"Müslüman İsevîler" kavramını açar mısınız, bunlar

advertisement
Sorularlarisale.com
"Müslüman İsevîler" kavramını açar mısınız, bunlar
kimler olabilir, özellikleri nelerdir?
"İsevî cemaatı namı altında ve 'Müslüman İsevîleri' ünvanına lâyık
bir cem'iyet, o Deccal komitesini, Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın
riyaseti altında öldürecek ve dağıtacak; beşeri, inkâr-ı uluhiyetten
kurtaracak."(1)
"İsevî cemaati" tabiri, burada dinsizlik ve komünizm ile mücadele eden dindar
Hristiyanlara işaret ediyor. Ama bu dindar Hristiyanlar, aynı zamanda İslam
hakikatlerine yaklaşma çabası gösteren ve Hristiyanlığın batıl inançlarından sıyrılıp
hakiki tevhit inancı olan İslam’a girmeye hazırlanan geniş bir kitleyi temsil ediyor.
Tabi bu bir hareket ve süreçtir, olgunlaşması ve meyvesi geniş bir dönem içinde
tahakkuk edecektir.
Deccalizm olan komünizm ile mücadele de Hristiyan ve İslam alemi birlikte ve ittifak
ile hareket etmişlerdir. Soğuk savaş dönemi incelenirse bu mesele daha iyi anlaşılır.
"Îsevîlerin hakiki dindarları” ya da “hakiki İsevi” tabirlerini iki şekilde anlamak
mümkündür. “Müslüman İsevîleri” tabirini de bu kapsamda değerlendirmek
mümkün.
Birisi, İslam dini ile müşerref olmuş Hristiyanlardır. Yani Hristiyanlıktan İslam’a
geçmiş kesimlere işaret etmek için konulan sembol bir tabirdir. Nasıl Müslüman
Türkler denildiğinde bir kavme atıf vardır, aynı şekilde "hakiki dindar İseviler"
tabirinde de Müslüman İsevilere atıf vardır.
İkincisi, samimi bir şekilde komünizm karşısında mücadele eden dindar, ama
tutucu ve bağnaz olmayan Hristiyanlardır. Bunlar dinin komünizm karşısında
muhafaza olması için İslam ile ittifak ediyorlar. Bu ittifakları belki ahirette karşılıksız
kalmaz, ama onların cennete girmesine yetmeyecektir. Zira cennete ancak İslam
olunca girilebilir. İnsanların iyilikleri cennet için yeterli değildir, iman da lazımdır.
Bir Hristiyan bozuk inançlarını bırakıp İslam’a iman ederse, "İsevi Müslüman’ım"
demesinde bir mahzur yoktur. Biz Müslümanlar halihazırda hakiki Musevi ve İsevi de
sayılırız, zira biz Hazreti Musa ve İsa (as)’in getirdiği dinlerin temel ve esas
kısımlarını zaten kabul ediyoruz, fark sadece zamanın şartlarına göre değişen bir
takım feri hükümlerdedir ki, bu hükümlerde cari olan İslam şeriatıdır ve buna uymak
gerekiyor.
page 1 / 2
Yoksa semavi dinler arasında karma bir din anlayışını tesis etmek sapkınlık ve küfür
olur, bunu iddia edende zaten yok.
(1) bk. Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, Dokuzuncu Kısım.
page 2 / 2
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download