SAĞLIKLI BESLENMENİN GENEL İLKELERİ VE TEMEL

advertisement
SAĞLIKLI BESLENMENİN GENEL
İLKELERİ VE TEMEL KURALLARI
Sağlıklı yaşamanın temel kavramı beslenme, temel kuralı
yeterli ve dengeli beslenmedir. Beslenme, insanın büyüme,
gelişme, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için
gereklidir.
Vücudun ihtiyacı olan 40′ı aşkın besin öğesinin herbirinden
vücudun büyümesi, yenilenmesi ve çalışması için gereken
miktarlarda tüketilmesi ve vücutta uygun biçimde kullanılması
durumu da yeterli ve dengeli beslenme olarak tanımlanır.
Toplumların sosyoekonomik gelişmelerine paralel olarak değişen
beslenme alışkanlıkları başta obezite olmak üzere koroner kalp
hastalığı, hipertansiyon, serebrovasküler hastalıklar, kanser,
tip 2 diabet, osteoporoz gibi birçok hastalığın oluşumu,
morbidite ve mortalitesi ile ilişkilidir.
Yeterli ve dengeli beslenerek sağlıklı bir yaşam sürdürmek
için;
Nişastalı ve posalı yiyecekler tüketilmelidir.
Total yağ tüketimi günlük enerji gereksiniminin %30′u
civarında olmalıdır. Doymuş yağ ve kolesterol tüketimi
azaltılmalı, doymamış yağlar kullanılmalıdır.
Şeker ve şeker içeren yiyecek tüketimi azaltılmalıdır.
Tuz ve tuzlu yiyecek tüketimi azaltılmalıdır.
Alkollü içki tüketilmemeli veya tüketimi
sınırlandırılmalıdır.
Kalori alınımı obeziteyi önleyecek düzeyde azaltılmalı,
arzu edilen vücut ağırlığı sağlanmalıdır.
Fizik aktivite düzeyi artırılmalıdır.
Uzun süren açlıklardan kaçınılmalı, azar azar sık sık
beslenme alışkanlığı sağlanmalıdır.
Doç. Dr. Halil Coşkun
OBEZİTE CERRAHİSİNDEN SONRA
KALSİYUM, B1 ve B2 VİTAMİNİ
ALIMININ ÖNEMİ
Kalsiyum
Kalsiyum, insan vücudunda en bol miktarda bulunan mineral
olup, yalnızca kemikleri ve dişleri güçlendirmekle kalmaz,
kasların kasılmasını, sinirlerin mesaj göndermesini, kan
damarlarının büzülüp genişlemesini, bazı hormonlarla
enzimlerin uygun bir şekilde iş görmesini ve kanın
pıhtılaşmasını da sağlamaktadır. Ayrıca bazı araştırmalar,
kalsiyumun daha fazla zayıflamanıza ve yağ yakmanıza da
yardımcı olabileceğini göstermektedir.
Kalsiyum eksikliği raşitizm, osteomalazi, osteoporoz ve
kendiliğinden oluşan kırıklar gibi kemik anormalliklerinin
yanı sıra hipertansiyon ve yetersiz kan pıhtılaşması ile
yetersiz kas ve sinir iletimine yol açabilir.
Kalsiyum, ince barsağın duodenum (oniki parmak barsağı) ve
jejunum kısmında emilir. Obezite cerrahisi hastalarının
kalsiyum eksikliği riskleri, ameliyatlarının yapısı ve
kısıtlanmış gıda alımı nedeniyle daha yüksektir. Obezite
cerrahisi hastalarında kalsiyum eksikliğinin en yaygın nedeni
kalsiyum bakımından zengin gıdaların yetersiz alınması ve
kalsiyum takviyeleri alımında uyumsuzlukla ilgilidir.
Biz hastalarımıza, süt ürünleri ile kalsiyum bakımından zengin
diğer gıdalar tüketseler bile günlük 1200-1500 mg saf Kalsiyum
Sitrat almalarını öneriyoruz. Kalsiyumu D vitaminiyle
birlikte, ancak demir ya da çinko gibi diğer minerallerden
ayrı olarak aldığınızda emilimi artmaktadır. Ayrıca kalsiyum
emilimi, takviyenizi süt ürünleri gibi kalsiyum bakımından
zengin gıdalarla birlikte aldığınızda da artmaktadır. Ancak
emilimi azaltacağından, kalsiyum takviyenizi yüksek fiberli
bir öğünle ya da lif takviyesi ile birlikte almayın.
Unutmayın ki vitamin ve mineral eksiklikleri semptomlara hemen
neden olmayabilir.
B1 Vitamini (Tiamin)
Tiamin (B1 vitamini), ince barsağın jejunum kısımında emilen,
suda çözülebilir bir vitamindir. İnsan vücudunda beyin, kalp,
kaslar, karaciğer ve böbreklerde yüksek konsantrasyonlarda
bulunur. Karbonhidrat ve protein metabolizması ile enerji
üretimine katılarak işlev görür. Aynı zamanda sinir sisteminin
normal fonksiyonu için de gereklidir. Tiamin eksikliği
Beriberi Hastalığına yol açabilir. Kalbi, sindirim kanalını ve
sinir
sistemini
etkileyebilen
beriberi
nöropati,
kardiyovasküler problemler ve kas atrofisi ile karakterizedir.
Bu vitaminin eksikliği nadir olmakla birlikte düşük besin
alımı, önceden mevcut eksiklik, aşırı kusma ve kötü emilime
bağlı olarak obezite cerrahisi hastalarında dokümante
edilmiştir.
Biz, B kompleks vitamininin bir parçası olarak günlük 75-100
mg’lık tiamin almanızı öneriyoruz.
Tiamin aynı zamanda kuru fasulye, bezelye ve zenginleştirilmiş
tahıllarda da bol miktarda bulunmaktadır.
B2 Vitamini (Riboflavin)
Riboflavin (B2 vitamini), tiamin gibi ince barsağın jejunum
kısmında emilen, suda çözülebilir bir vitamindir. Enerji
üretmek için karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasına
yardımcı olmak için gereklidir. Riboflavin aynı zamanda
sağlıklı cilt ile özellikle ağız, solunum ve sindirim
kanallarında bulunan mukus membranlarının korunması için de
gereklidir. Riboflavin eksikliği nadir olmasına rağmen bazen
tiamin eksikliği durumlarında görünür. Riboflavin eksikliği
ağız, cilt, gözler ve sindirim kanallarındaki membranların
iltihaplanmasına yol açabilir.
Biz, B kompleks vitamininin bir parçası olarak günlük 75-100
mg’lık riboflavin almanızı öneriyoruz.
Riboflavin aynı zamanda süt, yoğurt, peynir, yumurta, tavuk
göğsü, baklagiller, kabuklu yemişler, tam tahıllar ve
zenginleştirilmiş tahıllarda da bol miktarda bulunmaktadır.
Doç. Dr. Halil Coşkun
OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI
KEMİK SAĞLIĞI VE GUT
Emilimi
(Gastrik
engelleyici
Bypass,
(malabsorbsiyon)
Biliopankreatik
obezite
Diversiyon,
ameliyatları
Duedonal
için
Switch)
cerrahiden sonra D vitamini ve Kalsiyum düzeyleri ile kemik yoğunluğu
ölçümlerinin yapılması ve gerekli vitamin takviyelerinin alınması
tavsiye edilmektedir. Ayrıca sıklıkla Gut atakları geçiren hastaların
kilo kaybetmeleri nedeniyle ameliyattan sonra akut gut olasığını
azaltmak amacıyla profilaktik tedavi görmeleri de önerilmektedir.
Genel olarak emilimi engelleyici bir obezite ameliyatından sonra; 2
yılda hastaların %10-25 de, 4 yılda ise %25-48’inde kalsiyum eksikliği
gelişirken, 2 yılda %17-52’sinde, 4 yılda ise %50-63’ünde D vitamini
eksikliği gelişmektedir. Bu ameliyatlardan sonra metabolik kemik
hastalığına ilişkin artan farkındalık, kalsiyum takviyesinin rutin
olarak kullanılmasının tavsiye edilmesine yol açmıştır.
D vitamini takviyesi haftada bir ila üç kez 50,000 IU ergokalsiferol
ile
sağlanabilmekle
birlikte
ağır
D
vitamini
malabsorpsiyonu
durumlarında günde bir ila üç kez 50,000 IU gibi yüksek bir doz da
gerekli olabilmektedir. Kemik kaybının belirleyicileri 6. ayda serum
ölçümleri ile saptanabilmektedir. Günümüzde Mide Kelepçesi ameliyatı
ile kalsiyum ve D vitaminindeki değişiklikler arasında bir ilişkiye
yönelik sonuç verici veriler bulunmamaktadır.
Metabolik kemik hastalığının başlangıcı sinsi olup, bu hastalık
kalsiyum bakımından zengin gıdaların alınmasında azalma, kalsiyumun
öncelikli olarak emildiği duodenum ve jejunumun bypass edilmesi ile D
vitamininin
malabsorpsiyonundan
kaynaklanmaktadır.
Serum
İntakt
Parathormon (PTH)’deki artış negatif kalsiyum dengesi ve/veya D
vitamini eksikliğinin göstergesidir. Osteoblastik aktivite ve kemik
formasyonunun göstergesi olan kemiğe özgü alkalen fosfataz (ALP) ve
osteokalsin düzeylerindeki yükselmeler sıklıkla saptanan başlangıç
anormallikleridir. Bu eksiklik düzeltilmeden bırakıldığında sekonder
hiperparatiroidizm kemik kaybını tetikleyerek osteopeni ve osteoporoz
riskini artıracaktır. İster ameliyatla ister ameliyatsız, hızlı ve
aşırı kilo kaybı, D vitamini ve PTH düzeyleri normal olduğunda bile
kemik kaybıyla sonuçlanabilmektedir.
Gerçekleştirilen gözlemsel bir çalışmada ameliyattan 3 ay sonra
hastaların %29’unda sekonder hiperparatiroidizm gelişmiştir. Bir başka
çalışmada ise Gastrik Bypass ameliyatını takiben hastaların %53’ünde
sekonder
hiperparatiroidizm
bildirilmiştir.
Obezite
cerrahisini
takiben normal D vitamini düzeyleriyle birlikte görülen sekonder
hiperparatiroidizmin en yaygın nedeni kalsiyum eksikliğidir. Yaygın
tedavi rejimi 25-D düzeyleri normale dönene kadar haftada 100,000 IU
parenteral ergokalsiferolden oluşmaktadır.
Semptomatik
hipokalsemi
ve
ağır
D
vitamini
malabsorpsiyonu
durumlarında intravenöz (0.25-0.5 mg/gün) ya da oral (0.25-1.0 mg/gün
ya da günde iki kez) kalsitriol tedavisi uygulanmaktadır. Obez
hastaların çoğunda yetersiz D vitamini düzeyleri söz konusu olup,
planlanan prosedürün D vitamini malabsorpsiyonuna neden olma olasılığı
bulunmakta ise ameliyattan önce D vitamini düzeylerinin normale
döndürülmesi önemlidir.
Vücut kitle indeksleri 40 kg/m 2 ’den fazla olan obez hastalar,
osteoartrit, artritin ilerlemesi ve gut için daha yüksek bir riske
sahip olup, bu risk zayıflama ile azalmaktadır.
Obezite cerrahisinden sonra kalça ve diz ağrıları azalabilmekte,
egzersiz kapasitesi artabilmektedir. Ayrıca serum ürik asit düzeyleri
de azalmaktadır. Ameliyatın kendisi de gut atakları için başlıbaşına
bir
risk
faktörü
olduğu
gibi
Gastrik
Bypass
dan
sonra
gut
hızlanabilmektedir. Bu nedenle de sık sık gut atağı geçiren hastalarda
ameliyattan hemen sonra akut gut olasılığını azaltmak amacıyla
yeterince önceden profilaktik tedavi görmelidir.
Doç. Dr. Halil Coşkun
OBEZİTE CERRAHİSİ AMELİYATI
ÖNCESİNDE DİYET YAPMAK
Obezite cerrahisi öncesinde ve sonrasında, özellikle beslenme
ve diyet konusunda hayatınızda bir çok
önemli değişiklik
yapmanızı gerektirir. Obezite cerrahisi hastaları, kilo kaybı
ameliyatlarının öncesi ve sonrası ile ilgili gerek besin
değerleri, gerekse kendilerine özel beslenme ve diyet
kurallarını öğrenmelidir. Cerrahınızdan ve/veya beslenme
uzmanınızdan diyetiniz ve beslenme rehberiniz hakkında bilgi
almanız, kilo kaybı süreciniz için çok önemlidir.
Kilo kaybı ameliyatınız öğününüzde neler yediğinizi, ne kadar
yediğinizi ve nasıl yediğinizi etkileyecektir. Ameliyat
öncesinde dahi vücudunuzu ameliyata hazırlamak, iyileşmenizi
hızlandırmak ve kilo kaybetme oranınızı arttırmak amacıyla
beslenme sisteminizi değiştirmeniz gerekir. Kişi kilo kaybı
ameliyatına kadar beslenme sistemini bozmak ve sağlığını daha
kötü etkileyecek besinler almak yerine ameliyatına
hazırlanmalı ve değişiklik yapma sürecine girmelidir.
Obezite Cerrahisi Öncesi Diyetin Amacı
1- Vücut yağını azaltmak: Özellikle karaciğer ve karın içi
yağının azalması hasta güvenliğini arttırır.
2- Kas dokusunu korumak: Alınan proteini arttırarak diyet
yapmalı , çok düşük kalorili diyet yapıp vücudunuzun kas
dokunuzu enerji olarak yakmasından kaçınılmalıdır.
3- Vücudu ameliyata ve iyileşme sürecine hazırlamak: Sağlıklı
beslenmek, protein alımını arttırmak , vitamin ve mineral
desteği almak ameliyat ve iyileşme sürecinizde vücudunuza
yardımcı olacaktır.
4- Hastayı ameliyat sonrası diyetine hazırlamak: Ameliyat
öncesi diyeti, pek çok açıdan ameliyat sonrası diyeti ile
benzerlik gösterir (protein alımının arttırılması, az yağ, az
karbonhidrat vs.) ve hastayı ameliyat sonrası yeni yaşam ve
beslenme biçimine hazırlar.
Obezite Cerrahisi Öncesi Diyetine Başlamak
Kilo kaybı cerrahisinden önce diyet yapma gerekliliği tüm
ameliyat tipleri için geçerli olsa da, diyetin zaman
çerçevesi,
yoğunluğu ve şekli size uygulanacak cerrahi
prosedüre göre değişkenlik gösterebilir. Mide Bandı hastaları
için diyet ameliyat öncesi iki-üç hafta önceden
başlayabilirken,
gastric bypass ya da tüp mide gibi
cerrahilerden önce doktorunuz gerek gördüğü takdirde diyetiniz
dört ya da altı hafta öncesinden başlayabilir. Durumunuz ve
ameliyat öncesi kaç kilo kaybetmeniz gerektiği göz önüne
alınarak uygulamanız gereken diyetin çerçevesi cerrahınız
tarafından belirlenir.
Ameliyat Öncesi Kilo Kaybı Ameliyat Güvenliğini Arttırır
Ameliyat öncesinde kilo vermek olası komplikasyon risklerini
düşürür ve ameliyatınızı daha güvenli kılar. Süper-obez
(VKİ>50 kg/m 2 ) hastalarda yeterli derecede kilo kaybı
sağlanabilirse, ameliyatın laparoskopik yapılabilmesi daha
kolay olur. Kilo kaybı cerrahisi öncesi kilo vermenin asıl
amacı özellikle karaciğer çevresindeki karın yağlarından bir
nebze olsun kurtulmaktır.
Karaciğer yağlanmasını azaltmak,
laparoskopik işlem süresini kısaltır ve işlemin daha güvenli
yapılabilmesine yardımcı olur. Karaciğerin çok büyümesi ve
yağlanması gibi durumlarda, cerrahınız gerek görürse
ameliyatınızı erteleyebilir.
Cerrahi Öncesi Beklenen Kilo Kaybı Miktarı
Ameliyatınız öncesinde kaybetmeniz gereken kilo miktarı,
cerrahınız tarafından ameliyatınızın tipine, sağlık durumunuza
ve başlangıç kilonuza göre belirlenir.
Bazı hastaların
ağırlığının yüzde onu kadar bir kısım kaybetmeleri gerekirken,
bazı hastalarda 15-20 kg kadar verebilmek ameliyatın olası
risk ve komplikasyonlarını azaltır.
Ameliyat Öncesi Beslenme – Yüksek Protein, Düşük Kalori
Ameliyat öncesi diyetinizde beklentiniz yüksek protein içeren,
düşük kalorili, yağ, karbonhidrat, özellikle rafine şekerden
uzak bir diyet uygulaması olmasıdır. Ameliyat öncesi uygun
bir diyette günlük 800 ila 1200 K kalori ve 70 ila 120 gram
protein almanız beklenir. Çoğu cerrah ameliyatınız iki hafta
öncesinden başlayarak protein ağırlıklı sıvı diyet
uygulamanızı öğütler. Ayrıca cerrahınız iduruma göre yileşme
ve vücut sağlığınız için bir kısım vitamin ve mineral
tavkiyesine başlamanızı da isteyebilir.
Obezite Cerrahisi Öncesi Diyet
Ameliyata girme süreciniz başladığında cerrahınız ya da
beslenme uzmanınız size ameliyat öncesi diyetinizi
açıklayacaktır. Her ne kadar ameliyat öncesi diyet önerileri
hastadan hastaya, cerrahtan cerraha, prosedürden prosedüre
değişebilir olsa da, kilo kaybı ameliyatlarından önce uygun
beslenme ve ameliyata hazırlığın belli başlı değişmeyen ortak
kısımları vardır.
Obezite cerrahisi öncesi genel beslenme kuralları şöyledir:
* Protein takviyelerine başlamak
* Yağ oranı yüksek yiyecekleri azaltmak (yağlı etler, her nevi
kızartmalar, yağlı süt çeşitleri vb.)
* Şeker içerikli yiyecekleri azaltmak (her nevi şeker, şekerli
gazoz ve sodalar)
* Yüksek karbonhidrat içeren yiyecekleri azaltmak (ekmek ve
pastalar)
* Sigarayı bırakmak
* Alkolden uzak durmak
* Sürekli ve fazla miktarda yemeyi bırakmak (tepkisel aşırı
yemek yemek-binge eating)
* Doktorunuza danışmak suretiyle kullandığınız bir takım
ilaçlardan uzak durmak (özellikle kan sulandırıcılar)
Ameliyat öncesinde doktorunuzun söylediği beslenme ve diyet
kurallarına uymak sizin için çok önemlidir.
Bu sadece
ameliyat öncesinde vücudunuzu ameliyata hazırlayıp, ameliyat
risklerinizi azaltmaya yardımcı olmaz, ameliyat sonrası ve
hayat boyu yeni beslenme sisteminize alışmak ve yaşam
biçiminizi değiştirmek için de yüksek oranda size yardımcı
olur.
Doç. Dr. Halil Coşkun
OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASINDA
VÜCUTTA GÖRÜLEN MORARMA VE
KIZARMA
Obezite ameliyatlarından sonra kilo kaybetmek bazı insanlar
için zor bir süreç olabilir. Egzersize başlamak ve sağlıklı
beslenmek günlük rutininiz için önemli değişikliklerdir. Bu
değişikler bazen rahatsız edici hatta dikkat edilmezse acı
verici hale gelebilir. Ancak vücudunuzdaki morarma veya
kızarma (döküntü) gibi yaralanma semptomları kilo kaybınız
için yanlış ya da eksik bir biçimde diyet yaptığınızı
gösteriyor da olabilir. Kilo kaybı sürecinizde vücudunuzda
morarmalar tespit ederseniz doktorunuza başvurmalısınız.
Merriam-Webster sözlüğünde yer aldığı şekliyle Morarma :
“Küçük kan damarlarının çatlaması neticesinde deride renk
değişikliğine neden olan yaralanma” dır. Zaman zaman çürükler
mavi, mor ya da siyah olabilir ve genellikle dokunulduğunda
acı verirler. Bu acı genellikle vücudun etkilenen kısımlarında
olmakla beraber kimi zaman da esas etkilenen alan dışında da
oluşabilir. Çürükler yayılabilir ya da şiddetli olgularda
boyutu büyüyebilir.
Yetersiz Beslenme
Bazı durumlarda diyetinizde yaptığınız değişiklik cildinizde
(özellikle yağlı bölgelerde) morarmaya sebep olarak
vücudunuzun travma yaşadığının habercisidir. Diğer bir
deyişle; vitamin, mineral ve besin değeri düşük ve kalitesiz
beslenmek, olması gerekenden çok daha hafif çarpma ve ufak
travmalarda vücudunuzun çok daha büyük morarmalar ve çürükler
geliştirmesine sebep olur. Vitamin bakımından zengin ve
kaliteli beslenmek, B12 ve C vitaminini yeterince almak
genellikle cildinizi güçlendirecek ve çürük gelişimi açısından
sınırlandırmaya yardımcı olacaktır. Vücudunuzdaki B12 ve C
vitamini alımını korumak ve dengelemek için B12: kırmızı ve
beyaz et, deniz mahsülleri, yumurta akı, C vitamini: biber,
brokoli, kivi, portakal, limon gibi besinlerden alabilirsiniz.
Bununla birlikte B12 ve C vitamini replasmanınıda ihmal
etmemelisiniz.
Yağlı dokuyu kaybetmek
Kilo kaybı sırasında morarma için diğer bir potansiyel risk
faktörü aslında vücut kitlesi ve yağ dokusu kaybetme gerçeği
ile ilgilidir. Vücudunuzdaki yağlı dokunun azalmasıyla eskiden
yastık görevi gören ve darbelerden sizi koruyan yağ
tabakasının azalması sizi darbelere açık hale getirir.
Diyetiniz nedeniyle incelme yaşayan bölgelerinizde morarmaçürükler farkederseniz yaralanma nedeninizi kesin belirlemek
için günlük aktivitenizi izlemeniz gerekmektedir.
Düşünceler
Cildiniz için morarmanın kaynağı ve sebebi ne olursa olsun,
tüm bu yaralanmalar hafife alınmamalıdır. Böyle bir durumda
doktorunuz ile irtibata geçerek gerekli bilgilendirme ve
tetkikler yapılarak
çalışılmalıdır.
sebebin
ne
olduğu
tespit
edilmeye
Doç. Dr. Halil Coşkun
OBEZİTE
CERRAHİSİ
GEÇİREN
HASTALAR
İÇİN
SONRASI BESLENME
AMELİYAT
Obezite ameliyatı olmaya mı karar verdiniz?, yoksa ameliyat
sonrası kilo verme yolunda mısınız? Harika, ama öncelikle Mide
Bandı, Tüp Mide ya da Gastric Bypass için ameliyat sonrası
diyetin temel prensiplerini bilmeniz gerekir, böylelikle
doktorunuzun sizin için oluşturduğu yöntemi uygun bir şekilde
kullanabilirsiniz.
Öncelikle ve en önemlisi, genel diyet amacınızın, vücudunuza
sağlıklı olması için gereken besinleri elde edebilmek olduğunu
unutmayın. Öğünler için porsiyon büyüklükleri 170 – 225 gr dan
daha fazla olmamalı ve bu miktar sizi doyurmalı ya da en
azından “tatmin” etmelidir.
İster Mide Bandı, Tüp Mide isterse Gastrik Bypass yaptırmış
olun, vücudunuzun tatmin belirtileri için bir farkındalık
geliştirmeli ve vücudunuzun erken tokluk hislerine
uymalısınız.
Besinler – Protein Hakkında
Protein, obezite ameliyatlarından sonraki diyetteki en önemli
besindir. Tok hissetmek için protein bakımından yüksek gıdalar
öncelikle yenmelidir. En iyi protein kaynakları yumurta, kümes
hayvanları, et, balık, peynir ve süt iken gözönüne alınacak
diğer proteinler fasulye, mercimek ve soya ürünlerini
içermektedir.
Sığır, koyun ve dana eti gibi kırmızı etleri ameliyat sonrası
hastaların sindirmesi, özellikle güç olabilir bunun için
yumuşak gıdalar seçtiğinizden emin olmalısınız. Bazı obezite
cerrahisi diyet programları, protein takviyelerinin düzenli
olarak alınmasını teşvik etmektedir, ancak diyetinize protein
takviyesi eklemenizi gerektiren özel bir durumunuz yoksa her
zaman için en iyi seçiminiz, geleneksel gıdalar olmalıdır.
Önerilen ameliyat sonrası uzun vadeli protein alımı, günlük
55-80 gram arasında değişmektedir.
Ekmek ürünleri, pirinç ve makarna gibi nişastalar obez olan
pek çok hastada gıda alımını tetiklediği için, birçok obezite
cerrahisi
diyet
programı
tarafından
alımları
sınırlandırılmaktadır. Karbonhidratlar vücudunuzun temel yakıt
kaynağı oldukları halde aynı zamanda meyve ve sebzelerde de
bulunurlar. Ne yazık ki hastaların pek çoğu operasyon öncesi
diyetlerinde meyve ve sebze alımlarını kısıtlamakta olup,
artık çok daha önemli bir hale gelen dengeli bir diyet için
önlemleri
hakkında
bilinçli
bir
şekilde
asla
düşünmemektedirler. Her öğün en az bir meyve ya da sebze veya
belki de her birinden bir porsiyon içermelidir.
Ekmek ürünleri, pirinç ve makarna gibi nişastalar da aynı
zamanda karbonhidrattırlar. Bu gıdaları diyetinize katmaya
karar verirseniz tam tahıl ekmeği, esmer pirinç ve tam
tahıl/yüksek proteinli makarnayı tercih etmelisiniz.
Yararlı İpuçları ve İlkeler
·
Porsiyonlarınızın büyüklüğünü kontrol edin.
Porsiyonlarınızın büyüklüğünü kontrol etmek için ölçüm
araçları ile bir besin ölçeği kullanın. Öğünleri salata ya da
aperatif tabağı gibi daha küçük tabaklarla sunmak, bu küçük
porsiyonların daha cazip görünmesine yardımcı olur.
·
Her gün üç öğün yiyin. Her gün üç öğün yemek, öğün
aralarında çok sayıda kalori ekleyen atıştırmaları önlemeye
yardımcı olur. Uzun vadeli ameliyat sonrası obezite cerrahisi
geçiren hastaların çoğu, kilo kayıplarını sürdürmek için
günlük toplam kalori alımlarını günde 1.000 kalori ile
sınırlamaları gerektiğine karar verirler.
·
Yavaş yiyin. Gıdalar yavaş bir şekilde yenmelidir.
Hastaların çoğu önceki yaşamlarında hızlı yedikleri için bu,
değiştirilmesi güç bir davranıştır. Yavaşlamanıza yardımcı
olması için küçük bebek kaşıkları ve çatalları gibi aletler
kullanın. Bir yumurta zamanlayıcısı, lokmalar arasında iki
dakika beklediğinizden emin olmanızı sağlayan, öğün süresini
önerilen 20 ila 30 dakikaya kadar uzatan kullanışlı bir
yöntemdir.
·
Yiyecekleri dikkatli bir şekilde çiğneyin. Yiyeceğinizi
dikkatli bir şekilde, belki de lokma başına 14-20 kez,
yutmadan önce püre halinde hissedinceye kadar çiğnemek,
yavaşlamanıza yardımcı olacaktır. Ayrıca yiyecekleri iyi
çiğnemek, poşun daralmış çıkışından geçerken hiçbir şeyin
sıkışmamasını temin etmek için de önemlidir.
Mide Bandı’na Karşı Gastrik Bypass’ta Damping Sendromu
Gastric bypass gibi bazı obezite ameliyatları, ameliyat
sonrası hastaların çikolata, kurabiye ya da dondurma gibi
tatlılar yediğinde damping sendromunun oluştuğu bir semptomlar
zincirinin oluşmasına yol açar. Bu semptomlar karın ağrısı,
bulantı, ishal, baş dönmesi, sıcak basmaları ve soğuk
terlemeleri içermektedir.
Hastaların çoğu için tatlı yedikten sonra hastalanacaklarını
bilmek, güçlü bir caydırıcı olarak bu gıdaları yemek
istemelerini önleyecektir. Ancak zaman içinde “yalnız bir
lokma” tatlı yiyerek tolerans oluşturabilirsiniz. Bu, sonunda
damping sendromu yaşamadan daha fazla tatlı yiyebileceğiniz ve
bu yüksek yağ, yüksek şeker ve yüksek kalorili gıdalardan
kaçınmanıza yalnızca iradenizin yardımcı olacağı anlamına
gelmektedir. Tabii ki sonunda bu, yeniden kilo almanıza ve
hatta beklenen kilo kaybına ulaşamamanıza yol açabilir.
Damping sendromu gastric bypass hastaları için tatlılara karşı
güçlü bir caydırıcı olabilirse de Mide Bandı ve Tüp Mide
hastaları, sindirim kanalları bozulmadan kaldığı için
tatlıları tolere edebildiklerini göreceklerdir. Tatlı
porsiyonlarını ve yeme sıklığını sınırlamazlarsa, tatlıya
düşkün Mide Bandı ve Tüp Mide hastaları için kaloriler hızla
birikecektir. Tatlıların protein, vitamin ve mineral
bakımından az bir besin değeri sağladığını unutmayın, bu
nedenle kalori içeriği için etiketleri okumak ve porsiyonları
kontrol etmek temel anahtardır.
Sıvılar
Sıvılar tüm diyetlerin, özellikle obezite cerrahisi geçiren
hastaların önemli bir parçasıdır. Tüm sıvılar asla öğünle
birlikte değil, öğünler arasında tüketilmelidir. Bu,
vazgeçilmesi zor bir alışkanlıktır, ancak başarınız için çok
önemlidir.
Öğünlerle birlikte içmek, katı gıdaları poşunuzdan daha hızlı
bir şekilde “itilmesine” yol açabilir ki bu durum, poşunuzun
daha hızlı boşalmasına yol açar. Poşunuz boş olduğunda ise
açlık hissedersiniz. Poşunuz ne kadar çabuk boşalırsa o kadar
açlık hissedersiniz ve öğünler arasında yemek yeme eğiliminde
olursunuz.
Gazsız içecekler tercih edilmelidir. Evet bu durum diyetinizde
normal soda yok anlamına gelir. Üstelik karbonatlı içecek
tarafından üretilen gaz, kendinizi rahatsız hissetmenizi
sağlayarak poşu ya da çıkışını gerebilir. Gerilme kısa süre
içinde, tokluk hissetmeden önce daha büyük yemek parçalarının
da geçebileceği anlamına gelir. Daha çok yemeğin daha fazla
kaloriye eşit olduğunu unutmayın.
Sıvılar için en iyi seçim su; kafeinsiz kahve ya da çay;
bitkisel çaylar; et suyu ve sulandırılmış yüzde 100 meyve
sularıdır. Sağlıklı “vitamin suyu”nuzun kalorilerle yüklü
olmadığından emin olmak için etiketleri dikkatli bir şekilde
okuyun.
Vitaminler ve Mineraller
Tüm hastalarının, önerildiği şekilde vitamin ve mineral
takviyelerini almaları gerekir. Takviyelerin miktar ve türleri
özgün ameliyat türüne göre değişmekle birlikte profesyoneller
bu takviyelerin, vitamin ve/veya mineral yetersizliklerini
önlemek için gerekli olduğunu kabul etmektedir.
Gastric Bypass hastalarının, ameliyatlarının bypass kısmı
tarafından oluşturulan emilim yetersizliğinden dolayı demir,
kalsiyum ve B12 vitamini takviyeleri almaları gerekmektedir.
Ancak hangi tür ameliyat geçirmiş olursanız olun periyodik
laboratuar
testleriniz,
besinsel
gereksinimlerinizi
karşıladığınızdan emin olmak için yıllık ya da altı aylık
olarak izlenmelidir. Tabii ki uygun diyet seçimleri de bu
bakımdan önemlidir.
Amacınız, besin değerini maksimize eden ve kalorileri düşük
tutan akılcı gıda seçimleri yaparak, gerekli vitamin ve
mineralleri öncelikle gıdalardan elde etmek olmalıdır. Bu,
diyetinizin bol bol tam tahıl, az yağlı süt ürünleri ile meyve
ve sebzelerin yanı sıra yeterli protein de içermesi gerektiği
anlamına gelir.
Sonuç
Uygun bir şekilde beslenmenin iyi anlaşılması, obezite
ameliyatının başarısı için çok kritiktir. Cerrahın size
sağlamış olduğu yöntemi uygun bir şekilde kullanmak üzere
gereken herşeyi öğrenmek için doktorunuzla devamlı irtibat
halinde olun.
Doç. Dr. Halil Coşkun
Download