ÖNSÖZ Her çalışmanın bir öyküsü vardır. Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de Felsefe adlı bu çalışmanın da yirmi yılı aşkın bir geçmişi var. Cumhuriyet Dönemi Türk Düşüncesi’ne yönelişimiz Dil ve Tarih-CoŞrafya Fakültesi’nde Prof. Dr. Kenan Gürsoy ve Prof. Dr. Mübahat Türker-Küyel’in dersleri, telkinleri ve teşvikleri ile başlamıştır. Akademik hayata asistanı olarak intisap ettiŞim hocam Prof. Dr. Kenan Gürsoy, hayatım boyunca zevkle çalışacaŞım Cumhuriyet döneminin temel dinamiklerinden biri olan Türkiye’de Bergson algısı ve Bergsonculuk temasını tez konusu olarak verdiklerinde, başlangıçta sadece bir “tez konusu” aldıŞımı sanıyordum. Şüphesiz bu bir konu idi fakat içine girdikçe keşfedilmesi ve deyim yerindeyse fethedilmesi gereken bir “kızıl elma”ya dönüştü. Bu kitapta adları geçen ya da geçmeyen pek çok felsefeci veya düşünürümüzle tez çalışmalarımız için yaptıŞımız literatür taramalarında karşılaştık. Zamanla biriken malzeme; spesifik bir örnek, tema ve problematikten ziyade bir dönem tahlili yapmaya neredeyse bizi icbar etti. Bu çalışmayı oluşturan bölümlerin ve alt başlıkların kaleme alınmalarının ayrı ayrı sebepleri ve vesilelerinden de bahsetmeyi hem bir ödev, hem de bir vefa borcu sayıyorum. Yukarıda isimlerini andıŞım hocalarım Prof. Dr. Kenan Gürsoy ve Prof. Dr. Mübahat Türker-Küyel bu alanı seçmemin ve hatta severek baŞlanmamın asıl sebepleridir. Rahmetle andıŞım Dr. Müjgan Cunbur, xi incelenen metinlerin güçlüklerini nasıl aşacaŞımı öŞreten ve dahası bunu zevke dönüştüren, zihnime ve gönlüme model olarak işleyen kahramanlarımdandır. Bu naçiz çalışmamı kendisine ithaf ettiŞim Prof. Dr. Necati Öner ise Türkiye’de felsefe algısını deŞiştiren; birleştirici, bütünleştirici şahsiyeti ile camiayı toparlayan, kurumsallaştıran, sürekli insan yetiştiren, hocaların hocası olarak anılan gerçek bir kahramandır. Burada anmayı bir borç bildiŞim bir başka hocam, Dil ve Tarih-CoŞrafya Fakültesi’nde aynı odayı paylaşma bahtiyarlıŞına eriştiŞim; dualarla, rahmetle ve hayırla andıŞım Prof. Dr. Ahmet Cevizci ise editörlüŞünü ve başyazarlıŞını yaptıŞı Felsefe Ansiklopedisi’nde Cumhuriyet Dönemi Türk Düşüncesi maddesini uhdeme tevdi ederek o gün için hem çok büyük bir sorumluluk vermişler hem de büyük bir lütufta bulunmuşlardı. Zira o maddeyi kaleme almak için neredeyse müstakil bir tez tasavvuru gibi meseleyi ele almak gereŞi hissetmiştim. Bir kültürde yerleşik bir düşünce geleneŞinin oluşması için şüphesiz fikir alışverişine ve açık bir ortama ve zihniyet dünyasına ihtiyaç vardır. Sözün bu noktasında Türk Felsefe DerneŞi’ni ve onun düzenli ve istikrarlı faaliyetini de anmak isterim. Dernek, yürüttüŞü seminer ve sempozyumlarla hem felsefecilerimizi bir araya getirmekte hem de felsefe ile kültürümüzü ve insanımızı buluşturmaktadır. Düzenlenen, panel, seminer ve sempozyumlar ve aralıksız çıkartılan Felsefe Dünyası dergisi hatırı sayılır bir birikim vücuda getirmiştir. Çalışmamızda yeri geldikçe ÇaŞdaş Türk Düşüncesi’nin kurucu atalarından olan Hilmi Ziya Ülken’in Türk Felsefe Cemiyeti ile Türk Felsefe DerneŞi arasındaki baŞlantı ve süreklilik ilişkisine de dikkat çekilmiştir. Fikri olanın dergisi vardır. Cemil Meriç’in ifadesiyle “dergiler hür tefekkürün kalesidir.” Türk düşüncesi araştırılırken zorunlu olarak müracaat edilmesi gereken kaynakların başında dergiler gelir. Zira onlar doŞrudan doŞruya, düşüncenin hem ürünü hem de en somut örneŞidirler. Bu yüzden bir parça da olsa Cumhuriyet Döxii nemi Türk Düşüncesi’ne tanıklık eden Türk Yurdu, Dergâh, Hayat, Kadro, Hareket gibi dergilere atıflar yaparak, çeşitli düşünce eŞilimlerini ve tercihlerini hatırlatmaya çalıştık. Çalışmamız, belirli örnekler ve temalar üzerinden Cumhuriyet döneminin felsefe ve düşünce hayatına mütevazı bir bakış denemesidir. Şüphesiz tüketici olmak iddiasıyla deŞil, yeni eserleri ve araştırmaları davet etmek maksadıyla kaleme alınmıştır. Günümüzü anlamak ve gelenekli bir Türk düşüncesi oluşturabilmek için geçmiş, şimdi ve gelecek arasında baŞlantı ve sürekliliŞin kurulmasında, emeŞimiz ve çalışmamız bir yankı bulabilirse bizim için en büyük bahtiyarlık olacaktır. Her çalışma bir parça uzlet demektir. Ailemizden ve sevdiklerimizden kıstıŞımız zamanlara gösterdikleri sabır ve anlayış için sonsuz teşekkürler. Bir teşekkür de; Sokratik diyaloglarımızın muhatabı olan sevgili öŞrencilerim ve Aktif Düşünce Yayınları’nın özverili ve titiz çalışanları için. Ankara, Şubat 2016 Kırkkonaklar xiii