Toplumcu Düşünce Enstitüsü Haftalık Değerlendirme Notu Haftalık Değerlendirme Notu/ 190115 Hazırlayan: Mahir BÜYÜKYILMAZ A) 19 Ocak 2015 DÜNYA A1) ABD Başkanı Obama ve İngiltere Başbakanı Cameron, aralarında siber güvenliğin de bulunduğu, iki devleti ilgilendiren pek çok alanda işbirliğini arttırma yoluna gideceklerini açıkladılar. Beyaz Saray’da ortak açıklama yapan iki lider siber tehditlerin artışı ve acilliği yüzünden bu kararın alındığını, yapılacak işbirliğinin de iki ülkenin altyapısını, işletmelerini ve insanların özel yaşamlarını korumayı amaçlayacağını bildirdi. Alınan bu ortak karar, Kasım ayında Sony film şirketi ve bu hafta, Avrupa'da konuşlanmış olan Amerikan Merkez Kuvvetleri Komutanlığı (CENTCOM) sosyal medya hesaplarını hedef alan siber saldırıların ardından yapıldı. İki ülke siber güvenlik alanında, bu yıl içerisinde bir ortak tatbikatı düzenlemeyi planlıyor. Tatbikatın bankaları hedef alan bir siber saldırı senaryosunu temel alacağı açıklandı. Başbakan Cameron’un, siber güvenlik alanında ek olarak, Google ve Facebook gibi Amerikan teknoloji şirketlerinin şifreli iletişimlerini devletlerin izlemesine açması yönünde Başkan Obama’dan bu şirketlere baskı yapması yönünde bir talepte bulunduğu biliniyor. A2) Dünya Bankası, olumlu performans gösteren ABD ekonomisinin ve gerileyen akaryakıt fiyatlarının Avrupa ve Çin’den gelen olumsuz verileri dengelemede başarısız olduğunu belirterek 2015 için küresel büyüme tahmini düşürdü. Dünya Bankası’nın Küresel Ekonomik Görünüm Raporu’nda dünya ekonomisinin 2014’ün Haziran ayında öngörülen büyüme rakamı olan yüzde 3.4’ün aksine 2015’te yüzde 3 genişleyeceği tahmininde bulunuldu. Açıklanan raporda, ABD ve diğer önemli ekonomiler arasındaki uyumsuzluğun büyüdüğüne işaret ediliyor ve gerileyen petrol fiyatlarının üretimi destekleyebileceği yönündeki iyimserliğin azaldığının altı çiziliyor. Küresel ekonomiye yönelik risklerin, finansal dalgalanmanın yükselme tehlikesi, yoğunlaşan jeopolitik gerilimler ve Avro Bölgesi’yle Japonya’da süregelen duraksamayla birlikte artış gösterdiği belirtiliyor. Küresel ekonominin bu yıl yüzde 3, 2016'da yüzde 3.3 ve 2017'de de yüzde 3.2 oranında büyümesinin beklendiği kaydedilen raporda, gelişmekte olan ekonomilerin ise bu yıl sonunda yaklaşık yüzde 4,8 oranında büyüme kaydetmesinin beklendiği tahmininde bulunuldu. A3) Japon Hükümeti, 42 milyar dolarlık savunma bütçesini onayladı. Çin'le tartışmalı adalar nedeniyle gerginliğin tırmandığı bir dönemde onaylanan bütçe, bir önceki mali yıla göre yüzde 2.8 oranında artırıldı. Pekin ve Tokyo, son yıllarda Doğu Çin Denizi'nde Japonya'da Senkaku, Çin'de de Diaoyu olarak bilinen adaların egemenlik hakları nedeniyle gerginlik yaşıyor. Savunma bütçesinin arttırılmasına ek neden olarak Başbakan ŞinzoAbe'nin girişimiyle geçen yıl İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra meşru müdafaa dışında 1 savaşa girmeyi yasaklayan anayasada değişikliğe gidilerek, saldırıya uğrayan müttefiklere yardım edilmesinin önünün açılması gösteriliyor. B) BÖLGE B1) Charlie Hebdo’nun Paris’teki bürosuna düzenlenen silahlı saldırının sorumluluğunu Yemen El Kaidesi üstlendi. Örgütten yapılan açıklamada saldırının Hz. Muhammed’in öcünü almak için düzenlendiği bildirildi. İnternette yayınlanan video görüntülerinde Arap Yarımadası’ndaki El Kaide örgütünün bir numaralı lideri Nasır El Ansi, 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan Charlie Hebdo saldırısını örgütünün düzenlediği ve finanse ettiğini; saldırıdan bir gün önce bir kadın polisin, saldırının olduğu gün ise Paris’te bir Yahudi marketine yapılan baskında dört kişinin öldürülmesinin El Kaide’yle bir ilişkisi olmadığını, saldırıların aynı zamana denk gelmesinin tamamen tesadüf olduğunu da belirtiyor. B2) İsviçre Merkez Bankası'nın minimum kur uygulamasını bırakması piyasalarda sert dalgalanmalara yol açtı. Gözlemciler tarafından tam bir sürpriz olarak nitelenen bu hamlenin ardından Avrupa Merkez Bankası'nın (AMB) gelecek hafta gerçekleştireceği toplantıda geniş çaplı bir teşvik paketi açıklanmasına yönelik beklentiler artmış durumda bulunuyor. Konuyla ilgili açıklamasında Avrupa genelindeki eleştirilere yanıt veren İsviçre Merkez Bankası Başkanı Thomas Jordan piyasalarda büyük dalgalanma yaratan kararın kaçınılmaz olduğunu savundu ve bu geçici kararın İsviçre ekonomisinin zarar görmesini engellemek için olduğunu belirtti. Bu gelişmeler ile birlikte piyasalarda Avro ile Dolar'ın eşitlenebileceğine yönelik bir beklenti oluştuğu; ayrıca, 25 Ocak'ta yapılacak genel seçimler sonrasında Yunanistan'ın Avro'dan çıkmaya varabilecek siyasi sonuçlara ilişkin düşüncelerin de daha belirgin olarak dile getirildiği görülüyor. B3) BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa ile Almanya'nın oluşturduğu P5+1 grubu ile İran arasında İsviçre’nin Cenevre kentinde yürütülen nükleer müzakerelerde sınırlı ilerleme kaydedildiği bildirildi. Bir hafta süresince Paris ve Cenevre’de bir araya gelen heyetler, Mart ayına kadar siyasi bir uzlaşı sağlanması için daha fazla çaba sarf etme konusunda anlaştı. Tarafların önümüzdeki ay Cenevre’de yeniden masaya oturması planlandı. P5+1 ve İran arasında yürütülen müzakerelerde nihai anlaşmaya varılamamış ve müzakereler 1 Temmuz 2015'e kadar uzatılmıştı. B4) ABD Savunma Bakanlığı, Irak Şam İslam Devleti’yle (İŞİD) mücadele edecek Suriyeli muhaliflerin eğitilmesi programını koordine etmesi için Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’da 400 askeri personelin görevlendirileceğini açıkladı. Bunlara ek olarak, eğitim verilecek alanların güvenliği ve diğer konularda destek sunması için de ilave destek personeli gönderilecek. Pentagon Basın Sözcüsü John Kirby yapmış olduğu açıklamada söz konusu askeri eğitimin 4 ile 6 hafta sonra başlayabileceğini ifade etti.Eğitdonat programının toplam üç yıl sürmesi, Türkiye'de yılda 1500-2000 kişinin, Ürdün ve Suudi Arabistan’da ise 3500-4000 kişinin eğitilmesi planlanıyor. Türkiye ile ABD arasında bu ay içinde mutabakat muhtırası imzalanması bekleniyor. 2 B5) Lübnan’ın kuzeyinde bulunan Trablus kentinde ağırlıklı olarak Alevi nüfusun yaşamakta olduğu bölgede kısa aralıklarla gerçekleşen ve 11 kişinin ölümüyle sonuçlanan iki intihar saldırısının sorumluluğunu El Nusra Cephesi üstlendi. Örgüt tarafından yapılan açıklamada saldırının amacının Nusayrilerin Suriye’de Sunni nüfuza karşı işledikleri suçların intikamının almak olduğu açıklandı. El Nusra Cephesi, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) militanlarıyla birlikte yaz aylarından bu yana Lübnan’a yönelik saldırılar gerçekleştiriyor. Lübnan hükümeti, Suriye rejimi yanlıları ile karşıtları arasında yaşanan kanlı olayların önlenmesi için geçen yıl Trablus’ta operasyon başlatmıştı. B6) Zimmetine para geçirmekten üç yıl hapis cezasına çarptırılan eski Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’e yeniden yargılama yolu açıldı. Temyiz Mahkemesi, yargılamada usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle Mübarek’in hüküm giydiği dava kararını bozarak yeniden yargılama kararı verdi. Bu şekilde Mübarek’in hükümlü sayıldığı dava kalmamış oldu. Mübarek, Mayıs ayında görülen davada kişisel kullanımı için zimmetine milyonlarca dolar geçirmekten suçlu bulunmuş, oğulları Cemal ve Alaa da aynı davada 4 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. B7) Afganistan’da Devlet Başkanı Eşraf Gani ve seçimlerdeki rakibi Abdullah Abdullah yeni kabine üyeleri üzerinde mutabakat sağlayarak, ulusal birlik hükümetini kurdu. Gani ve seçimlerdeki en büyük rakibi Abdullah, yeni kabineyi oluşturmak için üç aydan bu yana anlaşmaya çalışıyordu. Seçimlerin ikinci tur sonuçlarına itiraz eden Abdullah, aylar sonra Gani ile anlaşma yoluna gitmiş, Gani ise, Abdullah'ın yeni hükümetin oluşmasında söz sahibi olmasını kabul etmişti. B8) 25 Haziran’da düzenlenen seçimlerden sonra iki ordu, iki parlamento ve iki hükümet oluşan Libya’da yaşanmakta olan krizin tarafları Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde Cenevre’de bir araya geldi. BM’nin taraflara uygun müzakere ortamı oluşturulması için çatışmayı durdurma çağrısında bulunduğu toplantının ardından taraflar arasında milli birlik ve uzlaşı hükümeti kurulması ve silahlı grupların kentleri aşamalı olarak terk etmesi kararı alındı.BM tarafından yapılan açıklamada, tarafların gelecek hafta yeni bir müzakere turu için Cenevre’ye dönme konusunda anlaştığı ifade edildi. B9) Gazprom Yönetim Kurulu Başkanı Aleksey Miller,Avrupa Komisyonu Enerjiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Maros Seferoviç’in Moskova ziyareti sırasında yapmış olduğu açıklamada Ukrayna üzerinden Avrupa'ya transfer edilen gazın kesilme ihtimalinin devam ettiğini ve Güney Akım Doğalgaz Boru Hattı Projesi'nin iptal edildiğinin Avrupa'daki yetkililere bildirildiğini edildiğini ifade etti. Miller yapmış olduğu açıklamada Ukrayna üzerinden transit geçişi sağlanan 63 milyar metreküp doğalgazın tek tedarik yolunun Türkiye olduğunu, Yunanistan sınırından itibaren gerekli altyapıyı hazırlama sorumluluğunun talep tarafı olarak Avrupa’ya düştüğünü, Avrupalı muhataplarının bu altyapıyı inşa etmek için önlerinde kısa bir süre olduğunu aksi takdirde hacmin başka bir pazara kaydırabileceğini belirtti. 3 C) TÜRKİYE C1) 19 Ocak 2014’te, Adana’da Milli İstihbarat Teşkilatı’na ait tırların, Suriye’de El Kaide ve Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) silah taşıdıkları iddiasıyla durdurulmasına ilişkin internette yayınlanan tutanaklar gerekçe gösterilerek Twitter ve Facebook başta olmak üzere birçok internet sitesi için erişim engelleme, yazılı, görsel ve internet medyası için de yayın yasağı kararı alındı. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), MİT’e ait TIR’larda arama yapılmasıyla ilgili soruşturma çerçevesinde dönemin Adana ve Kırıkhan başsavcıları ile Adana Başsavcıvekili ve iki savcıyı görevden uzaklaştırdı. C2) Diyarbakır 2. Sulh Ceza Mahkemesi, Charlie Hebdo dergisinin son sayısında kapak yaptığı Hz. Muhammed karikatürünü yayımlayan internet sitelerinin ilgili bölümüne erişime yasak getirdi. Charlie Hebdo'dan alıntılara yer veren Cumhuriyet Gazetesi’nin dergisinin kapağını basacağına yönelik çıkan haberler üzerine, gazetenin dağıtım araçları polis güçleri tarafından durdurularak arandı. Kapak resminin basılmadığına kanaat getirdikten sonra kamyonların geçişine izin verildi. ABD yönetimi ise derginin son kapağını yayınlayan basın kuruluşlarına destek verdi. Amerikan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Marie Harf yapmış olduğu açıklamada Türkiye’de kapağı yayınlanan web sitelerinin ilgili sayfalarının mahkeme kararıyla engellenmesini eleştirerek ifade özgürlüğünün önemine dikkat çekti. SONUÇ- Değerlendirme ve Öneriler - Charlie Hebdo katliamını gerçekleştirenlerin Yemen El Kaidesi adına hareket ettiklerinin ortaya çıkması, bir tanesinin geçen yaz Suriye’de bulunduğu iddiası, kökten dinci anlayışın ve mensuplarının küresel dolaşımının boyutunu vebu anlayışla mücadele konusunu dünyanın gündemine oturtmakla beraber kökten dinci anlayış temelinde buluşan fakat birbirlerinden farklılık gösteren akımların kendi aralarında hem dayanışma hem de rekabet içerisinde olduklarını ortaya koydu. Uzun süredir küresel seviyede çarpıcı bir eylem yapmak noktasında sessiz durumda bulunan El Kaide örgütünün Yemen kolunun Charlie Hebdo saldırısı arkasında bulunması bu rekabetin bir sonucu olarak değerlendirilmektedir. İŞİD sempatizanı bir eylemcinin saldırganlara destek olmak için bir Yahudi marketinde insanları alıkoyması ise köktenciliğin farklı akımları arasındaki dayanışmanın bireysel seviyede de olsa bir kanıtı olarak görülmelidir. - Paris saldırıları son 30 yıllık süreçte küreselleşirken aynı zamanda ulusal seviyede örgütlenme zeminini genişleten ve sağlamlaştıran köktenciliğin de ne kadar kontrol edilemez ve tehlikeli bir tehdit olduğunu ortaya koyması itibariyle önem arz etmektedir. - Burada işaret edildiği şekli ile, kökdinci terörün dünyada ve bölgede kendi içinde rekabetçi bir yapıya bürünmeye başlaması, Türkiye açısından çok daha kritik ve hassas özellikler taşımaktadır. Ülkede, geleneksel olarak zaten çoğulcu bir yapı içinde varolan inanç odaklarının, farklı hız ve şiddet düzeylerinde de olsa, giderek siyasallaşmasının, hele de bu siyasallaşma sürecinin rekabetçi özelliklerle şekillenmesinin, ülke için ciddi sosyal 4 yarılmalara yol açması kaçınılmazdır. Bu konunun yüzeysel bir demokrasi anlayışı veya demokratik taleplerin yükselmesi şeklinde geçiştirilmesi mümkün değildir. Burada siyasal sistemin konuyu bir bütün olarak ve sistemin yapısal özellikleri itibarı ile değerlendirmesi esas olmalıdır. Bu değerlendirmenin de temeli "ortak değerler" zemininde "temsilde adalet"in yeniden inşaası olarak belirlenmeli ve alınacak olan önlemler buna göre bir ortak hareket planı üzerinden yürütülmelidir. - İsviçre Merkez Bankasının İsviçre Frankı'nın değerini yüzde 30'lara varan bir düzeyde yükselten kararının, Türkiye açısından tam olarak değerlendirilememiş olduğu görülmektedir. İsviçre Frankı'nın fiili olarak 1.2 Euro düzeyinde korunmasına yönelik alışılmış durumun, sürpriz bir kararla dalgalanmaya bırakılması, Avro üzerinde çok ciddi bir baskı yaratacak; bu da Türkiye'nin ticari olarak en büyük ortağı olan Avro Bölgesi ile olan ticareti üzerinde ciddi sonuçlar yaratabilecektir. Avrupa Merkez Bankasının uzun süredir yürüttüğü "Hareketsizliği" hareket sayan yaklaşımının, İsviçre'nin kararı karşısında sürdürülmesi olanaksız olduğu açıktır. Dolayısı ile, AMB'nın Avro'nun değerini korumaya yönelik faiz ve parasal genişleme yönündeki kararlarının yakında izlenmesi, Türkiye'de gerek finansal piyasalar gerek dış ticaret hareketleri açısından büyük önem taşımaktadır. - Türkiye için önemle izlenmesi gereken bir konu da, yukarıda Dünya Bankası tarafından açıklanan ve düşen enerji maliyetleri ile büyüme arasındaki ilişkiye dikkat çeken raporda yapılan tespitlerle ilgilidir. Burada da görüldüğü gibi, düşen enerji maliyetlerinin genel olarak ekonomiler üzerindeki etkisi; düşen maliyetler olduğu kadar, azalan satın alma gücü olarak da ortaya çıkacaktır. Hele de Türkiye gibi, bölgesinde en önemli ticaret ortakları olan Rusya, İran ve Körfez Ülkeleri gibi ekonomilerde kısa dönemde etkisini gösterecek olan bir talep düşmesi, yalnızca ihracat olarak değil, turizm ve yatırımlar kalemleri gibi alanlarda da bir daralmaya neden olabilecektir. Dolayısı, ekonomi yönetiminin, gelişmeleri oluruna bırakan yaklaşımının, daralma potansiyeli olan dış talebi canlı tutma veya ikame yönünde ciddi bir hazırlık içinde olması gerektiği değerlendirilmektedir. 5