âlem bir temaşagah imiş

advertisement
ÂLEM BİR TEMAŞAGAH İMİŞ
Perşembe, 02 Mayıs 2013 13:58
Efendimizi (S.A.V.) Sevmek, Sünnet-i Seniyye’ye Tabi Olmaktır.
Sünnet sözcüğü kelime manası itibari ile “yol”, “istikamet” manalarına gelmektedir. Istılahatta
Peygamber Efendimizin (S.A.V.) yolu anlamında kullanılmaktadır. Hürmeten “Sünnet-i Seniyye”
kavramı ile dillendirilmektedir ve bu kavram Efendimizin (S.A.V.), hali, sözleri ve fiilleri ile
beslenmektedir. Bu üç menba’dan gelen sünnet-i seniyeler hüküm itibari ile de feraiz, nafile ve
âdât-ı hasene olarak yine üç kısma ayrılır.
Farz ve vacib olan kısmına uymakla bütün müslümanlar mükelleftir. Zira Efendimiz (S.A.V.)
de Kur’an’ın emir ve yasaklarına uymakla mükellef olduğu için hem farz ibadet hem de sünnet
hükmüne bürünüyor. Mesela, farz namazlar, namazların farz ve vacib rükünleri, namazda
Fatiha’nın okunması, bayram namazı, kurban kesmek gibi ibâdât, sünnet-i seniyyenin farz ve
kısmındandır. Bunların ittibaında büyük sevaplar, terkinde ise, azap ve ceza vardır. Nevâfil, yani
nafile olan sünnetlerde ise namazların sünneti, duha, teheccüd gibi namazlar, ramazan ayı
dışında tutulan oruçları sayabiliriz. Bu kısım sünnetlere ehl-i iman emr-i istihbabî (müstehab
olması) cihetiyle yine mükelleftir. Terkinde ceza ve azap yoksa da; büyük kâr ve o sünnetin
nurundan istifadesiz kalmak vardır.
Bu açıklamalar ışığında, çalışmamızda üzerinde durmayı niyet ettiğimiz ana husus, Efendimizi
(S.A.V.) sevmenin yükümlülüklerini bir kez daha vurgulamaktır. Bu satırın yazarı olan fakir,
Peygamber Efendimizin (S.A.V.), örnek ahlakı, yaşayışı ve diğer hassas konularda bilgi
verebilme salahiyetine sahip değildir. Bu sebeple çalışmamızın asıl amacı sadece, Büyüklerin,
Efendimizi (S.A.V.) sevmenin getirdiği sorumluluklar hususunda işaret ettiği hususları bir kez
daha eksik olsa da vurgulama çabasıdır.
1/5
ÂLEM BİR TEMAŞAGAH İMİŞ
Perşembe, 02 Mayıs 2013 13:58
Özellikle son dönemde Türkiye’nin Ortadoğu’da artan stratejik önemine binaen diğer
Müslüman ülkelere rol model teşkil ettiği yönünde yapılan tüm kampanyalar, insanımızı
modernleşme bağlamında farklı bir kültür ile harmanlanma sonucuna doğru iteklemektedir.
Bunun olumsuz bir tezahürü olarak “Ilımlı İslam” modeli adı altında yeni bir sistem
oluşturulmaktadır. “Ilımlı İslam” anlayışına paralel olarak da “Ilımlı Müslüman” modelleri ile
karşılaşmaktayız. Tesettür anlayışının ciddi biçimde sekteye uğraması, bayanların sosyal
hayatın her alanında erkeklerden daha fazla rol alması, aile hayatının ciddi biçimde yara alması
ve nihayetinde din anlayışının yumuşatılması sonuçları ile yüzyüze kalmaktayız. Bu değişime
maruz kalanların, dini olması gerektiği gibi yaşamaya çalışanlar ile çatışması da daha farklı
sorunları beraberinde getirmektedir.
Bahis mevzu sıkıntıların en can alıcı noktası, İslam’ın ılımlaştırılma sürecinde kuralların da
yumuşatılmaya çalışılmasıdır. Bugün muhafazakâr olduğunu belirten kişilerin birçoğu
ılımlaştırılmış İslam modeli ile uyumlu bir yaşam sürmektedir. Yani hem muhafazakâr olup hem
de nefsin istek ve arzuları sorgusuzca karşılarken, herhangi bir hicap duyulmamaktadır.
Belki katı bir yaklaşım olarak algılanabilir ancak Kutsal bir Kitap ile sınırları çizilen, içtimai
hayatın her alanına dair soru ve cevaplara ulaşılabilen, tüm insanlığa gönderilmiş bir
Peygamber vasıtası ile soru işaretleri giderilen, Allah dostları ve Mürşid-i Kamiller aracılığı ile
yol gösterilen, kısacası hükümleri ve çerçevesi net bir biçimde çizilmiş olan bir dinin mensupları,
nasıl olurda yenidünya düzenine ayak uyduracak bir model ortaya koyup, bunu yaşam biçimi
haline getirebilirler?
Yine bu süreçte en ilginç konulardan birisi ise, Mevlana, Şems ve Yunus Emre gibi Hak
Dostlarının, güzel bir gelişmedir ki ciddi ilgi görmesi, insanların sosyal medya aracılığı ile sürekli
2/5
ÂLEM BİR TEMAŞAGAH İMİŞ
Perşembe, 02 Mayıs 2013 13:58
maneviyata ilişkin sözler paylaşmasıdır. Ancak maalesef bu sözlerin manasına dalıp, yaşam
biçimimizde farklı güzelliklerin yetişmesine izin verememekteyiz ve bu sözler, kendimizi
kandırmaktan, popülarite uğrunda heba edilmekten, hamasi nutuk hükmünden bir adım öteye
gidememektedir.
İşte tam bu noktada, özellikle Efendimize (S.A.V.), kutlu doğum ve benzeri programlarda olan
ilgi, hakikaten oldukça güzel bir gelişmedir. Ancak unutulmamalıdır ki, Efendimize (S.A.V.) olan
sevgi, sözler yanında fiili olarak da gösterilmelidir. Zira O’na (S.A.V.) olan sevgimiz, Sünnet-i
Seniyye’ye tabi olmak ile yerleşecektir.
Bu konu hususda Ayet-i Kerimede Buyrulur: “Ey îmân edenler! Allâh’a itâat edin ve
Peygamber’e itâat edin ki amellerinizi boşa çıkarmayın!”(Muhammed, 33). Yine başka bir Ayet-i
Kerimede de şöyle buyrulur: “…Rasûl size ne verdiyse onu alın! Size neyi yasakladıysa ondan
da kaçının ve Allah’tan korkun!..” (el-Haşr, 7)
Efendimiz (S.A.V.) ise; “Kim benim sünnetimi ihya ederse, beni ihya etmiş olur. Kim beni ihya
ederse, cennette benimle beraber olur.” buyurmuşlardır.
3/5
ÂLEM BİR TEMAŞAGAH İMİŞ
Perşembe, 02 Mayıs 2013 13:58
Bu bağlamda Muhterem Osman Nuri Topbaş Hocaefendi ise; “Muhabbetin derecesi, eserinde
tecellî eder. Efendimiz’e olan muhabbetimiz, Sünnet-i Seniyye’nin gönül feyziyle
yaşayabildiğimiz nisbettedir. Allah ve Rasûlullah muhabbetini bütün fânî muhabbetlerin üstünde
tutmalı ve son nefesimize kadar bunu devam ettirme vecdi içinde olmalıyız. Zira kulu, Allâh’a
muhabbet deryâsına götürecek olan yegâne rahmet ve muhabbet pınarı, Peygamber Efendimiz
-sallâllâhu aleyhi ve sellem-’dir.” sözleri ile bizlere varılacak hedefi işaret etmişlerdir.
Son olarak bir İslam büyüğü, sünnete bağlılığın ehemmiyetini bir misalle şöyle dile
getirmektedir; “İnsanın Efendimiz’in sünnetlerinden tek tek kopuşu, bir halatın iplerinin tek tek
çözülüp kopması gibidir. Halat, bütün olarak sağlamdır. Ama tel tel sökülürse, o sağlamlıktan
eser kalmaz. Sünnetlerin birer birer hayatımızdan çekilmesi, Allah korusun, ebedi felâhımızı
pamuk ipliğine bağlı hâle getirir.”
Bu bağlamda, insan için imânın da, irfânın da yerlerin de, göklerin de, miracın da, mârifetullah
ve ilm-i ledünninin de kapısı, ancak ve ancak Hazret-i Peygamber Efendimiz’in hâlinden nasip
alabildiği nisbette açılır. Bir temaşagah-ı ala olan dünya ve insan ve hatta her varlığa da,
Efendimizin (S.A.V.) penceresinden bakmak gerekmektedir. Başlığımıza da ismini verdiğimiz
Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri’nin şu şiiri bu durumu ne de güzel betimler;
“Nedir bu ellere ayak
Nedir bu dillere dudak
Aç gözünü ibretle bak
4/5
ÂLEM BİR TEMAŞAGAH İMİŞ
Perşembe, 02 Mayıs 2013 13:58
Alem bir temaşagah imiş”
O halde Efendimiz (S.A.V.) ile yoğrulup, hakiki bir sevgi ile Muhammedî olabilmek, ibadette,
sosyal hayatta, duruşta, mücadelede Muhammedî bir tavır sergilemek gerekmektedir. Bu ise
ancak ve ancak, O’na (S.A.V.), sünnet-i seniyye’ye tabi olmak ve hayatı bu değerler
doğrultusunda tanzim etmekle sağlanabilecektir.
5/5
Download