HH AA FF TT AA LL II KK GG ÖÖ RR ÜÜ NN ÜÜ MM

advertisement
 T. VAKIFLAR BANKASI T.A.O. HAZİNE BAŞKANLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR MÜDÜRLÜĞÜ HAFTALIK GÖRÜNÜM 16‐23 Kasım 2009 [email protected] 16 Kasım 2009 Cari İşlemler Dengesi Eylül ayında beklentilerin çok üzerinde açık verdi... Oca.04
Nis.04
Tem.04
Eki.04
Oca.05
Nis.05
Tem.05
Eki.05
Oca.06
Nis.06
Tem.06
Eki.06
Oca.07
Nis.07
Tem.07
Eki.07
Oca.08
Nis.08
Tem.08
Eki.08
Oca.09
Nis.09
Tem.09
Bir önceki yılın Eylül ayında 956 milyon dolar açık veren cari işlemler hesabı, bu yılın Eylül ayında bizim beklentimiz olan ‐400 milyon 1000
0
doların ve piyasa beklentisi olan ‐300 milyon 0
doların çok üstünde 869 milyon dolar açık verdi. ‐10000
Beklentimizdeki bu sapma, Eylül ayına kadar bir ‐1000
önceki seneye göre ortalama 21 milyon dolar ‐20000
fazla veren hizmetler dengesinin Eylül ayında ‐2000
2008 yılı Eylül ayına göre 383 milyon dolar daha ‐30000
fazla açık vermesinden kaynaklandı. Söz konusu ‐3000
azalışta hizmetler dengesinde en yüksek paya ‐40000
sahip olan turizm kalemindeki döviz girişinin ‐4000
Ocak‐Eylül döneminde %10 oranında azalması ‐50000
‐5000
etkili oldu. Eylül ayına kadar bir önceki seneye göre iyi bir performans sergileyen turizm ‐60000
‐6000
sektörünün grip salgını nedeniyle gerilediğini düşünüyoruz. Gelir dengesi ise, kar transferlerinin hem doğrudan yatırımlar yoluyla Cari İşlemler Hesabı (Aylık‐milyon $‐sağ eksen)
hem de portföy yatırımları yoluyla hala devam Cari İşlemler Dengesi (12 Aylık‐milyon $)
ediyor olmasından dolayı, açık vermeye devam etmiş, 2008 yılı Ocak‐Eylül döneminde ‐6.353 milyar dolar olan gelir dengesi, 2009 yılının aynı döneminde ‐6.105 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bir diğer dikkat çeken gelişme ise, cari işlemler dengesinin 12 aylık hareketli ortalama değerleri incelendiğinde, Ağustos 2008’de başlayan daralmanın Eylül 2009 itibariyle ciddi oranlarda azalmasıdır. Ağustos 2008’den bu yana ortalama olarak 2.9 milyar dolar daralan 12 aylık cari işlemler açığı, Eylül ayında sadece 87 milyon dolar daralmıştır. Söz konusu durum, cari işlemler açığındaki daralmanın artık eskisi kadar kuvvetli olmayacağının sinyallerini vermektedir. Sermaye ve Finans hesabı incelendiğinde, Nisan ayından beri başlayan döviz girişinin Eylül ayında azalarak da olsa devam ettiği görülmüştür. Ağustos ayında 933 milyon dolar olan sermaye ve finans hesabı, Eylül ayında 497 milyon dolara gerilemiş ve böylelikle Ocak‐Eylül döneminde yıllık olarak %93 azalmıştır. Portföy yatırımlarında Eylül ayında 939 milyon dolarlık döviz çıkışı olmasına rağmen, Ocak‐Eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre %40 artış görülmektedir. Hisse senedi piyasasında son beş aydır görülen döviz girişi, Eylül ayında çıkışa dönüşürken yılın ilk 9 ayında geçen senenin aynı dönemine göre %15.6 oranındaki gerilemeyle hisse senetleri kalemi 1.76 milyar dolara gerilemiştir. 85
50
45
80
40
75
35
70
30
25
65
20
60
15
10
55
5
0
Kas.03
Şub.04
May.04
Ağu.04
Kas.04
Şub.05
May.05
Ağu.05
Kas.05
Şub.06
May.06
Ağu.06
Kas.06
Şub.07
May.07
Ağu.07
Kas.07
Şub.08
May.08
Ağu.08
Kas.08
Şub.09
May.09
Ağu.09
50
Yurtiçi Yerleşiklerin DİBS alımları (milyar TL)
Yurtdışı yerleşiklerin DİBS alımları (milyar TL‐sağ eksen)
DİBS piyasasına bakıldığında ise, 2009 yılı Mart ayından sonra piyasaların düzelmeye başlamasına rağmen, ilk dokuz aylık dönemde sürekli bir döviz girişi veya çıkışının görülmediği dikkat çekiyor. 2008 yılı ilk dokuz ayında 153 milyon dolarlık döviz çıkışına rağmen, 2009 yılı aynı döneminde 872 milyon dolarlık döviz girişi görülmüştür. Yurtdışı ve yurtiçi yerleşiklerin DİBS piyasası içerisindeki dağılımına bakılacak olursak, krizin başlamasıyla gördüğü dip seviyelere göre son aylarda bir miktar toparlanmış olsa da hala düşük seviyelerde seyretmeye devam ettiğini Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected]
16 Kasım 2009 görüyoruz. Yurtdışı yerleşiklerin Haziran 2007 itibariyle 44 milyar TL’ye yakın DİBS alımı yapmasına karşılık, Ekim 2009 itibariyle bu rakamın 32 milyar TL ile sınırlı kaldığı gözleniyor. Bu durumun faizlerin hala düşük seviyelerde olmasınsan kaynaklandığı düşünülmekle birlikte, kısa vadede faizlerin artırılmayacağı dikkate alındığında önümüzdeki dönemde de yabancıların DİBS piyasasındaki alımlarının sınırlı kalmaya devam edeceği düşünülebilir. Oca.09
Oca.08
Oca.07
Oca.06
Oca.05
Oca.04
Oca.03
Oca.02
Oca.01
Oca.00
Oca.99
Oca.98
Oca.97
Oca.96
Oca.95
Oca.94
Oca.93
Diğer yatırımlar kalemi altındaki bankaların uzun vadeli borçları çevirme oranı incelendiğinde, Eylül 2009 itibariyle %140 700.00
400.00
çıkan söz konusu oranın, yıllık olarak 350.00
600.00
incelendiğinde %50 seviyesinde kalması 300.00
500.00
dikkat çekmektedir. Kriz öncesinde 250.00
400.00
bankaların uzun vadeli borçlarını çevirme 200.00
300.00
oranı yıllık olarak %400’ler civarındayken 150.00
200.00
Eylül ayı itibariyle %50’lere inmiştir. Bu 100.00
durum yurtdışı bankaların krizle birlikte 100.00
50.00
artan güvensizlik ortamında borç alma ve 0.00
0.00
borç verme faizleri arasındaki marjı çok yüksek seviyelerde tutmalarından kaynaklanmış. Böylelikle yurtiçi bankalar Ba nka l a rın Uzun Va del i Borçl a rını Çevi rme Ora nı (Yıl l ık‐%)
Özel Sektörün Uzun Va del i Borçl a rını Çevi rme Ora nı (%‐Yıl l ık‐s a ğ eks en)
yurtdışından maliyetleri artırmamak amacıyla kaldıraç oranlarını düşürerek daha fazla para talep etmemiş, borçlarını geri ödemeye odaklanmışlardır. Bu da borç çevirme oranının %400’lerden %50’lere gerilemesine neden olmuştur. Söz konusu borç çevirme oranının dip seviyelere yaklaşması sebebiyle 2009 yılının son çeyreğinde borç çevirme oranında artış beklenebilir. Özel sektörün uzun vadeli borç çevirme oranının ise, Eylül 2009 itibariyle yıllık olarak %78.3 olmasına rağmen, aylık olarak %64.3 olması, özel sektörün son çeyrekte borç çevirmekte zorlanabileceği şeklinde yorumlanabilir. Yani özel sektörün borç çevirme oranında bir miktar daha düşüş beklenebilir. Cari İşlemler Dengesi’nde Yapılan Revizyonlar ve Bizim Tahminimiz... Sermaye ve Finans Hesabı
Cari İşlemler Dengesi
500
220
3000
2067
1648
127
2000
0
‐159
‐500 ‐423 ‐243
‐266
‐558
‐451
‐1000
‐1500
‐2000
‐2500
k
Oca
995
1046
933
778
497
623
633
497
562
371
1000
‐869
‐869
‐1084
‐1111
0
‐1000
‐1504
‐1525‐1648
‐1662
‐2019
‐2043
rt
n
Ma Nisa
Es ki z
irane mm u
z
a
H
T
Yeni ‐310
‐316
‐835
‐840
‐2000
‐3000
ü
Eyl
l
k
Oca
‐2268
‐2267
n
rt
Ma Nisa
Es ki
z
iran m u
Haz Te m
ü
Eyl
l
Yeni
Salı günü açıklanan Ödemeler Dengesi’nde dikkat çeken bir gelişme ise, cari işlemler dengesi ile birlikte sermaye ve finans hesabında yapılan revizyonlar oldu. Yılın ilk sekiz ayında 6.57 milyar dolar olan cari işlemler açığı, yapılan revizyonlarla 7.77 milyar dolara çıkmıştır. Söz konusu revizyon, hizmetler dengesindeki ‐694 milyon dolarlık açığın yanısıra, dış ticaret dengesi’ndeki ‐539 milyon dolarlık revizyonlardan kaynaklanmıştır. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected]
16 Kasım 2009 Cari işlemler hesabında en fazla revizyonun Temmuz ve Ağustos aylarında görülmüştür. Vakıfbank Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü olarak 2009 yılı başından Ağustos ayına kadar, yani cari fazlalar verilene kadar 2009 yıl sonu beklentimiz, piyasa beklentisi 10 milyar dolar civarında olmasına karşın, 13.1 milyar dolar düzeyinde idi. Fakat daha sonra beklenmedik şekilde Temmuz ve Ağustos aylarında art arda fazla verilmesi, cari işlemler dengesi beklentimizde revizyona gitmemize neden olmuştur. TCMB tarafından beklenmedik bir şekilde 1.2 milyar dolarlık açık revizyonunun gelmesi, yıl sonu cari işlemler beklentimizi yeniden yükselterek 12.3 milyar dolara revize etmemize neden olmuştur. TCMB tarafından yapılan bir diğer revizyon ise, sermaye ve finans hesabında görülmüştür. Özellikle Nisan‐Haziran dönemlerine ilişkin revizyonların etkili olduğu görülürken ilk sekiz ay içinde toplamda 1.1 milyar dolar fazla revizyon yapılması ile 857 milyon dolar olan sermaye ve finans hesabı 1.963 milyar dolara revize edilmiştir. Söz konusu revizyonun diğer yatırımlar kaleminden kaynaklandığı dikkat çekmektedir. EKONOMİK ARAŞTIRMALAR MÜDÜRLÜĞÜ Zeynep Burcu ÇEVİK [email protected] (0312) 455 84 93 Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected]
16 Kasım 2009 İşsizlik Oranının Mart ayından sonra ilk defa yükselmesi TCMB’nin bu haftaki toplantısında 25 baz puan faiz indirimine gideceği beklentimizi desteklemektedir... Ağu.09
Tem.09
Haz.09
May.09
Nis.09
Mar.09
Şub.09
Oca.09
Ara.08
Kas.08
Eki.08
Eyl.08
Ağu.08
Tem.08
Haz.08
May.08
Nis.08
Mar.08
Şub.08
Oca.08
TÜİK tarafından açıklanan Temmuz – 18
Ağustos ‐ Eylül dönemi işsizlik oranı 16
zayıflayan mevsimsel etkilere bağlı 14
olarak Mart ayından sonra ilk defa bir 12
önceki aya göre artarak %13.4 seviyesine yükselmiştir. Şubat ayında 10
%16.1 ile kırdığı tarihi rekorun ardından 8
mevsimsel etkilerin de desteğiyle 6
sürekli gerileyen işsizlik oranı böylece, 4
Ağustos dönemi ile birlikte yeniden yükseliş trendine girmiştir. Aynı 2
dönemde tarım dışı işsizlik oranı ise 0
geçen yıla göre 4.1 puanlık artışla %17 seviyesinde gerçekleşmiştir. 2009 yılı Ağustos döneminde, Türkiye genelinde işgücüne katılma oranı ise, geçen yılın Mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı (%)
İşsizlik Oranı(%)
aynı dönemine göre 1 puanlık artışla %49.3 olarak gerçekleşirken, bir önceki aya göre işgücüne katılım oranının değişmediği görülmektedir. İşgücü katılım oranı değişmezken, işsizlik oranında yaşanan sert artış Ağustos ayı itibariyle mevsimsel olumlu etkilerin zayıfladığına işaret etmektedir. Bu bağlamda mevsimsel etkilerden arındırılmış seri incelendiğinde, işsizlik oranının yükseldiği görülürken, işsizlik oranındaki aylık bazda %0.6 puanlık artışın mevsimsel etkiler arındırılmış seride %0.3 olarak gerçekleştiği görülmektedir. Dolayısıyla son iki aydır mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizlik oranındaki düşüş olumlu bir gelişme olarak dikkat çekerken, Ağustos ayında bu durumun bozulması söz konusu toparlanmanın kalıcı olmadığını işgücü piyasalarında bozulmanın önümüzdeki dönemde devam edeceğini yansıtmaktadır. Diğer bir ifadeyle, işsizlik oranında önümüzdeki aylarda mevsimsel olumlu etkilerin tersine dönmesinin etkisiyle Ağustos ayında yaşanan yükselişin hızlanması mümkün olabilir. Özellikle kış aylarına girerken işsizlik oranlarında artışların devam etmesi mümkün olacaktır. Ağustos ayının ardından Eylül ayında sanayi üretimi ile kapasite kullanım oranlarında yaşanan gerilemeler değerlendirildiğinde, Eylül ayında işsizlik oranındaki artışın devam etmesi mümkün olabilir. Bu durum yıl sonu için işsizlik oranı beklentimiz olan %14.90 üzerinde yukarı yönlü baskı yaratacakken, Eylül ayının ardından sanayi üretimi ile kapasite kullanım oranlarında yaşanacak toparlanma beklentilerimize paralel olarak şimdilik yılsonu için beklentilerimizde değişikliğe gitmiyoruz. İşsizlik oranında yaşanan beklentilerin üzerindeki artışın 30
ardından bu hafta yapılacak olan TCMB toplantısında faiz oranlarının 25 baz puan indirileceği beklentimiz güç 25
TCMB’nin kazanmıştır. Diğer yandan, işsizlik oranında önümüzdeki Perşembe günü 25 baz puan daha dönemde yaşanacak yükselişler iç talepte düşüş 20
faizleri indirmesini beklentilerine destek olarak enflasyon rakamlarında bekliyoruz. yaşanan aşağı yönlü hareketlere destek olabilir. Fakat, 15
bir önceki haftalık yorumumuzda da belirttiğimiz gibi enflasyonda yaşanan düşüşlerin emtia fiyatlarındaki 10
kaynaklandığı değerlendirildiğinde, gerilemeden önümüzdeki dönemde emtia fiyatlarında yaşanan 5
yükselişlerin devam etmesi, söz konusu talep yavaşlamasının önüne geçerek enflasyon rakamlarının Gösterge tahvil valörlü işlemler ortalama bileşik getirisi
yükselmesine neden olabilir. Bu olasılığı Fonlama Maliyeti
değerlendirdiğimizde, TCMB’nin Aralık ayında son 25 baz TCMB Borç Alma Faiz Oranı
puanlık indirime gitmeden faiz oranını %6.50 seviyesinde sabit bırakması da mümkün olabilir. Dolayısıyla Aralık ayına ilişkin 25 baz puanlık TCMB faiz indirim beklentimiz açısından önümüzdeki günlerde açıklanacak veriler önem taşımaktadır. EKONOMİK ARAŞTIRMALAR MÜDÜRLÜĞÜ Seda MEYVECİ [email protected] (0312) 455 84 85 Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected]
16 Kasım 2009
YURTİÇİ PİYASALAR
IMKB-100 endeksi geçtiğimiz hafta 55 günlük hareketli ortalamasının üzerinde tutunmayı başardı
Geçtiğimiz hafta başında alıcılı seyreden İMKB-100 yurtdışı piyasalardaki olumlu seyrin etkisiyle 55 günlük eksponential
ortalamasının üzerine çıkmayı başardı. Bir önceki hafta boyunca 55 günlük eksponential ortalaması ile trend çizgisinin alt sınırının
altında seyreden endekste dalgalı bir seyir izlenirken, endeksin geçtiğimiz hafta başında 55 günlük eksponential ortalamasının
üzerine çıkması yukarı yönlü trendin devamlılığı açısından olumlu bir gelişme oldu. Endeksin yükseliş trendinin başladığı dönemden
itibaren güçlü bir destek olan 55 günlük hareketli ortalamasının yeniden üzerine çıkması yukarı yönlü hareketleri
destekleyecekken, endeksin hala trend çizgisinin alt sınırının altında kalması ise aşağı yönlü baskıların devam ettiğine işaret
etmektedir. Yeni haftada Asya ve Avrupa piyasaları ve ABD’de vadeli işlemler artıda seyrederken, endeksin de alıcılı seyrettiği
gürünüyor.
Önümüzdeki hafta yurtdışında veri olarak hareketli bir hafta yaşanacakken, yurtdışı piyasalardaki olası dalgalı seyrin yurtiçine de
yansıması mümkün olabilir. Cuma günü yaşanan düzeltme sonrasında kısa vadeli teknik göstergelerde yatay bir seyir izlenirken,
önümüzdeki hafta içinde yurtdışı piyasalardaki seyir IMKB-100’ün yönünün netleşmesinde belirleyici olabilir. Endeksin 48,000
desteğinin üzerinde tutunması olumlu bir gelişmeyken, yukarı yönlü trend çizgisinin üzerine çıkamaması trend dönüş riskinin hala
devam ettiğini yansıtmaktadır. Teknik olarak değerlendirildiğinde, hafta içinde yukarı yönlü hareketlerde ilk aşamada geçtiğimiz
hafta kıramadığı 49,200 seviyesi test edilecekken, bu seviyenin üzerinde 50,000 psikolojik direnç seviyeleri hedef olabilir. Yurt dışı
piyasalarda Dow Jones’un 200 haftalık hareketli ortalamasının üzerine çıkıp çıkamaması yukarı yönlü hareketlerin devamlılığı için
önemliyken, Dow’un bu seviyelerin üzerinde çıkması durumunda endeksteki yükselişlerin de devam etmesi beklenebilir. Diğer
yandan yurt dışı piyasalarda aşağı yönlü hareketler yaşanması durumunda ise endeksin 55 günlük hareketli ortalamanın işaret
ettiği 48,000 desteğinin üzerinde tutunup tutunmaması son derece önemlidir. 48,000 seviyesini kırması durumunda ise aşağı yönlü
baskılar artacakken, bu durum için 47,500 seviyesi güçlü bir destek görünümündedir. Bu seviyenin altındaki hareketlerde ise
46,400 seviyesi güçlü bir destek görünümündeyken, 46,400 seviyesinin kırılması aşağı yönlü hareketleri hızlandırabilir.
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
16 Kasım 2009
Geçtiğimiz hafta USD/TL ile EUR/USD korelasyonunun arttığı görüldü
4.3
KUR Sepeti (1$+0.77€)
4.2
4.1
4
3.9
3.8
3.7
3.6
USD/TL-EUR/USD Korelasyon
1
0.5
0
-0.5
-1
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
Geçen hafta USD/TL haftalık raporumuzda belirttiğimiz üzere
ters omuz baş omuz formasyonunun biraz üstü olan 1.4680
seviyesinden gelen alımlarla 1.4880 seviyesine kadar yükseldi.
Daha sonra gelen satışlarla 1.47 seviyelerine kadar gerilerken,
EUR/USD paritesinin desteği ile haftalık bazda %0.33 oranında
düşerek 1.4774 seviyesinden haftayı tamamladı. Pazartesi günü
itibari ile kurda satışların devam ettiği görülürken, USD/TL’nin
hareketlerine baktığımızda temel belirleyicinin EUR/USD
paritesi olduğu dikkat çekmektedir. Bu durum yandaki
korelasyon grafiğinden de görülmektedir. 5 günlük USD/TL ve
[email protected]
16 Kasım 2009
EUR/USD korelasyonunu incelediğimizde korelasyonun olabilecek en güçlü seviyede seyrettiği izlenmektedir. Diğer bir deyişle
EUR/USD paritesi ile USD/TL arasında 1’e 1’e yakın ters yönlü güçlü bir ilişkinin olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca bu durumu yukarıda
verdiğimiz kur sepetinden de görebiliriz. 1$+0.77€’dan oluşan kur sepetinin seyrini incelediğimizde, yaklaşık 5 aydır 3.70-3.95
arasında hareket ettiği görülmektedir. Bu 2 durum dikkate alındığında USD/TL’deki hareketlerin temel belirleyicisinin bu hafta da
EUR/USD paritesi olacağını söyleyebiliriz. Ancak korelasyon grafiği incelendiğinde korelasyonun -1 seviyesine çok yakın -0.97
seviyesine kadar gelmiş olması nedeni ile önümüzdeki günlerde EUR/USD ile USD/TL korelasyonunun yeniden zayıflaması mümkün
olabilir. EUR/USD paritesinin 1.5060 seviyesinin üzerine hareket etmesi durumunda USD/TL’de ters omuz baş omuz
formasyonunun işaret ettiği 1.4650 seviyesinin altına hareketler görülebilir. Bu seviyenin kırılması durumunda kur için 1.4500
seviyesi yeni hedef seviye olacaktır. Diğer yandan EUR/USD paritesinde satışların etkili olması, doların değer kazanmaya başlaması
ile USD/TL’de yukarı yönlü hareketlerin etkili olması durumunda 20 günlük hareketli ortalama serisinin işaret ettiği 1.4800 ve 50
günlük hareketli ortalama serisinin işaret ettiği 1.4830 seviyeleri direnç olacaktır. 50 günlük hareketli ortalmanın üzerinde kararlı
hareketlerin görülmesi durumunda kurda yeniden 1.50 seviyeleri görülebilir.
Geçtiğimiz hafta tahvil-bono piyasası yurtdışı piyasalardan ayrıştı
FED’in düşük faiz oranı politikasını ekonomi bütünüyle toparlanıncaya kadar devam ettireceğine yönelik açıklamalarına paralel
olarak ortalama bileşik getiri aşağı yönlü hareketlerle haftaya başladı. Çin’den gelen olumlu haberlerin dünya ekonomisinin
toparlanmasına dair olumlu beklentileri desteklemesi ve olumlu bilanço sonuçları ile yatırımcıların artan risk iştahına paralel olarak
global piyasalarda yukarı yönlü hareketler görülmesine karşın gösterge tahvilde olumlu havanın etkisinin sınırlı kaldığı gözlendi.
Moody’s’in önümüzdeki dönemde not artırımına gidebileceği yönündeki haberlerin tahvil-bono piyasasının seyrinde rol
oynamadığı dikkat çekerken, faiz indirimlerinin sonuna gelindiği düşüncesi ve faiz artırımına geçileceği beklentileri tahvil-bono
piyasasında yukarı yönlü kırılganlığa neden oldu. 03 Ağustos 2011 vadeli gösterge tahvilin ortalama bileşik getirisi haftalık bazda
%0.34 oranında yükselerek %8.75 seviyesinden haftayı tamamladı. Böylece gösterge tahvil 5 hafta üst üste yükselişle bir kapanış
gerçekleştirmiş oldu.
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
16 Kasım 2009
Bu hafta tahvil-bono piyasasının seyrinde global piyasalardan çok yurtiçinde Hazine’nin düzenleyeceği ihalelerin ve PPK
toplantısının önemli olacağını söyleyebiliriz. Hazine bu haftaki 3 ihalesinden ilki olan 13 ay (385 gün) vadeli TL cinsinden iskontolu
tahvil ihalesini bugün düzenlerken, ihalede bileşik getirinin beklentilerin biraz üzerinde oluştuğu dikkat çekti. Hazine Salı günü 21
ay vadeli (623 gün) TL cinsinden iskontolu tahvil ile 5 yıl (1778 gün) vadeli TÜFE’ye endeksli tahvil ihaleleri düzenleyecek. Kasım için
piyasaya yapılacak 9.6 milyar TL itfaya karşılık iç piyasadan 10.5 milyar lira borçlanma öngören Hazine, 18 Kasım'da piyasaya
yapacağı 3.84 milyar TL itfası öncesi ihalere istenilen talebin gelip gelmeyeceği endişesi getiriler üzerinde yukarı yönlü kırılganlığa
neden olmaktadır.
Bu hafta Perşembe günü yapılacak PPK toplantısı tahvil-bono piyasasının seyri açısından önemli görünmektedir. TCMB’nin Kasım
ayı toplantısı için genel piyasa beklentisi 25 baz puan faiz indirimi yönündeyken, Aralık ayı için beklentilerin farklı olduğu
görülmektedir. Aralık ayı faiz kararında Kasım ayı enflasyon rakamları belirleyici olacakken, enflasyonun beklentilerin üzerinde
gelmesi durumunda TCMB’nin hiç indirim yapmaması gündeme gelebilir. Bu hafta ortalama bileşik getirinin yukarı yönlü
hareketlerinde %8.80 seviyesi ilk direnç seviyesi olarak dikkat çekerken, bu seviyenin kırılması durumunda getiri %9.00 psikolojik
direnç seviyesine yükselebilir. Bu seviyenin üzerinde bir haftalık kapanış ortalama bileşik getiride yukarı yönlü hareketlerin
hızlanması bakımından önemli görünmektedir. Vakıfbank Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü olarak risk primi olarak
adlandırdığımız 2 yıllık yurtiçi gösterge tahvil getirisi ile 2 yıllık ABD Hazine tahvil getirisi spreadi ortalama bileşik getirinin seyrini
belirlemede önemli görünmektedir. Spreadin kritik seviyesi olan 8.56’nın ortalama bileşik getiri için işaret ettiği %9.40-%9.50
seviyeleri yeniden görülebilir. Ancak bu seviyenin üzerinde kalıcı bir hareket zor görünmektedir. Önümüzdeki dönemde ortalama
bileşik getirinin %9.00-%9.50 aralığında denge bulacağını tahmin ediyoruz. Uluslararası piyasalardaki iyimserliğin tahvil-bono
piyasasına yansıması durumunda yatırımcıların artan risk iştahına bağlı olarak ortalama bileşik getirinin aşağı yönlü hareketlerinde
%8.62 seviyesi ilk destek seviyesi olarak dikkat çekerken, Bu seviyenin kararlı bir şekilde kırılması durumunda %8.50 seviyesi destek
olacaktır. Bu seviyenin altına aşağı yönlü hareketlerin hızlanması zor görünmektedir.
2030 vadeli gösterge eurobono geçtiğimiz haftayı %1.7 yükselişle tamamladı
Geçen haftanın ilk işlem gününe alıcılı bir başlangıç yapan gelişmekte olan ülke eurobonoları, hafta boyunca bu seyrini sürdürdü.
Geçen hafta sonunda yapılan G-20 toplantısında teşviklerin devam edeceğine ilişkin alınan kararların yanısıra, ABD’de açıklanan
haftalık işsizlik başvurularının beklentilerden iyi gelmesine ek olarak Wal Mart’ın beklenenden iyi gelen kar rakamları ve Çin’de
ekonomik toparlanmada güçlenmeye işaret eden sanayi üretimindeki artış da bu yükselişe destek verdi. Cuma günü açıklanan Euro
Bölgesi 3. çeyrek büyüme rakamının beklentilerin altında kalmasının yanı sıra ABD’de beklentilerin üzerinde gelen dış ticaret
açığının ardından tüketici güven endeksinin de hayal kırıklığı yaratması, piyasalardaki yükselişi bir miktar sınırlamış olsa da bu
hareket kısa sürdü. Global piyasalara paralel hareket eden Türk eurobonoları da haftayı değer artışlarıyla tamamlarken, 2030
vadeli gösterge eurobono, 161.188 seviyelerinden başladığı haftayı %1.7 oranında yükselişle 163.625 (getirisi: %6.27)
seviyelerinden sonlandırdı.
Veri açısından hareketli bir hafta geçirecek olan yurt dışı piyasalarda bu hafta ABD’de açıklanacak olan perakende satışlar,
enflasyon, sanayi üretimi ve kapasite kullanımının yanı sıra konut verileri, haftalık işsizlik başvuruları, öncü göstergeler ve bölgesel
aktivite endeksleri açıklanacak veriler olarak dikkati çekerken, yurt içinde piyasalar TCMB’nin Perşembe günü yapacağı PPK
toplantısı ve faiz kararına odaklanmış durumda. Haftanın ilk işlem gününe alıcılı bir başlangıç yapan gösterge eurobonoda alımların
devam etmesi durumunda daha önce test etmiş olduğu tarihi rekor seviye olan 165.125 seviyelerine doğru bir hareketlilik
beklenebilir. Gösterge eurobonoya gelebilecek olası satışlarda ise 162.500 seviyelerine doğru bir geri çekilme yaşanabilir.
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
16 Kasım 2009
YURTDIŞI PİYASALAR
Geçtiğimiz hafta EUR/USD paritesinde yukarı yönlü seyir devam etse de, yeni rekor seviyeler görülmedi
Geçtiğimiz hafta Dolar
endeksi son yılların en
düşük seviyelerine
gerilemesine rağmen
EUR/USD’deki
yükselişlerin sınırlı
kaldığı gözlendi.
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
16 Kasım 2009
Geçtiğimiz hafta global piyasalarda USD’nin değer kaybettiği izlenirken, paritenin FED’in uzun vadede faizleri sabit tutacağına
yönelik beklentilerle yükseliş trendini koruduğu izlendi. Paritedeki yükselişlerin devam etmesine karşın, altın fiyatlarının rekor
seviyelere yükselmesi yanında dolar endeksinin 2008 Ağustos ayından itibaren en yüksek seviyeleri gördüğü değerlendirildiğinde,
EUR/USD’nin yeni rekor seviyelere yükselemediği dikkat çekti. Hafta içinde en yüksek 1.5048 seviyelerine kadar yükselen EUR/USD
paritesinin 1.5060 seviyelerini kıramaması paritenin yükselişler için gücünün azaldığına işaret ederken, buna paralel olarak haftanın
son günlerinde aşağı yönlü hareket eden EUR/USD’nin tekrar 1.4819 seviyelerine gerilediği görüldü. Gelen alımlarla haftayı 1.4914
seviyesinden kapatmayı başaran EUR/USD’nin hafta boyu 55 günlük hareketli ortalamasının ve yukarı yönlü trendin alt sınırının
üzerinde kalması ise gelen satışların şimdilik düzeltme hareketi olduğuna işaret etti. Obama’nın Çin ziyareti, Çin’li yetkililerin
dolardaki zayıflıktan rahatsız oldukları yönündeki açıklamalarının yeni haftada paritedeki volatiliteyi arttırdığı izlenirken, bu konu ile
ilgili açıklamaların bu hafta da yakından takip edilmesi beklenebilir.
Cuma günü ABD’de açıklanan Michigan Üniversitesi tüketici güven endeksi USD üzerindeki baskıları arttırırken, bu hafta
açıklanacak yoğun veri akışının yine parite üzerinde etkili olması beklenmektedir. Yeni haftaya yukarı yönlü hareket ederek
başlayan pariteyi, önümüzdeki günlerde gelen verilerin de desteklemesi durumunda, hedef ilk aşamada 1.5000 seviyeleri olarak
dikkat çekerken, bu seviyenin üzerinde 1.5060-1.5080 seviyelerinin kırılıp kırılmaması yukarı yönlü trendin devamlılığı açısından
son derece önemlidir. Geçtiğimiz hafta EUR/USD’nin yeni rekor seviyelere yükselemediği dikkat çekerken, bu durum paritenin
yukarı yönlü trendinin zayıfladığına işaret etmektedir. Dolayısıyla önümüzdeki hafta içinde 1.5060-1.5080 seviyelerinin kırılıp
kırılmaması son derece önemliyken, paritenin bu seviyelerin üzerindeki hareketleri için 1.5200 seviyelerinin hedef olması mümkün
olabilir. Diğer yandan geçtiğimiz hafta zayıflayan trendin bozulup bozulmadığını söyleyebilmek için trend çizgisinin üzerinde
seyreden EUR/USD’nin trendin alt sınırının işaret ettiği 1.4840 seviyesini kırıp kıramaması aşağı yönlü hareketlerde takip edilecek
güçlü bir seviye olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu seviyenin kırılması durumunda ise 2009 yılı başından itibaren kırılamayan seviye
olarak dikkat çeken 10 haftalık eksponential ortalamanın işaret ettiği 1.4800 seviyeleri test edilebilir. 10 günlük hareketli
ortalamanın kırılması durumunda aşağı yönlü hareketler sertleşebilecekken, bu durum için Mayıs 2009’dan beri kırılamayan 55
günlük hareketli ortalmanın işaret ettiği 1.4700 seviyeleri hedef olabilir. EUR/USD’nin 55 günlük hareketli ortalamasının üzerinde
tutunduğu müddetçe gelen USD satışlarının düzeltme hareketi olduğu söylenebilir.
Dolardaki zayıflığa bağlı olarak USD/JPY paritesi aşağı yönlü hareket ediyor
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
16 Kasım 2009
G-20 toplantısında teşviklerin sürdürüleceği yönünde karar alınması, düşük faiz ortamının bir süre daha devam edeceği
beklentilerini kuvvetlendirirerek doların hafta boyunca yen karşısında gerilemesine neden oldu. Böylece 89.98 seviyesinden
haftaya başlayan USD/JPY paritesi haftayı %0.22 kayıpla 89.71 seviyesinden tamamladı. ABD'de faizlerin sıfıra yakın bir seviyede
kalacağı yönündeki beklentilerin, yatırımcıları carry trade işlemlerini dolar ile fonlama konusunda desteklemesi ve doların
görünümünün zayıflamasıyla gerilemeye başlayan parite, Çin’den gelen olumlu ekonomik dataların yatırımcıların risk iştahını
artırarak yüksek getirili para birimlerine yönelmesi ile en düşük 89.26 seviyelerini gördü. Perşembe günü beklentilerden iyi gelen
ABD işsizlik başvurularının, istihdam piyasalarında düşüşün dip seviyeleri gördüğüne dair beklentileri artırması ise pariteyi 90.61
seviyelerine taşıdı. Ancak tüketici güveninde düşüşe işaret verinin ardından dış ticaret verisinin de beklenmedik artış kaydetmesyle
Cuma günü dolara yeniden satış geldi. Pazartesi sabahı açıklanan Japonya'nın 3. çeyrek büyüme rakamının %4.8 ile son iki yılın en
hızlı artışını kaydetmesi paritedeki yen lehine harekete destek verdi.
Hafta boyunca USD/JPY paritesinin temel olarak zayıf dolar ve piyasalardaki genel risk algılamasına göre yön bulması bekleniyor.
Son açıklanan veriler ışığında paritede yen lehine yaşanan hareketin esas olarak dolardaki zayıflıktan kaynaklandığını söylemek
mümkün. ABD Başkanı Obama'nın Cuma günü başlayan dokuz günlük Asya ziyaretinde Çin’le yuanın değer artışı konusunda
anlaşmaya varılacağı beklentileri giderek azalıyor. Bu durum, rekor seviyelere çıkan dış ticaret açığının önümüzdeki dönemde
yükselmeye devam edeceği görüşünü kuvvetlendirirken, dolardaki zayıf seyrin de bir süre daha devam edeceğine işaret ediyor.
Yakın zamanda Fed’in para politikasını sıkılaştırmayacağı beklentileri de zayıf dolara destek veriyor. Bu hafta ABD’de açıklanacak
perkande satışlar, enflasyon, konut başlangıçları verileri yakından izlenmelidir. Paritenin aşağı yönlü seyrinde bu ayın en düşük
seviyesi olan 89.18 ve geçen hafta verdiğimiz ancak kırılamayan 89.00 seviyesindeki destek takip edilmelidir. 89.00 desteğinin
altında 88.80 desteği önemli destek seviyesi olacaktır. Paritenin yukarı yönlü hareketinde 90.00 seviyesinin üzerinde tutunabilmesi
durumunda hafta içi test edilen 90.60 seviyesinin üzerinde 90.80 seviyesindeki direnç denenebilir. Buradaki direncin kırılmasıyla
beraber 91.35 yeni hedef seviye olmaya devam edecektir.
Dow Jones’un yukarı yönlü hareketlerinde 200 haftalık hareketli ortalama seviyesinin kırılması önemli
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
16 Kasım 2009
Veri akışı açısından durgun bir hafta geçiren ve hisse bazlı hareketlerin öne çıktığı ABD borsalarında hafta boyunca, geçen hafta
sonu yapılan G-20 toplantısında ekonomik teşviklerin sürdürüleceği yönünde karar alınması ve düşük faiz ortamının bir süre daha
devam edeceği beklentileriyle birlikte alıcılı bir seyir izlenirken, olumlu gelen bilanço sonuçları ve şirket açıklamaları da bu yükselişe
destek verdi. Ancak Cuma günü açıklanan tüketici güven endeksi verisi öncesi piyasalardaki yükselişlerin temkinli olduğu
gözlenirken, hafta içi en yüksek 10,341 seviyelerine kadar yükselen Dow Jones’un 10,350 seviyelerinde bulunan önemli direnç
seviyemizi kıramadığı ve bu seviyelerden gelen düzeltme hareketinin endekste etkili olduğu dikkati çekti. Böylece Dow Jones
Sanayi Endeksi 10,020 seviyelerinden başladığı haftayı %2.5 oranında değer artışıyla 10,270 seviyelerinden sonlandırarak, art arda
ikinci haftayı da yükselişle tamamlamış oldu. Shanghai ve Nikkei ise hafta içi karışık bir görünüm sergilerken, Shanghai haftayı %0.7
değer artışıyla, Nikkei ise %0.2 değer kaybıyla tamamladı.
Haftaya Japonya’nın büyüme verisi ile hareketli bir başlangıç yapan piyasalarda bu hafta perakende satışlar, enflasyon, sanayi
üretimi ve kapasite kullanımının yanı sıra konut verileri, haftalık işsizlik başvuruları, öncü göstergeler ve Philadelphia Fed Endeksi
açıklanacak veriler olarak dikkati çekiyor. Sabah saatlerinde hem Asya borsalarının hem de ABD Dow Jones vadeli işlemlerin pozitif
bölgede işlem görmesi, bu haftaya da Dow Jones’un alıcılı bir başlangıç yapması ihtimalini arttırırken, uzun vadede endeksin 1980
yılından itibaren 200 haftalık hareketli ortalama eğrisinin seyri incelendiğinde, trendin sadece iki resesyon döneminde (2001, 2007)
değiştiği dikkati çekmektedir. Bu nedenle Dow Jones’un yukarı yönlü hareketlerinin kalıcı olduğunu söyleyebilmek için 200 haftalık
hareketli ortalama eğrisinin işaret ettiği 10,450 seviyesini kırması gerekmektedir. Endeksin bu seviyeyi kırması ise trendin yönünü
yukarı çevirdiğinin sinyali olarak algılanabilir. Bu durumda endekste 10,650 seviyelerine doğru bir hareketlilik beklenebilir.
Açıklanacak verilerin beklentileri karşılamaması ve gelebilecek düzeltme hareketleri durumunda ise ilk aşamada 10,120 seviyeleri
dikkati çekerken, bu seviyenin de altında endekste 10,000 seviyelerine doğru bir geri çekilme beklenebilir. Önceki raporlarımızda
da belirttiğimiz gibi kısa vadede 55 günlük hareketli ortalama seviyesinin işaret ettiği 9,800 seviyeleri ise önemini korumaya devam
ederken, aşağı yönlü hareketlerde güçlü bir destek oluşturmaktadır.
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
16 Kasım 2009
ABD Hazine tahvillerinin sakin seyri devam ediyor
Geçtiğimiz hafta ABD tahvil piyasasında, Çarşamba gününün tatil olmasının yanısıra ABD’nin veri açısından nispeten sakin bir hafta
geçirmesi sebebiyle haftalık işlem hacminin düşük olduğu dikkat çekti. Geçtiğimiz hafta toplamda 81 milyar dolar’lık Hazine ihalesi
olmasına rağmen, yatırımcıların söz konusu ihalelere sınırlı tepki verdiği görüldü. Haftanın ilk gününde gerçekleşen 40 milyar
dolarlık 3 yıl vadeli Hazine ihalesine yüksek miktarlarda yabancı ilgisinin devam etmesi, ABD Hükümetinin borçlarını rahatlıkla
çevireceğine ilişkin beklentilerin kuvvetlenmesine neden olurken ertesi gün yapılan 25 milyar dolarlık 10 yıl vadeli Hazine ihalesini
gelen talep beklentiler doğrultusunda gerçekleşti. Yatırımcılar tarafından asıl dikkatle izlenen ihale ise Perşembe günü gerçekleşti.
En uzun vadeli tahvil ihalesi olması sebebiyle önemli bir gösterge olan 30 yıl vadeli Hazine ihalesine yabancı talebinin yüksek
seviyelerde gelmesi de yatırımcılar tarafından olumlu algılandı. Perşembe günkü ihale dışında diğer ihaleler ABD 10 yıllık Hazine
tahvilinde sınırlı alımlara neden olurken, haftaya %3.5140 getiri seviyesinden başlayan ABD tahvili, hafta boyunca %3.4215 getiri
seviyesine kadar geriledi. Hafta içinde ABD bütçe açığının arttığının açıklanması söz konusu alımları bir miktar sınırladı ve ABD 10
yıllık Hazine tahvili haftayı %3.4230 getiri seviyesinden kapattı.
Pazartesi günü ABD tahvil piyasasında, ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Bernanke’nin yapacağı konuşma öncesinde yatay bir
seyrin etkili olduğu görülüyor. Bu hafta ABD Hazinesi’nin tahvil ihalesinin bulunmaması sebebiyle ABD’de açıklanacak konut
piyasası ve imalat sektörüne ilişkin veriler, tahvil piyasası tarafından yakından takip edilecek. Söz konusu verilerin seyrinin yanısıra
FED yetkililerinin hafta içinde yapacağı konuşmalar da önemli olacaktır. Tahvil ihalelerinin sonuna gelindiği düşünceleri tahvil
piyasasındaki yatay seyrin ana nedeni olurken verilerin veya açıklamaların olumsuz algılanması durumunda ABD 10 yıllık tahvil
piyasasında alımlar artabilir. Teknik göstergeler incelendiğinde ise, Stochastic-slow göstergesi hem günlük bazda hem de haftalık
bazda alımlara işaret etmektedir. Söz konusu durumda %3.37 önemli destek seviyesi olacaktır. %3.37 destek seviyesinin altında bir
gün sonu kapanış görülmesi durumunda ise, %3.26 ve %3.15 ana destek seviyeleri olacaktır. ABD Hükümetinin borçlarını
çevirebileceğine ilişkin duyulan güvenin azalması ve ABD verilerinin ekonomik toparlanmayı desteklemesi durumunda %3.48 getiri
seviyesi önemli direnç olacaktır. Bu seviyenin üzerinde bir gün sonu kapanış yapılması durumunda ise, %3.52 ve %3.61 getiri
seviyesi önemli direnç olacaktır.
Petrol fiyatlarında son bir kaç haftadır görülen düşüş devam ediyor
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
16 Kasım 2009
Petrol fiyatları hafta ortasına kadar G20 ülkelerinin ekonomik canlandırma tedbirlerini sürdürecekleri açıklamasının ardından
güçlenen risk iştahı ve dünyanın en çok petrol tüketen ikinci ülkesi Çin'de güçlü ekonomik büyümeye işaret eden verilerin
desteğiyle yukarı yönlü hareket etti. Hafta ortasından itibaren borsalarda yaşanan kar realizasyonları, olumlu işsizlik başvurularının
ardından beklentilerin üzerinde artış gösteren petrol stok rakamları ile 79 dolar seviyesinin üzerinde uzun süreli tutunamayan
petrolde satışlar görüldü. Cuma günü ABD’de beklentilerden kötü gelen tüketici güven endeksi ve dış ticaret açığı verisinin ABD
ekonomisine yönelik toparlanma endişelerini yeniden gündeme getirmesiyle, petrol fiyatları 75.57 dolara kadar geriledi. Cuma
gününü 76.35 seviyesinden tamamlayan parite, Pazartesi sabahı dünyanın 3. en büyük petrol tüketen ülkesi olan Japonya’dan
gelen olumlu 3. çeyrek büyüme rakamı, altında yaşanan ralli ve zayıf dolarla birlikte varil başına 1 dolar artışla 77.47 dolar
seviyesine yükseldi. Hafta içinde 75.57-80.51 dolar seviyeleri arasında hareket hareket eden petrol fiyatları haftayı % 1.39 düşüşle
76.35 seviyesinden sonlandırdı.
Yatırımcıların artan risk iştahıyla petrole yönelmeleri fiyatları yukarı yönlü destekliyor. Diğer taraftan ABD’den gelen olumsuz
veriler toparlanma beklentilerini zayıflatıyor. Bu yıl başından bu yana yaklaşık %73 yükselen, ancak 2008 yılına göre halen %54
düşük olan petrol fiyatlarının yeniden 80 dolar seviyelerine yükselmeden önce bir süre 75-79 dolar aralığında seyretmesi
beklenebilir. Petrolün bu haftaki seyrinde haftalık stok verilerinin yanısıra Salı günü açıklanacak ABD sanayi üretimi ve Çarşamba
günü açıklanacak konut başlangıçları verilerinin belirleyici olması mümkün. Bunun yanısıra ABD Ekim ayı TÜFE ve ÜFE ile FED
Başkanı Bernanke’nin açıklamaları piyasada yakından takip edilecektir. Aşağı yönlü hareketlerde 76.70 seviyesindeki destek kırılırsa
yeniden 75.50 seviyelerinin test edilmesi beklenebilir. Buradaki desteğin kırılması durumunda 73.80 dolar seviyelerine kadar bir
geri çekilme yaşanabilir. Haftalık bazda 80.00 direnç seviyesini kıran 80.50 direncinden dönen petrol fiyatlarının yeniden 79.00
dolar seviyesinde istikrar kazanması durumunda 80.50 seviyesine yönelmesi beklenebilir.
Altında yeni rekor seviyeler görmeye devam edeceğiz
Geçtiğimiz hafta altın fiyatlarında Perşembe günü hariç hergün yükseliş hakimdi. Bir önceki hafta IMF’nin Hindistan’a altın
satmasıyla başlayan yükseliş, Merkez Bankalarının yakın zamanda IMF’den yeniden altın alacaklarına ilişkin beklentilerin artmasının
yanısıra hafta başında Dolar Endeksi’nin Ağustos 2008’den beri görülen en düşük seviyeye gerilemesi altındaki yükselişlerin
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
16 Kasım 2009
nedenlerinden oldu. ABD’de yoğun bir veri akışının olmaması sebebiyle fazla dalgalı bir seyir izlemeyen altın, ABD Merkez Bankası
FED’in faizleri öngörülebilir bir zamana kadar sıfıra yakın tutmaya devam edeceği beklentilerinden de etkilendi. Söz konusu
gelişmelerin etkisiyle haftaya 1,097 dolar/ons seviyesinden başlayan altın, Perşembe günü 1,022.9 dolar/ons tarihi rekor seviyesini
gördü. Hemen ardından altında sert bir düşüş görüldü. Bu düşüşte EUR/USD paritesinin 1.50 seviyelerinden bir anda 1.48
seviyelerine gerilemesinin yanısıra Güney Afrika’dan gelen üretim düşüşü açıklaması etkili oldu. Eskiden en fazla altın üretimi
yapan, şimdi ise en yüksek üretim yapan üçüncü ülke olan Güney Afrika, Eylül ayı içinde altın üretimini %9.3 azalttığını açıkladı. Bu
gelişmeler altının yeniden 1,110 dolar/ons seviyesini test etmesine neden oldu. Haftanın son işlem gününde ise dolardaki zayıflığın
yeniden ortaya çıkmasıyla altın 1,110 dolar/ons seviyesinin üzerine çıkarken, haftayı %2.2 artışla 118.8 dolar/ons seviyesinden
kapattı.
Pazartesi sabahı ise, altında rekor seviyenin yinelendiğini görüyoruz. Dolar Endeksi’nin 74.9 ile Ağustos 2008’den beri görülen en
düşük seviyeye inmesinin yanısıra, Cuma günü haftalık bazda 1,100 dolar/ons seviyesinin üzerinde kapanış yapılmış olması
sebebiyle, bu sabah altında 1,133 dolar/ons rekor seviyesi görüldü. Altın geçtiğimiz haftalarda Hindistan Merkez Bankası’nın
IMF’den altın satın almasıyla yeni rekor yükselişler yapmaya başlamıştı. Başta Çin olmak üzere diğer Merkez Bankalarından da aynı
isteklerin geleceği beklentisi altının rekorlarını yenilemesini devam ettirebilir. Ayrıca hafta sonunda Çin’li yetkililerin zayıf doların
dünya ekonomisini olumsuz etkilediğini söylemelerine rağmen, IMF, ABD ve AB’den gelen baskıların etkisiyle yuanın dolar
karşısında kademeli bir şekilde değer kazanmasına izin verebileceklerinin sinyalini vermeleri de altındaki yükselişlere destek
verecek bir gelişmedir. Diğer bir konu ise, kısa vadede dünya merkez bankalarının faizleri artırmayacak olması ki bu da enflasyonist
baskıların artması anlamına gelebilir. Son dönemde İsrail’le başlayan Norveç ve Avustralya’da devam eden faiz artırımlarının çok
fazla ülkeyi etkilemesi beklenmiyor. Bu sebepler de altına alımlara neden olacak faktörler arasında sıralanabilir. Yani önümüzdeki
günlerde altının 1,200 dolar/ons seviyesinin üzerine çıktığını görebiliriz. 1,205 dolar/ons direnç seviyesi öncesinde 1,165 ve 1,150
dolar/ons seviyeleri önemli direnç seviyeleri olacaktır. Bazı yatrımcılar ise, altın piyasasında oluşan balonun giderek arttığına bu
sebepten dolayı patlamasının da çok sert satışlara neden olabileceği kanısında. Bu düşünce altındaki rekorların daha yavaş bir
şekilde gerçekleşmesine neden oluyor. Altında düzeltme hareketinin başlaması durumunda ise 1,100 dolar/ons ilk önemli destek
seviyesi olacaktır. Söz konusu seviyenin altında bir gün sonu kapanış görülmesi durumunda ise, 1,090, 1.070 ve 1,043 dolar/ons
seviyeleri destek olacaktır. Sert bir düzeltme hareketinin görülmesini bu hafta beklemiyor olmamıza karşın, piyasalarda olası sert
satışların başlaması durumunda, altın 1,000 dolar/ons seviyesinin altını test edebilir.
HAFTANIN GÜNDEMİ (16-23 Kasım 2009)
Türkiye...
Yurtdışında veri akışının hareketli olduğu bir haftaya başlarken, yurtiçinde Hazine’nin gerçekleştireceği ihaleler ve TCMB’nin faiz
kararı piyasalar tarafından yakından takip edilecektir. Hazine tarafından bugün ve yarın gerçekleştirilecek ihalelerde Hazine’nin
borçlanma tavrı faizlerin seyri açısından belirleyici olacakken, Perşembe günü yapılacak olan toplantıda alınacak faiz kararı da faiz
oranlarının seyrinde belirleyici olacak bir başka faktör olarak öne çıkmaktadır. Vakıfbank Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü olarak
TCMB’nin faiz oranlarında 25 baz puanlık bir indirime gitmesini bekliyoruz.
ABD...
Piyasalarda geçtiğimiz hafta sakin bir seyir izlenirken, ABD’den gelen haftalık işsizlik başvuruları son 10 ayın en düşük düzeyine
geriledi. Michigan Üniversitesi Tüketici Güven Endeksi ise Kasım'da 66.0 ile beklentilerin altında açıklandı ve son üç ayın en düşük
seviyesine geriledi. Geçtiğimiz hafta piyasalarda veri olarak daha sakin bir hafta yaşanırken, bu hafta veri akışının hızlanması
beklenmektedir.
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
16 Kasım 2009
Haftanın ilk günü piyasalarda Ekim ayı perakende satış verileri (Ekim) ile New York FED İmalat Endeksi (Kasım) takip edilecektir.
Bir önceki ay %1.5 oranında sert bir artış yaşayan perakende satışların Ekim ayında otomobil satışlarında yaşanacak yükselişlerin
etkisinde %0.9 artması bekleniyor. Bir önceki ay sert bir yükseliş yaşayan New York FED İmalat Endeksinin ise Kasım ayında 27’ye
gerilemesi beklenmektedir.
Salı günü açıklanacak veriler ise ÜFE (Ekim), Sanayi Üretimi (Ekim) ile Kapasite Kullanım Oranı (Ekim) rakamları olacaktır. Eylül
ayında %0.7 oranında artan sanayi üretim rakamlarının Ekim ayında ise %0.4 artması beklenirken, kapasite kullanım oranının
70.7’ye yükselmesi beklenmektedir. Salı günü açıklanacak diğer bir veri olan üretici fiyatlarının ise Ekim ayında %0.6 oranıyla sert
bir yükseliş yaşaması beklenmektedir.
Çarşamba günü TÜFE (Ekim) ile Konut Başlangıçları (Ekim) rakamları piyasalarda izlenecektir. Üretici fiyatlarına paralel olarak
tüketici fiyatlarının de artması beklenirken, aylık bazda TÜFE’nin %0.2 artacağı tahmin edilmektedir. Eylül ayında %0.5 oranında
artan Konut Başlangıçlarının ise Ekim ayında %2.5 artarak 605,000 adet olarak gerçekleşmesi beklenmektedir.
Perşembe günü haftalık işsizlik başvuruları, Öncül Göstergeler Endeksi (Ekim) ve Philadelphia Fed imalat endeksi (Kasım)
piyasalarda izlenecekken, öncül göstergeler endeksinin beşinci devam eden ayda yükselmeye devam etmesi, Philadelphia Fed
imalat endeksinin ise 11.5 oranında sabit kalması beklenmektedir.
Cuma günü açıklanacak veri bulunmazken, piyasalardaki hareketliliğin yavaşlaması mümkün olabilir.
Avrupa...
Geçtiğimiz haftanın son işlem gününde Euro Bölgesi’nin, son çeyrek büyüme verisinin beklentilerin altında kalmasına rağmen
resesyondan çıkması, Euro Bölgesi’ne ilişkin beklentilerin olumlu seyrini korumasını sağlıyor.
Bu hafta ise, Euro Bölgesi’nde veri açısından sakin bir hafta olacak. Haftanın ilk gününde Ekim ayına ilişkin Euro Bölgesi enflasyon
verisi açıklanacak. Söz konusu verinin bir önceki yılın aynı dönemine göre -%0.3’ten -%0.1’e yükselmesi bekleniyor.
Hafta içinde Euro Bölgesi’ne ilişkin açıklanacak diğer veri ise, Salı günü açıklanacak Euro Bölgesi Eylül ayı Dış Ticaret Dengesi olacak.
Ağustos ayında 1.3 milyar dolar olan dış ticaret açığının, Eylül ayında daralması bekleniyor.
Japonya...
Bu hafta Japonya’da açıklanacak önemli bir veri bulunmuyor. Ancak, Perşembe günü başlayacak ve iki gün sürecek Japonya Merkez
Bankası (BOJ) toplantısı piyasalar tarafından yakından izlenecek. BOJ’un %0.1 seviyesinde olan faiz oranlarında değişiklik yapması
beklenmezken, toplantının ardından yapılacak ülke ekonomisi ve para politikasına yönelik açıklamalar önem taşıyor.
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
16 Kasım 2009
Tarih
Ülke
Açıklanacak Veri
16.11.2009
Türkiye
İşsizlik Oranı (Ağustos)
%12.8
%13.0
Tüketici Güven Endeksi (Ekim)
%81.9
%81.0
Perakende Satışları (Ekim)
-%1.5
%0.8
New York FED İmalat Endeksi (Kasım)
34.57
31.00
Euro Bölgesi
TÜFE (Ekim-yıllık)
-%0.3
-%0.1
Japonya
GSYİH Büyüme Oranı (III.Çeyrek)
%0.6
%0.7
ABD
ÜFE (Ekim-yıllık)
%1.8
--
ABD
17.11.2009
Önceki
Sanayi Üretim Endeksi (Ekim)
Kapasite Kullanım Oranı (Ekim)
18.11.2009
%0.4
%70.8
Uzun Dönem Sermaye Akımları(Eylül)
13.0 milyar $
--
Dış Ticaret Dengesi (Eylül)
-4.0 milyar €
--
ABD
TÜFE (Ekim-yıllık)
-%1.3
-%0.2
0.59
0.6
-%0.9
--
--
--
%6.75
%6.50
İnşaat İzinleri (Ekim)
Haftalık Mortgage Verileri
Türkiye
TCMB Faiz Kararı
ABD
Öncül Göstergeler Endeksi (Ekim)
%1.0
%0.4
Phidelphia FED Aktivite Endeksi (Kasım)
11.5
12.5
Haftalık İşsizlik Başvuruları
20.11.2009
%0.7
%70.5
Euro Bölgesi
Konut Başlangıçları (Ekim-aylık)
19.11.2009
Beklenti
Japonya
Japonya Merkez Bankası (BOJ) Faiz Kararı
--
--
%0.1
%0.1
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
Cem Eroğlu
Müdür
[email protected]
0312 –455 84 80
Nazan Kılıç
Müdür Yardımcısı
[email protected]
0312 –455 84 89
Ümit Ünsal
Uzman
[email protected]
0312 –455 84 86
Bilge Özalp Türkarslan
Uzman
[email protected]
0312 –455 84 88
Zeynep Burcu Çevik
Uzman Yardımcısı
[email protected]
0312 -455 84 93
Seda Meyveci
Uzman Yardımcısı
[email protected]
0312 -455 84 85
Emine Özgü Özen
Uzman Yardımcısı
[email protected]
0312 -455 84 87
Selin Düz
Uzman Yardımcısı
[email protected]
0312 -455 84 90
Pelin Sencer Kaptan
Yetkili
[email protected]
0312 –455 84 83
*
Bu rapordaki bilgi ve veriler, Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü tarafından güvenilir olduğuna inanılan kaynaklardan
edinilmiştir. Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. bu bilgi ve verilerin doğruluğu hakkında garanti vermemekte ve bu raporda sunulan bilgilerin
kullanılmasından kaynaklanabilecek zararlar konusunda sorumluluk kabul etmemektedir. Bu rapor sadece bilgi vermek amacıyla hazırlanmış olup,
hiçbir konuda yatırım önerisi olarak yorumlanmamalıdır.
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
Download