M. MecKisi B : 58 20 . 2 . 1979 ka ne mana ifade eder? C. savcısına bu suali sor­ makla, falan sanık hakkında niçin beraat talep ettin veya mahkûmiyetini talep ettin veya mevkufiyetinin devamını talep ettin veya herhangi bir kararı niçin temyiz ettin demekten farkı yoktur ki, buna düpe­ düz icranın keyfiliği ve yargıya burnunu sokması denir. Haddizatında bu tahkikatın mesnedi olan, yani davaya mevzu olan hadise ise, tamamen siyasi men­ şelidir ve bu hadise Sayın Adalet Bakanının seçim bölgesi olan Adana'da geçmiştir. Ve bu tahkikat ne­ ticesi bir başka vilayete tayin edilmiştir. Aynı mahi­ yette tahkikata yine Adana'da birkaç savcı ve hâkim maruz kalmışlardır ki, hâkimler hakkındaki tahkika­ tın da aynı zamana rastlaması calibi dikkat olsa gerek. Değerli arkadaşlarım, kendileriyle görüştüğümüz adliye mensupları, Adalet Bakanının adalet cihazı üze­ rine getirmek istediği baskı ve terör havasıyla, siyasi maksatlı neticeler almak istediğini ifade ederek, mem­ leketi uçuruma sürüklemek isteyen birtakım kızıl maceracıların adaletin pençesinden kolayca kurtul­ malarını temin maksadına matuf olduğunu söylemiş­ lerdir. Hatta, mahkemeye intikal etmiş, kızıl mili­ tanlarla alakalı dosyaları didik didik ederek salıver­ meleri İçin son derece gayret sarf ettiklerini, zira bu baskı ve terör karşısında başlarını belaya sokmak istemediklerini yana yakıla, büyük bir üzüntü içinde bizlere ifade etmişlerdir. Değerli arkadaşlarım, ayrıca böyle bir müdaha­ lenin Cumhuriyet tarihinde ilk defa vaki olduğunu da beyan ve ifade etmişlerdir. Sayın Bakanın bu sakim tatbikatının yurt sathına yayıldığını ve adliye camia­ sında büyük huzursuzluklara sebep olduğunu üzüntü ile tespit etmiş bulunmaktayız. Keza, Ağrı'daki bir hadisede CHP Teşkilat Baş­ kanı, üç kişiyi kurşunluyor, bu hadiseden bir gün önce Ağrı'ya zamanın İçişleri Bakanı Sayın Özaydınh geliyor ve parti il başkanlarını vali toplantıya ça­ ğırıyor, toplantıda Ağrı CHP Teşkilat Başkanının bö­ lücülük yaptığını, daha evvel de aynı suçtan mahkû­ miyet alması üzerine yurt dışına kaçtığını, senelerce yurt dışında kaldıktan sonra aftan bilistifade tekrar geriye döndüğünü, vilayet toplantısında Bakan hu­ zurunda ifade ediyorlar. Bir gün sonra CHP Teşki­ lat Başkanı, üç kişiyi kurşunluyor, bunun üzerine savcılık nezarete alıyor ve sonra da tevkif ediliyor. Zamanın içişleri Bakanı savcıya telefonla solculara niçin baskı yaptığını soruyor, savcı da vazifesini yap­ O :4 tığını söylüyor. Bunun üzerine devreye Adalet Baka­ nı Sayın Can giriyor ve derhal savcıya başka yere yetkili olarak alıyor. CHP'nin teşkilat başkanı da der­ hal hastaneye kaldırılıp izazı ikram ile tahliyesini bekliyor. Bir üst mahkemeden de tahliyesini temin için, babası bir kazada ilçe CHP başkanı olduğu söy­ lenen bir hâkim acele Ankara'ya çağrılıyor ve üst mahkemeye hâkim tayin edilerek mezkûr şahsın tah­ liyesi temin ediliyor ve hadiseye el koyan savcı da şu anda Rize'ye tayin edilmiştir. Bu olayda da icra­ nın kazaya vaki çirkin müdahalesini görmemek müm­ kün değildir. Halbuki, bir zamanlar, «Yargının bağımsızlığı» diyerek yeri göğü inleten CHP'nin ne kadar samimi ve sözünün eri, er kişi olduğunu doğrusu, bu vesile ile bir defa daha anlamış bulunuyoruz. Değerli arkadaşlarım, ayrıca birkaç gün evvel Ta­ vas'ın Tilkili Köyünde mevcut bir derneği faaliyet­ ten men etmek üzere Tavas Cumhuriyet Savcısı kö­ ye gidiyor, sanki infaz memuru gibi. Ve köyde âdeta bir militan ağzı ile köylüye hakaret yağdırıyor; «Kan alıp kan vereceğim. Bu faaliyeti mutlaka durdura­ cağım» diyerek köylüleri tahrik edici konuşmaları üzerine... BAŞKAN — Sayın Ak, 1 dakikanız var efendim. ALÎ AK (Devamla) — Köyden bilinmeyen bir kişi tarafından atılan taşla başından yaralanan savcı, hastaneye geliyor, oradan da halkın huzurunda o köy­ lülere alanen sinkafta bulunmak suretiyle hakaret üstüne hakaret yağdırıyor. Değerli arkadaşlarım, hadise üzerine, aynı sav­ cının talebi ile şu ana kadar 39 kişi tevkif edilmiş ve karakolda akıllara durgunluk verecek çapta işken­ celer yapılmıştır ve halen yapılmaya da devam edil­ mektedir. Hadise, Bakanlığa aynı gün intikal ettirilmesine rağmen şu ana kadar herhangi bir kanuni muamele yapılmadığını maalesef esefle müşahede etmekteyiz. Biraz evvel bahsettiğim Ağrı hadisesinde CHP teş­ kilat başkanını kurtarmak için savcıya yapmadığını bırakmayan Adalet Bakanı Sayın Mehmet Çan'ın, Tavas hadisesi karşısında bu hadiseyi bizzat çıkar­ tan savcı hakkında herhangi bir kanuni muamele yapmamış olması Adalet Bakanlığının CHP iktidar­ ları devrinde adaletten ne kadar uzaklaştırıldığını ve adalet mekanizmasının âdeta CHP iktidarına nasıl kul, köle ve uşak yapılmak istendiğini acı ve hazin bir misal ile tarihe tescil ettirmiştir. Bu vesile ile hepinize saygılarımı arz etmek iste­ rim. 514 —