Ve insanın bu mânevî ömrü, ezelden ebede

advertisement
Sorularlarisale.com
Ve insanın bu mânevî ömrü, ezelden ebede uzanan bir
hayat nurundan medet ve yardım alır. Bu cümlenin
izahını yapar mısınız?
"Cihât-ı sitteyi tenvir eden iman nimetine de "Elhamdü lillâh"
demesi lazımdır. Çünkü, iman cihât-ı sittenin zulümatını izale
etmekle def-i belâ kabilinden büyük bir nimet sayıldığı gibi, tabiî o
cihât-ı sitteyi tenvir ettiği cihetle de celbü'l-menâfi kabilinden ikinci
bir nimet sayılır. Binaenaleyh insan fıtrî bir medeniyete sahip
olduğundan, cihât-ı sittede bulunan mahlûkatla alâkadar olur ve
iman nimetiyle de cihât-ı sitteden istifade edebilmesi imkânı
vardır."
"Binaenaleyh, "Her nerede kıbleye yönelirseniz Allah'ın rızâsı
oradadır." (Bakara Sûresi, 2/115). âyet-i kerîmesinin sırrıyla, cihât-ı
sitteden herhangi bir cihette olursa insan tenevvür eder. Hattâ
mü'min olan bir insanın dünyanın kuruluşundan sonuna kadar
uzanan mânevî bir ömrü vardır. Ve insanın bu mânevî ömrü, ezelden
ebede uzanan bir hayat nurundan medet ve yardım alır."
"Ve kezâ cihât-ı sitteyi tenvir eden iman sayesinde, insanın şu dar
zaman ve mekânı geniş ve rahat bir âleme inkılâp eder. Bu büyük
âlem bir insanın hanesi gibi olur ve mâzi, müstakbel zamanları,
insanın ruhuna, kalbine bir zaman-ı hal hükmünde olur. Aralarında
uzaklık kalkıyor."(1)
İnsanın sahip olduğu cihaz ve duygulardan öyleleri var ki, sadece maddeye ve
zamanın kısa bir anı olan şimdiki haline hapis olmuyor. İnsanın kalıbı ve cesedi
maddi olduğu için, bütün alemi bulunduğu o andır. Yani zamanın en alt birimi olan
saliseye mahpus bir ömrü vardır. İnsan maddi cephesi, bir saniye geriye ya da ileri
gidemez. Ama insanın ruhu ve kalbi böyle değildir, ruh ve kalp; zaman ve maddenin
kayıtlarından azade olduğu için, ruhun ve kalbin dairesi nerde ise bütün zaman ve
mekanı kuşatır. Bütün zaman ve mekanı kuşatan bir şey için, zamanın geçmiş ve
gelecek mefhumu kalkar; adeta şimdiki zaman gibi olur. Yani insan nasıl şimdiki
zaman sahnesinde olan şeyleri görür ve hisseder; aynı şekilde kalp ve ruh
derecesine yükselmiş bir insan da, zamanın bütün boyutlarını şimdiki zaman gibi
algılar ve öylece seyreder.
İşte insanın dünyanın kuruluşundan bu yana devam eden ömrü, ruh ve kalbin
page 1 / 2
ömrüdür. Bu ömrün ezelden ebede uzanan hayat nurundan medet alması ise;
ömrün devamı için gereken, Allah’ın isim ve sıfatlarının tecellilerinden hasıl olan
hayat nurudur. Tabiri caiz ise; tünel ve tünel içinde uzanan tren gibidir. Tünel, trenin
gitmesinde hayat rehberi gibidir. İşte zaman ve mekanın tamamı; hayat nurudur,
yani tüneldir; insanın kalp ve ruhu da bu zaman ve mekan içinde hareket eden tren
gibidir. İnsan cesedi bu tünel içinde, sadece şimdiki zaman boyutunda
dolaşabilirken; insanın ruh ve kalbi, bu tünelin her yerinde ve her boyutunda dolaşır.
(1) bk. Lem'alar, Yirmi Dokuzuncu Lem'a'nın Tercümesi
page 2 / 2
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download