ERZURUMLU ŞEYHULiSLAM SEYYiD FEYZULLAH EFENDi SEMPOZYUMU (31 EKİM-2 KASIM 2014 ERZURUM) - TEBLİGLER- EDİTÖR PROF.DR. ÖMER KARA ERZURUM - 2015 ... -- ---···-.-.............................·-··--···. ------------ ....... -----..---- .....------··..... -- ..----..... -............. -......--... Tecdid Hadisi Hakkında Feyzullah Efendi'nin Yazdığı Risale Üzeriıle Bir DeğerlendinDe Doç.Dr. Arif ULU :........................................~~~~~~-?.~!-~-~~~~~~-~~-~~~~~~~:.-~~~~!~~~---····································J Giriş Her asırda bir müceddid gönderileceği fikri erken dönemlerden beri varlığını devam ettiren yaklaşımlardandır. Bu fıkrin temelini ise bazı hadis kaynaklannda Hı. Peygamber'e (s.a.s.) izafe edilerek nakledilen bir hadisin oluşturduğu belirtilmektedir. Bu hadis kaynaklarda şu şekilde nakledilmiştir: ~~~~ 4J ~~ 0"' :U... :l..iLA ~ vıi.J ~ ~~~ o4J ~.ılı\ wJ Allah (c.c.) bu ümmete her yüz müceddid) gönderecektir. yılın başında 11 dinini yenileyecek birisini (bir Söz konusu hadisi, tespitierimize göre ilk önce Kütüb-i Sitte müelliflerinden Ebu Davud Sünen'inde nakletmiştir 1 • Daha sonra ise Taberaru, Hakim en-Neysabfıri ve Beyhaki gibi ilimler de bu rivayeti eserlerinde zikretmişlerrur. Hadis ilminde rivayetler isnad ve metin yönünden incelenir. Biz derivayetle ilgili inedememizi bu yönlerden yapmaya çalışacağız. Ancak öncelikle Erzurumlu Şeyhulislam Seyyid Feyzullah Efendi'nin konuyla ilgili risalesi üzerinde durmak istiyoruz. A- Feyzullah Efendi'nin Tecdid Hadisi Üzerine Yazdığı Risale Feyzullah Efendi, bu hadis çerçevesinde Arapça bir risale yazmıştır. Risaleyi sonra bu konunun önem arz ettiğini, ancak dili Arapça olduğu için çok kimsenin istifade edemeyeceğini belirtmiş ve onu Osmanlı Türkçesine tercüme ettirmiştir. Arapça telif edilmiş söz konusu risalenin iki yazma nüshasına ulaşmış bulunmaktayız. Bunlardan birisi üç varaktan oluşmaktadır. Bu nüsha Süleymaniye Kütüphanesi Reşid Efendi bölümünde 1008 nurnarada kayıtlıdır. Diğer nüsha ise iki parçadan müteşekkildir. Birinci kısımda risalenin Arapça yazma nüshası yer almaktadır. yazdıktan 2 Eb!l Daviid, Süleyman b. el-Eş'as es-Sicistani, es-Sünen,lstanbul, 1992, "Melahim", ı. Bkz. Tabcninl, Ebu'l·K~ b. Süleyman b. Ahmed, el-Mu'cemu'I-Evsat, tabk. Abdü'l-Muhsin b. İbrahim elHuseyni, Kahire, h. 1415, VI, 324; Hakim en-Neysabilri, Ebu Abdilialı Muhammed, ei-Müstedrek ala~-Sahiheyn (Zchebi'nin Telhis zeyll ile birlikte), Beyrut, tsz., IV, 567-568; Beybaki, Eb!l Bekr Ahmed b. el-Huseyn, Ma'rifelii's-Sünen ve'I-Asar, tabk. Abdulmu'ıl Emin Kalaci, Beyrut, 1991, I, 208. 418 • Tecdid Hadisi Hakkında Feyzullah Efendi'nin Yazdığı Risale Üzerine Bir Değerlendirme / Doç.Dr. Arif ULU Bu kısım dokuz varaktan oluşmaktadır. İkinci kısım ise risalenin Osmanlı Tti.rkçesine tercüme edilmiş şeklinden ibarettir. Bu nüsha ise Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mahmud Efendi bölümü 2149 nurnarada kayıtlıdır. Söz konusu risaleye ilişkin incelememizi dokuz varaktan oluşan bu yazma nüsha üzerinden yapacağız. B- Hadisin fsnad Yônünden Değerlendirilmesi Feyzullah Efendi söz konusu rivayeti EbO. DaVO.d, Taberani, Hakim ve Beyhaki'nin naklettiğini belirtmiş, ardından da onu Hakim en-Neysabfu1 ve Sehavi'nin sahih olarak nitelendirdiğirıi ifade etmiştir 3 • Müellif hadisin nakliyle ilgili bu bilgilerle yetinmiş ve kendisi rivayetin isnadı hakkında herhangi bir değerlendirme yapmamıştır. Metniyle ilgili değerlendirmelere geçmeden önce rivayetin isnad yönünden incelenmesi kanaatimizce önem arz eder. Bu hadisi sahabeden sadece EbO. Hureyre nakletmiş, kendisinden de sadece EbO. Alkame rivayet etmiştir. Hadisin nakledildiği kaynakların tamamında İbn Vehb'e kadar tek ravi tarafından rivayet edildiği göriilmek:tedir. İbn Vehb'e kadar her tabakada bir ravi tarafindan rivayet edilmesinden dolayı ravi sayısı yönünden bu hadis ferd bir hadistir. Nitekim Taberaru de bu hadisin İbn Vehb'in teferrüd ettiği hadislerden olduğunu ifade etmiştir-4. Hadisin isnad yönünden tahlilini daha anlaşılır yapabilmemiz için öncelikle rivayetin senedini şema üzerinde göstermek istiyoruz: İsnad şemasında da görüleceği üzere, İbn Vehb'e kadar rivayet tek raviler tarafından n akledilmiş ondan sonra ise üç ravi rivayet etmiştir. Taberani'nin rivayette bulunduğu Muhammed b. Ruzeyk mechlli bir ravidir. Bu raviden dolayı Taberanl'nin rivayetini isnad yönünden zayıf olarak değerlendirmemiz uygun olacaktır. Diğer müelliflerin rivayetlerindeki senedierin baş tarafinda yer alan ravtlerle ilgili ise ciddi anlamda bir cerhe rastlamış değiliz. Nitekim rivayeti nakleden ilk müellifolan Ebıl DaVO.d'un rivayette bulunduğu 3 4 5 Ta~r3nl Bkz. Feyzullah Efendi, Risale, vr. J•. Bkz. Taberi.ni, VI, 324. Zehebi, Ebu Abd.illah, Muhammed b. Ahmed, el-Muğnrfı'd-Duaftl, tahk. Nu reddin el-Itr, Katar, tsz., Il, 579; İbn Hacer el-Askalaru, Ahmed b. Ali, Lisanü'l-Miziin, Beyrut, 1986, V, 164. ERZURUMLU ŞEYHULiSLAM SEYYiD FEYZULLAH EFENDI SEMPOZYUMU • 419 Süleyman b. Ebu Davt1d'u Ebu Hatim sika olarak nitelemiştir6. Yahya b. Main de onu sika ve sadılk olarak nitelemiştir7• Süleyman b. Davt1d'un rivayeti naklettiği İbn Vehb de cerh ve ta'dil alimlerince sika kabul edilen bir ravidir. Nitekim bu ravi; İbn Cureyc, Hayve ve Sevri gibi alimlerden hadis rivayet etmiştir8 • İbn Vehb'in özellikle Mısır ve Hicaz bölgesinin hadislerini toplamaya çalıştığı ve bu anlamda 30.000 hadis topladığı belirtilmiştir9 • Eblı Zür'a onun topladığı bu hadisleri incelediğini, aralarında mevz(i hatta münker bir hadise bile rastlamadığını belirterek onu ta'dil etmiştir 10 • İbn Hacer onu sika imamlardan biri v.e hafiz olarak nitelemiştir 11 • Birçok alimin onu ta<:iil etmesine rağmen Yahya b. Main'in onun hakkında leyse bizake tabirini kullandığı belirtilmiştir 12 • Neticede İbn Vehb, birçok cerh ve ta'dil alimi tarafından sika kabul edilen bir ravidir. İbn Vehb'in rivayette bulunduğu Said b. Ebi Eyyub da Yahya b. Main ve diğer bazı cerh ve taöil alimlerince sika kabul edilen bir ravidir13• Said b. Ebi Eyyub söz konusu rivayeti Şerahil b. Yezid el-Maafir1öen nakletmiştir. Bu raYıyi İbn Hıbban es-Sikafmda zikretmiştir 14 • Zehebi de onu sika olarak nitelemiştir 15 • İbn Hacer ise bu raviyi sadılk olarak nitelemiştir 16 • Şerahil b. Yezid bu rivayeti Ebu Alkame'den nakletmiştir. EbU Alkame ise Ebu Hureyreöen almıştır. Ebu Alkarne cerh ve ta<:iil alimlerince sika kabul edilen bir ravidir. Nitekim Ebu Hatim bu ravinin rivayetlerinin sahih olduğunu ifade etmiş 11, İbn Hıbban da onu es-Sikat'mda zikretmiştir 1 8 • İbn Hacer de Ebu Alkame'nin sika olduğunu belirtmiştir 19 • 6 7 8 9 10 ll 12 !bn Ebi H~tim, Abdurrahman er-Razi, Kitabu'l-Cerh ve't-Tal:lil, Beyrut, 1952, IV, 113; B~d. Ebu'I-Velid Süleyman b. Halef, et-Tal:lll ve't· Tecrlh, tahk. Ebil Lubabe Huseyn, Riya d, 1986, III, 1259. İbn Ebi Hatim, IV. 113. Buhaıi, Muhammed b. İsmill, et-Ttlr1hu'l-Keblr, tahk. Seyyid Haşim en-Nedvi, Beyrut, ısı., V. 218. İbn Ebi Hdtim, V, 189. Bad, n. 945. İbn Hacer ei-Askalaru, Ahmed b. Ali, Takrlbu't· Telızib, tahk. Muhammed Avvame. Suriye, 1986, s. 328; İbn Hacer, Li~nu'/-Mizdn, VII, 273. İbn Adiy, Abdullah b. AbdiUah el-Curcfıni, el-Kamil fi Duafdi'r-Ricdl, tahk. Yahya Muhtar Gazavi.• Beyrut, 1988, 3. baskı, rv; 202. 13 14 ıs Baci, III, 1231; İbn Hıbban, Muhammed b. Ahmed Ebil Hatim et-Teymi, es-Silciıt, tahk. Seyyid Şerefuddin Ahmed, Beyrut, 1975, VI, 362. İbn Hıbbm, VI. 450. Zehebi, Ebu AbdiUah, Muhammed b. Ahmed, el-Kdşiffl Ma'rifeti Men lehu Rivaye ji'l-Kütübi's-Sitte, Cidde, tsı., ı. 482. 16 İbn 17 İbn Ebi Hatirn, IX, 419. 18 !bn Hıbbm. v; 576. İbn Hacer, Talo-ibu't-Tehzib, s. 659. 19 Hacer el-Askalaru, Ahmed b. Ali. Takribu't-Tehtib, tahk. Muhammed Avvame, Suriye, 1986, s. 265. 420 • Tecdid Hadisi Hakkında Feyzullah Efendi'nin Yazdığı Risale Üzerine Bir Değerlendirme 1Doç. Dr. ArifULU Rivayetin isoadına ittisal yönünden bakıldığında; herhangi bir kopukluğun olmadığı görülmektedir. İsnadda yer alan ravilerle ilgili bilgiler değerlendirildiğinde ise; Ebu Davfıd ve Hakim'in rivayetinde yer alanl arın alimlerce sika kabul edildiği görülmektedir. Şu durumda Ebu Davfıd ve Hakim'in naklettiği rivayetleri isnad yönünden sahih kabul etmemiz uygun olacaktır. Muhammed b. Ruzeyk'in mechUI olması sebebiyle zayıfkabul olarak nitelediğimiz Taberarn rivayetinin de diğer tarikierin desteklemesinden dolayı hasen ligayrihi seviyesine yükseldiğini ifade etmemiz gerekir20• C- Hadisin Metin Yônünden Değerlendirilmesi İsnad yönünden sahih olan bu hadisi bazı araştırmacılar sahih kabul etmemişler, özellikle bazı oryantalistler uydurma olduğunu iddia etmişlerdir. Fakat bu iddia temelsiz görünmektedir. Buna karşılık tarihi süreç boyunca alimierin geneli bu rivayeti muteber kabul edip tecdidle ilgili değerlendirmeler yapmışlardır. Söz konusu hadisle ilgili yapılan incelemelerde genellikle şu madd eler üzerinde değerlendirmelerin yoğunlaştığı görülmektedir: 1- Allah'ın bu ümmet için bir müceddid göndereceği 2- Bu müceddidi her yüz senenin başında göndereceği 3- Gönderilen müceddidin dini tecdid edeceği Bu had.isi Ebu Davüd, Sünen'in Metahim bölümünde A:ıWI t;.) ı,s.9 .fi~ La y~ "Yüzüncü Yılda Olacak Hadiseler" babında zikretmiştir. Feyzullah Efend.i hadisin mef?ini izah bağlamında Necm sılresinin 3. ve 4. ayetini( ~) ~_; ~1 _;A 0). ~ ~ t.;._; c.s.J6JI) zikretrniştir2 1 • Bu yaklaşunıyla bu had.isi Hz. Peygamber'in Allah'tan almış olduğu bir vahiyle söylediğini kastettiği arılaşılmaktadır. Hadisin metninde yer alan her yüz yılın başı (ti.... 4,jL.. JS U"I.J ı)ı:.) ifadesi üzerinde en çok d urulan hususlardandır. Yüz senenin tespiti ya da hangi tarihten itibaren başlatılacağı konusunda net bir tarih söyleyebilmek_pek mümkün görünmemektedir. Zira net bir tarih söyleyebilmek için Hz. Peygamber'in bu hadisi ne zaman ifade buyurduğunun tespiti gerekir. Ancak elimizdeki verilerle bunun tespitini yapabilmek mümkün görürımemektedir. Söz konusu tarihi tespit adına üç muhtemel tarih üzerinde durulmaktadır. Birincisi, Hz. Peygamber'in Hicret olayını başlangıç kabul ederek bu sözü söylemiş olacağıdır. İkincisi, Hz. Peygamber'in, bu sözü vefatından önce Arapların kullandığı önemli bir tarihi vak'aya göre söylemiş olabileceğidir. Üçüncüsü ise, Hz. Peygamber'in kendi vefatını dikkate alarak bu tarihi belirtmiş olmasıdır22 • Müellif 21 Söz konusu hadisin isnad yönünden değerlendirilmesi için ayrıca bkz. Ertürk, Mustafa, "Tecdid Hadisinin Metin Tenkidi Açısından Değerlendirilmesi'; fslami Araştırmalar Dergisi, c. 10, sayı: 1·2-3-4, Ankara, 1997, s. 126-128; Hekim, Mustafa, Dini Yenileme (Tecdid) Hadisi, Yayınlanmamış Yuksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 1988, s. 18-43. Feyzullah Efendi, Ri.sı'l/e, vr. Jb. 22 Söz konusu muhtemel tarihler hakkında değerlendirmeler için bkz. Ertürk, s. 131. 20 ERZURUMLU ŞEYHULiSLAM SEYYiO FEYZULLAH EFENDi SEMPOZVUMU • 421 Feyzullah Efendi de risalesinde yüz senesinin hangi tarihten başlatılacağını belirleme konusunda farklı fıkirler olduğunu dile getirmiştir. Bu tespitin ardından kendisi söz konusu tarihi belirleme noktasında özellikle Hz. Peygamber'in hicreti ve vefatı üzerinde durmaktacfır23. Bu hadiste ilgili değerlendirme yapanların Uk yij.z seneyi tespitte genellikle hicreti esas aldıklan görülmektedir. Hicretin esas alınmasında müceddid olduğu konusunda ittifak edilen Ömer b. Abdülaziz'in ve müceddidliği konusunda genel kabul olan İmam Şafünin vefat tarihleri de kanaatimizce etkili olmuştur. Konuyla ilgili yapılan değerlendirmelerde yüz rakamırun belirleyici bir tarihe işaret ve tahmini olduğu, kesin değil yaklaşık bir tarihe işaret ettiği ya da her dönemin sonunu ve takip eden dönemin başını ifade etmek üzere kullanıldığı şeklirıde de yorumlanmıştır. etmediği I- Dinin Tecdidi Sözlükte "yenilemek, yeni bir yol açmak" anlamındaki tecdid, bir işi ya da bir şeyi ciddiyetle ve bir yöntemle yeniden ve aslına uygun bir biçimde yenileme faaliyetini ifade eder24• Tecdid kavramı reform kavramından farklıdır. Reform dinle irtibatlı kullanıldığında dinde değişiklik yapılarak bazı unsurların çıkarılıp yeİıi bazı unsurların eklenmesi şeklinde dinin yeniden tanımlanması demektir25• Tecdid kavramına birbirinden farklı anlarnlar yüklenmiştir. Mesela İbn Hacer'in göre Ahmed b. Hanbel, Hz. Peygambere nisbetle şöyle bir rivayet nakletmiştir: "Allah her yüz senenin başında insanlara dinlerini öğretecek birini gönderecektir"26• Kendisine bir başka zaman bu rivayet sorulduğunda Ahmed b. Hanbel'in birinci yüzde Ömer b. Abdülaıiz'in ikinci yüzde de eş-Şafifnin gönderildiğini ifade etmiştir7 . Müceddid olarak birinci asırda Ömer b. Abdülaziz'in ikinci yüzyılda da İmam Şafii'nin isimlerinin söylenildiği dikkate alınırsa Ahmed b. Hanbel'in tecdid ve dinin öğretilmesini birbiriyle ilişkili gördüğünü ifade etmek mümkündür. Yine Ahmed b. Hanbel'in şöyle dediği de nakledilmektedir: '~ah her yüzyılın başında insanlara dini öğretecek ve Rasulullah'a yalan nispet edilmesini engelleyecek birini görevlendirir"23• naklettiğine 23 Feyzullab Efendi, RisAie, vr. 4°. 24 Görgün, Tahsin "Tccdid~ DlA, İstanbul, 2011, XL, 234. 25 Görgün, XL, 234. 26 İbn Hacer el-Askalfınl, Ahmed b. Ali, Tevilli't-1e'sis li-Meali Muhammed b. ldris, tahk. Ebu'l-Fid~ Abdullah el-Kadi, Beyrut, 1986, s. 47. lbn Hacer, Tevdli't-Te'sis, s. 47. Ebu Daviıd, Süleyman b. Eş'as es-Sicistmi, Sünenu Ebi Davıid (tahkikli n~ir), tabi<. Şuayb el-Arnaiıt, Beyrut, 2009, VI, 349, 1 nolu muhakkik notu. 27 28 422 • Tecdid Hadisi Hakkında Feyzullah Efendi'nin Yazdığı Risale Üzerine Bir Değerlendirme / Doç. Dr. ArifULU Müellif Feyzullah Efendi ise, dinin tecdidini, zamanın değişmesiyle hükümlerin de değişeceği prensibine işaretle açıklama yoluna gitmiştir29 • II- Kimlerin Müceddid Olarak Gönderileceği ya da Müceddidin Vasıfları Söz konusu hadisin metni üzerinde en çok değerlendirme yapılan konulardan birisi de müceddid olarak kimlerin gönderileceği veya müceddidin vasıflandır. Hz. Peygamber'den nakledilen söz konusu rivayette müceddidin gönderileceği belirtilmiş, ancak onun hangi vasıflara haiz olacağı yer almamıştır. Hadiste yer alan "kim, kimse" anlamındaki "men" ifadesinin tekil mi yoksa çoğul mu anlaşılması gerektiği konusunda farklı kanaatler mevcuttur. Alimierin çoğunluğu her asırda gönderilecek olan müceddidin bir tane olmasının zorunluluk olmadığını ifade etmişler ve aynı asırda birden fazla müceddidin olabileceğini belirtmişlerdir0 • Bu mevzuda İmam Zehebi görüşünü şöyle dile getirmiştir: Mesela üçüncü asrın başlannda İbn Şureyh fık.ıhta, Eşari usulde, Nesai hadiste müceddiddir diyoruz. Yine altıncı asırla ilgili olarak Fahruddin er-Razi kelamda, hafız Abdu'l-gani hadiste müceddiddir diyoruz31• İlk gönderilen müceddidin Ömer b. Abdülaziz olduğu konusunda alimler arasında bir ittifak vardır. İmam Şafii'nin de ikinci müceddid olduğu konusunda genel bir kabul söz konusudur. Nitekim Ahmed b. Hanbel, Ömer b. Abdülaziz'in birinci yüzdeki müceddid olduğunu net ifadeyle dile getirmiş, onun ardından da ikinci yü.zdeki müceddidin İmam Şafii olduğunu ümit ettiğini belirtmiştiı-.32 • Ancak Süfyan b. Uyeyne, İmam Şafıl'den bir yıl önce vefat eden Yahya b. Adern'in müceddid olduğunu ifade etmiştir. Tarihi süreçte kimlerin müceddid olduğu konusunda bazılisteler sunulmuştur. Mesela 3. müceddid olarak Eşari veya İbn Şureyh, 4. asırdaki müceddid olarak İsferayini veya Bakıllaru, S. asrın müceddidi olarak Huccetü'l- İslam Gazall, 6. asırdaki müceddid olarak İmam Razi veya Rafii'nin isimleri zikredilmiştir33 • Risale'nin müellifı Feyzullah Efendi, Ömer b. Abdülaziz ve İmam Şafii'nin müceddid olduğunu belirttikten sonra diğer asırlardaki müceddidlerin kimler olduğu üzerinde durmamış ve doğrudan kendi yaşadığı döneme sözü getirmiştir. Feyzullah Efendi risalesinde kendi döneminin Osmanlı padişahı gazi lakaplı Sultan Mustafa'nın da -ki bu tarihte II. Mustafa olarak bilinmektedir- müceddid olduğunu belirtmiş ve bu eserini de ona ithaf etmiştir. Eserinde padişahı dini tecdid eden kişi olarak tavsif etmişti.f34. Feyzullah Efendi risalesinde müceddidin vasıfları üzerinde de durmuştur. Ona göre bir müceddidde adalet, rıfk, şefkat, m aziuma yardım, sulh ve edebin kaynağı 29 30 31 32 33 34 Feyzullah Efendi, Risale, vr. 4b.s•. Munavi, Zeynuddin Muhammed AbdürraUf Feyzü'l-Kadir Şerhu'I-Camiıs-Sağir, Beyrut, 1972, I, 10- 11. MunM,I, ll. İbn Hacer, Tevaü't-Te~is, s. 27. MunM, 1, 10-11. Bkz. Feyıullah Efendi, Rls{l/e, vr. 2b. ERZURUM LU ŞEYHULiSLAM SEYYiD FEYZULLAH EFENDi SEMPOZYUMU • 423 olmak gibi vasıfların bulunması gerekir. Müellif dönemin padişabının bu vasıflara sahip olduğunu ifade etmiş ve onun müceddidlik rütbesini ihraz ettiğini de iddia etmiştir3s. Tarih kaynaklarına göre gazi lakaplı İkinci Mustafa 1695-1703 yılları ·arasında hüküm sürmüş bir Osmanlı padişahıdır. Feyzullah Efendinin bu padişahı müceddid olarak nitelemiş olmasına karşın müceddidler ile ilgili olarak yapılan listelerin hiçbirinde İkinci Mustafa'nın ismine rastlayabilmiş değiliz. Tarihi süreçte bazı alimler müceddidin vasıilarıyla ilgili değerlendirmelerde Kanaatimizce tabitin neslinden sonraki dönemlerde müceddidin vasıfları belirlenirkı;n ya da kimlerin müceddid olduğu tespiti yapılırken özellikle Ömer b. Abdülaziz'in vasıfları dikkate alınrnıştı_r. Nitekim bir kimsenin müceddid olabilmesi için bütün hayırlı. vasıflara sahip olması gerekınediği belirtilmiştir. Ancak müceddid olduğu konusunda ittifak edilen Ömer b. Ab dülaziz'in hayırlı vasıfların tamamına sahip olduğu ifade edilıniştir 36. bulunmuşlardır. Hayırlı vasıfların tamamına sahip olduğu belirtilen Ömer b. Abdülaziz'in bazı uygulamalarına işaret edeceğiz. Böylece onun ittifakla müceddid kabul edilınesinde hangi vasıflarının ya da uygulamalarının temel alındığı konusunda bir kanaate ulaşacağırnızı düşünmekteyiz. İimi Konumu ve Eğitim Faaliyetleri Ömer b. Ab dülaziz hakkında Mucahid: "Ona ilim öğretmeye gittik, ama biz ondan öğrendik" demişfu37 • Bu üstün ilmi vasıflarından dolayı Ömer b. Abdülaziz, "muallimu'l-ulema" olarak adlandırılmıştır38 • İlme ve ilmin yaygınlaşmasına çok önem veren Ömer b. Abdülaziz, müslümanlan eğitmeleri için ülkenin her tarafına ilim adamları göndermiştir. Yeni fetbedilen Afrika ülkelerine de on kişiyi aynı maksatla göndermişfu39 • Hadislerin Tedvinindeki Rolü Zamanın ilerlemesiyle bir yandan, halkın arasında dolaşan hadislerin sayısında anormal bir artış meydana gelmiş, diğer yandan da otorite olarak görülen şahıslar yavaş yavaş ahirete irtihal etmeye başlamışlardı. Halifeliği döneminde böyle bir endişenin etkisiyle vakit kaybetmeden harekete geçen Ömer b. Abdülaziz, valilerine tedvin faaliyetini başlatmak için bir talimat yazmış ve böylece hadislerin tedvini çalışmasını başlatmışt:u-4°. 35 36 37 38 39 40 Bkz. Feyzullah Efendi, Risale, vr. 7• vd. İbn Hacer ei-Askalaru, Ahmed b. Ali, Fethu'l-Bdrl bi Şerhi Sahihi'l-Buharl, Bcyrut, h. 1379, XIII, 295. İbn Kestr, Ebu'l-Fida lmaduddin, el-Bidiiye ve'n-Nihaye, Mısır, tsz., IX, 194. İbn Sa(!, Ebu Abdiilah Muhammed, Kitilbu't-Tabakttti'/-Kebir, Beyrut, tsz., V, 368; Bac1, lll, 941. Mı1sa, M. Yılsuf, Fıkh-ı İslam Tarihi, çev. Ahmet Meylani, İstanbul, tsz., s. 194. Buhari, Muhammed b. İsmail b. İbrahim, el-Ciimius-Sahih, İstanbul, 1992, "Um': 34; Darimi, Muhammed Abdullah b. Abdirrahınan, Sünenuii-Darimi, İstanbul, 1992, "Mukaddime': 43. Ebfı 424 • Tecdid Hadisi Hakkında Feyzullah Efendi'nin Yazdığı Risale Üzerine Bir Değerlendirme / Doç.Dr. ArifULU Bid'atlere Karşı 1\ıtumu Ömer b. Abdiliaziz sünnete çok önem verirken bid'atlere tepki gösterdiği görülmektedir. Nitekim Süleyman b. Abdulmelik'in defninden sonra camiye geldiğinde halife olarak okuduğu ilk hutbesinde "Ey İnsanlar! Kur'an'dan sonra kitap, Muhammed'den sonra da nebi yoktur.....Dikkat edin! Ben bid'atçi değilim, ancak sünnete uyan kimseyim. Zalim yöneticiden kaçan asi değildir. Şunu iyi bilin ki, Allah'a asi olmuş kimseye asla itaat edilmez.. :' demişti[~ 1• Ömer b. Abdülaz!z, resmi bir talimatında da, bid'atlerin yok edilmesini ve sünnetierin diriltUmesini istemiştit42 • Bazı valilerine tavsiye amaçlı yazdığı mektubunda da, hakkında sünnetin olduğu konularda, daha sonradan ortaya çıkanlan şeylerden uzak durmalarını ve sünnete sarılmalarını tavsiye etmiştir"3 • Yine onun 'J\ll.ah her bid'atı benim elimle ortadan kaldırıp, her sünneti de benim elimle diriltse ve bunu da her birine karşılık bedenimin bir parçasını feda pahasına yapsam, yine de bu yaptığun Allah uğrunda basit bir şey olurdu" dediği nakledilmiştiı:M. Hz. Peygamber'in Sünnetine Yonelik Uygulamaları Hz. Peygamber dönemindeki uygulamaları asıl kabul eden Ömer b. Abdülazlz, yerine getirilmeyen sünnetierin ifa edilmesi yönünde talimatlar vermekle yetinmemiş, pek çok uygulamasıyla Hz. Peygamber dönemine dönmeye çalışmıştır. Onun, Hz. Peygamber'den sonra diğer halifelerce konan uygulamaları terk ederek, Hz. Peygamber'in uygulamasına döndüğünün pek çok örneği vardır. Ömer b. Abdülaziz, Hz. Peygamber'in uygulamalarının yanında halifelerin da sünnet olarak nitelemekte ve verdiği hükümlerinde pek çok kez sabaheye referansta bulunmaktadır. Bununla birlikte onun diğer uygulamaları benimserneyerek Hz. Peygamber'in uygulamasına dönüş özlemi laşıdığı da açıkça görülmektedir. Onun bu tutumu kendi devrinde bile "ilk sünnete dönüş" olarak uygulamalarını nitelendirilmişti(i 5 • 41 42 43 44 İbn Sa'd, V, 340; ed-Darimi, ~Mukaddime': 39; Mes'Odi, Ebu'I-Hasen Ali b. Huseyn, Muracu'z-Zeheb ve Maadinu'l-Cevher, tahk. Muhiddin Abdu'l- Hfunid, Kahire, 1946, 4. baskı, nı, 195; lbnu'I-Cevzi, Cemaluddin Ebu'l-Fercc Abdurcalunan, Siretu ve Menakıbu Omer b. Abdi/aziz, tahk. Naim Zenur, 1984, s. 69, 233. İbn Sa'd, V, 376. Safvet, Ahmed Zeki, Cemfıeratu Rasdili'l-Arab fi Usari'/-Arabiyyeti'z-Ztlhire, Mısır, 1971, ilaveli 2. baskı, (Ömer b. Abdülaziı'in Risalesi) II, 300. İbn SaCI, V, 343; ibnu'J-Cev-li, s. 67. İbnu'l-Cevz1, Ömec b. Abdülaziiin bu ifadesini onun Hôricüerle olan diyaloğu kısmında zikcetrnektedir. Dolayısıyla İbnu'l-Cevzl, Öoıer b. Abdülazlz'in buradaki bid'at ifadesini, Haricilik gibi fırkalann tutumunu nitelernek için kulland.ığı kanaatindedir. Biz de Ömer b. Abdiliaziz ve diğer tabilinun aynı yöndeki kullanunlannın çoğunun l~ sürecindeki itikadi fırkalara ilişkin olduğunu düşünmekleyiz. 45 İbn Ebi Şeybe, Ebu Bekr Abdullah b. Muhammed, e/-Kitabu'l-Musanneffi'l-Ahlid ve'l-Asdr, lak. Kemal YOsuf el-HOt, Bcyrut, 1989, VI, 284 (31448). ERZURUM LU ŞEYHULISLAM SEVViO FEVZULLAH EFENDi SEMPOZVUMU • 425 Aslında Ömer b. Abdülaziz'i böyle bir eyleme, muhtemelen yaşantıda sünnetin gözardı edildiğini gözlemlernesi itmiştir. Çünkü o bu gözleminin ardından tedbir almış ve bir münasebetle bu tedbirini şöyle açıklamıştır: "Bilgi sahiplerine bilgilerini mescidlerinde yaymalarını emrediyorum. Çünkü sünnet öldürülmüş haldedir (~i .l9 Wj\S ~\ ül-9) "46. Ömer b. Abdülaziiin uygulamalarına bakıldığında İbn Hacer'in tespit ettiği gibi bütün hayırlı vasıflara sahip olduğu açıkça görülmektedir. Uygulamaları Emevi yöneticilerinden ziyade, ilk dört halifeye benzediğinden, alimlerce Hulefa-i Raşidin'in beşincisi olarak görülmüştür. Bu hususta neredeyse alimler arasında ittifak oluşmuştur47 • Şu halde onun tutumundan sünnetin uygulanmasındaki sapmaları düzeltrnek, terkedilen sünnetleri yeniden ihya etmek için çaba harcadığı anlaşılmaktadır. Diğer müceddidlerin belirlenmesinde bu hususlarm dikkate alındığını ifade etmek mümkündür. Sonuç Feyzııllah Efendi'nin üslubundan bu risalesini dönemin padişahını müceddid ilan etmek maksadıyla yazdığı sonucunu çıkartmak mümkündür. Çünkü ağırlıklı olarak padişahın vasıfları üzerinde özellikle adalet vasfı üzerinde durmuş ve nihayetinde onun müceddid olduğunu ifade etmiştir. Ancak çok ayrıntılı olmasa da söz konusu hadisin rivayeti ve sıhhati üzerine yapılan değerlendirmeleri müellif tespit etmiş ve bunları nakletmiştir. İlgili hadisin öğrenilmesi ve ilim meclislerinde tartışılmasına sağladığı katkıdan dolayı bu risale faydadan hali değildir. Baci, Ebu' I-Velid Süleyman b. Halef, et-Taafl ve't-Tecrih, tahk. EbU Lubabe Huseyn, Riyad, 1986. Beyhakl, Ebu Bekr Ahmed b. el-Huseyn, Ma'rifetü's-Sünen ve'l-Asar, tahk. Abdulmu'ti Emin Kalad, Beyrut, 1991. Buhari, Muhammed b. İsmail b. İbrahim, el-Camiu's-Sahlh, İstanbul, 1992. - - -- -, et-Tarfhu'l-Kebir, tahk. Seyyid Haşim en-Nedvi, Daru'l-Fikr, Beyrut, tsz. Darirni, Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman, Sünenua-Dariml, İstanbul, 1992. EbU DavCıd, Süleyman b. el-Eş'as es-Sicistani, es-Sünen, İstanbul, 1992. 46 lbnu'l-Cevzl, s. 113; Safvet, ''Ömer b. Abdüla:ıiz'in Risalesi'; II, 306. 47 Alimierin bu konuyla ilgili düşünceleri için Bkz..lbnu'l-Cevzi, s. 72-80. - 426 • Tecdid Hadisi Hakkında Feyzullah Efendi'nin Yazdığı Risale üzerine Bir Değerlendirme 1Doç.Dr. Arif ULU -· . - - - -- - - , Sünenu Ebi DavUd (tahkikli neşir), tahk. Şuayb el-Arnaut, Beyrut, 2009. Ertürk, Mustafa, "Tecdid Hadisinin Metin Tenkidi Açısından Değerlendirilmesi': İslami Araştırmalar Dergisi, c. 10, sayı: 1-2-3-4, Ankara, 1997. Görgün, Tahsin "Tecdid': DİA, İstanbul, 2011, XL, 234-239. Hakim en-Neysabfıri, Ebu Abdilialı Muhammed, el-Müstedrek ala's-Sahfheyn (Zehebi'nin Telhis zeyli ile birlikte), Beyrut, tsz. Hekim, Mustafa, Dini Yenileme (Tecdid) Hadisi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 1988. İbn Adiy, Abdullah b. Abdiilah el-Curcini, el-Kamilfi Duafai'r-Rical, tahk. Yahya Muhtar Gazavi, Beyrut, 1988. İbn Ebi Hatim, Abdurrahman er-Razi, Kitabu'l-Cerh ve't-Ta'dfl, Beyrut, 1952. İbn Ebi Şeybe, Ebu Bekr Abdullah b. Muhammed, el-Kitabu'l-Musanneffi'l-Ahad ve'l-Asar, tak. Kemal Yusuf el-Hut, Beyrut, 1989. İbn Hacer el-Askalani, Ahmed b. Ali, Fethu'l-Bari bi Şerhi Sahfhi'l-Buhari, Beyrut, h. 1379. - - -- --,Ahmed b. Ali, Listmü'l-Mfzan, Beyrut, 1986. - -- ---, Takribu't-Tehzib, tahk. Muhammed Avvame, Suriye, 1986. - - -- --, Takrfbu't-Tehzfb, tahk. Muhammed Avvame, Suriye, 1986. - - - -- -, Tevali't-Te'sis li-Meali Muhammed b. İdris, tahk. Ebu'l-Fida Abdullah el-Kadi, Beyrut, 1986. İbn Hıbban, Muhammed b. Ahmed Ebu Hatim et-Teymi, es-Sikat, tahk. Seyyid Şerefuddin Ahmed, Beyrut, 1975. . İbn Kesir, Ebu'l-Fida İmaduddin, el-Bidaye ve'n-Nihaye, Mısır, tsz. İbn Sa'd, Ebu Abdilialı Muhammed, Kitabu't-Tabakati'l-Kebfr, Beyrut, ty. İbnu'l-Cevzi, Cemaluddin Ebu'l-Ferec Abdurrahman, Siretu ve Menakıbu Omer b. Abdilaziz, tahk. Naim Zerzur, Beyrut, ı 984. Mes'udl, Ebu'I-Hasen Ali b. Huseyn, Murucu'z-Zeheb ve Maadinu'l-Cevher, tahk. Muhiddin Abdu'l-Hamid, Kahire, 1946,4. baskı. Munavi, Zeynuddin Muhammed Abdürratlf Feyzü'l-Kadir Şerhu'l-Camiı's-Sağlr, Beyrut, 1972. Musa, M. Yusuf, Fıkh-ı İslam Tarihi, çev. Ahmet Meylani, İstanbul, tsz. ERZURUM LU ŞEYHULiSLAM SEYYiO FEYZULLAH EFENDI SEMPOZVUMU • 427 Safvet, Ahmed Zeki, Cemheratu Rasaili'l-Arabfl U5Uri'l-Arabiyyeti'z-Zahire, Mısır, 1971, ilaveli 2. baskı. Taberani, Ebu'l-Kasım b. Süleyman b. Ahmed, el-Mucemu'l-Evsat, tahk. Abdü'lMuhsin b. İbrahim el-Huseyni, Kahire, h. 1415, VI, 324. Zehebi, Eb Cı Abdillah, Muhammed b. Ahmed, el-Ktlşiffl Ma'rifeti Men lehu Rivaye Cidde, tsz. fı'l-Kütübi's-Sitte, - -----, el-Muğnlfı'd-Duafa, tahk. Nureddin el-Itr, Katar, tsz.