İtalyan Edebiyatı

advertisement
İtalyan Edebiyatı
Ali Horuz tarafından yazıldı.
Cuma, 30 Aralık 2011 03:20 - Son Güncelleme Cuma, 30 Aralık 2011 03:35
İtalyan Edebiyatı
İtalyan Edebiyatı, İtalyan yazarlarca İtalyanca yazılmış edebiyat yapıtlarını kapsar. İtalya'nın
siyasal birliğini 19. yüzyıla kadar kuramaması ve Katolik Kilisesi'nin etkisiyle, yazılı metinlerde
uzun süreLatince kullanılmış ve yerel bir dilin yaygınlaşması öbür Avrupa ülkelerine göre daha
geç başlamıştır. 12. ve 14. yüzyıllar arasında
İtalya'da Fransızca düzyazı ve koşukla yazılmış romanslar okunmuş ve klasik metinlerden
uyarlamalar yapılmıştır. Böylece 13. yüzyılda bir Fransız-İtalyan edebiyatı gelişmiştir. İtalyanlar
Fransız öykülerini çoğu zaman uyarlayarak ve bunlara çeşitli eklemeler yaparak kaleme
almışlardır. Bu edebiyatta Fransızca kullanılmakla birlikte, yazarlar yapıtlarına yer yer kendi
lehçelerinin özelliklerini de katmışlardır.
Aynı dönemde Fransa'daki Provence yöresinde yazılan lirik şiirler İtalya'da da yaygınlaştı.
1208-1250 arasında Sicilya'yı yöneten Kutsal Roma-Germen İmparatoru II. Friedrich'in
sarayında, Sicilya Okuluolarak adlandırılan bir grup şair Provence şiir biçimleri ve konularını
örnek alarak yerel dilde şiirler yazdı. II. Friedrich'in ölümünden sonra kültürel merkez Toskana
oldu. Burada Guittone d'Arezzo ve onu izleyen şairler Sicilya Okulu tarzı şiirler yazdılar. Daha
içten bir dille aşk şiirleri yazan ve Dolce Stil Nuovo (Tatlı Yeni Üslup) şairleri olarak adlandırılan
yeni bir grup oluştu. Bolognalı Guido Guinizelli'nin başlattığı bu yeni akımın öbür önemli
temsilcileri arasında Guido Cavalcanti, Dante Alighieri ve Cino da Pistoia sayılabilir. Bu şairler
İtalyan edebiyat dilinin gelişimini başlattılar. Öte yandan, Rustico di Filippo ve Cecco Angiolieri
gibi bazı şairler de aynı dönemde bu ciddi aşk şiiri geleneğinin tam karşıtı olan ve aşk konusunu
komik ve kaba bir dille işleyen şiirler yazdılar.
Assisili Aziz Francesco'nun ölçülü düzyazıyla Umbria lehçesinde kaleme aldığı Cantico di frate
sole, İtalyan şiirinin en eski örneklerinden biridir. Bu yüzyılda din, felsefe, hukuk, siyaset ve bilim
konulu metinlerde hâlâ Latince kullanılmakla birlikte, yerel dille yazılmış düzyazı edebiyatı da
başlamıştı.
14. Yüzyıl
1/5
İtalyan Edebiyatı
Ali Horuz tarafından yazıldı.
Cuma, 30 Aralık 2011 03:20 - Son Güncelleme Cuma, 30 Aralık 2011 03:35
Bu dönemde ortaya koyulan İtalyan edebiyatı örnekleri birkaç yüzyıl boyunca Avrupa'yı etkiledi
ve Rönesansın başlangıcı sayıldı. Dante, Petrarca ve Boccaccio adlı üç büyük yazarın
yaşadıkları dönemde kazandıkları ün günümüze kadar sürdü.
Dante'nin Toskana lehçesiyle kaleme aldığı ve cennet ile cehenneme yapılan bir yolculuğu
anlattığı uzun şiiri La divina commedia, içerdiği karmaşık imgeler, şiirsel zenginlik ve anlam
yoğunluğuyla bir başyapıt sayılmaktadır. Felsefeden çok edebiyata ilgi duyan ve aynı zamanda
bir hümanist olan Petrarca ise ortaçağ felsefesine karşı çıktı ve yapıtlarında klasik Latin
yazarlarını örnek aldı. Boccaccio ise büyük bir edebi değer taşıyan düzyazı yapıtlarında yetkin
bir üslup kullandı ve Decameron Hikâyeleri adlı 100 öykü içeren yapıtıyla Rönesans edebiyatını
etkiledi.
14. yüzyılın ikinci yarısında edebiyat etkinliklerinin merkezi olarak kalan Floransa'da halka
yönelik yapıtlar verildi. Boccaccio'nun etkisiyle öykü türü canlılık kazandı.
Rönesans
15. yüzyılda edebiyat bir önceki yüzyılın coşkunluğunu yitirirken, klasik elyazmalarının
bulunması sonucunda, Platon başta olmak üzere Eski Yunan felsefesine büyük bir ilgi doğdu.
İnsanın evrendeki konumu yeniden değerlendirilerek insanı temel alan yeni bir dünya görüşü
benimsemeye başlandı. 15. yüzyılın ilk yarısında, yerel dili küçümseyerek Latince ve Yunanca
yazmaya özen gösteren birtakım yazarlar klasik metinlerden örnek alarak çok sayıda ama
değersiz yapıtlar ortaya koydu. Oysa yüzyılın ortalarında doğru edebiyat dili olarak İtalyanca
Latince'nin yerini almaya başladı. Toskana lehçesinin Latince kadar önemli olduğunu savunan
hümanist Leon Battista Alberti, Floransa'nın kültürel önderliğini sürdürmesine katkıda
bulunurken, Venedikli Pietro Bembo da İtalyanca'daki ilk dilbilgisi kitaplarından birini yazdı.
Ludovico Ariosto, Niccolò Machiavelli ve Francesco Guicciardini hümanist edebiyatın önde
gelen adları arasındadır. Ariosto en çok Orlando furioso (1517) adlı epik şiiriyle anımsanırken,
Machiavelli ile Guicciardini tarih ve siyaset konulu yapıtlarında yerel dili kullanarak Toskana
lehçesinin yerini sağlamlaştırdılar. Machiavelli'nin Hükümdar (1513) adlı yapıtı hükümdarların
2/5
İtalyan Edebiyatı
Ali Horuz tarafından yazıldı.
Cuma, 30 Aralık 2011 03:20 - Son Güncelleme Cuma, 30 Aralık 2011 03:35
nasıl başa geçtikleri ve ülkelerini nasıl yönettikleri gibi konuları ele alır.
İtalyan Rönesans'ının son büyük şairi Torquato Tasso'nun Gerusalemme liberata (1581) adlı
klasik destan tarzındaki yapıtı Rönesans'ın en önemli ürünlerinden biridir.
16. yüzyılda lirik şiirde Petrarca'nın etkileri sürerken, tiyatro dalında Yunan ve Roma tiyatrosunu
örnek alan oyunlar yazıldı. Gian Giorgia Trissino'nunSofonisba (1524) adlı oyunu yerel dille
yazılan ilk trajedi oldu. Trajedilerden daha üstün sanatsal değer taşıyan komediler ise çağdaş
Avrupa tiyatrosunun başlangıcını oluşturdu. Bu türde yazanlar arasında Ariosto, Machiavelli,
Pietro Aretino ve Giordano Bruno sayılabilir.
17. ve 18. Yüzyıllar Bir gerileme dönemi olarak nitelendirilen 17. yüzyılda yazarlar abartılı ve gösterişli üslup
oyunlarıyla, duygudan yoksun yapıtlar ortaya koydular. Bu dönem İtalyan edebiyatının başlıca
temsilcisi, abartılı birçok söz sanatıyla yüklü lirik şiiriyle tanınan Giambattista Marino'dur. Gene
bir şair olan Tommaso Campanella ise La Citta del Sole (1602) adlı yapıtında düşsel bir din
devleti çizdi. Ünlü bilim adamı Galilei'nin yazıları ise bilim dilinde de Latincenin yerini
İtalyancanın almasını sağladı.
Müzikli oyunların ve operanın gelişmesi üzerine birçok şair opera besteleri için söz yazmaya
başladı. Tiyatro türünde asıl önemli gelişmeler ise 18. yüzyılda gerçekleşti. Vittorio Alfieri klasik
ve kutsal konulu trajedileriyle Rönesans'ın yurtseverlik anlayışına canlılık verirken, Carlo
Goldoni ince bir güldürü anlayışına dayanan modern gelenek ve karakter komedisini kurdu.
Carlo Goldoni'nin La Locandiera(1753) adlı komedisi günümüzde bile geçerli olan düşünceler
içeriyordu.
19. Yüzyıl [değiştir]
3/5
İtalyan Edebiyatı
Ali Horuz tarafından yazıldı.
Cuma, 30 Aralık 2011 03:20 - Son Güncelleme Cuma, 30 Aralık 2011 03:35
İtalya'da Romantizm Akımı, ulusal kurtuluş hareketine paralel bir gelişim gösterdi. Bu dönemde
ortaya koyulan yapıtların çoğu bu hareketin yarattığı yurtsever duygusallığı yansıtıyordu. Ugo
Foscolo'nun yapıtlarında tutkulu bir duygusallıkla biçimsel yetkinlik birleşti. İtalyan
Romantizminin önde gelen temsilcisi ise Alessando Manzoni'ydi. Şiir ve öykü türünde yapıtlar
veren Manzoni'nin en ünlü yapıtı I promessi sposi (1825-1827) 17. yüzyılda Milano'da geçen ve
yurtseverliğe değinen tarihsel bir romandır.
Dönemin öbür önemli temsilcisi ise Giacomo Leopardi'dir. Duygusal şiire tepki olarak doğan
Gerçekçilik Akımı ise Doğalcılık Akımına bağlı Fransız yazarlarının etkisini taşıyordu. Yaşamı,
özellikle toplumun yoksul kesimlerinin yaşamını olduğu gibi aktarmayı amaçlayan bu akımın ilk
kurumsal açıklamasını 1872'de Luigi Capuana yaptı.
Çağdaş Dönem
İtalya'nın siyasal birliğe kavuşmasından sonra siyaset ve edebiyat konulu yazılarıyla tanınan Il
piacere (1889) adlı romanında üstün insan konusunu ele alanGabriele d'Anunzio, yeni toplumun
gereksinimlerini karşılıyan yazarlardan biriydi. Bu arada Benedetto Croce de yayımladığı La
Critica adlı dergide çıkan yazılarıyla ve 70'ten fazla kitabıyla edebiyat eleştirisi alanında ün
kazandı. Poesia adlı derginin editörü olan Filippo Tommaso Marinetti ise, geleneksel sanat
anlayışına şiddetle karşı çıkan Gelecekçilik Akımını başlattı.
I. Dünya Savaşı'ndan sonra yeniden geleneksel sanat anlayışı egemen oldu. Bu dönemde
İtalya'daki faşist yönetimin engelleyici etkisiyle yaratıcılık da durakladı. Gene de, bazı yazarlar
bu olumsuz koşulları aşarak özgün yapıtlar vermeyi başardı. Bunlar arasında Coscienza di
Zeno (1923) adlı yapıtıyla Italo Svevo ve Fontamara (1930) ile Ignazio Silone sayılabilir.
Luigi Pirandello ise başlangıçta iletişim kopukluğu, delilik ve akıllılık arasındaki sınır, görünüş ile
gerçeklik arasındaki ayrım gibi kavramları ele aldığı öykülerinden sonra, Sei personaggi in cerca
4/5
İtalyan Edebiyatı
Ali Horuz tarafından yazıldı.
Cuma, 30 Aralık 2011 03:20 - Son Güncelleme Cuma, 30 Aralık 2011 03:35
d'autore (1921) ve Enrico IV (1922) gibi birçok oyununda geleneksel oyun kurallarını da
değiştirdi.
20. yüzyıl başlarında Fransa'daki Simgecilik Akımının etkisiyle sözdizimi kurallarına uymaksızın
şiirler yazılmaya başlandı. Bu akımın kurucusu Giuseppe Ungaretti'ydi. Gene bu anlayışı
benimseyenlerden biri olan Eugenio Montale ise 1975'te Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldı.
II. Dünya Savaşı ise edebiyatta yeniden gerçekliğe dönüşü başlattı. Bu dönemin ünlü adları
arasında Cristo si e fermato a Eboli (1945) adlı yapıtın yazarı Carlo Levi, Il quartiere (1945) adlı
yapıtın yazarıVasco Pratolini ile La luna e i falo (1950) adlı romanın yanı sıra Il mestiere de
Viviere (1935-1950) başlıklı günlüğüyle tanınan Cesare Pavese sayılabilir. Son yıllarda ün
kazanan yazarlar arasında La storia (1974) yazarı Elsa Morante ve Il nome della rosa'nın
(1981) yazarı Umberto Eco vardır.
5/5
Download