94 Fert’ten Cemââte, Cemâât’ten Devlete Geçişin İlk Adımı: Hicret da Efendimiz orada kalıyordu. Hz. Ebubekir ise, Hubeyb b. İsâf’ın misafiri idi. Resûlûllah Sallâllahu Aleyhi ve Âlihi ve Sellem Efendimizin Sevr’den Medine’ye müteveccihen ayrılmasından ve Efendimizin emirlerini ve verdiği vazifeleri yerine getirdikten sonra, gündüzleri gizlenmek, geceleri de yaya olarak yürümek suretiyle Mekke’den Medine’ye hicret eden Hazret-i Ali ise, Kuba köyünde iken, Resûl-ü Ekreme kavuşmuş ve Efendimizle birlikte Gülsüm b. Hidm’in misafiri olmuştur...297 Ayakları yürümekten çatlamış ve yürümekten artık takati kesilmiş olan Hazret-i Ali’yi görünce, Allah’ın Resûl’ü ağlamaya başlamış ve kucaklayarak çatlayan yerlere mübarek tükürüğünü sürmüş, bundan dolayı da Hazret-i Ali, şehid edilinceye kadar ayaklarında hiç bir sızı ve ağrı duymamıştır.298 İki cihanın serveri olan Resûlûllah (asm) Efendimizin Mekke’den çıktığını haber almış bulunan Medineli müslümanlar (Ensar); geleceğini tahmin ettiği günler, dışarı yahut damların üzerlerine çıkar ve Mekke yolunu büyük bir aşk ve heyecanla gözetler, bu kutlu visâl gününü beklerlerdi. Yine böyle bir gün, aniden kal’a burcuna çıkarak gözetleme işine katılan bir Yahudi’nin, “Ey ben-i Kayle! (Ensar) beklediğiniz geldi!” nidasını işiten ve silâhını alan müslümanlar o tarafa koşar… Efendimizin Kuba’ya dönmesi üzerine de o tarafa doğru yönelirler ve Âlemlerin Efendisine tebrikler, hoşâmedîler ve ta’zimler sunarak, her tarafı tekbir sesleriyle ve 297 298 İbn-i Hişam: 2/161; Asr-ı Saadet: 1/201; Tecrid-i Sarih: 10/104-105; İslam Tarihi (Medine Devri): 1/612; Tabakat: 1/233; İstiâb: 1/42. İbnu’ul-Esir (Terc.): 2/107; İbn-i Hişam: 2/161; Asr-ı Saadet: 1/201; İslam Tarihi (Medine Devri): 1/12; Üsd’ül-Gâbe: 4/19.