M. Meclisi B : 90 28 . 5 . 1970 O : 2 rek rıaa göstoeceğimiz şey değil

M. Meclisi
B : 90
rek rıaa göstoeceğimiz şey değil, ıama bu, iş­
gücü pazarlığı meselesi. Bütün imkânlarımı­
zı ortaya koyduk, 800 - 900 bin kişi sıra bekli­
yor, artıyor da. Bir taraftan da Almanya'ya
hileli yollarla hareket ederek turist pasapor­
tuyla gidiyorlar. Biz öbür taraftan normal ola­
nak, İflEmunî şekilde her türlü güvenliği sağ­
lanmış, kalifiye olmıyan işlilerimizi dışarıya gön­
dermek istiyoruz. Onlara iş imkânı vereceğiz,
onlar da kalifiye bale gelecek. Yani, 25 bin kallifiye işçi gidiyorsa, 75 bin işçi kalifiye değil,
vasıfsız ama, o da 2 sene sonra klifiye işçi ola­
cak. Biz orada onu eğitiyoruz. Kayıp mı edi­
yoruz, (kazanıyor muyuz? Onlar orada 2 sene
zarfında, görgülerini, bilgilerini, teknik tecrübe­
lerini artırıyorlar, bir meslek sahibi oluyor­
lar. Bu itibarla vasıfsız elemanları vasıflı ha­
le getiaiyoruz.
Ben, hiçbir zaman ölçüyü mâkul buldum de­
miyorum, ama olabilen, realist gözle yapılabi­
len, pazarlığın sonunda, asgarî şekilde, titizli­
ğimizin sonunda varabildiğimiz rakam % 24,5
civarıdır.
Digar taraftan, tabiî, biraz evvel iarz ettim,
sanayıidie işbaşı eğitimi ve çrraikhk kanunu geüiyor; Ikurslar açıyoruz, sanat okullarımız çalı­
şıyor, teknik okullarımız faaliyet halindedir.
Bu mezunları da dışarıya göndermek mevzudur
tabiî. Bıir taraftan Tükriye'de yeni iş sahası
açıyoruz, bir taraftan gönderiyoruz.
Muhterem arkadaşlarım; bunlardan ayrı ola­
rak meselâ, Zonguldak bölgesini alalım; 20 bin
kişi İkömürde maden işçisi olmak için sıra bek­
liyor, bir kısmı da Almanya'ya gitmek istiyor.
Bün kişi göndermeye karar verdik, «Vasıflı ele­
manları gönderiyorsunuz» diyorlar. Sırada bekliyenîer var, bunlar vasıflı değil, vasıfsız. Vak­
tiyle çaJkşmış, bırakmış. İçinde bir miiJktar va­
sıflısı olabilir. Buna, tâbiri caizse «Pazarlık­
ta şarta bağlı mukavele» diyeceğiz.
işgücü talebeden memleketler de bu şartı or­
taya koyuyorlar ve ağır şartlar ortaya koyu­
yorlar. Âzami titizliğimiz vardır. Memleke­
tin yetişmiş gücünü dışarıya göndermek gibi
bir niyet ve düşünce, sorumsuz bir davranış,
hiçbir ş«kilde icraya hâkim değildir, hassasiye­
timiz vardır, faJkat bugünün şartları içerisinde
elde edebildiğimiz neticeyi size arz ediyorum.
Beni ve sizi tatmin etmese bile, gerçekler bu­
dur.
28 . 5 . 1970
O :2
Teşekkür ederim.
BAŞKAN — Sayın Binay.
ŞADi BİNAY (Bilecik) — Sayın Başkan,
gelişen sanayimize yardım eden ve sosyal si­
gortalar fonundan Sümerbank eliyle kullan­
dırılmakta olan sanayici kredisinin, önümüz­
deki yılda plasman olarak artması imkânı
var mıdır? Bu husus bakanlığın ve onun tak­
dire değer çahşmalanndandır.
Bir de artan arsa fiyatları muvacehesin­
de işçi meskenleri ve sosyal konutların yapı­
mında ve işçi gönderme babında Bakanlığın
yeni tasarrufları var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN — Buyurun Sayın Bakan.
ÇALIŞMA BAKANI SEYFİ ÖZTÜRK (De­
vamla) — Efendim, Sosyal Sigortaların yıllık
prim yekûnu, Bakanlar Kurulu karariyle ve
plân gereği olarak Devlet Yatırım Bankası­
na bir ölçüde aktarılmaktadır. Devlet Yatı­
rım Bankası da, İktisadi Devlet Teşeküllerinin yatırımlarını finanse ediyor. Bunun dışın­
da, tabiî, Sosyal Sigortalar Kurumu kendisi­
ne terettübeden hizmetleri görmektedir. Ayrıca,
özel olarak bu sahaya para ayırması bugün
için mümkün değildir. Kararname ve plânla
bağlı bulunuyoruz.
İkinci husus, mesken meselemiz. Mesken me­
selesi, önemli ve üzerinde en büyük hassasi­
yet gösterdiğimiz bir meselemizdir. Çünkü, bu­
güne kadar 20 yılda 40 bin mesken yapılabil­
miştir.
Bu rakam çok düşük ve kifayetsiz bir
rakamdır. Daha fazla mesken yapmaya mec­
buruz. Fonlarımızı ayırıyoruz. Yalnız çalışma­
lara hız vermek için yeni bir şekil uygulan­
maktadır; onu arz edeyim. Zannederim o hu­
susu sordunuz.
İşçilerimize 60 bin lira ferdî mesken kredisi
veriyoruz.
BAHİR ERSOY (istanbul) — Ne kadar ve­
rildi?
ÇALIŞMA BAKANI SEYFİ ÖZTÜRK (De­
vamla) — Bunu rakamla da verebilirim Sa­
yın Ersoy.
İlk defa A. P. iktidarının uyguladığı ve
hep beraber iftihar edeceğimiz bir tatbikattır.
Rakamını da size arz edebilirim. Bu sene 19
bin mesken yapılacaktı, Program buna göre
hazırlanmıştı. Program aksamıştır, Mayısın 28