İmanda Mürakebe Bilinci - Akaid - Dr. Mehmet Sürmeli'nin kişisel web sitesine hoşgeldiniz. Dr. Mehmet Sürmeli tarafından yazıldı. Cuma, 15 Ekim 2010 23:34 - Son Güncelleme Çarşamba, 12 Eylül 2012 00:13 Müslüman bir kimse yemesini, içmesini, evlenmesini, boşanmasını,ticaretini, eğitimini, öğretimini, hukukunu ve siyasetini yaparken Allah (c.) bilincini zihninde her an canlı tutup kendine ve topluma bu doğrultuda biçim vermelidir. Böyle bir anlayışın imanda samimiyetin bir sonucu olduğunu Hz. Peygamber şu hadisi ile ifade buyurmuştur: “ İmanın en efdali nerede olursan ol Allah’ın (her an) seninle olduğunu bilmendir.” 1 Müşrikler ya Allah’ın aşkınlığını buharlaştırmaktan veya O’nu ‘ilk muharrik’ kabul edip, hayata müdahale ettirmemekten dolayı, uzak ilah anlayışına sahip olmuşlardır. Buna binaen Allah(c.), onlar için hayat müdahale etmeyen, uzak tanrıdır. Kur’an-ı Kerim tüm bu sapkın anlayışları “Allah’ı hakkıyla takdir edip bilememe” çerçevesinde ele almış ve yüce Allah’ın kullarına olan yakınlığına şu ayetiyle vurgu yapmıştır: “Nerede olursanız olun, O sizinle beraberdir.” 2 “Allah içinizden geçenleri bile bilir. 3 ” “Kullarım, beni senden sorarlarsa (bilsinler ki) gerçekten ben onlara çok yakınım. Bana dua edince dua edenin duasına cevap veririm.” 4 “Biz insana şah damarından daha yakınız.” 5 Ayetleri müşriklerin, Allah Teala ile ilgili “uzak ilah” anlayışlarını çürütmektedir. 6 Hazreti Peygamber de Allah’ın (c.) kullarına yakınlığını müminlerin daima hissetmelerini istemiş ve bu çerçevede “ihsan bilincini” önermiştir. Böyle bir bilinç hali insanı “müşahade” ye götürür. Eser ile müesser arasındaki ilgiyi hakiki anlamda görebilen bir kişi; varlıklar üzerinde Allah’ın (c.) ahadiyyetini her an temaşa eder. Kevni tutarlılık ve düzeni müşahade eden bir mümin Yüce Allah’ın ahadiyyetinin toplumsal yapıda da tecellisi için gayret eder; etmek zorundadır. Cüneydi Bağdadi (k.s.) müşahadeye dayanmadan “Allah” diyen bir kimsenin bu sevgi ve inancında samimi olmadığını şu sözüyle dile getirmiştir: “Kalp müşahade ve tasdik için, dil ise müşahade edileni ifade ve ikrar içindir.” 7 Hz. Peygamber (s.), Allah’ı görüyormuşçasına bir şuur içerisinde Kelime-i Tevhid’in kalben tasdik edilip, sonra da dille ikrar edilmesini canla başla istemiştir. Başlangıçta tevhidi bir murakabe, istenen biçimde olmasa da Allah’ın varlık ve birliğini ikrar etmek Müslüman olmak için şart koşulmuştur. Resulullah Safa Tepesine çıkıp Allah’ın birliğini ve vahyin hakikatini tüm Mekkelilere duyurmuştur. Şuara Suresinin “En yakın akrabalarını uyar” 8 ayeti gelince de tüm akrabalarını çağırmış ve onlara “kendisini yakınlığına güvenmemelerini; ahiret için iman ve salih amel eksenli hazırlık yapmalarını” emretmiştir. 9 Kur’an-ı Kerim’in beyanına göre Hz. Peygamber (s.) Tevhidi anlatıp hayatı hakim kılma konusunda çok yoğunlaşmış ve anını bile değerlendirmiştir. Evlere koşmuş, yollara düşmüş ve panayır (fuar)ları gezip şu duyuruyu yapmıştır: “Ey İnsanlar! Lailahe İllallah deyin ve kurtulun!” 10 Çünkü ahirette müminlerden başkası kurtulamayacak 11 ve “Müminlerden başkası cennete giremeyecektir.” 12 Kafirlerin cennete giremeyeceğini bir çok hadisinde ilan eden Resulullah (s.) 13 Kur’an-ı Kerim vasıtasıyla da şu duyuruyu yapmıştır: “Andolsun, Allah, Meryem oğlu Mesih’tir diyenler kesinlikle kafir oldu. Oysa Mesih şöyle demişti: ‘Ey İsrailoğulları! Yalnız benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin. Kim Allah’a ortak koşarsa artık Allah ona cenneti kesinlikle haram kılmıştır. Zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.’” 14 1/6 İmanda Mürakebe Bilinci - Akaid - Dr. Mehmet Sürmeli'nin kişisel web sitesine hoşgeldiniz. Dr. Mehmet Sürmeli tarafından yazıldı. Cuma, 15 Ekim 2010 23:34 - Son Güncelleme Çarşamba, 12 Eylül 2012 00:13 Tevhidin bireysel ikrarı insana dünyada da bir dokunulmazlık alanı kazandırır. Hz. Muhammed (s.) insanların hem dünyada dokunulmazlık alanı kazanmaları hem de ahirette cehennemden azad olmaları için nitelikli aile toplantıları yapıp onlara ziyafetler vermiş, arkasından Allah’ın varlığını ve birliğini tebliğ etmiştir. Sadece bununla kalmamış bütün yerleşim yerlerine haberler gönderip yöre halkının Müslüman olmalarını istemiştir. Kendisi de Taif’e kadar gidip İslam’ı tebliğ etmiş ama kabul görmemiştir. Resulullah (s.) İslam’ı tebliğin başlangıç döneminde (Mekke’de) şer’i tekliflerden ziyade, Allah’ın birliğini ikrar etmeyi teşvik etmiş ve bu bağlamda bir çok müjdeler vermiştir: “Ben öyle bir kelime biliyorum ki herhangi bir kul onu kalbinden hakkıyla söyleyecek olursa, Allah Teala ona cehennem ateşini haram kılar.” 16 15 buyuran Hz. Peygamber, tevhidi kararlılığı bir ömür boyu devam ettirip bu ikrar üzerine Allah’a kavuşmayı şu hadisinde önemle vurgulamıştır: “Her kim ki Allah’tan başka ilah olmadığını ve Muhammed’in O’nun elçisi olduğunu kalbinden sıdk ile inanarak ölürse o mutlaka cennete girer.” 17 Çünkü bu kelimeyi söyleyen bi insan Allah’a imanın bir gereği olarak O’na mutlak anlamda teslim olduğu için hayatının tüm alanlarının seyrinde Allah’tan bağımsız veya O’na rağmen bir iş yapmayacaktır. Bu anlayışa sahip bir insan politeist bir hayat anlayışında şiddetle uzaklaşacak ve dünyanın gidişatına da seyirci kalmayacaktır. Yani ,Allah’ın uluhiyet ve rububiyetine karşı beşeri bir tecavüz varsa mü’min, bir insan tevhidin bir gereği olarak bu tecavüze karşı tavır koyacak ve bir hareket planı başlatıp uygulayacaktır. Bu durumu Akabe bey’atlerinde sezen Abbas b. Ubade el-Ensari(r.), Hz: peygambere iman ettiklerini bildiren Hazreçlilere şöyle demiştir: “Ey Hazreç halkı ! Siz bu adama ( Hz. Muhammed’e) ne üzerine bey’at ettiğinizi biliyor musunuz? O’na tevhid üzerine bey’at etmek kızıl ve kara (herkese) savaşı göze almak demektir.” 18 Zira Allah’ın varlık ve birliğine bilinçle iman eden bir kimse hukukullahın çiğnendiği bir dünyada hakkı yerine koymak için ilkeli ve daimi bir mücadele verecek; bu mücadeleyi de son nefesine kadar sürdürecektir. Kelime-i tevhidin anlam alanından ve ruhundan gereği gibi istifade edip bir gayret ortaya koyabilmek için bu kelimenin taşıdığı bir takım şartlar vardır. Bu şartların mutlaka yerine getirilmesi ve gerekleri ile amel edilmesi zorunludur. Bu şartlar şunlardır: 1-Kelime-i tevhidin taşımış olduğu menfi ve müspet tüm anlamları bilmek 2-Taklide ve hazır bulmuşluğa dayanmayan bilinçli ve kesin bir iman 3-Bu kelimenin ikrar ve kabulünde içerisine yalan ve riya girmeyen (münafıklıktan uzak) bir ihlas 4-Tasdik ve ikrarda tam bir teslimiyet ve doğruluk 5-Allah’ın tüm emirlerine karşı terke ve gevşekliğe ihtimali olamayan bir itaat 19 6-İçerisinde şüphe bulunmayan ve redde de ihtimali olmayan mutlak tasdik. İslama girişin anahtarı olan kelime-i tevhid iki bölümden oluşur. Alimler buna “nefy ve isbat” adını vermişlerdir. “Nefy”le kelime-i tevhide iman eden bir müminin reddettikleri; “isbat”la da bu kelimeye iman eden zatın kabul ettiği itikadi hususlar kastedilir. İmanın sıhhati buna bağlıdır. Bu sihhat önce tahliye(noktalı ha), sonra da tahliye( noktasız ha ) üzerine bina edilir. Gönülden kelime-i tevhidi söyleyen bir müminin reddettikleri şunlardır: 1- Allah’tan(c.) başka tüm ilahları reddeder. 2/6 57/6 Hadid 3 2/186 Bakara 57/4 Hadid 2 - ,Mecmaüz’zevaid Heysemi 1 SÜRMELİ Mehmet Dr. 27 sarılmaktır. tevhide yolu tek kurtulmanın çıkmazdan bir Böyle bulunmaktadırlar. isteklerde düşen ters birbirlerine için çekmek yanlarına kendi insanı bunlar Tüm güçlerdir. iktisadi ve ticari liderleridir, adamlarıdır, din toplumudur, kabilesidir, Diğeri nefsidir. kendi sevkeden heveslere için etmesi tatmin insanı biri, mabudlardan istenen edilmek İşaret mabutlardır. canlı çalışan çekmeye yanlarına kendi onları için etmeleri kulluk kendilerine ve veren emirler çelişkili birbirinden insanlara istenen; edilmek İşaret kastedilmemektedir. putlar yapılmış maddelerden fiziki misalde ayetteki Bu 26 mu?” olur hiçbir durumu adamın iki Bu verdi. örnek adamı köle başka bir olan ait kişiye bir yalnızca ile adam köle bir bulunan sahipleri ortak çekişen, birbirleriyle “Allah, : reddeder ilahlaştırılmasını mutlaklaştırılıp yönlendirilmesinde hayatın kurumların ve varlıkların soyut Bazı f) 25 reddeder. ilahlaştırılmasını bürokrasinin yapılanmanın, oligarşik zümrenin; bir Herhangi e) 24 reddeder. edinmeyi ilah firavunları ve tiran şef, monark, kral, dayatan etmesini hareket göre görüşüne kendi insanların ve gören hakimi tek hayatın Kendini d) 23 uzaklaştır.” tapmaktan putlara oğullarımı ve Beni kıl. güvenli şehri Bu Rabbim! ki: demişti İbrahim “Hani reddeder: ibadeti ve saygıyı türlüsüne her Putların c) 22 budur.” yol dosdoğru İşte edin. kulak Bana düşmandır. bir apaçık için sizin O mı? almadım ahd diye etmeyin kulluk şeytana size Ben Ademoğulları, “Ey reddeder: etmeyi itaat şeytana ve edinmeyi ilah onu geçirerek önüne vahyin vesveselerini Şeytanın b) olmaz.” etmiş iman vermedikçe) anlam vahiyle davranışlarına ( kılmadıkça tabi vahye olduğum getirmiş benim hevasını biriniz “Sizden bulunmuştur: da uyarı bir şöyle için ilahlaştırılmaması hevanın de Peygamber(s.) Hz. “Kendi nefsinin arzularını(hevasını) kendisine ilah edineni görmedin mi? Ona sen mi vekil olacaksın.” 29 etmez. fark yapılsın zorla ister gönüllü ister kulluk bu ki şeydir her edilen kulluk kendisine ve aşan haddini karşı Teala’ya Allah bozan; Fıtratını dahildir. de kişilikler tüzel Buna 28 varlıktır. her çeviren yolundan hayır ve şeytan kahin, sihirbaz, kullanılır: için varlık her eden hareket dışında amacının Varoluş türetilmiştir. fiilinden “tağa” kavramı tağut alına yollu istiare taşmasından Suyun reddeder. Tağutları 2- 21 20 a) Heva ve tutkuları ilahlaştırıp hayatı bunlara göre anlamlandırmayı reddeder: 4 İmanda Mürakebe Bilinci - Akaid - Dr. Mehmet Sürmeli'nin kişisel web sitesine hoşgeldiniz. Dr. Mehmet Sürmeli tarafından yazıldı. Cuma, 15 Ekim 2010 23:34 - Son Güncelleme Çarşamba, 12 Eylül 2012 00:13 3/6 5/72 Maide 14 s.116 c.II, Baskı), trsz(5. İstanbul Peygamberi, İslam Muhammed, Hamidullah, 15 s.189 c.IV, 1987, Kahire Beyan, Darül es-Siretü’nnebeviyye, Abdülmelik, Muhammed Ebu Hişam, İbn-i 13 c.VIII,s.104 İman, Nesai, s.75; c.V, 38, 64,Megazi, Buhari, s.349; c.III, Müsned, Ahmed, 12 23/1 Müminun Bk: 11 240 c.IV, Müsned, Ahmed, 10 IV,239 Vesaya, Sünen, Nesai, 192-193; I, No:351, 89,Had. İman, I, Müslim, 17; 2,VI, 65,Tefsir, Buhari, 9 26/214 Şuara 8 Syf.156 Et-Taaruf, Kalabazi, 7 89/14 Fecr 82/11,12; İnfitar 58/7; Mücadele 54/52,53; Kamer 49/1; Hucurat 36/54; Ahzab 31/16; Lokman 27/93; Neml 25/58; Furkan 13/9,10,38; Rad 15/23; Hicr 11/5,123; Hud 10/21,61; Yunus 6/3,59; En’am 5/8; Maide 3/5,29; İmran Âl-i 284; 235, 2/186, bkz:Bakara için ayetler ilgili olmasıyla yakın onlara ilgilenip sürekli kullarıyla Allah’ın Yüce 6 50/16 Kâf 5 İmanda Mürakebe Bilinci - Akaid - Dr. Mehmet Sürmeli'nin kişisel web sitesine hoşgeldiniz. Dr. Mehmet Sürmeli tarafından yazıldı. Cuma, 15 Ekim 2010 23:34 - Son Güncelleme Çarşamba, 12 Eylül 2012 00:13 4/6 39/29 Zümer 26 s104 cV, 1987, İstanbul yayınları, İnsan Tefhim, Mevdudi, 27 26/28-32 Şuara bak: 24 23/47 Mü’minun bak: 25 14/35 İbrahim 23 36/60-65 Yasin 22 cII,s.393 Hikem, Cami’u-l , el-Hambeli Recep İbn-i 21 45/23 Casiye 25/43;bak: Furkan 20 180 s. 1999, Riyad ed’ıyy, Fıkhul Abdurrezzak, , Abdurrahman İbn-i 19 cI,s.298 İstanbul, trsz. Lubabu’t-Te’vil, Muhammed, b. Ali . Hazin 18 s.229 c.V, Müsned, Ahmed, 17 s.15 c.I, Mecmaü’zzevaid, Heysemi, 16 İmanda Mürakebe Bilinci - Akaid - Dr. Mehmet Sürmeli'nin kişisel web sitesine hoşgeldiniz. Dr. Mehmet Sürmeli tarafından yazıldı. Cuma, 15 Ekim 2010 23:34 - Son Güncelleme Çarşamba, 12 Eylül 2012 00:13 5/6 İmanda Mürakebe Bilinci - Akaid - Dr. Mehmet Sürmeli'nin kişisel web sitesine hoşgeldiniz. s521 a.g.e, Isfahani, 28 s21 cIII, Beyan, AceSEF by SEO Joomla Cami’u-l Taberi, 29 Dr. Mehmet Sürmeli tarafından yazıldı. Cuma, 15 Ekim 2010 23:34 - Son Güncelleme Çarşamba, 12 Eylül 2012 00:13 6/6