TBMM 1 9 . 1 .2010 B:49 0:1 Hasta olmayanın ayağına doktor gitmez. IMF de geliyorsa, bütün dünya, "Türkiye'de ekonomik sorun var." diye Türkiye'ye ilgi göstermez ve kredibilitesi düşer. Bunun için IMF'yle stand-by yapmaktan vazgeçmeliyiz. Benim önerim şudur: IMF gelirse kurlar daha çok düşecek, Türkiye daha çok cari açık verecek, işsizlik daha çok artacak. Onun yerine, biz para ve kur politikasında değişiklik yapmalıyız. Bilmiyorum sayın bakanlar dinliyor mu? Bunları bir daha söylemem sayın bakanlar. Bakın, ne yapmamız lazım: Bir: Türkiye'de Merkez Bankası Kanunu'nu değiştirerek reel döviz kurunu hedeflemeliyiz. İki: Kur üstüne baskı yapan sıcak paraya az da olsa bir vergi getirmeliyiz. Üç: Sıcak paradan yüzde 10 Merkez Bankasına karşılık aynİması lazım. Bunu daha önce Tayland yaptı ama yüzde 30 ayırdığı için başarılı olmadı. Yüzde 10 bir karşılık ayırmak lazım. Dört: Sıfırdan yatırım yapacak, uzun vadeli yabancı sermayeye daha büyük teşvikler vermemiz gerekiyor. Beş: Merkez Bankasının kur düşüşüne daha aktif müdahale etmesi lazım. Merkez Bankasının döviz rezervlerini artırması lazım. 70 milyar dolar çok azdır. Örneğin, Brezilya'da döviz rezervi 200 milyar dolardır. Merkez Bankası döviz rezervini artırsın, ortaya çıkan likiditeyi de piyasa işlemleriyle geri çeksin. Konvertibiliteye mutlaka sınır getirmemiz lazım. Arkadaşlar, giden gelen belli değil. Yurt dışına ne kadar para gidiyor, offshore'dan mı gidiyor, hiç belli değil. 10 bin doların üstüne sınır getirmek, 10 bin doların üstünde yurt dışına çıkan, yurda giren paradan izahat almak lazım. Kredi faizlerine reel faiz sınırı getirmek lazım. Bankalar yüzde 10 ile para alıyorlar, yüzde 20 ile yüzde 100 kâr ederek satıyorlar; tüketiciye yüzde 50 ile yüzde 500 kâr ederek satıyorlar. Reel faiz sının getirmek lazım. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Korkmaz, konuşmanızı tamamlayın. Buyurun. ESFENDER KORKMAZ (Devamla) - Teşekkürler. Bankaların iştiraklerine sınır getirmek lazım. Bankalar yalnızca bankacılık yapmalı, iştiraklerine sınır getirmek lazım. Bankaların yabancıya satışına sınır getirmek lazım. Bugün yüzde 40'a çıktı bankalardaki yabancı payı. Türkiye her sene dışarıya kâr transfer ediyor. Düşünün ki, biz "2002 ile 2009 arasında faiz ve kâr transferi 32 milyar dolar oldu." diyoruz, Sayın Bakan diyor ki "72 milyar dolar oldu," Değerli arkadaşlar, bu, kan kaybetmek demektir, Türkiye'nin çalışıp kazanıp yabancıya kâr transferi sağlaması demektir. Mutlaka buna sınır getirelim. Offshore bankacılığını şeffaf kurallara bağlayalım veya tamamıyla kaldıralım, aksi hâlde Türkiye kan kaybetmeye devam edecektir. Bu çözümleri umarım Hükümet dikkate alacaktır. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Korkmaz. Gündem dışı konuşmalara Devlet Bakanı Sayın Cevdet Yılmaz cevap vereceklerdir. Buyurun efendim. DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; saygıdeğer milletvekillerimizin gündem dışı yaptıklan konuşmalara cevap vermek üzere huzurlarınızdayım. Bu vesileyle hepinize saygılarımı sunuyorum. -29-