Çalı sakalı, dağınık saçlarına taktığı bandanası, iri cüssesi, o dönem

advertisement
Felsefe
spor köşesi
Futbolculuğunun yanında aynı zamanda bir tıp
doktoru olan Sokrates, futbolu bıraktıktan sonra bir
süre gönüllü olarak Brezilya'nın fakir ve gelişmemiş
kasabalarını dolaşıp hiçbir ücret almadan doktorluk
yaptı, tıpkı Che Guevara gibi... "Ben futbol oynarken
aynı zamanda tıp da okuyordum. Herkesten daha çok
yenilikçi olmak zorundaydım. Eğer tıp okumamış olsaydım, yetenekleri daha sınırlı bir oyuncu olurdum.
Kesinlikle" şeklinde konuşuyordu.
Evet, o bir “futbol” filozofuydu. Futbolun her yerde birbirine benzemesinden, standartlaşmasından
rahatsızdı. Bugün oynanan futboldan hiçbir zevk almıyor, futbolu güzelleştirmek için 11 kişinin sahada
yaratıcılığı kısıtladığından dem vurarak, futbolcu sayısının 9 kişiye indirilmesini istiyordu. “Futbol değişti
çünkü Brezilya değişti. Kentli bir ülke olduk. Önceleri
oyun oynama imkanı sınırsızdı, istediğin her yerde
oynayabilirdiniz. Şimdi oyun alanı bulmak zor. Rio
plajlarında oynayan çocuklar da bağımsız değildir.
Escolinhas’ların yani plaj futbolu idman kulüplerinin
üyesi olmak zorundadırlar. Çocuklar artık futbol oynamayı sahipsiz çayırlarda öğrenemiyorlar çünkü sahipsiz arazi kalmadı.”
Çalı sakalı, dağınık saçlarına taktığı bandanası,
iri cüssesi, o dönem giyilen kısa şortların da etkisiyle oldukça uzun görünen bacakları, fuleli koşuları ve
yaptığı politik çıkışlarla büyük bir futbolcudan ziyade
1980’lerin bir popstarına benziyordu. 1.93’lük boyuna
karşın oldukça küçük olan 40 numaralı kramponlarıyla müthiş bir yaratıcılıkla oynuyor, topuk pasının
öncülerinden biri oluyordu. Pele onun hakkında şöyle
diyordu: “Socrates geri geri oynayarak bir çok futbolcudan daha iyi oynayabilir”.
Saha içinde çok fazla bir efor sarfetmeden topa
zerafet ve soğukkanlılıkla hükmediyor, tepegözü gibi
bir saha görüşüyle topu en müsait arkadaşına aktarabiliyor, defans oyuncularını şaşkına döndürüyordu.
Üstelik aldığı tıp eğitimi nedeniyle 25 yaşına kadar
doğru dürüst top oynamayan bu adam, sahalara çıkmasıyla şampiyonluklara uzun zamandır hasret kalan bir taraftar topluluğuna ilaç oluyor, 1979, 1982 ve
1983 yılında 3 ayrı şampiyonluğun altına imza atıyordu. 1983’de Güney Amerika’da yılın futbolcusu seçilip sevinmesi gerekirken, O daha çok ülkedeki askeri
düzenden insanları adına endişe duyuyordu.
Kendi sağlığını ise hiçbir zaman düşünmedi. Tam
bir sigara ve içki düşkünüydü. "13 yaşımdan beri sigara içiyorum. Benim için tek felsefi mesele var o da
şu; “Neden olmadığım biri gibi görünmeye çalışayım?
Sigara içiyorum. Akciğer kanserinden ya da amfizemden gideceğim. Sigara içmeden duramıyorum." Bağırsak enfeksiyonu geçiren Brezilya Milli Takımı’nın
ve futbolun efsane oyuncusu 57 yaşındayken 2011
yılının son günlerinde hayata veda etti.
Futbolun ve demokrasinin yeşil sahalardaki filozofunun, genç sayılacak yaştaki ölümü sadece Brezilya
için değil evrensel kültürümüz için de bir kayıptı. Çünkü o bir futbolcudan çok daha fazlasıydı… Belki de
yüzyıllar sonra adaşı olduğu efsane filozofun krampon giyinip dünyaya tekrar gelmiş hali gibiydi.
İtaat etmek yerine direnmeyi tercih eden geleneğin
son temsilcilerinden Sokrates hayata veda ederken
arkasında "Başka bir dünya
mümkün" diyenlere futbolda nasıl var olabileceklerini
gösteren çok güzel bir yol
haritası bıraktı. Hiçbir zaman bizdeki gibi futbolu bıraktıktan sonra milletvekili
olup “Ben bilmem.
Her şeyi büyüklerim bilir”
demedi.
31
artı 50
Download