abutmant seçenekleri ve cad/cam ile bireysel abutmant yapımı

advertisement
T.C.
Ege Üniversitesi
Diş Hekimliği Fakültesi
Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı
ABUTMANT SEÇENEKLERİ VE CAD/CAM İLE BİREYSEL
ABUTMANT YAPIMI
BİTİRME TEZİ
Stj. Diş Hekimi Gökhan YILMAZ
Danışman Öğretim Üyesi: Prof. Dr. Mehmet Ali GÜNGÖR
İZMİR-2012
ÖNSÖZ
Tez çalışmam sırasında yanına her gittiğimde beni gülümseyerek
karşılayan, bana yaşam enerjisi katan ve tezimi hazırlamamda yardımlarını
esirgemeyen değerli hocam Prof. Dr. Mehmet Ali GÜNGÖR’e; hayatım
boyunca maddi ve manevi her konuda destek olan aileme sonsuz
teşekkürlerimi sunuyorum.
Saygılarımla,
İZMİR, 2012
Stj. Diş Hekimi Gökhan YILMAZ
İÇİNDEKİLER
1. GİRİŞ ……………………………………………………………………….-1
2. İMPLANTOLOJİ HAKKINDA GENEL BİLGİLER……………………..-2
2.1. Oral İmplantların Tarihçesi…………………………………………..-2
2.2. Oral İmplantolojide Genel Endikasyon ve Kontrendikasyonlar ....-2
2.2.1. Endikasyonlar…………………………………………………..-3
2.2.2. Kontrendikasyonlar…………………………………………….-3
3. İMPLANT DESTEKLİ PROTETİK RESTORASYON SEÇENEKLERİ.-5
3.1. İmplant Destekli Hareketli Protezler………………………………....-6
3.1.1. İmplant ve Doku Destekli Overdenture Protezler……………..-6
3.1.2. İmplant Destekli Overdenture Protezler………………………..-7
3.2. İmplant Destekli Sabit Protezler……………………………………..-9
3.2.1. Total Dişsizlik Olgularında İmplant Destekli Sabit Protezler.-11
3.2.2. Kısmi Dişsizlik Olgularında İmplant Destekli Sabit
Protezler…………………………………………………………………..-11
3.2.3. Tek Diş Eksikliği Olgularında İmplant Destekli Sabit
Protezler…………………………………………………………………..-12
4. SABİT PROTEZLERDE ABUTMANT SEÇİMİ………………………..-14
4.1. Tutucu Tipine Göre Abutmantlar……………………………………-14
4.1.1. Simante Tip Abutmantlar……………………………………....-15
4.1.2. Vidalı Tip Abutmantlar………………………………………….-17
4.2. Materyal Seçimine Göre Abutmantlar……………………………...-22
4.2.1. Metal Abutmantlar……………………………………………....-22
4.2.2. Seramik Abutmantlar…………………………………………...-24
4.3. Üretim Tekniğine Göre Abutmantlar……………………………….-27
4.3.1. Hazır(fabrikasyon) Abutmantlar……………………………….-28
4.3.2. Bireysel Abutmantlar……………………………………………-29
5. CAD/CAM SİSTEMLERİ…………………………………………………-32
5.1. Cerec Sistemi………………………………………………………...-34
5.2. Cerec Sistemi ile Abutmant Yapım Aşamaları…………………....-35
6. SONUÇ……………………………………………………………………..-38
7. ÖZET……………………………………………………………………….-39
8. KAYNAKLAR……………………………………………………………...-40
9. ÖZGEÇMİŞ………………………………………………………………...-44
1. GİRİŞ
İnsanoğlu yüzyıllardan beri fonksiyonel ve estetik nedenlerden dolayı;
kayıp dişlerinin yerini doldurmak için çeşitli yöntemler geliştirmiştir. Bu
yöntemlerden birisi de dişsiz boşlukların implant ile onarılmasıdır (1). İmplant;
kelime anlamı olarak tedavi ve fonksiyon amacıyla vücut içerisine ve canlı
dokulara yerleştirilen cansız maddelerdir. Dental implantlar ise kemiğin içine,
üzerine ya da mukozaya yerleştirilen ve dişin yerini tutması amaçlanan
yapılardır (2). Uygulanan implantlarda amaç implant ile canlı ve sağlıklı kemik
dokusu arasında doğrudan yapısal ve fonksiyonel birleşmenin, yani
osteointegrasyonun sağlanabilmesidir (3).
Günümüzde tam ve kısmi hastaların implant destekli sabit protezlerle
rehabilitasyonu başarı ile uygulanan bir tedavi yöntemidir. İmplant destekli
protezler geleneksel sabit veya hareketli protezlerle karşılaştırıldığında;
protezin daha iyi desteklenmesi, oklüzyonun daha stabil olması, kemiğin
korunabilmesi, protezin basitleştirilebilmesi, kalan dentisyonda invaziv
işlemler yapılmaması, uzun dönemde ağız sağlığının korunabilmesi gibi
avantajlara sahiptir.
Bu çalışmamızda implant destekli protetik restorasyonlarda; implant ve
üst yapısı arasına yerleştirilen abutmantlar, yapım şekilleri ve klinik
uygulamaları hakkında bilgi verilmiştir.
2. İMPLANTOLOJİ HAKKINDA GENEL BİLGİLER
2.1. Oral İmplantların Tarihçesi
İnsan vücuduna yapay materyallerin uygulanmasıyla çeşitli
rekonstrüksiyon işlemlerinin yapılması, çok eski devirlere dek uzanır.
M.Ö. 600’lü yıllarda Çin ve Mısır’da elde edilen kayıtlarda ilk implant
örneklerine rastlanmıştır. Antropolojik çalışmalar, maymun ve insan dişleri,
tahta, kaya, kemik, fildişi, altın ve gümüş gibi maddelerin çekilmiş dişler
yerine implante edildiğini göstermiştir (4).
1880 ile 1900’lerin erken dönemleri arasında altın, porselen, güta perka
ve platinyum implant materyali olarak kullanılmıştır.
Endosseöz oral implantoloji, gerçek anlamda 19.yüzyılda, taze çekim
yarasına altın implant yerleştirilmesi ile başlamıştır.
Branemark ve çalışma arkadaşları 1960’larda titanyumdan yapılmış
silindir tipteki implantları insanlara uygulamaya başlamışlardır.
21.yüzyılda ise, yüzden fazla implant tipi piyasada satılmakta ve
çoğunluğu titanyumdan yapılmış olan bu implantlar diş hekimleri tarafından
başarıyla uygulanmaktadır (4).
2.2. Oral İmplantolojide Genel Endikasyon ve Kontrendikasyonlar
2.2.1. Endikasyonlar
Tam ve kısmi dişsiz hastalar
Çene ve yüz defektlerinde
Aşırı rezorbe kretleri olan tam diş eksiklerinde
Hareketli bölümlü protez kullanımında güçlük çeken
kısmi dişsiz hastalar
Oldukça uzun boşluk içeren sabit protez vakaları
Hareketli tip protez kullanmayı reddeden hastalar
Dişlerini prepare ettirmek istemeyen hastalarda
Herhangi bir dişsiz sahada veya tam protezin oturduğu
yumuşak dokularda meydana gelen ciddi değişik durumlarında
Oral muskular koordinasyonun zayıf olduğu durumlarda
Doku toleransının düşük olduğu durumlarda
Protezin stabilitesini bozan parafonksiyonel
alışkanlıkların mevcut olduğu hastalarda
Tam protezlerden fazla beklentisi olan hastalarda
Sayısı ve konumu yetersiz destek dişlerin
mevcudiyetinde
Tek diş eksikliğinde
2.2.2. Kontrendikasyonlar
Yüksek dozda radyasyona maruz kalmış hastalarda (
5000 rad. ve üstü )
Psikiyatrik problemi olan hastalarda ( psikoz, dismorfobi )
Hemolitik bozukluğu olan hastalarda
Romatizmal hastalarda
İmmun direnç defektlerinde
Fokal enfeksiyon şüphesinde
Yumuşak veya sert doku patolojileri
İlaç ve alkol bağımlılığı ile sigara içme ve tütün çiğneme
alışkanlığı olanlarda
Osteomyelit vakalarında
TME şikayeti olan hastalarda
Parafonksiyonlu hastalarda
Ağız hijyeni bozuk hastalarda
Makroglossi olgularında
Protezin kendisinin planlanması, hastaya uygun olması, hijyenik olması,
boyutları, dişlere ve dokulara desteklik durumu, uygun kret yüksekliği, kemik
konturlarının durumu, protezin yapılacağı malzeme, estetik durumu ve hasta
beklentisi, fonetik uyumu gibi durumlar baştan çok iyi düşünülüp hastanın
durumuna en uygun protezin tasarlanması gerekmektedir.
3. İMPLANT DESTEKLİ PROTETİK RESTORASYON SEÇENEKLERİ
Geleneksel diş hekimliğinin dişsiz hastalar için sunduğu tedavi
seçenekleri sınırlıdır. Hekim ilave bir destek ekleyemeyeceği için
restorasyonun şekli direk olarak var olan ağız koşullarına bağlıdır. Ancak
implant diş hekimliği birçok ilave destek bölge sağlayabilmektedir. Kemik
greftlemesi ile parsiyel ya da total dişsiz arklardaki var olan dişsiz durum
modifiye edilebilmekte; bu nedenle de protetik dizayn değiştirilebilmektedir.
Sonuç olarak total ve parsiyel dişsiz hastaların çoğuna birçok tedavi seçeneği
sunabilmektedir.
Protetik sınıflandırma;
SP-1 → sabit protez, sadece kronu restore eder, doğal diş gibi görünür.
SP-2 → sabit protez, kronun ve kökün bir kısmını restore eder, kronun
konturları oklüzal yarıda normaldir ancak gingival yarıda uzatılmış ya da
aşırı konturlanmıştır.
SP-3 → sabit protez, eksik kronu, dişeti rengini ve dişsiz bölgenin bir
kısmını restore eder. Protezde genellikle plastik diş ve akrilik dişeti
kullanılır ancak metal-porselende olabilir.
HP-4 → hareketli protez, sadece implant destekli implant üstü
protezlerdir.
HP-5 → hareketli protez, implant ve yumuşak doku desteklidir (5).
3.1. İmplant Destekli Hareketli Protezler
3.1.1. İmplant ve Doku Destekli Overdenture Protezler
İmplant üstü overdenture protezlerin endikasyonlarına baktığımızda
araştırıcılar her iki çene için endikasyonların farklı olduğunu bildirmişlerdir. Bu
tür protezler konvansiyonel prostodonti de çok başarılıdır. Protezin
retansiyonunu arttırmada ataşman ve mıknatıslardan yararlanılır. İmplant
uygulaması sonrası yapılan overdenturelar ise implantlara bağlanan hareketli
bir protez yapımına dayanır. Bu yöntemle yumuşak doku desteğini kaybetmiş
hastalara fonksiyonel ve estetik olarak yardımcı olur. Kalite ve kantite
açısından yetersiz kemik desteği olan hastalarda overdenture tarzı implant
üstü protezler sekonder retansiyon amacıyla kullanılır. Az sayıda implant
gereksinimi olduğu için daha ekonomiktir. Protez bölümü ise sabit protezlere
göre daha ucuz ve yapımı kolaydır.
İmplant doku destekli protezleri içerdiği ataşmanlara göre;
Teleskoplu protezler(Resim 1)
Küresel ataşmanlı protezler(Resim 2)
Barlı protezler(Resim 3)
Manyetik tutuculu protezler(Resim 4)
Locater ataşman sistemleri olarak sınıflandırılır(Resim 5).
Resim 1. Teleskop ataşmanlı protezler Resim 2. Küresel ataşmanlı protezler
Resim 3. Barlı protezler
Resim 4. Manyetik tutuculu protezler
Resim 5. Locater ataşmanlı protezler
Bu protezlerde( manyetik ataşmanlar hariç) lateral stabilite sağlanır.
Protezin hem vertikal hem de horizantal retansiyonunu arttırır. Günümüzde
en çok kullanılan tutucu sistemler barlar ve küresel( ball ) sistemlerdir.
3.1.2. İmplant Destekli Overdenture Protezler
İmplant destekli overdenture protezlerde üst yapının tutuculuğu bar,
küresel, mıknatıs, locater ataşman sistemi veya teleskop tipi tutucular ile
sağlanır. Genel olarak bar tipi tutucular diğer tutucu sistemlere göre daha rijit
bir destek sağlarlar, protez kaidesi daha az alan kaplar, doku desteğine
ihtiyaç yoktur, birbirine bağlanan implantlar ile primer stabilizasyon sağlanır.
4 implant destek olarak alındığı hareketli protezlerde kuvvetlerin 2 implanta
göre daha dengeli dağıtılarak kemiğe iletildiği belirtilmiştir. 4 implant
kullanılarak protezin tutuculuğu da artmaktadır. Özellikle karşıt arkın dişli
olduğu zamanlarda bu durum biyomekanik açıdan daha avantajlıdır.
İmplant destek alınarak yapılan overdenture protezler şu durumlarda
endikedir;
Karşıt arkın doğal dişli olduğu olgular
Kısa implantların kullanıldığı olgular ( 8,5mm )
Hassas mukoza yüksek kas ataşmanları
Keskin mylohyoid çıkıntı
Geniş V şeklinde kretler
Hastanın çok iyi tutuculuk istediği olgular
İmplant destekli hareketli protezlerin avantajları;
Protezin kanatları ile sert ve yumuşak doku kayıpları
yerine getirilerek estetik beklentiler kolayca karşılanabilir.
Protez gece çıkartılabilir, böylece parafonksiyonlardan
korunur.
Psikolojik; hasta kendi dişleri gibi hisseder.
Daha az gıda birikimine neden olur.
Daha az bakım gerektirir.
Daha uzun zaman hizmet eder.
Daha az implant gerektirir.
Genellikle daha ucuzdur.
Uzun dönemde tedavi komplikasyonları kolayca
halledilebilir.
Dezavantajları;
Komplikasyonların düzeltilmesi zor olabilir.
Hijyen sağlamak zor olabilir.
Protezin kanatları ile sağladıkları yumuşak doku desteği
sağlanamaz.
Gece çıkartılmadığı için bruksizm gibi parafonksiyonel
kuvvetlerden uzaklaştırılamaz.
3.2. İmplant Destekli Sabit Protezler
Hareketli protez uygulamalarında destek dişlerde mobilite, plak
retansiyonu, artan çürükler, protezi destekleyen dokularda rezorpsiyon ile
buna bağlı retansiyon ve stabilite kaybı gibi sorunlarla karşılaşılabilmektedir
(6). Mukozada vuruklar, çiğnemede güçlük ve ağrı gibi problemlerde
görülebilmektedir. Araştırmacılar, sabit protez kullanan hastalarda, hareketli
protezlerden kaynaklanan bazı sorunlar ortadan kaldırılabildiği için sabit
protezlerin daha etkin ve üstün özelliklere sahip olduğunu bildirmişlerdir (7).
Hasta memnuniyetini; fonksiyon, rahatlık, estetik, tat alma hissi, konuşabilme
yeteneği ve kendine güvenin yeniden kazandırılabilmesi oluşturmaktadır.
İmplant destekli sabit protezler bu beklentileri başarılı bir şekilde
sağlayabildikleri için tam veya kısmi dişsiz hastaların tedavisinde birçok
hekimin öncelikle düşündüğü tedavi seçeneği olmaktadır (8). İmplantların
klinik başarısında doğru tanı ve iyi bir tedavi planlamasının büyük rolü vardır.
İmplant uygulamasına geçilmeden önce hastanın oklüzyonu, çeneler arası
mesafesi, dikey boyutu, ark ilişkisi, temporomandibular eklem durumu, ark
formu, kaybedilen dişlerin sayısı, lokalizasyonu, yumuşak doku desteği,
mandibulanın lateral hareketi, dinlenme ve fonksiyon sırasında dudak hattı
dikkatle değerlendirilmelidir (9). Doğal dişlerde var olan periodontal ligament
ve nöromüsküler refleks osseointegre implantlarda mevcut değildir. Mobil
olmayan sağlıklı bir posterior diş, horizontal olarak 56-73μm harekete
sahiptir. Anterior dişler hafif olarak klinik gözlemlenebilen bir harekete
sahiptirler; yaklaşık 0.1 mm hareket ederler. Sağlıklı bir implant 73μm’den az
harekete sahiptir, yani klinik olarak 0 mobiliteye sahiptir (9). Bu nedenle
implant destekli restorasyonlarda uygun olarak yapılmayan oklüzyonda
kuvvetler protez komponentleri aracılığı ile destek kemik üzerine doğrudan
iletilerek ilave zararlı etkiler oluşturabilmektedir (10). Bunun sonucu olarak da
implant komponentlerinde kayıp veya kırıklar, ileri durumlarda ise implant
kayıpları meydana gelebilmektedir. İmplant destekli restorasyonlarda oklüzal
plan, oklüzal kuvvetlerin implantların uzun aksı boyunca iletilmesine,
tüberküllerde prematür kontakların azaltılmasına ve lateral kuvvetlerin en aza
indirilmesine imkan verecek şekilde oluşturulmalıdır.
3.2.1. Total Dişsizlik Olgularında İmplant Destekli Sabit Protezler
Tam dişsizlikte hareketli protez yerine sabit protez tercih etmeleri
durumunda en az 6 implant kullanılmaktadır. Bu tedavi tipinin ekonomik yükü
diğerlerine oranla daha yüksektir. Fakat psikolojik olarak hastayı en fazla
rahatlatan protetik bir çözümdür(Resim 6).
İmplant destekli sabit restorasyonlar için silindirik veya kök form en az 6
implanta ihtiyaç duyulur. Ayrıca sabit implant destekli distal uzantılı
restorasyonlardan da kaçınılmalıdır. Tam dişsizlikte sabit restorasyonlar için;
8-15mm boyunda; en az 6 implant ( 10mm’den kısa implantlardan
olabildiğince kaçınılmalıdır. Eğer 8mm’lik implant kullanılacaksa mümkün
olduğunca kalın( 4,5 veya 6mm çaplı ) implantlar) kullanılmalıdır.
Resim 6. Total dişsizlik olgularında implant destekli sabit protezler
3.2.2. Kısmi Dişsizlik Olgularında İmplant Destekli Sabit Protezler
Kısmi dişsiz hastalar; belli bir miktar sert ve yumuşak doku kaybına
neden olabilen diş kayıplarının çeşitli örneklerini gösterebilir.
Eğer 2 implant yerleştirilecekse en az 17mm’lik, 3 tane yerleştirilecekse
en az 24mm’lik bir dişsiz boşluk gerekir(Resim 7). Tek bir implantın kuvvet
taşıma kapasitesi ortalama tek köklü iki dişe veya çift köklü bir molar dişe
eşdeğerdir. Kısmi dişsiz hastalarda da mandibulaya uygulanan implant
protezler daha başarılıdır. Maksillaya yerleştirilecek implant için yeterli
uzunluk 13mm’dir. Üst çenede 8-10mm’lik uzunluk kısmi dişsizliğin
restorasyonunda daha düşük başarı oranı ile sonuçlanabilir.
Resim 7. Kısmi dişsizlik olgularında implant destekli sabit protezler
3.2.3. Tek Diş Eksikliği Olgularında İmplant Destekli Sabit Protezler
Ön dişlerdeki eksikliklerde lateral oklüzyonda kalmayacak bir implant
üstü kron yapılabilmelidir. Böyle durumlarda dikkat edilecek noktalardan
biride komşu dişlerin kronları arası kalan mesafe ağızdaki simetrik dişin
boyutudur. Bu şekilde implant üstüne gelecek kronun ağızda özellikle ön
bölgedeki estetiğe uyumlu planlanır ise diş eksikliği bölgesindeki kökler arası
mesafe değerlendirilir(Resim 8). Boşluğun mezio-distal boyutu 11-13 mm ise
4-6 mm çaplı tek implant ile boşluğun mezio-distal boyutu 13 mm’den fazla
ise 3-4 mm çaplı iki implant ile restore edilmelidir. Tek diş boşluğuna
yerleştirilen 2 implanttan mezialdekiler alt çenede linguale, üst çenede
bukkale yerleştirilmelidir. Bu konum estetik başarıyı arttıracağı gibi ara
yüzlerin temizlenmesini kolaylaştıracaktır.
Resim 8. Tek diş eksikliği olgularında implant destekli sabit protezler
İmplant destekli sabit protezlerin avantajları;
Psikolojik (doğal dişe daha yakın his)
Daha az besin gömülmesi
Daha az bakım (değiştirilecek ya da uyumlandırılacak
ataşmanları yoktur)
Uzun ömürlülük (implantların ömrü uzar)
Tam implant destekli hareketli protezlerle benzer üst yapı
maliyeti
Dezavantajları;
Komplikasyonların tedavisi daha zor olabilir
Gece bruksizminin azaltılması için protez ağızdan
çıkarılamaz
Üst protezlerde labial kenarın olmaması yüz estetiğini
etkileyebilir
Hijyenin sağlanması daha zor olabilir
4. SABİT PROTEZLERDE ABUTMANT SEÇİMİ
Diş boşluklarının, hekim tarafından implant destekli sabit protezlerle
giderilmesinin fonksiyonel ve estetik bazı zorlukları vardır. Protezin başarısı
sadece osteointegrasyona ve implantın yüklenmesine bağlı değildir. Ayrıca
implantın başarısı için implant destekli protezin dental ark içinde uyumlu
konumlanmasına ve özellikle yüksek gülme çizgisine sahip hastalarda direk
görünüşün olduğu durumlarda estetik gereksinimin karşılanması
gerekmektedir (11).
İmplantın kişisel dizaynı haricinde, rengi ve konturu optimum estetik için
gereklidir. İmplantasyonun uzun dönem başarısında, bağlantı dokularının ve
epitelyal ataşmanlarının bakımı çok önemlidir. Subgingival yerleşim biyolojik
ve estetik uyum için gereklidir. İmplant abutmantlarının biyolojik, fonksiyonel
ve estetik gereksinimleri karşılayabilmesi gerekmektedir. Abutmantların
yapıldığı malzeme biyouyumlu olmalıdır. Plak retansiyonuna neden
olmamalıdır (12).
4.1. Tutucu tipine göre abutmantlar
Protetik üst yapıda simante veya vidalı sistemler kullanılabilir. İkisinin de
tercihi esnasında implant yerleştirilecek dişsiz boşluk bölgesiyle karşı doğal
diş arasındaki mesafe, oklüzyon, estetik, ekonomik faktörler gibi birçok faktör
göz önünde bulundurulmaktadır.
Tutucu tipine göre abutmantlar; simante ve vidalı olmak üzere ikiye
ayrılır.
4.1.1. Simante tip abutmantlar
Doğal diş veya implant abutmantlarına uygulanan simante protezlerin
retansiyonunu etkileyen çeşitli faktör vardır. Bu faktörler:
1. Açı Ve Paralellik
Kuron preparasyonu için ideal taper açısı 6 derecedir. Birçok firma
abutmantlarını direkt 6 derelik açı ile hazırlar (13). Taper açısı ve tutuculuk
ters orantılıdır(Resim 9).
Resim 9. Doğal diş ve implantlarda açı ve paralellik
Açı arttıkça retansiyon azalır. Retansiyonun azaltılması istendiğinde
abutmantların açısı arttırılır.
2. Yüzey Alanı Ve Yükseklik
Yükseklik ve yüzey alanı arttıkça tutuculuk ve direnç artar (14). İmplant
abutmantları prepare edilmiş doğal dişe göre daha uzun duvarlara ve daha
geniş yüzey alanına sahiptir(Resim 10).
Resim 10. Doğal diş ve implantlarda yüzey alanı ve yükseklik
3. Yüzey Pürüzlülüğü
Yüzey pürüzlülüğü ve tutuculuk doğru orantılıdır. Abutmantlar elmas
frezlerle aşındırılarak veya kumlama işlemi ile tutuculuğu arttırılabilir.
4. Siman Tipi
Retansiyonun sağlanmasında dördüncü faktör ise siman seçimidir. Diş
hekimliğinde yapıştırma amacıyla kullanılan simanlar geçici ve daimi olmak
üzere 2’ye ayrılır. Son yıllarda uzun süreli kullanım amacıyla polimer esaslı
uzun süreli geçici simanlar kullanıma sunulmuştur. Bazı araştırmacılar
implant restorasyonlarının yeterli tutuculuğa sahip olduğunu ve çürük riskinin
olmadığı bu sebeple de daimi simantasyona ihtiyaç olmadığını belirtmişlerdir
(15). İmplant üstü kuronların simantasyonunda geçici simanlar vazelinle
karıştırılarak daha da yumuşatılabilirler ya da uzun süreli geçici simanlar
kullanılabilir.
Tüm bu faktörler değiştirilerek restorasyonun tutuculuğu arttırılıp
azaltılabilir.
Simante Abutmantların Avantajları:
İdeal pozisyonda yerleşmemiş implantlarda, oklüzal yüz
ve anatomik çıkış profili kolayca elde edilir.
Siman aralığı sayesinde pasif uyum daha kolay sağlanır.
Vida gevşemesine ve kırılmasına karşı daha dirençlidir.
Oklüzal uyum daha kolay elde edilir.
Yük dağılımı daha kolay ayarlanabilir (16).
Simante Abutmantların Dezavantajları:
İmplant ve vida ile ilgili problemlerde üst yapının
kesilerek çıkarılması ve yeniden yapılması gerekir.
Yapıştırma sırasında dişeti altına fazla siman kaçabilir ve
temizlenmesi güç olur (16).
4.1.2. Vidalı tip abutmantlar
İmplant tedavisinde vida abutmantın implanta veya kuron
restorasyonunun abutmanta sabitlenmesinde kullanılır. Yapılan kuron
restorasyonu metal provada abutmant üzerine vidalanır provası yapılır(Resim
9a), dentin provada aynı şekilde yapıldıktan sonra(Resim 9b) bitimde vidanın
üzerine pamuk veya gutta perka gibi bir ara madde yerleştirilerek vida yuvası
kompozit ile restore edilir(Resim 9c).
Resim 9:
a: vidalanan abutmantların metal provası
b: vidalanan abutmantların dentin provası
c: vidalanan abutmantların kompozitle kapatılması
Vidalı Abutmantların Avantajları:
İmplant abutmant bağlantısında problem yaşanır ise
kolay çıkarılır.
Simante abutmantlarda ideal bir tutuculuk için implant ile
karşıt diş arasındaki mesafenin en az 7mm olması gerekir. Kuron
boyu kısa olan vakalarda tutuculuk problemi vidalı abutmant
kullanımı ile çözülür(Resim 10).
Resim 10. Yetersiz okluzal mesafe
Vidalı Abutmantların Dezavantajları :
Okluzal de görünen vidalar nedeni ile estetik ve ideal
çıkış profilini sağlamak zordur.
Vida yuvası nedeniyle ideal okluzal morfoloji
sağlanamaz.
Yük dağılımını yapmak zordur.
Pasif uyumun kontrolü zordur.
Okluzal mesafe kısa olduğundan çalışmak zordur.
Küçük okluzal tablalı porselen kuronlarda (küçük azı) ve
vidanın okluzal kenara yakın bölgede yer aldığı dişlerde, porselen
kırığı daha fazla görülür.
Vida kırığına ve gevşemelerine karşı daha dirençsizdir
(16).
Vidalı abutmantlarda en sık görülen komplikasyon da
vida kırığıdır.
İmplant destekli protezleri uygularken bağlı kalmamız gereken bazı
genel prensipler vardır. Bu iki sistemi genel prensipler açısından
karşılaştıracak olursak.
Söküm Kolaylığı :
Vida ile tutuculuk sağlanan abutmantların en büyük avantajı tedavi
sonrası yaşanabilecek problemlerde kolay çıkarılabilir olmasıdır. Simante
edilen protezler daimi simanla yapıştırıldığında ise söküm işlemi oldukça
zorlaşır. Günümüzde bu problemi çözmek için simante edilen implant
protezleri de uzun süreli geçici simanlarla yapıştırılarak söküm seansı
kolaylaştırılmaktadır.
Pasif uyum:
Pasif olmayan dökümler (16).
Krestal kemik kaybı
İmplant komponent kırıkları
İmplant mobilitesi
Vida gevşemesi
Vida kırığına neden olabilirler.
Simante abutmantlarda siman aralığı nedeni ile pasif uyum daha rahat
sağlanır vida ile tutuculuğun sağlandığı protezlerde pasif uyumu kontrol
etmek zordur (17).
Okluzal Konsept:
Oklüzal uyumda problem oluştuğunda vida kırılması ve gevşemesi gibi
sorunlar ortaya çıkar.
Simante protezler için okluzal yüzey
Premolarlar için 4.5-5.5mm
Molarlar için 5.0-6.0 mm’dir
Vidalı üst yapılarda ise implantın genişliğine göre vidalı abutmantlarda
3mm ye yakın vida genişliği ayrıca bu değere yakın büyüklükte de vida deliği
bulunur, bu değer okluzal tabla genişliğinin yarısı demektir. İdeal oklüzyonu
sağlamaya çalışırken temaslar vida deliğine gelebilir. Bu temas aşırı
yüklenme ve porselen kırığı ile sonuçlanır. Vidalı abutmantlarda lateral ve
sentrik oklüzyonu sağlamak zordur ve bazen oklüzyondan ödün vermek
gerekir.
Aksial Yük Dağılımı:
Biyomekanik açıdan bakıldığında kemik implant ara yüzü için
kuvvetlerin implantların uzun ekseni boyunca iletilmesi gerekir. Farklı
eksenlerden gelen diğer yükler implant için zararlı olabilir. Aşırı miktarda
kemik kaybı varsa veya üst çene ön bölge gibi anatomik olarak zor olan bir
bölgede bu kurala uymak zor olabilir. Aksial yüklemenin doğru yapılabilmesi
için implantların ideal olarak santral fossa veya stamp cuspın altına
yerleştirilmesi gerekir. Tüm bunlara ek olarak vidalı abutmantlarda oklüzalda
vida delikleri olduğu için aksial yük dağılımını sağlamak zordur.
Estetik
İmplant üstü protezlerde estetik dişetinin hacmine, tipine ve implantın
pozisyonuna bağlıdır. Vidalı sistemlerde implantın pozisyonundan dolayı
vidayı gizleyemeyebiliriz. Bu nedenle mümkün olduğu kadar estetik olarak
görünmeyen alanlarda yapılması uygundur (18)(Resim 11).
Resim 11. Vidalı abutmantlarda estetik problem
Bakteri Birikimi
Kuron ve abutmant arasındaki açıklık ve uyumsuzluk,
bakteriler için uygun ortam hazırlar. Periimplant yumuşak dokularda
ve dolaylı olarak kemik dokusunda iltihabi reaksiyonlarda artışa
neden olur.
Vidalı abutmantlarda tork kuvveti uygulandığında vidada
gerilme kuvvetleri oluşur. Bu gerilme kuvvetleri altında vida
abutmantı implanta, protezi de abutmanta bağlar. Bu sırada
abutmant veya döküm protezin implant ile birleştiği noktada fulkrum
hattı oluşur. Bu nedenle vidalı protezlerde kole uyumunu mükemmel
sağlamak daha zordur bakteri birikimi açısından da daha risklidir
(19).
Simante abutmantlarda bu risk daha düşüktür kenar
uyumu daha kolay kontrol edilir.
4.2. Materyal Seçimine Göre Abutmantlar
Materyal seçimine göre abutmantlar; altın, titanyum, alüminyum oksit ve
zirkonyum oksittir.
4.2.1. Metal abutmantlar
Metal abutmantların yapımında kullanılan malzemeler titanyum ve
altındır.
Çoğu olguda metal abutmantların kullanımında kişisel gereksimler
karşılanamamaktadır. Metal abutmant kole dizaynlarına baktığımızda genel
olarak düz şekilde üretildiklerini görmekteyiz. Kron kenarı, diş etinin skallop
tarzındaki yapısına uyum sağlayamaz. Uygun bir estetiğin sağlanabilmesi
için, restorasyon kenarının subgingival olarak hazırlanması gerekmektedir.
Yani implant daha derine yerleştirilmelidir. Bu durumda da derin diş eti cepleri
oluşturulacaktır. Bunun sonucunda kron kenarının adaptasyonunun kontrolü,
kronun simantasyonu ve siman artıklarının temizlenmesi zorlaşacaktır.
İmplant estetiğindeki en önemli etken intrasulkuler dizayndır (20).
Titanyum abutmantların özelliklerine bakınca; korozyona dirençli,
biyouyumlu, düşük özgül ağırlık ve yüksek fiziksel dayanım gibi avantajları
vardır(Resim 12). Titanyum abutmantlar mukozal ataşman oluştururlar.
Ancak dişeti altından görünen metalik mavi renkteki yansıma en büyük
dezavantajıdır. Özellikle dişeti yapısı ince olan veya yüksek gülme çizgisine
sahip hastalarda metalik renk yansıması estetiği olumsuz yönde
etkileyecektir.
Resim 12. Titanyum abutmantlar
Altın abutmantlar ise döküm kolaylığı, hassas modelasyon ve yumuşak
dokuda tam uyum sağlaması bilinen özellikleridir(Resim 13). Ancak altın
alaşımlar dişeti çekilmesi ve krestal kemik rezorpsiyonunu arttırır.
Resim 13. Altın ve diğer abutmantlar
İmplantın daha yüzeye doğru yerleştirildiği durumlarda, abutmantın
marjinal sonlanması supragingival olabilir. Bu durum da özellikle ön bölgede
estetik olmayan sonuçlara yol açar. Hasta gülümsediğinde koleden metal
yansımasından daha kötü olarak abutmantın kolesi metal bant şeklinde
görülecektir.
4.2.2. Seramik abutmantlar
Seramik abutmantların yapımında kullanılan malzemeler alüminyum
oksit ve yttrium ile stabilize edilmiş zirkonyum oksittir(Resim 14). İlk olarak
alüminyum oksit abutmantlar geliştirilmiştir. Sadece ön bölge eksikliklerinde
tek diş olarak kullanılan alüminyum oksit abutmantlar ortalama 280N’luk
kırılma dayanıklılıkları nedeniyle posterior bölgede kullanılması
önerilmemektedir (21).
Zirkonyum oksit ve alüminyum oksit abutmantların birbirlerine göre farklı
avantaj ve dezavantajları vardır; zirkonyum oksidin radyoopasitesi alüminyum
oksitten daha fazla olduğundan, zirkonyum oksit abutmantların radyolojik
tetkiki daha kolaydır. Zirkonyum oksidin çok açık beyaz renginden dolayı
dişetinin kapatmadığı bölgelerde veya ince mukozalarda görünme riski
vardır. Buna karşın alüminyum oksidin renk uyumu daha iyidir. Zirkonyum
oksit abutmantlar alüminyum oksit abutmantlara göre daha iyi mekanik
özelliklere sahiptirler. Yüksek çiğneme streslerine karşın dayanıklıdırlar.
Zirkonyum oksidin artan sertliğinden dolayı bu tür abutmantların
preparasyonu zor ve uzun sürmektedir. Hem alüminyum oksit hem de
zirkonyum oksit abutmantlar anatomik özelliklere göre
kişiselleştirilebilmektedirler (22).
Resim 14. Zirkonyum ve alüminyum oksit abutmantlar
Seramik abutmantların avantajları
Yüksek ışık geçirgenlikleri nedeniyle son derece
estetiktirler.
Seramik abutmantlarda ve üzerine yapılan tüm seramik
kronlarda alt yapı olarak metal olmadığından dişetinden gri metal
yansıması görülmez.
Estetik avantajlarından başka; çok iyi bir şekilde
polisajlanabilme özelliklerinden dolayı yüksek biyouyumluluk
yanında düşük korozyon miktarına, düşük ısı iletimine ve düşük plak
birikimine sahiptirler.
Servikal bölgede seramik abutmantın konturu skallop
tarzında hazırlanabilir. Böylece daha iyi bir estetik sonuç
sağlanabilir.
Titanyum abutmantların aksine supragingival kron marjin
sonlanması yapılabilir. Böylece kron kenarının adaptasyonunun
kontrolü sağlanabildiği gibi kronun simantasyonu ve siman
artıklarının temizlenmesi kolaylaşacaktır (23).
Seramik abutmantların dezavantajları
Posterior bölgede ve köprü dayanağı olarak
kullanılmaları önerilmemektedir.
Kırılma riskleri mevcuttur. Metal abutmantlarda,
abutmantın kendisinden daha çok tutucu vidanın kırılması
görülürken seramik abutmantlarda ise abutmantın kendisinde kırılma
gözlenmektedir (24).
Kırılmaları durumunda ise tamirleri mümkün değildir.
Titanyum abutmantlarla kıyaslandığında daha pahalıdır.
İmplant destekli seramik abutmantların üzerine yapılan
tüm seramik restorasyonların adeziv siman ile yapıştırılması
önerilmektedir. Simantasyon işleminin doğru bir şekilde yapılması
restorasyonun uzun dönem başarısını etkileyen önemli bir faktördür.
Seramik abutmantın kırılması durumunda adeziv simantasyon
nedeniyle tüm seramik restorasyonun da tekrardan yapılması
gerekecektir.
Seramik abutmantların endikasyonları
Diş etinin ince, şeffaf olduğu durumlarda
Yüksek gülme çizgisi gösteren (güldüğünde dişeti
görünen) olgularda ve estetik gereksinime bağlı olarak tüm seramik
restorasyonların yapılması gereken olgularda (25)
Sadece ön bölgede ve tek diş restorasyonlarında
Seramik abutmantların kontrendikasyonları
Aşırı overbite, bruksizm veya yabancı cisim ısırma gibi
alışkanlıkları olan bireylerde
Hastanın kapanışı nedeniyle abutmantın yüksekliğinin 7
mm’den, aksiyal kalınlığının ise 0,7 mm’den az olduğu durumlarda
İmplantın cerrahi olarak yanlış yerleştirilmesine bağlı
olarak abutmantın 30°’den fazla açılandırılması gerektiği olgularda
Posterior bölgede seramik abutmantların kullanılması
uygun değildir (26).
4.3. Üretim Tekniğine Göre Abutmantlar
Üretim tekniğine göre abutmantlar ikiye ayrılır; hazır(fabrikasyon)
abutmantlar ve bireysel(döküm veya CAD/CAM tekniği ile) abutmantlar.
4.3.1. Hazır(fabrikasyon) abutmantlar
Prefabrike abutmantların şekillendirilmeleri model elde edildikten sonra
model üzerinde freze cihazıyla laboratuar ortamında olabileceği gibi klinikte
ağız içerisinde de diş preparasyonunda kullanılan elmas frezlerle
yapılabilmektedir. Abutmant frezlenirken diş konturuna uygun olarak
şekillendirilebilir. Yeni jenerasyon abutmantlar fabrikasyon olarak skallop
tarzında kesik diş formunda şekillendirilmişlerdir(Resim 15).
Resim 15. Hazır abutmantlar
Hazır abutmantların avantajları
Ucuzdur
Uygulama kolaylığı
Uyum sağladığı sürece üst yapı yapım aşamalarını
kısaltır
Kesik diş formunda hazır
Freze ile diş konturu ayarlayabilme
Posterior bölge için yeterli olabilirler
Hazır abutmantların dezavantajları
Uygun olmayan abutmant seçimi
Kötü doku konturları
Yanlış açılanma
Ara yüzler arasındaki uyumsuzluk
Yumuşak dokuları destekleme de yetersizlik
Komponentler arası yeteri kadar hassas uyumun
sağlanamaması
Her tarafta eşit olmayan dişeti uyumu
Komşu dişlerle veya karşıt arkla kontak sağlayabilmek
için desteksiz veneer porseleni kullanmak gerekebilir
Gerekli olan maksimum kalınlık sağlanamaz
Meziodistal ve bukkolingual yüzler arasında uyumsuzluk,
laboratuarda uygun olmayan freze işlemine tabi tutulması
Hasta ağzında su soğutması altında dişeti kenarını
uyumlandırma
Aksiyal boyutu azaltma
Antirotasyonel faset ekleme
Uygun çıkış profili için freze edilmesi
Ön bölgede optimum estetik sağlamayabilir
4.3.2. Bireysel abutmantlar
Bireysel abutmantlar; döküm ve CAD/CAM tekniğiyle
yapılmaktadır(Resim 16).
İmplant üst parçaları prefabrike, döküm ya da CAD/CAM şekilde
üretilmektedir. Standart boyutlara sahip olan prefabrike parçalar posterior
bölge için yeterli olabilir. Ancak özellikle üst ön bölgede optimum estetik
sağlamayabilirler. Eğer çevre yumuşak dokuların desteklenmesi gerekiyorsa
dökümden yapılan özel parçalarının hazırlanması gerekebilmektedir (27).
Başlangıçta tek diş implantlar için dökümden hazırlanmış ancak standart
dizayndaki implant üst parçaları kullanılmaktaydı. Standart dizayndaki bu
parçaların korozyon göstermesi ve komponentler arasında yeteri kadar
hassas uyum bulunmaması gibi dezavantajları mevcuttu. Daha sonra
prefabrike ve CAD/CAM olarak üretilen titanyum ve tam seramik implant üst
parçaları kullanılmaya başlanmıştır (28).
Resim 16. Bireysel abutmantlar
Bireysel abutmantların avantajları
Abutmantın açısı, yüksekliği, eni hastaya göre
ayarlanabilir.
Dişeti marjin yüksekliği, genişliği ve yaklaşım açısı
modifiye edilebilir.
CAD/CAM sistemiyle teknisyene bağlı hatalar elimine
edilir.
Abutmantın bukkal ve lingualine açılan oluklar ile
abutmantın doğru pozisyonlandırılması yapılır, aşırı simanın bu
oluklardan taşması sağlanır.
Yanlış abutmant seçimi önlenmiş olur.
Yanlış açılanma büyük oranda azalmıştır.
Kötü doku konturları ortadan kalkar.
Ara yüzler arasındaki ilişkiler daha nettir.
Koronal açılanma istenen formda ayarlanır.
Komşu dişler veya karşıt arkla kontak sağlamak için
kullanılan desteksiz, zayıf veneerlere gerek kalmaz.
Hastanın dişeti konturuna, kapanışına ve implantın
arktaki konumuna göre uygun hazırlanabilir.
Bireysel abutmantın dezavantajları
Pahalıdır.
Özel ekipman gerekir.
Abutmantın şekli teknisyen ve diş hekimi tarafından
kontrol edilemediğinden tekrar yapımı gerekebilir.
Çok üniteli bir yapıda eğer abutmantlardan biri yanlış
açılandırılırsa, tüm abutmantlar paralellik için yeniden modifiye
edilmelidir.
CAD/CAM programıyla hem titanyum hem de seramik abutmantlar
anatomiksel farklılıklara göre kişiye özel olarak yapılmaktadır. Bu bilgisayar
yazılımıyla abutmant monitörize edilebilmektedir. Bu işlemde ilk olarak
dental ark içindeki implantın lokalizasyonu ve açısı belirlenir. Daha önceden
hazırlanan abutmant dizaynı kişisel farklılıklara göre modifiye edilir. Daha
sonra implant başından servikal sınıra kadar olan abutmant yüksekliği
yumuşak dokunun kalınlığına ve bitiş sınırına göre modifiye edilir. Servikal
çizgiden insizal kenara kadar olan abutmant yüksekliği yandaki dişe
yapılacak restorasyona göre belirlenir. En son olarak abutmantın hem
meziodistal, hem de bukkolingual genişliği abutmant dizaynına göre belirlenir.
Bu dizayn üretim kolaylığı sağlamaktadır. Prefabrike abutmantlarla
karşılaştırdığımızda gerekli olan maksimum kalınlık CAD/CAM sistemiyle
sağlanabilmektedir (29).
5. CAD/CAM SİSTEMLERİ
CAD/CAM, bilgisayar kontrolü ile çalışan makine ile üretilecek
malzemenin bilgisayar ekranında üç boyutlu tasarımı anlamında kullanılan
makine teknolojisinde kullanılan bir kelimedir (30). 1971 yılında Francois
Duret, endüstride kullanılan teknolojinin diş hekimliğine transfer edilebileceği
fikrinden yola çıkarak CAD/CAM teknolojisini diş hekimliğine tanıtmıştır.
CAD/CAM teriminin tam açılımı: CAD: Computer Aided Desıgn (Bilgisayar
destekli dizayn) CAM: Computer Aided Manufacturing (Bilgisayar destekli
üretim) dir. 1979 yılında Heitlinger ve Rodder adlı araştırmacıların ardından
1980 yılında Moermann ve Brandestini CAD/CAM sistemleri ile ilgili
çalışmalar yapmışlardır. 1983 yılında Fransa’da Garanciere konferansında ilk
dental CAD/CAM prototipi tanıtılmıştır. 1985 yılında ise herhangi bir
laboratuar işlemine tabi tutulmadan şekillendirilip ağız içerisine yerleştirilen ilk
kuron elde edilmiştir (31). Günümüzde CAD/CAM restorasyonlar; tarayıcı
uçlar kullanılarak ağızdan direkt olarak ya da alınan ölçüden elde edilen
model üzerinden elde edilen ölçüler(Resim 17a), bilgisayar ortamında
modelasyon yapıldıktan sonra(Resim 17b ve Resim 17c) bilgisayar destekli
freze sistemleri ile hazır porselen bloklardan kazınarak üretilmektedir(Resim
17d). 1985 yılından günümüze dek Cerec, Cıcero, Procera, Celay, DC-Zirkon
ve Cercon gibi çok sayıda CAD/CAM sistemleri geliştirilmiştir.
CAD/CAM restorasyonlar, model üzerinde hazırlanan mum modelajın
tarayıcı ile taranması sonrasında porselen bloktan kazınmasıyla (Copy
Milling) (örn:Celay, Mikrona) veya preparasyonun ya da ölçülerinin taranarak,
bilgisayara aktarılması sonrasında porselen blokların kazınmasıyla
şekillendirilebilir (CAD/CAM) (örn: Procera, Nobel Biocare) (32).
Resim 17a. Dayanak preparasyonların lazer okuyucu ile dijitalize edilmesi
Resim 17b. Bilgisayar yazılımı ile noktacıklardan oluşan sanal modelin
oluşturulması
Resim 17c. Zirkonyum alt yapının bilgisayar üzerinde tasarlanması
(CAD aşaması)
Resim 17d. Tasarlanan alt yapının üretilmesi(CAM aşaması)
Bu çalışmamızda Cerec sistemiyle abutmant yapımını ele alacağız.
5.1. Cerec Sistemi
Cerec sistemi klinikte ilk kullanılan CAD/CAM sistemidir. 1985 yılında 3
eksende aşındırma yapan Cerec 1 sistemi (Brains, Zürih, İsviçre), 1994
yılında 8 eksende aşındırma yapabilen Cerec 2 sistemi (Siemens, Bensheim,
Almanya) ve 2000 yılında Cerec 2 sisteminin geliştirilmiş hali olan Cerec 3
sistemi (Sirona, Bensheim, Almanya) üretilmiştir (33). Cerec sisteminin en
büyük avantajlarından biri, tek seansta restorasyonun tamamlanıp ağza
simante edilebilmesidir. Sistem kısaca alınan optik ölçünün bilgisayara
aktarılması, ekrandaki görüntü üzerinde restorasyonun sınırlarının çizilmesi,
kullanılacak seramik yapının hacimce belirlenmesi ve üç boyutlu kuron
modelinin oluşturulması şeklinde özetlenebilir(Resim 18). Makine; alınan
optik ölçünün aktarıldığı ve restorasyonun şeklinin düzenlendiği görüntü-ölçü
algılama ünitesi (Cerec Image Unıt) ve aşındırma işleminin yapıldığı freze
ünitesine (Cerec in Lab) sahiptir. CAD ve CAM ünitelerinin bağlantısı radyo
dalgaları ile sağlanır. Bu sayede üniteler birbirinden bağımsız
çalışabilmektedir. Bu özellik sayesinde bir ünitede bir restorasyon dizayn
edilirken diğer ünitede diğer bir restorasyon freze edilebilir. İntraoral kamera
(Sirocam) ve dijital radyografi (Sidexis, Sirona) eklenerek alınan optik ölçüler
e-mail yoluyla transfer edilebilir. Cerec sisteminin, yüksek maliyeti,
restorasyonların hazırlandığı blokların genellikle tek renkli olması nedeniyle
estetik sağlanamaması ve subgingival bölgelerde dijital fotoğraf alınamaması
gibi dezavantajları mevcuttur. Cerec sistemi, inley, onley, lamina veneer
restorasyonlar, kuron restorasyonlarının hazırlanmasında, üç üyeli sabit
protetik restorasyonların uygulanmasında ve abutmant yapımında
kullanılmaktadır (33).
Resim 18. Cerec sistemi
5.2. Cerec sistemi ile abutmant yapım aşamaları
Hasta koltuğu başında kullanılan CAD/CAM sistemleri, tek seansta
tasarım, kazıma ve seramik restorasyonların yerleşimi imkanlarını klinisyene
sunar. Bu avantajları nedeniyle, implant protezlerin yapımında restoratif
çözüm olarak kullanılmaktadır.
Bireysel abutmant hazırlanmasında; CEREC dijital ölçü verileri CEREC
bağlantı ağı ile CEREC inlab sistemi kullanılarak bireysel abutmant ve kron
üretilir(Resim 19). Abutmant tekniğinde; ana implant modeli elde ederken
kullanılan geleneksel fikstür seviyesinde ölçü veya ağız içindeki implant
üzerine yerleştirilen scan body parçasından alınan ağız içi digital ölçü
kullanılabilir. Scan body, plastik bir copingtir, implant konumunun 3 boyutlu
kaydını sağlar. Her 2 ölçü tekniği de, özellikle birden çok implant restore
ederken zor ve estetik vakalarda hekime kolaylık sağlar. Ağız içi veya ana
implant modeli üzerinde, diş hekimi uygun titanyum base parçasını implant
üzerine yerleştirebilir. Daha sonra CEREC inlab ile model üzerinden veya
CEREC AC ile ağız içinden dijital ölçü alınır(Resim 20). Ağız içi tarama için,
diş hekimi alınan dijital ölçü verisini, tasarım ve bireysel abutment kazıması
için CEREC inlab kullanan teknisyene gönderebilir. CEREC inlab sistemi
kullanarak, teknisyen ideal restorasyonu tasarlayabilir, dijital cut back tekniği
uygulayabilir veya konvansiyonel diş preparasyonunu taklit eden full konturlu
abutmant tasarlayabilir. Abutmant tasarımı tamamlandığında, teknisyen farklı
renk seçeneklerine sahip zirkonya bloktan tasarımı kazıtır, sinterler. Bireysel
abutmantı şekillendirmek için, zirkonya mezio yapı, titanyum base parçasına
yapıştırılır. CEREC inlab sistemi ile ağıza yerleştirilen bireysel abutmant
üzerinde tasarlanan restorasyon kazıtılır(Resim 21).
Resim 19. Cerec digital ölçü verileri Cerec bağlantı ağı ile Cerec inlab
sistemi kullanılarak bireysel abutment yapımı
Resim 20. Digital ölçünün bilgisayara aktarılması ile bireysel abutmant
tasarımı
Resim 21. Scan body’den alınan digital ölçü ile bireysel abutmant
yapımı ve abutmanttan alınan digital ölçü ile bitirilmiş kron
6. SONUÇ
Dental implant uygulamalarında başarı, doğru bir endikasyon ile doğru
planlanmış ve iyi uygulanmış bir cerrahi girişimin yanı sıra yapılması
düşünülen bir protezin önceden planlanması ile sağlanmaktadır. Diğer bir
deyişle, bir implantı tamamlayan, onu fonksiyonel kılan ve başarıya ulaştıran,
üzerine yapılan protezdir. Uygulanacak implantların tipini, sayısını ve yerini
tespit etmeden once, yapılacak protez dizaynının seçimi şarttır. İmplant üstü
protetik yapı farklı firmalara göre çeşitlilik gösterdiği gibi abutmantlar arasında
paralellik sağlama, estetik nedenler ve sabit veya hareketli protez tipine göre
de çeşitli şekillerde bulunur.
Literatüre bakıldığında abutmantlarla ilgili çok az sayıda iv-vitro ve invivo çalışmaya ulaşılabilmektedir. Yapılan kısa dönem klinik takipli in-vivo
çalışmaların yerine ancak uzun dönemli klinik takipli in-vivo çalışmalar
yapılırsa abutmantların güvenirliliği kanıtlanabilir. Ayrıca daha kapsamlı invitro çalışmalar ile de seramik abutmantların mekanik güvenirliliği hakkında
kesin bir yargıya ulaşılabilir. Bu tür çalışmalarla estetiğin çok önemliği olduğu
ön bölge eksikliklerinin implant destekli sabit restorasyonlar ile tedavisinde
seramik abutmantların kullanımı arttırılabilir.
7. ÖZET
İmplant destekli protetik restorasyonlar, günümüz diş hekimliğinde tek
diş eksikliğinden tam dişsizlik olgularına kadar oldukça geniş bir uygulama
alanı bulmuştur. İmplant uygulamaları cerrahi ve protetik fazı içeren uzun
süreli tedavilerdir.
Abutmant seçimi genellikle hekimin karar vermekte zorlandığı konuların
başında gelmektedir. Verilecek kararı ağız hijyeni, anatomik koşullar (alt-üst
çene farkı, karşıt çene dentisyonu, interokluzal mesafe vb.), biyomekanik
etkenler, hastanın psikolojik durumu ve beklentileri, ekonomik koşulları
belirlemektedir. Bu faktörlere ek olarak dayanak sayısı ve kretteki dağılımı,
alveolar kretin ovoid, üçgen ya da kare oluşu ve de kret rezorpsiyon miktarı
göz önünde bulundurulmalıdır.
Bu çalışmada implant destekli protetik restorasyonlarda kullanılan
abutmant çeşitleri ve yapım teknikleri hakkında bilgi verilmiştir. Hazır ve
bireysel abutmantlar arasındaki farklardan bahsedilmiştir. CAD/CAM ile
bireysel abutmant yapım aşamaları ele alınmıştır.
8. KAYNAKLAR
1. Peterson LJ, Inresano AT, Morciani RD, Roser SM. Principles Of Oral And
Maxillo Facial Surgery. Lipincott-Raven Publishers London, 1997.
2. Türker M. , Yücetaş Ş. Ağız Diş Çene Hastalıkları ve Cerrahisi. Atlas
Kitapçılık Ltd.Şti: Ankara, 1997
3. Çetiner S, Zor F. ‘Dental İmplantolojide Başarıyı Etkileyen Faktörler’ G.Ü.
Diş Hek. Fak. Derg. 2007, 24 (1), 51-56.
4. Küçükler A. Ball ataşmanlı implant üstü protezler. E.Ü.D.H.F. Mezuniyet
Tezi, 2006, İzmir.
5. Aras E, Çötert S, Öztürk B, Uran Y. : Subperiosteal ve Kemik İçi İmplant
Uygulamaları, Oral İmplantoloji Dergisi 1992, 8(94), 4-10.
6. Jivraj S, Chee W. Rationale for dental implants. Br Dent J 2006, 24, S:6615.
7. Szentpetery AG, John MT, Slade GD, Setz JM. Problems reported by
patients before and after prosthodontic treatment. Int J Prosthodont 2005,18,
S:124-31.
8. DeBoer J. Edentulous implants: overdenture versus fixed. J Prosthet Dent
1993, 69, S:386-90.
9. Misch CE. Contemporary Implant Dentistry. St. Louis, Mosby Inc.Missouri,
2005, S:414-452
10. Walton JN, MacEntee MI. Problems with prostheses on implants: a
retrospective study. J Prosthet Dent 1994, 71, 83-8.
11. Cardaropoli G, Lekholm U, Wennström JL. Tissue alterations at implantsupported single-tooth replacements: a 1-year prospective clinical study. Clin
Oral Implants Res 2006, 17, 165-171.
12. Magne P, Magne M, Jovanovic SA. An esthetic solution for single-implant
restorations - type III porcelain veneer bonded to a screw-retained custom
abutmant: a clinical report. J Prosthet Dent 2008, 99, 2-7.
13. Jorgensen KD. The relationship between retention and convergence
angle in cemented veneer crowns. Acta Odonto/Scand 1955,13, 35-40.
14. Kaufman EG, Coelho AB, Colin L. Factors influencing the retention of
cemented gold castings. J Prosthet Dent 1961 ,11, S:487-502
15. Felton DA, Kanoy E, White J. The effect of surface roughness of crown
preparations on retention of cemented castings, J Prosthet Dent1987, 58,
S:292-6
16. Mithridade Davarpanah Oral implantoloji klinik el kitabı Quintessence
Yayıncılık 2004, S:55-60.
17. Kallus T, gessing C. Loose gold screws frequently occur in fullarch fixed
prostheses supported by osseointegrated implants after 5 years. Int J Oral
Maxillofacial Implants 1994, 9, S:169-78.
18. Chee W, Jivraj S. Screw versus cemented implant supported restorations
Br Dent J. 2006 Oct 21, 201(8), 501-7.
19. Jorneus L, Jemt T, Carlsson L. Loads and designs of screw ioints for
singlecrowns supported by osseointegrated implants, int J Oral Maxillofacial
implants 1992, 7, S:353-9.
20. Glauser R, Sailer I, Wohlwend A, Studer S, Schibli M, Scharer P.
Experimental zirconia abutmants for implant-supported single-tooth
restorations in esthetically demanding regions: 4-year results of a prospective
clinical study. Int J Prosthodont 2004, 17, 285-290.
21. Yıldırım M, Fischer H, Marx R, Edelhoff D. In vivo fracture resistance of
implant supported allceramic restorations. J Prosthet Dent 2003, 90, S:325330.
22. Blue DS, Griggs JA, Woody RD, Miller BH. Effects of bur abrasive
particle size and abutmant composition on preparation of ceramic implant
abutmants. J Prosthet Dent 2003, 90, S:247-254.
23. Butz F, Heydecke G, Okutan M, Strub JR. Survival rate, fracture strength
and failure mode of ceramic implant abutmants after chewing simulation. J
Oral Rehabil 2005, 32, S:838-843.
24. Tan PL, Dunne JT Jr. An esthetic comparison of a metal ceramic crown
and cast metal abutmant with an all-ceramic crown and zirconia abutmant: a
clinical report. J Prosthet Dent 2004, 91, S:215-218.
25. Henriksson K, Jemt T. Evaluation of custommade procera ceramic
abutmants for single implant tooth replacement: a prospective 1-year followup study. Int J Prosthodont 2003, 16, 626-630.
26. Boudrias P, Shoghikian E, Morin E, Hutnik P. Esthetic option for the
implant supported singletooth restoration - treatment sequence with a
ceramic abutmant. J Can Dent Assoc 2001, 67, 508-514.
27. Holst S, Blatz MB, Hegenbarth E, Wichmann M, Eitner S. Prosthodontic
considerations for predictable single-implant esthetics in the anterior maxilla.
J Oral Maxillofac Surg 2005, 63, 89-96.
28. Henriksson K, Jemt T. Evaluation of custom-made procera ceramic
abutmants for single-implant tooth replacement: A prospective 1-year followup study. Int J Prosthodont 2003, 16, 626-30.
29. Heydecke G, Sierraalta M, Razzoog ME. Evolution and use of aluminum
oxide single-tooth implant abutmants: a short review and presentation of two
cases. Int J Prosthodont 2002, 15, 488-493.
30. Tinschert J, Natt G, Hassenpflug S, Spiekermann H. Status of current
CAD⁄CAM techonology in dental medicine. Int J Comput Dent 2004.
31. Duret F, Blouin JL, Duret B. CAD⁄CAM in dentistry. J Am Dent Assoc
1988, 117, S:115-20.
32. Sim C, Ibbetson RJ. Comparison of fit of porcelain veneers fabricated
using different techniques. Int J Prosthodont 1993, 6, 36-42.
33. Mörmann WH, Bindl A. All ceramic, chairsidecomputer aided design
⁄computer aided machining restorations. Dent Clin N Am 2002, 46, 405-26.
9. ÖZGEÇMİŞ
1989 yılında Antalya’da doğdum. İlköğrenimimi Akdamlar Köyü
İlköğretim Okulu’nda, ortaöğrenimimi Çakırlar Köyü İlköğretim Okulu’nda
okudum. Liseyi Konyaaltı Lisesi’nde tamamladıktan sonra 2006 yılında Ege
Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ni kazandım.
Download