T.B.M.M. B : 80 yararlarını koruyucu yoğun çalışmaların yapılmasıdır. Bu tip sözleşmeler ve ben­ zerleri oluşturulurken, yürütülen çalışma­ lara teknik düzeyde yetkili ve uzmanlarla katılmamız, kabul edilmesini istediğimiz görüşlerimizi orada muhtelif vesilelerle; ikili temaslarla, kulisler yapmak suretiy­ le, her türlü girişimle desteklememiz ve ül­ kemizin yararına olan ve daha önceden tespit ettiğimiz taktiklerimizi, stratejileri­ mizi uygulamamız gerekirdi. Çünkü, ak­ lımızdan çıkarmamamız lazım gelen bir hususu öncelikle belirtmek lazım; o da, her uluslararası kuruluşun içindeki tektek uluslar, aslında uluslararası menfaat mü­ dafaası yaparken, kendi çıkarlarını şiddet­ le ve fakat belli etmeden, oyunun kural­ larına uygun olarak savunmaktadırlar. Özellikle, Birleşmiş Milletlere bağlı örgüt­ ler, muhtelif teşkilatlar, bu genel kaidenin dışında değillerdir ve hatta bu menfaat müdafaasının en belirgin örneklerini teş­ kil ederler. Bunların içinde " I M O " diye adlan­ dırılan Uluslararası Denizcilik Teşkilatı, kendi sahasında (deniz sahasında) çok önemli bir kuruluştur. Ancak, denizciliği, sadece taşımacılıktan ibaret saymamalıyız. Denizcilik, aynı zamanda, özellikle milletlararası vasfı itibariyle, ulusların kendi çı­ karlarını da koruması lazım gelen ve bu sahada çok çetin ve acımasız savaşların sürdürüldüğü bir ticaret ve endüstri ala­ nıdır. Sayın milletvekilleri, hepimizin bildi­ ği gibi, bilim, teknoloji ve insan hakların­ daki, kısaca uygarlık alanındaki gelişme­ ler birçok şeyi etkilemektedir. Bu arada, gemilerimizde bulunması lazım gelen in­ sanlarımızın da, yani gemileri idare eden personelin de, gerek sayısını ve gerekse ni­ teliklerini tespit etmekte kullanılan kriter­ ler de değişmektedir. Öte yandan, gemi­ ler, sadece bayrağını taşıdığı devleti değil, diğer devletlerin gemilerini veya ülkeleri­ 20 . 4 . 1989 O : 1 ni de, gerek can ve mal emniyeti, gerek çevre kirliliği vesaire bakımından tehdit eden vasıtalardır. Onun için, gemilerle alakalı bazı standartların uluslararası söz­ leşmelerle yürütülmesinde, muhakkak ki, sayısız faydalar vardır. Üzülerek söylemek durumundayım ki, yeterli eğitim vermeden, donanımı ek­ sik gemilerle dünya denizlerine saldığımız denizcilerimiz, zaman zaman müessif ha­ diselere sebep olmaktadırlar. Daha on gün önce, iki Türk gemisinin Adriyatik Deni­ zinde pruva seyri dediğimiz seyirde karşı karşıya gelip çarpışmaları hepimizi bu ko­ nuda düşünmeye sevk etmelidir. Çok en­ der de olsa, böyle bir kazanın oluşmasın­ da, herhalde tesadüflerin rolünü pek mü­ dafaa edemeyiz. Bu vesileyle, " O kazada kaybettiğimiz 14 denizcimizin ruhları şad olsun" diyorum. Ancak, bu acımız, bizim bazı gerçekleri söylememize mani değil­ dir; çünkü, gerek gemilerimiz ve gerekse bu gemilerimizi yürüten zabitlerimiz, önümüzde onaylanmasını beklediğimiz bu sözleşme kapsamına yakın bir eğitimden geçirilmiş olsalar, yani onun şartlarını ye­ rine getirecek kadar, okul, laboratuvar, teçhizat vesair imkânlara sahip olsalardı, herhalde bu şekil nahoş hadiselere sebep olunmayabilinirdi. Gemicilerimizin, şart­ ları bakımından ne kadar yoksul olduğu­ nu da söyleyerek dikkatlerinizi çekmek is­ tiyorum. Türkiyemizde sivil denizcilikle ilgili yüksekokul seviyesinde tek eğitim mües­ sesesi olan Yüksek Denizcilik Okulumu­ zun bir okul gemisi dahi yoktur. Yıllardır bu mevzuda her fırsatta dile getirdiğimiz gibi, bu okulun laboratuvarları, simülatörleri eksiktir, eğitim kadrosu eksiktir ve hatta hatta, 1970'li yıllarda bütün dünyaya denizci veren, dünya denizcilerinin aradığı gemicileri yetiştiren bu okulumuz, 1980 sonrası bir askerî okul şeklinde müfreda­ ta ve idareye sevk edilmiştir; ancak, üç 301 —