Question Tevrat ve İncil'in tahrif olduğunu biliyoruz. Bazı hadisler uyarınca da İslam ümmetinin başına gelecek olaylar aynı geçmiş ümmetlerin başına gelmiş olaylar gibi olacaktır. Acaba bu konu, Kur'an-ı Kerim'de tahrifin meydana geldiğine dair bir delil teşkil eder mi? Answer: Bazıları bu hadislerin haber-i vahit (mütevatir olmayan hadis) olduğu görüşündedirler. Eğer bu iddia kanıtlanırsa o hadisler ne ilmi ve ne de ameli olarak bir önem teşkil etmezler. Bu itikadi ve inançsal konuların önem ve hassasiyetinden dolayıdır. Evet, eğer haber-i vahit fıkhı bir konuya yönelik olursa hüccettir. Ancak, bahis konusu olan konu, yani Kur'an-ı Kerim'in tahrif olması veya olmaması en önemli itikadi konulardandır. Çünkü İslam'ın temelinin bekasının değer ve itibarı bu konuya bağlıdır. Bu rivayetlerdeki tek ortak içerik; "İsrail oğullarının yaptığı bütün işleri sizler de yapacaksınız." cümlesidir. Bu, kısıtlama kabul eden genel bir ifadedir. Kur'an-ı Kerim'in tahrif olmaktan müstesna olduğu yönünde kısıtlama getirilmektedir. Allah, Tevrat ve İncil'i tahrif olmaktan koruyacağına dair bir garanti vermemiştir. Bundan dolayı genelin kısıtlanması veya mutlak olanın sınırlanmasıyla, artık bu rivayetlerin geneline dayanarak Kur'an-ı Kerim'in tahrif olduğu görüşüne dayanılamaz. Bu rivayetler Peygamber (s.a.a)'in vefatından yıllar sonra meydana gelecek olaylara yöneliktir. Gerçekte bunlar gelecekte vuku bulacak fitne ve olayları açıklamaktadırlar. Şu rivayetin örneğinde olduğu gibi: "Yahudiler yetmiş bir fırkaya, Hıristiyanlar yetmiş iki fırkaya ve benim ümmetim de yetmiş üç fırkaya bölünecektir." Bu, böyle bir ayrılığın Peygamber (s.a.a)'in vefatından hemen sonra meydana geleceği anlamına gelmemektedir. Bundan dolayı Allame Meclisi, İslam ümmeti ve geçmiş ümmetlerin başına gelen ortak olayları İslam ümmetinin bölüneceği ve birkaç fırkaya ayrılacağı yönündeki rivayetler bölümünde getirmiştir. İddia edildiği şekle göre Kur'an-ı Kerim'in tahrifinin, Peygamber (s.a.a)'in vefatından hemen sonra ve halifeler döneminde gerçekleşmesi gerekirdi. Elbette önceki cevap göz önünde bulundurularak gelecekte de Kur'an-ı Kerim'de hiçbir şekilde tahrif vuku bulmayacaktır. Ayetullah Hui, bu konuyla ilgili sağlam bir delile sahiptir: "Geçmiş ümmetlerin başına gelen birçok olay İslam ümmetinin başına gelmemiştir. İsrail oğullarının buzağıya tapmaları ve kırk yıl çöllerde başıboş dolaşmaları, Firavun ve yaranlarının boğulması, Hz. Süleyman (a.s)'ın cinleri ve insanları içine alan kapsamlı krallığı, Hz. İsa (a.s)'nın göğe çıkması, Hz. Harun (a.s)'un, Hz. Musa (a.s)'nın halifesi olduğu halde Hz. Musa (a.s)'dan önce ölmesi, Hz. Musa (a.s)'nın mucizeleri, Hz. İsa (a.s)'nın babasız olarak dünyaya gelmesi, bazılarının maymun ve domuz şeklinde mesh olmaları ve benzeri birçok olay bunlara örnektir. Bu delil, ümmetler arasındaki benzerliklerin kapsamlı olmadığının en sağlam delilidir. Öyleyse benzerlik bazı yönlerden kastedilmektedir. Bundan dolayı, bu ümmette vuku bulan tahrif hakkında şunu söylemek yeterlidir: İslam ümmeti her ne kadar onun zahirini korumuş olsalar da Kur'an-ı Kerim'in sınırlarından dışarı çıkmamışlardır. (Neticede de Kur'an-ı Kerim'de manevi tahrif meydana gelmiştir.)(1) Bunların dışında, hadislerin doğruluğunun belirlenmesi için onların Kur'an-ı Kerim'e sunulması gerektiği yönündeki rivayetler uyarınca da, bu hadislerin Kur'an-ı Kerim'e sunulmaları gerekmektedir. Kur'an-ı Kerim şöyle buyurmaktadır: "Şüphesiz o Zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz."(2) Ve batılı kendisinden reddetme hususunda da şöyle buyurmaktadır: "Şüphesiz o, çok değerli ve sağlam bir kitaptır. Ona ne önünden ve ne de ardından batıl gelemez (ve nüfuz edemez.)(3) Kur'an-ı Kerim'de bulunan diğer başka ayetler de tahrifin vuku bulması olayını reddetmiştir. Bu ayetlerde Allah, Kur'an-ı Kerim'in tahriften uzak olduğunu garantilemiştir. Hâlbuki Tevrat ve İncil için böyle bir garanti vermemiştir. Düşünce Esintisi, Ayetullah Cevadi AmuliRefrence: 1- El-Beyan, s. 221. 2- ﺍِﻧَّﺎ ﻧَﺤْﻦُ ﻧَﺰَّﻟْﻨَﺎ ﺍﻟﺬِّﮐْﺮَ ﻭَﺍِﻧَّﺎ ﻟَﻪُ ﻟَﺤَﺎﻓِﻈُﻮﻥ Hicr Suresi, 9. ayet 3-ﻭَﺍِﻧَّﻪُ ﻟَﮑِﺘَﺎﺏٌ ﻋَﺰﻳﺰٌ ﻟَﺎ ﻳَﺎْﺗﻴﻪِ ﺍﻟْﺒَﺎﻃِﻞُ ﻣِﻦْ ﺑَﻴْﻦِ ﻳَﺪَﻳْﻪِ ﻭَﻟَﺎ ﻣِﻦْ ﺧَﻠْﻔِﻪ Fussilet Suresi, 41 - 42. ayet -----------------------------Kaynak: www. Ahlulbaytportal.com Sunulan cevaplar zorunlu olarak Ehl-i Beyt (a.s) Kurultayı’nın görüşünü yansıtmamaktadır