T. VAKIFLAR BANKASI T.A.O. HAZİNE BAŞKANLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR MÜDÜRLÜĞÜ HAFTALIK GÖRÜNÜM 16‐23 Kasım 2009 [email protected] 16 Kasım 2009 Cari İşlemler Dengesi Eylül ayında beklentilerin çok üzerinde açık verdi... Oca.04 Nis.04 Tem.04 Eki.04 Oca.05 Nis.05 Tem.05 Eki.05 Oca.06 Nis.06 Tem.06 Eki.06 Oca.07 Nis.07 Tem.07 Eki.07 Oca.08 Nis.08 Tem.08 Eki.08 Oca.09 Nis.09 Tem.09 Bir önceki yılın Eylül ayında 956 milyon dolar açık veren cari işlemler hesabı, bu yılın Eylül ayında bizim beklentimiz olan ‐400 milyon 1000 0 doların ve piyasa beklentisi olan ‐300 milyon 0 doların çok üstünde 869 milyon dolar açık verdi. ‐10000 Beklentimizdeki bu sapma, Eylül ayına kadar bir ‐1000 önceki seneye göre ortalama 21 milyon dolar ‐20000 fazla veren hizmetler dengesinin Eylül ayında ‐2000 2008 yılı Eylül ayına göre 383 milyon dolar daha ‐30000 fazla açık vermesinden kaynaklandı. Söz konusu ‐3000 azalışta hizmetler dengesinde en yüksek paya ‐40000 sahip olan turizm kalemindeki döviz girişinin ‐4000 Ocak‐Eylül döneminde %10 oranında azalması ‐50000 ‐5000 etkili oldu. Eylül ayına kadar bir önceki seneye göre iyi bir performans sergileyen turizm ‐60000 ‐6000 sektörünün grip salgını nedeniyle gerilediğini düşünüyoruz. Gelir dengesi ise, kar transferlerinin hem doğrudan yatırımlar yoluyla Cari İşlemler Hesabı (Aylık‐milyon $‐sağ eksen) hem de portföy yatırımları yoluyla hala devam Cari İşlemler Dengesi (12 Aylık‐milyon $) ediyor olmasından dolayı, açık vermeye devam etmiş, 2008 yılı Ocak‐Eylül döneminde ‐6.353 milyar dolar olan gelir dengesi, 2009 yılının aynı döneminde ‐6.105 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bir diğer dikkat çeken gelişme ise, cari işlemler dengesinin 12 aylık hareketli ortalama değerleri incelendiğinde, Ağustos 2008’de başlayan daralmanın Eylül 2009 itibariyle ciddi oranlarda azalmasıdır. Ağustos 2008’den bu yana ortalama olarak 2.9 milyar dolar daralan 12 aylık cari işlemler açığı, Eylül ayında sadece 87 milyon dolar daralmıştır. Söz konusu durum, cari işlemler açığındaki daralmanın artık eskisi kadar kuvvetli olmayacağının sinyallerini vermektedir. Sermaye ve Finans hesabı incelendiğinde, Nisan ayından beri başlayan döviz girişinin Eylül ayında azalarak da olsa devam ettiği görülmüştür. Ağustos ayında 933 milyon dolar olan sermaye ve finans hesabı, Eylül ayında 497 milyon dolara gerilemiş ve böylelikle Ocak‐Eylül döneminde yıllık olarak %93 azalmıştır. Portföy yatırımlarında Eylül ayında 939 milyon dolarlık döviz çıkışı olmasına rağmen, Ocak‐Eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre %40 artış görülmektedir. Hisse senedi piyasasında son beş aydır görülen döviz girişi, Eylül ayında çıkışa dönüşürken yılın ilk 9 ayında geçen senenin aynı dönemine göre %15.6 oranındaki gerilemeyle hisse senetleri kalemi 1.76 milyar dolara gerilemiştir. 85 50 45 80 40 75 35 70 30 25 65 20 60 15 10 55 5 0 Kas.03 Şub.04 May.04 Ağu.04 Kas.04 Şub.05 May.05 Ağu.05 Kas.05 Şub.06 May.06 Ağu.06 Kas.06 Şub.07 May.07 Ağu.07 Kas.07 Şub.08 May.08 Ağu.08 Kas.08 Şub.09 May.09 Ağu.09 50 Yurtiçi Yerleşiklerin DİBS alımları (milyar TL) Yurtdışı yerleşiklerin DİBS alımları (milyar TL‐sağ eksen) DİBS piyasasına bakıldığında ise, 2009 yılı Mart ayından sonra piyasaların düzelmeye başlamasına rağmen, ilk dokuz aylık dönemde sürekli bir döviz girişi veya çıkışının görülmediği dikkat çekiyor. 2008 yılı ilk dokuz ayında 153 milyon dolarlık döviz çıkışına rağmen, 2009 yılı aynı döneminde 872 milyon dolarlık döviz girişi görülmüştür. Yurtdışı ve yurtiçi yerleşiklerin DİBS piyasası içerisindeki dağılımına bakılacak olursak, krizin başlamasıyla gördüğü dip seviyelere göre son aylarda bir miktar toparlanmış olsa da hala düşük seviyelerde seyretmeye devam ettiğini Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 16 Kasım 2009 görüyoruz. Yurtdışı yerleşiklerin Haziran 2007 itibariyle 44 milyar TL’ye yakın DİBS alımı yapmasına karşılık, Ekim 2009 itibariyle bu rakamın 32 milyar TL ile sınırlı kaldığı gözleniyor. Bu durumun faizlerin hala düşük seviyelerde olmasınsan kaynaklandığı düşünülmekle birlikte, kısa vadede faizlerin artırılmayacağı dikkate alındığında önümüzdeki dönemde de yabancıların DİBS piyasasındaki alımlarının sınırlı kalmaya devam edeceği düşünülebilir. Oca.09 Oca.08 Oca.07 Oca.06 Oca.05 Oca.04 Oca.03 Oca.02 Oca.01 Oca.00 Oca.99 Oca.98 Oca.97 Oca.96 Oca.95 Oca.94 Oca.93 Diğer yatırımlar kalemi altındaki bankaların uzun vadeli borçları çevirme oranı incelendiğinde, Eylül 2009 itibariyle %140 700.00 400.00 çıkan söz konusu oranın, yıllık olarak 350.00 600.00 incelendiğinde %50 seviyesinde kalması 300.00 500.00 dikkat çekmektedir. Kriz öncesinde 250.00 400.00 bankaların uzun vadeli borçlarını çevirme 200.00 300.00 oranı yıllık olarak %400’ler civarındayken 150.00 200.00 Eylül ayı itibariyle %50’lere inmiştir. Bu 100.00 durum yurtdışı bankaların krizle birlikte 100.00 50.00 artan güvensizlik ortamında borç alma ve 0.00 0.00 borç verme faizleri arasındaki marjı çok yüksek seviyelerde tutmalarından kaynaklanmış. Böylelikle yurtiçi bankalar Ba nka l a rın Uzun Va del i Borçl a rını Çevi rme Ora nı (Yıl l ık‐%) Özel Sektörün Uzun Va del i Borçl a rını Çevi rme Ora nı (%‐Yıl l ık‐s a ğ eks en) yurtdışından maliyetleri artırmamak amacıyla kaldıraç oranlarını düşürerek daha fazla para talep etmemiş, borçlarını geri ödemeye odaklanmışlardır. Bu da borç çevirme oranının %400’lerden %50’lere gerilemesine neden olmuştur. Söz konusu borç çevirme oranının dip seviyelere yaklaşması sebebiyle 2009 yılının son çeyreğinde borç çevirme oranında artış beklenebilir. Özel sektörün uzun vadeli borç çevirme oranının ise, Eylül 2009 itibariyle yıllık olarak %78.3 olmasına rağmen, aylık olarak %64.3 olması, özel sektörün son çeyrekte borç çevirmekte zorlanabileceği şeklinde yorumlanabilir. Yani özel sektörün borç çevirme oranında bir miktar daha düşüş beklenebilir. Cari İşlemler Dengesi’nde Yapılan Revizyonlar ve Bizim Tahminimiz... Sermaye ve Finans Hesabı Cari İşlemler Dengesi 500 220 3000 2067 1648 127 2000 0 ‐159 ‐500 ‐423 ‐243 ‐266 ‐558 ‐451 ‐1000 ‐1500 ‐2000 ‐2500 k Oca 995 1046 933 778 497 623 633 497 562 371 1000 ‐869 ‐869 ‐1084 ‐1111 0 ‐1000 ‐1504 ‐1525‐1648 ‐1662 ‐2019 ‐2043 rt n Ma Nisa Es ki z irane mm u z a H T Yeni ‐310 ‐316 ‐835 ‐840 ‐2000 ‐3000 ü Eyl l k Oca ‐2268 ‐2267 n rt Ma Nisa Es ki z iran m u Haz Te m ü Eyl l Yeni Salı günü açıklanan Ödemeler Dengesi’nde dikkat çeken bir gelişme ise, cari işlemler dengesi ile birlikte sermaye ve finans hesabında yapılan revizyonlar oldu. Yılın ilk sekiz ayında 6.57 milyar dolar olan cari işlemler açığı, yapılan revizyonlarla 7.77 milyar dolara çıkmıştır. Söz konusu revizyon, hizmetler dengesindeki ‐694 milyon dolarlık açığın yanısıra, dış ticaret dengesi’ndeki ‐539 milyon dolarlık revizyonlardan kaynaklanmıştır. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 16 Kasım 2009 Cari işlemler hesabında en fazla revizyonun Temmuz ve Ağustos aylarında görülmüştür. Vakıfbank Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü olarak 2009 yılı başından Ağustos ayına kadar, yani cari fazlalar verilene kadar 2009 yıl sonu beklentimiz, piyasa beklentisi 10 milyar dolar civarında olmasına karşın, 13.1 milyar dolar düzeyinde idi. Fakat daha sonra beklenmedik şekilde Temmuz ve Ağustos aylarında art arda fazla verilmesi, cari işlemler dengesi beklentimizde revizyona gitmemize neden olmuştur. TCMB tarafından beklenmedik bir şekilde 1.2 milyar dolarlık açık revizyonunun gelmesi, yıl sonu cari işlemler beklentimizi yeniden yükselterek 12.3 milyar dolara revize etmemize neden olmuştur. TCMB tarafından yapılan bir diğer revizyon ise, sermaye ve finans hesabında görülmüştür. Özellikle Nisan‐Haziran dönemlerine ilişkin revizyonların etkili olduğu görülürken ilk sekiz ay içinde toplamda 1.1 milyar dolar fazla revizyon yapılması ile 857 milyon dolar olan sermaye ve finans hesabı 1.963 milyar dolara revize edilmiştir. Söz konusu revizyonun diğer yatırımlar kaleminden kaynaklandığı dikkat çekmektedir. EKONOMİK ARAŞTIRMALAR MÜDÜRLÜĞÜ Zeynep Burcu ÇEVİK [email protected] (0312) 455 84 93 Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 16 Kasım 2009 İşsizlik Oranının Mart ayından sonra ilk defa yükselmesi TCMB’nin bu haftaki toplantısında 25 baz puan faiz indirimine gideceği beklentimizi desteklemektedir... Ağu.09 Tem.09 Haz.09 May.09 Nis.09 Mar.09 Şub.09 Oca.09 Ara.08 Kas.08 Eki.08 Eyl.08 Ağu.08 Tem.08 Haz.08 May.08 Nis.08 Mar.08 Şub.08 Oca.08 TÜİK tarafından açıklanan Temmuz – 18 Ağustos ‐ Eylül dönemi işsizlik oranı 16 zayıflayan mevsimsel etkilere bağlı 14 olarak Mart ayından sonra ilk defa bir 12 önceki aya göre artarak %13.4 seviyesine yükselmiştir. Şubat ayında 10 %16.1 ile kırdığı tarihi rekorun ardından 8 mevsimsel etkilerin de desteğiyle 6 sürekli gerileyen işsizlik oranı böylece, 4 Ağustos dönemi ile birlikte yeniden yükseliş trendine girmiştir. Aynı 2 dönemde tarım dışı işsizlik oranı ise 0 geçen yıla göre 4.1 puanlık artışla %17 seviyesinde gerçekleşmiştir. 2009 yılı Ağustos döneminde, Türkiye genelinde işgücüne katılma oranı ise, geçen yılın Mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı (%) İşsizlik Oranı(%) aynı dönemine göre 1 puanlık artışla %49.3 olarak gerçekleşirken, bir önceki aya göre işgücüne katılım oranının değişmediği görülmektedir. İşgücü katılım oranı değişmezken, işsizlik oranında yaşanan sert artış Ağustos ayı itibariyle mevsimsel olumlu etkilerin zayıfladığına işaret etmektedir. Bu bağlamda mevsimsel etkilerden arındırılmış seri incelendiğinde, işsizlik oranının yükseldiği görülürken, işsizlik oranındaki aylık bazda %0.6 puanlık artışın mevsimsel etkiler arındırılmış seride %0.3 olarak gerçekleştiği görülmektedir. Dolayısıyla son iki aydır mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizlik oranındaki düşüş olumlu bir gelişme olarak dikkat çekerken, Ağustos ayında bu durumun bozulması söz konusu toparlanmanın kalıcı olmadığını işgücü piyasalarında bozulmanın önümüzdeki dönemde devam edeceğini yansıtmaktadır. Diğer bir ifadeyle, işsizlik oranında önümüzdeki aylarda mevsimsel olumlu etkilerin tersine dönmesinin etkisiyle Ağustos ayında yaşanan yükselişin hızlanması mümkün olabilir. Özellikle kış aylarına girerken işsizlik oranlarında artışların devam etmesi mümkün olacaktır. Ağustos ayının ardından Eylül ayında sanayi üretimi ile kapasite kullanım oranlarında yaşanan gerilemeler değerlendirildiğinde, Eylül ayında işsizlik oranındaki artışın devam etmesi mümkün olabilir. Bu durum yıl sonu için işsizlik oranı beklentimiz olan %14.90 üzerinde yukarı yönlü baskı yaratacakken, Eylül ayının ardından sanayi üretimi ile kapasite kullanım oranlarında yaşanacak toparlanma beklentilerimize paralel olarak şimdilik yılsonu için beklentilerimizde değişikliğe gitmiyoruz. İşsizlik oranında yaşanan beklentilerin üzerindeki artışın 30 ardından bu hafta yapılacak olan TCMB toplantısında faiz oranlarının 25 baz puan indirileceği beklentimiz güç 25 TCMB’nin kazanmıştır. Diğer yandan, işsizlik oranında önümüzdeki Perşembe günü 25 baz puan daha dönemde yaşanacak yükselişler iç talepte düşüş 20 faizleri indirmesini beklentilerine destek olarak enflasyon rakamlarında bekliyoruz. yaşanan aşağı yönlü hareketlere destek olabilir. Fakat, 15 bir önceki haftalık yorumumuzda da belirttiğimiz gibi enflasyonda yaşanan düşüşlerin emtia fiyatlarındaki 10 kaynaklandığı değerlendirildiğinde, gerilemeden önümüzdeki dönemde emtia fiyatlarında yaşanan 5 yükselişlerin devam etmesi, söz konusu talep yavaşlamasının önüne geçerek enflasyon rakamlarının Gösterge tahvil valörlü işlemler ortalama bileşik getirisi yükselmesine neden olabilir. Bu olasılığı Fonlama Maliyeti değerlendirdiğimizde, TCMB’nin Aralık ayında son 25 baz TCMB Borç Alma Faiz Oranı puanlık indirime gitmeden faiz oranını %6.50 seviyesinde sabit bırakması da mümkün olabilir. Dolayısıyla Aralık ayına ilişkin 25 baz puanlık TCMB faiz indirim beklentimiz açısından önümüzdeki günlerde açıklanacak veriler önem taşımaktadır. EKONOMİK ARAŞTIRMALAR MÜDÜRLÜĞÜ Seda MEYVECİ [email protected] (0312) 455 84 85 Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 16 Kasım 2009 YURTİÇİ PİYASALAR IMKB-100 endeksi geçtiğimiz hafta 55 günlük hareketli ortalamasının üzerinde tutunmayı başardı Geçtiğimiz hafta başında alıcılı seyreden İMKB-100 yurtdışı piyasalardaki olumlu seyrin etkisiyle 55 günlük eksponential ortalamasının üzerine çıkmayı başardı. Bir önceki hafta boyunca 55 günlük eksponential ortalaması ile trend çizgisinin alt sınırının altında seyreden endekste dalgalı bir seyir izlenirken, endeksin geçtiğimiz hafta başında 55 günlük eksponential ortalamasının üzerine çıkması yukarı yönlü trendin devamlılığı açısından olumlu bir gelişme oldu. Endeksin yükseliş trendinin başladığı dönemden itibaren güçlü bir destek olan 55 günlük hareketli ortalamasının yeniden üzerine çıkması yukarı yönlü hareketleri destekleyecekken, endeksin hala trend çizgisinin alt sınırının altında kalması ise aşağı yönlü baskıların devam ettiğine işaret etmektedir. Yeni haftada Asya ve Avrupa piyasaları ve ABD’de vadeli işlemler artıda seyrederken, endeksin de alıcılı seyrettiği gürünüyor. Önümüzdeki hafta yurtdışında veri olarak hareketli bir hafta yaşanacakken, yurtdışı piyasalardaki olası dalgalı seyrin yurtiçine de yansıması mümkün olabilir. Cuma günü yaşanan düzeltme sonrasında kısa vadeli teknik göstergelerde yatay bir seyir izlenirken, önümüzdeki hafta içinde yurtdışı piyasalardaki seyir IMKB-100’ün yönünün netleşmesinde belirleyici olabilir. Endeksin 48,000 desteğinin üzerinde tutunması olumlu bir gelişmeyken, yukarı yönlü trend çizgisinin üzerine çıkamaması trend dönüş riskinin hala devam ettiğini yansıtmaktadır. Teknik olarak değerlendirildiğinde, hafta içinde yukarı yönlü hareketlerde ilk aşamada geçtiğimiz hafta kıramadığı 49,200 seviyesi test edilecekken, bu seviyenin üzerinde 50,000 psikolojik direnç seviyeleri hedef olabilir. Yurt dışı piyasalarda Dow Jones’un 200 haftalık hareketli ortalamasının üzerine çıkıp çıkamaması yukarı yönlü hareketlerin devamlılığı için önemliyken, Dow’un bu seviyelerin üzerinde çıkması durumunda endeksteki yükselişlerin de devam etmesi beklenebilir. Diğer yandan yurt dışı piyasalarda aşağı yönlü hareketler yaşanması durumunda ise endeksin 55 günlük hareketli ortalamanın işaret ettiği 48,000 desteğinin üzerinde tutunup tutunmaması son derece önemlidir. 48,000 seviyesini kırması durumunda ise aşağı yönlü baskılar artacakken, bu durum için 47,500 seviyesi güçlü bir destek görünümündedir. Bu seviyenin altındaki hareketlerde ise 46,400 seviyesi güçlü bir destek görünümündeyken, 46,400 seviyesinin kırılması aşağı yönlü hareketleri hızlandırabilir. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 16 Kasım 2009 Geçtiğimiz hafta USD/TL ile EUR/USD korelasyonunun arttığı görüldü 4.3 KUR Sepeti (1$+0.77€) 4.2 4.1 4 3.9 3.8 3.7 3.6 USD/TL-EUR/USD Korelasyon 1 0.5 0 -0.5 -1 Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü Geçen hafta USD/TL haftalık raporumuzda belirttiğimiz üzere ters omuz baş omuz formasyonunun biraz üstü olan 1.4680 seviyesinden gelen alımlarla 1.4880 seviyesine kadar yükseldi. Daha sonra gelen satışlarla 1.47 seviyelerine kadar gerilerken, EUR/USD paritesinin desteği ile haftalık bazda %0.33 oranında düşerek 1.4774 seviyesinden haftayı tamamladı. Pazartesi günü itibari ile kurda satışların devam ettiği görülürken, USD/TL’nin hareketlerine baktığımızda temel belirleyicinin EUR/USD paritesi olduğu dikkat çekmektedir. Bu durum yandaki korelasyon grafiğinden de görülmektedir. 5 günlük USD/TL ve [email protected] 16 Kasım 2009 EUR/USD korelasyonunu incelediğimizde korelasyonun olabilecek en güçlü seviyede seyrettiği izlenmektedir. Diğer bir deyişle EUR/USD paritesi ile USD/TL arasında 1’e 1’e yakın ters yönlü güçlü bir ilişkinin olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca bu durumu yukarıda verdiğimiz kur sepetinden de görebiliriz. 1$+0.77€’dan oluşan kur sepetinin seyrini incelediğimizde, yaklaşık 5 aydır 3.70-3.95 arasında hareket ettiği görülmektedir. Bu 2 durum dikkate alındığında USD/TL’deki hareketlerin temel belirleyicisinin bu hafta da EUR/USD paritesi olacağını söyleyebiliriz. Ancak korelasyon grafiği incelendiğinde korelasyonun -1 seviyesine çok yakın -0.97 seviyesine kadar gelmiş olması nedeni ile önümüzdeki günlerde EUR/USD ile USD/TL korelasyonunun yeniden zayıflaması mümkün olabilir. EUR/USD paritesinin 1.5060 seviyesinin üzerine hareket etmesi durumunda USD/TL’de ters omuz baş omuz formasyonunun işaret ettiği 1.4650 seviyesinin altına hareketler görülebilir. Bu seviyenin kırılması durumunda kur için 1.4500 seviyesi yeni hedef seviye olacaktır. Diğer yandan EUR/USD paritesinde satışların etkili olması, doların değer kazanmaya başlaması ile USD/TL’de yukarı yönlü hareketlerin etkili olması durumunda 20 günlük hareketli ortalama serisinin işaret ettiği 1.4800 ve 50 günlük hareketli ortalama serisinin işaret ettiği 1.4830 seviyeleri direnç olacaktır. 50 günlük hareketli ortalmanın üzerinde kararlı hareketlerin görülmesi durumunda kurda yeniden 1.50 seviyeleri görülebilir. Geçtiğimiz hafta tahvil-bono piyasası yurtdışı piyasalardan ayrıştı FED’in düşük faiz oranı politikasını ekonomi bütünüyle toparlanıncaya kadar devam ettireceğine yönelik açıklamalarına paralel olarak ortalama bileşik getiri aşağı yönlü hareketlerle haftaya başladı. Çin’den gelen olumlu haberlerin dünya ekonomisinin toparlanmasına dair olumlu beklentileri desteklemesi ve olumlu bilanço sonuçları ile yatırımcıların artan risk iştahına paralel olarak global piyasalarda yukarı yönlü hareketler görülmesine karşın gösterge tahvilde olumlu havanın etkisinin sınırlı kaldığı gözlendi. Moody’s’in önümüzdeki dönemde not artırımına gidebileceği yönündeki haberlerin tahvil-bono piyasasının seyrinde rol oynamadığı dikkat çekerken, faiz indirimlerinin sonuna gelindiği düşüncesi ve faiz artırımına geçileceği beklentileri tahvil-bono piyasasında yukarı yönlü kırılganlığa neden oldu. 03 Ağustos 2011 vadeli gösterge tahvilin ortalama bileşik getirisi haftalık bazda %0.34 oranında yükselerek %8.75 seviyesinden haftayı tamamladı. Böylece gösterge tahvil 5 hafta üst üste yükselişle bir kapanış gerçekleştirmiş oldu. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 16 Kasım 2009 Bu hafta tahvil-bono piyasasının seyrinde global piyasalardan çok yurtiçinde Hazine’nin düzenleyeceği ihalelerin ve PPK toplantısının önemli olacağını söyleyebiliriz. Hazine bu haftaki 3 ihalesinden ilki olan 13 ay (385 gün) vadeli TL cinsinden iskontolu tahvil ihalesini bugün düzenlerken, ihalede bileşik getirinin beklentilerin biraz üzerinde oluştuğu dikkat çekti. Hazine Salı günü 21 ay vadeli (623 gün) TL cinsinden iskontolu tahvil ile 5 yıl (1778 gün) vadeli TÜFE’ye endeksli tahvil ihaleleri düzenleyecek. Kasım için piyasaya yapılacak 9.6 milyar TL itfaya karşılık iç piyasadan 10.5 milyar lira borçlanma öngören Hazine, 18 Kasım'da piyasaya yapacağı 3.84 milyar TL itfası öncesi ihalere istenilen talebin gelip gelmeyeceği endişesi getiriler üzerinde yukarı yönlü kırılganlığa neden olmaktadır. Bu hafta Perşembe günü yapılacak PPK toplantısı tahvil-bono piyasasının seyri açısından önemli görünmektedir. TCMB’nin Kasım ayı toplantısı için genel piyasa beklentisi 25 baz puan faiz indirimi yönündeyken, Aralık ayı için beklentilerin farklı olduğu görülmektedir. Aralık ayı faiz kararında Kasım ayı enflasyon rakamları belirleyici olacakken, enflasyonun beklentilerin üzerinde gelmesi durumunda TCMB’nin hiç indirim yapmaması gündeme gelebilir. Bu hafta ortalama bileşik getirinin yukarı yönlü hareketlerinde %8.80 seviyesi ilk direnç seviyesi olarak dikkat çekerken, bu seviyenin kırılması durumunda getiri %9.00 psikolojik direnç seviyesine yükselebilir. Bu seviyenin üzerinde bir haftalık kapanış ortalama bileşik getiride yukarı yönlü hareketlerin hızlanması bakımından önemli görünmektedir. Vakıfbank Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü olarak risk primi olarak adlandırdığımız 2 yıllık yurtiçi gösterge tahvil getirisi ile 2 yıllık ABD Hazine tahvil getirisi spreadi ortalama bileşik getirinin seyrini belirlemede önemli görünmektedir. Spreadin kritik seviyesi olan 8.56’nın ortalama bileşik getiri için işaret ettiği %9.40-%9.50 seviyeleri yeniden görülebilir. Ancak bu seviyenin üzerinde kalıcı bir hareket zor görünmektedir. Önümüzdeki dönemde ortalama bileşik getirinin %9.00-%9.50 aralığında denge bulacağını tahmin ediyoruz. Uluslararası piyasalardaki iyimserliğin tahvil-bono piyasasına yansıması durumunda yatırımcıların artan risk iştahına bağlı olarak ortalama bileşik getirinin aşağı yönlü hareketlerinde %8.62 seviyesi ilk destek seviyesi olarak dikkat çekerken, Bu seviyenin kararlı bir şekilde kırılması durumunda %8.50 seviyesi destek olacaktır. Bu seviyenin altına aşağı yönlü hareketlerin hızlanması zor görünmektedir. 2030 vadeli gösterge eurobono geçtiğimiz haftayı %1.7 yükselişle tamamladı Geçen haftanın ilk işlem gününe alıcılı bir başlangıç yapan gelişmekte olan ülke eurobonoları, hafta boyunca bu seyrini sürdürdü. Geçen hafta sonunda yapılan G-20 toplantısında teşviklerin devam edeceğine ilişkin alınan kararların yanısıra, ABD’de açıklanan haftalık işsizlik başvurularının beklentilerden iyi gelmesine ek olarak Wal Mart’ın beklenenden iyi gelen kar rakamları ve Çin’de ekonomik toparlanmada güçlenmeye işaret eden sanayi üretimindeki artış da bu yükselişe destek verdi. Cuma günü açıklanan Euro Bölgesi 3. çeyrek büyüme rakamının beklentilerin altında kalmasının yanı sıra ABD’de beklentilerin üzerinde gelen dış ticaret açığının ardından tüketici güven endeksinin de hayal kırıklığı yaratması, piyasalardaki yükselişi bir miktar sınırlamış olsa da bu hareket kısa sürdü. Global piyasalara paralel hareket eden Türk eurobonoları da haftayı değer artışlarıyla tamamlarken, 2030 vadeli gösterge eurobono, 161.188 seviyelerinden başladığı haftayı %1.7 oranında yükselişle 163.625 (getirisi: %6.27) seviyelerinden sonlandırdı. Veri açısından hareketli bir hafta geçirecek olan yurt dışı piyasalarda bu hafta ABD’de açıklanacak olan perakende satışlar, enflasyon, sanayi üretimi ve kapasite kullanımının yanı sıra konut verileri, haftalık işsizlik başvuruları, öncü göstergeler ve bölgesel aktivite endeksleri açıklanacak veriler olarak dikkati çekerken, yurt içinde piyasalar TCMB’nin Perşembe günü yapacağı PPK toplantısı ve faiz kararına odaklanmış durumda. Haftanın ilk işlem gününe alıcılı bir başlangıç yapan gösterge eurobonoda alımların devam etmesi durumunda daha önce test etmiş olduğu tarihi rekor seviye olan 165.125 seviyelerine doğru bir hareketlilik beklenebilir. Gösterge eurobonoya gelebilecek olası satışlarda ise 162.500 seviyelerine doğru bir geri çekilme yaşanabilir. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 16 Kasım 2009 YURTDIŞI PİYASALAR Geçtiğimiz hafta EUR/USD paritesinde yukarı yönlü seyir devam etse de, yeni rekor seviyeler görülmedi Geçtiğimiz hafta Dolar endeksi son yılların en düşük seviyelerine gerilemesine rağmen EUR/USD’deki yükselişlerin sınırlı kaldığı gözlendi. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 16 Kasım 2009 Geçtiğimiz hafta global piyasalarda USD’nin değer kaybettiği izlenirken, paritenin FED’in uzun vadede faizleri sabit tutacağına yönelik beklentilerle yükseliş trendini koruduğu izlendi. Paritedeki yükselişlerin devam etmesine karşın, altın fiyatlarının rekor seviyelere yükselmesi yanında dolar endeksinin 2008 Ağustos ayından itibaren en yüksek seviyeleri gördüğü değerlendirildiğinde, EUR/USD’nin yeni rekor seviyelere yükselemediği dikkat çekti. Hafta içinde en yüksek 1.5048 seviyelerine kadar yükselen EUR/USD paritesinin 1.5060 seviyelerini kıramaması paritenin yükselişler için gücünün azaldığına işaret ederken, buna paralel olarak haftanın son günlerinde aşağı yönlü hareket eden EUR/USD’nin tekrar 1.4819 seviyelerine gerilediği görüldü. Gelen alımlarla haftayı 1.4914 seviyesinden kapatmayı başaran EUR/USD’nin hafta boyu 55 günlük hareketli ortalamasının ve yukarı yönlü trendin alt sınırının üzerinde kalması ise gelen satışların şimdilik düzeltme hareketi olduğuna işaret etti. Obama’nın Çin ziyareti, Çin’li yetkililerin dolardaki zayıflıktan rahatsız oldukları yönündeki açıklamalarının yeni haftada paritedeki volatiliteyi arttırdığı izlenirken, bu konu ile ilgili açıklamaların bu hafta da yakından takip edilmesi beklenebilir. Cuma günü ABD’de açıklanan Michigan Üniversitesi tüketici güven endeksi USD üzerindeki baskıları arttırırken, bu hafta açıklanacak yoğun veri akışının yine parite üzerinde etkili olması beklenmektedir. Yeni haftaya yukarı yönlü hareket ederek başlayan pariteyi, önümüzdeki günlerde gelen verilerin de desteklemesi durumunda, hedef ilk aşamada 1.5000 seviyeleri olarak dikkat çekerken, bu seviyenin üzerinde 1.5060-1.5080 seviyelerinin kırılıp kırılmaması yukarı yönlü trendin devamlılığı açısından son derece önemlidir. Geçtiğimiz hafta EUR/USD’nin yeni rekor seviyelere yükselemediği dikkat çekerken, bu durum paritenin yukarı yönlü trendinin zayıfladığına işaret etmektedir. Dolayısıyla önümüzdeki hafta içinde 1.5060-1.5080 seviyelerinin kırılıp kırılmaması son derece önemliyken, paritenin bu seviyelerin üzerindeki hareketleri için 1.5200 seviyelerinin hedef olması mümkün olabilir. Diğer yandan geçtiğimiz hafta zayıflayan trendin bozulup bozulmadığını söyleyebilmek için trend çizgisinin üzerinde seyreden EUR/USD’nin trendin alt sınırının işaret ettiği 1.4840 seviyesini kırıp kıramaması aşağı yönlü hareketlerde takip edilecek güçlü bir seviye olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu seviyenin kırılması durumunda ise 2009 yılı başından itibaren kırılamayan seviye olarak dikkat çeken 10 haftalık eksponential ortalamanın işaret ettiği 1.4800 seviyeleri test edilebilir. 10 günlük hareketli ortalamanın kırılması durumunda aşağı yönlü hareketler sertleşebilecekken, bu durum için Mayıs 2009’dan beri kırılamayan 55 günlük hareketli ortalmanın işaret ettiği 1.4700 seviyeleri hedef olabilir. EUR/USD’nin 55 günlük hareketli ortalamasının üzerinde tutunduğu müddetçe gelen USD satışlarının düzeltme hareketi olduğu söylenebilir. Dolardaki zayıflığa bağlı olarak USD/JPY paritesi aşağı yönlü hareket ediyor Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 16 Kasım 2009 G-20 toplantısında teşviklerin sürdürüleceği yönünde karar alınması, düşük faiz ortamının bir süre daha devam edeceği beklentilerini kuvvetlendirirerek doların hafta boyunca yen karşısında gerilemesine neden oldu. Böylece 89.98 seviyesinden haftaya başlayan USD/JPY paritesi haftayı %0.22 kayıpla 89.71 seviyesinden tamamladı. ABD'de faizlerin sıfıra yakın bir seviyede kalacağı yönündeki beklentilerin, yatırımcıları carry trade işlemlerini dolar ile fonlama konusunda desteklemesi ve doların görünümünün zayıflamasıyla gerilemeye başlayan parite, Çin’den gelen olumlu ekonomik dataların yatırımcıların risk iştahını artırarak yüksek getirili para birimlerine yönelmesi ile en düşük 89.26 seviyelerini gördü. Perşembe günü beklentilerden iyi gelen ABD işsizlik başvurularının, istihdam piyasalarında düşüşün dip seviyeleri gördüğüne dair beklentileri artırması ise pariteyi 90.61 seviyelerine taşıdı. Ancak tüketici güveninde düşüşe işaret verinin ardından dış ticaret verisinin de beklenmedik artış kaydetmesyle Cuma günü dolara yeniden satış geldi. Pazartesi sabahı açıklanan Japonya'nın 3. çeyrek büyüme rakamının %4.8 ile son iki yılın en hızlı artışını kaydetmesi paritedeki yen lehine harekete destek verdi. Hafta boyunca USD/JPY paritesinin temel olarak zayıf dolar ve piyasalardaki genel risk algılamasına göre yön bulması bekleniyor. Son açıklanan veriler ışığında paritede yen lehine yaşanan hareketin esas olarak dolardaki zayıflıktan kaynaklandığını söylemek mümkün. ABD Başkanı Obama'nın Cuma günü başlayan dokuz günlük Asya ziyaretinde Çin’le yuanın değer artışı konusunda anlaşmaya varılacağı beklentileri giderek azalıyor. Bu durum, rekor seviyelere çıkan dış ticaret açığının önümüzdeki dönemde yükselmeye devam edeceği görüşünü kuvvetlendirirken, dolardaki zayıf seyrin de bir süre daha devam edeceğine işaret ediyor. Yakın zamanda Fed’in para politikasını sıkılaştırmayacağı beklentileri de zayıf dolara destek veriyor. Bu hafta ABD’de açıklanacak perkande satışlar, enflasyon, konut başlangıçları verileri yakından izlenmelidir. Paritenin aşağı yönlü seyrinde bu ayın en düşük seviyesi olan 89.18 ve geçen hafta verdiğimiz ancak kırılamayan 89.00 seviyesindeki destek takip edilmelidir. 89.00 desteğinin altında 88.80 desteği önemli destek seviyesi olacaktır. Paritenin yukarı yönlü hareketinde 90.00 seviyesinin üzerinde tutunabilmesi durumunda hafta içi test edilen 90.60 seviyesinin üzerinde 90.80 seviyesindeki direnç denenebilir. Buradaki direncin kırılmasıyla beraber 91.35 yeni hedef seviye olmaya devam edecektir. Dow Jones’un yukarı yönlü hareketlerinde 200 haftalık hareketli ortalama seviyesinin kırılması önemli Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 16 Kasım 2009 Veri akışı açısından durgun bir hafta geçiren ve hisse bazlı hareketlerin öne çıktığı ABD borsalarında hafta boyunca, geçen hafta sonu yapılan G-20 toplantısında ekonomik teşviklerin sürdürüleceği yönünde karar alınması ve düşük faiz ortamının bir süre daha devam edeceği beklentileriyle birlikte alıcılı bir seyir izlenirken, olumlu gelen bilanço sonuçları ve şirket açıklamaları da bu yükselişe destek verdi. Ancak Cuma günü açıklanan tüketici güven endeksi verisi öncesi piyasalardaki yükselişlerin temkinli olduğu gözlenirken, hafta içi en yüksek 10,341 seviyelerine kadar yükselen Dow Jones’un 10,350 seviyelerinde bulunan önemli direnç seviyemizi kıramadığı ve bu seviyelerden gelen düzeltme hareketinin endekste etkili olduğu dikkati çekti. Böylece Dow Jones Sanayi Endeksi 10,020 seviyelerinden başladığı haftayı %2.5 oranında değer artışıyla 10,270 seviyelerinden sonlandırarak, art arda ikinci haftayı da yükselişle tamamlamış oldu. Shanghai ve Nikkei ise hafta içi karışık bir görünüm sergilerken, Shanghai haftayı %0.7 değer artışıyla, Nikkei ise %0.2 değer kaybıyla tamamladı. Haftaya Japonya’nın büyüme verisi ile hareketli bir başlangıç yapan piyasalarda bu hafta perakende satışlar, enflasyon, sanayi üretimi ve kapasite kullanımının yanı sıra konut verileri, haftalık işsizlik başvuruları, öncü göstergeler ve Philadelphia Fed Endeksi açıklanacak veriler olarak dikkati çekiyor. Sabah saatlerinde hem Asya borsalarının hem de ABD Dow Jones vadeli işlemlerin pozitif bölgede işlem görmesi, bu haftaya da Dow Jones’un alıcılı bir başlangıç yapması ihtimalini arttırırken, uzun vadede endeksin 1980 yılından itibaren 200 haftalık hareketli ortalama eğrisinin seyri incelendiğinde, trendin sadece iki resesyon döneminde (2001, 2007) değiştiği dikkati çekmektedir. Bu nedenle Dow Jones’un yukarı yönlü hareketlerinin kalıcı olduğunu söyleyebilmek için 200 haftalık hareketli ortalama eğrisinin işaret ettiği 10,450 seviyesini kırması gerekmektedir. Endeksin bu seviyeyi kırması ise trendin yönünü yukarı çevirdiğinin sinyali olarak algılanabilir. Bu durumda endekste 10,650 seviyelerine doğru bir hareketlilik beklenebilir. Açıklanacak verilerin beklentileri karşılamaması ve gelebilecek düzeltme hareketleri durumunda ise ilk aşamada 10,120 seviyeleri dikkati çekerken, bu seviyenin de altında endekste 10,000 seviyelerine doğru bir geri çekilme beklenebilir. Önceki raporlarımızda da belirttiğimiz gibi kısa vadede 55 günlük hareketli ortalama seviyesinin işaret ettiği 9,800 seviyeleri ise önemini korumaya devam ederken, aşağı yönlü hareketlerde güçlü bir destek oluşturmaktadır. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 16 Kasım 2009 ABD Hazine tahvillerinin sakin seyri devam ediyor Geçtiğimiz hafta ABD tahvil piyasasında, Çarşamba gününün tatil olmasının yanısıra ABD’nin veri açısından nispeten sakin bir hafta geçirmesi sebebiyle haftalık işlem hacminin düşük olduğu dikkat çekti. Geçtiğimiz hafta toplamda 81 milyar dolar’lık Hazine ihalesi olmasına rağmen, yatırımcıların söz konusu ihalelere sınırlı tepki verdiği görüldü. Haftanın ilk gününde gerçekleşen 40 milyar dolarlık 3 yıl vadeli Hazine ihalesine yüksek miktarlarda yabancı ilgisinin devam etmesi, ABD Hükümetinin borçlarını rahatlıkla çevireceğine ilişkin beklentilerin kuvvetlenmesine neden olurken ertesi gün yapılan 25 milyar dolarlık 10 yıl vadeli Hazine ihalesini gelen talep beklentiler doğrultusunda gerçekleşti. Yatırımcılar tarafından asıl dikkatle izlenen ihale ise Perşembe günü gerçekleşti. En uzun vadeli tahvil ihalesi olması sebebiyle önemli bir gösterge olan 30 yıl vadeli Hazine ihalesine yabancı talebinin yüksek seviyelerde gelmesi de yatırımcılar tarafından olumlu algılandı. Perşembe günkü ihale dışında diğer ihaleler ABD 10 yıllık Hazine tahvilinde sınırlı alımlara neden olurken, haftaya %3.5140 getiri seviyesinden başlayan ABD tahvili, hafta boyunca %3.4215 getiri seviyesine kadar geriledi. Hafta içinde ABD bütçe açığının arttığının açıklanması söz konusu alımları bir miktar sınırladı ve ABD 10 yıllık Hazine tahvili haftayı %3.4230 getiri seviyesinden kapattı. Pazartesi günü ABD tahvil piyasasında, ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Bernanke’nin yapacağı konuşma öncesinde yatay bir seyrin etkili olduğu görülüyor. Bu hafta ABD Hazinesi’nin tahvil ihalesinin bulunmaması sebebiyle ABD’de açıklanacak konut piyasası ve imalat sektörüne ilişkin veriler, tahvil piyasası tarafından yakından takip edilecek. Söz konusu verilerin seyrinin yanısıra FED yetkililerinin hafta içinde yapacağı konuşmalar da önemli olacaktır. Tahvil ihalelerinin sonuna gelindiği düşünceleri tahvil piyasasındaki yatay seyrin ana nedeni olurken verilerin veya açıklamaların olumsuz algılanması durumunda ABD 10 yıllık tahvil piyasasında alımlar artabilir. Teknik göstergeler incelendiğinde ise, Stochastic-slow göstergesi hem günlük bazda hem de haftalık bazda alımlara işaret etmektedir. Söz konusu durumda %3.37 önemli destek seviyesi olacaktır. %3.37 destek seviyesinin altında bir gün sonu kapanış görülmesi durumunda ise, %3.26 ve %3.15 ana destek seviyeleri olacaktır. ABD Hükümetinin borçlarını çevirebileceğine ilişkin duyulan güvenin azalması ve ABD verilerinin ekonomik toparlanmayı desteklemesi durumunda %3.48 getiri seviyesi önemli direnç olacaktır. Bu seviyenin üzerinde bir gün sonu kapanış yapılması durumunda ise, %3.52 ve %3.61 getiri seviyesi önemli direnç olacaktır. Petrol fiyatlarında son bir kaç haftadır görülen düşüş devam ediyor Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 16 Kasım 2009 Petrol fiyatları hafta ortasına kadar G20 ülkelerinin ekonomik canlandırma tedbirlerini sürdürecekleri açıklamasının ardından güçlenen risk iştahı ve dünyanın en çok petrol tüketen ikinci ülkesi Çin'de güçlü ekonomik büyümeye işaret eden verilerin desteğiyle yukarı yönlü hareket etti. Hafta ortasından itibaren borsalarda yaşanan kar realizasyonları, olumlu işsizlik başvurularının ardından beklentilerin üzerinde artış gösteren petrol stok rakamları ile 79 dolar seviyesinin üzerinde uzun süreli tutunamayan petrolde satışlar görüldü. Cuma günü ABD’de beklentilerden kötü gelen tüketici güven endeksi ve dış ticaret açığı verisinin ABD ekonomisine yönelik toparlanma endişelerini yeniden gündeme getirmesiyle, petrol fiyatları 75.57 dolara kadar geriledi. Cuma gününü 76.35 seviyesinden tamamlayan parite, Pazartesi sabahı dünyanın 3. en büyük petrol tüketen ülkesi olan Japonya’dan gelen olumlu 3. çeyrek büyüme rakamı, altında yaşanan ralli ve zayıf dolarla birlikte varil başına 1 dolar artışla 77.47 dolar seviyesine yükseldi. Hafta içinde 75.57-80.51 dolar seviyeleri arasında hareket hareket eden petrol fiyatları haftayı % 1.39 düşüşle 76.35 seviyesinden sonlandırdı. Yatırımcıların artan risk iştahıyla petrole yönelmeleri fiyatları yukarı yönlü destekliyor. Diğer taraftan ABD’den gelen olumsuz veriler toparlanma beklentilerini zayıflatıyor. Bu yıl başından bu yana yaklaşık %73 yükselen, ancak 2008 yılına göre halen %54 düşük olan petrol fiyatlarının yeniden 80 dolar seviyelerine yükselmeden önce bir süre 75-79 dolar aralığında seyretmesi beklenebilir. Petrolün bu haftaki seyrinde haftalık stok verilerinin yanısıra Salı günü açıklanacak ABD sanayi üretimi ve Çarşamba günü açıklanacak konut başlangıçları verilerinin belirleyici olması mümkün. Bunun yanısıra ABD Ekim ayı TÜFE ve ÜFE ile FED Başkanı Bernanke’nin açıklamaları piyasada yakından takip edilecektir. Aşağı yönlü hareketlerde 76.70 seviyesindeki destek kırılırsa yeniden 75.50 seviyelerinin test edilmesi beklenebilir. Buradaki desteğin kırılması durumunda 73.80 dolar seviyelerine kadar bir geri çekilme yaşanabilir. Haftalık bazda 80.00 direnç seviyesini kıran 80.50 direncinden dönen petrol fiyatlarının yeniden 79.00 dolar seviyesinde istikrar kazanması durumunda 80.50 seviyesine yönelmesi beklenebilir. Altında yeni rekor seviyeler görmeye devam edeceğiz Geçtiğimiz hafta altın fiyatlarında Perşembe günü hariç hergün yükseliş hakimdi. Bir önceki hafta IMF’nin Hindistan’a altın satmasıyla başlayan yükseliş, Merkez Bankalarının yakın zamanda IMF’den yeniden altın alacaklarına ilişkin beklentilerin artmasının yanısıra hafta başında Dolar Endeksi’nin Ağustos 2008’den beri görülen en düşük seviyeye gerilemesi altındaki yükselişlerin Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 16 Kasım 2009 nedenlerinden oldu. ABD’de yoğun bir veri akışının olmaması sebebiyle fazla dalgalı bir seyir izlemeyen altın, ABD Merkez Bankası FED’in faizleri öngörülebilir bir zamana kadar sıfıra yakın tutmaya devam edeceği beklentilerinden de etkilendi. Söz konusu gelişmelerin etkisiyle haftaya 1,097 dolar/ons seviyesinden başlayan altın, Perşembe günü 1,022.9 dolar/ons tarihi rekor seviyesini gördü. Hemen ardından altında sert bir düşüş görüldü. Bu düşüşte EUR/USD paritesinin 1.50 seviyelerinden bir anda 1.48 seviyelerine gerilemesinin yanısıra Güney Afrika’dan gelen üretim düşüşü açıklaması etkili oldu. Eskiden en fazla altın üretimi yapan, şimdi ise en yüksek üretim yapan üçüncü ülke olan Güney Afrika, Eylül ayı içinde altın üretimini %9.3 azalttığını açıkladı. Bu gelişmeler altının yeniden 1,110 dolar/ons seviyesini test etmesine neden oldu. Haftanın son işlem gününde ise dolardaki zayıflığın yeniden ortaya çıkmasıyla altın 1,110 dolar/ons seviyesinin üzerine çıkarken, haftayı %2.2 artışla 118.8 dolar/ons seviyesinden kapattı. Pazartesi sabahı ise, altında rekor seviyenin yinelendiğini görüyoruz. Dolar Endeksi’nin 74.9 ile Ağustos 2008’den beri görülen en düşük seviyeye inmesinin yanısıra, Cuma günü haftalık bazda 1,100 dolar/ons seviyesinin üzerinde kapanış yapılmış olması sebebiyle, bu sabah altında 1,133 dolar/ons rekor seviyesi görüldü. Altın geçtiğimiz haftalarda Hindistan Merkez Bankası’nın IMF’den altın satın almasıyla yeni rekor yükselişler yapmaya başlamıştı. Başta Çin olmak üzere diğer Merkez Bankalarından da aynı isteklerin geleceği beklentisi altının rekorlarını yenilemesini devam ettirebilir. Ayrıca hafta sonunda Çin’li yetkililerin zayıf doların dünya ekonomisini olumsuz etkilediğini söylemelerine rağmen, IMF, ABD ve AB’den gelen baskıların etkisiyle yuanın dolar karşısında kademeli bir şekilde değer kazanmasına izin verebileceklerinin sinyalini vermeleri de altındaki yükselişlere destek verecek bir gelişmedir. Diğer bir konu ise, kısa vadede dünya merkez bankalarının faizleri artırmayacak olması ki bu da enflasyonist baskıların artması anlamına gelebilir. Son dönemde İsrail’le başlayan Norveç ve Avustralya’da devam eden faiz artırımlarının çok fazla ülkeyi etkilemesi beklenmiyor. Bu sebepler de altına alımlara neden olacak faktörler arasında sıralanabilir. Yani önümüzdeki günlerde altının 1,200 dolar/ons seviyesinin üzerine çıktığını görebiliriz. 1,205 dolar/ons direnç seviyesi öncesinde 1,165 ve 1,150 dolar/ons seviyeleri önemli direnç seviyeleri olacaktır. Bazı yatrımcılar ise, altın piyasasında oluşan balonun giderek arttığına bu sebepten dolayı patlamasının da çok sert satışlara neden olabileceği kanısında. Bu düşünce altındaki rekorların daha yavaş bir şekilde gerçekleşmesine neden oluyor. Altında düzeltme hareketinin başlaması durumunda ise 1,100 dolar/ons ilk önemli destek seviyesi olacaktır. Söz konusu seviyenin altında bir gün sonu kapanış görülmesi durumunda ise, 1,090, 1.070 ve 1,043 dolar/ons seviyeleri destek olacaktır. Sert bir düzeltme hareketinin görülmesini bu hafta beklemiyor olmamıza karşın, piyasalarda olası sert satışların başlaması durumunda, altın 1,000 dolar/ons seviyesinin altını test edebilir. HAFTANIN GÜNDEMİ (16-23 Kasım 2009) Türkiye... Yurtdışında veri akışının hareketli olduğu bir haftaya başlarken, yurtiçinde Hazine’nin gerçekleştireceği ihaleler ve TCMB’nin faiz kararı piyasalar tarafından yakından takip edilecektir. Hazine tarafından bugün ve yarın gerçekleştirilecek ihalelerde Hazine’nin borçlanma tavrı faizlerin seyri açısından belirleyici olacakken, Perşembe günü yapılacak olan toplantıda alınacak faiz kararı da faiz oranlarının seyrinde belirleyici olacak bir başka faktör olarak öne çıkmaktadır. Vakıfbank Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü olarak TCMB’nin faiz oranlarında 25 baz puanlık bir indirime gitmesini bekliyoruz. ABD... Piyasalarda geçtiğimiz hafta sakin bir seyir izlenirken, ABD’den gelen haftalık işsizlik başvuruları son 10 ayın en düşük düzeyine geriledi. Michigan Üniversitesi Tüketici Güven Endeksi ise Kasım'da 66.0 ile beklentilerin altında açıklandı ve son üç ayın en düşük seviyesine geriledi. Geçtiğimiz hafta piyasalarda veri olarak daha sakin bir hafta yaşanırken, bu hafta veri akışının hızlanması beklenmektedir. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 16 Kasım 2009 Haftanın ilk günü piyasalarda Ekim ayı perakende satış verileri (Ekim) ile New York FED İmalat Endeksi (Kasım) takip edilecektir. Bir önceki ay %1.5 oranında sert bir artış yaşayan perakende satışların Ekim ayında otomobil satışlarında yaşanacak yükselişlerin etkisinde %0.9 artması bekleniyor. Bir önceki ay sert bir yükseliş yaşayan New York FED İmalat Endeksinin ise Kasım ayında 27’ye gerilemesi beklenmektedir. Salı günü açıklanacak veriler ise ÜFE (Ekim), Sanayi Üretimi (Ekim) ile Kapasite Kullanım Oranı (Ekim) rakamları olacaktır. Eylül ayında %0.7 oranında artan sanayi üretim rakamlarının Ekim ayında ise %0.4 artması beklenirken, kapasite kullanım oranının 70.7’ye yükselmesi beklenmektedir. Salı günü açıklanacak diğer bir veri olan üretici fiyatlarının ise Ekim ayında %0.6 oranıyla sert bir yükseliş yaşaması beklenmektedir. Çarşamba günü TÜFE (Ekim) ile Konut Başlangıçları (Ekim) rakamları piyasalarda izlenecektir. Üretici fiyatlarına paralel olarak tüketici fiyatlarının de artması beklenirken, aylık bazda TÜFE’nin %0.2 artacağı tahmin edilmektedir. Eylül ayında %0.5 oranında artan Konut Başlangıçlarının ise Ekim ayında %2.5 artarak 605,000 adet olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Perşembe günü haftalık işsizlik başvuruları, Öncül Göstergeler Endeksi (Ekim) ve Philadelphia Fed imalat endeksi (Kasım) piyasalarda izlenecekken, öncül göstergeler endeksinin beşinci devam eden ayda yükselmeye devam etmesi, Philadelphia Fed imalat endeksinin ise 11.5 oranında sabit kalması beklenmektedir. Cuma günü açıklanacak veri bulunmazken, piyasalardaki hareketliliğin yavaşlaması mümkün olabilir. Avrupa... Geçtiğimiz haftanın son işlem gününde Euro Bölgesi’nin, son çeyrek büyüme verisinin beklentilerin altında kalmasına rağmen resesyondan çıkması, Euro Bölgesi’ne ilişkin beklentilerin olumlu seyrini korumasını sağlıyor. Bu hafta ise, Euro Bölgesi’nde veri açısından sakin bir hafta olacak. Haftanın ilk gününde Ekim ayına ilişkin Euro Bölgesi enflasyon verisi açıklanacak. Söz konusu verinin bir önceki yılın aynı dönemine göre -%0.3’ten -%0.1’e yükselmesi bekleniyor. Hafta içinde Euro Bölgesi’ne ilişkin açıklanacak diğer veri ise, Salı günü açıklanacak Euro Bölgesi Eylül ayı Dış Ticaret Dengesi olacak. Ağustos ayında 1.3 milyar dolar olan dış ticaret açığının, Eylül ayında daralması bekleniyor. Japonya... Bu hafta Japonya’da açıklanacak önemli bir veri bulunmuyor. Ancak, Perşembe günü başlayacak ve iki gün sürecek Japonya Merkez Bankası (BOJ) toplantısı piyasalar tarafından yakından izlenecek. BOJ’un %0.1 seviyesinde olan faiz oranlarında değişiklik yapması beklenmezken, toplantının ardından yapılacak ülke ekonomisi ve para politikasına yönelik açıklamalar önem taşıyor. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 16 Kasım 2009 Tarih Ülke Açıklanacak Veri 16.11.2009 Türkiye İşsizlik Oranı (Ağustos) %12.8 %13.0 Tüketici Güven Endeksi (Ekim) %81.9 %81.0 Perakende Satışları (Ekim) -%1.5 %0.8 New York FED İmalat Endeksi (Kasım) 34.57 31.00 Euro Bölgesi TÜFE (Ekim-yıllık) -%0.3 -%0.1 Japonya GSYİH Büyüme Oranı (III.Çeyrek) %0.6 %0.7 ABD ÜFE (Ekim-yıllık) %1.8 -- ABD 17.11.2009 Önceki Sanayi Üretim Endeksi (Ekim) Kapasite Kullanım Oranı (Ekim) 18.11.2009 %0.4 %70.8 Uzun Dönem Sermaye Akımları(Eylül) 13.0 milyar $ -- Dış Ticaret Dengesi (Eylül) -4.0 milyar € -- ABD TÜFE (Ekim-yıllık) -%1.3 -%0.2 0.59 0.6 -%0.9 -- -- -- %6.75 %6.50 İnşaat İzinleri (Ekim) Haftalık Mortgage Verileri Türkiye TCMB Faiz Kararı ABD Öncül Göstergeler Endeksi (Ekim) %1.0 %0.4 Phidelphia FED Aktivite Endeksi (Kasım) 11.5 12.5 Haftalık İşsizlik Başvuruları 20.11.2009 %0.7 %70.5 Euro Bölgesi Konut Başlangıçları (Ekim-aylık) 19.11.2009 Beklenti Japonya Japonya Merkez Bankası (BOJ) Faiz Kararı -- -- %0.1 %0.1 Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü Cem Eroğlu Müdür [email protected] 0312 –455 84 80 Nazan Kılıç Müdür Yardımcısı [email protected] 0312 –455 84 89 Ümit Ünsal Uzman [email protected] 0312 –455 84 86 Bilge Özalp Türkarslan Uzman [email protected] 0312 –455 84 88 Zeynep Burcu Çevik Uzman Yardımcısı [email protected] 0312 -455 84 93 Seda Meyveci Uzman Yardımcısı [email protected] 0312 -455 84 85 Emine Özgü Özen Uzman Yardımcısı [email protected] 0312 -455 84 87 Selin Düz Uzman Yardımcısı [email protected] 0312 -455 84 90 Pelin Sencer Kaptan Yetkili [email protected] 0312 –455 84 83 * Bu rapordaki bilgi ve veriler, Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü tarafından güvenilir olduğuna inanılan kaynaklardan edinilmiştir. Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. bu bilgi ve verilerin doğruluğu hakkında garanti vermemekte ve bu raporda sunulan bilgilerin kullanılmasından kaynaklanabilecek zararlar konusunda sorumluluk kabul etmemektedir. Bu rapor sadece bilgi vermek amacıyla hazırlanmış olup, hiçbir konuda yatırım önerisi olarak yorumlanmamalıdır. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected]