C. Senatosu B : 26 rece korkunç bir vasıflandırma olarak karşı­ mızda duruyor. Sayın Yıldız'm beyanlarında neler yok. Bir defa bütün millî müesseseleri ve kuruluşları, Doğulu vatandaştan işsiz vatan­ daşa kadar, topraksız vatandaşa kadar, pa­ rasız pulsuz vatandaşa kadar herkesi; öğret­ menden, ordu mensuplarına kadar her şeyi Adalet Partisi iktidarının karşısına çıkarmak tahriki ve tertibi ve hesabı içinde bir konuşma yapmıştır. Muhterem arkadaşlarım, millî kuruluşları, özerk müesseseleri, gençliği bu tarzda süfli politikanın vasıtası yapmanın zamanı çoktan geçmiştir. Her şeyi açık konuşmak mecburiye­ tindeyiz. Sayın Yıldız'm sözlerini dinledikten sonra şu üç nokta beni son derece üzüntüye sevk etti. Bunlardan birisi; diyorlar ki, «Türkiye, Roma'mn son günlerini yaşıyor, Türkiye'yi kurtarmak lâzım, bir halaskar çıkması lâzım.» Öyle bir za­ man yaşadığımız kanaati içinde. İkinci husus : Türkiye'nin dış politika faa­ liyetleri üzerinde birtakım imalarda bulunduk­ tan sonra, daha doğrusu dışarda itibarsız oldu­ ğumuzu ifade etmek istiyen imâlarda bulun­ duktan sonra, Kıbrıs politikası hakkında da birkaç cümle geçiştirip çok tecrübeli ve eski bir Devlet adamı olan Sayın Anamuhalefet Partisi Genel Başkanı İnönü'nün nasıl olur da böyle bir Hükümeti dış politikada tasvibeder, prim verir, destekler tarzında bir iddiayı ortaya attılar. Ve üçüncü cümle olarak da : «Solu arkadan hançerliyen iktidar» dediler. İşte orada hakiki renk şekil belli olmuştur. Muhterem arkadaşlarım, evvelâ bunlara bi­ rer birer cevap vermek mecburiyetindeyiz. «Türkiye Roma'nın son günlerini yaşıyor.» Bu korkunç bir iddiadır. Arkadaşlar, buna kimse­ nin hakkı yoktur. Buna cevap vermeden 1968 senesi Türkiyesini dost ve dost olmıyan memle­ ketler nasıl görüyorlar? Bu sualin cevabını Sa­ yın Yıldız'dan bekleriz. Ama bizim elimizde­ ki belgeler, malûmat göstermektedir ki, dost ve dost olmıyan bütün memleketler Türk Milletini yücelme yolunda, Türk Milletini iti­ barlı görmektedir ve ona hürmet etmektedir. Sözü dinlenen bir Devlet ve Millet olarak bize saygı beslemektedirler. Dış âlem bu vaziyette görecek, bu memlekette yaşıyan bir vatan ev- 3 . 2 . 1968 O :2 lâdı, bu Meclisin bir âzası, hayır diyecek : «Türkiye Roma'nın son günlerini yaşıyor.» Bu vatanperverlik değildir, Sayın Yıldız, (A.P. sıralarından bravo sesleri) Türkiye o günleri yaşamıyacak, yaşaması için de hiçbir sebep yok, o günleri yaşamamasına gayret etmeniz lâzım. Eğer birtakım küçük siyasi hesap uğruna bura­ da bulunmıyan, burada bulunmaması icabeden, söz edilmemesi icabeden en mukaddes mefhum­ ları, müesseseleri, kuruluşları getirir buraya vasıta haline getirir, tahrik edersek, her gün bu tahriklerin arkasından koşarsak, bundan siyasi bir netice alamayız, sadece huzursuzluk sağlar. Zannederim ki, bunu yapmaya bu Mec­ liste bulunan hiçbir âzanm hakkı yoktur. Halk gerçekleri biliyor. Bu, Sayın Yıldız'm deoismiven felsefesi, öyle zannediyorum ki, Adalet Partisi Hükümetine ve Adalet Partisi iktidarına hıncı, biraz da bizi iktidara getiren­ lere teveccüh ediyor. Halk her şeyi çok iyi bfivor, herkesi çok iyi biliyor. Türk Milleti aldanmıvaeak kadar geniş tecrübe ve bilgiye sahihtir. E^er böyle bir bilgi ve tecrübe sahibi olmasaydı siyasi alanda, siyasi hayatta hile ve hnrdavı meslek haline getirmiş olan nice po­ litikacı1 arın başarı saklaması mümkün olurdu. Halk ald^nmaz. Halkı aldatacağını zanneden­ ler de tarihimizin her devrinde aldanmıslardır. «Solu arkadan hançerliyen iktidar» Sayın Yıldız'in konuşmasında. AHMET YILDIZ (Tabiî Üye) — Böyle bir lâf yok. DEVLET BAKANI SEYFİ ÖZTÜRK (De­ vamla) — Saçın Hizbüttahir'inden baslıyarak Nur canrtelerinin Devlet eli ile nasıl beslendiği­ ni tavsif, tarif; onun altında hilâfet ordusunun gelmek üzere olduğunu, 4 sene sonra iktidara 0-eieeefrmi tâyin, tertip; ondan sonra da birta­ kımı ölüfere, sizin tâbirinizle, nasıl karsı çı­ kıldığı. s-ercekfi kuruluşlara karsı çıkıldığı ve onun yanısıra da sol akımları yadırgayan ik­ tidarın solu arkadan hançerlemek için teşebbüs­ lere girdiği...» Benim notumda böyle. (Gürül­ tüler) AHMET YILDIZ (Tabiî Üye) — Dürüstçe konuşalım, solu arkadan hançerlemek, diye bir şey yok. BAŞKAN — Sayın Yıldız, müdahale etmeyi­ niz. Zabıtlar meydanda. Tashih edersiniz, bilâ­ hare efendim. 256 —