Untitled - Gazi Üniversitesi Açık Arşiv

advertisement
ORTAOKUL MATEMATİK DERSLERİNDE ŞARKILARLA
YAPILAN ÖĞRETİMİN AKADEMİK BAŞARI VE KALICILIĞA
ETKİSİ
Hayriye TOPCU
YÜKSEK LİSANS TEZİ
İLKÖĞRETİM ANA BİLİM DALI
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
HAZİRAN, 2016
TELİF HAKKI VE TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU
Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren
bir (1) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.
YAZARIN
Adı: Hayriye
Soyadı: TOPCU
Bölümü: İlköğretim Matematik Öğretmenliği
İmza:
Teslim tarihi:
TEZİN
Türkçe Adı: Ortaokul Matematik Derslerinde Şarkılarla Yapılan Öğretimin Akademik
Başarı ve Kalıcılığa Etkisi
İngilizce Adı: The Effect of Teaching with Songs in Maths Class in Middle Schools on
Academic Achievement and Retention
i
ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI
Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları
kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki
tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.
Yazar Adı Soyadı: Hayriye TOPCU
İmza:
ii
JÜRİ ONAY SAYFASI
Hayriye TOPCU tarafından hazırlanan “Ortaokul Matematik Derslerinde Şarkılarla Yapılan
Öğretimin Akademik Başarı ve Kalıcılığa Etkisi” adlı tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından
oy birliği ile Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim Anabilim Dalı’nda
Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiştir.
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Neslihan BULUT
İlköğretim Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi
……………………………..
Başkan: Yrd. Doç. Dr. Hasan ES
İlköğretim Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi
………………………..........
Üye: Yrd. Doç. Dr. Sefa DÜNDAR
İlköğretim Anabilim Dalı, Abant İzzet Baysal Üniversitesi
………………………..........
Tez Savunma Tarihi: 28 /06 /2016
Bu tezin İlköğretim Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olması için şartları yerine
getirdiğini onaylıyorum.
Prof. Dr. Tahir ATICI
Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü
……………………………
iii
Anneme ve babama
iv
TEŞEKKÜR
Tez sürecine başladığım andan itibaren çalışmak istediğim ve ilgi duyduğum konuyu
seçmemde beni özgür bırakarak sınırlandırmayan, çok önemli düşüncelerini ve bilgisini
benden esirgemeyen, bitmek bilmeyen sorularımı içtenlikle cevaplandıran, ilgisini ve
sevgisini hep yanımda hissettiğim saygıdeğer danışmanım Yrd. Doç. Dr. Neslihan Bulut’a
sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca bu süreçte desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen
Doç. Dr. Mehmet Bulut hocama, tezim için önemli değerlendirmelerde bulunan değerli jüri
üyeleri Yrd. Doç. Dr. Hasan Es ve Yrd. Doç. Dr. Sefa Dündar’a teşekkürü bir borç bilirim.
Araştırmamı sorunsuz bir şekilde tamamlamamı sağlayan Göynük Ortaokulu öğrencilerine,
özellikle araştırmadaki şarkıların notalarını porteye aktarmamda bana yardımcı olan Sevinç
Yenen’e ve yabancı dil çevirilerinde yardımlarını esirgemeyen Eda Genç ve Ahmet İlhan’a
teşekkür ederim.
Yüksek lisans eğitimine başlayabilmem için, yurt dışında bulunduğum süreçte benim yerime
Gazi Üniversitesi’ne ilk adımı atan Hülya Karataş’a, umutsuzluğa kapıldığım her dönemde
sen yaparsın diye beni yüreklendiren Aslı Eşref’e, bu süreçte bana destek olan tüm
arkadaşlarıma ve yakınlarıma teşekkür ediyorum.
İlkokuldan bu güne kadar bende emeği olan kıymetli hocalarıma, özellikle okumaya ve
öğrenmeye devam etmemi sağlayan, bana matematik sevgisini aşılayan ilkokul öğretmenim
Abdullah Çerezci’ye minnettarım.
Son olarak hayatımı daha da anlamlı kılan ilk öğretmenlerim annem ve babama sonsuz
şükranlarımı sunuyorum.
Hayriye TOPCU
v
ORTAOKUL MATEMATİK DERSLERİNDE ŞARKILARLA
YAPILAN ÖĞRETİMİN AKADEMİK BAŞARI VE KALICILIĞA
ETKİSİ
(Yüksek Lisans Tezi)
Hayriye TOPCU
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
Haziran 2016
ÖZ
Bu araştırma, ortaokul altıncı sınıf matematik dersinin alan ölçme ve çember konularında
şarkılarla yapılan öğretimin, akademik başarı ve kalıcılığa etkisini belirlemek amacıyla
2014–2015 eğitim öğretim yılında, Bolu ilindeki bir ortaokulun 47 altıncı sınıf öğrencisiyle
gerçekleştirilmiştir. Deney grubunda 23 kontrol grubunda ise 24 öğrenci yer almıştır.
Çalışmada verilerin toplanması ve çözümlenebilmesi için nicel ve nitel veri toplama
yöntemleri bir arada kullanılmıştır. Bu nedenle yapılan çalışma bir karma yöntem
araştırmasıdır ve açıklayıcı desende tasarlanmıştır. Araştırmanın nicel boyutundaki verilerin
toplanabilmesi için eşitlenmemiş kontrol gruplu yarı deneysel desen kullanılmıştır. Bunun
yanı sıra nitel verilerin toplanmasında, deney grubu öğrencilerinin uygulamaya ait
görüşlerini belirlemek için standartlaştırılmış açık uçlu görüşme yöntemine başvurulmuştur.
Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen 36 soruluk başarı testi, ön test,
son test ve kalıcılık testi olarak kullanılmıştır. Her iki gruba da eş zamanlı ön test
uygulanmasının ardından deneysel uygulama süreci başlatılmıştır. 5 hafta süren deneysel
uygulama sürecinde deney grubuna 6. sınıf matematik dersi programında bulunan alan
ölçme ve çember alt öğrenme alanlarına yönelik söz ve müziği araştırmacı tarafından yazılan
vi
şarkılar eşliğinde öğretim yapılmıştır. Kontrol grubu ise mevcut programdaki etkinliklerle
öğrenim görmüştür. 5 hafta sonunda her iki gruba da eş zamanlı olarak son test
uygulanmıştır. 6 hafta sonra başarı testi bu defa kalıcılıkları ölçmek amacıyla yine eş zamanlı
olarak uygulanmıştır. Araştırma kapsamında elde edilen nicel veriler SPSS paket programı
yardımıyla analiz edilmiştir. Normallik testlerinin sonuçlarına göre analizlerde parametrik
veya non parametrik testler kullanılmıştır. Araştırma sonucunda şarkılarla yapılan öğretimin,
mevcut programdaki etkinliklerle yapılan uygulamaya göre hem akademik başarı hem de
kalıcılık sağlama konusunda daha etkili olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca deney grubuna ait
görüş formlarının analizine göre, öğrencilerin büyük bir kısmının matematiği şarkılarla
öğrenmek istediği ve şarkıları öğretici, akılda kalıcı, eğlenceli aynı zamanda faydalı
buldukları ortaya çıkmıştır.
Anahtar Kelimeler : Matematik eğitimi, müzik, şarkı, akademik başarı, kalıcılık,
disiplinlerarası yaklaşım.
Sayfa Adedi
: 213
Danışman
: Yrd. Doç. Dr. Neslihan BULUT
vii
THE EFFECT OF TEACHİNG WİTH SONGS İN MATHS CLASS İN
MİDDLE SCHOOLS ON ACADEMİC ACHİEVEMENT AND
RETENTİON
(M.S. Thesis)
Hayriye TOPCU
GAZI UNIVERSITY
GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES
June 2016
ABSTRACT
This study was conducted with 47 sixth grade students in a public middle school in Bolu
district during 2014-2015 spring semester with the aim of investigate the effects of
instruction which was enriched by songs on sixth grade students' academic achievement
and retention of this achievement related to measurement and circle learning subjects.
Twenty-three students were assigned in the experimental group and twenty-four students
were assigned in the control group. In this study, to collect and resolve the data, quantitative
and qualitative methods were used together. Therefore, the carried out study is a mixed
methods research and it is designed in explanatory pattern. In order to collect the data on the
quantitative with nonequivalent control group was used. And also, in the collection of
qualitative data, standardized open ended interview method was applied in order to
determine the views of the experimental group of students about the study. An achievement
test developed by the researcher was used as the data collection instrument. The test was
consisted of 36 open-ended questions related to the measurement and circle subjects. The
same test was used as pretest, posttest and retention test. Prior to the study the test was
administered to the experimental group and control group as pretest simultaneously. During
viii
the 5 weeks of experimental implementation process lessons of the experimental group
(measurement of area and circle learning subjects of middle school mathematics curriculum)
were taught by the researcher through the middle school mathematics textbook activities
which were enriched with songs. Songs were written and melodized by the researcher prior
to the study. The control group was instructed based on merely the middle school
mathematics textbook activities by the researcher. At the end of the 5 weeks of
implementation process post test was administered both to the control and experimental
groups simultaneously. To identify the retention of the achievement the same achievement
test was administered as retention test, 6 weeks later than the post test. The qualitative data
collected from the study was analyzed by SPSS statistical program. Considering the normal
distribution assumption both parametric and nonparametric tests were used. Findings
revealed that the mathematics instruction which was enriched by songs has a significant
effect on sixth grade students' academic achievement and retention of this achievement
related to measurement and circle learning areas. Also, according to the analysis of the
opinion forms of the experimental group, it is found out that most of the students want to
learn mathematics through songs and they think that songs are instructive, memorable, fun
and also useful.
Key Words
: Mathematics education, music, songs, academic achievement, retention,
interdisciplinary approach.
Page Number : 213
Supervisor
: Asst. Prof. Doc. Neslihan BULUT
ix
İÇİNDEKİLER
ÖZ .................................................................................................................... vi
ABSTRACT .................................................................................................. viii
TABLOLAR LİSTESİ ................................................................................. xiii
ŞEKİLLER LİSTESİ .................................................................................... xv
SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ ............................................ xvi
BÖLÜM I ......................................................................................................... 1
GİRİŞ ................................................................................................................ 1
Araştırmanın Problemi ............................................................................................ 1
Araştırmanın Amacı ................................................................................................ 5
Alt Amaçlar............................................................................................................... 6
Araştırmanın Önemi ................................................................................................ 7
Varsayımlar .............................................................................................................. 8
Sınırlılıklar ................................................................................................................ 8
Tanımlar ................................................................................................................... 9
BÖLÜM II ...................................................................................................... 10
KURAMSAL ÇERÇEVE ............................................................................. 10
Bilimin Olmazsa Olmazı: Matematik Sanatı ....................................................... 11
Yaşamın ve Sanatın Sesi: Müzik ........................................................................... 12
Matematik ve Müzik İlişkisi.................................................................................. 14
x
Matematik Eğitimi ................................................................................................. 21
Matematik Eğitiminde Uluslararası Çalışmalar ..................................... 24
Matematik Eğitiminde Yeni Arayışlar ..................................................... 26
Disiplinler Arası Eğitim Anlayışı .............................................................. 27
Müziğin Eğitimdeki Yeri ....................................................................................... 29
Bilişsel Müzik Psikolojisi ve Beyin Araştırmaları ................................... 30
Müziğin Çocuk Gelişimine ve Öğrenmeye Olan Etkileri ....................... 32
Bir Eğitim Aracı Olarak Şarkılar ............................................................. 36
Müzikle Matematik Öğretimi ............................................................................... 41
İlgili Araştırmalar .................................................................................................. 43
Müzikle Öğretim ile İlgili Araştırmalar ................................................... 43
Müzikle Matematik Öğretimi ile İlgili Araştırmalar .............................. 45
Şarkılarla Öğretim İle İlgili Araştırmalar ............................................... 52
Şarkılarla Matematik Öğretimi ile İlgili Araştırmalar .......................... 53
BÖLÜM III .................................................................................................... 55
YÖNTEM ....................................................................................................... 55
Araştırmanın Modeli ............................................................................................. 55
Çalışma Grubu ....................................................................................................... 57
Veri Toplama Araçları .......................................................................................... 57
Verilerin Toplanması ............................................................................................. 61
Pilot Çalışma ............................................................................................... 61
Asıl Çalışma ................................................................................................ 61
Verilerin Analizi ..................................................................................................... 64
BÖLÜM IV .................................................................................................... 69
BULGULAR VE YORUM ........................................................................... 69
xi
Grup İçi Karşılaştırmalara Dair Bulgular .......................................................... 69
Gruplar Arası Karşılaştırmalara Dair Bulgular................................................. 72
Fark Puanlarının Karşılaştırılmasına Dair Bulgular ......................................... 74
Deney Grubu Öğrenci Görüşlerine Dair Bulgular ............................................. 75
BÖLÜM V ...................................................................................................... 80
SONUÇ VE TARTIŞMA .............................................................................. 80
Sonuç ve Tartışma .................................................................................................. 80
Araştırmanın Akademik Başarı Boyutuna Dair Sonuçları .................... 80
Araştırmanın Kalıcılık Boyutuna Dair Sonuçları ................................... 81
Araştırmanın Öğrenci Görüşleri Boyutuna Dair Sonuçları .................. 82
Öneriler ................................................................................................................... 84
KAYNAKLAR ............................................................................................... 87
EKLER ........................................................................................................... 97
Ek-1: Şarkı Sözleri Uzman Görüş Formu ........................................................... 98
Ek-2: Şarkılar ....................................................................................................... 102
Ek- 3: Başarı Testi Uzman Görüş Formu .......................................................... 105
Ek- 4: Başarı Testi................................................................................................ 125
Ek- 5: Başarı Testi Cevap Anahtarı ................................................................... 137
Ek- 6: Görüş Formu ............................................................................................. 138
Ek- 7: İzin Belgeleri ............................................................................................. 140
Ek- 8: Kontrol Grubu Ders Planları .................................................................. 143
Ek- 9: Deney Grubu Ders Planları ..................................................................... 165
Ek- 10: Deney Grubu Öğrencilerinin Yazdığı Örnek Şarkı Sözleri ............... 192
xii
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 1. Başarı Testi Pilot Uygulamasına Dair Madde Analizi Sonuçları ......................... 59
Tablo 2. Başarı Testine Ait Belirtke Tablosu ....................................................................... 60
Tablo 3. Deney Grubuna Ait Test Puanlarının Shapiro Wilks Normallik Testi Analiz
Sonuçları .............................................................................................................................. 65
Tablo 4. Kontrol Grubuna Ait Test Puanlarının Shapiro Wilks Normallik Testi Analiz
Sonuçları .............................................................................................................................. 65
Tablo 5. Kontrol Grubu Başarı Ön Test- Son Test Ortalama Puanlarının T Testi Sonuçları
.............................................................................................................................................. 70
Tablo 6. Kontrol Grubu Başarı Son Test- Kalıcılık Testi Puanlarının Wilcoxon İşaretli
Sıralar Testi Sonuçları ......................................................................................................... 70
Tablo 7. Deney Grubu Başarı Ön Test- Son Test Ortalama Puanlarının T Testi Sonuçları
.............................................................................................................................................. 71
Tablo 8. Deney Grubu Başarı Son Test- Kalıcılık Testi Ortalama Puanlarının T Testi
Sonuçları .............................................................................................................................. 72
Tablo 9. Deney ve Kontrol Gruplarına Ait Ön Test Puanlarının Mann Whitney U Testi
Sonuçları .............................................................................................................................. 72
Tablo 10. Deney ve Kontrol Gruplarına Ait Son Test Puanlarının T Testi Sonuçları ........ 73
Tablo 11. Deney ve Kontrol Gruplarına Ait Kalıcılık Testi Puanlarının Mann Whitney U
Testi Sonuçları ..................................................................................................................... 74
Tablo 12. Deney ve Kontrol Gruplarına Ait Ön Test Son Test Fark Puanlarının T Testi
Sonuçları .............................................................................................................................. 74
xiii
Tablo 13. Deney ve Kontrol Gruplarına Ait Son Test Kalıcılık Testi Fark Puanlarının T
Testi Sonuçları ..................................................................................................................... 75
Tablo 14. Deney Grubu Öğrencilerinin “Matematiği Şarkılarla Öğrenmek İster Misin?”
Sorusuna Ait Görüşleri ........................................................................................................ 76
Tablo 15. Deney Grubu Öğrencilerinin “Şarkılarla Yapılan Derslerde Nerelerde
Zorlandın?” Sorusuna Ait Görüşleri ................................................................................... 76
Tablo 16. Deney Grubu Öğrencilerinin “Şarkılarla Nasıl Öğrendin?” Sorusuna Ait
Görüşleri .............................................................................................................................. 77
Tablo 17. Deney Grubu Öğrencilerinin “Şarkılarla Yapılan Derslerde En Kolay Hangi
Konuyu Öğrendin?” Sorusuna Ait Görüşleri ...................................................................... 77
Tablo 18. Deney Grubu Öğrencilerinin “Matematiği Şarkılarla Öğrenmek Sende Nasıl Bir
İzlenim Bıraktı?” Sorusuna Ait Görüşleri ........................................................................... 78
Tablo 19. Deney Grubu Öğrencilerinin “Başka Dersleri de Şarkılarla Öğrenmek İster
Misin?” Sorusuna Ait Görüşleri .......................................................................................... 79
xiv
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 1. Pisagor’un deneyleri................................................................................................ 15
Şekil 2. Quadrivium.. ........................................................................................................... 16
Şekil 3. Şarkıların materyal olarak kullanıldığı öğrenme ortamı ve öğrenme yaşantısı.. .... 38
Şekil 4. Araştırma deseni...................................................................................................... 56
xv
SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ
ABD
Amerika Birleşik Devletleri
AIS
Association for Integrative Studies
EACEA
Education, Audiovisual and Culture Executive
Agency
IEA
International Association for the Evaluation of
Educational Assessment
INTERSTUDY
International Association for the Study of
Interdisciplinary Research
JMM
Journal of Mathematics and Music
MCM
Mathematics and Computation in Music
MEB
Mili Eğitim Bakanlığı
NCTM
National Council of Teachers of Mathematics
NSF
National Science Foundation
OECD
Organisation for Economic Co-operation and
Development
ÖSKD
Ön test- son test kontrol gruplu desen
PISA
Programme for International Student
Assessment
SAT
Scholastic Aptitude Test
SMCM
Society for Mathematics and Computation in
xvi
Music
TIMSS
Trends in International Mathematics and
Science Study
TÜBİTAK
Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma
Kurumu
xvii
BÖLÜM I
GİRİŞ
Araştırmanın bu bölümünde öncelikle problem durumu açıklanmıştır. Daha sonra
araştırmanın amacı ve öneminden bahsedilmiş, sınırlılıklarına ve varsayımlarına
değinilmiştir. Bu bölümde en son olarak, çalışma boyunca kullanılan araştırmaya özgü
tanımlara yer verilmiştir.
Araştırmanın Problemi
İnsanlığın bilme ve anlama çabasının en önemli kilometre taşlarından biri olan matematik,
kimilerine göre hayatı anlamanın ve anlamlandırmanın bir yolu, kimileri içinse anlamsız
simgeler bütünüdür. Kişileri, taban tabana zıt bu görüşlere iten nedenin matematiğin
doğasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Matematik doğası gereği, “bakar bakmaz
görülemeyecek kadar saklı ve karmaşık, ama insan beyninin çabalarıyla ulaşabileceği kadar
yakın. Mutlak doğru, kesin ve değişmez, ama yalın, güzel ve ahenkli” dir (Sertöz, 2013, s.5).
Bu özellikler matematiği hayatının merkezine yerleştiren bir kesime cezbedici gelse de ne
yazık ki bazılarının matematikle arasına mesafe koymasına neden olabilmektedir.
Matematiğin zor olduğunu savunanlar arasında soyutluğundan ve simgesel oluşundan
yakınanlar kadar, kusursuz kesinliğini korkutucu bulanlar da mevcuttur. King (2006)’ e göre
de matematiği zor kılan soyutluğu değil daha çok kesinliğidir. Çünkü diğer alanlardan farklı
olarak tam bir kesinlik ister. Soyutlama sıradan bir iştir, kesinlik ise sıra dışı ve zordur.
Kendine has özellikleri eğitimine de yansıdığından matematik, pek çok öğrenci için bir
korkulu rüyadır. Öyle ki, uykusundan düşman saldırısı nedeniyle uyandırılan Napolyon ‘Hay
Allah, ben de matematik sınavı var sandım!’ demiştir. Ünlü komutanın matematiğe karşı
1
sahip olduğu bu korkuya öğrencilerin büyük çoğunluğunda rastlamak mümkündür. Bununla
birlikte öğrencilerde matematiğe karşı oluşan çekingen ve olumsuz tavır diğer derslerde aynı
ölçüde kendini göstermemektedir. Çünkü matematiğin soyut ve simgesel karakteri öğretim
koşullarındaki yetersizliklerle birleşince olumsuzluk daha kesin bir biçimde ortaya
çıkmaktadır (C. Yıldırım, 2004).
Yapılan son uluslararası araştırmalarda (TIMSS 2011, PISA 2012 vb.) öğrencilerin büyük
çoğunluğunun matematik başarısı düşük ve orta düzeydedir. Özellikle Türkiye, katıldığı tüm
PISA çalışmalarında, temel alanlardaki öğrenci performansları açısından hem OECD üyesi
ülkeler hem de tüm katılımcı ülkeler ortalamasının altında bir performans göstermiştir. Bu
kapsamda hazırlanan PISA 2012 araştırması ulusal nihai raporunda Türkiye’de öğrencilerin
matematik performansını arttırma olasılığı yüksek çözümlerden biri olarak öğrencilerin
matematiğe yönelik kaygı ve endişelerini makul seviyeye çekecek tedbirlerin alınması
önerilmiştir (Anıl, Özer-Özkan & E. Demir, 2015).
Matematiğe yönelik kaygı ve endişelerin temel nedenlerinden birisi hata yapma korkusudur.
Öğrencilerin birçoğu bu korku sebebiyle matematik etkinliklerinden uzak durmakta ve
başarısız olmaktadır. Matematik korkusu ve kaygısı üzerine yapılan araştırmalara göre
öğrencilerin matematikle ilgili yaşantıları arttıkça matematiğe karşı olumlu tutumları da
artmaktadır. Bu konuda öğretmenin rolü oldukça önemlidir. Matematiğe karşı olumlu tutum
geliştirebilmek adına öğretmenler mutlaka aktif öğrenme stratejilerini kullanmalı,
matematiğin eğlendirici ve dinlendirici yanını bu yöntem ve tekniklerle öğrencilere
tanıtmalıdır. Bu sayede öğrenciler öğrenme etkinliklerine zevkle katılırlar ve istenilen
olumlu tutum da dolaylı yoldan elde edilmiş olur (Altun, 2014).
Öte yandan öğretimde herkes için, her konuya uygun, her zaman geçerli evrensel bir yöntem
veya yaklaşımdan söz etmek mümkün değildir. Matematik derslerinde gözlenen başarı
düşüklüğünün nedenleri arasında bu noktanın yeterince anlaşılamamış olması en büyük paya
sahiptir. Çünkü öğretim hiçbir alanda anlatma dinleme tekdüzeliğinde başarı elde edemez.
Matematikte ise bu tamamen imkânsızdır. Bu nedenle her şeyden önce öğretmenler, yanlış
bir eğitim anlayışıyla koşullanan katı tutumlarından vazgeçmeli, matematiği, yeni atılımlara
açık olan, canlı bir düşünme etkinliğine dönüştürebilmek için materyaller geliştirmelidir (C.
Yıldırım, 2004).
Yıkmış (2007)’a göre de öğrencilere verilenlerin ve onlardan yanıt elde etme biçimlerinin
çeşitlendirilmesi gerekmektedir. Bu gereklilik uzun zamandan beri bilinmekte, ancak bilinen
2
bu gereklilikle ilgili atılan adımlar ne yazık ki yeterli gelmemektedir. Bu konuda atılan
adımlardan birisi disiplinler arası yaklaşımdır. Disiplinler arası öğretim, belirli bir kavram,
konu veya problemin temel olarak alınıp etrafında farklı alanlardan ona ışık tutabilecek bilgi
ve becerilerin seçilerek bütünleştirilmesidir (A. Yıldırım, 1996).
Eğitim sistemimizde ilkokul düzeyinde bir ölçüde uygulanan disiplinler arası öğretim yerine,
ortaokul ve liselerde disiplinler çerçevesinde bilgi ve beceri öğrenimi teşvik edilmektedir.
Ancak özellikle ortaokul öğrencileri henüz disiplinlerin katı kalıplarına girmeye hazır
değillerdir. Hala bütüncül bir biçimde dünyayı algılayan öğrencilerin disiplinlere dayalı
öğretimde sorun yaşamaları ve dolayısıyla derslere karşı ilgisiz olmaları kaçınılmazdır.
Disiplinler arası yaklaşım ortaokul öğrencilerinin doğal öğrenme sürecine ve dünyayı
algılayış biçimine daha uygun olduğundan öğretimde disiplinler arası yaklaşımın
benimsenmesi, özellikle disipline dayalı yaklaşımdan kaynaklanan problemlerin çözümünde
oldukça etkili olacaktır (A. Yıldırım, 1996).
Eğitimde disiplinler arası öğretim 2000’li yıllardan itibaren uzmanlık konularına giren bir
kavram haline gelmiştir. Okul öncesi eğitimde disiplinler arası öğretim yıllardır
kullanılıyorken üzerinde durulması gereken bir kombinasyon vardır ki o da müzik ve
matematiktir (Edelson & Johnson, 2003). Çünkü matematik ve müzik beynin iki yarım
küresini birleştirerek öğrenme için güçlü bir kuvvet oluşturmaktadır. Matematik ve müziğin
bir arada olması, öğrencilerin sadece bilişsel değil diğer alanlarını da (duygusal, sosyal,
yaratıcılık, dil ve fiziksel gelişim vb.) kullanmalarına olanak sağlar (Church,2000).
Uzun yıllardır ilişkili oldukları düşünülen, çoğu kişi tarafından sevilen ayrıca öğrenmeye de
pozitif katkıları bulunan müziğin matematik öğretiminde kullanılması fikri araştırmacılar
tarafından araştırılmaya değer bulunulmuştur. Bu çalışmalar sonucunda müziğin matematik
öğretiminde kullanılmasının hem başarı hem de tutum yönünden olumlu etkilere yol açtığı
bulgusuna ulaşılmıştır (An, Tillman, Boren & Wang 2014; Cavanaugh, 2005; Dikici, 2002;
M. Dinçer, 2008; Karşal, 2004; Whitehead, 2001).
Çağdaş eğitimle amaçlanan, bilim, sanat ve teknik olarak adlandırılan üç genel konu alanını
belli bir felsefi bütünlük içinde harmanlayıp düzenleyerek gerçekleştirmeye çalışmaktır. Bu
şekilde üç boyutlu yürütülen bir eğitim; bireyi biyopsişik, toplumsal ve kültürel yönleriyle
bedensel, bilişsel, duyuşsal ve devinişsel olarak dengeli bir bütün halinde en uygun ve en
ileri düzeyde yetiştirmeyi sağlar. Bilim, teknik ve sanat üçlüsü her alanda olduğu gibi eğitim
alanında da birbirini destekleyip güçlendirir, çeşitlendirip zenginleştirir ve tamamlayıp
3
bütünler (Uçan, 1997). Ancak önemli olan bir diğer konu bilim, teknik ve sanat üçlüsünü
sınıf ortamlarında olabildiğince uyumlu, etkili ve verimli bir şekilde kullanmaktır. Burada
öğretmene büyük görevler düşmektedir. Hem bu üçlüyü bir arada tutmalı, hem de
öğrencilerine kaygı ve endişeden uzak, mutlu olabilecekleri bir ortam sunmalıdır. Bu konuda
Çalık-Çetin (2011) öğretmenlere şöyle bir öneride bulunmaktadır; on öğrenciyle, yirmi
öğrenciyle, elli öğrenciyle, doksan öğrenciyle hep birlikte yapabileceğiniz en ekonomik ve
en eğlenceli şey şarkı söylemek, öğrencilere basit yönergeli oyunlar öğretmektir. Çünkü ona
göre, sınıf mevcutlarının 15 ile 100 öğrenci arasında değişkenlik gösterdiği ülkemizde,
müzikten yararlanarak eğitim vermeye gayret gösteren bir öğretmen emeklerinin karşılığını
alacak, öğrencilerindeki gelişimi fark edecektir.
Sınıf ortamında müziğin diğer formlarıyla birlikte özellikle şarkıların kullanılması
disiplinler arası bağlantıyı daha da önemli hale getirmektedir (R. Brown & Brown, 1997).
Çünkü sözel ifadeler bir kez söylendikten sonra maalesef kaybolmaktadır. Öğrencilerin ise
söylenen ifadeyi analiz edebilmesi ve başka ögelerle ilişkilendirebilmesi için onu hatırlaması
gerekmektedir (Yıkmış, 2007).
Nörologlara göre öğrenme ve bellek bir madalyonun iki yüzüne benzer. Birbirini
tamamlayan bu iki ögeden birinin eksikliği diğerini anlamsız hale getirmektedir. Özellikle
bir konunun öğrenildiğinin tek göstergesi onun anımsanıyor olmasıdır. Ancak öğrenme
sürecinin bu son boyutu henüz bilim adamları tarafından çözülemeyen önemli bir sorundur
(Jensen, 2006). Bu önemli sorunun çözümüne yönelik olarak öğrencilerin sözel ifadeleri,
tanımları hatta formülleri hatırlarında tutabilmeleri için şarkılar kullanılabilir. İbn’i Sina
(2004)’ya göre; ses uygun bestelenip süslenerek uyumlu bir sistem haline getirildiğinde zihni
diğer seslerden daha fazla etkiler. Çünkü bu yolla insan diğer duyulardan daha güzel ve daha
ince bir yolla farklılıklarını göstermeyi başarabilir ve besteler sayesinde de bunun kalıcılığını
kuvvetlendirebilir.
Şarkılar söylenenlerin hatırda tutulmasını sağlayan etkili bir araçtır. Bunu doğrulayan en
güzel örnekte reklam sektörüdür. R. Brown ve Brown (1997)’ a göre reklamcılar, yıllardır
müzikal teknikleri (cingıllar, zeki ritmik kalıplar vb.) kullanarak tüketicilerin ürünlerini
hatırlamalarını sağlamıştır.
Şarkı söylemek sadece bilgilerin hatırda tutulmasına yardımcı olmakla kalmaz. Aynı
zamanda şarkı söylemek, çocukların önem verdiği bir işbirliği biçimidir (Russell, 2005,
s.215). Şarkıya eşlik ederken el çırpmanın dahi kendine göre yararları vardır. Eller bedenin
4
ortasında bir araya geldiğinden beynin sağ ve sol yarımküreleri birbiriyle bütünleşmiş olur.
Böylece mantıksal ve estetik bilinç arasındaki uyum zirveye ulaşır (Campbell, 2002).
Tüm bunların yanında ülkemiz müzikle eğitim konusunda diğer ülkelerden daha şanslıdır.
Çünkü her harfi kolayca telaffuz edilebilen Türkçe, ünlü harflerinin fazlalığı ve etkin
kullanımı nedeniyle fonetik bakımdan ezgili bir dildir. Ayrıca dilimiz genellikle
konuşulduğu gibi yazılmakta, yazıldığı gibi söylenip, okunup, seslendirilmektedir. Bu
sebeple Türkçe ile müzikçenin birbiriyle birleşmesi ve bütünleşmesi çok doğal ve kolaydır.
Türk çocuk sayışmalarının, tekerlemelerinin, şarkılarının fazlalığı ve çeşitliliği bu konuda
delil olarak gösterilebilir. Özgün Türkçe’ de dilin müziği ile müziğin dili birleşince söz ile
ezgi ya da ezgi ile söz arasında çok güçlü bir anlatım uyumu ortaya çıkmaktadır (Uçan,
1997). Dilimizin bu paha biçilemez özellikleri eğitimde müzik vasıtasıyla büyük işler
başarmamıza yardımcı olabilir.
Matematik pek çok kişi için hayatını zehir eden, korkutucu sınavları olan bir ders ve okulu
bitirir bitirmez kurtulacağı bir kâbustur (Sertöz, 2013). Öğrencileri bu kâbustan uyandırmak
ve bunun önüne geçmek için matematiğin diğer sevilen ve ilgi duyulan branşlarla bir araya
getirilmesi olumlu sonuçlar doğurabilir. Müzik bunlardan birisidir ve sınıf ortamlarına
uygulanmasında zorluk çekilmemektedir. Müziğin sınıf ortamlarına ve matematik derslerine
şarkılar vasıtasıyla entegre edilmesinin etkilerini araştırmak amacıyla yapılan çalışmaların
sonucunda, şarkılarla yapılan öğretimin geleneksel yöntemlere göre akademik başarı ve
kalıcılık anlamında daha etkili olduğu görülmüştür (Bütüner, 2010; Erdoğan-Kaya, 2014;
Kocabaş, 2009; Talşık, 2013). Ancak bu araştırmaların büyük çoğunluğu okul öncesi ve
ilkokullarla sınırlı kalmıştır. Ortaokullarda bu konu ile ilgili yapılan çalışmaların çok az
sayıda olması durumun araştırılmasına olan ihtiyacı açıkça ortaya koymaktadır.
Bu bilgiler ışığında araştırmanın problem cümlesi şöyle ifade edilebilir:
“Ortaokul altıncı sınıf matematik dersi, alan ölçme ve çember konularında şarkılarla yapılan
öğretimin, öğrencilerin akademik başarısına ve öğrenilen bilgilerin kalıcılığına anlamlı bir
etkisi var mıdır? ”
Araştırmanın Amacı
Bilgi gün geçtikçe çoğalan ve farklılaşan bir yapıya sahip olduğundan öğretimi de benzer
şekilde değişime ihtiyaç duymaktadır. Sevgiyle bilgi edindirebilmek ve bilgiye duyulan
5
sevgiyi arttırabilmek adına yeni yöntemler, yeni stratejiler geliştirebilmek yarınlarımız olan
çocuklarımız için oldukça önemlidir. Bu nedenle alanda yapılacak olan her yeni araştırma
bize yeni rotalar çizip, yolumuzu aydınlatabilir. Alana katkı sağlayabilmek adına yapılan bu
araştırmanın çıkış noktası matematik derslerinde şarkılarla yapılan öğretimin, ortaokul
öğrencilerinin ders başarılarına ve öğrenilen bilgilerin kalıcılığına etkisini belirlemektir. Bu
genel amaç doğrultusunda sınıf ve konu sınırlandırmasına gidilmiş, araştırmanın 6. sınıf
seviyesinde yürütülmesine karar verilmiştir. Bunun nedeni ise 6. sınıflarda yakın zamanda
değişen müfredatın uygulanıyor olmasıdır. Konu sınırlandırmasına karar verilirken de
TIMSS ve PISA gibi uluslararası çalışmalarda özellikle başarının en düşük olduğu
alanlardan birisi olan geometri uygun bulunmuştur. Tüm bunlar dikkate alınarak yapılan
araştırmayla ortaokul 6. sınıf matematik dersi alan ölçme ve çember konularında şarkılar
yardımıyla zenginleştirilen öğretim uygulamasının öğrencilerin akademik başarılarına ve
öğrenilen bilgilerin kalıcılığına olan etkisini incelemek amaçlanmıştır.
Alt Amaçlar
Bu araştırmayla aşağıdaki sorulara cevap aramak amaçlanmıştır.
Deney süresince matematik derslerinde;
Mevcut programda yer alan etkinliklerin uygulandığı kontrol grubunun;
1. Başarı ön test- son test puanları arasında anlamlı bir fark var mıdır?
2. Başarı son test- kalıcılık testi puanları arasında anlamlı bir fark var mıdır?
Şarkılarla öğrenim gören deney grubunun;
3. Başarı ön test- son test puanları arasında anlamlı bir fark var mıdır?
4. Başarı son test- kalıcılık testi puanları arasında anlamlı bir fark var mıdır?
Şarkılarla öğrenim gören deney grubu ile mevcut programda yer alan etkinliklerin
uygulandığı kontrol grubunun;
5. Başarı ön test puanları arasında anlamlı bir farklılık var mıdır?
6. Başarı son test puanları arasında anlamlı bir farklılık var mıdır?
7. Kalıcılık testi puanları arasında anlamlı bir fark var mıdır?
8. Ön test son test kazanç puanları arasında anlamlı bir fark var mıdır?
6
9. Son test kalıcılık testi kazanç puanları arasında anlamlı bir fark var mıdır?
10. Şarkılarla yapılan matematik dersleri hakkında deney grubu öğrenci görüşleri nelerdir?
Araştırmanın Önemi
Pappas (2003)’ın “Yaşayan Matematik” isimli kitabının ön sözünde şunlar yazılıdır:
“Matematikten duyulan zevk bir şeyi ilk kez keşfetme deneyimine benzer. Çocuksu bir
hayranlık ve şaşkınlık insanı sarar. Bu deneyimi bir kez yaşadıktan sonra, bu duyguyu
unutamazsınız. Matematiğin zevkine varıldıktan sonra onun değeri anlaşılır; bundan sonra
da daha çok öğrenme arzusu gelir.”
Pappas’ın sözlerini doğrularcasına Bilkent Üniversitesi Matematik Bölümü Öğretim Üyesi
olan Mefharet Kocatepe de kendisiyle ilgili şu açıklamada bulunuyor: “İlk anladığım şey
mutlak değerin tanımıydı. Problemi çözmek değil, bir şeyi anladım. Sanki bütün dünyayı
keşfetmişim gibi filan bir zevk aldım. Tabii önce öyle tattım ama daha sonra problem
çözünce de aynı zevki duyuyordum” (Sertöz, 2013, s.80).
İşte bu deneyimi öğrencilere yaşatmak, matematikten zevk almalarını sağlamak için
matematiğe olan önyargılarını yıkmayla işe başlamak atılacak olan ilk adımlardan birisidir.
Ön yargılardan kurtulmak ne yazık ki kolay olmamaktadır. Bu noktada müzik gibi sevilen
bir alanın matematikle ilişkilendirilip derslerde kullanılması bize yardımcı olabilir.
Öğretmenler ve öğrencilerin eğitim ortamında eğlenceli vakit geçirerek ders işlemeleri hem
öğrencilerin hem de öğretmenlerin matematiğe olan bakış açılarını değiştirerek başarıyı
artırmaya katkı sağlayabilir.
Bu araştırmayla matematik gibi soyut kavramlardan oluşan bir dersin şarkılarla
somutlaştırılıp eğlenceli bir hale getirilebileceği öngörülmektedir. Bu araştırmayı temel
alarak eğitim programları bu duruma uyarlanabilir. Ayrıca matematik şarkılarından oluşan
albümler yapılıp öğrencilerin boş zamanlarında dinleyerek öğrenmeye devam etmeleri
sağlanabilir. Zaten Çiçek (2000)’e göre de müzik, sadece ders içinde kalmamalıdır aynı
zamanda dinlenmede, eğlenmede ve anlatımda da ondan faydalanılmalıdır. Müzik, ders
çalışırken, uyanırken, günün boş saatlerinde sürekli var olmalıdır.
Okul içinde de sadece derslerde değil okul korosu ve okul radyosu gibi sosyal faaliyetlerde
de matematik şarkıları söylenerek ve diğer öğrencilerin dinlemesi sağlanarak, okuldaki tüm
7
öğrencilerin matematikle olan ilişkisi eğlenceli bir şekilde artırılabilir. Bu gibi programlarda
şarkıların sürekli söylenmesiyle, hem daha önceden öğrenmiş oldukları bilgileri
hatırlamaları hem de bu bilgilerin kalıcılığının artması sağlanabilir. Böylece matematik
öğretiminin önemli problemlerinden biri olan önceki dönemlere ait bilgilerin unutulmasının
da önüne geçilebilir.
Şarkılarla yapılan öğretim, öğrencilere bilişsel yönden yardımcı olacağı gibi duyuşşal
yönden de katkılar sağlayabilir. Akranların bir arada aynı şarkıyı söylemeleri, grup
etkinlikleriyle şarkı yazma çabasına girmeleri onların işbirliği yapmalarına ve birbirlerinden
öğrenmelerine olumlu etki yapabilir. Çünkü Russell (2005)’a göre diğer çocukların yardımı
olmaksızın gerçekleştirilemeyen bazı şeyler de vardır. Çocuklar yetişkinlere nazaran
akranlarını kendilerine daha yakın hissederler. Bu nedenle de diğer çocuklara ait eylemler
onların harekete geçme güdülerini daha çok uyarmaktadır.
Varsayımlar
Bu araştırmada;
1. Kontrol altına alınamayan dışsal etkenlerin deney ve kontrol gruplarını eşit düzeyde
etkilediği
2. Araştırmanın çalışma grubundaki öğrencilerin veri toplama araçlarına objektif ve
samimi cevap verdikleri varsayılmaktadır.
Sınırlılıklar
Bu araştırma;
1. 2014-2015 Eğitim - Öğretim yılının 2. yarıyılıyla
2. Bolu ili Göynük ilçesinde bulunan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)’e bağlı bir devlet
okulunun 6. sınıfında iki farklı sınıfta öğrenim gören 47 öğrenciyle
3. Uygulamanın 2. Yarıyılın sonunda yapılacak olması nedeniyle 6. Sınıf
müfredatındaki alan ölçme ve çember alt öğrenme alanlarına ait kazanımlarla
4. Araştırma kapsamında kullanılan öğrencilerin ve araştırmacının besteleyeceği
şarkılarla
8
5. Veri toplama araç ve yöntemleri olarak kullanılacak başarı testi ve görüşme formu
ile elde edilecek verilerle sınırlıdır.
Tanımlar
Başarı testi: Araştırma için belirlenen kazanımların kavranma düzeyini ölçmek için
araştırmacı tarafından geliştirilen, geçerlik ve güvenirlik analizleri yapılmış olan testtir.
Şarkı: Araştırmacı ve deney grubundaki öğrenciler tarafından sözleri yazılan ve bestelenen,
araştırma kapsamında belirlenen matematik kavramlarını içeren şarkılardır.
9
BÖLÜM II
KURAMSAL ÇERÇEVE
“Doğanın müzik kompozisyonları için ilham kaynağı oluşu gibi yine doğa, fizik
vasıtasıyla birçok matematik kompozisyonlar için ilham kaynağı olmuştur.”
(Arf, 1994, s.80)
Matematik ve müzik, hayatımızın her alanında yer etmiş önemli disiplinlerdir. Günlük
yaşamda matematiğin çalışma alanına giren, estetik pek çok örnekle karşılaşmaktayız. Kilim
dokumalarından mobilyalara, takı ve aksesuarlardan bitki yapraklarına kadar kullandığımız
çoğu nesnede veya doğada geometrik şekilleri yani matematiği görürüz. Aynı şekilde müzik
de her yerdedir. Müzik, bazen konuşarak anlatamayacağımız duyguların ritimlerle
buluşmasında, bazen ustaların çekiç seslerinde, bazen de rüzgârın çaldığı ıslıkta veya bir kuş
sesinde karşımıza çıkar. Hayatımızla iç içe olan bu iki alanın birbirleriyle olan ilişkilerini
incelemeye öncelikle bu iki alanı tanımlayarak başlamak daha faydalı olabilir.
Matematik kelimesinin kökü Antik Yunanca ’da matesis kelimesine dayanır ve ben bilirim
anlamındadır (Sertöz, 2013). Matematik, tümdengelimli akıl yürütme yoluyla soyut
varlıkların (sayılar, geometrik şekiller, fonksiyonlar, vb.) özelliklerini ve bunlar arasında
oluşturulan bağıntıları inceleyen bilimdir. (Kılıçlıoğlu, Araz, Devrim, Akpul ve Tüzüner,
1990, s.449). Ayrıca matematik, mantıklı düşünme sanatıdır (H. Gür, 2005). Ortak
sembolleri nedeniyle tüm dünyanın ortak dili olarak da kabul edilebilir. “Mantıklı
düşünmenin, akıl üretmenin, problemleri saptamanın ve çözüm üretmenin dili…” (Umay,
2002).
“Müzik, duygu, düşünce, tasarım ve izlenimleri belirli bir amaç ve yöntemle, belirli bir
güzellik anlayışına göre birleştirilmiş seslerle işleyip anlatan estetik bir bütündür” (Uçan,
10
1997, s.10). Ayrıca Marpurg, müziği seslerden oluşan bilim ya da sanat olarak
nitelendirmiştir. Ona göre müzik, kurallarının doğruluğu ölçüsünde bilim, bu kuralların
gerçekleştiği ölçüde de sanattır (Uçan, 1994).
Tanımlardan da anlaşılacağı üzere matematik ve müziği birbirinden kesin çizgilerle ayırmak
bizi yanlış düşüncelere sevk edebilir. Çünkü kimi matematikçilerin gözünde matematik,
bilimsel kaygılar taşımasının yanı sıra aynı zamanda bünyesinde sanata dair estetik ögeler
de barındırmaktadır. Benzer düşünceyle kimi müzisyenlere göre de müzik, sanatla iç içe
olduğu kadar bilimle de ilişkilidir. Bu pencereden bakıldığında alışılageldiği gibi müziği
sanatsal, matematiği bilimsel formlar olarak farklı kategorilere yerleştirmek doğru bakış
açısı geliştirmemizi engelleyebilir. Kesin bir yargıya varmadan önce iki alanı da her yönüyle
incelemek, benzerlik ve farklılıklarını karşılaştırmak, aynı zamanda birbirlerine olan
etkilerini gözden geçirmek ilk yapılması gerekenler olarak özetlenebilir.
Bilimin Olmazsa Olmazı: Matematik Sanatı
Galileo’ya göre evreni her an gözlemleyebiliriz ancak onun dilini ve harflerini bilmeden,
gerçek manada anlamamız mümkün değildir. Evren, matematik diliyle yazılmıştır; harfleri
üçgenler, daireler ve başkaca geometrik şekillerdir ve eksiklikleri tek sözcüğü bile
anlaşılmaz kılar (Pappas, 2003).
Galileo’ya göre sadece evrenin değil bilimin dili de matematiktir. Bir bilim dalıyla yakından
veya uzaktan ilişkisi olan herkes matematiğin bilim için hayati önem taşıdığını bilir. Hatta
bir bilim dalının gelişmişlik düzeyi ile matematiği kullanma düzeyi arasında doğrusal bir
ilişki bile kurulabilir. Ünlü ressam Leonardo da Vinci’ye göre bir bilimin yetkinliğinin
ölçüsü, matematikle olan ilişkisine bağlıdır. Çünkü matematik genel bir kanıya göre, doğa
bilimleri de dâhil olmak üzere hiçbir bilimle kıyaslanamayacak ölçüde bünyesinde kesinlik
barındırır. Bu yaygın görüş günlük hayatımızda kendisine o kadar yer bulmuştur ki, herhangi
bir şeyin kesinliğini vurgulamak için “iki kere ikinin dört ettiği kadar” cümlesini sık sık
kullanırız (C. Yıldırım, 2004).
Matematiğin kesin kurallarının varlığı su götürmez bir gerçektir yalnız, estetik boyutu için
aynı şeyleri söylemek pek mümkün değildir. Matematiksel Deneyim kitabının yazarlarından
biri olan Reuben Hersh’in matematikteki yargıların değişkenliğiyle ilgili düşüncelerini şöyle
özetleyebiliriz: Matematikte neyin doğru veya kabul edilmiş olduğu konusunda bir görüş
11
birliğine varılmıştır ancak neyin ilginç, önemli, derin veya zarif olduğu konusundaki estetik
görüşler kişiden kişiye, uzmanlıktan uzmanlığa değişiklik göstermektedir. Bu düşünceler
tıpkı sanatta veya müzikteki estetik yargılar gibidir ve on yılda bir bile değişebilmektedir
(Wells, 2011).
Russell (1935)’a göre dikkatli incelendiğinde matematik sadece doğruluğa değil en yüksek
güzelliğe de sahiptir. Resmin ve müziğin abartılı süslerinden uzak, bir heykelin güzelliği
kadar soğuk ve haşin, yalnızca en yüksek sanatın erişebildiği süssüz bir mükemmeliyeti
içerir. Gerçek ruhsal doygunluğa ve sevince ulaşma hissi şiirde olduğu kadar matematikte
de vardır.
Sanatla matematik arasındaki felsefi köken, matematiğin bir sanat dalı olarak
sınıflandırılmasına kadar gelişerek devam etmiştir. Matematik ve sanat, görkemli bir yapının
temelindeki taşıyıcı kolonlar gibidir. Birbirlerinden uzak gibi görünen bu iki alan temelde
bir bütünü tamamlamaktadır (Cereci, 2012).
Matematik, sanat ve müzik gibi insanlara sonsuzluğu hissettirebilen ve yaşatan bir bilim
dalıdır (Akpınar, Hacısalihoğu & Mirasyedioğlu, 2004). Bunun yanı sıra antik toplumlarda
tüm bilimlerin temeli olarak kabul edilen matematik, sanatın da kaynağı olarak görülmüş ve
sanatın her aşamasında kullanılmıştır. Pek çok sanatçı matematiği sanata giden yol olarak
görmektedir. Sonsuz merdivenleriyle tanınan resmin matematikçisi Esher için matematik,
sanatçıya varlığı tanımanın, anlamanın ve anlatmanın yolunu gösteren bir ışıktır. Ona göre
evrenin tüm bilgileri, gizemleri ve örüntüleri matematik biliminin bünyesindedir (Cereci,
2012). Öyle sanat eserleri vardır ki, sanatçının matematik bilgisini kullanmadan bu eseri
yapmış olması olanaksızdır (Pappas, 2011).
Gelecek ise estetik ve matematik arasındaki ilişkinin daha etkin olarak kullanılacağı
yaratıcılık ve yeniliklere açık bir ortam sunacaktır (Koçak, İşler & Paşalı- Atmaca, 2009).
Yaşamın ve Sanatın Sesi: Müzik
İnsan doğasında var olan merak duygusu nedeniyle haber vermek ve haberdar olmak ister.
Yani iletişim kurmayı amaçlamakta bunun için de bir araca ihtiyaç duymaktadır. Ancak
elinde bulunan imkânlar nispetinde organlarıyla yapabileceği ve kolayca kullanabileceği bu
araç aynı zamanda amaç olan iletişim sağlandıktan sonra da kolayca sona erdirilebilir
olmalıdır. İşte tüm bu nedenlerden dolayı insan da tıpkı hayvanlarda olduğu gibi iletişim
12
kurmada en doğru ve kestirme yol olarak ses çıkarmayı araç edinmişlerdir. Ses iletişim için
en doğru araçtır. Çünkü sınırlar aşar, tüm yönlerde yayılır ve hiçbir engele takılmadan
yakınındaki şeylere ulaşır (İbn-i Sina, 2004).
Çevremizi algılamada ilk sırada işitme duyusu gelir. Eğer işitme duyumuz olmasaydı ancak
görebildiklerimizi algılayabilirdik. Oysa doğada hareket eden çoğu şey belli düzeyde ses
çıkardığı için, işitme duyumuz çevremizde olanları fark etmede çok önemlidir. Örneğin
vahşi yaşamda hayatta kalabilmek işitme duyusuna bağlıdır. İnsan beyni seslere karşı öyle
duyarlıdır ki, sıklıkla sesin içinde saklı olan bilgiyi anında çözümleyebilmektedir (Akoğlu,
2012).
Seslerle anlatılan sanata müzik adı verilir. Müziğin malzemesi seslerdir. Sesleri birleştirip
düzenleyen ve onu bir sanat dalı haline getiren ise insandır. Yani sesler müziğin ham
maddesidir ve yalnızca işlendiğinde müzik olmayı başarabilir (Say, 2002).
Müzik ilkel insanın yaşamını sürdürme becerisinin bir ürünüdür. Tam olarak hangi güdünün
ya da gereksinimin müziği ortaya çıkardığını söylemek zor olsa da müziğin kökeniyle ilgili
yaklaşımlardan en çok kabul göreni müziğin annelik güdüsüyle ortaya çıktığını
söylemektedir. Avustralyalı müzikoloji profesörü Richard Parncutt’a göre, müzik annenin
bebeğiyle ya da küçük çocuğuyla iletişiminde kullandığı melodili seslerin ya da “bebek
dilinin” gelişimiyle doğmuştur. Benzer bir düşünceyle Avustralya Melbourne Üniversitesi
Müzik Fakültesi Dekanı Gary McPherson da insanların müzik aracılığıyla iletişim kurma
yeteneğinin yaşamlarının ilk günlerinden itibaren var olduğunu ve hatta doğumdan önce de
müzik ve ses motiflerini algılayabildiklerini, müzik algısının ilk zekâ belirtilerinden biri
olduğunu söylemektedir (Akoğlu, 2012).
Müzik, insan yaşamının her döneminde yer alan ve eksikliği giderilemeyen bir olgudur
(Uçan, 1997). Beşikte, evde, sokakta, okulda, radyo ve televizyonda, işyerinde, tören ve
toplantılarda, eğlenirken veya dinlenirken hep müzikle iç içe olunur (Say, 2002). Bu olgu
pek çoğumuz için aynı şeyi ifade etse de farklı yorumlara ve farklı bakış açısına sahip olanlar
da mevcuttur.
Müzik, duygu ve düşüncelerin notalarla ifade bulmasıdır. Koch’a göre müzik; ses vasıtasıyla
duygu aktarımıdır. Tolstoy’a göre ise; insanda herhangi bir zaman zarfında oluşan bir
duygunun kişi tarafından fark edilmesiyle, seslerden faydalanarak başkalarına duyurmak
için aktarmasıdır (Çalık-Çetin, 2011, s.83).
13
İnsana duyup düşündüklerini sesler vasıtasıyla anlatma olanağı tanıdığı için müzik aynı
zamanda bir dildir. Müziğin içeriğindeki anlam, insanın hayat karşısındaki davranışlarıdır.
Bu nedenle müziksel anlatım, insanın seslerle duygu ve düşüncelerini, izlenim ve dileklerini
aktarmasıdır. İnsanlar müzik sayesinde birbirlerine el uzatıp iletişim kurabilir. Ancak
müziksel anlatım sesler aracılığıyla yapıldığından dolaylı ve soyut bir ifade biçimidir (Say,
2002,).
Müzik tüm bu özelliklerinin yanı sıra bir bilim dalıdır ve müziği bilimsel olarak ele alan ilk
metin Aristoksenos’un Armoni Öğeleri risâlesidir. M.Ö. 4. yüzyılda yaşayan ve Aristotles’in
öğrencisi olan Aristoksenos, müzisyen olmasının yanı sıra aynı zamanda bir eğitimci ve
filozoftur. Kendinden önce yapılan müzik kuramı çalışmalarının tersine müziği bağımsız ve
sistemli bir bilim haline getirmeye çabalamıştır (Baysal, 2014).
Müziğin ilgili olduğu her şey mükemmel olma özelliğine sahiptir. Çünkü müzik, psikolojik
olarak haz verme amacındadır ve bu amacın doğasında yetinmek, doğru olmak, mümkün
olmak gibi kavramların aksine hep mükemmele uzanmak vardır (İbn-i Sina, 2004). Bu
sayede müzik, insana kendini tanıma, kendini anlama, kendini gerçekleştirme ve kendini
aşma fırsatı verir (Say, 2002).
İnsanoğlu kendini güçlü ve bağımsız bir kişi (İngilizce ‘de person) olarak göstermek için
çabalar, kişiliğini (personality) geliştirmek için kendini yetiştirir ve özenle dış kimliğini
(persona) oluşturur. Bu kelimelerin hepsi Yunanca içten gelen ses manasındaki per son
köklerinden gelmektedir. Kişi kendinde özel bir müzik yeteneği olmadığını düşünse de
müzikle ilgili çağrışımlar ve imgeler hayatının her alanına sızmaktadır (Campbell, 2002).
Matematik ve Müzik İlişkisi
Tarih, yüzyıllar boyu sanatçıların matematik bilgisinden etkilendiklerini ve bu etkiyi
eserlerine yansıttıklarını göstermektedir (Pappas, 2011). Çünkü bilim, matematik ve sanat
hiçbir dönemde birbirlerine kapılarını kapatmamıştır. Buna verilebilecek en güzel örnek
müzikteki matematiğin Pisagor’dan beri bilinmesidir (C. Yıldırım, 2004).
Matematik ve müzik arasındaki ilişki yukarıda da değindiğimiz gibi aslında çok önceden
sayıların babası olarak da bilinen Yunanlı matematikçi ve filozof Pisagor tarafından fark
edilmiştir. Günümüze kadar anlatılagelen hikâyeye göre Pisagor bir demirci dükkânının
yanından geçerken çekiçlerin örsün üzerinde çınlayarak çıkardığı seslerde aşina olduğu
14
tınıları duymuştur. Bunun nedenini merak ettiği için de hemen içeriye girip incelemelere
başlamıştır. Sonuç olarak göreli notaların çıkmasına çekiçlerin ağırlıklarının sebep olduğunu
belirlemiştir. Pisagor, frekansların1 oranları basit sayılardan oluştuğunda müzikteki uyumun
insanın hoşuna giden bir deneyim haline dönüştüğünü keşfetmiştir. Şekil 1’ deki resimler
(Gaffurio’nun Theorica Musice adlı eseri) Pisagor’un bu olayın ardından yaptığı deneyleri
göstermektedir (Ashton, 2004, s.10).
Şekil 1. Pisagor’un deneyleri. “Armonograf: Müzikteki Matematiğin Görsel Bir Rehberi”,
Ashton, A., 2004, (N. Ak-asya, Çev.), (s.10), İstanbul: ne kitaplar.
Resimlere bakıldığında farklı materyallerin (çekiç, çan, bardak, ağırlık, kaval) üstünde hep
aynı sayıların (16, 12, 9, 8, 6 ve 4) yazdığı görülmektedir. Bu sayılarla çeşitli şekilde çiftler
oluşturulabilir ve bunların hepsinin kulağa hoş geldiği bilinmektedir (Ashton, 2004, s.10).
Günümüzden yaklaşık 26 yüzyıl önce Pisagor okulunun müfredatında müzik, matematiğin
bir dalı olarak sınıflandırılmıştır (Garland & Kahn, 1995, s. 64). Müziğin yüzyıllar önce
matematiğin bir dalı olarak sınıflandırılması merak uyandırıcı bir durumdur. Şekil 2’ye
bakılacak olursa müzik göreceli olarak bu sınıflandırmada yer almıştır.
1
Frekans: Bir saniyedeki titreşim sıklığı.
15
Matematik
(Değişmez’in bilimi)
Aritmetik
Nicelikler
Büyüklükler
(kesikli)
(sürekli)
Müzik
Geometri
Astronomi
(mutlak)
(göreceli)
(sabit)
(hareketli)
Şekil 2. Quadrivium.“Math and music: Harmonious connections”, Garland, T.H. & Kahn,
C.V., 1995, (s. 64), Palo Alto, California: Dale Seymour Publications.
Pisagorcular (İ.Ö. 500) matematiksel çalışmaları, mutlak sayılar (aritmetik), uygulamalı
sayılar (müzik), durağan büyüklükler (geometri) ve hareket halindeki büyüklükler
(astronomi) olmak üzere dört ana başlık altında toplamışlardır. Orta Çağ’da ise bu dört branş
quadrivium ismini almıştır (C. Yıldırım, 2004).
Eski Yunanlılar matematik ve müziğin ayrılmaz bileşenler olduğunu düşünmüştür. Müzik
bu dönemde matematikle ilgili bir alan olarak ele alınmıştır ve müziği oluşturan seslerin
arasındaki matematiksel ilişki keşfedilmiştir. Bunun yanı sıra müzik, ses ve melodinin bilimi
olarak görülmüştür. Kulağımıza anlamlı gelen sesler arasında matematiksel anlamda bir
ilişki olduğu o zamanlardan beri bilinmektedir (Akoğlu, 2012).
Pisagorcular sayıların her şeye hükmettiğine inanıyordu. Bir notanın oktavını, notaların
periyodik olduğunu ve çalgı aletlerinde notaların oranlarını ilk kez onlar fark etmiştir. Tele
vurulduğunda çıkan sesin o telin uzunluğuna bağlı olduğunu öğrendiklerinde müzik uyumu
ve sayılar arasındaki bağı da keşfetmişlerdir (Pappas, 2011).
Yunan müzik kuramının kurucusu Pisagor, evreni bir armoni olarak tanımlamıştır. Kürelerin
uyumu (Say, 2003). Pisagorcular sesler arasındaki matematiksel bağlantıların evrende hatta
gezegenler arasında olması gerektiğini düşündüklerinden, onların gözünde gezegenler
arasındaki uzaklıklarla sesler ve notalar arasındaki aralıklar benzerdi. Ayrıca her ikisinde de
mutlak bir uyum gözlenebilirdi. Pisagorculara göre gezegenlerin dönüş anındaki hızları
gereği çıkardıkları sesler ve uzaklıklarının oranları evrenin harmoniası, yani müziğiydi
(Akan, 2009, s. 68). Bu sayede Pisagorcular matematik, müzik ve gezegenlerin
yörüngelerine ilişkin bilgileriyle müzik ve astronomiyi birbirine kürelerin müziği
kavramıyla bağlamışlardı. Johannes Kepler (1571-1630) de benzer düşüncelerle
gezegenlerin eliptik yörüngelerindeki hızları ve müzikteki armoniyi ilişkilendirdi. Bu fikir
16
onun eliptik yörüngesinde Dünya’nın hızını hesaplamasını sağlamıştır (Pappas, 2011,
s.146).
Antik yunan filozoflarından biri olan ve Pisagor felsefesini benimsemiş Platon’a göre de
gerçek bilgi veya bilgeliğin özünü, matematiksel bilimlerle felsefe oluşturmaktadır. Platon,
bilimler sınıflamasının temelinde de düzen ve ahenk (armoni-uyum) olduğunu, müziğin de
bu ahengi vermesi noktasında, özel bir önem içerdiğini düşünmektedir (Akan, 2009).
Bu sınıflandırmayı yaparak müziği matematiğin bir dalı olarak gören Antik Yunanlılar,
günümüzde ilk matematikçiler olarak nitelendirilmekte ve onların gerçek matematik yaptığı
düşünülmektedir. Ayrıca çağdaş matematik dilini ilk bulan Yunanlıların matematikleri
edebiyatlarından bile daha kalıcı olmuştur. Buna göre matematiği gerçek yapan en önemli
etmen Antik Yunandaki gibi kalıcı estetik değere sahip olmasıdır (Hardy, 2005).
Pisagorcular, müzikte matematiği bulmuşlardı; eğer dikkatli incelersek biz de matematikte
müziği bulabiliriz. Uzun, karmaşık ve matematikçilerin tabiriyle güzel bir ispatta bir müzik
parçasında rastlayabileceğimiz ritmik devinimi duyabiliriz. Leibniz’e göre müzik,
bilinçaltında sayılarla uğraşan bir kafanın gizli bir aritmetik çalışmasıdır. Zaten önemli
matematikçilerin pek çoğunun müzik sevgisi taşıması da bu görüşü doğrular niteliktedir (C.
Yıldırım, 2004).
İslam dünyasında ilk defa sesin matematiksel temelleri, Antik Yunan’daki müzik eserlerinin
Arapçaya tercümesiyle başlamıştır. Bu eserlerin etkileri özellikle İhvan-ı Safa’nın Müzik
Risaleleri’ nde, Kındi, Farabi ve İbn-i Sina’ da görülmektedir. Çünkü İhvan-ı Safa ve Kındi
de sayılar, astronomi ve müzik arasında bağlar kurmuş, bu noktada Pisagor’dan esinlenmiştir
(Turabi, 2002).
İbn-i Sina, bilime ve felsefeye olan önemli katkıları sayesinde İslam dünyasında Şeyhu’r
Reis, batıda da Filozofların Prensi olarak tanınmıştır. Ancak müzik alanındaki eserleri ne
yazık ki diğer alanlarda (tıp, felsefe, matematik, psikoloji vb.) yazdıklarının hep bir adım
gerisinde kalmış, onlar kadar meşhur olamamıştır. İbn-i Sina’nın müzik düşüncesini yansıtan
en güzel eser Kitabü’ş Şifa’dır. İbn-i Sina Antik Yunan ekolündekiler gibi müziği geometri,
astronomi ve aritmetikle beraber dört matematik dalından biri olarak kabul ettiğinden
Kitabü’ş Şifa adlı eserinde matematikle ilgili bölümün başlığını “matematik ilimlerinin
üçüncü dalı müzik ilmi” şeklinde yazmıştır (Turabi, 2002).
17
İbn-i Sina Şifa adlı eserinde müziği bizzat şöyle tanımlar: “Müzik birbirleriyle uyumlu olup
olmadıkları yönünden sesleri ve bu sesler arasına giren zaman sürelerini, bir melodinin nasıl
kompoze edildiğinin bilinmesi amacıyla araştıran matematiksel bir ilimdir” (İbn-i Sina,
2004, s.6). Ona göre müzik hem aritmetik, hem fizik hatta hem de geometrinin ilkelerini esas
alır. Çünkü uyumlu notalar arasındaki oran tamsayısaldır yani aritmetikseldir (İbn-i Sina,
2004).
Aristo, Antik Yunan filozofları ve Farabi’nin yanında İbn-i Sina’nın müzik alanındaki
düşüncelerini şekillendiren bir diğer etmen, İslam dünyasında müziğe ilişkin yazılmış
önemli eserlerden birisi olan İhvan-ı Safa Risaleleri’dir (Turabi, 2002). Bu eserde; sesin
özellikleri, müziğin ruha tesiri, müzik aralıklarının sayısal ifadeleri, müzik ile evren
arasındaki ilişki, duyu organlarının sesleri alma keyfiyeti gibi konulara değinilmiştir. İhvanı Safa’ya göre, müzik konusundaki risalelerinin amacı dünyanın aritmetik, geometrik ve
müziksel ilişkilerle olan uyumunu belirtmektir. Bu açıdan bakıldığında İhvan-ı Safa
düşüncesi, Pisagor ve Pisagor okuluna paralel niteliktedir ve İslam dünyasında
Pisagorculuğun temsilcisi olmuştur (Çetinkaya, 1995).
Pisagordan sonra müzikal seslerin niteliği 19. Yüzyılda matematikçi Joseph Fourier
tarafından incelenerek doruk noktasına ulaşmıştır. Fourier, müzik aletleri ve insandan çıkan
bütün müzikal seslerin matematiksel olarak tanımlanabileceğini, bunun da basit periyodik
sinüs fonksiyonlarıyla gösterilebileceğini kanıtlamıştır (Pappas, 2003).
Fransız müzik eğitimcisi, kuramcısı ve yazarı Albert Lavignac’a göre de müzik; edebiyat,
resim, mimarlık ve matematik gibi diğer bilim dalları ile yakından ilişkilidir (Yıldız, 2015).
Örneğin ilk iki terimi 1 olan ve bu iki terim hariç terimleri kendinden önce gelen iki sayının
toplamından oluşan sayı dizisi Fibonacci dizisidir. Ardışık iki Fibonacci sayısının birbirine
oranı ise 1,61803398… sayısına yaklaşır ve bu sayıya altın oran ismi verilmektedir (Akçağıl,
2005). Tüm bu matematiksel ifadelerle müzik arasında bir bağ kurmak mümkündür. Öyle ki
bestecilerin, yapıtlarında bazen eseri oluşturan daha küçük bölümlerin sürelerini, bazen de
doruk noktasının konumunu altın orana uygun olarak yerleştirdikleri ortaya çıkmıştır. Buna,
Haendel’in “Hallelujah (Messiah)”ı, Mozart’ın çoğu piyano sonatı, Beethoven’in 5.
senfonisi, Debussy’nin “Reflets dans l’eau”, “L’isle joyeuse” adlı yapıtları örnek
gösterilebilir (Bora, 2002). Sadece sanatçıların bestelerinde değil müzik aletlerinde de altın
orana ve Fibonacci sayı dizisine rastlanmaktadır. Müzik aletlerinin en güzellerinden birisi
18
olan keman üzerinde altın oran vardır. Piyanonun tuşları da Fibonacci sayı dizine uymaktadır
(Koçak vd., 2009).
Matematiğin mutlak ve değişmez, müziğin ise göreceli oluşu bu iki alanın bir arada
bulunmasına engel gibi görünse de ikisindeki bu farklılık iyi bir uyumun habercisi de
olabilir. Karşal (2005)’a göre matematik doğruyu müzik ise güzeli temsil eder. Buna göre;
matematik mutlak doğruyu ararken, müzik göreceli olarak güzeli elde etmek istemektedir.
Doğrunun güzelle bir arada bulunması yani doğrunun güzel sunumu veya güzelin doğru
oluşu her iki alana da değer katacak bir durumdur.
1993- 1994 yılları arasında TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu)
başkanlığı görevini üstlenmiş olan Tosun Terzioğlu matematikle ilgili düşüncelerini şöyle
özetliyor: Matematiğin kendine ait bir iç estetiği vardır. Bu ise güzellik duygusunu
beraberinde getirmektedir. Örneğin matematikçiler daima “güzel teorem”, “daha güzel
ispat” gibi terimler kullanırlar. Bunu yadırgamak anlamsızdır çünkü matematik soyuttur ve
insan aklıyla üretildiği için sanatla çok yakın ilişkisi vardır. Hatta en yakın ilişki de
müzikledir (Sertöz, 2013).
Müziğin matematikle ilişkisinin daha iyi anlaşılabilmesi için öncelikle beynimizin müziği
nasıl algıladığı ve müzikle nasıl çalıştığı sorularının yanıtlanması gerekmektedir. Sinirsel
motor mekanizmalar (istemli hareketleri kontrol eden mekanizmalar) ve seslerin beyinde
işlenmesi konusunda pek çok araştırma yapılmıştır. Müzikal bir etkinlikle uğraşmak için
beyindeki motor mekanizmaların ve işitmeyle ilgili bölümlerin eşgüdümlü olarak çalışması
bir ön koşul niteliğindedir. Herhangi bir müzik parçası icra edilirken sonraki aşama önceki
aşamalarda ortaya çıkan seslerden etkilendiğinden, duyu ve motor faaliyetlerin bir arada
çalışması gerekmektedir (Akoğlu, 2012).
Pek çok insanda sol yarım küre mantıksal olarak kabul edilen dil ve idrak yeteneğiyle
ilgiliyken, sağ yarım kürenin görsel, uzaysal ve örneğin müzik gibi yeteneklerle ilgilendiği
bilinmektedir. Tabii ki iki yarım küre tüm beyni oluşturmak üzere bir araya gelmiştir ve
matematik sadece sol yarım kürenin dilsel, analitik yetenekleriyle sınırlı kalmak yerine her
iki yarım kürede bulunan yeteneklerden de faydalanmaktadır. Matematikte, beynin iki
yarısının mücadele ederek karmaşa yaratması yerine işbirliğine giderek birbirini
tamamlaması ve geliştirmesi en uygun olandır (Davis & Hersh, 2002).
Bilimsel araştırmalarda da bu ilişki göze çarpmaktadır. Church (2000)’a göre matematik ve
müzik beynin iki yarım küresi arasında bir bağlantı oluşturmaktadır. Müzik sağ beyin,
19
matematik sol beyin aktivitesi olarak kabul edilmektedir. Müzik etkinlikleri önemli
matematik becerilerini kullanmak için gerekli sinir bağlantılarını kurmaktadır. Böylece
beynin her iki yarısını çalıştıran aktivitelerin ilişki içerisinde oldukları göze çarpmaktadır.
Antik Yunanlıların müzik ve matematik ilişkisini temel alan bilimsel çalışmaların sonucunda
2000’li yıllardan itibaren matematik ve müzik ilişkisi daha çok kişiye ulaşabilmiş ve ilgi
çekici konular arasına girebilmiştir. Hatta bu konuyla ilgili olarak 2006 yılında ABD’de
SMCM (Society for Mathematics and Computation in Music)
adında bir dernek
kurulmuştur. Dernek, müzik ve matematiğin kesişme noktasında disiplinler arası alanda
çalışan araştırmacılar ve müzisyenler için bir uluslararası forum olma özelliği taşımaktadır.
Sonuncusu 2015 yılında düzenlenen SCMC’nin amiral gemisi gözüyle bakılan MCM
(Mathematics and Computation in Music) konferanslarının ilki 2007 yılında yapılmıştır ve
her iki yılda bir tekrarlanmaktadır. Bu konferansların dışında derneğin bir de JMM (Journal
of Mathematics and Music) adında resmi yayın organı bulunmaktadır. MCM iletişim ve
matematik, bilişim, müzik teorisi, kompozisyon, müzikoloji ve ilgili disiplinlerde
araştırmacılar arasında fikir alışverişi için özel bir platform sağlamaktadır (Collins, Meredith
& Volk, 2015).
Evrensel birer dil olan matematik ve müziğin harfleri sayılar ve notalardır. Her ikisinin de
alfabeleri nereye gidersek gidelim tüm dünyada aynıdır. Bu sayede ikisi de yanlış
anlaşılmalara mahal vermeden doğru iletişimi kurmayı başarabilirler.
Matematik ve müzik ilişkisi pek çok farklı yönden ele alınıp incelenebilir. Müziğin, köken
olarak, nörolojik açıdan ve yetenek bazında matematikle ilişkisi kurulabilir. Müziğin
temelinde matematik vardır ve müziğin armonik yapısı matematikseldir. Beyin aktivitelerini
inceleyen nörolojik çalışmalarda da müziğin matematikle ilişkili olduğu görülmüştür. Ayrıca
nörolojik çalışmaları desteklercesine matematik ve müzik yeteneği arasında ilişki kuran
çalışmalarda mevcuttur (Karşal, 2004). Ancak bu araştırmada tüm bu ilişkiler göz önünde
bulundurularak müziğin bilişsel yönden matematikle ilişkisi konu edinilmiş, müziğin
matematik eğitimine etkisi araştırılmıştır. Çünkü bilimin ve sanatın önemli temsilcileri olan
matematik ve müziğin birbiri ile olan ilişkisini göz ardı etmeden uyum içinde kullanmak
olumlu sonuçlar doğurabilir (Karşal, 2005). Özellikle eğitimde nasıl daha iyi öğretebiliriz
sorusu zihinleri kurcalarken, müzik gibi sevilen bir ögenin sınıf ortamlarında kullanılması
bu soruya verilebilecek cevaplar arasında olabilir. Bu nedenle iki alanın da eğitim açısından
20
incelenmesi ve birlikte kullanımlarının doğurduğu sonuçların değerlendirilmesi bu aşamada
bize yardımcı olabilir.
Matematik Eğitimi
Matematik eğitimi aslında matematik kadar eskilere dayanır. Evrenin ancak sayılarla
anlaşılabileceği tezini savunan Pisagorcuların oluşturduğu gizli dernek ve geometri
bilmeyenler giremez diyen Platonun akademisi birer matematik okuludur. Ayrıca Batı
dünyasında uzun yıllar geometri ders kitabı olarak okutulan Elementler, Öklid tarafından,
öğretim programının önemli bir kısmını matematiğin oluşturduğu İskenderiye okulu’ nda
yazılmıştır. Orta Çağlarda da müzik, mantık ve retorik gibi konuların yanı sıra matematik,
ders programlarında önemli ölçüde kendine yer edinmeyi başarabilmiştir (C. Yıldırım, 2004,
s.150).
Matematik eğitiminin asıl amacı bireye aritmetik, cebir ve geometrinin temel kavramlarını
öğretmenin yanı sıra düşünme, akıl yürütebilme ve ulaştığı sonuçlarda tutarlı olma yetilerini
kazandırmaktır (C. Yıldırım, 2004). Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Teknolojisi ve
Programlama Bölüm Başkanı Reyyan Ayfer’e göre matematik, zevkli, eğlenceli ve insan
hayatına çok şey katan bir konudur. Örneğin matematik eğitimi almak insan hayatına disiplin
getirmektedir. Ayrıca matematik eğitimi kişilerin problem çözme yeteneklerini de
geliştirmektedir. Buradaki problemden kasıt sadece matematik problemi değil hayatın
içindeki günlük problemlerdir de. (Sertöz, 2013, s.91).
Bazıları için matematik, hayatı anlamanın ve sevmenin bir yoludur. Çünkü sevmenin yolu
anlamaktan geçer ve sadece anlayabildiklerimizi severiz (Sertöz, 2013). Buradan şu sonucu
çıkarmak zor olmasa gerek. Matematiğin anlaşılması sevilmesini, sevilmesi de hayatın
anlamlandırılmasını sağlar. Zaten insanlar bir kere anlamanın, bilmenin tadına varırlarsa bu
onlar için giderek büyüyen bir gereksinime dönüşecektir. Maslow’un da kuramında belirttiği
gibi bilme, anlama, kendini gerçekleştirme gibi gereksinimler karşılandıkça artış gösterirler
(Ün-Açıkgöz, 2003).
Matematik yapı itibariyle soyut kavramlar içermesi ve üst düzey düşünmeyi gerektirmesi
nedeniyle çocuklar tarafından kolay kavranamamaktadır. Çünkü Judd (1939)’a göre,
çocuklar dünyaya genlerinde bir sayı sistemiyle gelmezler; sayı doğuştan değil sonradan
kazanılan bir kavramdır. Çocuklardan, okulda birkaç yıl gibi kısa bir sürede insan aklının en
21
önemli ürünlerinden olan, icadı ve olgunluğa ulaşması yüzyıllar alan sayı sistemini
öğrenmeleri ve kavramsal bir yöntemi kullanma becerisini edinmeleri beklenir. Bu sistemi
öğrenme sürecinde çocuklar üst düzey düşünmeyi de öğrenirler. Ancak bunu yaparken bir
kişi ya da bir kuşağın tek başına geliştirmesi imkânsız olan karmaşık bir aracı kullanmaları
gerekmektedir.
Çocuklar öğrenmeyi isteyemez, onlara zorla bir şeyler öğretilebilir anlayışı tamamen eğitim
bilimindeki beceriksizliğin bir sonucudur ve eskilerde kalmıştır. Çocuğun yürüme ve
konuşma çabalarında gözlenebilen ve insanoğlunun doğasında var olan öğrenme isteği,
eğitimde itici güç olmalıdır. Öğrenilmesi gereken konular uygun evrelere ayrılabilir ve her
evre zevkli ve eğlenceli hale getirilebilir. Çocuklar, kendi istediklerini yaptıklarında doğal
olarak dışarıdan uygulanacak bir disipline ihtiyaç kalmaz. Bu sayede de öz disiplin kazanmış
olurlar. Onlara sağlanacak mutluluk en iyi insan tipinin yetiştirilebilmesi için mutlaka
gereklidir (Russell, 2005).
Matematik eğitimi de ilginç ve eğlenceli olmalıdır. Öğrenciler, projeler, kavramlar,
gösteriler ve buna benzer aktiviteler sayesinde matematik derslerini sever ve öğrenmeye
karşı ilgileri artar. Öğrencilerin düşünme becerilerini geliştirmek ve etkili matematik
öğrenmelerini sağlamak adına tüm sınıfın etkileşim içerisinde bulunduğu etkileşimli öğretim
ve aktif öğrenme yöntemlerinin uygulanması gerekmektedir (Reynolds & Maijs’ ten aktaran
Altun, 2014).
TIMSS genelinde de veriler incelendiğinde öğrencilerin matematik öğrenmekten aldıkları
keyif arttıkça matematik başarılarında artış gözlenmiştir. 2011 yılında uygulanan TIMSS
çalışmasında öğrencilerin, derste ilgisini canlı tutan uygulamaların kullanılma sıklığının,
başarılarını önemli ölçüde pozitif yönde etkilediği ortaya çıkmıştır. Bu nedenle öğretmenler
çeşitli yöntemlerle öğrencinin derse aktif katılımını sağlamalıdır (Büyüköztürk, Çakan, Tan
& Atar, 2014).
Öğrenci merkezli sistemlerde sınıfta daha çok öğretmen değil öğrenci aktiftir. Ancak bu
durum öğretmenin rolünü azaltmaz tam tersine artırır. Aktif katılımın uygulandığı öğretim
sürecinde öğretmen etkin bir şekilde hazırlık yapmalıdır (Çakmak, 2005). Dünya Bankası
tarafından yayımlanan Türkiye’de Okullarda Mükemmelliyeti Teşvik Etmek başlıklı rapora
göre, geçtiğimiz on yılda hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler sınıf içi faaliyetlerde
öğretmenlerin etkinliğini artırma konusuna ilgi duymaya başlamışlardır. Bu ilginin
güçlenmesinde sayısı her geçen gün artan araştırmaların öne sürdüğü, öğrencilerin öğrenme
22
becerileri üzerinde en belirleyici rolü oynayan etkenin öğretmenin etkinliği olduğu
düşüncesi yatmaktadır (Dünya Bankası, 2013).
Etkili matematik öğretimi için öğretmenler öğrenme ortamlarını kurabilmeli, öğrencileri
matematiksel problemler üzerinde düşündürebilecek zengin materyal ve yöntem çeşitliliği
sağlamalıdır (Çakmak, 2005). Ausubel’e göre de öğretmenin görevi öğretimi iyi organize
etmektir. Öğrenciler neyin önemli olduğunu bilmediklerinden, öğretmen uygun materyali
seçmeli, dersle ilgili ana düşüncenin ortaya çıkmasını ve öğrencinin buna kolaylıkla
ulaşmasını sağlayacak düzenlemeyi yapmalıdır (Altun, 2014).
Öğrenciler öğrenme etkinliklerinin temel aktörleridir. Ancak her öğrenme etkinliği
öğrencilerde
aynı
düzeyde
motivasyon
sağlayamaz
(Viau,
2015).
Öğrenmenin
gerçekleşebilmesi için öncelikle öğrenilecek olan şeye karşı istek duymak (motive olmak)
gerekmektedir. Matematik öğrenmeye yönelten motivasyon ise çocuklar açısından sonuçtan
zevk almaya bağlıdır (Altun, 2014). Bu nedenle öğrenme etkinliklerinde motivasyon algısını
geliştiren 10 temel koşul aşağıda verilmiştir.
Bir etkinlik;
1. Amaçlara ve yönergelere sahip olmalıdır
2. Öğrenci gözünde anlamlı olmalıdır.
3. Özgün bir ürünün gerçekleşmesine yönelik olmalıdır.
4. Farklılık göstermeli ve diğer etkinliklerle kaynaşık olmalıdır.
5. Meydan okuyucu nitelik taşımalıdır.
6. Öğrencinin bilişsel odaklanmasını gerektirmelidir.
7. Öğrenciye seçim tercihi sunarak onu sorumlu kılmalıdır.
8. Öğrencinin diğer öğrencilerle etkileşim ve işbirliğine uygun olmalıdır.
9. Disiplinler arası bir nitelik taşımalıdır.
10. Yeterli zaman diliminde yapılmalıdır (Viau, 2015).
Bir etkinlikte bulunması gereken ön koşullar yukarıda açık bir şekilde ifade edilmiştir.
Ancak bunlar içerisinden etkinliğin meydan okuyucu nitelik taşıması gerektiği daha doğru
anlaşılabilmesi açısından açıklamaya muhtaçtır. Meydan okuma, öğrenme sürecinde
öğrencilere verilen desteğin, beklentinin, materyal ve zamanın farklılaştırılmasıdır. Yenilik
eğitim ortamlarında önemlidir. William Greenough da daha iyi bir beyin gelişimi için
öğrenmenin yeni bilgi ve deneyimlerle desteklenerek bilinene meydan okuyucu nitelikte
olmasını önermektedir (Jensen, 2006).
23
İlköğretim kademesindeki öğrenciler gelişimsel özellikleri nedeniyle ileri kademedeki
öğrencilerden farklıdır. Bu yaştaki çocuklar hareketli, istekli ve meraklıdır. Çocukların
öğrenmeye karşı olan bu meraklı ve istekli hallerini yitirmemeleri için matematik bilgisi
kadar matematik sevgisini de edinmeleri ve matematiğe yönelik olumlu tutum geliştirmeleri
oldukça önemlidir. Bu nedenle matematik öğretiminde kullanılan yöntemlerin ve
etkinliklerin seçiminde dikkatli olunmalıdır (Çakmak, 2005).
Matematik Eğitiminde Uluslararası Çalışmalar
Uluslararası çalışmalar ve diğer araştırma bulguları matematikte düşük başarının karmaşık
bir durum olduğunu göstermektedir. Matematikteki başarısızlık tüm ülkelerin ortak
kaygısıdır. Bu kaygı nedeniyle günümüzde ülkeler, düşük başarının nedenlerini ortaya
koymak ve performanslarını izlemek için yaygın olarak PISA (Programme for International
Student Assessment) ve TIMSS (Trends in International Mathematics and Science Study)
gibi uluslararası geniş ölçekli araştırma raporlarının sonuçlarını kullanmaktadır (EACEA,
2011, s. 81). Bu araştırmalar, uluslararası düzeyde karşılaştırmaya olanak sağladıkları için
tercih edilmekte ve ülkelerin eğitimdeki başarıları hakkında da genel fikir edinmeye
yardımcı olmaktadır (Toluk-Uçar, 2005).
Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMSS), merkezi Hollanda’da olan
Uluslararası Eğitim Başarılarını Değerlendirme Kuruluşu (IEA- International Association
for the Evaluation of Educational Assessment) tarafından yürütülen bir tarama çalışmasıdır.
İlki dünyada 1995 yılında 4. ve 8. Sınıflara yönelik olarak uygulanan TIMSS dört yılda bir
gerçekleşmekte
ve
öğrencilerin
çok
yönlü
bilgi
ve
becerilerinin
belirlenmesi
amaçlanmaktadır (Büyüköztürk vd., 2014).
Sonuncusu 2011 yılında 8. Sınıf düzeyinde 42 ülkenin katılımıyla düzenlenen TIMSS
çalışmasında, matematik başarı ortalamasına göre katılımcı ülkelerden sadece 14’ü ölçek
orta noktasının (500 puan) üzerinde ortalama puan alabilmiştir. 28 ülke ölçek orta noktasının
altında kalmıştır ve Türkiye de bu ülkeler arasındadır. Uluslararası ortalamaya bakıldığında
da durum değişmemekte çalışmaya katılan öğrencilerin %3’ü ileri, %4’ü üst, %39’u orta ve
%29’u alt yeterlik düzeyinde yer almaktadır. Geriye kalan %25’lik kesim ise alt düzeyden
de daha düşük ortalamaya sahiptir (Büyüköztürk vd., 2014). Bu durumda 2011 yılında
düzenlenen TIMSS’e katılan ülkelerin, üçte ikisinin matematik için belirlenen başarı
24
ortalamasının altında kaldıkları ve genele bakıldığında da maalesef öğrencilerin yeterli
düzeye ulaşamadıkları görülmüştür.
Uluslararası bir diğer çalışma da Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECDOrganisation for Economic Co-operation and Development) tarafından 2000 yılından beri
üç yılda bir tekrarlanarak sürdürülen dünyanın en kapsamlı araştırması niteliği taşıyan
Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) dır. PISA’ ya katılan ülkelerin 34’ü
OECD üyesidir ve toplamda 70’e yakın ülke bu çalışmada yer almaktadır. 15 yaş grubu
öğrencilerini kapsayan PISA, matematik, fen ve okuma becerileri alanlarında öğrencilerin
örgün eğitim vasıtasıyla kazanmış oldukları bilgileri günlük yaşamda ne ölçüde
kullandıklarını belirlemenin yanı sıra onların eğitimle ilgili görüşlerini, aileleri ve kendileri
hakkındaki bilgileri de değerlendirmeye almaktadır. PISA adını öğrenci değerlendirme
programından alsa de asıl değerlendirilen ülkelerin eğitim sistemidir (H. Yıldırım, Yıldırım,
Yetişir & Ceylan, 2013).
PISA değerlendirmelerinde her döngüde okuma becerileri, matematik ve fen okuryazarlığı
alanlarından biri temel alan olarak seçilmektedir ve bu alana ait içerik ölçülmektedir. 2003
yılında temel alan olarak belirlenen matematik 2012 yılında tekrar temel alan olmuştur
(Zopluoğlu, 2014). Bu nedenle 2012 yılında 65 ülkenin katılımıyla gerçekleşen PISA
değerlendirmeleri esas alındığında OECD matematik ortalamasının (494) üstünde kalabilen
26 ülke vardır. OECD ortalamasının gerisinde kalan 39 ülkenin içinde Türkiye de yer
almaktadır (H. Yıldırım vd., 2013).
TIMSS öğrencilerin müfredattaki kazanımları ne kadar öğrenebildiklerini ölçerken, PISA
bilginin yanında gerçek hayatta öğrenilen bilgilerin ne kadar kullanılabildiğini ölçmek
istemektedir (Zopluoğlu, 2014).
TIMSS 2011 matematik başarı testinde öğrenciler sayılar konusundaki soruların %43’üne,
cebir sorularının %37’sine, geometri sorularının %39’una, veri ve olasılık sorularının
%45’ine doğru cevap vermişlerdir (Büyüköztürk vd., 2014). Bu verilere dayalı olarak cebir
ve geometri alanlarında öğrencilerin diğer alanlara nispeten daha çok zorlandıkları göze
çarpmaktadır.
Uluslararası araştırmalarda Türkiye’nin durumunu değerlendirecek olursak; TIMSS 2011’
de ülkemiz 42 ülke arasında 24. sıradadır ve başarı ortalaması TIMSS ölçek orta noktasından
anlamlı bir şekilde düşüktür. Türkiye sadece 2011 de değil katıldığı üç TIMSS döngüsünde
de matematik için belirlenen ölçek orta noktasının altında bulunmaktadır (Büyüköztürk vd.,
25
2014). PISA 2012’de de ülkemiz 65 ülke arasında 44. Olarak son sıralarda yer almıştır ve
matematik başarı ortalaması OECD ortalamasından düşüktür. Ayrıca Türkiye’nin üst
performans düzeyinde olan öğrenci oranı da OECD ortalamasının altındadır. Ancak
ülkemizin 15 yaş civarındaki öğrenci sayısı diğer ülkelerden epey fazla olduğundan bu
düzeye ulaşabilen öğrenci sayısı bakımından ön sıralara çıkabilmektedir. Türkiye’nin bu
avantajı kullanabilmesi için tüm öğrencilerine kaliteli bir eğitim ortamı sunması şarttır. (H.
Yıldırım vd., 2013).
Matematik Eğitiminde Yeni Arayışlar
Günümüz eğitim sisteminde bilgi ve beceri sahibi olmak isteyenlere tek çatı altında belirli
ve sabit bir program dâhilinde toplu bir şekilde eğitim verilmektedir. Sanayi devrimiyle
ortaya çıkan bu sistemle amaçlanan, fabrikalardaki mantığa uygun olarak okullarda daha
kısa sürede daha çok kişiyi eğitmektir (Jensen, 2006). Okullarda verilen eğitim artık
toplumsal yaşamın bir zorunluluğu haline gelmiştir. Ancak okullara sadece bilgi ve beceri
edinilen, fabrika benzeri standart ürünler üreten kurumlar gözüyle bakılmamalıdır. Çünkü
okulların fabrikalardan farklı olarak işlediği hammadde duygularıyla var olan insandır.
Okullar, bilgi ve beceri edindirmenin yanı sıra, sosyalleşmenin, işbirliği ve uyum içerisinde
kalabilmenin, düzenli olabilmenin, saygı ve sevgi duygularını daha yoğun bir biçimde
yaşayabilmenin ve en önemlisi tüm bunları akranlarla beraber yapabilmenin sağlandığı
mekânlar gibi görülmelidir. Eğitimle amaçlanan çocukları tek çatı altında toplayarak
zihinlerini salt bilgiyle depolamak değil, mutlu olabilecekleri bir ortam sağlayarak sevgiyle
bilgi vermektir. Rusell (2005)’ a göre sevgi ile verilen bilgi bir eğitim sisteminde her şeyin
temelidir ve ancak bu sayede değişim sağlanabilir. Sevgiyle verilen bilgi, bilgiye duyulan
sevgiyi de mutlaka beraberinde getirecektir.
İnsan bilgisinin yoğunluğu ve insana dair sorunların karmaşıklığı aynı oranda ve hızda
giderek artmaktadır. Bu nedenle yeni bilgiler öğrenebilmek için ekstra zamana ihtiyaç
duyulmaktadır. Ekstra zaman üretmek elimizde değildir ancak elimizdeki zaman verimli
kullanılabilir. Her geçen gün artan bilgi yoğunluğuyla başa çıkabilmenin tek yolu, yeni
kuşakların eğitim yöntemlerini sürekli gözden geçirmesi ve gerekli görülen değişiklikleri
yapmasıdır. Bunu yaparken ortak paydalar bulunarak denge korunmalı, hümanist unsurlar
göz ardı edilmemelidir (Russell, 2005).
26
Uluslararası ve ulusal pek çok araştırmaya göre matematik eğitiminden beklenen verim
alınamamaktadır. Buna pek çok şey neden olabilir. Dünya Bankası’nın son PISA sonuçlarını
değerlendirdiği raporda şu analizlere yer verilmiştir: Tüm öğrencilere etkili öğrenme
stratejileri
konusunda
bilgi
verilmesiyle
okullardaki
eğitim
önemli
oranda
iyileştirilebilecektir. Başarılı PISA ülkelerinde ‘‘iyi’’ öğrenme stratejilerini benimseyen
(bilgiyi anlayan, hatırlayan ve özetleyebilen) öğrenciler test sonuçlarında daha yüksek başarı
göstermektedir (Dünya Bankası, 2013).
Öğretim için programdan daha önemli olan sorun yöntem sorunudur ve öğretimin hangi ruh
içinde yapıldığıdır. Burada dikkat edilmesi gereken temel nokta öğretimi çok fazla
basitleştirmeden ilginç hale getirmektir (Russell, 2005, s.224). Bir yöntem ne kadar etkili
olursa olsun sürekli olarak kullanılması öğrencilerde bıkkınlık yaratabilir. Sınıf ortamında
yapılan küçük değişiklikler, öğrencilere yaptırılacak farklı etkinlikler öğrenciyi derse karşı
güdüleyebilir (Ün- Açıkgöz, 2003).
Eğer öğrenme değerli görülüyorsa, bunun için sonuçtan öte sürece değer verilmelidir. Tek
bir yaklaşımda ısrarcı olan eğitimciler öteden beri insanlığın oluşturduğu ortak mirası yok
saymaktadır. İnsanlar yüzyıllardır doğruluğu önceden bilinen yanıtları tekrar ederek değil,
devamlı surette yeni arayışlar içine girerek hayatlarını devam ettirmiştir. Buna göre nitelikli
eğitim, farklı seçeneklerle düşünebilmeyi, çoklu cevapları ve yaratıcı buluşları içermelidir
(Jensen, 2006).
Disiplinler Arası Eğitim Anlayışı
Bilgiyi parçalara ayırma düşüncesine ilk olarak antik Yunan ve Roma da rastlanmaktadır (T.
Gür, 2003). Romalı bir bilgin ve ilk ansiklopedi yazarlarından olan Varro (MÖ 116-27)
disiplin adlı kitabında bilimleri sınıflandırmış ve dokuz ayrı disiplinden söz etmiştir. Bunlar
trivium (gramer, retorik, diyalektik), quadrivium (aritmetik, geometri, astronomi, müzik),
mimarlık ve tıptır. Yıllarca eğitimin temel öğesi olarak okutulan bu disiplinlerden mimarlık
ve tıp Cassiodorus (490-585) tarafından disiplinler listesinden çıkarılmıştır. Geriye kalan
yedi disiplin ise yedi özgür sanat (Artes Liberales Septem) adıyla Ortaçağ eğitiminin
temelini oluşturmuştur (Topdemir, 2011).
Bilgiyi parçalara ayırmaktansa bütünleştirerek işe koşma fikri ise 1970’ lerde ortaya
çıkmıştır. Bu konuyu gündeme taşıyan 1960 ve 1970’ lerde yapılan eğitim deneyleridir.
27
Ayrıca 1970’ lerde ABD Ulusal Bilim Vakfı (National Science Foundation, NSF) disiplinler
arası programlar başlatmış, 1979’ da Bütünleştirici İncelemeler Birliği (Association of
Integrative Studies, AIS) ve Uluslararası Disiplinler Arası Araştırma İncelemeleri Birliği
(International Association for the Study of Interdisciplinary Research, INTERSTUDY)
kurulmuştur (T. Gür, 2003). ProQuest verilerine göre de “Interdisciplinary” kavramı ilk kez
1980 yılında bir tezde kullanılmıştır (Turna & Bolat, 2015).
Disiplinler arası öğretim farklı disiplinlere ilişkin bilgi ve becerileri anlamlı olarak bir araya
getirme ve bütünleştirmedir. Diğer bütün alanlarda olduğu gibi eğitim açısından da etkili bir
strateji olarak görülmektedir. Çünkü disiplinler arası yaklaşım bütüncül olan doğal düşünme
ve algılama biçimimizle tutarlılık içerisindedir (A. Yıldırım, 1996).
Günlük hayattaki bir problemin çözümü için çoğu zaman birden fazla tipte bilginin
kullanılması mecburidir. O halde okuldaki durumunda gerçek yaşamdakine benzetilmesi,
öğrencilerin öğrenme etkinliklerinde en azından iki alanı bir arada kullanması arzu edilen
öğrenme ortamını oluşturacaktır. Tüm derslerde, öğrenme etkinlikleri diğer derslerde
öğrenilen bilgilerle desteklenmelidir. Disiplinler arası özellik gösteren bir etkinlik sayesinde
öğrencinin değer algısı desteklenmiş olur ve öğrenci kendisinden beklenen öğrenmeleri daha
da anlamlı hale getirebilir. Çünkü öğrenci, öğrenmesi istenen bilgilerin önem ve yararını
birebir yaşamış ve görmüş olur (Viau, 2015).
Disiplinler arası yaklaşım sayesinde öğrenci kendini belirli bir disiplinin düşünme biçimiyle
sınırlı hissetmez, tam tersine disiplinlere bağlı bilgileri kendi amaçlarına ulaşmak için ya da
problemlerin çözümünde bir araç olarak kullanır. Bu sayede kendini devamlı yenileyen,
öğrendiklerini farklı durumlarda kullanabilen ve karar verebilen bireyler yetiştirilebilir (A.
Yıldırım, 1996).
Disiplinler arası eğitime ihtiyaç duyulmasının nedeni, geleneksel öğretim yaklaşımının hiç
fayda vermemesinden değildir. Bunun nedeni, geleneksel yaklaşımın her şeye çare
olmamasındandır. Geleneksel yaklaşımın da başarılı olduğu noktalar mevcuttur. Ancak
yetersiz kaldığı durumlarda alternatif öğretim yöntemlerine ihtiyaç duyulmaktadır (T.
Gür,2003). Nitekim disiplinler arası yaklaşım konu alanlarına ilişkin öğretimin tamamen
ortadan
kaldırılması
demek
değildir.
Var
olan
disipliner
yaklaşımla
birlikte
uygulanabilmelidir (A. Yıldırım, 1996). Bu bakımdan disiplinler arası yaklaşım
bütünleştirme ve problem çözme becerilerinin geliştirilmesi için geleneksel disipliner
yaklaşımın çok yararlı alternatif bir tamamlayıcısıdır (T. Gür, 2003).
28
Matematik eğitiminde de öğrencilerin farklı yönlerini ortaya çıkaran, geliştiren ve çeşitli
öğrenme yollarına olanak tanıyan etkinliklerin planlanmasına katkıda bulunacak yaklaşımlar
tercih edilmelidir. Bu yaklaşımlardan birisi öğrenme ve öğretme sürecinde disiplinler arası
yaklaşımı beraberinde getiren çoklu zekâ kuramıdır. Ancak konu ile ilgili yapılan
araştırmaların çoklu zekâ kuramına odaklanarak disiplinler arası yaklaşımı vurgulamadıkları
görülmektedir. Bu nedenle ilköğretim üçüncü sınıf hayat bilgisi dersinde, çoklu zekâ kuramı
ile disiplinler arası yaklaşımın bütünleştiği uygulama sürecine ilişkin öğretmen-öğrenci
görüşlerini belirlemek amacıyla bir araştırma yapılmıştır. Görüşmeler ve öğretmen-öğrenci
günlüklerinden elde edilen verilerin analizi sonucunda çoklu zekâ kuramı ve disiplinler arası
yaklaşım uygulamalarının öğrencilerin bilişsel, sosyal ve duyuşsal gelişimlerine olumlu
katkılar getirdiği belirlenmiştir. Öğrenciler bu sayede sınıfta kendilerine güvenerek,
akranlarıyla işbirliği içerisinde daha kolay ve daha zevkli öğrenme gerçekleştirmişlerdir.
Ayrıca uygulamalar, öğrencilerin derslerde etkin olarak rol almasını sağlamıştır ve öğretmen
rolünde de değişikliklere neden olmuştur (Ö. Demirel, Tuncel, Demirhan & K. Demir,
2008).
Eğitimde etkisi her geçen gün daha da artış gösteren disiplinler arası yaklaşımla ilgili
çalışmaların yabancı ülkelere kıyasla Türkiye’de oldukça sınırlı olduğu görülmektedir. Bu
durum, öğretmenlerin disiplinler arası yaklaşım konusundaki yetersiz bilgilerinden, Türkiye’
deki müfredatın ağır olmasından ve okullardaki zümreler arasında disiplinler arası çalışmalar
için yeterli iletişim kurulamamasından kaynaklanmaktadır (Turna & Bolat, 2015).
Müziğin Eğitimdeki Yeri
Müziğin eğitimsel işlevleri şunlardır:

Eğitim boyutu olma

Eğitim aracı olma

Eğitim yolu- yöntemi olma

Eğitim ortamı olma

Eğitim alanı olma
Müziğin söz konusu bu işlevlerinden aşağıdaki anlayış ve yaklaşımlar ortaya çıkar.

Müziksel eğitim

Müzikle eğitim
29

Müzikli eğitim

Müzik yoluyla eğitim

Müzik içinde eğitim

Müzikte eğitim

Müzik için eğitim (Uçan, 1997).
Müzik buradan anlaşılacağı üzere sadece bir eğitim alanı değil aynı zamanda eğitim için bir
araç, yol veya yöntem de olabilmektedir. Bu sayede müzik eğitiminin yanı sıra müziği bir
araç, yol veya yöntem olarak benimseyen müzikle eğitim gibi yaklaşımlar da ortaya
çıkmıştır.
Müzik bir eğitim aracıdır. Eğitimde önem kazanan müzikle eğitim kavram ve uygulamaları
kaynağını müziğin etkili ve verimli bir eğitim aracı olmasından alır. Müziğin, eğitimin
değişik alan ve düzeylerinde öğrenmeyi ve öğretmeyi kolaylaştıran bunun yanı sıra
sağlamlaştıran bir araç olduğu uzun yıllardır bilinmektedir. Aynı zamanda müzik bir eğitim
yolu ve yöntemidir. Eğitimde önemli olan müzik yoluyla eğitim, müzik yapmanın etkili ve
verimli bir eğitim yöntemi olmasından kaynaklanır. Müzik yapmak, öğrenme ve öğretmeyi
kolaylaştıran ve pekiştiren bir yöntemdir (Uçan, 1997).
Müziğin öğrenme ve öğretmeyi kolaylaştırmasının altında yatan nedenleri daha da
derinlemesine araştırmak için bu alanda nöroloji ve psikoloji alanları ile ortak çalışmalar
yapılmıştır.
Bilişsel Müzik Psikolojisi ve Beyin Araştırmaları
Müziğin her türlü dış dünya uyaranı gibi algılanabilmesi, insan beyninde olup bitenlere
yönelik ister istemez bir ilgi uyandırmıştır. 1960’lı yıllardan itibaren Piaget’in düşüncelerine
yönelen araştırmacılarca yürütülen müziksel korunum temalı araştırmalarda özellikle ritim,
tempo, melodi gibi çeşitli müzik terimlerine, çeşitli yaş dönemindeki çocukların verdikleri
tepkiler incelenmiştir. Daha çok gelişimsel müzik psikolojisi alanında yapılan bu
araştırmalarda hangi yaş döneminde müziğe ne seviyede tepki verildiği belirlenebilmiştir
ancak, müziksel algılama sürecinin alt mekanizmalarının aydınlatılamadığı görülmüştür.
Nitekim müziksel biliş alanında yapılan çalışmalarla bu eksiklik giderilmeye çalışılmıştır.
1980’lerle birlikte bir disiplin haline gelen bilişsel müzik psikolojisi, müziksel davranışların
altında yatan her türlü zihinsel süreci aydınlatmaya yönelir. Algılama, kavrama, bellekte
30
tutma, öğrenme, güdülenme, dikkat gibi farklı zihinsel süreçlerin dinleme, performans ve
yaratma gibi müzikal davranışlarla olan ilişkileri bilişsel müzik psikolojisinin temel
araştırma konuları kapsamındadır. Ses yüksekliği, aralık, ölçü, tonalite, müzikal motif ve
cümleler gibi çeşitli müzikal yapı öğelerinin dinleyicilerde oluşturduğu algılama süreçlerinin
analizi disiplinler arası araştırma yapmayı gerekli kılmaktadır. Bu nedenle nöroloji,
nöropsikoloji, beyin görüntüleme teknolojileri, müzik kuramı gibi disiplinlerin birlikteliği
kaçınılmaz olarak disiplinler arası yaklaşımı beraberinde getirmiştir (Özmenteş, 2012).
Psikoloji ve nörobilim müziğin potansiyel gücünü anlamamıza daha çok yardımcı olacaktır.
Çünkü müzik, davranış ve beyinde, aynı zamanda beyin fonksiyonları ve yapılarını
değiştirme konusunda etkilidir (Moreno, 2009). Yapılan araştırmalarda beyin işlevlerine
olan etkilerinden dolayı müziğin öğrenme üzerinde de doğrudan bir etkisi olduğu
açıklanmıştır (Ece & Çeşit, 2011). Bu konuda yapılan bazı araştırma sonuçlarına aşağıda yer
verilmiştir.
Son araştırmalar, öğrenmede beynin her iki yarısının da etkili olduğunu ortaya koymuştur.
Montreal Nöroloji Enstitüsü’nden Justine Sergent ise müzik dinlemenin beynin her iki
yarısını da çalıştırdığını belirtmektedir (Jensen, 2006). Öyle ki, beynin sağ ve sol bölümleri
arasında köprü görevi üstlenen corpus callosum beynin iki yarım küresinin de bir olay
karşısında aynı anda tepki vermesini sağlar. Yapılan araştırmalar müzisyenlerin corpus
callosumlarının diğer insanlarınkinden daha kalın ve daha gelişmiş olduğunu
göstermektedir. Bu da müziğin sinirsel yolları genişlettiğinin, öğrenmeyi ve yaratıcılığı
kamçıladığının bir kanıtıdır (Campbell, 2002, s.235).
Bu konudaki araştırmaların ortaya koyduğu ilginç bir gerçek de müzisyenlerle müzisyen
olmayan kişilerin beyin yapısının belirgin bir biçimde farklı olduğudur. Müzisyenlerin beyni
işlevsel olarak diğer insanlardan farklılık göstermektedir. 2003 yılında yapılan bir çalışmada
işlevsel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) yöntemiyle, piyanistler ile piyano çalmaya
eşdeğer karmaşıklıkta parmak hareketleri yaptırılan bir kontrol grubunun beyinlerinin
çalışma biçimi karşılaştırılmıştır. Araştırmada piyanistlerin beynindeki motor işlevlerden
sorumlu beyin kabuğunda, kontrol grubundakilerde olduğundan çok daha az sayıda sinir
hücresinin işlev gösterdiği izlenmiştir. Daha sonra yapılan çalışmalar da benzer sonuçlar
ortaya koymuştur. Bu da müzisyenlerin beyinlerini, benzer işler yapan deneyimsiz kişilere
göre daha verimli kullandığını göstermektedir. Ayrıca müzisyenlerin beyinlerinin bellekle
ilgili kısmı da müzisyen olmayanlarınkine göre daha fazla gelişmiştir. Örneğin sözcük
31
dağarcığı karşılaştırılarak yapılan çalışmalar müzisyenlerin daha geniş bir sözcük
dağarcığına sahip olduklarını göstermektedir (Akoğlu, 2012).
Özellikle Mozart müziğinin etkilerini araştıran çalışmalar da mevcuttur. Kaliforniya
Üniversitesi Öğrenme ve Hafıza Nörobiyolojisi Merkezi’nde bir araştırma ekibi Mozart
müziğinin öğrenciler üzerindeki etkilerini incelemiştir. Frances ve Rauscher tarafından
yürütülen çalışmada psikoloji bölümünde okuyan 38 öğrenciye 10 dakika boyunca Mozart
müziği dinletilmiş ve üç boyutlu düşünme testi uygulanmıştır. Testin sonucunda müzik
dinletilen grubun kontrol grubuna göre daha başarılı olduğu görülmüştür. Müziğin etkisi
sadece 10- 15 dakika kadar sürmüştür. Bunu izleyen çalışmalarda da Mozart dinlemenin
beynin dış kabuğundaki nöronların akış organizasyonlarını düzenlediğini ve üç boyutlu
algılamaya ilişkin yaratıcı sağ beyin işlemlerini güçlendirdiğini açıklamışlardır. Ayrıca daha
ileri beyin fonksiyonları gerektiren simetri işlemleri içinse birer egzersiz niteliğinde
olduğunu belirtmişlerdir. Yapılan çalışmalar sonucunda Mozart müziğinin beynin yaratıcı
ve teşvik edici bölgelerini uyardığı ve harekete geçirdiği belirlenmiştir (Campbell, 2002).
Bu araştırma müziğin uzamsal zekânın gelişimine yardımcı olduğunu gösteren ilk çalışma
olması nedeniyle oldukça önemlidir (Jensen, 2006).
Müziğin Çocuk Gelişimine ve Öğrenmeye Olan Etkileri
Platon’un ideal devleti açıkladığı kitabında hocası Sokrates, bundan daha güzel bir
yetiştirme tarzı olamaz dediği müzikle eğitim için şu sözleri söyler: Müzikle eğitim
eğitimlerin en üstünüdür. Çünkü ritim ve ahenk ruhun ta içine işler, onu güçlü bir şekilde
kavrar. Böylece o ritim ve makamdaki güzellik ruhu da güzelleştirir (Eflatun, 2011).
Ünlü filozof Aristotales’e göre de müziğin ahlaki gücü ve etkili bir eğitim aracı olarak
kullanılması gereği her çağda kabul edilmiş, yadsınamaz bir gerçektir. Bu nedenle
çocukların eğitiminde müzikten mutlaka yararlanılmalıdır (Çalık-Çetin, 2011). Çünkü;

Aktiviteler arası geçişleri kolaylaştırmak için

Çocukların öğrenmelerine, pratik yapmalarına, kavramları içselleştirmelerine
yardımcı olmak için

Öğrencilerin psikomotor ve kombinasyon becerilerini geliştirmek için
müziğin sınıflarda kullanımı tavsiye edilmektedir (Press, 2006, s.307).
32
Araştırmacılara göre; bir enstrüman çalmak, okulda bir müzik programına katılmak ya da
farklı farklı derslere müziği de dahil etmek öğrenme, güdülenme ve davranışlarda olumlu
etkilere yol açmaktadır. Örneğin Amerika'da üniversite eğitimi almak isteyenlerin girmesi
gereken, dünyanın her yerinden öğrencilerin katılabildiği SAT’ın (Scholastic Aptitude Test)
1996 yılındaki heyetine göre müzikal geçmişi olan öğrenciler, sınavın sözel bölümünde
ulusal ortalamanın elli bir puan üstünde ve sayısal bölümünde de otuz dokuz puan üstünde
yer almıştır. (Campbell, 2002). Yurt içinde lise 2. ve 3.sınıf öğrencileriyle yapılan benzer bir
araştırmada da müzik eğitimi alan ve almayan iki gruptan oluşan öğrencilerin, yılsonunda
tüm derslerden aldıkları not ortalamaları karşılaştırılmıştır. Sonuçta müzik eğitimi alan
grubun tüm derslerden daha başarılı olduğu belirlenmiştir (Şendurur & Akgül-Barış, 2002).
Ayrıca yapılan araştırmalar göstermektedir ki, okul otobüsünde müzik çalmak çocukların
uygunsuz davranışlarını minimuma indirmektedir ve müziğin de içinde bulunduğu sanat
derslerini en fazla devamsızlığın yapıldığı pazartesi ve cuma günlerine koymak o günlerde
yapılan devamsızlığı azaltmaktadır (Campbell, 2002).
Müzik öğrenmeye yardımcı olur. Çünkü

Olumlu ve istenilen bir öğrenme ortamı oluşturur,

Öğrenme aktiviteleri için gerekli olan enerjiyi verir,

Beyin dalgalarının durumunu değiştirir,

Derse olan dikkati artırır,

Hafızayı geliştirir,

Gerilimi, gerginliği azaltır,

Öğrencilerin birbirleriyle uyumlu hareket etmelerine yardımcı olur,

Disiplinli olmayı sağlar,

İstek ve güdülenmeyi artırır,

Öğrenme ortamını eğlenceli hale getirir (Brewer, 1995).
İnsanın müzikten hoşlanması, müzikle eğlenmesi çok doğaldır. Çünkü müzik yaşamı
zenginleştirerek insanı mutlu eder. Bunun yanında müzik insanın duygusal ve düşünsel
dünyasına hareket getirir. Kişinin kendini tanıyıp kanıtlamasına, duygularını yüceltmesine,
düşünüp duygulanmasına fırsat verir (Say, 2002).
Müzik bizim hislerimize hitap eder ve öğrenme yetimize katkıda bulunur. Müzik aynı
zamanda bilgileri hatırlamamıza da yardımcı olur. Bu sayede öğrenme de daha kalıcı ve
33
anlamlı hale gelir. Diğer bütün sanatlarda olduğu gibi kişisel algılama ve yansıtmaya da
imkân verir. Müzik sadece bireysel olarak değil kitleler halinde öğrenmeye de olanak sağlar
(R. Brown & Brown, 1997). Çünkü müzik bireyler arasında bağlar kurarak, ortak duygu ve
düşüncelerin oluşmasına yardımcı olur (Say, 2002).
Bütün müzikal deneyimler doğrudan öğretme aracı olarak kullanılabilir. Tamamlayıcı olarak
kullanılan müzikal deneyimler ise öğretimi ve bunun yanı sıra düşünme becerilerini
geliştirir, öğretim sürecini değiştirerek öğrenme stillerinde farklılıklara yer verir. Müzik,
günümüz sınıfları için daha uyarlanabilir bir stratejidir. Hepsinden önemlisi de sınıf
ortamlarında yeri doldurulamaz bir eğlence unsuru olmasıdır (R. Brown & Brown, 1997).
Daha uyumlu bir öğrenme ortamı oluşturmak için ritimlerden faydalanılabilir. Başlangıçta
ritim, zekâyı ve hafızayı geliştirmek için araç olarak kullanılmalıdır. Kısa dönem hafızada
görüntüler saklanabilse de aslında sesler daha etkilidir. Kısa dönem hafızanın kapasitesi
yaklaşık yedi bit veriyi depolayabilecek niteliktedir. Ancak burada önemli olan nokta
birbiriyle ilgili bilgi kümelerinin tek bir bit olarak hatırlanabilmesidir. Bu sayede
depolanabilecek materyalin hacmi oldukça artmaktadır. Ritmik bir kalıp içinde sözler
vasıtasıyla aktarılan bilgi, kolaylıkla tek bir birim olarak depolanacaktır (Campbell, 2002,
s.217). Bunun farkına varan reklam ajansları çeşitli ürünlerin daha kolay hatırlanması için
reklamlarında müziksel melodilere uzun zamandır yer verirken, ne yazık ki pek çok eğitimci
müziğin eğitimdeki önemini ve öğrenme üzerindeki olumlu etkisini keşfetmekte oldukça
yavaş davranmaktadır (Saban, 2005). Öyle ki, matematik öğretmen adaylarının öğretimsel
tasarımlarında, sanatla matematiği ilişkilendirme düzeylerinin ortaya konulduğu bir
araştırmada öğretmen adaylarının öğretim uygulamalarında müzikten yararlanmadıkları
görülmüştür (Uğurel, Tuncer & Toprak, 2013). Ayrıca çoklu zekâ kuramına göre tasarlanan
öğrenme ortamlarına ilişkin öğretmenlerle yapılan mülakatlardan ve sınıf gözlemlerinden
öğretmenlerin
müziksel-ritmik
zekâyla
matematik
derslerini
bağdaştıramadıkları
belirlenmiştir. Bunun sebebi olarak öğretmenler, müziksel-ritmik zekâ uygulamalarının
matematik gibi düşünmeye, karşılaştırma ve işlem yapmaya dayalı bir bilim dalının
öğretimine engel olabileceğini ifade etmişlerdir (Gürbüz, 2008). Farklı bir araştırmada ise
öğretmen adaylarının müziksel-ritmik zekâya yönelik ürettikleri ders içi etkinliklerin genel
olarak uygun olmadığı; can sıkıntısını gidermek için şarkı dinletme, problem metinlerine
veya cevap şıklarına müzik aleti yazma, şarkılı oyun oynatma gibi yanlış uygulamalarla
duruma yaklaştıkları belirlenmiştir. Böylece öğretmen adaylarının müziği ve ritmi, öğrenci
34
öğrenmesini destekleyici etmenler olarak kullanmayı bilemedikleri sonucuna ulaşılmıştır.
Uygun etkinlikler incelendiğinde ise daha çok fon müziği kullanma, ritim oluşturma ve
tekerleme söyleme gibi uygulamalarla karşılaşılmıştır (Yenilmez & Ata, 2013).
Norman Weinberger müziğin işe yaramadığını öne sürenlerin nesnel kanıtlardan yoksun
olarak bu düşünceyi savunduklarını belirtmektedir. Ona göre öğretmenler sınıflarında
müziğe yer vermeli, hâlihazırda yararlananlar ise daha çok yer vermelidir. Bu konuda
öğretmenler mutlaka özendirilmelidir (Jensen, 2006). Çünkü müzik yoluyla eğitim
müfredatın temelini oluşturur ve öğrenilecek konuya başka bir boyut kazandırır. Müzik
sadece yoğun ve zor bir çalışmadan sonra rahatlamak için kullanılabilecek bir fazlalık
değildir. Öğretmen müziğin pek çok yönünden faydalanabilir. Müzik etkinlikleri, uygun bir
zaman dilimi içerisinde, iki dakikalık müzikal bir oyundan daha kapsamlı olan seslendirme
ve besteleme çalışmasına kadar çok farklı şekillerde uygulanabilir. Öğretmenler bir müzik
uzmanı kadar bilgi birikimine sahip olmayabilir, ancak en azından konuların birbirleriyle
ilişki içerisinde kalabilmesini sağlamak adına gerekli bilgi ve esnekliğe sahip olmalıdır
(Vural, 2004, s.304).
Aşağıdaki stratejiler müziği öğretime entegre etme aşamasında öğretmenlere yardımcı
olabilir.
1. Ritimler, melodiler, şarkılar
Bu stratejide sözel yollarla öğretilen bir konu melodilere dönüştürülür. En temel seviyede
öğretmen sözcükleri belirli bir ritimle heceler ya da toplumda meşhur olan bir şarkı ile
eşleştirebilir. Öğretmenler konuyu aktarırken vurgulamak istedikleri bir bölümde
ritimlerden yararlanabilir veya konu anlatımı sonrası öğrencilerden öğrendiklerini şarkı
sözleriyle anlatmalarını isteyebilir. Öğrencileri konu ile ilgili ritim, melodi ve şarkı üretmeye
teşvik etmek öğrenmenin daha ileri düzeyde gerçekleşmesine yardımcı olur. Çünkü
öğrenciler bu sayede konuyu özetleyip sentezleyebilir yahut konuyu tekrar edebilir. Bu
strateji çeşitli müzik enstrümanlarıyla daha da kuvvetlendirilebilir.
2. Müziksel koleksiyonlar
Öğretmen, programdaki konuları örneklendiren çeşitli müziksel koleksiyonlarla dersi
zenginleştirebilir.
3. Hafıza müziği
35
Öğrencilerin öğretmenin sunusunu bir fon müziği eşliğinde dinlemesi sağlanabilir. Özellikle
klasik müzik eserlerinin hafızayı güçlendirdiği çeşitli araştırmalarla ortaya konulmuştur.
4. Müziksel ton
Herhangi bir konuya dair kavramları veya zihinsel şemaları açıklarken müziksel ton yaratıcı
bir araç olarak kullanılabilir.
5. Duygusal müzik
Konuya uygun bir duyguyu harekete geçirmek için müzik eserleri kullanılabilir (Saban,
2005).
Müziğin öğrenmeye olan katkılarını fark eden Çalık-Çetin (2011) disiplinler arası bir
yaklaşımla kaleme aldığı etkinliklerle müzik öğretimi adlı kitabının önsözünde, kitabı yazma
amacını şu sözlerle açıklıyor: “Benim çabam bütün derslerin etkinliklerinde, o çok
zorlandığımız bazı kazanımların müziğin sihirli gücüyle birleştiğinde ne kadar eğlenceli ve
kolay olduğunu ortaya çıkartmaktır. Öğretmenlerimiz müzik etkinliklerini, eğitimde araç
olarak kullandığında her şey daha kolay ve daha etkili olacaktır.”
Bir Eğitim Aracı Olarak Şarkılar
İlk insandan günümüze kadar insanoğlu, kendini ifade etme yollarından biri olarak en çok
sesini kullanmış ve böylece varlığını idame ettirip, geliştirebilmiştir. İlk insanlarda dinsel
kimlik oluşumu dini müzik olgusunu da beraberinde getirmiş aynı zamanda vokal müzik
yani insanın sesiyle yaptığı müzik de bu sayede var olmuştur. Bu nedenle şarkı söylemek
insanın en doğal ihtiyaçlarındandır (Çalık-Çetin, 2011).
Seslendirme sanatının en önemli, kullanışlı ve etkili aracı insan sesidir. Çünkü doğaldır ve
insanın bu beceri ile ilgili organlarını kullanarak sesini denetim altına alması ile
oluşturabileceği yaratıcılığı içerir. Müzikte insan sesi, çalgılardan eskiye dayanmaktadır.
Ayrıca insan sesiyle yapılan müzik hiçbir çalgının elde edemeyeceği kadar çok coşku içerir
(Say, 2002, s.167).
İbn-i Sina (2004)’ya göre ses duyularla hissedilir, diğer şeylerden onu farklı kılan özelliği
hoş olmasıdır. Sesi güzel veya rahatsız hissettiren şeyin sebebi kendisi değil sözleridir yani
bestesidir.
36
Aristotales de duyguların dile getirilmesinde hiçbir şeyin şarkılar kadar etkili ve güçlü
olmadığını savunanlardandır. Bununla birlikte Giuseppo Verdi’ye göre şarkı, tek başına
gerçeği yansıtamaz, ancak şarkının varlığı insan varlığını ispatlar (Say, 2002).
Şarkı söylemek duyguları dile getirmek için yardımcı olmakla kalmaz çocuk gelişimine de
oldukça önemli katkılar sunar. Bunlardan bir kaçı şöyledir:

Sesi doğru kullanmayı ve zamanlamayı öğretir

Zihinsel gelişime ve ana dil gelişimine katkılar sağlar

Müzik belleği, yaratıcılık ve beğeni gelişimine yardımcı olur

Duygusal yönden ilerleme kaydetmeye olanak tanır

Kendine güven duygusu aşılar

Birlikte iş başarmayı öğretir (İ. Dinçer, 1992).
Ayrıca Weinberger’e göre şarkı söylemek müziksel yeterliliği ve bütün gelişimi etkileyen
çok iyi bir uyarıcıdır. Yeni uyarıcı yeni şeyler yapmayı gerektirir. Yeni bir melodi dinlemek,
yeni bir şarkı söylemek beyni uyarabilir. Bu yeni zihinsel ve devinimsel uyarıcılar eğer
anlaşılır ve tutarlı olurlarsa eski bilgilerden çok daha yararlı elektriksel enerji üretirler
(Jensen, 2006).
Şarkılar yardımıyla çok değişik ve çeşitli öğrenme ortamları oluşturulabilir. Öğrenciyi
güdüleyen, onu kendisine ve arkadaşlarına ait dünyasından koparmayan ayrıca kültürünü
yakınlaştırıp daha iyi anlamasını sağlayan bu motive edici araç “şarkı”, derslere katacağı
renk açısından da hem öğrencileri hem de öğretmenleri hoşnut edecektir. Çünkü şarkılar el
altında bulunabilecek, edinilmesi kolay öğretim materyalleridir. Dolayısıyla öğretmenin ders
öncesi hazırlığını da kolaylaştırır (Ataseven, 1988).
37
Öğretim
İçerik
Öğretmen
Şarkılar
Diğer
Öğrenciler
Programı
Öğrenme
Ortamı
Etkileşim
Bilgi
Şekil 3. Şarkıların materyal olarak kullanıldığı öğrenme ortamı ve öğrenme yaşantısı.
“İlkokul Türkçe, matematik ve hayat bilgisi derslerinde öğretim materyali olarak şarkıların
kullanılmasının öğrencilerin başarı ve tutum gelişimleri üzerindeki etkisi”, Talşık, E., 2013,
Doktora Tezi, (s.22) https://tez.yok.gov.tr sayfasından erişilmiştir.
Şekil 3’ e göre şarkıların materyal olarak kullanıldığı bir öğrenme ortamında öğrenen bilgi
edinmede sadece öğretmen veya sadece içerikle sınırlı kalmamakta aynı zamanda diğer
öğrencilerle de etkileşimde bulunup, onlardan da yararlanmaktadır. Bu şekilde işbirliğine
dayalı olumlu bir öğrenme ortamı tasarlanabilir.
Öğrenciler ders kitaplarını ve diğer öğretim materyallerini okulu bitirdikten sonra
kullanamayabilirler, ama bedenlerini gidecekleri her yere götürmek zorundadırlar. Bu
nedenle, öğrencilerin konuları anlamalarını ve hatırlamalarını en iyi şekilde sağlayabilmek
için sezgisel olarak öğrenebilecekleri yollar ve araçlar bulmak çok önemlidir (Saban, 2005).
Şarkılar bu konuda yararlı olabilecek bir ders aracıdır ve öğretmenler şarkıları üniteyi
destekleyici olarak işe koşmalıdır. Şarkılar tüm etkinliklerde kullanılabilir. Çünkü;
38

Etkinliklerin destekleyicisidir

Öğrenilenleri pekiştirir ve hatırlatır

Çocuğun ilgisini konuya çeker

Öğrenmeyi kolaylaştırır (İ. Dinçer, 1992).
Öğrenciler için yazılan şarkı dilinin üç temel özelliği vardır:
1. Açık seçiklik
Şarkıların dili sınırlı zaman dilimi içerisinde gerçekleşen derslerin hızlı temposunda
kavranabilecek açıklıkta olduğundan, dil açısından öğrenme engeli oluşturmamaktadır.
2. Yoğunluk
Şarkılar nakarat tipi dizelerle birçok tekrarı içerir. Bu tekrarlar anlaşılması kolay ve akılda
kalıcı yapıya sahiptir. Şarkı dili somut sözcükler içeren cümlelerden oluşur. Anlatacaklarını
basit, doğrudan ve açık ifadelerle aktarırken aynı zamanda yoğun bir hayal gücüne de
gönderme yaparlar. Öğrencilere sade bir dil kazandırmanın yanı sıra yaratıcılıklarını da
geliştirme imkânı sağlar.
3. Uygunluk
Şarkılarda asıl anlatılmak isteneni vurgulayan anahtar sözcükler vardır. Kimi zaman
benzetmeler sayesinde, kimi zaman anlayarak, kimi zamanda sezerek şarkının genel anlamı
kavranabilir (Ataseven, 1988).
Çocuk şarkıları, çocukların kavramları, nesneleri ve konuları daha kolay kavramalarına
yardımcı olan şarkı türüdür. İlkokul ve ortaokullarda miğfer dersler temel alınarak, derslerde
temalara paralel şarkıların seçilmesi konuların daha kolay kavranmasına olanak sağlar.
Ancak çocuk şarkıları bazı yapısal özellikleri bünyesinde barındırmalıdır. Çocuk şarkıları;

Ezgi olarak özgün olmalıdır.

Kısa cümlelerden oluşmalı, yineleme yapılabilen bölümler içermelidir (Yinelemeler
çocukları bıktırıcı nitelikte olmamalıdır).

Sözleri çocukların sözcük dağarcığına uygun olmalı, söylemesi zor sözcüklerden
oluşmamalı, soru ve yanıtlara fırsat tanımalıdır.

Farklı temalar içermeli, farklı kazanımları öğretmeyi hedef almalıdır.
39

Basit ritim ve tartım kalıplardan oluşmalıdır.

Seslerle sözlerin uyumunu temsil etmelidir. Yani ses ve söz vurgusu uyumuna sahip
olmalıdır.

Tartımsal ve ezgisel yapı olarak devinimde bulunmaya, dans etmeye, oynamaya,
hoplamaya, zıplamaya ve canlandırmaya uygun olmalıdır.

Kalabalık sınıflarda bireysel devinimden çok toplu devinimde bulunmaya olanak
sağlamalıdır.

Bireysel ve toplu olarak söylemeye yönelik olmalıdır.

Sınıftaki öğrencilerin ortak ses sınırlarının belirlenmesinin ardından bu duruma
uygun olarak seçilmelidir (Çalık- Çetin, 2011).
Seçilen şarkılar çocuğun zihinsel gelişimini destekler. Bunun yanı sıra yeni sözcükler
öğrenmesine, öğrendiği sözcükleri doğru kullanmasına, doğru ve düzgün konuşmasına
yardımcı olur. Ayrıca seçilen şarkıların dramatize edilmeye uygun olması önemlidir. Çünkü
şarkıyı dramatize ederek söyleyen bir çocuk;

Sözleri ve ezgiyi kolay öğrenir

Sözlerin anlamını kavrar

Öğrenmesi kalıcı olur, ufak bir ipucuyla dahi şarkıyı hatırlar.
Dramatizasyon;

Çocuğun hayal dünyasını ve yaratıcılığını geliştirir

Konular üzerinde düşünmesini sağlayarak dikkat gelişimine yardımcı olur

Düşünceyi davranışa dönüştürme becerisi edindirir

Öğrenilen bilgileri pekiştirir

Özgüveni geliştirir

İlgi ve yeteneklerin keşfini ve sergilenmesini sağlar

Çocuğun duygusal problemlerini ortaya çıkarır (İ. Dinçer, 1992).
Rol yapma, şarkı söyleme ve dans etme Russell (2005)’a göre estetik doğruluğu öğretmenin
en iyi yollarıdır. Çocuklar şarkı söylerken, şarkıyla uyumlu bir şekilde dans edip serbestçe
yürürken, sıçrarken, şarkıya el ve ayaklarıyla eşlik ederken dikkatleri de gelişir. Ancak
40
bununla yetinmeyerek seçilen şarkıların sözlerinin de dikkat geliştirici olmasına özen
gösterilmesi durumunda elde edilen yarar daha da fazla olacaktır (İ. Dinçer, 1992).
Müzikle Matematik Öğretimi
Müziğe bilimin penceresinden bakıldığında aslında müziğin hiçbir zaman tek başına bir
disiplin olarak ele alınmadığı görülecektir. Müziksel aralıkları matematiksel formüllerle
açıklayan Pisagor’dan, müziğin bilişsel işlevlere olan katkısına ayrıca sosyal değişimlerin
ve popüler kültürün müziğe etkisine kadar geniş çevrede müziğin çok sayıda olay, durum ve
nesne ile karşılıklı etkileşim içerisinde bulunan bir fenomen olduğu fark edilecektir. Müzik
bu nedenle disiplinler arası bir karaktere sahiptir (Özmenteş, 2012).
Müziğin bu disiplinler arası özelliği etkin bir şekilde matematik öğretimi için de
kullanılabilir. Ancak A. Yıldırım (1996)’a göre disiplinler arası öğretim bir ders saati
içerisinde biraz matematik ya da müzik işlemek değildir. Böyle yapay bir birleştirme
disipliner öğretime kılıf geçirmekten başka bir işe yaramaz. Gerçek manada disiplinler arası
öğretim ise kavramlar ya da problemlerin organize edilerek, farklı alanlardan bilgilerin etkili
bir biçimde bütünleştirilmesiyle yapılır.
Etkili öğretmenler; matematiği diğer derslerle bağlantılı ve onlarla bütünleştirilmiş şekilde
öğretmelidir. Bundan dolayı öğretmenlerin matematikte duyarlılık sağlamak adına
pedagojik bilgilerinin yanı sıra sanatsal bilgilerini de geliştirmeleri etkili matematik öğretimi
ve ders dizaynı hususunda onlara çok çeşitli alternatifler üretmektedir (An, Tillman, Boren
& Wang, 2014). Ayrıca beyin araştırmalarının sonuçlarıyla matematik derslerinde sadece
mantıksal düşünmeyi kullanma anlayışı da artık sona ermiştir (Jensen, 2006).
Weinberger’e göre müzik ve matematik arasında bir ilişki vardır ve erken yaşlarda çocuklara
müzik dinletmek daha sonra matematiği kolay anlamalarına yardımcı olabilir. Çünkü müzik
daha sonraki bilişsel aktiviteler için kritik derecede öneme sahiptir (Jensen, 2006). Müzik
dinleme ve müzik dersleri kısa vadeli ve uzun vadeli zihinsel faydalar sağlar. Müzik birçok
yeteneği faaliyete geçirmesinin yanı sıra soyut mantıksal kavramları algılamada da bir araçtır
(Schellenberg, 2005).
Müzik sayesinde öğrenciler soyut bir kavram olan matematiği sadece görmekle kalmazlar
aynı zamanda üretebilirler. Örneğin pascal üçgenini söyleyebilirler. Hatta söylemekle de
kalmayıp duyabilirler. Bu yolla öğrencilerin tüm duyularını kullanabilme avantajları açığa
41
çıkar. Sonuç olarak öğrenciler matematiksel olarak yapılandırılmış müzik kalıplarını
dinleyerek matematiğin önemini daha iyi kavrayabilmektedir (Padula, 2009).
Müzik sınıfta olumlu ve rahatlatıcı bir atmosfer yaratmasının yanı sıra uzun süreli hafızaya
da gerekli olan duygusal bütünleşme için fırsat tanır. Ayrıca sınıflarda istenmeyen seslerin
(sanayi veya trafik gürültüsü vb) maskelenmesini sağlar. Müzik heyecanı yatıştırmak,
sınavdan önce stresi engellemek ve konuyu pekiştirmek için kullanılabilir. 1972- 1992 yılları
arasında bu konu ile ilgili yapılmış olan yüzlerce deneysel çalışmayı Geleceğin Müzik
Projesi kapsamında inceleyen üç eğitimci müziğin matematiğe ve genel okul başarısına
yardımcı olduğu sonucuna ulaşmıştır. Bununla birlikte araştırmacılar müziğin yaratıcılığı
arttırdığını, öğrencinin öz saygısını ve toplumsal becerilerini geliştirdiğini keşfetmiştir.
Gardner’ e göre de müzik, matematik ve üç boyutlu düşünme becerilerini öğrenmeye katkı
sağlamaktadır (Campbell, 2002, s.220). Bu nedenle matematik ve fen puanları en yüksek
olan üç ülkenin (Japonya, Macaristan ve Hollanda) temel eğitim programları incelendiğinde
de yoğun olarak müzik ve sanat eğitiminin bulunduğu görülmektedir (Jensen, 2006).
Tarih boyunca ritim ve kafiye bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde öğretim aracı olarak
kullanılmıştır (R. Brown & Brown, 1997). Aynı durum matematik öğretimi için de
geçerlidir. Çocuklar ritmik sayma yaparken, çarpım tablosunu ezbere söylerken farkında
olmadan söylediklerine bir ritim katmakta, hatta çarpım tablosunu ezberlemek kolay olsun
diye “7x10=70 Aaa! Çarpım tablosu bitmiş” gibi çeşitli kafiyeli cümleler bile kurmaktadır.
Matematik ve müzik birbirleriyle ilişkili iki disiplindir. Ancak Terzioğlu’na göre ikisi
karşılaştırıldığında matematiğin bu konuda küçük bir şanssızlığı vardır. Her insan bir tür
müziği sever, dinler. Ama her insan matematikteki estetiği, güzelliği göremez. Çünkü
matematik bilmediği için bu güzellikten yoksundur. Bu ise bir kayıptır (Sertöz, 2013).
Bu önemli kaybı gidermek, matematiği daha bilinir kılmak için ilişkili oldukları düşünülen,
herkes tarafından sevilen ve dinlenen ayrıca öğrenmeye de pozitif katkıları bulunan müziğin
matematik öğretiminde kullanılması araştırmalara konu olmuştur. Bu çalışmalar sonucunda
müziğin matematik ve diğer derslerin öğretiminde kullanılmasına yönelik olumlu sonuçlar
elde edilmiştir.
Müzikle öğretime ilişkin yapılan araştırmaların bir kısmına ilgili
araştırmalar başlığı altında yer verilmiştir.
42
İlgili Araştırmalar
Müzikle Öğretim ile İlgili Araştırmalar
Müzikle disiplinler arası hazırlanmış olan araştırmaların çoğu yakın tarihlerde yapılmıştır,
günümüze gelindikçe bu disiplinler arası çalışmalarda artış gözlenmektedir (Ece & Çeşit,
2011). İlgili literatür incelendiğinde genellikle yapılan araştırmaların dil öğretimi alanında
yoğunlaştığı görülmektedir.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu’nda yabancı dil eğitiminde
öğrencilerin sözcük öğrenmelerine müzik unsurunun etkisini belirlemek amacıyla bir
araştırma yapılmıştır. Hızlı orta öncesi düzeyde (PIF) 57 öğrenci ile gerçekleştirilen bu
araştırmada arka planda müzik dinletilen deney grubundaki öğrencilerin aynı etkinlikleri
müziksiz bir ortamda yapan kontrol grubu öğrencilerine göre sözcük öğrenmede daha
başarılı oldukları gözlemlenmiştir. Yine bu araştırmaya göre müzik, öğrencilerin kavram
veya nesne belirten sözcükleri görsel bir imge haline getirmelerini sağlamış, sözcüklerin
uzun süreli belleğe aktarılmasını kolaylaştırmıştır. Müzik sözcükleri belleğe kodlamayı
kolaylaştırmanın yanı sıra öğrencilerin sosyal ilişkilerini de olumlu etkilemiştir (Cengiz,
2004).
Principal dergisinde yayımlanan 8. ve 9. sınıf öğrencileriyle yapılmış bir araştırmaya göre
de öğrencilere arka planda müzik dinletildiğinde okuduklarını anlama becerilerinin arttığı
gözlemlenmiştir (Jensen, 2006).
Müzikle öğretimle ilgili farklı branşlarda da araştırmalara rastlamak mümkündür. Örneğin,
Amerika’ da yapılan bir araştırmada 6 uzman ortaokul tarih öğretmeninin tarih derslerinde
müzik kullanma stratejileri incelenmiştir. Araştırmadaki öğretmenlerin büyük çoğunluğu
derslerinin 10-15 dakikalık kısmında müziği egzersiz olarak kullanırken, birkaç öğretmen
tüm ders boyunca müziği kesintisiz olarak kullanmıştır. Bulgulara göre; tarih
öğretmenlerinin öğretim esnasında müzik kullanımı, öğrencilerin sınav puanlarında,
öğrenme sürecine dâhil olmalarında ve derse katılımlarında önemli farklılıklar göstermiştir.
Araştırma kapsamındaki genel yargıya göre müzik dersi geliştirmekte ve öğrencilerin tarih
dersini daha derinlemesine anlamalarını sağlamaktadır. Veriler göstermiştir ki; ortaokul
öğretiminde müzik etkili bir stratejidir. Çünkü müzik insan deneyimlerinin bütünleyici bir
parçası, çağlar boyunca kültürel tarihin sözcüsüdür (Baker, 2011).
43
Benzer çalışmalara Türkçe derslerinde de rastlamak mümkündür. Kelime kazanımında
müziğin etkisini incelemek amacıyla ilköğretim 6. ve 7. Sınıf seviyelerinden birer tane deney
ve kontrol grubu oluşturulmuştur. 87 öğrencinin yer aldığı çalışmada Türkçe derslerinde
deney gruplarına kelime ve kelime grupları müzik eşliğinde öğretilirken, kontrol gruplarına
geleneksel yöntemle öğretilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; kelime kazanımında müziğin
kullanılması geleneksel yönteme göre başarıyı artırmıştır. Ayrıca müzik kullanımı
öğrencilerin derse güdülenmesine de yardımcı olmuştur (Çelikkol, 2007).
Yine Türkçe derslerinde yapılan, müziksel ritmik zekaya yönelik etkinliklerin dil bilgisi
öğretiminde akademik başarıya etkisini incelemeyi amaçlayan bir araştırmada da 7. Sınıf
seviyesinde her birinde 17 öğrencinin bulunduğu deney ve kontrol gruplarında öğretim
çalışmaları yapılmıştır. Kontrol grubunda ise öğrenci çalışma kitabındaki etkinliklerle
öğretim yapılmıştır. Sonuç olarak müziksel ritmik zekaya dayalı etkinliklerin kullanıldığı
deney grubunda anlamlı farklılık görülmüştür (Güney, Aytan & Şengül, 2014).
Sanat eğitiminde de disiplinler arası etkileşimin kullanılması başarılı çalışmaların ve olumlu
tutumların oluşmasında etkili olmuştur. Ortaokul öğrencileriyle yapılan bir çalışmada resim
derslerinde öğrencilere müzik literatüründeki beş farklı dönemden müzikler dinletilmiştir.
Öğrencilerin müziklerden duyumsadıklarını kâğıt yüzeyine aktarmaları istenmiştir. Müzikle
ve müzik olmadan yapılan çalışmalar, öğrenci anketleri dikkate alınarak değerlendirilmiştir.
Değerlendirmeler sonucunda birbiriyle ilişkisi olan müzik ve resim dersleri arasında
disiplinler arası etkileşimle sanat etkinliklerinde daha aktif ve kalıcı bir öğrenme
gerçekleştirilebileceği ortaya çıkmıştır. Çalışmaların müzik eşliğinde yapılması öğrencilerin
konuya odaklanmasını kolaylaştırmış ve uygulamayı olumlu etkilemiştir (Korkmaz, 2007).
Okul öncesi dönem 60-72 aylık çocukların kavram gelişiminde müzik eğitiminin etkilerinin
incelenmesi amacı ile yapılan bir çalışmada da (Boş/Dolu), (Tek/Çift), (Sesli/Sessiz),
(Renk), (Korku), (Mutluluk), (Şaşkınlık), (Kızgınlık), (Üzgün) kavramlarının öğretilmesi
amacı ile müzik, drama ve materyal geliştirerek 12 hafta sürecek bir müzik dersi programı
hazırlanmıştır. Araştırma sonucunda müzik eğitiminin bilişsel gelişim basamakları
içerisinde kavram gelişimine büyük ölçüde etkisi olduğu belirlenmiştir (Avşalak, 2008).
Müziğin farklı branşlarla bir arada kullanımının eğitime olan etkilerini konu edinen
araştırmaların sonuçları incelendiğinde; müziğin, öğrencilerin bilişsel, duyuşsal, devinişsel,
gelişimlerini sağladığı, farklı alanlarda ders sırasında müzik destekli bir eğitim ile
öğrenmelerin daha etkili ve kalıcı olarak gerçekleştiği, öğrencilerin derse karşı ilgi, dikkat
44
ve tutumlarının arttığı görülmektedir. Özel eğitim alanında ise; öğrenme, iletişim,
sosyalleşme sorunu yaşayan öğrencilerin müzik destekli eğitim sürecinde olumlu tavırlar
sergiledikleri belirlenmiştir. Resim çalışmalarında da öğrencilerin daha yaratıcı, özgür
çalışmalar sergiledikleri ve müziğin öğrencilerin duygu ve düşüncelerine olan etkilerinin
resim çalışmalarıyla somutlaştığı gözlenmiştir (Ece & Çeşit, 2011).
Müzikle Matematik Öğretimi ile İlgili Araştırmalar
Müzikle disiplinler arası nitelikte yapılan araştırmalarda müzik destekli eğitimin olumlu
sonuçları gözlenmiştir. Bunun yanı sıra müzik ile sayısal alan arasında daha kuvvetli bir
ilişki olduğu belirlenmiştir. Disiplinler arası çalışmaların sonucunda, derslerde farklı
öğrenme yöntemleri kullanmanın öğrenmenin daha etkili ve kalıcı gerçeklemesini sağladığı,
öğrencilerin ve öğretmenlerin derse olan tutumlarını olumlu yönde etkilediği görülmüştür
(Ece & Çeşit, 2011).
Müzikle matematik öğretiminin temelinde müzik ve sayısal düşünme arasındaki ilişkiyi
inceleyen araştırmalar bulunmaktadır. Örneğin sayısal ve sözel eğitimli öğrencilerin melodi
tekrarına yönelik müziksel algılama performanslarını karşılaştıran bir araştırmada sayısal
eğitim almış öğrencilerin melodi tekrarına yönelik müzikal algı derecelerinin HFD (Hızlı
Fourier Dönüşümü) analizi sonucundaki ortalama değerleri beklenen yüksek değerlere
karşılık gelmiştir. Melodiye ve sayısal grup ortalamalarına ait spektral eğriler oldukça yakın
bir paralellik göstermiş, sayısal grubun piyanoda verilen melodiyi yeterli düzeyde algıladığı
belirlenmiştir. Bu araştırma sayısal eğitim almış son sınıf öğrencilerinin müziği iyi derecede
algılamış olması sonucuna ulaşarak müzik ve sayısal düşünme arasında yüksek bir ilişkinin
varlığını ortaya koymuştur (Hardalaç, 2006).
Göğüş (2008) Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı İlköğretim Okulu 6., 7. ve 8. sınıf
öğrencilerine verdiği eğitimde, aynı müzik yeteneği sınavı ile okula alınan öğrencilerden
bazılarının yeteneklerini geliştirme konusunda güçlükler yaşadığını, bu güçlüklerin her
zaman yetenek düzeyi, düzenli çalışma gibi nedenlerle açıklanamadığını, aynı öğrencilerin
Matematik dersinde de güçlüklerle karşılaştığını tespit etmiştir. Fark ettiği bu durumu
araştırmak amacıyla matematik dersi ile müziksel işitme yeteneğinin geliştirilerek müzik
okur-yazarlığının sağlanmaya çalışıldığı Solfej-Dikte-Teori dersi başarı puanlarını iki yıl üst
üste karşılaştırmıştır. Araştırmanın müzik yeteneğine sahip öğrenciler üzerinde yapılması
konunun farklı bir yönden ele alınmasını sağlamış, sonuç olarak da müzik yeteneğine sahip
45
olduğu halde müziksel öğrenmede zorlanan çocukların matematiksel öğrenmede de
zorluklar yaşadığı, dolayısıyla öğrencilerin matematiksel ve müziksel kavramları öğrenme
başarıları arasında bir ilişki olduğu belirlenmiştir.
Benzer şekilde müzik matematik yeteneği ilişkisini incelemeyi amaçlayan farklı bir
çalışmada da 8-9 yaş öğrencilerine WISC-R zeka ölçeği alt testleri (sayı dizisi, aritmetik,
şifre) ve araştırmacı tarafından hazırlanan ritimsel yetenek testi uygulanmıştır. Elde edilen
bulgulara göre, uygulanan ritim testi sonuçları ile matematiksel-mantıksal zekanın ölçümüne
yönelik uygulanan WISC-R zeka ölçeği alt test sonuçları arasında istatistiksel olarak anlamlı
ilişki olduğu görülmüştür (Atli, 2007).
Müzikle matematik öğretimi konusunda ülkemizde okul öncesi öğrencileriyle yapılan
araştırmalar çoğunluktadır. Örneğin, Dikici (2002) tarafından yapılan bir araştırmada, Orff
öğretisi temelinde verilen müzik eğitiminin beş altı yaş çocuklarının matematik becerilerine
etkisi incelenmiştir. Bunun için araştırmaya alınan kırk sekiz çocuktan deney
grubundakilere, Orff öğretisine yönelik yirmi dört eğitim programı uygulanmıştır. Elde
edilen sonuçlara göre çocuklara verilen müzik eğitimi sadece deney grubundakilerinin
matematiksel becerilerinde artışa neden olmuştur. Ayrıca matematik becerilerindeki bu
artışta yaş, cinsiyet, anne ve babanın öğrenim durumu gibi faktörlerin de etkili olmadığı
görülmüştür.
Karşal (2004) doktora çalışmasında okul öncesi dönem çocuklarında matematik yeteneği ve
müzik yeteneği arasındaki ilişkiyi incelemiş ve müzik eğitiminin matematik performansı
üzerine etkisini araştırmıştır. Araştırma kapsamında matematik ve müzik yeteneği arasındaki
ilişkiyi incelemek için anaokuluna devam eden beş-altı yaş grubundaki toplam iki yüz yirmi
beş çocuğa matematik ve müzik yetenek testleri uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre
matematik yeteneği ve müzik yeteneği arasında anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür. Ayrıca
aynı çalışmada, okul öncesi dönemde verilen müzik eğitiminin matematik performansı
üzerine etkisi de araştırılmıştır. Yapılan bu deneysel araştırmaya 10’u kontrol 10’u da deney
grubunda olan 20 öğrenci katılmıştır. Deney grubundakilere 7 ay boyunca matematik
faaliyetleri süresince arka planda müzik dinletilmiştir ve haftada iki kez matematiksel
kavramları içeren şarkılarla müzik eğitimi verilmiştir. Sonuçta deney grubunda müzik eğitim
programına katılan çocukların matematiksel performansları eğitime katılmayan çocuklardan
daha yüksek bulunmuştur.
46
Altı yaş grubunda geri planda dinletilen müziğin çoklu zekâ alanlarına etkisini belirlemeyi
amaçlayan bir araştırmada 2 ay boyunca haftada 5 eğitim gününde ortalama 3 saat süreyle
Barok dönemin Largo müzikleri deney grubuna geri plan müziği olarak dinletilmiştir. 30’u
deney, 30’u kontrol grubunda bulunan 60 adet 6 yaş çocuğuyla yapılan çalışmanın
sonuçlarına göre, deney grubundaki öğrencilerin TIMI Çoklu Zekâ Alanları Ölçeğinin
müzik, matematik ve kişilerarası zekâ alanları, alt testlerinden aldıkları son test puanları ön
test puanlarından ve kontrol grubu öğrencilerinin aynı alt testlerden aldıkları son test
puanlarından anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (Koca, 2010).
İlköğretim öğrencileriyle yapılan benzer araştırmalarda da aynı sonuçlar elde edilmiştir.
Örneğin M. Dinçer (2008) tarafından ilköğretim ikinci sınıf öğrencileriyle yapılan bir
araştırmada matematik derslerinde müziklendirilmiş matematik oyunlarıyla yapılan
öğretimin öğrencilerin akademik başarılarına ve derse karşı olan tutumlarına etkisini
belirlemek amaçlanmıştır. Deney ve kontrol gruplarında 29 öğrencinin bulunduğu çalışmada
deney grubunda müziklendirilmiş matematik oyunlarıyla etkinlikler oluşturulmuş, kontrol
grubunda ise geleneksel matematik öğretimi uygulanmıştır. Sonuç olarak, geleneksel
matematik öğretimine göre müziklendirilmiş matematik oyunlarıyla yapılan matematik
derslerinin öğrenci başarısı açısından daha etkili olduğu görülmüştür. Ayrıca bu öğretim
yöntemi öğrencilerin derse karşı olumlu tutum geliştirmelerini de sağlamıştır.
Müziklendirilmiş matematik oyunlarıyla yapılan başka bir çalışma da Yılmaz-Bolat ve
Dikici- Sığırtmaç (2006) tarafından 3 farklı okulda anasınıfına devam eden 30 öğrenciyle
gerçekleştirilmiştir. 6 yaş çocuklarının sayı ve işlem kavramlarını kazanmalarında müzikli
oyun etkinliklerinin etkisini belirlemeyi amaçlayan araştırmada 10’ar kişilik bir deney iki
kontrol grubu oluşturulmuştur. Deney süresince deney grubunda sayı ve işlem kavramı
müzikli oyun etkinlikleri kullanılarak, kontrol gruplarında ise farklı etkinliklerle verilmiştir.
Eğitim 12 hafta, haftada iki gün yarım saat olacak şekilde yapılmıştır. Sonuç olarak sayı ve
işlem kavramı açısından, ön test puan ortalamalarına göre deney ve kontrol grupları arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılığın olmadığı, son test puan ortalamaları arasında ise
deney grubu lehine istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu tespit edilmiştir. Kontrol
grupları arasında ise istatistiksel olarak manidar bir farklılık bulunamamıştır. Buna göre; sayı
ve işlem kavramı eğitiminin, deney grubundaki çocuklar tarafından daha başarılı bir şekilde
edinilmesi müzikli oyunlarla eğitimin öğrenmedeki pozitif etkisini göstermiştir.
47
Benzer şekilde ABD’de ilköğretim üçüncü sınıf öğrencileriyle yapılan bir araştırmada;
müziğin matematik eğitimine entegresinin matematik başarısı, tutum, kendine güven,
motivasyon ve kullanışlılık gibi yönlere etkisini karşılaştırabilmek amacıyla iki grup
oluşturulmuştur. 9 haftalık süreçte deney grubunda müzikli matematik eğitimi, kontrol
grubunda ise ders kitabı tabanlı geleneksel eğitim uygulanmıştır. Bu süre içerisinde deney
grubuna 14 müzikli matematik dersi verilmiştir. Derslerin her birinde en az bir büyük
matematik içerik alanı (cebir, ölçme, olasılık, sayılar, geometri vb.) üzerinde durulmuştur.
Derslerde kullanılan iki önemli müzik aktivitesi besteleme ve çalgı çalmadır. Bu amaçla
müzik notalarını gösteren renk kartları ve enstrümanlar kullanılmıştır. Süreçte müzik temalı
küçük grup aktiviteleri yapılmıştır. Ayrıca çocuklardan beste yapmaları istenmiştir.
Araştırmada elde edilen bulgular sonucunda her iki grubun ön test puanlarında anlamlı bir
farklılık görülmezken son test puanlarında deney grubu lehine anlamlı farklılık bulunmuştur.
Buna göre müzikli matematik aktivitelerinin kullanımı öğretmenler için içerik açısından
daha fazla avantaj sağlarken öğrenciler için de eğlenceli bir öğrenme ortamı oluşturmuştur
(An, Tillman, Boren & Wang, 2014).
Müzikle öğretimde önemli bir yere sahip olan Mozart müziğinin, özellikle matematik
derslerine olan etkisi de araştırmalara konu olmuştur. Bu amaçla Gençel- Ataman (2014)
ortaokul öğrencilerinin matematik ders başarısında Mozart müziğinin etkisini incelemiştir.
Yapılan araştırma 78 tane 8. Sınıf öğrencisiyle yürütülmüş, 2 deney 1 kontrol grubu
oluşturulmuştur. Deney gruplarından birine Mozart müziği diğerine ise Mozart müziği
dışında klasik müzik dinletilmiştir. Kontrol grubunda ise dersler geleneksel öğretim
yöntemleriyle işlenmiştir. Deneysel çalışmanın sonucunda araştırmaya katılan ortaokul
öğrencilerinin son test puanları arasında anlamlı bir fark tespit edilmiştir. En yüksek
matematik ders başarısına Mozart müziği dinletilen sınıftaki öğrenciler sahip olmuş, bunu
sırasıyla Mozart müziği dışında klasik müzik dinletilen sınıf ve matematik dersinin
geleneksel yöntemle işlendiği sınıf takip etmiştir.
Öğretmenlerin müzik temelli aktivitelerle matematik eğitimini entegre etme konusunda ne
tür stratejiler kullandıklarını belirlemeyi amaçlayan bir araştırmada, katılımcı 45
öğretmenden (39 kadın, 6 erkek) bu konuda kendi özgün ders planlarını hazırlamaları
istenmiştir. Araştırmada yer alan öğretmenlerin kendi ifadelerinden edinilen bilgilere göre
%93’ünün hiçbir müzik geçmişi yoktur. Araştırma dahilinde öğretmenlerce 78 adet ders
48
planı hazırlanmış, bu planların 15 farklı yolla oluşturulduğu görülmüştür. Müzik temalı
etkinlikler genellikle şu dört müzikal içerik alanına göre yapılmıştır:

Dinleme ve şarkı söyleme

Besteleme ve performans

Müzikal notasyon

Müzikal bir enstrüman dizayn etme
Bu yöntemler NCTM (National Council of Teachers of Mathematics) tarafından belirlenen
matematiğin beş temel alanına uygulanmıştır. Bunlar:

Sayı ve işlemler

Cebir

Geometri

Ölçme

Veri analizi ve olasılık’ tır.
Araştırmanın içerik analizi sonucunda öğretmenlerce en çok tercih edilen yöntemin şarkı
söyleme ve besteleme olduğu tespit edilmiştir.
Ayrıca bu yöntemin tüm matematik
alanlarına kolayca uygulanabilir olduğu ortaya çıkmıştır. Öğretmenler formüller ve kavram
öğretiminde müzik dinleme ve şarkı söyleme yöntemini daha çok kullanılmıştır.
Matematiksel kavramların, formüllerin öğretilmesinde özellikle var olan bir şarkının
sözlerinde değişiklikler yapılarak yerlerine kavramlar ve formüllerle ilgili sözler yazılmıştır.
Böylece öğretmenler matematik öğrenmeyi olabildiğince kolaylaştırmak istemişlerdir.
Bunun yanı sıra bazı öğretmenler daha önceden var olan matematik ile ilgili şarkılarla
yetinirken bazıları da kazanımlara yönelik kendi şarkılarını üretmişlerdir (An & Tillman,
2014).
Yine öğretmenlerle yapılan başka bir araştırmada ilköğretim öğretmenlerinin müziği
matematiğe ekleme konusundaki yaklaşımları ve algıları belirlenmeye çalışılmıştır.
Araştırma, branşı ilköğretim matematik olan 53 aday öğretmenle 6 hafta boyunca
gerçekleştirilmiştir. Öğretmen adaylarına haftada sadece bir aktivite tanıtılmış, daha sonra
da nasıl ve niçin müzikli matematik öğretildiği açıklanmıştır. 6 müzikli matematik
aktivitesinden en çok denenen iki tanesi müzik besteleme ve müzikal enstrüman dizayn
etmedir. 7. Ve 8. Haftalarda ise görüş formu oluşturulmuştur. Bu çalışmayla öğretmenlerde
49
müzikli matematik öğretimi konusunda 4 tür algı belirlenmiştir. Bu genel algılar ve alt
başlıkları şöyledir:
1. Matematik eğitimindeki genel problemleri onarma

Öğretme sürecini kolaylaştırma

Endişeyi azaltma

Farklı öğrenme stillerine yer verme

Alternatif anlama ve değerlendirme

Dil bariyerlerini ortadan kaldırma
2. Öğrencilerin akademik başarılarını geliştirme

Öğrenmeyi ve gelişmeyi kolaylaştırma

Bilgiyi bağlama ve geri çağırma (hatırlatma)

Anlamayı geliştirme

Geniş içerik kapsama
3. Matematik eğitimini eğlenceli deneyimlerle verme

İlgili davranma

Eğlence

Motivasyon ve ilgi
4. Matematikte ve öğrenmede yaratıcılığı geliştirme

Yenilikçi pedagoji

Çoklu yaklaşım

Dinamik öğrenme
Araştırma sonunda öğretmenlerden olumlu dönütler alınmıştır. Çünkü araştırmaya katılan
öğretmenlere göre müzikle matematik öğretimi geleneksel matematik öğretiminin
sınırlamalarından kaçma fırsatı sağlar. Böylece öğrenciler anlamlı ve eğlenceli yollarla
matematik öğrenme fırsatı bulmuş olur. Sonuç olarak araştırmada, matematik
öğretmenlerinin eğlenceli ve üretken bir biçimde öğretim gerçekleştirebilmek için,
matematik
ile
müziği
çok
zengin
yollarla
birbirine
bağlamanın
kullanabilecekleri vurgulanmıştır (An, Tillman, Shaheen & Boren, 2014).
50
avantajlarını
Yine 9-11 yaşları arasında 22 öğrenciyle Şili’de gerçekleştirilen bir araştırmada 60 dakikalık
oturumlarla özellikle oyun türünden müzikli matematik modüllerinin öğrencilere sunulması
öğrencilerin matematiksel kavramlara karşı daha fazla motivasyon içinde olmalarını ve daha
pozitif bir davranış sergilemelerini sağlamıştır (Thayer vd., 2012).
Müzikle ilişkilendirilerek gerçekleştirilen matematik öğretimin matematik erişisi ve
matematiğe karşı tutuma etkisini belirlemeyi amaçlayan bir çalışmada da diğer
araştırmalardan farklı olarak müzikteki notalarla matematikteki kesirlerle işlemler ve oran
konuları bütünleştirilmiştir. Araştırma beş hafta boyunca, beşinci sınıfta okumakta olan 46
öğrenci ile yürütülmüştür. Müzikle ilişkilendirilmiş matematik öğretiminin uygulandığı grup
deney grubu, mevcut öğretim yöntemiyle derslerin işlendiği grup kontrol grubu olarak
atanmıştır. Sonuçta, müzikle ilişkilendirilmiş matematik öğretiminin öğrencilerin matematik
erişisini arttırdığı ayrıca öğrencilerin matematik tutumlarını da olumlu etkilediği
belirlenmiştir (Işıtan, 2013).
Whitehead (2001) 11-17 yaşları arasında olan öğrencilerle yaptığı araştırmada gruplardan
birincisine 20 hafta boyunca haftada 5 kere 50 dakika, ikincisine ise 20 hafta boyunca
haftada 1 kere 50 dakika müzik uygulaması yapmış, sonuncu gruba ise hiç müdahalede
bulunmamıştır. Araştırmadan elde edilen bulgular incelendiğinde, birinci grup diğerlerine
oranla matematik başarısında istatistiksel olarak anlamlı fark gösterirken, hiç müdahalede
bulunulmayan grup matematikte en az başarı göstermiştir. Buna göre müzik uygulamasının
miktarı ve yoğunluğuyla doğru orantılı olarak matematik başarısında artış gözlenmiştir.
Whitehead (2001)’a göre günümüz eğitim sisteminde temel dersler içerisinde müzik mutlaka
yer almalıdır. Çünkü müzik öğrencilerin akademik başarılarını arttırma konusunda yardımcı
olabilecek güzel bir araçtır.
Ancak Cox & Stephans (2006) tarafından lise öğrencileriyle yapılan, müzik dersine katılımın
matematik kazanımlarına ve diğer ders kazanımlarına etkisini incelemeyi amaçlayan bir
araştırmada müzik dersine katılan ve katılmayan gruplar karşılaştırılmıştır. Bu gruplar
arasında genel not ortalaması ve matematik not ortalamasında istatistiksel açıdan anlamlı bir
fark bulunamamıştır.
Matematik ve müziğin bir arada konu edildiği araştırmaların sonuçları incelendiğinde;
matematiksel yetenek ile ritimsel yetenek ve matematiksel zeka ile müzikal zeka arasında
anlamlı bir ilişki olduğu gözlenmiştir (Ece & Çeşit, 2011).
51
Şarkılarla Öğretim İle İlgili Araştırmalar
Şarkılarla yapılan öğretim ile ilgili literatür incelendiğinde genellikle yapılan araştırmaların
tıpkı müzikle öğretimde olduğu gibi dil öğretimi alanında yoğunlaştığı görülmektedir. Köse
(2012) tarafından yapılan yabancı dil öğretiminde şarkı kullanımı konulu yüksek lisans
tezinde Fransızca dersinde şarkı öğretiminin öğrencilerin akademi başarılarına etkisini
incelemek amaçlanmıştır. Otuz öğrenciyle gerçekleştirilen çalışmanın sonucunda ilköğretim
4. sınıf Fransızca dersi “alfabe, selamlaşma, isim sorma cevap verme, nasılsın sorusu ve
cevabı, haftanın günleri, sayılar˝ konularının kavranmasında şarkıyla öğretim gören deney
grubu ile geleneksel yöntemle öğretim yapılan kontrol grubu arasında manidar bir fark
görülmüştür.
İlk okuma öğretimine müziklendirilmiş fişlerin etkisini araştıran bir tez çalışmasında, deney
grubuna geleneksel ilkokuma öğretimine ek olarak müziklendirilmiş fişlerle öğretim
yapılmıştır. Kontrol grubunda ise sadece geleneksel ilkokuma öğretimi uygulanmıştır.
Sonuç olarak hece, sözcük, cümle ve serbest okuma çalışmalarının tümünde geleneksel
ilkokuma öğretimine ek olarak müziklendirilmiş fişlerle yapılan öğretimin geleneksel
yönteme göre daha etkili olduğu görülmüştür (Öztosun, 2002).
Farklı bir çalışmada da okuma yazmayı yeni öğrenen çocukların yaşadığı sorunları
irdelemek ve harf öğretiminde küçük şarkıların kullanımının etkisini araştırmak amacıyla
okuma yazma aktivitelerini sürdüren 6 yaşındaki bir çocuk ele alınmıştır. Öğrenme güçlüğü
tespit edilen bu çocukla, başlangıç düzeyindeki sesli harfler olan “A” ve “E” harflerinin
öğrenilmesinde küçük şarkılar kullanılmıştır. Deneysel süreçte çocuk öncelikle geleneksel
yöntemlerle eğitilmeye çalışılmış, istenilen sonucun elde edilememesinin ardından şarkı
yoluyla öğretim uygulanmıştır. Yapılan gözlemlerde, öğretilmesi hedeflenen harflerin konu
ile uyumlu bir küçük şarkı ile öğretilmesi, ilk iki aylık süreçte uygulanan geleneksel
yöntemlere göre daha etkili olmuştur. Ayrıca çocuğun ilgisi, dikkati ve öğrenme hevesi
artmıştır. Bu iki harfi tanıma ve yazmada güçlük çeken çocuğun bu yöntemle, ilgili harfleri
daha etkin bir şekilde öğrenmeye başladığı tespit edilmiştir (Kurtuldu, 2010).
Hurwitz, Wolff, Bortnick ve Kokas tarafından yapılan bir araştırmada da halk şarkılarıyla
eğitim gören deney grubunun okuma puanları kontrol grubununkilerden anlamlı bir şekilde
farklı çıkmıştır. Deney grubunun okuma puanı 88, kontrol grubu puanı ise 72 olarak
bulunmuştur (Jensen, 2006).
52
Şarkılarla Matematik Öğretimi ile İlgili Araştırmalar
Yapılan araştırmalara göre bir sanat dalı olan müziğin bir bilim dalı olan matematik
öğretimindeki olumlu etkileri fark edilmiş, hatta müziği sınıf ortamlarında daha kolay
uygulamanın bir yolu olan şarkıların materyal olarak kullanımı, öğrencilerin matematik
başarılarına pozitif yönde etkide bulunmuştur. Örneğin, Talşık (2013)’ın yaptığı bir
araştırmada ilkokul Türkçe, matematik ve hayat bilgisi derslerinde öğretim materyali olarak
şarkıların kullanılmasının öğrencilerin başarı ve tutumlarına etkisini belirlemek
amaçlanmıştır. İlkokul 3. sınıf seviyesinde, deney grubunda 76, kontrol grubunda 73
öğrencinin bulunduğu araştırmadan elde edilen sonuçlara göre; öğretim materyali olarak
şarkıların kullanıldığı deney grubu öğrencilerinin her üç dersteki başarıları ve tutumsal
gelişimleri, geleneksel öğretim materyallerinin kullanıldığı kontrol grubu öğrencilerine göre
daha etkili olmuştur. Bunun yanı sıra şarkıları öğretim materyali olarak kullanan grupta;
matematik dersindeki bilişsel ve duyuşsal gelişim diğer derslere oranla daha yüksek düzeyde
gerçekleşmiştir.
Bütüner (2010) tarafından yine ilkokul 3. Sınıf öğrencileriyle yapılan bir çalışmada,
matematik derslerinde şarkı kullanımının öğrencilerin tutum, erişi, çoklu zeka alanları ve
hatırda tutma düzeylerine etkileri araştırılmıştır. 72 öğrenciyle yapılan araştırma
çerçevesinde, matematik derslerinde deney grubunda şarkılar kullanılırken kontrol grubunda
ilköğretim programında belirlenen kazanımlara yönelik matematik öğretimi yapılmıştır.
Araştırmanın sonuçlarına göre; müzik etkinlikleriyle desteklenmiş matematik öğretiminin
öğrencilerin müzik ve matematiğe ilişkin tutumlarında, erişi puanları arasında, çoklu zeka
alanları üzerinde ve hatırda tutma düzeyleri üzerinde deney grubu lehine anlamlı farklılıklar
görülmüştür.
Farklı bir araştırmada ise matematik dersinde doğal sayılarla çarpma işleminin şarkılarla
öğretilmesinin ilkokul 3. sınıf öğrencilerinin akademik başarılarına, tutumlarına ve öğrenilen
bilgilerin kalıcılığına etkisi incelenmiştir. Çalışma bir ilkokulun 52 adet 3.sınıf öğrencisi
üzerinde gerçekleştirilmiştir. Deney grubunda dersler doğal sayılarla çarpma işlemi
ünitesine ait kazanımlara yönelik bestelenmiş şarkılar eşliğinde işlenmiş, kontrol grubunda
ise aynı ünite için geleneksel yöntemler kullanılmıştır. Uygulama toplam 8 hafta boyunca
16 derste gerçekleştirilmiştir. Uygulama sonunda; belirlenen kazanımların şarkılarla
öğretiminin öğrencilerin akademik başarılarının artmasında ve bu başarının kalıcılığında
etkili olduğu belirlenmiştir. Deney grubu öğrencilerinin çarpma işlemini, alt kazanımlarını
53
ve bununla ilgili problemleri kolaylıkla çözme, farklı çözüm yolları bulma, yaratıcı
düşünebilme konusunda, geleneksel öğretimin yapıldığı kontrol grubu öğrencilerine göre
daha başarılı oldukları gözlemlenmiştir (Yağışan, Köksal & Karaca, 2014).
Bir benzeri 2002 yılında okul öncesi eğitimde yapılan bir çalışmada da yine orff yaklaşımıyla
öğretimin matematik başarısına etkisi araştırılmıştır. Ancak bu kez araştırma ortaokul 8.
Sınıf öğrencileriyle yürütülmüştür. Erdoğan-Kaya (2014) tarafından yapılan ve yüksek
lisans tezi olarak sunulan araştırma deneysel desendedir ve deney grubuna orff yaklaşımına
dayalı öğretim yöntemi, kontrol grubuna ise geleneksel öğretim yöntemi uygulanmıştır.
Uygulamalar sonucunda orff yaklaşımının uygulandığı, şarkılarla öğretim yapılan deney
grubu ile geleneksel öğretim yapılan kontrol grubunun matematik dersi akademik başarıları
arasında deney grubu lehine anlamlı farklılık bulunmuştur.
Şarkıların öğrenme ortamlarında materyal olarak kullanılmasının sonuçlarını inceleyen bazı
araştırmalara göre bu durum öğrencilerin, sadece ders başarılarını değil derslere karşı olan
tutumlarını da olumlu yönde etkilemektedir. Talşık (2013)’ın yaptığı çalışmada şarkılarla
öğrenim gören deney grubu öğrencilerinin belirttiğine göre; şarkılar ile öğrenme
aktivitelerinin okul ve ders süresi ile sınırlı olmadığı, şarkılar ile her yerde ve her zaman
öğrenmeye devam ettikleri sonucuna ulaşılmıştır. Aynı araştırmaya ait deney grubu öğrenci
görüşlerinde şarkıların daha verimli, hatırlamayı kolaylaştırıcı ve eğlenceli bir öğrenme
ortamı oluşturduğu ön plana çıkmıştır.
Bütüner (2010)’in matematik derslerinde şarkı kullanımını içeren araştırmasında, deney
grubu öğrencilerinin diğer dersleri de şarkılarla işlemek istedikleri görüşü ön plana çıkmıştır.
Ayrıca araştırmacıya göre öğrenci görüş formlarına verilen yanıtlar ışığında matematik
öğretiminde şarkı kullanımı, öğrencilerde beklenen etkiyi yaratmıştır.
Ancak Yağışan vd. (2014) tarafından şarkılarla yapılan matematik derslerinde deney ve
kontrol grubu öğrencilerinin derse yönelik tutumlarında önemli bir değişim olmadığı tespit
edilmiştir. Bunun yanı sıra deney grubu öğrencilerinin motivasyonlarının ve derse karşı
ilgilerinin uygulama sonunda arttığı gözlemlenmiştir.
54
BÖLÜM III
YÖNTEM
Bu bölümde araştırmanın amacına ulaşabilmesi, geçerli ve güvenilir sonuçlar vermesi için
alınan önlemler ve yapılan çalışmalar açıklanmıştır.
Araştırmanın Modeli
Araştırma modeli (deseni), araştırmanın sorularını cevaplamak veya hipotezlerini test etmek
amacıyla araştırmacı tarafından kasıtlı olarak geliştirilen bir plandır (Büyüköztürk, 2007).
Bu plan dâhilinde araştırmada, verilerin toplanması ve çözümlenebilmesi için nicel ve nitel
veri toplama yöntemleri bir arada kullanılmıştır. Bu nedenle yapılan çalışma bir karma
yöntem araştırmasıdır ve açıklayıcı desende (Explanatory Design) tasarlanmıştır. Açıklayıcı
desende araştırmacı öncelikle nicel verileri toplayıp analiz eder ve ardından bu verileri
tamamlayabilmek adına nitel verileri toplar (Büyüköztürk, Kılıç-Çakmak, Akgün,
Karadeniz & F. Demirel, 2014, s.253).
Araştırmanın nicel boyutunda yarı deneysel yöntem tercih edilmiştir. Çünkü bazı
durumlarda deneklerin deney ve kontrol gruplarına rasgele dağıtılması mümkün olmayabilir.
Türkiye’deki gibi merkezi eğitimin uygulandığı, araştırmacıların yansız atama yoluyla
sınıfları oluşturmasına imkân tanımayan eğitim sistemlerinde, okul yönetimlerince daha
önceden oluşturulan sınıflar rasgele deney ve kontrol grubu olarak belirlenebilmektedir.
(Çepni, 2009, s. 115). Bu araştırmada da sınıflar okul yönetimince daha önceden
oluşturulduğundan yarı deneme modellerinden eşitlenmemiş kontrol gruplu model
kullanılmıştır.
55
Eşitlenmemiş kontrol gruplu model, gerçek deneme modellerinden ön test son test kontrol
gruplu desenle (ÖSKD) benzerlik gösterir. Aralarındaki tek fark eşitlenmemiş kontrol gruplu
modelde grupların gelişigüzel oluşmasıdır. Bu modelde ÖSKD’ deki gibi grupların yansız
atama yoluyla eşitlenmeleri için özel bir çaba harcanmaz. Ancak, grupların olabildiğince
benzer özellikte olmalarına dikkat edilir ve gruplardan hangisinin deney hangisinin kontrol
grubu olacağına yansız bir seçimle karar verilir (Karasar, 2014, s. 102).
Bu modelin aşamaları;
1. Yansız atamayla oluşturulmayan gruplar, deney ve kontrol grubu olarak rasgele tayin
edilir.
2. Uygulamadan önce gruplara ön test uygulanır.
3. Deney grubuyla deneysel çalışma gerçekleştirilirken, kontrol grubuna deneysel bir
müdahalede bulunulmaz.
4. Uygulamadan sonra gruplara son test uygulanır (Çepni, 2009, s.115).
Araştırma deseni aşağıdaki şekilde verilmiştir.
Gruplar
Ön Ölçüm
Son Ölçümler
Uygulama
Son test
Deney
(23)
Kontrol
(24)
Ön test
Şarkılarla yapılan
öğretim
Ön test
Mevcut
programdaki
etkinliklerle yapılan
öğretim
Kalıcılık testi
Yarı yapılandırılmış
görüşme formu
Son test
Kalıcılık testi
Şekil 4. Araştırma deseni
Bunun yanı sıra nitel verilerin toplanmasında, deney grubu öğrencilerinin uygulamaya ait
görüşlerini belirlemek için standartlaştırılmış açık uçlu görüşme yöntemine başvurulmuştur.
Bu yöntemde, dikkatle hazırlanan ve belirli bir sıraya konulan bir dizi soru görüşülen her
bireye aynı tarzda ve sırada sorulur (Patton’dan aktaran A. Yıldırım & Şimşek, 2003).
Desenler,
deneklerin
ölçme
işlemindeki
deneme
koşullarına
göre
de
sınıflandırılabilmektedir. Farklı deneme koşullarında bulunan deneklerin ya da farklı
deneklerden oluşan grupların karşılaştırıldığı desenlere gruplar arası desen; aynı deneklerin
farklı deneme koşullarında karşılaştırıldığı desenlere de grup içi desen denir. Bu araştırmada,
56
gruplar arası ve grup içi desenlerin birlikte yer aldığı karışık desen (mixed designs) olarak
adlandırılan desen kullanılmıştır (Büyüköztürk, 2012).
Çalışma Grubu
Araştırmanın çalışma grubu, 2014- 2015 eğitim öğretim yılında Bolu ili Göynük ilçesinde
bulunan MEB’e bağlı taşıma merkezli bir devlet okulunun 6. Sınıfında öğrenim gören 47
öğrencidir. Okulda eğitim gören öğrencilerin büyük bir kısmı ilçenin 31 adet yerleşim
yerinden günlük olarak araçlarla taşınmak suretiyle, geriye kalan kısmı ise ilçe merkezinde
yaşadıklarından yaya olarak okula gelmektedir. Bu sayede Göynük ilçesinde geniş bir alana
eğitim verebilen okul, hem kırsal bölgelerde hem de ilçe merkezinde ikamet eden öğrencilere
sahiptir. Okulun 6. sınıf düzeyinde iki şubesi bulunmaktadır. Bu iki şubedeki öğrencilerin,
herhangi bir kritere bakılmaksızın sınıflara kaydı yapılmış olup iki şubenin de derslerdeki
başarıları benzer özellik göstermektedir. Araştırmanın çalışma grubu belirlenirken herhangi
bir seçimde bulunulmaksızın biri deney diğeri kontrol grubu olacak şekilde gruplar rastgele
tayin edilmiştir. Bunun sonucunda deney grubunda 23 kontrol grubunda ise 24 öğrenci yer
almıştır.
Veri Toplama Araçları
Bu çalışmada nicel verilerin toplanması amacıyla geçerlik ve güvenirliği test edilen,
araştırmacı tarafından geliştirilen matematik başarı testi kullanılmıştır. Başarı testi için, 6.
sınıf matematik programının alan ölçme alt öğrenme alanına ait;

Paralelkenarda bir kenara ait yüksekliği çizer.

Paralelkenarın alan bağıntısını oluşturur; ilgili problemleri çözer.

Üçgende bir kenara ait yüksekliği çizer.

Üçgenin alan bağıntısını oluşturur; ilgili problemleri çözer.
kazanımları ve çember alt öğrenme alanına ait;

Çemberi çizerek merkezini, yarıçapını ve çapını belirler.

Çember ile daire arasındaki ilişkiyi açıklar.

Bir çemberin uzunluğunun çapına oranının sabit bir değer olduğunu ölçme yaparak
belirler.
57

Çapı veya yarıçapı verilen bir çemberin uzunluğunu hesaplar.
kazanımları göz önüne alınarak, Geogebra programı yardımıyla 41 adet 4 seçenekli çoktan
seçmeli sorudan oluşan bir soru bankası hazırlanmış ve uzman görüşüne sunulmuştur.
Alanında uzman 4 kişinin ( 3 akademisyen, 1 ilköğretim matematik öğretmeni) sorularda
uygun olmayan yönleri belirlemesiyle sorular tekrar düzenlenmiş ve pilot uygulamaya hazır
hale getirilmiştir. Uzman görüşleri doğrultusunda oluşturulan ölçme aracının pilot
uygulaması, Bolu Valiliği ve Bolu İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden gerekli izinlerin
alınmasıyla Bolu ili Göynük ilçesine bağlı farklı ortaokulların 7. Ve 8. Sınıflarında öğrenim
gören 282 öğrenciyle gerçekleştirilmiştir. Uygulamanın ardından alınan sonuçlara göre
ölçme aracının güvenirlik analizi yapılmıştır. Analizlerde doğru cevaplara 1 yanlış ve boş
cevaplara 0 puan verilerek değerlendirme yapılmıştır.
Kullanılan ölçme aracı çoktan seçmeli olduğundan testin KR-20 güvenirliğine bakılmıştır.
Çünkü test maddelerine verilecek yanıtların doğru/yanlış, evet/hayır gibi iki seçenekli olması
durumunda KR-20 katsayısı kullanılır. KR-20 test puanları arasındaki iç tutarlığı inceler ve
test maddelerinin ölçtüğü özelliklerin benzer olması bu güvenirliği yükseltecektir
(Büyüköztürk, 2012, s.170-171). Yapılan güvenirlik analizi sonucunda 41 sorudan oluşan
pilot başarı testinin KR-20 güvenirliği 0,80431 olarak hesaplanmıştır.
Aynı yapıyı ölçmeyi amaçlayan ölçme araçlarından elde edilen test puanlarının geçerlik ve
güvenirlik analizlerinden sonra araçta yer alan maddelerin özellikleri de incelenerek madde
analizi yapılmalıdır. Madde analizlerinde çoğunlukla kullanılan istatistikler madde güçlüğü
ve madde ayırt ediciliğidir.
Başarı testlerinde bulunan maddelerin doğru cevaplanma oranını gösteren madde güçlüğü
nihai teste madde seçiminde bir ölçüttür. Madde güçlük indeksinin (p) 0,50 civarında olması
istenir. Bununla birlikte testte kolay ve zor maddelere de yer verilmelidir. Madde ayırt
ediciliği ise maddelerin ölçmeyi amaçladığı özelliğe yüksek seviyede sahip olan bireylerle,
düşük seviyede sahip olan bireyleri ayırt etme göstergesidir. Madde ayırt edicilik indeksi (r)
-1,0 ile +1,0 arasında farklılaşabilir. Bu değer aralığında ayırt edicilik indeksi 0, 40 veya
daha yüksek olan madde çok iyidir, düzeltilmesi gerekmez; 0,30 ile 0,39 arasında madde
gayet iyidir düzeltme yapmadan ölçeğe alınabilir; 0,20 ile 0,29 arasında maddenin
düzeltilmesi ve geliştirilmesi önerilir; 0,20’den daha küçük ise madde ölçekten çıkarılmalı
veya tamamen revize edilmelidir (Büyüköztürk, Kılıç-Çakmak, Akgün, Karadeniz & F.
Demirel, 2014, s.123).
58
Tablo 1’de görüldüğü gibi madde ayırt ediciliği ve madde güçlüğü bilimsel kriterlerin
dışında olan 5 soru (M27, M37, M38, M40, M41) ölçme aracından çıkarılmıştır. Bununla
birlikte düzeltilmesi gereken 3 soruya (M3, M34, M36) da gerekli düzenlemeler yapılmıştır.
Tablo 1
Başarı Testi Pilot Uygulamasına Dair Madde Analizi Sonuçları
Madde
Düst
(76)
Dalt
(76)
Toplam
(152)
p
r
Güçlük seviyesi
Ayırt edicilik seviyesi
M1
66
38
104
0,68
0,36
Orta
İyi
M2
59
32
91
0,59
0,35
Orta
İyi
M3
74
54
128
0,84
0,26
Kolay
Düzeltilmeli
M4
49
19
68
0,44
0,39
Orta
İyi
M5
56
25
81
0,53
0,40
Orta
Çok iyi
M6
48
16
64
0,42
0,42
Orta
Çok iyi
M7
76
48
124
0,81
0,36
Kolay
İyi
M8
60
25
85
0,55
0,46
Orta
Çok iyi
M9
38
11
49
0,32
0,35
Zor
İyi
M10
38
7
45
0,29
0,40
Zor
Çok iyi
M11
51
25
76
0,50
0,34
Orta
İyi
M12
52
16
68
0,44
0,47
Orta
Çok iyi
M13
69
46
115
0,75
0,30
Kolay
İyi
M14
57
28
85
0,55
0,38
Orta
İyi
M15
59
12
71
0,46
0,61
Orta
Çok iyi
M16
43
17
60
0,39
0,34
Zor
İyi
M17
40
12
52
0,34
0,36
Zor
İyi
M18
49
18
67
0,44
0,40
Orta
Çok iyi
M19
50
27
77
0,50
0,30
Orta
İyi
M20
55
23
78
0,51
0,42
Orta
Çok iyi
M21
61
23
84
0,55
0,50
Orta
Çok iyi
M22
51
14
65
0,42
0,48
Orta
Çok iyi
M23
63
18
81
0,53
0,59
Orta
Çok iyi
M24
57
17
74
0,48
0,52
Orta
Çok iyi
M25
65
27
92
0,60
0,50
Orta
Çok iyi
M26
40
10
50
0,32
0,39
Zor
İyi
M27
16
6
22
0,14
0,13
Zor
Çıkarılmalı
M28
56
14
70
0,46
0,55
Orta
Çok iyi
M29
28
4
32
0,21
0,31
Zor
İyi
M30
42
18
60
0,39
0,31
Zor
İyi
M31
41
12
53
0,34
0,38
Zor
İyi
M32
43
18
61
0,40
0,32
Orta
İyi
M33
43
7
50
0,32
0,47
Zor
Çok iyi
M34
35
18
53
0,34
0,22
Zor
Düzeltilmeli
M35
37
10
47
0,30
0,35
Zor
İyi
59
M36
21
5
26
0,17
0,21
Zor
Düzeltilmeli
M37
15
5
20
0,13
0,13
Zor
Çıkarılmalı
M38
17
6
23
0,15
0,14
Zor
Çıkarılmalı
M39
33
10
43
0,28
0,30
Zor
İyi
M40
24
9
33
0,21
0,19
Zor
Çıkarılmalı
M41
28
13
41
0,26
0,19
Zor
Çıkarılmalı
Madde analizinin ardından kapsam geçerliliğini sağlamak adına tekrar uzman görüşüne
başvurulmuş, belirtke tablosu hazırlanmış ve belirlenen kazanımlara uygun 36 soruluk nihai
başarı testi oluşturulmuştur. Başarı testine ait belirtke tablosuna Tablo 2’de yer verilmiştir.
Başarı testindeki maddelerin güçlük indeksleri 0,00–0,39 arası zor, 0,40-0,69 arası orta
güçlükte ve 0,70–1,00 arası kolay olarak değerlendirilmiştir (Pehlivan & Kutlu, 2014). Bu
durumda Tablo 1’e göre, 36 soru içeren testin %8’inin kolay, %56’sının orta güçlükte ve
%36’sının zor sorulardan oluştuğu görülmektedir. Nihai başarı testinin KR-20 güvenirliği
ise 0,80273 olarak hesaplanmıştır. Ölçme aracı bu son haliyle araştırmada veri toplamak
amacıyla ön test, son test ve kalıcılık testi olarak kullanılmıştır.
Tablo 2
Başarı Testine Ait Belirtke Tablosu
Soru numaraları
Soru
sayısı
6.3.2.1. Paralelkenarda bir kenara ait yüksekliği çizer.
1, 3, 5
3
6.3.2.2. Paralelkenarın alan bağıntısını oluşturur; ilgili
problemleri çözer.
2, 4, 7, 8, 10, 11
6
6.3.2.3. Üçgende bir kenara ait yüksekliği çizer.
13, 14, 17
3
6.3.2.4. Üçgenin alan bağıntısını oluşturur; ilgili
problemleri çözer.
6, 16, 18, 19, 20,
21, 22, 23
8
6.3.3.1. Çemberi çizerek merkezini, yarıçapını ve çapını
belirler.
9, 15, 26, 27, 28,
29, 31
7
30, 32, 33
3
25, 35
2
12, 24, 34, 36
4
Kazanımlar
6.3.3.2. Çember ile daire arasındaki ilişkiyi açıklar.
6.3.3.3. Bir çemberin uzunluğunun çapına oranının sabit
bir değer olduğunu ölçme yaparak belirler.
6.3.3.4. Çapı veya yarıçapı verilen bir çemberin
uzunluğunu hesaplar.
Toplam
36
Araştırmanın nitel verilerini toplamak için, araştırmacı tarafından deney grubu öğrencilerine
uygulanacak açık uçlu sorulardan oluşan yarı yapılandırılmış görüşme formu geliştirilmiştir.
60
Uzman görüşü alınarak gerekli düzeltme ve düzenlemeler yapılan açık uçlu görüşme
formunda, öğrencilere matematiği şarkılarla öğrenmeye yönelik sorular sorulmuştur.
Verilerin Toplanması
Pilot Çalışma
Araştırmanın asıl çalışmasına geçmeden önce pilot çalışma yapılmıştır. Böylece şarkılarla
yapılan uygulamanın işleyen ve işlemeyen yönleri tespit edilmiştir. Pilot çalışma sürecinde
bir seneye yayılan bu uygulamalar, asıl çalışmadaki uygulamanın daha doğru şekillenmesini
sağlamıştır. Pilot çalışma da asıl çalışma gibi araştırmacı tarafından yürütülmüş, derslerde
belirlenen etkinlikleri araştırmacı uygulamıştır. Pilot uygulama bir senelik bir deneme
sürecine yayıldığından araştırmanın asıl uygulamasındaki çalışma grubuyla yapılamamıştır.
Fakat onlarla aynı okulda bulunan bu süreçte 6. sınıfta olan öğrencilerle uygulanmıştır.
Uygulamalar, 6. Sınıf müfredatının tümünü kapsayacak şekilde değil, bölünebilme kuralları,
kesirler ve işlem önceliği konularında yapılmıştır. Pilot çalışma esnasında öğrencilerin ritim
hızlı olduğunda şarkıya yetişmekte ve bazı şarkı sözlerinin uzun olması nedeniyle şarkı
sözlerini ezberlemekte zorlandıkları gözlemlenmiştir. Bu nedenle asıl çalışmada ritim ve
şarkı sözleri konusunda dikkatli davranılmıştır. Pilot uygulama sürecinde öğrenciler en hızlı
kendi yazdıkları şarkı sözlerini ezberlemiştir. Ayrıca öğrencilerin şarkı sözü yazma
konusunda oldukça başarılı oldukları gözlemlenmiştir. Bu nedenle asıl uygulamada ders içi
etkinlikler tamamlandıktan sonra öğrencilerin grup oluşturarak kendi şarkı sözlerini
yazmaları istenmiştir. Pilot çalışmada MEB’in kazanımlara ait mevcut uygulamalar için
önerdiği sürelerin şarkılarla yapılan öğretim için de uygun olduğu, ek bir süreye gerek
duyulmadığı belirlenmiştir.
Asıl Çalışma
Araştırmada çalışma grubunun oluşturulmasının ardından, öğrencilerin ön öğrenmelerini
belirlemek üzere hazırlanan başarı testi her iki gruba da eş zamanlı olarak uygulanmıştır. 5
hafta sonunda ise hedeflenen kazanımlara ilişkin öğretimlerin tamamlanmasıyla başarı testi
iki gruba da eş zamanlı olarak tekrar uygulanmıştır. Bu beş haftalık deney sürecinde her
hafta 40 dakikadan oluşan 5 ders yapılmıştır. Daha sonra öğrencilerin öğrenme süreci ele
61
alınan kazanımlardan farklı kazanımlarla devam etmiştir. Ardından uygulama çalışmalarının
kalıcılığını test etmek amacıyla kalıcılık testi son testlerin yapıldığı zaman diliminden 6 hafta
sonra tekrar uygulanmış ve 3 farklı zamanda elde edilen veriler birbiriyle karşılaştırılmıştır.
Uygulama süresince deney grubuna 6. sınıf matematik dersi programında bulunan alan
ölçme ve çember konularına yönelik araştırmacı tarafından bestelenen veya daha önceden
popüler bestelere yine araştırmacı tarafından yazılan sözlerle oluşturulan şarkılar eşliğinde
öğretim yapılmıştır. Şarkıların sözleri ders süresince açıklayıcı ve yol gösterici olmuştur.
Şarkılar öncelikle öğretmen tarafından seslendirilmiş, bestesi ve sözleri kulaktan öğrenme
yoluyla öğrencilere aktarılmıştır.
Kulaktan (işitme yoluyla) öğretim yönteminde izlenecek yollar şunlardır:

Öğretmenin şarkının notalarına hâkim olması gerekmektedir.

Hangi şarkı öğretilecekse şarkıya önceden hazırlanılmalıdır. Öğretmenin lisans
durumu, müziğe ilgisi vb. hazırlanma düzeyini farklılaştırmaktadır.

Şarkının sözlerindeki anlatım sade ve anlaşılır olmalıdır. Öğrencilerin yaş, sınıf
seviyesi ve gelişim dönemlerine uygun olarak hazırlanan şarkıların ezgisi, çocukların
belleklerinde kalıcı özellik göstermelidir. Ezgi kısa ama anlamlı olmalı, prozodi
uyumu sağlamalıdır.

Şarkı içinde karşılaşılan yeni sözcüklerin anlamı ve kavramların tanımı öğrencilerle
birlikte açıklanmalıdır.

Şarkı öğretilecek grubun ses sınırına uygun olmalıdır.

Şarkı sözleri tahtaya yazılarak değil öğretmen tarafından bol tekrar edilerek
öğretilmelidir. Şarkıya uygun öykünme hareketlerinin de şarkının öğretimini
kolaylaştıracağı hatırdan çıkarılmamalıdır.

Öğretmen toplu çalışmalarda şarkının başında el işaretiyle sınıfı yönlendirmelidir.
Toplu çalışmalardan sonra solo çalışmalara yer verilmelidir.

Öğretilecek şarkılarda, ezgiye kolayca ayak uydurulabilme, çalgılarla eşlik
edilebilme, dramatizasyona elverişli olma özellikleri aranmalıdır (Çalık- Çetin,
2011).
Konuya giriş, tekrar ve örnek çözümü yaparken şarkılar koro şeklinde öğrencilere
söyletilmiştir. Kavratılacak olan matematiksel kavram ve tanımlar şarkı sözleri kullanılarak
dile getirilmiştir. Ayrıca deney grubu öğrencilerinden de her ders bitiminde anlatılan
kazanım ile ilgili şarkı yazmaları istenmiştir. Böylece deney grubundaki öğrenciler şarkıları
62
dinleyip söyleyerek aktif oldukları öğrenme deneyimleri yaşamışlardır. Kontrol grubuyla ise
mevcut programdaki etkinliklerin uygulandığı dersler yapılmıştır.
Deney grubu öğrencileriyle yapılan uygulamalarda Prof. Dr. Ayfer Kocabaş tarafından
geliştirilen Müzik Materyalini Kullanma Yönergesi’ nden bu araştırmaya uyarlanan
aşağıdaki aşamalar dikkate alınmıştır.

Sınıf düzeyinde kazanımları daha etkili bir şekilde kavratabilmek amacıyla
bestelenen şarkılar, matematik dersine yönelik olumlu tutumlar geliştirmek, dersin
başında dikkati çekmek, güdülemek, önceden öğrenilen işlem, tanım, kavram ve
terimleri tekrar hatırlatmak, hedeften haberdar etmeye yardımcı olmak gibi işlevlere
sahiptir. Bunun yanı sıra şarkılar, pekiştirme, ipucu verme, yeniden güdüleme ve son
güdüleme aracı olarak da kullanılmalıdır.

Ders esnasında anlatılan kazanımın içerisinde daha önceden öğrenilen bir başka
kazanım varsa ilk olarak önceki kazanımın şarkısı ipucu olarak verilmeli,
hatırlatılmalı ve derse yeni kazanımın şarkısı ile devam edilmelidir.

Şarkıların sözleri dersin başından sonuna kadar kazanımları oluşturmada açıklayıcı
ve yol gösterici bir süreç olarak düşünülmelidir. Öğretmen konuya giriş ve tekrar
yaparken, tahtada örnek gösterirken cümle cümle şarkıyı söyletmeli ve örnekleyerek
öğrencilere de uygulatmalıdır. Şarkı sözlerini bütün ders süresince adım adım
kullanmalıdır.

Öğrenci tahtada bir işlemi çözerken sınıf koro olarak şarkının uygun cümlelerini
seslendirmeli böylece arkadaşını cesaretlendirmelidir, tüm sınıf soruyu çözen
arkadaşını müzikal olarak desteklemelidir.

Öğrencilerin önceki yaşantılarından yola çıkarak kendilerinin müzikal soru ve yanıt
oluşturmalarına yapılandırıcı ve esnek bir şekilde izin verilmelidir.

Öğretmen solo-koro ve diyaloglarda, müziksel soru ve yanıtlarda matematiğe ve
müziğe hâkim olmalı, ağırlıklı olarak kendi sesini kullanmalıdır. Bilindiği gibi en
doğal müzik aracı insanın kendi sesidir, hiçbir çalgı insan sesinin yerini tutamaz.

Öğrenciler grup çalışmalarıyla hep birlikte yeni şarkı sözü yazabilmeli, kuralları,
tanımları ve stratejileri müziksel olarak söyleyebilmelidir.

İsteyen öğrenci seslendirmeye katılabildiği gibi, istemeyen öğrenciler zorlanmamalı,
fakat cesaretlendirilmelidir.
63

Sınıftaki öğrencilerin şarkı söyleme ve öğrenme hızında şarkı ve işleme devam
edilmelidir.

Şarkı sözleri kullanılarak matematik ile ilgili sözlerde geçen tüm açıklamalar
müzikal olarak yapılmalıdır.

Doğal bir ders sürecinin parçası gibi ele alınan şarkıların seslendirilmesinde müziksel
kurallardan daha çok, matematiğin kavranmasına odaklanılmalıdır.

Matematik dersi müzik dersi gibi yalnızca şarkı veya çalgı öğretiminin yapıldığı bir
ders olarak düşünülmemeli ve uygulanmamalıdır.

Öğretmen sınıfı ve öğrencileri çok iyi gözlemleyip, şarkı ve etkinliklerde zorluk ve
kolaylıkları belirlemelidir. (Bütüner, 2010).
Verilerin Analizi
Veri analizi, verilerden uygun istatistiksel teknikler yardımıyla bilimsel gerçekliğe sahip
sonuçlar elde etme sürecidir. Yalnız uygun istatistik seçimi konusunda dikkat edilmesi
gereken bazı hususlar mevcuttur. Örneğin, araştırmanın veri kaynağı olan örneklemlerin
büyüklüğü istatistik seçimini etkilemektedir. Dağılımın normal dağılımdan aşırı sapma
göstermediği şeklinde bir varsayımı ileri sürebilmek için öngörülen örneklem büyüklüğü
genellikle 30 ve daha büyüktür. Ancak sosyal bilimlerdeki pek çok araştırma, özellikle de
deneysel araştırma, daha küçük gruplar üzerinde yapılmaktadır. Bunun yanı sıra literatürde,
alt grupların her birinin büyüklüğünün 15 ve daha yüksek olması durumunda parametrik bir
istatistiğin kullanılmasının, analizde hesaplanacak “p” anlamlılık düzeyinde önemli bir
sapmaya yol açmadığına dair incelemelere de rastlanmaktadır (Büyüköztürk, 2012). Bu
nedenle araştırmanın alt grupları 23 ve 24’er kişiden oluştuğundan yani 15’ten büyük
olduğundan hangi tür istatistiğin kullanılacağına karar vermek konusunda örneklem
büyüklüğüne bakılmamıştır.
Araştırmanın veri analizi için uygun istatistik türünü belirlemede normal dağılım testleri
etkili olmuştur. Grup büyüklüğünün 50 den küçük olması nedeniyle Shapiro-Wilks testi
yardımıyla puanların normalliğe uygunluğu incelenmiştir. Analizde istatistiksel hipotez,
puanların dağılımı normal dağılımdan anlamlı farklılık göstermez biçiminde kurulduğundan
hesaplanan p değerinin ,05’den büyük çıkması, puanların normal dağılımdan aşırı olarak
sapmadığı anlamına gelmektedir (Büyüköztürk, 2012, s.42).
64
Tablo 3
Deney Grubuna Ait Test Puanlarının Shapiro Wilks Normallik Testi Analiz Sonuçları
TESTLER
N
̅
X
Shapiro
Wilks
p
Çarpıklık
Basıklık
Ön test
23
10,3913
,917
,058
-,161
-1,253
Son test
23
20,3478
,968
,631
-,020
-,893
Kalıcılık testi
23
20,0435
,929
,106
,465
-,786
Ön test son test
fark
23
9,9565
,937
,155
,090
-1,193
Son test kalıcılık
testi fark
23
-,3043
,973
,767
,220
-,503
Tablo 3’e göre deney grubuna ait tüm test puanlarının Shapiro Wilks normallik testi
analizlerinde hesaplanan p değeri ,05’den büyük olduğundan deney grubu test puanlarının
normal dağılımdan aşırı sapma göstermediği sonucuna ulaşılır. Buna dayanarak deney
grubuna ait test puanları analiz edilirken normallik varsayımını gerektiren istatistikler
kullanılabilir.
Tablo 4
Kontrol Grubuna Ait Test Puanlarının Shapiro Wilks Normallik Testi Analiz Sonuçları
TESTLER
N
̅
X
Shapiro
Wilks
p
Çarpıklık
Basıklık
Ön test
24
11,1250
,881
,009
1,453
5,001
Son test
24
15,1250
,940
,162
,916
,795
Kalıcılık testi
24
14,4167
,911
,038
,985
2,432
Ön test son test
fark
24
4,0000
,954
,332
,684
,393
Son test kalıcılık
testi fark
24
-,7083
,886
,011
-1,307
2,940
Tablo 4’e göre kontrol grubuna ait test puanlarının Shapiro Wilks normallik testi
analizlerinde hesaplanan p değeri sonuçları farklılık göstermektedir. Sadece son test ve ön
test son test fark puanlarının p değerinin ,05’den büyük olduğu görülmektedir. Buna göre
son test ve ön test son test fark puanlarının normal dağılımdan aşırı sapma göstermediği
sonucuna ulaşılır. Yani sadece bu testlerin analizinde normallik varsayımını gerektiren
istatistikler kullanılabilir. Çünkü puanların dağılımı normalden aşırı sapma gösterdiğinde
normallik varsayımını gerektiren istatistiklerin kullanılmaması gerekir (Büyüköztürk, 2012).
65
Bu iki test dışındakilerde, özellikle basıklık değerlerinin yüksek olması normalden aşırı
sapma göstermelerine ve p değerlerinin ,05’den küçük olmasına neden olduğundan
normallik varsayımını gerektiren istatistikler kullanılmamalıdır.
Normallik testlerinin sonuçları da göz önünde bulundurularak, araştırma kapsamında elde
edilen nicel veriler SPSS paket programı yardımıyla analiz edilmiştir. Normallik testlerinin
sonuçlarına göre analizlerde parametrik veya non parametrik testler kullanılmıştır.
Araştırmanın alt amaçlarında belirtilen grup içi karşılaştırmalara yönelik soruların
analizinde, parametrik testlerden ilişkili örneklemler için t testi ve non parametrik testlerden
Wilcoxon işaretli sıralar testi kullanılmıştır.
İlişkili örneklemler için t testinin uygulanabilmesi için karşılanması gereken koşullar ya da
varsayımlar:
a) Bağımlı değişkene ait puanlar en az aralık ölçeğindedir
b) İlişkili iki ölçüm setine ait fark puanları normal bir dağılım gösterir
şeklindedir (Büyüköztürk, 2012).
Bu nedenle deneklerin fark puanlarının normal dağılım göstermediği durumlarda ilişkili t
testinin yerine Wilcoxon işaretli sıralar testi tercih edilmiştir (Büyüköztürk, 2012, s.163).
Yine alt amaçlarda yer alan gruplar arası karşılaştırmalarda ise, parametrik testlerden
ilişkisiz örneklemler için t testi ve non parametrik testlerden Mann Whitney U testi
kullanılmıştır.
İlişkisiz örneklemler için t testinin uygulanabilmesi için karşılanması gereken koşullar ya da
varsayımlar:
a) Bağımlı değişkene ait puanlar, aralık ya da oran ölçeğindedir ve karşılaştırılan iki grup
ortalaması da aynı değişkene aittir
b) Bağımlı değişkene ait ölçümlerin dağılımı her iki grupta da normaldir
c) Ortalama puanları karşılaştırılacak olan örneklemler ilişkisizdir
şeklindedir. Bu varsayımlara, her iki gruptaki ölçümlerin dağılımlarına ait varyanslar eşittir,
şeklinde bir varsayım daha eklenebilir. Bu varsayımın geçerliği, SPSS analiz uygulamasında
Levene F testi ile incelenmiştir (Büyüköztürk, 2012).
66
Ayrıca, puanların dağılımının normallik varsayımını karşılamadığı deneysel çalışmalarda
ilişkisiz t testinin alternatifi olarak Mann Whitney U testi kullanılmaktadır (Büyüköztürk,
2012, s.156). Bu çalışmada da gruplar arası karşılaştırmalar yapılırken normallik varsayımı
karşılanmadığında aynı yol izlenmiştir.
Bu analizlerin dışında grupların ön test- son test ve son test-kalıcılık testi fark (kazanç)
puanları da karşılaştırılmıştır. Böylece deneysel işlemin etkililiği fark puanlarına dayalı
olarak da incelenmiş olmaktadır. Ön test son test kontrol gruplu desende, veri analizi için
hesaplama ve yorumlama bakımından en kolay teknik, iki grubun ön test son test fark
puanlarına ait ortalama puanlar arasında anlamlı bir farkın olup olmadığını araştırmak
amacıyla kullanılan ilişkisiz gruplar için t testidir. Deney ve kontrol grubuna ait ön test son
test fark puanları arasındaki farkın anlamlılığını sınayan ilişkisiz gruplar için t testinin
varsayımları aşağıda belirtilmiştir:
a) Gruplar birbirinden bağımsızdır.
b) Bağımlı değişken en az aralık veya oran ölçeğindedir.
c) Grupların evrenlerindeki varyansları yaklaşık olarak eşittir.
Deney ve kontrol gruplarına ait fark puanlarının analizinde ilk yapılması gereken, deneklerin
son test puanlarından ön test puanlarını çıkartmak böylece fark puanlarını bulmaktır. Daha
sonra ise grupların fark puanlarından elde edilen ortalama puanlar arasındaki fark, ilişkisiz t
testi ile sınanmalıdır (Büyüköztürk, 2007)
Deney grubu öğrencilerinin uygulamaya ait görüşlerini belirlemek için geliştirilen yarı
yapılandırılmış görüşme formuyla elde edilen nitel verilerin analizinde ise içerik analizi
gerçekleştirilmiştir. İçerik analizinde asıl yapılan işlem, birbirine benzeyen verileri
kavramlar ve temalar çerçevesinde bir araya getirmek ve organize ederek yorumlamaktır (A.
Yıldırım & Şimşek, 2003, s.162). Bu nedenle araştırmanın nitel boyutundaki verilerin
analizinde görüşme formlarındaki sorular tema olarak kabul edilmiştir. Yarı yapılandırılmış
görüşme formundaki her bir soruya verilen cevaplar kodlanmış, sınıflandırılmıştır.
Kodlamalarda, öğrencilerin özellikle kendi ifade ettikleri kelime ya da kelime grupları tercih
edilmiştir. İçerik analizinde, kodlayıcılar arasındaki tutarlılık verilerin güvenirliği açısından
önemlidir. Bu nedenle, iki ayrı matematik eğitimcisinin temalardan elde ettiği kodlar
arasındaki tutarlılık, Miles and Huberman (1994) tarafından belirtilen
Güvenirlik=[Görüş Birliği / (Görüş Birliği + Görüş Ayrılığı)] x 100
67
formülü ile hesaplanmıştır. Buna göre, kodlayıcılar arasındaki uyuşum yüzdesi %94,28
olarak tespit edilmiştir. Anlaşmazlığa düşülen kodlar tekrardan gözden geçirilerek karar
birliği sağlanmıştır. İçerik analizi ile elde edilen veriler yüzde/frekans değerlerine bağlı
olarak yorumlanmıştır.
68
BÖLÜM IV
BULGULAR VE YORUM
Araştırmanın bu bölümünde alt amaçlarda ifade edilen soruların yanıtlarına ilişkin bulgulara
ve bulgulara dair yorumlara yer verilmiştir.
Deney ve kontrol gruplarına ait tekrarlı ölçümler içeren araştırmanın bulgularında grup içi
ve gruplar arası karşılaştırmanın yanı sıra grupların fark puanlarının karşılaştırılmasına da
yer verilmiştir. Bu nedenle araştırmada elde edilen bulguları, daha açık ve daha anlaşılabilir
sunabilmek için nicel verilere ilişkin bulgular, grup içi puanların, gruplar arası puanların ve
fark puanlarının karşılaştırıldığı üç temel başlık altında toplanmıştır. Ayrıca şarkılarla
yapılan matematik dersleri hakkında deney grubu öğrenci görüşlerine dair bulgular da ayrı
bir başlık altında açıklanmıştır.
Grup İçi Karşılaştırmalara Dair Bulgular
Alt Amaç 1. Deney Süresince Matematik Derslerinde Mevcut Programda Yer Alan
Etkinliklerin Uygulandığı Kontrol Grubunun Başarı Ön Test- Son Test Puanları Arasında
Anlamlı Bir Fark Var Mıdır?
Tablo 4’teki normallik testi sonuçlarına göre kontrol grubuna ait ön test son test fark
puanlarının p değeri ,332>,05 olduğundan, fark puanları normal dağılımdan aşırı sapma
göstermemektedir. Bu nedenle analizde normallik varsayımını gerektiren ilişkili
örneklemler için t testi kullanılmıştır.
69
Tablo 5
Kontrol Grubu Başarı Ön Test- Son Test Ortalama Puanlarının T Testi Sonuçları
Test
N
X
S
Ön test
24
11,1250
3,80289
Son test
24
15,1250
5,87783
sd
t
p
23
-3,768
,001
*p=,015
Kontrol grubunun ön test son test puanları arasında istatistiksel açıdan anlamlı farklılık
bulunmaktadır [t(23)=-3,768; p=0,001]. Ayrıca öğrencilerin ön test puanları ortalaması
(11,1250) iken son test puanlarının ortalaması (15,1250) bulunmuştur. Bu bulguya göre;
kontrol grubu öğrencilerinin mevcut programdaki etkinliklerle yapılan uygulama sonrasında
başarıları artmıştır.
Alt Amaç 2. Deney Süresince Matematik Derslerinde Mevcut Programda Yer Alan
Etkinliklerin Uygulandığı Kontrol Grubunun Başarı Son Test- Kalıcılık Testi Puanları
Arasında Anlamlı Bir Fark Var Mıdır?
Tablo 4’teki normallik testi sonuçlarına göre kontrol grubuna ait son test kalıcılık testi fark
puanlarının p değeri ,011<,05 olduğundan fark puanları normal dağılımdan aşırı sapma
göstermektedir. Bu nedenle analizde, normallik varsayımını gerektiren ilişkili örneklemler
için t testi kullanılamayacağından yerine non parametrik testlerden Wilcoxon işaretli sıralar
testi tercih edilmiştir.
Tablo 6
Kontrol Grubu Başarı Son Test- Kalıcılık Testi Puanlarının Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi
Sonuçları
Kalıcılık
testi-son test
N
Sıra
ortalaması
Sıra toplamı
Negatif sıra
9
8,78
79,00
Pozitif sıra
7
8,14
57,00
Eşit
8
z
p
-,571*
,568
*pozitif sıralar temeline dayalı
9 kişinin kalıcılık testi sıra puanı, son test sıra puanından daha düşük, 7 kişinin ise son test
sıra puanı kalıcılık testi sıra puanından daha düşüktür. 8 kişinin bu iki testten aldıkları sıra
puanları eşittir. Son test sıra puanları daha yüksek olan 9 kişinin puanlarına ilişkin sıraların
70
ortalaması 8,78; kalıcılık testi sıra puanı daha yüksek olan 7 kişinin puanlarına ilişkin
sıraların ortalaması ise 8,14’tür. Ortalamalar arasında yaklaşık 0,6 puanlık bir fark
bulunmuştur. Ancak bu fark istatistiksel açıdan anlamlı değildir [z=-0,571; p=0,568]. Buna
göre; kontrol grubunda çok az da olsa öğrenilen bilgilerin unutulduğu görülmüştür.
Alt Amaç 3. Deney Süresince Matematik Derslerinde Şarkılarla Öğrenim Gören Deney
Grubunun Başarı Ön Test- Son Test Puanları Arasında Anlamlı Bir Fark Var Mıdır?
Tablo 3’teki normallik testi sonuçlarına göre deney grubuna ait ön test son test fark
puanlarının p değeri ,155 >,05 olduğundan fark puanları normal dağılımdan aşırı sapma
göstermemektedir. Bu nedenle analizde normallik varsayımını gerektiren ilişkili
örneklemler için t testi kullanılmıştır.
Tablo 7
Deney Grubu Başarı Ön Test- Son Test Ortalama Puanlarının T Testi Sonuçları
Ölçüm
N
X
S
Ön test
23
10,3913
2,48155
Son test
23
20,3478
7,96360
sd
t
p
22
-6,689
,000
*p=,023
Deney grubunun ön test son test puanları arasında istatistiksel açıdan anlamlı farklılık
bulunmaktadır [t(22)=-6,689; p=0,000]. Bununla birlikte öğrencilerin ön test puanları
ortalaması (10,3913) iken son test puanlarının ortalaması (20,3478) bulunmuştur. Bu
bulguya göre; şarkılarla öğrenim gören deney grubunun yapılan uygulama sonrasında
başarıları artmıştır.
Alt Amaç 4. Deney Süresince Matematik Derslerinde Şarkılarla Öğrenim Gören Deney
Grubunun Başarı Son Test- Kalıcılık Testi Puanları Arasında Anlamlı Bir Fark Var Mıdır?
Tablo 3’teki normallik testi sonuçlarına göre deney grubuna ait son test kalıcılık testi fark
puanlarının p değeri ,767>,05 olduğundan fark puanları normal dağılımdan aşırı sapma
göstermemektedir. Bu nedenle analizde normallik varsayımını gerektiren ilişkili
örneklemler için t testi kullanılmıştır.
71
Tablo 8
Deney Grubu Başarı Son Test- Kalıcılık Testi Ortalama Puanlarının T Testi Sonuçları
Ölçüm
N
X
S
Son test
23
20,3478
7,96360
Kalıcılık
testi
23
20,0435
6,15318
sd
t
p
22
,331
,744
*p=,000
Deney grubunun son test kalıcılık testi puanları arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir
farklılık bulunmamaktadır [t(22)=0,331; p=0,744]. Nitekim öğrencilerin son test puanları
ortalaması (20,3478) iken kalıcılık testi puanlarının ortalaması (20,0435) birbirine çok yakın
bulunmuştur. Buna göre; deney grubunda istatistiksel açıdan önemsenmeyecek ölçüde
öğrenilen bilgilerin unutulduğu görülmüştür.
Gruplar Arası Karşılaştırmalara Dair Bulgular
Alt Amaç 5. Deney Süresince Matematik Derslerinde Şarkılarla Öğrenim Gören Deney
Grubu İle Mevcut Programda Yer Alan Etkinliklerin Uygulandığı Kontrol Grubunun Başarı
Ön Test Puanları Arasında Anlamlı Bir Farklılık Var Mıdır?
Tablo 3’teki normallik testi sonuçlarına göre deney grubunun ön test puanlarının p değeri
,058>,05 olduğundan puanlar normal dağılımdan aşırı sapma göstermemektedir. Fakat tablo
4’teki normallik testi sonuçlarına göre kontrol grubuna ait ön test puanlarının p değeri
,009<,05 olduğundan puanlar normal dağılımdan aşırı sapma göstermektedir. Bu nedenle
analizde
normallik
varsayımını
gerektiren
ilişkisiz
örneklemler
için
t
testi
kullanılamayacağından yerine non parametrik testlerden Mann Whitney U testi tercih
edilmiştir.
Tablo 9
Deney ve Kontrol Gruplarına Ait Ön Test Puanlarının Mann Whitney U Testi Sonuçları
Grup
N
Sıra
ortalaması
Sıra toplamı
Deney
23
22,76
523,50
Kontrol
24
25,19
604,50
U
p
247,500
,541
23 deney grubu öğrencisinin ön test puanlarının sıra ortalaması 22,76; 24 kontrol grubu
öğrencisinin sıra ortalaması ise 25,19’dur. Sıra ortalamalarına göre deney grubu puan
72
ortalamalarının kontrol grubundan daha düşük olduğunu söyleyebiliriz. Ancak, bu fark
istatistiksel açıdan anlamlı değildir [z=-0,611; p=0,541]. Buna göre; deney ve kontrol
gruplarının uygulama öncesinde alan ölçme ve çember konularına dair ön bilgilerinin yakın
ve grupların birbirlerine denk olduğu söylenebilir.
Alt Amaç 6. Deney Süresince Matematik Derslerinde Şarkılarla Öğrenim Gören Deney
Grubu İle Mevcut Programda Yer Alan Etkinliklerin Uygulandığı Kontrol Grubunun Başarı
Son Test Puanları Arasında Anlamlı Bir Farklılık Var Mıdır?
Tablo 3 ve Tablo 4’teki normallik testi sonuçlarına göre deney ve kontrol grubunun son test
puanlarının p değeri sırasıyla ,631>,05 ve ,162>,05 olduğundan puanlar normal dağılımdan
aşırı sapma göstermemektedir. Bu nedenle analizde normallik varsayımını gerektiren
ilişkisiz örneklemler için t testi kullanılmıştır.
Tablo 10
Deney ve Kontrol Gruplarına Ait Son Test Puanlarının T Testi Sonuçları
Grup
N
X
S
Deney
23
20,3478
7,96360
Kontrol
24
15,1250
5,87783
sd
t
p
45
2,566
,014
Deney ve kontrol grubu son test puanları arasındaki fark istatistiksel açıdan anlamlıdır
[t(45)=2,566; p=0,014]. Ayrıca, deney grubu son test puanlarının ortalaması 20,3478 iken
kontrol grubu son test puanlarının ortalaması 15,1250 bulunmuştur. Bu durumda; ön test
sonuçlarına göre başlangıçta denk olan iki gruptan, şarkılarla öğrenim gören deney grubu
öğrencileri mevcut programdaki etkinliklerin uygulandığı kontrol grubundakilere göre
uygulama sonrasında daha başarılı olmuştur.
Alt Amaç 7. Deney Süresince Matematik Derslerinde Şarkılarla Öğrenim Gören Deney
Grubu İle Mevcut Programda Yer Alan Etkinliklerin Uygulandığı Kontrol Grubunun
Kalıcılık Testi Puanları Arasında Anlamlı Bir Fark Var Mıdır?
Tablo 3’teki normallik testi sonuçlarına göre deney grubunun kalıcılık testi puanlarının p
değeri ,106>,05 olduğundan puanlar normal dağılımdan aşırı sapma göstermemektedir.
Fakat Tablo 4’teki normallik testi sonuçlarına göre kontrol grubuna ait kalıcılık testi
puanlarının p değeri
,038<,05 olduğundan puanlar normal dağılımdan aşırı sapma
göstermektedir. Bu nedenle analizde normallik varsayımını gerektiren ilişkisiz örneklemler
73
için t testi kullanılamayacağından yerine non parametrik testlerden Mann Whitney U testi
tercih edilmiştir.
Tablo 11
Deney ve Kontrol Gruplarına Ait Kalıcılık Testi Puanlarının Mann Whitney U Testi
Sonuçları
Grup
N
Sıra
ortalaması
Sıra toplamı
Deney
23
30,41
699,50
Kontrol
24
17,85
428,50
U
p
128,500
,002
23 deney grubu öğrencisinin kalıcılık testi puanlarının sıra ortalaması 30,41; 24 kontrol
grubu öğrencisinin sıra ortalaması ise 17,85’tir. Sıra ortalamalarına göre kontrol grubu puan
ortalamalarının deney grubundan daha düşük olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca bu fark
istatistiksel açıdan anlamlı bulunmuştur [z=-3,150; p=0,002]. Buna göre; şarkılarla yapılan
matematik öğretimi öğrenilen bilgilerin kalıcılığının sağlanmasında daha etkili olmuştur
diyebiliriz.
Fark Puanlarının Karşılaştırılmasına Dair Bulgular
Alt Amaç 8. Deney süresince matematik derslerinde şarkılarla öğrenim gören deney grubu
ile mevcut programda yer alan etkinliklerin uygulandığı kontrol grubunun ön test son test
kazanç (fark) puanları arasında anlamlı bir fark var mıdır?
Tablo 12
Deney ve Kontrol Gruplarına Ait Ön Test Son Test Fark Puanlarının T Testi Sonuçları
Grup
N
X
S
Deney
23
9,9565
7,13811
Kontrol
24
4,0000
5,20033
sd
t
p
40,139
3,258
,002
Deney ve kontrol grubu ön test son test kazanç puan ortalamaları arasındaki fark istatistiksel
açıdan anlamlıdır [t(40,139)=3,258, p=0,002]. Ayrıca, deney grubu ön test son test kazanç
puanlarının ortalaması 9,9565 iken kontrol grubu ön test son test kazanç puanlarının
ortalaması 4,0000 bulunmuştur. Bu durumda; şarkılarla zenginleştirilen matematik
eğitiminin öğrencilerin matematik başarılarını artırmada önemli bir etkisinin olduğu
söylenebilir.
74
Alt Amaç 9. Deney süresince matematik derslerinde şarkılarla öğrenim gören deney grubu
ile mevcut programda yer alan etkinliklerin uygulandığı kontrol grubunun son test kalıcılık
testi kazanç (fark) puanları arasında anlamlı bir fark var mıdır?
Tablo 13
Deney ve Kontrol Gruplarına Ait Son Test Kalıcılık Testi Fark Puanlarının T Testi
Sonuçları
Grup
N
X
S
Deney
23
-,3043
4,40490
Kontrol
24
-,7083
3,97251
sd
t
p
45
,330
,743
Deney ve kontrol grubu son test kalıcılık testi kazanç puan ortalamaları arasındaki fark
istatistiksel açıdan anlamlı değildir. [t(45)=0,330, p=0,743]. Nitekim deney grubu son test
kalıcılık testi kazanç puanlarının ortalaması -,3043 iken kontrol grubu son test kalıcılık testi
kazanç puanlarının ortalaması -,7083 birbirine çok yakın bulunmuştur. Bu durumda; negatif
ortalamalardan dolayı her iki grupta da az da olsa unutmanın gerçekleştiği görülmektedir.
Ortalama puanlar arasındaki farkın istatistiksel açıdan fark göstermemesi de her iki grupta
aynı düzeyde unutmanın gerçekleştiğinin göstergesidir.
Deney Grubu Öğrenci Görüşlerine Dair Bulgular
Alt Amaç 10. Şarkılarla yapılan matematik dersleri hakkında deney grubu öğrenci görüşleri
nelerdir?
Bu alt amaç doğrultusunda deney grubu öğrencilerine matematiği şarkılarla öğrenmeye
ilişkin sorular sorulmuş verilen cevaplar içerik analizine tabi tutulmuştur.
Soru 1. Matematiği şarkılarla öğrenmek ister misin? Niçin?
75
Tablo 14
Deney Grubu Öğrencilerinin “Matematiği Şarkılarla Öğrenmek İster Misin?” Sorusuna
Ait Görüşleri
GÖRÜŞLER
Evet
F
19
Hayır
4
GÖRÜŞLER
%
82,60
17,39
F
%
Öğretici
6
26,08
Akılda Kalıcı
4
17,39
Eğlenceli, Zevkli
4
17,39
Sınavda Kolaylık Sağlıyor
3
13,04
Şarkıları Seviyorum
3
13,04
Faydalı
2
8,69
İlginç
1
4,34
Öğrenmekte Zorlanıyorum
3
13,04
Faydasız
1
4,34
Tablo 14’ e göre deney grubu öğrencilerinin yaklaşık %83 ü matematiği şarkılarla öğrenmek
istediklerini, yaklaşık %17 si ise bu yöntemi tercih etmediklerini belirtmişlerdir. Öğrenciler
şarkılarla öğrenmek istemelerine şarkılarla öğretimin akılda kalıcı, öğretici, eğlenceli,
zevkli, faydalı ve ilginç olmasını neden göstermişlerdir. Aynı zamanda şarkıları sevmeleri
ve bu yöntemin sınavda kolaylık sağladığını düşünmeleri de evet cevabını vermelerinde rol
oynamıştır. Şarkılarla öğrenmek istemeyenler ise öğrenmekte zorlandıklarını ve yöntemi
faydasız bulduklarını belirtmişlerdir. Gruptakilerin yaklaşık % 26 sı şarkılarla öğretimi
öğretici bulurken, yaklaşık olarak %13 ü öğrenmekte zorlandığını söylemiştir. Buna göre
öğrencilerin büyük bir kısmının çeşitli gerekçelerle matematiği şarkılarla öğrenmek istediği
söylenebilir.
Soru 2. Şarkılarla yapılan derslerde nerelerde zorlandın?
Tablo 15
Deney Grubu Öğrencilerinin “Şarkılarla Yapılan Derslerde Nerelerde Zorlandın?”
Sorusuna Ait Görüşleri
GÖRÜŞLER
F
%
Zorlanmadım
17
73,91
Şarkıları söylerken gruba yetişmeye çalışmak
3
13,04
Şarkıları ezberlemek
2
8,69
Yeni şarkı yazmak
2
8,69
Şarkının sözlerini bir önceki konudaki şarkıyla karıştırmak
76
1
4,34
Tablo 15’e göre deney grubu öğrencilerinin yaklaşık %74 ü şarkılarla yapılan derslerde
zorlanmadıklarını belirtmişlerdir. Geriye kalan öğrenciler ise zorlandıkları yerleri, şarkıları
söylerken grubun hızına yetişmeye çalışmak, şarkıları ezberlemek, yeni şarkı yazmak, şarkı
sözlerini bir önceki konudaki şarkıyla karıştırmak olarak açıklamışlardır. Bunların içinde en
çok zorlanılan kısmın %13 lük dilimle grup hızına yetişme çabası olduğu görülmektedir.
Soru 3. Şarkılarla nasıl öğrendin?
Tablo 16
Deney Grubu Öğrencilerinin “Şarkılarla Nasıl Öğrendin?” Sorusuna Ait Görüşleri
GÖRÜŞLER
F
%
Konunun Sorularını Çözerken Şarkı Sözlerini Hatırlayarak
9
39,13
Öğrendiğimiz Konularla İlgili Yeni Şarkı Yazarak
9
39,13
Aileme Ve Arkadaşlarıma Şarkıları Söyleyerek
6
26,08
Okul Dışında Ve Teneffüslerde Şarkıları Tekrar Ederek
5
21,73
Şarkılar Öğrenmemde Yardımcı Olmadı
4
17,39
Tablo 16’ya göre öğrenciler en fazla soru çözümlerinde şarkı sözlerini hatırlayarak ve
konularla ilgili yeni şarkı yazarak öğrendiklerini ifade etmiştir. %39 gibi yüksek bir oranda
bu cevapların verilmesine, sınıfta soru çözerken ilgili şarkıların koro şeklinde söylenmesi,
soruyu yanlış çözen öğrencilere şarkı sözlerinin eğlenceli bir şekilde hatırlatılması ve yeni
şarkı yazımının özendirilmesi amacıyla en güzel şarkı yazan grubun ödüllendirilmesinin etki
ettiği söylenebilir. Ayrıca öğrenciler şarkıları okul dışına da taşıyabildikleri için
öğrenmelerinin devam ettiğini, şarkıları ailelerine ve arkadaşlarına söylemenin
öğrenmelerine yardımcı olduğunu belirtmişlerdir. %17 oranında öğrenci ise şarkıların
öğrenmelerine yardımcı olmadığı görüşündedir.
Soru 4. Şarkılarla yapılan derslerde en kolay hangi konuyu öğrendin?
Tablo 17
Deney Grubu Öğrencilerinin “Şarkılarla Yapılan Derslerde En Kolay Hangi Konuyu
Öğrendin?” Sorusuna Ait Görüşleri
GÖRÜŞLER
F
%
Pi Sayısı
8
34,78
Alan Hesaplama
7
30,43
Çemberin Çevresi
6
26,08
Çember
2
8,69
77
Tablo 17’ ye göre öğrenciler şarkılarla en kolay 𝜋 sayısını öğrendiklerini ifade etmişlerdir.
Daha sonra az bir farkla alan hesaplama ve çemberin çevresinin öğrenimi öğrenciler
tarafından kolay olarak belirtilmiştir. En son olarak da çember konusunu kolay öğrendikleri
anlaşılmaktadır. Bu durumun ortaya çıkmasında derslerde söylenen şarkıların daha çok ilgi
görmesi etkili olabilir. Örneğin yapılan deney esnasında öğrencilerin ‘iki pire’ isimli şarkıyı
daha çabuk ezberledikleri ve daha coşkulu söyledikleri gözlemlenmiştir. Bu etkiyle en iyi 𝜋
sayısını öğrendiklerini düşünmeleri olağandır. Yani sevilen şarkı sözlerinin ve melodilerin
öğrenmede daha etkili olduğu söylenebilir.
Soru 5. Matematiği şarkılarla öğrenmek sende nasıl bir izlenim bıraktı?
Tablo 18
Deney Grubu Öğrencilerinin “Matematiği Şarkılarla Öğrenmek Sende Nasıl Bir İzlenim
Bıraktı?” Sorusuna Ait Görüşleri
GÖRÜŞLER
F
%
Dersler Daha Eğlenceli Ve Zevkli Oluyor
7
30,43
Konuları Daha Kolay Hatırlıyorum
7
30,43
Daha Kolay Öğreniyorum
6
26,08
Formülleri Kolay Ezberliyorum
2
8,69
Daha Zor Öğreniyorum
2
8,69
Yararsız Buluyorum
2
8,69
Tablo 18’ e göre öğrencilerin %30 u derslerin daha eğlenceli ve zevkli olduğunu söylemiştir.
Aynı oranda öğrenciler konuları daha kolay hatırladıklarını da ifade etmiştir. Bunun yanı
sıra %26 lık bir kesimde şarkılarla daha kolay öğrendiklerini belirtmiştir. % 9 oranında
öğrenciler formülleri kolay ezberlediklerini, daha zor öğrendiklerini ve yararsız bulduklarını
söylemiştir. Buna göre şarkılarla yapılan matematik dersleri hakkında öğrencilerin oldukça
büyük bir kısmı olumlu görüş beyan ederken az da olsa olumsuz görüş ileri sürenler de
olmuştur.
Soru 6. Başka dersleri de şarkılarla öğrenmek ister misin? Niçin?
78
Tablo 19
Deney Grubu Öğrencilerinin “Başka Dersleri de Şarkılarla Öğrenmek İster Misin?”
Sorusuna Ait Görüşleri
GÖRÜŞLER
Evet
Hayır
F
18
5
%
78,26
21,73
GÖRÜŞLER
F
%
Daha Kolay Öğreniyorum
6
26,08
Eğlenceli
6
26,08
Şarkıları Seviyorum
4
17,39
Akılda Kalıcı
4
17,39
Her Konuyla İlgili Şarkı
Yazılamaz
3
13,04
Tüm Şarkıları Ezberleyemem
2
8,69
Tablo 19’ a göre öğrencilerin %78 i başka dersleri de şarkılarla öğrenmek istediklerini
söylemiştir. Tablo 14 ve Tablo 19’a bakıldığında, matematiği şarkılarla öğrenmek
isteyenlerin oranının diğer dersleri bu yöntemle öğrenmek isteyenlere nazaran daha yüksek
olduğu görülür. Diğer dersleri şarkılarla öğrenmek istemeyenlerin oranı ise yaklaşık % 22
dir. Tablo 14 ve Tablo 19 karşılaştırıldığında “Şarkılarla öğrenmek ister misin?” sorusuna
hayır cevabını verenlerin farklı nedenler belirttikleri görülmektedir. Diğer dersleri şarkılarla
öğrenmek istemeyenlerin daha açıklayıcı nedenler ileri sürdükleri söylenebilir.
79
BÖLÜM V
SONUÇ VE TARTIŞMA
Bu bölümde araştırmadan elde edilen sonuçlar alan yazındaki diğer çalışmalarla
karşılaştırılarak tartışılmış ve en son olarak da araştırma ve uygulamaya yönelik,
araştırmacılara ve öğretmenlere öneriler sunulmuştur.
Sonuç ve Tartışma
Son yıllarda nöroloji, psikoloji, sosyoloji, antropoloji, dilbilim ve matematik gibi farklı
alanlarda yapılan çok disiplinli çalışmalarla müziğin kökeni, üzerimizdeki etkisi ve
beynimizde nasıl işlendiği anlaşılmaya çalışılmaktadır (Akoğlu, 2012). Beyin temelli
öğrenme kuramına göre müzik; beyni uyarma, sözcüklerin taşıyıcısı olma ve beyni ateşleme
işlevleriyle beyni zenginleştirmeye katkı sağlar. Yapılan araştırmalar sonucunda müziğin
çok fazla akademik ve sosyal becerinin kazanılmasında anlamlı bir etkisinin olduğu
görülmüştür (Jensen, 2006). Bu çalışmada da müziğin özellikle de şarkıların öğrenme
üzerine etkisini araştırmak amaçlanmıştır. Bu nedenle çalışmada; şarkılarla yapılan
öğretimin 6. sınıf öğrencilerinin matematik ders başarılarına ve edinilen bilgilerin
kalıcılığına etkisi incelenmiştir. Yapılan araştırmanın sonuçları, akademik başarı, kalıcılık
ve öğrenci görüşleri boyutu olmak üzere üç başlık altında açıklanmış ve tartışılmıştır.
Araştırmanın Akademik Başarı Boyutuna Dair Sonuçları
Elde edilen bulgular çerçevesinde ortaokul matematik derslerinde şarkılarla yapılan
öğretimin öğrencilerin akademik başarılarına olumlu yönde bir katkı sağladığı söylenebilir.
Şarkılarla yapılan öğretimin uygulandığı deney grubu ve mevcut programdaki etkinliklerin
80
uygulandığı
kontrol
grubu
öğrencilerinin
akademik
başarı
puan
ortalamaları
karşılaştırıldığında, iki grubunda başlangıçta konularla ilgili ön öğrenmelerinin birbirine
denk olduğu belirlenmiştir. Her iki grubun da son test puan ortalamaları ön test puan
ortalamalarından yüksek olmasına rağmen, son test puan ortalamaları birbiriyle
karşılaştırıldığında deney grubu lehine anlamlı bir fark bulunmuştur. Buna göre deney
süresince matematik derslerinde hem şarkılarla öğrenim gören deney grubu hem de mevcut
programda yer alan etkinliklerin uygulandığı kontrol grubunda öğrenmeler gerçekleşmiştir.
Ancak son test ortalamalarına göre deney grubu öğrencilerinin uygulama sonrası daha
başarılı oldukları gözlenmiştir. Bu durumda matematik derslerinde şarkılarla yapılan
öğretimin akademik başarıyı arttırmada mevcut uygulamalara nazaran daha verimli
olduğunu söyleyebiliriz. Yapılan ön test son test fark puanları analizine göre de şarkılarla
zenginleştirilen matematik eğitiminin öğrencilerin matematik başarılarını artırmaya önemli
derecede etki ettiği sonucuna varılmıştır. Bu sonuç başka araştırmacıların yaptığı benzer
çalışmalarla (Kocabaş, 2009; Bütüner, 2010; Talşık, 2013; Erdoğan-Kaya, 2014; Yağışan
vd., 2014) paralellik göstermektedir. Yine araştırmanın bulguları Edelson and Johnson
(2003) tarafından ifade edilen şarkıların matematik eğitimine entegre edilmesinin başarılı
sonuçlar doğuracağı görüşüyle de tutarlıdır.
Araştırmanın Kalıcılık Boyutuna Dair Sonuçları
Elde edilen bulgular çerçevesinde ortaokul matematik derslerinde şarkılarla yapılan
öğretimin edinilen bilgilerin kalıcılığına olumlu yönde bir katkı sağladığı söylenebilir.
Her iki grupta da son test kalıcılık testi ortalamaları kıyaslandığında iki grupta da istatistiksel
açıdan önemsenmeyecek ölçüde öğrenilen bilgilerin unutulduğu bulgusuna ulaşılmıştır.
Ancak her iki grubunda kalıcılık testi karşılaştırıldığında şarkılarla yapılan matematik
öğretimi, edinilen bilgilerin kalıcılığı üzerinde deney grubu lehine anlamlı farklılık
göstermiştir. Buna göre şarkılarla yapılan matematik öğretimi öğrenilen bilgilerin
kalıcılığının sağlanmasında daha etkili olmuştur diyebiliriz. Nitekim Bütüner (2010) ve
Yağışan vd. (2014) tarafından ilkokul 3. Sınıf öğrencileriyle yapılan araştırmalar, sadece
akademik başarı yönünden değil kalıcılık yönünden de yapılan çalışmayı destekler
niteliktedir.
81
Araştırmanın Öğrenci Görüşleri Boyutuna Dair Sonuçları
Deney ve kontrol grupları arasında başarı ve kalıcılık yönünden oluşan farklılıklara; deney
grubu öğrencilerinin, şarkılarla yapılan etkinliklere istekli olarak katılıp, derslerde aktif
olarak yer almaları ve müziğin öğrenmeye olan pozitif etkisi neden olarak gösterilebilir.
Başarı ve kalıcılık farklılığının nedenlerini irdelemek için yapılan deney grubuna ait görüş
formlarının analizine göre, öğrencilerin büyük bir kısmının matematiği şarkılarla öğrenmek
istediği ve buna dair çok çeşitli gerekçeler sunduğu ortaya çıkmıştır. Öğrenciler bu yöntemi
öğretici, akılda kalıcı, eğlenceli, faydalı ve aynı zamanda ilginç bulmuşlardır. Öğrenciler
şarkıları sevdiklerini ve bu yöntem sayesinde şarkı dinlemeye ve söylemeye daha çok vakit
ayırabildiklerini belirtmişlerdir. Bazı öğrenciler için yöntemin öğretici oluşu veya kalıcılık
sağlaması tercih sebebiyken, bazıları içinse eğlence boyutu ön planda olmuştur. Bu nedenle
şarkılarla yapılan öğretimin öğrencileri farklı boyutlarla etkilediğini ve onların değişik
ihtiyaçlarına cevap verdiğini söyleyebiliriz. Ancak öğrencilerden bazıları öğrenmekte
zorlandıklarını ve yöntemi faydasız bulduklarını bu nedenle de şarkılarla öğrenmek
istemediklerini belirtmişlerdir. Bu görüşün oluşmasındaki etmenleri dikkate almak amacıyla
görüş formunda sorulan “Şarkılarla yapılan derslerde nerelerde zorlandın?” sorusuna
öğrencilerin yaklaşık dörtte üçü zorlanmadım yanıtını vermiştir. Geriye kalan kısım ise
şarkıları söylerken grubun hızına yetişmekte, şarkıları ezberlemekte ve yapılan etkinlikler
sonrası grupla yeni şarkı yazmakta zorlandıklarını söylemişlerdir. Aynı zamanda şarkının
sözlerini bir önceki konuyla karıştırdıklarını bu nedenle zorlandıklarını da belirtmişlerdir.
Öğrencilerin zorlandığı bu noktalar şarkılarla öğretim yaparken mutlaka göz önünde
bulundurulmalıdır. Ritmik yapısı seviyelerine uygun, açık ve anlaşılır sözlere sahip şarkılar
seçilmeli veya yazılmalıdır. Sınıf içi etkinlikler tamamlandıktan sonra öğrencilerden istenen
yeni şarkı yazımında ise öğrenciler asla zorlanmamalı, teşvik edilmelidir.
Deney grubu öğrencileri en çok, soru çözümlerinde şarkı sözlerini hatırlayarak ve konularla
ilgili yeni şarkı yazarak öğrendiklerini ifade etmiştir. Öğrencilerin bu düşünceye sahip
olmalarına, sınıfta soru çözerken ilgili şarkıların koro şeklinde söylenmesi, soruyu yanlış
çözen öğrencilere şarkı sözlerinin eğlenceli bir şekilde hatırlatılması ve yeni şarkı yazımının
özendirilmesi amacıyla en güzel şarkı yazan grubun ödüllendirilmesinin etki ettiği
söylenebilir. Ayrıca öğrenciler şarkıları okul dışına da taşıyabildikleri için öğrenmelerinin
devam ettiğini, şarkıları ailelerine ve arkadaşlarına söylemenin öğrenmelerine yardımcı
olduğunu belirtmişlerdir. Deney grubundaki az sayıda öğrenci ise şarkıların öğrenmelerine
82
yardımcı olmadığı görüşündedir. Bu durumda şarkılarla yapılan öğretimin başarıyı
artırmanın yanı sıra konuları hatırda tutmaya yardımcı olma, edinilen bilgilerin daha iyi
özümsenmesini ve akranlar arası işbirliğini sağlamayı amaçlayan yeni şarkı sözü yazma ve
bilgileri okul dışına taşıma gibi işlevlere sahip olduğu sonucuna ulaşılabilir. Talşık (2013)
tarafından yapılan çalışmada da şarkıların öğrenmeyi ve hatırlamayı kolaylaştırdığı,
öğrenmeyi zevkli hale getirdiği ve her zaman her yerde kullanılabilen özellikler taşıdığı
sonucu ortaya çıkmıştır. Jensen (2006) de öğrencilerin iki ya da daha fazla kişiden oluşan
grupla bir şarkıya yeniden söz yazmalarının sınıfta içeriğin tekrarını sağlayan önemli bir
hareket yaratıcı kaynak olduğunu belirtmiştir.
Öğrenciler araştırma kapsamında şarkılarla en kolay 𝜋 sayısını öğrendiklerini ifade
etmişlerdir. Bu durumun ortaya çıkmasında, derslerde kullanılan aranjmanların (popüler
olmuş şarkılara yeni sözler yazılarak oluşturulmuş şarkılar) önceden bilinmesi ve dolayısıyla
daha çok ilgi görmesi etkili olabilir. Hem melodi hem de sözleri yeni olan bir şarkının
öğrenilmesi daha çok zaman gerektirmektedir. Aranjmanlar ise daha kısa sürede benzer
etkiyi gösterebilmektedir. Örneğin deney grubuyla yapılan derslerde öğrencilerin ‘iki pire’
isimli şarkıyı daha çabuk ezberledikleri ve daha coşkulu söyledikleri gözlemlenmiştir. Bu
etkiyle en iyi 𝜋 sayısını öğrendiklerini düşünmeleri olağandır. Buna göre sevilen şarkı
sözlerinin ve melodilerin öğrenmede daha etkili olduğu düşünülmektedir.
Şarkılarla yapılan matematik dersleri öğrencilerde çok çeşitli izlenimler bırakmıştır.
Öğrenciler derslerin daha eğlenceli ve zevkli geçtiğini, konuları unutmadıklarını, daha kolay
öğrendiklerini ve formülleri kolay ezberlediklerini belirtmiştir. Bu bulguya paralel olarak
klasik müfredatla birlikte şarkıların kullanılmasının günlük ders planlarını zenginleştirmek
için etkili bir araç olacağı düşüncesi daha önceki araştırmalarda da vurgulanmaktadır
(Purcell, 1992). Bir kısım öğrenci ise daha zor öğrendiklerini ve yararsız bulduklarını
söylemiştir. Sonuç olarak şarkılarla yapılan matematik dersleri hakkında öğrencilerin
oldukça büyük bir kısmı olumlu düşünceler içerisindedir. Ancak az da olsa olumsuz
düşüncelere sahip olanlar da mevcuttur.
Öğrencilerin şarkılarla matematik öğrenimi ile ilgili düşüncelerinin yanı sıra diğer derslerin
bu şekilde öğretilmesi ile ilgili de dikkat çekici görüşleri vardır. Öğrencilerin büyük bir kısmı
başka dersleri de şarkılarla öğrenmek istediklerini söylemiştir. Ancak, matematiği şarkılarla
öğrenmek isteyenlerin oranının diğer dersleri bu yöntemle öğrenmek isteyenlere nazaran
daha yüksek olduğu üzerinde durulması gereken bir durumdur. Aynı zamanda diğer dersleri
83
şarkılarla öğrenmek istemeyenlerin daha açıklayıcı nedenler ileri sürdükleri söylenebilir.
Öğrenciler, diğer derslerin de şarkılarla öğretilmesi durumunda her kazanım ile ilgili şarkı
yazmanın ve tüm şarkıları ezberlemenin güçleşeceği kanısındadır. Nitekim Campbell
(2002)’ a göre, aşina olma tehlikesi nedeniyle müzik aşırı derecede kullanılmamalı böylece
etkisini yitirmesi engellenmelidir. Dikkat arttırmaya, bireye veya gruba enerji vermeye
yarayan kısa müzik etkinlikleri biçimindeki etkin müzik araları sadece iki ya da üç dakika
sürmelidir.
Genel olarak araştırmanın sonuçları şarkılarla ve müzik etkinlikleriyle bu alanda yapılmış
diğer çalışmalarla paralellik göstermektedir. Bu sonuçlara göre; çocukların eğitiminde,
kavramların ve davranışların kolay öğrenilmesini sağlamak için müzikten mutlaka
yararlanılmalıdır ve bu hedef öğretmenlerce benimsenmelidir. Ancak öğretmenlerimiz ne
yazık ki bu alandaki yetersizliklerinden ve program yetiştirme telaşından ötürü müzik ve
sanatla
eğitimi
es
geçmekte,
disiplinler
arası
yaklaşımın
nimetlerinden
faydalanamamaktadır. Bu durumdan en çok zararlı çıkanlar ise koşuşturmacada nereye
koştuklarını dahi bilemeyen öğrencilerdir (Çalık-Çetin, 2011, s.81). Bu nedenle her bir
öğretmen müzikle oluşturduğu programın kendi öğrencilerinin matematik puanlarını, genel
akademik başarılarını nasıl etkileyeceğini araştırmalıdır. Araştırmalarının neticesinde de
bütüncül (disiplinler arası) bir müfredat hazırlamanın yollarını aramalıdır (Cox & Stephens,
2006). Çünkü müzikle matematiğin bütünleştirilmesi müzikal bir alıştırma yada pahalı bir
ekipman gerektirmemektedir (Edelson & Johnson, 2003). Bu nedenle aktif katılımı sağlayan
şarkıları sınıf ortamlarına adapte etmek oldukça kolaydır. Öyle ki günümüz teknoloji
çağında yaşayan öğrenciler tarihin tüm zamanlarından daha fazla müziğe ulaşabilme
imkânına sahiptirler (Baker, 2011).
Öneriler
Yapılan çalışmanın sonuçları göz önünde bulundurularak aşağıda şarkıların eğitim sürecinde
kullanımını artırmaya yönelik bazı öneriler sunulmuştur.

Matematik öğretmenleri derslerini kazanımlara uygun şarkılar yardımıyla daha
zevkli, eğlenceli ve etkin katılımlı hale getirebilir.

Şarkılar yardımıyla öğretim, sadece ortaokul 6. Sınıf matematik derslerinde değil,
diğer sınıf seviyelerinde ve farklı derslerde de kullanılabilir.
84

Okul içinde de sadece derslerde değil okul korosu ve okul radyosu gibi sosyal
faaliyetlerde de matematik şarkıları söylenerek ve diğer öğrencilerin dinlemesi
sağlanarak, okuldaki tüm öğrencilerin matematikle olan ilişkisi eğlenceli bir şekilde
artırılabilir. Bu gibi programlarda şarkıların sürekli söylenmesiyle, hem daha
önceden öğrenmiş oldukları bilgileri hatırlamaları hem de bu bilgilerin kalıcılığının
artması sağlanabilir.

Şarkılar yardımıyla yapılan öğretimin öğrencilere kazandırdıkları ve sınıf içi
uygulamaları öğretmenlere hizmet içi eğitim yoluyla tanıtılabilir. Şarkılarla
zenginleştirilen derslerin monotonluktan kurtulduğu, daha zevkli ve eğlenceli hale
geldiği derslerde öğrenci katılımının arttığı vurgulanabilir. Ayrıca bu tür eğitici
şarkıların öğrencilerin başarılarında artışa sebep olduğu, konuları hatırlamalarını
kolaylaştırdığı, matematiğe ilişkin kaygılarını sonlandırdığı bu tür hizmet içi
eğitimler vasıtasıyla örneklerle açıklanabilir.

Matematik öğretmenlerine ve öğretmen adaylarına yardımcı olmak açısından
matematik kazanımlarıyla ilgili şarkılar üretilip, şarkı dağarcığı oluşturulabilir.
Bununla
ilgili
matematik
ve
müzik
öğretmenleri
ve
ilgili
alanlardaki
akademisyenlerin ortak bir çalışma yürütmesi sağlanabilir.

Kolay ve çeşitli şarkı üretiminin sağlanabilmesi ve üretilen şarkılara tüm matematik
öğretmenlerinin kolay yoldan ulaşabilmesi için EBA (Eğitim Bilişim Ağı) içerik
üretimi uygulaması kullanılabilir.

Eğitim fakültelerinin ilköğretim matematik öğretmenliği bölümlerinde matematik
kazanımları ile ilgili üretilen şarkılar öğretmen adaylarına öğretilip sınıflarda
uygulama yapabilecek seviyeye gelmeleri sağlanabilir.

Matematik şarkılarından oluşan albümler yapılıp öğrencilerin boş zamanlarında
dinleyerek öğrenmeye devam etmeleri sağlanabilir.

Araştırmanın 6. Sınıf alan ölçme ve çember konularıyla sınırlandırılmış olması
nedeniyle benzer çalışmalar, farklı sınıf düzeyleri ve farklı konular üzerinde veya
matematik dışında diğer dersler için de yapılabilir.

Araştırma farklı deneysel desenlerde uygulanarak şarkılarla yapılan öğretimin
öğrencilere olan etkisi daha güçlü deneysel desenlerle araştırılabilir.
85

Bu ve benzer araştırmalar temel alınarak eğitim programları hem matematik hem de
diğer dersler için şarkılarla yapılan öğretime uyarlanabilir. Bununla birlikte müzik
dersi öğretim programı da diğer derslerle ilişkilendirilebilir.

Disiplinler arası yaklaşıma uygun olarak sadece matematik derslerinde değil müzik
derslerinde de matematik kazanımlarını içeren şarkılar öğrencilere öğretilebilir. Bu
sayede matematik derslerinde kulaktan öğrenme metoduyla öğrendikleri şarkıların,
notalarını da kavrayarak müzik aletleriyle çalabilmeleri ve daha çok özümsemeleri
sağlanabilir.
86
KAYNAKLAR
Akan, N. (2009). Platon'da müzik anlayışı. (Yüksek lisans tezi). https://tez.yok.gov.tr
sayfasından erişilmiştir.
Akçağıl, Ş. (2005). Fibonacci sayıları ve altın oran. (Yüksek lisans tezi).
https://tez.yok.gov.tr sayfasından erişilmiştir.
Akoğlu, A. (2012). Ritim, Ölçü, Ahenk: Müzik ve Matematik, Bilim ve Teknik, (539), 1825. http://www.eba.gov.tr/ sayfasından erişilmiştir.
Akpınar, A., Hacısalihoğu, H., & Mirasyedioğlu, Ş. (2004). Matematik Öğretimi:
Matematikte İşbirliğine Dayalı Yapılandırmacı Öğrenme ve Öğretme. Ankara: Asil.
Altun, M. (2014). Ortaokullarda 5, 6, 7 ve 8. Sınıflarda matematik öğretimi. Bursa: Alfa
Akademi.
An, S., & Tillman, D. (2014). Elementary teachers' design of arts based teaching:
Investigating the possibility of developing mathematics-music integrated curriculum.
Journal
of
Curriculum
Theorizing,
30(2),
20.
Retrieved
from
http://journal.jctonline.org/
An, S. A., Tillman, D. A., Boren, R., & Wang, J. (2014). Fostering Elementary Students’
Mathematics
Disposition
through
Music-Mathematics
Integrated
Lessons.
International Journal for Mathematics Teaching & Learning, 15(3), 1-18. Retrieved
from http://www.cimt.plymouth.ac.uk/journal/an.pdf
An, S. A., Tillman, D., Shaheen, A., & Boren, R. (2014). Preservice Teachers’ Perceptions
About Teaching Mathematics Through Music. Interdisciplinary Journal of Teaching
and Learning, 4(3), 150-171. Retrieved from http://eric.ed.gov/
Anıl, D., Özer Özkan, Y. & Demir, E. (2015). PISA 2012 Araştırması ulusal nihai rapor.
http://pisa.meb.gov.tr/ sayfasından erişilmiştir.
87
Arf,
C.
(1994).
Matematiğin
Şiir
Yönü,
Bilim
ve
Teknik,
Şubat,
79–80.
http://www.eba.gov.tr/ sayfasından erişilmiştir.
Ashton, A. (2004). Armonograf: Müzikteki matematiğin görsel bir rehberi (N. Ak-asya,
Çev.). İstanbul: ne kitaplar.
Ataseven, F. (1988). Değişen sınıf içi öğretim ortamları ve şarkılarının yabancı dil
öğretiminde araç olarak kullanılması. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Dergisi, 3(3), 189-198. http://dergipark.ulakbim.gov.tr/ sayfasından erişilmiştir.
Atli, S. (2007). Matematiksel-mantıksal yetenek ile ritimsel yetenek arasındaki ilişkiler.
(Yüksek lisans tezi). https://tez.yok.gov.tr sayfasından erişilmiştir.
Avşalak, K. (2008). Okul öncesi dönem 60-72 aylık çocuklara uygulanan müzik eğitiminin
kavram
gelişimi
üzerindeki
etkisinin
incelenmesi.
(Yüksek
lisans
tezi).
https://tez.yok.gov.tr sayfasından erişilmiştir.
Baker, G. (2011). Strategic uses of music in the US history classroom. (Doctoral
dissertation). Retrieved from http://acumen.lib.ua.edu
Baysal, O. (2014). Aristoksenos’un Müzik Bilim Anlayışı. Akademik Bakış Uluslararası
Hakemli Sosyal Bilimler Dergisi. 46. 62-83 http://www.akademikbakis.org/
sayfasından erişilmiştir.
Bora, U. (2002). Bilim ve sanatın kesiştiği nokta: Matematik ve müzik ilişkisi. Uludağ
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 15(1), 53-68. http://dergipark.ulakbim.gov.tr/
sayfasından erişilmiştir.
Brewer, C. B. (1995). Music and Learning: Integrating Music in the Classroom. Retrieved
from http://education.jhu.edu/
Brown, R., & Brown, N. (1997). Use songs to teach. Reading & Writing Quarterly:
Overcoming
Learning
Difficulties,
13(4),
349-354.
http://dx.doi.org/10.1080/1057356970130405
Bütüner, İ. (2010). İlköğretim matematik öğretiminde şarkı kullanımının bazı değişkenler
üzerindeki etkisi. (Yüksek lisans tezi). https://tez.yok.gov.tr sayfasından erişilmiştir.
Büyüköztürk, Ş.(2007). Deneysel desenler ön test- sontest kontrol grubu desen ve veri
analizi. Ankara: Pegem A.
Büyüköztürk, Ş. (2012). Sosyal bilimler için veri analizi el kitabı. Ankara: Pegem Akademi.
88
Büyüköztürk, Ş., Çakan, M., Tan, Ş., & Atar, H. Y. (2014). TIMSS 2011 ulusal matematik
ve fen raporu–8. sınıflar. http://timss.meb.gov.tr/ sayfasında erişilmiştir.
Büyüköztürk, Ş., Kılıç Çakmak, E., Akgün, O. E., Karadeniz, Ş., & Demirel, F. (2014).
Bilimsel araştırma yöntemleri. Ankara: Pegem Akademi.
Campbell, D., (2002). Mozart etkisi (F. Çubukçu, Çev.). İstanbul: Kuraldışı.
Cavanaugh, L. K. (2005). A study of the effects of music on middle school students’ math
test scores. (Doctoral dissertation). Retrieved from http://www.proquest.com/
Cengiz, Y. (2004). Yabancı dilde sözcük öğretimine müzik kullanımının etkilerinin beyin
temelli
öğrenme
kuramı
ışığında
araştırılması.
(Yüksek
lisans
tezi).
https://tez.yok.gov.tr sayfasından erişilmiştir.
Cereci, S. (2012). Güzel sanatlar dalı olarak matematik. Batman Üniversitesi Yaşam
Bilimleri Dergisi, 2(1), 88-100. http://earsiv.batman.edu.tr sayfasından erişilmiştir.
Church, E. B. (2000). Math & Music: The magical connection. (Cover story). Scholastic
parent & child, 8(3), 50. Retrieved from http://search.ebscohost.com/
Collins, T., Meredith, D., & Volk, A. (Eds.). (2015). Mathematics and Computation in
Music: 5th International Conference, MCM 2015, London, UK, June 22-25, 2015,
Proceedings (Vol. 9110). Springer.
Cox, H. A., & Stephens, L. J. (2006). The effect of music participation on mathematical
achievement
and
overall
academic
achievement
of
high
school
students. International journal of mathematical education in science and
technology, 37(7), 757-763. http://dx.doi.org/10.1080/002077390500137811
Çakmak, M. (2005). İlköğretimde etkili matematik öğretimi ve öğretmen rolleri. A. Altun &
S. Olkun (Eds.), Güncel Gelişmeler ışığında Ilköğretim : Matematik-Fen-TeknolojiYönetim. içinde (s. 38-55). Ankara: Anı.
Çalık-Çetin, G. (2011). Etkinliklerle müzik öğretimi: ilköğretimde müzik, müzik, hayat
bilgisi, fen ve teknoloji ... Ankara : KÖK.
Çelikkol, Ö. (2007). Kelime kazanımında müziğin etkisi. (Yüksek lisans tezi).
https://tez.yok.gov.tr sayfasından erişilmiştir.
Çepni, S. (2009). Araştırma ve proje çalışmalarına giriş. Trabzon.
89
Çetinkaya, Y. (1995). İhvân-ı Safâ’da Müzik Düşüncesi. İstanbul: İnsan.
Çiçek, S. (2000). İlköğretimde müzik. Bursa : Ezgi.
Davis, P. H., & Hersh, R. (2002). Matematiğin seyir defteri (E. Abadoğlu, Çev.). İstanbul:
Doruk.
Demirel, Ö., Tuncel, İ., Demirhan, C., & Demir, K. (2008). Çoklu zekâ kuramı ile
disiplinlerarası yaklaşımı temel alan uygulamalara ilişkin öğretmen-öğrenci
görüşleri. Eğitim ve Bilim, 33(147), 14-25. http://egitimvebilim.ted.org.tr/
sayfasından erişilmiştir.
Dikici, A. (2002). Orff tekniği ile verilen müzik eğitiminin matematik yeteneğine etkisinin
incelenmesi. (Doktora tezi). https://tez.yok.gov.tr sayfasından erişilmiştir.
Dinçer, İ. (1992). Çocuk gelişimi ile ilgilenenler için müzik el kitabı. İstanbul : Ya-Pa.
Dinçer, M. (2008). İlköğretim okullarında müziklendirilmiş matematik oyunlarıyla yapılan
öğretimin
akademik
başarı
ve
tutuma
etkisi.
(Yüksek
lisans
tezi).
https://tez.yok.gov.tr sayfasından erişilmiştir.
Dünya Bankası. (2013). Türkiye’de okullarda mükemmeliyeti teşvik etmek. http://wwwwds.worldbank.org/ sayfasından erişilmiştir.
EACEA. (2011). Mathematics Education in Europe: Common Challenges and National
Policies. Retrieved from http://eacea.ec.europa.eu/education/Eurydice/
Ece, A. S. & Çeşit, C. (2011). Türkiye'de lisansüstü düzeyde yapılan disiplinler arası müzik
araştırmaları ve sonuçları. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 17(4), 559-617.
http://www.sosyalarastirmalar.com/ sayfasından erişilmiştir.
Edelson, R. J., & Johnson, G. (2003). Music makes math meaningful. Childhood
Education, 80(2), 65-70. http://dx.doi.org/10.1080/00094056.2004.10521259
Eflatun. (2011). Devlet. Ankara: Elips.
Erdoğan-Kaya, S. (2014). Ortaokul 8. Sınıflarda matematik dersi geometrik cisimler ve
yüzey alanları alt öğrenme alanlarının orff yaklaşımıyla öğretiminin akademik
başarı ve tutuma etkisi. (Yüksek lisans tezi). https://tez.yok.gov.tr sayfasından
erişilmiştir.
90
Garland, T.H. & Kahn, C.V. (1995). Math and music: Harmonious connections. Palo Alto,
California: Dale Seymour Publications.
Gençel-Ataman, Ö. (2014). Ortaokul öğrencilerinin matematik dersi başarısında Mozart
müziği etkisi. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi [Hacettepe University
Journal of Education], 29(2), 81-93. http://dergipark.ulakbim.gov.tr/ sayfasından
erişilmiştir.
Göğüş, G. (2008). Müziksel ve matematiksel öğrenme başarısı arasındaki ilişki. Uludağ
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 21(1), 79-89. http://dergipark.ulakbim.gov.tr/
sayfasından erişilmiştir.
Güney, N., Aytan, T., & Şengül, M. (2014). Müziksel-ritmik zekâya yönelik etkinliklerin dil
bilgisi öğretiminde akademik başarıya etkisi. E-Journal of New World Sciences
Academy, 9(2), 120-134. http://dx.doi.org/10.12739/NWSA.2014.9.2.1C0610
Gür, H. (2005). Matematik korkusu. A. Altun & S. Olkun (Eds.), Güncel Gelişmeler ışığında
Ilköğretim : Matematik-Fen-Teknoloji-Yönetim. içinde (s. 22). Ankara: Anı.
Gür, T. (2003). Araştırma ve Eğitimde Disiplinler Arasılık. O. N. Babüroğlu (Ed.), Eğitimin
Geleceği-Üniversitelerin ve Eğitimin Değişen Paradigması içinde (s. 181-209).
İstanbul: Sabancı Üniversitesi.
Gürbüz, R. (2008). Matematik öğretiminde çoklu zekâ kuramına göre tasarlanan öğrenme
ortamlarından yansımalar. (Doktora tezi). https://tez.yok.gov.tr sayfasından
erişilmiştir.
Hardalaç, N. (2006). Melodi tekrarına yönelik müziksel algılamada sayısal ve sözel eğitimli
öğrencilerin performanslarının yapay zekâ ortamında karşılaştırılması. (Yüksek
lisans tezi). https://tez.yok.gov.tr sayfasından erişilmiştir.
Hardy, G. H. (2005). Bir matematikçinin savunması (N. Arık, Çev.). Ankara : TÜBİTAK.
Işıtan, S. (2013). Müzikle ilişkilendirilmiş bir öğretimin kesirler ve oran konusundaki erişi
ve tutuma etkisi. (Yüksek lisans tezi). https://tez.yok.gov.tr sayfasından erişilmiştir.
İbn-i Sina. (2004). Musiki, (Cevâmiu’ İlmi’l-Mûsikâ) (A. H. Turabi, Çev.). İstanbul: Litera.
Jensen, E. (2006). Beyin uyumlu öğrenme (A. Doğanay, Çev.). Adana: Nobel.
Judd, C. H. (1939). Educational psychology. Boston: Houghton Mifflin Company.
91
Karasar, N. (2014). Bilimsel araştırma yöntemi. Ankara: Nobel.
Karşal, E. (2004). Okul öncesi dönemi çocuklarda müzik yeteneği ve matematik yeteneği
ilişkisi ve müzik eğitiminin matematik performansı üzerine etkileri. Doktora Tezi,
Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Karşal, E. (2005). Matematik ve müzik, http://www.muzikatolyesi.gen.tr/makale3.html
sayfasından erişilmiştir.
Kılıçlıoğlu, S., Araz, N., Devrim, H., Akpul, R., & Tüzüner, Ç. (1990). Meydan larousse:
büyük lügat ve ansiklopedi. Cilt 8. İstanbul: Meydan.
King, J. P. (2006). Matematik sanatı (N. Arık, Çev.). Ankara: Tübitak.
Koca, E. (2010). 6 yaş grubunda geri planda dinletilen müziğin çoklu zeka alanlarına etkisi.
(Yüksek lisans tezi). https://tez.yok.gov.tr sayfasından erişilmiştir.
Kocabaş, A. (2009). Using songs in mathematics instruction: Results from pilot application.
Procedia-Social
and
Behavioral
Sciences,
1(1),
538-543.
http://dx.doi.org/10.1016/j.sbspro.2009.01.097
Koçak, Z. F., İşler, N. & Paşalı- Atmaca, S. (2009). Estetik ve matematik. The First
International Congress of Educational Research Kongresi’nde sunulmuş bildiri,
Çanakkale
On
Sekiz
Mart
Üniversitesi,
Çanakkale.
http://www.eab.org.tr/eab/2009/cd.php sayfasından erişilmiştir.
Korkmaz, Y. (2007). Görsel ve işitsel sanatlar arasında ritim kavramının etkileşiminin 6. 7.
ve 8. sınıflarda resim-iş eğitimi dersine katkısı. (Yüksek lisans tezi).
https://tez.yok.gov.tr sayfasından erişilmiştir.
Köse, B. (2012). Yabancı dil öğretiminde şarkı kullanımı. (Yüksek lisans tezi).
https://tez.yok.gov.tr sayfasından erişilmiştir.
Kurtuldu, M. K., (2010). Öğrenme güçlüğünde küçük şarkıların kullanımı – öğrenme
güçlüğü olan bir öğrenciyle örnek çalışma. e-Journal of New World Sciences
Academy, 5(3), 172-183. http://www.newwsa.com/ sayfasından erişilmiştir.
Miles, M. B., & Huberman, A. M. (1994). Qualitative data analysis: A sourcebook of new
materials. Thousand Oaks: Sage.
Moreno, S. (2009). Can music influence language and cognition?. Contemporary Music
Review, 28(3), 329-345. http://dx.doi.org/10.1080/07494460903404410
92
Özmenteş, G. (2012). Müzik Eğitimi Araştırmalarında Disiplinlerarasılık ve Müzik
Psikolojisinin Ayrıcalıklı Durumu, 10. Ulusal Müzik Eğitimi Sempozyumunda
sunulmuş bildiri, Niğde. http://webcache.googleusercontent.com/ sayfasından
erişilmiştir.
Öztosun, Ö. (2002). İlköğretim okullarında müziklendirilmiş fişlerle yapılan eğitimin
ilkokuma öğretimine etkisi (Ankara Yenimahalle İlçesi Yahya Çavuş İlköğretim
Okulu örneği). (Doktora tezi). https://tez.yok.gov.tr sayfasından erişilmiştir.
Padula, J. (2009). More about how to teach fractal geometry with music. Australian
Mathematics
Teacher,
The,
65(1),
37-40.
Retrieved
from
http://www.aamt.edu.au/Webshop/Entire-catalogue/Australian-MathematicsTeacher
Pappas. T. (2003). Yaşayan matematik (Y. Silier, Çev.). İstanbul: Doruk.
Pappas. T.(2011). Daha Eğlenceli Matematik (D. Mengüç, Çev.). İstanbul: Doruk.
Pehlivan, E. B., & Kutlu, Ö. (2014). Türkçe Test Maddelerinde Yanıtlama Davranışlarının
İncelenmesi. Eğitimde ve Psikolojide Ölçme ve Değerlendirme Dergisi, 5(1), 61-71.
http://dergipark.ulakbim.gov.tr sayfasından erişilmiştir.
Press, M. R. (2006). Use music in the classroom. Intervention in School and Clinic, 41(5),
307. Retrieved from http://search.proquest.com/
Purcell, J. M. (1992). Using songs to enrich the secondary class. Hispania, 75(1), 192-196.
http://dx.doi.org/10.2307/344779
Russell, B. (1935). Mistiklik ve mantık (Y. Şerif, Çev.). İstanbul: Devlet Matbaası.
Russell, B. (2005). Eğitim Üzerine (Ş. Duran, Çev.). İzmir: İlya.
Saban, A. (2005). Çoklu zeka teorisi ve eğitim. Ankara: Nobel.
Say, A. (2002). Müziğin kitabı. Ankara: Müzik ansiklopedisi.
Say, A. (2003). Müzik tarihi. Ankara: Müzik ansiklopedisi.
Schellenberg, E. G. (2005). Music and cognitive abilities. Current Directions in
Psychological
Science,
14(6),
317-320.
http://dx.doi.org/10.1111/j.0963-
7214.2005.00389
Sertöz, S. (2013). Matematiğin aydınlık dünyası. Ankara: Tübitak.
93
Şendurur, Y., & Akgül-Barış, D. (2002). Müzik eğitimi ve çocuklarda bilişsel başarı. Gazi
Üniversitesi
Gazi
Eğitim
Fakültesi
Dergisi,
22(1),
165-174.
http://dergipark.ulakbim.gov.tr/ sayfasından erişilmiştir.
Talşık, E. (2013). İlkokul türkçe, matematik ve hayat bilgisi derslerinde öğretim materyali
olarak şarkıların kullanılmasının öğrencilerin başarı ve tutum gelişimleri üzerindeki
etkisi. (Doktora tezi). https://tez.yok.gov.tr sayfasından erişilmiştir.
Thayer, T., De la Cuadra, P., Tejada, J., Ledermann, R., Cádiz, R., & Petrovich, M. (2012).
An interdisciplinary approach for mathematical education based on musical
metaphors. Nuevas ideas en informática educativa, 159-165. Retrieved from
http://www.academia.edu/
Toluk-Uçar, Z. (2005). Türkiye’de matematik eğitiminin genel bir resmi: TIMSS 1999. A.
Altun & S. Olkun (Eds.), Güncel Gelişmeler ışığında Ilköğretim : Matematik-FenTeknoloji-Yönetim. içinde (s. 2). Ankara: Anı.
Topdemir, H. G. (2011). Batı Dünyası Neden Karanlık Çağı Yaşadı, Bilim ve Teknik, (529),
74-77. http://www.eba.gov.tr/ sayfasından erşilmiştir.
Turabi, A. H. (2002). İbn Sînâ'nın Kitâbü'ş-Şifâ'sında Mûsikî. Doktora Tezi. Marmara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Turna, Ö., & Bolat, M. (2015). Eğitimde Disiplinlerarası Yaklaşımın Kullanıldığı Tezlerin
Analizi. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 34(1), 35-55.
http://dergipark.ulakbim.gov.tr/ sayfasından erişilmiştir.
Uçan, A. (1994). İnsan ve müzik, insan ve sanat eğitimi. Ankara: Müzik Ansiklopedisi.
Uçan, A. (1997). Müzik eğitimi. Temel kavramlar- ilkeler- yaklaşımlar. Ankara: Müzik
Ansiklopedisi.
Uğurel, I., Tuncer, G., & Toprak, Ç. (2013). Matematiği Sanatla İlişkilendiren Bir Öğretim
Uygulaması Tasarlamak Mümkün müdür? Öğretmen Adaylarının Çalışma
Örnekleri. Kuramsal Eğitimbilim Dergisi, 6(4), 455-476. http://www.keg.aku.edu.tr/
sayfasından erişilmiştir.
Umay, A. T. (2002). Öteki Matematik. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi,
(23), 275. http://dergipark.ulakbim.gov.tr/ sayfasından erişilmiştir.
Ün-Açıkgöz, K. (2003). Etkili öğrenme ve öğretme. İzmir: Eğitim Dünyası.
94
Viau, R. (2015). Okulda motivasyon : okulda güdüleme ve güdülenmeyi öğrenme (Y. Budak,
Çev.). Ankara : Anı.
Vural, B. (2004). İfade ve beceri dersleri için özel öğretim uygulamaları. İstanbul: Hayat.
Wells, D. (2011). Matematiğin gizli dünyası (S. Alsan, Çev.). İstanbul: Doruk.
Whitehead, B. J. (2001). The effect of music-intensive intervention on mathematics scores of
middle and high school students. Retrieved from http://www.proquest.com/
Yağışan, N., Köksal, O. & Karaca, H. (2014). İlkokul Matematik Derslerinde Müzik
Destekli Öğretimin Başarı, Tutum ve Kalıcılık Üzerindeki Etkisi. İdil, 3 (11), 1-26.
http://dx.doi.org/10.7816/idil-03-11-01
Yenilmez, K., & Ata, A. (2013). İlköğretim Matematik Öğretmeni Adaylarının Çoklu Zekâ
Kuramına Dayalı Etkinlik Üretme Düzeyleri. International Online Journal of
Educational Sciences, 5(1), 129-142. http://akademikdizin.com/?record=33448
sayfasından erişilmiştir.
Yıkmış, A. (2007). Etkileşime dayalı matematik öğretimi. Ankara: Kök.
Yıldırım, A. (1996). Disiplinlerarası öğretim kavramı ve programlar açısından doğurduğu
sonuçlar.
Hacettepe
Üniversitesi
Eğitim
Fakültesi
Dergisi,
12(12).
http://dergipark.ulakbim.gov.tr/ sayfasından erişilmiştir.
Yıldırım, A. & Şimşek, H. (2003). Sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri. Ankara:
Seçkin.
Yıldırım, C. (2004). Matematiksel düşünme. İstanbul : Remzi.
Yıldırım, H. H., Yıldırım, S., Yetişir, M. İ., & Ceylan, E. (2013). PISA 2012 ulusal ön
raporu. http://pisa.meb.gov.tr/ sayfasından erişilmiştir.
Yıldız, F. (2015). Lavignac'ın Müzik Eğitimi Ve Keman Eğitimine İlişkin Görüşleri. Afyon
Kocatepe
Üniversitesi
Akademik
Müzik
Araştırmaları
Dergisi,
1(1).
http://dx.doi.org/10.5578/AMRJ.8903
Yılmaz-Bolat, E. & Dikici-Sığırtmaç, A. (2006). Sayı ve işlem kavramı kazanımında müzikli
oyunların etkisi. Ege Eğitim Dergisi, 7(2), 43-56. http://dergipark.ulakbim.gov.tr/
sayfasından erişilmiştir.
95
Zopluoglu, C. (2014). Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 2012 Türkiye
Değerlendirmesi: Matematik. http://www.academia.edu/ sayfasından erişilmiştir.
96
EKLER
97
Ek-1: Şarkı Sözleri Uzman Görüş Formu
Saygıdeğer hocam, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü İlköğretim Matematik
Öğretmenliği Yüksek Lisans Programında hazırlamakta olduğum “Ortaokul matematik
derslerinde şarkılarla yapılan öğretimin akademik başarı ve kalıcılığa etkisi” konulu tez
çalışmam için öğretim esnasında materyal olarak kullanacağım şarkıların sözleri ekte yer
almaktadır. Hazırlanan bu şarkı sözlerinin kazanımlara ve öğrenci düzeyine uygunluğunu
belirlemek amacıyla görüşünüze başvurulmuştur.
Katkılarınızdan dolayı teşekkür eder, saygılar sunarım.
Hayriye TOPCU
98
ÖĞRETİM MATERYALİ
HEDEFLENEN KAZANIMLAR
ÇİZ HADİ ÇEMBERİNİ
Ders : Matematik
Bir noktaya eşit uzaklıkta noktalar
Öğrenme alanı: Geometri ve Ölçme
Çizilince ne denir? Adına çember denir
Çıkar hadi pergelini çiz hadi çemberini
Alt öğrenme alanı: Çember
Çemberde yarıçap var merkezden çembere kadar
Kazanım:
Küçük r ile gösterip çözülecek sorular
*Çember
çizerek
merkezini
yarıçapını ve çapını belirler.
Çıkar hadi pergelini çiz hadi çemberini
Çemberde bir de çap var çemberden çembere kadar
Büyük R ile gösterip çözülecek sorular
Çıkar hadi pergelini çiz hadi çemberini
Çemberde çap çizilmez merkezinden geçmeden
İki katı olacak yarıçap denilenin
Çıkar hadi pergelini çiz hadi çemberini
TAMAMEN KISMEN AZ
1.Şarkı sözleri hedeflenen kazanımlara uygun mu?
2.Şarkı sözleri öğrencilerin düzeyine uygun mu?
3.Şarkı sözleri, öğretim materyali olarak kullanıma
uygun mu?
ÖNERİLERİNİZ:
99
ÖĞRETİM MATERYALİ
HEDEFLENEN KAZANIMLAR
BULMAK İSTERSEN
Ders : Matematik
Bulmak istersen bir karenin alanını
Say o zaman böldüğümüz birim kareleri
Daha çabuk bulmak istersen alanını
Çarp o zaman aynı olan iki kenarı
Öğrenme alanı: Geometri ve Ölçme
Alt öğrenme alanı: Alan Ölçme
Kazanımlar:
Bulmak istersen bir dikdörtgenin alanını
Say o zaman böldüğümüz birim kareleri
Daha çabuk bulmak istersen alanını
Çarp o zaman ardışık iki kenarı
*Dikdörtgenin alanını hesaplar. (5. Sınıf
kazanımıdır.
Önceki
öğrenmeleri
hatırlatma amaçlı kullanılmıştır.)
Bulmak istersen bir paralelkenarın alanını
Çarp o zaman tabanıyla yüksekliğini
Veya tamamla dikdörtgene öyle bul
Matematikte çözüm bitmez bunu duy
*Paralelkenarın
alan
bağıntısını
oluşturur; ilgili problemleri çözer.
*Üçgenin alan bağıntısını oluşturur; ilgili
problemleri çözer.
Bulmak istersen bir paralelkenarın alanını
Çarp o zaman tabanıyla yüksekliğini
Yükseklik tabana ait olacak
Bunu bilmek bize neler neler katacak
Bulmak istersen bir üçgenin alanını
Çarp o zaman tabanıyla yüksekliğini
Sadece bunları çarpmak yeterli mi?
Aslında bir de bulmalıyız yarısını
TAMAMEN KISMEN
1.Şarkı sözleri hedeflenen kazanımlara uygun
mu?
2.Şarkı sözleri öğrencilerin düzeyine uygun
mu?
3.Şarkı sözleri, öğretim materyali olarak
kullanıma uygun mu?
ÖNERİLERİNİZ:
100
AZ
ÖĞRETİM MATERYALİ
HEDEFLENEN KAZANIMLAR
BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ
Ders : Matematik
Bak bir varmış bir yokmuş matematikte
Öğrenme alanı: Geometri ve Ölçme
2πr yaşarmış çember üstünde
Alt öğrenme alanı: Çember
Meraklıymış pireler çevreyi dolaşmaya
Zıplamaya oynamaya şarkılarla coşmaya
Kazanım: Çapı veya yarıçapı
verilen bir çemberin uzunluğunu
hesaplar.
Bir gün karar vermişler farklı yöne gitmeye
Zıplamışlar ters yöne başlamışlar gezmeye
Karşılaşmışlar sonra şaşkın şaşkın bakarak
Demişler çemberimiz ne kadar da yuvarlak
Çemberlerin çevresi 2πr kadarcık
İçi dolu olsa da fark etmeyecek bu cık.
TAMAMEN KISMEN AZ
1.Şarkı sözleri hedeflenen kazanımlara uygun mu?
2.Şarkı sözleri öğrencilerin düzeyine uygun mu?
3.Şarkı sözleri, öğretim materyali olarak kullanıma
uygun mu?
ÖNERİLERİNİZ:
101
Ek-2: Şarkılar
102
103
104
Ek- 3: Başarı Testi Uzman Görüş Formu
Saygıdeğer hocam, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü İlköğretim Matematik
Öğretmenliği Yüksek Lisans Programı’nda hazırlamakta olduğum “Ortaokul Matematik
Derslerinde Şarkılarla Yapılan Öğretimin Başarıya ve Kalıcılığa Etkisi” konulu tez
çalışmam için kullanacağım başarı testine ait soru maddeleri ekte yer almaktadır. Hazırlanan
bu soru maddelerinin kazanımlara ve öğrenci düzeyine uygunluğunu belirlemek amacıyla
görüşünüze başvurulmuştur.
Görüşleriniz çalışmanın amacına ulaşması bakımından önem taşımaktadır. Vermiş
olduğunuz destekten ötürü teşekkür eder, saygılar sunarım.
Hayriye TOPCU
Yüksek Lisans Öğrencisi
105
6.3.2. ALAN ÖLÇME
 6.3.2.1. Paralelkenarda bir kenara ait yüksekliği çizer.
SORU 1.
Paralelkenarın [AB] kenarı üzerinde bulunan kaplumbağanın [DC] kenarına gidebilmesi için
en az kaç birim yürümesi gerekir?
A) 6
B) 5
C) 4
D) 3
Başarı testi pilot uygulama 1. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
SORU 2.
Birim karelere bölünmüş kağıda çizilen paralelkenarın [EF] kenarına ait yükseklik kaç
birimdir?
A) 3
B) 4
C) 5
D) 6
Başarı testi pilot uygulama 2. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
106
SORU 3.
Aşağıdaki paralelkenarlardan hangisinde yükseklik yanlış çizilmiştir?
Başarı testi pilot uygulama 4. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
 6.3.2.2. Paralelkenarın alan bağıntısını oluşturur; ilgili problemleri çözer.
SORU 1.
Yukarıdaki ABCD paralelkenarında A(ABCD) kaç cm2 dir?
A) 25
B) 30
C) 45
D) 50
Başarı testi pilot uygulama 5. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
107
SORU 2.
ABCD paralelkenarında [AF] kaç cm’dir?
A) 4
B) 5
C) 6
D) 8
Başarı testi pilot uygulama 6. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
SORU 3.
ABCD paralelkenarının alanı 104 cm2 olduğuna göre, taralı bölgenin alanı kaç cm2 dir?
A) 74
B) 52
C) 26
D) 14
Başarı testi pilot uygulama 7. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
108
SORU 4.
Birim karelere bölünmüş kağıda çizilen düzlemsel şeklin alanı kaç brimkaredir?
A) 16
B) 25
C) 30
D) 36
Başarı testi pilot uygulama 8. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
SORU 5.
ABCD paralelkenarının alanı 90 cm2 olduğuna göre paralelkenarın çevresi kaç cm dir?
A) 14
B) 24
C) 28
D) 56
Başarı testi pilot uygulama 9. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
109
SORU 6.
ABCD paralelkenarında E [AB] nin, F [BC] nin orta noktasıdır. Paralelkenarın alanı 160
cm2 olduğuna göre taralı bölgenin alanı kaç cm2 dir?
A) 15
B) 20
C) 25
D) 26
Başarı testi pilot uygulama 10. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
 6.3.2.3. Üçgende bir kenara ait yüksekliği çizer.
SORU 1.
Birim karelere ayrılmış kağıda çizilen ABC üçgeninin BC kenarına ait yüksekliği kaç
birimdir?
A) 3
B) 4
C) 5
D) 6
Başarı testi pilot uygulama 11. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
110
SORU 2.
Yukarıdaki ABC üçgeninde doğru parçalarından hangisi [AB] kenarına ait yüksekliktir?
A) [CF]
B) [GD]
C) [BE]
D) [AD]
Başarı testi pilot uygulama 12. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
SORU 3.
Aşağıdakilerden hangisinin yüksekliği yanlış çizilmiştir?
Başarı testi pilot uygulama 13. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
111
 6.3.2.4. Üçgenin alan bağıntısını oluşturur; ilgili problemleri çözer.
SORU 1.
ABF üçgeninde, |BC|=|CD|=|DE|=|EF| ve taralı bölgenin alanı 9 cm2 olduğuna göre ABF
üçgeninin alanı kaç cm2 dir?
A) 9
B) 18
C) 27
D) 36
Başarı testi pilot uygulama 14. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
SORU 2.
Yukarıdaki şekilde |BC|=9 cm olduğuna göre ABC üçgenin alanı kaç cm2 dir?
A) 9
B) 13
C) 18
D) 36
Başarı testi pilot uygulama 15. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
112
SORU 3.
Yukarıda birim karelere ayrılmış kağıda çizilen şeklin alanı kaç br2 dir?
A) 28
B) 22
C) 21
D) 20
Başarı testi pilot uygulama 16. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
SORU 4.
ABCD paralelkenarının alanı 48 cm2 olduğuna göre taralı alan kaç cm2 dir?
A) 40
B) 39
C) 30
D) 18
Başarı testi pilot uygulama 17. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
113
SORU 5.
ABCD dikdörtgeninin alanı 20 cm2 olduğuna göre DEF üçgeninin alanı kaç cm2 dir?
A) 8
B) 7
C) 6
D) 5
Başarı testi pilot uygulama 18. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
SORU 6.
Yukarıdaki ABCD dörtgeni bir karedir. E, F, G, H noktaları bulundukları kenarların orta
noktaları ve |AB|=6 cm olduğuna göre taralı bölgenin alanı kaç cm2 dir?
A) 72
B) 36
C) 24
D) 18
Başarı testi pilot uygulama 19. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
114
SORU 7.
ABC dik üçgeninin alanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) 96 cm2
B) 120 cm2
C) 160 cm2
D) 192 cm2
Başarı testi pilot uygulama 20. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
SORU 8.
Aşağıdakilerden hangisi alanı 24 cm2 olan üçgensel bölgenin taban ve yükseklik uzunluğu
olamaz?
A) 6 cm- 8 cm
B) 12 cm- 4 cm
C) 3 cm- 16 cm
D) 4cm – 6 cm
Başarı testi pilot uygulama 21. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
115
6.3.3. ÇEMBER
 6.3.3.1 Çemberi çizerek merkezini, yarıçapını ve çapını belirler.
SORU 1.
Yukarıdaki çemberin yarıçapı kaç birimdir?
A) 3
B) 4
C) 6
D) 8
Başarı testi pilot uygulama 22. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
SORU 2.
Bir kenar uzunluğu 8 cm olan karenin kenarlarına değen çemberin yarıçapı kaç cm dir?
A) 4
B) 8
C) 32
D) 64
Başarı testi pilot uygulama 23. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
116
SORU 3.
Yukarıdaki M merkezli çember üzerinde bulunan herhangi iki nokta arasındaki uzaklık en
fazla kaç cm dir?
A) 3
B) 6
C) 9
D) 12
Başarı testi pilot uygulama 24. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
SORU 4.
Yukarıdaki şekilde A noktasında birbirine değen O ve M merkezli iki çemberin yarıçapları
sırasıyla 7 cm ve 5 cm dir. Buna göre |BD| kaç cm dir?
A) 5
B) 7
C) 12
D) 24
Başarı testi pilot uygulama 25. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
117
SORU 5.
Yukarıdaki O merkezli çemberin içinde bulunan eşkenar üçgenin çevresi 27 cm dir. Buna
göre çemberin çapı kaç cm olur?
A) 9
B) 18
C) 27
D) 36
Başarı testi pilot uygulama 26. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
SORU 6.
I. |MB|< r
II. |MC| > r
III. |MD| < r
M merkezli çemberin yarıçap uzunluğu r olmak üzere yukarıda verilenlerden hangileri
doğrudur?
A) II ve III
B) I ve II
C) I ve III
D) I, II ve III
Başarı testi pilot uygulama 28. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
118
SORU 7.
Çapı 12 cm olan çemberin merkezine olan uzaklığı a olan nokta çemberin dış bölgesinde ise
a nın alabileceği en küçük tam sayı değeri kaç cm dir?
A) 5
B) 6
C) 7
D) 13
Başarı testi pilot uygulama 29. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
SORU 8.
Çapı 14 cm olan çemberin merkezine uzaklığı b olan nokta çemberin iç bölgesinde ise b nin
alabileceği en büyük tam sayı değeri kaç cm dir?
A) 6
B) 7
C) 8
D) 15
Başarı testi pilot uygulama 27. Maddesidir. Nihai başarı testine alınmamıştır.
 6.3.3.2 Çember ile daire arasındaki ilişkiyi açıklar.
SORU 1.
Aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Yarıçapları eşit olan dairenin ve çemberin çevresi eşittir.
B) Çember düzlemi üç bölgeye ayırır.
C) Merkeze olan uzaklığı yarıçap uzunluğundan küçük olan nokta çemberin dış
bölgesindedir.
D) Çemberin kendisi ile iç bölgesinin birleşimine daire denir.
Başarı testi pilot uygulama 30. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
119
SORU 2.
Aşağıdakilerden hangisi daireye örnek verilemez?
A) Madeni para
B) Bilezik
C) Yuvarlak masa
D) Kol saati
Başarı testi pilot uygulama 3. Maddesidir. Nihai başarı testine d şıkkı değiştirilip yerine
gümüş madalya yazılarak alınmıştır.
SORU 3.
Aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Daire ile çembersel bölge aynı anlamdadır.
B) Merkeze uzaklığı yarıçap uzunluğuna eşit olan nokta çemberin üzerindedir.
C) Çemberde sonsuz sayıda çap çizilebilir.
D) Dairede çapın iki katına yarıçap denir.
Başarı testi pilot uygulama 31. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.

6.3.3.3 Bir çemberin uzunluğunun çapına oranının sabit bir değer olduğunu
ölçme yaparak belirler.
SORU 1.
Çemberin çevresinin çapına bölünmesiyle …………………………… elde edilir.
Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
A) π ( pi ) sayısı
B) yarıçap
C) çap
D) daire
Başarı testi pilot uygulama 34. Maddesidir. Nihai başarı testine c şıkkı değiştirilip yerine iç
bölge yazılarak alınmıştır.
120
SORU 2.
Yukarıdaki şemada verilen ifadelerin doğru ya da yanlış olduğuna karar verilip doğruysa
“D” yanlışsa “Y” yolundan ilerlenirse kaçıncı çıkışa ulaşılır?
A) 1. Çıkış
B) 2. Çıkış
C) 3. Çıkış
D) 4. Çıkış
Başarı testi pilot uygulama 32. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
 6.3.3.4. Çapı veya yarıçapı verilen bir çemberin uzunluğunu hesaplar.
SORU 1.
Bir bisiklet tekerleğinin yarıçapı 25 cm dir. Bu bisiklet 3000 cm yol aldığında tekerlek kaç
defa döner? ( π= 3 )
A) 15
B) 20
C) 25
D) 30
Başarı testi pilot uygulama 33. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
121
SORU 2.
Ayşe kuzusunu otlaması için ip ile bağlamıştır. İpin uzunluğu 12 metre ise kuzunun
otlayabileceği en büyük alanın çevresi kaç metredir? ( π= 3 )
A) 12
B) 24
C) 60
D) 72
Başarı testi pilot uygulama 35. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
SORU 3.
22
Uzunluğu 44 cm olan bir çemberin yarıçapı aşağıdakilerden hangisine eşittir? (π= 7 )
A) 14
B) 10
C) 7
D) 4
Başarı testi pilot uygulama 36. Maddesidir. Nihai başarı testine soru kökündeki uzunluğu
kelimesinin önüne çevresinin kelimesi eklenerek alınmıştır.
122
SORU 4.
Yarıçapı 2 m olan yuvarlak bir masa ile kare şeklindeki bir masanın çevreleri eşittir. Kare
şeklindeki masanın alanı kaç m2 dir? (π=3)
A) 12
B) 9
C) 6
D) 3
Başarı testi pilot uygulama 37. Maddesidir. Nihai başarı testine alınmamıştır.
SORU 5.
Yukarıda [DC] çaplı yarım çember ve ABCD dikdörtgeni verilmiştir. ABCD dikdörtgeninin
alanı 42 cm2 olduğuna göre taralı bölgenin çevresi kaç cm olur? (π=3)
A) 26
B) 29
C) 38
D) 42
Başarı testi pilot uygulama 38. Maddesidir. Nihai başarı testine alınmamıştır.
123
SORU 6.
Yukarıdaki şekil ABCD dikdörtgeni içerisine çizilmiş birbirine eş çemberlerden
oluşmaktadır. Taralı bölgenin çevresi 30 cm olduğuna göre ABCD dikdörtgeninin alanı kaç
cm2 dir? (π=3)
A) 80
B) 150
C) 200
D) 300
Başarı testi pilot uygulama 39. Maddesidir. Nihai başarı testine değişiklik yapılmadan
alınmıştır.
SORU 7.
Bir dönme dolapta her oturağın merkeze olan uzaklığı 4 m ise dönme dolap 3 tam tur
döndüğünde her hangi bir oturakta oturan kişi kaç m yol almış olur? (π=3)
A) 12
B) 24
C) 48
D) 72
Başarı testi pilot uygulama 40. Maddesidir. Nihai başarı testine alınmamıştır.
SORU 8.
Çapı 18 cm olan çemberin uzunluğu kaç cm dir?
A) 9
B) 18
C) 36
D) 54
Başarı testi pilot uygulama 41. Maddesidir. Nihai başarı testine alınmamıştır.
124
Ek- 4: Başarı Testi
SORU 1.
Paralelkenarın [AB] kenarı üzerinde bulunan kaplumbağanın [DC] kenarına gidebilmesi için
en az kaç birim yürümesi gerekir?
A) 6
B) 5
C) 4
D) 3
SORU 2.
ABCD paralelkenarında [AF] kaç cm’dir?
A) 4
B) 5
C) 6
D) 8
SORU 3.
Aşağıdaki paralelkenarlardan hangisinde yükseklik yanlış çizilmiştir?
125
SORU 4.
ABCD paralelkenarının alanı 104 cm2 olduğuna göre, taralı bölgenin alanı kaç cm2 dir?
A) 74
B) 52
C) 26
D) 14
SORU 5.
Birim karelere bölünmüş kağıda çizilen paralelkenarın [EF] kenarına ait yükseklik kaç
birimdir?
A) 3
B) 4
C) 5
D) 6
SORU 6.
Aşağıdakilerden hangisi alanı 24 cm2 olan üçgensel bölgenin taban ve yükseklik uzunluğu
olamaz?
A) 6 cm- 8 cm
C) 3 cm- 16 cm
B) 12 cm- 4 cm
D) 4cm – 6 cm
126
SORU 7.
Yukarıdaki ABCD paralelkenarında A(ABCD) kaç cm2 dir?
A) 25
B) 30
C) 45
D) 50
SORU 8.
Birim karelere bölünmüş kağıda çizilen düzlemsel şeklin alanı kaç brimkaredir?
A) 16
B) 25
C) 30
D) 36
SORU 9.
Çapı 12 cm olan çemberin merkezine olan uzaklığı a olan nokta çemberin dış bölgesinde ise
a nın alabileceği en küçük tam sayı değeri kaç cm dir?
A) 5
B) 6
C) 7
D) 13
127
SORU 10.
ABCD paralelkenarının alanı 90 cm2 olduğuna göre paralelkenarın çevresi kaç cm dir?
A) 14
B) 24
C) 28
D) 56
SORU 11.
ABCD paralelkenarında E [AB] nin, F [BC] nin orta noktasıdır. Paralelkenarın alanı 160
cm2 olduğuna göre taralı bölgenin alanı kaç cm2 dir?
A) 15
B) 20
C) 25
D) 26
SORU 12.
Bir bisiklet tekerleğinin yarıçapı 25 cm dir. Bu bisiklet 3000 cm yol aldığında tekerlek kaç
defa döner? ( π= 3 )
A) 15
B) 20
C) 25
D) 30
128
SORU 13.
Aşağıdakilerden hangisinin yüksekliği yanlış çizilmiştir?
SORU 14.
Birim karelere ayrılmış kağıda çizilen ABC üçgeninin BC kenarına ait yüksekliği kaç
birimdir?
A) 3
B) 4
C) 5
D) 6
SORU 15.
Yukarıdaki çemberin yarıçapı kaç birimdir?
A) 3
B) 4
C) 6
D) 8
129
SORU 16.
Yukarıda birim karelere ayrılmış kağıda çizilen şeklin alanı kaç br2 dir?
A) 28
B) 22
C) 21
D) 20
SORU 17.
Yukarıdaki ABC üçgeninde doğru parçalarından hangisi [AB] kenarına ait yüksekliktir?
A) [DF]
B) [BG]
C) [CE]
D) [AD]
SORU 18.
ABCD dikdörtgeninin alanı 20 cm2 olduğuna göre DEF üçgeninin alanı kaç cm2 dir?
A) 8
B) 7
C) 6
D) 5
130
SORU 19.
ABF üçgeninde, |BC|=|CD|=|DE|=|EF| ve taralı bölgenin alanı 9 cm2 olduğuna göre ABF
üçgeninin alanı kaç cm2 dir?
A) 9
B) 18
C) 27
D) 36
SORU 20.
Yukarıdaki şekilde |BC|=9 cm olduğuna göre ABC üçgenin alanı kaç cm2 dir?
A) 9
B) 13
C) 18
D) 36
SORU 21.
ABCD paralelkenarının alanı 48 cm2 olduğuna göre taralı alan kaç cm2 dir?
A) 40
B) 39
C) 30
D) 18
131
SORU 22.
Yukarıdaki ABCD dörtgeni bir karedir. E, F, G, H noktaları bulundukları kenarların orta
noktaları ve |AB|=6 cm olduğuna göre taralı bölgenin alanı kaç cm2 dir?
A) 72
B) 36
C) 24
D) 18
SORU 23.
ABC dik üçgeninin alanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) 96 cm2 B) 120 cm2
C) 160 cm2 D) 192 cm2
SORU 24.
Çevresinin uzunluğu 44 cm olan bir çemberin yarıçapı aşağıdakilerden hangisine eşittir?
22
(π= 7 )
A) 14
B) 10
C) 7
D) 4
SORU 25.
Çemberin çevresinin çapına bölünmesiyle …………………………… elde edilir.
Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
A) π ( pi ) sayısı
B) yarıçap
C) iç bölge
D) daire
132
SORU 26.
Bir kenar uzunluğu 8 cm olan karenin kenarlarına değen çemberin yarıçapı kaç cm dir?
A) 4
B) 8
C) 32
D) 64
SORU 27.
Yukarıdaki şekilde A noktasında birbirine değen O ve M merkezli iki çemberin yarıçapları
sırasıyla 7 cm ve 5 cm dir. Buna göre |BD| kaç cm dir?
A) 5
B) 7
C) 12
D) 24
SORU 28.
Yukarıdaki M merkezli çember üzerinde bulunan iki nokta arasındaki uzaklık en fazla kaç
cm dir?
A) 3
B) 6
C) 9
D) 12
133
SORU 29.
Yukarıdaki O merkezli çemberin içinde bulunan eşkenar üçgenin çevresi 27 cm dir. Buna
göre çemberin çapı kaç cm olur?
A) 9
B) 18
C) 27
D) 36
SORU 30.
Aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Daire ile çembersel bölge aynı anlamdadır.
B) Merkeze uzaklığı yarıçap uzunluğuna eşit olan nokta çemberin üzerindedir.
C) Çemberde sonsuz sayıda çap çizilebilir.
D) Dairede çapın iki katına yarıçap denir.
SORU 31.
I. |MB|< r
II. |MC| > r
III. |MD| < r
M merkezli çemberin yarıçap uzunluğu r olmak üzere yukarıda verilenlerden hangileri
doğrudur?
A) II ve III
B) I ve II
C) I ve III
D) I, II ve III
134
SORU 32.
Aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Yarıçapları eşit olan dairenin ve çemberin çevresi eşittir.
B) Çember düzlemi üç bölgeye ayırır.
C) Merkeze olan uzaklığı yarıçap uzunluğundan küçük olan nokta çemberin dış
bölgesindedir.
D) Çemberin kendisi ile iç bölgesinin birleşimine daire denir.
SORU 33.
Aşağıdakilerden hangisi daireye örnek verilemez?
A) Madeni para
C) Yuvarlak Masa
B) Bilezik
D) Gümüş madalya
SORU 34.
Ayşe kuzusunu otlaması için ip ile bağlamıştır. İpin uzunluğu 12 metre ise kuzunun
otlayabileceği
en
büyük
alanın
çevresi
kaç
metredir?
(π=
3)
A) 12
B) 24
C) 60
D) 72
135
SORU 35.
Yukarıdaki şemada verilen ifadelerin doğru ya da yanlış olduğuna karar verilip doğruysa
“D” yanlışsa “Y” yolundan ilerlenirse kaçıncı çıkışa ulaşılır?
A) 1. Çıkış
B) 2. Çıkış
C) 3. Çıkış
D) 4. Çıkış
SORU 36.
Yukarıdaki şekil ABCD dikdörtgeni içerisine çizilmiş birbirine eş çemberlerden
oluşmaktadır. Taralı bölgenin çevresi 30 cm olduğuna göre ABCD dikdörtgeninin alanı kaç
cm2 dir? (π=3)
A) 80
B) 150
C) 200
D) 300
136
Ek- 5: Başarı Testi Cevap Anahtarı
SORU NO
CEVAP
SORU NO
CEVAP
1
A
19
D
2
D
20
C
3
A
21
B
4
B
22
D
5
B
23
A
6
D
24
C
7
D
25
A
8
C
26
A
9
C
27
D
10
D
28
B
11
B
29
B
12
B
30
D
13
D
31
A
14
B
32
C
15
B
33
B
16
C
34
D
17
C
35
A
18
C
36
D
137
Ek- 6: Görüş Formu
GÖRÜŞ FORMU
Sevgili Öğrenciler,
Şarkılarla matematik dersi ile ilgili görüşlerinizi almak için hazırlanmış olan bu formdaki
sorulara gerekli açıklamaları lütfen yazınız.
Adınız- Soyadınız:………………………………………………………………………….
Matematiği şarkılarla öğrenmek ister misin? Niçin?
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
Şarkılarla yapılan derslerde nerelerde zorlandın?
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
Şarkılarla nasıl öğrendin?
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
138
Şarkılarla yapılan derslerde en kolay hangi konuyu öğrendin?
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
Matematiği şarkılarla öğrenmek sende nasıl bir izlenim bıraktı?
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
Başka dersleri de şarkılarla öğrenmek ister misin? Niçin?
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
139
Ek- 7: İzin Belgeleri
140
141
142
Ek- 8: Kontrol Grubu Ders Planları
KONTROL GRUBU DERS PLANI 1
BÖLÜM I
Ders
Sınıf
Süre
Öğrenme Alanı
Alt Öğrenme
Alanı
Matematik
Kontrol grubu
5 ders saati (200 dk.)
6.3. Geometri ve Ölçme
6.3.2. Alan Ölçme
BÖLÜM II
Kazanımlar:
 6.3.2.1. Paralelkenarda bir kenara ait yüksekliği çizer.
 6.3.2.2. Paralelkenarın alan bağıntısını oluşturur; ilgili problemleri çözer.
Öğretim Yöntemleri: Anlatım, soru-cevap, tartışma.
Araç-Gereçler ve Kaynaklar: Ders kitabı (MEB tarafından öğrencilere ücretsiz
dağıtılan Sevgi Yayınları), kağıt, gönye.
Planın Uygulanmasına İlişkin Açıklamalar:
 Noktalı kâğıt veya kareli kâğıtta paralelkenarın bir kenarına ait yüksekliği
çizmeye yönelik çalışmalara yer verilir.
 Paralelkenarın alan bağıntısı oluşturulurken dikdörtgenin alan bağıntısından
yararlanılabilir.
 Kare ve dikdörtgenin, paralelkenarın özel durumları olduğu vurgulanır.
Öğrenme Öğretme Süreci:
Dersin işlenişine öncelikle yükseklik tanımı yapılarak başlanır ve öğrencilerden aşağıdaki
düzlemsel bölgelere bakıp hangi doğru parçalarının yükseklik olduğunu söylemeleri
istenir. Öğrencilerin karenin ve dikdörtgenin alanını daha önceki yıllardan bildikleri
düşünülerek paralelkenarın alanını buna göre tahmin etmeleri beklenir.
143
Bu tanım ve bilgilerin verilmesinin ardından örnek çözümüne geçilir.
Birinci örnekle beraber paralelkenarın yüksekliği tanıtılır. Ayrıca paralelkenarın dış
bölgesinde de yükseklik çizilebileceği gösterilmiş olur. Paralelkenarın aynı kenarına
inilen tüm yüksekliklerin eşit olacağı açıklanır. Yüksekliğin h sembolü ile gösterileceği
söylenir. İkinci örnek inceletilir.
İkinci örnekle gönyenin dik kenarıyla yükseklik çizilebileceği gösterilmiş olur.
144
Üçüncü örnekte dikdörtgenin iç bölgesindeki birim kareler öğrencilere saydırılır. Daha
sonra örnekteki dikdörtgenin ardışık iki kenar uzunluğunu çarpmaları istenir. Sonuçların
aynı olduğunu görmeleri sağlanır. Bu şekilde de dikdörtgen alanı bulunabileceği
hatırlatılır.
Dördüncü örnekle dikdörtgensel bölgeden üçgensel bölgenin kesilip diğer kenara
yapıştırılmasıyla bir paralelkenarın elde edildiği öğrencilere fark ettirilir. Daha sonra
oluşan paralelkenarın alanının başlangıçtaki dikdörtgenin alanına eşit olacağı
vurgulanır.
Öğrencilerin alttaki notu okumaları sağlanır. Paralelkenarın alanın nasıl bulunacağı
anlatıldıktan sonra örnek çözümüne geçilir.
145
Paralelkenarın alanıyla ilgili örnek çözümünün ardından öğrencilerden aşağıdaki
etkinliği yapmaları istenir.
146
Etkinliğin sınıfta uygulanıp sonuçların tartışılmasının ardından uygulama sorularının
öğrenciler tarafından çözülmesi istenir.
147
KONTROL GRUBU DERS PLANI 2
BÖLÜM I
Ders
Sınıf
Süre
Öğrenme Alanı
Alt Öğrenme
Alanı
Matematik
Kontrol grubu
5 ders saati (200 dk.)
6.3. Geometri ve Ölçme
6.3.2. Alan Ölçme
BÖLÜM II
Kazanımlar:
 6.3.2.3. Üçgende bir kenara ait yüksekliği çizer.
 6.3.2.4. Üçgenin alan bağıntısını oluşturur; ilgili problemleri çözer.
Öğretim Yöntemleri: Anlatım, soru-cevap, tartışma.
Araç-Gereçler ve Kaynaklar: Ders kitabı (MEB tarafından öğrencilere ücretsiz
dağıtılan Sevgi Yayınları), kağıt, makas, gönye, cetvel.
Planın Uygulanmasına İlişkin Açıklamalar:
 Geniş açılı üçgenlerdeki yükseklikler de ele alınır.
 Üçgenin alan bağıntısı oluşturulurken paralelkenar veya dikdörtgenin alan
bağıntılarından yararlanılabilir.
Öğrenme Öğretme Süreci:
İtalya’daki Pisa Kulesi’nin resmi gösterilerek derse giriş yapılır. Gerçek hayattan örnekler
verilerek öğrenciler konuya motive edilir. Resimdeki Pisa Kulesi’nin yüksekliğinin
üçgenin yüksekliğine benzeyip benzemediği sorulur ve öğrencilerin yanıtlaması istenir.
148
Üçgenin yüksekliği fark ettirilerek derse giriş yapıldıktan sonra aşağıdaki örnekte verilen
bilardo masasının üzerindeki üçgen resmi inceletilerek üçgende alan kavramı ile ilgili
farkındalık sağlanır.
Yukarıdaki resimler inceletilerek konuya dikkat çekildikten sonra örnek çözümüne
geçilir. Dar, dik ve geniş açılı üçgenlerde yüksekliğin üçgenin farklı bölgelerinde
oluşabileceği açıklanır. Dar açılı üçgende üçgenin iç bölgesinde, dik açılı üçgende
üçgenin üzerinde ve geniş açılı üçgende üçgenin dış bölgesinde çizilebildiği vurgulanır.
2. örnekle gönyeden yararlanarak yükseklik çizme öğrencilere açıklanır.
149
Önceki kazanımlarda öğrenilmiş olan paralelkenarın alanından faydalanarak üçgenin
alanının bulunabileceği öğrencilere açıklanır. Paralelkenarın köşegeninin paralelkenarı
2 eş üçgensel bölgeye ayırdığı ve bunlardan birinin paralelkenarın alanının yarısı olduğu
aşağıdaki resim inceletilerek kavratılmaya çalışılır. Daha sonra üçgenin alanının bir
kenar uzunluğu ile o kenara ait yüksekliğin çarpımının yarısı olduğu söylenir.
Bu açıklama yapıldıktan sonra dar, dik ve geniş açılı üçgenlerin her birinin alan hesabına
ilişkin örneklerin çözümüne geçilir.
150
151
Örnek çözümünün ardından aşağıdaki etkinliğin öğrenciler tarafından yapılması istenir.
Yapılan çalışmaların sınıfa açıklanması sırasında tartışma yöntemiyle bulunan sonuçlar
değerlendirilir. Eşkenar üçgende çizilen yüksekliğin ait olduğu kenarı iki eş parçaya
ayırdığı fark ettirilir.
152
1. etkinliğin ardından 2. etkinliğe geçilir. Her öğrencinin etkinliği uygulaması sağlanır.
Etkinlikte verilen sorular öğrencilere yöneltilir. Paralelkenara benzer şekilde bu defa
dikdörtgenin alanı ile üçgenin alanı arasındaki ilişki açıklanır.
Son olarak açıklanan konu ile ilgili öğrenilen bilgilerin uygulanmasını sağlamak amaçlı
aşağıdaki örneklerin öğrenciler tarafından çözülmesi sağlanır.
153
154
KONTROL GRUBU DERS PLANI 3
BÖLÜM I
Ders
Sınıf
Süre
Öğrenme Alanı
Alt Öğrenme
Alanı
Matematik
Kontrol grubu
2 ders saati (80 dk.)
6.3. Geometri ve Ölçme
6.3.3. Çember
BÖLÜM II
Kazanımlar:
 6.3.3.1. Çemberi çizerek merkezini, yarıçapını ve çapını belirler.
Öğretim Yöntemleri: Anlatım, soru-cevap, tartışma.
Araç-Gereçler ve Kaynaklar: Ders kitabı (MEB tarafından öğrencilere ücretsiz
dağıtılan Sevgi Yayınları), pergel, cetvel.
Planın Uygulanmasına İlişkin Açıklamalar:
 Pergel kullanmaya yönelik çalışmalara yer verilir.
Öğrenme Öğretme Süreci:
Dersin işlenişine aşağıdaki resimlerin inceletilmesiyle başlanır. Verilen cevaplara göre
öğrencilerden günlük hayattan başka çember örnekleri söylemeleri istenir. Daha sonra
birinci örnek üzerinden çember ve temel elemanları açıklanır.
155
Çember ve temel elemanları açıklandıktan sonra pergel ve cetvelle çember çizimine
geçilir. Ardından merkez, yarıçap ve çap sembolleri gösterilir. Çapın yarıçapın iki katı
olduğu vurgulanır.
Çemberin çapının ve yarıçapının birer doğru parçası olduğu söylenir. Bunların birer
uzunluk olduğu fark ettirilir.
156
Etkinliğin tüm öğrenciler tarafından uygulanması sağlanır. Etkinlik sayesinde konunun
toparlanması ve tüm açıklamaların bir genel tekrarı edilmiş olur.
Son olarak öğrencilerin uygulamaları yapmaları sağlanır. Sonuçlar karşılaştırılır.
157
KONTROL GRUBU DERS PLANI 4
BÖLÜM I
Ders
Sınıf
Süre
Öğrenme Alanı
Alt Öğrenme
Alanı
Matematik
Kontrol grubu
2+5 ders saati (80+200 dk.)
6.3. Geometri ve Ölçme
6.3.3. Çember
BÖLÜM II
Kazanımlar:
 6.3.3.3. Bir çemberin uzunluğunun çapına oranının sabit bir değer olduğunu
ölçme yaparak belirler.
 6.3.3.4. Çapı veya yarıçapı verilen bir çemberin uzunluğunu hesaplar.
Öğretim Yöntemleri: Anlatım, soru-cevap, tartışma.
Araç-Gereçler ve Kaynaklar: Ders kitabı (MEB tarafından öğrencilere ücretsiz
dağıtılan Sevgi Yayınları), cetvel, pergel, hesap makinesi, ip.
Planın Uygulanmasına İlişkin Açıklamalar:
 Bu sabit sayıya π(pi) denildiği vurgulanır. π ile ilgili problemler verildiğinde,
kullanılması istenen yaklaşık değer her seferinde “ π ’yi 3 alınız, 22/7 alınız, 3,14
alınız” gibi ifadelerle belirtilir.
Öğrenme Öğretme Süreci:
Dersin işlenişine aşağıdaki resim öğrencilere inceletilerek başlanır. Resmin yanında
verilen sorular öğrencilere yöneltilir. Böylece öğrencilerin konuya motive olmaları
sağlanır.
Öğrencilerin konu ile ilgili yorumları alındıktan sonra örneklerin incelenmesiyle devam
edilir. 1. Örnek incelendikten sonra π sayısı açıklanır. Sabit bir değer olduğu vurgulanır.
Çemberin çevresinin uzunluğunun bu sabit değer ile çemberin çapı olduğu belirtilir.
158
Yapılan açıklamanın ardından çemberin çevre uzunluğuyla ilgili örnekler yapılır.
159
Örnek çözümünün ardından yukarıdaki etkinliğin tüm öğrenciler tarafından
uygulanması sağlanır. Uygulamanın sonucunda öğrencilerden elde ettikleri bulguları
yorumlamaları ve çemberin çevre uzunluğu ile ilgili bir kural geliştirmeleri istenir.
En son olarak öğrencilerden öğrendikleri bilgilerle ilgili uygulama yapmaları için
etkinliğin ardından verilen soruları çözmeleri istenir.
160
161
KONTROL GRUBU DERS PLANI 5
BÖLÜM I
Ders
Sınıf
Süre
Öğrenme Alanı
Alt Öğrenme
Alanı
Matematik
Kontrol grubu
3 ders saati (120 dk.)
6.3. Geometri ve Ölçme
6.3.3. Çember
BÖLÜM II
Kazanımlar:
 6.3.3.2. Çember ile daire arasındaki ilişkiyi açıklar.
Öğretim Yöntemleri: Anlatım, soru-cevap, tartışma.
Araç-Gereçler ve Kaynaklar: Ders kitabı (MEB tarafından öğrencilere ücretsiz
dağıtılan Sevgi Yayınları), pergel, cetvel, defter, boya kalemleri.
Öğrenme Öğretme Süreci:
Çember ile daire arasındaki ilişkiyi kavratmaya yönelik ilk olarak aşağıdaki resim
öğrencilere ineceletilir. Öğrencilerden bu durumu yorumlamaları istenir.
Daha sonra daire öğrencilere açıklanır. Öğrencilerin günlük hayattan çember ve daire
modellerine örnek vermeleri istenir. Dairenin çembersel bölge olduğu açıklanır.
Örneklerle ders işlenişine devam edilir.
162
Bilgi kutusu öğrencilere okutulur. Dersin işlenişine aşağıdaki etkinlikle devam edilir.
Etkinliğin tüm öğrenciler tarafından uygulanması sağlanır. Etkinlikteki sorular
öğrencilere yöneltilir. Açıklama yapmaları istenir.
163
Örneklerin ve açıklamaların ardından uygulama kısmında verilen sorular öğrencilere
çözdürülür. Sonuçlar karşılaştırılır.
164
Ek- 9: Deney Grubu Ders Planları
DENEY GRUBU DERS PLANI 1
BÖLÜM I
Ders
Sınıf
Süre
Öğrenme Alanı
Alt Öğrenme
Alanı
Matematik
Deney grubu
5 ders saati (200 dk.)
6.3. Geometri ve Ölçme
6.3.2. Alan Ölçme
BÖLÜM II
Kazanımlar:
 6.3.2.1. Paralelkenarda bir kenara ait yüksekliği çizer.
 6.3.2.2. Paralelkenarın alan bağıntısını oluşturur; ilgili problemleri çözer.
Öğretim Yöntemleri: Anlatım, soru-cevap, tartışma.
Araç-Gereçler ve Kaynaklar: Ders kitabı ( MEB tarafından öğrencilere ücretsiz
dağıtılan Sevgi Yayınları). Bulmak İstersen isimli şarkı.
Planın Uygulanmasına İlişkin Açıklamalar:
 Noktalı kâğıt veya kareli kâğıtta paralelkenarın bir kenarına ait yüksekliği
çizmeye yönelik çalışmalara yer verilir.
 Paralelkenarın alan bağıntısı oluşturulurken dikdörtgenin alan bağıntısından
yararlanılabilir.
 Kare ve dikdörtgenin, paralelkenarın özel durumları olduğu vurgulanır.
Öğrenme Öğretme Süreci:
Kazanımları daha etkili bir şekilde oluşturmak amacıyla “bulmak istersen” isimli şarkı
dersin başında öğretmen tarafından söylenir. Böylece dikkat çekme, güdüleme, önceden
öğrenilen işlem, tanım, kavram ve terimleri hatırlatma, hedeften haberdar etme durumları
gerçekleştirilmiş olur.
Öğrencilerden geçen yıl dikdörtgen ve kare ile ilgili öğrendikleri bilgileri hatırlamaları
istenir. Karenin ve dikdörtgenin alanlarının nasıl bulunduğu sorulur. Daha sonra şarkıda
kare ve dikdörtgenle ilgili olan kısım tekrar öğretmen tarafından söylenir.
Bulmak istersen bir karenin alanını
Say o zaman böldüğümüz birim kareleri
Daha çabuk bulmak istersen alanını
Çarp o zaman aynı olan kenarlarını
Bulmak istersen bir dikdörtgenin alanını
Say o zaman böldüğümüz birim kareleri
Daha çabuk bulmak istersen alanını
Çarp o zaman ardışık iki kenarı
165
Ardından öğrencilerden şarkının bu kısmını koro şeklinde sınıfça söylemeleri istenir.
Böylece paralelkenarın alanıyla ilgili kazanımdan önce ön bilgiler hatırlatılmış olur.
Paralelkenarın alanına geçmeden önce yükseklik tanımı yapılır ve öğrencilerden
aşağıdaki düzlemsel bölgelere bakıp hangi doğru parçalarının yükseklik olduğunu
söylemeleri istenir. Öğrencilerin “bulmak istersen” isimli şarkı vasıtasıyla karenin ve
dikdörtgenin alanını hatırlamalarının ardından paralelkenarın alanını buna bağlı olarak
tahmin etmeleri beklenir.
Bu tanım ve bilgilerin verilmesinin ardından örnek çözümüne geçilir. Her örnek
çözümünde şarkı öğrencilere hatırlatılır, koro halinde söylemeleri istenir.
Birinci örnekle beraber paralelkenarın yüksekliği tanıtılır. Ayrıca paralelkenarın dış
bölgesinde de yükseklik çizilebileceği gösterilmiş olur. Paralelkenarın aynı kenarına
inilen tüm yüksekliklerin eşit olacağı açıklanır. Yüksekliğin h sembolü ile gösterileceği
söylenir. İkinci örnek inceletilir.
166
İkinci örnekle gönyenin dik kenarıyla yükseklik çizilebileceği gösterilmiş olur.
Üçüncü örnekte dikdörtgenin iç bölgesindeki birim kareler öğrencilere saydırılır.
Saydırma işlemi yapılırken “Bulmak istersen bir dikdörtgenin alanını, Say o zaman
böldüğümüz birim kareleri” cümlesi melodisine uygun bir şekilde tekrarlanır. Daha sonra
örnekteki dikdörtgenin ardışık iki kenar uzunluğunu çarpmaları istenir. Bu işlem
yapılırken de “Daha çabuk bulmak istersen alanını, Çarp o zaman ardışık iki kenarı”
cümlesi melodili bir şekilde tekrarlanır. Sonuçların aynı olduğunu görmeleri sağlanır. Bu
şekilde de dikdörtgen alanı bulunabileceği hatırlatılır.
167
Dördüncü örnekle dikdörtgensel bölgeden üçgensel bölgenin kesilip diğer kenara
yapıştırılmasıyla bir paralelkenarın elde edildiği öğrencilere fark ettirilir. Daha sonra
oluşan paralelkenarın alanının başlangıçtaki dikdörtgenin alanına eşit olacağı
vurgulanır. Bu işlemler yapılırken şarkının bu durumla ilgili olan kısmı tekrar edilir.
Bulmak istersen bir paralelkenarın alanını
Çarp o zaman tabanıyla yüksekliğini
Veya tamamla dikdörtgene öyle bul
Matematikte çözüm bitmez bunu duy
Öğrencilerin kitaptaki bilgi notunu okumaları sağlanır. Şarkının paralelkenarın alanı ile
ilgili olan kısmı söyletilir.
Bulmak istersen bir paralelkenarın alanını
Çarp o zaman tabanıyla yüksekliğini
Yükseklik tabana ait olacak
Bunu bilmek bize neler neler katacak
Paralelkenarın alanın nasıl bulunacağı anlatıldıktan sonra örnek çözümüne geçilir. Her
örnek çözümünde sınıfça şarkının ilgili kısımlarının söylenmesine devam edilir. Şarkı bu
şekilde tekrarlanarak adım adım, cümle cümle söyletilip öğretilir.
168
Paralelkenarın alanıyla ilgili örnek çözümünün ardından öğrencilerden aşağıdaki
etkinliği yapmaları istenir.
169
Etkinliğin sınıfta uygulanıp sonuçların tartışılmasının ardından uygulama sorularının
öğrenciler tarafından çözülmesi istenir. Öğrenciler tahtada soruları çözerken sınıfın koro
olarak şarkının uygun sözlerini seslendirmesi ve arkadaşlarını cesaretlendirmeleri
sağlanır. Sınıfın şarkı söyleme ve öğrenme hızına göre işlemlere devam edilir.
170
Son olarak öğrencilerden bir sonraki derse kadar öğrenilen konuyla ilgili grup çalışması
yaparak şarkı yazmaları istenir. Bir sonraki derste öğrencilerin yazmış olduğu şarkı
sözleri öğrencilere söyletilir. Sınıf ve öğretmen tarafından, en çok beğenilen şarkıyı yazan
grup ödüllendirilir.
171
DENEY GRUBU DERS PLANI 2
BÖLÜM I
Ders
Sınıf
Süre
Öğrenme Alanı
Alt Öğrenme
Alanı
Matematik
Deney grubu
5 ders saati (200 dk.)
6.3. Geometri ve Ölçme
6.3.2. Alan Ölçme
BÖLÜM II
Kazanımlar:
 6.3.2.3. Üçgende bir kenara ait yüksekliği çizer.
 6.3.2.4. Üçgenin alan bağıntısını oluşturur; ilgili problemleri çözer.
Öğretim Yöntemleri: Anlatım, soru-cevap, tartışma.
Araç-Gereçler ve Kaynaklar: Ders kitabı (MEB tarafından öğrencilere ücretsiz
dağıtılan Sevgi Yayınları), kağıt, makas, gönye, bulmak istersen isimli şarkı.
Planın Uygulanmasına İlişkin Açıklamalar:
 Geniş açılı üçgenlerdeki yükseklikler de ele alınır.
 Üçgenin alan bağıntısı oluşturulurken paralelkenar veya dikdörtgenin alan
bağıntılarından yararlanılabilir.
 Şarkılar söylemek istemeyen öğrencilere zorla söyletilmeye çalışılmaz. Ancak
söylemeleri için cesaretlendirilirler.
 Şarkılar tüm sınıfın eşlik edebileceği bir ritimde söylenir.
Öğrenme Öğretme Süreci:
Önceki derslerde öğrenilen bulmak istersen isimli şarkı derse girişte hem önceki
kazanımları hatırlatıcı hem de motive edici olarak tekrar tüm sınıf tarafından koro
şeklinde söylenir. Daha sonra şarkının üçgende alanla ilgili olan kısmı konuya dikkat
çekme amacıyla öğretmen tarafından söylenir.
Bulmak istersen bir üçgenin alanını
Çarp o zaman tabanıyla yüksekliğini
Sadece bunları çarpmak yeterli mi?
Aslında bir de bulmalıyız yarısını
Bunun ardından İtalya’daki Pisa Kulesi’nin resmi gösterilir. Gerçek hayattan üçgende
yükseklikle ilgili örnekler verilir. Resimdeki Pisa Kulesi’nin yüksekliğinin üçgenin
yüksekliğine benzeyip benzemediği sorulur ve öğrencilerin yanıtlaması istenir.
172
Üçgenin yüksekliği fark ettirilerek derse giriş yapıldıktan sonra aşağıdaki örnekte verilen
bilardo masasının üzerindeki üçgen resmi inceletilerek üçgende alan kavramı ile ilgili
farkındalık sağlanır.
Yukarıdaki resimler inceletilerek konuya dikkat çekildikten sonra örnek çözümüne
geçilir. Dar, dik ve geniş açılı üçgenlerde yüksekliğin üçgenin farklı bölgelerinde
oluşabileceği açıklanır. Dar açılı üçgende üçgenin iç bölgesinde, dik açılı üçgende
üçgenin üzerinde ve geniş açılı üçgende üçgenin dış bölgesinde çizilebildiği vurgulanır.
173
2. örnekle gönyeden yararlanarak yükseklik çizme öğrencilere açıklanır.
Önceki kazanımlarda öğrenilmiş olan paralelkenarın alanından faydalanarak üçgenin
alanının bulunabileceği öğrencilere açıklanır.
174
Bulmak istersen şarkısının paralelkenarın alanıyla ilgili olan kısmı öğrencilere hatırlatılır
ve koro halinde söylemeleri istenir.
Bulmak istersen bir paralelkenarın alanını
Çarp o zaman tabanıyla yüksekliğini
Veya tamamla dikdörtgene öyle bul
Matematikte çözüm bitmez bunu duy
Bulmak istersen bir paralelkenarın alanını
Çarp o zaman tabanıyla yüksekliğini
Yükseklik tabana ait olacak
Bunu bilmek bize neler neler katacak
Öğrencilerin paralelkenarın alanını hatırlamalarının ardından paralelkenarın
köşegeninin paralelkenarı 2 eş üçgensel bölgeye ayırdığı ve bunlardan birinin
paralelkenarın alanının yarısı olduğu aşağıdaki resim inceletilerek kavratılmaya çalışılır.
Daha sonra üçgenin alanının bir kenar uzunluğu ile o kenara ait yüksekliğin çarpımının
yarısı olduğu söylenir.
Derse girişte söylenen bulmak istersen şarkısının üçgenin alanıyla ilgili sözleri öğretmen
tarafından hatırlatılır ve sınıfın koro halinde şarkıyı söylemesi istenir.
Bu açıklama yapıldıktan sonra dar, dik ve geniş açılı üçgenlerin her birinin alan hesabına
ilişkin örneklerin çözümüne geçilir. Her örnekte sınıfın koro halinde şarkıyı söylemesi
sağlanır.
175
176
Örnek çözümünün ardından aşağıdaki etkinliğin öğrenciler tarafından yapılması istenir.
Yapılan çalışmaların sınıfa açıklanması sırasında tartışma yöntemiyle bulunan sonuçlar
değerlendirilir. Eşkenar üçgende çizilen yüksekliğin ait olduğu kenarı iki eş parçaya
ayırdığı fark ettirilir.
177
1. etkinliğin ardından 2. etkinliğe geçilir. Her öğrencinin etkinliği uygulaması sağlanır.
Etkinlikte verilen sorular öğrencilere yöneltilir. Önceki derslerde söylenen bulmak
istersen isimli şarkının dikdörtgen alanıyla ilgili olan kısmı hatırlatılır. Sınıfça söylenmesi
sağlanır.
Bulmak istersen bir dikdörtgenin alanını
Say o zaman böldüğümüz birim kareleri
Daha çabuk bulmak istersen alanını
Çarp o zaman ardışık iki kenarı
Paralelkenara benzer şekilde bu defa dikdörtgenin alanı ile üçgenin alanı arasındaki ilişki
açıklanır.
Son olarak açıklanan konu ile ilgili öğrenilen bilgilerin uygulanmasını sağlamak amaçlı
aşağıdaki örneklerin öğrenciler tarafından çözülmesi sağlanır. Öğrenciler tahtada
soruları çözerken sınıfın koro olarak şarkının uygun sözlerini seslendirmesi ve
arkadaşlarını cesaretlendirmeleri sağlanır. Sınıfın şarkı söyleme ve öğrenme hızına göre
işlemlere devam edilir.
178
Son olarak öğrencilerden bir sonraki derse kadar öğrenilen konuyla ilgili grup çalışması
yaparak şarkı yazmaları istenir. Bir sonraki derste öğrencilerin yazmış olduğu şarkı
sözleri öğrencilere söyletilir. Sınıf ve öğretmen tarafından en çok beğenilen şarkıyı yazan
grup ödüllendirilir.
179
DENEY GRUBU DERS PLANI 3
BÖLÜM I
Ders
Sınıf
Süre
Öğrenme Alanı
Alt Öğrenme
Alanı
Matematik
Deney grubu
2 ders saati (80 dk.)
6.3. Geometri ve Ölçme
6.3.3. Çember
BÖLÜM II
Kazanımlar:
 6.3.3.1. Çemberi çizerek merkezini, yarıçapını ve çapını belirler.
Öğretim Yöntemleri: Anlatım, soru-cevap, tartışma.
Araç-Gereçler ve Kaynaklar: Ders kitabı (MEB tarafından öğrencilere ücretsiz
dağıtılan Sevgi Yayınları), pergel, cetvel, Çiz hadi çemberini isimli şarkı.
Planın Uygulanmasına İlişkin Açıklamalar:
 Pergel kullanmaya yönelik çalışmalara yer verilir.
Öğrenme Öğretme Süreci:
Kazanımları daha etkili bir şekilde oluşturmak amacıyla “çiz hadi çemberini” isimli şarkı
dersin başında öğretmen tarafından söylenir. Böylece dikkat çekme, güdüleme, önceden
öğrenilen işlem, tanım, kavram ve terimleri hatırlatma, hedeften haberdar etme durumları
gerçekleştirilmiş olur.
Dersin işlenişine aşağıdaki resimlerin inceletilmesiyle devam edilir. Verilen cevaplara
göre öğrencilerden günlük hayattan başka çember örnekleri söylemeleri istenir. Daha
sonra birinci örnek üzerinden çember ve temel elemanları açıklanır.
180
Çember ve temel elemanları açıklandıktan sonra pergel ve cetvelle çember çizimine
geçilir. Ardından merkez, yarıçap ve çap sembolleri gösterilir. Çapın yarıçapın iki katı
olduğu vurgulanır.
Çiz hadi çemberini şarkısına öğrencilerin de eşlik etmesi istenir.
Bir noktaya eşit uzaklıkta noktalar
Çizilince ne denir? Adına çember denir
Çıkar hadi pergelini çiz hadi çemberini
Çemberde yarıçap var merkezden çembere kadar
Küçük r ile gösterip çözülecek sorular
Çıkar hadi pergelini çiz hadi çemberini
Çemberde bir de çap var çemberden çembere kadar
Büyük R ile gösterip çözülecek sorular
Çıkar hadi pergelini çiz hadi çemberini
Çemberde çap çizilmez merkezinden geçmeden
İki katı olacak yarıçap denilenin
Çıkar hadi pergelini çiz hadi çemberini
181
Çemberin çapının ve yarıçapının birer doğru parçası olduğu söylenir. Bunların birer
uzunluk olduğu fark ettirilir.
Etkinliğin tüm öğrenciler tarafından uygulanması sağlanır. Etkinlik sayesinde konunun
toparlanması ve tüm açıklamaların bir genel tekrarı edilmiş olur. Bu arada şarkı koro
olarak tekrar söyletilir.
Son olarak öğrencilerin uygulamaları yapmaları sağlanır. Sonuçlar karşılaştırılır.
Öğrenciler tahtada soruları çözerken sınıfın koro olarak şarkının uygun sözlerini
seslendirmesi ve arkadaşlarını cesaretlendirmeleri sağlanır. Sınıfın şarkı söyleme ve
öğrenme hızına göre işlemlere devam edilir.
182
Son olarak öğrencilerden bir sonraki derse kadar öğrenilen konuyla ilgili grup çalışması
yaparak şarkı yazmaları istenir. Bir sonraki derste öğrencilerin yazmış olduğu şarkı
sözleri öğrencilere söyletilir. Sınıf ve öğretmen tarafından en çok beğenilen şarkıyı yazan
grup ödüllendirilir.
183
DENEY GRUBU DERS PLANI 4
BÖLÜM I
Ders
Sınıf
Süre
Öğrenme Alanı
Alt Öğrenme
Alanı
Matematik
Deney grubu
2+5 ders saati (80+200 dk.)
6.3. Geometri ve Ölçme
6.3.3. Çember
BÖLÜM II
Kazanımlar:
 6.3.3.3. Bir çemberin uzunluğunun çapına oranının sabit bir değer olduğunu
ölçme yaparak belirler.
 6.3.3.4. Çapı veya yarıçapı verilen bir çemberin uzunluğunu hesaplar.
Öğretim Yöntemleri: Anlatım, soru-cevap, tartışma.
Araç-Gereçler ve Kaynaklar: Ders kitabı (MEB tarafından öğrencilere ücretsiz
dağıtılan Sevgi Yayınları), cetvel, pergel, hesap makinesi, ip, bir varmış bir yokmuş
isimli şarkı.
Planın Uygulanmasına İlişkin Açıklamalar:
 Bu sabit sayıya π(pi) denildiği vurgulanır. π ile ilgili problemler verildiğinde,
kullanılması istenen yaklaşık değer her seferinde “ π ’yi 3 alınız, 22/7 alınız, 3,14
alınız” gibi ifadelerle belirtilir.
Öğrenme Öğretme Süreci:
Kazanımları daha etkili bir şekilde oluşturmak amacıyla “bir varmış bir yokmuş” isimli
şarkı dersin başında öğretmen tarafından söylenir. Böylece dikkat çekme, güdüleme,
önceden öğrenilen işlem, tanım, kavram ve terimleri hatırlatma, hedeften haberdar etme
durumları gerçekleştirilmiş olur.
Dersin işlenişine aşağıdaki resim öğrencilere inceletilerek devam edilir. Resmin yanında
verilen sorular öğrencilere yöneltilir. Böylece öğrencilerin konuya motive olmaları
sağlanır.
184
Öğrencilerin konu ile ilgili yorumları alındıktan sonra örneklerin incelenmesiyle devam
edilir. 1. Örnek incelendikten sonra π sayısı açıklanır. Sabit bir değer olduğu vurgulanır.
Çemberin çevresinin uzunluğunun bu sabit değer ile çemberin çapı olduğu belirtilir.
Bilgi notu okutulduktan sonra öğrencilerin çember şeklinde oturmaları istenir. İki
öğrenci seçilerek çemberin ortasına geçmeleri istenir. Dersin başında öğretmen
tarafından söylenen bir varmış bir yokmuş şarkısı öğrencilere hatırlatılır ve dramatize
etmeleri istenir. Şarkı bu defa koro şeklinde söyletilir.
Bak bir varmış bir yokmuş matematikte
2πr yaşarmış çember üstünde
185
Meraklıymış pireler çevreyi dolaşmaya
Zıplamaya oynamaya şarkılarla coşmaya
Bir gün karar vermişler farklı yöne gitmeye
Zıplamışlar ters yöne başlamışlar gezmeye
Karşılaşmışlar sonra şaşkın şaşkın bakarak
Demişler çemberimiz ne kadar da yuvarlak
Çemberlerin çevresi 2πr kadarcık
İçi dolu olsa da fark etmeyecek bu cık.
Bunun ardından çemberin çevre uzunluğuyla ilgili örnekler yapılır. Her örnekte sınıfın
koro halinde şarkıyı söylemesi sağlanır.
186
Örnek çözümünün ardından yukarıdaki etkinliğin tüm öğrenciler tarafından
uygulanması sağlanır. Uygulamanın sonucunda öğrencilerden elde ettikleri bulguları
yorumlamaları ve çemberin çevre uzunluğu ile ilgili bir kural geliştirmeleri istenir.
Daha sonra öğrencilerden öğrendikleri bilgilerle ilgili uygulama yapmaları için etkinliğin
ardından verilen soruları çözmeleri istenir.
Öğrenciler tahtada soruları çözerken sınıfın koro olarak şarkının uygun sözlerini
seslendirmesi ve arkadaşlarını cesaretlendirmeleri sağlanır. Sınıfın şarkı söyleme ve
öğrenme hızına göre işlemlere devam edilir.
Son olarak öğrencilerden bir sonraki derse kadar öğrenilen konuyla ilgili grup çalışması
yaparak şarkı yazmaları istenir. Bir sonraki derste öğrencilerin yazmış olduğu şarkı
sözleri öğrencilere söyletilir. Sınıf ve öğretmen tarafından en çok beğenilen şarkıyı yazan
grup ödüllendirilir.
187
188
DENEY GRUBU DERS PLANI 5
BÖLÜM I
Ders
Sınıf
Süre
Öğrenme Alanı
Alt Öğrenme
Alanı
Matematik
Deney grubu
3 ders saati (120 dk.)
6.3. Geometri ve Ölçme
6.3.3. Çember
BÖLÜM II
Kazanımlar:
 6.3.3.2. Çember ile daire arasındaki ilişkiyi açıklar.
Öğretim Yöntemleri: Anlatım, soru-cevap, tartışma.
Araç-Gereçler ve Kaynaklar: Ders kitabı (MEB tarafından öğrencilere ücretsiz
dağıtılan Sevgi Yayınları), pergel, cetvel, defter, boya kalemleri, çiz hadi çemberini
isimli şarkı ve bir varmış bir yokmuş isimli şarkı.
Öğrenme Öğretme Süreci:
Dersin işlenişine çiz hadi çemberini şarkısını söyleyerek başlanır. Böylece öğrenciler
motive edilmiş olur. Çember ile daire arasındaki ilişkiyi kavratmaya yönelik ilk olarak
aşağıdaki resim öğrencilere inceletilir. Öğrencilerden bu durumu yorumlamaları istenir.
Daha sonra daire öğrencilere açıklanır. Öğrencilerin günlük hayattan çember ve daire
modellerine örnek vermeleri istenir. Dairenin çembersel bölge olduğu açıklanır.
Bir varmış bir yokmuş şarkısındaki
Çemberlerin çevresi 2πr kadarcık
İçi dolu olsa da fark etmeyecek bu cık.
Sözleri öğrencilere hatırlatılır. Örneklerle ders işlenişine devam edilir.
189
Bilgi kutusu öğrencilere okutulur.
Çiz hadi çemberini şarkısı eşliğinde dersin işlenişine aşağıdaki etkinlikle devam edilir.
Etkinliğin tüm öğrenciler tarafından uygulanması sağlanır. Etkinlikteki soruların
öğrencilere yöneltilir. Açıklama yapmaları istenir.
190
Örneklerin ve açıklamaların ardından uygulama kısmında verilen sorular öğrencilere
çözdürülür. Sonuçlar karşılaştırılır. Öğrenciler tahtada soruları çözerken sınıfın koro
olarak şarkının uygun sözlerini seslendirmesi ve arkadaşlarını cesaretlendirmeleri
sağlanır. Sınıfın şarkı söyleme ve öğrenme hızına göre işlemlere devam edilir.
Son olarak öğrencilerden bir sonraki derse kadar öğrenilen konuyla ilgili grup çalışması
yaparak şarkı yazmaları istenir. Bir sonraki derste öğrencilerin yazmış olduğu şarkı
sözleri öğrencilere söyletilir. Sınıf ve öğretmen tarafından en çok beğenilen şarkıyı yazan
grup ödüllendirilir.
191
Ek- 10: Deney Grubu Öğrencilerinin Yazdığı Örnek Şarkı Sözleri
Örnek şarkı 1
Dik değildir tüm açıları
Dikdörtgene benzer bir yanı
Çarparsan yükseklikle tabanı
Bulursun paralelkenarın alanını
Dik değilse bir açısı
Çarparsın yükseklikle tabanı
İkiye bölersen bunları
Bulursun üçgenin alanını
Dik olursa bir açısı
Çarparsın dik kenarları
İkiye bölersen bunları
Bulursun üçgenin alanını
Örnek şarkı 2
Sizsiniz daireye çare
𝜋 r2 ile 2 𝜋r
𝜋 r2 ile bul alanı
2 𝜋r gösterir sana çevre
192
Örnek şarkı 3
Üçgenin alanını bulmak istersen
Yükseklik ve tabanı bilmelisin
Alanını bulmak için
İkisini çarpıp yarıya bölmelisin
Dikdörtgenin alanı dersen
Çarpılacak iki kenar
Kareninkini merak edersen
Kenarının karesini al
193
GAZİ GELECEKTİR…
Download