Yeşil Ekonomi Çerçevesinde Küresel Tarımının Geleceği H. Hurma1

advertisement
Doğal Kaynaklar, Çevre, Enerji Ekonomisi ve Politikaları
Yeşil Ekonomi Çerçevesinde Küresel Tarımının Geleceği
H. Hurma1
1
Yrd.Doç.Dr. Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü
E-posta: [email protected]
ÖZET
Birleşmiş M illetler Çevre Programı (UNEP), Yeşil Ekonomiyi karakterize eden en temel özellik olarak, doğal sermayeyi
zenginleştiren, ekolojik sorunları ve çevre risklerini azaltan sektörlere yatırımlar yapılmasını kabul etmektedir. Bu bağlamda
yeşil ekonomi; karbon emisyonlarını ve kirliliği düşüren enerji ve kaynak etkinliğini geliştiren, biyoçeşitliliğin ve ekosistem
hizmetlerinin korunmasını sağlayan kamu ve özel yatırımları sayesinde gelirde ve istihdamda artış sağlamayı hedeflemektedir.
Temel amaç, ekonomik büyüme için önemli bir faktör (girdi) olan çevresel kaynakların korunması ve muhafaza edilmesidir.
Söz konusu sektörler arasında yenilenebilir enerji, düşük karbon salınımı sağlayan ulaşım sistemleri, enerji tasarrufu sağlayan
binalar, temiz enerji, atık yönetimi, temiz su kaynaklarının artırılması, sürdürülebilir tarım, ormanların yönetimi ve
sürdürülebilir balıkçılık yer almaktadır. Bilindiği gibi tarım sektörünün kendisi su, toprak gibi doğal kaynaklardan ciddi
miktarda talepte bulunduğu gibi, günümüzde yaygın olarak kullanılan üretim teknikleri itibariyle de yine bu doğal kaynakları
en yoğun kullanan sektör durumundadır. Bu özelliğiyle yeşil ekonomiye geçişin lokomotifi konumundadır. Tarımda özellikle
gıda üretimi için küresel gereksinimlerin karşılarken üretimin etkinliğini maksimum ve doğal kaynakların yanlış kullanımını
minimum yapan yolların bulunması temel amaçtır. Gıda değer zincirleri oluşturmak, depolama ve taşımacılıkta kayıpları
azaltmak için ulusal düzeyde altyapı yatırımlarını teşvik etmek bu konuda yapılacakların başında gelmektedir.
Yeşil ekonomi anlayışı ile gelecekte tarımın etkinliğinin ve verimliliğinin artırılmasına odaklanarak, doğal alanların tarımsal
alanlara dönüşümünü azaltmak mümkün olacaktır. Ayrıca bütünleşik ürün yönetimi, bütünleşik ilaç yönetimi, gıda yönetimi
gibi uy gulamalar teşvik edilerek tarımın geleceği şekillendirilecektir.
Bu makalede yeşil ekonomi kapsamında küresel tarımının genel yapısı ve durumu incelenerek, gelecekte tarımsal üretim
alınması gereken tedbirler, uy gulamalar tartışılacaktır. Tarımsal üreticilerin gelir düzeylerinin yükseltilmesi, yoksulluğun
giderilmesi yanında ekosistemlerin sürdürülebilirliği teşvik eden yeni yaklaşımlar da irdelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Yeşil ekonomi, Küresel tarım, Sürdürülebilirlik
The Future of Global Agriculture in the Context of Green Economy
ABS TRACT
According to the United Nations Environment Programme (UNEP), the main feature of Green Economy is investments on
enriching natural capital, reducing ecological problems and environmental risks. In this context, a green economy is one whose
growth in income and employ ment is driven by public and private investments that reduce carbon emissions and pollution,
enhance energy and resource efficiency, and prevent the loss of biodiversity and ecosystem services. The green economy
recognizes that protecting and conserving environmental resources can be a significant driver for the economic growth.
There are many sectors such as renewable energy, transportation systems with low-carbon emission, energy-saving buildings ,
clean energy, waste management, improved clean water resources, sustainable agriculture, forest management and sustainable
fishery. Agriculture needs to natural resources such as water and soil. On the other hand, the agricultural sector is the source of
many negative environmental and social impacts. Agriculture is considered as a key sector for transforming the societies to
greener economies. Primary goals of green economy for agriculture is to maximize the efficiency while minimizing the damage
to natural resources such as forests, jungles and other eco-systems. First of all in order to create food value chains and reduce
yield losses during storage and transportation, governments should support investments on infrastructures.
Focusing on future efficiency and productivity of agriculture with green economy concept its possible to reduce the conversion
of natural resources to agricultural areas. Otherwise sup porting integrated crop management, integrated pest management and
nut rient management will help shaping agriculture’s future.
In this study general structure and status of global agriculture will be evaluated and applications for agricultural production
will be discussed in concept of green economy. New approaches to increase income for farmers, reduce poverty and sup port
the sustainability of ecosystems services will be examined.
Key Words: Green Economy, Global Agriculture, Sustainability
1. GİRİŞ
Ekonomi biliminin temelinde yatan iki önemli varsayım doğal kaynaklar üzerindeki baskının temelin i
oluşturmuştur. Bunlardan ilki işletmelerin, sonucu her ne olursa olsun tüm ekonomik davranışları rasyonel gören
maliyet minimizasyonu ilkesi, diğeri ise doğal kaynakları tükenmez veya bedava gören serbest mal anlayışıdır. Bu
iki yaklaşım sebebiyle doğal kaynaklar aşırı kullanılmış ve çevresel değerler bozulmuştur. Buradan da anlaşılacağı
üzere çevre sorunları aslında bir kirlenme veya bozulma sorunu değil ekonomi sorunudur.
Sanayi devriminin gerçekleşmesi ile birlikte dünya büyük gelişmelere sahne olmuştur. Nüfusun hızla artması
ve teknolojik gelişmeler, üretimin artmasına ve kaynakların daha çok kullanılmasına sebep olmuştur. Ekonomik,
sosyal, teknolojik vb. alanlardaki kalkınma çabaları da çevresel değerlerin çoğu kez ihmal edilmesine neden
olmuştur [Tıraş, 2012]. Çevreye olan ilginin artması, ekonomik büyüme-çevre dengesi arasındaki olumsuzlukları
106
XI. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi 3-5 Eylül 2014, Samsun
giderici çözüm üretmek isteğini doğurmuştur. 1987 yılındaki Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonunun
raporundan sonra sürdürülebilir kalkınma kavramı gelişmiş ve “nasıl olursa olsun ekonomik büyüme”nin yerini
almaya başlamıştır [Kaypak, 2011].
Sürdürülebilir kalkınmanın birçok boyutu vardır. Bunları sosyal, ekonomik ve çevresel boyutlar olarak
sıralamak mümkündür. Üç boyut da birbirine bağlı olmasına karşın bunlardan en önemlisi çevresel boyuttur.
Sürdürülebilir kalkınma ancak sürdürülebilir bir çevrenin var olması ile oluşur. Küreselleşen bir dünyada, iklim
değişikliği ve doğal kaynakların azalması gibi problemler artmıştır. Bu anlamda, ekonomik büyüme ve
kalkınmada, doğal kaynakların tahribinin önlenmesi açısından yenilenebilir enerji önem kazanmıştır. Aynı
zamanda hızlı olan nüfus artışı doğal kaynakların bozulmasına ve aşırı tüketilmesine yol açmıştır. Bu durum yeşil
ekonomi kavramının oluşumunu hazırlamıştır [Özçam, M, 2014].
Yeşil ekonomi çevre kalitesini koruyan ya da artıran yenilenebilir enerji, enerji etkin binalar, sanayi ve ulaşım,
toplu taşıma, geri dönüşüm ve atık yönetimi, sürdürülebilir tarım ve ormancılık ile çevresel hizmet faaliyetlerin i
içermektedir [Özsoy, 2011]. Ekonominin yeşilleştirilmesi demek sözü geçen sektörlerdeki üretimden tüketime
kadar olan tüm süreçlerin sürdürülebilir bir şekilde yürütülmesi anlamına gelmektedir.
Bilindiği gibi tarım sektörünün kendisi su, toprak gibi doğal kaynaklardan ciddi miktarda talepte bulunduğu
gibi, günümüzde yaygın olarak kullanılan üretim teknikleri itibariyle de yine bu doğal kaynakları en yoğun
kullanan sektör durumundadır. Bu özelliğiyle yeşil ekonomiye geçişin lokomotifi konumundadır. Tarımd a
özellikle gıda üretimi için küresel gereksinimlerin karşılarken üretimin etkinliğini maksimum ve doğal kaynakların
yanlış kullanımını minimum yapan yolların bulunması temel amaçtır. Gıda değer zincirleri oluşturmak, depolama
ve taşımacılıkta kayıpları azaltmak için ulusal düzeyde altyapı yatırımlarını teşvik etmek bu konuda yapılacakların
başında gelmektedir.
Bu çalışmada yeşil ekonomi kavramı tanımlanarak yeşil ekonomiye geçişte tarımın rolü üzerinde durulacaktır.
Ayrıca yeşil ekonomi sürecinde tarım sektöründe yapılması gerekenler ve yeşil ekonominin tarım sektörünü nasıl
şekillendirebileceği tartışılacaktır.
2. YEŞİL EKONOMİ – TANIM VE KAVRAMLAR
20. yüzyılın sonlarında çevre ve kalkınma sorunları gündemi meşgul etmeye başlamıştır. II. Dünya Savaşından
sonra hızlanan kalkınma hareketinin doğaya verdiği ciddi tahribat sonucu 1970’li yıllardan itibaren çevre sorunlar
kendini hissettirmeye başlamıştır. Çevre sorunları siyasi sınır tanımadan yayılırken, yaşanabilir alanların azalmas ı,
doğal kaynakların bilinçsizce tüketilmesi, su-toprak-hava kirliliği, çölleşme, ozon tabakasının incelmesi, küresel
ısınma gibi gelişmeler katlanarak artmıştır. Küreselleşme süreci de, bu gelişime olumlu ve olumsuz etkilerle
katkıda bulunmuştur [Kaypak, 2011]. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu, küreselleşmeyi “sadece
ekonomik olmayan sosyal, siyasal, çevresel, kültürel ve hukuksal boyutları da olan bir süreç” olarak
tanımlamaktadır [Tağraf, 2002]
Sanayi, iletişim ve ulaşım teknolojilerindeki gelişmeler, dünya toplumlarını büyüğünden küçüğüne ağ
oluşturacak şekilde birbirine bağlamış, birbirinden etkilenir hale getirmiştir. Öte yandan, bu gelişmeler ortak bazı
çevresel sorunları da beraberinde getirdiğinden, çevreyi temel olarak alan yeni bir küreselleşme eğilimi doğmuş;
kalkınmanın ve çevre korumanın sürekliliği bir ilgi alanı olarak ortaya çıkmıştır [Kaypak, 2011].
Sürdürülebilir kalkınma, günümüzde hem ulusal hem evrensel ölçekteki çevre koruma politikalarının genel
kabul görmüş̧ ana kavramıdır. Hatta çevrenin korunmasından bahsedildiğinde ilk akla gelen kavram olması
nedeniyle, onun çevre koruma sözcüğüyle özdeşleştirildiği bile görülmektedir [Turgut, 1996]. Sürdürülebilir
kalkınma kavramının çok sayıda tanımı olmasına karşın en yaygın kullanılan tanımı Dünya Çevre ve Kalkın ma
Komisyonu’nun (Bruntland Komisyonu) 1987 yılında yayınladığı ortak geleceğimiz adlı raporda yer alan tanımdır
[TCKB, 2011]. Buna göre sürdürülebilir kalkınma, “Bugünün ihtiyaçlarını gelecek nesillerin de kendi ihtiyaçların ı
karşılamalarında ödün vermeden karşılamak” olarak tanımlanmaktadır [Brundtland Komisyon Raporu, 1987;
Aksu, 2011]. Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN), Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) ve Dünya
Koruma Vakfı (WWF)’nın yaptığı tanımda; “Sürdürülebilir kalkınma, yaşam kalitesinin, çevredeki yaşamı
destekleyici doğal sistemlerin taşıma kapasitesi içerisinde kalacak şekilde iyileştirilmesidir” şeklindedir [TCKB,
2011].
Sürdürülebilir kalkınma 1992 yılında Rio Deklârasyonu ile tekrar gündeme gelmesine rağmen birçok ülkede
ekonomik ve çevresel gelişmelerle ilgili bu alanda sarfedilen çabalar yeterli olmamıştır. Hükümetler bugün
sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen ulusal kalkınma politikaları ve uluslararası işbirliği politikalarıyla uyumlu
olan ekolojik limitleri de dikkate alan etkili yollar aramaktadır [UNDSD, 2012]. Bu yönüyle incelendiğinde
sürdürülebilir kalkınma ile yeşil ekonomi arasında net bir bağlantı görülmektedir.
Bu gerçeğin anlaşılması, beraberinde geleneksel kalkınma modellerinin terk edilmesi ve yeni model
arayışlarını gündeme getirmiştir. Böylece geleneksel sınırsız kalkınma ve sınırsız tüketim modelleri yerini
sürdürülebilir ve dengeli kalkınma modelleri olan yeşil ekonomi ve yeşil politikalara bırakmaya başlamıştır.
İnovasyon, sürdürülebilir kalkınmanın olmazsa olmaz bir ön koşuludur ve bu bağlamda yeşil ekonomi yeni bir
küresel ekonomi vizyonudur [TCÇVŞB, 2012].
107
Doğal Kaynaklar, Çevre, Enerji Ekonomisi ve Politikaları
Yeşil ekonomi kavramına çevre ekonomistlerinin liderliğindeki bir grup tarafından 1989 yılında İngiltere
hükümeti tarafından hazırlatılan “Yeşil Ekonomi İçin Tasarı (Blueprint for a Green Economy)” isimli raporda
değinilmiştir. 1991 ve 1994 yıllarında yazarlar “Tasarı 2: Dünya Ekonomisinin Yeşilleştirilmesi (Blueprint 2:
Greening The World Economy)” ve “Tasarı 3: Sürdürülebilir Kalkınmayı Ölçmek (Blueprint 3: Measuring
Sustainable Development”) isimli 2 rapor daha sunmuşlardır. Bu raporlar çevre politikaları, küresel sorunlar (iklim
değişikliği, ozon delinmesi, tropik ormanların bozulması, vb) gibi çevre ekonomisindeki uygulamalara
değinmişlerdir [UNDSD, 2012].
Birleşmiş Milletler Çevre Programının (UNEP - United Nations Environments Programme) Mart 2009
Raporunda sürdürülebilir kalkınmanın yürütülebilmesi için oluşturulması gereken yeni küresel yeşil düzenin nasıl
olması gerektiği ve çevreci ekonomi için uygulanması gereken politikalar üzerinde durulmuştur. Yeşil ekonomi,
doğrudan insan ve çevre ihtiyaçlarının yerine getirilmesine odaklanılması demektir. O, ekonomik kalkınma için
çevre korumacılığından vazgeçilmesi gerektiği görüşünün tam aksini savunmaktadır. Ekolojik kötüleşmenin
nedenlerinin saptanması ve bunların çözülmesi ekonomik kalkınmayı körükleyecektir [Kaypak, 2011]. Yeşil
ekonomiyle ilgili önemli raporlardan biri de kasım 2011’de UNEP tarafından basılan “Yeşil Ekonomi Raporu”
dur [UNDSD, 2012].
UNEP yeşil ekonomiyi çevresel riskleri ve ekolojik kıtlıkları önemli oranda azaltarak insanların refahını ve
sosyal dengeyi iyileştiren sonuçlardan biri olarak tanımlamaktadır (UNEP, 2010). En basit açıklamayla yeşil
ekonomi, düşük karbon emisyonunu, kaynakların etkin kullanımını ve toplumsallığı da içine alan bir düşüncedir.
Yeşil ekonomide gelir ve istihdamdaki büyüme; karbon emisyonlarını azaltan, enerji ve kaynak etkinliğin i
geliştiren, biyoçeşitliliği ve ekosistem hizmetlerini koruyan kamu ve özel sektör yatırımları tarafından
sürdürülmektedir [UNEP, 2011].
Yeşil ekonomi fikri sürdürülebilir kalkınma düşüncesinin yerine
geçmemektedir. Bununla birlikte büyümedeki ekonomik aktörlerin sürdürülebilir kullanımına farkındalık yaratma
çabası bulunmaktadır [UNEP, 2011].
Yeşil ekonomi fikri öncesinde sürdürülebilir kalkınmanın eğitim, istihdam ve insana yakışan konularını da
içine alan sosyal boyutu da yeterince dikkate alınmamıştır. Kimi kaynaklarca yeşil ekonomiye doğru geçisin sanayi
devriminden sonra ikinci en büyük ekonomik dönüşümü gerektirdiği belirtilmektedir [Özsoy, 2011].
Yeşil ekonomi, ekonominin yenilenebilir enerji, araştırma-geliştirme, yapım-inşaat, ulaştırma, sanayi, tarım ve
ormancılık gibi kilit sektörlerinde hayata geçirilebilmektedir. Düşük karbonlu ve sürdürülebilir ekonomilerd e
çevre kalitesini iyileştirmeyi ve ekosisteme gelebilecek zararlardan korunmayı sağlayan güneş panellerinin
kurulumu, bio-yakıt ve hibrid araç̧ üretimi, organik tarım, yalıtım, rüzgâr tribünleri inşası gibi işler de yeşil işler
olarak adlandırılmaktadır [Özsoy, 2011]. Ekonomik kalkınma için çevre korumacılığından vazgeçilmesi gerektiği
görüşünün tam aksini savunmakta; ekolojik kötüleşmenin nedenlerinin saptanması ve bunların çözülmes i
ekonomik kalkınmayı körükleyeceği görüşünü savunmaktadır.
Yeşil ekonomi için yeni düzenin üç temel hedefi bulunmaktadır [UNEP, 2009]:
● İstihdam yaratarak ve krizden zarar görmüş grupları koruyarak dünya ekonomisinin yeniden canlandırılmasın a
katkıda bulunmak,
● Karbon bağımlılığını azaltarak ekonomilerin temiz enerji kullanarak dengeli bir kalkınma yoluna girmelerin i
sağlamak,
● Sürdürülebilir kalkınma sağlayarak aşırı yoksulluğu ortadan kaldırmak
“Yeşil Ekonomiye Doğru - Towards a Green Economy” raporu politikacılar için yeşil ekonomiye geçişte
yatırımlar için 3 yol önermiştir. İlk olarak, yeşil küresel ekonomi için kritik olan temel sektörlerin dönüşümünü
yapmak için kamu ve özel sektör yatırımlarında değişikliğe gitmek için ekonomik koşullar oluşturulması
gerekmektedir. Yeşil ekonomiye geçişteki süreçte istihdam kayıplarına karşı yeşil işler olarak adlandırılan
istihdam alanları önerilmiştir [UNEP, 2011]. İkinci olarak önemli sektörlerdeki (tarım, orman, temiz su, balıkçılık,
enerji) yoksulluğu daimi olarak nasıl azaltılacağını göstermektedir. Sürdürülebilir ormancılık ve ekolojik tarım
yöntemleri toprak verimliliğ ini ve su kaynaklarını korumaktadırlar [UNEP, 2011]. Son olarak, yeşil ekonomiye
geçiş için politikalar üzerinde de rehberlik sağlamaktadır. Bu düzenlemeler, yeşil kamu alımları, piyasa bazlı
teşvikler, yatırım teşvikleri, dışsallık ya da eksik bilgiden oluşturulan piyasa aksaklıklarını gidererek, çevreye
zararlı sübvansiyonların azaltılması ya da ortadan kaldırılmasıdır [UNEP, 2011].
Yeşil ekonomi,
Sürdürülebilir ekonomik kalkınma
Temiz ve kaynak-etkili üretim
Sürdürülebilir tarım
Biyoçeşitlilik ve ormancılık
Sürdürülebilir enerji ve taşımacılık
Su, atık
Yeşil şehirler gibi konularda kilit sektörlere öneriler sunmaktadır [GIZ, 2012].
Yeşil ekonomi doğal sermayeyi, içindeki yatırımları ve onun değerini tanımlamaktadır. Ormanlar, göller, sulak
alanlar ve nehir havzaları gibi doğal varlıklar ekosistem düzeyinde doğal sermayenin temel bileşenleridir.
108
XI. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi 3-5 Eylül 2014, Samsun
Ormanların tahribatını azaltmak ve ağaçlandırmayı artırarak kendi başına ekonomi algı yaratmak ve aynı zamanda
tarım ve kırsal yaşamı desteklemektir.
Dünyanın yaşam destek sistemleri bozulduğunda insan varlığı tehdit altında kalması yeşil ekonominin önemin i
vurgulamaktadır. Burada asıl önemli olan sürdürülebilirlik ve ekonomi arasındaki ilişkinin nasıl olacağıdır. Bu
ilişkide 2 anahtar nokta bulunmaktadır. İlk olarak sürdürülebilirlik sınırlı bir gezegende ekolojik limitlerle kişilerin
refahını dengeleyen bir üretim anlamına gelmektedir. İkincisi ise sosyal kararlılığı başarmaktır [Rio+20 Policy
Brief, 2012].
Pahalı enerji, arz güvenliği, küresel ısınma problemi başta ABD olmak üzere gelişmiş ekonomilerde yüksek
seviyeli tehdit olarak algılanmış ve yeni teknolojilerin geliştirilmesine, verimlilik odaklı anlayışların
benimsenmesine yol açmıştır. Sadece ABD düşük karbon ekonomisi veya yeşil ekonomi olarak tarif edilebilece k
bu yeni paradigmaya uygun araştırma geliştirme yapılması için federal bütçeden 2009 yılında 5,4 milyar USD
kaynak ayırmıştır. ABD Rekabet Konseyi 2018 yılına gelindiğinde ABD’de yeşil-kariyer diye nitelendirilebilecek
2 milyondan fazla istihdam yaratılabileceğini ortaya koymuştur. AB’nin yaptığı bir çalışmada ise enerji
verimliliğin in AB’de 1 milyon yeni iş yaratacağı öngörülmüştür. Yeşil ekonomi anlaşılacağı üzere tasarrufun
ötesinde yeni bir ekonomik dalgadır [ENVER, 2010].
Yeşil ekonomi, yeşil büyüme kavramlarının arkasındaki temel konu ekonomik karar alma, politika ve
planlamada çevre ve kalkınma işbirliğine daha fazla entegre ve bütüncül bir yaklaşım olmuştur. Yeşil ekonomi
ve yeşil büyüme kavramlarının daha iyi anlaşılması amacıyla bugüne kadar yapılan tanımlarından yola çıkılarak
hazırlanan anahtar kelimeler çizelgesi çizelge 2.1’de verilmiştir. Bu çizelge kullanılan bu kavramların
sürdürülebilir kalkınmanın üç boyutuna ilişkin kategorize edilmiştir. [UNDSD,2012].
Çizelge2.1. Sürdürülebilir Kalkınma Boyutlarına Göre Yeşil Ekonomi ve Yeşil Büyüme Kavramları
Boyutlar
Yeşil Ekonomi
Yeşil Büyüme
Sosyal
İnsan odaklı, sosyal eşitlik, Refah, gıda üretimi, taşıma, inşaat,
eşitsizliği
azaltmak,
yaşam barınma ve enerji için talepleri
kalitesini
artırmak,
sosyal birleştirme
kalkınma, eşit erişim, kadın ve
çocukların ihtiyaçlarına odaklanma
Ekonomik
Gelir ve istihdamda büyüme, kamu Ekonomik büyüme ve kalkın ma,
ve özel
yatırımlar,
sağlam teknoloji ve yenilik, çevresel
ekonomi, ekonomik büyüme, yeni olarak sürdürülebilir ekonomik
ekonomik aktivite
süreç, yeşil teknoloji, yeni iş
fırsatları
Çevresel
Çevresel riskleri ve ekolojik kıtlığ ı Doğal varlıkların ve çevresel
azaltma, düşük karbon, kaynak hizmetlerin
korunması
ve
etkinliği, karbon emisyonlarını ve devamlılığı, düşük karbon, daha az
kirliliği azaltma, biyoçeşitlilik ve kaynak kullanımı ve daha az
ekosistem
hizmetlerin in emisyon, iklimsel ve çevresel
korunması, çevresel sorumluluk, sürdürülebilirlik, enerji ve kaynak
taşıma kapasitesi farkındalık
etkinliği, kirliliği ve çevresel
etkileri azaltma, ekonomi ve çevre
arasında
uyum,
sera
gazı
emisyonlarının düşürülmesi
Kaynak: UNDSD, 2012
Bu anahtar kelimelerden de anlaşılacağı üzere her iki kavram da ekonomik kalkınma, çevresel koruma, düşük
karbonlu kalkınma, kaynak etkinliği, ekolojik sürdürülebilirlik, eşitlik kavramlarını içermektedir.
Rio+20 Zirvesi 1992 yılında Rio De Janerio’da yapılan ilk dünya zirvesinin 20. Yılında (2012) sürdürülebilir
kalkınma için politik alandaki taahhütleri güvence altına almak için yapılan toplantıdır. Konferans sürdürülebilir
kalkınmanın dışında yeşil ekonomi üzerine yoğunlaşmıştır. Bu bağlamda açığa çıkan 2 temel konu bulunmaktadır.
Bunlardan ilki yoksulluğun giderilmesi ve sürdürülebilir kalkınma kapsamında yeşil ekonomi, diğeri ise
sürdürülebilir kalkınma için kurumsal çerçeve konularıdır. Buna rağmen kavram üzerinde üye ülkeler arasındaki
Rio+20 müzakereleri oldukça zor olmuştur. Bunun altında yatan nedenlerin başında yeşil ekonomi kavramın ın
evrensel ilkelerindeki ve tanımındaki zayıflık olabileceği gibi ilerleyen yıllarda gündeme gelen çok farklı
terminolojik kavramlar yatmaktadır (yeşil büyüme, düşük karbon kalkınma, sürdürülebilir ekonomi vb) Bunun
sonucu olarak da ekonomik büyüme ve yoksulluğun çözümüyle ilgili amaçları ve ulusal önceliklerin bunlarla nasıl
entegre olacağına dair politikalarda netlik yoktur [UNDSD, 2012].
109
Doğal Kaynaklar, Çevre, Enerji Ekonomisi ve Politikaları
3. TARIM VE YEŞİL EKONOMİ
Tarım; siyasi ve toplumsal açıdan hassas olan dış ticarette korumacılık, yanlış teşvikler, su israfı ve
sürdürülemeyen tarım uygulamaları gibi pek çok farklı değişkenden olumsuz etkilenen ve dünya çapında bir
milyarın üzerindeki çalışanıyla en fazla istihdama sahip olan, yoksul nüfusun en fazla yoğunlaştığı sektördür
[UNEP, 2009; Kaypak, 2011]. Tarım, ekonomi, istihdam, gıda güvenliği, ticaret akışı, yoksulluk, insan sağlığı,
iklim değişikliği, doğal kaynakların kullanımını içeren sürdürülebilir kalkınmayla kritik olarak ilişkili olan çok
geniş sorunların potansiyel olarak etkileyebileceği birçok ülkedeki en önemli sektördür.
Tarımsal üretim talep ve arz kısımlarında birçok sorun ile yüzleşmektedir. Talep tarafına bakıldığında tarımsal
üretim; gıda güvenliği, nüfus artışı, tüketici gelirlerindeki değişimin etkisiyle talebin değişmesi, biyoyakıtlardan
kaynaklı baskı görmektedir. Arz tarafında ise arazi, su, mineral girdiler ve kırsal işgücüne sınırlı erişim, iklim
değişikliğine hassasiyet, hasat öncesi ve sonrası ürün kayıpları üretimin karşılaştığı son dönemlerde yaşanan
sorunlardır [UNEP, 2011].
Gelişmekte olan ülkelerde kırsal kesimdeki nüfus giderek kent ve kent sınırı alanlara göç etmektedir. Bu durum
kırsal nüfustaki önemli demografik değişikliklerle sonuçlanmaktadır. Tarımda kullanılan aktif işgücü giderek
azalmaktadır [UNEP, 2011]. İnsan nüfusundaki artış karşısında besin maddesi üretiminde söz sahibi bir sektör
olan tarımsal üretimdeki bu sorunlar sürdürülebilir tarım yapmanın gerekliliğini bir kez daha vurgulamaktadır.
Sürdürülebilir tarım Rio+20’nin temel amacıdır. Bu sektör özellikle ekonominin daha yeşil olması için önemli
bir rol oynamaktadır. Toprak, su, bitki ve hayvansal gen kaynakları, biyoçeşitlilik, ekosistem korunduğunda tarım
daha fazla sürdürülebilir olacak, iklim değişikliği ve doğal felaketlerden daha az etkilenecektir [UNEP, 2013].
3.1. Tarım Neden Önemli?
Bitkisel üretim, hayvansal üretim, ormancılık, balıkçılık ve işlenmiş gıdayı içeren tarım sektörü yeşil
ekonomiye geçişte hayati rol oynamaktadır. Tarım sektörü üretim sürecinde büyük oranda doğal kaynaklara
bağlıdır ve çevreye faydası olduğu gibi zararı da bulunmaktadır [FAO, 2012].
Diğer yandan tarım sektörü birçok olumsuz çevresel ve sosyal etkinin de kaynağıdır. Yeşil ekonomi raporunda
[UNEP, 2011[ günümüz sürdürülebilir uygulamaları kimyasal gübre, ilaç ve etkisiz sulama teknikleri, fosil
yakıtların kullanımı, amaç dışı arazi kullanımı gibi agro-kimyasal girdiler içermekte, aynı zamanda ormanlar ve
sulak alanların tarım alanlarına dönüşmesine neden olmaktadır. Çevrede birçok negatif etkiye öncülük eden
sürdürülebilir olmayan uygulamalar şunlardır:
Biyoçeşitlilik kaybı ve ekosistem hizmetlerinin bozulması
Sürekli tüketim ve toprak verimliliğ inde azalma, kullanılabilir su kıtlığının artması [UNEP 2012];
Geleneksel arazi hakları üzerine yükselen gerginlikler
Bilinçsiz girdi kullanımı nedeniyle su kirliliği [UNEP, 2013]
FAO ve Birleşmiş Milletler tarımsal üretimin günümüz ve 2050 yılı arasındaki artan gıda talebinin ve değişen
beslenme alışkanlıklarını karşılamak amacıyla %70 artırılmak zorunda olduğunu belirtmişlerdir. Gelişmekte olan
ülkelerdeki üreticiler kısıtlı kaynaklara sahiptirler. Su ve toprak gibi kaynakların aşırı kullanımı kimi zaman
düzeltilemez hasarlara neden olmaktadır [GIZ, 2012].
Tarım işletmeleri dünya genelinde doğal olarak yenilenen suyun %70’ini kullanmaktadırlar. Gezegenin 287
milyon hektar sulanabilir alanının 219 milyon hektarı gelişmekte olan ülkelerdedir. 30 ve daha fazla sayıdaki ülke
artan su kıtlığı ile yüzleşmiş durumdadır. Tarım sektörü sadece iklim değişikliğinin kurbanı değil aynı zamanda
nedeni de olmaktadır. Küresel sera gazı emisyonlarının üçte biri (%17’si doğrudan tarımdan, %13’ü de
ormansızlaşmadan olmak üzere toplam %30 doğrudan veya dolaylı olarak tarım tarafından salınmaktadır [Farmin g
First, 2014]. Bu emisyonların yaklaşık %50’si (%13) orman alanlarının sürdürülebilir olarak kullanılmayan tarım
arazilerine dönüşümü nedeniyle arazi kullanımındaki değişimlerin bir sonucudur. Küresel bazdaki metan ve azot
oksit emisyonlarının %60’ı tarım kaynaklıdır. Bunun temel sebebi olarak tarımsal atıkların yakılması, azotlu
gübreler, uygun olmayan toprak yönetimi, büyükbaş hayvancılık ve çeltik tarımı gösterilmektedir. Metanın küresel
ısınmaya katkısı karbon dioksitten 25 kat fazla, Azot oksidin ise 300 kat daha fazladır.
Günümüzde dünya’daki toprak varlığının (13,4 milyar ha) yaklaşık %11’i (1,5 milyar ha.) ekilebilir arazi ve
daimi meyveliklerden oluşmaktadır. Bu oran ürün üretimi için uygun olduğu tahmin edilen arazilerle beraber
%36’ya kadar çıkabilmektedir [FAO, 2003].
Aynı zamanda tarımın gelir ve istihdam kaynağı olduğu dünya yoksul nüfusun %70’i kırsal alanlarda
yaşamaktadır. Dünya nüfusunun neredeyse %50’sini kırsal nüfus oluşturmaktadır [Worldbank, 2014]. Tarım
küresel işgücü varlığının %40’na yakını olan 1,3 milyar kişiye istihdam sağlamaktadır. Bu yönüyle en büyük
istihdam yaratıcı sektörü durumundadır. Sözü geçen tarımsal işgücünün %97’si gelişmekte olan ülkelerdedir
[Farming First, 2014].
Dünya genelinde 925 milyon insan açlıkla mücadele etmektedir. Bu sayının %98’i gelişmekte olan ülkelerde
yaşamakta ve onların da %55’ini çiftçiler oluşturmaktadır. Paradoksal olarak küresel tarım kendi kendini
besleyememektedir. Bunun altında yatan temel neden tarımın çeşitli sebeplerle birçok ülkedek gelir üreten bir
110
XI. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi 3-5 Eylül 2014, Samsun
sektör olmamasındır. Sonuçta artan sayıda üretici bulundukları yerlerden göç etmek zorunda kalmışlard ır
[Momagri, 2014].
3.2. Tarımın Yeşil Ekonomiye Etkisi
Sürdürülebilir tarım, gıda güvenliği ve yoksulluğun çözümü için etkili bir stratejidir. Dünya kaynaklarını yok
etmeden ve çevreyi kirletmeden gıda üretimini sağlamaktır. Sürdürülebilir tarım aynı zamanda ekonomik
kalkınmayı, iş olanakları oluşturma, yoksulluğu düşürme, ve sera gazı emisyonlarını azaltma gibi fırsatlar da
sunmaktadır. Ayrıca tüketiciler için güvenli gıdalar, küçük işletmeler için gıda koruması, ticaret fırsatları,
ekosistemlerin korunmasını sağlar [UNEP, 2009].
Kaynak tüketiminden arındırılmış ve kaynakları sürdürülebilir anlamda kullanan tarımsal üretimde gelişme
kaçınılmazdır. FAO bundan dolayı sürdürülebilir tarımı “ekonomik olarak uygulanabilir ve sosyal olarak sorumlu
tarım” olarak tanımlamaktadır. Toprak su ve genetik kaynaklar mutlaka gelecek nesillere aktarılmalıdır [GIZ,
2012].
Günümüzdeki tarımsal uygulamalar sera gazı emisyonlarının üçte birine katkı yaparken iyi yönetilen
uygulamalarla yenilenebilir enerji üreterek neredeyse karbon-nötr sektör olabilmektedir. Tarım sektörü aynı
zamanda geri kalmış ülkelerde yeşil iş dalları oluşturarak ekonominin motoru olabilmektedir [FAO, 2012].
Tarım gelişen birçok ülkede en büyük istihdam sektörü ve yoksul kesim için önemli bir gelir kaynağıdır.
Tarımdaki verimlilik artmasına rağmen 1 milyara yakın insan yetersiz beslenmesini sürdürmektedir. Tarım aynı
zamanda yoksulluğu azaltma potansiyelinde de sahiptir. Gelişmekte olan ülkelerdeki kırsal kesimin önemli bir
kısmı tarımda istihdam edilmektedir. Bu ülkelerdeki yoksulların gelirlerini artırma yönüyle tarımın katkısı,
tarımdışı sektörlerin katkısından 2,5 kat fazladır.
Yeşil tarıma geçiş süreci en kısa zamanda başlayıp dikkatli yönetilirse, 2050 yılına kadar artan nüfusun sağlıklı
beslenmesini sağlayacaktır. Bu geçiş süreci özellikle küçük işletmelerin verimliliklerinin artması ve gıda
güvenliğinin zor sağlandığı bölgelerde aile işletmelerinin geliştirilmesine odaklanmaktadır [UNEP, 2011]
Yatırımlar, erkek ve kadın eşitliğini destekleyen özel ve yerel bölgeler için uygun olan yeşil tarım
uygulamalarına odaklanan arz kapasitesinin, çiftçi eğitimi, yayım hizmetleri ve demonstrasyon projelerinin
artması ve yayılmasına ihtiyaç duyarlar [UNEP, 2011]
Yeşil ekonominin tarım için öne sürdüğü temel amaçlar ve bunlara ulaşmak amacıyla yapılması gerekenleri şu
şekilde özetlemek mümkündür:
Sınırlı kaynak kullanımıyla küresel gereksinimleri karşılamak amacıyla daha fazla üretmek: organik
tarım, ulusal düzeydeki yatırımlarla gıda değer zincirleri kurmak, depolama ve taşımacılıktaki ürün
kayıplarını azaltmak, mikrokredi imkanlarına erişim, doğal alanların tarımsal amaçlı kullanımını azaltma
temel hedefiyle tarımsal üretimin geliştirilmesine odaklanmak, su ve su havzalarının korunmasını, etkili
kullanılmasını sağlamak, tarım sistemlerinde yapılacak araştırmalarla sürdürülebilir tarımsal üretimde
yeni yollar bulmak, biyoçeşitliliğin korunması için tarım odaklı özel alanlar kurmak, tarımsal üretim
sistemleri ile çevresel elemanlar arasındaki entegrasyonu sağlamak, yerel üreticiler ile korunan alanları
birlikte planlamak ve yönetmek
Bilgi temelli uygulamalarla, üretimi sürdürülebilir yapmak ve negatif çevresel dışsallıkları azaltmak:
sürdürülebilir uygulamalara adaptasyonu için üreticilerin eğitilmesi, tarımsal yenilik ve beslenme üzerine
kamu çalışmalarını artırmak, gübre yönetimi, entegre ürün yönetimi, entegre pestisit yönetimi ve besin
yönetimi gibi uygulamaları desteklemek, politika oluşturmada üreticilerin fikir ve düşüncelerine de yer
veren şeffaf bir sistem kurmak, tarımın çevreye etkisini azaltacak teknik ve teknolojileri kullanmak
Ekosistem koruyucu ve küçük işletmelerin yoksulluğunu azaltmayı hedef alan uygulamaların
üreticilere benimsenmesinde yeni politikalar üretmek: gıda ve tarım sektörlerinde yeşil büyüme
teşebbüslerine geliştirme yardımlarını artırma, sürdürülebilir kalkınma projelerinde kamu-özel sektör
ortaklığını geliştirme, kooperatifçiliği ve küçük işletmeler için özellikle ekosistem hizmetleri için
sözleşmeli üretim gibi pazarlama yaklaşımlarını teşvik etmek, tarım kesimindeki cinsiyet eşitsizliğin i
gidermek, gıda güvenliği ve kalitesi insan sağlığı, hayvan sağlığını önemseyene gıda üretimi için pazar
fırsatlarını gerçekleştirecek uygulamalar geliştirmek
Yoksulluğu azaltmak: ulusal düzeyde risk yönetim stratejilerini devreye sokmak, özellikle kadın
üreticileri için arazi kullanım hakları düzenlemek, kadın üreticiler için sosyal sorunlara odaklanmak,
tarımı destekleyen yerel ve bölgesel politikalar geliştirmek.
3.3. Yeşil Ekonominin Tarıma Etkisi
Yeşil tarıma geçilmesi bu sektörün doğal kaynak tabanına zarar vermeksizin artan dünya nüfusunu beslemesi
için bir araç sunmaktadır. Aynı zamanda bu hareket gelişmekte olan ülkelerin kırsal alanlarında kurumsal
güçlendirmeyi ve altyapının geliştirilmesini gerektirmektedir. Su arzını ve etkin kullanımını sağlayan yatırımları
teşvik eden politikalarla artan su kıtlığı hafifletilebilecektir. Gelişmekte olan ülkelerde yeşil tarım ile küçük tarım
işletmelerine odaklanarak doğal sermaye yatırımlarının artırılmasıyla yoksulluk azaltılabilecektir. Yeşil ekonomi
yatırımlarının hedeflenen kamu harcamaları, politika reformları
ve düzenleme değişiklikleri tarafından
111
Doğal Kaynaklar, Çevre, Enerji Ekonomisi ve Politikaları
kolaylaştırılıp desteklenmesine ihtiyacı bulunmaktadır [Garcia, 2012].
Yeşil ekonominin (tarımın yeşilleştirilmesi) tarıma sağlayacağı faydaları şu şekilde sıralamak mümkündü r
[UNEP, 2011].
- Tarımın yeşilleştirilmesiyle özellikle kırsal alanlarda sürdürülebilir temellere dayanan gıda güvenliğinin
olduğu daha fazla yeşil işler (istihdam fırsatları) sunarak yoksulluğu düşürecek ve bugünün endüstriyel tarım
uygulamalarıyla ilişkili olan çevresel ve ekonomik maliyetleri önemli ölçüde düşürecektir.
- 2050 yılına kadar artan dünya nüfusunun besin talebinin karşılanmasının sağlanması sağlanacaktır. Yeşil
tarımsal uygulamaların kullanılmasıyla 2050 yılına kadar günlük kalori ihtiyacını 2800 kcal dan 3200 kcal’e
çıkacağı tahmin edilmektedir. Ayrıca besin kalitesinde de artış beklenmektedir. Tarımın yeşilleştirilmesi sürecinde
yüksek-girdili endüstriyel tarımsal üretim azalacak buna karşılık küçük işletmelerin önemi artacaktır. Kamu, özel
ve sivil toplum kuruluşları kaliteli besin için çaba sarfedeceklerdir.
- Yeşil ekonomiye geçiş ile yeşil tarım yoksulluğun azaltılmasında önemli rol oynayacaktır. Çevresel bozulma
ve yoksulluk yeşil tarım uygulamalarının hedefinde olan iki konudur. Yaklaşık olarak 2.6 milyar insan tarım
kesiminde yaşamakta ve bunun da önemli bir kısmı çok düşük gelir düzeyine sahiptir.
- Yeşil tarım paradigmasının en önemli parçası atıkları azaltmak ve etkinliği artırmaktır. Hastalık ve
zararlılardan dolayı oluşan ürün kayıpları depolama, dağıtım ve pazarlama aşamalarındaki gıda atıkları ile
birleştirildiğinde önemli bir orana tekabül etmektedir. Küçük işletmelerdeki depolama teknolojileri basit
yatırımlarla iyileştirilebilmektedir.
- Yeşil tarım, yatırım, araştırma ve kapasite inşası gerektirmektedir. Bu da toprak verimliliğ i yönetimi, etkili
ve sürdürülebilir su yönetimi, bitki ve hayvan çeşitlendirmesi, biyolojik bitki ve hayvan sağlığı yönetimi, uygun
makineleşme düzeyi, özellikle küçük işletmelerde depolama şartlarının iyileştirilmesi, arz zincirlerinin ve ticaretin
inşası gibi alanları ilgilendirmektedir.
- Yeşil tarım aynı zamanda geleneksel tarımdan birim işgücüne göre daha fazla gelir sağlayan iş imkanların a
sahiptir.
- Yeşil tarıma geçiş önemli çevresel faydalara sahiptir. Yeşil tarım, toprak verimliliğin i sürdürerek doğal
sermayenin yenilenmesine, toprak erozyonu ve inorganik agro-kimyasal kirliliği azaltma, su kullanım etkinliğinin
artmasına, ormansızlaşmanın ve biyoçeşitlilik kaybının azaltılması, tarımsal sera gazı emisyonlarının düşürülmesi
potansiyeline sahiptir.
- Yeşil tarım ulusal ve uluslararası politika reformları ve yenilikler sayesinde özellikle çevresel olarak zararlı
desteklemelerin düzenlenmesini sağlayacaktır. Bu desteklemeler bazı tarımsal girdilerin maliyetlerini yapay olarak
düşüren ve bu girdilerin aşırı ve etkinsiz kullanımına izin veren desteklemelerdir. Buna ek olarak çevre dostu
tarımsal girdiler kullanan, tarımsal uygulamalar yapan ve pozitif dışsallıklar sağlayan üreticilerin ödüllendirilmes i
ve desteklenmesi politika hedefleridir. Ticaret politikalarında yeşil tarım ürünlerine yönelik değişiklikler, gıda
üretim değer zincirlerindeki küçük tarım işletmeleri, kooperatifler ve yerel gıda işleme yatırımları tarafından
katılımlarını kolaylaştıracaktır.
Buna ek olarak üretimin artmasını, yeşil tarım girdilerinin (organik gübre, biyopestisit vb) yayılmasını içeren,
işlemesiz tarım ekipmanları, dayanıklı ve verimli türleri içeren yatırım fırsatları da bulunmaktadır.
Halkın farkındalığının ve eğitiminin artırılmasına yönelik tüketici odaklı yatırım programları sayesinde sağlıklı
beslenme çevresel ve sosyal eşitliğe odaklı sürdürülebilir üretim ve tüketimin de önü açılmış olacaktır.
Uluslararası ticaret, sürdürülebilir tarım ve gıda güvenliği için daha güçlü küresel pazarlar oluşturarak yeşil
ekonomiye geçişi kolaylaştırabilir. Yerel ve uluslararası tüketici talebindeki eğilimlerin yanısıra ticaret politikaları
tarımsal uygulamalardaki değişikliklere öncülük eden önemli faktörlerdir. Bu, organik ve adil ticari üretim gibi
sertifikalı tarım uygulamalarını daha uygulanabilir kılmaktadır [UNEP, 2013].
Aile işletmeleri yeşil ekonomiye geçişte önemli rol oynamaktadır. Ancak etkili su yönetimi
olmaksızın yoksul üreticiler geçimlik tarımdan gelir getiren yatırımlara dönüşmesi zor görülmektedir. Örneğin
suya güvenilir erişim üreticileri gübreler, sertifikalı tohumlar, meyve ve sebze gibi yüksek değerli ürünleri olanaklı
kılmaktadır [UNWDPAC, 2011].
4. SONUÇ VE TARTIŞ MA
Tarım sektörü barındırdığı nüfus, sağladığı istihdam olanakları, kaynak kullanımı, toplum beslenmesine
sağladığı katkı vb gibi nedenlerden dolayı diğer sektörlere göre öne çıkan bir sektördür. Tarımın doğal kaynaklara
olan bağlılığı bu sektörün önemini daha da artırmaktadır. Nüfus artışı, kentleşme ve sanayileşme gibi nedenlerle
baskı altında kalan toprak, su, orman gibi doğal kaynakların gelecek nesillere aktarılma endişesi tüm sektörler
tarafından yaşanmaktadır. Tarım bu gelişmelerden etkilendiği gibi doğal kaynaklar üzerine de olumsuz etkileri
bulunmaktadır.
Yeşil ekonomi sürdürülebilirliğin hayata geçirilmesinde gelecek 50 yılda kullanılması düşünülen ekonomik
argüman olarak sunulmaktadır. Özellikle ülkelerin kaynak yönetimi, sürdürülebilir üretim, tüketicilerin güvenilir
gıdaya ulaşması ve bunlarla birlikte kronikleşen yoksulluğun azaltılmasında önemli araçlar sunmaktadır. Ayrıca
yeşil işler olarak adlandırılan yeni istihdam olanakları ülkelere ve kesimlere yeni fırsatlar sunabilecektir.
112
XI. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi 3-5 Eylül 2014, Samsun
Tarım, yukarıda bahsedilen özelliklerinden dolayı özellikle doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimin i
sağlamada yeşil ekonominin lokomotifi olan bir sektördür. Bu sektörde alınacak yeşil önlemler diğer sektörleri de
etkileyecektir.
Yeşil tarım, üretim ve tüketim süreçlerindeki sürdürülebilirliği hedef alan teknik konuların yanısıra ulusal ve
uluslararası bazda ticareti de içine alan geniş bir yaptırımlar zinciri içeren politikaları da kapsamaktadır. Özellikle
küçük aile işletmelerinin yapılarının korunması ve geliştirilmesi açısından uluslararası ticaretin kuralların ın
yeniden belirlenmesi kırsal kesimdeki yoksulluğu azaltabileceği gibi sürdürülebilir üretim konusuna da bir çözüm
getirmektedir.
5. KAYNAKLAR
Aksu, C., 2011, Sürdürülebilir Kalkınma ve Çevre, Güney Ege Kalkınma Ajansı Yayınları
Bruntland Komisyon Raporu, 1987, Our Common Future, Oxford University Press
Enerji ve Enerji Verimliliği Çalışmaları Raporu “Yeşil Ekonomiye Geçiş”, ENVER Enerji Verimliliği Derneği
ENVER, 2010, Türkiye
FAO, 2003, World Agriculture: Towars 2015/2030 an FAO Perspective, Edited by Jelle Bruinsma, Food and
Agriculture Organization of the United Nations
FAO, 2012, Greening the Economy with Agriculture, Food and Agriculture Organization of the United Nations
Farming First, 2014, This is Story of Agriculture and the Green Economy, To see the interactive version of the
infographic, visit: www.farmingfirst.org/green-economy
Garcia, S., 2012, Agriculture and the Green Economy: The Caribbean Context,
www.normangirvan.info/agriculture-and-the-green-economy-the-caribbean-context UNWDPAC, 2011,
Water and Agriculture in the
GIZ, 2012, Green Economy - The Economy of The Future, Deutsche Gesellschaft für Internationale
Zusammenarbeit (GIZ) GmbH Registered offices Bonn and Eschborn, Germany
Green Economy Information brief, UN-Water Decade Programme on Advocacy and Communication (UNW DPAC), www.un.org/waterforlifedecade/green_economy_2011/
Kaypak, Ş., 2011, Küreselleşme Sürecinde Sürdürülebilir Bir Kalkınma İçin Sürdürülebilir Bir Çerçeve, KMÜ
Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi 13 (20): 19-33
Momagri, 2014, http://www.momagri.org/UK/agricu lture-s-key-figures/More-than-one-in-two-people-sufferingfrom-hunger-worldwide-is-a-farmer_1054.ht ml
Özçam, M., 2014, Yeşil Ekonomi ve Sürdürülebilir Kalkınma, http://www.ekonometrik.com/yesil-ekonomi-vesurdurulebilir-kalkinma.html, [Erişim Tarihi:20 Haziran 2014]
Özsoy, C., 2011, Yeşil Ekonominin Dinamikleri: Yeşil İşler ve Beceriler, Finans Politik & Ekonomik Yorumlar,
Cilt:48, Sayı:562
RIO+20 POLICY BRIEF #7: A green economy for a planet under pressure, International conference Planet
Under Pressure: New Knowledge Towards Solutions (www.planetunderpressure2012.net).
Tağraf, H., 2002, Küreselleşme Süreci ve Çokuluslu İşletmelerin Küreselleşme Sürecin e Etkisi, C.Ü. İktisadi ve
İdari Bilimler Dergisi, Cilt 3, Sayı 2
TCÇVŞB, 2012, İklim Değişikliği ve Türkiye, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ankara
TCKB, 2011, Türkiye'de Sürdürülebilir Kalkınma ve Yeşil Ekonomi Alanında En İyi Uygulamalar Başvuru ve
Seçim Süreci, T.C. Kalkınma Bakanlığı
Tıraş, H., 2012, Sürdürülebilir Kalkınma ve Çevre: Teorik Bir İnceleme, Kahramanmaraş Sütçü İmam
Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı 2
Turgut, N., 1996, Sürdürülebilir Kalkınmanın Sağlanmasında Katılımın Rolü, Ankara Üniversitesi Siyasal
Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt:52, Sayı:1, ss:701-715
UNDSD, 2012, A Guidebook to the Green Economy, United Nations Division for Sustainable Develeopment
UNEP, 2009, Global Green New Deal: Policy Brief,
http://www.unep.org/pdf/A_Global_Green_New_Deal_Policy_ Brief.pdf
UNEP, 2011, Towards a Green Economy: Pathways to Sustainable Development and Poverty Eradication,
www.unep.org/greeneconomy
UNEP, 2012, Responsible Resource Management for a Sustainable World: Findings from the International
Resource Panel. Available at:
http://www.unep.org/resourcepanel/Portals/24102/PDFs/SYNOPSIS%20Final%20co mpressed.pdf
UNEP, 2013, Agriculture, Green Economi and Trade, Trends, Challenges and Opportunities, United Nations
Environment Programme
Worldbank, 2014, Agriculture and Rural Develeopment, http://data.worldbank.org/topic/agriculture -and-ruraldevelopment?display=map
113
Download