RİSKPEKTİF Doç.Dr.Evren Bolgün Şampiyonlar Ligine Adım Atarken... Doç.Dr.Evren Bolgün [email protected] Yazının başlığına bakarak spor yorumu yapacağımı düşünecek olanlara hemen baştan söyleyeyim. Her zaman olduğu gibi konumuz yine güncel ekonomi-finans içerisinden olacaktır. Şampiyonlar ligi ile kastedilen metafor ise, Türkiye’nin yakın bir zaman içerisinde yatırım yapılabilir ülke kredi notu seviyesine çıkarak 1990’lı yıllardan itibaren süren UEFA klasmanındaki mücadelesine yeni yatırım liginde, başka yatırımcılar ile yola devam edecek olduğu gerçeğidir. Kredi derecelendirme şirketi FITCH tarafından halihazırda verilen BB+ kredi notu bilindiği üzere Kosta Rika, Guatemala, Macaristan, Filipinler ve Urugay ülke grubunu kapsamaktadır. Standart & Poor’s tarafından verilen BB kredi notu ise, Kosta Rika, Guatemala, Ürdün ve Portekiz ülke grubunu içermektedir. Moody’s tarafından verilen Ba1 ülke kredi notu ise, Fas, Arnavutluk, Macaristan, İrlanda, Guatemala ve Uruguay ülke grubunu kapsamaktadır. Türkiye’nin 2008 yılından itibaren süren küresel kredi krizindeki ülke performansları açısından bahsi geçen ülkelerin hemen hemen tamamından daha iyi performans göstermiş olması dolayısı ile kredi notu artış beklentisini yaklaşık 2 yıldır taşımakta olduğumu ifade etmek isterim. Ekim ayının başında FITCH tarafından her yıl düzenlenen ülke kredi derecelendirmelerine yönelik gözden geçirme çalışmasını bu yıl biraz daha fazla medyatik bir şekilde dile getirmiş olması nedeniyle hisse senedi ve faiz piyasalarında yaz aylarının sonundan başlayarak ivmelenen ve her geçen gün dozajı hızlanan olumlu bir trend yaşanmaktadır. S&P kredi notunun yatırım yapılabilir seviyeden iki basamak, Moody’s ve FITCH’in kredi notunun bir basamak aşağıda bulunmaktadır. Öncelikle FITCH tarafından yapılabilecek olan bir kredi notu artışının arkasından S&P şirketinin yapabileceği kredi notu artış açıklaması ile birlikte en az iki kredi notu tarafından not artışının tescillenme kuralı karşılamayacaktır. Dolayısı ile önümüzdeki 1-1.5 yıl içerisine yayılabilecek olan kredi not artış sıralamasının FITCH BBB-, S&P BB+, Moody’s Baa3, S&P BBB- şeklinde gerçekleşmesi beklentisini taşımaktayım. FITCH ve Moody’s tarafından gerçekleştirilecek ortak yatırım yapılabilir seviye ilanı sonrasında Türkiye tam anlamıyla şampiyonlar ligine adım atmış olacaktır. Tüm bu kurumların ülke kredi notumuzu yatırım yapılabilir seviyenin altında bulunduruyor olmalarının en temel sebebi, çok iyi bildiğimiz 2 soruna dayanmaktakdır. “Cari Açık” ve “Yüksek Döviz Finansman İhtiyacı” Cari açık tarafında 2011 yılındaki yüksek büyümenin getirdiği $78 Milyar’lık bir büyüklük, 2012 yılında %3’e yaklaşan yılsonu büyümesi beklentim neticesinde cari açığın $55 Milyar seviyesi civarında sonuçlanacağını düşünmekteyim. Kredi notumuz politik gerekçelerle zaman zaman düşük veya yüksek seviyede bulunuyor olabilir. Ancak bu tarzda içeride veya dışarıda izlenen yaklaşım Türkiye’nin her yıl yaşadığı döviz finansman ihtiyacı gerçeğini değiştirmemektedir. Türkiye %4.5-%5 uzun vadeli ortalama büyüme patikasından dışarıya çıktığı her zaman oluşan döviz ihtiyacını kısa ve orta vadeli portföy yatırımları ve özel kesim tarafından gerçekleştirilen kısa vadeli borç girişleri ile çevirebilmektedir. Ülkenin döviz açığının kolaylıkla izlenebilmesini sağlayan en kritik bilgi seti TCMB tarafından ilan edilen uluslararası yatırım pozisyonu verileri olmaktadır. Türkiye’nin uluslararası yatırım pozisyonu açığı %40-%50 seviyeleri arasında hareket etmektedir. Türkiye’nin $380 Milyar’a yaklaşan yatırım açığı, GSMH’nın yarısına yaklaşmaktadır. Bu durumda ya açık miktarını azaltmak ya da GSMH’yı büyütmek gerekmektedir. Aksi taktirde yıllardır yaşanan kısır döngü sürekli devam edecektir. Ülke içerisinde hareket eden $140 Milyar’ı aşan sıcak para, $60 Milyarı aşan tutardaki kısa vadeli borçlanmalar nedeniyle her yıl $200 Milyarlık bir döviz finansmanı kamu ve büyük ölçüde özel kesim tarafından çevrilmek durumunda kalmaktadır. Yatırım açığının GSMH’ya olan oranının %30 seviyesinde bulunması ve ülke içerisindeki tasarruf oranının %20 seviyelerinde bulunması durumunda uluslarası finansal kırılganlık riskinin büyük ölçüde ortadan kalkacağı açıktır. Yabancı yatırımcıların Ekim ayının sonuna kadar gerçekleştirdikleri toplam portföy yatırım miktarı (TL cinsi Tahvil, Eurobond, Hisse Senedi ve Swap Yatırımları) $21 Milyar seviyesine ulaşmış bulunmaktadır. Yabancı yatırımcıların Türk Tahvil ve Bono piyasasına yapmış oldukları yatırım miktarının $13.3 Milyar düzeyine yükselmiş olmasının arkasında ülkeye duyulan bir güven olduğu açık bir gerçektir. Zira son 10 yıl içerisinde görülmemiş bir miktarda portföy yatırımı yapılmaktadır. Diğer taraftan hisse senetleri piyasasına yine yabancı yatırımcıların yapmış oldukları yatırım miktarı $3.1 Milyar düzeyine çıkmış bulunmaktadır. İMKB hisse senetleri piyasasında %40 seviyesini aşan yükseliş trendinin arkasında bu miktardaki taze para girişinin bulunması önemli bir etken olmuştur. Özellikle banka hisselerine yönelik yapılan yatırım sanayi şirketleri ile finansallar arasında belirgin ölçüde bir ayrıştırma yaratmış olsa da kredi notunda yaşanacak artışlar sonrasında reel sektör firmalarının daha ucuz finansman imkanlarına kavuşacak olmaları, finansman maliyetlerinin düşecek olması, yurtiçi ve yurtdışı piyasalarda daha uzun vadeli olarak borçlanabilecek olmaları,..vs gibi bir çok etkenleri dikkate aldığımızda hareketin orta vadede sanayi şirketlerine de yansıması beklenmelidir. Piyasalar açısından bundan sonra yaşabilecek olan gelişmelere kısaca bakmak yatırımcılar ve finansman yöneticilerimiz için faydalı olabilir. Yatırım yapılabilir seviye öncesi ve sonrasındaki fiyatlama değişikliklerine gelişmekte olan ülke deneyimleri açısından baktığımızda Türkiye içinde benzer durumların oluşabileceğini söyleyebiliriz. Mesela Brezilya’nın 2008 yılında yatırım yapılabilir seviyedeki kredi not artışının 6 ay öncesinde hisse senedi piyasalarında %30 düzeyini aşan miktarda yükseliş, not artışı ertesinde %50 seviyesinde gerileme (Lehman Brothers iflası, ABD Küresel Kredi Krizi etkileri de mevcut) yaşanmasını engelleyememiştir. Brezilya para birimi Real’de not öncesi yaşanan %10’u aşan miktardaki değerlenme, açıklama sonrasındaki yıl azalarak da olsa devam etmiştir. Hindistan’ın 2006 yılı ortasında elde ettiği yatırım yapılabilir kredi not hareketinin hisse senetleri piyasasına yansıması not öncesi %20 artış, not artışı sonrasında kısa vadede %5 düşüş ve orta vade de %30’a yaklaşan miktarda yükseliş şeklindedir. Keza Hindistan para birimi Rupi not artışı öncesinde %10 değer kaybederken, not artışı sonrasında %10’u aşan miktarda değer kazanmıştır. 1996 yılında yatırım yapılabilir kredi notuna kavuşan Polonya’da hisse senetleri piyasası %60’a yakın yükseliş kaydederken, not artışı sonrasında kısa vadede herhangi bir kar realizasyonu yaşanmadan %25 düzeyinde ekstra bir artış gerçekleşmiş ancak ilk yıl sonuna doğru %10’a yakın düzeyde bir kar realizasyonundan kaçınılamamıştır. Güney Afrika 2000 yılı ilk yarısında elde ettiği yatırım yapılabilir kredi notu artışı öncesinde hisse senedi piyasalarında %30’u aşan artış ve yine Polonya’da yaşandığı gibi açıklama sonrasında da %50’ye yaklaşan miktarda ekstra bir yükseliş ve ilk yıl tamamlanmadan gelen %30 düzeyinde bir kar realizasyonu hareketi söz konusudur. Tüm bu ülke deneyimlerinden çıkartılabilecek olan ortak sonuç ise, not artışı öncesindeki 6 ay içerisinde hisse senedi piyasalarında %20-%40 arasında bir miktarda yükseliş hareketinin olduğu, kur tarafında %10 düzeyinde bir değerlenme ve not artışı açıklaması sonrasında kısa vadede bir yükseliş yaşanabilse bile hisse senedi piyasalarında %10-%20 arasında bir kar realizasyonuna hazırlıklı olmamız gerektiğidir. Ancak faiz piyasalarında yaşanacak olumlu yöndeki ivmelenmenin hisse senedi piyasasındaki dalgalanmadan çok daha önemli olduğunu ifade etmek isterim. (Not: Konuya daha fazla ilgi duyan okuyucuların Merkez bankasının web sitesinde yer alan TCMB uzmanlarından İbrahim Burak Kanlı ve Yasemin Barlas tarafından Eylül 2012 tarihinde yayınlanan ekonomi notunu incelemelerini tavsiye edebilirim. http://www.tcmb.gov.tr/research/ekonominotlari/2012/tr/EN1225.php)