) Duyu Aktarması: Bir duyuya ait olan kavramların başka duyular ile birlikte kullanılmasıdır.
Sokaktan acı bir fren sesi geldi (tatma-duymaya)
Onun keskin bakışları hepimizi korkuttu. (dokunma-görmeye)
d) Doğayla İlgili Kavramların Doğaya Aktarılması
Karlar uçuşurdu camlarda
Rüzgarlar ulurdu sabaha kadar
Anlam Daralması ve Anlam Genişlemesi
Bir sözcüğün anlattığı kavramlardan bir ya da birkaçını kaybederek kavram alanının küçülmesine anlam daralması denir. Oğul sözcüğü eskiden kız ve erkek çocuk anlamına gelirdi.
Bugün yalnızca erkek çocuk anlamına gelmektedir. Bir kavram gösteren bir sözcüğün yeni
kavramlar kazanmasına anlam genişlemesi denir. Dalga eskiden yalnızca suyun hareketini
bildirirdi. Daha sonra bu sözcük ses dalgaları, radyo dalgaları, şekilde de kullanılmaya
başlamıştır.
6.5. 5.KÖKEN BİLGİSİ (ETİMOLOJİ)
Köken bilgisi, bir dildeki sözcüklerin kökenlerini, o dilin diğer dillerle olan ilişkisini geçmişten günümüze inceleyen bilimdir. Köken bilgisi çalışmaları bir dilin tarihi, kültürü, başka
ülkelerin dilleriyle ilişkileri konusunda oldukça ilginç bilgiler vermektedir. Bu bilim dalı
sözcüklerin geçirdiği değişimleri kapsar. Ayrıca sözcük yabancı dilden gelmişse, o dildeki
biçimi, anlamı ve olası değişikleri göz önüne alır. Örneğin; Türkçede kullanılan “mantı”
sözcüğü aslında Çince’dir. Çincede man-t’ou biçiminde yazılan bu sözcük ‘hamurlu çorba, ekmek’ anlamına gelmektedir. Çinceden Moğolca’ya oradan da Türkçeye geçmiştir.
Fransızca marechal> mareşal sözcüğü de kaynak dilde ‘kralın ahırlarında atlara bakan
kimse anlamına geliyordu, sonradan ‘ordu komutanı’ anlamını kazandı ve bu anlamıyla
Türkçeye girdi.
Çarçûbe (Farsça): Çerçeve
Hoş-âb (Farsça): Hoşaf
Afet-i can(Farsça): Afacan
Selita (İtalyanca): Salata
Ep’hendi (Rumca): Efendi
Nemasus (Latince): Namus
7
TÜRK DILI
6
1
TÜRK DİLİNİN ÖZELLİKLERİ
1. Türk dilinin ve onun da mensubu bulunduğu Ural-Altay dil ailesinin diğer dillerden
ayrılan en önemli özelliği, ‘ses uyumunun’ bulunmasıdır. (ağaçtan, çiçekten..)
2. Türkçe yapı bakımından ekmeli bir dildir. (gözlükçülükten, sınıftan..)
3. Türkçede gramatikal cinsiyet ayrımı yoktur. Bu nedenle kelimelerde cinsiyet ayrımını
gösteren değişiklik yapılamaz. (İngilizce’den örnek verecek olursak; he, she…)
4. Türkçede söz diziminde yardımcı unsur başta, ana unsur ise sonda bulunur. (sarı
araba, kapının kolu..)
5. Türkçede sıfatlar isimlerden önce kullanılır. (iki kalem, çalışkan çocuk..)
6. Türkçede soru eki vardır. (Soruları çözdünüz mü?)
7. Türkçede sayı sıfatlarından sonra çokluk eki kullanılmaz. (üç kalem, iki ağaç
örneklerinde isimlerin eksiz kullanıldıkları görür; üç kalemler, iki ağaçlar gibi bir
kullanım söz konusu değildir. Ancak bazı istisna kullanımlar da vardır. Bunlar
kalıplaşmış yapılardır. (Kırk Haramiler, Yedi Cüceler..)
8. Türkçede tanımlık (artikel) yoktur.
9. Türkçede kelime yapımı ve çekimi genellikle eklerle olur. İsimlerin çekiminde iyelik
ekleri kullanılır.
8
Download