Question "İslam Cumhuriyeti"

advertisement
Question
"İslam Cumhuriyeti"ni nasıl açıklamaktasınız? Acaba İslam düzenindeki "Cumhuriyet" ile diğer
sistemlerdeki "Cumhuriyet" arasında herhangi bir farklılık var mıdır?
Answer:
a) "Cumhur"; bir hedefi, bir yolu ve bir yöntemi olan halk çoğunluğu anlamına gelmektedir.
Bu yüzden halkın bir kısmına "cumhur" denmemektedir. Aynı şekilde eğer özel bir hedefi olan
her halk grubunun hepsinin farklı hedefleri olursa, bu şekilde olan halka "cumhur" ve bu
duruma da "cumhuriyet" denmez. Yine aynı şekilde eğer bir halk tek bir hedefe sahip olsa
ama resmi hareketleri ve toplumsal ve siyasi yöntemleri önemli bir şekilde birbirinden farklı
olsa yine "cumhuriyet" gerçekleşmez. Buna göre "cumhuriyet"in manasında, bir hedefe ve
toplumsal ve siyasi bir yönteme sahip olmak yer almaktadır. Eğer bu şartlara sahip olan bir
halk ile bir hükümet oluşturulursa "cumhuriyet" gerçekleşmiş olur.
b) "Cumhuriyet" unvanı, bazen sıfat olmadan kullanılmakta ve bazen de "demokratik
cumhuriyet" ve "halk cumhuriyeti" gibi sıfatlarla kullanılmaktadır. Bu iki durumda,
"cumhuriyet"in anlamı zikrettiğimiz şekildedir. Elbette hedef ve yolun belirlenmesi ve
bireylerin ve ona bağlı olan diğer konuların birbirleri arasındaki uyumun nasıl sağlanacağı,
cumhurun kendi elindedir ve bu iş ya doğrudan ya da halk tarafından seçilen milletvekilleri
tarafından gerçekleştirilebilir.
c) Bazen "cumhuriyet" unvanı; halk, Halik ve ilahi ekol gibi sıfatların birleşimi ile
kullanılmaktadır. Örneğin; "Demokratik İslam Cumhuriyeti", "Müslüman Halk Cumhuriyeti" ve
"Müslüman Arap Halkı Cumhuriyeti" şeklinde kullanılmaktadır. Bu durumda "cumhuriyet"in
anlamı; belili bir ekolle beraber veya bu ekolün takipçilerinin sosyal durumları ile beraber - bu
ekolün kanun ve kurallarına dikkat ederek değil - hedef, yol ve nasıl bu hedefe ulaşılacağını
belirleyerek çalışmalarına başlayan ve kendi güçleri ve milli birlikle halkın aldığı kararları
icraata geçiren bir hükümete delalet etmektedir. Bu durumda ilahi kanunların hiçbir payı
yoktur. Ama bazen o kanunun takipçilerinin sosyal durumları göz önünde bulundurulabilir.
İlahi kanunlar göz önünde bulundurulacak olsa dahi, isteği ve oyu doğrultusunda onlara
faydalı olacak konulara özel olacaktır:
<span class='Ayyeh'>﴿ْ‫ﻭَﺍِﺫَﺍ ﺩُﻋُﻮﺍ ﺍِﻟَﻰ ﺍﻟﻠﻪِ ﻭَﺭَﺳُﻮﻟِﻪ ﻟِﻴَﺤْﮑُﻢَ ﺑَﻴْﻨَﻬُﻢْ ﺍِﺫَﺍ ﻓَﺮﻳﻖٌ ﻣِﻨْﻬُﻢْ ﻣُﻌْﺮِﺿُﻮﻥَ * ﻭَﺍِﻥْ ﻳَﮑُﻦ‬
ْ‫ﻟَﻬُﻢُ ﺍﻟْﺤَﻖُّ ﻳَﺎْﺗُﻮﺍ ﺍِﻟَﻴْﻪِ ﻣُﺬْﻋِﻨﻴﻦَ * ﺍَﻓﻰ ﻗُﻠُﻮﺑِﻬِﻢْ ﻣَﺮَﺽٌ ﺍَﻡِ ﺍﺭْﺗَﺎﺑُﻮﺍ ﺍَﻡْ ﻳَﺨَﺎﻓُﻮﻥَ ﺍَﻥْ ﻳَﺤﻴﻒَ ﺍﻟﻠﻪُ ﻋَﻠَﻴْﻬِﻢْ ﻭَﺭَﺳُﻮﻟُﻪُ ﺑَﻞ‬
َ‫<﴾ﺍُﻭﻟٰﺌِﮏَ ﻫُﻢُ ﺍﻟﻈَّﺎﻟِﻤُﻮﻥ‬/span>
"Aralarında hüküm vermesi için Allah’a (Kur’an’a) ve peygambere çağırıldıkları zaman, bir de
bakarsın ki içlerinden bir grup yüz çevirmektedir. Ama gerçek (verilen hüküm) kendi
lehlerinde ise, boyun eğerek ona gelirler. Kalplerinde bir hastalık mı var, yoksa şüphe ve
tereddüde mi düştüler? Yoksa Allah ve Resulünün kendilerine karşı zulüm ve haksızlık
edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, işte onlar asıl zalimlerdir."(1)
d) "Cumhuriyet" bazen İslam sıfatı ile birlikte kullanılmaktadır. İslam, Allah'ın dini olduğu ve
Allah'ın da varlığın aslı ve ortaksız olduğu için İslam dini de halis ve benzersizdir. Akli
delillerden kaynaklanan ve demagojik ve basit düşünce, cahilane adetler, gelenekler, ırk ve
kısacası hak olmayan konulardan kaynaklanan zararlardan korunmuş olan cumhurun
oyu, dini bir kaynak sayılabilir. Muteber nakli delilin kanunların İslami olmasını sağladığı gibi
böylesi bir akli delilin hüccet olması da kanunların İslami olmasını sağlayacaktır.
e) İslam dini önce cumhuriyetle olan irtibatını belirlemiş ve sonra cumhuru ülke eki ile kazanç
kaynakları, dağıtımın nasıl olacağı ve ülke içi ve uluslar arası irtibatların düzenlenmesi gibi
konuları belirlemiştir. İslam dini, cumhurun; vekili, danışmanı, yardımcısı, ortağı ve kefili değil,
velisidir. Rehber, Bilirkişiler Meclisi üyeleri, milletvekilleri ve cumhurbaşkanı da dâhil olmak
üzere İslam Cumhuriyeti'nde yaşayan bütün bireyler, İslam dininin velayeti altındadırlar.
Elbette İslam toplumunun rehberinin "hukuki kimliği" (fıkıh ilmi ve adalet) İslam dininden
başka bir şey değildir ve rehberin kendisi de diğer vatandaşlar gibi kendi hukuki kimliğine
tabidir.
Cumhurun İslam dini ile olan irtibatının nasıl oluğunun açıklanması ile halk çoğunluğunun ilahi
hükümlerle olan bağlantılarının sadece velayet üzerine olduğu anlaşılmaktadır.
f) İslam dini, cumhurun gerçek velisidir ve cumhura velayetin olması için valinin varlığına
ihtiyaç vardır. Bu yüzden Allah-u Teâlâ, masum valileri (Masum İmamları -a.s-) bu amaçla
görevlendirmiştir ve onların bu görevlendirilişleri İslami kaynaklarda geçmektedir. Diğer
taraftan hükümetin gerekliliği, İslam'ın devamının kesin olması ve ilahi hükümler ve
kanunların Masum İmam (a.s) zamanında yürürlükte olması için var olan usuller, İmam Mehdi
(a.f)'nin gaybeti zamanında da söz konusudur. Bu yüzden İslam'ın velayetinin delili, akli ve
nakli delillerdir ve Mehdi (a.f)'nin gaybeti zamanında İslam'ın velayeti masumluk sıfatına sahip
olmasa da adalet nimetinden mahrum değildir.
Buna göre adil bir fakihin velayeti, fıkhın ve adaletin velayetinden kaynaklanmaktadır ve bu
adil fakihin hakiki kimliği de ümmetin diğer bireyleri gibi kendi hukuki kimliğinin velayeti
altındadır.
g) İslam Cumhuriyeti sistemi, İslam dininde "farz-ı ayni"dir. Çünkü rehberlik için bütün şartları
taşıyan fakih, bireysel adalet seviyesinde olsa da İslam hiçbir zaman bir bireyle
toplumda özümsenmez. Ekonomik, kültürel, sosyal, ahlaki, askeri ve siyasi boyutlarda İslam'ın
özümsenmesi, cumhuriyetle oluşan milli iktidar olmadan gerçekleşmez. Bu iktidar, ahlaki ve
kalbi destek olmadan mümkün değildir. Bu yüzden Allah-u Teâlâ, Ulu'l Emiri görevlendirip
Masum Ehl-i Beyt İmamlar (a.s) için velayet karar kılmasının yanı sıra onlara muhabbet
beslemeyi, peygamberliğin ücreti olarak belirlemiştir.
<span class='Ayyeh'>﴿‫<﴾ﻗُﻞْ ﻟَﺎ ﺍَﺳْﺌﻠُﮑُﻢْ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺍَﺟْﺮًﺍ ﺍِﻟَّﺎ ﺍﻟْﻤَﻮَﺩَّﺓَ ﻓِﻰ ﺍﻟْﻘُﺮْﺑٰﻰ‬/span>
"De ki: Ben, buna karşılık sizden, yakın akrabamı/Ehlibeytimi sevmeniz dışında bir ücret
istemiyorum." (2)
Bu şekilde; velayet sistemi, İslami olmayan sistemlerin zararlarından âmânda olacak, İslam'ın
hürmeti korunacak ve İslam düzeninin bütün boyutlarına, İmam (a.s) ve ümmet arasındaki
karşılıklı muhabbet sayesinde velayetten başka hiç bir şeye yer kalmayacaktır. Bu yüzden
İmam Humeyni (r.a) açık bir şekilde şöyle demekteydi: "İslam Cumhuriyeti; ne bir kelime az
(sadece cumhuriyet) ve ne bir kelime fazladır."
h) Vahiy kültüründe, cumhur ilahi bir emanettir ve Müslümanların velisi ve ümmetin imamı,
Allah'ın eminidir ve ilahi emaneti yani cumhuru kâmil bir ilim ve adaletle korumakta,
savunmakta, tamamlamakta ve ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Hz. Musa (a.s) şöyle
buyurmuştur:
<span class='Ayyeh'>﴿ٌ‫<﴾ﺍَﻥْ ﺍَﺩُّﻭﺍ ﺍِﻟَﻲَّ ﻋِﺒَﺎﺩَ ﺍﻟﻠﻪِ ﺍِﻧّﻰ ﻟَﮑُﻢْ ﺭَﺳُﻮﻝٌ ﺍَﻣﻴﻦ‬/span>
"Şöyle sesleniyordu: Ey Allah'ın kulları, bana gelin! Çünkü ben sizin için güvenilir bir
resulüm."(3)
İlahi peygamberlerin en önemli hedefi; insanları hidayet etmek, korumak ve inayet etmektir.
İnsanın kutsallığı, halifeliği, kerameti ve diğer varlıklara olan üstünlüğü, onu kitap ve hikmeti
öğrenmeye ve tezkiye olmaya yöneltmektedir. Bu sayede aklın önündeki bütün engeller ve
üzerindeki tozlar kalkacak ve bu şekilde akıl, asıl yerini ve ünsiyeti olduğu noktayı tanıyarak
oraya doğru hareket edecektir. Bu doğru yol, sadece ilahi vahiy ve velayeti kabul etmekle
mümkündür ve kulun özgürlüğü, onun Allah'a olan kulluk kitabında geçmektedir.
Fakih olmayan diğer insanları, ilahi vahiyle uyum içinde olan kanun ve kuralların
oluşturulmasında müstakil bilmek, Kur'an-ı Kerim tarafından yerilen diktatörlük ve
sömürgeciliğin ta kendisi olur. Elbette insanlık toplumunu, ilahi rehberleri ve Allah'ın
kanunlarını, sosyal ve siyasi bütün boyutlarda kabul etmede özgür kılmak belirli bir takın
sınırlar içerisindedir.
ı) Cumhuriyetin, kanun koyma sisteminde olması ve tekvin makamında böyle bir terimin
olmamasından dolayı insanın, zer âleminde Allah'ın rububiyetine (rabliğine) olan ikrarı ve
kendi kulluğuna olan itirafı, cumhuriyet kısmından değildir. Ama İslam toplumunun genelinin;
peygamberliği, nübüvveti, Masum İmamlar (a.s)'ın imametini ve aynı şekilde bütün şartları
taşıyan fakihin rehberliğini ve velayetini kabul etmesinin cumhuriyet yönü olabilir.
j) İslam Cumhuriyeti unvanı, hakiki değil de itibari manalardan olsa da - çünkü mahüvi
makule türünden olmadığı ve cins ve fasıldan oluşan bir tanıma sahip olmadığı için - zihinleri
konuya yaklaştırmak için şöyle diyebiliriz: "Cumhur" unvanı, cins konumunda ve "İslam"
unvanı da fasıl konumundadır ve her iki unvan birlikte, İran hükümetini açıklamaktadır. Bu
yüzden cumhur veya cumhuriyetin, genel bir anlamı vardır ve bazı fasılların eklenmesi ile
çeşitli manaları ifade etmektedir. Onun şu anki hükümetteki özel çeşidi, "İslam
Cumhuriyeti"dir ve onun sınırları, özellikleri, faydaları, miyarları ve ölçüleri
açıklanmıştır.Refrence:
1.Nur Suresi, 48, 49 ve 50. ayetler.
2.Şura Suresi, 23. ayet.
3.Duhan Suresi, 18. ayet.
-----------------------------Kaynak: DÜŞÜNCE ESİNTİSİ ; AYETULLAH CEVATİ AMULİ .
www.ahlulbaytportal.com
Sunulan cevaplar zorunlu olarak Ehl-i Beyt (a.s) Kurultayı’nın görüşünü yansıtmamaktadır
Download