Oysa, diğer ülkelerde bu oran ülkemize göre çok yüksektir. Nitekim

advertisement
..
— 2 —
Oysa, diğer ülkelerde bu oran ülkemize göre çok yüksektir. Nitekim, Danimarka'da yüzde 23,4, Lüksemburg'da yüzde 13,5, Hollanda'da yüzde 14,6, Federal Almanya, Belçika ve İtalya'da yüzde 7 - 8 dolayında­
dır.
Görülüyor ki, ülkemizde kadınların milletvekili seçilme hakkı gelişmiş ya da gelişmemiş bir çok ülkeden
önce kanunlarda yer almış bulunmasına rağmen, fiiliyatta Türkiye Büyük Millet Meclisinde yeterli sayıda ka­
dın milletvekilinin görev alması ve ülke yönetiminde etkili olması mümkün olamamıştır. Oysa, bundan 50 yıl
önce kabul edilmiş bulunan 2598 sayılı Kanunun amacı, Türk kadınının Türkiye Büyük Millet Meclisinde de
etkin olmasıdır. Aşağıda belirtilen 2598 sayılı Kanunun gerekçesinin son kısmı bu amacı açıkça ortaya koy­
maktadır.
«... İşte; bu düşüncelerle yüksek Türk kadınına milletvekili seçmek ve seçilmek yolunda da erkeği yanında
yerini vermek ve bu şekilde yurdunun bütün işlerinde, onun temiz, duygulu çalışmalarından yararlanılmasını
sağlamak için bu kanun teklif edilmiştir.»
Kaldı ki, Büyük Önder Atatürk, aşağıdaki ifadelerinde Türk kadınına milletvekili seçmek ve milletvekili
seçilmek hakkını veren kanunun «en önemli inkılaplardan biri olduğunu» vurgulamıştır :
«Bu karar Türk kadınına toplumsal ve siyasal hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf için­
de, peçe altında ve.kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak gerekecektir. Türk kadını evdeki
uygar yerini yetkili bir şekilde doldurmuş, iş hayatının her safhasında başarılar göstermiştir. Siyasal hayatta
belediye seçimlerinde deneyim kazanan Türk kadını, bu kez de milletvekili seçmek ve seçilmek suretiyle hak­
ların en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Uygar ülkelerin bir çoğunda, kadından esirgenen bu hak bugün Türk
kadınının elindedir ve onu yetkiyle ve başarılı bir şekilde kullanacaktır, Bu notla en önemli inkılaplardan "biri­
ni anmış oluyoruz».
b) 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanununun 38 inci maddesinde, Siyasî Partilere belirli koşullarda yüzde 5
oranında merkez adayı gösterme hakkı tanınmış bulunmaktadır. Kuşkusuz Siyasî Partiler bu haklarını Ana­
yasaya ve kanunlara aykırı olmamak üzere kendi takdir ölçülerine göre kullanacaklardır. Bu çok doğaldır.
Ancak, geçmiş uygulamalar göstermiştir ki, merkez adayları hemen hemen tamamen erkekler arasından seçil­
mişlerdir; fiilî durum bundan ibarettir; gerçek budur.
Oysa bu uygulama, Atatürk ilkelerine, Anayasanın ve ilgili yasaların temel espirisine aykırıdır. Hatta de­
mokratik düzene de ters düşer. Özellikle Anayasanın, Devletin temel amaç ve görevleri kenar başlığını taşı­
yan 5 inci; Egemenlik kenar başlığını taşıyan 6 ncı; Kanun önünde eşitlik kenar başlığını taşıyan 10 uncu;
Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü kenar başlığını taşıyan 11 inci; Seçme, seçilme ve siyasî faaliyette bu­
lunma hakları kenar başlığını taşıyan 67 nci; Parti kurma, partilere girme ve partilerden çıkma kenar başlığı­
nı taşıyan 68 inci; Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşu kenar başlığını taşıyan 75 inci; Milletvekili se­
çilme yeterliliği kenar başlığını taşıyan 76 ncı ve benzeri maddeleri birlikte incelendiği zaman bu husus açıkça
görülür.
•
c) Kanunların, Atatürk ilkelerine, Anayasaya, demokratik esaslara, hukukun genel ilkelerine uygun ola­
rak tedvin edilmeleri gerektiği ortadadır. Ancak, kanunların, sadece ilkelere uygun olarak düzenlenmesi çok
kez amacı gerçekleştirmeye yetmez. Önemli olan husus kanunların; Atatürk ilkelerinin, Anayasa hükümle­
rinin, demokratik kuralların, hukukun genel ilkelerinin fiiliyata yansımalarını yani gerçekleşmelerini sağlayıcı
tarzda yürürlüğe konulmasıdır. Aksi takdirde, temel hükümler «ölü hükümler» olmaktan çıkmazlar. İşte ge­
rekli tedbirler alınmadığı takdirde, ülkemizde demokrasinin vazgeçilmez bir rejim olarak benimsenmiş olma­
sı, seçme ve seçilme hakları yönünden kadın erkek ayırımı yapılmamış bulunması, «kâğıt üzerinde kalan» ve
«sözde bir hüküm» olmaktan ileri bir anlam taşımaz.
d) ülkemizde 1980 nüfus sayımına göre, kadın nüfus 22 milyon dolayında olup, yüzde 49,3 oranındadır.
İktisaden faal nüfus da 18,5 milyon civarındadır. Bunun 6,8 milyonu yani yüzde 36,7'si kadındır. Çeşitli
mesleklerde çalışan kadınlarımızın oranı ise, eczacılıkta yüzde 32, tıp doktorluğunda yüzde 32, diş doktorlu­
ğunda yüzde 28, öğretim üyeliğinde yüzde 29, maden mühendisliğinde yüzde 15 dolayındadır. Bu sınırlı ör­
nekler bile, Türk kadınlarının çalışma hayatında her türlü görevi üstlenmekten kaçınmadıklarını göstermek­
tedir,
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı :. 321)
Download