Danışma Meclisi B : 137 Çok ciddî bir kıtlık olduğunu varsayalım veya tam tersine çok bol mahsul elde eddildiğini düşünelim memlekette. Devlet, «Piyasaya para çıkmasın, üreti­ cinin elinden bütün bu mahsulü almayalım, enflas­ yona yol açmayayım, istikrarı korumak benim için ön şarttır» deyip de mahsulleri köylümüzün elinde mi bırakacaktır? Yahut, yakında yaşadık, bir banker olayı oldu; sosyal bir felakete yol açacak boyutlara vardı. Dev­ let burada «Ne yaparsanız yapın vatandaşlar, ben hiçbir şey yapmıyorum» diyebilir miydi? Diyemedi de. tşte, bunun önlenmesinin yollarını aradı. Bu noktalarda, devrevî olarak istikrardan ayrıl­ mış da olabilir; fakat buna mecbur olunan haller ola­ bilir. O nedenle bir Anayasal zorunluluk gibi istik­ rar konusunu buraya koymanın zaman zaman sakın­ calı olabileceğini düşündüğüm için, önergemi bu bi­ çimde formüle ettim. Takdirlerinize arz ederim efendim. Teşekkür ede­ rim. BAŞKAN — Teşekkür ederim Sayın Öney. Sayın Parlak, lehinde buyurun efendim. EVLİYA PARLAK — Sayın Başkan, Danışma Meclisinin değerli üyeleri; Anayasa Tasarısının tümü üzerinde genel düşün­ celerimi arz ederken, aslında bu maddenin, bir talih­ sizlik maddesi olduğunu ve Anayasada yer almaması gerektiğini savunmuştum. Çünkü, biraz önce konu­ şan arkadaşımın ifade ettiği gibi, bir baba elbetteki üstlendiği babalık görevinin en iyisini, en iyi şekilde tümünü yapmak ister. Ancak, arkadaşımızın getirdi­ ği bu önerge ile bu 74 üncü maddede değişiklikler öngörmektedir. 1961 Anayasasının kabulünden sonra da, Anaya­ sada yer alan ve devlete görev olarak verilen, bugün­ kü kadar olmasa da birçok sosyal ve ekonomik ted­ bir, gelen iktidarlar tarafından arzu edilen ve gerçek­ çi bir şekilde maalesef ele alınmamıştır. Anayasa em­ ri olarak belirlenen bu görevleri iktidarlar keyfî uy­ gulamalarıyla arzu ettikleri biçimde işlerine geleni kısmen veya tamamen, işlerine gelmeyenleri ise ma­ alesef ihmal etmişlerdir. Bu, yapmadıkları görevleri de 1961 Anayasasındaki 53 üncü maddeye sığınarak, «Ülkede iktisadî gelişme ve malî kaynaklarımız ye­ terli değildir» şeklinde bir gerekçeye bağlamışlardır. Açıkçası, kendilerine oy kazandıracak görevleri dev­ let görevi olarak yapmışlar, çok oy kazandırmayacak görevleri ise ihmal etmişler ve bu maddedeki gerek­ çeyle de kendilerini savunmuşlardır. Hizmetlerin ve 27 . 8 1982 O:1 görevlerin yapılması, ele alınması iktidarların alacak­ ları oy sayısıyla orantılı olarak ele alınmıştır. Şimdi getirilen 74 üncü madde ise, 1961 Anaya­ sasındaki 53 üncü maddeden de çok daha muğlak bir ifade taşıyor ve iktidarların yorumlarına daha açık ve elverişli bir durum alıyor. 1961 'Anayasasındaki 53 üncü maddede bulunan «tktisadî gelişme» yerine «Ekonomik istikrarın ko­ runması» ifadesi getirilmiştir. Bu kavram ise, takdir edileceği gibi, tespiti ve izahı her zaman gerçekçi ola­ mayan bir ifadedir. Böyle kaldığı takdirde Devlet, Devlet Babalığını istenilen gerçekçi bir yaklaşımla yapamayacaktır. Sayın Öney arkadaşımızın bu muğlak ve iktidar­ larca arzu edildiği zaman gerekçe gösterilebilecek bu ifadeyi maddeden çıkarmasını öngören önergesinde, sorunlara daha gerçekçi, bilimsel ve planlı bir yakla­ şımla eğilinmesini sağlayacak nitelikteki şu ifade ge­ tirilmiştir : «Ülkenin tüm potansiyelini ve kaynak­ larını en üst düzeyde değerlendirmek için her türlü tedbiri alarak, sağlayabileceği malî imkânlarının ye­ terliği ölçüsünde yerine getirir» ifadesini getirmekle gelecekte daha güvenilir bir planlamanın yapılması sağlanmış olacaktır. Sayın Başkan, çok değerli üyeler; Hepimizin gururla ve mutlulukla bu Tasarıda yer aldıklarını ifade ettiğimiz çok sayıdaki sosyal ve eko­ nomik tedbirlerin devlet baba tarafından ülkenin bü­ tün potansiyeli ve kaynaklarının en üst düzeyde de­ ğerlendirilip her türlü tedbiri alındıktan sonra malî imkânlar ölçüsünde gelecekte iktidarlarca keyfî de­ ğil, gerçekçi, planlı ve bilimsel bir bakışla her kesi­ me ve her bölgeye dengeli bir şekilde en azamî se­ viyede götürebilmesine anayasal güvence sağlayacak bulunan bu önergenin Yüce Komisyonumuz ve de­ ğerli Kurulumuzca kabul buyurulması gerektiğini arz etmek istiyorum. Saygılarımla sunarım. (Alkışlar) BAŞKAN — Teşekkür ederim Sayın Parlak. RECAÎ IBATORAIJP — Sayın Başkan, ben de lehinde söz rica ediyorum ve konuştuktan sonra da kendi önergemi geni alacağım efendim. 'BAŞKAN — Kendi önergenizi geri alacaksınız. Buyurun Sayın Baturalps RECAÎ B A T U R A I J P — Sayın Başkan, değerli arkadaşlarını; (Bu hafta içerisinde ««Üçüncü ıkısım» altında sos­ yal ve elkonomıik haklar ve ödevler ıkonusu incelen­ di, şekillendirildi, sonuca varıldı ve bunların sonun27 —