Untitled - Maturidi Yesevi Otağı

advertisement
Türk-İslam Âlemi neden bu halde?
Farklı fikir ve düşünceleri temsil eden İslam aydınları insanlık âlemine tıptan,
felsefeye, musikiden, mimariye astronomiden fiziğe her ilim dalında insanlık
tarihine katkılarda bulunmuştur. Fakat ne olmuştur da, İslam medeniyetinin
mensupları olan İslam âlemi günümüz de bu hale düşmüştür? Dünyanın en
çok doğal kaynak rezervlerine ve doğal güzelliklerine sahip olmasına rağmen
neden İslam ülkelerinde insanlar yüksek hayat standartlarına sahip değiller?
Neden dünyada en çok yolsuzluk, çocuk ölümleri, rüşvet, çevre kirliliği, sağlık
problemleri ve dünyada en kısa ömür oranı İslam âlemindedir?
Türkiye'de Derinleşen Ahlak Problemi
Türkiye’de son yıllarda etkisini gösteren ahlak problemleri toplumsal cinnet
derecesine çıkmıştır. Bugün Türk toplumunda gelinen nokta; artık adi suçların
artması yadırganmazken yolsuzluk, usulsüzlük, kayırmacılık, kadrolaşma gibi
bir milletin geleceğini hatta bir ülkeyi haritadan sildirebilecek ahlaksızlık
türleri Türk toplumu içinde çılgınca artmaktadır.
Batı Medeniyetine Karşı İslam Medeniyeti
Batı bilim, teknoloji ve sanat vb. alanlarda hızla ilerlerken İslam toplumlarının
üreten değil tüketen bir toplum olması yetmezmiş gibi atalarımızın
fetihlerinden ve bıraktıkları eserlerden bahsederek övünmek bir hastalık
haline gelmiştir. Hâlbuki Kuranda ilim-irfanı -bunun ayrılmaz parçası olan
bilim ve teknolojiyi- arayıp bulmamızı emreden 600’den fazla ayet vardır. İşte
bunlardan birkaçı;
İşte biz, aklını işletecek bir topluluk için ayetleri böyle ayrıntılı olarak-fasıllara
ayrılmış olarak sıralıyoruz. (Rum/28)
Derin derin düşünen bir topluluk için ayetleri böyle ayrıntılı olarak veriyoruz.
(Yunus/24)
Kuranın istekleri
Dünyada insan gibi yaşamak, Allah'ın yarattığı fıtrat üzere hoşnutluk ve
güzellikler içinde yaşamanın yolu ise doğrudan doğruya ilim, kültür ve
sanattan geçer.
Bilgi ve bilim toplumu olmak
Bilgi ile donanmış bir toplum için, ayetleri, Arapça bir kuran halinde ayrıntılı
kılınmış bir kitaptır bu. (Fussilet/3-4)
Dünyadan elini eteğini çekmek değil, dünyayı cennete çevirmeye çalışmak
Orta Asya Türk İslam âlimleri bu gerçeği anlamışlar bu alanda çalışmalar
yapmışlardır. Türklerin kızıl elma ülküsünün felsefi temeli buradan
gelmektedir.
Sizi yeryüzünde yaratıp orayı imar etmenizi dileyen o’dur". (Hûd/61)
Kim bir ağaç diker ve de bu ağaç olgunluğa ererse, Allah bu ağaç sebebiyle,
diken kimse için cennette bir ağaç diker. (Müsned, IV, 61)
Sadece kuranın yazılı hali ayet kapsamına girmez. Elektrondan atoma
moleküllerden gezegenlere ve kara deliklere kadar. Bitkilerden hayvanlardan
en küçük hücreye kadar her şey bir ayettir. Kuran bunları okuyup inceleyen ve
üzerinde araştırma yapan bir topluluk ister
Fikir Önderlerimiz
Ebu Mansur Muhammed Maturidi
İtikadi mezheplerden biri olan Maturidi mezhebinin kurucusu olan
Muhammed Maturidi’de Akılcı yön ağır basar. Amen-iman İlişkisi ve DinSiyaset ayrımı görüşleri öne çıkan görüşlerindendir.
Amel-iman ilişkisi: Amelleri imanın bir gereği olarak görmemiş ve insanları
amellerine göre değerlendirmemiştir.
Din-Siyaset Ayrımı: Din adamı ve devlet adamının ayrı olması gerektiğini
söyleyerek yöneticelerin eleştirilebilir olduğunu savunmuştur.
Ahmet Yesevi
Maturidi medreselerinde yetiştiği için, İmamı azamın her millet kendi dilinde
Kuranı anlayabilmeli ve ibadet edebilmeli esasına göre yaşamış ve Kurandan
anladıklarını hikmetler şeklinde halka açık ve anlayabileceği bir dilde şiirlerle
izah etmeye çalışmıştır. Ahmet Yesevi diğer mutasavvıflara muhalif olarak
toplumdan uzaklaşılmaması gerektiğini, peygamberin peygamberlik vazifesi
aldıktan sonra asla kendi başına mağaraya çekilmediğini ve sürekli toplumla
birlikte olduğunu belirtmiştir.
İbni Sina
“Nefsini bilimlerle süslemeye ve düzeltmeye çalış. Bilimden başka her şeyi
bırak. Bilimde her şey vardır. İnsanın ruhu kandil, Bilim onun aydınlığıdır. İlahi
hikmet de kandildeki yağ gibidir. Bu yanar ve ışık saçarsa
Sana diri denilir Yanmaz ve karanlık kalırsa Sen ölü sayılırsın.”
Farabi
Dünyada mutluluğun öz huzurun ancak bilgi ve bilim ile olacağını ifade
etmiştir. İdeal devlet olarak adlandırdığı eseri: derin bir felsefe ve bilgi
toplumunun oluşturduğu, Kuranın ve bizzat Hz. peygamberin uygulaması
olan, dünyada her konuda cenneti oluşturmaya çalışmayanların Ahirette
cennet beklemesi beyhudedir. Her hangi bir insan eğer kitabımda anlattığım
gibi bir devlet bulduysa orada yaşasın. Çünkü orası gerçek bir İslam diyarıdır.
Nasreddini Tusi
Ahlak ilmini ilk kez sistemleştiren matematik, astronomi, Fizik ve felsefe
üstadıdır. Ünlü Marâgâ Rasathanesinin kurucusudur. Bu Kurum en büyük
İslam bilim kurumlarından biri olarak yer aldı. Günümüzün CERN ününe denk
olarak dünyanın pek çok konuda en büyük araştırma merkezi ve en büyük
gözlemevi oldu.
Temel Felsefemiz: Din-Akıl-Bilim-Ahlak
Bilgi ve ilime uzak duran toplumun asla faydalanamayacağı kitap olan Kuranın
mucize olmasının en büyük sebeplerinden biri kendini bilime denetleten bir
kitap olmasıdır. Kuranın en büyük vasıflarından biri sürekli neden ve niçin
sorularını sordurur. Yani sorgulamak Allah'ın bizzat emridir
Hakkında ilim sahibi olmadığın şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve
gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır. ( İsra suresi/36)
Sizin yaratılışınızda ve türetip yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim
için ayetler vardır. ( Casiye Suresi / 4)
Akıl
Allah, aklını işletmeyenler üzerine pislik atar.(Yûnus Suresi,/100)
Şüphesiz Biz, umulur ki aklınızı kullanırsınız diye size ayetleri açıkladık. (Hadid
suresi/ 17)
De ki: “Hamd Allahındır.” Hayır, onların çoğu akletmiyorlar.(Ankebut suresi / 63)
Kuranda sürekli olarak işletilen ve ürün veren akıldan bahsederken birde
bizim bilime ve bilgiye verdiğimiz değere bakalım. Dünyada ilim ve bilime
verilen desteklere bakılacak olursa durumumuz şekilde görüldüğü gibidir.
Hangi ülkenin beyin hazinelerine ne kadar kıymet verdiğini anlamanın en kısa
yolu Ar-Ge harcamalarının GSMH'ye oranına bakmaktır. Bu oranlar Japonya
için yüzde 3,3, ABD için yüzde 2,7, Güney Kore için yüzde 3, Almanya için
yüzde 2,3, Danimarka için yüzde 2,4 iken, Türkiye için yüzde 0,7, Mısır için
yüzde 2, Suudi Arabistan için yüzde 0.05’dir. Dünya da en çok bilim ve
teknolojiye destek veren ülke ise İsrail'dir. Hâlbuki tahrif edilmiş Tevrat ve
İncil de ilim ve aklın işletilmesi yoktur.
Bilim
Göklerde ve yerde nice mucizeler var ki, yanlarından geçerler de dönüp
bakmazlar bile. (Yusuf/105)
Allah ilimden nasibi olmayanların kalpleri üzerine mühür basmıştır. (Rum/59)
Eğer doğru sözlüler iseniz bana ilimle haber verin. (Enam suresi/143)
Güneş ve ay bir hesaba göre (hareket etmekte) dir.(Rahman/5)
Göğü Allah yükseltti ve mîzanı (dengeyi) O koydu. (Rahman/7)
Yeni bir medeniyet için NEDEN Maturidi Yesevi felsefesi gereklidir?
Türk toplumunda kişinin amellerine bakıp onun imanını yargılama anlayışı
hâkimdir. Hâlbuki Maturidi itikadında bir Müslüman büyük günah işlese dahi
imanı sorgulanamaz. Toplumda hâkim olan amel ve fiziki görünümüne göre
insanları İslam’ın içinde veya dışında görme görüşü; toplumdaki mahalle
baskısı ve şekilciliğe dayalı dindarlık anlayışı ile insanların pek çok beceri ve
kabiliyetlerini yitirmesine, dinin siyasi olarak kullanılmasına yol açmıştır.
Ayrıca Toplumda şahsiyet ve karakter eksikliğine yol açmaktadır. Kurana göre
Riya(gösteriş): Allaha ortak koşmakla eş tutulmuştur.
Bağımsız akıl yürütmeyi ‘heva ve heves’ olarak damgalayıp taklidi esas alan
anlayış hâkim olmuştur. Toplum doğru bir kader anlayışına sahip olmazsa fay
hattı üzerine çürük bina diktikten sonra depremde ölenler için ‘takdiri ilahi’
diye yorumlar.
Arabanın arkasına ‘Allah korusun’ yazısı taktıktan sonra gazı kökleyen ‘trafik
canavarları’ yolları kana bular. Yüce kitabımız Kuran’ı kerimde “İyiliği emir,
kötülükten men” emri olduğu halde kendisinin kurbanı olduğu suçluları
‘kader kurbanı’ olarak gören koca bir halk çıkıverir ortaya. Yaptıklarının
sonuçlarının sorumluluğunu Allah’a, devlete, sisteme, çevreye, kısacası
kendinden başka herkese yükleyen bir insan tipi ile baş başa kalırsınız.
Maturidi ’ye göre devlet adamının dini vasfı olmamalıdır. Eğer olursa halk onu
kutsallaştırır, yanlışlarını göremez olur. Hâlbuki devlet adamı doğruda veya
yanlış icraat yapabilir. Doğrular desteklenir. Yanlışlar eleştirilir. Dini vasfı
olduğu zaman Allah’ın kaderi’ olarak dayatırlar ve toplum onlara yine itaat
eder.
Günümüze yönelik olarak ise: Milletin vicdanından çıkmış milletvekillerini
halk meclise, kol indirme kaldırma makinası olarak göndermemiştir. Ashabı
kiramın bir olay karşısında: Hz peygambere ilk sordukları soru: Bu söylediğiniz
bir vahiy mi? Yoksa sizin düşünceniz midir diye sormaları gibi kendi siyasi
parti liderlerini sorgulamak, doğrusuna doğru, eğrisine eğri demek, Dinin,
Allahın, kuranın bizzat isteğidir. Acaba parti liderleri, Hz peygamberden daha
yüksek bir manevi makamda mıdırlar? Fikirleri sorgulanamamakta ve tam tabi
olunmaktadır.
Hocasını taklit eden talebeler değil, okuyan, sorgulayan, hocasını geçebilen
talebeler yetiştiren, bireysel özgürlüğü esas alan bir anlayışı bilimsel
dünyamıza hâkim kılmalıyız. Bu sorgulama işi tam bir Muhammedi ahlaktır.
Maturidi hidayeti ikiye ayırarak “Doğruyu görüp içinde olmak anlamındaki
hidayettir ki peygamberler ve müminleri kapsayan bu hidayettir. İkinci olarak
da doğruyu görüp bilmek anlamındaki hidayettir ki bu noktada bütün insanlık
aynıdır.” Maturidi’nin bu ikinci hidayet anlayışına göre bütün insanlık bilimsel
çalışmada aynıdır. Çalışan araştıran kim olursa yüce yaratıcı ona vermektedir.
Sadece bu anlayış bile her bireyin ilim peşinde koşmasının bir delilidir.
Bugünkü Avrupa ile aramızdaki gelişmişlik farkının da göstergesidir.
Biz Kimiz
1.Türkiye Cumhuriyeti’nin tam bağımsızlığı ve bölünmez bütünlüğünü ilke
olarak benimser.
2.Kökleri dışarıda ve içeride olan herhangi bir siyasi ve dini oluşumla bağımız
ve bağlantımız yoktur.
3.Siyaset üstü anlayış ve amaçlara sahiptir. Dernek Yöneticilerinin herhangi
bir siyasi faaliyetde aktif olarak bulunması kabul edilemez. Herhangi bir siyasi
parti ve oluşumun övgüsünde ve yergisinde bulunamaz.
4.Unutulmaması gerekir ki: Türk Milliyetçiliğinin kökenleri 5000 yıllık bir
geçmişe sahiptir. Nasıl Türk milliyetçiliği herhangi bir partinin tekelinde
olması kabul edilemez ise, Yüce dinimizin kutsal değerlerinin herhangi bir
partinin koruması altına girmesi veya bir siyasi partinin dinimizi temsil etmesi
kabul edilemez.
5.Türk dünyasındaki ırkdaşlarımız ile olan ilişkilerimizde din, mezhep
konularında ayrımcılığa gitmeyiz. Türk dili, tarihi ve kültürünü kesintisiz bir
bütün olarak kabul eder. Türk Gençliği için Türk dili, tarihi ve kültürü bilgisi ve
bilinci oluşturmayı ilke alır.
6.Tek Amacımız Türk halkını üniversitelerimizde yer alan her alandan seçkin
ilim adamlarımızla buluşturup, Halk ile ilmi buluşturmaktır. Bu şekilde: Bir
bütün olarak din, mezhep, siyaset ayrımı olmadan bütün Türk dünyası ve Türk
milletinin önünde aydınlanma meşalesini yakmaktır.
7.Türk toplumunda aydınlanma meşalesini yakarak, taklit eden, kopyalayan
değil hakiki anlamda yeni Maturidiler, yeni İbni Sinalar, yeni Farabiler, yeni
Ahmet Yesevilerin yetişmesinin önünü açmaktır.
8.Bizler Maturidici değiliz. Maturidide bir insandır. Maturidide insan olarak
hata yapabilir. Amacımız: Tekrar yeni maturidileri İslam âlemine
kazandırılması için, fikirleri ve düşünceleri özgür gençler yetiştirmektir.
Download