GAV Yayın No: 07/2011

advertisement
TUZ TÜKETİM HEDEFİYLE İLGİLİ
BİLİMSEL BULGULARIN BİR ÖZETİ
Bu yayın, FSA’nın (Food Standards Agency)
izniyle tercüme edilmiştir.
Bu kitapçık, bir GAV yayınıdır.
GAV Yayın No: 07/2011
01
İÇİNDEKİLER
1.Özet
2.
Genel Bilgiler
3.
Tuz veya sodyum
4.
Kan basıncı
5.
İngiltere’de tuz tüketimi
6.
Tuz ve sağlık
7.
Bebekler ve çocuklarda tuz tüketimi
8.
Neden 6g?
9.
Sık sorulan sorular
10. Diğer bilgiler, Kaynaklar
11. Kaynaklar
2
ÖZET
3
6
8
10
16
22
32
40
46
51
53
3
ÖZET
Bu raporda günlük tuz tüketiminin 6 g’dan fazla olmaması gerektiğine işaret eden tuz ve sağlık
arasındaki ilişkinin bilimsel kanıtları özetlenmiştir. Kanıtlar çoğunlukla UK Scientific Advisory
Committee on Nutrition (SACN) ‘Salt and Health’ (SACN 2003) başlıklı makaleden alıntıdır.
4
•
Hükümet, 2010 yılı itibariyle, günlük tuz tüketiminin 6 g’dan fazla olmamasının amaçlanması gibi kolay olmamakla beraber imkânsız da olmayan bir hedef belirtmiştir ki bunun insan sağlığı açısından oldukça yararlı olacağı tahmin edilmektedir. Ancak bu değerin en uygun veya ideal değer olduğu da söylenemez.
Çocukların diyetindeki tuz miktarının tayini için daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir ki
bu diğer faktörler dışında kan basıncını etkileyecektir. Bununla birlikte çocukların fazla tuz tüketme alışkanlığı edinmesinin önlenmesi de gereklidir. Bununla ilgili olarak çocuklar için relatif olarak daha düşük tuz miktarları belirtilmiştir.
•
Aşırı tuz tüketimi felç ve koroner kalp hastalıklarına neden olan yüksek tansiyonun oluşumuyla ilgilidir.
•
•
Sağlıklı olmak için kardiyovasküler hastalıklardan korunmak önemlidir. Ortalama tuz tüketiminin azaltılması bu hastalıkların azalmasına yardımcı olur.
•
Şu andaki tuz tüketimi seviyesinin günde en fazla 6 g’a ayarlanmasının felç oranını %13 ve koroner kalp hastalıklarını da %10 oranında azaltacağı tahmin edilmektedir.
•
İngiltere’de erkeklerin %32’si ve kadınların %30’u yüksek tansiyon (kan basıncının devamlı olarak 140/90 mmHg veya üstünde olması) hastasıdır veya yüksek tansiyon tedavisi görmektedir.
•
Klinik deneyler, tüketicinin tuz alımını azaltmaya karar vermesinde diyetle ilgili önerilerin yeterli derecede etkili olmadığını göstermektedir. Gıda endüstrisinin de bu konuda kararlı olması gerekmektedir.
•
Beslenmenin kontrolüyle ilgili çalışmalar tuz tüketimini azaltmanın kan basıncını düşürdüğünü göstermektedir.
•
Tuzun (sodyum klorür) kan basıncı üzerindeki etkisi sodyuma bağlıdır. Sodyum gıda maddeleri içinde farklı şekillerde bulunur; ancak sodyumun %90’ı tuzda bulunmaktadır.
Bu nedenle sodyumun azaltılması önerisi tuzun azaltılması olarak algılanabilir.
•
Sodyum için büyükler ve yaşı 11’in üstündeki gençler için önerilen Beslenme Referans Değeri (BRD) - The Reference Nutrient Intake 1,6 g’dır ve bu günde yaklaşık 4 g tuza eşittir.
•
2000/1 Ulusal Diyet ve Besin Taraması (National Diet and Nutrition Survey) ortalama tuz tüketiminin günde 9,5 g olduğunu göstermiştir ki bu Beslenme Referans Değerinin iki katından fazladır.
•
Tuz tüketiminin dörtte üçünden fazlası işlenmiş gıda maddelerinden, yaklaşık %15’i doğal kaynaklardan, %10’u yemeklere eklenen tuzdan ve %1’i de musluk suyundan gelmektedir.
Tuz tüketiminin azaltılmasının hedeflenmesi, damar hastalıklarının neden olduğu ölümleri azaltmak
için geliştirilen stratejilerin bir bölümünü oluşturur. Klinik deneylerden elde edilen sonuçlara göre
tuz tüketiminin azaltılmasıyla birlikte toplam yağ ve doymuş yağ miktarı düşük olan besinlerin tercih
edilmesi, daha fazla meyve ve sebze tüketilmesi ve yağ oranı düşük süt ürünlerinin tercih edilmesi
de kan basıncının düşürülmesi için gereklidir. Sağlıklı bir kiloya sahip olup bunu korumak ve fiziksel
faaliyetlerde bulunmak da yüksek tansiyonun önlenmesi ve tedavisinde yardımcı olmaktadır.
5
02
GENEL BİLGİLER
GENEL BİLGİLER
Yüksek tansiyon (hipertansiyon) kardiyovasküler hastalıkların gelişmesinde rol oynayan başlıca
risk faktörüdür. Son on yıllık sürede gerçekleştirilen bilimsel araştırmalarda elde edilen veriler
fazla tuz tüketiminin hipertansiyon oluşumunda önemli rol oynadığını göstermiştir*.
Tuz tüketimiyle yüksek tansiyon arasındaki ilişki sodyuma dayanır ve sodyumun başlıca kaynağı da
tuzdur (Sodyum klorür, NaCl). 1994 yılında Committee on Medical Aspects of Food and Nutrition Policy
(COMA) -Gıda Maddeleri ve Beslenme Politikasının Tıbbî Yönleri Komitesi tarafından yayınlanan ‘Nutritional Aspects of Cardiovascular Disease’ (DH 1994). -Kardiyovasküler Hastalıkların Beslenmeyle
İlişkisi başlıklı makalede tuzla yüksek tansiyon arasındaki ilişkiye dikkat çekilmiştir.
Bu konu UK Scientific Advisory Committee on Nutrition (SACN) -İngiltere Beslenme Bilimsel İstişare
Komisyonunun- ‘Salt and Health’ (SACN 2003) -Tuz ve Sağlık- konulu raporunda daha ayrıntılı
olarak ele almıştır. SACN ‘Tuz ve Sağlık’ raporunda tuzun sağlık üzerindeki etkileriyle ilgili olarak
1994 yılından itibaren elde edilmiş olan bilimsel kanıtlar tartışılmıştır. Aynı zamanda World Health
Organisation/Food and Agriculture Organisation -Dünya Sağlık Örgütü/Gıda ve Tarım Organizasyonu- tarafından yayınlanan ‘Diet, Nutrition and The Prevention of Chronic Diseases’ (WHO/FAO
2003) -Diyet, Beslenme ve Kronik Hastalıkların Önlenmesi- konulu makalede de aşırı tuz tüketiminin
kardiyovasküler hastalıklara yakalanma riskini artırdığına dair inandırıcı kanıtlar olduğu sonucuna
varılmıştır.
Bu bilimsel araştırmalarda elde edilen verilere dayanarak White Paper ‘Sağlıklı Olmayı SeçmekSağlıklı Seçenekleri Kolaylaştırmak’ -Choosing Health- Making Healthy Choices Easier], tuz
tüketimini azaltmanın İngiliz Hükümeti için öncelikli olduğunu belirtmiştir (DH 2004). Günümüzde,
The Food Standards Agency (FSA) [Gıda Standartları Dairesi], İngiltere sağlık örgütleri ve diğer
benzer kuruluşlarla birlikte, yetişkinlerin günlük ortalama tuz tüketimini 2010 yılında 6 g seviyesine
düşürmeye çalışmıştır. Bu NHS Planının (Ulusal Sağlık Hizmetleri Planı) 75 yaşın altındaki kimselerde
koroner kalp hastalıkları, felç ve benzer hastalıkların neden olduğu ölümleri 1995/7 yıllarından 2010
yılına kadar (DH 2000) en az %40 oranında azaltma stratejisinin bir bölümünü oluşturur.
Neden 6 g? Tuz tüketim hedefiyle ilgili bilimsel bulguların bir özeti konulu makale günlük tuz tüketiminin 2010 yılına kadar yetişkinler ve 11 yaşın üstündeki çocuklar için neden günde 6 g’ı aşmayacak
şekilde ayarlanması ve küçük çocukların da tuz tüketiminin azaltılması gerektiğini temel kanıtlar
vererek açıklamaktadır.
Bu konuyla ilgili bilimsel verileri daha ayrıntılı olarak öğrenmek isteyenlere SACN ‘Salt and Health’
(SACN 2003) raporunu okumalarını öneririz.
Neden 6g tuz?
“75 yaşın altındaki kişilerde koroner kalp hastalıkları, felç ve benzer hastalıkların neden olduğu
ölümlerin 1995/7 yılından 2010 yılına kadar en az %40 oranında azalması için günlük ortalama
tuz tüketiminin 6 g seviyesine düşürülmesi amaçlanmıştır.”
Department of Health (2000) NHS Plan, A Plan For Investment, A Plan for Reform 2000-2010
*On Nutrition (SACN) ‘Salt and Health’ (SACN 2003) başlıklı makaleden alıntıdır.
6
7
03
TUZ veya SODYUM?
TUZ veya SODYUM?
Tablo 3.1 Gıdadaki Sodyum Kaynakları
Tuz ve yüksek tansiyon arasındaki ilişki özellikle sodyuma bağlıdır; ancak sodyumun başlıca
kaynağı da kimyasal yapısı sodyum klorür olan tuzdur.
Katkı maddesi
Kullanım nedeni
Sodyum sitrat
Tatlandırıcı, koruyucu
Bu genel makalede neden tuz tüketimini amaçlamak gerektiği konusuyla ilgili bazı temel bulgular
belirtilmiştir. Tuz ve sodyum kelimeleri genellikle aynı anlamda kullanılmakla beraber aslında ağırlık
olarak tuzun %40’ı sodyum, %60’ı ise klordur. Bu nedenle tuzu sodyum olarak ifade etmek için tuz
miktarını 2,5 ile bölmek gerekir.
Sodyum klorür
Tatlandırıcı, kıvam verici,
koruyucu
Monosodyum glutamat
Tatlandırıcı
Sodyum siklamat
Yapay tatlandırıcı
Sodyum bikarbonat
Maya yerine
Sodyum nitrat
Koruyucu, renklendirici, fiksatif
“Diet ile alınan sodyumun ana kaynağı çoğunlukla tuzdur.”
Gıdalarda tuzdan (Sodyum klorür) başka sodyum içeren diğer maddeler de vardır ve bunların çoğunu gıdaların işlenmesi sırasında genellikle tat ve kıvam vermek için ya da koruyucu madde olarak
eklenen katkı maddeleri oluşturur (Tablo 3.1). Bu nedenle aldığımız sodyum miktarı tuzdan gelen
sodyum miktarından daha fazladır. Buna rağmen yiyeceklerdeki sodyumun ana kaynağı çoğunlukla
(yaklaşık %90) tuz olduğu için sodyumun azaltılması önerisi tuzun azaltılması anlamına gelir.
Her şeye rağmen tuzu azaltmak gerektiği zaman sodyumun diğer kaynak-larının da artırılmaması
gerekir.
Tuzdaki sodyum miktarı
1 g tuz = 0,4 g sodyum
Sodyum tuz dönüşümü
1 g sodyum = 2,5 g tuz
Kaynak: Gibney; Vorster and Kok 2002
Sodyum vücut suyunun önemli bir öğesi ve gerekli bir gıda maddesidir. Vücutta sodyumu uygun
seviyede tutan karmaşık fizyolojik süreçler vardır ve bunlar çoğunlukla böbrekler tarafından dışarı
atılan sodyum miktarını ayarlar. Ancak, sodyumun uzun bir zaman sürecinde yüksek miktarlarda
alınması böbreklerin buna yeterli bir tepki verememesine neden olmaktadır. Böyle durumlarda
sodyumun vücuttan atılma mekanizması bozulmakta ve kan basıncının yükselmesine neden
olmaktadır.
8
9
04
KAN BASINCI
KAN BASINCI
İngiltere’de en fazla görülen rahatsızlıklardan biri olan yüksek kan basıncı (hipertansiyon)
tedavisi mümkün olan, ancak tedavi edilmediği takdirde koroner kalp hastalıklarına (İngiltere’de
erken ölümlerin başlıca nedeni) ve felçlere (üçüncü derece ölüm nedeni) yol açabilen önemli bir
risk faktörüdür.
Kan basıncı iki karşıt kuvvetin bir sonucudur. Kalbin sol ventrikülü (karıncık) tarafından vücuda
pompalanan kan damarların direnç gücüyle karşılaşır. Damarlarda akan kanın basıncı kalbin atış
sürecinde değişik zamanlarda farklılık gösterir. Kalbin sol ventrikülü kasıldığı zaman elde edilen
kan basıncına sistolik basınç (maksimum) ve kalp gevşediği zaman elde edilen kan basıncına da
diyastolik basınç (minimum) denir. Kan basıncı bir sütun içinde yükselen cıvanın (Hg) yüksekliğiyle
(mm) ölçülür ve sistolik/diyastolik kan basıncı olarak ifade edilir (örneğin, 120/80 mm Hg).
Hipertansiyon olarak bilinen yüksek kan basıncı (sistolik ve diyastolik) kardiyovasküler hastalıklara
neden olan önemli bir risk faktörüdür (Tablo 4.1). Hipertansiyonun klinik teşhis ve tedavisinde belirli
kıstaslar kullanılmasına rağmen kan basıncının artmasıyla kardiyovasküler hastalıkların oluşum
riskinin devamlı olarak artış gösterdiği bir gerçektir. Daha önce herhangi bir damar hastalığı olmayan
1 milyon yetişkinden elde edilen veriler dahil 61 prospektif çalışmanın metaanalizi kan basıncı
115/75 mmHg ve üstünde olanlarda vasküler (damar) hastalık nedeniyle ölüm riskinin arttığını
göstermiştir (Lewington et al 2002). Şekiil 4.1’de değişik yaşlarda yüksek sistolik kan basıncıyla felç
ölümlerinin ilişkisi gösterilmiştir.
Kan basıncının dokulara yeterli kan gitmesini sağlayacak fakat kalbe fazla yüklenmeyecek şekilde
belli ve oldukça dar bir limit içinde kontrol edilmesi gerekir. En uygun kan basıncı değerleri <120mm
Hg sistolik ve <80mm Hg diyastolik basınç olarak tanımlanır.
Tablo 4.1 Kan basıncı değerleri
Sistolik kan basıncı
(mm Hg)
Diyastolik kan basıncı
(mm Hg)
En iyi kan basıncı
<120
<80
Normal kan basıncı
<130
<85
Yüksek-normal kan basıncı
130-139
85-89
1. derece hipertansiyon (orta)
140-159
90-99
3. derece hipertansiyon (ciddi)
> 180
> 110
Kategori
10
11
“Hipertansiyon nedeni olabilen yaşam faktörleri fazla tuz
tüketimi, aşırı kilo, fiziksel faaliyetlerin az olması ve
fazla alkol tüketimidir.”
İngiliz Hipertansiyon Cemiyeti
Şekil 4.1 Belirli yıllarda felç ölümleriyle sistolik kan basıncı ilişkisi: Bir milyon yetişkin insandan elde
edilen verilerin metaanalizi. (Lewington et al 2002 izniyle basılmıştır.)
Riskli yaşlar:
256
128
64
Hipertansiyonun başlıca iki klinik sınıflandırması vardır. Birincisi nedeni bilinmeyen ve kan basıncı
yüksek olan insanların %90’ında görülen primer (esansiyel) hipertansiyondur. Primer hipertansiyon
riskinin artmasında fazla tuzlu yiyecekler tüketmek dahil olmak üzere bir takım risk faktörleri vardır.
İkinci tür hipertansiyonda (yaklaşık %10) böbrek hastalığı gibi teşhis edilebilen belirli bir tıbbî neden
bulunur.
İngiltere ve Galler’de yaygın olan hipertansiyon vak’aları (kan basıncı 140/90 mm Hg veya daha
yüksek ya da yüksek tansiyon tedavisi gören) erkeklerde %32 ve kadınlarda da %30 oranındadır
(Blake et al 2004). Her iki cinsiyette de kan basıncı yaşla birlikte artar (Şekil 4.2). İngiltere’de 16-24
ve 75 yaşları arasında ortalama sistolik kan basıncı erkeklerde 18 mm Hg ve kadınlarda da 30 mm Hg
artmaktadır (Blake et al 2003).
80-89
yaş
Dünya Sağlık Örgütü (WHO 2002) sistolik kan basıncı 115 mm Hg veya üstünde olan kimselerle ilgili
olarak aşağıdaki küresel tahminlerde bulunmuştur: 115 mm Hg veya üstünde olan kan basıncı:
70-79
yaş
•
•
•
60-69
yaş
32
HİPERTANSİYON
50-59
yaş
Erkeklerin %20’si ve kadınların %24’ünde ölüm nedenidir.
Felç vak’alarının %62’sine ve koroner kalp hastalıklarının %49’una yol açmaktadır.
Vakaların %11’inde yeti kaybına uyarlanmış bir yaşam (DALY) sürme nedenidir.
“16 yaşın üstündeki erkeklerin %32’si ve kadınların %30’u
hipertansiyon hastasıdır.”
16
İnme ölüm oranı
(Kısa vade risk ve %95 CI)
DALY nedir?
8
Daily Adjusted Life Years (Yeti Kaybına Uyarlanmış Yaşam) hastalığın hasta üzerindeki yükünün bir
ölçüsü olup, erken ölüm veya sakat olarak yaşam sürdürmek gibi, belli bir süre içinde sağlıklı bir
yaşamdan ne derece kayba uğrandığını belirtir.
4
2
1
120
140
160
180
Genel sistolik kan basıncı (mm Hg)
12
13
Şekil 4.2 İngiltere’de yaş ve cinsiyete göre ortalama sistolik kan basıncı (Blake et al 2003 verileri).
İngiltere’de koroner kalp hastalıklarının tedavisi için (doğrudan ve dolaylı sağlık harcamaları, üretkenlik kaybı) toplam olarak yaklaşık £7.06 milyar ve felç hastalıkları için £5.77 milyar harcanmaktadır
(Liu et al 2002). Günlük tuz tüketiminin 6 g’a düşürülmesiyle felç hastalıklarında %13 ve iskemik
kalp hastalıklarında da %10 azalma olacağı tahmin edilmektedir (He ve MacGregor 2003).
160
Hipertansiyon oluşumu, genetik ve yaşam tarzını da içeren çevresel faktörler arasında karmaşık ve
dinamik bir etkileşim olduğunu göstermektedir (Tablo 4.2). İngiltere gibi hemen hemen nüfusun
tamamının aynı çevresel etkilere maruz kaldığı belirli bir toplum içinde kan basınçlarında görülen
farklılıklarda muhtemelen genetik yatkınlığın rolü vardır. Ancak, belli bir toplum ya da farklı toplumlar
içinde kan basınçlarında görülen farkların çoğunlukla uzun bir süreç zarfında gelişen çevresel faktörlerden kaynaklandığı tahmin edilmektedir. Buna rağmen genetik ve çevresel faktörler aynı ortamlarda
bir arada bulunduğundan bunlar arasında bir etkileşim olma olasılığı da yüksektir (Bakınız Bölüm 6).
140
Sistolik kan basıncı (mm Hg)
120
100
80
Hipertansiyon riskini artıran diğer yaşam tarzı faktörleri arasında fiziksel faaliyetin az olması, fazla
kilolu olmak, aşırı alkol almak ve stres vardır (Williams et al 2004). Bu faktörlerin çoğunun arasında
bir ilişki bulunur ve herbirinin kan basıncı üzerindeki göreli etkisini tam olarak tahmin etmek mümkün
değildir.
60
40
20
0
Erkek
Kadın
16-24
25-34
35-44
45-54
55-64
65-74
75+
Yaş (yıl)
Tablo 4.2 Hipertansiyon risk faktörleri
Önlenemeyen risk faktörleri
Yaş ve cinsiyet
Irk
Aile geçmişi
Önlenebilen risk faktörleri
Aşırı tuz tüketimi
Potasyumu düşük yiyeceklerle beslenmek
Aşırı kilo ve obezite
Fiziksel tembellik
Aşırı alkol tüketimi
Sigara
Soğuk algınlıkları
Sosyoekonomik durum
Psikososyal stresler
Diyabet
Düşük doğum kilosu
Hipertansiyon aşağıdaki sağlık sorunlarına yakalanma riskini artırır:
• Kalbin yorulması
• Kalp kasının büyümesi
• Kalbe yeterli miktarda kan gitmemesi
• Kalbin yeterli miktarda oksijen almaması
• Kalp yetmezliği
• Kalp spazmı
• Kalp krizi
“Günlük tuz tüketiminin 6 g’a düşürülmesiyle felç hastalıklarında
%13 ve iskemik kalp hastalıklarında da %10 azalma
olacağı tahmin edilmektedir.”
Kaynak: Maryon - Davis & Press 2005
14
15
05
İNGİLTERE’DE TUZ TÜKETİMİ
İNGİLTERE’DE TUZ TÜKETİMİ
Yetişkinler arasında (16-64 yaş) tuz tüketimi Beslenme Referans Değeri (BRD)’nin %50’sinden
fazladır. Tuzun yalnız %15’i yiyeceklerde doğal olarak bulunur ve alınan toplam tuzun yaklaşık
dörtte üçü işlenmiş yiyecek maddelerinden gelir.
İngiltere’de toplumun diyet ve beslenme durumunu değerlendiren çeşitli çalışmalar vardır. Tuz tüketimini diyet değerlendirme metotlarıyla ölçmek zordur. Bildirilen tuz miktarları doğru olmadığı, gıda
maddelerinin tuz içeriği değiştiği ve yemeklere pişerken veya sofrada eklenen tuzun miktarını tam
olarak bilmek imkânsız olduğu için ne kadar tuz alındığı tam olarak hesaplanamaz. 24 saatte idrarla
dışarı atılan sodyum miktarı ölçülerek ne kadar tuz alındığı daha doğru anlaşılabilir. Ancak, 24
saatlik tüm idrarın toplanması gereklidir. Aksi takdirde bu da doğru bir sonuç vermez. İdrardan başka
tuzun az miktarlarda olsa bile vücuttan dışarıya atıldığı farklı yollar da vardır; örneğin, deri, dışkı, vs.
Yine de 24 saatlik idrarda bulunan sodyum günde alınan sodyum miktarının yararlı bir ölçümü olduğu
kabul edilir. Diyetteki diğer bazı maddelerin de idrardaki sodyum miktarına katkısı olmakla beraber
idrardaki sodyumun %90’ından fazlası tuzdan gelir.
16
2000/01 tarihinde yetişkinler arasında yapılan Ulusal Diyet ve Besin Taraması’nda yaşları 19-64
arasında değişen erkek ve kadınlardan veriler elde edilmiştir. 24 saatlik idrarda bulunan sodyum
miktarı esas alınarak yapılan bu inceleme sonucunda erkeklerin günde aldığı ortalama tuz miktarı
11,0 g ve kadınların 7,8 g olarak hesaplanmıştır (Henderson et al 2003) (Şekil 5.1). Bu değerler
erkeklerde BRD’nin yaklaşık üç katı (%275) ve kadınlarda da iki katından fazladır (%202). Tuz alımı
erkeklerin yalnız %15’i ve kadınların yalnız %31’inde günde 6 g’dan azdır.Ayrıca, araştırma erkeklerin
%21’inin ve kadınların da %5’inin günde 15 g’dan fazla tuz tükettiğini göstermiştir. 1986/87 (Gregory
et al l990) tarihinde yetişkinler için günde ortalama 9 g olan tuz alımı 2000/01 (Henderson et al 2003)
tarihinde günde 9,5 g’a çıkmıştır. Bu az bir artış olsa bile yine de önemlidir (Şekil 5.2).
“Ortalama tuz alımı referans besin alım değerinin iki
katından fazladır.”
“Erkeklerin yalnız %15’i ve kadınların da yalnız %31’i
günde 6 g’dan az tuz tüketmektedir.”
17
“Beş erkekten biri ve yirmi kadından biri günde 15 g’dan
fazla tuz tüketmektedir.”
Şekil 5.1 İngiltere’de 1146 yetişkinden elde edilen verilere göre tuz alımı (24-saatlik idrardaki sodyum
miktarı olarak) (2000-1). (Henderson et al verileri, 2003)
Kesikli çizgi günde 6 g olarak belirlenen tuz alım hedefini gösterir.
13
12
Ortalama tuz alım miktarı (g/d)
1994/95 yıllarında yapılan Ulusal Diyet ve Besin Taraması’nda 65 yaşını aşkın yalnız yaşayan
kişilerin 24 saatlik süre zarfında idrarla dışarı attığı sodyum miktarı ölçülmediğinden bu gruba
girenlerin tuz tüketimiyle ilgili çok az ayrıntılı bilgi vardır (Finch et al 1998). Bu kişilerin yediklerinden
günde yaklaşık olarak 5,8 g tuz aldığı tahmin edilmektedir. Bu miktar yetişkinler için belirtilen BRD
miktarından %50 oranında (%145) daha fazladır. Buna ek olarak, taramaya katılanların %73’ü
yemeklerine pişerken tuz koyduğunu ve %56’sı da sofrada yemeğe tuz eklediğini belirtmiştir (Finch
et al 1998). Yaşları 19-64 arası olan yetişkinleri içeren taramada 24 saatlik idrarla dışarı atılan
tuz miktarının aldıkları tahmin edilen tuz miktarından %25 oranında fazla olduğu görülmüştür
(Henderson et al 2003). Aynı durumun daha yaşlı kimseler için de geçerli olduğu varsayılırsa, günlük
tuz alımı 7,2 g olarak hesaplanır.
BESİN KAYNAKLARI
Diyet yoluyla alınan sodyuma ek olarak yemeklere pişerken ve daha sonra sofrada da tuz konur.
Yetişkinler arasında yapılan taramaya katılanların dörtte üçü pişerken yemeklerine tuz eklediğini
ve erkeklerin %61’i ve kadınların da %51’i ‘genellikle’ ya da ‘ara sıra’ sofrada tuz koyduğunu
belirtmiştir (Henderson et al 2003). Bu tahminen alınan toplam sodyumun %10’dur. Diyetle alınan
tuz miktarının %1’i musluk suyundan gelir. Sık tüketilen bazı yiyeceklerin sodyum/tuz içeriği Şekil
5.4’te belirtilmiştir.
“Diyetimizdeki tuzun yaklaşık dörtte biri işlenmiş gıda
maddelerinden gelmektedir.”
10
9
8
7
6
Erkek
5
Kadın
19-24
25-34
35-49
Şekil 5.2 Tuz alımında uzun dönemli eğilim (İngiltere’de yetişkinlerin 24 saatlik idrarındaki sodyum
miktarına göre). (Gregory et al 1990 ve Henderson et al 2003 verileri).
Kesikli çizgi günde 6 g olarak belirlenen tuz alım hedefini gösterir.
12
11
10
9
8
7
6
1986-1987
2000-2001
5
Erkek
18
50-64
Yaş (yıl)
Ortalama tuz alım miktarı (g/d)
Ulusal Diyet ve Besin Taraması yetişkinler için en önemli sodyum kaynaklarını belirtmiştir (Bunlar
arasında tuz, başlıca sodyum kaynağıdır.) Diyetimizdeki tuzun yaklaşık dörtte biri işlenmiş gıda
maddelerinden gelmektedir (60-75%). Diğer doğal kaynaklardan %15 oranında tuz alınır. Kahvaltılık
olanlar dahil tüm tahıllar, ekmek, kekler, bisküviler, vs. en zengin tuz kaynaklarıdır (%35).
Bu doğal kaynakların içinde vücuda yalnız beyaz ekmekten %14 oranında tuz alınır (Şekil 5.3).
Et ve et ürünlerinden de %26 oranında tuz alınır (Henderson et al 2003).
11
Kadın
19
Tuz miktarının tayininde idrarla atılan sodyumun ölçülmesinin nedenleri
• Diyetle alınan sodyum miktarını tayin etmek zordur.
• İdrarla atılan sodyum büyük oranda diyetten gelen sodyumdur. İdrar dışında vücutta başka yollarla çok az miktarda sodyum kaybı olur.
Beslenme Referans Değeri nedir?
Herhangi bir besin maddesinin BRD’si toplumdaki insanların %97’sinin o besine olan ihtiyacını
karşılayan miktarı belirtir. Bir toplum ortalama olarak o besin maddesinden BRD’si kadar tüketiyorsa
o toplumda söz konusu besin eksikliği çok az demektir.
Şekil 5.3 Yetişkinler için sodyum kaynakları (Henderson et al 2003 verileri).
Şekil 5.4 Sık tüketilen yiyeceklerdeki tuz miktarı
1 kutu sebze çorbası
Pişmiş kuru fasulye, orta boy
1 dilim pizza
Mısır gevreği, ortalama
1 kibrit kutusu büyüklüğünde peynir
1 dilim kızarmış beyaz ekmek
20
1 poşet ketçap
35
1 bardak yarım yağlı süt
Tahıllar
11
Süt ürünleri
Et
26
8
Sebzeler
Diğer gıdalar*
*Bunlar arasında yumurta, yumurtalı yemekler, yağlı yiyecekler, balık ve balık yemekleri, şeker,
koruyucu maddeler ve şekerlemeler, içecekler ve toz halindeki içecek maddeleri, çorbalar ve soslar
gibi benzer yiyecekler vardır.
20
1 parça margarin
0
1
2
3
4
5
6
Tahmini tuz miktarı (g)
Besin Porsiyonları’na göre -Food Portion Sizes (MAFF 1998)- McCance ve Widdowson’ın The
Composition of Foods, 5th Edition (Holland et al 1991) kitabındaki verilere göre ve yiyeceklerdeki
tüm sodyumun tuzdan (sodyum klorür) geldiğini varsayarak mısır gevreği ve fırında fasulye değerleri
üreticilerin belirttiği değerlerdir. Sebze çorbası için Project Neptune’ün 2004 çorba verileri esas
alınmıştır.
“1986/87’de 9 g olan yetişkinlerin aldığı günlük ortalama
tuz miktarı 2000/01’de 9,5 g’a yükselmiştir.”
21
06
TUZ & SAĞLIK
TUZ & SAĞLIK
Fazla tuz alımının uzun vadede sağlık üzerinde olumsuz etkisi olduğu ve özellikle kan basıncını
yükselttiği kanıtlanmıştır. Bununla ilgili veriler SACN ‘Salt and Health’ (Tuz ve Sağlık) raporunda
(SACN 2003) belirtilmiştir. Verilerin çoğu tuzun kan basıncını yükselttiğini ve bunun sonucu
olarak damar hastalıkları riskini artırdığını göstermektedir. Farklı yaşlarda ve etnik kökenlerdeki
yetişkinlerde tuz alımının azaltılmasıyla kan basıncı düşmektedir. Tuz alımının azaltılmasının yanı
sıra diyete özen göstermek ve yaşam tarzında bazı değişiklikler yapmak da yararlıdır.
KAN BASINCI
Tuzun yüksek kan basıncıyla ilişkisini kanıtlayan bilimsel bulgular değişik toplumlar ve diyet
çeşitleriyle yapılan araştırmalara dayanır. Aynı zamanda hayvanlarla yapılan deneyler de bunu
desteklemektedir. Bu çalışmalar bir arada değerlendirildiğinde, (i) diyetle alınan tuz miktarıyla kan
basıncı arasında ilişki olduğu ve (ii) yiyeceklerden alınan tuz miktarı azaltıldığı ve diyet konusunda
çok dikkatli olunduğu zaman kan basıncının düştüğü görülmektedir. Ancak, zaman içinde tuz
alımının devamlı olarak düşük tutulamadığı bir gerçek olduğundan kan basıncını diyet kontrolüyle
düzenli olarak iyi bir seviyede tutmak mümkün olmayabilir.
Diyet ve sağlıkla ilgili olarak yapılan araştırmaların çoğunda önce bireylerin ya da bir grup insanın
sağlık riski nedeniyle kontrol altında olan yemek alışkanlıkları incelenir. Tuz alımıyla (24 saatlik
idrardaki sodyum miktarına göre) kan basıncı arasındaki ilişki farklı yaştaki ve farklı etnik kökenli
kişiler arasında tamamen aynıdır. Intersalt diye bilinen Uluslararası Tuz ve Kan Basıncı Araştırması
32 ülkede 10000 yetişkinle yapılan tuz alımı ve kan basıncıyla ilgili bilgileri (24 saatlik idrardaki
sodyum miktarıyla ölçülen) içerir (Intersalt Co-operative Research Group 1988). Değişik toplumlarda
idrardaki sodyum miktarıyla sistolik kan basıncı arasında doğrudan bir ilişki olduğu görülmüştür.
Her toplumun kendi içinde de tuz alımı ve gerek sistolik ve gerek diyastolik kan basıncı değerleri
arasında doğrudan önemli bir ilişki vardır. Ancak, araştırmaların yapıldığı 4 merkezde insanların
çok az tuz tükettiği özellikle gözlemlenmiş ve bunlardan elde edilen veriler analizden çıkarıldığında
sodyumla kan basıncının ilişkisinin bir anlamı kalmamıştır.
“Diyetle alınan tuz miktarının azaltılması özellikle daha
geniş çaplı diyet kontrolüyle birlikte uygulandığı zaman
kan basıncı azalır.”
22
23
Cross-sectional araştırmalar fazla tuz alımının, diğer tüm faktörlerden bağımsız olarak, kan
basıncını artırdığını kanıtlayamaz. Bu konuda daha kuvvetli kanıt, tuz alımının müdahale edilerek
değiştirildiği durumlarda vücudun buna uyum sağlamasını beklemek için kan basıncını birkaç hafta
veya daha uzun bir süre izleyerek elde edilebilir. Tuzun azaltılmasının önerildiği çok sayıda araştırma
olmakla beraber bunların çok azında diyet değişikliğine önem verilmiş ve bunun etkisi uzun vadede
incelemeye tabi tutulmuştur.
Bir grup şempanzeyle de fazla tuz tüketiminin kan basıncı üzerindeki etkisi incelenmiştir. Bu
şempanzelere bir buçuk yıldan fazla bir süre zarfında giderek artan miktarlarda tuz verilmiştir
(Denton et al 1995). 19 hafta süreyle günde 5g tuz alan hayvanların normal düşük tuz diyeti
uygulayanlara göre sistolik kan basınçlarında 12 mm Hg kadar bir artış olmuş ve günde 15 g tuz
verilenlerin kan basıncı da 67 hafta sonra 33 mm Hg artış göstermiştir. Ayrıca, normal tuz alımına
dönüldükten 20 hafta sonra hayvanların kan basıncı eski normal değerlere düşmüştür.
Ancak, halk sağlığı bakımından ana sorun tuz alımını azaltmanın gerçekten insanlarda da kan
basıncını düşürüp düşürmeyeceğidir. ABD’de diyet kontrolü yoluyla yapılan bir deneme çalışmasında
(DASH- Dietary Approaches to Stop Hypertension, Hipertansiyonun Önlenmesinde Diyet Kontrolü)
diyette toplam ve doymuş yağların azaltılması, buna karşı az yağlı süt ürünlerinin artırılması ve iki
hafta ile 30 ardışık gün boyunca daha fazla meyve ve sebze tüketilmesi sistolik kan basıncını önemli
oranda düşürmüştür (Appel et al 1997).
3.5
3
Hipertansiyon Odds oranı
Ancak, ekolojik veriler normal tuz tüketiminin kan basıncını artırmasındaki nedenin klinik veya halk
sağlığıyla ilintili olup olmadığını belirtmez. Norfolk’ta gerçekleştirilen ve yaşları 45-79 arası değişen
23104 kişiyi içeren son bir araştırmada elde edilen veriler tipik bir İngiliz toplumunda tahminî tuz
alımıyla sistolik ve diyastolik kan basınçları arasında önemli bir ilişki olduğunu göstermiştir (Khaw
et al 2004). Hipertansiyon geçmişi olmayan kişiler arasında en fazla tuz tüketenlerin (nüfusun üst
beşte birlik dilimi) %20’sinde, en az tuz tüketen %20’ye (nüfusun alt beşte birlik dilimi) göre yüksek
tansiyona yakalanma riski iki kattan daha fazladır (Şekil 6.1a ve 6.1b).
Şekil 6.1a Yaşı 45-79 olan erkeklerde hipertansiyonun (Sistolik kan basıncı >160mm Hg) odds oranının
tuz alımıyla ilişkisi (Khaw et al 2004)
Artan tuz alımı
2.5
2
1.5
1
0.5
0
1
2
3
4
Ürinen sodyum kreatinin* beşlik değeri
5
Odds Oranı (Olma Olasılığı, Risk Ölçütü): İstatistikte, belli bir faktörün varlığında (ya da buna maruz
kalındığında) beklenen sonucun (ya da hastalığın) relatif risk olasılığının ölçütüdür.
Şekil 6.1b Yaşı 45-79 olan kadınlarda hipertansiyonun (Sistolik kan basıncı >160mm Hg) odds
oranının tuz alımıyla ilişkisi (Khaw et al 2004)
3.5
3
Hipertansiyon Odds oranı
“Fazla tuz tüketimi kan basıncının artmasına neden olur.” Artan tuz alımı
2.5
2
1.5
1
0.5
0
1
2
3
4
Ürinen sodyum kreatinin* beşlik değeri
5
*İdrarda sodyum: Kreatin 24 saatlik idrardaki sodyum miktarına göre vücuda alınan tuz miktarının
tahminini sağlar.
24
25
Bu denemenin sonuçları çok belirgindir (Şekil 6.2). Tuz alımı giderek azaltıldığında kan basıncı da
giderek düşmüştür. Kontrol grubunda ise tipik Amerikan diyeti kullananlar tuz alımını günde 9 g’dan
3 g’a düşürdüğü zaman bunların sistolik kan basıncı 6,7 ve diyastolik kan basıncı da 3,5 mmHg
azalmıştır. DASH diyeti kullananlarda ise kan basıncı 3,0 ve 1,6 mmHg azalmıştır. Tuz alımının
azaltılması DASH grubunda kan basıncı üzerinde kontrol grubuna göre daha az etkili olmuş ve her
iki diyetin birlikte uygulanması ise en büyük etkiyi yaratmıştır. Düşük tuzlu-DASH diyetinde sistolik
ve diyastolik kan basınçları çok tuzlu kontrol diyetine göre sırasıyla 8,9 ve 4,5 mmHg daha düşüktü.
Yapılan tüm araştırmalar bazı kimselerin tuz tüketimini azaltmaktan daha fazla yarar gördüğünü
göstermektedir. Kan basınçları aldıkları tuz miktarıyla orantılı olarak değişen kimseler bazen ‘tuz
hassasiyeti’ var diye tanımlanmaktadır
Cross-Sectional (Kesikli) Araştırma: Herhangi bir toplumda zaman akışı içinde değil, belli bir anda
ve kimi zaman toplumu yaş, cinsiyet ve etnik dilimlere ayırarak yapılan çalışma.
Bulma Araştırması: Bir toplum içinde varsayımsal bir sebep ve sonuç ilişkisini sınamak amacıyla
varsayılan bir nedeni değiştirmek suretiyle tasarlanan çalışma.
Randomize (Rastgele) Kontrollü Deneme: Bu tür denemede denemeye katılanlar rasgele farklı
deneme gruplarına ayrılır ve elde edilen sonuçlar yeterli bir takip sürecinden sonra karşılaştırılır
Şekil 6.2 Beslenme ile alınan tuz miktarının değişmesiyle sistolik kan basıncındaki değişim.
(Sacks et al 2001 çalışmasından uyarlanmıştır).
134
132
Sistolik kan basıncı (mm Hg)
Buna göre, DASH Sodyum Trial DASH diyetinin kan basıncı üzerindeki olumlu etkilerinin tuz alımını
azaltmakla artırılabileceği göstermiştir (Sacks et al 2001). 412 kan basıncı yüksek veya normal
yetişkin bireyin oluşturduğu grubun içinden rastgele seçilen bir gruba üç ay boyunca kontrol diyeti
(tipik ABD diyeti) diğer gruba da DASH diyeti kullanmaları söylenmiştir. Bunlar bu süre zarfında
kendilerine önerilen 3 değişik türde diyeti (günde 9 g, 6 g ve 3 g tuz alımını sağlayan diyetler) her
ay bir tanesi olmak üzere 3 ay boyunca uygulamıştır. DASH grubunda olanların diyetinde toplam ve
doymuş yağ miktarları daha az olup kalsiyum, magnezyum ve potasyum gibi çeşitli mikro besinlerin
miktarı daha fazlaydı.
130
128
Kontrol
126
122
120
118
Yüksek 9 g/gün
Orta 6 g/gün
Az 3 g/gün
Tuz alımı
Gruplar içinde her tuz alım miktarına göre NB’deki değişiklik birbirinden önemli ölçüde farklıdır.
(p<0.05). Her bir tuz seviyesinde kontrol ve DASH diyetleri arasında önemli ölçüde fark vardır
(p<0.05).
Şekil 6.3 Sistolik kan basıncıyla idrarla dışarı atılan sodyum miktarı arasındaki ilişki.
(He and MacGregor 2004 izniyle uyarlanmıştır.)
Meta-Analiz: Bu ayrı fakat benzer türdeki deneylere/çalışmalara uygulanan ve bireysel sonuçları tek
bir kanıta dönüştüren istatiksel analiz yöntemidir.
4
Ekolojik Çalışma: Belli bir grup içindeki kişilerin beslenme durumu indeks sağlık durumu indeks
karşılaştırılmasıdır. Ekolojik çalışmalar genellikle bir diyet-hastalık ilişkisinin başlangıç safhasında
yapılır.
0
2
Sistolik kan basıncı (mm Hg)
Prospektif Çalışma: Denemeye katılanların tanımlandıktan sonra zaman içinde takip edilmesini
içerir.
Dash diyet
124
-2
Normal tansiyon
-4
-6
Yüksek tansiyon
-8
-10
-12
0
-30
-50
-70
-90
-110
-130
Üriner Sodyumdaki değişiklikler (mmol/24saat)
26
27
Bunun tersine, kan basıncı çok az değişen kişiler ‘tuza dirençli’ olarak tanımlanmaktadır. Ancak, bu
konuda üstünde mutabık kalınmış klinik bir tanım yoktur ve tuz hassasiyetinin gerçekten ne kadar
yaygın olduğu bilinmemektedir. Şahıslar tuza hassas olup olmadığını bilemeyeceğinden ve fazla tuz
tüketiminin bir yararı olmadığından, toplumu tuzu azaltma konusunda uyarmak yararlıdır.
DASH Sodyum Denemesi’ne katılanlar tuz hassasiyeti göz önüne alınarak seçilmemişlerdir.
Deneme sonuçları değişik etnik kökenli erkek ve kadınlarda, kan basınçları normal veya yüksek olsun,
genelde tuz alımının azaltılmasıyla kan basıncının azaldığını göstermiştir. DASH Sodyum Denemesi
katılımcıların diyetlerinin dikkatle kontrol edilmiş olması nedeniyle özellikle önemli bir çalışmadır.
Bunun dışındaki diğer çalışmaların çoğunda katılımcılara yalnız tuz alımını nasıl azaltacakları
konusunda önerilerde bulunulmuştur. Bu yöntem diyetin kan basıncı üzerindeki etkisini en iyi ölçen
yaklaşımdır. Diyet konusunda topluma önlemler önermek suretiyle gerçekleştirilen çalışmalar
bu önerilere rağmen insanların tuzu azaltmaya çok az dikkat ettiğini göstermiştir. DASH Sodyum
Denemesi tuz ve kan basıncı arasında biyolojik bir ilişki olduğunu göstermektedir. Tuz tüketiminin
kan basıncıyla ilişkisi konusunda iki meta-analiz yayınlanmıştır. Bunlardan birincisinde diyetteki
tuzun azaltılmasının kan basıncını nasıl etkilediği en az 4 hafta boyunca incelenmiştir (He ve
MacGregor 2004). Bu makale yalnız 24 saatlik idrardaki sodyum miktarının günde 2,4 g veya daha
fazla olduğu durumları içermektedir. Kan basıncı yüksek olan ve tuz alımını günde ortalama 4,6
g azaltan kimselerle yapılan 17 denemede kan basıncındaki düşüşün ortalama 4,97/2,74 mm Hg
olduğu görülmüştür. Kan basıncı yüksek olmayan 11 kişinin durumunda ise tuz alımı günde 4,4
g ve kan basıncındaki azalma da 2,03/0,99 mm Hg olmuştur (Şekil 6.3). Tuzun çok azaltıldığı
çalışmalarda kan basıncındaki düşüş en fazla olmuştur.
İkinci meta-analiz yalnız uzun vadeli ve en az 26 hafta süren 11 adet denemeyle ilgilidir ve bu
denemelerde katılımcılara tuzu azaltmaları önerilmiştir (Hooper et al 2002). Çalışmalarda tuz
tüketimini azaltmada yardımcı olacak broşürler ve yemek kitapları verilmiş ve kişisel danışmanlık
yapılmıştır. İlk 6-12 aylık sürede idrardaki sodyum miktarları tuzda günde 2,8 g azalma olduğunu
göstermiş ve kan basıncı da 2,51 /1,21 mm Hg düşmüştür. Daha uzun süreli 4 denemede tuz alımı
13-60 aylık sürede günde yalnız 2,1 g daha az tutulmuştur. Bu durumda sistolik kan basıncı 1,12 mm
Hg azalmış, fakat diyastolik basınçta önemli bir değişiklik olmamıştır. Katılımcılardan bir kısmının 7
yıl sonra izlendiği bir denemede ise idrardaki sodyum miktarının taban değerlere geldiği görülmüştür.
Bunun sonucu araştırmacılar, her ne kadar kişisel yardım, öneri ve destek olursa olsun, tuz alımını
uzun vadede düşük tutmanın zor olduğu izlenimini edinmiştir.
28
KORONER VE SEREBROVASKÜLER HASTALIK
Yüksek tansiyonun serebrovasküler hastalığın bir risk faktörü olduğu bilinmektedir. Bu nedenle kan
basıncının düşürülmesi koroner kalp hastalıkları ve felçleri azaltacaktır. Ancak, tuz tüketimiyle bu
hastalıklar arasında doğrudan bir ilişki olduğunu kanıtlayan çok az çalışma vardır.
Tuz tüketimi ve felç ölümleri arasındaki ilişki iki büyük çalışmada gösterilmiştir. Intersalt
araştırmasında elde edilen verilerin analizi tuz tüketimiyle (idrardaki sodyum miktarına göre) felç
sonucu ölüm arasında doğrudan ve önemli bir ilişki olduğunu ortaya çıkarmıştır (Perry and Beavers
1992). KARDİAK araştırması da (WHO Cardiovascular Disease and Alimentary Comparison) erkeklerde
idrardaki sodyum miktarıyla (200 yetişkinde) felç sonucu ölüm arasında direkt ilişki olduğunu
göstermiştir (Yamori et al 1994). Tuz tüketimi ve ölüm ilişkisini inceleyen çok kısıtlı sayıda çalışma
yapılmaktadır. Bu konuda Finlandiya’da yapılan bir araştırmada 1173 erkek ve 1263 kadından
elde edilen veriler incelenmiştir (Tuomilehto et al 2001). Bu veriler, tuz tüketiminin (idrardaki
sodyum miktarıyla ölçülen) artmasıyla birlikte 10 yıllık bir süre zarfında, koroner kalp hastalığı ve
kardiyovasküler hastalıklar dahil, her türlü nedenle ölümlerin arttığını göstermiştir. Araştırmacılar,
cinsiyetlere göre incelendiğinde kadınlarda kardiyovasküler hastalıktan ölüm az olduğundan risk
artışının erkeklerde özellikle önemli olduğunu belirtmiştir. Erkeklerde kilo durumuyla tuz alımı
arasında bir etkileşim olduğu ve erken ölümlerin fazla kilolu olanlarda daha çok görüldüğü de
anlaşılmaktadır.
“Erkeklerde idrardaki sodyum miktarıyla felç ölümleri
arasında doğrudan bir ilişki vardır.”
29
SAĞLIK ÜZERİNDEKİ DİĞER ETKİLER
Tablo 6.1 Yaşam tarzının kan basıncına etkisi
Sistolik ve diyastolik
kan basınçlarındaki
azalma
Sistolik kan basıncı
10mm Hg veya daha
fazla azalanların
yüzdesi
Sağlıklı kilo verme diyeti uygulanması
5-6 mm Hg
%40
Düzenli aerobik egzersiz yapılması
2-3 mm Hg
%30
Tuzun sağlık üzerindeki diğer etkilerinin anlaşılması için çok daha fazla araştırma yapılması
gerekmektedir. Ancak, tuz ve yüksek kan basıncı arasındaki ilişkinin yanı sıra az tuz kullanmanın
genel sağlık açısından yararlı olduğu bir gerçektir.
Diyet ve egzersizin bir arada uygulanması
4-5 mm Hg
%25
Rahatlama teknikleri
3 -4 mm Hg
%33
BULGULARIN ÖZETİ
Önerilen miktarda alkol alınması
3 -4 mm Hg
%30
Tuz alımının günde en fazla 6 g olarak
ayarlanması
2-3 mm Hg
%25
Aşırı tuz tüketiminin sağlık üzerinde başka olumsuz etkileri olduğu da belirtilmiştir (DH 1998).
Kemik sağlığıyla ilgili endişeler fazla tuz tüketimi sonucu idrarda kalsiyum miktarının artmasından
kaynaklanmaktadır. İdrardaki kalsiyum miktarının her 100 mmol sodyum alındığında yaklaşık olarak
1 mmol arttığı görülmüştür (Nordin et al 1993). Diğer bir kaygı da fazla tuzun gastrik mukozayı tahriş
edebileceğiyle ilgilidir. Dünya Sağlık Örgütü ve Gıda ve Tarım Organizasyonu Uzman Danışmanlar
Grubu tarafından birlikte yayınlanan raporda ‘tuzlu konserve gıda maddelerinin mide kanseri riskini
muhtemelen artırdığı’ sonucuna varılmıştır (WHO/FAO 2003); ancak bu İngiltere’deki tuz tüketim
miktarlarının çok üstünde tuz tüketildiği zaman ortaya çıkmaktadır. Gastrik tahriş genellikle
Helicobacter pylori enfeksiyonu riskini artırmaktadır (Beevers et al 2004).
Yapılan araştırmaların sonuçları tuz tüketimiyle kan basıncı arasında bir ilişki olduğunu, farklı
yaşlarda olan değişik etnik kökenli yetişkinlerde, tuz tüketiminin azaltılmasıyla birlikte kan
basıncının da azaldığı görülmüştür.
Yaşam tarzında
yapılan değişiklik
Kaynak: NICE Guidelines 2004
İngiltere’de toplumun diyet yoluyla ortalama 9,5 g (BRD değerinin iki katından daha fazla)
tuz tükettiği düşünüldüğünde, insanların yüksek kan basıncını düşürmek ve vasküler (damar)
hastalıklarının neden olduğu ölümleri azaltmak için daha az tuz kullanmaları gerektiği bir gerçektir.
Kan basıncının çok az düşürülmesi bile sağlık açısından çok yararlıdır. Örneğin, ortalama diyastolik
kan basıncının 2 mm Hg azalması felç riskini %15 ve koroner kalp hastalığı riskini de %6 oranında
azaltır (Cook et al I995).
Tuz tüketiminin azaltılmasıyla kan basıncı bakımından sağlanan yarar yaşam tarzında yapılacak
bazı değişikliklerle daha etkili hâle getirilebilir. Diyet ve fiziksel faaliyet arasında uygun bir denge
sağlamak kilo kontrolü ve hipertansiyon riskinin azaltılması bakımından önemlidir. Alkol tüketimini
kısıtlamanın, diyette yağ oranı düşük süt ürünlerini tercih etmenin, meyve ve sebze yemenin ve
düzgün olarak aerobik egzersiz yapmanın kan basıncını düşürmede yararlı olduğunu göstermiştir
(Tablo 6.1).
30
31
07
BEBEKLER VE ÇOCUKLARDA
TUZ TÜKETİMİ
BEBEKLER VE ÇOCUKLARDA TUZ TÜKETİMİ
Bebeklerin ve çocukların aldığı tuz miktarlarının uzun vadede sağlığı nasıl etkilediği konusunda
kısıtlı sayıda veri vardır. Ancak, Beslenme Referans Değerine göre bebek ve çocukların fazla tuz
tükettiği bir gerçektir. Çocukların fazla tuzlu yemeye alıştırılmaması önerilir.
Bebekler anne sütünden günde yaklaşık 0,3-0,4 g tuz alır. İlk altı aylık sürede bebeğin idrarla dışarı
attığı tuz miktarı kısıtlıdır ve mamaların sodyum içeriği denetime tabidir (Statutory Instrument No.77
1995). Daha büyük bebekler ve çocuklar için elde çok az sayıda veri vardır. 7 aydan büyük bebekler ve
çocukların sodyum Beslenme Referans Değeri farklı gelişim devreleri için faktöriyel yöntemle tespit
edilmiştir (DH 1991) (Tablo 7.1).
Okul öncesi bebekler ve çocuklar (1,5-4, 5 yaş) ve gençler (4-18 yaş) için tuz tüketim değerleri
Ulusal Besin ve Diyet Taraması’yla tespit edilmiştir (Gregory et al 1995; Gregory et al 2000).
24 saatlik idrardaki sodyum ölçümleri yoktur; değerler tüetilen besin maddelerine dayanarak
hesaplanmıştır (Şekil 7.1). Yiyeceklerin pişirilmesi sırasında veya sonra sofrada eklenen tuz
miktarları bu tahmin-lerin içinde olmadığından veriler oldukça tahmini değerlerdir. Okul öncesi
çocukların velilerine sorulduğunda, yarısından fazlası çocuklarının yemeklerini pişirirken tuz
eklediklerini belirtmiştir (Gregory et al 1995). Ayrıca, gençlerin de %63’ü (4-18 yaş) yemeklere
pişerken veya sofrada tuz eklemektedir (Gregory et al 2000).
Okul öncesi çocukların aldığı tahmin edilen ortalama tuz miktarı günde 3,8 g ve okul çağındakiler
için de günde 6,1 g’dır. Okul çağındaki çocuklar arasında yaş arttıkça tuz tüketimi de artmaktadır;
bu tam olarak 4-6 yaş arası günde 4,9 g iken 15-18 yaş aralığında günde 6,9 g’a çıkmaktadır.
Ancak, BRD değerine göre ifade edilirse, okul öncesi çocuklarda ve 4-6 yaş aralığında tuz tüketimi
en fazladır (Şekil 7.2). Bu da yaşamın o devirlerinde çocukların yetişkinlerin yediklerini yemeye
başladığını ve tuz alımının birden arttığını göstermektedir.
Yetişkinlere gelince, gençlerin (4-18 yaş) diyetindeki başlıca sodyum kaynakları tahıllardır (yaklaşık
%40). Bunlardan sonra et ve et ürünleri gelir (%20-25) (Gregory et al 2000) (Şekil 7.3).
“Diyette az miktarda tuz olması gerekir. Yine de tuz
bebekler için çok tehlikeli olabilir ve bebek yiyeceklerine
eklenmemelidir; tuzlu yiyeceklerden de kaçınılmalıdır.”
İngiliz Diyetisyenler Birliği Pediatrik Grubu
32
33
Bebekler ve çocuklarda tuzun kan basıncı üzerindeki etkisini araştıran çok az sayıda çalışma
vardır. Çocukların kan basıncı yetişkinlerden daha düşüktür ve hipertansiyon teşhisi için klinik
değerler yoktur. Ancak, gençler arasında şişman ve obez olanların sayıca artması yüksek kan
basıncı endişelerini artırmakta ve tuz dahil, buna yardımcı olan diğer faktörlerin ele alınmasını
gerektirmektedir. Çocukların yediği bazı popüler yiyeceklerin tuz içeriği Şekil 7.4’de verilmiştir.
Çocukların diyetindeki tek başına kan basıncının artmasına neden olabilecek tuz miktarını tayin
etmek için daha fazla araştırma yapılması gerekir. Buna rağmen, tuzun yetişkinlerde kanıtlanmış
olan kan basıncı üzerindeki etkisine bakıldığında, çocukların fazla tuzlu yiyecekleri tercih etmemesini
sağlamak gereklidir. SACN bebekler ve küçük çocuklar için hedeflenmesi gereken tuz alım
miktarlarını, yetişkinler için esas alınan temele göre, BRD değerinden %50 fazla olarak tayin etmiştir
(Tablo 7.2).
“Gençler arasında giderek artan obezite yüksek kan
basıncı endişesini alevlendirmekte ve obezite sorununu
çözmek için, tuz dahil, buna yardımcı olan diğer
faktörlerin ele alınmasını gerektirmektedir.
Yaş
Ortalama Hedef
Tuz Alımı g/gün
6 aya kadar
1 g’dan az
0.4 g’dan az
7-12 ay
1g
0.4 g
1-3 yaş
2g
0.8 g
4-6 yaş
3g
1.2 g
7-10 yaş
5g
2.0 g
11-18 yaş
6g
2.5 g
Kaynak: SACN 2003
Tablo 7.1 Gençlerde tuz tüketimi (yiyeceklerin tartılmasıyla elde edilen) (1.5-4.5 yaş 1992-1993),
(4-18 yaş 1997). (Gregory et al 1995 ve 2000).
Sodyum BRD mg/gün
(mmol/gün)
0-3 ay
9 (210)
4-6 ay
12 (280)
7-9 ay
14 (320)
10 -12 ay
15 (350)
1-3 yaş
22 (500)
4-6 yaş
30 (700)
7-10 yaş
50 (1200)
11-14 yaş
Ortalama
Tuz Alımı g/gün
Yaş
70 (1600)
Kesik çizgiler hedeflenen tuz miktarını belirtir
9
8
7
Ortalama tuz alımı (g/gün)
Tablo 7.1 Sodyum BRD değerleri
Tablo 7.2 Çocuklar için tuz hedefleri
6
5
4
3
2
Erkek (n=1704)
Kadın (n=1642)
1
1.5-2.5
2.5-3.5
3.5-4.5
4-6
7-10
11-14
15-18
Yaş (yıl)
Kaynak: Sağlık Departmanı 1991
34
35
45
45
40
40
35
35
30
30
Katılımcı yüzdesi
Katılımcı yüzdesi
Şekil 7.2 Gençlerde tuz tüketimi (Yiyeceklerin tartılmasıyla elde edilen [Gregory et al 2000]).
4-6 yaş
25
(n=356)
20
7-10 yaş
25
(n=481)
20
15
15
10
10
5
5
0
0
50
100
150
200
250
300
350
400
450
500
550
600
50
650
100
150
200
45
45
40
40
35
35
30
30
11-14 yaş
25
(n=475)
20
Katılımcı yüzdesi
Katılımcı yüzdesi
300
350
400
450
500
550
600
650
Sodyum alımı (%BRD)
Sodyum alımı (%BRD)
15-18 yaş
25
(n=387)
20
15
15
10
10
5
5
0
0
50
100
150
200
250
300
350
400
Sodyum alımı (%BRD)
36
250
450
500
550
600
650
50
100
150
200
250
300
350
400
450
500
550
600
650
Sodyum alımı (%BRD)
37
Şekil 7.3 Gençler arasında sodyum kaynakları (n=1701) (Gregory et al 2000)
Şekil 7.4 Popüler çocuk yiyeceklerindeki sodyum ve tuz miktarları
1 büyük pizza dilimi
14
2 ince kızarmış sosis
16
40
17
1 poşet cips
40
15
2 dilim beyaz ekmek, kızarmış
Pişmiş fasulye orta porsiyon
20
21
9
8
1 dana burger
2 finger balık
4-6 yaş
7-10 yaş
1 küçük kibrit kutusu kadar peynir
Mısır gevreği, normal porsiyon
Tek kullanımlık ketçap
17
16
1 bardak tam yağlı süt
39
15
38
14
Tahıllar
Süt ürünleri
Fırın cips, küçük porsiyon
1 kutu kola
Et
23
7
24
7
Sebzeler
Diğer gıdalar*
1 küçük kaz ciğeri
0
0.2
0.4
0.6
0.8
1
1.2
Tahmini hesaplanan tuz miktarı (g)
11-14 yaş
38
15-18 yaş
39
08
NEDEN 6 g?
NEDEN 6 g?
Kardiyovasküler hastalıkların riskini azaltmak için diyet ve yaşam tarzında önerilen değişiklikler
kapsamında günde 6 g tuz tüketimi ulusal hedef olarak tespit edilmiştir.
1991 yılında COMA 11 yaşın üstündeki gençler ve yetişkinler için sodyumun Beslenme Referans
Değeri 1,6 g (70 mmol) olarak tayin etmiştir (DH 1991); bu günde 4 g tuza eşittir. Bebekler ve
çocuklar için belirtilen BRD değerleri buna göre daha düşüktür.
Ancak, günümüzde yetişkinlerin tükettiği ortalama tuz miktarı BRD’nin 2 katından fazladır ve küçük
çocuklar için bu daha da çoktur. Şekil 8.1’de günümüzde erkek ve kadınların tükettiği tuzun dağılımı
gösterilmiştir. Uzmanlar, endüstri ve tüketici grupları 2010 yılında tuz hedefini 11 yaşın üstündeki
gençler ve yetişkinler için günde 6 g olarak belirlemişlerdir. Daha küçük çocuklar için hedef olarak
belirlenenen tuz miktarları nispeten daha düşüktür (bölüm 7, Tablo 7.2’ ye bakınız). Belirlenen
hedefler felç ve kardiyovasküler hastalıkların azaltılmasını amaçlayan uzun vadeli programın ilk
adımlarıdır. Bu adımlar, toplam ve doymuş yağ-ların azaltılması, sigara içilmemesi, fazla alkol
alınmaması ve fiziksel faaliyetlerin artırılması gibi sağlığın iyileştirilmesi için istenen genel yaşam
tarzının bir bölümünü oluşturur.
“İngiltere’de, ortalama olarak, iyi bir besin dengesi
sağlamak amacıyla yapılan çalışmalar şu hedefe yönelik
olacaktır: 2010 yılı itibariyle günlük ortalama tuz
tüketimini 6 g’a indirmek.”
Choosing a better diet: a food and health action plan. Department of Health 2005
40
41
GÜNDE 6 g TUZ HEDEFİ SAĞLIK AÇISINDAN YARARLI OLACAKTIR
DEĞİŞİKLİĞİN YAPILMASI
Fazla tuz tüketimiyle yüksek kan basıncı ve yüksek kan basıncıyla felç ve kardiyovasküler hastalıklar
arasındaki ilişkiyle ilgili olarak elimizde bulunan bilgiler yetişkinlerde günlük tuz tüketiminin 6 g’a
ayarlanmasının sağlık açısından çok yararlı olacağına işaret etmektedir. Tuz alımının günde 6 g’a
indirilmesiyle felç hastalıklarının %13 ve iskemik kalp rahatsızlıklarının da %10 oranında azalacağı
tahmin edilmektedir. (He and MacGregor 2003).
Günde en fazla 6 g tuz tüketilmesi ortak bir hükümet stratejisidir. Bunun uygulanması ancak
endüstri ve tüketicinin desteğiyle mümkün olabilecektir. Tüketilen toplam tuz miktarının yaklaşık
dörtte üçü işlenmiş gıda maddelerinden gelir. Bu bakımdan toplumun daha az tuz tüketmesinin
sağlanmasında gıda endüstrisinin önemli bir rolü vardır. Gıda Standartları Dairesi (Food Standards
Agency), çeşitli gıda maddelerinin içerdiği tuz miktarının azaltılmasının önerilen maksimum tuz
hedefine erişmeyi nasıl sağlayacağını gösteren bir ‘tuz modeli’ geliştirmiştir. Hâlen, birçok gıda
üreticisi, perakendeci ve hazır yiyecek içecek temin eden yerler gıdalarda kullandıkları tuz miktarını
azaltmış ya da gelecek 5 yıllık sürede azaltacağını taahhüt etmiştir. Gıda maddelerinin içeriğinde
yapılan veya yapılacak olan bu değişikliklerin yanı sıra tüketicinin bilinçli olması ve bu konuda
neden endişe duyulduğunu iyi anlaması da gereklidir. Tüketicinin tuz alımını azaltma konusunda
yardımcı olabilmesi için daha az tuzlu gıda maddelerini seçmeye gayret etmesi, doğal olarak fazla
tuzlu olan gıdaları daha seyrek veya az miktarlarda tüketmeye özen göstermesi, evde yemek pişerken
veya sofrada daha az tuz koyması gereklidir. Tuz alışkanlığı zamanla edinildiği için tuzun giderek
azaltılması sonuçta fazla tuzlu yiyeceklerin tadının hoş gelmemesine neden olacaktır. Bu konuda
maksimum etkinin sağlanması gıda endüstrisiyle tüketicinin bir arada gayret etmesini gerektirir.
Hükümet‘in White Paper ‘Choosing Health’, the Food and Health Action Plan -‘Sağlığı Tercih Etmek’,
Gıda ve Sağlık Planı- Hükümet, endüstri ve tüketicinin günde maksimum 6 g tuz tüketimi konusunda
nasıl işbirliği yapması gerektiğini ayrıntılı olarak belirtir.
GÜNDE 6 g TUZ HEDEFLEMEK ZORLAYICI OLMAKLA BERABER
İMKÂNSIZ DEĞİLDİR
Gelecek 5 yıl içinde tuz tüketimini günde 9,5 g’dan 6 g’a düşürmek iddialı bir hedeftir (Şekil 8.l).
Bunu başarmak için günlük tuz alımını büyük oranda azaltmak gerekir ve bunun için gıda endüstrisi
ve gıda tedarikçileriyle işbirliği yapılması ve kişilerin kendi aldıkları tuz miktarının bilincinde olması
şarttır.
GÜNDE 6 g TUZ HEDEFLEMEK ÖLÇÜLEBİLİR BİR AMAÇTIR
Süregelen taramalarda elde edilen verileri kullanarak üreticilerin tuz miktarını ve toplumun tuz
tüketimini azaltmada ne derece bir ilerleme kaydettiğini izlemek mümkündür.
GÜNDE 6 g TUZ HEDEFİ ÖZEL BİR DURUMDUR
“Günde 6 g tuz hedefi, felç ve kardiyovasküler hastalıkların
riskini azaltmak amacıyla daha az tuz tüketilmesini içeren
uzun vadeli programın ilk adımını oluşturur.”
Belirli bir amaç olması insanların diyetlerinde yapmaları gereken değişikliğe odaklanmalarını
kolaylaştırır. Belirli bir amaç yoksa, insanlar özellikle kendi diyetlerinin söylenenden daha sağlıklı
olduğuna inandığı için, motivasyonları düşüktür.
“İngiltere’de yetişkinler ve çocuklar için belirtilen tuz
hedefleri, optimal ya da ideal değil, başarılabilecek
niteliktedir.”
SACN ‘Salt and Health’ report (SACN, 2003).
42
43
Şekil 8.1 İngiltere’de yetişkinlerin tükettiği tuz miktarları dağılımı (24 saatlik idrardaki sodyum
miktarına göre) (2000/01). (Henderson et al 2003).
Yeşil çizgi 6 g/gün tuz hedefini gösterir.
14
Herkes endüstri ve tüketicinin besin maddelerindeki tuzu azaltma yönünde kesin kararlı olması
gerektiği konusunda hemfikirdir. Ancak, kan basıncının yükselmesinde önemli bir risk oluşturan
tuz dikkat edilmesi gereken yegâne diyet maddesi de değildir. Kardiyovasküler hastalıkların
neden olduğu sakatlık ve ölümleri azaltmak için toplam ve doymuş yağları az tüketmek, daha
çok meyve ve sebze yemek, az alkol almak ve sağlıklı bir kiloya sahip olup bunu korumak da
gereklidir.
12
katılımcı yüzdesi
10
Erkek
8
Yetişkinler ve çocuklar için planlanan 2010 yılı tuz tüketim hedefleri ideal veya optimum tuz
seviyelerini göstermez. Bunlar toplumun ulaşabileceği hedeflerdir ve önemli klinik yararlar
sağlamak amacıyla planlanmıştır. Daha uzun vadede, gıda teknolojisindeki gelişmeler ve
toplumun edineceği gıda tercihleri sonucu tuz miktarının daha da azaltılması gerekebilir.
Ortalama = 11,0 g/gün
6
Yüksek kan basıncını azaltan yaşam tarzları
• Yetişkinlerin normal bir kiloda olması ve bunu koruması (Vücut kitle indeksi 20-25 kg/m2)
4
• Tuz alımının <100 mmol/gün (<6 g tuz veya <2,4 g sodyum/gün) olarak ayarlanması
2
• Alkol tüketiminin erkeklerde 3 kadeh/gün, kadınlarda da 2 kadeh/günü aşmaması
0
• Düzenli olarak günde yarım saat aerobik egzersiz (ağırlık kaldırmak değil, sıkı bir yürüyüş yapmak) yapılması; ideal olarak her gün veya hiç değilse haftada üç gün
0
4
8
12
16
20
24
28
32
36
• Günde en az 5 porsiyon meyve ve sebze yenmesi
Tuz alımı (g/gün)
• Toplam ve doymuş yağ tüketiminin azaltılması
14
12
katılımcı yüzdesi
10
Kadın
8
Ortalama = 7,8 g/gün
6
4
2
0
0
4
8
12
16
20
24
28
32
36
Tuz alımı (g/gün)
44
45
09
SIK SORULAN SORULAR
SIK SORULAN SORULAR
S1. Diyetteki başlıca tuz kaynakları nelerdir?
C. Diyetteki tuzun çoğunluğu işlenmiş gıda maddelerinden gelir (%60-75). Doğal yiyeceklerden
alınan tuz yaklaşık %15’dir. Sofrada veya pişerken yemeklere eklenen tuz yaklaşık %10’dur. Musluk
suyunda yaklaşık %1 oranında tuz vardır. Tahıllar, kahvaltıda yenen tahıl gevrekleri dahil, ekmek,
kek ve bisküviler diyetten gelen tuzun yaklaşık üçte birini oluşturur. Et ve pastırma gibi et ürünleri
yiyeceklerdeki tuzun dörtte birinden biraz fazladır.
S2. İşlenmiş gıda maddelerine neden tuz/sodyum eklenir?
C. Sodyum gıda maddelerine tuz olarak veya diğer katkı maddelerinin içeriğinde eklenir. Tuz
yiyeceklere tat verir, dokusunu geliştirir (örneğin, işlenmiş et ürünlerini bağlayarak), renge katkı
sağlar ve yiyeceğin bozulmasını önlemek suretiyle raf ömrünü uzatır. Bazı yiyeceklerin üretimi
sırasında tuz eklenmesi gereklidir. Örneğin, peynir gibi bir üründe tuz starter kültürün aktivitesini
düzenler ve olgunlaşma sürecinde enzim faaliyetini kontrol etmek suretiyle istenmeyen ve gaz
üreten bakterilerin gelişmesini önler. Bu şekilde peynir istenen tat ve dokuya ulaşır. İngiliz Hükümeti
üreticilerle birlikte yaptığı çalışmalarda, işlenmiş ürünlerdeki tuz seviyesini mümkün olduğu kadar
azaltmak suretiyle tüketicinin daha az tuz içeren gıda maddelerine yöneltilmesine gayret etmektedir.
46
S3. Tuz ve sodyum aynı şey midir?
C. Hayır. Tuz, diyetimizde başlıca sodyum kaynağı olan sodyum klorürün yaygın adıdır. Diyetle alınan
diğer sodyumlu ürünler arasında monosodyum glutamat (MSG), sodyum sitrat ve sodyum bikarbonat
vardır. Fazla tuzlu gıda maddelerinin sağlık üzerindeki olumsuz etkisi klorüre değil, sodyuma bağlıdır.
Tuz için bir tüketim hedefi belirlenmiştir; ancak, diğer sodyum kaynaklarını da düşük tutmak gerekir.
S4. Çok fazla tuz/sodyum kriteri nedir?
C. Bunun için aşağıda yararlı bilgiler verilmiştir:
Bir ürünün 100 g‘ında
Az tuz:
0,25 g tuz
0,1 g sodyum
Çok fazla tuz:
1,25 g tuz
0,5 g veya daha fazla sodyum
47
SIK SORULAN SORULAR
S5. İngiltere’de tüketilen ortalama tuz miktarı ne kadardır?
C. 2003 yılında yayınlanan son ulusal taramaya göre yetişkinler günde ortalama 9,5 g tuz
tüketmektedir ki bu günde 6 g olarak belirlenen hükümet hedefinin oldukça üstündedir. Çocukların
tükettiği tuz miktarı bundan daha fazladır.
S6. Tuzun Beslenme Referans Değeri (BRD) nedir?
C. Tuz için bir BRD yoktur. Sodyumun Beslenme Referans Değeri (nüfusun %97,5’inin ihtiyacını
karşılaması gereken) 11 yaş üstü gençler ve yetişkin kimseler için günde 4 g’dır. Çocuklar için BRD
değerleri daha düşüktür.
Günümüzdeki yüksek tuz alışkanlığı göz önüne alındığında, tuz miktarının günde ortalama 6 g’a
düşürülmesi toplumun gerçekleştirebileceği mantıklı bir hedeftir ve bu kan basıncını düşürmek
suretiyle kardiyovasküler hastalıkların oranını azaltarak klinik yararlar sağlayacaktır. 11 yaştan küçük
çocuklar için belirlenen tuz hedefleri daha düşüktür.
Tuz ve sodyum için önerilen miktarlar aşağıda verilmiştir.
Hedeflenen Ortalama
Sodyum Tüketimi g/gün
Günde 1 g’dan az
0,4 g’dan az sodyum
7-12 ay
1 g/gün
0,4 g sodyum
1-3 yaş
2 g /gün
0,8 g sodyum
4 -6 yaş
3 g/gün
1,2 g sodyum
7-10 yaş
5 g/gün
2,0 g sodyum
11-18 yaş
6 g/gün
2,5 g sodyum
Yetişkinler
6 g/gün
2,5 g sodyum
6 aya kadar
S8. Örneğin, monosodyum glutamat gibi diğer sodyum içeren maddelerden daha az almamız
gerekir mi ?
C. Evet, tuzu azaltma kampanyası sodyum alımını azaltmayı amaçlar. Monosodyum glutamat ve
diğer sodyum içeren gıda maddelerinde de sodyum vardır ve fazla tuzlu yiyeceklerin sağlığa verdiği
zararlardan sorumlu olan sodyumdur. Diyetteki tuz (sodyum klorür) miktarını azaltmaya çalışırken
sodyumu fazla olan diğer gıda maddelerinin artırılmaması gerekir.
S9. Gıda maddelerinin etiketlerinde neden tuzun değil de sodyumun miktarı yazılıdır?
C. Etiketin toplam sodyum içeriğini (yalnız sodyum klorürden gelen değil, tüm katkı maddeleri ve
koruyucu maddelerden de gelen) belirtmesi için bu uygulama yapılır. Toplam sodyum miktarını tuz
miktarına dönüştürmek için 2,5 ile çarpmak gerekir:
Tuz miktarı = Sodyum değeri x 2.5
Hedeflenen Ortalama
Tuz Tüketimi g/gün
Yaş
S7. Çok az tuz tüketmek mümkün müdür?
C. Günde 69-460 mg sodyum, sodyum dengesinin korunması için yeterlidir ve bu miktar 0,1751,17 g tuza denk gelir. Tipik Batı diyetindeki tuz miktarına bakılırsa, bundan daha az tuz tüketmek
imkânsızdır. Zorlayıcı egzersizlerden sonra veya çok sıcak iklimde bulunulursa tuz ihtiyacı geçici
olarak artar; ancak, her zaman fizyolojik uyum sağlanır. Kronik ishal gibi bazı hastalıklarda aşırı tuz
kaybı olduğundan çok fazla tuz almak gerekebilir.
S10. Neden günde 6 g?
C. Hükümet günde ortalama 9,5 g olan tuz tüketimininin 6 g’a düşürülmesini önermektedir.
Bu gerçekleştirilebilecek bir hedeftir ve optimal ya da ideal miktarı (<4 g tuz/gün) belirtmez.
Tuz alımının günde 6 g’a düşürülmesinin felç hastalıklarını %13 ve iskemik kalp hastalıklarını da
%10 oranında azaltacağı tahmin edilmektedir. (He and MacGregor 2003).
S11. Kan basıncı yüksek olan kişiler için tuz tüketimini azaltmak fayda sağlar mı?
C. Evet. Klinik deneyler tuzun azaltılmasıyla kan basıncının düştüğünü göstermiştir. Aynı zamanda
fazla meyve, sebze ve az yağlı süt ürünleri tüketmenin de bu bakımdan olumlu etkisi olur.
S12. Hipertansiyon riskini azaltmak için diyet ve yaşam tarzımda başka ne gibi değişiklikler
yapmalıyım?
C. Tuz alımını azaltmaktan başka fiziksel aktiviteyi artırmak, daha az alkol tüketmek ve sağlıklı bir
kiloyu korumak da kan basıncını önemli derecede azaltır.
Kaynak: SACN 2003
48
49
10
S13. Deniz tuzu ve kaya tuzu normal sofra tuzundan daha mı besleyicidir?
C. Hayır. Deniz ve kaya tuzları sodyum klorürün değişik şekilleridir ve sofra tuzundan daha sağlıklı
değildir.
S14. Potasyum klorür tuzdan daha sağlıklı bir seçenek midir?
C. Potasyum klorür normal tuz yerine kullanılabilir. Ancak, gıda maddeleri üreticilerine normal sofra
tuzu yerine başka tuzları kullanmaktansa normal tuz miktarını azaltmaları önerilmektedir. Sofra tuzu
yerine potasyum klorür içeren diğer tuzları kullanmadan önce doktorunuza danışın; bunlar herkes için
uygun değildir.
S15. Yemekleri nasıl daha az tuzlu yapabilirim?
C. Bunun için daha fazla yararlı otlar, baharat, limon suyu ve soda, hardal ya da sirke
kullanabilirsiniz. Gıda Standartları Dairesi’nin tuz ile ilgili web sitesinde (www.salt.gov.uk) evde
hazırlanan yemeklerde nasıl daha az tuz kullanılabileceğine dair bilgiler verilmiştir.
S16. Ne kadar tuz aldığımı nasıl anlayabilirim?
C. Özellikle etiketlere bakarak az tuzlu gıda maddelerini alın. Bunların 100 g veya 100 ml’sinde 40
mg’dan daha az sodyum bulunur ve bu da 0,1 g tuza eşittir. Tüm yiyeceklerin etiketlerine bakarak tuz
(ya da sodyum) miktarını kontrol edin. Bu şekilde fazla tuzlu gıdaları tanımlayabilir ve daha sağlıklı
olanları tercih edebilirsiniz. Internette verilen değerlere bakarak genel olarak yenen ve özellikle ev
dışında yediğiniz ve etiketleri olmayan yiyeceklerin, örneğin fast food gibi, tuz miktarlarını kontrol
edin.
DİĞER BİLGİLER, KAYNAKLAR
DİĞER BİLGİLER
Tuz & Sağlık: Scientific Advisory Committee on Nutrition (Bilimsel Beslenme İstişare Komisyonu)
(2003)
Tuz tüketiminin azaltılmasıyla ilgili Hükümet önerisini bilimsel açıdan ayrıntılı olarak gözden geçirir.
Özet içerir. İnternette ücretsiz olarak Gıda Standartları Dairesi’nin web sitesinde verilmiştir: www.
food.gov.uk ya da The Stationery Office’den sağlanabilir.
Internet bilgileri
www.salt.gov.uk Gıda Standartları Dairesi websitesinde tuzla ilgili birçok fikir, ipucu ve bilgi
mevcuttur.
Consensus Action on Salt and Health (CASH) (Tuz ve Sağlık Konusunda Görüş Birliği) www.hyp.ac.uk/
cash/ tuz tüketiminin azaltılmasıyla ilgili bilgiler ve bilimsel makaleler bulunur.
Tuz: Sağlıklı kalbe sahip olmak
Sodyum tüketiminin azaltılmasıyla ilgili İngiltere Kalp Vakfı’nın pratik önerileri. www.bhf.org.uk
internet adresinden kopyalanabilir ya da 020 7486 5820’den istenebilir.
Tuz ve sağlığınız
Gıda ve İçecek Federasyonu tarafından hazırlanmış olan tüketici bilgi broşürü www.foodfitness.org.
uk. Tuz hedefleri, etiketlerin okunması ve diyette tuzun nasıl azaltılabileceği konularında bilgi içerir.
S17. Bebek mamalarındaki sodyum miktarı zararlı mıdır? C. Bebek mamalarının içerdiği sodyum miktarı sıkı kontrol altındadır. Günümüzde 100 kJ enerji için
(100 kcal başına 20-60 mg sodyuma eşit) yalnız 5-14 mg sodyuma izin vardır. Üreticinin talimatına
göre yapıldığı taktirde mamalara eklenen tuz miktarları bebeklerin sağlığına zarar verecek nitelikte
değildir.
50
51
DASH düşük sodyum diyetiyle ilgili bilgiler
DASH diyeti hakkında doktor ve hasta bilgileri ücretsiz olarak Doctor Patient Partnership (Doktor
Hasta İşbirliği) ve Dairy Council (Süt Ürünleri Konseyi) internet sitelerinde mevcuttur. Bunların
kopyaları www.milk.co.uk internet adresinden veya 020 7395 4030 no.lu telefonu arayarak temin
edilebilir.
Tuz hesap makinası
Food Standards Agency’nin (Gıda Standartları Dairesi) online tuz hesap makinası vardır ve bununla
birçok gıda maddesinin tuz içeriğini hesaplayabilirsiniz: www.salt.gov.uk
Tansiyonu rahatlatmak: Hipertansiyonla başa çıkmak (2005)
Yüksek kan basıncını kontrol altına almak için Faculty of Public Health ve the National Heart Forum
tarafından hazırlanan paket.
Sağlıklı beslenme ve tansiyon
Blood Pressure Association’ın tüketici broşürü 020 8772 4994’den ücetsiz temin edilebilir.
Sağlıklı Beslenme
Food Standards Agency (Gıda Standartları Dairesi) www.eatwell.gov.uk web sitesinde sağlık ve
sağlıklı beslenme hakkında öneriler vardır.
KAYNAKLAR
Appel LJ, Moore TJ, Obarzanek E et al (1997) A clinical trial of the effects of dietary patterns on blood
pressure. DASH Collaborative Research Group. New England Journal of Medicine 336:1117-1124
Beevers G, Lip G, Blann A (2004) Salt intake and Helicobacter pylori infection. Journal of Hypertension
22:1475-1477
Gregory J, Collins D, Davies PS et al (1995) The National Diet and Nutrition Survey: children aged 1 ‘h
to 4’h years. Volume I: Report of the diet and nutrition survey. London: HMSO
Gregory J, Lowe S, Bates C et al (2000) The National Diet
and Nutrition Survey:young people aged 4 to 8 years. Volume 1:
Report of the diet and nutrition survey. London: HMSO
Blake M, Chaudhury M, Deverill C (2004) Health Survey for England, vol 2: Risk Factors for
Cardiovascular Disease. Edited by Sproston and Primatesta, Joint Health Surveys Unit. London: HMSO
Cook NR, Cohen J, Hebert PR et al (1995) Implications of small reductions in diastolic blood pressure
for primary prevention. Archives of Internal Medicine 155:701-709
Denton D ,Weisinger R, Mundy NI et al (1995) The effect of increased salt intake on blood pressure of
chimpanzees. Nature Medicine 1:1009-1016
Department of Health (1991) Dietary Reference Values for Food, Energy and Nutrients in the United
Kingdom. London: HMSO
Department of Health (1994) Nutritional Aspects of Cardiovascular Disease. London: HMSO
Department of Health (1998) Nutrition and Bone Health.
London: HMSO
Department of Health (2005) Choosing a Better Diet: A Food and Health Action Plan. London:TSO
Department of Health (2004) Choosing Health Making Healthy Choices Easier. London:TSO
Department of Health (2000) NHS Plan, A Plan For Investment, A Plan for Reform 2000-2010. London:
Department of Health
Finch, S, Doyle W, Lowe C et al. (1998) National diet and Nutrition Survey:people aged 65 years and
older. Volume I: Report of the diet and nutrition survey London: HMSO
52
53
Gibne M,Vorster H, Kok F (2002) Introdction to Human Nutrition. Blackwell Publishing Gregory J,
Foster K,Tyles H et al (1990) The Dietary and Nutritional Survey of British Adults. London: HMSO He FJ
and MacGregor GA (2003) How far should salt intake be reduced? Hypertension 42:1093-1099
He FJ and MacGregor GA (2004). Effect of longer-term modest salt reduction on blood pressure. The
Cochrane Database of Systematic Reviews 2004, Issue 1. Art No: CD004937. DOI:10.1002/14651858.
CD004937
Henderson L, Irving K, Gregory J et al (2003) National Diet and Nutrition Survey: adults aged 19-64
years. Volume 3:Vitamin and mineral intake and urinary analytes. London:TSO
Holland B et al (1991) McCance and Widdowson’s Composition of Foods, 5th Edition. Royal Society of
Chemistry and Ministry of Agriculture, Fisheries and Food. Cambridge
Hooper L, Bartlett C, Davey Smith G, Ebrahim S. (2002) Systematic review of long term effects of
advice to reduce dietary salt in adults. British Medical Journal 325:628-637
Intersalt Cooperative Research Group (1988). Intersalt: an international study of electrolyte excretion
and blood pressure. Results for 24 hour urinary excretion and blood pressure. British Medical Journal
297:319-328
Sacks FM, Svetkey LPVollmer WM, Appel LJ, Bray GA, Harsha D et al (2001) Effects on blood pressure
of reduced dietary sodium and the Dietary Approaches to Stop Hypertension (DASH) diet. DASHSodium Collaborative Research Group. New England Journal of Medicine 344:3-10
Scientific Advisory Committee on Nutrition (SACN) (2003) Salt and Health. London: HMSO
Statutory Instrument No.77 (1995) The Infant Formula and Follow-on Formula Regulations 1995.
London HMSO
Tuomilehto J, Jousilahti P Rastenyte et al (2001) Urinary sodium excretion and cardiovascular
mortality in Finland: a prospective study. Lancet 357:848-851
Williams B, Poulter NR, Brown MJ et al (2004) British Hypertension Society guidelines for hypertension
management 2004 (BHS-IV): summary. British Medical Journal 328:634-640
WHO/FAO Joint Expert Consultation (2003) Diet, Nutrition and The Prevention of Chronic Diseases.
WHO Technical Report Series 916, WHO Geneva
World Health Organisation (2002) The World Health Report: Reducing Risks, Promoting Healthy Life.
Geneva: World Health Organisation
Yamori Y Nara Y Mizushima S et al (1994) Nutritional factors for stroke and major cardiovascular
diseases: international epidemiological comparison of dietary prevention.
Health Reports 6:22-7
Khaw K-T Bingham S,Welch A et al (2004) Blood pressure and urinary sodium in men and women: the
Norfolk Cohort of the European Prospective Investigation into Cancer (EPIC Norfolk). American Journal
of Clinical Nutrition 80:1397-1403
Lewington S, Clarke R, Oizibash N, Peto R, Collins R (2002) Age specific relevance of usual blood
pressure to vascular morality: A meta analysis of individual data for one million adults in 61
prospective studies. Lancet 360:1903-1913
Liu JLY Maniadakis N, Gray A, Rayner M (2002) The economic burden of coronary heart disease in the
UK. Heart 88: 597-603
Ministry of Agriculture, Fisheries and Food (1998) Food portion sizes, second edition. London: HMSO.
Maryon-Davis A & Press V (2005) Easing the pressure: tackling hypertension. A toolkit for developing
a local strategy to tackle high blood pressure. Cardiovascular Health Working Group of the Faculty of
Public Health and the National Heart Forum.
National Institute for Clinical Excellence (2004) Management of Hypertension in Adults in Primary
Care. Clinical Guideline 18. London National Institute for Clinical Excellence.
Nordin BEC, Need AG, Morris HA, Horowitz M (1993) The nature and signficance of the relationship
between urinary sodium
Perry IJ, Beevers DG (1992) Salt intake and stroke: a possible direct effect. Journal of Human Hypertension
6:23-25
54
55
HER ŞEY, DAHA İYİ BİR
YAŞAM İÇİN
Vizyonumuz
Toplumun gıda, beslenme ve sağlıklı yaşam bilincinin gelişimine
katkı sağlayan bağımsız, bilimsel ve kâr gayesi gütmeyen
güvenilir,saygın bir kurum olmak.
Misyonumuz
Ulusal ve uluslararası düzeyde, bilimsel çalışmaları, mevzuatı ve
uygulamaları takip etmek, toplumun sağlıklı beslenme ve gıdalar
hakkında doğru ve güvenilir bilgiye ulaşması ve eğitim imkanı
sağlamak amacıyla üniversiteler, kamu ve sivil toplum kuruluşları
gibi ilgili kurum ve kuruluşlar ile iş birliği içerisinde her türlü
çalışmayı yapmak ve desteklemek.
SABRİ ÜLKER GIDA ARAŞTIRMALARI
ENSTİTÜSÜ VAKFI
KISIKLI MAH. FERAH CAD. ÇEŞME SOK.
NO: 2/4 B.ÇAMLICA 34692
ÜSKÜDAR-İSTANBUL-TÜRKİYE
TELEFON: (0216) 524 18 66
FAKS: (0216) 524 25 24
Download