EFENDİMİZE` MEKTUP Ey 18 Bin Alemin Sultanı… Yusuf`un

advertisement
EFENDİMİZE’ MEKTUP
Ey 18 Bin Alemin Sultanı…
Yusuf’un güzelliğine, Eyüp’ün sabrına nail olan salat ve selam senin üzerine olsun.
Ey dünya ve ahiretin en makbulü. Öyle emsalsizsin ki tarifin için aklım kelimelerime
hükmedemiyor. Seni tasvir edemiyorum. Hasretin ateşlerin en hararetlisiyle yanmış ki
satırlara değecek olsa kainatın suyunu söndürmekte yeterli kalmaz . Sana yazacaklarım ancak
denizin yanında küçücük bir damla sayılır. Lakin ismin öyle şereflidir ki kalemim başka bir
isme razı olmaz. Zira sen benim kalemimin ucunda değil , gönlümün en pak yerindesin.
Yaratılanların en hayırlısı, yaratılanların en güzeli . Kalbim adını duyduğunda kafesteki
bülbül gibi çırpınıyor da uçup omuzlarına konmak istiyor . Gözlerim senden başka hiçbir
güzellikle ikna olmuyor. Ey gönlümün gülü , gönlümün nuru…Sensizliğin gölgesinde kaç asır
geçti , bunları sana çok uzak asırlardan yazıyorum . Asrı saadete geç kalarak şanssız, İslam
fıtratı üzerine yaratılarak şanslı … Biz vuslatı ötelere bırakanlardanız. Biz senin görme
bahtiyarlığını tadamayanlardanız… İslam alemi için döktüğün göz yaşlar bizimde
yanaklarımızı ıslattı. Taif ‘te zalimlerin mübarek bedenine açtığı yaralar içimizi kanattı. Nurlu
alnından akan kanlar yüreğimizi yaktı. Kar ayaz kalplerimizi kaskatı ettiğinde gecenin en
kuyu gölgesinde gülüşünü hayal edip ısındık. Asr-ı saadete durulduk Ya Rasulallah… Eğer
geç kalmamış olsaydık, yetim kalışına seninle ağlardık. Sen anne diyemediğinden, anne
diyemezdik yanında. Yetimliği hissederdik seninle. Süt annenin eli nasıl kıtlıktan bolluğa
döndüyse biz de bereketlenirdik eğer adım atsaydın evimize…Davetlerin geri çevrildiği vakit
belki bir nebze neşe serperdik mübarek yüreğine… Yaralarını sarar ,ayaklarının tozunu
yüzümüze sürerdik. Üşüdüğün vakit seni Hatice anamız gibi örterdik. Çocuk olduğumuz
anlaşılır da Uhud’a alınamayız diye; Raif b. Hadid gibi parmak ucunda yürürdük! “Anam
babam sana feda olsun Ya Rasulallah” derdik çilekeş sahabeleri n gibi ,Yasin b. Amir gibi.
Ama biz yetişemedik ya Habibullah. Bizi dünyada sensizlik karşıladı. Olmayışının hüznü
içimizi yaktı, kül etti . Sen gittikten sonra dünya çok karıştı. Doğru ile yanlış yer değiştirdi .
Maneviyat yerini maddiyata bıraktı. Ademoğlu fıtratından uzaklaştı .
Kalpteki lekeler yüzünden gerçekler karanlığa büründü, görünmez oldu. Günahlar
kalbi talan etti, ruh iki alemin ortasında sıkışıp kaldı. Ruh ile mutluluk sürekli saklambaç
oynadı . Ruh mutluluğu bir türlü bulamadı . Ömer gibi adalet timsalleri, Hamza gibi cesur
aslanlar bir daha doğmadı. Bilal‘ in yanık sesi bir daha yankılanmadı. Evet! Biz asrı saadete
yetişemedik ama yemin olsun ki ashabların kadar sevdik seni ya Resulallah. Seni çok sevdik .
Kalbimizde baş tacı ettik. Sevginin orada yeşerttik onu hayatımıza dökmesek de adın anılınca
içi titreyenlerdeniz . “Ümmetim, ümmetim!” diye göz yaşı döken merhametlilerin en
merhametlisi… Biliriz ki sen bizi yedi kat semada, cennet ve cehennemi gördüğün an bile
unutmadın; ama ümmetin de seni bırakmadı, unutmadı, kalbinden atmadı ya Rasulallah. Seni
bildik ,seni tanıdık ,sana iman ettik. Allah’tan başkasına muhtaç olmamak için yakardık.
Allah-u Teala seni bize unutturmasın, seni içinden atan kalp dursun ,bir daha atmasın.Onun
yüzü suyu hürmetine yüce Mevlam bizleri bağışlasın. Ey Habibi, okudum ki; kardeşlerini
Kevser havuzunun başında karşılayacakmışsın. Bizi kardeşliğine kabul et. Ey Resulallah !
Hani Hasan ve Hüseyin kaybolduğunda onları aramıştın ya; o en kalabalık kara günde bizi de
onlar gibi ara.
Gel efendim, gel ki kuruyan çöller göle dönsün . Gel ki yeşeren yapraklar güle dönsün .
Her şey sana aşık, her şey sana hasret. Zerreden, küreye her şey efendim.
Ey merhametli sonsuz olan Allah’ım. Bu aciz kullarına; Efendimin yürüdüğü yerlerde
yürümeyi, onun soluduğu havayı solumayı, Beytullah’ı tavaf etmeyi , mucizelerin sayısız
yaşandığı o en mübarek, en güzel şehri yaşamayı bizlere nasip eyle.
AMİN
Esra ÇİMEN
Nermin Ahmet Hasoğlu İmam Hatip Ortaokulu Öğrencisi
Download