7- Tedavi edilmediği takdirde, doğum sonrası depresyonu anne ve çocuğu arasındaki kritik öneme sahip bağları zayıflatabilir. 8- Her bir spinal sinir çiftinde, biri omuriliğin ön tarafında bulunup iletiyi beyinden kaslara taşıyan, diğeri omuriliğin arka tarafında bulunup duyusal uyarıları beyne taşıyan birer sinir bulunur. 9- Atardamara radyopak madde enjekte etmeyi içeren anjiyografi, tüm böbrek görüntüleme işlemleri içinde en yüksek yayılımı sağlayan yöntemdir ve doktorun böbreklere gelen kan miktarını değerlendirmesi gerektiği zamanlar gibi özel durumlarda kullanılır. 10- Akciğerlerde, oksijen temini ile oksijen gereksinimi arasındaki normal ve hassas dengeyi bozan herhangi bir rahatsızlık, kişiyi nefessiz bırakabilir. 11- Profesyonel yardım almadan bir idrar kaçırma sorunu ile birlikte yaşamaya çalışan insanlar problemi doktorlarıyla konuşma konusunda ya sıkılmakta ya da yanlış bir inanışla, idrar kaçırmanın yaşlanma sürecinin normal bir parçası olduğunu düşünmektedirler. 12- Antidepresan kullanımındaki artışın bir nedeni, birçok doktorun normal üzüntüyü daha ciddi olan, hatta yaşam düzenini bozan klinik depresyon durumundan ayırt etmemesidir. 13- Bazı böbrek bozuklukları, hastanın kanına radyoaktif bir kimyasal zerk edilerek ve sonra idrara geçen radyoaktif maddenin miktarı ölçülerek teşhis edilir. 14- Süt ve diğer süt ürünleri, eskiden beri, sağlam diş ve kuvvetli kemikler için gerekli olan protein ve mineraller bakımından zengin, son derece besleyici gıdalar olarak kabul edilmektedir. 15- Bir hücrenin ürettiği moleküllerin hemen hemen tümü, birbirine ve diğer elementlerin atomlarına bağlı karbon atomlarından oluşmaktadır. 16- Kemoterapinin yan etkileri, ilaçların, hızla bölünen normal hücreler üzerindeki etkilerinden ileri gelmektedir. 17- Bazı kanser türlerine bağlı ölüm oranları son yıllarda düşmüştür, ancak kanserin yol açtığı ölümlerin genel oranı, endişe verici bir şekilde artmaktadır. 18- Egzersiz, kalp hastalığı riskini yarıya indirebilir, ancak çoğu yetişkin, tavsiye edilen egzersizleri yapmayı ihmal etmektedir. 19-Çoğu bulaşıcı hastalık, vücudu işgal eden ve vücutta çoğalan mikroorganizmalar nedeniyle oluşur. 20- Bir yanığın şiddeti, etkilenen doku miktarına ve hasarın birinci, ikinci veya üçüncü derece olarak tanımlanan derinliğine bağlıdır. 21- Göğüs kanseri hakkında çok şey hâlâ bilinmediğinden ve hiçbir tedavi tek başına her zaman sonuç vermediğinden, hekimler, en uygun tedaviye ilişkin farklı görüşlere sahip olabilirler. 22- Yoksul ülkelerdeki çoğu insan, sıtma, AIDS, verem ile zengin ülkelerde daha az bilinen birçok hastalık çekmektedir; çünkü, hükümetleri, ilâç şirketlerinin istediği fiyatları karşılayamamaktadır. 23-İnsan vücudu, her biri, yaşamı sürdürmek için gerekli olan bir işlevi yerine getiren ayrı ayrı organ ve dokulardan oluşmuş son derece karmaşık bir sistemdir. 24- Tümör büyümesine neden olan kanser kök hücrelerinin varlığı, çeşitli kan kanseri ve tümör türlerinde tespit edilmiştir; ancak, bu habis kök hücrelerinin nasıl oluştuğu hâlâ belirsizdir. 25- Antibiyotiklerin bazı bakterileri bastırıp diğerlerinin daha hızlı büyümesine imkân sağlayarak enfeksiyon riskini artırabileceği olasılığına rağmen, bu ilaçlar, uygun bir şekilde kullanıldıklarında enfeksiyon riskini önemli ölçüde azaltırlar. 26- Medikal teknolojideki en heyecan verici son gelişmeler arasında doktorların organları ve organ sistemlerini ameliyata başvurmadan görmelerine imkân tanıyan teknikler gelmektedir. 27- Ağrı kanserin kaçınılmaz bir sonucu değildir; fakat, kanserli pek çok kişi hastalığın ilerlemesinin bir sonucu olarak veya çeşitli kanser tedavileri yüzünden ağrı çeker. 28- Panik atak belirtileri o kadar ciddi ve korkutucudur ki insanlar bunları sıklıkla kalp krizi belirtileriyle karıştırıp, hasteneye koşarlar. 29- Genetikçiler, çeşitli çevresel faktörlerin yanı sıra, en az on beş genin ankziyete ve strese karşı hassasiyete neden olabileceğini tahmin ediyorlar. 30- Doğumdan sonra meydana gelen ciddi hormonal dalgalanmalar, hassas kadınlarda doğum sonrası depresyonuna neden olabilir, ancak, bu rahatsızlığın nedenleri tam olarak anlaşılmamıştır. 31- Pek çok tedavi biçimi denenmiş olmasına rağ-men, hiçbiri hastalığın ilerlemesini engelleyememiştir. 32- Tavsiye edilen kalsiyum miktarının yarısını bile karşılayacak miktarda süt ürünleri ya da kalsiyum bakımından zengin diğer besinleri tüketmeyen insanlar kalsiyum desteğinden yararlanabilirler. 33- Kişinin belirli bir hastalıkla ilgili aile öyküsü varsa bu, onun o hastalığa yakalanma eğiliminin güçlü bir göstergesidir. 34- Yıllarca, gelişmiş pek çok ülkede başlıca ölüm nedeni, genellikle kardiyovasküler hastalıklar olarak bilinen kalp ve damar hastalıkları olmuştur. 35- Yiyeceklerdeki iyot miktarı değişkendir ve genellikle, bitkilerin yetiştiği veya hayvanların üzerinde otladığı topraktaki miktarı yansıtır. 36- Mikroskop altında incelenmek üzere iğne ile alınmış karaciğer dokusu örneği içeren karaciğer biyopsisi, vakaların yalnızca % 75’i kadarında tanıyı doğrular. 37- Hareket etmediğimizde bile, kaslarımız “kas tonüsü” olarak bilinen kısmî bir kasılma durumunda olur. 38- Beyin faaliyeti, beynin çeşitli bölümleri tarafından faal oldukları zaman yayılan “beyin dalgaları”nı ölçerek ve kaydederek tetkik edilebilir. 39- Tuzlar, her gün vücuttan ter, idrar ve dışkı yoluyla kaybedildiği için, besin alımı ile telafi edilmelidir. 40- Tiroid bezi işlevini yerine getirmediği zaman, bazal metabolizma hızı yaklaşık % 40 düşer. 41- Bebeklerin büyüme ve gelişmesinin, yedikleri yiyeceklerden etkilendiğini hepimiz biliyoruz. 42- Çoğu sindirim enzimi, yalnızca, sindirim kanalında yemek bulunduğu zaman üretilir.