İçindekiler

advertisement
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
İçindekiler TÜRKİYE GÜNDEMİ .................................................................................................................................. 3 Engellemeyi başaramadılar ................................................................................................................ 3 Şantaj kozlarını ellerinden aldık ......................................................................................................... 4 Sümeyye Erdoğan'ın korumaları değişti ............................................................................................. 5 Onur gecesiydi .................................................................................................................................... 6 Kirli ortaklar ........................................................................................................................................ 6 Cumhuriyet’ten yargıya kıyak konut yalanı ........................................................................................ 8 Şah Fırat'ı engellemek için bakın neler yapmışlar .............................................................................. 8 Davutoğlu'ndan 'basın geçin' talimatı ................................................................................................ 9 Hakan Fidan sahaya indi ................................................................................................................... 11 Başbakan Davutoğlu Macaristan'da ................................................................................................. 11 AFRİKA GÜNDEMİ .................................................................................................................................. 11 Boko Haram bir Afrika sorununa dönüşüyor! .................................................................................. 11 1,6 milyon Kenyalı açlık riskiyle karşı karşıya ................................................................................... 14 Liberya Sierra Leone sınırını açtı ....................................................................................................... 14 Batı’dan Boko Haram’a karşı Afrikalı askerlere eğitim ..................................................................... 14 Kenya Anayasa Mahkemesi iç güvenlik kanununun maddelerini iptal etti ...................................... 15 El Şebab: Müslümanlar AVM'lere saldırsın ....................................................................................... 15 AMERİKA – İNGİLTERE GÜNDEMİ .......................................................................................................... 16 Türkiye demokrasisi polis devleti yolunda ....................................................................................... 16 Times'tan THY eleştirisi .................................................................................................................... 18 İran: Netanyahu'nun nükleer bomba iddiasına Mossad katılmadı ................................................... 18 BMGK'da Rus -­‐ Amerikan Atışması ................................................................................................... 19 ABD İç Güvenlik Bakanlığı'nda Bütçe Krizi ........................................................................................ 19 Büyükelçi Çevik: Türkiye Uluslararası Haklarını Kullandı .................................................................. 19 İran'la Nükleer Görüşmelerde İlerleme ............................................................................................ 20 ASYA -­‐ PASİFİK GÜNDEMİ ...................................................................................................................... 20 Afganistan Taliban ile barış görüşmelerine başlıyor ......................................................................... 20 Fukuşima'dan yeni nükleer sızıntı .................................................................................................... 21 Azeri muhalif liderin kızına hapis cezası ........................................................................................... 22 Sovyetler Çeçenleri de vatanlarından sürmüştü .............................................................................. 22 Endonezya yabancı uyruklu idam mahkumlarını affetmedi ............................................................. 25 1 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Eski Kazak diplomat hapishanede intihar etti .................................................................................. 26 Çin altın piyasası dünya birinciliğini koruyor .................................................................................... 27 Krala hakarete hapis cezası .............................................................................................................. 27 Maldivler'in eski lideri yerde sürüklenerek mahkemeye götürüldü ................................................. 28 AVRUPA GÜNDEMİ ................................................................................................................................ 28 İlk oy 8 Mayıs’ta ............................................................................................................................... 28 Propaganda yasağı tartışması büyüyor ............................................................................................ 30 Davayı durdurun ............................................................................................................................... 31 Aşırı sağ şarkılarla coşuyor ............................................................................................................... 31 Kürşat yaşam savaşını kaybetti ......................................................................................................... 31 Lüks düşkünü piskoposun sarayı ne olacak? .................................................................................... 32 Fransa’dan Suriye yasağı .................................................................................................................. 33 Bosna Hersek AB yolunda ................................................................................................................. 33 Eski bakan otel odası temizliyor ....................................................................................................... 34 Londra’da 'Küresel Hukuk Zirvesi'nde konuşacak ............................................................................. 34 Cameron: 'Sorgulanmadan seyahat edilmemeli' .............................................................................. 35 Fransa’da Müslümanlardan Musevi Konseyi’ne tepki ...................................................................... 35 Atina′ya ırkçı şiddet uyarısı ............................................................................................................ 36 Paris'te Ukrayna krizine çözüm aranıyor .......................................................................................... 36 Berlin'de koalisyon zirvesi ................................................................................................................ 37 ORTADOĞU GÜNDEMİ ........................................................................................................................... 37 Lübnan'da şimdi de hükümet krizi kapıda ........................................................................................ 37 Barzani petrolün kontrolünü bırakmayacak ..................................................................................... 38 Mısırlı aktivist Ala Abdul Fettah’a 5 yıl hapis .................................................................................... 39 ABD: Filistin Terör Saldırıları Yaptı, Zarar Görenlere Para Ödeyecek ............................................... 40 Suriye Haber Ajansı: Lazkiye'de Bir Türk Roket Uzmanı Öldürüldü .................................................. 40 Mısır eski başbakanı ile içişleri bakanı beraat etti ............................................................................ 40 Tobruk hükümetinin kararı tüm Libya'yı bağlamıyor ....................................................................... 41 2 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
TÜRKİYE GÜNDEMİ Engellemeyi başaramadılar YENİ ŞAFAK Şah Fırat Operasyonu için Ankara’nın bir ay önce düğmeye bastığı, ancak ‘derin’ güçlerin operasyonu durdurmak için kanlı eylem planları yaptığı ortaya çıktı. Özellikle Suruç-­‐Kobani-­‐PKK denklemi içinde yerel halk ve devlet birbirine düşecek, operasyonun önüne ‘psikolojik’ engeller konularak Türkiye Ortadoğu’nun en karanlık kuyularına çekilecekti. Anacak başarılı operasyon ile plan bozuldu.Ankara’nın operasyon kararı üzerine önce Şanlıurfa MİT Bölge Başkanlığı alt yapı çalışmalarını başlattı. MİT’in ilgili daire başkanları bölgeye geldi. İlk aşamada bölgedeki aşiret liderleri ve PYD ile görüşmeler gerçekleştirildi. Operasyonun için uygun koşulların oluştuğuna dair mesajın 10 Şubat’ta Ankara’ya ulaşmasıyla birlikte daha önce çalışmalarını başlatan Türk Silahlı Kuvvetleri 10 Şubat itibariyle operasyon için çalışmalarına hız verdi. 11 Şubat itibariyle ilgili yerel birimler ve mülki amirler de operasyon hazırlığı için çalışmalarına başladı.Askerlerin tahliyesi ve Süleyman Şah’ın iki süvarisine ait naaşların Türkiye’ye getirilmesi olabildiğince gizli tutulmaya çalışıldı, operasyon sır gibi saklandı. Sınırlı bilgiye sahip yerel yöneticiler dahi operasyonun sadece askeri değişimden ibaret olacağını düşünüyorlardı. Bu nedenle gizli tutulan operasyonun ayrıntıları mülki amir ve güvenlik birimlerinin üst düzey yöneticilerine, operasyona dört gün kala ulaştı.Operasyonun yapılacağı büyük bir gizlilik içinde tutulmasına rağmen operasyondan haberdar olan derin güçler devreye girdi. 13 ve 14 Şubat günleri operasyonun merkez üssü Suruç’u kan gölüne çevirmek için bombalı eylem hazırlığı başlatıldı. TSK’nın sır operasyonunun merkez üssü Şanlıurfa’nın Suruç ilçesi olarak belirlendi. Kobani’ye komşu olan bu ilçe aynı zamanda operasyon için Kobani’ye giden tüm askeri lojistiğin geçtiği hattını oluşturuyor. Operasyondan birkaç gün önce Suruç’ta yaşanan hareketlilikse Operasyonun derin güçlerce sabote edilmeye çalışıldığını ortaya çıktı. 13 Şubat günü Suruç’taki polis kontrol noktasında patlayan bir bomba sonucunda bir polis ve iki sivil vatandaş ağır yaralandı. Güvenlik güçleri ve istihbarat birimleri aynı gün Şanlıurfa merkez ve Suruç’ta bütün dinlemeleri aktif hale getirerek olayın faillerini çözmeye çalışırken daha büyük bir patlama hazırlıklarının yapıldığı bilgisine ulaştı. 14 Şubat 2015’te saat 18:00 sularında Suruç’un Dikili Mahallesi Kanal sokakta bir düğün salonunun hemen arkasına park edilmiş 21 UA 158 plakalı aracın yüklü miktarda TNT patlayıcı madde ile doldurulduğu tespit edildi. Yapılan balistik incelemede araçta bulunan TNT patlayıcısının araca 500 metre mesafedeki bütün canlılar üzerinde tahribat yaratacağı tespit edildi. Patlayıcı yüklü araç, istihbarat bilgisinin gelişinden sonra iki saat süren aramalar neticesinde bulundu. Olayın akabinde istihbarat çalışmalarını yoğunlaştıran Şanlıurfa güvenlik birimleri aracın bulunmasından bir gün sonra da el yapımı bombalar buldu.Olayda yakalanan dört kişinin PKK ile bağlantılı olduğu 3 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
düşünüldü. Teyit çalışmaları devam ederken Ankara ve Şanlıurfa’daki güvenlik birimleri “180 bin Kobanili Kürde ev sahipliği yapmış olan Suruç’ta PKK neden böyle bir eylem yapsın?” sorusunu sormaya başladı.Bölgedeki Kürt kanaat önderleri ise PKK’nın bu patlama ve bombalı eylemleri herhangi bir şekilde üstlenmediğine dikkat çekerek Şah Fırat operasyonu öncesinde aşiretler ve silahlı gruplarla görüşme trafiğinin başlamasıyla beraber bu eylemlerin başladığını; temel amacın TSK’nın düzenlediği bu operasyonu engellemek olduğunu görüşünü dile getirdi. Şantaj kozlarını ellerinden aldık YENİ ŞAFAK Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda geçici köy korucularından oluşan heyeti kabul eden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Şah Fırat operasyonu nedeniyle operasyona katılan ve destek verenleri kutladı. Erdoğan, Süleyman Şah Türbesi’nin, ecdadın ve tarihin emaneti olduğunu, bu emanetin titizlikle korunduğunu, türbenin yerinin daha önce baraj inşaatları nedeniyle iki defa değiştirildiğini, Şah Fırat operasyonu ile üçüncü değişimin yapıldığını kaydetti. Bu kez de olağanüstü güvenlik şartları nedeniyle türbenin daha güvenli bir yere, nakli kuburla aktarıldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:“Operasyonun gerekçesi güçlüdür, icrası da başarıyla yürütülmüştür. Bu asla bir geri çekilme, ecdadımızın ve tarihimizin emanetinden vazgeçme değildir. Yapılan iş, sadece türbeyi korumakla görevli olan askerlerimizin can güvenliğini tehlikeye atmamak için başvurduğumuz geçici bir yol ve geçici bir taşıma işlemidir. Türkiye bu taşıma işlemiyle anlaşmalardan kaynaklanan hiçbir hakkından vazgeçmiş, feragat etmiş değildir. Yine aynı şekilde toprağımız Suriye sınırları içerisinde mevcuttur ve askerlerimiz tarafından koruma altına alınmıştır.” Türbenin ve içindeki emanetlerin manevi değerlerine uygun şekilde muhafazasının çok önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Bu taşınma işlemiyle Süleyman Şah Türbesi’ni ve oradaki askerlerimizi bize karşı adeta bir şantaj aracı gibi kullanmak isteyenlerin oyunları da bozulmuş oluyor. Biz bu oyunları bozarken, içerideki bir takım çevrelerin çok ağır ifadelerle kendi devletine, kendi hükümetlerine ithamlar yöneltmeleri çok üzücüdür, çok düşündürücüdür. Bilhassa muhalefet partilerinin bu konuda Esed rejimiyle aynı çizgiye gelmiş olmaları esef vericidir” dedi.Türbenin yine Suriye topraklarında, sınıra 200 metre mesafedeki Eşme Köyü’ne taşındığını anımsatan ve Türk bayrağının artık Eşme bölgesinde dalgalandığını ifade eden Erdoğan, “Türkiye, bu tür operasyonları geçmişte de defalarca yapmıştır. Süleyman Şah Türbesi’nin nakline tepki gösterenlerin, Musul Başkonsolosluğumuzun basılması olayında gösterdikleri tepkileri de çok iyi biliyoruz. Olay bir haftalık, bir aylık değil. Aylardır bunun çalışmalarını, ilgili birimlerimiz, Silahlı Kuvvetlerimiz hep beraber yaptık. Plan gayet irade altında yürütüldü. Saat geldi, an geldi ve yapılmak suretiyle de bu netice alındı” diye 4 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
konuştu.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Süleyman Şah Türbesi Komutanı Binbaşı Oğuzhan Şimşek’i telefonla arayarak bir süre görüştü. Erdoğan’ın operasyon hakkında bilgi aldığı öğrenildi.Erdoğan, “Bundan hep birlikte gurur duymamız gerekir. Bu operasyonla ilgili olumsuz bir hava oluşturmak isteyenlerin, Türkiye’nin ve milletimizin menfaatlerini korumak gibi bir düşünceleri asla yoktur. Milli meselelerden siyasi sonuç devşirmek isteyenlere milletimiz bugüne kadar prim vermemiştir. Bu meselede de vermeyecektir” dedi. Erdoğan, konuşmasını, “Bu vesileyle 9 Mart’ta, Cumhurbaşkanlığı Sarayımızda Bakanlar Kurulumuzu bir kez daha toplayacağımızı da ifade etmek istiyorum. Hükümetimizle kapsamlı değerlendirmeler yapacak, hazırlıkları gözden geçireceğiz” diyerek tamamladı. Öte yandan Başbakan Davutoğlu da Macaristan’a hareketinden önce 9 Mart’taki toplantı ile ilgili açıklama yaptı. Davutoğlu, “Yakın bir istişareyle zamanlaması ve muhtevasını her zaman paylaştık. İlkinde de paylaşmıştık, bizden habersiz bir adımın söz konusu olmuş değil” dedi. Sümeyye Erdoğan'ın korumaları değişti YENİ ŞAFAK Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'a yönelik suikast yazışmalarından sonra Erdoğan'ın çevresinde bir dizi güvenlik önlemi alındığı öğrenildi. Erdoğan'ın "tedbirlerimizi aldık" diyerek gönderme yaptığı o önlemlere göre Sümeyye Erdoğan'ın etrafındaki korumaların tamamı değişti. Ekibe özel harekâtçı polisler eklendi. Benzer önlemler ailenin diğer üyeleri için de uygulandı. Paralel yapının sosyal medyadaki operasyon hesabı "Fuatavni" ile CHP'li Umut Oran arasında geçtiği iddia edilen ve gündeme bomba gibi düşen yazışmalar Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nı harekete geçirdi. Gazetelere yansıyan o yazışmaların tespit edildiği ilk andan itibaren Saray'a haber verildiği öğrenildi. Güvenlik bürokrasisi tarafından bilgilendirilen Cumhurbaşkanlığı ekibi, konuyu masaya yatırdı. Yazışmalarda geçen, Fuatavni'nin kullandığı "Korumalardan bir tane adamımız var" sözleri öncelikli olarak ele alındı. Risk nedeni ile, paralel yapının Sümeyye Erdoğan'ın koruması olan adamı tespit edilmeye çalışılmadan tüm korumalar değiştirildi. Değiştirmeye paralel olarak da, örgütün kontrolündeki polisin deşifre edilmesi için çalışmalar başlatıldı.Sabah'ın haberine göre, Sümeyye Erdoğan'ın güvenlik önlemleri için yapılan bir değişiklik de koruma ekibine Özel Harekâtçı polislerden takviye yapılması oldu. Suikast için görevlendirilen kişinin tespiti ve anında önlem alınması için bu alanda tecrübe sahibi özel harekâtçı polisler Erdoğan'ın korumasında görev aldı. Benzer önlemler ailenin diğer fertleri için uygulamaya konuldu. Suikast düşünecek kadar gözü kararmış örgüt elemanlarının deşifre edilmesi, Erdoğan ve ailesinin etrafına sızmaması için izlenen yöntemin yeniden değerlendirilmesi ve bu alandaki zafiyetin tespit edilmesi kararı alındı. 5 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Onur gecesiydi YENİ ŞAFAK Ankara’da AK Parti İl, İl Teşkilat, İl Seçim İşleri ve İl Seçim Koordinasyon Merkezi Başkanları Eğitim Toplantısı’nda konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, başarıyla gerçekleştirilen Şah Fırat operasyonunu değerlendirdi:Bizim için cumartesiyi pazara bağlayan gece, bir onur gecesiydi. Ama pazar günü muhalefetin bu konuda yaptığı yorumlar, onlar açısından tarihe bir kara leke olarak geçecek niteliktedir. Maalesef muhalefet takdir etmek yerine, yine Türkiye’nin yükselişinden rahatsız olan bazı dış aktörler ve Suriye rejimiyle birilikte aynı dili kullanma cihetine gittiler. Uluslararası hukukun koruması ve vatan toprağının tesciliyeti anlamında iki operasyon aynı anda yapılarak, daha önce taşınmış olan vatan toprağı, bu kez Suriye’nin Eşme Köyü civarında daha büyük ölçekte bir toprak kontrol altına alınarak bir tepeye intikal ettirildi. Suriye topraklarında iki ayrı bölgede, iki ayrı Türk bayrağı dalgalanmaya başladı.Nerede bizim mirasımızı temsil eden tek bir taş parçası olsa dahi sahip çıkmak boynumuzun borcudur. Buna da sahip çıktık. Vatandaşlarına sahip çıkan kudretli bir devletin varlığını dünyaya gösterdik. Ateş çemberinin içinden aldık ve çıkardık. Ama gelin görün ki Osmanlıca’ya yabancı dil muamelesi yapan CHP, bir anda Osmanlı’nın ecdadı adına konuşmaya kalkıyor. O senin haddin değil Kılıçdaroğlu, o mirasa sahip çıkmak bizim gücümüz, bizim haddimiz.İktidarı döneminde Orhun Anıtları’na sahip çıkmayan Sayın Bahçeli, ecdat toprağının terkinden bahsediyor. Biz hiçbir toprağı terk etmedik. Daha da tahkim edilmiş şekilde, Bayrağımız Suriye topraklarında ebediyete kadar Süleyman Şah’ın kutsal mekanında dalgalanmaya devam edecektir. Kirli ortaklar YENİ ŞAFAK Dünyanın en büyük istihbarat servislerinin gizli operasyonlarını, etik dışı ve gerçekleri örtbas eden faaliyetlerini kanıtlayan belgeler gün ışığına çıkarılıyor. “Casusluk Hattı” dosyasıyla yüzlerce belgeyi yayımlayacağını açıklayan Al Jazeera’nin haberine göre, belgeleri sızan gizli servisler arasında İsrail’in Mossad’ı, İngiltere’nin MI6’sı, Rusya’nın FSB’si, Avustralya istihbaratı ASIO ile tarihindeki en büyük casusluk ifşaatıyla karşı karşıya olan ve Amerikan istihbaratı CIA ile işbirliği gün yüzüne çıkan Güney Afrika gizli servisi SSA bulunuyor.Belgeler dünyanın birçok noktasında 2006’dan Aralık 2014’e kadar gerçekleşen operasyonel sırları içeriyor. Bunlar arasında Mossad’ın İran’ın nükleer programı hakkındaki gerçek değerlendirmesi, bir Afrika Birliği lideri için planlanan suikast ve MI6’in bir Kuzey 6 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Kore ajanını görevlendirme operasyonu da var. Kanalın haberine göre, İngiliz The Guardian gazetesiyle birlikte yayımlanacak belgelerdeki kişi isimleri güvenlik gerekçesiyle gizlenecek. “Casusluk Hattı” dosyası ile kapalı kapılar ardında yapılan anlaşmalar, gizli paravan şirketler, “utanç verici” güvenlik zaafları ve casusluğun gizli dünyasının deşifre edileceği belirtiliyor.NSA skandalını dünyaya duyuran Edward Snowden’ın deşifre ettiği elektronik sinyal istihbaratı için “SIGINT” kelimesi kullanılırken, “Casusluk Hattı” sayfasını açan Al Jazeera ise, insan odaklı istihbarattan yola çıkarak son ifşaat için “HUMINT” (human intelligence) nitelendirmesinde bulundu. Kanala göre, gizli servisler arasında bireylere yönelik tebliğler, “iz sürme talebi” ya da telefon numaralarını da içeriyor. Örneğin Güney Afrika’daki Cezayir Büyükelçiliği kaynaklı bir yazışmada pratikteki endişeler öne çıkıyor. Bu belgede, caddeye “park etmek yasak” yazısının konulması isteniyor. İngiliz ve Amerikan elçiliklerinin bu “ayrıcalıkla” eğlendikleri ve bu isteğin Cezayir’e kadar genişletilmesini konuştukları anlatılıyor.Al Jazeera’nin duyurduğu “Casusluk Hattı” dosyasında öne çıkan kısımlar şöyle:-­‐ İsrail gizli servisi Mossad, müttefiklerine, İran’ın nükleer silah üretme aşamasında olmadığını söyledi. Ancak Mossad’ın verdiği bu bilginin üzerinden bir ay geçmedi ki İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, kendi istihbarat servisinin tam aksine “İran’ın bir yıl içinde nükleer silah üretebileceğini” iddia etti.-­‐ Amerikan istihbaratı CIA, Washington yönetiminin Hamas’ı ‘terörist organizasyon’ olarak sınıflandırmasına rağmen Filistinli örgüt ile doğrudan temas kurmaya çalıştı.-­‐ İngiliz MI6, Güney Afrika’dan Kuzey Koreli bir yetkilinin görevlendirilmesi için uğraştı. Güney Afrika ve Etiyopya ajanları, Afrikalı bir lidere yönelik bir suikast girişiminin bertaraf edilmesi için birlikte çalıştı.-­‐ Güney Afrika yönetimi, ırkçı apartheid rejiminin sona ermesinin ardından güvenlik servislerini yenilemek için adeta boğuştu. Bu sırada korunmasız halde olan ülke, yabancı ajanların cirit attığı bir yere dönüştü ve ABD’nin “terörle savaş” politakasıyla bağlantılı uyarıların adresi haline geldi.-­‐ 11 Eylül saldırılarını takip eden süreçte Güney Afrikalı ajanlar, El Kaide ile ilgili talep yığınlarına maruz kaldı. Ancak kendi istihbarat kurumlarının topladığı veriler ise, bu tarz gruplardan doğrudan bir tehdidin çok az olabileceğini söylüyordu. Güney Afrika’da en büyük şiddet tehdidi, içerideki aşırı sağ gruplardan geliyordu.-­‐ Güney Afrika’nın İran’a odaklanmasına sebep olarak da diğer ülkelerin baskısı gösteriliyor.Wikileaks’in ardından ABD’yi sarsan bir diğer skandal ise eski CIA ve NSA çalışanı Edward Snowden’ın Washington’ın başını ağrıtan gizli istihbarat bilgilerini sızdırmasıyla yaşandı. Ulusal Güvenlik Dairesi (NSA) tarafından yürütülen küresel izleme aletlerinin işletme detaylarını, “Beş Göz” ortaklarını ve birçok ticari ve uluslararası ortaklığı deşifre eden Snowden’ın gizli belgeleri ifşa etmesi, ABD tarihindeki en önemli sızıntı olarak nitelendirildi. 5 Haziran 2013’te başlayan süreç, PRISM, XKeyscore ve Tempora gibi internet izleme programlarının yanı sıra ABD ve Avrupa arasındaki telefon ve internet verileri alışverişini de ortaya çıkardı. ABD’de bazı kesimlerin “hain”, bazılarının ise "kahraman" ilan ettiği Snowden, şu an Rusya’da geçici sığınma altında yaşıyor.Julian Assange önderliğindeki Wikileaks, ABD Dışişleri Bakanlığı ve dünya genelindeki Amerikan büyükelçilikleri arasındaki ayrıntılı yazışmalardan oluşan 250 binden 7 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
fazla gizli belgenin yanısıra Irak Savaşı ile ilgili 391 bin, Afganistan işgaliyle ilgili Pentagon’a ait 77 bin belgeyi ifşa etti. Site, belgeleri beş gazetenin (El País, Le Monde, Der Spiegel, The Guardian ile The New York Times) desteğiyle dağıttı ve ilk 220 diplomatik belge 28 Kasım 2010 tarihinde yayımlandı. Diplomatik yazışmaların yaklaşık 100 bini “hizmete özel” (confidential), 15 bini “gizli” (secret) olarak sınıflandırılırken, “çok gizli” (top secret) sıfatını taşıyan hiçbir belge yayımlanmadı. Belgelerin çoğu, ABD ile Ortadoğu ülkeleri arasındaki diplomatik ilişkilere dayanıyordu. Cumhuriyet’ten yargıya kıyak konut yalanı YENİ ŞAFAK İstanbul Başsavcısı Hadi Salihoğlu, Cumhuriyet’in “Başakşehir’de Lüks Konutlar Yargı’da Birlik Platformu üyelerine indirim ile gitti” başlıklı haberine isyan etmiş indirim ve konutun şahsına özel tahsis edildiği algısı yaratılmaya çalışıldığını bildirerek rakamlarla iddiaları çürütmüştü. 600 dairenin Adalet Bakanlığı-­‐Emlak Konut Gayrimenkul A.Ş. anlaşmasıyla kura ile sahiplerine verildiği belirlendi. Dairelerin satış fiyatının düşük olduğu bilgisi de asparagas çıktı. Dairelerin SPK’dan lisanslı değerleme firmasınca tespit edilen satış değeri ile fiyatlandırıldığı açıklandı. Daha önce benzer 8 kampanya düzenlendiği de belirlendi. Cumhuriyet’in sadece 8-­‐10 daire verilmiş gibi kamuoyuna lanse ettiği Ayazma Emlak Konutları projesinde 709 yargı mensubunun başvuru yaptığı 600’üne daire çıktığı belirlendi.Daire sahibi olan isimler arasında Zekeriya Öz ile Dubai tatiline gittiği anlaşılınca İstanbul Başsavcı Vekilliği görevinden alınan A.G de bulunuyor. Diğer bir isim ise İstanbul Başsavcı Vekilliği’nden düz savcı olarak başka bir adliyeye gönderilen A.C... Daire çıkan hakim savcılar arasında YARSAV’ın yanı sıra 12 Ekim’deki HSYK seçimlerinde paralel yapının desteklediği adaylara oy verdiği bilinen yargı mensupları var. Şah Fırat'ı engellemek için bakın neler yapmışlar STAR Şah Fırat Operasyonu için Ankara’nın bir ay önce düğmeye bastığı, ancak ‘derin’ güçlerin operasyonu durdurmak için kanlı eylem planları yaptığı ortaya çıktı. Özellikle Suruç-­‐Kobani-­‐PKK denklemi içinde yerel halk ve devlet birbirine düşecek, operasyonun önüne ‘psikolojik’ engeller konularak Türkiye Ortadoğu’nun en karanlık kuyularına çekilecekti. Ancak başarılı operasyon ile plan bozuldu.Ankara’nın operasyon kararı üzerine önce Şanlıurfa MİT Bölge Başkanlığı alt yapı çalışmalarını başlattı. MİT’in ilgili daire başkanları bölgeye geldi. İlk aşamada bölgedeki aşiret liderleri ve PYD ile görüşmeler 8 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
gerçekleştirildi. Operasyonun için uygun koşulların oluştuğuna dair mesajın 10 Şubat’ta Ankara’ya ulaşmasıyla birlikte daha önce çalışmalarını başlatan Türk Silahlı Kuvvetleri 10 Şubat itibariyle operasyon için çalışmalarına hız verdi. 11 Şubat itibariyle ilgili yerel birimler ve mülki amirler de operasyon hazırlığı için çalışmalarına başladı.Askerlerin tahliyesi ve Süleyman Şah’ın iki süvarisine ait naaşların Türkiye’ye getirilmesi olabildiğince gizli tutulmaya çalışıldı, operasyon sır gibi saklandı. Sınırlı bilgiye sahip yerel yöneticiler dahi operasyonun sadece askeri değişimden ibaret olacağını düşünüyorlardı. Bu nedenle gizli tutulan operasyonun ayrıntıları mülki amir ve güvenlik birimlerinin üst düzey yöneticilerine, operasyona dört gün kala ulaştı.Operasyonun yapılacağı büyük bir gizlilik içinde tutulmasına rağmen operasyondan haberdar olan derin güçler devreye girdi. 13 ve 14 Şubat günleri operasyonun merkez üssü Suruç’u kan gölüne çevirmek için bombalı eylem hazırlığı başlatıldı. TSK’nın sır operasyonunun merkez üssü Şanlıurfa’nın Suruç ilçesi olarak belirlendi. Kobani’ye komşu olan bu ilçe aynı zamanda operasyon için Kobani’ye giden tüm askeri lojistiğin geçtiği hattını oluşturuyor. Operasyondan birkaç gün önce Suruç’ta yaşanan hareketlilikse Operasyonun derin güçlerce sabote edilmeye çalışıldığını ortaya çıktı.13 Şubat günü Suruç’taki polis kontrol noktasında patlayan bir bomba sonucunda bir polis ve iki sivil vatandaş ağır yaralandı. Güvenlik güçleri ve istihbarat birimleri aynı gün Şanlıurfa merkez ve Suruç’ta bütün dinlemeleri aktif hale getirerek olayın faillerini çözmeye çalışırken daha büyük bir patlama hazırlıklarının yapıldığı bilgisine ulaştı. 14 Şubat 2015’te saat 18:00 sularında Suruç’un Dikili Mahallesi Kanal sokakta bir düğün salonunun hemen arkasına park edilmiş 21 UA 158 plakalı aracın yüklü miktarda TNT patlayıcı madde ile doldurulduğu tespit edildi.Yapılan balistik incelemede araçta bulunan TNT patlayıcısının araca 500 metre mesafedeki bütün canlılar üzerinde tahribat yaratacağı tespit edildi. Patlayıcı yüklü araç, istihbarat bilgisinin gelişinden sonra iki saat süren aramalar neticesinde bulundu. Olayın akabinde istihbarat çalışmalarını yoğunlaştıran Şanlıurfa güvenlik birimleri aracın bulunmasından bir gün sonra da el yapımı bombalar buldu.Olayda yakalanan dört kişinin PKK ile bağlantılı olduğu düşünüldü. Teyit çalışmaları devam ederken Ankara ve Şanlıurfa’daki güvenlik birimleri “180 bin Kobanili Kürde ev sahipliği yapmış olan Suruç’ta PKK neden böyle bir eylem yapsın?” sorusunu sormaya başladı.Bölgedeki Kürt kanaat önderleri ise PKK’nın bu patlama ve bombalı eylemleri herhangi bir şekilde üstlenmediğine dikkat çekerek Şah Fırat operasyonu öncesinde aşiretler ve silahlı gruplarla görüşme trafiğinin başlamasıyla beraber bu eylemlerin başladığını; temel amacın TSK’nın düzenlediği bu operasyonu engellemek olduğunu görüşünü dile getirdi. Davutoğlu'ndan 'basın geçin' talimatı STAR 9 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Türkiye’nin Suriye’deki toprağı Süleyman Şah Türbesi’nin yerini değiştirerek, eski yapıyı yok ettiği operasyona yönelik tartışmalar sürerken, çarpıcı detaylar ortaya çıkmaya başladı. HDP ve PYD’den gelen operasyonun birlikte gerçekleştirildiğine yönelik açıklamalara karşılık, hükümet, bilgi verilmesi gereken bütün ilgililere sadece bilgi verildiğini, kimseden yardım ve onay istenmediğini ifade ediyor.Operasyonla ilgili bilgi sahibi olduklarını söyleyen isimlerden Kobani Kantonu Başbakanı Salih Müslim’in, operasyonun yapıldığı akşam Başbakanlık’la temasa geçerek, askerin ve zırhlı araçların Kobani merkezinden geçmesi konusunda kanton yönetiminin toplanarak karar alması gerektiğini ilettiği, buna karşılık operasyonun sürdürüldüğü ifade edildi. Konunun aktarıldığı Davutoğlu’nun da, “basın geçin” ifadesini kullandığı ve bunun üzerine operasyonun sürdürüldüğü belirtildi.Hükümetin yaptığı açıklamalara karşılık, muhalefetin ise Türkiye’nin topraklarının terk edildiği ve türbenin yerinin değiştirilmesinin korunmasıyla aynı anlama gelmediği yönündeki eleştirileri sürüyor. Başbakanlık Kamu Diplomasi Koordinatörlüğü ise önceki gün operasyonu gerektiren nedenler konusunda dikkat çekici bir bilgilendirme yaptı. Bilgilendirmede, son ikmalin Haziran 2014’te yapıldığı türbe konusunda bugüne kadar sayısız toplantı ve görüşmenin gerçekleştirildiği ve çok sayıda formülün tartışıldığı ifade edildi. Dışişleri Bakanlığı’nda bir kriz masasının dahi kurulduğuna dikkat çekilen bilgilendirmede, Dışişleri Bakanlığı’nda yapılan kozmik toplantıların bile yasadışı dinlendiğine, Türkiye’yi savaşa sokmak isteyenlerin riskli ortamı istismar etme çabalarının arttığına, inisiyatifin Türkiye’de kalması için gerekli kararların alındığına dikkat çekildi.Kararın alınması sürecinde ise son 1 yıldır türbeyle ilgili yapılan tüm analizlerin masaya yatırıldığı ifade edildi. Kobani’de yenilerek çekilen, türbe etrafında da gerilemek zorunda kalan IŞİD’in son dönemde Türkiye’yi suçlayıcı açıklamalarının arttığı, sahadaki IŞİD militanlarının da Türkiye’yi başta Kobani olmak üzere çeşitli konularda suçladığı, bunun türbeyle ilgili riskleri yükselttiği değerlendirildi. IŞİD’in Türkiye’ye karşı savaş açmasının, “imkansız” olarak değerlendirilmesine karşılık, olası bir kaos ortamına türbenin hedef alınabileceği, Türk askerlerinden birinin esir düşmesi ve yakılarak öldürülen Ürdünlü pilota yapılan muameleye maruz kalması halinde savaşa girilmesi gerektiği tartışıldı. Bu değerlendirmeler sonunda operasyon kararının verildiği ve masadaki seçeneklerden “türbenin nakli” seçeneğinin kararlaştırıldığı kaydedildi. Türbenin etrafında yoğun asker ve silahla güvenlik duvarı oluşturulması düşüncesinin ise aynı gerekçelerle kabul görmediği ifade edildi.Kulislerde, ABD ve koalisyon ülkeleriyle, Irak, PYD ve peşmergenin, IŞİD’i bölgeden temizleyerek, Musul’dan çıkarmak için geniş çaplı bir askeri harekâta başlayacağı, bu nedenle türbenin de risk faktörü oluşturmaması için taşındığı iddiası da konuşuluyor. Kaynaklar, bölgede bu çapta bir operasyon olmasa da askeri hareketliliğin ve çatışma ortamının arttığını, IŞİD’in buna karşı eylemlerde bulunması ihtimalinin de karar alınırken değerlendirildiğini vurguladı. 10 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Hakan Fidan sahaya indi TÜRKİYE AK Parti Ankara milletvekili aday adayı, Hakan Fidan dün öğle saatlerinde AK Parti Ankara İl Başkanlığı'nı ziyaret etti. İl Başkanlığına, çok sayıda partilinin “Türkiye seninle gurur duyuyor” ve “Ankara seninle gurur duyuyor” sloganları eşliğinde giren Hakan Fidan, AK Parti Ankara İl Başkanı Mustafa Nedim Yamalı ile yaklaşık yarım saat görüştü. Basına kapalı olarak gerçekleşen görüşmede seçim çalışmalarının ele alındığı bildirildi. Hakan Fidan, gazetecilere açıklama yapmadan İl Başkanlığı'ndan ayrıldı. Başbakan Davutoğlu Macaristan'da TÜRKİYE Başbakan Davutoğlu'nu, Budapeşte Havalimanı'nda, Türkiye'nin Budapeşte Büyükelçisi Şakir Fakılı ile Macar yetkililer karşıladı.Davutoğlu ile Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay ve Genel Başkan Danışmanı Ali Sarıkaya da Macaristan'a geldi. AFRİKA GÜNDEMİ Boko Haram bir Afrika sorununa dönüşüyor! Dünya Bülteni Boko Haram, başta Nijerya ve Kamerun olmak üzere Nijer ve Çad'da da saldırılarını devam ettirirken öte yandan örgüte karşı ittifakta genişliyor. Son Afrika Birliği zirvesinde Boko Haram'la etkin bir şekilde mücadele etmek için kararlar alındı. Bu kararların başında Boko Haram'ın sadece bölge ülkeleri için değil tüm Afrika için bir tehdit olduğunun altının çizilmesiydi. Zirvenin arkasından Benin, Çad, Nijerya, Kamerun ve Nijer arasında ortak 7500 askerden oluşacak bir ortak operasyon gücü oluşturulmaya başlandı. Nijer ve Çad Boko Haram'a karşı sınır ötesi operasyonlara destek vermeye başladılar. 11 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Aslında 5 yıldır Boko Haram'a karşı bir araya gelemeyen bir ülkelerin zirveden sonra manidar bir şekilde ortak bir operasyon gücü oluşturmaları sadece terör olayları ile açıklanamaz. Özellikle Çad Gölünün stratejik önemi ve Nijer'deki uranyum yataklarının bu koalisyonla ilişkisi olduğu inancındayım. Çad kendisine karşı herhangi bir Boko Haram tehdidi olmadığı halde-­‐en azından şimdilik-­‐ koalisyonun en önemli askeri partneri olurken Çad'ı bir bakıma Boko haram saldırılarına karşı da açık hale getirdi. Nitekim son günlerde Boko Haram, Çad ve Nijer'de de saldırılar gerçekleştirdi ve onlarca sivil hayatını kaybetti. Boko Haram'a karşı gönüllü savaşmak isteyen ülkelerin başında Güney Afrika'nın da gelmesi dikkat çekiciydi. Güney Afrika Devlet Başkanı Zuma'nın Boko Haram'a karşı bölge ülkeleri isterse askeri yardımda bulunabileceklerini açıklaması, "Güney Afrika bu işin ne kadar arkasında?" sorusunu beraberinde getirdi. Daha önce Güney Afrika'dan Nijerya'ya savaşmak ve Nijerya askerlerini eğitmek üzre 100 yakın eski Güney Afrikalı asker gitmişti. Güney Afrika Savunma Savunma Bakanı Nosiviwe Mapisa-­‐Ngakula askerlerin gittiğini doğrulayarak bunları kendilerinin göndermediğini ülkeye geri döndüklerinde tutuklanacaklarını ifade etti. Nijerya'ya giden bu askerlerin son bir senedir Boko Haram'a karşı savaştıkları, Nijerya ordusunu eğittikleri iddia ediliyor. Bu askerler Savunma Bakanının ifade ettiği gibi para karşılığında savaşan eski askerler olup içlerinde apartheid döneminin siyahlara yaptıkları katliamlarla tanınanlar da var. Güney Afrika hükümeti askerleri kendilerini gönderdiklerini yalanlamasına rağmen Nijerya'dan henüz resmi bir açıklama gelmedi. Bu iddianın bir bakıma doğru olma olasılığı da söz konusu. Daha önce bir çok eski Güney Afrikalı asker Kongo, Somali, Burundi ve Uganda da savaştıkları iddia edilmişti. City Press gazetesine konuşan bir Güney Afrikalı askeri yetkili Boko Haram'a karşı Nijerya ordusunu eğitmek için gidenlerin eski askerler olmayıp halihazırda Güney Afrika ordusu içerisinde uzmanlardan oluşan bir ekip olduğunu iddia etti. Eğer askeri yetkilinin iddiası doğru ise Güney Afrika yönetimi yasalara aykırı davranarak Nijerya ya asker göndermiş meclis ve kamuoyundan gizlenerek bir suç işlenmiştir. Güney Afrika'nın dış politikasında şeffaflık söz konusu iken bu girişimin Başkanın talimatı ile mi olduğu yoksa ordu içerisindeki bir grubun kendi insiyatifi ile mi olduğu açıklanmalıdır. Güney Afrika politikacıları henüz bu tartışmaları meclise taşımadılar hala Güney Afrika basını ve politikacılar. geçen Perşembe akşamı Başkan Zuma'nın ulusa sesleniş konuşması öncesi muhalefet partisi EFF'nin polis zoruyla çıkarılmasını konuşuyor. Güney Afrika'nın Nijerya ya asker göndermesi sadece bölgesel bir refleks te değil. Güney Afrika'da yaşayan bir milyona yakın Nijeryalı var. Bunların çoğu uyuşturucu, hırsızlık, cinayet gibi suçlarla suçlanmakta. Güney Afrika Boko Haram bahanesi ile ülkeye göç etmiş yüz binlerce Nijeryalıyı da sınır 12 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
dışı etmenin yolu açılmış olur. Mandela'nın söylediği" Güney Afrika, bütün Afrikalıların özgür vatanıdır" sözü böylelikle tarihe karışmış olur. Boko Haram'a karşı sadece Güney Afrika değil orta Afrika ülkelerinden Kongo Cumhuriyeti, Gabon, Orta Afrika Cumhuriyeti, Ekvator Ginesi, Burundi, Angola, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Kamerun gibi ülkelerin devlet başkanları ve temsilcileri Kamerun'un başkenti Yaounde de bir araya gelerek Boko Haram'a karşı alınacak yeni önlemleri tartıştılar. Bu zirve bir bakıma önemli bir zirveydi. çünkü Orta Afrika ülkeleri de Boko Haram olayından kendilerine rol çıkarmak istemelerinden göstergesiydi. Bu ülkelerin hiç birinde Boko Haram tehdidi bulunmamasına rağmen Boko Haram'ı ülkeleri için tehdit olarak görmeleri sadece Çad havzası ülkelere dayanışma mesajı verme amacı taşımıyordu. Bir bakıma Boko Haram bahanesi ile Afrika'da yeni düşman oluşturulmaya çalışılıyor. Bu düşman tabiiki bölge ülkelerdeki Müslümanların varlığı. Boko Haram'ın da bu oyunun bir parçası olduğunu söylemeye gerek yok. O da sivilleri öldürerek, camileri, pazar yerlerini bombalayarak üzerine düşen rolü zaten yapıyor. Batı Afrika'dan Doğu Afrika'ya, kuzey Afrika'dan Güney Afrika'ya uzanan bir terör hattı kuruluyor. Bu terör hattında Müslümanlar şiddet ve istikrarsızlığın baş sorumlusu olarak gösterilmek istenilerek Boko Haram, DAİŞ, eş Şebab bahanesi ile islamifobi oluşturulmak istenmekte. Nijerya Devlet Başkanı Goodluck Jonathan'ın bir Amerikan gazetesine Boko Haram'a karşı ABD'den asker istemesi, ABD'nin ise şimdilik "Nijerya ya asker göndermek gibi bir planımız yok" demecini de bu bağlamda okumak gerekli. ABD şimdilik Nijerya'ya asker göndermeyi düşünmese de 28 Mart'ta yapılacak seçimlerden sonra Nijerya'ya asker gönderme Beyaz Sarayın sürekli masasında olacaktır. Nijerya Devlet Başkanının Amerika'dan basın yoluyla asker göndermesini istemesi Nijerya'nın siyasi tarihinde bir dönüm noktasıdır. 2014' Nisanında 200'den fazla kız öğrencinin Şibok'ta kaçırılmasından sonra ABD, Nijerya ya asker gönderme teklifinde bulunmuş Nijerya yönetimi " bu bizim iç sorunumuz" diyerek reddetmişti. Aslında Nijerya açısından geçen seneden bu yana değişen fazla bir şey yok. Fakat Çad gölü havzasının tehlikeye girmesi bölge ülkelerinden çok küresel güçleri tedirgin etmekte ve başta Nijerya olmak üzere bölge yönetimleri Boko Haram sorununun bir Afrika sorununa dönüştürerek kendi iktidarlarını kalıcı kılmak için dış güçleri bu kez gönüllü olarak bölgeye davet etmek istemekteler. Boko Haram Nijerya ya ait bir sorundur, Afrika'nın sorunu değil. Önce Kamerun bu gerçeği göz ardı ederek Boko Haram'ı ülkesine taşıdı şimdi ise Çad ve Nijer. Yarın başka Afrika ülkeleri de olacak. Boko Haram bahanesi ile Müslümanlar Afrika'da dövülmeye devam edilecek, hakları ellerinden alınacak, terör bahanesi ile hem terör grupların hem de bölgesel ve küresel güçlerin saldırısına maruz 13 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
kalacaklardır. Orta Afrika'da olduğu gibi sivil, masum Müslüman halklar bedel ödemeye devam edecekler ve biz de bunları her zaman olduğu gibi seyretmekle yetineceğiz. 1,6 milyon Kenyalı açlık riskiyle karşı karşıya Dünya Bülteni Planlama Bakanı Ann Waiguru, ülkenin kuzeyinde ve kuzeydoğusundaki kırsal kesimlerde yağış miktarının normalden çok az olması nedeniyle su ve otlakların tükendiğini, bir çok hayvanın öldüğünü belirtti. Waiguru, 26 Ocak-­‐6 Şubat tarihleri arasında yapılan araştırmaya göre en az 1,6 milyon Kenyalının açlık tehdidi altında olduğunu, önümüzdeki 6 ayda acil gıda yardımına ihtiyaç duyacaklarını söyledi. Bakan Waiguru, hükumetin ülkenin 16 bölgesinde acil eylem planı kapsamında yaklaşık 3 milyon dolarlık bir kuraklık fonunu harekete geçireceklerini ifade etti. Kuraklıktan etkilenen diğer bölgelerden talep gelmesi durumunda yeni fonların da kullanıma alınacağını dile getiren Waiguru, Dünya Gıda Programı'yla kuraklıktan etkilenen 13 bölgedeki 691 bin 800 kişiye gıda ve fon sağlamaya devam edeceklerini kaydetti. Liberya Sierra Leone sınırını açtı Euronews Liberya Batı Afrika’yı sarsan Ebola salgınıyla mücadele kapsamında kapattığı Sierra Leone sınırını aylar sonra açtı. Bu arada Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) salgından etkilenen bölgelerdeki gıda krizi riskinin Ebola’dan daha “ölümcül” olabileceğini belirtti. Batı’dan Boko Haram’a karşı Afrikalı askerlere eğitim Euronews Batılı ülkeler terör örgütü Boko Haram ile mücadele için Afrikalı askerleri eğitiyor. Amerikalı, Belçikalı, İngiliz ve Kanadalı uzmanlar örgüte yönelik yürütülen anti terör operasyonu kapsamında yüzlerce askere eğitim veriyor. 14 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Özellikle Nijerya’da etkili olan Boko Haram Çad, Nijer, Kamerun ve Benin’i de tehdit ediyor. Bu arada, Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, Afrika turu kapsamında Çad ve Kamerun’un ardından son olarak Nijer’i ziyaret etti. Fabius, Fransa’nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi olarak terör örgütü Boko Haram ile mücadelede Afrika Birliği’nin taleplerine tam destek verdiğini söyledi. Kenya Anayasa Mahkemesi iç güvenlik kanununun maddelerini iptal etti CHA Kenya Anayasa Mahkemesi, geçtiğimiz yılın sonlarında kabul edilen anti-­‐terör kanununun bazı maddelerini iptal etti. Mahkeme, medyayı kısıtlayan ve göçmen sayısına sınırlama getiren toplam sekiz maddeyi anayasaya aykırı buldu. Öte yandan mahkeme, kanunda terör şüphesiyle gözaltına alınma süresini 90 günden 360 güne çıkaran maddeye dokunmadı. Muhalefet koalisyonu ve insan hakları grupları, kanunu aceleyle çıkarıldığı ve temel insan haklarına aykırı olduğu gerekçesiyle eleştiriyor. Devlet Başkanı Uhuru Kenyatta, El Kaide’nin ülkesinde gerçekleştirdiği terör eylemlerini engellemek amacıyla kanunu 19 Aralık’ta imzalamıştı. El Şebab: Müslümanlar AVM'lere saldırsın Sputnik Somali'deki Kaide ile bağlantılı El Şebab örgütü, yayınladığı yeni bir video kaydı ile Batı'daki Müslümanlara çağrıda bulundu. Örgüt, Batı'daki Müslümanlardan ABD, İngiltere, Kanada ve Fransa'da alışverişin yoğun olduğu AVM gibi yerlere saldırılar düzenlemelerini istedi. Videoda, İngiliz aksanı ile konuşan ancak Somali kökenli olduğu sanılan maskeli bir militan tehdidi dile getirdi. Örgüt, İngiltere'deki Müslümanları Londra'da alışverişin kalbi olan Oxford Street Bulvarı'na ve iki alışveriş merkezine saldırmaya çağırdı. YAHUDİLERİN SAHİP OLDUĞU YERLER 15 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
El Şebab ayrıca aralarında sahipleri Yahudi olan ABD, Kanada ve Fransa'daki alışveriş merkezlerine de saldırı çağrısında bulundu. 2013'TEKİ WESTGATE SALDIRISINA ATIF El Şebab 2013'te Kenya'nın başkenti Nairobi'de Westgate alışveriş merkezini hedef almıştı. Videoda da, 67 kişinin hayatını kaybettiği bu saldırıya atıf yapıldı. Videoda konuşan maskeli militan, "Westgate sadece başlangıçtı. Ya bu tip bir saldırı Minnesota'daki Mall of America'da gerçekleşse? Ya da Kanada'daki West Edmonton Mall veya Londra'daki Oxford Street'te?" ifadelerini kullandı. AVM'LERİN ADI AÇIKÇA VERİLDİ Video kaydında, saldırı düzenlenmesi istenen AVM'lerin adlarının ‘Minnesota'daki Mall of America' ya da ‘Kanada'daki West Edmonton Mall' olarak açıkça anılması da dikkat çekti. Ayrıca Minnesota’da, Mall of America’nın bulunduğu bölgenin, Somalili mültecilerin yoğun olarak yaşadığı bir yer olması da söz konusu AVM'lerin 'özellikle seçildiğini' düşündürdü. ABD, HALKI UYARDI El Şebab'ın tehdidin ardından bu AVM'lerde güvenlik önlemleri arttırılırken, ABD İç Güvenlik Bakanı Jeh Johnson'dan halka dikkatli olma çağrısı geldi. El Şebab'ın tehdidini ciddiye aldıklarını belirten Johnson, bu yeni video kaydının terörizmde yeni bir aşamayı gösterdiğini vurguladı. Johnson, "Bundan sonra terör örgütlerinin çağrısıyla bireysel saldırılarda artış görülebilir" ifadelerini kullandı. AMERİKA – İNGİLTERE GÜNDEMİ Türkiye demokrasisi polis devleti yolunda Financial Times Gazetenin bugünkü sayısında yer alan iki başyazısından biri Meclis gündemine gelen iç güvenlik paketi vesilesi ile Türkiye'de Erdoğan yönetiminin otoriterleşmesi üzerine. "Erdoğan'ın iktidara sarılışı ülkenin küresel saygınlığını azaltıyor" diyen gazetenin baş yazısında, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'yi kendi etrafında inşa ettiği otoriter bir devlete 16 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
dönüştürürken, çok az itidal gösteriyor... Eğer daha da ileri gitmesine izin verilirse, Türkiye artık bir demokraside olması gereken temel standartlara sahip olmayacak" ifadeleri yer alıyor. "2011'den bu yana Erdoğan'ın Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) kişisel özgürlükleri kısıtlamak için o kadar çok şey yaptı ki, bir kısıtlamayı diğerinden ayırmak imkânsız hale geldi" diyen gazete, iç güvenlik paketinin içeriğinden bahsederek paketin endişe verici olduğunu söylüyor. Ancak Financial Times, paketin içeriğine ilaveten, genel seçimlerden sadece birkaç ay önce gündeme gelmesine dikkat çekerek, zamanlamasının da endişe verici olduğunu yazıyor. Gazete Erdoğan'ın başkanlık sistemini getirecek bir anayasa değişikliği için gereken meclis çoğunluğunu arzu ettiğini saklamadığını söyleyerek, şöyle devam ediyor: "Seçimler yaklaşırken geçmişte liderliğini sarsmış olan gösterileri yıldırmak için, kamu düzeni üzerinde bir kısıtlama olsun istiyor." Erdoğan'ı giderek daha fazla Rusya lideri Vladimir Putin'e benzemekle eleştiren gazete "Erdoğan'ın otoriterliği, Türkiye'ye birkaç açıdan zarar veriyor. Bölgedeki diğer ülkelerin makul bir şekilde özeneceği bir demokrasi olarak saygınlığını zayıflatıyor" diyor. Financial Times, Erdoğan'ın otoriterleşmesinin Türkiye'nin uluslararası alandaki yerine de zarar verdiğini söyleyerek daha önce bölgede stratejik bir oyuncu olan Türkiye'nin dış siyasetinin şu anda Erdoğan'ın kişisel heveslerine göre yönetildiğini yazıyor. Gazete Erdoğan'ın özellikle Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütüne karşı mücadele konusunda ikna olmamış göründüğünü söylüyor. Gazete Cumhurbaşkanı'nın otoriter çizgisinin ülkenin uzun vadeli ekonomik beklentilerine de zarar vereceğini yazıyor ve örnek olarak Erdoğan'ın Merkez Bankası'na yönelik "tekrar eden saldırılarının" sadece siyasi risk beklentisini artıracağını söylüyor. Financial Times yazısını "Türkiye oyun dışı kalamayacak kadar stratejik olarak büyük bir ülke. Ama Erdoğan'ın yönetiminde uluslararası rolü azalıyor, ekonomik beklentileri belirsizleşiyor ve canlı nüfusu Erdoğan'ın gölgesi altında kalıyor" şeklinde bitiriyor. İngiltere Basını Dünyaca ünlü astrofizikçi Stephan Hawking'in hayatını konu alan filmde motor nöron hastası Hawking'i başarı ile canlandıran aktörün yaşam öyküsü ve Oscar töreninden fotoğrafları gazetelerde yer alıyor. Bunun dışında öne çıkan haberler arasında iki eski dışişleri bakanı hakkında siyasi nüfuzlarını kullanarak etik olmayan bir şekilde büyük miktarlarda paralar kazandıklarına dair iddialar yer almaya devam ediyor. Başbakan David Cameron'ın Malcom Rifkind hakkında disiplin soruşturması talimatı vermesi ve İşçi Partisi lideri Ed Miliband'ın Jack Straw'un bir dahaki dönem aday gösterilmeyeceğini açıklaması Times gazetesinin manşetinde yer alıyor. 17 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Times'tan THY eleştirisi Times Gazetenin öne çıkan bir haberi, Türk Hava Yolları uçağı ile Türkiye'ye gelerek, buradan Suriye'ye geçmek isteyen 15 ve 16 yaşlarındaki üç kız öğrenci olayında, THY'nin sorumluluklarını yerine getirmediği eleştirisi. Gazete, daha önce İngiliz havayolları British Airways uçağı ile Türkiye'ye giderek buradan Suriye'ye geçmek isteyen bir kızın, havayolları görevlilerinin şüphelenerek polisi uyarması sonucunda, aprondaki uçaktan alınmasını örnek göstererek, THY'nin gereken özeni göstermediği eleştirisini yapıyor. Gazete, kızlarla aynı okulda okuyan dördüncü bir kız öğrencinin de, Aralık ayında yine THY uçağı ile Türkiye'ye ve oradan Suriye'ye geçtiğini yazıyor. Telegraph ise aynı konuda hakkındaki haberinde, Türkiye'ye tek başına gitmek isteyen genç yolcuların, sorgulanabileceğini yazmış. Üç arkadaşın Suriye'ye gittiği tahminlerinin ardından Başbakan David Cameron, havayolu şirketleri ile beraber, yalnız başına Türkiye'ye uçmak isteyen Britanya vatandaşı gençler için yeni önlemler alınabileceğini söylüyor. İran: Netanyahu'nun nükleer bomba iddiasına Mossad katılmadı Guardian Gazeteye göre, bazı istihbarat servislerinden sızan birtakım belgeler, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun 2012 yılında tüm dünyaya İran'ın sadece bir yıl içinde nükleer silah üretecek kapasiteye sahip olduğunu açıklamasının, kendi istihbarat servisinin sağladığı bilgilerle çelişki halinde olduğunu ortaya koydu. Gazetenin manşetinde yer alan habere göre, yüzlerce dosya ve istihbarat notunun ortaya koyduğu bilgilere göre, İsrail istihbarat servisi Güney Afrika ile Netanyahu'nun konuşmasından birkaç hafta sonra paylaştığı gizli bir notta, İran'ın "Silah üretecek nükleer etkinlik içinde olmadığını" bildiriyor. Hemen hemen hepsi "son derece gizli" damgası taşıyan istihbarat belgeleri 2006 yılından geçen yılın Aralık ayına kadar olan dönemi kapsıyor. Al Jazeera'nin araştırma birimine sızan belgeler Guardian gazetesi ile de paylaşıldı. Medyaya sızan belgelerle ilgili haber, Netanyahu'nun 3 Mart'ta ABD Kongresi'nde yapacağı konuşmadan hemen önce geldi. ABD ile en büyük müttefiklerinden İsrail arasındaki gerilim 3 Mart tarihi yaklaşırken artıyor, diyen Guardian, Beyaz Saray'ın Netanyahu'nun yapması beklenen sert konuşmanın İran ve dünyanın altı büyük gücü arasında süren nükleer görüşmelerine zarar vermesinden korktuğunu söylüyor. 18 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
BMGK'da Rus -­‐ Amerikan Atışması TURKISHNY Rusya ve ABD, BM Güvenlik Konseyi'nde düzenlenen toplantıda, birbirlerini tek yanlı davranarak politikalarını diğer ülkelere dayatma ve BM Anlaşması'nı ihlal etmekle suçladı.BM Güvenlik Konseyi, Çin'in öncülüğünde BM'nin 70. yılında "Uluslararası barış ve güvenliğin sürdürülmesi: Tarihten yansımalar" konulu toplantı gerçekleştirdi.Toplantıda konuşan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, isim vermeden ABD'yi suçlayarak, bu ülkenin Irak'ı işgali, Suriye'nin bombalanması ve Libya'nın istikrarsızlaştırılması eylemleriyle BM Anlaşması'nı çiğnediğini savundu.Tüm bu eylemlerin ABD'nin tek taraflı politikalarının sonucu olduğunu iddia eden Lavrov, "Bu, küresel ilişkileri domine etme, herkese ve her yere hakim olma, askeri gücü tek yanlı olarak kendi çıkarları için kullanma çabasıdır" dedi.ABD'yi başka ülkelere baskı yaparak Washington'ın politikalarını savunmaya zorlama ve rejim değişikliği için uğraşma ile de suçlayan Lavrov, "Tek yanlı güç kullanma Ortadoğu ve Kuzey Afrika'yı istikrarsızlık ve kaosa sürüklemiştir. Bunun neticesinde de bölgede aşırıkçıların yerleşmesine uygun zemin oluşmuştur" diye konuştu. ABD İç Güvenlik Bakanlığı'nda Bütçe Krizi TURKISHNY ABD Başkanı Barack Obama, ABD İç Güvenlik Bakanlığına ayrılan finansmanın, kongreden ek kaynak çıkmaması halinde bu ay sonunda tükenecek olmasına ilişkin, "Ulusal güvenliğimizi siyasete alet edemeyiz" dedi. Geçen yılın aralık ayında onaylanan 2015 mali yılı bütçesi, ABD İç Güvenlik Bakanlığına sadece şubat sonuna kadar finansman sağladı. Eğer, ABD Kongresi, bakanlığa bu hafta içinde ek kaynak göndermezse, yüz binin üstünde federal güvenlik görevlisi ya işten uzaklaştırılacak ya da maaş almadan çalışmak zorunda kalacak.Bu çalışanlar arasında sınır ve havaalanı polisleri de yer alırken, krizin terör saldırılarının arttığı bir döneme denk gelmesi, ülkede güvenliğe yönelik endişeleri tetikledi. Kongrede çoğunluğa sahip olan Cumhuriyetçiler ise bakanlığın finansman sorununu Obama'nın ülkedeki 5 milyona yakın kaçak göçmene yasal statü sağlayacak Göçmenlik Reformu'ndan geri adım atması için bir koz olarak kullanıyor. Büyükelçi Çevik: Türkiye Uluslararası Haklarını Kullandı TURKISHNY 19 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Çevik, "Türkiye uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullanarak Süleyman Şah Operasyonu'nu gerçekleştirdi" dedi. Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Halit Çevik, Türkiye'nin uluslararası anlaşmalar ve uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullanarak Süleyman Şah Operasyonu'nu gerçekleştirdiğini söyledi.Çevik, BM Güvenlik Konseyi'nde düzenlenen "Uluslararası Barış ve Güvenliğin Sürdürülmesi: Tarihten Yansımalar" konulu toplantıda yaptığı konuşmada, Süleyman Şah Operasyonu'na ilişkin bilgi verdi.Kendisinden önce konuşan Suriye Büyükelçisi'nin Türkiye'ye yönelik iddialarını ve operasyon nedeniyle Türkiye'yi suçlamasını kabul etmediğini dile getiren Çevik, bu iddiaların "mesnetsiz" olduğunu vurguladı. İran'la Nükleer Görüşmelerde İlerleme AMERİKA’NIN SESİ Amerika ve İran Tahran’ın nükleer programıyla ilgili görüşmelerde bazı ilerlemeler sağlandığını ancak anlaşma için kat edilecek daha çok yol olduğunu bildirdi. Taraflar, Amerika Dışişleri Bakanı John Kerry ve İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevat Zarif arasında Cenevre’de sürdürülen görüşmeleri “ciddi, yararlı ve yapıcı” olarak tanımladı. Görüşmelere iki bakanın yanı sıra İran Atom Enerjisi Kurumu başkanı Ali Ekber Salihi ile Amerika Enerji Bakanı Ernest Moniz de katılıyor.Amerikalı ve İranlı yetkililer geçtiğimiz Cuma gününden beri anlaşmaya engel oluşturan bazı teknik sorunların çözülmesi için çalışıyor. Taraflar 24 Mart’a kadar nihai anlaşmaya temel oluşturacak bir çerçeve belge hazırlamayı hedefliyor. 1 Temmuz’a kadar nihai anlaşma sağlanırsa İran nükleer programının barışçı olduğunu garanti etmiş olacak ve İran’a uygulanan uluslararası ekonomik yaptırımları kaldırılacak. Görüşmelerin bundan sonraki turunun yine Cenevre’de gelecek Pazartesi günü yapılacağı açıklandı. ASYA -­‐ PASİFİK GÜNDEMİ Afganistan Taliban ile barış görüşmelerine başlıyor Dünya Bülteni Afganistan İcra Heyeti Başkanı Abdullah Abdullah, Taliban ile barış görüşmelerine yakın zamanda başlayacağını söyledi. Afganistan Bakanlar Konseyi'ne konuşan Abdullah, Taliban ile barış görüşmelerin ülkenin milli çıkarlarına göre yürütüleceğini kaydetti. 20 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Abdullah, "Halkımız, barış görüşmelerinin başlayacağından, yerinden ve gelişmelerinden haberdar olacak. Bu görüşmelerde milli çıkarlarımız esas olacak. Barış halkımızın isteği ama barış için geçen yıllarda elde edilen gelişmeler kurban olmayacak" dedi. Barış görüşmelerinin başlamasının Afgan halkı için iyi bir haber olduğunu vurgulayan Abdullah, "Pakistan, Afgan militanlarına, hükümet ile barış görüşmelerine başlamasını ve bundan başka hiçbir çarenin olmadığını söylemiş. Afganistan’da barış sağlanması konusunda Pakistan’ın yeni görüşüyle, ülkemizde barışın sağlanacağını umut ediyorum” ifadelerini kullandı. Afganistan Devlet Başkanı Muhammed Eşref Gani, önceki gün Taliban ile barış görüşmelerinin doğru bir şekilde ilerlediğini belirterek, bu konuyla ilgili daha fazla bilgi veremeyeceğini söylemişti. Afganistan hükümeti, geçen yıllarda da defalarca Taliban ile barış görüşmelerine başlamak için çaba sarf etmiş, bu kapsamda Barış Konseyi kurulmasına karşın bir sonuca ulaşılamamıştı. Afgan yetkililer, Pakistan’ın Afgan Talibanı’na destek vereceğini öne sürerek, ülkede barış sağlanmasının Pakistan elinde olduğunu iddia ederken, Pakistan hep bu iddiaları reddetmişti. İlk kez geçen hafta Pakistan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rahil Şerif, Afganistan’da barışın sağlanması için hükümeti destekleyeceğini belirterek, "Afganistan’ın düşmanı Pakistan’ın da düşmanıdır" ifadesini kullanmıştı. Fukuşima'dan yeni nükleer sızıntı Dünya Bülteni Japonya’da 2011 depreminde zarar gören Fukuşima Nükleer santralinden Atlas Okyanusu'na radyoaktif madde sızıntısı olduğu bildirildi. Rus Interfax ajansının bildirdiğine göre daha önce hasar gören Japonya’nın kuzeyindeki Fukuşima nükleer santralinden yeniden radyoaktif madde sızıntısı olduğu tespit edildi. Santral operatörlerine göre sızıntı neticesinde oluşan radyoaktivite seviyesi normalden 70 seviye daha yüksek. Nükleer enerji santrallerin çalışmasını kontrol eden TEPCO, merkezi atık suları inceledikten sonra Fukuşima santralinde yeni hasar olmadığını açıkladı. Buna rağmen santralden denize su akışı Pazar günü saat 10.00 itibariyle durduruldu. 21 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Fukuşima santrali Mart 2011 depreminin ardından oluşan tsunami neticesinde ciddi şekilde hasar görmüştü. Azeri muhalif liderin kızına hapis cezası Dünya Bülteni Azerbaycan'da, muhalefetteki Demokratik Güçler Ulusal Konseyi lideri Cemil Hasanlı’nın kızı Günel Hasanlı’ya bir trafik kazasına karıştığı gerekçesiyle 1,5 yıl hapis cezası verildi. Hasanlı ailesi kararın siyasi olduğunu öne sürerek itiraz edeceklerini açıkladı. Olayla ilgili "Kafkas Knut" ajansına konuşan Cemil Hasanlı davanın göstermelik olduğunu savundu. Hasanlı’ya göre hükümet yetkilileri kızını 2013 yılındaki seçimlerde cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde hükümete yönelik eleştirileri nedeniyle takip ediyor. 19 Eylül 2014’te Günel Hasanlı çocuklarını okuldan alarak arabasıyla eve dönerken evin girişinde yaşlı bir kadın arabanın önünde yere düşmüş ve birçok kişi de buna tanık olmuştu. Kadın hastaneye kaldırışmış ve herhangi bir sorun yaşanmamıştı. Buna rağmen mahkeme Günel Hasanli’ya trafik kazasında adam yaralama suçundan 1,5 yıl hapis cezası verdi. Cezanın uygulanması sanık avukatlarının Temyiz Mahkemesi'ne itiraz etmesine kadar ertelendi. Günel Hasanlı’ya yurt dışına çıkış yasağı konuldu. Cemil Hasanlı, kazanın mağduru olan 86 yaşındaki Adel Salimova’nın kızı hakkında hiçbir şikayeti bulunmadığını söyledi. Hasanlı, “Azerbaycan hükümeti ve mahkemeleri babaların siyasi faaliyetleri için onların çocuklarından intikam almaktadır” dedi. Sovyetler Çeçenleri de vatanlarından sürmüştü Dünya Bülteni Sovyetler Birliği rejimi 23 Şubat 1944'te tüm Çeçen ve İnguş halkının Orta Asya'nın bozkırlarına sürgününü başlattı. Kışın ortasında katliamlara ve açlığa maruz bırakıldılar. Tespitlere göre nüfusun yarısı öldü ama öldürülenlerin oranı muhtemelen daha fazla. 1944 yılı Ocak ayının başlarında on binlerce NKVD (Komünist gizli polisi) askeri bu küçük dağlık cumhuriyetlere gelmeye başladı ve neredeyse bölgedeki bütün yerleşim yerlerini yaktı. 23 Şubat Kızıl Ordu Gününde bütün kasaba ve köylerdeki insanlar yerel Sovyet binalarında toplantıya çağırıldı. 22 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Kimse başlarına gelecek felaketten şüphelenmedi ve isteyerek toplandılar. Kızıl Ordu Gününü kutlamak yerine kalabalığa, Hükümet Yönetim Kurulu'nun tüm Çeçen ve İnguş halkının, vatana ihanet ve Almanlarla işbirliği yapma suçlarından dolayı sürülmesini bildiren kararnamesi okundu. Stalin, Litvanyalılara, Tatarlara, Estonlara, Letonlara, Volga Almanlarına, Karaçaylara, Finlilere, Ahıska Tüklerine, Karapapaklara, Romenlere ve Lehlere, hatta Azerilere de uyguladığı tehcirin, sürgünün ve katliamın bir benzerini Çeçen-­‐İnguş halkına uyguladı. Stalin'in, sürekli olarak Moskova'ya boyun eğmeleri isteğine uymayı reddeden Çeçenlerin sürülmeleri için bir bahane olarak kullandığı 'Çeçenlerin Nazilerle işbirliği yaptıkları' iddiasını destekleyen hiçbir kanıt yoktu. Gerçekte Alman ilerlemesi hiçbir zaman Çeçenya topraklarına kadar devam edemedi. Dahası Çeçen askerler II. Dünya Savaşı sırasında kendilerini büyük olaylardan dışında tuttular ve Sovyet ordusundaki oranlara göre oldukça fazla madalya ile ödüllendirildiler. Ama sonunda askerler bile ayrı tutulmadılar. Birliklerinden çıkarıldılar ve direkt olarak Orta Asya'daki sürgün kamplarına gönderildiler. Her şehirde bir sürü Çeçen çocuk, kadın ve adam silah zoruyla Studebaker kamyonlara (savaş sırasında Amerika tarafından müttefiki Rusya'ya ödünç verilen kamyonlar) bindirildi. Kamyonlar, içindeki Çeçenleri, insanların yiyeceği, hatta yeterli elbisesi olmadan hayvan taşınan boş vagonlara doldurulduğu en yakın demiryolu istasyonlarına götürdüler. Uzak dağlık yerleşimlerden köylüler ovalara inmeye zorlandı. Arkada kalanlar ve direnenler vuruldu. Hamile kadınlar, yaşlılar ve taşınması çok çaba gerektiren diğerleri öldürüldü. Bunun gibi olaylardan biri de dağlık Haybah köyünde meydana geldi. Belgelenen bu olayda 700 kadın, çocuk ve yaşlı insan canlı canlı yakıldı. Bunun gibi katliamlar ülkenin her yerinde meydana geldi ve dağlık köyler haftalar sonra kül oldu. Dehşet verici yoğun bir çalışmayla tüm bir millet birkaç gün içinde atalarının topraklarından temizlendi. Gece boyunca Çeçenya ve İnguşetya tamamen boşaltıldı, haritacılara Çeçenler ve İnguşlarla ilgili resmi harita, kayıt ve ansiklopedilerdeki tüm bilgilerin silinmesi talimatı verildi. 29 Şubatta NKVD gizli polisi şefi Lavrentii Beria Stalin'e bir mektup yazdı: "Çeçen ve İnguşların yeniden yerleştirilmelerine yönelik operasyonun sonuçlarını bildiriyorum. 23 Şubatta yeniden yerleştirme yüksek dağlık bölgeler haricinde bölgelerin çoğunda başladı… 91 bin 250 İnguş da dahil olmak üzere 478 bin 479 kişi tahliye edildi ve özel demiryolu trenlerine bindirildi. 180 özel tren dolduruldu, bunlardan 159'u yeni belirlenen yerlere gitti." Neredeyse yarım milyon Çeçen ve İnguş için, soğuk kıştaki karanlık yolculuklarında büyük çileleri daha yeni başlamıştı. Mühürlenen vagonlar ailelerle (adamlar, kadınlar, çocuklar ve yaşlılar) dolduruldu ve dondurucu soğukta, tuvalet yada yıkanacak yer olmadan zor şartlarda yola çıktı. Tıka basa dolu 23 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
vagonlarda tifo salgını Buçenwald ve Auschwitz'de olduğu gibi bir çok kişiyi öldürdü. Çok az yiyecek verilmişti, zayıf ve hasta olanlar açlık ve soğuktan hayatlarını kaybettiler. Çeçen ve İnguşlar yolculuk boyunca, kendilerine vagonlardakilerin düşmanla işbirliği yüzünden cezalandırıldığı söylenilen yerel halkın aşağılamalarına ve kötü muamelelerine maruz kaldılar. İstasyonlardan birinde tanınmış Abhaz eğitimci Dimitri Gulya gerçekten üzüntü veren bir olaya şahitlik etti: " inanılmaz bir manzara: oldukça uzun bir tren. Kafkas dağlılarına benzeyen insanlar tıklım tıklım dolu. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, hepsi doğuda bir yere gönderiliyorlardı. Hepsi son derece üzgün ve kederliydi. bunlar Çeçen ve İnguşlardı ve kendi istekleriyle seyahat etmiyorlardı. Sürülüyorlardı. Anavatana karşı çok ciddi suçlar işlemişlerdi." Vagonlar sık sık cesetler için aranıyorlardı. Ölen akrabalarının cesetlerini İslam'a uygun bir şekilde gömmeyi umut edenler umutsuz bir şekilde yakınlarının cesetlerini saklamaya çalışıyorlardı. Bir kaç hafta süren yolculuktan sonra Çeçenler, günümüzde Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan olarak bildiğimiz yabancı yerlere dağıtıldılar. Yüz binlerce sürgün kişiye barınak ve yiyecek için çok az yardım yapıldı ve çoğu kendi başının çaresine bakmak zorunda kaldı. Moskova Devlet Üniversitesindeki bir tarihçinin 20 yıl sonra yazdığı gibi: " Çeçen ve İnguşlara yapılan en korkunç ve çaresiz darbe, açlık ve tehlikeli hastalıklar yüzünden on binlerce soydaşını gömmek zorunda kaldıkları ilk iki üç senede yapıldı." Sonraki yıllarda binlerce kişi açlık ve zatürre yüzünden hayatını kaybetti. Bu 19. yüzyılın yarısında uzun bir savaş veren ve devamında başlarına büyük bir sürgün felaketi gelen Çeçenlerin gürültülü tarihinde karanlık bir andı. Bir çok aile dağıldı ve bir daha toplanamadı. Sürülenlerin gönderildikleri yer gerçekte mahkumların gönderildiği sürgün yerleriydi. En küçük bir kural ihlali bile hapis yada ağır çalışma ile cezalandırılıyordu. Rejim muhalifi yazar Alexander Soljenitsin, Gulag Takımadaları adlı eserinde Çeçenlerin hayatta kalma isteklerinin devam ettiğini belirtiyor: "Bu şartlarda teslim olmayacak, itaat etmeyecek bir millet yoktu. Hem de sadece birkaç isyancı değil, bütün bir millet direniyordu. Onlar Çeçenlerdi. Tüm yerleştirilenler arasında Çeçenler tek başlarına kuvvet ve cesaretlerinin kırılmadığını gösterdiler. Haince evlerinden sürülmüşlerdi ve o günden sonra hiçbir şeye inanmadılar. Çeçenler asla patronlarını sevindirmeye, onlarla iyi geçinmeye çalışmadılar; davranışları her zaman mağrur ve açık bir şekilde düşmancaydı. Ve sıra dışı olan şey şuydu: herkes onlardan korkuyordu. Kimse onların daha önce yaşadıkları gibi yaşamalarına engel olamadı. Yaşadıkları yeri 30 yıl boyunca yöneten rejim onları kurallarına saygı göstermeye zorlayamadı." 24 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Geride kalan Çeçenler için şartlar Stalin'in öldüğü 1953 senesine kadar sertti. Daha sonra da Çeçenler, ana vatanlarına dönme izni almak için Moskova'ya resmi temsilciler gönderdiler. Çeçenlerin çok az bir kısmı, damlacıklar halinde, çoktan evlerine dönmeye başlamıştı. 1956'da, 20. Parti Kongresinde Sovyet lider Nikita Kruşçev Çeçenlere ve sürülen diğer insanlara yapılan yanlışları kabul etti. Bunun üzerine yetkililerin Çeçenlerin dönüşlerini engellemek için ellerinden geleni yapmalarına rağmen damla bir akıntıya dönüştü ve bazıları akrabalarının kemiklerini, atalarının bulunduğu mezarlıklara gömmek için geri getirdi. Ama hayatları asla 1944'den önceki gibi olamadı. Kötü sürgün hatıraları, açlık, hastalık hep hafızalarında yer aldı. Geri dönebilen Çeçenler ki sayıları 200 binden azdı, evlerinin Rus ve Dağıstanlılara verildiğini gördüler ve geri almak için savaşmak zorunda kaldılar. Çok azı bunu yapabildi. Sürgün, Çeçenler için sadece kişisel bir facia değil, aynı zamanda bütün bir Çeçen milleti için ortak bir felaket idi. Eski dağlık yerleşim yerlerinin bir çoğu harabe haline dönmüş ve yaşanmaz durumdaydı. Bu, Çeçenleri tarihlerinde ilk kez düzlüklerde yaşamaya zorladı. Dahası yaşlı nüfusun büyük kısmının hayatını kaybetmesi, Çeçen dilinin yüzyıllardan beri gelen zenginliğinin bozulmasına sebep oldu ve bu durum Çeçen kültürüne büyük zarar verdi. Yaşadıkları bu feci olayların acı hatıraları ve yakıcı üzüntüsü, Çeçenler tarafından bu gün bile derinden hissediliyor. Endonezya yabancı uyruklu idam mahkumlarını affetmedi Euronews Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo, yabancı uyruklu idam mahkumlarının affedilmesi talebini reddetti. Widodo, “kendi yasalarımızı uygulamak için başka ülkelerin tavsiyelerine ihtiyacımız yok” ifadelerini kullandı. Brezilya, Hollanda ve Fransa hükümetleri Widodo’dan başkalık yetkisini kullanarak mahkumları affetmesini istemişti. Aralarında Avustralya, Brezilya, Hollanda ve Fransız vatandaşlarının da bulunduğu 11 idam mahkumunun infazlarının ertelenmeyeceği açıklandı. Mahkumların birçoğu uyuşturucu ticareti suçlamasıyla hüküm giymişti. 25 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Endonezya, 5 yıl boyunca askıya aldığı idam cezasını, uyuşturucu tacirleriyle mücadele için 2013 yılında yeniden uygulamaya koymuştu. Öte yandan, Avustralyalı iki idam mahkumu için ülkesinde dayanışma etkinliği düzenlendi. Eski Kazak diplomat hapishanede intihar etti Al Jazeera Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in eski damadı ve Kazakistan'ın eski Viyana büyükelçisi Rakhat Aliyev, Avusturya'da tutuklu bulunduğu hapishanede intihar etti. Aliyev, Kazakistan’da "cinayet ve darbeye teşebbüs" suçlarından gıyabında yargılanmış ve Haziran 2014’te 40 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Cinayetten suçlandı Kazakistan bankası Nurbank’ın üst düzey yöneticileri Zholdas Timraliyev ve Aybar Khasenov 31 Ocak 2007 Almatı'da kayboldu. O dönem Nurbank’ın sahibi olan Rakhat Aliyev hakkında "işkence, alıkoyma ve cinayet" suçlamalarıyla soruşturma başlatıldı. Aliyev Şubat 2007’te Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in talimatıyla Viyana Büyükelçisi olarak atanarak ülkeden çıkarıldı. Aliyev Avusturya’daki görevini sürdürürken 2012 seçimlerinde başkanlık için Nazarbayev’e karşı aday olmaya karar verdiğini açıkladı. Kazakistan hükümeti, 26 Mayıs 2007’de Aliyev’in bütün resmi görevlerden alındığını, diplomatik dokunulmazlıklarının kaldırıldığını açıkladı. Aliyev’in tutuklanması için uluslararası yakalama emri çıkartıldı. Kayınpederine karşı seçimlere girecekti Diplomatik dokunulmazlığı da kaldırılan Aliyev, tutuklama emrinin siyasi olduğunu, kayınpederine devlet başkanı adayı olmayı düşündüğünü söyledikten sonra hakkında suçlamalar yapıldığını belirtmişti. Aliyev cinayet davasının yanı sıra istihbarat başkanıyla birlikte hükümeti devirmek için "darbeye teşebbüs" suçundan da yargılandı. Aliyev iki davada da 20'şer yıl hapis cezasına çarptırıldı. 26 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Suçlamaları reddeden ve siyasal bir karalama kampanyasıyla karşı karşıya olduğu ileri süren Aliyev, 2013’te piyasaya çıkan kitabında, Nazarbayev’in ülkedeki siyasi muhalifleri öldürmekle suçlamıştı. Haziran 2014’te Malta’dan uçakla geldiği Viyana Havalimanı’nda gözaltına alınan Aliyev, 5 Haziran’da tutuklanarak cezaevine konulmuştu. Çin altın piyasası dünya birinciliğini koruyor CRI Çin altın piyasası dünya birinciliğini koruyor. Shanghai Altın Borsası tarafından kısa süre önce yayımlanan verilere göre, geçtiğimiz yıl Çin'de 18 bin 400 tonluk spot altın ticareti yapıldı. Çin'de son yıllarda altın tüketimindeki artış hızı yavaşlarken, altına yatırım ise canlılığını hâlâ sürdürüyor. Çin, art arda sekiz yıldır dünyanın en büyük spot altın piyasası konumunda. Krala hakarete hapis cezası Deutsche Welle Türkçe Bangkok'ta görülen davada bir üniversite öğrencisi ve bir aktivist yargılanıyordu. Mahkeme Bangkok'taki Thammasat Üniversitesi'nde sahnelenen ve hayali bir kral hakkındaki oyunun 87 yaşındaki Bhumibol Adulyadej'e hakaret içerdiğine hükmetti. Oyun 1973 yılındaki öğrenci protestolarının kanlı bir şekilde bastırılmasının 40'ncı yılını anmak için düzenlenen etkinlikler bağlamında sahnelenmiş, 23 yaşındaki Patiwat Saraiyaem ve 26 yaşındaki Porntip Munkong oyunun sahnelenmesinden yaklaşık bir yıl sonra geçen Ağustos ayında tutuklanmıştı. Tayland polisi oyunun sahnelenmesine katkıda bulundukları iddiasıyla altı şüpheli hakkında halen soruşturma yürütüyor. Bunlardan ikisinin Tayland'ı terk ettiği kaydediliyor. Tayland'da muhalifler askeri cunta yönetiminin yasadaki hakaretle ilgili düzenlemelerin maddelerini kullanarak muhalefeti sindirmeye çalıştığını belirtiyor. 27 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Maldivler'in eski lideri yerde sürüklenerek mahkemeye götürüldü BBC Türkçe Asya ülkesi Maldivler'in eski Devlet Başkanı Muhammed Naşid çıkarıldığı duruşmaya polis tarafından yerlerde sürüklenerek götürüldü. Nasheed, Devlet Başkanlığı döneminde ülkenin Anayasa Mahkemesi Başkanı'nı hukuksuz biçimde tutuklatmakla suçlanıyor. Muhalefet partisinin lideri olan Naşid, Pazar günü gözaltına alınmıştı. Salı günü duruşma salonuna girmeden önce mahkeme önünde toplanan gazetecilere açıklama yapmaya çalışan Naşid'e polis izin vermedi ve eski Devlet Başkanı'nı yerlerde sürükleyerek duruşma salonuna soktu. Kefaletle serbest bırakılma talebi mahkeme tarafından reddedilen Naşid, mahkemeden ayrılırken kolunun sarılıp askıya alındığı görüldü. BBC'nin sorularını yanıtlayan Naşid'in danışmanları, eski Devlet Başkanı'nın mahkemeye itiraz etmek istediğini, ancak önüne bürokratik engeller konduğunu savundu. Maldivler Dışişleri Bakanı Dunya Maumoon ise davanın çok ciddi suçlamaları kapsadığını belirterek "Masum bir insanın haksız yere kaçırılıp alıkonulmasından bahsediyoruz" dedi ve bu eylemlerin 'terörle mücadele yasası' kapsamında ele alındığını ifade etti. Dışişleri Bakanı, eski Devlet Başkanı Naşid'in daha önce de duruşmalara çıkmayı reddettiği için gözaltında tutulacağını söyledi. AVRUPA GÜNDEMİ İlk oy 8 Mayıs’ta Sabah Avrupa YÜKSEK Seçim Kurulu (YSK), 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’ne ilişkin takvimi belirledi. 7 Haziran seçiminde yurtdışında yaşayan Avrupalı Türkler, gümrük kapılarında 8 Mayıs 2015-­‐ 7 Haziran, Almanya’da ise 8 Mayıs – 31 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek. Diğer ülkelerde ise tarih ve gün sayısı farklılık gösterecek. 28 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
14 MART’TA İLAN EDİLECEK YURTDIŞI seçmen kütüğü, 14 Mart Cumartesi Türkiye saatiyle 08.00’de www.ysk.gov.tr adresinde ilan edilecek, 27 Mart 2015 Cuma günü Türkiye saatiyle 17.00’de ise sona erdirilecek. Yurtdışı seçmeni, Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi ‘Yurtdışı seçmen sorgulama’ ekranından kütüğe kayıtlı olup olmadığını bu süre içinde kontrol edecek. ALMANYA 8-­‐31 Mayıs 2015 Berlin: 8 sandık Stuttgart: 10 sandık (bina kiralanacak) Frankfurt: 8 sandık Düsseldorf: 8 sandık Köln: Hafta içi 5, hafta sonu 7 sandık Essen: 7 sandık Münih: 7 sandık (bina kiralanacak) Münster: hafta içi 4, hafta sonu 6 sandık Hannover: 7 sandık (bina kiralanacak) Karlsruhe: hafta içi 5, hafta sonu 7 sandık Hamburg: 4 sandık Nürnberg: 5 sandık (bina kiralanacak) Mainz: hafta içi 2, hafta sonu 1 sandık AVUSTURYA 8-­‐31 Mayıs 2015 Viyana: hafta içi 4, hafta sonu 5 sandık Salzburg: 2 sandık Bregenz: 1 sandık İSVİÇRE 8-­‐31 Mayıs 2015 Bern: 2 sandık Zürih: 4 sandık Cenevre: 1 sandık FRANSA 8-­‐31 Mayıs 2015 Paris: 7 sandık Strazburg: 4 sandık Lyon: 5 sandık (bina kiralanacak) Marsilya: 1 sandık Nantes: 1 sandık Bordeaux: 1 sandık 29 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
BELÇİKA 8-­‐31 Mayıs 2015 Anvers: hafta içi 3, hafta sonu 4 sandık Brüksel: hafta içi 3, hafta sonu 6 sandık HOLLANDA 29-­‐31 Mayıs 2015 Rotterdam: 50 sandık (bina kiralanacak) Deventer: 20 sandık (bina kiralanacak Propaganda yasağı tartışması büyüyor Sabah Avrupa Alman makamlarının Türkiye’deki milletvekili genel seçimlerinde Almanya’da propaganda yasağı koyması tartışma yarattı. Siyasi Parti temsilcilerinin çoğu yasağı eleştirirken, doğru bulanlar da oldu. Siyasi parti temsilcileri ve Avrupa’daki sivil toplum örgütleri, Türkiye’de 7 Haziran’da yapılacak milletvekili genel seçimleri için Almanya’da Alman makamlarının koyduğu açık havada propaganda yasağı konusunda açıklamalarda bulundu. AK Parti Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Metin Külünk, Avrupa’daki Türk vatandaşlarının daha rahat oy kullanabilmesi için “mobil sandıklar” kurulması gerektiğine dikkati çekti. Külünk, şunları kaydetti: “Konsolosluk bölgelerinde oy kullanmayı yeterli bulmuyorum ve sandığın milletin ayağına götürülmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun yolunun da başında devlet görevlilerinin ve parti temsilcilerinin olduğu mobil sandık olduğunu söylüyorum. Mobil sandıkla seçmenlerin oylarını kullanmasını sağlamalıyız.” Seçimlerde yurtdışında propaganda yapma yasağına ilişkin de Külünk, “Demokrasiden bahseden Almanya, burada yaşayan vatandaşlarımıza karşı özgürce siyaset yapma hakkımıza engel olmayı istiyor. Bunun kabul edilebilir tarafı yok” diye konuştu. CHP DE ‘YASAK ENGEL’ DİYOR Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Berlin Birliği Başkanı Sonay Ataç da, “Propaganda yasağı büyük bir engel. Geçen seçimlerde stant kuran partiler oldu. İnsanlarla bire bir konuşabildik. El broşürleri dağıttık. Bu, çok büyük bir kolaylıktı. Bu yasak bizim için biraz üzücü” ifadesini kullandı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Avrupa Temsilcisi Faruk Doru da bir önceki seçimlerde tüm partiler için sorun teşkil eden randevu sisteminin kaldırılmasını olumlu değerlendirdiğini belirterek binlerce kişinin bu randevu sistemiyle cumhurbaşkanı seçiminde oy kullanamadığını söyledi. Seçimlerde propagandanın yasak olmasına rağmen gelecek süreçte partilerin bu çalışmaları belli bir şekilde sürdüreceklerini belirten Doru, “Bunu tüm partiler yapacak. Biz de yapacağız. Bu yasağın daha çok bütünsel olduğunu düşünüyorum. 30 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Bunun çok ciddi bir engel teşkil edeceğini sanmıyorum. Mevcut yurtdışındaki kurumlar, dernekler, farklı kesimler isteseler de istemeseler de seçim propagandası yapacaklar” yorumunda bulundu. BBP OLUMLU BULUYOR Büyük Birlik Partisi (BBP) Berlin Temsilcisi Adem Karaca ise propaganda yasağı getirilmesini olumlu karşılayarak “Zaten biz yurt dışındaki vatandaşlar teknolojik iletişim imkanlarıyla siyaseti güncel olarak takip edebiliyoruz. Mevcut şartlarda burada propaganda yapılmasını Türk toplumunu ayrıştıracağını ve yabancı düşmanlığını artıracağını düşünerek uygun bulmuyoruz” dedi. UETD Başkanı Süleyman Çelik de kararların, güvenlik kaygısıyla alındığını düşündüğünü ifade ederek, ancak parti programlarının ve broşürlerin dağıtılması gibi bazı hususlarda serbestlik getirilebileceğini belirtti. Davayı durdurun Sabah Avrupa İNTERNETTEN çocuk pornografisi içeren görüntüler indirdiği gerekçesiyle hakkında dava açılan Sosyal Demokrat Parti (SPD) eski Milletvekili Sebastian Edathy, dün hakim karşısına çıktı. Verden Eyalet Mahkemesi’nde başlayan davada Edathy’nin avukatı, müvekkilinin 100’den fazla ölüm tehdidi aldığını ve medyanın ilgisinin özel yaşamını yok ettiğini ileri sürerek davanın durdurulmasını talep etti. Talep geri çevrildi. Verden Eyalet Mahkemesi Başkanı Jürgen Seifert, savcı Thomas Klinge ve avukat Christian Noll’un Edathy’ye verilecek cezayla ilgili müzakerelerde bulunabilmesi için davayı 2 Mart’a ertelendiğini açıkladı. Hannover Savcılığı 10 Şubat 2014’te Edathy’nin evinde ve ofisinde çocuk pornografisi süphesiyle arama yapmıştı. Aşırı sağ şarkılarla coşuyor Sabah Avrupa HESSEN Eyaleti’nde NSU cinayetlerini araştırmak için kurulan meclis komisyonunda aşırı sağ uzmanı gazeteci Joachim Tornau dinlendi. Aşırı sağcıların Kuzey Hessen’de holiganlar ve rocker gruplarıyla yakın ilişkide bulunduğunu belirten Tornau, “Bunların üzerinde aşırı sağcı müzik yapanların büyük bir tesiri var” diye konuştu. Kassel’de 2006 yılının mart ayında Dortmundlu Oidoxie isimli müzik grubunun konserinden sonra nisan ayında önce Dortmund’da Mehmet Kubaşık, iki gün sonra da Kassel’de Halit Yozgat öldürülmüştü. Kürşat yaşam savaşını kaybetti Sabah Avrupa 31 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
ALMANYA’NIN Wuppertal kentinde 13 Şubat gecesi otoparkın 3’üncü katından beton zemine çakılan 19 yaşındaki Kürşat Çelik yaşam savaşını kaybetti. Kazanın 9’uncu gününde hayata gözlerini yuman Kürşat’ın ölümü sevenlerini üzerken, Wuppertal cinayet masası ise olayda şüphe olduğu için geniş çaplı bir soruşturma başlattı. Olay günü Berg sokağındaki otoparkın 3’üncü katından aşağı düşerek komaya giren ve 9 gün yoğun bakımda yatan Kürşat’ın polis ifadelerine göre vücudunda darp izi olduğu ve aşağı atıldığı şüphesi bulunuyor. Yüzünün üzerine yere düşen Kürsat’ın beyin kanaması durdurulamadığı için öldüğü ve cenazesinin Sivas’ın Gemerek ilçesinde toprağa verileceği açıklandı. Lüks düşkünü piskoposun sarayı ne olacak? Hürriyet Avrupa Almanya’da geçen yıl Mart ayında Papa Francis tarafından görevden alınan “lüks düşkünü” Limburg Piskoposu’nun kendisi için inşa ettirdiği sarayın ne amaçla kullanılacağı tartışılmaya devam ediyor. Tebartz van Elst’in Katolik Kilisesi’nin gizli ödeneklerinden aldığı 31 milyon Euro'yu kullanarak inşa ettirdiği sarayda 213 bin Euro'luk bir adet Japon Koi balığı üretme göleti, duvarlara monte edilmiş ipadler, jacuzzi’li lüks banyolar ve özel olarak aydınlatılmış lüks merdivenler bulunuyor. Limburg Piskoposluk Bölgesi yetkilileri, Katolik Kilisesi için büyük bir utanca dönüşen sarayın ne amaçla kullanılacağının hala belirlenmediğini ancak binayı “Halk için yararlı” bir merkeze dönüştürmeyi planladıklarını söyledi. İngiliz Independent gazetesine konuşan Piskoposluk Bölgesi sözcüsü Wolfgang Rosch “Artık manşetlerde yer almamak, normal gündelik hayata dönmek istiyoruz. Bu bina yeniden hayat dolmalı” dedi. Rosch, binanın ne amaçla kullanılacağı konusunda son kararı yeni Limburg Piskoposu’nun vereceğini söyledi. Ancak bölgeye yeni bir piskoposun 2016 yılından önce atanmayacağı tahmin ediliyor ve bu sürede lüks binanın boş kalmasına da sıcak bakılmıyor. Saray’ın dini seminerlerin verileceği bir merkez ya da müzeye dönüştürülmesi gündemde ayrıca lüks binanın mülteci sığınma evi olarak da kullanılabileceği belirtiliyor. Piskoposluk Bölgesi hangi amaçla kullanılacağına karar verilemese de sarayın kısa süre sonra halka açılacağını ve meraklıların rehber eşliğinde lüks binayı gezebileceğini de açıkladı. Sarayı inşaa ettiren din adamı Tebartz van Elst şu anda Roma’da yaşıyor ve Vatikan’da danışmanlık yapıyor. 32 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Fransa’dan Suriye yasağı Hürriyet Avrupa Fransa, Suriye’ye giderek burada bulunan terör örgütlerine katılmak istediği tespit edilen 6 kişinin kimlik ve pasaportlarına el koyarak geçersiz kabul etti. Fransa’da yaşayan 6 kişinin Suriye’de bulunan terör örgütlerine katılmak için ülkeden ayrılmaya çalıştığı bildirildi. Fransa İçişleri Bakanı Bernard Cazeneuve, ülkeden ayrılmaya çalışan 6 kişinin kimliğini açıklamayarak, bu kişilere seyahat yasağı getirildiğini bildirdi. Cazeneuve konuyla ilgili yaptığı açıklamada, 6 kişinin kimlik ve pasaportlarına 6 ay süre ile el konularak geçersiz kabul ettiğini kaydederek, ilerleyen günlerde 40 kişinin daha seyahat yasağı ile karşılaşacağını ifade etti. Öte yandan, İçişleri Bakanlığı yetkilileri, ülkeden ayrılmaya çalışan 6 kişinin kimliklerinin ve pasaportlarının 2 yıla kadar geçersiz kabul edilebileceği kaydedildi. Bosna Hersek AB yolunda AB Haber AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, Mart ayında yapılacak AB Dışişleri Bakanları toplantısında, Bosna Hersek'in AB aday ülke statüsü için gereken İstikrar ve Ortaklık Anlaşması müzakerelerinin başlaması için öneride bulunacağını söyledi. Mogherini, Bosna Hersek'teki temasları kapsamında başkent Saraybosna'da Arsaevi müzesinde gazetecilerle bir araya geldi. Bosna Hersek Üçlü Devlet Başkanlığı Konseyi tarafından ülkenin AB'ye yönelim ve bu yolda reformların yapılması için ortak bildirinin imzalanması ve bu bildirinin de parlamento tarafından kabul edildiğini anımsatan Mogherini, bu gelişmeden dolayı Bosna Hersek için İstikrar ve Ortaklık Anlaşması müzakerelerinin başlaması önerisinde bulunacağını bildirdi. "TARİHİ BİR OLAY" Aralık ayından itibaren Bosna Hersek'te önemli gelişmelerin yaşandığını ve yaşanan gelişmeleri de "tarihi" olarak nitelendiren Mogherini, "Beraberinde getirdiği tüm risklerle birlikte bu gerçekten tarihi bir olay. Ancak, geçmişte yaşanan siyasi durgunluklar bir daha yaşanmamalı. Bosna Hersek, Avrupa geleceğine sahiptir, büyüme ve istihdama odaklanması kapsamında reform ve sosyo-­‐ekonomik süreçlerini aksamadan yapmalıdır" diye konuştu. 33 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Mogherini, Bosna Hersek ziyareti kapsamında, ülkenin Üçlü Devlet Başkanlığı Konseyi üyeleri, parlamento temsilcileri, Bosna Hersek Bakanlar Kurulu Başkanı Vyekoslav Bevanda ile bir araya geldi. Eski bakan otel odası temizliyor Hürriyet Avrupa İsveç eski bakanı ve eski Sosyal Demokrat Parti Başkanı Mona Sahlin, boş vaktinde kızının temizlik şirketinde çalışarak otel odası temizlediğini belirtti. Sosyal Demokrat Partinin eski ve ilk kadın lideri olan Mona Sahlin, 210 seçimlerini kaybedince istifa etmiş ve bir daha siyasete dönmeme kararı almıştı. Expressen gazetesine demeç veren Sahlin, siyaseti özlemediğini bir daha dönmeyeceğini belirtirken, boş zamanlarında kızının temizlik şirketinde çalışarak otel odası temizlediğini belirtti. ESKİ BAŞBAKAN DA İŞ BULDU Öte yandan Geçtiğimiz Eylül ayında yapılan genel seçimlerde partisinin seçimi kaybetmesinin ardından hem parti başkanlığından hem de siyasetten ayrılan İsveç eski Başbakanı Fredrik Reinfeldt, uzun süre iş aradıktan sonra kendi ismiyle kurduğu şirkette, kurumsal yönetim ve medya sektörüne danışmanlık hizmetleri veriyor. Londra’da 'Küresel Hukuk Zirvesi'nde konuşacak Hürriyet Avrupa Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, İngiltere’nin başkenti Londra’da düzenlenen 'Küresel Hukuk Zirvesi'nde Türkiye’yi temsilen terör konusunda bugün bir konuşma yapacak. İngiltere’nin başkenti Londra’da Magna Carta’nın 800. yıldönümü kutlamak için ilk kez 'Küresel Hukuk Zirvesi' düzenlendi. Westminister’daki Queen Elizabeth Konferans Merkezi’nde düzenlenen ve 3 gün sürecek olan Zirve'ye dünyanın dört bir yanından devlet adamları, yöneticiler ve hukukçular katıldı. Zirve’ye Türkiye’den Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yanı sıra çok sayıda milletvekili ve Türkiye Barolar Birliği üyeleri katılıyor. Bugün terör konusunda bir konuşma yapacak olan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ yaptığı açıklamada Londra’da gerçekleştirilen zirvenin önemine dikkat çekerek, bugün terörle mücadele konusunda uluslararası işbirliğinin önemine vurgu yapan bir konuşma yapacağını ifade etti. BAKAN BOZDAĞ KRALİÇE’NİN ÖZEL DAVETLİLERİ ARASINDA YER ALDI 34 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Bakan Bozdağ, bugünkü zirvenin çok geniş katılımlı bir açılışla başladığını ifade ederek, zirvenin önemini şöyle anlattı; "Magma Carta’nın getirdiği değerler konusu son derece önemli. Özellikle hukukun üstünlüğü, devletin hukukla bağlı ve sınırlı olması gerektiği fikri Magna Carta’nın en büyük özelliklerinden biri . Bu zirvede hukukun üstünlüğü ve terör konusu ayrıca ele alınıyor ve geniş kapsamlı müzakere ediliyor. Bunların içinde ortaya çıkacak fikirlerden oluşan çok önemli bir belge ortaya çıkacaktır." İngiltere Kraliçesi Elizabeth’in Buckhingham Sarayı’nda zirvenin ilk gününde davetlilere verdiği özel resepsiyonun da konuğu olan Bakan Bozdağ, daha sonra Avrupa Türk Demokratlar Birliği’nin düzenlediği halk toplantısına katıldı. Cameron: 'Sorgulanmadan seyahat edilmemeli' Hürriyet Avrupa İngiltere Başbakanı David Cameron, Suriye’ye IŞİD’e katılmak üzere kaçan 3 İngiliz vatandaşı genç kızın ardından, hava yolları ve internet şirketlerinin gençlerin radikal hareketlere katılımını engellemek için daha fazla yardımcı olmaları gerektiğini savundu. Cameron, evlerinden kaçarak Suriye’ye gittiği tahmin edilen 3 genç kızın durumuna yönelik dehşete kapıldığını söyledi. İngiliz Başbakan, gençlerin radikal hareketlere karşı sempati duyarak, terör örgütlerine katılımının, ailelerine çok büyük acılar yaşattığını belirtti. İZİN VERİLMEMELİ İngiltere Başbakanı, başkent Londra’daki Gatwick Havaalanı’ndan Türkiye’ye seyahat eden genç kızların uçuş görevlileri tarafından kontrol edilmeden uçağa binmesine karşı tepki gösterdi. Cameron, hava yolları şirketlerinin çocukların sorgulanmadan ve kimliği tespit etmeden seyahat etmesine izin verilmemesi gerektiğini ifade etti. Ayrıca başbakan, Avrupa Yolcu Adı Listesi’nin potansiyel terör hareketlerini engellemek için acilen bildirilmesi üzerine, Avrupa liderleriyle ortak bir anlaşmaya varıldığını hatırlattı. Fransa’da Müslümanlardan Musevi Konseyi’ne tepki Dünya Bülteni Fransa’daki Müslüman derneklerinin önemli bir kısmını bünyesinde barındıran İslam Konseyi tarafından yapılan yazılı açıklamada, Cukierman’ın açıklaması için "sorumsuzca" ve "kabul edilemez" ifadesi kullanıldı. Açıklamada, İslam Konseyi temsilcilerinin Cukierman’ın sözlerini protesto amacıyla Musevi Konseyi'nin bu akşam vereceği geleneksel yemeğe katılmayacağı bildirildi. 35 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Cukierman, bugün Europe-­‐1 radyo kanalına yaptığı açıklamada, "Fransa’da aşırı sağcı parti hiçbir zaman oy vereceğim bir parti değil. Ancak saldırılar o partiden gelmiyor. Bütün şiddet olaylarını genç Müslümanlar yapıyor. Bunları söylemek gerekiyor. Elbette bunlar Müslüman toplumu içinde küçük bir azınlık ve Müslüman toplumu da bunların kurbanı oluyor" ifadesini kullanmıştı. Avrupa’da en fazla Müslüman ve Musevi'nin yaşadığı ülke olan Fransa’da yaklaşık 5 milyon Müslüman ve 400 bin Musevi bulunduğu tahmin ediliyor. Atina′ya ırkçı şiddet uyarısı DW Avrupa Konseyi, ırkçı ve eşcinsellere yönelik şiddetin arttığı Yunanistan'da hükümeti harekete geçmeye çağırdı. Avrupa Konseyi bünyesindeki Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu (ECRI) tarafından hazırlanan bir raporda özellikle göçmenleri hedef alan nefret söyleminin kaygı verici boyutlara ulaştığına dikkat çekildi. Aşırı sağcı Altın Şafak Partisi'nin yükselişiyle birlikte ırkçı şiddet eylemlerinin arttığına dikkat çekilirken, nefret ve korku ortamının kök saldığı vurgulandı. Raporda, özellikle okullarda Roman çocuklarının şiddete hedef olduğu kaydedildi. Göçmenler, mülteciler ve eşcinseller, artan ırkçı şiddetin diğer kurbanları arasında anıldı. ECRI'nin raporunda toplumun bazı kesimleri ve Ortodoks Kilisesi'nde Yahudi karşıtı görüşlerin yer bulduğuna da işaret edildi. Paris'te Ukrayna krizine çözüm aranıyor DW Ukrayna sorununun çözümü için 4 ülkenin dışişleri bakanı Berlin'de bir araya geliyor. Almanya, Fransa, Rusya ve Ukrayna'nın dışişleri bakanları Ukrayna krizine çözüm aramak amacıyla Fransa'nın başkenti Paris'te bugün toplanıyor. Toplantı gündeminin ilk sırasında Minsk anlaşmasının uygulanması yer alıyor. Minsk'te varılan ateşkes taraflarca ihlal ediliyor. Ukrayna ordusu Moskova yanlısı ayrılıkçılarla savaş halinde olduğu ülkenin doğusunda ağır silahların çekilmesini ertelediğini açıkladı. 36 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Almanya Dışişleri Bakanı Frank-­‐Walter Steinmeier'in Rus mevkidaşı Sergey Lavrov'dan Moskova'nın ayrılıkçılara daha fazla baskı uygulamasını istemesi bekleniyor. Ayrılıkçılarla yaşanan çatışmalarda şimdiye kadar 5 binden fazla kişi hayatını kaybetti. Berlin'de koalisyon zirvesi DW Almanya'da koalisyon partilerinin liderleri gündemdeki tartışmalı konuları ele almak üzere bir araya geliyor. Hristiyan Demokrat Parti (CDU) lideri Başbakan Angela Merkel, Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı Sigmar Gabriel ve Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Horst Seehofer, iç siyasete ilişkin başlıkları görüşecek. Asgari ücret uygulaması, kira artışına üst sınır ve enerji dönüşümü tartışmasının bu akşam yapılacak zirvenin öne çıkan konularından olması bekleniyor. SPD ile Hrıstiyan Birlik partileri (CDU/CSU) arasında bu konularda görüş ayrılıkları henüz aşılamadı. Miras yasasına yeni düzenleme, göç politikası ve diğer güncel konuların da zirvede ele alınması bekleniyor. Koalisyon partilerinin liderleri son olarak bundan üç ay önce bir araya gelerek özel sektör şirketlerinin tepe yönetimlerine kadın kontenjanı getirilmesini düzenleyen bir yasa tasarısı üzerinde mutabakata varmışlardı. ORTADOĞU GÜNDEMİ Lübnan'da şimdi de hükümet krizi kapıda Kuzey Haber Ajansı Lübnan'da bir yılı aşkın süredir devam eden cumhurbaşkanı krizine şimdi de hükümet krizinin eklenmesinden korkuluyor. Cumurbaşkanı krizi Lübnan'da hükümetin çalışmasında ciddi şekilde etkilemeye başladı. Hem 14 Mart İttifakı hem 8 Mart İttifakı hem de eski cumurbaşkanı tarafından seçilen 8'er bakandan oluşan kabine cumurbaşkanının yetkilerini üstlenmişti. Ancak bu yetkinin kullanılarak bir karar alabilmek için tüm bakanların oybirliği gerekiyor. Ancak bazı çalışmalar ve projelerin bazı partiler tarafından veto edilmesi üzerine Lübnan Başbakanı Temmam Selam bu mekanizmada değişikliğe gitmek istedi. 37 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Partilerden gelen itiraz neticesinde geçen hafta kabine toplanamadı, bu hafta içinde kabinenin toplanacağı dair de henüz bir açıklama yapılmadı. Krizin hükümet krizine dönüşmemesi veya hükümetin düşmemesi için çalışmalar sürüyor. Önümüzdeki 48 saat içinde 14 Mart İttifakı'ndan 8 bakan bir araya gelerek son durumu değerlendirecek. Barzani petrolün kontrolünü bırakmayacak AA Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Neçirvan Barzani, anayasal hakları olan petrol meselesinden feragat etmeyeceklerini belirterek, "Petrolün kontrolünü hiçbir şekilde federal (Merkezi Bağdat) hükümetin inisiyatifine bırakamayız" dedi. Başbakan Barzani, Yardımcısı Kubat Talabani, Ekonomi ve Maliye Bakanı Rebaz Muhammet Hamlan, Doğal Kaynaklar Bakanı Aşti Hawrami ve Planlama Bakanı Ali Sindi'nin katılımıyla Başbakanlık konutunda yerel medya organlarının yöneticileriyle bir araya geldi. Barzani, görüşmede, Erbil-­‐Bağdat arasındaki petrol sevkiyatı sorunu, Irak'ın 2015 bütçesi ve Bağdat tarafından gönderilmeyen memur maaşlarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Başbakan Barzani ve bakanların basın yayın kuruluşları yöneticileriyle gerçekleştirdiği görüşmeye ilişkin ayrıntılar, IKBY hükümetinin internet sitesinde yayımlandı. Yapılan açıklamaya göre, Barzani, Kürdistan bölgesinin 2 Aralık 2014 tarihinde Erbil-­‐Bağdat arasında varılan anlaşmaya uymadığı yönündeki iddiaların asılsız olduğunu söyleyerek, "Kürdistan bölgesininpetrol siyaseti, Irak Anayasası'nın kanunlarına göre belirlenir. Petrol meselesinde tamamen anayasal hakkımızı kullanıyoruz. Bu anlamda anayasal hakkımızdan feragat etmemiz söz konusu olamaz. Petrolün kontrolünü hiçbir şekilde federal hükümetin inisiyatifine bırakamayız. Kürdistan bölgesi olarak bütün sorunlarımızı diyalog ve karşılıklı anlayış üzerinden çözmek istiyoruz" şeklinde konuştu. ANLAŞMAYA BAĞLIYIZ Erbil-­‐Bağdat petrol anlaşmasıyla ilgili bazı teknik aksaklıklar olabileceğini ifade eden Barzani, "Bölgesel hükümet olarak anlaşmaya sonuna kadar bağlıyız. Son nefesimize kadar Bağdat ile olan bütün sorunları ve anlaşmazlıkları bir çözüme kavuşturmak istiyoruz. Çünkü Kürdistan bölgesinin önceliği, Irak hükümetiyle olan sorunlarını çözmek ve 2015 bütçesinin uygulanmasını sağlamaktır. Bu durumun çözülmesi Kürdistan bölgesinin olduğu gibi bütün Irak'ın da çıkarınadır. Ancak şunu da söylemeliyiz ki; şayet Irak anlaşmaya bağlı kalmaz ve bütçe yasasını uygulamazsa Kürdistan bölgesi başka çareler aramak zorunda kalacaktır" değerlendirmesinde bulundu. KARŞILIKLI DİYALOG Karşılıklı diyalog ve anlayıştan yana olduklarını dile getiren Barzani şunları kaydetti: 38 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
"Sadece petrol meselesinde değil, ticari, ekonomik, güvenlik, askeri ve diğer bütün konularda Bağdat ile bir anlaşmaya varabilmek bizim için son derece önemlidir. Her zaman Bağdat'a gitmeye ve bütün sorunlar için çözüm yolları bulmaya hazırız. Aynı şekilde müzakerelerden de kaçmadık." Başbakan Yardımcısı Talabani de, Kürt hükümetinin mali kriz, terörle mücadele, sığınmacılara yönelik yardımlar ve memur maaşlarıyla ilgili hazırladığı planın başarılı olacağını ifade etti. Doğal Kaynaklar Bakanı Hawrami ise yapılan petrol anlaşmasıyla ilgili "Kürdistan hükümeti, anlaşmaya bağlıdır. Şu ana kadar anlaşmada belirlenen petrol miktarı günlük olarak gönderiliyor. Bazen teknik arızalar nedeniyle belirlenen miktara ulaşılmıyor. Ancak iki tarafın üzerinde anlaştığı petrol miktarı günlük olarak gönderilecektir" bilgisini paylaştı. İBADİ, IKBY HÜKÜMETİNİ SUÇLAMIŞTI IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani'nin yerel medya yöneticileriyle bir araya gelmesi "sürpriz" olarak değerlendirildi. Zira Başbakanlık gündeminde olmayan bu toplantı, Irak Başbakanı Haydar el-­‐İbadi'nin, dün medya mensuplarıyla buluşup, petrol sevkiyatı, ekonomik kriz ve ülkedeki güvenlik durumuyla ilgili açıklamalar yapmasından sonra gerçekleşmiş oldu. Irak Başbakanı İbadi, Bağdat merkezli medya kuruluşlarının idarecileriyle yaptığı söyleşide, IKBY hükümetini varılan anlaşmaya uymamakla suçlamış ve "Bölgesel yönetim, eski petrol fiyatlarına göre hisse talebinde bulunuyor bu da mümkün değil" demişti. Mısırlı aktivist Ala Abdul Fettah’a 5 yıl hapis Euronews Mısır’da 2011 yılında Arap Baharı’nın etkisiyle Hüsnü Mübarek rejimine karşı başlayan halk hareketinin öne çıkan isimlerinden blog yazarı ve aktivist Ala Abdul Fettah beş yıl hapis cezasına çarptırıldı. Daha önce 15 yıl hapis cezası alan Ala Abdul Fettah, geçtiğimiz Eylül ayında mahkeme tarafından hüküm bozularak serbest bırakılmıştı. Sosyal paylaşım ağı Twitter’de bir fenomen haline gelen Abdul Fettah en son twitini haziran 2013’te atmıştı. Abdül Fettah, 2013 yılı Kasım ayında gösteri yasağını ihlal etmekle ve bir polis memuruna da saldırmakla suçlanıyordu. Kararın açıklanmasıyla salondan “askeri rejime son” sloganları yükselirken, Fettah’ın avukatları kararı Mısır’ın en yüksek temyiz mahkemesi Yargıtay’a taşıyacaklarını açıkladı. 39 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
ABD: Filistin Terör Saldırıları Yaptı, Zarar Görenlere Para Ödeyecek Reuters New York'taki mahkemede İsrail'deki saldırılardan zarar gören ABD vatandaşlarının açtığı dava karara bağlandı. Karara göre, Filistin yönetimi saldırılardan zarar gören ABD vatandaşlarına tazminat ödeyecek. 218,5 MİLYON DOLAR TAZMİNAT Buna göre 2002 ile 2004 yılları arasında gerçekleşen 6 ''terör saldırısı'' nedeniyle Filistin Kurtuluş Örgütü'nü ve Filistin yönetimini sorumlu tutan mahkeme jürisi, saldırılarda zarar görenlere veya yakınlarına 218,5 milyon dolar tazminat ödenmesine karar verdi. Filistin yönetimi kararı temyize götüreceğini açıkladı. Suriye Haber Ajansı: Lazkiye'de Bir Türk Roket Uzmanı Öldürüldü Haberler.com SURİYE ORDU BİRLİKLERİ OPERASYON DÜZENLEDİ SANA'nın iddiasına göre, Suriye ordu birlikleri Lazkiye'nin kuzeyindeki el Aydo and Ayn el Hur köyleri yakınlarındaki muhalif hedeflere karşı önceki gün operasyon düzenledi. TÜRK ROKET UZMANI ÖLDÜRÜLDÜ İDDİASI Operasyonda, muhaliflerin yanında çatışan bir Türk roket uzmanı Suriye birlikleri tarafından öldürüldü. Ajans, öldürüldüğü iddia edilen ve üzerinden Türkiye Cumhuriyeti kimliği çıktığı belirtilen kişinin kimliğini açıklamadı. Mısır eski başbakanı ile içişleri bakanı beraat etti CHA Mısır Mahkemesi, "madeni levhalar" davasından Hüsnü Mübarek döneminin son Başbakanı Ahmet Nazif ve o dönemin İçişleri Bakanı Habib el-­‐Adli'ye beraat kararı verdi. Kahire Ceza Mahkemesi, motorlu araçlar da kullanılan plakaların alımında devleti zarara uğrattığı gerekçesiyle haklarında açılan "madeni levhalar" yolsuzluğundan Başbakan Nazif ve 2011 devriminde halkın üzerine ateş açma emrini verdiği iddia edilen eski İçişleri Bakanı Adli'nin aynı davadan beraatine hükmetti. Bu davada, 92 milyon Mısır Cüneyhi (12 milyon dolar) yolsuzluğu yapıldığı iddia edilmişti. Daha önce de Kahire İdare Mahkemesi, halk ayaklanmasının devam ettiği esnada, cep telefonu iletişimi ile internet ağını kesmesi yönünde talimat verdikleri belirlenen eski 40 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Cumhurbaşkanı Mübarek, eski Başbakan Nazif ve eski İçişleri Bakanı Adli'yi toplam 1 milyon dolar para cezasına çarptırmıştı. Tobruk hükümetinin kararı tüm Libya'yı bağlamıyor AA Libya'nın başkenti Trablus'ta faaliyetlerine devam eden Milli Genel Kongre'ye (MGK) bağlı Trablus hükümeti, Tobruk hükümetinin ülkedeki Türk şirketlerini uzaklaştırma kararının, yalnızca kendi ele geçirdiği bölgeleri bağladığını, bu kararın ülkenin genelini kapsamadığını açıkladı. Trablus hükümeti Sözcüsü Ömer Hüseyin Bağyu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, " Tobruk hükümeti, bazı siyasi hedeflere ulaşmak amacıyla Türk şirketlerini araç olarak kullanıyor.Tobruk hükümetinin, ülkede projeleri olan tüm Türk şirketlerini uzaklaştırma kararı, yalnızca kendi kontrolü altındaki doğu bölgelerini bağlar" dedi. Bağyu, konuya ilişkin ayrıntılı bilgi vermedi. Libya'da dün Abdullah es-­‐Seni'nin başbakanlık ettiği Tobruk hükümetinin, ülkede projeleri olan tüm Türk şirketlerini uzaklaştırma kararı aldığı bildirilmişti. Seni, geçen hafta eş-­‐Şarku'l Evsat gazetesine verdiği mülakatta, Türkiye'yi Libya’nın içişlerine karışmakla suçlamış ve Libya’da faaliyet gösteren Türk şirketlerini ülkeden çıkarmakla tehdit etmişti. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç ise geçen perşembe günü yaptığı açıklamada Türkiye'nin 17 Şubat devriminin başından bu yana Libya’nın yeniden imar ve inşası ile devlet kurumlarının kapasitelerinin geliştirilmesi için sağladığı desteğe vurgu yapmıştı. Libya'da emekli general Hafter'in, Zintan merkezli milis gruplarla ortaklaşa başlattığı darbe girişimi, Trablus ve Misrata merkezli devrimci gruplarla ortak hareket eden Trablus merkezi yönetimi tarafından engellenmişti. Kaddafi rejiminin 2011'de devrilmesinin ardından Libya'da tesis edilen geçiş hükümetine karşı geçen yılın başında başlayan darbe girişimleri, ülkeyi iç savaşa sürüklemişti. Ülkedeki iç savaş, Trablus'taki Milli Genel Kongre'nin (MGK) desteklediği "Libya Şafağı" Koalisyonu ile Mısır'daki Sisi yönetiminin desteklediği, Tobruk'daki Temsilciler Meclisi'nin ise arka çıktığı emekli General Halife Hafter'e bağlı "Onur Operasyonu" Koalisyonu arasında, merkezi şehirler ve petrol bölgelerine hakimiyet konusunda yaşanıyor. Trablus hükümetinin kontrol ettiği başkent Trablus, Misrata, Bingazi ve Beni Velid kentlerinde ticari faaliyetlerde herhangi bir yasaklama ve engelleme ile karşılaşılmazken çatışmalar sebebiyle Libya'daki Türk vatandaşları tahliye edilmişti. 41 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Tobruk hükümetine bağlı güçler ülkenin doğusunda Tobruk, Beyda ve Ecdebiye kentleriyle batıda Zintan ve Zaviye şehirlerini elinde bulunduruyor. İzlenmeye devam edilecek Öte yandan, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç, Libya'daki geçici Tobruk hükümetinin Türk firmalarının ülkeden çıkarılması kararına ilişkin, Türkiye’nin ve vatandaşların anlaşmalardan ve sözleşmelerden kaynaklanan haklarının korunmasıyla firmaların alacaklarının tahsili ve zararlarının tazmini konularının Libya makamları nezdinde izlenmeye devam edileceğini açıkladı. 42 
Download