ramazanda kur`an`ın anlamıyla buluşuyoruz

advertisement
HAYDİ KİM VAR?
(Resûlüm!) Sana (Allah yolunda, kimlere) ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “İnfak
edeceğiniz mal; ana baba, akrabalar, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Siz hayırdan ne
yaparsanız, şüphesiz, Allah onu hakkıyla bilir (ve mükâfatı verir.)” (Bakara/215)

(Haydi) kim var! İsteyene Allah (adın)’a güzel bir borç (faizsiz ödünç) versin de, O da
(verdiğini) ona kat kat fazlasıyla artırsın. Allah (imtihan için rızkı kimine) daraltır, (kimine) de
genişletir. (İşlerinizden ve kazandıklarınızdan hesap vermek üzere) ancak O’na döndürüleceksiniz.

(Bakara/245 )

Doğrusu sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar ve Allah’a karz-ı hasende bulunanlar
(gönül hoşluğuyla güzel ödünç verenler)in (karşılıkları) kendilerine kat kat verilecektir. Onlar için
(ayrıca) değerli bir mükâfat vardır. (Hadıd/18 )
ALEMLERİN EFENDİSİ’NİN (SAV) DİLİYLE İNFAK
 Hakîm İbni Hizâm radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
“Üstteki el, alttaki elden daha hayırlıdır. Harcamaya, geçimini üstlendiklerinden başla! Sadakanın iyisi,
ihtiyaç fazlası maldan verilendir. Dilenmekten sakınmak isteyenleri, Allah iffetli kılar. Halka karşı tok gözlü
davranmak isteyenleri de Allah, insanlara muhtaç olmaktan kurtarır.” (Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd,
Nesâî)
 Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
“Kim helal kazançtan bir hurma değerinde bir sadaka verirse, allah şüphesiz onu canı gönülden kabul
eder. Allah sadece helali kabul eder. Sonra Allah kabul ettiği hurma değerindeki sadakayı dağ gibi oluncaya
kadar sizin küçük tayı büyütüp beslediğiniz gibi büyütüp geliştirir.” (Buhari, Müslim)
 Ebu Mes’ud el-Ensari radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu:
“Bir Müslüman karşılığını Allah’tan umarak ailesi için bir harcama yaparsa bu onun için bir sadaka
olur.” (Buhari, Müslim)
MERAK ETTİKLERİMİZ
ORUCU BOZMANIN CEZASI KAZÂ VE KEFFÂRET NEDİR?
Kazâ: Hiç tutulmayan veya tutulmaya başlanıp da bozulan bir orucu sonradan günü gününe
tutmaktır.
Keffâret ise: Kasten bozduğu bir günlük Ramazan orucu yerine, ceza olarak iki ay birbiri
ardınca oruç tutmaktır. Bu cezayı, yaşlılık, zayıflık ve hastalıktan dolayı yerine getiremeyen
kimse, 60 fakiri sabah ve akşam olarak iki öğün doyurur. Doyurmak; yedirmek suretiyle
olacağı gibi, yemek parasını fakirin eline vermekle de olur. 60 fakir yerine bir fakiri, 60 gün
doyurmak da câizdir.
Oruç tutmaya bedenî gücü yetmediği gibi fakiri doyurmaya da mâli gücü kâfi gelmeyen bir
kimseden ise, keffaret cezası kalkar. Artık onun yapacağı şey, Allah'tan af ve mağfiret
dilemektir.
Keffaret Orucu Tutanların Dikkat Edecekleri Hususlar Nelerdir?
* Üzerinde keffaret borcu olan bir adam, bu 2 aylık orucu, hiç ara vermeden peşpeşe tutmak
zorundadır. Binaenaleyh, araya, Ramazan ayı veya kendisinde oruç tutmanın haram olduğu
günlerin girmemesi lâzımdır. Aksi takdirde keffaret orucunu tutmaya yeniden başlamak
gerekir.
* Yolculuk, Ramazan orucunun edâsını te'hire sebeb olmakla beraber; keffaret orucu
tutmakta olan kimse, yolculukta da bu orucu devam ettirmek zorundadır.
* Hayız, nifas hâline giren kadının keffareti bozulmaz. Bu günleri geçirdikten sonra,
keffaret orucunu kaldığı yerden tutmaya devam eder.
* Keffaret; orucu tutmamanın değil, tutulan orucu kasten bozmanın cezasıdır. Bu bakımdan,
Ramazan-ı şerîf'te oruç tutmaya hiç niyet etmeyen bir kimse, tutmadığı bu oruçları sonradan
sadece kazâ eder. Kendisine ayrıca keffaret gerekmez.
HAYIRLI RAMAZANLAR
RAMAZANDA İSLAM’I ANLAMAK VE YAŞAMAK
İslam, Ademoğlu’nu esfel-i safilinden çıkarıp a’la-yı illiyyin’e ulaştırmak, behimiyyetten kurtarıp
insan-ı kamil haline getirmek için gelmiştir. İçinde her türlü maddi ve manevi, ferdi ve içtimai
derde deva, her türlü ruha ve bedene hastalığa şifa vardır. Ama İslam parçalanmaz bir bütündür; bir
kısmı alınıp, diğer bir kısmı konulursa müsbet sonuç alınmaz; gayri muntazam alınan ilaçların, bir
uyulan bir bırakılan tedavilerin fayda vermediği, bil-akis hastalığı müzminleştirdiği, mikroba direnç
ve bağışıklık sağladığı gibi..
Bugünün Müslümanları ise çoğunlukla bu gerçekten bi-haberdir: Ya inanır ama tatbik etmez,
ibadete yanaşmaz; ya İslam’ın bir yönüne taassupla bağlanır, öbür yönlerini ihmal eder; ya
Müslüman’ım der, ama Avrupa’nın, Rusya’nın Amerika’nın sapık veya kafir felsefelerini beğenir
benimser; ya din konusundaki sathi bilgisine bakmadan, derin konulara bilmediği meselelere dalar,
sapar ve saptırır; ya Allah’ın rahmetine güvenir, azabına ve gazabına aldırmaz; ya dinin şekli
tarafına özenir, özünü anlamını sezmez; ya kalıbını süsler, kalbini ihmal eder.. hasılı bir yanını
eksik bırakır, Şair’in dediği gibi:
İslam’ın kendisinde hiçbir ayıp yoktur:
Gördüğün her ayıp, bizim şahsi Müslümanlığımızdadır.
Dört yandan ma’mur bir Müslüman görme hasretinden çatlar ölürsünüz. İslam aleminin bugünkü
perişanlığının ana sebebi budur; dünyada çektiklerimiz ve ahirette çekeceklerimiz bu yüzdendir.
Bu Ramazan’ı sonuncu Ramazan’ın bil, ne olur bu fırsatı iyi değerlendir. Kendin ve çevren, aile
efradın veya diğer yakınlarınla, İslam’ı, Kur’an’ı, Rasulullah’ı, dini ahkamı; ön yargılardan, peşin
fikir ve kanaatlerden sıyrılmış olarak, dosdoğru anlamağa çalış! Onlara başka felsefe ve
ideolojilerin, hasım inanç gruplarının, misyonerlerin, papazların, münkirlerin gözlüğü ile bakma!
İslam 15 asırlıktır, tarihi bir antika gibi üzerine saygıyla sevgiyle ihtimamla eğil, onun doğduğu
çağa giderek, geliştiği muhitin şartlarına bakarak değerlendirmesini yap, ana kaynaklarına in, özünü
iyi kavra, mesajını doğru al! Çevrede, cehalet veya menfaat, garez veya antipati saikasıyla onu sana
çarpıtarak, ezerek, eğip bükerek anlatmağa çalışacak kimseler çoktur. Ama Allah’a sığın, O’ndan
sana doğruyu göstermesini iste, araştır. 21. Yüzyılın mukayeseli fikir ortamı sana gerçeği bulma
şartlarını çok şükür ki, sağlamıştır.
Doğruyu anladıktan sonra bil ki:
İslam ütopya veya faraziye, hayal veya nazariye değildir; İslam hayat nizamıdır, aklın delili, kalbin
cilası ve ruhun gıdasıdır. İlminle amil ol, öğrendiğin İslam’ı yaşa, şahsi hayatındaki ikilikleri,
tezatları kaldır, kendini ruhen ve bedenen, kalben ve ahlaken düzene sok! Her şeyin İslam’ca olsun:
Görünüşün, düşünüşün, davranışın, yaşayışın, tercihin, sevmen veya kızman, desteklemen veya
engellemen, emrin veya nehyin, konuşman veya susman imani bir hakikate dayansın. Ulvi bir
gayeye yönelik olsun. Aktif ve enerjik Müslüman ol!
Yıllar, ramazanlar, tatiller, fırsatlar geçer gider de sen hala ham, hala bihaber, hala bifaide kalırsan
halin nereye varacak, huzur-ı Rabbi’l izzete ne yüzle çıkacaksın?
“Ne yatarsın göçtü gitti kervan!”
“Uyan ey yareli şar-i jiyan bu hab-ı gafletten”
Kur’an’ın Anlamıyla Buluşmak Platformu
Bu köşenin içeriği KUR’AN’IN ANLAMIYLA BULUŞMAK PLATFORMU tarafından hazırlanmıştır. Ayet
mealleri Hasan Tahsin Feyizli'nin Hazırladığı Feyzü'l Furkan Açıklamalı Kur'an-ı Kerim Meali’nden
alınmıştır. Ayet meallerinin tamamına www.kuranimiz.net, ses dosyalarına www.akradyo.net
adreslerinden ulaşabilirsiniz. Görüş ve önerileriniz için: [email protected] adresine e posta
yazabilirsiniz.
Download