I. İSLAM DÜŞÜNCESi SEMPOZYUMU BİLDİRİLER- TARTIŞMALAR Yayma Hazırlayan Mehmet Bekiroğlu BEYANYAYINLARI, 197 Dizgi: EFOR Masa Üstü Yayıncılık- Organizasyon /Trabzon Kapak ve Ofset Hazırlık: Bey Ajans 512 76 97 ISBN 975-473-116-0 BEYAN YAYINLARI Alayköşkü Cad. No: 12 Cağ;aloğ;lu/İstanbul Tel: 512 76 97 - 526 50 10 İslam D~şüncesinde içtihad'ın Şahsiyeti Mehmet ÇELEN İnsan düşünen bir varlık ... İslam, akla hitap eden bir din ... Aklın etmesi sonucunda oluşan düşünme; Kur'an-ı Kerim'de "tefekkür, tedebbür ve tezekkür" ifadeleriyle çokça (onlarca) zikredilmiş, aklın işlevini yerine getirmeyenler ya da aklım kullanmak istemeyenler hep tehdit edilmiştir. Böyleleri akıllarını pislik içinde bırakanlar olarak ;rıitelendirilmiştir. İşte zihnin faaliyete geç. mesi sonucunda aklın prensiplerinin oluşmasını, fikirlerin üretilmesini ifade eden içtihad kavramının sözlük ve terim anlamı üzerinde durnİaya çalışalım. · fonksiyonlarınııcra (_İçtihad, sözlük anlamı itibariyle ·~güç, çaba, gaye, sonuç, takat ve cehd ve cühd kökünden türetilmiş bir meşakkat" anlamlarına· gelen kelimedirı. J · · · Bundan dolayı, insanın son sınırina kadar bütün gücünü sarfetmesi ve bu hususta gelebilecek zorluklara ve sıkıntilara tahammül göstermesi açısından. iki boyutludur. Bir şeye ve bir işe ulaşmak için son derecede çaba· harcamak anhakiki, kıyas ve benzeri metotlarla hüküm çıkarmak anlamında mecazidir. Felsefi anlamda cehd, akli ve cismi iml\anların, bir anlayış ve görüş elde etmek için bütün gücün ortaya konuldugu bir çalıŞmaqır2 • lamında 178 Mehmet Çelen. Namaz kılan birinin: "Ya Resulallah! Bana ö{tret, vallahi ben elim':' den geleni yaptım" cümlesinde geçen "İctehedtü" kelimesi sözlük anlamında kullanılmıştır. UsDkülere göre içtihad: "Şer'i hükümlerden zanni bir hüküm elde etmek için, müçtehid'in daha fazlasına ulaşmaktan aciz oldugunu hissedecek şekilde bütün gücünü kullanmasıdır. "3 Kısaca fakili'in kendisi için zan olan şer'i bir hükmü elde etmek için bütün imkanlarını seferber etrhesidir. Zanni (zan ifade eden) hükümler ifadesi, itikada ait hükümler gibi asli hükümleri tarilin dışın:- · da bırakır. Çünkü itikad, zan ifade eden içtihadi hükümlerle hiçbir zaman oluşmaz. Genelde usDkülerin tanımları. bazı nüanslar olsa da, yukandaki ana çerçevesi içinde seyrederler. tanırnın "İçtihad" kelimesi, her iki anlamda da Kur'an'da zikredilmemiştir. Ancak bir nevi içtihad olan "İstinbat: Bir hüküm çıkarma metodu" kelimesinin Kur'an'da geçti{tini görüyoruz4 • İçtıhad içerikli "Re'y", kavli ve takriri hadislerde; yine içtihactın bir çeşidr'öran "Kıyas"da Hz. Ömer (r.a.)'in, kadısı Ebu Musa el-Eş'ari'ye gönderdi{ti bir yazısında "Fıkhi hüküm çıkarmak" demek olan mecazi arılamlarda kullanıldıltı görülmektedir. Ayrıca "anlamak, kavramak, ince noktalarına vakıf olmak'' an"yol ve delil aramak" anlamiDda "istidlal" eş an- lamında "fıkıh", lamıyla kullanılmıştır. Böylece genel çerçevede: Belli bir dünya lemlere getirilmeye görüşüne dayalı çalışılan olarak karşılaşılan ~osyal probçözüm çabası olarak görebiliriz, içtihadı. Özelde ise; İslam'ın prensiplerine ba{tlı kalarak, ehliyetli kişilerin, meydana gelen problemlere çözüm arama ve bulma gayretidir. içtihad'ın Mami ve Kapsamı: içtihad'ın mana ve kapsamı iki şekilde ele alınabilir: Dar manası ile, Kitap ve Sünnet'te bir meseienin hükmü açık olarak bulunmadıltı zaman, gerekli hüküm ve bilgiyi elde edebilmek için başvurulan çare ve işlerdir. Geniş manası ile de, nasların bulundukları yerlerde lamak. tercih ve tatbik etmek için yapılmıştır. onları an- L İsl~m Düşüncesi Sempozyumu 179 Burada şu hususu belirtıneden geçemeyeceğ;im: Mecelle'p.e geçen bir hükümde (Madde: 14) "Nassın bulunduğ;u yerde içtihada mesağ; yoktur." 5 ifadesi, genelde yanlış algılanmaktadır. Yani ayet var iken, içtihad olmaz görüşü yaygınlaştırılmak istenmektedir. Aslında ise; açık, net ve şüphesiz ifadelerde bu durum geçerlidir. Mesela; "Namazı dosdoğ;ni kılınız. "6 ayetindeki ifade çok açık ve muhkemdir. O halde namaz kılınır mı, kılınmaz mı meselesi içtihada konu olmaz. Yoksa ifadesi kapalı, birkaç manaya gelen kelimeleri bünyesinde taşıyan, uygulama alanları değ;işik olan ayetlerden içtihad edilebilir. Tarih boyunca da bu tür içtihadlar hep yapılagelmiştir. Mesela; aide süresi 5. a 'ete bakan Şafiler, abctestin farzının altı olduğ;unu söylemişler, Hanefiler ise, yine aynı aye e a ra a es ın arzının dört oldugun-ir söylemişler ve bununla yetinmışlerdit'. Aynı ayette geçen İl~' edatıınıı değişik aırlamlanı'lcfan yola _çikı]:Irak, "s2gqç" ~a "betaoer!!R' manalan gôi briune a1ınan:ı.k iki ayrı hüküm ortaya çıK­ mıştır. içtihad Ehliyeti: İçtihad, ehliyetli olanlann yap.t:ığ;ı ile herkesin yapabilir olduğ;u durumuyla ikiye ayrılır. Ehliyetli kişiler, yargı, yasama ve fetva ko-: nulannda içtihadiarını yaparlar. Herkesin yapabildiğ;i içtihad ise belirli hadiselerle sınırlıdır. Bunlar içui aşağ;ıdaki örnekleri verebiliriz: 1- Şüphe edildiğ;i zaman, kıblenin yönünü belirleme üzerine yapı­ . lan içtihad. 2- Vakitler hakkındaki içtihad. 3- Maslahatın (en yararlı olamn) en uygunu ile olan) en kötüsü hakkındaki içtihad. mefsedeti~ (zararlı - 4- Telef edilmiş mallarm kıymetleri üzerinde ihtilaf ve içtihad. Bunlara benzer örnekleri çoğ;altabiliriz. @enelde bunlar örf ve adetin, bilirkişilerin ve kişinin kendi özünde yapmış olduğ;u içtihadlardır. Bu hususlar bazı kesinılerce birbirine kanştırılmaktadır. Mesela; yönünü tayin için olabildiğ;ince içtihad ehliyetine sahip olunması gerekınemektedir. Ama yasama, yargı ve fetva kondan bunun gibi değ;ildir. Hiçbir beşeri hukukta bile, hakimler ve hukukçular so. kaktan alınarak tayin edilmemişlerdir. Aym durum Islam Hukuku için de geçerlidir. O halde içtihadı yapacak olan müçtehid'te bulunması gerekert özellikler ne olabilir? Bunun üzerinde uzun uzadıya görüşler belirtilmiş, tartışınalar yapılmış ve bazan da ortak kanaatlar ortaya çıkmıştır. Kanaatimizce, içtihad yapıhrken müçtehid'te aranan özelliklerin önemli bir yeri vardır. Bu özellikleri taşımayan ş~kıblenin ) 180 . Mehmet Çelen hıslann yaptıkları kazandırmak içtihada itibar etmek, ona dine uygun bir karakter mümkün değildir. Öncelikle içtihad yapacak şahsın, doğru bir anlayış ve iyi bir takdir gücüne sahip olması gerekir. Ayrıca iyi niyetli, samimi ve sağlam bir itikad sahibi olmalıdır. Bunlardan sonra aşağidaki özellikleri sıra­ layabiliriz: 1- Arapçayı gramer ve edebiyat yönüyle bilmek. 2- Kur'an ihnine sahip olmak. 3- Sünnet'i bilmek. 4- Üzerinde icma ve ihtilaf edilen konuları bilmek. 5- Kıyası ve hükümlerin amaçlarını bilmek. içtihad Gerekli Bir Şey Midir? içtihad'ın ana lüzumu niçin hasıl olmaktadır? Bu sorunun incelemek istiyoruz: başlıkta ı- cevabını üç Kitap ve Sünnet, hermeselenin hükmünü içermemektedir. Kur'an-ı Kerim'de geçen: "Her şeyi açıklamak üzere sana indirdik. "7 "Bugün dillinizi ikmal ettim. Size nimetimi için din olarak İslam'a razı oldum."8 tamamladım ve sizin "Biz Kitap'ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık." 9 mealindeki ayetler, naslar dışında fetihadayer kalmadığına işaret eder gibi gözüküyor. Aslında bu ayetler, içtihad ve İuyasın gerekli olduğunu bildirmektedir. Özellikle Kitap'ta hükümleringenel bir prensip ve mutlak olarak geçtiği, ayrıntılara çoğu kez inilinediği görülmektedir. Açıklanınası gereken, ya da Kitap'ta bulunan genel hükümler, yoruma açık ve içtihada götüren bir durum arzetmektedir. · 2- İçtihad, dini bir gerekirlilik ve zorunluluktur. a- "Mü'minlerin hepsi·savaşa çıkacak değildir. O halde içlerinde her bölüğün bir kısmı dini iyice fıkhetmek, dönünce de kavimlerini sakındırmak için savaşa çıkmamalıdırlar; olur ki diğerleri de sakı­ nırlar."10 Görüldüğü üzere, dinde derinliğine bilgi ve incelik sahibi olacakların bulunması savaş anında bile istenmektedir. · b- İhtilafa düşüldüğünde, meselenin Allah'a, Resül'üne ve emir sahiplerine11 götürülmesi emredilmektedir. Bu emir, içtihactın yapıl­ masını zorunlu kılmaktadır. c- İhramlı iken avianan bir hayvana karşılık kurban etmek üzere ; l. İslam Düşüncesi Sempozyumu onun benzerini tayin 12 emri, 181 içtihadı dirıi bakınıdan zorunlu kıl­ maktadır. ResuluHalı (s.a.v.)'ın herkesçe bilinen "Muaz veya içtihad hadisi"yle içtihada izin vermesi ve ifadeleriyle bir nevi teşvik etinesidir. Resulullah, Muaz b. Cebel (r.a.)'i Yemen'e gönderirken şöyle demiştir: -Sana bir hüküm soruldugunda, nasıl hareket edersin? - Allah 'ın kitabında olanla. - Allah'ın - kitabında Resulullah'ın hüküm bulamazsah? sünnetiyle. -Onda da bir hüküm bulamazsan? - Rey'ime göre içtihad ederim, kusurda bulunmam, dedi. Rasulullah (s.a.v.) eliyle gögsüne vurdu ve: - Allah'a şükürler olsun ki, Yüce Allah, Resül'ünün uygun buldugunda muvafakatetti, buyurdu 13 • 3.., içtihad hayati bir zarurettir. İlk insandan günümüze, hayat kendi seyrinde akıp gitmektedir. Olaylar, hiçbir zaman sınırlı olmamış, degişen, gelişen, yenilenen karakteriyle hep devam edegelmiştir. İşte gelişen ve sürekli degişime ugrayan bu hadiselere, problemlere sınırlı hükümlerle kar~ılık vermek mümkün olmamaktadır. Bu sebepten ötürü de, içtihada her zaman ve devirde ihtiyaç olmuş ve olacaktır da ... içtihad'ın Hükmü: İçtihad, sadece kişirıin kendisirıi baglayan ve galib-i zan ifade . eden bir hükümdür. içtihad ile elde edilen bilgi, kesin bir bilgi degildir. Her zaman degişebilir bir karakter arzetmektedir. Bu kısım hükümler, ilahi .bir beyan kapsamında olmakla birlikte, özellikle beşeri bir hüviyet taşırlar. Bu 'nedenle de, kişinin kendisinden baş­ kasını baglamaz ve taklide geçit vermez. Ondan dolayı, Allah'ın dininde ölüyü de diriyi de taklid etme~ kanaatimizce caiz degildir. Ancak Müslümanlara gereken, Allah'ın dininin hükümlerilli ehliyetli, bilen kimselere sorup ögrenmektir. Galib-i zan olsa da, içtihadi hükümler zanni oldugundan, bunlara tefsirler, Hadis yorumlan ve şerhleri, kelami anlayışlarm tamamı içtihadi olup, bir başkası için delil teşkil etmezler. Bütün bunlar, dillin degişmez - mutlak esasını da oluş­ turmazlar. Ancak o konudaki ehliyetli kimselerin anlayışlanın yansıtırlar. Bu yüzden, kişilerin kendi anlayışlannı din gibi telakki etmeleri, Müslümanlar arası vahdeti zedelel:nekte, aralarına kin ve tefrika tohumlarını ekmektedir. Netice itibariyle de, şeriat ile fıkıh dayalı oluşturulan İslam fıkhı, 182 · Mehmet Çelen hep kanştınlmaktadır. Halbuki şeriat, tamamen ilahi olup, değişmez prensipler içermekterdii. Namaz, oruç. hacc gibi... Ama içtihada dayalı fıkıh ise, beşeri olup değişebilir vasfını her an taşımaktadır. Bu değişirnde zaman ve mekanın çok önemli rolü vardır. Bir nevi, içtihada, zaman ve mekan etki etmektedir. Hatta Mecelle'de (Madde: 39) bu durum "Zamanın değişmesiyle hükümler değişir."l 4 denilerekten açıkça ifade edilmiştir. Böylece "içtihadı, kendi şartlari içinde, bölgenin durumu, örf ve adetler, insanların yaşayış biçim ve algılan. zamanın getirdiği değişiklikler ve gelişmeler çerçevesinde de.ğerlendirmek gerekir. Sonuç olarak içtihadı, modern zamanıann ya da klasik devrelerin ürünü olarak belli bir zamana özgü kılmak, içtihactın şahsiyetini kavramamaktan doğan zihinsel bir geriliktir. Çünkü içtihad, var olagelmiş ve var olmaya da devam edecektir. içtihad Kapısının Kapalı Oluşu: içtihad kapısının kapalı oluşunu savunmak ya da bunu yapabilecek ehliyetteki kişilerin yok oldu~unu, bundan sonra olamayacağını ~öylemek; İslam düşüncesinin donuk. geri ve gelişen hadiselere cevap vererneyen bir yapı arzettiğini vurgulamak demektir. Bunu söyleyenlerin, anlayış ve. fikirl~rine şaşmamak elde değildir. Öncekilerden bu düşünceyi ilk ifade edenler, Malikilerden Bekir b. A'la (344 1 955) ve Hanefilerden Ubeydullah b. Hüseyn el - Kerhi (340 1 95l)'dir. Bu şahıslar. dördüncü asırda yaşamışlardır. Ancak, ashap, tablin ve müçtehid imamlar döneminde böylesi sözler söyleyeniere raslanılmamıştır. içtihad kapısının kapalı olduğunu söyleyenler, İslam ümmetinde büyük zararıara ve ananlması mümkün olmayan yaralara neden olmuşlardır. Bunları maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz: ı~ Öncelikle aklı köleleştiren, zihinsel çalışmayı dumura uğratan, fikir ve düşünce üretimini ortadan kaldıran kör bir taklid hastalığının İslam Dünyası'nda müzınin bir halde yerleşmesini sağ­ lamışlardır. 2- Ruhbanlığın, mistik anlayışın İslam ümmetini asırlarca kemirmesine neden olmuşlardır. Halbuki içtihactın var olduğu bir yerde ruhba!flık, mistiklik ve hayattan uzaklaşmak yoktur. Çünkü içtihad, hayatın ta kendisi ve özüdür. rın 3- Mezhepçilik taassubunu körüklemiş, mezhepler arası kavgalatarih boyunca sürüp gitmesine zemin hazırlamışlardır. 4- Müslümanların ittihadını zedelemiş, aralarına onarılınası güç ı. İslam Düşüncesi Sempozyumu 183 tefrikalar ve fitneler sokulmuştur. Mesela; başka mezhepten olan biriyle nikah akdinin yapılamayacağı. başka mezhepten olan bir imaının arkasında. namaz kılınamayacağı ve benzeri fetvalar M üslümanların birliğini bozmuştur. /'5- içtihad yapılmaması nedeniyle, ortaya çıkan boşluğu. aklın üs- tihılüğünü esas alan Yunan, Hind ve İran felsefeleri doldurmuş, in- sanlar asırlarca bu tartışmaların içinde boğulup ~itmişlerdir. ) 6- 19. asırda Batı egemenliğinin ve kanunlanrıın, İslam Düngirmesine sebebiyet vermiştir. Mesela: 1850 yılında Fransız Ticaret Kanunu'na dayalı Türk Ticaret Kanunu kabul edilmiş, 1858'de Fransız Ceza Kanunu alınmış, sonra bu kanunun bazı maddeleri İtalyan Ceza Kanunu'na göre ta'dil edilmiştir. Mezkur tarihten 1906 yılına·kadar, yekdiğerini takiben çıkanlan Usul-i Muhakeme-i Ticariyye (1860). Deniz Ticareti (18.63). Usul-i Muhakeme-i Hukukiyye (1879). bunun zeyli ve icra (1906) kanunları... Bütün bu kanunlar, İslam Hukuku nazan itibara alınmaksızın Batı'dan alın­ mış veya mülhem olunarak hazırlanmış kanunlardır 15 • yası'na İşte bütün bu kanunlar, o günün halife-i rüy-i zeminleri taraMüslüman topluma dikte edilmiştir. fından. besıneleyle Mısır Hidivi İsmail Paşa da, aynı durumu kendi memleketinde halkına yapmıştır. · 7- Geçmişte, kendi zaman ve şartlarına göre yapılan içtihadların, günümüze aynen aktarılmasını beraberinde getirmiştir; Bu da, İslam düşüncesi adına en büyük sapıklıklardan birini oluşturmuştur. Çünkü içtihad, yaşanan hayata, onun problemlerine ve durumlarına göre oluşan bir neticedir. Yani içtihad ve fıkıh, hayatın kendisidir. Mesela; yüzyıl öncesinde bir verem hastası için kullarıılan ilacın, hiçbir teste tabi tutmaksızın, onun şeker hastası mı, kalp hastası mı ve benzeri rahatsızlıklan göz önüne alınmaksızın, yüzyıl sonraki bir verem hastasına aynen tatbiki nasıl mahzurlıı ve tehlikeli ise içtihad da böyledir. 8- içtihad kapısının kapalı oluşunu iddia edenler; İslam Dünüstün akıl ve mutlak otoritekabul edilmeleri gerektiğine, onları aşacak birinin bulunmasının mümkün olmadığına, onları eleştirmenin caiz olmadığına hükmetmişlerdir. Böylece şahısperest bir sonucun çıkmasına sebebiyet vermişlerdir. yası'nda bazı şahısların içtihad Nicelik Bakımından İkiye Ayrılır: Bireysel İçtihad: Müçtehidin yalnız başına bütün gayretini göstererek yaptığı içtihadtır. Bu içtihad, sadece müçtehidin kendisini bağlar. 184 Mehmet Çelen . . Kollektif İçtihad: Birkaç müçtehidin bir araya gelerek şura meclisi oluşturduğ;u, bu mecliste bir meselenin çözümü için şura ederek yaptıklan içtihadtır. Bu içtihad şekli,· o şura meclisine tabi olan toplumun bütün bireylerini kapsamına alır. Yani bu tür içtihadlar bağ;­ layıcıdır. Ama bu bağ;layıcılık, kollektif içtihadı yapan şura meclisinin yönetirnde kalışına bağ;lıdır. Onlar yönetimden aynidıklan zaman, bu .bağ;layıcılık da ortadan kalkar. Bu dufum, toplum düzenini sağ;­ lamak .amacıyla bağ;layıcı olmakla birlikte, ferdi içtihadlan yok edici değ;ildir hiçbir zaman... Böylece ihtilaflarııi halli, ahirete bırakılmış olmaktadır. Kollektif içtihad, bunu yapanların siyasi basiret ve sezgiye, geniş zihni görüş alanına sahip olmalanın da gerekli kılar. . İslam düşüncesinde ·fıkıh, İslam toplumunda oluşmakla. birlikte, . gayrimüslim toplunilarda yaşaya11 Müslümanlar, çevrelerinde gelişen · olaylara, uluslararası boyutlara kayıtsız kalamazlar. Gelişen hadiseleri, değ;işen durunıları, çevresel şartlan gözönüne alarak, Müs~ lümanlann maslahatma en uygun olarum t~rcih etme noktasinda içtihad yapmalıdırlar. Bu bizim meselemiz değ;ildir, biz bunlara müdahil olamayız, bizim dışımızda gelişen hadiselerdir; bunlara kanş­ mamız uygun degildir, gibi ifadeler, fetihadın mahiyetini_kavramamaktan ileri gelen ifadelerdir. Çünkü Müslümanlar, bulunduklan her yerde, yaşadıklan her toplumda islam'ın esasını ve ruhunu kaybetmeksizin çözünıler aramak zorundadırlar. Yani Müslüman müçtehidler, zamanın sorunlannın bilincinde olmalıdırlar. Böyle olmadığ;ı zaman, dünyada hüküm süren kültürlerin ikiyüzlülük ve hilelerine karşı koymak zorlaşacak, bazan da mümkün olmayacaktır. Bu durumu izah etmek sadedinde iki örnek vermek istiyorum: 1982 - 1983 yıllannda 12 Eylül askerUdaresi, Batı'dan aldıklan ilhamla, Müslümanlan test etmek amacıyla, memurların Atatürk ilke ve inkılaplarına bağ;lı kalacaklarına dair ımia verme kararını çı­ kardılar. O zaman bu konu, enine boyuna tartışılmadan, bu siyasi amaçlar derinliğine incelenmeden bu tür imza atanlarm müşrik olacağ;ı fetvası verildi. Böylece birçok Müsiüman memur istifa etmek mecburiyetinde kaldı. istifa edenleri istihdam edecek müesseseler ol-· madığ;ından, bir çok insanımız perişan oldu. Bir çoğ;u da gerisin geriye memuriyete döndüler. Neticede fetva, uygulamtlılığ;ını yitirdi. . . . Yine bir soruda dile getirilen gizli nikah meselesi... Sadece iki şahidin bildiğ;i ve hiç kimsenin haberinin olmadığı gizli nikahlar.... İşiarn Hukuku adına icra edilir oldu ... Bunlara kim ve nasıl fetva vermişlerdi? Bunlara fetva verenler: a. b- Kadının Yarın sosyal ve hukuki· haklannın kaybolmasına; bir çocuğu olduğunda, bu çocuğ;u nereden getirdin diye, .ı. İslam Düşüncesi Sempozyumu 185 kötü ·gözle bakılmasına, hiç düşünmeden meydan vermiş olmazlar Böylesi bir nikahı kabul eden bir kadın, nasıl. ve hangi cesaretle böyle bir fasid akidi kabul edebiliyor? Bunun da sorgulanması gerekiyor. mı? içtihad'ta Tolerans: içtihad ruhunun ve caiılılığ;ının kaybolmasında, tolerans ruhunun yok olmasının ve azalmasının da etkisi büyüktür. Bu durumu örneklendirdiğ;imizde şunlan belirtebiliriz. 'Daru'l-Harpte mülkiyet edinilmez" fık.hi kaidesi, yani s"avaşın oldu~u bir ülkede mal - mülk sahibi olunulmaz", kendi mantığ;ı ve şartlan içinde çok doğ;ru bir hükümdür. Ama bu hükme bakarak, böylesi bir ülkede bir Müslümanın zengin olamayacağ;ını iddia etmek ve zenginlere kötü gözle bakmak, toleransın yitirilmesı değ;il midir acaba? .. Yine, sadece bir içtihada dayanarak Cum'a hutbelertnin yalnızca Arapça okunmasının şart olduğ;unu ileri sürmek ve Arapça hutbe okumayanlan fesatçılıkla suçlamak da, müsamahasızlığ;ın diğ;er bir ömeğ;i. Son olarak bütün bu kaoslardan kurtulabilmek, modem dünyanın g~tirdiğ;i problemleri aşabilmek, İslam Hukuku'nu işler hale getirebilmek ve Müslümanların dertlerine deva olabilmek için; ı. İslam Düşüncesi Sempozyumu'nu vesile edinerek bir "İÇTİHAD ENSTİTÜ­ SÜ"nün kurulmasını önererek sözlerimi bitiriyorum. KAYNAKLAR: (1) (2) (3) (4) (5) (6) (7) (8) (9) (10) (11) (12) (13) Müfredat fi Garlbi'l- Kur'an, s. 208; Mu'cemu'I-Vasit, c. 1, s. 142. Mu'cemu'I-Vasit, c. 1, s. 142. Islam Hukuku Metodolojisi, s. 325. Bkz. Nisa 183. Aç1klamal1 Mecelle (mecelle-i Ahka.m-1 Adliyye), s. 20. Bakara 1 43.. Nahl, 89. Maide, 3. En'am, 38. Tevbe, 122. Nisa, 59. Maide, 95: Buhfırl, el-Cami, K. es-Sulh 5; eş-Şurut, bab 9; Tirmizi, es-Sünen, K. e/-Ahkam, bab3. (14) Açiklamall Mecelle (mecelle-i Ahkam-1 Adliyye), s. 22. (15) Islam Hukukunda lçtihad, s. 202.