Question Ali İmaran suresinin 123. Ayeti şöyle buyuruyor: “Andolsun

advertisement
Question
Ali İmaran suresinin 123. Ayeti şöyle buyuruyor: “Andolsun, siz son derece güçsüz iken Allah
size Bedir’de yardım etmişti. O hâlde Allah’a karşı gelmekten sakının ki şükretmiş olasınız”.
Devamında 124. Ayette şöyle buyuruyor: “Hani sen mü’minlere, “Rabbinizin, indirilmiş üç bin
melek ile yardım etmesi size yetmez mi?” diyordun”. Bir sonraki ayette şöyle devam ediyor:
“Evet, sabrettiğiniz ve Allah’a karşı gelmekten sakındığınız takdirde; onlar ansızın üzerinize
gelseler bile Rabbiniz nişanlı beş bin melekle size yardım eder”. Neden meleklerden
müteşekkil olan bu ordu Uhud savaşında ganimet toplamak için yerleştirilmiş olan bölgeyi
bırakan askerlerin önünü almadılar ve İslam ordusunun yenilmesine neden oldu; Neden bu
ordu İmam Hasan’ın (a.s.) Muaviye ile savaştığında İmam Hasan’ın (a.s.) yardımına gitmedi.
Yüzde yüz 5000 kişilik Allahın askerleri (melekler) sahip oldukları güç normal insanların sahip
oldukları güce oranla on kat olmalıdır. Neden bu 5000 melek imam Hüseyin’in (a.s.) yardımına
gitmedi?
Answer:
Bedir savaşı Müslümanların İslam tarihinde tecrübe ettikleri ilk savaştır. İslam dini yeni ve
olağan üstü hassasiyete sahipti. Bunun karşısında İslam’ı yok etmek dışında hiçbir şeye rıza
göstermeyen put perest ve müşrik bir toplum yer almıştı. Bunları dikkate aldığımızda
Müslümanların dolaysız bir şekilde Allah ve melekleri tarafından yardım edilmesi zorunlu bir
durum olduğu ortaya çıkmaktadır.
Biz şu inançtayız ki Uhud savaşında da Mülsümanlar gaybi yardımlardan mahrum
bırakılmamıştı. Allah u Teala Müslümanların düşmanlarının kalbine korku ve vahşet icat etti.
İşte bu korku ve dehşet onların kaçmalarını sağladı. Rivayetler esasınca melekler İmam
Hüseyin’in (a.s.) yardımına gelmişti. Ama o kabul etmedi.
Ayeti kerimenin açık bir şekilde dile getirdiğine göre yardım için gelen melekler sadece
Müslümanları teşvik etmek ve onlara müjde vermek ve hayallerini rahatlatmak içindi. Ellerine
kılıç alıp onlarla birlikte düşmana karşı savaşmak değildir. Yani İsrail oğulları gibi bir köşede
oturarak Allah’ı savaşmakla görevlendirmek doğru değildir. Onların yaptığının aynısını bizimde
yapmamız kesinlikle doğru olmaz. Onlar köşelerine çekinip şöyle dediler: Ey Musa onlar
(düşmanlarının) orada bulundukları sürece biz oraya girmeyeceğiz. Öyle ise biz burada
oturacağız sen Rabbinle git onlarla savaş. Bu anlayış doğru bir anlayış değildir.
Şu halde sizden soracağımız soru şudur: Hz. İbrahim’i Nemrut’un ve Musa’yı da Firavun’un
pençesinden kurtaran Allah Hz. Zekeriya ve Hz. Yahya’yı zalim olan Horudis’in ve diğer
peygamberleri de İsrail oğulları ve diğer zalimlerden kurtaramaz mıydı? O zaman neden onları
kurtarmadı?
Detaylı cevaplar:
Bu soruyu cevaplandırmak için bazı noktaları hatırlatmak zaruridir:
1. İçinde yaşadığımız dünyaya bazı kurallar ve usuller hakimdir. Bu kural ve kanunlar bu
dünyayı bir düzün haline ve bir hedefe sahip hale getirmiş.
Dünyayı sarmış olan kanun ve kurallar gereğince Allah u Teala her kesi çalıştığı ve göstermiş
olduğu çabaya uygun bir neticeye kavuşturur. Bu durumda ister iyi ve doğru bir insan olsun
ister kötü ve yanlış bir insan olsun. Yapmış olduğu iş de ister iyi bir iş olsun ister kötü bir iş
olsun.[1] Bu esasa göre şunu görüyoruz ki Hz. Zekeriya Hz. Yahya ve peygamberden
nakledilen bir rivayete göre kırk üç peygamber ve onlarla birlikte emri bil maruf ve nahyi anil
münker yapan Allahın kullarından yüz on iki kişi bir günde İsrail oğulları tarafından
öldürülmüştür. Allah u Teala Bakara suresinde şöyle buyuruyor: “Size herhangi bir
peygamber, hoşunuza gitmeyen bir şey getirdikçe, kibirlenip (onların) bir kısmını yalanlayıp
bir kısmını da öldürmediniz mi”?[2]
1. Bazı hikmet ve maslahatlar gereğince bazen Allah illetleri esersiz eder veya malulü bilinen
illete dayandırmaksızın meydana getirir. İşte bu doğrultuda zati itibariyle yakıcı olan ateş
İbrahim (a.s.) hakkında soğuyor, İsa (a.s.) da babasız doğuyor. Gerçi bu olaylar varlık
alemine hakim olan kanun ve kuralar dışında gerçekleşmiş değildir. Belki aynı kurallar
doğrultusunda gerçekleşmiş olaylardır. Ama doğal ve tabii kural ve kanundan istisna edilmiş
olağan üstü v e mucize şeklinde gerçekleşen bazı olaylar şeklinde tahakkuk bulmuştur. Bu
esasa göredir ki İsrail oğulları Hz. İsa’yı öldürme kararını aldıkları vakit Allah u Teala
düşmanlarından birisini onun şekline gerdirdi ki Hz. İsa’nın yerine onu öldürsünler ve Hz İsa’yı
da göğe kaldırdı.[3]
2. Allah u Teala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini
tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır”.[4] Bu ayeti
kerime müminleri cihada teşvik ediyor ki eğer onlar Allaha yardım ederlerse o da onlara
yardım edeceğine dair söz veriyor. “Allah’a yardım etmekten” maksat sadece Allah yolunda
cihat etmek ve sadece Allah dinini teyit ve kelimetullahı yüceltmek için cihat etmektir.
Toprakları kazanmak veya ganimet ele geçirmek için cihat etmek değildir. Kendi sanatkar
olduğunu veya cesur olduğunu ilan etmek için de değil. “Allah da size yardım eder”den
maksatta düşmanlara karşı galip gelmek için gerekli nedenleri sizler için oluşturmaktır.
Örneğin düşmanlarınızın sizden korkmalarını sağlamak için kalplerine korku sokar. İşlerin sizin
lehine ve düşmanlarınızın aleyhine gelişmesini sağlar. Kalplerinizi sağlamlaştırır ve cesur
kılar.[5]
3. Allah u Teala şöyle buyuruyor: “Allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla
yatışsın diye yaptı. Yardım ve zafer ancak mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi Allah
katındadır”.[6] Açıklanan noktalara dikkatle halli (tahlili) ve nakdi (eleştirel) olmak üzere
cevabı iki bölümde vereceğiz:
a. Bedir savaşı Müslümanların İslam tarihinde tecrübe ettikleri ilk savaştır. İslam dini yeni ve
olağan üstü hassasiyete sahiptir. Bunun karşısında İslam’ı yok etmek dışında hiçbir şeye rıza
göstermeyen put perest ve müşrik bir toplum yer almıştı. Bu nedenle Müslümanların dolaysız
bir şekilde Allah ve melekleri tarafından yardım edilmesi zorunlu olduğu açıktır. Biliyoruz ki,
Uhut savaşında peygamber’in (s.a.) ashabından dikkate alınacak kadar bir sayı komutanın
düsturuna muhalefet ederek okçular dağını (cebelul ayneyn) terk ederek aşağıya indiler.
Onların bu işi düşmanlarının yeniden İslam ordusuna saldırmasına ve nihayet zahiri olarak
Müslümanların yenilmesine ve düşmanların galip gelmesine neden oldu. Şimdi bizim
soracağımız soru şudur: Acaba Uhut savaşında Allah u Teala Müslümanların yardımına
gelmedi mi? Acaba şimdiye kadar şunun üzerinde düşünmüş müsünüz ki neden hizipler ve
müşrikler zahiri galibiyetten sonra Medine’ye girmediler? Neden peygamberi araştırmaya girip
onu bulamadılar? Neden İslam ve Müslümanların işini bitiremediler? Belki onlar döndükten
sonra peygamber bir kısım Ashapla onları takibe aldı ve bu durum “humraul esed” ile meşhur
oldu.[7]
Buna binaen biz şu inançtayız ki Uhut savaşında da Müslümanlar gaybi yardımlardan nasipsiz
kalmadılar. Allah u Teala düşmanlarının kalbine korku ve vahşet icat etti ve bu korku ve
vahşet onların kaçmalarını sağladı.
İmam Hasan ve imam Hüseyin konusunda da dikkat ediniz, onun ve sayısı az olup ama
gerçekten onlarla birlikte düşmanlarına karşı savaşmak isteyen ve sayısı az olan yaranlarının
karşısında zahiri olarak Müslüman idiler ki imamlar ve ashapları gibi namaz kılıyorlardı ve oruç
tutuyorlardı… buna binaen evvela her şeyin mucize ve olağan üstü bir şekilde gerçekleşmesi
kararlaştırılmamış saniyen; dünya imtihan yeridir ve her iki grup imtihana tabi tutulması
gerekiyordu. Bunun yanı sıra bazı rivayetler esasınca bazı melekler imam Hüseyin’in yardımına
geldi ama imam onların yardımını kabul etmedi.[8] Bizde normal yaşamımızda nicelerce
meleklerin yardım ve imdatlarına maruz kalmışız. Ama dikkat etmemişiz ve onları görmemişiz.
Özellikle dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: ayeti kerimenin açık bir şekilde ifade
ediyor ki yardım için gelen melekler sadece teşvik emek, müjde vermek, hayallerine itminan
kazandırmak ve ruhiyelerini güçlendirmek içindir. Bunu dördüncü noktada açıklamıştık.
Ellerine kılıç alıp onlarla birlikte düşmana karşı savaşmak için melekler inmiyor. Yani İsrail
oğulları gibi bir köşede oturup Allah’ı savaşmakla görevlendirme anlayışı doğru değildir.
Onların yaptığının aynısını bizde yaparsak kesinlikle doğru olmaz. Onlar köşelerine çekinip
oturdular ve şöyle dediler: Ey Musa onlar (düşmanlarının) orada bulundukları sürece biz oraya
girmeyeceğiz. Öyle ise biz burada oturacağız sen Rabbinle git onlarla savaş.[9] Her toplumun
kendisi kendi alın yazısını çizer ve ondan o sorumludur.
Şimdi sorulması gereken soru şudur: Hz. İbrahim’i Nemrut’un ve Musa’yı da Firavun’un
pençesinden kurtaran Allah Hz. Zekeriya ve Hz. Yahya’yı zalim olan Horudis’in ve diğer
peygamberleri de İsrail oğulları ve diğer zalimlerden kurtaramaz mıydı? Yapılan açıklamalara
geçici bir göz atarsak şöyle bir neticeye varırız: Mucize varlık alemine hakim olan kuralların
dışında gerçekleşen bir durum değil bilakis aynı kurallar doğrultusundadır. Ama doğal ve tabii
olan kanunlardan ayrı ve müstesna olan olaylar da vardır ki olağan üstü gerçekleşiyor. Bu da
Allahın maslahat gördüğü vakitlerde gerçekleşiyor.Refrence:
[1] “Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim”. (Ali
İmran, 195).
[2] Bakara, 87.
[3] “Bir de inkârlarından ve Meryem’e büyük bir iftira atmalarından ve “Biz Allah’ın
peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük” demelerinden dolayı kalplerini mühürledik.
Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara öyle gibi gösterildi. Onun hakkında
anlaşmazlığa düşenler, bu konuda kesin bir şüphe içindedirler. O hususta hiçbir bilgileri
yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesin olarak öldürmediler”, (157).
[4] Muhammed, 7.
[5] TABATABAİ, Muhammed Hüseyin, “ Tefsiri el-Mizan ”, farsça tercümesi: MUSEVİ
HEMEDANİ, seyit Muhammed Bakır, baskı, 5, Kum: Defter-i İntişarat-i İslami, c. 18, s. 346347.
[6] Ali İmran, 126.
[7] EBU AMRU Yusuf b. Abdullah b. Abduber, “el-İstiab-u fi marifeti’l-Ashap ”, baskı, 1,
Beyrut: Daru’l-Cebel, el-Behavi, Ali b. Muhammed, c. 3, s. 1428.
[8] Bu bağlamda daha fazla bilgi edinmek için bkz: indeks, “ Komek Cinniyan ve fırıştegan bı
İmam Hüseyin (a.s.) der ruz-i aşura ”, NO: 7503 ; indeks: “ Adem-i cılogiri hudavend ez koşte
şoden İmam Hüseyin ”, NO: 7605 .
[9] Maide, 24
-----------------------------Kaynak:www. islamquest.net
Sunulan cevaplar zorunlu olarak Ehl-i Beyt (a.s) Kurultayı’nın görüşünü yansıtmamaktadır
Download