PowerPoint Sunusu

advertisement
GÖZDE BEDİR
2010292060
İKLİM
DEĞİŞİKLİĞİNİN
ETKİLERİ
İklim değişiklikleri, bilimsel olarak klimatoloji dalına göre
incelenen bir tür atmosferik ya da astronomik
değişikliklerdir. Atmosferdeki CO2 (Karbon dioksit),
CH4 (Metan), C4H10(Bütan) gibi sera gazları ile atmosferdeki
ısının çıkamamasıdır. Bu yüzden ısı enerjisi, madde
partiküllerinde çok fazla kalıp ısının artışına neden olur; ya
maddeden çabuk ayrılıp ısı kaybına neden olur; ya da periyot
olarak değişir. Bu da Dünya, Mars, Venüs ya da söz konusu
herhangi bir gezegenin iklimindeki sürekli değişimlere yol
açar. Günümüzde örnek olarak, kışın havaların fazla sıcak ve
nemli olması ya da yazın yüksek sıcakların geç gelmesi
olabilir.
İklim değişikliği, 21. yüzyılda insanlığın karşı karşıya kaldığı
en büyük sorunların başında gelmektedir. İnsan sağlığı,
ekosistemler, hatta insan neslinin sürdürülmesi bakımından
tehdit oluşturabilecek olumsuz etkileri nedeniyle çok ciddi
sosyal-ekonomik sonuçlara yol açabilecek bir sorun olarak
değerlendirilen iklim değişikliği, özellikle son yıllarda
uluslararası gündemin üst sıralarında yer almaya başlamıştır.
İklim değişikliğinin etkileri arasında tatlı su kaynaklarının
azalması, gıda üretimi koşullarındaki genel değişiklikler ,
seller, fırtınalar, sıcak dalgaları ve kuraklık nedeniyle
ölümlerde yaşanacak artışlar sayılabilir.
Yaşam alanlarının hızlı değişimine ayak uyduramayan
birçok bitki ve hayvan türünün nesli yok olacak. Dünya
Sağlık Örgütü'nün verilerine göre, sıtma ve yetersiz
beslenme gibi nedenlerden milyonlarca kişi ölümle yüz
yüze gelecektir.
İklim Değişikliklerinin Nedenleri
 Doğal Etkenler
Güneş'ten atmosferin üst sınırına gelen enerji miktarındaki
değişme, volkanik faaliyetler, depremler, doğal orman
yangınları gibi daha birçok olay, hassas bir denge üzerine
oturmuş olan iklim sisteminde bozulmasına neden olan
doğal etkenlerdir.
 Atmosferin Doğal Sera Etkisinin Değişmesi
İklim sistemi içinde atmosferin ve yeryüzünün ısınması,
atmosferin doğal sera etkisi özelliği nedeniyle olmaktadır.
Güneş'ten Dünya'ya gelen enerji ile Dünya'dan uzaya geri
verilen enerjinin denk olması, atmosferin doğal yapısının
korunmasıyla mümkündür. Atmosferi oluşturan gazların
oranlarında olabilecek bir değişiklik bu dengeyi bozacaktır.
Bu da küresel ölçekte sıcaklığın artmasına veya azalmasına
neden olacaktır. Bu denge ise atmosferin doğal sera özelliğiyle korunmaktadır.
a) Sera Etkisi
Güneşten gelen dalgalı radyasyonun bir kısmı doğrudan
atmosfer tarafından uzaya verilirken, bir kısmı da yeryüzü
tarafından emilir. Isınan yeryüzünden salınan uzun dalgalı
radyasyonun önemli bir bölümü tekrar atmosfer tarafından
emilir. Atmosferdeki gazların kısa dalgalı güneş ışınlarına karşı
çok geçirgen, yeryüzünden verilen uzun dalgalı radyasyona
karşı ise, biriken sera gazları nedeniyle daha az geçirgen
olması sonucunda, yere yakın kısımların beklenenden daha
fazla ısınması olayına atmosferin sera etkisi denilmektedir.
b) İnsan Etkinliklerinden Kaynaklanan
Sera Gazı Birikimlerindeki Değişmeler
Atmosferdeki insan kaynaklı sera gazı birikimlerinde
sanayi devriminden beri bir artış gözlenmektedir. Sera
gazları içinde ayrı bir özellik taşıyan karbondioksit
(C02), o günden bu güne %30 oranında artmıştır. Bunun
yanında, metan (CH4) %145 ve Azot oksit (N20) %15
oranında artış göstermiştir. Önümüzdeki yıllarda da bu
artışın devam edeceği, örneğin atmosferdeki C02
miktarının 21. yüzyılın sonuna kadar şimdiki miktarının
1.5 katı kadar daha fazla olacağı hesap edilmektedir .
Bunun sonucunda sera etkisinden kaynaklanabilecek
küresel ısınmanın büyüklüğünü düşünmek bile
ürkütücüdür.
c) Karbondioksit (CO2) ve Diğer Sera Gazlarının
Etkisi
Küresel ısınma üzerinde etkili olan sera gazları arasında CO2’in
ayrı bir yeri ve ayrı bir önemi vardır. Karbondioksit (CO2)
Güneşten doğrudan gelen kısa dalgalı ışınları büyük ölçüde
geçirdiğinden, ancak yerden verilen uzun dalgalı ışınları
tuttuğundan, atmosferin alt kısımlarının ısınmasında çok önemli
rol oynayan bir sera gazıdır. Bilindiği gibi atmosferdeki
karbondioksit miktarı, birinci derecede fosil yakıtların çeşitli
alanlarda kullanımı sonucunda, hızlı bir biçimde artmaktadır.
Bununla birlikte ormansızlaşma ve özellikle de tropikal yağmur
ormanlarındaki aşırı tahribattı, ayrıca dünyanın diğer
bölgelerindeki orman örtülerinin yerini alan yeni bitki
örtüsünün de bu artışa katkıda bulunmasıdır.
Ozon Tabakasındaki İncelme
Ozon, yeryüzündeki yaşam için çok tehlikeli olan çok kısa
dalgalı güneş ışınları (morötesi=ultraviyole) için doğal bir
süzgeç görevi yapmakta ve büyük bir kısmını da tutmaktadır.
Ayrıca tutulan bu enerji nedeniyle de atmosferin daha fazla
ısınması önlenmektedir. Yani Ozon tabakası, atmosferdeki
doğal dengenin çok önemli bir Öğesidir.
Ancak doğal mekanizmalar sonucu oluşan ve atmosferde
belirli bir miktarda bulunması gereken ozon , son
zamanlarda hızla azaldığı görülmüştür. İnsanların çeşitli
etkinlikleri sonucu atmosfere verilen bazı gazlar
(karbondioksit, metan, azot oksitler ) bu azalmanın temel
nedenlerindendir.
Ozondaki azalma ozon tabakasının incelmesi olarak
adlandırılır. Son yıllarda küresel boyutta bir incelme
gözlenmekle beraber, Antarktika (Güney Kutbu)
üzerindeki incelme, tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Bu
incelme sonucunda atmosferde yeterli derecede
tutulamayan kısa dalgalı güneş radyasyonu, canlılar
üzerinde kanserojen etki gösterirken, yere daha fazla
ulaşması nedeniyle de, küresel ısınmaya katkıda
bulunmaktadır.
İklim Değişikliği ve insan Sağlığına Etkileri
İklim değişikliğinin insan sağlığı üzerinde etkilerini
araştırırken yas, cinsiyet, temizlik koşulları,
sosyoekonomik durum, cilt yapısı, nüfus yapısı ve
dağılımının dikkate alınması gerekmektedir.
 Yaş: ishal ve yetersiz beslenme ile bebek ölümleri
 Hijyen, sosyoekonomik durum: Su ile bulasan
hastalıklar, yetersiz beslenme
 Deri yapısı: Deri kanseri riski
 Sağlık durumu: Kalp damar hastalıklarına
duyarlılıklar
 Aynı şekilde, coğrafi olarak risk bölgelerinde nüfus
dağılımı, tabii ziraat alanların korunması, beslenme ve
sosyoekonomik durum dikkate alınmalıdır.
Bazı hastalıklar sıcaklık ve yağışa karsı oldukça
duyarlıdır. Yüksek sıcaklıkların olduğu dönemlerde
özellikle çocuklarda ishal salgınları görülmüştür.
Nüfüsun en fakir olduğu bölgelerde sıcaklık
değerlerindeki çok küçük değişmeler, büyük sağlık
sorunlarına neden olmaktadır.
Humma diğer bir iklim hassasiyeti olan ve geniş alanları
etkileyen bir hastalıktır. Sıcak ve nemli şartlarda hastalığın
yayılmasında artış göstermektedir. İklim değişikliğinde olacak
beklentiler humma riskinin yüksek olacağını ve milyonlarca
insanı etkileyeceğini göstermektedir.
Sıcaklık ekstremleri: Isı dalgaları
Sıcaklık değeri başlangıç ortalamalarına göre 1 °C derece
yükseldiğinde ölüm oranlarının yaklaşık %0,2 ile %5,5
oranında yükselmektedir. 2003 yılı haziran ayında Avrupa
da görülen ve beş gün devam eden sıcak dalga sonucu
yaklaşık 70.000 ölüm olayı gerçekleşmiştir. Avrupa
ülkelerinin yer aldığı iklim değişimi ve insan sağlığına
etkileri konulu projelerde yapılan tahminlere göre 2071–
2100 yılında sıcaklığın yaklaşık 3 °C derece artacağı ve
buna bağlı olarak her yıl ekstra 86.000 ölüm olayı
gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.
Sekil-11: ABD’de kuzey ve güney eyaletlerindeki
sıcaklık ölüm ilişkisi (Conti et al.,2002)
Sekil-12: 1-15 Ağustos 2003 tarihleri arasında
Fransa’da görülen sıcaklık ölüm ilişkisi
Sıcaklık Ekstremleri: Soğuk Dalgalar
ABD’de 1972 -2002 yılları arasında her yıl yaklaşık 689
kişi olmak üzere toplam 16.555 kişi düşük sıcaklıkların
etkisiyle yaşamını yitirmiştir . Soğuk hava ayrıca kalpdamar ve solunum yolları rahatsızlıklarını da
arttırmaktadır.
Ekstrem olaylar: Kasırgalar, Seller ve Yangınlar
Kasırgalar, seller, hortum, kar fırtınaları, rüzgâr fırtınaları ve
kuraklık en önemli ekstrem hava olaylarıdır. . Ekstrem hava
olaylarının şiddetine göre hastalık ve ölümler direk olarak
artmaktadır. 2005 yılında ABD de görülen, Dennis
Katrine , Rita ve Wilma kasırgaları sonucunda 2002 kişi
hayatını kaybetmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan
son çalışmalarda, iklim değişikliği ve insan
sağlığına etkilerini açıklamıştır.
1) Geçtiğimiz 50 yıldaki insan aktiviteleri özellikle fosil
yakıtlarının yanması sonucunda küresel iklimi etkileyen
karbondioksit ve diğer sera gazlarında önemli miktarda
artış gözlendi. Karbondioksit miktarındaki % 30’luk artış
atmosferin alt tabakalarında ısınmaya neden olmuştur.
Küresel iklimdeki bu değişiklik sağlıktaki riskleri de
beraberinde getirmiştir, yüksek sıcaklıktan ölümler ve
enfeksiyon hastalıklarının yayılma alanları değişmiştir.
2) Ekvatordan kutuplara hava ve iklim insan yaşamını
direk ya da dolaylı etkileyen bir güce sahiptir.1990’lı
yıllarda 600.000 den fazla insan meteorolojik kaynaklı
doğal afetler yüzünden hayatını kaybetmiştir, olayların
% 95’i gelişmekte olan ülkelerde görülmüştür.
3) Denizlerin yükselmesi, küresel ısınmanın diğer bir
sonucu. Sahillerdeki sel riskinin yükselmesi nüfusun
yer değiştirmesine neden olmaktadır. Dünya
nüfusunun yarıdan fazlası denize 60 km’lik sahil
bandında yasamaktadır . Mısırdaki Nil deltası, Hint
okyanusundaki Maldivler Adası, Pasifik
okyanusundaki Marshall ve Tuvalu adaları sel ve
ölümlere açık alanlardır. Aynı zamanda bu alanlar su
kaynaklı enfeksiyon hastalıklarından doğrudan
etkilenen alanlardır.
4) Yağış rejimlerindeki
değişiklikler, taze su
kaynaklarını da
etkilemektedir. Küresel
anlamda her 10 kişiden dördü
su kıtlığı çekmektedir. Su
noksanlığı ve azlığı hijyen ve
sağlık problemlerine neden
olmaktadır. İshal risklerinin
artmasından dolayı her yıl
yaklaşık 1,8 milyon insan
hayatını kaybetmektedir.
5) Su kıtlığı beraberinde büyük göçleri de
getirmektedir. Göçler genellikle su kaynaklarına yakın
alanlara olmakta, böylece su kaynakları daha çok
kirlenmekte ve hastalıklara neden olmaktadır.
6) İklim şartları suyla hastalıkların iletimini
etkilemektedir. İklime duyarlı hastalıklar geniş
çaplı ölümlere neden olabilir. 2002 yılında ishal,
sıtma ve yetersiz beslenmeye bağlı olarak 3
milyondan fazla kişi öldü, bu ölümlerin üçte
birinden fazlası Afrika kıtasında görüldü.
KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN TOPRAK
ÜZERİNE ETKİLERİ

Küresel ısınmanın sonucu , olumsuz etkilenen en
önemli yapılardan biride topraktır. Küresel ısınmanın
toprak üzerine başlıca olumsuz etkileri;
• Su seviyelerinin yükselmesi ve deniz seviyesindeki
yerleşim alanlarında bulunan kullanılabilir arazilerin
yok olması.
• Aşırı yağışların verimli arazilere olumsuz etki yapması ve
erozyonlara neden olması.
• Güneşin kavurucu sıcağı altında topraktaki verimliliğin
düşmesi.
• Topraktaki azot miktarında azalma meydana gelmesi.
• Toprakta tuz oranında artıs meydana gelmesi.
• Tarımsal ürün potansiyelindeki değişme.
• Topraktaki kil minerallerinde artış gözlenmesi.
• Yaz kuraklığının şiddetli artısı ve buna bağlı olarak
çölleşme süreci.
• Sıcaklık artısıyla toprakta meydana gelen kimyasal olayların
hızının artması.
KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN BİTKİLER
ÜZERİNE ETKİLERİ
Binlerce yıldan beri değişen iklim, insan faaliyetleri
nedeniyle son yıllarda daha hızlı bir değişim gösteriyor.
Özellikle Endüstri Devrimi’nden sonra ortalama
sıcaklığın yükselmesi, yeryüzünde bulunan bitki örtüsünü
de büyük ölçüde etkiledi. Yaşanan yüksek sıcaklıklar ve
bunun sonucunda ortaya çıkan kuraklık, gelecekte birçok
bitkinin zarar görmesine, hatta neslinin tükenmesine
neden olacak. Bununla birlikte günümüzde yarı kurak ve
kurak olarak nitelendirilen topraklar da tarım
yapılamayacak hale gelecek.
Küresel ısınmanın bitkiler üzerine başlıca etkileri
ise şöyledir:
• Aşırı yağışlar sonucu topraktaki su oranının artması
toprağın uzun süre suya doygun kalması ile birlikte
topraktaki oksijen miktarının azalması ve bitkilerin
oksijen miktarındaki azalmadan olumsuz etkilenmesi.
• Aşırı sıcaklıkların fotosentezi yavaşlatması bunun
sonucu olarak bitki büyümesinin yavaşlaması ve
döllenme yeteneğinin düşmesi.
• Aşırı yağışlar sonucu nem artısı ve bunun neticesinde bitkiler
üzerine böcek ve hastalığın musallat olması .
• Bazı bölgelerde yaygın olarak yaşanacak daha sıcak, nemli ve
yağışlı iklim koşullarının, zararlı mikroorganizmaların
üremesine ve çoğalmasına neden olması.
• Bitki göçlerinin görülmesi .
İklim değişikliğinin hayvanlar üzerindeki
etkileri
Sıcaklık: Bazı türler sıcaklıktan doğrudan etkileniyor.
Örneğin 42°C’yi aşan sıcaklıklar Avusturalyada 3500
uçan tilkisinin ölümüne yol açtı. İklim değişikliğinin
etkileriyle ilgili bir modelleme çalışmasında dağ
nehirlerinde yaşayan Tayvan alabalığı popülasyonunun
1612 bireyden 146 bireye düşeceğini öngörüyor.
Yağışlar: Yağışlardaki ve yağışların mevsimselliğindeki
değişimlerin ve özellikle de kuraklığın, memeli ve kuş
popülasyonlarında azalmaya sebep olduğu görüldü.
Aşırı Hava Olayları: Aşırı sıcaklık ve yağış olayları, türler
üzerinde daha ciddi etkiler yaratabilir. Fizyolojik sınırlarını
aşan sıcak hava dalgalarına maruz kalan türlere ait
popülasyonlar büyük kayıplara uğrayabiliyor. İklim
değişikliğinden kaynaklı sellerin çöl kemirgenlerinde yıkıcı ve
türe özel ölümlere yol açtığı gözlemlendi.
Besin Kaynağı: İklim değişikliğinin canlıların besin
kaynakları üzerinde doğrudan etkileri olabildiği gibi yangınlar
yoluyla dolaylı etkileri de olabilir. Bir türün yayılışındaki
kaymalar, birey sayısındaki ve hatta çevresel koşullarındaki
değişmeler, o türe besin kaynağı olarak ihtiyaç duyan başka
türler üzerinde zincirleme etkiler yaratabilir.
Cinsiyet Oranları: Yumurtlayan pek çok sürüngende
yavrunun cinsiyeti embriyonik gelişimin kritik bir dönemindeki
sıcaklık tarafından belirleniyor. Hava sıcaklıklarındaki artışın,
canlılar bir şekilde uyum sağlayamazsa yavrulardaki cinsiyet
dağılımında dengesizlikler oluşturması muhtemel görünüyor.
Örneğin bir modelleme çalışmasında, 2080’de iklim değişmesi
sonucu kertenkele yuva sahalarındaki yumurtalardan tamamen
erkek yavrular çıkacağı öngörülüyor.
“Son 10 Yılın Ekstrem Hava Olayları Kısa Raporu”
verilerine göre son 10 yılda dünya genelinde 5 kez büyük çaplı
ekstrem soğuk hava dalgası yaşanmıştır.
 2001 yılında Sibirya ve Moğolistan’da sıcaklıklar ‐60°C’ye
kadar düşmüş, Sibirya’nın orta ve güney kesimlerinde
yüzlerce insan hayatını kaybetmiştir.
 2007 yılında Güney Amerika’da son 50 yılın en soğuk kışı
yaşanmıştır.
 2008’de ise Çin’den Türkiye’nin batısına kadar uzanan geniş
bir alanda aşırı soğuk hava dalgası ile birlikte şiddetli kar
fırtınaları meydana gelmiştir. Bu, Çin’in son 50 yılda yaşadığı
en soğuk kış olmuştur. 2008’de Kanada’da ülke çapında
büyük kar fırtınaları ve şiddetli kar yağışı meydana gelmiştir.
 2009‐2010 kış mevsiminde Avrupa ve Kuzey Amerika’nın
büyük kısmında ekstrem soğuk hava dalgaları ve şiddetli kar
yağışları görülmüştür.
Resim‐3: Nehirle beraber donan tekneler (Romanya 2010)
 2009 yılında Avustralya şiddetli sıcak hava dalgaları ile
etkilenmiş, çıkan yangınlarda 170 insan hayatını
kaybetmiştir.
 Victoria ’da 48.8°C ile Güney Yarım Küre’deki en yüksek
sıcaklık değeri kayıt edilmiştir. 2009‐2010 kışı Kuzey Yarım
Küre’de ekstrem soğuklarla kendini göstermiştir.
 Muson mevsiminde Pakistan tarihinin en şiddetli felaketi ile
karşı karşıya gelmiş, şiddetli yağış ve su baskınları nedeni ile
1.700 den fazla insan hayatını kaybetmiş, 1.8 milyon ev
yıkılmış, 20 milyon insan evsiz kalmış ve miyarlarca dolar
zarar meydana gelmiştir.
Şubat 2007 tarihli BM raporu
Raporda küresel sıcaklık artışının olası etkileri aşağıdaki
biçimde özetlenmektedir.
+2 derece: Su sıkıntısı başlayacak Kuzey Amerika'da kum
fırtınaları tarımı yok edecek. Deniz seviyeleri yükselecek.
Peru'da 10 milyon kişi su sıkıntısı çekecek. Mercan kayalıkları
yok olacak. Gezegendeki canlı türlerinin yüzde 30'u yok olma
tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.
+ 5 derece: Denizler 5 m. Yükselecek Deniz seviyesi
ortalaması 70 metre olacak. Dünyanın yiyecek stokları
tükenecek.
+ 6 derece: Göçler başlayacak yüz milyonlarca insan uygun
iklim koşullarında yaşamak umuduyla göç yollarına düşecek
Gelecekte Olabilecek İklim Değişikliği ve Sonuçları
Atmosferdeki sera gazı emisyonlarındaki artışı esas alarak
yapılan iklim modeli çalışmaları ve IPCC ’in hazırlamış olduğu
Üçüncü Değerlendirme Raporuna göre; 1990-2100 yılları arasında
küresel yüzey sıcaklıklarında ortalama 1.5 ile 5.8°C arasında bir
artış beklenmektedir . Bu değer 20. yüzyılda gözlenen değerin çok
üzerindedir ve son 10.000 yıl içinde görülen değerden de daha
büyüktür. Ayrıca bu konuda farklı kaynaklarca üretilen bütün
modeller bu ısınmanın dünyanın farklı bölgelerinde değişik
büyüklükte olacağını gösteriyor. Örneğin, kuzey yarım küredeki
geniş kara parçaları daha hızlı bir biçimde ısınacak ve özellikle de
Kuzey Amerika'nın kuzeyi ile Orta Asya'nın kuzeyindeki ısınma
daha fazla olacaktır.
Buharlaşma-yağış dengesinin bozulmasına bağlı olarak
yağış rejiminin değişmesi sonucu, bir yerde şiddetli
yağışlar görülürken bir diğer yerde yağış azlığı
yaşanacaktır.
Mevsimlik kar örtüleri ile kara ve deniz buzlarında
alansal ve hacimsel olarak bir azalma görülecektir. Bu
azalmanın kuzey yarım kürede daha etkili olacağı
beklenmektedir.
Bütün model sonuçları ekstrem hava olaylarının sayısında,
şiddetine ve etki alanlarında bir artışın olacağını göstermektedir.
IPCC değerlendirme raporlarına göre deniz seviyesinde, bu
periyotla 1990 yılındakine göre 0.09-0.88 metre arasında bir
artış olacaktır.
Kuzey yarımkürede daha fazla hissedilecek sıcaklık artışı
nedeniyle Grönland ve kutup bölgesindeki buzullar büyük
ölçüde eriyecek.
Sıcak kuşağın kutuplara doğru kayması sonucunda mevcut
ekosistemler kendilerini yeni koşullara uydurmak durumunda
kalacak, belki de birçok canlı türü yok olacaktır.
Yağış rejiminde değişikliğin görüldüğü yerler ile yağışın
şiddetinde ve miktarında artış görülen yerlerde sel, çığ, kütle
hareketleri gibi daha birçok doğal aferin sayısında ve şiddetinde
büyük artış olacaktır.
Uzun süreli yağış azlığı nedeniyle, dünyanın birçok bölgesinde
daha etkili kuraklık ve çölleşme gibi iklim kökenli doğal afetler
yaşanacaktır. Bunun sonucunda su kaynaklarında azalma, tarımsal
üretimde düşme, kıtlık ve açlık görülecektir. Afrika'da çölleşme
giderek yayılırken, Asya'da tarım alanlarındaki verimlilik düşecek,
milyarlarca kişi açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Zaten
mevcut olan su sıkıntısı, Ortadoğu, Avusturalya gibi ülkelerde daha
da artacaktır. Yaşanacak aşırı sıcaklar , su sıkıntısı ve kuraklığa bağlı
olarak geniş orman ve çalı yangınlarında büyük artış olacaktır.
Kuzey ve Güney ülkeleri arasındaki ekonomik uçurum daha
derinleşecek, yoksul ülkeler daha da yoksullaşacaktır. Bunun
sonucunda doğal kaynaklar daha fazla kullanılacak ve oluşacak
doğal afetler daha çok can ve mal kaybına neden olacaktır.
İklimde doğal veya beşerî nedenlere bağlı olarak olabilecek
değişmeler; fizikî çevrenin bozulmasına, birçok ekosistemin yok
olmasına, deniz seviyesinin yükselmesine ve ekstrem hava
olaylarının görülmesine neden olacaktır. Bunun sonucunda başta
insanlar olmak üzere bütün canlılar, yeni iklim koşullarına
uymakta zorlanacak, belki de bu canlıların önemli bir kısmı yok
olacaktır.
DİNLEDİĞİNİZ İÇİN
TEŞEKKÜRLER…
Download