Ne zamandır doğruya değil de yanlışa göre

advertisement
Ne zamandır doğruya değil de yanlışa göre Duruşumuzu ve yönümüzü belirler olduk ?
Perşembe, 02 Ocak 2014 19:20
“İnandığı gibi yaşamayanlar, yaşadıkları gibi inanırlar…”
1. Müslüman; tayin edilmiş gündemin peşine takılan değil, etkilenen, rüzgara kapılan ve nesne
konumunda olan değil…Müslüman; meselelere parçacı değil bütüncül bakan, gündemi “fıtrat”
çerçevesinde tayin eden, belirleyen, etki yapan, özne olan, fıtrata- doğal akışa yapılan
müdahalelerle mücadele eden, cehd, duruş ve ideal sahibi kimsedir. Allahım, bizlere o izzete ve
şerefe kavuşacak bilinci ve şuuru ihsan eyle.
2. Müslüman veya Sorumluluk Bilincine Sahip İnsan; bir yola çıktığı zaman veya bir şeyle
karşılaştığı zaman, hemen kendi kaynaklarına-İslam’a müracaat eder, düşünür, tefekkür eder,
okur, sorar, istişare eder, oradan hareketle duruşunu ve halini belirler. Merkezde kendi öz
değerleri vardır. Meselelere, başarı veya yenilgi gibi görünen sosyal hadiselere, ilmi gerçeklere,
tarihe, siyasete, ekonomiye ve her gelişmeye bakışında ilham kaynağı öz değerleridir yani
vahiydir, İslami düşüncedir, İslam Medeniyetidir. Örneğin; gerek zahiren zayıf gibi görünen Mekke döneminde gerekse devletin teşekkül ettiği
Medine döneminde Peygamberimiz (sas) ve Müslümanlar daima vahye sarılmışlar, vahiy
merkezli hareket etmişlerdi, dönemin işbirlikçilerine, oligarşisine ve zalimlerine rağmen.
3. Müslüman veya Sorumluluk Bilincine Sahip İnsan; kendi gündemini kendi davası, hedefleri ve
idealleri doğrultusunda tayin ve tesbit eder, başkalarının tayin ettiği gündemin peşine takılmaz.
Söyleyin Allah aşkına, ne zamandır doğruya değil de yanlışa göre duruşumuzu ve yönümüzü
belirler olduk? Hayat rehberimiz Kur’an’da ve Asr-ı Saadet’te bunun çokça örneklerini
görürüz… Kevser suresinin mealini nüzul sebebiyle birlikte okuyunuz, bi zahmet.
4. Müslüman sonuçtan ziyade sebebe veya sebeplere bakan insandır. Muharrik güç nedir, niçin,
nasıl, kim, kiminle sorularından sonra sonuç nedir, netice? sorularını dile getiren kişidir,
sorumluluk bilincine sahip insan. Onun için İslam’da ve insanlığın hesap serüveninde İMAN çok
hem de çok önemlidir. Çünkü İMAN; sebeptir, muharrik güçtür, sahil-i selamete götüren
sapasağlam kulptur. 5. Bir insan, bir hareket, bir çalışma; geçmişiyle, hayallerle, vehimlerle, hüsn-ü zanlarla değil
1/2
Ne zamandır doğruya değil de yanlışa göre Duruşumuzu ve yönümüzü belirler olduk ?
Perşembe, 02 Ocak 2014 19:20
sözleri ve davranışlarıyla, söz ve davranış-icraat uyumuyla değerlendirilir… İnsanlık tarihinde en
önemli kriterler; ağızdan çıkan sözler ve laflar, yapılan davranış ve icraatlar, sükut ederek
gerçekleşen ikrar ve onaylar ve bu üçü (söz, davranış ve onay) arasındaki uyum ve paralelliktir.
Gerisi laf-ü güzaf veya kendini kandırmaktır. Etkilenip negatif değişime uğramak, meselelere parçacı bakmak, hedef küçültmek, davadan ve
ideallerden vazgeçmek, medeniyet merkezli değil de insanın menfaati merkezli düşünmeye
başlamak, geçmişi tamamıyla kötülemek ve reddetmek, rüzgara ve modaya kapılmak, kendi
müziğimizin ritminde değil de başkalarının çaldığı gibi oynamak, akl-ı selimi kaybedip duygularla
hareket etmek, nerden kazandığına bakmadan-sormadan elde edilen şeyin miktarının
çokluğuna bakıp kendinden geçmek, sözlerle davranış ve icraatların arasını açmak (sözlerin
başka vadilerde icraat ve davranışların da başka vadilerde olması) büyük bir tehlikedir. Bundan daha tehlikeli olanı ise susmak yani onaylamak, te’vil etmek hatta çok net konularda
bile uyarmaktan dahi geri durmaktır. Hele hele toplumun alimleri, aydınları bu haldeyse “dil
dudak deprenmeden halden anlayan gelsin” demekten başka bir çare yok gibi. Allah’tan
hayırlısı… Allah’ım Sen’den Hidayet, Şuur ve İstikamet İstiyoruz, Lütfeyle…
2/2
Download