Ses Kısıklığı Dr. Sevtap AKBULUT1, Dr. Elif AKSOY2, Prof. Dr. Ferhan ÖZ2 Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kulak Burun Boğaz Kliniği, İstanbul Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı, İstanbul 1 2 Ses kısıklığı ve disfoni sıklıkla birbirinin yerine kullanılan terimlerdir. Ses kısıklığı hastalar tarafından kullanılan bir tanımlama olup larinks hastalıklarının en önemli semptomudur ve klinisyen tarafından mutlaka dikkate alınmalıdır. Disfoni, sosyal ve profesyonel iletişimi bozacak düzeyde ses kalitesindeki anormallik olarak tanımlanabilir. Ses kısıklığı kategorisine dahil edilen yakınmalar genellikle volüm kaybı, sesin tonunda değişiklik, ses yorgunluğu, takılma hissi ve sesin aralıklı olarak kesilmesi şeklindedir. Vokal kordların vibrasyon fonksiyonunun bozulması veya vokal kord mukozasındaki düzensizlik ses kısıklığına yol açar. Ses kısıklığına yol açan çok sayıda neden vardır (Tablo I). Toplumun yaklaşık üçte biri hayatının bir aşamasında ses kısıklığı sorunu yaşar1. Ses kısıklığı her iki cinsiyet ve her yaş grubunda görülebilen bir semptom olmakla birlikte, öğretmen ve yaşlı yetişkinler gibi belli gruplarda daha sık gözlenir2,3. Hayat ve sağlık kalitesi üzerine olumsuz etkisi dışında üretkenlik ve iş gücü kaybına yol açar4,5. Ses kısıklığına sıklıkla benign ve kendini sınırlayan durumlar neden olmakla birlikte, bazen daha ciddi veya ilerleyici durumların ortaya çıkış semptomu olarak da karşılaşılabilir. Ses kısıklığı şikâyeti bulunan bir hasta değerlendirilirken detaylı bir tıbbi anamnez alınması önemlidir6,7. Anamnezde elde edilen bilgiler ses kısıklığı nedeninin belirlenmesinde veya altta yatan başka bir durumun saptanmasında yararlı olabilir. Yakın zamanda geçirilmiş boyun cerrahisi veya endotrakeal entübasyon öyküsü, boyuna radyoterapi alımı, sigara kullanımı ve mesleki olarak ses kullanımı gibi faktörler tedavi yaklaşımını değiştirebileceği için özellikle gözden geçirilmelidir7. Ses kısıklığı bulunan hasta larinksin görüntülenmesi için bir KBB hekimine her zaman refere edilebilir. Ancak üç aydan daha uzun zamandır süren ses kısıklığı bulunan hastalarda veya, süreden bağımsız olarak, altta yatan ciddi bir durumdan şüphelenilen hastalarda larinksin görüntülenmesi mutlak gereklilikdir (Tablo II)7. Larinksin muayenesi ayna veya rijid endoskopla ağız yolundan veya fleksibl fiberoptik nazofaringolaringoskop ile burun yolundan yapılabilir. Laringostroboskopi ile vokal kordların vibrasyonu görüntülenerek, fonasyon sırasında hem Tablo 1. Ses Kısıklığı Nedenleri Organik Ses Kısıklığı Nedenleri Fonksiyonel Ses Kısıklığı Nedenleri İnfeksiyöz Enflamatuar Akut viral larinjit Bakteriyel trakeit/larinjit Larengotrakeobronşit Psikojenik Disfoni (Histerik Afonisi) Non-infeksiyöz Enflamatuar Larengofarengeal reflü Sigara irritasyonu Kronik öksürük Travma (Dıştan gırtlağa gelen travma) Habitüel Disfoni Ventriküler Disfoni Tümörler Benign (kord vokal nodülü, kistler, polipleri, papillomlar, kondromlar, lipom, hemanjioma, nörofibrom) Malign Sistemik Hormonal bozukluklar (hipotiroidi, virulizasyon) Otoimmun hastalıklar (romatoid artrit, sistemik lupus eritematozus, sarkoidoz, Wegener granülomatozu, tüberküloz, sifiliz, amiloidoz, pemfigus) Klinik Gelişim 83 2012; 25: 83-86 Tablo 2. Altta yatan ciddi bir sebepten şüphelenilmesi gereken durumlar7 Sigara veya alkol kullanım öyküsü bulunan ses kısıklığı Boyunda kitlenin eşlik ettiği ses kısıklığı Hemoptizi, disfaji, odinofaji, otalji veya hava yolu problemi ile birlikte olan ses kısıklığı Nörolojik semptomların eşlik ettiği ses kısıklığı Açıklanamayan kilo kaybı ile birlikte ses kısıklığı Giderek kötüleşen ses kısıklığı İmmün yetmezliği olan hastada ses kısıklığı Ses kısıklığı ve olası yabancı cisim aspirasyonu öyküsü Yenidoğanda ses kısıklığı Cerrahi (entübasyon veya boyun cerrahisi) sonrası düzelmeyen ses kısıklığı anatomik hem de fonksiyonel değerlendirme yapılması sağlanır8,9. Ses kısıklığı şikayetleri larinks muayenesi ile orantılı değilse laringostroboskopi yapılmalıdır. Enflamasyon Toplumda görülen ses kısıklığının en sık sebebi akut larinjittir. Çoğunlukla viral üst solunum yolu enfeksiyonuna bağlı gelişir. Enfeksiyon dışında sesin aşırı kullanımı veya yanlış kullanımı gibi travmatik nedenlerle de ortaya çıkabilir. Larinks muayenesinde vokal kordlarda hiperemi, ödem, koyu kıvamlı sekresyon varlığı gözlenir. Akut larinjit kendi kendini sınırlayıcı bir enfeksiyon olup 7-10 gün içerisinde düzelir. Tedavide ses istirahati, bol sıvı alımı, buhar uygulaması ve sekresyonları yumuşatmak için mukolitik kullanımı önerilir10. Bakteriyel enfeksiyonlara sekonder ortaya çıkan larinjitler dışında akut larinjitte antibiyotik tedavisinin yeri yoktur. Ses kısıklığı ile başvuran hastalarda rutin olarak ampirik antibiyotik kullanımı önerilmemektedir7. Kronik larinjit: sigara kullanımı, uzun süreli irritan maruziyeti, vokal overuse ya da vokal misuse, kronik rinosinüzite sekonder postnazal akıntı veya laringofarengeal reflüye bağlı olarak gelişir. Muayenede vokal kordlarda hiperemi, ödem, vasküler ektazi ve hipertrofi gözlenir. Kronik larinjit tanısı konulurken çok dikkatli olunmalı, ses kısıklığına neden olabilecek diğer sebepler ekarte edilmeden kronik larinjit tanısı konulmamalıdır. Tedavide buhar uygulaması ve nemlendirme, irritan faktörlerin ortadan kaldırılması, reflü larinjiti varsa reflünün tedavi edilmesi ve ses terapisi kullanılır10. Reflü larinjit: Gastroözofageal reflü (GÖR) mide içeriğinin özofagusa geri akımıdır. Bazı durumlarda mide içeriği larinks ve farinkse ulaşır, bu durum laringofaringeal reflü (LFR) olarak adlandırılır. LFR ve GÖR 84 hastalarının şikayetleri de farklıdır. Önemli bir çalışma göstermiştir ki reflüsü olan otolaringoloji hastalarının %100’ü ses kısıklığından şikayetçi iken sadece %6’sı göğüste yanmadan şikayetçidir. Buna karşılık, reflüsü olan gastroenteroloji hastalarının %89’unda göğüste yanma şikayeti saptanırken hiçbir hasta ses kısıklığından şikayetçi olmamıştır11. Reflüye bağlı ses problemleri, ya asidin doğrudan irritatif etkisiyle, ya da boğaz, larinks ve boyun kaslarının aside karşı refleks olarak kasılması ve sertleşmesiyle ortaya çıkar. Boğazda bir şey varmış hissi, kronik hale gelmiş reflü larinjit nedeniyle oluşabilir. Bu duruma ikincil olarak gelişen salgı artışı, tekrarlayan, hatta alışkanlık haline gelebilen boğaz temizlemeye neden olabilir. Gırtlak çevresinde kas gerginliğinin artması, istenen kalitede sesin çıkarılmasında güçlüğe ve yutma zorluğuna yol açabilir. Özellikle geceleri reflü şikayeti olan kişi, boğazda yanma hissi ve kötü kalitede bir ses ile uyanabilir. Reflünün yemek borusu üzerine etkisi yıllardır bilinse de, ses üzerine olan etkisi son yıllarda yeni yeni araştırılmaya başlanmıştır. Sıradan reflü hastalarında sıklıkla görülen, göğüste, özellikle substernal bölgede hissedilen yanma hissi reflü larinjit hastalarında çok sık olarak izlenmeyebilir. LFR tedavisi kronik uzun süreli bir tedavidir. Laringeal mukozanın 24 saat asid supresyonuna ihtiyacı olması nedeniyle günde iki kez proton pompa inhibitörü (PPI) tedavisi tercih edilmektedir. Ek olarak tüm LFR hastalarının diyet ve hayat tarzı değişiklikleri konusunda yönlendirilmesi gereklidir12. Vokal Nodüle Vokal kordların 1/3 ön-orta birleşim yerinde, daima bilateral ve genellikle simetriktirler (Resim 1). Sesin aşırı veya kötü kullanımı gibi ses travması sonucu gelişir. Sıklıkla şarkıcı, spiker, öğretmen, din görevlisi gibi profesyonel ses kullanıcılarında görülür. 4-10 yaş arası çocuklarda ses kısıklığının en sık sebebidir13,14. Tedavisi ses terapisidir. Çocuklarda terapide ailenin de bilgilendirilmesi ve eğitilmesi amaçlanır. Vokal Polip/Vokal Kist Vokal kordun en sık rastlanılan benign lezyonlarından biridir. Vokal kord üzerinde düzgün yüzeyli polipoid kitle ya da vokal kord içerisinde mukoza altında düzgün yüzeyli kist şeklindedir (Resim 2 ve 3). Tipik olarak tek taraflı olup karşı tarafta reaktif bir lezyonla birlikte görülebilir. Sesin kötü kullanımı oluşmasında etkendir. Tedavisi mikrolaringoskopik cerrahi ile birlikte ses terapisidir13,14. Reinke Ödemi Vokal kordların polipoid dejenerasyonudur (Resim 4). Sıklıkla sigara kullanımı, kötü ses hijyeni ve laringofarengeal reflü ile birliktedir. Tedavide öncelikle etyolojik faktörlerin eliminasyonu gereklidir. Gerektiğinde mikrolaringoskopik cerrahi uygulanabilir13. Klinik Gelişim S. AKBULUT, E. AKSOY, F. ÖZ ma). Sıklıkla bir üst solunum yolu enfeksiyonundan veya laringofarengeal reflü ile ilintili olarak ortaya çıkar. Altta yatan psikopatolojiye bağlı olarak ortaya çıkan konversiyon hastalığı ile de ilgili olabilir. Tedavisi ses terapisi ve gereğinde psikolojik tedavinin birlikte yürütülmesidir15,16. Vokal Kord Paralizisi Resim 1: Bilateral vokal nodüller. Vokal kord paralizisi tek veya çift taraflı olabilir. Etyolojisinde çok çeşitli faktörler rol oynar: Özefagus, tirod bezi, üst mediasten ve akciğer neoplazmları; mediastendeki tüberküloz, sarkoidoz gibi inflamatuar hastalıklar; en sıklıkla tiroidektomi olmak üzere, özefagus, kalp, akciğer cerrahileri ile ilişkili iyatrojenik travma; mediastinal radyoterapi; kafa tabanı neoplazmları; santral sinir sistemi patolojileri; idiyopatik. Vokal kord paralizilerinin çoğu idiyopatiktir17,18. Ancak larinks mauyenesi ile tanı konduktan sonra etyolojik araştirma mutlaka yapılmalıdır. Akciğer grafisi, boyun ve mediasten tomografisi, kafa kaidesi ve kraniyal MRİ ile olası sebepler ekarte edilmelidir. Vokal kordların pozisyonu semptomları ve semptom şiddetini etkiler. Tek taraflı paralizilerde ses kısıklığı ve aspirasyon sorunu olabilir. Hastanın ses beklentisi ve vokal kordun durumuna bağlı olarak tedavi yöntemine karar verilir. Enjeksiyon laringoplasti (Vokal kord içerisine yağ, kollajen, hyaluronik asit gibi maddelerin enjeksiyonu) veya medializasyon laringoplasti (tiroid kartilaj üzerinde açılan bir pencereden vokal kordun medialize edilmesi) ile vokal kord orta hatta yaklaştırılır19,20. Resim 2: Sağ vokal kord 1/3 orta bölümde geniş tabanlı hemorajik polip, abduksiyon Bilateral vokal kord paralizisinde ses fonksiyonu belirgin olarak bozulmayabilir, ancak kordlar orta hatta fikse olduğu için dispne şikayeti ön planda olur. Bu hastalarda endoskopik veya eksternal yaklaşımlarla aritenoidektomi, kord vokal lateralizasyonu, posterior kordektomi, trakeotomi gibi tedavi seçenekleri mevcuttur21. Larinks Kanseri Larinksin en sık görülen malign tümörü yassı hücreli karsinomdur. Yüzde 98'i erkeklerde görülür. Kadınlarda Resim 3: Sağ vokal kord 1/3 orta bölümde geniş tabanlı hemorajik polip, adduksiyon Fonksiyonel Disfoni/Afoni Normal ses oluşumu için gerekli olan larinks ve solunum sistemi koordinasyonun bozulması ile ortaya çıkan ses kısıklığı ya da sesin hiç çıkmamasıdır (fısıltı ile konuşKlinik Gelişim Resim 4: Bilateral reinke ödemi 85 2012; 25: 83-86 2. Coyle SM, Weinrich BD, Stemple JC. Shifts in relative prevalance of laryngeal pathology in a treatment seeking population. J Voice 2001; 15: 424-40. 3. Smith E, Kirchner HL, Taylor M, et al.Voice problems among teachers: differences by genderand teaching characteristics. J Voice 1998; 12:328-34. 4. Cohen SM, Dupont WD, Courey MS. Quality of life impact on nonneoplasticvoice disorders: a meta analysis. Ann Otol Rhinol Laryngol 2006; 115: 128-34. 5. Beninger MS, Ahuja As, Gardner G, et al. Assessing outcomes for dysphonic patients. J Voice 1998; 12: 540-50. 6. Simpson CB, Fleming DJ. Medical and vocal history in the evaluation of dysphonia. Otolaryngol Clin North Am 2000; 33(4): 719-30. 7. Schwartz SR, Cohen SM, Dailey SH, et al. Clinical practice guideline:Hoarseness (Dysphonia). Otolaryngol Head Neck Surg 2009; 141: 1-31. 8. Rosen CA. Diagnostic laryngeal endoscopy. Otolaryngol Clin North Am 2000; 33(4): 751-8. Resim 5: Larinks her iki kord yerleşimli kitle (Yassı hücreli karsinom). sigara kullanımın artması ile kadın hastalarda artış görülmektedir. Etyolojisinde sigara kullanımının ve alkol tüketiminin önemli yer tuttuğu gösterilmiştir22,23. Larinks kanseri sigara içmeyenlerde son derece seyrektir. Hastalığın seyri ve semptomları kanserin geliştiği anatomik bölgeye göre değişiklik gösterir. Anatomik olarak larinks supraglottik, glottik ve subglottik olarak üç bölgeye ayrılır. Ülkemizde en sık supraglottik bölge kanserleri görülmektedir24. Larinks kanserlerinin başlıca semptomu ses değisikliğidir (Resim 5). Supraglottik tümörlerde genellikle mekanik etkiyle boğuk ses ortaya çıkar, ek olarak yutma zorluğu veya yutma sırasında ağrı, ya da refere otalji eşlik edebilir. Glottik tümörlerde esas olarak vokal kordlar tutulduğu için ses kısıklığı temel semptomdur. Subglottik tümörlerde ise ses kısıklığı ve hava yolu obstrüksiyonu semptom olarak gözlenir. Larinks indirekt ayna veya endoskoplarla muayene edildikten sonra, lezyon sınırlarının değerlendirilmesi ve biyopsi alınması amacıyla direkt laringoskopi yapılır. Larinks kanserinin tedavisi yerleşim yeri ve hastalığın evresine gore değişir. Erken evre tümörlerde, endoskopik cerrahi, CO2 lazer ile eksizyon, parsiyel larenjektomi veya radyoterapi ile hastalık başarılı bir şekilde tedavi edilebilir. İlerlemiş lezyonlarda total larenjektomi gerekir. Son yıllarda larinksin korunmasına yönelik olarak total larenjektomi gereken olgularda kemoterapi-radyoterapi protokolleri tedavide uygulanmaktadır25-27. Kür şansının bulunması ve fonksiyonları koruyan cerrahi tekniklerin varlığı larinks kanserlerinde erken tanı ve tedaviyi çok önemli kılmaktadir. Lezyonların çoğu erken dönemde semptom verdiğinden erken tanı mümündür. Ancak hastaların trakeostomi deliği ve sesi kaybetme korkuları hekimden kaçmalarına ve ilerlemiş lezyonlarla tekrar başvurmalarına neden olmaktadır. Hekim bu konuda hastayı bilgilendirmeli ve yönlendirmelidir. Kaynaklar 1. Roy N, Merrill RM, Gray SD, et al. Voice disorders in the general population: prevalance, risk factors, and occupational impact. Laryngoscope 2005; 115: 1988-95. 86 9. Sataloff RT, Spiegel JR< Hawkshaw MJ. Strobovideolaryngoscopy: results and clinical value. Ann Otol Rhinol Laryngol 1991; 100: 725-7. 10. Dworkin JP. Laryngitis: types, causes, and treatment. Otollaryngol Clin North Am 2008; 41: 419-36. 11. Koufman JA, Aviv JE, Casiano RR, Shaw GY. Laryngopharyngeal reflux: Position statement of the committee on speech, voice and swallowing disorders of the American Academy of OtolaryngologyHead and Neck Surgery. Otolaryngol Head Neck Surg 2002; 127: 32-5. 12. Postma GN, Johnson LF, Koufman JA. Treatment of laryngopharyngeal reflux. ENT J 2002; 81(suppl 2): 24–6. 13. Dikkers FG, Nikkels PG. Lamina propria of the mucosa of benign lesions of the vocal cords. Laryngoscope 1999; 109(10): 1684-9. 14. Rosen CA, Lombard L, Murry T. Acoustic, aerodynamic and videostroboscopic features of bilateral vocal fold lesions. Ann Otol Rhinol Laryngol 2000;109:23. 15. Ramig LO, Verdolini K. Treatment efficacy: voice disorders. J Speech Lang Hear Res 1998; 12: 540-50. 16. American Speech-Language-Hearing Association. The use of voice therapy in the treatment of dysphonia. 2005.http://www.asha.org/ docs.html/TR2005-00158.html. 17. Ramadan HH, Wax MK, Avery S. Outcome and changing cause of unilateral vocal cord paralysis. Otolaryngol Head Neck Surg 1998; 118(2): 199-202. 18. Lo CY, Kwok KF, Yuen PW. A prospective evaluation of recurrent laryngeal nerve paralysis during thyroidectomy. Arch Surg 2000; 135: 204-7. 19. Rosen CA. Phonosurgical vocal fold injection: Procedures and materials. Otolaryngol Clin North Am 2000; 33:1087. 20. Chester MW, Stewart MG. Arytenoid adduction combined with medialization thyroplasty: An evidence based review. Otolaryngol Head Neck Surg 2003; 129: 305-10. 21. Segas J, Syavroulakis P, Manolopoulos L et al. Management of bilateral vocal fold paralysis: Experience at the University of Athens. Otolaryngol Head Neck Surg 2001; 124: 68-71. 22. Koufman JA, Burke AJ. The etiology and pathogenesis of laryngeal carcinoma. Clin North Am 1997; 30(1):1-19. 23. Jemal A, Thomas A, Murray T et al. Cancer statistics, 2002. CA Cancer J Clin 2002; 52(1): 23-47. 24. Hoşal AS. Ses Kısıklığı. Önerci M ed, Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Tanı ve Tedavide İlk Adım. Ankara, Matsa Matbaacilik, 2002; 119-122. 25. Topuz B. Baş ve Boyun Hastalıklarında Öykü ve Muayene. Çelik O ed, Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Baş Boyun Cerrahisi. Istanbul, Turgut Yayıncılık, 2002: 515-6. 26. Hinerman RW, Mendenhall WM, Amdur RJ et al. Early laryngeal cancer. Curr Treat Options Oncol 2002; 3(1): 3-9. 27. Strome SE, Weinman EC. Advanced larynx cancer. Curr Treat Options Oncol 2002; 3(1): 11-20. Klinik Gelişim