Müslümanlığımızla yüzleşme

advertisement
On5yirmi5.com
Müslümanlığımızla yüzleşme
Giderek argümanlarımızın gençlerin dilinden uzaklaştığını
görüyorum."Müslümanlığımızın görünen yüzüyle" yüzleşmeye giderek daha çok
gecikiyoruz. Dünyada dinin ön planda olduğu bütün İslam toplumlarında yaşananlar
hepimizin meselesi olmalı.
Yayın Tarihi : 28 Ocak 2017 Cumartesi (oluşturma : 10/20/2017)
Ayşe Böhürler Yenişafak gazetesindeki yazısında : "Müslümanlığımızın görünen yüzüyle
yüzleşmeye gecikiyoruz" dedikten sonra ABD'de yiki akademisyenin yaptığı ilginç araştırma
sonucunu aktarıyor.; " ABD'de iki akademisyen, Kur'an ve Sünnetin bir devletten beklediği değerleri
göz önüne alarak değerlendirmeler yapmış. En İslami devlet sırasıyla Yeni Zelanda, Lüksemburg ve
İrlanda çıkmış. 200 devletin içine 33. sırada Malezya ve 48. sırada Kuveyt olmak üzere bir kaç İslam
ülkesi girebilmiş..." İşte Böhürler'in o yazısı...
Evetçiler, hayırcılar ve kendi içlerindeki kavgaya ilişkin bir not düşmek isterim. "Evet"çilerin içinde
"Evet vereceğiz ama mutmain değiliz"diyen insanlar da var.
Endişeleri "değerli" veya "değersiz"olarak yaftalamadan dikkate alınmalı. Ayrıca burada suçu "o
insanlar"da, endişelerini ifade etmelerinde değil bu meselenin anlatımındaki ya da kendilerini bu işin
müdafii ilan eden kişilerin bu kesim nezdindeki itibarında da aramak lazım.
Nesiller değişiyor elbette! Yeni ve çok değerli yazarlar ortaya çıkıyor ama bir kitlenin bir yazarı
kanaat önderi görüp ona güven duyması pek çok farklı türden birikim ve tecrübe ister. Bir de
sevilmesi gerekiyor ayrıca. Muhafazakar kesimin karşısına da savunmak üzere çıkartılan tiplere
siyasetin yanı sıra ilkesel olarak da bir bakmak gerekir.
Türkiye'nin yönetim krizinin aşılması gerektiğine inanıyorum. Bunun zamanının geldiğini ve hatta
geçtiğini bile düşünüyorum. Ama bunun anlatılma sürecinde öncelikle iktidarın kendi kitlesini
dikkate alması ve ayrıştırmaması gerekir. Muhafazakar kesimde medya üzerinde "kişiselmiş" gibi
görünen ama altta ciddi bir buzdağı barındıran tartışmalarına bakarak bu uyarıyı yapmak istedim.
***
Epeydir evimizin içinden bir tartışmaya dair yazmak istiyordum.
Giderek argümanlarımızın gençlerin dilinden uzaklaştığını görüyorum.
"Müslümanlığımızın görünen yüzüyle" yüzleşmeye giderek daha çok gecikiyoruz. Dünyada dinin ön
planda olduğu bütün İslam toplumlarında yaşananlar hepimizin meselesi olmalı. Bu yaklaşımla
ABD'de iki akademisyen, Kur'an ve Sünnetin bir devletten beklediği değerleri göz önüne alarak
değerlendirmeler yapmış. En İslami devlet sırasıyla Yeni Zelanda, Lüksemburg ve İrlanda çıkmış.
200 devletin içine 33. sırada Malezya ve 48. sırada Kuveyt olmak üzere bir kaç İslam ülkesi
girebilmiş. Akademisyenlerin kriterleri elbette tartışılır ancak bu sonuç üzerine düşünmeyi de
gerektirir.
***
Nicedir masamın üzerinde okunmak üzere duran "İslam Işığında Müslümanlığımızla Yüzleşme"
isimli kitabı bu gerekçeyle okumaya başlayınca konunun ne kadar elzem olduğunu bir kez daha
gördüm.
Kuramer tarafından yayınlanan kitabın yazarı Ali Bardakoğlu. "İslam ve Modern Dönemde
Müslümanlar", "Günümüzde Dini İlimler", "Kur'an-Sünnet ve Fıkhı Yeniden Düşünmek", "Ahlakın Fıkıh
Kuralları Arasında Buharlaşması", "Türkiye'de İslam İlahiyatı" gibi başlıkların her biri önemle
okunmayı hak ediyor.
Kitabın yazılış gerekçesi ise özetle şöyle: Klasik dini bilgi mirasımızı bugüne taşımada, dünyadaki
baş döndürücü değişim karşısında tutum belirlemede, Kur'an ve Sünnet'i anlamada, İslam'ın
evrensel davetini algılamada ve temsilde ciddi sorunlarımız olduğu aşikar. Daha da acısı bütün
bunların faturasının İslam'a çıkarılması ve yeni nesillerin bunlardan olumsuz etkilenmesidir. Böyle
olunca mevcut bilgilerimiz ve anlayışımız, bizi buraya getiren sebepler üzerinde durulması; ardından
da bunlar üzerine –can sıkıcı da olsa- bazı soruların cesaretle sorulması gerekir. Nerede ne tür kayıp ve zaaflarımızın bulunduğunu, nasıl savrulmalar yaşadığımızı bunların tamir ve
telafisine kültürel birikimimizin yeterli olup olmadığı, yeterli değilse neden yetersiz kaldığını sorular
yardımıyla netleştirmek zorundayız. Dünyada saygın biçimde var olmak için zengin yeraltı kaynaklarının, insan sayısının ve geniş
coğrafyalara sahip olmanın yetmediğini birlikte gördük… Hem sahip olduklarımızın kıymetini bilmek
hem de yaşadığımız sorunlarla yüzleşmek, olup bitende ötekinin ve kendi yapıp ettiklerimizin payını
soğukkanlı bir şekilde anlamaya çalışmaktan geçer.
Genelde İslam dininin ve özellikle fıkhın klasik öğretisinin sosyal değişim karşısındaki tavrını
tartışırken, fıkhın değişime açık olduğunu kanıtlarken, Hz. Ömer'in müellefe-i kulübe zekat
vermeyişini, fethedilen Irak topraklarına uyguladığı farklı statüyü, kıtlık yıllarında hırsızların ellerini
kesmeyişini örnek veririz. Bu hukuk tarihi açısından belli bir fikir verse de günümüzdeki sosyal
değişim talebinin gerçek cevabı değildir.
Hatta bu açıklama tarzı...
yazının devamını okumak için...
Bu dökümanı orjinal adreste göster
Müslümanlığımızla yüzleşme
Download