stalin yaşamı ve mücadelesi

advertisement
STALİN YAŞAMI VE MÜCADELESİ
Josef Stalin (asıl adı İosif Vissariyonoviç Çugaşvili) (18 Aralık 1878; Gori,
Tiflis Guberniyası - 5 Mart 1953, Moskova), Gürcü asıllı Sovyet devlet
adamı, mareşal, 1922'den, 1953 yılındaki ölümüne kadar 31 sene boyunca
Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri.
Gori’de dünyaya geldi. 7 yaşında çiçek hastalığına yakalandı ve bu hastalık
yüzünde kalıcı izler bıraktı. 10 yaşında rahip okuluna devam etti. Burada
Gürcü çocuklar Rusça eğitim alırlardı. 12 yaşına geldiğinde geçirdiği iki at
arabası kazası sonucu sol kolu sakatlanacak ve hayatı boyunca tam
iyileşmeyecekti. 16 yaşında Gürcü Ortodoks Rahip Okuluna gitmeye hak
kazansa da, burada otoriteye karşı başkaldırıp huzursuzluk çıkardığı için
1899 yılında atılır.
Bu dönemde Stalin, Lenin'in eserleriyle tanışır ve marksist bir devrimci
olmaya karar verir. Tiflis'deki RSDİP örgütüne katıldı ve 1901 yılında
1
Tiflis'de Çarlık askerleri tarafından bastırılan 1 Mayıs gösterilerini
örgütledi. Buradan Batum'a geçer ve petrol işçileri arasında örgütlenir.
Mart 1902'de petrol işçilerinin grevini örgütler 1903 yılında Bolşeviklere
katılır. Ohranka tarafından sürekli izlense de profesyonel devrimci olarak
illegal parti faaliyetlerine başlar. Kafkaslar’daki önde gelen Bolşevik
liderlerden birisi olur. Bu dönemde propaganda, grev örgütleme, banka
soygunu gibi alanlarda faaliyet gösterir.
1905 Devrimi sırasında Tiflis'dedir. Aralık ayında önce Sankt Petersburg'da
yapılması planlanan ancak sonradan Finlandiya'ya alınan Bolşevik
Konferansına delege seçilir ve 24 Aralık 1905 günü Tampere'de yapılan
toplantıya katılır. Burada hep yazılarından tanıdığı Lenin ile ilk kez tanışma
fırsatı bulur. Tiflis'e döndüğünde Çarlık askerlerinin ve Karayüzlerin
devrimi bastırdığını ve katliamlara başladığını görür. Tiflis'i kana bulayan
Çarlık Ordusu komutanı General Fyodor Griiazanov'a düzenlenen başarılı
suikast saldırısında yer alır. 1906 yılı Nisan ayında Stockholm'de yapılan 4.
Kongreye katılır. Burada sonradan birlikte çalışacağı Kliment Voroşilov ,
Feliks Dzerjinski, Grigori Zinoviev, Aleksey İvanoviç Rikov ile tanışır ve
eski dostları Mihail Kalinin ve Stepan Şaumyan ile yeniden buluşur.
15-16 Temmuz 1906 akşamı Yekaterina Svanidze ile evlenir. Bu evlilikten
ilk oğlu Yakov dünyaya gelir. Bolşevik Parti banka soygunlarını yasakladığı
için geçici bir süre partiden resmen istifa eder, bir banka soygunu düzenler
ve Bakü’ye kaçar. Eşi Yekaterina Bakü’de tifüsten dolayı ölür. Bakü’de
yeraltı
faaliyetlerini
sürdüren
Stalin
Çarlık
taraftarlarına
karşı
örgütlenmeyi hızlandırır. 27 Nisan (10 Mayıs) 1907 günü Stepan Şaumyan
ile birlikte İngiltere'ye geçerek 5. Kongreye gözlemci delege olarak katılır.
Bu dönemde hastalanan eşi Kato 22 Kasım 1907 günü Bakü'de ölür. Eşinin
çok genç yaşta ölümü Stalin'i çok derinden etkileyecektir.
Stalin Bakü'de bulunduğu dönemde Müslüman işçiler arasında örgütlenme
faaliyeti gösterir. Parti içindeki işçiler tarafından sevilmekteyse de partili
aydınlar tarafından davranışları beğenilmez. Bakü'de Çarlık yanlısı
Karayüzler örgütü ile mücadele eder, Bolşevikler için zengin petrol maden
sahiplerinden zorla para toplarBu yıllarda Kafkasya'daki parti tabanında
Lenin'den sonra en etkili kişi olduğu belirtilir.
Kafkaslardan sonra ilk kez 1911 yılında Bolşeviklerin büyük örgütlerinin
bulunduğu Moskova veya St. Petersburg'a gitmek istediğini belirtir. Bunun
üzerine 1911 Eylül ayında Sankt Petersburg örgütüne katılır. Ocak 1912'de
yapılan ve Bolşeviklerin ayrı bir parti olduklarını açıkladıkları ilk toplantı
2
olan Prag Parti Konferansına delege olmasına rağmen katılamasa da ilk
kez Merkez Komitesine seçilir. Bu dönemde yine Merkez Komitesinde
bulunan ve aynı zamanda Bolşevik Duma vekili olan Ohranka ajanı Roman
Malinovski sayesinde Çarlık rejimi tüm Bolşevik liderleri yakalamayı
başarır. Nisan 1912’de Sankt Petersburg’da Pravda’yı çıkartmaya başlar.
Artık yazılarında ve parti içinde Rusça çelik anlamına gelen Stalin
mahlasını kullanmaktadır. Temmuz ayında yakalansa da kısa sürede
sürgün edildiği Sibirya'daki Narym kasabasından kaçar.
Bu dönemde Bolşevikler ile Menşevikler arasında birlik sağlanmasını
savunur ve bugünkü Polonya sınırları içinde bulunan Kraków'da bulunan
Lenin tarafından çağrılır. Lenin kesinlikle Bolşeviklerin ayrı bir siyasi hatta
kalmasını savunmaktadır ve Rusya'da bulunan Merkez Komitesi
üyelerinden Stalin'i bu görüşe ikna etmeye çalışır. Stalin Kraków'da
bulunduğu bu dönemde Viyana'daki Bolşeviklerin yanına gidecektir.
Burada Mart 1913'de yayınlanacak ünlü eseri Marksizm ve Ulusal Sorunu
yazacaktır.
Şubat 1913'de Sankt Petersburg'a döner. Malinovski tarafından burada
tuzağa düşürülür ve 4 yıl sürecek son sürgününe Kuzey Kutup dairesindeki
Turhansk bölgesi küçük Kureika köyüne gönderilir. 1916 yılının Aralık
ayında I. Dünya Savaşından zor durumdaki Çarlık rejimi tarafından orduya
alınmak üzere diğer siyasi sürgünlerle beraber çağrılır. Şubat 1917'de
Yenisey Irmağı kıyısındaki Krasnoyarsk'a ulaşır ancak çocukluğundan beri
sakat olan sol kolu nedeniyle askere alınmaz. Şubat Devriminin patlak
vermesiyle beraber özgür kalır ve 12 Mart günü Sankt Petersburg'a varır.
917 Şubat Devriminin ardından sürgünde beraber bulunduğu Lev Kamenev,
Matvei Muranov ile birlikte Petrograd'a döndü. Bu dönemde Bolşevikler
Şubat Devrimi hazırlıksız yakalanırlar. Lenin dahil olmak üzere önde gelen
tüm liderler yurtdışı veya yurt içinde sürgündedir. İkincil derecedeki
önderlerden Vyaçeslav Molotov ve Aleksandr Şlyapnikov yönetimi ele
alacak ve Bolşevik yayın organı Pravda'da Geçici Hükümeti şiddetle
eleştiriyordu. Stalin, Kamenev ve Muranov şehre gelir gelmez Pravda'nın
başına geçer ve Geçici Hükümet ile ılımlı bir siyaset izlemeye başlar.
Ayrıca Menşeviklerle birlik yapılmasını önerirler. Sürgünde bulunduğu
İsviçre'den durumu izleyen Lenin bu siyasi hatta karşı çıkmakta ama
duruma müdahale edememektedir. Ülkeye acilen dönmek isteyen ancak
sürmekte olan savaş yüzünden İsviçre'den dışarı çıkamayan Lenin İsviçreli
komünist Fritz Platten'in aracılığıyla Alman İmparatorluğu ile görüşmelere
başlar. Sonunda anlaşma sağlanır ve Mühürlü Tren olarak adlandırılan
yolculukla Lenin ve Rus sürgünler Nisan ayı başında Petrograd'a gelirler.
3
Lenin gelir gelmez Pravda'da izlenen hattı şiddetle reddedecek ve Nisan
Tezleri olarak bilinen kararlarını ilan edecektir. Buna göre parti Geçici
Hükümete destek vermeyecek, tersine iktidarın sovyetlere verilmesi için
örgütlenecektir. Temmuz Günleri olarak bilinen tabandaki işçi ve asker
ayaklanmasından
sonra
Bolşevikler
Geçici
Hükümet
tarafından
kovuşturmaya uğrayacaktır. Stalin bu dönemde toplanan 6. Kongresinde
Lenin'in Geçici Hükümet tarafından aranması üzerine teklif edilen ve
Lenin'in teslim olmasını içeren görüşlere şiddetle karşı çıkar.
Kovuşturmaya uğrayan Bolşeviklerin toparlanmasını ve Lenin'in gizli bir
şekilde saklanmasını sağlar[16]. Bu dönemde Lenin Finlandiya'da
yeraltında olduğundan Sverdlov'la birlikte partinin yönetimini üstlendi.
Kornilov Olayının bastırılmasından sonra popülerliği olağanüstü derecede
artan Bolşevikler Ekim Devrimi ile iktidarı alır. Petrograd'da toplanmakta
olan 2. Tüm Rusya Sovyetleri Kongresine iktidar verilir. Bolşeviklerin ve
müttefikleri
Sol
SR'ların
çoğunlukta
olduğu
kongre
Lenin'in
başkanlığındaki ilk Sovyet hükümeti olan Sovnarkomu oluşturur. Stalin de
bu kabinede Milliyetler Halk Komiseri olarak yeralır.
Sovyetler Birliğinin ilk önder kadrosu tarihteki ilk işçi sınıfı devletinin
istikamet yönünü tayin ederken daha önce tarihte benzer bir örnek
olmamasının her türlü sıkıntısını çekmiştir. Lenin'in ölümünden sonra
1930'lu yıllara kadar süren derin tartışmalar, yargılamalar ve verilen idam
cezaları aslında farklı istikamet tayin etmek isteyen Bolşevikler arasında
gelişen siyasal ve ideolojik kavgalardır. Bu dönemde NEP siyasetinden
çıkılması eleştiri konusu olacak, sanayileşme ve kolektivizasyona karşı
çıkılacaktır. Savaş Komünizminden NEP'e geçişi eleştiren Troçki, NEP
siyasetine son verilmesine karşı çıkan Buharin, önce Troçki ile daha sonra
Stalin'e karşı parti içinde muhalefet eden Zinoviev ve Kamenev süreç
içinde tasfiye edileceklerdir. II. Dünya Savaşı yıllarında Troçki 20 Ağustos
1940 tarihinde, Stalin'nin talimatıyla Sovyet Gizli Polisi GPU tarafindan
düzenlenen bir suikast sonucu Meksika'da öldürülmüştür. Komünist Parti
içinde "sağ veya sol sapmayla" suçlanan eski liderlerin tamamı ise 1930'lu
yıllarda mahkûm olacak, Stalin tarafından idam ettirileceklerdir. Özellikle
eski Bolşeviklerin yargılanması ve cezalandırılması ilginçtir. Moskova'da
1936-1938 yılları arasında yapılan duruşmalarda Bolşevik Partinin eski
önderlerine zorla akıl almaz suçlamalar yapılmış, kendilerini emperyalist
devletlerin ajanları ya da Troçkist olarak ifşa etmeye zorlanmışlardır.
Büyük Temizlik adıyla toplumda geniş yankı bulan tasfiye hareketi
sonucunda, özellikle partide Stalin ve ekibi (Molotov, Voroşilov,
Kaganoviç, Beria) hakimiyetlerini kurmuşlardır. Bu sayede planlanan
sanayi hamlesine hız verilmiş, büyük topraklar kollektifleştirilmiştir. Küçük
üreticiler ve köylüler kooperatifler içinde örgütlenmiştir.
4
II. Dünya Savaşı sırasında parti liderliği, hükümet başkanlığı ve Sovyet
orduları başkomutanlığı görevlerini bir arada yürüttü. 1939'da Adolf
Hitler'in Nazi Almanyası'yla Molotov-Ribbentrop paktı diye de bilinen bir
saldırmazlık anlaşmasını imzaladı. Bu sayede Alman ordularına karşı savaş
hazırlığı yapmak için vakit kazanmış oldu. Bu anlaşma müzakereleri
sırasında, Stalin, Hitler'den, Polonya'nın doğusunun, -ki bu topraklar Rus
Devrimi sırasında, devrimi doğduğu gün boğmak isteyen Polonya hükümeti
tarafından işgal edilmişti- Finlandiya'nın güneyinın, Estonya, Letonya ve
Litvanya'nın Alman ordularının güzergahları dışında bırakılmasında diretti
ve bu bölgelerin Sovyet nüfuz alanında olduğunu belirtti. Bu sayede
diplomatik bir manevrayla Baltık Denizi'nden Karadeniz'e kadar Almanların
-eğer yapmış oldukları anlaşmayı ihlal etmeselerdi- asla yaramayacağı
tampon bölgeler oluşturdu. Bu büyük bir diplomatik başarıydı. Savaş
sırasında Stalin'in Türkiye'den de toprak talepleri olduğu iddiası savaşın
çeşitli taraflarınca Türk-Sovyet ilişkilerini germek amacıyla pek çok
kereler farklı amaçlarla dillendirildi. Bu propagandanın savaş sonrası
dönemde ABD'nin Türkiye'deki nüfuzunu arttırmasında ve Türkiye'nin
NATO'ya üye yapılmasındaki etkisi büyüktür.
Bu tartışmalı tarihsel dönemle ilgili olarak, Stalin'e düşman veya Stalin'den
yana olan her iki tarafın da farklı tezleri vardır. Stalin karşıtlarının tezlerine
göre, Hitler'le aralarındaki açıklanmayan gizli protokole bağlı olarak
Finlandiya, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya ve Polonya'nın Almanya
veya Sovyetler tarafından işgalinin yolu açılmıştır. Stalin'in doğru yaptığını
savunanlara göre ise, 1937'deki Münih görüşmelerinde açıkça ortaya
çıktığı gibi, İngiliz ve Fransız devletleri ve dolaylı olarak da Amerikalılar,
nasyonal sosyalist Almanya'yı kışkırtıyorlardı ve onların Sovyetler Birliği'ne
saldırısının önünü açmaya çalışıyorlardı. Bu amaçla Avusturya'nın
Almanya'ya katılmasına (Anschluss) ve Çekoslovakya'nın işgaline göz
yummuş ve onaylamışlardı. Ne var ki, özellikle Çekoslovakya'nın işgalinden
sonra Sovyetler Birliği'nin Britanya ve Fransa ile ilişki kurma çabalarına
rağmen bu iki ülke Alman tehdidini birlikte ortadan kaldırma girişimini
reddetti. Böylece Sovyetler Birliği, kendi sınırlarını güvence altına almak
için bu protokolü imzaladı. Stalin'in amaçlarına göre, Polonya ve Baltık
ülkelerinde oluşturulacak tampon bölgeler, Almanların Sovyetler Birliği'ne
ulaşmasını engelleyecekti. Böylece 1939 yılında Alman işgalinden sonra
Sovyetler Polonya'nın kalan yarısını işgal edip Estonya, Litvanya ve
Letonya'yı sınırlarına kattı. Sovyetler'in kuzeyindeki saatli bomba niteliği
taşıyan Finlandiya'ya saldırdı ve büyük kayıplar vermesine rağmen Mart
1940'da Kış Savaşı olarak bilinen bu savaşı da kazandı. Polonya'nın
Kızılordu tarafından işgal edilen bölgelerinden Katyn ormanlarında 7000
5
silahsız savaş esiri Polonyalı subay Stalin'in emriyle katledildi. 1941'de
Hitler'in Sovyetlere saldırması üzerine Stalin bu sefer müttefiklerin
yanında yer aldı. Mihver Devletleri'nin yenilmesinde II. Dünya Savaşı'nın en
ağır bedeli ödeyen güç olarak (24 milyon ölü) müttefiklerin yanında Nazi
Almanyası'na karşı kazandığı zafer uluslararası alanda gücünü ve
popülaritesini artırdı.
II. Dünya Savaşı sırasında parti liderliği, hükümet başkanlığı ve Sovyet
orduları başkomutanlığı görevlerini bir arada yürüttü. 1939'da Adolf
Hitler'in Nazi Almanyası'yla Molotov-Ribbentrop paktı diye de bilinen bir
saldırmazlık anlaşmasını imzaladı. Bu sayede Alman ordularına karşı savaş
hazırlığı yapmak için vakit kazanmış oldu. Bu anlaşma müzakereleri
sırasında, Stalin, Hitler'den, Polonya'nın doğusunun, -ki bu topraklar Rus
Devrimi sırasında, devrimi doğduğu gün boğmak isteyen Polonya hükümeti
tarafından işgal edilmişti- Finlandiya'nın güneyinın, Estonya, Letonya ve
Litvanya'nın Alman ordularının güzergahları dışında bırakılmasında diretti
ve bu bölgelerin Sovyet nüfuz alanında olduğunu belirtti. Bu sayede
diplomatik bir manevrayla Baltık Denizi'nden Karadeniz'e kadar Almanların
-eğer yapmış oldukları anlaşmayı ihlal etmeselerdi- asla yaramayacağı
tampon bölgeler oluşturdu. Bu büyük bir diplomatik başarıydı. Savaş
sırasında Stalin'in Türkiye'den de toprak talepleri olduğu iddiası savaşın
çeşitli taraflarınca Türk-Sovyet ilişkilerini germek amacıyla pek çok
kereler farklı amaçlarla dillendirildi. Bu propagandanın savaş sonrası
dönemde ABD'nin Türkiye'deki nüfuzunu arttırmasında ve Türkiye'nin
NATO'ya üye yapılmasındaki etkisi büyüktür.
Bu tartışmalı tarihsel dönemle ilgili olarak, Stalin'e düşman veya Stalin'den
yana olan her iki tarafın da farklı tezleri vardır. Stalin karşıtlarının tezlerine
göre, Hitler'le aralarındaki açıklanmayan gizli protokole bağlı olarak
Finlandiya, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya ve Polonya'nın Almanya
veya Sovyetler tarafından işgalinin yolu açılmıştır. Stalin'in doğru yaptığını
savunanlara göre ise, 1937'deki Münih görüşmelerinde açıkça ortaya
çıktığı gibi, İngiliz ve Fransız devletleri ve dolaylı olarak da Amerikalılar,
nasyonal sosyalist Almanya'yı kışkırtıyorlardı ve onların Sovyetler Birliği'ne
saldırısının önünü açmaya çalışıyorlardı. Bu amaçla Avusturya'nın
Almanya'ya katılmasına (Anschluss) ve Çekoslovakya'nın işgaline göz
yummuş ve onaylamışlardı. Ne var ki, özellikle Çekoslovakya'nın işgalinden
sonra Sovyetler Birliği'nin Britanya ve Fransa ile ilişki kurma çabalarına
rağmen bu iki ülke Alman tehdidini birlikte ortadan kaldırma girişimini
reddetti. Böylece Sovyetler Birliği, kendi sınırlarını güvence altına almak
için bu protokolü imzaladı. Stalin'in amaçlarına göre, Polonya ve Baltık
ülkelerinde oluşturulacak tampon bölgeler, Almanların Sovyetler Birliği'ne
6
ulaşmasını engelleyecekti. Böylece 1939 yılında Alman işgalinden sonra
Sovyetler Polonya'nın kalan yarısını işgal edip Estonya, Litvanya ve
Letonya'yı sınırlarına kattı. Sovyetler'in kuzeyindeki saatli bomba niteliği
taşıyan Finlandiya'ya saldırdı ve büyük kayıplar vermesine rağmen Mart
1940'da Kış Savaşı olarak bilinen bu savaşı da kazandı. Polonya'nın
Kızılordu tarafından işgal edilen bölgelerinden Katyn ormanlarında 7000
silahsız savaş esiri Polonyalı subay Stalin'in emriyle katledildi. 1941'de
Hitler'in Sovyetlere saldırması üzerine Stalin bu sefer müttefiklerin
yanında yer aldı. Mihver Devletleri'nin yenilmesinde II. Dünya Savaşı'nın en
ağır bedeli ödeyen güç olarak (24 milyon ölü) müttefiklerin yanında Nazi
Almanyası'na karşı kazandığı zafer uluslararası alanda gücünü ve
popülaritesini artırdı.
II. Dünya Savaşı sırasında parti liderliği, hükümet başkanlığı ve Sovyet
orduları başkomutanlığı görevlerini bir arada yürüttü. 1939'da Adolf
Hitler'in Nazi Almanyası'yla Molotov-Ribbentrop paktı diye de bilinen bir
saldırmazlık anlaşmasını imzaladı. Bu sayede Alman ordularına karşı savaş
hazırlığı yapmak için vakit kazanmış oldu. Bu anlaşma müzakereleri
sırasında, Stalin, Hitler'den, Polonya'nın doğusunun, -ki bu topraklar Rus
Devrimi sırasında, devrimi doğduğu gün boğmak isteyen Polonya hükümeti
tarafından işgal edilmişti- Finlandiya'nın güneyinın, Estonya, Letonya ve
Litvanya'nın Alman ordularının güzergahları dışında bırakılmasında diretti
ve bu bölgelerin Sovyet nüfuz alanında olduğunu belirtti. Bu sayede
diplomatik bir manevrayla Baltık Denizi'nden Karadeniz'e kadar Almanların
-eğer yapmış oldukları anlaşmayı ihlal etmeselerdi- asla yaramayacağı
tampon bölgeler oluşturdu. Bu büyük bir diplomatik başarıydı. Savaş
sırasında Stalin'in Türkiye'den de toprak talepleri olduğu iddiası savaşın
çeşitli taraflarınca Türk-Sovyet ilişkilerini germek amacıyla pek çok
kereler farklı amaçlarla dillendirildi. Bu propagandanın savaş sonrası
dönemde ABD'nin Türkiye'deki nüfuzunu arttırmasında ve Türkiye'nin
NATO'ya üye yapılmasındaki etkisi büyüktür.
Bu tartışmalı tarihsel dönemle ilgili olarak, Stalin'e düşman veya Stalin'den
yana olan her iki tarafın da farklı tezleri vardır. Stalin karşıtlarının tezlerine
göre, Hitler'le aralarındaki açıklanmayan gizli protokole bağlı olarak
Finlandiya, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya ve Polonya'nın Almanya
veya Sovyetler tarafından işgalinin yolu açılmıştır. Stalin'in doğru yaptığını
savunanlara göre ise, 1937'deki Münih görüşmelerinde açıkça ortaya
çıktığı gibi, İngiliz ve Fransız devletleri ve dolaylı olarak da Amerikalılar,
nasyonal sosyalist Almanya'yı kışkırtıyorlardı ve onların Sovyetler Birliği'ne
saldırısının önünü açmaya çalışıyorlardı. Bu amaçla Avusturya'nın
7
Almanya'ya katılmasına (Anschluss) ve Çekoslovakya'nın işgaline göz
yummuş ve onaylamışlardı. Ne var ki, özellikle Çekoslovakya'nın işgalinden
sonra Sovyetler Birliği'nin Britanya ve Fransa ile ilişki kurma çabalarına
rağmen bu iki ülke Alman tehdidini birlikte ortadan kaldırma girişimini
reddetti. Böylece Sovyetler Birliği, kendi sınırlarını güvence altına almak
için bu protokolü imzaladı. Stalin'in amaçlarına göre, Polonya ve Baltık
ülkelerinde oluşturulacak tampon bölgeler, Almanların Sovyetler Birliği'ne
ulaşmasını engelleyecekti. Böylece 1939 yılında Alman işgalinden sonra
Sovyetler Polonya'nın kalan yarısını işgal edip Estonya, Litvanya ve
Letonya'yı sınırlarına kattı. Sovyetler'in kuzeyindeki saatli bomba niteliği
taşıyan Finlandiya'ya saldırdı ve büyük kayıplar vermesine rağmen Mart
1940'da Kış Savaşı olarak bilinen bu savaşı da kazandı. Polonya'nın
Kızılordu tarafından işgal edilen bölgelerinden Katyn ormanlarında 7000
silahsız savaş esiri Polonyalı subay Stalin'in emriyle katledildi. 1941'de
Hitler'in Sovyetlere saldırması üzerine Stalin bu sefer müttefiklerin
yanında yer aldı. Mihver Devletleri'nin yenilmesinde II. Dünya Savaşı'nın en
ağır bedeli ödeyen güç olarak (24 milyon ölü) müttefiklerin yanında Nazi
Almanyası'na karşı kazandığı zafer uluslararası alanda gücünü ve
popülaritesini artırdı.
II. Emperyalist Paylaşım Savaşı sırasında parti liderliği, hükümet
başkanlığı ve Sovyet orduları başkomutanlığı görevlerini bir arada yürüttü.
1939'da Adolf Hitler'in Nazi Almanyası'yla Molotov-Ribbentrop paktı diye
de bilinen bir saldırmazlık anlaşmasını imzaladı. Bu sayede Alman
ordularına karşı savaş hazırlığı yapmak için vakit kazanmış oldu. Bu
anlaşma müzakereleri sırasında, Stalin, Hitler'den, Polonya'nın doğusunun,
-ki bu topraklar Rus Devrimi sırasında, devrimi doğduğu gün boğmak
isteyen Polonya hükümeti tarafından işgal edilmişti- Finlandiya'nın
güneyinın, Estonya, Letonya ve Litvanya'nın Alman ordularının güzergahları
dışında bırakılmasında diretti ve bu bölgelerin Sovyet nüfuz alanında
olduğunu belirtti. Bu sayede diplomatik bir manevrayla Baltık Denizi'nden
Karadeniz'e kadar Almanların -eğer yapmış oldukları anlaşmayı ihlal
etmeselerdi- asla yaramayacağı tampon bölgeler oluşturdu. Bu büyük bir
diplomatik başarıydı. Savaş sırasında Stalin'in Türkiye'den de toprak
talepleri olduğu iddiası savaşın çeşitli taraflarınca Türk-Sovyet ilişkilerini
germek amacıyla pek çok kereler farklı amaçlarla dillendirildi. Bu
propagandanın savaş sonrası dönemde ABD'nin Türkiye'deki nüfuzunu
arttırmasında ve Türkiye'nin NATO'ya üye yapılmasındaki etkisi büyüktür.
Bu tartışmalı tarihsel dönemle ilgili olarak, Stalin'e düşman veya Stalin'den
yana olan her iki tarafın da farklı tezleri vardır. Stalin karşıtlarının tezlerine
göre, Hitler'le aralarındaki açıklanmayan gizli protokole bağlı olarak
8
Finlandiya, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya ve Polonya'nın Almanya
veya Sovyetler tarafından işgalinin yolu açılmıştır. Stalin'in doğru yaptığını
savunanlara göre ise, 1937'deki Münih görüşmelerinde açıkça ortaya
çıktığı gibi, İngiliz ve Fransız devletleri ve dolaylı olarak da Amerikalılar,
nasyonal sosyalist Almanya'yı kışkırtıyorlardı ve onların Sovyetler Birliği'ne
saldırısının önünü açmaya çalışıyorlardı. Bu amaçla Avusturya'nın
Almanya'ya katılmasına (Anschluss) ve Çekoslovakya'nın işgaline göz
yummuş ve onaylamışlardı. Ne var ki, özellikle Çekoslovakya'nın işgalinden
sonra Sovyetler Birliği'nin Britanya ve Fransa ile ilişki kurma çabalarına
rağmen bu iki ülke Alman tehdidini birlikte ortadan kaldırma girişimini
reddetti. Böylece Sovyetler Birliği, kendi sınırlarını güvence altına almak
için bu protokolü imzaladı. Stalin'in amaçlarına göre, Polonya ve Baltık
ülkelerinde oluşturulacak tampon bölgeler, Almanların Sovyetler Birliği'ne
ulaşmasını engelleyecekti. Böylece 1939 yılında Alman işgalinden sonra
Sovyetler Polonya'nın kalan yarısını işgal edip Estonya, Litvanya ve
Letonya'yı sınırlarına kattı. Sovyetler'in kuzeyindeki saatli bomba niteliği
taşıyan Finlandiya'ya saldırdı ve büyük kayıplar vermesine rağmen Mart
1940'da Kış Savaşı olarak bilinen bu savaşı da kazandı. Polonya'nın
Kızılordu tarafından işgal edilen bölgelerinden Katyn ormanlarında 7000
silahsız savaş esiri Polonyalı subay Stalin'in emriyle katledildi. 1941'de
Hitler'in Sovyetlere saldırması üzerine Stalin bu sefer müttefiklerin
yanında yer aldı. Mihver Devletleri'nin yenilmesinde II. Dünya Savaşı'nın en
ağır bedeli ödeyen güç olarak (24 milyon ölü) müttefiklerin yanında Nazi
Almanyası'na karşı kazandığı zafer uluslararası alanda gücünü ve
popülaritesini artırdı.
Sovyetler Birliğini işgal eden Alman ordularının Kafkasya petrollerine
ulaşabilmek için savaştığı 1942 yılında Almanlara elçiler yollayarak temas
sağladıkları ve Almanlara askeri açıdan aktif olarak yardım ettikleri
nedeniyle Kırım Tatarlarını Sibirya'ya sürdü. Türkiye Cumhuriyeti
hükümetlerinin savaş sırasında Nazi Almanyası ile yakın ilişkiler tesis
ettiğini, Nazi Almanyası ile dış ticareti Alman para birimi "Reichsmark" ile
yaptığını, TC banknotlarını Almanya'da bastırdığını, Nazi Almanyası'na
paslanmaz çeliğin hammaddesi olan krom sevkiyatı yaptığını, bakan Şükrü
Saracoğlu'nun ırkçı ve nasyonal sosyalizm sempatizanı söylemleri,
Sovyetler Birliği'ne dahil olan Kırım ve Kafkasya'da askeri harekat
yapmakta olan Alman ordusunu cephede takip etmek için Türk
hükümetinin komutanlar yollaması sebebiyle ilişkiler iyice gerildi. SSCB 19
Mart 1945'te Türkiye'ye bir nota vererek, 1925 tarihli Dostluk ve
Saldırmazlık Antlaşması'nın süresini uzatmayacağını bildirdi. Pravda
gazetesinde bir makale kaleme alan iki Gürcü profesörün Kars ve
Ardahan'ın Gürcistan'nın tarihsel topraklarına dahil olduğunu ileri sürmesi
9
Türkiye'deki çevrelerde Sovyetler Birliği'nin bu illeri ilhak etmek istediği
şeklinde algılandı. Stalin İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının olası bir
saldırıya karşı ortak savunulmasını teklif etti. "Ortak Savunma"dan kast
edilen, Montrö Boğazlar Sözleşmesi hükümlerinin değiştirilmesi ve
SSCB'ye Boğazlarda askeri üs verilmesiydi. Türkiye bu talepleri geri
çevirdi. Süratle Batı bloğuna yanaştı. 12 Mart 1947'de ilan edilen Truman
Doktrini ile Türkiye Batı bağlantısını sağlamlaştırdı.
II. Emperyalist Paylaşım Savaşı'nın sonlarında Kızıl Ordu tarafından Alman
işgalinden kurtarılan Doğu Avrupa ülkelerinde komünist partilerin iktidara
gelmesine destek sağladı. Bu ülkelerin kapitalist ekonomiden sosyalist
ekonomiye
geçmesine
ve
Sovyetler
Birliği'nin
tecrübelerinden
yararlanmalarında
yardımcı
oldu.
ABD
öncülüğünde
Avrupa'da
uygulanmaya konan Marshall Planına karşı COMECON'u kurdu.
5 Mart 1953'te öldü. Ölümünden sonra Kruşçev ünlü 20. Kongre ile Stalinin
yanlışlar yaptığını iddia ederek anti-Stalinizasyon kampanyasını başlattı.
Bu kampanya kendisinden sonra gelen Brejnev dönemine kadar sürdü.
Daha sonra Gorbaçov döneminde Sovyetler Birliğinin içinde bulunduğu
sorunların sebebi olarak Stalin suçlandı ve anti-tez olarak Glasnost ve
Perestroika kavramları gündeme getirildi.
Stalin öldükten sonra naaşı Lenin'in naaşının yanında kalmıştır. Ancak 31
Ekim 1961 tarihinde alınan kararla naaşı Kremlin Duvarı Mezarlığına
defnedilmiştir.Doğduğu ev Gürcistan'ın Gori kentinde bulunan Stalin
Müzesi kompleksi içerisinde korunmaktadır. Gori kentinde kendisine ait
heybetli bir heykel de kent meydanında bulunmaktaydı. 1950 de dikilen 6
metrelik dev heykel, 25 Haziran 2010 tarihinde sessiz sedasız bir şekilde
kaldırıldı.[18]Yerine 2008'de Rusya ile savaşta ölenler için anıt yapılacağı
açıklanmıştır. Gürcistan'da Mihail Saakaşvili'nin seçimlerden yenik
ayrılmasının ardından ülkede büyüyen Saakaşvili icraatlarına karşı çıkma
hareketi sonucunda Gori'deki stalin heykeli yeniden yerine konmuştur.
J. STALİN - Yapıtlar
SBKP(Bolşevik) Tarihi Kısa Ders
SBKP (Bolşevik) Kısa Dersin Propagandası
Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm
Kadrolar Üzerine
10
Anarşizm mi? Sosyalizm mi?
Troçkizm mi Leninizm mi?
Tarih Çarpıtıcıları
Rus Komünistlerinin Siyasi Stratejisi ve Taktiği Üzerine
Strateji ve Taktikler Üzerine
Parti Krizi ve Görevlerimiz
J. V. Stalin - Örgüt Üzerine
Leninizmin Temelleri
Leninizmin Sorunları
Leninizmin İlkelleri
Proletarya Devrimi Çağında Milli Mesele
Ulusal Sorun Ve Leninizm
Marksizm Ulusal Sorun Sömürge Sorunu
XIV. SBKP(B) Parti Kongresi Raporu
XV. SBKP(B) Parti Kongresi Raporu
XIX. SBKP(B) Parti Kongresinde Konuşma
Muhalefet Üzerine
SBKP)B'deki Sağ Sapma Üzerine
SSCB'de Sosyalizmin Ekonomik Problemleri
Sosyalist Ekonominin Meseleleri
Sovyet Ekonomistleriyle Beş Görüşme
Son Yazılar
SBKP(B)’in ve J.V. Stalin’in 1941–1945 Büyük Yurtsever Savaş'ındaki Rolü
Faşizme Karşı Savaş Konuşmaları
J. V. Stalin - Bütün Eserler - Cilt 1
J. V. Stalin - Bütün Eserler - Cilt 2
J. V. Stalin - Bütün Eserler - Cilt 3
11
J. V. Stalin - Eserler - Cilt 1
J. V. Stalin - Eserler - Cilt 2
J. V. Stalin - Eserler - Cilt 3
J. V. Stalin - Eserler - Cilt 4
J. V. Stalin - Eserler - Cilt 5
J. V. Stalin - Eserler - Cilt 6
J. V. Stalin - Eserler - Cilt 7
J. V. Stalin - Eserler - Cilt 8
J. V. Stalin - Eserler - Cilt 9
J. V. Stalin - Eserler - Cilt 10
J. V. Stalin - Eserler - Cilt 11
J. V. Stalin - Eserler - Cilt 12
J. V. Stalin - Eserler - Cilt 13
J. V. Stalin - Eserler - Cilt 14
J. V. Stalin - Eserler - Cilt 16
12
Download