YÖNETİCİNİZİ DEĞİŞTİRMEDEN ÖNCE DÜŞÜNÜN IT ADVISOR www.itadvisor.com.tr KASIM 2014 SAYI 60 ÖZEL HABER ORACLE OPEN WORLD 2014 Kurumsalda Mobil Cihazların Önemi EBOLA’NIN ÇÖZÜMÜ BÜYÜK VERI OLABILIR MI? ŞIRKETLER 2015’TE IT YATIRIMLARINI ARTIRACAK E-TICARETE BILINÇLI YAKLAŞIMLAR KARTVIZITLERINIZ DÜZENE GIRSIN EDİTÖ RDEN IT Advisor Dergisi 5 Yaşında IT Advisor dergisi, sektördeki gelişmeleri ve haberleri sizlere sunduğu beşinci yılı da geride bırakıyor Sayı 60 Kasım 2014 İ.Z. Halkla İlişkiler Danışmanlık ve İletişim Adına Sahibi İlkay Zaman Yayın Direktörü İlkay Zaman [email protected] Yazı İşleri Müdürü Gökhan Menge [email protected] Editörler Ruşen Göbel [email protected] Ekrem Uçman [email protected] Görsel Yönetmen Ersen Akçay [email protected] Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Cüneyt Tepe [email protected] Yönetim Adresi Ağaoğlu My Prestige Barbaros Mah. Ihlamur Sok. No: 1 Kat: 3 D: 22 Ataşehir / İstanbul Tel: 0216 478 31 18 Faks: 0216 478 45 02 [email protected] T üm dünyada en hızlı gelişen ve değişen sektörlerden biri olan IT sektöründeki yayıncılığının 5. yılını dolduran IT Advisor ailesi olarak, beş yıl önce ilk sayımızı yayınladığımız günden bu yana sektördeki tüm gelişmeleri sizler için takip etmenin ve düzenli olarak yine sizlerle paylaşmanın verdiği gururu ve mutluluğu yaşıyoruz. IT Advisor ailesi olarak son beş yılda birçok teknolojik gelişmeye ve gündeme şait olduk. Sektöre büyük hizmetleri olan dünya devleriyle, ülkemizde çok ciddi alımlara imza atan kamu organlarıyla ortak projeler gerçekleştirdik. Birçok haberi ve yeni gelişmeyi sizlerle belki de ilk elden paylaştık. İçerik kalitemizi her sayımızda daha da artırdık. Bolca haberden sektör röportajlarına, yazılımdan donanıma, servislerden başarı hikayelerine, derinlemesine incelediğimiz analiz yazılarımızdan 3 kapsamlı makalelerimize kadar, her zaman daha fazla bilgiyi masalarınıza taşımayı hedefledik. Dünyanın dört bir yanındaki farklı etkinlikleri sizler için takip ettik ve sizleri haberdar ettik. İşten vakit bulamadığınız zamanlarda sizleri e-posta bültenlerimizle haberdar etmeye çalıştık. Kısacası, IT Advisor ailesi olarak teknolojiye dair tüm gelişmelerden sizleri haberdar etmeyi görev edindik. Bundan sonra da görevlerimizi ve çizgimizi koruyarak hatta üstüne koyarak yolumuza devam edeceğiz. 5. yaşımıza özel yenilenen tasarımımızla, daha rahat okunabilirliği ve fark yaratmayı hedefleyerek dergimizi beğeninize sunuyoruz. Tam 5 yıl boyunca bizi yalnız bırakmayan, hizmetleriyle Türkiye IT sektörünü ayakta tutan ve büyüten sektörümüzün güzide şirketlerine sonsuz teşekkür ederiz. Birlikte nice yıllara dileğimizle... İlkay Zaman [email protected] İÇİNDEKİLER K A PA K KON U S U Kurumsalda Mobil Cihazların Önemi Azalıyor 46 36 54 C M Y CM MY CY CMY K 62 50 58 54 E-Ticarete Bilinçli Yaklaşımlar 58 Kartvizitleriniz Düzene Girsin 62 Geçiş Sürecinde Dikkat Edilmesi Gerekenler 6 Haber 44 Ebola’nın Çözümü Büyük Veri Olabilir mi? 48 Oracle Open World 2014 50 Şirketler 2015’te IT Yatırımlarını Artıracak 4 HABER ÖLÇSAN K!M Pozitif Cihazını Tanıttı ÖLÇSAN, inovasyon alanında çalışan Ar-Ge şirketlerini Singapur’da buluşturan TECHINNOVATION Fuarı’nda, Biyometrik Kimlik Doğrulama Projesi kapsamında özel hastanelerde hasta kimliğinin doğrulanması amacıyla kullanılan, SGK onaylı K!M Pozitif cihazını yeni teknolojilere yatırım hedefleyen, 20’den fazla ülkeden 2 bine yakın uluslararası yatırımcıya tanıttı. 23-24 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilen etkinliğe İTÜ Arı Teknokent aracılığıyla katılan ÖLÇSAN tarafından üretilen K!M Pozitif cihazı sağlık kuruluşlarına hizmet almaya gelen vatandaşların parmak damar izlerini tarayarak hasta kimliğini doğruluyor. Parmak damar izi analizi yöntemiyle kimlik doğrulamasını gerçekleştiren K!M Pozitif, toplam satın alma maliyetini düşüren özellikleriyle dikkat çekiyor. Yalnızca POS cihazı ve sensörlerden oluşan cihaz, türdeşlerine kıyasla çok daha az enerji tüketiyor ve teknoloji yatırımında önem teşkil eden sürdürülebilirlik kriterini karşılıyor. ÖLÇSAN, K!M Pozitif’in iki yıllık garanti süresinin ardından, cihazın yıllık bakım ve işletmesini de 3 yıllığına 300 avro karşılığında üstleniyor. Bu sayede cihazın toplam satın alma maliyeti 5 yıllık vadede rakiplerine oranla daha avantajlı oluyor. K!M pozitif ile yapılan biyometrik doğrulama, merkezdeki sunucularda değil, biyometrik terminaller üzerinde yapılıyor. Bu sayede K!M Pozitif ile kimlik doğrulamak yalnızca yüzde 3’ü kadar süre alıyor. En yüksek güvenlik kriterleri olan FIPS 201, FBI PIV IQS, PCI, EMV ve Common Criteria sertifikalarına sahip olan K!M Pozitif, poliklinik onayını, bu alanda bir rekor olan 2 saniyede gerçekleştiriyor. ADEO Kurumdan Kuruma Hizmet Modelini Genişletiyor Bilişim sektörü üreticileri ile iş ortaklarına yurtiçi ve yurtdışında bilişim - iletişim teknolojileri alanlarında danışmanlık, dış kaynak sağlama, verimli kaynak kullanımı ve eğitim hizmetleri sunan ADEO, kaliteli hizmet yaklaşımı ve profesyonel IT danışmanları ile dünyadaki Corp-ToCorp çalışma modelini Türkiye’de ilk uygulayan bilişim danışmanlığı ve eğitim firması olarak öne çıkıyor. Temel olarak IT Güvenlik Çözümleri, Cloud Danışmanlık ve Eğitim Hizmetleri alanlarında faaliyet yürüten ADEO, iş gücünü daha verimli kullanmak ve uzmanlık alanlarına odaklanmayı amaçlayan BT müşterilerine gelecek teknolojilerini ulaştırmak adına dinamik ve butik çalışarak Network, Server, Storage’dan başlayan ve Private cloud, Public cloud, Hybird cloud’a kadar devam eden bir yelpazede Eğitim, Güvenlik, Analiz, Planlama, Optimizasyon, Kurulum/Entegrasyon ve Sorun Giderme hizmetleri sunuyor. ADEO’nun çalışma modeli ve hizmet yelpazesi, sektöre ismi ile adım attığı 2008 yılından beri gerek IT entegratörleri, gerekse üretici firmalar tarafından takdir gördü ve benimsendi. ADEO sektörde kazandığı güven ve profesyonel çalışma prensibi sayesinde sadece Türkiye’de değil, Türkmenistan, Gürcistan, Ukrayna, Rusya, Ortadoğu ve Afrika bölgesinde de sektörel odaklı çok sayıda projeyi başarı ile gerçekleştirme fırsatı buldu ve her geçen gün bu çalışmalara bir yenisi daha ekliyor. 6 • kasım14 Kliksa’nın Operasyon Direktörü Tolga Ertam Oldu Sabancı Topluluğu’nun online alışveriş platformu Kliksa’nın Operasyon Direktörlüğü görevine Tolga Ertam getirildi. Tolga Ertam, Kliksa’nın müşteri operasyonları, müşteri hizmetleri ve lojistik alanları dâhilinde; merkezi müşteri operasyonları, çağrı merkezi, müşteri hizmetleri birimleri ile depolama ve nakliye hizmetlerini sunan tüm grup içi ve dışı tedarikçilerin yönetiminden sorumlu olacak. 1994 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Ertam, aynı yıl Arçelik’te Montaj Hattı Mühendisi olarak profesyonel kariyerine başladı. Ardından DHL’de Operasyon Yöneticisi, Operasyon Geliştirme Müdürü, Tedarik Zinciri Projeler Müdürü ve Proje Optimizasyon Müdürü olarak görev yaptı. 2008-2010 yılları arasında Best Buy’da Tedarik Zinciri Direktörü olarak görev alan Ertam, 2011’de HAVI Lojistiğe geçerek sırasıyla İş Geliştirme Direktörlüğü ve Operasyon Direktörlüğü görevlerini üstlendi. 2014 yılında Kliksa İç ve Dış Tic. A.Ş.’ye Operasyon Direktörü olarak geçen Ertam, evli ve 2 çocuk sahibidir. HABER E-Devlet Kullanımı Giderek Artıyor Userspots, “Devletin Kısayolu” olarak adlandırılan e-devlet sistemi Turkiye.gov.tr’nin erişim istatistiklerini açıkladı. Şu an 19 milyon kişinin kullandığı sistemden kadın ve erkekler birbirlerine çok yakın oranlarda yararlanırken, e-devlet uygulamalarını en çok kullanan yaş aralığı 46-65 olarak öne çıkıyor. Konu ile bilgi veren Userspots Kurucusu ve Kullanılabilirlik Analisti Mustafa Dalcı, cinsiyete göre kullanım oranlarının yüzde 54.1 erkek ve yüzde 45.8 kadın olarak şekillendiğini söyledi. Sisteme en çok giriş yapılan ülkenin yüzde 98.2 ile Türkiye olduğunu belirten Dalcı sözlerine şöyle devam etti: “Kullanıcıların giriş yaparak hizmet aldıkları diğer ülkeler ise ABD, Almanya ve İngiltere olarak sıralanıyor. Şehir bazında baktığımızda ise yüzde 31,7’lik oranıyla İstanbul’un ilk sırada yer aldığını, Ankara, İzmir, Antalya ve Adana’nın onu takip ettiğini görüyoruz.” Mustafa Dalcı, Turkiye.gov.tr’ye teknik erişim konularında da bilgi verdi. Platforma erişimde en çok kullanılan işletim sisteminin yüzde 99’a yaklaşan oranı ile Windows olduğunu belirten Dalcı, tarayıcıda ise ilk sırayı açık farkla Chrome’un aldığına dikkat çekti. Bimsa ISO 22301 Almaya Hak Kazandı Minecraft’ın geliştirici Mojang’ın, Microsoft’a satış işlemi Bimsa, dünyaca ünlü belgelendirme firması BSI (British Standards Institution) tarafından denetlenerek ISO 22301 İş Sürekliliği Yönetim Sistemi Sertifikası almaya hak kazandı. Bimsa aldığı bu sertifikayla müşterilerine her koşulda kesintisiz hizmet güvencesi sağladığını belgeledi. Bimsa, uluslararası standartlar kuruluşu BSI (British Standarts Institute) tarafından verilen “ISO 22301 İş Sürekliliği Yönetim Sistemi” sertifikası alarak sektöründe bir ilki gerçekleştirdi. Türkiye’de IT sektöründe BSI tarafından verilen bu belgeye sahip ilk kuruluş olan Bimsa, ISO 22301 İş Sürekliliği Yönetim Sistemi Sertifikası ile potansiyel tehditler ve bu tehditlerin iş operasyonlarına etkileri karşısında, müşterilerinin çıkarlarını, itibarını, marka ve değer yaratma faaliyetlerini korumaya yönelik bir müdahale kapasitesine sahip olduğunu belgeledi. Kuruldukları günden bu yana müşteri memnuniyeti odaklı çalışmalar yürüten Bimsa, müşterileri için “en uygun” çözümleri “en yüksek” kalitede sunmaya devam edecek. “ISO 22301 İş Sürekliliği Yönetim Sistemi” Sertifikası bir kuruluşun sunduğu ürün ve hizmetleri kesintiye uğratacak deprem, yangın, sel, salgın hastalık, BT sistemlerinin çökmesi gibi etkisi çok yüksek tüm riskleri yönetmek için hazırlanmış bir gereklilikler dizisi olarak kabul ediliyor. Sistem, acil durumlarda öncelikle insan hayatını korumak, iş sürekliliği kesintisi risklerini minimize etmek, kesinti durumlarında da, sistemin en kısa sürede tekrar hizmet verebilir hale gelmesini ve nihayetinde normal koşullara dönebilmesini sağlamak amacıyla hareket ediyor. 8 • kasım14 World Hosting Days İstanbul Ayağı Gerçekleşti Uluslararası endüstriyi yerel bölgelere getirmek amacıyla düzenlenen World Hosting Days İstanbul ayağı Ritz-Carlton Otelinde 23 Ekim’de 250’den fazla ziyaretçinin katılımıyla gerçekleşti. Her yıl hosting ve bilişim sektörü firmaları ve yöneticileri için, hem iş hem tanışma anlamında verimli toplantılara evsahipliği yapan Dünya Hosting Günü kapsamında konferans, fuar ve iş bağlantıları geliştirmeye yönelik sosyal etkinlikler düzenlendi. Etkinliğin bu yılki Türkiye ayağı, dünyanın en hızlı gelişen 50 şehrinden biri olan İstanbul’da gerçekleşti. daha.net Genel Müdürü Emin Gür Türkiye hosting sektörüne dair ise şunları söyledi: “Türkiye, piyasalarının 1980’lerden bu yana sürekli gösterdiği büyüme ve gelişmenin yanı sıra gelecek için de önemli potansiyel barındırıyor. Teknolojiyi seven ve hosting konusunda alacağı daha çok yol olan bir ülke olarak Türkiye’deki hosting sektörünün büyüme potansiyelini çok yüksek görüyorum. Hızla gelişen bir ülke olarak Türkiye’nin teknolojiye ve hostinge ihtiyacı giderek artmakta ve bu konudaki market büyüklüğü genişliyor. World Hosting Days organizatörü WHD. local’a göre önümüzdeki birkaç yıl içerisinde ülkemizin IT sektöründe daha da hızlı bir şekilde büyümesi bekleniyor.” HABER Bankalar İçin Dijital Dönüşüm Şart Wincor Nixdorf adına yürütülen IDC araştırmasının sonucu, 20 ülkeden 150 sektör uzmanının katılımıyla İstanbul’da gerçekleştirilen Uluslararası Yönetim Semineri’nde açıklandı. Wincor Nixdorf AG’nin küresel bankacılık faaliyetlerinden sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Jens Bohlen’in sonuçlarını açıkladığı araştırma, banka şubelerinin birer dağıtım kanalı olarak bankalar için çok değerli olduğunu, fakat köklü bir dönüşüm geçirmeleri gerektiğini ortaya koyuyor. Araştırmaya göre, şube dönüşümüne yönelik projelerin başarıya ulaşması için gereken temel faktörler, şube ağı dâhilindeki şube tiplerinin farklılaşması, iyileştirilmiş bir müşteri deneyimi yönetimi ve nakit hareketleri ile diğer standart işlemlerin hızlı ve kolay bir şekilde tamamlanması olarak sıralanıyor. Heidloff konuşmasında, aynı zamanda Diebold ve Wincor Nixdorf tarafından temelleri atılan ve sektör oyuncuları tarafından olumlu tepkiler alan ATM Güvenlik Derneği’nden (ATM Security Association) bahsetti. Derneğin hedefi, bu self servis dağıtım kanalı için güvenlik standartları oluşturmak, bilinen güvenlik tehditlerine karşı önlemler almak ve geliştirilen karşı tedbirleri dünya çapında yaygınlaştırmak. Wincor Nixdorf Türkiye Genel Müdürü Hakan Özçubukçu tarafından sunumu yapılan iki yazılım projesinin odak noktası ise müşteri odaklılık oldu. Halkbank ve Wincor Nixdorf ekipleri, ortak yürütülen yeni projelerinde ATM’lerdeki arayüzlerin optimizasyonu üzerine çalışıyor. Yaşı ilerlemiş olan müşterilerinin ekrandaki yazıları daha kolay okuması için müşteri panelini genişletmek üzere yola çıkan bir banka, aynı zamanda Wincor Nixdorf’un ProFlex yazılımını kullanıyor. Bu yazılım, bankaların self-servis sistemlerindeki hizmetleri ve hizmet ekranlarını özelleştirmelerini ve bu sayede ara bağlantı hizmet operatörlerinden kaynaklanan yükleme sınırlamasından kurtulmalarını sağlıyor. Tek ATM’ler ile merkezi bilgisayar arasındaki iletişimi en aza indirgeyen ProFlex, böylece bankanın ağ maliyetlerini de düşürüyor. Garanti Bankası da şu anda farklı üreticilerden temin ettiği 4000 farklı ATM’sini bankanın çok kanallı mimarisiyle entegre etmek için ProFlex yazılımını kullanıyor. Toplu SMS Gönderimlerine Dikkat TBMM’de görüşülen Elektronik Ticaretin Düzenlenmesine ilişkin yasa tasarısı kapsamında izinsiz olarak gönderilen pazarlama ve tanıtım amaçlı SMS ve e-maillere denetimler sıkılaştırılıyor. Toplu SMS gönderimlerinde, bu yasa kapsamında izinsiz pazarlama yapan firma ve şahıslara büyük cezalar geliyor. Defne Telekomünikasyon Genel Müdürü Oğuz Haliloğlu GSM şirketlerinin mevcut düzeni içerisinde, cezadan kurtulabilmeleri için özel filtreleme yazılımlarını kullanmaları gerektiğini belirterek şunları söyledi: “Bu hizmetlerin altyapı sağlayıcıları olan mobil operatörlerin ve SMS lisansıyla faaliyet gösteren STH’ların bu cezalara maruz kalmamaları için altyapılarında iyileştirme çalışmaları yapmaları ve önlemler almaları gerekmektedir.” dedi. Haliloğlu, mecliste görülen yasa tasarısı ile ilgili yaptığı açıklamada şu bilgileri verdi: “Bu önlemlerin en başında hem bu hizmeti sağlayan telekom operatörlerinin hem de abonelerin filtreleme yapabilmelerini sağlayan SMS Filtreleme, veya Kara Liste/Beyaz Liste gibi uygulamalar ön plana çıkmaktadır. Bu filtreleme uygulamaları sayesinde operatörler mesajı gönderen kaynağın (originating number) kendi iletişim ağları aracılığıyla izinsiz SMS gönderimini engelleyebilir ya da izin verebilirler (SMS Filtreleme). Bu filtreleme uygulamaları yurt içi ve yurt dışı kaynaklı tüm izinsiz SMS gönderimleri için geçerlidir. Filtreleme uygulamalarındaki ayarları kullanarak aboneler, istedikleri kaynaklardan gelen mesaj ve telefon çağrısını alma, istemedikleri kaynaklardan gelen iletişimleri de engelleme imkanına sahiptirler (Kara Liste/ Beyaz Liste). Aboneler filtreleme ayarlarına telefonları üzerinden kullanımı kolay bir ara yüzle veya tanımlanmış bir Web sitesi üzerinden rahatlıkla ulaşabilir ve istedikleri filtreleme değişikliklerini kolaylıkla hayata geçirebilirler.” 10 • kasım14 Zeynep Pulat Türkiye’nin İlk Kadın CCSI’ı Oldu BT Eğitim’in deneyimli danışman ekibinden beş kişi, zorlu sınav maratonunda ipi başarıyla göğüsleyerek Türkiye’nin en yeni Cisco eğitmeni oldu. Bu beş yeni eğitmen arasında yer alan Zeynep Pulat ise Türkiye’nin ilk kadın CCSI’ı, yani ilk kadın Cisco eğitmeni unvanını da elde etti. BT Eğitim Genel Müdür Yardımcısı Cumhur Kızıları konuyu şu sözlerle değerlendirdi: ”BT Eğitim ailesine iki yıl önce katılan Zeynep Pulat, şirketimizde edindiği deneyim ve özverili bir çalışmanın sonunda CCSI olmayı başardı. Türk kadının her işin üstesinden gelebileceğine duyduğumuz inanç, Zeynep’in başarısıyla daha da güçlendi. Zeynep ve diğer eğitmenlerimizle gurur duyuyoruz. BT Eğitim olarak, kadınların bilişim sektöründe daha fazla rol alması gerektiğini düşünüyoruz. Kadınların farklı bakış açıları, iş süreçlerindeki detaycı yaklaşımları, yaratıcı çözüm önerileri ve bulundukları ortama kattıkları nezaket ve zarafet ile bilişim dünyasına güç kattıklarını görüyoruz. Bu vesile ile Zeynep’i iş yaşamı boyunca desteklerken, bilişim sektöründeki kadın istihdamını desteklemeyi sürdüreceğiz.” Datalogic ADC Türkiye’de Yeni Atama Hack-ING İçin Başvuru Süreci Başladı 40 yılı aşkın deneyimi, dünya çapında yaklaşık 120 ülkedeki ofisi, 8 üretim merkezi ve 1000’den fazla patenti olan Datalogic ADC Türkiye’deki satış departmanını genişletiyor. Endüstriyel otomasyon ve otomatik veri toplama sektöründen Datalogic ADC Türkiye, satış yöneticiliği görevine Kıvanç Rodoslu’yu atadı. Bilişim Teknolojileri ve Telekomünikasyon sektörlerinde otomatik veri toplama ve endüstriyel otomasyon sistemlerinde 10 yıllık bir deneyimi olan Rodoslu, yeni görevi kapsamında Datalogic ADC’nin Türkiye’deki ürün ve teknolojilerinin satış faaliyetlerinden sorumlu olacak. Aynı zamanda yeni satış alanlarının araştırılmasında ve mevcut müşteri-iş ortakları ilişkilerinin geliştirilmesinde de önemli rol oynayacak. ING Bank’ın webBox iş birliğiyle düzenlediği, bankacılık alanında kullanılabilecek yaratıcı yazılım fikirlerinin yarışacağı bankacılık hackathon’u “Hack-ING” için başvurular başladı. Yazılım geliştiricilerinin, bireysel veya takım olarak katılmalarının mümkün olduğu Hack-ING’de, katılımcılar istedikleri teknolojiyi ve hayal güçlerini kullanarak 45.5 saat içinde, en iyi dijital bankacılık projesini üretip büyük ödülü kazanmak için yarışacak. ING Bank Genel Müdürü Pınar Abay, Hack-ING hakkında yaptığı açıklamada şunları söyledi: “ING Bank olarak, bankacılık lisansına sahip teknoloji şirketi olma hedefimizle böyle bir etkinliği sahiplenmekten dolayı çok heyecanlıyız. Yeni nesil bankacılık stratejimiz çerçevesinde, dijital ve mobil teknolojileri bankacılık süreçlerimize entegre ederek, müşterilerimize daha kolay ve zahmetsiz bir bankacılık deneyimi sunmak için çözümler yaratıyoruz. Biz, dijital ve mobil platformların etkin kullanımı ile zaman ve mekandan bağımsız bir şekilde finansal çözüme ihtiyaç duydukları her an müşterilerimizin yanında olan bir Banka olacağız. Bu nedenle, bankacılık alanında geliştirilecek her türlü teknolojik fikir ve projenin destekçisiyiz. Hack-ING katılımcılarının üreteceği projelerin yaratacağı katma değere inanıyoruz.” Hack-ING’de dereceye girenler 10 bin, 5 bin ve 2.500 liralık Teknosa çekleri ile ödüllendirilecek. 12 • kasım14 HABER Mcafee Güvenlik Duvarını Yeniledi Mcafee, Mcafee Next Generation Firewall’un en son sürümünün çıktığını duyurdu. Yeni sürüm, kilit önem taşıyan bir dizi McAfee çözüm ve teknolojisiyle kusursuz bir uyum sağlayarak şirketlere ve devlet kurumlarına sürekli genişleyen bir tehdit savunma ekosistemi sunuyor. McAfee Next Generation Firewall, granüler uygulama kontrolü, izinsiz giriş önleme sistemi, dâhili sanal özel ağ ve derin paket incelemesinden oluşan sağlam bir koruma paketi temeliyle başlıyor. Bütün bunlar da, verimli, genişletilebilir ve yüksek oranda ölçeklendirilebilir ortak bir tasarımda sunuluyor. Daha sonra ise, en ileri düzey saldırı yöntemlerini açığa çıkarmak ve bloke etmek amacıyla, McAfee ağ trafiğini deşifre eden ve normalleştiren, güçlü kaçak önleyici teknolojileri pakete ekliyor. Intel Security bünyesinde yer alan McAfee’de ağ güvenliği genel müdürü olarak görev yapan Pat Calhoun konuyu şu şekilde değerlendirdi: “Bu yılın ilk döneminde McAfee, entegre teknolojilerin güçlü bir kombinasyonu ile ağ güvenliğini güçlendirme konusunda oyunun kurallarını değiştiren yaklaşımımızı ana hatlarıyla ortaya koymuştu. Yeni sürüm, bu stratejinin hayata geçirilmesinde bir başka önemli kilometre taşı olmakla birlikte, müşterilerimizi de saldırganları daha da kolay ve kesin bir biçimde alt etmek için ihtiyaç duydukları araçları temin ederek daha da güçlendirmektedir.” Wacom Intuos Creative Stylus 2 ile Çizim Yapmak Daha Kolay Yeni Wacom Intuos Creative Stylus 2 mobil yaratıcılığı geliştiriyor. Kullanıcılar bu sayede iPad üzerinden sorunlarla karşılaşmadan, çizim yapıp, eskiz hazırlayabilecekler. Selefinin başarısı üzerine inşa edilen Wacom’un yeni Intuos Creative Stylus 2’si, iPad’de yapılacak çizim, resim ve eskiz çalışmalarına yönelik arttırılmış görünürlük ve ince ayrıntılar için ince sert bir uçla oluşturuldu. Yaratıcı profesyoneller için birinci sınıf bir mobil çözüm olan bu ürün, şimdi aynı zamanda USB ile şarj seçeneği, çeşitli tutma biçimlerini desteklemek için kloş bir ön kısım ve kullanım kolaylığı için yan düğme de sunuyor. Kaliteli tasarım ve özelliklerin bu kombinasyonu, sanatçılara ve tasarımcılara her zaman ve her yerde çalışabilmeleri için verimli bir araç sunuyor. Intuos serisindeki tüm ürünlerde olduğu gibi, Intuos Creative Stylus 2 de güzel bir tasarıma sahip; fırçalanmış alüminyum ve yumuşak dokulu silikon tutucu kullanılarak üretildi. Siyah ve gri renklerde mevcut bu tasarım aracı aynı zamanda, saatler sonra bile özellikle konforlu bir kullanım imkânı sunan ergonomik bir şekle de sahip. Ayrıca, kalemin gövdesinde yer alan, erişimi kolay noktalara yerleştirilmiş iki kısa yol tuşu sayesinde sanatçılar zamandan tasarruf edebiliyor. iPad 3, iPad 4, mini ve Air için tasarlanan Intuos Creative Stylus 2; Wacom Bamboo Paper, iPad için SketchBook Pro, ArtRage, ProCreate ve daha fazlası da dâhil ilk beş yaratıcı uygulama ile uyumlu çalışıyor. kasım14 • 13 HABER Çağrı Merkezleri Devletten Destek Göremiyor Çağrı Merkezleri Derneği’nin IMI Conferences işbirliğiyle gerçekleştirdiği, Türkiye çağrı merkezi sektörü hakkında yapılmış en güncel ve kapsamlı araştırma olma özelliğini taşıyan çalışmanın sonuçları 30 Eylül Salı günü düzenlenen toplantıda basın mensuplarıyla paylaşıldı. Hızla büyüyen çağrı merkezi sektörünün 2014 yılında elde ettiği gelişimi, geçtiğimiz yıllar ile kıyaslaması, kullanıcı istatistikleri ve gelecekteki vizyonunun paylaşıldığı toplantıya ÇMD Yönetim Kurulu Başkanı Metin Tarakçı, ÇMD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları Hakan Çelik, Gürcan Aladinli ve Mehmet Akgün katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan ve güncel pazar verilerini paylaşan ÇMD Yönetim Kurulu Başkanı Metin Tarakçı, sektörün büyüme trendinin devam ettiğini ve 2014 yılındaki pazar büyklüğünün 1,6 milyar dolara ulaştığını belirtti. Çağrı merkezi sektörünün istihdam yaratma ve bölgesel kalkınmaya destek konusunda en stratejik ve önemli sektörlerden biri olduğunu vurgulayan Tarakçı, sektörde sağlanan istihdamın 80 bin kişiye ulaştığını belirterek şöyle konuştu: “Çağrı Merkezleri Derneği olarak yaptığımız araştırmalar ile hızla büyüyen sektörümüzün nabzını tutmayı, sektörün bilgi merkezi olarak tüm paydaşlara ışık tutmayı ve kamuyunu doğru ve güncel bilgiler aktarmayı hedefliyoruz. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da IMI Conferences işbirliğiyle yaptığımız bu araştırma, Türkiye çağrı merkezi pazarının mevcut durumunu tüm gelişimi ile ortaya koyan ve gelecek ile ilgili öngörüleri gösteren en güncel ve kapsamlı tek araştırma olma özelliğini taşıyor. Araştırma sonuçlarının sektörümüzün gelişimine değer katacağına inanıyoruz.” BAT İş Analitikleri Metric’e Emanet British American Tobacco, çoklu ülke, çok dilli raporlama ve iş analitikleri altyapısını Metric danışmanlığında oluşturdu. Proje sayesinde, tek bir veri ambarı ve tek bir mantıksal ara katman kullanılarak, birden fazla dilde, birçok ülkeye hizmet verebilen bir raporlama altyapısı kuruldu. Projede kullanılan SAP Business Objects Çözümleri daha verimli planlar ve analizler yapılabilmesini sağladı. Tek bir rapor yapılarak farklı ülkelerdeki ihtiyaçlar 14 • kasım14 giderilirken, her kullanıcının raporları kendi dilinde analiz edebilmesine imkan tanındı. Bunun yanı sıra, tek bir platform ve altyapı yönetim çalışmaları yapılarak yönetim ve destek maliyetleri azaltıldı. Metric Yönetici Danışmanı Abdullah Çekin; projenin ana hedeflerini farklı ülkelere ait raporlama taleplerinin tek bir ortamdan sağlanabilmesi, aynı ülkede çalışan ve farklı uyruklara sahip kullanıcıların aynı rapor üzerinde ilgili ülkenin verisini farklı dillerde analiz edebilmesi, hem rapor datalarının hem de metadataların farklı dillerde sunulabilmesi olarak özetledi. 8 farklı ülkeye hizmet veren BAT EEMEA Pazarlama Çözüm Merkez Müdürü Güran Fazla, Metric hakkında şunları söyledi: “İş zekası projelerindeki yıllara dayanan deneyimlerinden dolayı bu ve diğer projelerimizde Metric ile çalıştık. Bunda Metric’in, çok uluslu projelerde ve özellikle iş analitiklerinde hem yönlendirici hem de tecrübeli olması, daha önce beraber yapmış olduğumuz başarılı projelerin bulunması ve aynı ekip olma sinerjisinin yakalanmasının çok büyük önemi bulunmaktadır. Metric, kısa bir sürede üstün bir çalışma ile tüm taleplerimizi yerine getirmeyi başardı.” Alldesign 2015 İçin Geri Sayım Başladı İstanbul, tasarım ve teknoloji dünyasının dâhilerini ağırlayacağı üç günlük bir buluşmaya hazırlanıyor. “alldesign Yaratıcı Endüstriler ve Gelişen Teknolojiler Fuarı & Uluslararası Tasarım Konferansları”, 2015 yılında Lütfi Kırdar Kongre ve Fuar Merkezi’ne taşınıyor. Yıllardır yoğun ilgiyle takip edilen alldesign, büyüyerek taşındığı yeni mekânında 19-21 Şubat 2015 tarihleri arasında gerçekleşecek. Tasarımı farklı bir bakış açısıyla ele alan alldesign’a 2015’te “yaratıcı endüstrilerin” yanı sıra gelişen teknolojilerle ilgili yerli ve yabancı teknoloji gurularının da konuşma yapacağı “gelişen teknolojiler” bölümü ekleniyor. Fuar alanında nanoteknoloji, bilgi telekomünikasyon, robotik Citrix Ürünlerinin Türkiye’deki Dağıtımını Avnet Yapacak Uluslararası katma değerli teknoloji distribütörü Avnet Technology , Türkiye pazarında bir işbirliğine daha imza attı. Citrix ile geleneksel dağıtıcılık ve bulut bilişim alanında sözleşme imzalayarak Citrix markasını ürün portföyüne katan şirket, bu anlaşmayla birlikte , Citrix’in pazardaki en güçlü ve yaygın dağıtıcısı oldu. Dünyada seksenden fazla ülkede faaliyet göstermekte olan Avnet bu anlaşmaya beraber, Citrix’i bünyesine katarak Türkiye’de gerek kendi pazar payını gerekse Citrix’in rekabet içinde olduğu alanlarda Citrix’in pazar payını büyütmeyi hedefliyor. Citrix Satış Yöneticisi Onur Demirel konuyu şu şekilde değerlendirdi: “Katma değerli dağıtıcılığı ve kanal geliştirmeyi ilke olarak benimsemiş olan Avnet, sahip olduğu tecrübeleri Citrix pazarında da başarılı bir şekilde uygulayacaktır. Gerek satış ve pazarlama gerekse teknik destek konusunda tüm iş ortaklarımıza tam donanımlı olarak destek olmaya hazırız.” Citrix; bünyesinde bulunan sunucu ve masa üstü sanallaştırma ürünleri ailesi olan XEN, ağ dengeleme ve güvenliği çözümleri sunan NETSCALER, ağ hızlandırıcı ve ön bellekleme çözümü sunan CLOUD BRIDGE, mobil cihazlara yönelik yönetim ve güvenlik çözümleri sunan XEN MOBILE, kurumsal dosya paylaşımı çözümleri sunan SHAREFILE, çevrim içi konferans, toplantı ve eğitim çözümleri sunan GOTOMEETING ailesi gibi birçok kurumsal ürünü dünya pazarına sunuyor. Ayrıca Citrix çok hızlı gelişen bir eğilim olan masa üstü bulut platformu DaaS (Desktop as a service) alanında da dünya liderleri arasında bulunuyor. 16 • kasım14 ve yapay zekâ teknolojileri başta olmak üzere ileri teknoloji firmaları ve teknolojiyi tasarımlarında kullanan yaratıcı sektörler de yer alacak. Gelişen teknolojiler ile birlikte hayatımızın her alanına yön veren yaratıcı endüstrilere dair konuşmacılar da sunumlarıyla izleyicilere ilham verecekler. Dünya çapında tanınmış isimler, tasarım ve inovasyona bakış açılarını ve dünyaca ödüllü çalışmalarını izleyicilerle alldesign 2015’de paylaşacak. İkiz kuleler olarak bilinen Dünya Ticaret Merkezi (WTC Ground Zero) bölgesinin yeniden projelendirilmesinin baş mimarı olmaya hak kazanan, dünyanın önde gelen mimarlarından Daniel Libeskind ve İspanya başta olmak üzere Avrupa’nın müzeografi alanında referansı sayılan müze mimarı Boris Micka sergileme tasarımı üzerine konuşacak. Çağrı Merkezleri Y Kuşağı ile Değişiyor Çağrı merkezi sektörünü bir araya getiren organizasyonda Asseco SEE, ses otomasyon sistemleri alanında sunduğu çözümleri ve yeni teknolojileri katılımcılarla buluşturdu. Müşterilerinin iş süreçlerine uygun, uçtan uca özel çözümler geliştirdiklerini belirten Asseco SEE Teknik Koordinatörü Cem Atik şunları söyledi: “Çağrı merkezi teknolojileri önemli bir gelişim ivmesi yakaladı. Asseco SEE olarak, müşterilerimizin ihtiyaçlarına yönelik çözümler geliştirebiliyoruz. Esnek, ölçümlenebilir, iş sürekliliğini ön planda tutan, maliyetleri en aza indirip, verimliliği artıran çözümlerimiz, yoğun rekabet ortamında bizi ve müşterilerimizi farklı kılıyor.” Yeni nesil çağrı merkezi teknolojileri sayesinde, çağrı merkezlerinin kurumların tüm operasyon süreçleri ile entegre edilebildiğini vurgulayan Atik, sektörün son derece hızlı bir gelişim gösterdiğine dikkat çekti: “Tümleşik iletişim kanallarının sunulduğu yelpazede görüntülü görüşme, chat, e-mail, sosyal medya, mobil uygulamalar, konuşma tanıma teknolojileri daha sık kullanılmaya başlandı. Yeni teknoloji uygulamaları sayesinde, çağrı merkezleri, artık kurumların diğer operasyon süreçleri ile entegre, uçtan uca çözüm otomasyonlarına dönüştürülebiliyor.” SSL Kodlaması Poddle Açığı Verdi Özellikle internetten alışveriş ve kullanıcı bilgileri ile bağlanılan sitelerde şifrelenmiş güvenli veri iletişimi sağlayan SSL kodlaması üzerinde yeni bir bir güvenlik açığı ortaya çıktı. Yaklaşık 15 senedir kullanılan SSL şifrelemesi web sitesine bağlanan kullanıcılar ile web sitesi arasındaki trafiği şifreliyor. Son dönemde ise siteler genellikle yeni bir sürüm olan TLS şifrelemesini kullanıyorlar. “POODLE” adı verilen bu güvenlik açığında ise eğer iki taraftan bir tanesi yeni sürüm olan TLS’yi desteklemezse ortaya çıkıyor. İki nokta arasındaki trafik eski sürüm olan SSL 3.0 üzerinden şifreleniyor. Bu sayede kötü niyetli kişiler güvenlik açığı bulunan eski sürüm üzerinden iki nokta arasındaki bağlantıyı izleyebiliyorlar. Gelecek Giyilebilir Teknolojilerde Tüm Telekomünikasyon İş Adamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Dilek Ataman Bağdatlıoğlu Bilişim Zirvesi kapsamındaki konuşmasında, ICT sektöründe yazılım ve donanım alanında inovasyon ve teknolojik tasarım konularına değindi. Gelecekte tüketici elektroniği alanını şekillendirecek olan gelişmeler konusunda öngörülerini ifade eden Dr. Dilek Ataman Bağdatlıoğlu özellikle giyilebilen cihazlar ve sanal paralar konusunda şimdiden önemli adımların atıldığını söyledi. Aktivite ve uyku monitörleri, sağlık ve fitness cihazları, internet bağlantılı gözlükler gibi çok sayıda kullanım alanına sahip olan giyilebilir teknolojiler konusuna tüketicilerin büyük ilgi gösterdiğini ifade ederek bu teknolojilerin sunduğu yeniliklere de değinen Ataman Bağdatlıoğlu konuşmasına şu şekilde devam etti: “Aktivite cihazları, kalp atışlarınızı, yürüdüğünüz koştuğunuz, yüzdüğünüz mesafeyi ve yaktığınız kaloriyi ölçüyor. Uykunuzu izliyor. Saat olarak kullanılıyor. Internet bağlantılı gözlükler, internette dolaşım sağlıyor, fotoğraf çekiyor ve gelen uyarıları iletiyor. Artık hemen hemen her tüketici bir dijital tüketici olarak tanımlanıyor ve yaratılan her ürünün de bunu dikkate alması gerekiyor.” Dijital sağlık piyasası ile ilgili hazırlanan piyasa raporlarında piyasa hacminin 3 yıl içinde iki katına çıkacağının öngörüldüğünü bildiren Ataman Bağdatlıoğlu Accenture’ın hazırladığı ABD piyasası ile ilgili raporda ise, ABD dijital sağlık piyasası büyüklüğünün 3,5 milyar dolardan 2017 sonunda 6,5 milyar dolara çıkması beklendiğini belirtti. Mobil giyilebilir teknolojilerin toplam hacminin ise 2014 sonunda 1,5 milyar dolara ulaşmasının beklendiğini ifade etti. 18 • kasım14 Trend Micro Akdeniz Ülkeleri Genel Müdürü Yakup Börekcioğlu PODDLE güvenlik açığı hakkında şunları söyledi: ”Bu saldırıyı gerçekleştirmek ShellShock ve Heatbleed güvenlik açıkları kadar kolay değil. Fakat bu sorunun temeli güvenlik protokolündeki bir tasarım hatasına dayanıyor. Sorunu engellemek için en kesin çözüm SSL 3.0 protokolünü devre dışı bırakmak” şeklinde konuştu. Trend Micro’nun tavsiyelerine göre SSL 3.0 protokolünü devre dışı bırakan kullanıcılar bu güvenlik açığından korunarak internet trafiklerini gizli tutabiliyorlar. Web sitesi yöneticileri de aynı şekilde SSL 3.0 protokolünü devre dışı bırakarak kendi veri akışlarının izlenmesini engelleyebilirler. IBM ve Microsoft Azure Bulutta Birleşiyor C M Y CM MY IBM ve Microsoft Azure, bulutta kurumsal yazılımları sağlamak üzere birlikte çalışmaya başladıklarını duyurdu. IBM ve Microsoft; WebSphere Application Server, WebSphere MQ ve DB2 veritabanı yazılımı da dâhil olmak üzere IBM’in kurumsal alanda başarısı kanıtlanmış ara katman yazılımları portföyündeki önemli ürünleri, geliştirme, üretim, devreye alma aşamasında Microsoft Azure Virtual Machines hizmeti kapsamında kullanılabilir hale getirmeyi hedefliyor. IBM Yazılım ve Bulut Çözümleri Grubu Kıdemli Başkan Yardımcısı Robert LeBlanc Microsoft ile yapılan işbirliğiyle ilgili olarak şunları söylüyor “Bu adımla birlikte hibrit bulut ortamında inovasyonu teşvik etmek için yeni fırsatlar yaratıyoruz. Bu anlaşma, IBM’in kurumlara açık bulut teknolojisi sağlama stratejisini bir adım ileri taşıyor. Müşteriler artık IBM’in önde gelen ara katman yazılımlarına daha önce benzeri görülmemiş biçimde erişim kazanacak ve bulut ortamlarını devreye almak için kullandıkları araçlar konusunda daha fazla seçme şansına sahip olacak.” Şirketler, müşterilerin kendi yazılım lisanslarını IBM ve Microsoft bulut ortamlarına getirmelerini sağlayarak ek maliyetlerden kurtulma fırsatı kazanacak. Microsoft WebSphere Liberty, MQ ve DB2 gibi IBM ara katman yazılımı lisanslarını da Azure müşterilerine “kullandığın kadar öde” anlayışına dayalı bir fiyatlandırma yöntemiyle sunacak. CY CMY K Amacımız, “Satış Sonrası Hizmetler” Alanını Geliştirmek R Ö P O R TA J Ekrem Uçman [email protected] Kliksa Web Yazılım Grup Müdürü Erdem İlhan’la Kliksa’nın yeni yapılanma, müşteri ilişkileri ve güvenlik konularını da kapsayan birçok konuda sohhbet ettik Kliksa’nın ortaya çıkışı ve kuruluş hikâyesinden söz edebilir misiniz? Kliksa, 2012 yılının Mart ayında kuruldu. Sabancı Topluluğu’nun perakendedeki gücünü e-ticaret sektörüne taşıyarak, sektörün en önemli oyuncuları arasında yer alma hedefiyle yola çıktık. Hedefimize doğru ilerlemek adına teknik altyapımızı kurduk, tedarikçi ağımızı geliştirdik, lojistik sistemimizi güçlendirdik ve bizim için çok önemli olan yetkin insan kaynaklarımıza çok ciddi yatırım yaptık. İlk tam yılımız olan 2013’e çok hızlı başladık ve birçok olağanüstü sıçrama gerçekleştirdik. 2014 yılının Mart ayında ise sitemiz, yeni haliyle tüketiciyle buluştu ve yeni yüzümüzü Kliksa’nın karakterine uygun olarak tasarladık. Kliksa’nın Teknosa ile ilişkisinden söz edebilir misiniz? Sabancı Topluluğu’nun en genç üyesi olan kliksa.com, Teknosa’nın bir iştiraki olarak faaliyetlerine başladı. Ancak ifade ettiğimiz üzere, Sabancı Topluluğu’nun perakendedeki gücünü e-ticaret sektörüne Kliksa ile taşıdık ve bağımsız bir 20 • kasım14 RÖ PO RTAJ yapılanmayla tüketicilerimize hizmet sunuyoruz. Şu an itibariyle satın alma ve lojistik anlamında Teknosa’nın gücünü arkamızda hissediyoruz. Kurulduğu günden bu yana Kliksa, koyduğu hedeflerin ne kadarına ulaşabildi? Kuruluş sürecimizin ardından, 2013 yılında insan kaynaklarına yatırımlarımızı büyük bir ivmeyle artırarak, çalışan sayımızı 3 katına çıkardık. Müşterilerimizle daha iyi iletişim kurabilmek için, 2013 yılı Kasım ayında 7/24 hizmet veren çağrı merkezimizi açtık. Satış sonrası hizmetlere verdiğimiz önemle, e-ticarette ilk “Hemen Gelsin” diyen biz olduk. Müşterilerimize aynı gün teslimat ve hızlı teslimat seçeneklerini sunmaya başladık. Tüketici odaklı yaklaşımımız sayesinde yaptığımız hamleler, 2013’ü, Kliksa için olağanüstü bir performans yılı haline getirdi. Sonuç olarak; 2013’ü bir önceki yıla göre %500 büyümeyle tamamlayarak, Türkiye’de B2C segmentinde çoklu kategoride “en hızlı büyüyen online alışveriş şirketi” olduk. Gerçekten çok gururlu ve mutluyuz. Devam ettiğimiz yatırımlarla ve teknolojik üstünlüğümüzle, mevcut tüm oranları optimum seviyelere getirmek için çalışmalarımız devam ediyor. Kliksa’nın yüzünü; logomuzdan kurumsal kimliğimizin tüm tasarımına kadar, baştan aşağıya yeniledik. 2014’ün ilk yarısında, geçen yılın aynı aylarına göre %200 büyüdük. Ayrıca 2014 yılı ve sonraki dönemlerde, e-ticaret sektöründe en çok rağbet gören ve bizim de güçlü olduğumuz elektronik ve beyaz eşya kategorilerinin dışında da büyümeyi hedefledik. Büyümeyi hedeflediğimiz öncelikli alanlar; “Anne & bebek”, “Spor & outdoor”, “Ev düzeni” ve “Oto Aksesuarları” oldu. Kliksa platformu, müşterilerden gelen geri dönüşleri ne kadar dikkate alıyor? Kliksa olarak, markamızın özü olan “memnuniyete adanmışlık” ilkesiyle müşterilerimizi dinliyor, anlıyor ve onlara özel çözümler üretiyoruz. Kliksa, müşterileri nezdinde memnuniyet oranı oldukça yüksek bir marka. Müşteri memnuniyet oranımız %85. Elbetteki hedefimiz, daha da kusursuz hizmet vererek bunu en üst seviyelere çıkarmak. E-ticaretin ve perakendenin doğasında olan belirli problemler zaman zaman yaşansa da Kliksa olarak amacımız, tüketicilerin en çok problem yaşadığı “satış sonrası hizmetler” alanını geliştirmek. Kliksa olarak pazardaki oyunculardan en büyük farkımız bu. Müşterimizi dinliyor, anlıyor ve kendilerine özel, hızlı, etkin çözümler üretiyoruz. Örneğin; müşterilerimizin yaşadığı teknik sorunlara anında çözüm sunmak ve teknoloji desteği vermek amacıyla Türkiye’de ilk özelliği taşıyan “Yerinde Servis” hizmetini başlattık. “Yerinde Servis” hizmeti sayesinde, elektronik ve beyaz eşya kategorilerindeki ürünlerin arıza nedeniyle yaşanan sorunlarını, Türkiye’nin neresinde olursa olsun hızlı bir şekilde çözüme kavuşturuyoruz. Ürünlerinde teknik sorun yaşadığını bildiren müşterilerimizle 2 saat içerisinde temas kurulmasını sağlıyor ve yetkili servisin 24 saat içerisinde ilgili adrese ulaşmasını organize ediyoruz. Şirket olarak hangi sosyal medya platformlarını tercih ediyorsunuz? Sosyal medyanın gücü yadsınamaz. Biz de hedef kitlemize ulaşmak amacıyla birçok kanalı aktif olarak kullanıyoruz. Facebook, Twitter, Instagram, YouTube ve Google+ kanallarında etkin çalışmalar sürdürüyoruz. Hedef kitlemizle birebir temas kurabildiğimiz alanlar bunlar. Biz sosyal medyayı sadece hedef kitlemize ulaşmak için değil, aynı zamanda müşterilerimizi dinlemek ve anlamak için de kullanıyoruz. Onlardan gelen talepleri de muhakkak değerlendiriyoruz. Önemli olan bu kanallarda müşterilerimizle etkileşim kurabilmek. Sosyal medya için ekstra bir yatırım planlarınız var mı? Hedef kitlelerimize ulaşacağımız tüm iletişim kanallarına ciddi yatırımlar yapıyoruz. Sosyal medya da yatırım yaptığımız alanlardan biri durumunda… Yeni yüzümüzle birlikte, değerlerimiz; neşe, sadelik, iyimserlik ve inovasyon… Bu değerleri müşterilerimize sosyal medya alanında da yansıtarak, onlarla uzun süreli bir bağ yaratmak istiyoruz. Bu bağlamda, Facebook ve Twitter’da çok keyifli yarışmalar, anketler düzenliyoruz. İnsanların e-ticarete güvenlik sebebiyle çok sıcak bakmadığını düşünürsek, Kliksa olarak bu güveni sağlamak adına ne tarz çözümleri tercih ediyorsunuz? Güvenlik, e-ticaret için oldukça önemli bir konu. Uygulama, network, sistem altyapısı seviyesinde doğru pratiklerin oluşturulması gerekiyor. Sistem altyapısında önemli bileşenler olarak Firewall, IPS, IDS sistemleri temel yapılanmayı oluştururken, uygulama seviyesinde ise doğru yazılım pratiklerinin uygulanması önem taşıyor. Güvenli veri iletişimi noktasında, özellikle ödeme adımlarında SSL üzerinden iletişimin sağlanması önemli bir pratik. Son yıllarda artan fraud vakaları e-ticaret sektörü için kritik konulardan. Bu alanda da hem kendi sistemlerimizde yaptığımız düzenlemeler hem de çalıştığımız iş ortaklarından aldığımız güç ile çözümler üretiyoruz. Site üzerinde kullanılan bilen mobil ödeme sistemleri neler? Son dönemde yükselen bir güvenlik trendi olan biyometrik sistemlere Kliksa üzerinde yer vermeyi düşünüyor musunuz? Şu anda cüzdan tipi ödeme sistemlerinden PayPal ve BKM Express’i müşterilerimize sunuyoruz. Önümüzdeki dönemde oluşturmakta olduğumuz yeni teknoloji altyapımız ile birlikte mobil ödeme sistemlerine daha çok yatırım yapacağız. Geçtiğimiz yaz müşterilerimize sunduğumuz mobil uygulamalarımıza 2015 yılında daha da odaklanarak mobil alışverişleri daha pürüzsüz hale getiren ödeme sistemlerini de dâhil etmeyi planlıyoruz. kasım14 • 21 HABER E-Ticaretin Nabzı Conversion Summit’te Atacak HAKsystems ve Webrazzi şirketi tarafından düzenlenecek olan Conversion Summit 2014, e-ticaret sektörünün profesyonellerini yeni iş bağlantıları kurmak üzere Swissotel The Bosphorus İstanbul’da buluşturuyor. E-ticaret sektörünün bugününe ve geleceğine Avrupa’nın 30 lider konuşmacısı site içi dönüşümü yüzde 3 – 15 varan artışlar sağlayacak araçlar Conversion Summit 2014’ün odak noktası olacak. Çeşitli panel, konferans, workshop ve speed meeting’lere ev sahipliği yapacak etkinlik; yatırımcılar, teknoloji uzmanları, dijital pazarlama temsilcileri ve sektör profesyonellerini hedefliyor. HAKsystems Şirket Kurucusu Erol Yöndem konuyu şu şekilde değerlendirdi: “Türkiye’de e-ticaret alanında büyük bir potansiyel söz konusu ama bu potansiyeli destekleyecek yazılım bilgisi yeterli değil. Bu zirvede e-ticaret alanında aktif olan Lenovo PC Pazarındaki Liderliğini Sürdürüyor Geçtiğimiz çeyreği PC pazarında lider olarak bitiren Lenovo, açıkladığı üçüncü çeyrek ön sonuçlarına göre zirvedeki yerini korumayı başardı. Şirket, PC pazarındaki olumlu havanın da etkisiyle pazar payını yüzde 20’ye çıkardı. Açıklanan sonuçla birlikte üst üste 6 çeyrek boyunca liderlik koltuğunu korumayı başaran Lenovo, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11.2 oranında büyüme elde ederek, PC pazarındaki payını yüzde 20 seviyesine çekmeyi başardı. Konuyu değerlendiren Lenovo CEO’su Yang Yuanqing, küresel PC pazarındaki paylarını yüzde 20 seviyesine çekmekten ötürü oldukça mutlu olduklarını belirtirken, bu noktaya beklediklerinden daha hızlı ulaştıklarını ifade etti. Bu yükselişte, son dönemde PC pazarında yaşanan toparlanmanın yanı sıra, şirket politikalarından taviz vermemelerinin de payının büyük olduğunun altını çizdi. Türkiye PC pazarında da benzer bir büyüme ivmesi yakalayan Lenovo, yıldan yıla yüzde 182 oranında büyüme ile yüzde 21.7 gibi önemli bir Pazar payının sahibi oldu. Son dönemde tablet satışlarının düşmesinde büyük rol oynayan dizüstü bilgisayar satışları ise Lenovo’nun yükselişindeki en önemli etmen olarak dikkat çekiyor. Bu alanda yıldan yıla yüzde 205 oranında büyüme yakalayan şirket, dizüstü bilgisayar segmentinde yüzde 26.3 pazar payı ile zirvedeki yerini pekiştirmiş oldu. 22 • kasım14 şirketlere ulaşıp, onların site içi dönüşümlerini ve cirolarını artıracak donanım ve altyapıyı tanıtmayı hedefliyoruz. Etkinliğe katılacak olan konuşmacılarımız Avrupa’da e-ticaret alanında trendleri belirleyen profesyonellerdir.” Sektörün nabzını tutacak zirvenin konferans konuları ise Multi & Omnichannel Commerce, Data Driven & Big Data, RoPo Stratejileri, “dönüşüm oranı araç kullanmadan nasıl sağlanır”, Lead Generation, Landing Page Optimizasyonu, Mobile Couponing, App için Marketing Automations ve Online2Offline ölçümü olacak. E-ticaret sektöründe rekabete ayak uydurmanın yolları 10 ayrı uzman tarafından workshop’larda ele alınacak. Organizatörler tarafından gerçekleştirilecek olan Speed Meeting’ler, sektörde iş bağlantıları kurmak isteyenlere etkili bir platform sağlayacak. MasterCard ve Etohum İşbirliğine Gitti C M Y CM MY CY MasterCard ve Etohum’un finansal teknolojiler alanında yaptığı işbirliği ile finansal teknolojiler konusunda çalışan girişimlere önemli fırsatlar sunulacak. Girişimin hedefi, iş modeli, şirket olup olmama, yatırım potansiyeli gibi kriterlere göre değerlendirilerek seçilecek girişimlere, ilk etapta sunum yapma ve yatırımcıların beklentileri üzerine üç aylık bir eğitim verilecek. Ardından Etohum Yatırımcı Kulübü’ne sunum yapacak olan girişimciler, şirketlerine yatırım alabilmek için melek yatırımcılarla daha detaylı görüşme fırsatı yakalayabilecekler. Seçilen girişimler aynı zamanda MasterCard’ın ticaretin geleceğini değiştirecek inovatif girişimlere destek veren, İrlanda’daki StartPath.com adlı inkübasyon programı için değerlendirilme hakkı elde edecek. MasterCard Güneydoğu Avrupa Genel Müdürü Mete Güney işbirliğinin MasterCard için anlamını şöyle ifade ediyor: “MasterCard olarak yeni kurulan girişimci şirketleri destekleyerek inovatif ticaret çözümleri geliştirmek üzere birçok lokal ve global program hayata geçirdik. Yeni global inkübasyon programımızda girişimcilerle yakın çalışma ve e-ticaret çözümlerinde yeni nesil teknolojilere imza atma fırsatı bizi heyecanlandırıyor. Etohum ile birlikte Türkiye’de de girişimci firmalarla inovasyon için kollarımızı sıvadık. MasterCard’ın ödeme teknolojilerindeki global deneyimiyle Türkiye’deki girişimcilere ilham vermek istiyoruz.” CMY K Bir Servis Sağlayıcının Güvenliğini Üstlenmek Çok Önemli Bir İş R Ö P O R TA J Ekrem Uçman [email protected] 24 • kasım14 RÖ PO RTAJ Amazon Web Service ile Trend Micro arasındaki anlaşmayı değerlendirebilir misiniz? Yakup Börekçioğlu: Amazon Web Service dünyadaki en önemli servis sağlayıcılardan birisi. Amazon Web Service’in müşterilerine sağladığı hizmetlerin güvenliği, yapılan anlaşma kapsamında Trend Micro tarafından sağlanacak. Bu ortaklık kapsamında iki güç birleşeceği gibi, Amazon Web Service’in Türkiye’deki müşterilerine de Trend Micro güvencesi sağlanacak. Murat Yanar: Türkiye’de her ölçekteki isletmeler arasında gördüğümüz büyüme bizi gerçekten mutlu ediyor. Bundan sekiz sene önce Amazon Web Services (AWS) bulut bilişim teknolojilerini hizmete sunduğumuzda, EMEA bölgesi içinde servislerimizi ilk kullanmaya başlayanlar arasında Türk şirketleri vardı. Son derece esnek, ölçeklenebilir ve güvenli olan AWS altyapısını kullanarak, Peak Games, Gamegos, Digiturk, Arçelik, Yemeksepeti ve Beşiktaş Koleji gibi müşterilerimiz, bilişim teknolojileri yatırımlarında maliyet tasarrufu sağlıyorlar. Trend Micro, Türk distribütörler ve iş ortaklarıyla birlikte çalışarak daha fazla müşterimizin son derece esnek, güvenli ve ölçeklenebilir olan AWS bulut servislerini kullanmalarını sağlamak ve bu sayede müşterilerimizin maliyetlerini düşürmelerine, ürünlerini daha hızlı pazara sunmalarına ve işlerini büyütmelerine yardım etmek istiyoruz. Yapılan anlaşmayla birlikte Amazon Web Service hizmetinden faydalanan şirketler Trend Micro’nun hangi ürünleriyle verilerini güvence altına alacak? Amazon Web Service ile Türkiye için yaptığımız anlaşmada, Deep Security ve Secure Cloud sistemlerinden faydalanacağız. Secure cloud sisteminin getirileri sayesinde, özel olarak şifrelenen dosyalara, yetkililer haricinde kimsenin ulaşması mümkün olmuyor. Bu da şirketlere saldırılara karşı oldukça sağlam bir koruma sağlayacak. Amazon Web Service müşterilerinin verileri Trend Micro ile güvende olacak mı? Anlaşmanın temelinde bu yatıyor. Bir servis sağlayıcının güvenliğini üstlenmek çok önemli bir iş. Herhangi bir şekilde bu servis sağlayıcılara yapılacak saldırılar, doğrudan Trend Micro’nun isminin bu işin altına girmesine neden oluyor. Şirket olarak kendimize oldukça güveniyoruz. Zira Ar-Ge yatırımları ve olası güvenlik açıklarına yönelik güncellemeleri ilk olarak Trend Micro gerçekleştiriyor. Amazon Web Service ile Trend Micro arasında gerçekleşen güvenlik anlaşmasını Trend Micro Akdeniz EMEA Müdürü Yakup Börekçioğlu ve AWS Türkiye Ülke Müdürü Murat Yanar ile yaptığımız röportajla değerlendirdik Anlaşmayla birlikte Amazon Web Service müşterilerine ne gibi avantajlar sunulacak? Sanal yama teknolojisi güvenliğin dışında, Amazon Web Service’in yama yönetimi zamanındaki iş gücünü de azaltmış durumda. Kurumlarla yaptığımız anlaşmalar doğrultusunda, bu platformların güvenliğini şirket olarak sağlıyoruz. AWS ile çalışan şirketler, bu anlaşmaya kadar farklı güvenlik çözümler kullanıyordu. Trend Micro ile birlikte kurulu olan bu yapıyı tamamen değiştirecek misiniz? Şirketler, Amazon Web Service’ten sanal veri merkezi kiraladıklarında otomatikman Deep Security ürüne sahip olacaklar. Bunun yanı sıra hem internal, hem de external cloud olarak paralel bir yapıda çalışmak isteyen şirketler, birden fazla modüle sahip olan Deep Security ile kendi ölçeklerine göre uygun yapıyı belirleyip, ona göre hareket edebiliyorlar. kasım14 • 25 HABER Early Access Programı’nın Katılımcıları Belli Oldu Airbus Group, CH2MHILL ve MetroHealth, genel kullanılabilirliğinden önce GPU sanallaştırma, sanal uygulama ve masaüstü altyapısına yönelik en yeni teknolojiyi denemek üzere VMware and NVIDIA’nın “Early Access” programına ilk katılacak şirketler oldu. Erken Erişim programına katılmak üzere seçilen müşteriler, çözümün bir teknoloji önizlemesini kullanıma sundu. Katılımcılar işe doğrudan her iki şirketin mühendisleriyle başlayıp gelecek ürünleri, eğitimi, dokümantasyonu ve hizmetleri etkileyecek deneyimleri hakkında NVIDIA ve VMware’e doğrudan girdi sağlıyorlar. Teknolojinin ilk kullanıcıları arasında inşaat ve mühendislik firması olan CH2M HILL ve büyük bir sağlık hizmeti sağlayıcısı olan MetroHealth ile birlikte uçak üretim devi Airbus yer alıyor. Konuyu değerlendiren Airbus EEMA Mimari ve Standartlar Başkanı Philippe Muhlhause şunları söyledi: “Airbus, son kullanıcı erişiminin etkinliğini artırmak ve tedarikçilerin Airbus’ın uçak geliştirmesini destekleyen önemli uygulamalara erişmesini kolaylıkla sağlamak için sanal masaüstlerini uygulamaya karar verdi. Ölçeklenebilir ve düşük maliyetli bir çözüm sunmak için NVIDIA GRID vGPU’lu VMware Horizon’u kullanmakla son derece ilgiliyiz. Bu birleşik teklifin gücü, çok daha verimli iş durumları gerçekleştirmemize imkan tanıyacak.” NVIDIA GRID vGPU teknolojisi, birden çok sanal makinenin profesyonel 2D ve 3D uygulamalarda zengin grafik deneyimi sağlamak üzere tek bir GPU gücünü paylaşmasını sağlıyor. VMware Horizon’la birlikte, teknoloji büyük bir kullanıcı deneyimi ve IT ekiplerinin kuruluşlarındaki en talepkar kullanıcılar için aradığı ölçeklenebilirliği sağlar. Işık Sigorta Yedekleme Ortamını Yeniden Yapılandırdı Teknolojik altyapıda yapılacak güncellemelerin sundukları hizmetlere olumlu yönde katma değer sağlayacağını düşünen Işık Sigorta, yedekleme ortamını GlassHouse Türkiye danışmanlığında EMC çözümlerini kullanarak yeniden yapılandırdı. Teyp teknolojisinin kullanıldığı varolan sistemin en kısa sürede yenilenmesini öncelikli hedef olarak belirleyen Işık Sigorta BT ekibi, bu konuda gerekli araştırmaları yaparak yedekleme altyapısını GlassHouse Türkiye’nin desteğiyle yenilemeye karar verdi. Bakım süresi dolan ürünlerle riskli bir ortamda saklanan ve hızla artan verilerin daha güvenli bir ortama taşınması için en güncel teknolojileri tercih eden Işık Sigorta GlassHouse Türkiye danışmanlığında EMC’nin NetWorker, DataDomain ve SourceOne çözümlerini kullanarak yeni nesil tekilleştirme teknolojilerine geçiş yaptı. Profesyonel bir ekipten ihtiyaç 26 • kasım14 duyulan her an destek alabilmenin kendileri için büyük önem taşıdığını belirten Işık Sigorta Bilgi Teknolojileri Grup Müdürü Suat Altan, süreçle ilgili şu bilgileri verdi: “Hızla artan verilerimiz teyplerde yedekleniyor, SQL ve Exchange gibi online yedeklenmesi gereken uygulamalar da gittikçe artıyor ve yedekleri alınamıyordu. Ayrıca e-posta arşivleme çözümü de ihtiyaçlarımız arasındaydı. Bu durumun en kısa sürede disk teknolojilerine geçerek çözülebileceğine karar verdik. Kullanmaya başlayacağımız yeni çözümün hızlı yedekleme ve restore yapmasının yanında uzman bir ekip tarafından projelendirme ve desteğinin sağlanmasını da önemseyerek GlassHouse Türkiye ile çalışmayı tercih ettik. GlassHouse Türkiye danışmanlığında yenilediğimiz yedekleme altyapımız ve EMC’nin çözümleriyle güvenli bir yedekleme altyapısına kavuştuk.” TÜBİTAK Bankacılık Tehditleri Konusunda Uyardı İnternet ve mobil bankacılıkta güvenlik önlemlerinin yetersizliğinin tartışıldığı bugünlerde, dolandırıcılık ve sahtecilik haberleri, kişilerin mağduriyetleriyle birlikte neredeyse her gün manşetlere konu olmaya başladı. Bir okul başmüdürünün hesabından 16 bin lira çalınması ve banka hesabını kullanma talebiyle vatandaşlara yaklaşarak internet üzerinden başkalarını dolandıran “varlıklı görünen” kişilerin ortaya çıkması, gözleri bir kez daha internet bankacılığının taşıdığı risklere çevirdi. Sabit ve mobil internet kullanımının artmasına paralel olarak internet bankacılığı hizmetlerini kullananların sayısı da her geçen gün artıyor. Bilgisayar korsanları ise, her gün farklı yöntemler kullanarak bir günde milyarlarca lira işlemin yapıldığı internet bankacılığı hizmetlerini kendilerine hedef olarak kolaylıkla seçebiliyorlar. Uzmanlar uzun emekler sonucu elde edilen birikimlerin birkaç saniyede çalınmaması için bankaları ve vatandaşları gerekli güvenlik önlemlerini almaları konusunda uyarıyor. İnternet korsanları tarafından yayılan zararlı yazılımlardan sahte web sitelerine, SMS yoluyla banka tarafından gönderilen şifrelerin güvenliğinden sahte e-posta ve mobil uygulamalara kadar daha dikkatli olmaları konusunda vatandaşları uyaran uzmanlar, aynı zamanda güvenlik şirketlerinin yazılım ve donanım çözümlerinin riskleri en aza indiren yönüne de dikkat çekiyorlar. LINE Kapsama Alanını Genişletiyor 560 milyon kullanıcısıyla dünyanın en büyük mobil platformlarından biri olan LINE, mevcut ve yeni ticari girişimlerini sunmak için LINE Conference Tokyo 2014’e ev sahipliği yaptı. LINE’ın en güncel bilgilerinin ve başarılarının duyurulduğu konferansta 560 milyonu geçen kullanıcı sayısının yanı sıra ilk defa aktif kullanıcı sayısı hakkında da bilgi verildi. Yeni açıklanan bilgilere göre LINE’ın aylık aktif kullanıcı sayısı 170 milyona yaklaştı. Şirket, gelecek planlarından bahsederken hedeflerinin online ve offline arasındaki sınırları kaldırarak “yaşam” teması altında yeni hizmetler ve ticari fikirlerle günlük hayata daha fazla entegre olmayı hedeflediğini ifade etti. Şirket, şu anda sadece Japonya’da sunulması planlanan uygulama üzerinden taksi çağırma, harita, blog oluşturma, ücretli resmi hesaplar, müzik dinleme ve yemek sipariş etme gibi özelliklerin yanı sıra küresel hizmetleri ile de dünyanın bir numaralı mobil platformu olmayı hedefliyor. 2014 sonuna doğru tüm 28 • kasım14 dünyada hizmete sunulması planlanan LINE PAY, iPhone ve Android akıllı telefonlarda LINE uygulamasını kullanarak çeşitli hizmetlere ait ücretlerin ödenmesini sağlıyor. Ödemeler hesabın bir kredi kartıyla bağlanmasıyla ya da anlaşmalı bankalardan hesaba para yüklenerek yapılabilecek. LINE’ın eşsiz özellikleri sayesinde “Share Payment” özelliğini kullanan LINE kullanıcıları aldıkları ürün ya da hizmetlerin ücretini arkadaşlarına paylaştırabilecek. Ayrıca kullanıcılar “Send Money” özelliğini kullanarak arkadaşlarının banka hesaplarına para gönderebilecekler. “Withdrawal” özelliği sayesinde ise kullanıcılar gönderilen parayı hesaplarının bağlı olduğu banka hesaplarına aktarabilecekler. Üç farklı güvenlik önleminin alındığı serviste; LINE hesabının dışında bir şifre ikinci güvenlik önlemi olarak yer alacak. Ayrıca şifreyi görüntülemek için Apple Touch ID ile parmak izi teyidinin yanı sıra bilgisayar üzerinden yapılacak işlemlerde akıllı telefon teyidi zorunlu olacak. HABER Setanta Sports SES Uydusuyla Yayın Ağını Genişletecek Uydu ve yayıncılık operatörlerinden SES, spor alanında uluslararası televizyon yayıncılığı yapan Setanta Sports ile gerçekleştirdiği işbirliğini duyurdu. Bu kapsamda Setanta Sports, SES’in 31.5 derece Doğu yörüngesindeki ASTRA 5B uydusu üzerinden iki HD spor kanalıyla yayın yapacak. Setanta Sports ve Setanta Sports+ kanallarından yapılacak olan özel yayınlar ile İspanyol La Liga, İtalyan Serie A, Fransız Ligue 1, Avrupa ve Dünya Kupaları, İngiliz Federasyon Kupası FA Cup ve Capital One Cup gibi dünyanın önde gelen futbol karşılaşmaları verilecek. Ayrıca, Amerikan ulusal hokey ligi NHL, dövüş sporları ligi UFC, Formula 1, Fransız Top 14 Rugby ve Dünya Boks Şampiyonası da canlı premium yayınlar olarak bu iki kanal üstünden yayınlanacak. Yayınlar Ermenistan, Azerbaycan, Beyaz Rusya, Estonya, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Letonya, Litvanya, Moldova, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan olmak üzere 13 ülkeden izlenebilecek. Setanta Sports Avrasya CEO’su Dwyer McCaughley, gerçekleştirilen işbirliğine ilişkin şunları söyledi: “Setanta Sports olarak, spor karşılaşmalarını ve yarışları canlı yayınlayarak televizyon izleyicilerini sahadaki aksiyona yakınlaştırmayı hedefliyoruz. SES’in yüksek kaliteli uydu televizyonculuğu konusundaki deneyimi ve bu deneyimin ASTRA 5B uydusunun geniş kapsama alanıyla birleşmesi tam ihtiyacımız olan çözümdü. Bu işbirliğinin uzun yıllar devam edeceğini umuyoruz.” Software AG Performans Konusunda Hız Kesmiyor Software AG’nin geçtiğimiz günlerde piyasaya sürdüğü Apama Veri Akış Analitiği Platformu’nun yeni sürümünde, yüksek bant genişliğine sahip kanallar, otomatik Evrensel Mesajlaşma entegrasyonu ve diğer Software AG ürünleriyle uyumlu ortak kullanımlı geliştirici ortamı dikkat çekiyor. Software AG, yüksek bant genişliğine sahip yeni kanalların Apama’ya eklenmesiyle birlikte, saniyede 32 milyonun üzerinde olay üreten bir bilgisayarda 20 misli performans elde etmeyi başardı. Ölçeklenebilir mimarisi sayesinde performans saniyede milyarlarca olayı işleyecek şekilde artırılabiliyor. Sektörde öncülüğü elinde bulunduran bu üstün performans özelliği, her fırsatta paralel işleme hatlarından daha fazlasını alabilmek için bir veri akışının farklı kanallara bölünmesiyle elde ediliyor. Bu sayede herhangi bir etkileşim veya engelle karşılaşma riski de ortadan kaldırılıyor. Yeni sürüme eklenen bu özellik, verinin bir bütün olarak ayrı bir şekilde işlenmesini ve paralel şekilde yürütülmesini sağlayacak şekilde geliştiricilerin kendi uygulamalarını yaratmalarına imkân sağlıyor. Software AG ve Intel, temsili bir senaryo dâhilinde, Intel® Xeon® işlemcili E7-V2 serisini temel alan bir sunucu üzerinde performans testi yürüttü. Sunucunun, 700 bin mağazanın bağlı olduğu bir sunucu ile eşdeğer olmasına dikkat edildi. Bu sunucu üzerinde çalıştırılan Apama, saniyede 5.6 milyon konum güncellemesini işleme aldı. Konum tabanlı uygulamalar için hayati öneme sahip olan bu performans iyileştirmesi, ABD nüfusunun her 60 saniyede bir gerçekleştirebileceği coğrafi konumlandırma güncellemelerinin işlenmesine denk düşüyor. Intel Corporation Yazılım ve Hizmetler Grubu Başkan Yardımcısı ve Platform Uygulama Mühendisliği Direktörü Pete Baker, işbirliğinin kazanımlarıyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Intel olarak Software AG ile birlikte son çıkan Intel Xeon işlemcili E7-V2 serisini temel alan bir sunucu üzerinde Apama’yı çalıştırdık ve Büyük Veri Akış Analitiği performansını ölçmek için temsili bir perakende senaryosu geliştirdik. Bu işbirliği Apama’nın ölçeklenebilirliğini ve konum tabanlı performansının ne denli yüksek olduğunu bize bir kez daha kanıtlamış oldu.” kasım14 • 29 HABER Unify Yeni İş Ortağı Programını Hayata Geçirdi Unify, yeni “İş Ortağı Programı” ile iş ortaklarına özel fırsatlar sunarak iş ortağı olanaklarının gelişimini hızlandırıyor. Program, küresel çaplı iş ortaklarının Unify’ın tümleşik iletişim çözüm portföyüne erişmelerini sağlarken, aynı zamanda yoğun rekabet şartlarında bir adım önde başlamalarını da beraberinde getiriyor. İş ortaklarının kendileri için hayati öneme sahip olduğunu söyleyen Unify Global Pazarlama Bölümü Başkan Yardımcısı Jon Pritchard, konu hakkında şu yorumları yaptı: “İş ortaklarımızla uzun süreli ilişkilerimizi geliştirirken onların da Unify ile hızlı bir şekilde gelirlerini artırmalarını ve işlerini büyütmelerini istiyoruz. Yol gösterici yeni programımız, iş ortaklarımızın uzmanlıklarını artırmalarını ve müşterilerine sunduğu değeri artırıyor. Küresel çapta müşterilerimize ve iş ortaklarımıza tutarlılık ve deneyimimizi bir pazarlama kanalı iş ortağı programı ile sunarak tercih edilen bir çözüm ortağı olmayı hedefliyoruz.” Unify İş Ortağı Programı, temel bir iş ya da teknik yeterlilik yerine, uzmanlık ve konuyla ilgili özelleşmeye dayalı bir işleyiş sayesinde kâr öngörülebilirliğini mümkün kılıyor. Verimli bir şekilde tasarlanmış teşvikler sunan program, yüksek kârlılık ve hızlı yatırım geri dönüşü imkânları sunuyor. Ayrıca iş ortakları, inovatif çözümler ve gelecek vizyonu ile yeni fırsatlara da erişebiliyorlar. Unify, iş ortaklarının pazarlama opsiyonlarını genişletebilmek ve potansiyel pazarlama çözümlerini zenginleştirebilmek için tümleşik iletişim portföyünün daha büyük bir kısmını iş ortaklarına sunuyor. Veeam Endpoint Backup FREE Ürününü Tanıttı Veeam Software, Veeam Endpoint Backup FREE ürününü tanıttı. Bağımsız çözüm kullanıcıların Windows tabanlı diz üstleri ve masa üstlerini dahili ya da harici disklere, NAS Share’e ya da Veeam yedekleme deposuna yedeklemelerine imkan veriyor. Basit, ücretsiz ve bağımsız bir çözüm olan bu ürün kullanıcıların Windows tabanlı dizüstü ve masaüstü bilgisayarlarını dahili ya da harici disklere, NAS’a (ağa bağlı depolama ünitesi) ya da yedekleme depolarına yedeklemelerine imkan veriyor. Şirketin BT çevrelerine Ekim 2006’da ilk olarak sunulan FastSCP ile başlayan ve güçlüklerin üstesinden gelmelerini sağlayan bağımsız ve ücretsiz ürünler sunan bir geçmişi var. Veeam Endpoint Backup FREE, şirketin 500 binden fazla BT profesyoneli tarafından 30 • kasım14 kullanılan ücretsiz ürün portföyüne katıldı. Veeam CEO’su Ratmir Timashev Veeam Endpoint Backup FREE ile BT profesyonellerinin uzun zamandır veri korumanın büyük problemlerinden biri olan uç nokta yedeklemesi için basit bir çözüme kavuştuklarını ifade ediyor. Timashev konuya şöyle yaklaşıyor: “Veeam, modern veri merkezlerinin tamamen sanallaştırılmasına inanıyor. Ama aynı zamanda sunuculardan farklı olarak uç noktalar daima fiziksel olarak kalacak ve onların da yedeklenmesi gerekiyor. Ilaveten, eğer BT organizasyonu veri merkezinde hala birkaç fiziksel sunucuya sahipse, Veeam Endpoint Backup FREE bu boşluğu doldurmalarına yardımcı olacak.” Ö ZEL HABER Tivibu’ya Taze Kan: Sinetivi Dijital TV denince akla gelen ilk isim olan Tivibu artık sinema hayranlarını da yeni sinetivi kanalları ile etkileyecek. Türkiye’de daha önce neredeyse tekel olan birkaç firma dışında insanlar analog yayınlara muhtaç bir şekilde TV izliyorlardı. Türk insanının TV’lerden ve standart TV kanallarından soğumasına sebep olan bu durumun kurtarıcısı da ülkemiz telekom şirketlerinin sunduğu yeni nesil TV servisleri oldu. IPTV platformu üzerinden sunulan yayınlarda insanlar istedikleri zaman, istedikledi yerde, istedikleri yayını izleme özgürlüğüne kavuştular. Bu platformların öncüsü de Türk Telekom’un sunduğu Tivibu oldu. Televizyon, PC, tablet ve telefon uzerinden izleyebildiğimiz Tivibu platformu toplamda 1.6 milyon aboneye sahip. Türkiye’nin en popüler ulusal kanalları dışında gençliğin yeni favorisi yabancı diziler de orijinal kanalındaki yayınlanmasından sadece 24 saat sonra Türkçe altyazılı olarak Tivibu’da yerini alıyor. Ayrıca futbolseverler İtalya Serie A, Fransa Ligue 1, Portekiz Primera Liga ve İngiltere FA Cup mücadelelerini Tivibu üzerinden izleyebiliyor. Bunlar dışında da tematik (belgesel, moda gibi) kanalları bulunan Tivibu aynı zamanda Futbol maçlarının hiçbirini kaçırmak istemeyen kullanıcılarına da tek ekranda 6 maç izleme olanağı sunuyor. 2014 Kasım ayı itibariyle benzer 6 ekran özelliği Tivibu üzerinde Fox kanalları için ve haber kanalları için de geçerli olacak. Asıl bomba ise Tivibu’nun yeni sinema kanalları diyebiliriz. 32 • kasım14 Tivibu’ya eklenen Sinetivi kanalları tamamen sinemaseverlerle yönelik özel bir hizmet. Toplamda 12 adet Sinetivi kanalı 24 saat güncel ve klasikleşmiş filmleri yayınlayacak. Bu yeni kanallar için dünyanın önde gelen film stüdyoları Universal, Warner Bros, Paramount ve daha pek çok yayıncı ile doğrudan dirsek temasında olan Türk Telekom bu sayede de en yeni filmler vizyon tarihinden sadece bir kaç ay sonra Sinetivi üzerinde sunacak. Fakat Sinetivi 12 kanalında sadece Hollywood filmleri değil bunlar yanında güncel Türk filmleri, Yeşilçam klasikleri ve festival filmlerini de yayınlayacak. Tivibu kullanıcıları aylık 17.90 TL ödeyerek 1080i HD kalitesinde Sinetivi kanallarını izleyebilecekler. Bu rakamın da diğer benzer platformların sinema paketlerinin fiyatlarının neredeyse yarısı olduğunu söyleyebiliriz rahatlıkla. Tivibu üzerinde 2015 yılında 2500′den fazla film yayınlanacağı öngörülüyor. Bu filmlerin 1000′den fazlası Sinetivi kanallarına özel olacak. Sinetivi’nin tanıtıldığı basın toplantısında Turk Telekom’un televizyonu bir yan iş olarak görmediği ve bu yüzden de oldukça önem verdiği belirtildi. Bu yüzden Türk Telekom’un önümüzdeki yıl tekrardan ihaleye açılacak olan Türkiye Süper Ligi yayını için de adım atması yüksek ihtimal. Ayrıca önümüzdeki aylarda tıpkı spor kanalları gibi farklı türlerde tematik Tivibu kanalları açılması da ihtimal dahilinde. Türk İş Dünyasındaki Yalın Dönüşüm Hızlanıyor BT Bilgi Teknolojileri’nin sponsorluğunda İstanbul Four Seasons Bosphorus Hotel’de gerçekleştirilen Steve Bell’den Yalın İş Öyküleri etkinliği, yaklaşık 500 üst düzey yönetici ve profesyonelin katılımıyla büyük bir ilgi gördü. Steve Bell’den Yalın İş Öyküleri etkinliğinin açılış konuşmasını ülkemizin değerli ekonomi editörlerinden CNN Türk Ekonomi Müdürü Emin Çapa yaptı. Çapa, sıradışı ve çarpıcı gözlemleriyle günlük gelişmeleri değerlendirirken, yenilikçilik ve teknolojiye bakışımızı tarihten örnekler vererek değerlendirdi. Emin Çapa, sadece geçmişteki başarılarına saplanıp kalan, geleceğine yatırım yapmayan birey, kurum ve toplumların gelecekte ayakta kalmasının çok zor olacağını tarihten ve savaş sanatından renkli örnekler vererek açıkladı. Çapa’ya göre Büyük Veri konusunda en büyük soru işaretlerinden biri, insanlığın elindeki bu kadar çok veriyle ne yapacağını bilememesi oluşturuyor. İş dünyasının profesyonelleri ve üst düzey yöneticileri ile bir araya gelen Steve Bell, verdiği konferansla ilgili olarak şu açıklamalarda bulundu: “Daha önceki temaslarımdan ülkenizin değerli profesyonellerinin bilgi teknolojileriyle gelen rekabetçi avantajlara yüksek düzeyde hâkim olduklarını biliyordum. Bilgi teknolojilerinin gelişen ve değişen olanakları, Yalın ilkelerin uygulanmasında yeni bakış açılarını gündemimize taşıyor. Bu konferansımda da Türkiye’deki kurumların mevcut koşullar içinde dönüşüme nasıl daha açık olabileceğini ve yenilikçi bir kurumsal kültür geliştirebileceğini kendileriyle birlikte tartışabilmekten memnuniyet duydum.” Ödeme Sistemleri Dijitalleşiyor İnovasyonun Öncüsü Kamu Sektörü Olacak Ödeme sistemlerinde, iş dünyasının çok farklı sektörlerinin birleşmesini “Cross-Business Payment Impact - Π impact” ana temasıyla buluşturan CardSmart Bosphorus, sektörlerinde lider firmaları tek çatı altında topladı. Cardtek Group Yönetim Kurulu Başkanı Ayşe Nil Sarıgöllü, açılış konuşmasında SmartSoft olarak 2001 yılında 3 kişiyle başlayan yolculuğun, şimdi 7 ülkede 284 kişiyle ödeme dünyasına yön veren bir şirketler grubu haline geldiğini belirtti. Etkinliğin ana teması Pi-impact’e değinen Sarıgöllü, ödeme sistemleri ile Pi arasındaki benzerliği ise şöyle açıkladı: “Pi sayısının virgülden sonraki 2.7 katrilyon basamağı hesaplanabilmiştir, bu basamaklar kaotik bir şekilde sonsuza kadar değişir. Pi sayısı ile ödeme sistemleri arasında büyük bir benzerlik var. Ödeme sistemleri hayatımızın her alanında sabit olarak yer almasına rağmen çok büyük bir değişkenlik içinde. Teknoloji de bir çok sektöre etki ederek her alanını kapsarken kullanıma sunduğu çeşitli araç ve çözümler de devamlı değişiyor ve gelişiyor.” Cardtek Group Genel Müdürü Murat Göksenin Güzel ise, farklı sektörler arasında ödeme sistemleri ile yaratılan sinerjiye değinerek “Ödeme sistemleri bundan sadece 10 yıl önce çipli kredi kartlarından bahsederken artık bulut, NFC, HCE gibi daha önce düşünülmesi bile zor olan seviyelere ulaştı. Bunun yanında artık bu özellikler sadece alışverişte değil, ulaşımda ve sosyal etkinliklerde dahi hayatımızın bir parçası haline geldi. Cardtek Group olarak ayrıca 2009’dan beri böylesine bir organizasyona imza atmak da bizi ayrıca gururlandırıyor” şeklindem konuştu. NetApp Türkiye Genel Müdürü Behçet Yumrukçallı’nın KAMU-BİB verimlilik toplantısının ilk gününde yaptığı “Yeni Çağda Verinin Yolculuğu ve Değişen CIO Öncelikleri” başlıklı sunumu, veri depolama ve yönetimi alanında geleceğin teknolojilerine ışık tuttu. Bilişim yöneticileri ve tedarikçilerinin buluştuğu toplantı sonrasında düzenlenen basın toplantısında da söz alan Yumrukçallı, kamu kurumlarının da özel şirketler gibi, iş birimleri ile birlikte kesintisiz olarak büyüyebilen, esnek, ölçülebilir ve ölçeklenebilir bir teknoloji altyapısına doğru evrildiğini dile getirdi. “Günümüzde bir değil, birden fazla inovasyonun yol açtığı, yeni yaklaşımların ve teknolojilerin tetiklediği, desteklediği büyük bir ‘Veri Yönetimi Devrimi’ yaşıyoruz” diyerek söze başlayan Yumrukçallı, konuşmasında Bilgi Sistemleri Yöneticileri olarak tanıdığımız CIO’ların zaman içinde değişen rollerini yeniden tanımladı ve CIO’ların genişleyen iş tanımlarına dikkat çekti. 34 • kasım14 HABER Intel Üçüncü Çeyrekte Kârını Artırdı Intel, son dönemde kişisel bilgisayar satışlarında yaşanan toparlanmanın da etkisiyle 2014 üçüncü çeyreğinde karını yüzde 12 oranında artırmayı başardı. Pc pazarında yaşanan toparlanma, bu sektördeki şirketlerin yüzünü güldürmeye başladı. Pazarda yaşanan bu olumlu havadan etkilenen şirketlerden olan Intel, Eylül ayında sona eren 2014 yılı üçüncü çeyreğine göre karlılığını yüzde 12 oranında artırırken, bu dönemde 100 milyondan fazla ürün sevkiyatı yapmayı başardı. Yılın üçüncü çeyreğinde 3.32 milyar dolar kar elde eden şirket, hisse başına ise 66 cent kara ulaştı. Geçtiğimiz yılın aynı döneminde 2.95 milyar dolar ve hisse başına 58 cent kar elde eden şirket, analistlerin öngörülerini de geride bırakmayı başardı. Üçüncü çeyrekte ciro ise 13.5 milyar dolardan, 14.6 milyar dolara yükseldi. Intel, yılın son çeyreği için ciro beklentisini ise 14.7 milyar dolar olarak duyurdu. PC ve veri merkezi alanlarıyla birlikte yükselişe geçen şirket, mobil alanda ise beklediği başarıyı bu çeyrekte de yakalayamadı. PC alanında 9.2 milyar dolar, veri merkezi grubunda ise 3.7 milyar dolar gelir elde eden Intel, mobil alanda ise beklentilerinin oldukça altında kalarak sadece 1 milyon dolar gelir elde edebildi. Bunun yanı sıra yine mobil alanda 1 milyar dolar kayıp yaşayan şirket, bu alandaki beklentilerini bir kez daha bir sonraki çeyreğe bıraktı. İrlanda’dan Apple’a Kötü Haber Birçok şirket için vergi cenneti olan İrlanda, şirketlere tanıdığı vergi imtiyazlarını durdurmaya hazırlanıyor. Buna göre İrlanda, Apple başta olmak üzere milyarlarca dolarlık kara sahip şirketlerin, ödeyecekleri vergilere yeni bir düzenleme getirecek. “Çifte vergilendirme” olarak adlandırılan sistemle birlikte özellikle büyük şirketler için vergi cenneti haline gelen İrlanda’dan, bu şirketleri üzecek bir haber geldi. AB Parlementosu ve ABD Senatosu’ndan vergi adaletsizliği sebebiyle çok kez uyarı alan İrlanda Hükümeti, önümüzdeki 4 yıllık süreçte kademeli olarak “çifte vergilendirme” uygulamasını kaldıracak. İrlanda son yıllarda, düşük kurumlar vergisi oranı üzerinden ekonomik büyüme ve istihdam stratejisi ile Google, Apple ve Microsoft gibi çok sayıda dev yabancı şirketi teşvik etti. Son olarak Brüksel merkezli Avrupa Komisyonu, İrlanda’nın Amerikalı bilgisayar devi Apple şirketine, Avrupa Birliği yasalarını ihlal eden teşvikler sağladığına inandıklarını açıklamıştı. Buna karşın hali hazırdaki vergilendirme sistemini savunanlar, uygulamanın İrlanda ekonomisine katkısı olduğunu öne sürüyorlar. Son dönemde Apple ile oldukça sıkı ilişkilere sahip dünyaca ünlü U2 grubunun lideri Bono, oldukça yüksek gelire sahip olmasına karşın, çok düşük vergi ödeyen Apple’ı savundu. Bono, İrlanda’nın oldukça küçük bir ülke olduğunu ve buna bağlı olarak ekonominin de küçük bir ölçeğe sahip olduğu ifade etti. Ülkenin büyümesi için akılcı hareket etmesi gerektiğini savunan Bono, vergi alanında yapılacak değişikliğin büyük şirketlerin İrlanda’dan çekilmesiyle sonuçlanabileceğinin altını çizdi. kasım14 • 35 Kurumsalda Mobil Cihazların Önemi Azalıyor Geçtiğimiz ay sizlere mobil cihazların kurumsal alandaki kullanımlarının öneminden söz etmiştik. Peki sağladığı kolaylıkların sebebi cihazlar mı? Yoksa işin ucu yazılıma ve hizmetlere mi dayanıyor? YA Z I 36 Ruşen Göbel [email protected] • kasım14 KAPAK KO NUSU kasım14 • 37 A kıllı telefonların, dizüstü bilgisayarların ve tabletlerin çılgın bir şekilde dünyayı ele geçirmeye devam ettiği bir dönemdeyiz. Akıllı telefonların getirdiği kolaylıklar, standart cep telefonlarının önemini kısa bir sürede kaybetmesine sebep oldu. Bir zamanların en iyi telefonu olarak görülen Nokia 3310 gibi neredeyse tek işleve hitap eden, sağlam ve kullanışlı bir telefon bulmak bu dönemde imkansız. İnsanlar artık cebindeki cihazlardan e-posta alışverişi, takvim senkronizasyonu, sosyal ağ bağlantısı ve kaliteli oyunlar gibi ek özellikler bekliyor. Bu durum, elbette ki kurumsal alanı da etkiledi. İnsanlar, ceplerindeki cihazlarla kolay bir şekilde 3G aracılığıyla internete bağlanıp işlerini kolaylaştırabiliyorlar. Tabletler sayesinde ekran boyutu avantajını da arkasına alıp, daha farklı işlevlerde kullanabiliyorlar. Dizüstü bilgisayarlar zaten hali hazırda yıllardır alışık olduğumuz bir mobil bir iş istasyonu durumundalar. Cihaz Değil, Yazılım Piyasadaki mobilite sağlayan cihazlara baktığımızda pek çoğunun Samsung ve Apple gibi markalar tarafından üretildiğini görüyoruz. Gartner’ın yaptığı araştırmaya göre 2016’da kullanılan kurumsal cihazların %40’ı Apple’ın, %20’si Samsung’un olacak. %9 da Microsoft cihazları kulanıyor olacak. Apple IBM ile beraber çalışarak iPad’lerin ve iPhone’ların kurumsal ihtiyaçları daha iyi karşılaması için çaba gösteriyor. Microsoft ise Nokia’yı satın aldı ve hali hazırda Surface serisi cihazları bulunuyor. Samsung da Android’le beraber piyasayı ele geçirmeye çalışıyor. Bu üç markaya baktığımızda aralarında seçim yapmak için göz önünde bulunduracağımız kriterlerin başında cihazın özellikleri değil cihazın kullandığı yazılımın sunduğu hizmetler olduğunu görüyoruz. Elbette ki cihaz da önemli. Yeterince güçlü, dayanıklı, kolay taşınabilen cihazlar elbette ki ilgi çekiyor. Fakat içerisindeki yazılım şirket çalışanları tarafından benimsenemeyecek, işlev görmeyecek durumdaysa cihazın kendisinin hiçbir anlamı kalmıyor. Yazılım Karakteristikleri Madem yazılım konusuna girdik, detaylı anlatalım. Apple’ın, Samsung’un, Microsoft’un ve diğer tüm markaların ürünleri, içerisinde belli bir işletim sistemi yüklü olarak geliyor. Apple, kapalı kutu gibi sakladığı iOS’u kullanırken, Samsung Google’ın şaheseri Android’i kullanıyor. Microsoft da tahmin edeceğiniz üzere Windows sürümlerini tercih ediyor. Tüm bu işletim sistemleri, birbirinden farklı özellikler taşıyor. Birbirinin tamamen aynısı üç ayrı cihaza bu üç işletim sistemini yüklediğimizde bile kullanımlarında, 38 • kasım14 KAPAK KO NUSU performanslarında, güvenliklerinde ve uygulamalarında inanılmaz derecede büyük farklılıklar olacaktır. İşte bu sebepten dolayı cihazların önemi tamamen ortadan kalkıyor. Peki nedir bu farklılığa sebep olan etmenler? Her bir işletim sistemi hazırlanırken kendi arayüzünü ve kurallarını oluşturuyor. Arayüz başlı başına her şeyi değiştirebilen bir etmenken, diğer taraftan uygulama geliştiricilere sunulan imkanlar da kullanılabilecek uygulamaların tiplerini değiştirebiliyor. Dropbox’tan örnek verelim. Dropbox, son kullanıcının en çok tercih ettiği bulut yazılımlarından biri. Dropbox’ın özelliklerinden biri, mobil cihazlarda çekilen videoları ve fotoğrafları otomatik olarak buluta gönderebiliyor olması. Bu kadar basit bir işlev bile işletim sistemleri arasında ciddi farklılıklar doğurkmakta. Şimdi farklara bakalım: Android Android cihazlarda WiFi ağı bulduğu anda dosyaların gönderimi otomatik olarak başlatılabiliyor. Ayrıca cihaz, sadece çekilen fotoğraflar albümünü gönderdiği için ekran görüntüleri veya indirilen fotoğraflar - videolar tekrar buluta gönderilmiyor. iOS iOS’un güvenlik ve batarya tasarrufu politikaları sebebiyle cihazın otomatik olarak dosya gönderimi gerçekleştirmesi söz konusu değil. Upload’ın başlamasını istiyorsak uygulamayı açmamız gerekiyor. Ekran kapandıktan yaklaşık 10 dakika içerisinde aktarımlar bitmediyse, uygulamaya tekrar giriş yapmamız gerekiyor. Yoksa yüklemeyi durduruyor. Fakat Apple’ın kendi bulut hizmeti iCloud’u Dropbox’tan bile basit bir kullanım vaadediyor. Windows Phone Windows Phone’da henüz resmi Dropbox uygulaması bulunmuyor. 3. parti uygulamalar mağazada bulunuyor olsa da hiçbir zaman gerçek Dropbox uygulaması kadar güvenilir olmayacaklardır. Windows Phone’da da iOS’taki gibi özel ve kullanımı kolay bir bulut hizmeti bulunuyor: Skydrive. ➤ kasım14 • 39 Atılım Perspektifinden Akıllı Telefon Mağaza ve Platformları Aşağıdaki tabloda kurumsal bir perspektiften cihazların ve işletim sistemlerinin bir değerlendirmesi bulunuyor. Google’ın Android’i, Microsoft’un Windows işletim sistemleri ve Apple’ın iOS ile Mac OS işletim sistemlerinin genel yapısı göz önünde bulundurularak yapılan bu değerlendirmede çok sayıda kriter yer alıyor. Bulunabilen cihaz sayısından satın alınabilirliğe, güvenlikten stabiliteye çok sayıda kriterde değerlendirme yapılıyor. Apple Microsoft Android Cihaz sayısı Bulut hizmetleri Kullanıcı memnuniyeti Güvenlik Kurumsal destek Cihaz inovasyonu Satın alınabilirlik Stabilite ve tutarlılık Daha zayıf 40 • kasım14 Kurumsal Özellikler Daha güçlü KAPAK KO NUSU Cihaz Sayısı Cihaz sayılarına baktığımız zaman çok açık ve net bir şekilde Android’in önde olduğunu görebiliyoruz. Piyasada Android akıllı telefon ve tablet üreten çok sayıda marka bulunuyor. Apple her sene birkaç tane iOS ve Mac OS cihazı hazırlıyor ve piyasaya sürüyor. Microsoft’un yazılımlarını kullanan Surface ve Nokia gibi markalar olduğu gibi Acer ve Asus gibi tablet - Ultrabook üreticileri de yer alıyor. Tabii cihaz çeşitliliği hiçbirinde Android’deki kadar geniş değil. Bulut Hizmetleri Apple’ın bulut hizmeti iCloud, hem Mac OS’ta hem iOS’ta uyumlu bir şekilde çalışabiliyor. Cihazlar arası bağlantıyı ve uyumu çok iyi sağlıyor. Microsoft’un OneDrive’ı da Windows 8.1 ve Windows 10’la beraber bilgisayarlarımızdaki yerini almış durumda. Tabii hali hazırda Windows Phone 8’de bu hizmetten faydalanabiliyoruz. Android’in bulut hizmeti Google Drive aslında başarılı bir bulut hizmeti olsa da tablet ve akıllı telefon dışındaki cihazlarla düzgün bir uyum söz konusu olmadığı için biraz daha geride kaldığını söyleyebiliriz. Kullanıcı Memnuniyeti Aslında bu noktada daha çok kullanım kolaylığından bahsediyoruz. iOS ve Mac OS’ta Apple, her şeyin son derece rahat yapılabilmesini hedefliyor. Microsoft da benzer bir şekilde rahatlığa önem veriyor fakat Windows Phone’u henüz tam olarak oturtabilmiş değil. Android’de ise işler biraz daha karışık. Zira her firma kafasına göre ayrı bir arayüz tasarlıyor. Safkan Android kullanan Nexus cihazların arayüzlerini baz alacak olursak Android’in de başarılı olduğunu söylememiz mümkün. Fakat piyasayı domine eden Android üreticilerinin her biri için aynı şeyi söylememiz pek de mümkün değil. Cihazların içerisine yüklü olarak gelen yazılımlar, her yerden çıkan kısayollar, sürekli değişen arayüz derken memnuniyet açısından biraz daha geride kaldığını söyleyebiliriz. Güvenlik Maalesef hiçbir platformun yeterince güvenilir olmadığını geçtiğimiz ay yaşanan iCloud faciası sayesinde öğrendik. Bu olay sonrasında Android kullanıcıları Apple’a laf atıyor olsalar da Android aslında bu üç platform arasında güvenlik açısından en zayıfı. Yüklediğiniz bir duvar kağıdı yazılımı bile tüm bilgilerinize erişebilir, kendi sunucularına gönderebilir. Google’ın bu konuda herhangi bir çalışması maalesef yok. Apple ise iOS’a gelen uygulamaların ➤ kasım14 • 41 hepsini tek tek inceleyerek güvenlik açısından zaaf yaratacak veya AppStore’a uygun olmayacak tüm uygulamaları reddediyor. Ayrıca Windows Phone’da da iOS’ta da uygulamaların çok geniş yetkileri bulunmuyor. Dolayısıyla güvenlik bir kademe daha yukarı çekilmiş oluyor. ➤ Kurumsal Destek Apple’ın cihazları her ne kadar son kullanıcı için hazırlanıyor olsa da kurumsal alanda kullanılması da mümkün. Ayrıca firma, biraz önce de bahsettiğimiz gibi IBM ile ortaklığa giderek kurumsallaştırmanın yollarını arıyor. Microsoft işletim sistemleri ise kurumsal kullanım için tamamen hazır durumdalar. Android için benzer şeyleri söylemek maalesef henüz mümkün değil. 42 • kasım14 Cihaz İnovasyonu Geliştirilen cihazlara bakacak olursak, her üç platformun da cihazlarının hızlı bir şekilde geliştiğini görebiliyoruz. Android’in boy boy telefonları, tabletleri, Windows’un Ultrabook’ları, tabletleri, iOS’un MacBook’ları, iPhone’ları... Satın Alınabilirlik Cihaz fiyatları elbette ki platform seçiminde büyük rol oynuyor. Android cihazları piyasada çok ucuz fiyatlara satın almak mümkünken, Windows destekli ürünlerin biraz daha pahalı olduğunu görüyoruz. Fiyatlandırmada en uç noktada ise Apple yer alıyor. Apple ekosistemine dahil olan cihazlar, rakiplerine göre bir hayli pahalılar. Stabilite ve Tutarlılık Cihazların stabilitesi, ömürleri ve hatasızlıkları, kurumsal taraftan bakıldığında ciddi önem taşıyor. Sürekli sorun çıkaran bir sistemde çalışmanın imkansız olacağını ve işlerin yarım kalabileceğini tahmin edebilirsiniz. Android bu konuda en hassas işletim sistemi oluyor. Zira işletim sistemi öncelikli olarak Google tarafından yazılıyor, sonrasında Sony ve Samsung gibi üreticilerin elinden geçiriliyor. Bu her iki yazılım sürecinden başarıyla geçmiş olsa bile sonrasında üreticilerin cihazlara yüklediği (ve genellikle silinemeyen) 3. parti yazılımlar sorun çıkarabiliyor. Windows ve iOS - Mac OS ekosistemini kullanan cihazların Android’e göre çok daha stabil olduğunu söylemek mümkün. KAPAK KO NUSU Görüş denetliyorsunuz? Bu iş için en uygun işletim sistemi hangisi? Bu konunun henüz siber güvenlik tarafında yeterince olgunlaşmadığı kanaatindeyim. Şirketler bugüne kadar çalışanlarına verdikleri bilgisayarları birçok yöntem ile kontrol altına alabilmekte ve gerekli kısıtlamaları sağlayabilmekteler. Mobil tarafta bugüne kadar alınmış bu şekilde bir önlem yok. Bazı akıllı telefon üreticileri aynı telefon üzerinde şirket ve şahıs olmak üzere iki hesap çalıştıran çeşitli çözümler sunmaya başladılar. Gelecekte bu tip uygulamaların artacağı düşüncesindeyim. Berkan Teksöz BT Kurumsal Bilgi Sistemleri Kurucusu A kıllı telefonlar ve tabletlerle ilgili BT Kurumsal kurucusu Berkan Teksöz’ün de görüşlerini aldık. Berkan Teksöz’e göre mobil cihazlarda güvenliğin, firmaya yönelik yazılımları hazırlayan ekibin ellerinde olduğunu söylüyor. Şirketlerde doğru uygulamalarla birlikte akıllı telefon - tablet kullanımının verimliliği nasıl arttırdığını düşünüyorsunuz? İşleyişi ne kadar hızlandırıyor? Mobil iş kavramı günümüzde giderek yaygınlaşmakta. Dünyanın küreselleşmesinden sonra artık şirketlerin hatta ofislerin küreselleşmesi çağına giriş yapıyoruz. Mevcut iş süreçlerinin mekan bağımsız yürütülmesi iş yaşamına önemli bir katma değer sağlamakta. Burada önemli olan geleneksel süreçlerin birebir olarak mobilleştirilmesi yerine süreçlerin mobil çalışmaya göre yeniden değerlendirilmesi, analiz edilmesi ve bu süreçlerden sonra mobil işe başlanmasının atlanmaması gerektiğidir. Güvenlik göz önünde bulundurulduğunda hangi mobil işletim sisteminin daha iyi olduğunu düşünüyorsunuz? iOS, Android ve Windows Phone’u kısaca yorumlar mısınız? Mevcut mobil platformlar arasında hangisinin güvenliğin daha yüksek olduğunu bulmaya çalışmak yanlış olur. Yazılım geliştirilirken hangi platformda çalışmak üzere uygulama geliştiriliyorsa yazılım ekibinin o platforma yönelik güvenlik açıklarını göz önünde bulundurarak geliştirme yapması en güvenlir metoddur. Bunun yanında güvenlik açıkları ve risklerinin güncel olarak takip edilmesi ve uygulama üzerinde de bu yeni risklere karşı önlemler alınması faydalı olacaktır. Çalışanların tabletler ve akıllı telefonlar üzerinde gerçekleştirebilecekleri olumsuz davranışları (gizli belge sızdırma vs) nasıl Kurumsal alanda tabletlerin ve akıllı telefonların birbirlerine göre avantajları sizce neler? Günümüzde tablet ve akıllı telefonların donanım özellikleri neredeyse birbirleri ile aynı. Windows kullanımı gerektiren durumlarda tablet kullanımı tercih edilmekte. Ancak tüm bunların ötesinde hangisinin kullanımının daha doğru olacağı kararını veren unsur bence ergonomi ve kullanıcı deneyimi. Mevcut iş hangi cihaz üzerinde daha iyi bir kullanıcı deneyimi sunuyorsa o cihaz tercih edilmeli. Şirketlerin işleyişi hızlandırmak amaçlı hazırlatacağı uygulamaların hazırlanması ortalama ne kadar vakit alır? Herhangi bir uygulama kullanmak yerine şirkete özel hazırlanmış uygulamaları kullanmanın avantajlarından bahseder misiniz? Şirketlerin kurumsal uygulamalar hazırlatarak mobil işe ayak uydurması titizlikle takip edilmesi gereken bir konu. Uygulamanın nasıl, kim tarafından hangi platformda geliştirildiğinden daha önemli olan şey, uygulamanın mevcut süreçler ile ne şekilde entegre olacağı ve iş akışında oluşacak değişikliklerin dikkatlice hesaplanması olacaktır. Bu bağlamda mevcut uygulamaları kullanmak yerine şirkete özel uygulamaların yazılması uzun vadede verimlilik açısından bakıldığında çok daha sağlıklı bir yöntem olacaktır. Ancak buna karar verirken fayda maliyet ilişkisinin iyi hesaplanması gerekir. Her şey göz önünde bulundurulduğunda (çalışanların kolay alışması, sorun yaşandığında kolay çözülmesi, güvenlik vs) şirketlerin hangi işletim sistemine sahip akıllı cihazları kullanmasını tavsiye edersiniz? Günümüzde her üç platform da güvenlik için çok büyük yatırımlar yapmakta. Windows’un akıllı telefon pazarında beklediği başarıyı yakalayamaması bizi kalan iki seçeneğe yönlendirmekte. Bu aşamada karar verici merci yazılımı talep eden şirketten çok geliştirici firma olmalı. Geliştirici firmanın mevcut güvenlik açıklarını göz önünde bulundurarak proje yön vermesi daha güvenilir bir sistemin temellerini atacaktır. kasım14 • 43 Ebola’nın Çözümü Büyük Veri Olabilir mi? ABD ve Avrupa’da da artık tek tük de olsa Ebola vakaları gözüküyor. Tüm dünyayı alarma geçiren bu salgın için tabii ki bilim insanları çözüm üretmeye çalışıyor. Peki Ebola salgınını engelleme yolu büyük veride saklı olabilir mi? YA Z I 44 Gökhan Menge [email protected] • kasım14 MAKALE E bola ismi artık hiç birimize yabancı değil. Afrika’ya özgü diye zannettiğimiz virüs bölgeye yardıma giden doktorlara bulaşmasıyla birlikte ABD ve Avrupa’da da gözlemlendi. Ölümcül bir virüs olan ebola vücut sıvıları ile bulaşıyor. Kan, teri, idrar gibi sıvılarla bulaşabilen Ebola virüsü (neyse ki) havadan bulaşmıyor. Adını Afrika’daki Ebola Nehri’nden alan hastalık İshal, kanama, deri döküntüleri ve yüksek ateşe sebebiyet verir ve ölümcüldür. 23 Ekim tarihinde Dünya Sağlık Örgütü tarafından açıklanan son rakamlara göre Ebola virüsü Aralık 2013’ten bu yana toplamda 10.141 kişide tespit edilmiş ve 4.922 kişinin de ölümüne sebep oldu. Afrika dışında Ebola virüsü ABD’de 4, İspanya’da ise 1 kişide tespit edildi. Tabii resmi rakamlar dışında bir de her hapşıran Afrikalı insana Ebola virüsü taşıyıcısı muamelesi yapılan videoları da internet üzerinden muhakkak izlemişsinizdir. Bilimin Her Dalı Ebola için Çare Arıyor Tüm dünyada bir panik havası yaratan Ebola salgını için bilim insanları bir çözüm arıyor. Tabii bir çözüm, belki bir aşı üretmeye çalışıyor. Fakat diğer yandan da hastalığın yayılmasını durdurmak, en kalıcı ➤ kasım14 • 45 ➤ çözümlerden bir tanesi olabilir. Bunu da tıbbi yoldan yapmaya çalışmak yanında veri işleme uzmanları büyük veri sayesinde Ebola salgınını durdurabileceklerine inanıyorlar. Bildiğiniz gibi dünyada artık cep telefonu bir lüks değil, hatta dünyanın en fakir bölgelerinde bile. İnsanları toplu halde en kolay biçimde takip etmenin yolunun mobil cihazlar olduğunu düşünen uzmanlar, Batı Afrika mobil operatörleriyle işbirliği içinde çalışıyorlar. Senegal’deki Orange 150 bin kişinin ses ve yazılı mesaj bilgilerini İsveçli Flowminder organizasyonu ile paylaştı. Kar amacı gütmeyen bir şirket olan Flowminder, bölgedeki insanların hareketlerinin detaylı bir haritasını çıkartmayı başardı. Bu sayede otoriteler de insanların hareketlerine ve iletişim verilerine göre tedavi merkezlerini en verimli olacak şekilde nerelere yerleştirebileceklerinin haritasını çıkartabiliyorlar. Ayrıca yeni bir salgın durumunda bölgeyi karantina altına alma konusunda da mobil veriler kullanılabiliyor. Verilerin Güncelliği Bu veriyi kullanmanın tabii ki bir de dezavantajı var. Veriler aslında yakın zamana ait olsa da bir salgın anında güncelliğini kaybedebiliyor. Şirket daha detaylı bilgi için gerçek zamanlı olarak tüm bu akıllı cihazların izlenmesini hayal ediyor. Salgın anındaki verilerin toplanmasında da ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC - US Centers for Disease Control and Prevention) devreye giriyor. Yardım çağrılarının geldiği noktaları anında harita üzerinde işaretleyen ekip bu sayede yardım çağrılarını da veri anlamında daha verimli kılıyor. Belirli bir bölgeden gelen normalin üzerinde arama, otoritelerin daha fazla kaynağı o bölgeye yönlendirmelerine ve daha çabuk tepki vermelerine olanak tanıyor. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi verilerini daha anlamlı hale getirmek için haritalama yazılımı şirketi Esri de yardımcı oluyor. Her cep telefonundaki aktivite, bölgelerdeki ekstra yaşanan yoğunluğu da anında ortaya çıkartıyor. Bundan da önemlisi, salgın bölgesindeki insanların hangi bölgelere doğru hareketlendiği yine harita üzerinden açıkça görülebiliyor. Konu hakkında yardımcı olmaya çalışan telekom şirketleri de “Daha önce bu kadar büyük çapta, anonim cep telefonu verisi elimize 46 • kasım14 Benzer Vakalarda Cep Telefonu Verileri Daha önceki yıllarda yine çoğunluğu Afrika’da olan salgınlarda ve doğal felaketlerde de cep telefonu verileri kullanılmıştı. Örnek olarak 2010 yılında Haiti depreminde Haiti operatörlerinin 2 milyon kişiyi kapsayan arama verileri İsveç ve ABD’li uzmanlar tarafından gözlemlenmişti. Bu sayede de Birleşmiş Milletler ve diğer yardım kuruluşları insanların felaket sonrası hareket etme verilerini ve epremin devamında gelen kolera salgınını kontrol altına almayı başarmışlardı. Verileri analiz eden uzmanlar potansiyel yeni salgın bölgelerini önceden tespit etmiş ve bu bölgelere ekstra kaynak ayırarak salgının daha da büyümesinin önüne geçmişlerdi. Sosyal Medya Analizi Veri madenciliği uzmanları sosyal medya ve arama motoru verilerini analiz etmek konusunda da her geçen yıl daha iyi bir hale geliyorlar. Örneğin Google’ın Flu Trends servisi Google üzerinde yapılan grip ve benzeri kelimelerle yapılan aramalara göre hangi bölgelerde grip salgını olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu tespit edebiliyor. Fakat kısıtlı bir veriye sahip olan bu servis tabii zaman zaman isabetsiz tespitler de yapabiliyor. Benzer bir çalışmayı gerçekleştiren Kuzey Carolina Üniversitesi 2012‑2013 yılındaki ABD’deki grip salgınını CDC (ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi) uyarısından tam 3 ay önce öngörmüştü. Uzmanlar blog, forumlar, Twitter gibi sosyal medya kanallarını takip ederek büyük çaplı sağlık sorunlarını önceden tespite edebildiklerini belirtiyorlar. 2012-2013 yılındaki salgının tespiti de 152 adet anahtar kelime seçilerek, veri analizi ile gerçekleşmiş. Kelimelerin nerelerde kullanıldığının haritasını çıkartan uzmanlar, resmi açıklamadan 3 ay önce tahminlerini yayınlamış. MAKALE geçmemişti. Bu veriler sayesinde yardım kuruluşlarına hastalığın ne kadar hızlı yayılabileceği konusunda veriler sunabiliyoruz. Bu sayede öngörülerimiz binlerce insanın Ebola’ya yakalanmasının önüne geçiyor” diyorlar. Hızlı Analiz Resmin büyük halini görebilmek için uzmanlar hala daha fazla veriye ihtiyaç duyduklarını söylüyorlar. Ayrıca bu verileri daha hızlı bir şekilde analiz etmeleri için verilerin sürekli olarak güncellenmesi gerekiyor. Dünyanın en büyük sağlık şirketlerinin veri uzmanları “Büyük veri pek çok farklı veri kaynağını bir araya getirip veri madenciliği ile kalıplar ortaya çıkartmayla ilgili” diyorlar. “Elimizde sağlık kuruluşları, doktor raporları, medya raporları, sosyal medyadaki yorumlar, alandaki sağlık görevlilerin verileri, eczane verileri, seyahat biletleri verileri, yardım hattı verileri ve bunun yanında cep telefonu operatörlerinin verileri bulunuyor.” Büyük verinin kullanımı ve analizi sadece Ebola salgınını durdurmak amaçlı değil; aynı zamanda eğitim girişimleri, tedavilerin cevap verip vermediği, korunma yöntemlerinin ne kadar işe yaradığı gibi verileri de uzmanlara sağlıyor. Örnek olarak doktorlar risk altındaki nüfusun ne kadarının gerekli önlemleri ve önlem amaçlı ilaçları aldığını gözlemleyebiliyor. Bunun yanında bölgedeki salgının hızını hangi durumların etkilediği de gözlemlenebiliyor. Örnek olarak hava durumu gibi çevresel faktörlerin hastalığın yayılma hızına nasıl etki ettiği ölçülebiliyor. Ebola ABD ve Avrupa Yolunda Günümüzde uluslararası yolculuk hiç olmadığı kadar kolay. Bu yüzden de belirli bir bölgede başlayan salgın dünyanın diğer bölgelerine de hızla yayılma riski yaratıyor. Ebola virüsünün 21 günlük kuluçka süresinden sonra belirtilerini ortaya çıkarttığı düşünülürse hastalığın diğer ülkelere herhangi bir belirti ortaya çıkmasından önce girmesi ihtimali bulunuyor. Ülkemiz de dahil dünyadaki tüm havaalanları da bu yüzden alarm halinde. Hatta başta da dediğimiz gibi ateşi çıkan hatta hapşıran bir Afrikalı yolcu olduğunda uçaklara binen özel kıyafetli kişiler, bu insanı doğrudan gözlem altına alıp hastalığa karşı kontrol ediyorlar. Dijital çağda tabii ki insanların uluslararası seyahat etmesi daha kolay, fakat diğer yandan da takip edilmesi de her zamankinden kolay. Bir Ebloa takip uygulaması yaratan Qlik şirketinin yöneticisi “Liman, tren, uçuş verileri ve plaka tanıma sistemleri potansiyel Ebola taşıyıcılarını takip etmemize ve etkileşime girdikleri insanları da tespit etmemize olanak tanıyor.” diyor. Büyük Veri ile Hastalığa Çare Sağlık uzmanları ve veri uzmanları büyük veri analizi sayesinde hastalığın genetik boyutta daha iyi anlaşılabildiğini belirtiyorlar. Hastalıkların neden bazı bölgelerde daha etkisiz olduğu, bu insanların neden bu hastalığa daha dirençli olduğu gibi soru işaretlerinin cevabını alabilmek için büyük veriyi analiz ediyorlar. Örnek olarak daha önce HIV konusunda araştırma yapan ekip, İskandinavya’nın bazı bölgelerinde bu virüsün etkisiz olduğunu tespit etmişler. Bu sayede de bölgedeki insanlar üzerinde araştırma yaparak, onların hastalığa verdiği tepkiyi taklit eden AIDS ilaçları üretmeyi başarmışlar. Sağlık uzmanlar HIV’de izledikleri yöntemi büyük veri analizi sayesinde Ebola konusunda da izlemeyi planlıyorlar. Ebola ile savaşın her aşamasında kullanılan büyük veri sayesinde aslında Ebola’ya çözüm bulmak da her geçen gün kolaylaşıyor. Ya da en azından hedefe giden en kısa yolu bulmaya yardımcı oluyor. kasım14 • 47 Oracle Open World 2014 YA Z I Ekrem Uçman [email protected] Her sene düzenlenen ve yaratıcı fikirlerin paylaşıldığı Oracle Open World, bu sene de San Francisco’da gerçekleşti. 28 Eylül-2 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen etkinlikte birçok fikre ve projeye ilham verilirken, Oracle yeni ürünlerini ve projelerini katılımcılarla paylaşma şansı yakaladı O 48 racle Open World 2014 etkinliğinin açılış konuşmasını yapan Larry Ellison, yaklaşık 60 bin katılımcı ve 7 milyona yakın online takipçiye Oracle’ın sektördeki konumundan, bulut platformundaki hedeflerine kadar birçok konuda bilgi verdi. Bulut sağlayıcılarının büyük bir bölümünün Oracle ile çalıştığını belirten Ellison, pazardaki en önemli rakibi SAP’ye de takılmayı ihmal etmedi. SAP’nin HANA platformunun Oracle sistemlerini kullandığını öne süren Ellison, Ariba ve SuccessFactors gibi platformlarda da yine Oracle üzerinde çalıştığının altını çizdi. Oracle Bulut Platformu hakkında da bilgiler veren Ellison, geçtiğimiz yıl 2100 yeni müşterini Oracle platformuna geçiş yaptığını belirtti. Oracle Bulut Platformu’nu günde 62 milyon kullanıcıyı ağırladığını söyleyen Ellison, bu kullanıcıların platform üzerinde 23 milyarlık bir veri trafiği oluşturduğunu vurguladı. Oracle, düzenlediği etkinlikte artan bulut talebi ile Almanya’da iki yeni merkezi açacağını, Afrika’da ise hükümet ve özel işletmelerin yeni teknolojileri hızla kullanıma almaları nedeniyle, Bilgi Teknolojileri • kasım14 kullanıcılarına yetenek geliştirme programı kapsamında gerekli becerileri kazandırmayı hedefleyen eğitim insiyatifi başlattığını duyurdu. Bunun yanı sıra bulut ürün portföyünü yeni ürün ve hizmetlerle genişleten şirket, veri kayıbını en aza indirmeyi hedefleyen Zero Data Loss Recovery başta olmak üzere birçok yeniliğini de görücüye çıkardı. Etkinliğin açılış gününe hızlı bir giriş yapan Oracle, Almanya’da açılışını yapacağı iki yeni veri merkezinin duyurusunu yaptı. Şirket, Münih ve Frankfurt’ta açılacak yeni veri merkezleriyle beraber, son dönemde Almanya’da artış gösteren bulut tabanlı hizmetler için artan talebi karşılamayı amaçlıyor. 2014 yılı sonlarına doğru tam randımanla çalışmaya başlayacak veri merkezlerinin ilk etapta, Oracle ERP Cloud, HCM Cloud ve Sales Cloud’un yanı sıra Service Cloud veTalent Management Cloud hizmetlerini desteklemesi bekleniyor. Bununla birlikte Almanya’daki veri merkezi alternatifleri artarken, Oracle’ın Britanya ve Hollanda’da yer alan veri merkezlerinin yükü de bir nebze olsun azalmış olacak. Ö ZEL HABER Oracle’dan Afrika’ya BT Eğitimi Son dönemde Afrika’da her alanda yaşanan hızlı e-dönüşüme rağmen, BT çalışanlarının bu konudaki yetersizlikleri dikkat çekiyor. Çalışanlar ve yeni teknolojiler arasındaki açık giderek artarken, bu durum özellikle küresel boyutta iş yapan şirketlerin iş süreçlerinde aksamalara neden oluyor. Bu noktadaki sorunu çözmeyi amaçlayan Oracle, BT çalışanları için başlattığı “yetenek geliştirme programı” ile oluşan bu açığı kapatmayı amaçlıyor. 4 ayaktan oluşan yetenek geliştirme programı, çalışanların gelişen teknolojilere adaptasyonunu hızlandırmayı hedeflerken, şirketlerin ve kurumların kullandıkları teknolojiler ile çalışan arasındaki farkın kapanmasıyla beraber iş süreçlerinde yaşanabilecek aksamaların önüne geçilmesi bekleniyor. Oracle’dan yapılan açıklamaya göre, geçtiğimiz 5 yıl içerisinde Afrika’daki şirketler ve kurumlar orantısız bir teknoloji kullanımına başlarken, bu durum BT çalışanlarının geride kalmasına neden oldu. Konuyu değerlendiren Oracle EMEA Bölgesi Kıdemli Başkan Yardımcısı Alfonso Di Ianni, günümüzde bilişim teknolojilerinin sosyal etkileşim, dijital ekonomi, vatandaşlar ve hükümetler arasındaki bağları kuvvetlendirdiğine dikkat çekerken, bu noktada teknolojiyle birlikte çalışanların da kendilerini aynı doğrultuda geliştirmeleri gerektiğinin altını çizdi. Şirket olarak Afrika’da oluşan bu açığı kapatmak istediklerini belirten Di Ianni, geliştirdikleri eğitim programıyla birlikte bu amaçlarına ulaşabileceklerini ifade etti. Oracle Bulut Portföyünü Genişletiyor Bulut tabanlı hizmetlerini geliştirmeyi sürdüren şirket, Oracle Open World etkinliğinde tanıttığı 6 yeni platform hizmetiyle birlikte bulut portföyünü genişletiyor. Yeni bulut hizmetleriyle birlikte kullanıcılara ve partnerlerine yeni uygulamalar geliştirme imkanı tanıyan şirket, Oracle SaaS uygulamalarının daha fazla kişiselleştirilmesine de olanak sağlayacak. Bunun yanı sıra bulut platformunu genişleten şirket, büyük veri analitikleri, entegrasyon, süreç yönetimi, Java platformu, Java SE gibi hizmet ve uygulamalara da yeni fonksiyonlar katacak. Oracle Big Data Cloud, Oracle Mobile Cloud, Oracle Integration Cloud, Oracle Process Cloud, Oracle Node.js Cloud ve Oracle Java SE Cloud tanıtılan yeni bulut hizmetleri olurken, uygulamalar diğer Oracle servisleriyle de uyumlu bir şekilde çalışabiliyor. Müşteriler ve şirketler, yeni uygulamalarla birlikte Hadoop gibi sistemler üzerinde çok daha esnek ve düzenli bir çalışma ortamına sahip olurlarken, bu sayede iş süreçlerinde oluşabilecek aksamaların önüne geçilebilecek. B2B Verilerine Ulaşım Kolaylaşıyor Yenilikçi ve yaratıcı teknolojileriyle özellikle akıllı telefon pazarında zirveye oynayan Apple, CarPlay sistemiyle birlikte Volvo, Ferrari, Honda, Hyundai ve Mercedes-Benz’le anlaşarak bu alana giriş yaptı. iOS 7.1 ile duyurulan ve iPhone 5, iPhone 5C ve iPhone 5S ile kullanılabilen sistem, araç sahiplerine Apple’ın haritalar, telefon, mesajlaşma, Beats Music, iHeartRadio ve Spotify gibi uygulamaları yönetebilme olanağı tanıyor. iPhone kullanıcılarının, cihazlarının tüm içeriklerini araçlarına entegre edebilmelerine imkan tanıyan CarPlay, iPhone’un otomobil panelinde yer alan USB girişine takılmasıyla çalışmaya başlıyor. Tek başına araç içi bir sistem olmayan CarPlay, iPhone’da yer alan uygulamaların, otomobilin dokunmatik ekranından kontrol edilmesine imkan tanıyor. Siri yoluyla da komut verilebilen sistem, araç sahiplerine haritalar özelliğiyle birlikte rehberlik edebiliyor. Yakın zamanda daha fazla otomobil üreticisinin araçlarında CarPlay sistemine yer vermesi bekleniyor. kasım14 • 49 Şirketler 2015’te IT Yatırımlarını Artıracak Dünyada ve Türkiye’de şirketler IT bütçelerini belirlerken çok da cömert davranmıyorlar. Her ne kadar son 5 sene içerisinde bu durum değişmeye başlasa da, şirketler iş süreçlerini sürdürülebilir kılmak için, IT yatırımlarına ağırlık vermek zorundalar. Dergimizin bu sayısında, şirketlerin geçtiğimiz senelerde ve önümüzdeki yıllarda yapacakları It yatırımlarını, yatırım yapılacak departmanların belirlenme sürecini ve bu noktada dikkat edilmesi gerekenleri sizlerle paylaşacağız YA Z I Ekrem Uçman [email protected] 50 • kasım14 MAKALE K urumların ve şirketlerin iş süreçlerinin hızlı bir şekilde dijitalleştiğini günümüz iş dünyasında, bu alana yapılacak yatırımlar da bir o kadar önemli hale geldi. Bu teknolojik dönüşüm ile birlikte, kurumsal faaliyetlerin sürdürülebilmesi ve geliştirilmesi açısından IT alanına yapılacak yatırımların doğru bir şekilde planlanması, bütçelendirilmesi ve yapılandırılması hayati önem arz ediyor. Her şirket ve kurum, stratejisini sahip olduğu ya da işlettiği sermayeye göre bütçelerini belirlerken, çoğu zaman IT departmanları bu konuda çok da önemsenmiyor. Özellikle küçük ölçekli işletmeler, şirket yapılarını dijital dönüşüme geçirme konusunda büyük bir tereddüt yaşarlarken, uzun vadede bu tarz yapıların ayakta durması pek de mümkün görünmüyor. Daha büyük yapıdaki şirketler ise, IT bütçelerini yapılandırma konusunda tereddüt yaşamamalarına karşın, bu bütçeyi yapılandırırken yaşanan sorunlar sebebiyle, iş süreçlerinde aksamalara, veri kayıplarına ve bununla doğru orantılı olarak maddi kayıplar yaşayabiliyorlar. Gelişmekte Olan Ülkeler Yatırımları Artırıyor Son dönemde şirketlerin IT departmanlarına yaptıkları yatırımlara göz attığımızda, gelişmekte olan ülkelerdeki şirket ve kurumların, ABD ve Kanada gibi sektöre yön veren şirket ve kurumlara kıyasla çok daha fazla yatırım yaptığını gözlemliyoruz. Geçtiğimiz yıllara kıyasla IT bütçelerinde yüzde 90 sınırına yakın bütçe artışı yapan şirketler, bulundukları ülkelerin gelişme sürecine paralel olarak şirket yapılarını hızlı bir değişimle yeniliyorlar. Güney ve Orta Amerika bölgesinde yer alan işletmeler ve kurumlar, şirket yapılarını dijital bir platforma adapte etmek için IT bütçelerini bir önce yıla göre yüzde 86 oranında artırırlarken, Afrika ve Asya-Pasifik bölgesinde işletmeler ve kurumlar yüzde 80’e yakın bütçe artış oranlarıyla oldukça dikkat çekici işlere imza atıyorlar. Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’ya baktığımızda ise bu oranın ortalama yüzde 50-55 civarında olduğunu görüyoruz. Bir başka deyişle, bu bölgelerdeki şirketler yapılarını koruyacak miktarda bütçe artışıyla, iş süreçlerini aksatmamaya gayret etmeyi planlıyorlar. IT yatırımlarına Türkiye özelinde baktığımızda ise, teoride oldukça yeniliğe yatkın ve değişi odaklı yapılarla karşılaşıyor olsak da, iş pratiğe geldiğinde gerek bilgi eksikliği gerekse de bilgi eksikliğine dayanan korkular şirketleri IT departmanlarına yatırım yapmaktan alıkoyuyor. Özellikle veri güvenliği konusunda şirketlerin önemli bir bölümü bilinçsizce hareket ederken, bu noktada IT departmanlarına yapılacak yatırımla birlikte oluşturulacak kompakt yapıdaki dijital sistemler, hem güvenlik açıklarının en az seviyede olmasına, hem de şirketlerin iş süreçlerinin sürdürülebilirliğine katkıda bulunabilir. Türk CEO’lar Dijital Dönüşümün Farkında Konuyu Türkiye özelinde biraz açarsak, Türk CEO’ların çoğunluğu, dijital teknolojilerin önümüzdeki yıl sektörlerinde önemli bir etkisinin olacağı kanaatinde ve yüzde 33’ü bu etkiyi önemli bir dönüşüm şeklinde açıklarken, yüzde 18’i ise tam bir dönüşüm yaşanacağını düşünüyor. Şirketler, büyüme fırsatlarını sermayeye dönüştürme ve müşterilere ulaşmanın yeni yollarını yaratmada dijital teknolojilere diğer şirketlere oranla daha çok odaklanmış durumda. Hatta Türk yöneticilerin çoğunluğuna göre dijital teknolojiler, satışları arttırmada ve müşteri deneyimini geliştirmede önemli bir rol oynuyor. Yapılan araştırmalara göre,Türkiye merkezli şirketler, dijital teknolojilerin iş süreçlerini basit ve verimli kılma özelliklerine daha çok ilgi gösteriyor. Her on şirketten yaklaşık dokuzu bu gibi teknolojilerin, operasyonlarının verimliliğini arttırmada kendilerine yardımcı olduğunu belirtiyor. Buna karşın şirketlerin dijital teknolojileri benimsemede hala katetmesi gereken çok yol var. CEO’ların sadece yüzde 24’ü şirketlerinin kilit iş süreçlerinin en az yarısının mevcut dijital teknolojilerle desteklendiğini söylerken bu oran, araştırmaya katılan diğer ülkelerdeki şirketlere baktığımızda yüzde 36 olarak karşımıza çıkıyor (Bu oran ABD’de yüzde 45). Türk CEO’larına göre dijital teknolojileri hayata geçirme sürecinde kendilerine engel olan bazı güçlükler de var: Kıdemli yönetici desteğinin eksikliği, tüketicilerin dijital teknolojilere yönelik yetersiz talebi, dijital yetkinlik gerektiren becerilerde eksiklik, yetersiz finansman ve değişimleri yönetmede yaşanan güçlükler. Bu noktada şirketler, IT departmanı bütçelerini artırırken, şirket için eğitimlere de önem vermeleri şirketin dijital dönüşümü çok daha sorunsuz bir şekilde tamamlayabilirler. ➤ kasım14 • 51 “Dijital Dönüşüme Dikkat” Olivier Robinne Veeam Software Güney Başkan Yardımcısı V eeam Software Güney Başkan Yardımcısı Olivier Robinne, şirketlerin IT bütçelerini oluştururken oldukça dikkatli bir yol izlemesi gerektiğini belirtti. Robinne konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “ Şirketler IT yatırımı yaparken var olan stratejilerini değiştirdikleri gibi yeni bir yapıya geçtikleri için çok dikkatli olmalı. Eğer bir şirket hala eski bir IT ortamına sahipse stratejisini değiştirmeli ve kesintisiz çalışabilen bir IT iş modeline geçmeli. Aynı zamanda mimariyi yeniden tasarlamanın doğru adım olduğundan emin olunmalı. IT yatırımlarına bakıldığında bu yatırımların, veri merkezi gibi global yaklaşımlara sahip olması ve tek bir çözüm üzerine şekillenmemesi büyük önem taşıyor. IT yatırımlarının yoğunlaştığı önemli alanlardan biri kesintisiz çalışabilme özellliği. Teknoloji dünyasında uzun bir süre veri merkezlerini sanallaştırma eğilimi söz konusuydu. Son dönemlerde ise yatırımlar üretime kaymaya veya sanallaşmış ortama yönelmeye başlayınca bu teknoloji ile 52 • kasım14 birlikte kesintisiz çalışma modeli yaratan yepyeni alanların olduğu anlaşıldı. Kesintisiz çalışabilme planı yapmak geçmişte şirketler için zor veya masraflydı. Ama yeni teknoloji ve çözümlerle bu artık hem daha kolay hem de şirketler eskisine göre çok daha fazla maliyet avantajına sahip. IT yatırımı öncesinde yoğun araştırma gerektiren diğer alanlar ise otomasyon ve self-servis olarak sıralanabilir. Yeni nesil güvenlik açıkları ve mobil dünyadaki hızlı değişimin şirketleri yatırım yaparken henüz yeterli şekilde zorladığını sanmıyorum. Şirketlerde hala ‘Benim başıma gelmez’ mantığının hakim olduğunu görüyoruz. Kayıp/çalıntı cihaz nedeniyle verilerin kaybedilmesi veya güvenlik ihlallerinin yaşanması hala önemli bir tehdit olarak karşımıza çıkıyor. Tek bir çözümün sorunu ortadan kaldırmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Ancak birleşik, katmanlı bir güvenlik yaklaşımı, verimlilik ve uzaktan yönetim şirketlerin sorununa çözüm olabilir. Bir şirket ancak altyapının geneline kapsamlı şekilde bakabilirse gelecek tehditler için hazırlıklı olabilir ve veri kaybına karşı kendini koruyabilir.” MAKALE ➤ KOBİ’ler için Donanım Hala Öncelik 2014 yılına bakıldığında KOBİ’lerin ortalama bilişim departmanı yatırımlarının, şirketlerin ölçeğine göre 170 bin lira ila 141 bin lira arasında değiştiğini görüyoruz. Bu rakamlar, verimli bir dijital dönüşüm için yeterli olmadığı gibi, gerçek anlamda bir “dijital şirket bilincini” oluşturmadığı da kesin. Zira şirketlerin neredeyse yüzde 70’i bu yatırımlarının öenmli bir kısmını donanım alanına harcıyor. Sistemlerde oluşacak sıkıntılar sebebiyle iş süreçleri aksayan KOBİ’ler, buna karşın sanal depolama ya da yine benzer sanal sistemler kullanmak yerine, geleneksel metotlardan vazgeçmiyorlar. Bu noktada özellikle güvenlik konusunda çekinceleri olan şirketler, It bütçelerini belirlerken güvenlik alanına ağırlık vermeye başladılar. IT bütçelerinin yüzde 40 kadarını donanıma harcayan şirketler, bütçelerinin yüzde 23’ünü ise veri güvenliği için harcıyorlar. Güvenlik alanına yapılan yatırımların artması, KOBİ’lerin yavaş yavaş dijital dönüşüme uyum sağladıklarını ortaya koysa da, KOBİ’lerin önünde aşmaları gereken bir çok engel olduğu da görmezden gelinmemesi bir ayrıntı olarak dikkat çekiyor. Peki Bütçeleri Kim Belirliyor? IT Departman Müdürleri, şirketlerin IT bütçelerinin belirlenmesi konusunda önemli bir rol oynarken, bütçe onay sürecine gelindiğinde aynı etkiye sahip olamıyorlar. Şirketlerin yüzde 45’i, IT bütçelerini oluştururlarken IT departman müdürlerinden fikir alırlarken, bütçenin onay sürecine gelindiğinde ise bu oran çok ciddi bir düşüş yaşayarak yüzde 3’e geriliyor. Bütçe yaratılırken, IT departman müdürlerinden sonra CIO’lar belirleyici olurken, iş bütçenin onaylanmasına geldiğinde bu iki rolün de pek etkili olmadığını görüyoruz. Yüzde 70 oranında CIO ve IT departman müdürleri tarafından belirlenen bütçeler, CEO’ya geldiğinde tabir-i caizse kuş kadar kalabiliyor. Onay aşamasında IT departmanlarının öneri ve talepleri genellikle önemsenmezken, CEO’nun daha önce kafasında belirlemiş olduğu bütçe verilerek, yıllık IT bütçesi belirlenmiş oluyor. Bu yapı, özellikle gelişme aşamasındaki daha az kurumsal yapılar için oldukça sıkıntılı bir durum oluştururken, son dönemde CEO’lar dijital dönüşümün daha hızlı paraya dönüştüğünü görmesi, IT departmanlarını rahatlatmaya başladı. Mobil Yatırımlar Artıyor Şirketlerin 2015 yılı içni IT bütçelerinin merkezinde yine iş verimliliğini artırma ve iş süreçlerinin akıcılığı yer alıyor. İş süreçlerinde sürekliliği sağlamak isteyen şirketler, IT bütçelerinin önemli bir kısmını bu alana aktarmayı sürdürüyorlar. Risk ve güvenlik yatırımları da, son dönemde yapılan saldırılar sebebiyle artması beklenen departmanlar arasındaki yerini almaya başladı. Mobil cihazların yaygınlaşmasıyla birlikte oluşan trafiği fark etmeye başlayan şirketler, IT bütçelerinde bu alana yaptıkları yatırımları da gözle görülür bir şekilde artırmayı sürdürecekler. Mobil reklam gelirleri, müşteri etkileşimi ve hedef kitlelerine çok daha rahat ulaşmalarına olanak sağlayacak mobil cihaz konusunda yatırım yapmaya başlayan şirketler, bu alan üzerinden gelirlerini artırmayı planlıyorlar. kasım14 • 53 E-Ticarete Bilinçli Yaklaşımlar YA Z I Ekrem Uçman [email protected] Dünya genelindeki dijital dönüşüm her geçen gün yeni bir boyut kazanırken, ticaret alanı bu dönüşümü en hızlı geçiren sektörlerden biri olarak dikkat çekiyor. Şirketler ve markalar, fiziksel dükkanların yanı sıra dijital dünyada da dükkanlar açarak, gelirlerini artırmayı hedefliyorlar. Dergimizin bu sayısında şirketlerin ve markaların fiziksel ticaret ve alışverişten, e-ticarete olan geçerken izleyebilecekleri politikalara mercek tutuyoruz 54 • kasım14 MAKALE T üketicilerin akıllı telefon ve tablet gibi mobil cihazları hayatlarının bir parçası haline getirmesiyle birlikte başlayan dijital dönüşüm, ticaretin de çehresini giderek değiştiriyor. Şirketler ve markalar, tüketicilerle daha yakın iletişim kurmak adına yine hayatımıza son 5 senedir dahil olan sosyal medyadan faydalanırlarken, bir yandan da fiziksel mağazacılık faaliyetlerinin yanı sıra internet mağazacılığına da ağırlık vermeye başladılar. Bunun yanı sıra e-Bay, Amazon gibi e-ticaret devleri dünya geneline yaptıkları dijital perakendecilikle, her yıl çok yüksek cirolara ulaşıyorlar. Durum bu olunca, bir çok girişimci ve marka fiziksel ortamı bırakıp, e-ticarete geçiş yapmaya başladı. Rekabetin oldukça sert geçtiği ve büyük balığın küçük olanı yediği bir ortama dönüşen e-ticaret sektörü, doğru adımları doğru zamanda atamayan girişimciler ve markalar için tam bir kabusa dönüşebiliyor. Müşteri Memnuniyetine Dikkat Müşterilerin ve tüketicilerin istekleri, doğal bir şekilde başlayan dijitalleşmeyle birlikte değişirken, şirketlerin ve markaların işi de aynı şekilde daha karmaşık bir hale geliyor. Tüketicilerin alışveriş alışkanlıkları fizikselden, internet ortamına kayarken, tüketiciler satın aldıkları ürün ve hizmetler ile ilgili şikayetlerini sosyal medya üzerinden bildirerek, sorunlarının hızlı bir şekilde çözülmesini talep edebiliyorlar. Özellikle internet üzerinde satış yapan kanalların ve markaların çoğalmasıyla birlikte oluşan alternatifler, markaları müşterilerini korumaları konusunda oldukça zor durumda bırakabiliyor. Müşteri ve tüketicilerden gelen geri dönüşlere hızlı geri dönüşler yapabilen şirketler, müşterileriyle aralarındaki bağı daha sıkılaştırırken, müşteri profiline ve hedef kitleye uygun bir şekilde geliştirilen kampanyalarla, takipçi sayısını artırmayı başarabiliyorlar. şirketleri rakiplerinden bir adım öne çıkardığı görülüyor. Sayıları gittikçe artan e-ticaret siteleri arasındaki fiyat savaşlarının sürdürülebilir olmaması ve müşterinin ürüne birebir dokunamamasından kaynaklı olarak e-ticaret siteleri kendilerini diğer e-ticaret sitelerinden ve geleneksel perakendecilerden farklılaştırmak amacıyla kişiselleştirilmiş müşteri deneyimine önem vermeleri gerekiyor. Bunu yaparken de müşterinin ziyaretçi olarak sitede dolaşmasıyla başlayıp, üyelik, satın alma, lojistik ve satış sonrası desteğiyle devam eden ve müşteriliğinin bitmesiyle son bulan süreci yönetirlerken, bu süreci baştan sonra müşteri gözlüğüyle “müşteri yolculuğu haritalandırması” tekniği ile inceleyip sorunlu alanlara yönelik iyileştirmeleri ve öncü uygulamaları hayata geçirmeleri kendilerini yoğun rekabet ortamında bir adım öne çıkaracak unsurlardan biri olarak göze çarpıyor. Özelleştirilmiş müşteri deneyimi sunan şirketler sunmayan şirketlere kıyasla dönüşüm oranı ve kişi başına gelir gibi parametrelerde 2 kata yakın fark yarattığı unutulmamalıdır. Çoklu Kanal Yönetiminin Önemi E-ticaret temel olarak web üzerinden satış olarak algılansa da günümüzde satışlarda büyük pay kazanması, belirli ürün ve süreçlerde çağrı merkezi desteğinin gerekli olması, sosyal medyanın gerek servis gerekse satış için bir kanala dönüşmesi tüm kanallarda bütünleşmiş, birbiri ile konuşan ancak her kanalın potansiyelinden doğru faydalanabilecek kanal strateji ve süreçlerine ihtiyaç yaratıyor. Örneğin masaüstü kullanıcılarının yüzde 30’a yakını aynı zamanda mobil uygulamaları kullanırken, yüzde 20’e yakınıyla Facebook kanalını üzerinden, yüzde 10’a yakını da aynı zamanda çağrı merkezi üzerinden temas kuruluyor. Bu durum da u kanallarının hepsini belli bir standart üzerine oturtma gerekliliğini beraberinde getiriyor. Her kanalın kendine has yetkinlikleri olduğu için her kanalda farklı özellikleri ve ürünleri öne çıkarırken müşterilerin tüm kanallarda uyumlu ve tek bir deneyim yaşayabilmesi e-ticarette kopyalanması zor temel farklılaşma noktalarından biri olmaktadır. Kanalları yönetirken kullanılacak yöntemlerden biri kanalı segmente etmektir. Yani kanalları ihtiyaç tabanlı, fırsat tabanlı, araştırma tabanlı gibi bölmek uygulanabilecek örneklerden biridir. Bunun yanında tamamıyla sitenin kontrolümüzde olan kanallar, sitenin yönlendirmesinde olanlar, müşteriyle karşılıklı yönetilenler ya da sitenin kontrolünde olmayan kanallar olarak da bölümlendirilebilir. Çoklu kanal yönetiminde unutulmaması gereken ana kural tüm kanalların performans odaklı olarak yönetilmesi, böylece ihtiyaç ve bütçe doğrultusunda tüm kanallardan optimum olarak faydalanılmasıdır. Değer Zinciri Oluştururken Tüm Olasılıkları Değerlendirmek E-ticaret sektöründe iş modeline de bağlı olarak müşteriler dışında ➤ Özelleştirilmiş Müşteri Deneyimi Olmazsa Olmaz Peppers & Rogers Group’un “E-ticaret ve Dijital Dünyada Kişisel Pazarlama” araştırmasına göre, hedeflediği müşteri profiline uygun, müşteri talepleri doğrultusunda geliştirilmiş, kısacası “özelleştirilmiş” ürünlerin, bu alanda hizmet vermek isteyen kasım14 • 55 Görüş İbrahim Durak Genel Müdür Cordis Network G ünümüzde e-ticaret her yıl yüzde 30 – 40 aralığında büyüyen ve gelişen bir sektör olmasına rağmen toplam ticaret içindeki payı hala oldukça düşük. Bunun da en büyük nedenlerinden biri e-ticarete olan güvensizlik. Ayrıca regüle edilmemiş pazarın da büyümesi oldukça zor. 2013 Haziran’da çıkarılan 6493 sayılı yasa ile tüm e-ticaret firmalarının uymaları gereken kuralları belirlendi ve tümüne de 2014 Haziran ayına kadar bu kanunun getirdiği yükümlülüklere uymak için zaman tanındı. Bu yasaya belirlenmiş regülasyonlara uymayan firmalara ciddi yaptırımlar da geliyor. Cardtek Group şirketlerinden CordisNetwork, bu yasanın firmalara getirdiği yükümlülüklerle ilgili çözümler geliştirerek e-ticaret firmalarına bu konuda yardımcı olmayı amaçlıyor. Cordis4NET adı verilen ürün ailesi ile alışveriş yapana, e-ticaret firmasına, ödemeye aracılık eden PSP firmalarına, bankaya ve kamuya seslenen çözümler sunuluyor. Türkiye’de özellikle e-ticaret alanında faaliyet gösteren kurumları dikkate alırsak, bu kurumların gerek PCI-DSS, gerek MasterCard ve VISA kurallarına göre tabi oldukları pek çok denetim ve sertifikasyon süreci bulunuyor. Fakat, gerekli yasal düzenlemeler olmaması nedeniyle bu denetim ve sertifikasyonları tam olarak yerine getirmeyen kuruluşlar vardı. Artık e-ticarette bu şekilde iş yapma şansı kalmayacak. Zira kanun ve kanunun mevzuatı bunun kurallarını net bir şekilde belirledi. En önemlisi de artık bu kuralların denetim mekanizmaları da kanun ile belirlenmiş durumda. İşte bu noktada mevcut alışkanlıklar sebebi ile zorlanacak çok kurum olacaktır. Eticaret şirketlerinde yaşanmasa da, bu alanda hizmet sağlayan kurumlarda önemli değişiklikler olabilir. E-ticaret firmalarına tavsiyemiz, bu 56 • kasım14 konuda hizmet aldıkları kurumları veya kendi içlerinde geliştirdikleri mevcut tüm ödeme ile ilgili servisleri hatta kodları ciddi anlamda sorgulamaları yönündedir. CordisNetwork “One-Click Secure Store” ile tüm hassas verilerin saklanması, işlenmesi ve transferini firmalar adına yasada belirlenen şekilde sağlıyor. Böylece kullanıcı da güvenli bir şekilde alışveriş yapabiliyor ve her bağlandığında kart bilgilerini girip girmemeyi düşünmek yerine güvenli bir şekilde tek tuş ile alışverişini tamamlıyor. İlk başta mevcut oyuncular açısından ek zorluklar ve yükümlülükler gibi görünse de zaman içinde sektörün hak ettiği yere gelmesi için gerekli olan sağlam temellerin atılması sağlanacaktır. E-Ticarette kart bilgileri güvenliği ve gizliliği artacak… Firmalara yönelik olarak geliştirilen “Fraud Management” ile firmalar korunuyor. Bu ürün ile firmalar, daha önce başlarına gelen veya gelebilecek olayların senaryolarını CordisNetwork’e anlatıyorlar. CordisNetwork sisteme tanımladığı senaryo tanımları ile, sistemin ne tür problemlerle karşılaşıldığında satışı durdurması gerektiğinden, oluşabilecek her türlü sahtekarlık uyarısına kadar sistemi tanımlayarak firmaların herhangi bir sahtekarlıkla karşılaşmasının önüne geçiyor. Payment Gateway çözümü ile de CordisNetwork doğrudan satılan malın bedelini bankadan tahsil ederek müşteriye yapılan satışın ödeme hizmetlerine aracılık hizmeti gerçekleştiriyor. Ödeme hizmeti beraberinde tekrarlanan düzenli ödemeleri, taksit ve puan gibi ek işlem türlerini de destekliyor. Daha önceden bu tür işlemler için firmalar bir yazılım geliştirmek zorundayken CordisNetwork’ün geliştirdiği sistemle güvenli, lisanslı ve yeni yasaya uygun olarak işlemlerini gerçekleştirebilecekler. MAKALE ➤ yönetilmesi gereken diğer ortaklar bulunmaktadır. Bunlar arasında satıcılar, lojistik/kargo şirketleri, ortak siteler, reklam ağları ve sosyal ağlar sayılabilir. Müşteriler tüm bu ortakları e-ticaret sitesinin şemsiyesi ve markası altında değerlendirdiklerinden ortaklarla etkileşim müşteri memnuniyetini ve marka algısını etkilemektedir. Dolayısıyla kişiselleştirme yapılırken tüm ortakların çalışma modelleri ve kısıtları göz önünde bulundurulmalı, mümkün olduğunca site tarafından belirlenmiş temel çerçeveye uymaları sağlanmalıdır. Örneğin satıcılarla alıcıları buluşturan bir pazaryeri uygulamasında satıcı stok takibinin gerçek zamanlı olarak yapılabilmesi, bu mümkün değilse sipariş sürecinin baştan sona takip edilmesi ve satıcının stok yetersizliği dolayısıyla oluşacak iptallerin proaktif olarak müşteriyle paylaşılması müşteri deneyimini yüksek seviyede tutacak bir yaklaşım olacaktır. Özellikle pazaryeri uygulamalarında iptal veya iade olan satışların yüzde 60’tan fazlası satıcılardan kaynaklanan iptaller olduğu düşünüldüğünde siteye kaybı milyonlarca lira seviyelerine ulaştığını düşünürsek, değer zinciri optimizasyonunun bu platformda iş yapmak isteyen şirketler için ne denli önem arz ettiğiniz görebiliriz. En Önemli Faktör: Analitik Modelleme E-ticaret dünyasında kişisel pazarlamayı etkin bir şekilde yapabilmek için en önemli faktör analitik modelleme ve veriye dayalı aksiyon alabilme yetisidir. Bu çalışmalar sayesinde müşterinin bıraktığı izler takip edilerek kişiye özel aksiyon ve iletişimler tasarlanabilmektedir. Müşteri kaybı modelleri, statik segmentasyonlar gibi geleneksel analitik modelleme teknikleri e-ticaret dünyasının dinamik ve dijital yapısı için yeterli olmadıı görülüyor. Müşteri yolculuğunun çok hızlı ilerlemesi, ek olarak kayıt veya giriş yapmamış müşterilerin de bıraktığı izleri takip edebilme imkanı e-ticaret müşteri verisinin işleme yöntemini değiştirmiştir. Müşteriyle en fazla iletişim kurulduğu düşünülen e-posta kanalının gelir içindeki payı yüzde 10’u geçmemektedir. Dolayısıyla müşterilerin diğer dijital kanallar ve özellikle sitede yaptığı işlemlerin analizi ve aksiyonun da bu işlemler sırasında gerçek zamanlı olarak alınması gerekmektedir. Bu gerçek zamanlı aksiyonları gerçekleştirebilmek için ya IT ekiplerinin yapacağı geliştirmeler ya da bu konuda özelleşmiş yazılım yatırımları yapmak gerekmektedir. Müşterileri profilleyerek onlara en uygun teklifleri sunabilmek için satın alma, arama, ürün ya da kategori görüntüleme gibi birçok veri kaynağına ulaşmak gerektiği için iş zekası ve veri madenciliği anlamında da gelişmiş bir yetkinliğe ihtiyaç olduğu çok açık bir gerçek olarak göze çarpıyor. Günümüz e-ticaret dünyası müşteriyi tanıyabilme ve ona özelleşmiş teklifler sunabilme konusunda yeterince imkana sahiptir. Fakat bu imkanların etkin bir şekilde kullanılması sırasında yaşanan sorunlar, şirketlerin e-ticaret konusunda sıkıntılar yaşamasına sebep oluyor. Bu konuda yatırım yapmaya hazır olan şirketlerin hem pazarı büyütme adına hem de rekabette birkaç adım öne geçmesi kaçınılmazdır. Dünya genelinde bakılınca pazarlama programlarının yaklaşık yüzde 68’inde daha fazla kişiselleştirmenin ve müşteri verisinin kullanılmasının planlanması da bunu net bir şekilde ortaya koyuyor. kasım14 • 57 58 • kasım14 MAKALE Kartvizitleriniz Düzene Girsin İş dünyasında her toplantıda, buluşmada yapılan kartvizit alışverişi çoğu zaman bu kartvizitlerin çokluğu nedeniyle anlamını yitiriyor. Fakat teknolojinin de yardımıyla düzene sokabileceğiniz kartvizitleriniz artık daha anlamlı olacak? YA Z I Gökhan Menge [email protected] K artvizitler iş dünyasının vazgeçilmezi. Artık NFC’li cihazlarda her ne kadar sadece akıllı cihazları birbirine dokundurarak dijital bir kartvizit değiş tokuşu mümkün olsa da, geleneksel kağıt kartvizitlerin yerini alamıyor. Her toplantıda insanlara verip karşılığında bazen onlarcasını aldığınız kartvizitler bir yerden sonra dağ halini alıyor. Düzenli tutmaya çalışsanız da ipin ucu bir yerden sonra kaçıyor. Bu yüzden de fiziksel kartvizitleri dijitale aktarmak eğer tek tek el ile yaparsanız oldukça yorucu. Akıllı telefonlarda bir zamanlar Apple’ın kullandığı gibi “There is an App for that - Bunun uygulaması var” sözü her konuda geçerli neredeyse. Kartvizitleriniz için de mobil cihazınızı kullanarak rahatlıkla tüm bu kalabalığın önüne geçebilir, ayrıca dijitalleştirdiğiniz kartvizit arşivinizde kolaylıkla arama yapıp zaman kazanabilirsiniz. ➤ kasım14 • 59 ➤ CamCard Free Android üzerinde bulabileceğiniz en iyi ücretsiz kartvizit uygulamalarından bir tanesi diyebiliriz CamCard Free için. CamCard Free ila cihazınızın kamerasını kullanarak yeni aldığınız kartviziti tarayabilir ve üzerindeki tüm bilgileri dijitale dökebilirsiniz. Ayrıca CamCard’ın resmi sitesine girip de bir hesap açtığınız takdirde kartvizitlerinizi tüm cihazlarınız arasında senkronize olarak da kullanabilirsiniz. CamCard Free ile taradığınız bilgileri listenizdeki insanlar ile eşleştirebilir ya da yeni bir kayıt açabilirsiniz. Bu sayede kişi listenizde telefon dışında kişinin tüm diğer bilgileri de otomatik olarak doldurulacaktır. Ücretsiz uygulamanın tabii ki bir takım sınırlamaları var. Eğer site üzerinden ücretsiz olarak bir hesap açarsanız doğrudan 100 kartvizit depolama hakkı kazanıyorsunuz. Bunun yanında her hafta ekstradan 10 kartvizit kayıt hakkı daha adınıza tanınıyor. Eğer site üzerinden bir hesap açmazsanız da 50 hesap hakkı yanında her hafta ekstradan 2 kartvizit daha ekleyebiliyorsunuz. CamCard Free hem Android hem de iOS platformundaki cihazlarınıza indirilebiliyor. CardToContact CardToContact özellikle tarama konusunda CamCard kadar iyi değil. Fakat ekstra sunduğu özellikler ile farklılık yaratıyor. Ücretsiz sürümde bile kartvizitteki tarama üzerinden doğrudan telefon ile arama yapabiliyor, doğrudan e-posta gönderebiliyor, kartvizitlere etiket ya da not ekleyebiliyor ve tüm kartvizitler arasında kelime bazlı arama yapabiliyorsunuz. CardToContact ayrıca güçlü bir filtreleme sistemine sahip. Eğer çok fazla kartviziti sisteme girerseniz, daha sonra şirket adı, isim ya da herhangi bir veriye göre sıralama yapabiliyor ya da etiket bazlı aramalar yapabiliyorsunuz. Bir kartvizitin üzerine tıkladığınızda düzenleyebiliyor, paylaşabiliyor, hesaplar arası aktarabiliyor ya da silebiliyorsunuz. Uygulama tamamen ücretsiz ve hatta ücretli versiyonu bulunmuyor. 60 • kasım14 ScanBizCards Lite ScanBizCards Lite da senkronizasyona önem veren bir kartvizit uygulaması. Salesforce ve SugarCRM ile entegre olarak çalışabilen uygulama ScanBizCards’ın kendi sitesinden kayıt gerektiriyor. Kayıt ettikten sonra da kartvizitlerinize herhangi bir internet tarayıcısından ya da tabii ki uygulama içinden erişebiliyorsunuz. Fotoğraf konusunda sıkıntılı bir uygulama da ScanBizCards Lite. Diğer uygulamalar gibi kartviziti bir masaya koyup fotoğrafını çekemiyorsunuz. Bunun yerine kartvizitin yan tarafı telefonun arka kamerasına gelecek şekilde tutuyor ve taratıyorsunuz. Biraz sıkıntılı bir süreç olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bunun dışında uygulama tarama konusunda oldukça başarılı ve ekstra özellikleriyle de öne çıkıyor. Lite sürümü ücretsiz olduğu için oldukça kısıtlı imkanlara sahipsiniz. Haftada sadece 2 kartvizit ekleyebiliyor, CRM’e sadece 5 tane yükleyebiliyorsunuz ve fotoğraflar arasında tarama yapamıyorsunuz. ScanBizCards Lite Android ve iOS’ta kullanılabiliyor. MAKALE FullContact Card Reader FullContact Card Reader’ı kullanabilmek için öncelikle Salesforce ya da FullContact sitesinden bir hesap açmanız gerekiyor. Kartvizitleri fotoğraflamak bu uygulamayla biraz daha zor denebilir. Fotoğrafı çekerken uygulamanın istediği kartvizite tam oturtmamanız halinde otomatik olarak çalışan mekanizma fotoğrafı çekmiyor. FullContact Card Reader ile kartvizitin fotoğrafını çektikten sonra notlar ekleyebilir ve daha sonra çevirme işlemine bırakabilirsiniz. Bu işlem biraz uzun sürüyor olsa da arka planda çalıştığı için genelde sıkıntı yaratmıyor. Çok cafcaflı kartvizitlerin tarama süresi bazen 10 dakikayı bulabiliyor. Uygulamanın asıl dikkat çeken özelliği diğer pek çok depolama uygulamasıyla entegre çalışabilmesi. Taradığınız kartvizitleri Dropbox, Evernote, LinkedIn gibi pek çok uygulamaya anında aktarabiliyorsunuz. Sırf bu özelliği yüzünden bile iş dünyası için oldukça işlevsel bir hale geliyor uygulama. Tabii fotoğraflama kısmına katlanabilirseniz. Şimdilik ücretsiz olan uygulama Android ve iOS’ta çalışıyor. Business Card Reader Business Card Reader diğer uygulamaların aksine kartvizitlerinizi kameranız ile okutup arşivlediğiniz bir uygulama değil (gibi). Bu özelliği sözde var, fakat başarısız olduğu söylenebilir. Tabii listemize girme sebebi başarısız olduğu değil, başarılı olduğu özellikler. Bunların başında da arşivlenmiş kartvizitlerinizi rahatlıkla gözden geçirmeye olanak tanıyan, kaydırarak sırayla tüm kartlarınızı görmenize olanak tanıyan arayüzü. Kameradan çektiğiniz kartvizitleri bu uygulamanın okumasını beklemeyin. Bu yüzden uygulamanın en başarılı kullanım şekli, telefonunuzun kamerasını uygulama dışından standart olarak çalıştırmak ve daha sonra oluşturacağınız klasöre bu fotoğrafları atmak. Business Card Reader da bir nevi kartvizit inceleme arayüzü olarak iş yapabilecek, güzel bir uygulama. Bu güzel arayüze sahip uygulama sadece Android’de çalışıyor. kasım14 • 61 YÖ N E T I C I L E R I N I Z I D E Ğ I Ş T I R M E D E N D Ü Ş Ü N Ü N Geçiş Sürecinde Dikkat Edilmesi Gerekenler 62 • kasım14 MAKALE Şirketlerde yönetici değişimi kolay bir iş değil. İster kendi ayrılsın, isterse işine son verilsin; Yeni yöneticiye geçiş sürecini en acısız biçimde tamamlamak için yazımızdaki ipuçlarını dikkate almalısınız YA Z I Gökhan Menge [email protected] Ü st yöneticiler çoğu zaman ekip yöneticilerini hızlı bir karar ile değiştirebiliyorlar. Daha yüksek bir mevkiye atanan, kendi isteğiyle ayrılan ya da yaptığı yanlışlar sonucundan işte uzaklaştırılsın, sonuç olarak birlikte çalıştığı ekip arkadaşları için koca bir belirsizlik bırakıyor bu yöneticiler. Üst yöneticiler ise çoğu zaman arkada bir enkaz kalmaması için ekstra bir çaba göstermiyor. Olay bu sefer sonraki yöneticiye de yansıyor ve bir domino etkisi oluşuyor. Yöneticileriniz bir şekilde ekipten ayrılacağı zaman buna iyi hazırlanmak, öncesinin ve sonrasının planını yapmak çok önemli. Kısa tavsiyelerimize göz atın ve bu sayede yönetici değişimi sürecini mümkün olduğunca zararsız atlatın. Sorun Sizde Olabilir mi? Çoğu zaman yöneticiler, kendilerine üstlerinden bir emir verilmemiş olsa bazı görevleri sanki emir almışçasına yerine getirirler. Genelde bu durum yöneticinin üstleri tarafından olumlu karşılanır. Fakat yönetici örnek olarak “Sürekli durum raporu vermem gereksiz, üstümün bundan daha önemli işleri vardır. En iyisi sorun olursa bildirmek” diye düşünüyor, üstü ise düzenli rapor istiyor olabilir. Üstü ise yöneticinin işini yerine getirmediğini düşünüyor olabilir bu yüzden. Eğer yöneticiniz belirli konularda çok iyi, iddialı ve bazı konularda ise zayıfsa önce kendinize şu soruları sorun; Ben büyük resmi ona gösterebildim mi? Neler beklediğimi anlattım mı? Ne zaman bilgilendirilmek istediğimi ve onun yaptığı iş ile ne zaman bilgi almak istediğimi belirttim mi? Yöneticiniz sizin istemediğiniz bir hedefe doğru başarılı bir biçimde ilerliyor olabilir, bu durum sizin ona hedeflerinizi doğru anlatamadığınız anlamına gelir. Siz ekibe ve projeye yabancı olabilirsiniz ve aslında yöneticiniz doğru olanı yapıyor olabilir. Ekibin Moralini Düşünün Bir yöneticinin değişmesi, ekipte büyük rahatsızlık yaratabilir. Ekipte bir belirsizlik havası ortaya çıkması mevcut projeyi kaosa sürükleyebilir. Bu yüzden yöneticinizi değiştirirken yeni yöneticinin getireceği faydaları ve eski yönetici ayrıldığında ortaya çıkacak negatif ortamı iyi tartmalısınız. Ekipten birisini sadece kasım14 • ➤ 63 MAKALE ➤ ortadaki belirsizlik ortadan kalksın diye eski yöneticinizin yerine koyarsanız, onun performansından da memnun kalmadığınız takdirde ortaya daha büyük sorunlar çıkabilir. Sebebini Anlatın Çoğu zaman yöneticiler ani kararlarla görevlerinden alınırlar. Üstlerinden ekibe ve yöneticiye açıkça sebebin anlatılmaması sadece ekip içinde gereksiz bir belirsizlik yaratmakla kalmaz, aynı zamanda bu esnada ekibin performansını ne yönde geliştirmesi gerektiğini anlatma fırsatını da kaçırmış olursunuz. Örnek olarak bir yöneticiyi kendi departmanının müşterilerle ilişkilerinin iyi olmadığını düşündüğünüz için göndermeye karar verdiyseniz, ekibe ve yöneticinize bu durumu bildirmeniz halinde yöneticinizi gönderdikten sonra ekibiniz müşterilerle daha iyi ilişki içinde olmaları gerektiğini kavrayacaklardır. Eğer menajer 64 • kasım14 belirli çalışanların işindeki verimini düşürüyorsa, çalışanlarınıza onlara yardımcı olmak istediğinizi söyleyin. Bu sayede onların da performansı yükselecektir. Eğer ekip olarak bir aksaklık varsa, yöneticiyi göndermek tüm ekibe “Vites arttırmalısınız” mesajını verecektir. Geçiş Sürecini İyi Planlayın Eğer yöneticinizi çok bariz, herkesin gördüğü bir hatadan göndermiyorsanız, etkili bir geçiş süreci planlaması yapmalısınız. Ayrılan yöneticiniz, yerine gelen yöneticiyle kendi bilgisini ve görevlerini paylaşmalı. Geçiş sürecinden sonra ekipte yeni yöneticiye alışma süreci ve bunun dolayısıyla da performanslarında bir düşüş olabilir. Bunun sebebi de bahsettiğimiz alışma süreci ve yeni yöneticinin yeni isteklerine cevap verme gereksinimidir. Kendinizi Değerlendirin Yöneticinizi değiştirdikten bir kaç hafta sonra neden onu değiştirdiğinize dair sebepleri değerlendirin. Bu sayede yeni yöneticinizin beklentilerinize karşılık verip veremediğini daha iyi gözlemleyebilirsiniz. Yeni yöneticinize eski yöneticinin hatalarını belirttiğinizden ve aynı hataları yapmadığından emin olun. Örnek olarak günlük rapor istediğiniz yöneticiniz sürekli sizinle bir toplantı ayarlamaya çalışıyor, fakat siz zaman ayıramıyorsanız, ekibin tekrar başarısız olmasında yeni yönetici kadar sizin de payınız olduğunu unutmayın. Sonuç Yönetici değiştirmek genel olarak acı verici ve kesinlikle gerekmedikçe kaçınılması gereken süreçlerdir. Yönetici değiştirmek lezzetsiz bir karar olabilir, fakat geçiş sürecini iyi planlar ve yeni yöneticinin isteklerinize karşılık vereceğinden emin olabilirseniz, ekibin başarısını arttırabilirsiniz. HABER SO N SAYFA Hastalıklara Sadece Laboratuvarda Çare Aranmıyor Geleneksel hastalıklarla mücadele yöntemi laboratuvarlarda bir aşı ya da ilaç üreterek hastalığın önüne geçmekten ibaretti. Günümüzde gelişen teknoloji ile artık veri merkezlerinde hastalıklarla mücadele edilebiliyor S on yılların belki de en korkutucu hastalığı Ebola diyebiliriz. Afrika kaynaklı bu virüs belki bir muzun içerisinde gelmedi ülkemize, fakat bu hiç gelmeyeceği anlamına gelmiyor. ABD ve İspanya gibi ülkelerde de ortaya çıkan hastalık bu yüzden zaten dünyanın dört bir tarafındaki havaalanlarını alarma geçirdi. Her ne kadar 21 günlük kuluçka süresi olsa da virüs kendisini yüksek ateş gibi belirtilerle ortaya çıkartabiliyor. Hala kalıcı bir çözüm bulunamayan Ebola can almaya devam ediyor. Rusya her ne kadar “Ebola aşısı bulduk” gibi bir açıklama yapmış olsa da ortada somut bir hareket gözükmüyor. Bu yüzden de hala bir kalıcı çözüm üretilmiş değil. Tabii Ebola için kalıcı çözüm arayanlar sadece laboratuvarlardaki doktorlar değil. Artık bir lüks olmayan ve dünyanın en fakir yerlerindeki insanların bile kullandığı cep telefonları, operatörler tarafından izlenebiliyor. Bu da Ebola ile savaşta kullanılabilecek bir veri. Bunun dışında insanların hangi şehirlerden hangi şehirlere seyahat ettiği, bu seyehatlerin yoğunluğunun nasıl değişim gösterdiği gibi veriler de toplanıyor. C M Y CM MY CY CMY K Sosyal Medya ile Ebola Analizi Belki Ebola konusunda çok geçerli olmayabilir, fakat sosyal medya kanallarının detaylı takibi, çoğu zaman salgın hastalıklarla ilgili uzmanlara fikir verebiliyor. Genelde pek çok kişi tarafından “gereksiz” hatta bazıları tarafından “şeytan” olarak görülen sosyal medya, insanların en samimi ve hatta özel durumlarını paylaştıkları bir alan. Bir insan grip olduğunda dahi sosyal medyadaki takipçileriyle bu durumu paylaşıyor. Bu sayede de zaten pek çok kişide açık olan konum gönderme özelliği verileri bir araya getirilip belirli bir bölgede salgın olduğu tespit edilebiliyor. Benzer bir durum da Ebola’da hastalık belirtileri sosyal medya üzerinden takip edilerek erkenden salgından haberdar olunabiliyor. Verdiğimiz örnekler dışında daha pek çok veri ile insanların hastalık bölgelerinde nasıl seyahat ettiklerinin dökümünü çıkartmak da veri uzmanlarına bir çözüm şansı veriyor. Belki 0’lar ve 1’lerle hastalığa karşı tıbbi bir çözüm üretmek mümkün değil, fakat uzmanlar hastalığın yayılmasını engellemek için büyük verinin yorumlanması ile çözüm üretebileceklerine eminler. Gökhan Menge [email protected] 66 ocak’12 35