fırat haber 5 KÜLTÜR/SANAT Jüri Büyük Ödülü Ceylan’ın Neslihan YÜCESOY 64.sü 11-22 Mayıs tarihlerinde düzenlenen Cannes Film Festivalinde Nuri Bilge Ceylan Türkiye’ye Eric ve Luc Dardenne Kardeşler ile paylaştığı “Jüri Büyük Ödülü”yle döndü. İspanyol yönetmen Pedro Almadovar, Hitler’den festivalde övgüyle söz ederek kovulan Lars Von Trier, İtalyan yönetmen Nanni Moretti, bu ödülün iki kez sahibi olan Eric ve Luc Dardenne Kardeşler ve Amerikalı yönetmen Terrence Malik’in de aralarında bulunduğu isimlerle beraber Altın Palmiye’yi kovalayan Ceylan 5.kez katıldığı bu görkemli ve prestijli festivalden “Jüri Büyük Ödülü”nü kazanarak Cannes’deki başarısını perçinlemiş oldu. Amerikalı ünlü oyuncu ve yönetmen Robert De Niro’nun jüri başkanlığı yaptığı festivalde Jude Law, Uma Thurman ve Fransız yönetmen Oliver Assayas’ın yer aldığı jüri üyeleri Altın Palmiye’ye Amerikalı yönetmen Terrence Malik’in The Tree Of Life (Hayat Ağacı) filmini layık gördü. Sean Pean, Brad Pitt gibi ünlü iki oyuncuyu biraraya getiren film Terrence Malik’in filmografi- sinde 1973 yılından bu yana çektiği beşinci filmi olarak yer almakta. 1950’lerde geçen filmde Malick, büyüdükçe masumiyetin kaybına tanık olan çocukların hikayesini anlatıyor. Malick’in Altın Palmiye’ye uzanmasıyla beraber özellikle İtalyan basınında jüri başkanı ne zaman Amerikalı olursa o zaman büyük ödül olan Altın Palmiye’yi Amerikalı yönetmenlerin aldığına dair haberler geniş yer buldu. 20 film arasında kısa metrajlı bütçeyle çekilen “Bir Zamanlar Anadolu” filmiyle Nuri Bilge Ceylan’ın bu ödüle layık olduğunu gösteren yorumlar da İtalyan basınında yer alan haberler arasındaydı. Bosna Hersekli yönetmen Emir Kusturica’nın elinden “Jüri Büyük Ödülü”nü alan Nuri Bilge Ceylan’ın Bir Zamanlar Anadolu’da filmi Bosna Hersek ve Türkiye ortak yapımı olup ve Eurimages tarafından desteklenmiştir. Yılmaz Erdoğan, Taner Birsel, Muammer Uzuner, Ahmet Mümtaz Taylan’ın başrollerinde yer aldığı film, bir doktor ile cinayet soruşturması yürüten bir savcının 12 saatlik gerilimli hikayesini anlatıyor. 2 saat 35 dakika süren filmin senaryosunu Nuri Bilge Ceylan, Ebru Ceylan ve Ercan Kesal birlikte kaleme alırkan, görüntü yönetmenliğini de Gökhan Tiryaki yapmıştır. Nuri Bilge Ceylan’ın 1995 yılında ilk kısa filmi “Koza” ile başlayan Cannes macerası, Ceylan’ın çektiği uzun metrajlı 2003 yapımı “Uzak” filmi ile devam etmiş ve bu filmiyle “Büyük Jüri Ödülü”nü kazanmıştır. 2006’da “İklimler” filmiyle bir kez daha Cannes sahnesinde yer alan Ceylan bu kez “FIBRESCI” ödülüne layık görülmüştür. 2008 yılında Yavuz Bingöl, Hatice Aslan ve Ahmet Rıfat Şungar’ın başrollerini paylaştığı “Üç Maymun” filmiyle festivalde “En İyi Yönetmen” seçilmiştir. 2009 yılında ise unutulmazlara imza atan festivalde jüri üyeliği yapan Ceylan, 2011 yılında 64.kez düzenlenen Cannes Film Festivalinden Jüri Büyük Ödülüyle ayrılmanın haklı gururunu Anadolu kokan filmi “Bir Zamanlar Anadolu” ile bir kez daha yaşamıştır. Nuri Bilge Ceylan’ı bu başarısını bizlerde kutluyor ve Altın Palmiye’yi bir başka sefere kazanmasını dileyerek yazımızı 64. Cannes Film Festivalinde ödüle ulaşan filmlerin listesini vererek sonlandırıyoruz. Altın Palmiye: Tree of Life-Terrence Malick Jüri Büyük Ödülü: Bir Zamanlar Anadolu’da (Nuri Bilge Ceylan) ve Le gamin au velo (Jena-Pierre ve Luc Dardenne) En İyi Yönetmen: Nicolas Win- MAYIS - 2011 Kitap Hâne Sosyolojik Açılımlar ding Refn, Drive En İyi Erkek Oyuncu: Jean Dujardin, Artist En İyi Kadın Oyuncu: Kirsten Dunst, Melancholia En İyi Senaryo: Footnote, Joseph Cedar Jüri Özel Ödülü: Polisse, Yön: Maiwenn Altın Kamera (Camera d’Or): Las Acacias (Yönetmen: Pablo Giorgelli) Kısa Metraj:Cross Country (Yönetmen: Maryna Vroda) “Mandalina Kabukları” gösterildi Fırat Üniversitesi Sinema Kulübü tarafından gençlerin AIDS konusunda bilinçlendirilmesi amacıyla “Mandalina Kabukları” adlı kısa film gösterimi gerçekleştirildi. Senaryosunu Mehmet İnan'ın yazdığı “Mandalina Kabukları”nda; AIDS hastalığına yakalanan Arda'nın yaşadıkları ve hastalıktan sonra hayatının ne derece değiştiği anlatılıyor. Antalya Altın Portakal Film Festivali kısa film kategorisinde aday olan “Mandalina Kabukları”nın oyuncuları arasında; Türk Sineması'nın dikkat çeken isimlerinden Paşhan Yılmazel ve Pelin Batu yer alıyor. Yapımı İnan Yapım tarafından gerçekleşen filmin Yönetmenliğini Mehmet İnan, Supervizörlüğünü Mustafa Özen ve Yardımcı Yönetmenliğini Gözde İndelen üstlendi. Filmin yönetmeni Mehmet İnan, Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa Temizer Konferans Salonunda yapılan etkinliğe katılarak, öğrencilere film ile ilgili çeşitli bilgiler verdi. Gösterime, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Esma Şimşek, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Hiçbir Almanca sosyoloji 'metin kitabı' beklendiği gibi bir kılavuz değildir, hele hele bir giriş kitabı hiç olamaz; son yıllarda böylesi savlarla ortaya çıkan kitaplar da bir yana bırakılmalıdır. Bu kitaplarda ne modern toplumun çürümüş kuramlarından vazgeçilmekte ne de bugünkü sosyolojik araştırmaların önemli alt alanlarına güvenilir bir bakış sağlanmaktadır; sistematiklerinde materyalin bütünlüğüne çok az dikkat edilmekte ve malzemeyle ilişkilendirilmesi tesadüflere bırakılmakta, bu doğal olarak sununun oluşumuna da yansımaktadır. "Yazarları her ne kadar bunun bir "sosolojiye giriş" kitabı olmadığını söylüyorlarsa da, duyarlı sosyoloji arayışlarına ve sosyolojik duyarlılığa, sosyal bilimler anlayışına ve sosyal bilimleri anlamamıza, Frankfurt anlayışına ve Frankfurt Eleştirel Düşünürlerini anlamamıza katkı sağlamaktadırlar. Elit Sosyolojisi Birey ve toplum açısından büyük önemde olmasına rağmen elit olgusu ülkemizde, sosyal bilimcilerin üzerine en az durduğu toplumsal ve siyasi konuların başında gelir. Yapılan çalışmalar da genelikle sosyolojinin ya da siyaset biliminin genel kapsamında ele alınmış ve Elit Sosyolojisi'nden neredeyse hiç bahsetmemiştir. Oysa Elit Sosyolojisi, sosyoloji ve siyaset biliminin bir kesişimi olarak kabul ettiğimiz siyaset sosyolojisinin bir kardeş disiplini olarak varlığını sürdüre gelmektedir. Elit Sosyolojisi kimi zaman da siyaset sosyolojisinin bir alt disiplini olarak kabul edilir. Öyle ya da böyle, Elit Sosyolojisi, sosyoloji ve siyaset biliminin teori ve yaklaşımları ile, bu bilimlerin metot ve tekniklerini kullanarak elit olgusunu enine boyuna inceler. Mrs. Dalloway Halk Müziği konseri yapıldı Mezun resim sergisi açıldı Kültür Kolları’ndan konser Fırat Üniversitesi 7. Geleneksel Bahar Şenliği kapsamında, Devlet Konservatuarı tarafından düzenlenen Türk Halk Müziği konseri, 10 Mayıs 2011 tarihinde yoğun bir katılımla gerçekleşti. Fırat Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde yapılan konsere, Elazığ Valisi Muammer Erol, Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. A. Feyzi Bingöl, Emniyet Müdürü Fahrettin Coşkun, Rektör Yardımcıları, Fırat Üniversitesi yöneticileri, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı. Devlet Konservatuarı öğretim elemanı Emrah Uysal ile Özlem Koçboğa, seslendirdikleri birbirinden güzel eserlerle Final sınavları öncesinde öğrencilere neşeli dakikalar yaşattılar. Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Resim-İş Öğretmenliği “4. Mezuniyet Sergisi” ve Pedagojik Formasyon Bölümü mezun 1. ve 2. grup öğrencilerin hazırlamış oldukları “Öğretim Materyalleri Sergisi”nin açılışı yapıldı. Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sanat Galerisi’nde Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Gürol tarafından açılışı yapılan sergiye öğretim üyeleri, öğrenciler ve çok sayıda davetli katıldı. Toplam 35 öğrencinin 200’e yakın çalışmasının yer aldığı sergi beğeniyle karşılandı. Sergi, 30 Mayıs 2011 tarihine kadar açık kalacak. Fırat Üniversitesi Kültür Kolları Koordinatörlüğü ve Elazığ Kültür Musiki Derneği’nin birlikte düzenlediği konser, 07 Mayıs 2011 tarihinde Üniversitemiz Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Konser programı, Türk Sanat Müziği Korosu’nun Türk Sanat Müziği’nin unutulmaz eserlerini seslendirdiği konser ile başladı. Müzikseverlerin coşku ile eşlik ettiği programın ardından Türk Halk Müziği Çocuk Korosu sahne aldı. Çocukların seslendirdiği türküler izleyicilerden tam not aldı. Konser Programı, Mahalli Musiki Topluluğu’nun yöremize ait türküleri seslendirmeleri ile son buldu. "Yaşamı ve ölümü vermek istiyorum, sağlığı ve çılgınlığı; toplum düzenini eleştirmek istiyorum, işler halinde, en yoğun biçiminde." Virginia Woolf belki de en tanınmış romanı olan Mrs. Dalloway için bir yazısında bunları söylüyor. Dediklerini yapıyor da; her şeyden önce tek bir günün yoğun örgüsü içinde hem akreple yelkovanın peşinde koşan hem de o günün saatleri içinde kahramanlarının zihninde uzayıp giden iç zamanlar bulan bir roman bu. Mrs. Dalloway, edebiyat tarihinde daha sonraları "bilinç akışı" adıyla anılacak bir tekniğin en başarılı örneğidir. Kitaba adını veren Clarissa Dalloway, akşam vereceği davetin hazırlıkları peşinde Londra sokaklarında dolaşırken, kitabın öteki, "gizli" kahramanı Septimus Warren Smith aynı sokaklarda başka, daha karanlık bir hedefe doğru yol alır. Kitabın birbiriyle hiç yüzyüze gelmeyen bu iki kahramanı delilikle sığlık, sığlıkla derinlik, yaşamla ölüm kadar temel karşıtlıklar içinde "günden geceye" yolculuklarını tamamlar ve Virginia Woolf'da birleşirler.