TBİ-4 Dinamik

advertisement
DERSİN KODU: EBP103
DERSİN ADI:TEKNOLOJİNİN
BİLİMSEL İLKELERİ
BÖLÜM:
DERS HOCASI: PROF.DR.HÜSEYİN ÜNVER
BÖLÜM 4: DİNAMİK
Bölüm Hedefi
Kinematik ünitesinde, hareket olgusu, nedenleri düşünülmeksizin
yer değiştirme, hız ve ivme cinsinden incelenmiştir. Bu ünitede
ise, harekete neyin neden olduğu üzerinde durulacak; bir
parçacığı ivmelendiren sebebin ne olduğuna, niçin bazı cisimlerin
diğerlerinden daha fazla ivmelendiğine dair sorulara cevap
aranacaktır.
Bu kapsamda kuvvet, kütle ve ivme kavramları ve bu kavramlar
arasındaki ilişkiler incelenecek; Newton’un Hareket Kanunları ve
bu kanunların uygulamaları çeşitli örneklerle işlenecektir. Ağırlık,
normal kuvvet ve sürtünme kuvveti kavramları tanımlanacaktır.
Ayrıca düzgün dairesel hareketin dinamiği tartışılacak ve evrensel
çekim yasası konusunda bilgi verilecektir.
4.1. Kuvvet
Herkes günlük yaşamında gerçekleştirdiği gözlemler ve
deneyimleri ışığında kuvvet kavramına ilişkin bir fikre sahiptir.
Bir cisme vurduğunuzda, onu fırlattığınızda, çektiğinizde ya da
ittiğinizde, cisme kuvvet uygularsınız. Bu kuvvet bazen cismi
harekete geçirirken bazen de uyguladığınız kuvvet cismin
hareketlenmesine yetmeyebilir. Yine bazı durumlarda kuvvet,
üzerine uygulandığı cismin şeklinde değişimler meydana
getirebilir. Cismin hızındaki değişmeye ancak bir kuvvet neden
olabilir. Buna göre düzgün doğrusal hareket (sabit hızlı) yapan
bir cisme, hareketinin devamı için bir kuvvet uygulanması
gerekmez. Yerkürenin çevresinde dönen Ay’ın hızı sabit
değildir. Ay’ın hızındaki bu değişmenin, Yerküre’nin Ay’a
uyguladığı kuvvetten kaynakladığı uzun yıllardır bilinmektedir.
Ancak bu kuvvetin, yukarıda bir cisme uygulanan kuvvetler için
sıralanan etkilerin aksine, temas gerektirmediğine dikkat
edilmelidir.
Hepimiz günlük yaşamımızda pek çok kuvvetle karşılaşırız. Fakat orijin
itibariyle bu kuvvetlerin çoğu aynı türdendir. Kuvvetleri; elektrik kuvvetleri,
kütle çekimi kuvvetleri, magnetik kuvvetler, çekirdek kuvvetleri, zayıf
etkileşim kuvvetleri olmak üzere beş sınıfta toplamak mümkündür.
1-Elektrik kuvvetleri: Bir cismi elimizle ittiğimiz zaman ortaya çıkan kuvvet
elektrik kuvvetidir. Bu elektrik kuvveti elimizdeki atomlarda bulunan negatif
elektronlar ile cismin atomlarındaki negatif elektronlar arasındaki etkileşmeden
ortaya çıkar. Aynı şekilde otomobilin tekerlekleri ile yol arasındaki kuvvet de
elektrik kuvvetidir. Karşılaştığımız kuvvetlerin pek çoğu elektrik kuvvetidir.
Mekanik kuvvetler ve sürtünme kuvvetleri elektrik kuvvetleridir.
2-Kütle çekimi kuvvetleri: Kütleler arasında var olan çekim kuvvetleridir. Bu
kuvvetler diğer kuvvetlerle kıyaslandığında oldukça küçüktür. Örneğin
aralarında 1 metre mesafe bulunan iki tenis topu arasındaki kütle çekim i
kuvveti 10~-12 newton mertebesindedir.
3-Magnetik kuvvetler: Hareketli elektrik yükleri tarafından oluşturulan bu
kuvvetler kütle çekimi kuvvetleri ile kıyaslandığında çok büyüktür. Magnetik
kuvvetler elektrik kuvvetleriyle çok yakından ilişkilidir.
4-Çekirdek kuvvetleri: Diğer bütün kuvvetlerden çok şiddetlidirler. Bu kuvvetler
atom çekirdeğindeki protonları bir arada tutmaktan sorumludurlar. Atomların
çekirdekleri bazen, bazı parçacıklar kazanarak veya kaybederek değişirler. O
zaman çok büyük bir nükleer enerji açığa çıkar. Örneğin 1 gramlık nükleer yakıt,
16 ton kömürün verdiği enerjiyi vermektedir. Günümüzde nükleer enerji
santralleri, elektrik gereksiniminin bir kısmını sağlamaktadırlar.
5-Zayıf etkileşim kuvvetleri: Günümüz fizikçileri çekirdeğin içinde ikinci bir
kuvvetin var olduğuna inanmaktadırlar. Bu kuvvet zayıf etkileşim kuvveti olarak
adlandırılmaktadır. Bu kuvvetin, bazı atomların çekirdeklerinin elektron salarak
başka bir atomun çekirdeğine dönüşmesinden sorumlu olduğuna
inanılmaktadır.
Kaynağı itibariyle farklı olan bu kuvvetler arasındaki ilişki doğanın en gizemli
olaylarından birisidir. Bu kuvvetleri tek bir yasa ile açıklamak günümüz teorik
fizikçilerinin en büyük rüyalarından birisidir.
a)
b)
c)
Şekil 4.1. Temas kuvvetleri
a)
b)
Alan kuvvetleri, a) Kütle çekim kuvveti, b) Elektrostatik kuvvet,
c) Manyetik kuvvet
c)
4.2. Kütle
Size doğru fırlatılan bir topu yakalamaya çalıştığınızı düşünün.
Yakalamaya çalıştığınız topun bir basketbol topu ya da bir tenis topu
olması (topların aynı büyüklükte hızlarla ilerlediğini düşünelim)
durumlarından hangisinde yakalanan topun hareketi daha kolay
durdurulur? Basketbol topu, hız değişimine karşı daha büyük bir direnç
gösterecektir.
Bir cismin, hareketinde meydana gelecek değişmeye karşı koyma
(direnme) eğilimine, ilgili cismin eylemsizliği denir. Kütle, bir cismin
sahip olduğu eylemsizliğin bir ölçüsüdür. SI birim sisteminde kütle
birimi kilogramdır. Kütle, cismin değişmeyen bir özelliğidir ve cismin
şeklinden, kütle ölçümü için kullanılan yöntemlerden bağımsızdır. Kütle
skaler bir büyüklüktür.
Bir cismin ağırlığı, cisme etki eden kütle çekimi kuvveti olarak
tanımlanır. Bu tanıma göre kütle ve ağırlık tamamen farklı niceliklerdir
ve karıştırılmamaları oldukça önemlidir. Cismin ağırlığı konumuna bağlı
olarak değişebilir. Örneğin Yerkürede ağırlığı 120 N olarak ölçülen bir
cismin, Ay üzerindeki ağırlığı yaklaşık 20 N olarak ölçülür. Oysa cismin
kütlesi her yerde aynı değere sahiptir.
4.2. Kütle
Yerkürede
g = 9.80 m/s2
w = mg = 9.80 N
Ayda
g = 1.62 m/s2
w = mg = 1.62 N
Şekil 4.2. 1 kg kütlesindeki cismin Yerküre ve
Aydaki ağırlıkları
4.3. Newton’un Hareket Yasaları
Masanızın üzerinde bulunan bir
kitaba herhangi bir kuvvet
uygulanmadığı sürece kitabın masa
üzerinde hareketsiz kalacağı açıktır.
Pürüzlü bir yüzeyde ya da hava veya su gibi
viskoz bir ortam içinde hareket eden bir
cisim, çevresi ile etkileşiminden dolayı
harekete karşı bir direnç etkisinde kalır. Bu
direnç, sürtünme kuvveti olarak adlandırılır
(Kesim 4.6 da ayrıntılı olarak işlenecektir).
Kitabı masaya yüzeyine paralel doğrultuda, sürtünme kuvvetlerini yenebilecek
büyüklükte bir kuvvetle ittiğinizde, kitap uygulanan kuvvetle aynı yönde ivmelenir.
Kitap hareketli iken, uygulanan kuvvetin sürtünme kuvvetine eşit ve zıt yönlü
olması durumunda kitap sabit bir hızla hareket edecektir. Uygulanan kuvvet
ortadan kalktığında cisim, bir süre hareket ettikten sonra sürtünme kuvvetinin
etkisi ile durur. Şimdi masa ve kitap yerine buz pisti üzerinde hareket eden bir diski
göz önüne alalım. Bu durumda disk ile üzerinde hareket ettiği zemin arasındaki
sürtünme yok denecek kadar azdır. Disk, bir önceki örnekte olduğu gibi diski
harekete geçiren kuvvet ortadan kalksa da çabucak durmayacaktır. Sürtünme
tamamen ortadan kaldırılabilirse disk bir kez harekete geçtikten sonra karşı duvara
çarpıncaya kadar aynı hızla hareket edecektir.
4.3.1. Newton’un Birinci Hareket Yasası
16. yüzyıldan önce yaşamış bilim adamları, maddenin durgun halinin onun doğal
hali olduğunu düşünmüşlerdir. İlk kez Galileo, maddenin doğal hal ve hareketine
farklı bir yorumla yaklaşmıştır. Galileo, sürtünmesiz yüzeylerde hareket eden
cisimlerle ilgili bir düşünce deneyi geliştirerek, hareket halindeki cismin
durmasının onun doğal hali olmadığını, hiç durmadan yoluna devam etmesi
gerektiğini söylemiştir.
Bu yeni yaklaşım daha sonra Newton tarafından formülize edilerek, kendi adı ile
anılan Newton’un birinci hareket yasası olarak anılmış ve aşağıdaki gibi ifade
edilmiştir.
Bir cisme bir dış kuvvet etki etmiyorsa ya da etki eden kuvvetlerin bileşkesi sıfır
ise, cisim durgun ise durgun kalacak, hareketli ise sabit hızla doğrusal hareketine
devam edecektir.
Şekil 4.5. Hareketli bir cisme etki eden net kuvvet sıfır ise cisim sabit
hızla hareketine devam eder.
4.3.2. Newton’un İkinci Hareket Yasası
Çok düzgün, cilalı, parlatılmış yatay bir yüzey üzerinde, sürtünme kuvvetini ihmal ederek, bir buz
bloğunu ittiğinizi düşünün. Blok üzerine yatay bir kuvveti uyguladığınızda blok herhangi
bir ivmesi ile hareket edecektir. Kuvvet iki katına çıkarıldığında ivme de iki katına çıkacaktır.
Benzer şekilde kuvvet üç katına çıkarıldığında ivme de üç katına çıkar ve bu hal böyle devam eder.
Bu gözlemler, bir cismin ivmesinin, cisme etki eden bileşke kuvvetle doğru orantılı olduğu
sonucunu ortaya koyar.
Şekil 4.7. m kütleli cisme etki eden kuvvet ile ivme arasındaki ilişki
Bir cismin ivmesi, cisme etki eden bileşke kuvvetle doğru orantılı, cismin kütlesi ile ters
orantılıdır.
Eylemsizlik prensibi (Newton’un birinci yasası), ikinci yasanın özel bir hali olup, sadece
bileşke kuvvetin “0 “olduğu durumları açıklamaktadır. Ayrıca bu prensibin yalnızca eylemsiz
gözlem çerçevelerinde geçerli olduğu vurgulanmalıdır. Daha genel bir uygulama alanı olan
Newton’un ikinci yasasına “Dinamiğin Temel Prensibi” de denir.
4.3.3. Newton’un Üçüncü Yasası
Bir masanın yüzeyine parmak ucunuzla bastırdığınızda masa parmağınızı geri iter ve
cildinizde bir yassılaşma meydana gelir. Daha şiddetli bastırdığınızda, masanın geri itme
etkisi, kuvvetteki artışa uyum gösterir ve parmağınızda yassılaşan bölgenin yüzeyi
genişler. Bu basit deney, Newton’un üçüncü yasası olarak bilinen önemli bir ilkeyi
ortaya koyar.
Newton’un üçüncü yasası, iki cisim etkileştiğinde, ikinci cismin birinci cisme
uyguladığı kuvvetinin, birinci cismin ikinci cisme uyguladığı kuvvetine eşit
büyüklükte fakat zıt yönlü olduğunu ifade eder.
Bu kanun, yalıtılmış tek bir kuvvetin bulunamayacağını ifade eder.
Şekil 4.8. Newton’un üçüncü yasası...
4.3.3. Newton’un Üçüncü Yasası
Şekil 4.9 Bir topa vurulduğunda etki ve tepki kuvvetleri teşhis edilebilir.
, A cisminin B cismine uyguladığı kuvveti,
kuvveti temsil etmektedir.
ise B cisminin A cismine uyguladığı
İster temas kuvvetleri ister alan kuvvetleri ile etkileşiyor olsunlar, iki cismin birbirine
uyguladıkları kuvvetler etki tepki kuvvetleri olarak adlandırılır. Kuvvetlerden herhangi biri
etki veya tepki kuvveti olarak işaretlenebilir. Etki kuvveti, büyüklükçe tepki kuvvetine eşit ve
onunla zıt yönlüdür.
Bütün durumlarda etki ve tepki kuvvetleri farklı cisimlere etki eder. Uygulama noktaları
aynı değildir.
Yani Newton ‘ un Üçüncü yasasını
özetleyecek olursak;
şeklinde gösterilir.
4.3.3. Newton’un Üçüncü Yasası
Alıştırma
40 N’luk bir kuvvet, sürtünmesiz yatay düzlemde durmakta olan 4 kg kütleli bir valize,
şekildeki gibi yatayla 370 açı yapacak biçimde, 6 saniye süresince uygulanmaktadır.
Valizin bu süre içinde alacağı toplam yol kaç metredir? (cos 370 = 0.8 olup g = 10 m/s2
alınacaktır.)
4.4. Ağırlık ve Normal Kuvvet
Yerkürenin bir cisme uyguladığı kuvvet, çekim (gravitasyon) kuvveti olarak adlandırılır ve 𝐹𝑔 ile
gösterilir. Yerkürenin tam olarak küresel olduğu kabul edilirse, çekim kuvvetinin yerkürenin
merkezine doğru yöneldiği söylenebilir. Bir cisme etki eden çekim kuvveti cismin ağırlığı olarak
bilinir.
Şekil 4.10. Masa üzerinde duran bir monitöre etki eden kuvvetler... Burada n: normal kuvveti, Fg:
yerin monitöre uyguladığı çekim kuvvetini, Fmt: monitörün masaya uyguladığı kuvveti, FmE ise
monitörün yerküreye uyguladığı kuvveti temsil etmektedir.
Yerkürenin uyguladığı çekim kuvvetinin etkisinde olsa da masa üzerinde duran bir monitör, çekim
kuvveti yönünde ivmelenmez. Monitör, masa tarafından tutulduğundan ivmelenemez. Masa,
monitöre aşağıdan yukarıya doğru, masa düzlemine dik doğrultuda yönelen ve genellikle 𝑛 ile
gösterilen bir etki kuvveti uygular. Bu kuvvet normal kuvvet olarak adlandırılır. Normal kuvvet bir
temas kuvvetidir. Fg kuvveti ile n normal kuvveti bir etki-tepki çifti değildir. Çünkü bu kuvvetlerin
her ikisi de aynı cisme yani monitöre etki ederler. Normal kuvvetin etki tepki çifti Şekil 4.10. daki
Fmt kuvvetidir ve masa kırılıncaya kadar Fg ile aynı büyüklüğe sahip olurlar.
4.4. Çekim Kütlesi ve Eylemsizlik Kütlesi
Bir cismin kütlesini ölçmenin iki farklı yolu vardır. Bunlardan birincisi bir eşit
kollu terazi kullanmaktır. Bilinmeyen kütle terazinin kefelerinden birine
yerleştirilir. Diğer kefeye ise bilinen kütleler konulur. Terazi dengeye geldiği
zaman her iki kefeye etkiyen yerçekimi kuvveti aynı olur. O zaman her iki
kefedeki kütleler aynı olmalıdır. Bu kütle ölçme yöntemi bir karşılaştırma
yöntemidir. Eşit kollu terazi ile bir kütlenin farklı yerlerde ölçülmesiyle
yerçekimi kuvveti değişmesine karşın ölçülen kütlenin değeri değişmez. Bu
yöntemle ölçülen kütleye çekim kütlesi denir.
Bir cismin kütlesini ölçmek için ikinci yöntem ilkinden tamamen farklıdır.
Bilinmeyen bir kütle sürtünmesiz yatay bir yüzey üzerine yerleştirilir. Sonra bu
cisim üzerine bilinen yatay bir kuvvet uygulanarak cismin kazanacağı ivme
ölçülür. Daha sonra m = F/a bağıntısından cismin kütlesi hesaplanır. Bu
yöntemle ölçülen kütleye eylemsizlik kütlesi denir. Bu ikinci yöntem
sürtünmesiz yüzey temini ve ivme ölçmenin güçlüğü yüzünden pek tercih
edilmez. Birinci yöntem daha kolay olması yüzünden daha sık kullanılır.
Çekim kütlesi ve eylemsizlik kütlesi temelden farklı kavramlardır. Bununla
beraber bunlar verilen bir cisim için eşit sayısal değere sahiptir. Böylece çekim
kütlesi ve eylemsizlik kütlesi arasında önemli bir bağıntı mevcuttur.
4.5. Serbest Cisim Diyagramı
Düzgün yatay bir zemin üzerinde sağ tarafa doğru çekilen bir bloğu göz önüne alalım. Bloğun
ivmesinin sorulduğunu varsayalım. Bloğa etki eden kuvvetlerin gösterilmesi ile elde edilen şekle
serbest cisim diyagramı denir. Serbest cisim diyagramı çizilmesi, Newton yasalarının
uygulanmasında önemli bir adımdır. Serbest cisim diyagramlarında yalnızca incelenen cisme etki
eden kuvvetler gösterilir. Dolayısıyla yukarıda bahsi geçen blok örneğinde bloğun zemine
uyguladığı kuvvet serbest cisim diyagramında gösterilmez.
Şekil 4.11(a) sürtünmesiz yüzeyde sağa doğru çekilen blok (b) bloğa etki eden dış kuvvetlerin
gösterildiği serbest cisim diyagramı
Kuvvet bloğa bir ip ile bloğun çekilmesi yoluyla uygulanmaktadır. Uygulanan T kuvveti ipin
gerilmesine neden olur. T nin büyüklüğü ipteki gerilmeye eşittir. Sadece bloğun hareketi ile
ilgilendiğimizde, bloğa etki eden tüm kuvvetlerin tanımlanabilmesi gerekir. Bu tanımlama
yapıldıktan sonra, Newton’un ikinci yasasının bileşenlere ayrılmış şekli sisteme uygulanabilir. X
ekseni doğrultusunda bloğa sadeceT kuvveti etki etmektedir. Bu etki bloğun ivmelenmesine
neden olur. Y ekseni doğrultusunda bir ivme mevcut değildir. Buna göre normal kuvvet, bloğun
ağırlığına eşit ve onunla zıt yönlüdür.
4.5. Serbest Cisim Diyagramı
Alıştırma 4.4
Kütleleri sırasıyla 6 ve 4 kg olan A ve B cisimleri, eğim açısı 300 olan sürtünmesiz bir eğik düzlem
üzerinde, sürtünmesiz bir makaradan geçirilen iple birbirine bağlıdır.
İpteki gerilme kuvveti kaç N dur? (g = 10 m/s2 alınız.)
4.6. Sürtünme Kuvvetleri
Pürüzlü bir yüzeyde ya da hava veya su gibi viskoz bir ortam içinde hareket eden bir cisim, çevresi
ile etkileşiminden dolayı harekete karşı bir direnç etkisinde kalır. Bu direnç, sürtünme kuvveti
olarak adlandırılır. Bu kuvvet, yürüyebilmemiz, koşabilmemiz, durabilmemiz, arabaların harekete
geçmesi ve durabilmesi için gerekli bir kuvvettir.
Şekil 4.14. Farklı yüzeylerde sürtünme
Pürüzlü bir döşemede içi dolu ve ağır bir çöp kovasını ittiğinizi düşünelim. Kovaya uyguladığınız
kuvvetin şiddeti artarken, kuvvet belli bir değere ulaştığında kova aniden harekete geçer. Kova bir
kez harekete geçtikten sonra kovanın hareketi daha kolay devam eder. Kovayı harekete geçirmek
için gereken kuvvet, kovanın sabit hızla hareket etmesini sağlayacak kuvvete nazaran daha
büyüktür.
Sürtünme kuvveti, sürtünen yüzeylerin;
*cinsine
(metal, tahta, lastik...),
*cilalı ya da pürüzlü
olmasına göre değişir. Örneğin tahta üzerinde lastik, tahta üzerinde tahtadan daha
büyük sürtünme kuvvetine neden olur. Bunun gibi pürüzlü yüzeyler de düzgün
yüzeylerden daha büyük sürtünme kuvvetine neden olurlar.
Sürtünmenin az veya çok olmasını istememiz amacımıza göre değişir, makinalar da
sürtünme enerji kaybıma yol açtığı için istenmez. Buna karşılık tekerlek ile yol
arasındaki sürtünmenin büyük olmasını isteriz. Örneğin bir araba virajı dönerken
tekerleklerle yol arasındaki sürtünme yeteri kadar büyük değilse araba savrularak
yoldan çıkar hatta devrilebilir. Arabayı çabuk durdurmak için de büyük sürtünmeye
gereksinme vardır. Yürüme eylemi de sürtünme olmadan gerçekleşemez.
Bir zeminde kayan cismin, zemine temas eden yüzeyinin (taban) büyüklüğü,sürtünme
kuvvetinin büyüklüğünü etkilemez. Dikdörtgenler prizması şeklindeki bir kutuyu, hangi
yüzeyi üzerine yatırırsanız yatırın, onu aynı büyüklükteki bir kuvvetle çekmeye
başlayabilirsiniz. Bu, cismin zeminle sürtünen yüzeyinin büyüklüğünün, sürtünme
kuvvetinin büyüklüğünü etkilemediği anlamına gelir. Sürtünme kuvvetinin bir özelliği de
yalnızca hareket halinde ortaya çıkması ve daima harekete zıt yöne sahip olmasıdır.
Sürtünme kuvveti bu yüzden hareketi durdurmaya çalışır. Cisim üzerindeki net kuvveti
hesaplarken sürtünme kuvvetini daima harekete zıt yönde almamız gerekir.
4.6. Sürtünme Kuvvetleri
4.6. Sürtünme Kuvvetleri
Alıştırma 4.6
Bir öğrenci, bir koli kutusu ile düzgün yüzeyli bir kalas arasındaki statik ve
kinetik sürtünme katsayılarını ölçmek amacı ile bir deney tasarlamıştır.
Öğrenci bu amaçla koliyi kalasın üzerine koymakta ve kalasın bir ucunu yavaş
yavaş yukarı kaldırmaktadır. Koli, kalasın eğim açısı 300 ye ulaştığı anda
kaymaya başlamakta ve bu andan itibaren 2 saniye içinde kalas boyunca 4
metre yol almaktadır.
Buna göre ilgili sürtünme katsayılarının değerleri nelerdir? (g = 10 m/s2 alınız.
Sin 30 = 0.5; cos 30 = 0.866)
Koli kaymaya başlayıncaya kadar statik sürtünme etkindir. Koli kaymaya
başladığı andan itibaren kinetik sürtünme katsayısı etkin olacaktır. Durgun
halden kaymaya başlayan koli 2 saniye içinde 4 metre yol aldığına göre kolinin
ivmesi
olarak bulunur. Newton’un ikinci yasası kolinin hareketine uygulanarak kinetik
sürtünme katsayısı bulunur.
Eşitliğin her iki tarafında bulunan kütleler sadeleştirilerek,
olarak bulunur.
4.7. Newton Yasalarının Uygulamaları
4.7.1. Eylemli Sistemlerin Dinamiği
Bir otomobilde oturduğunuzu düşünün. Otomobil ivmelenerek öne
doğru harekete geçtiği anda geriye doğru hareket ederek oturduğunuz
koltuğa iyice yaslandığınızı hissedersiniz. Ancak sizi geriye doğru itenin
ne olduğu sorulduğunda, bunu gerçek bir kuvvetle açıklayamazsınız.
Otomobilin dışında duran eylemsiz bir gözlemciye göre gerçekleşen
olay aslında otomobil ile birlikte ivmelenen koltuğun ilerleyerek
sırtınıza yapışmasıdır. Aynı fiziksel olaya farklı eylemsiz gözlem
çerçevelerinden bakan gözlemciler, olayın nedeni konusunda
anlaşmaya varırlar. Örneğin otomobil sabit hızla ilerlerken (Bu durumda
otomobilin eylemsiz bir referans sistemi olduğu göz önüne alınmalıdır)
otomobilin içinde oturduğunuzu ve elinizdeki kalemi yukarı doğru atıp
tuttuğunuzu düşünelim. Size göre kalemin hareketi düşey
doğrultudadır. Otomobilin dışında bulunan ve yere göre durgun olan
gözlemci, kalemin eğik atış hareketi yaptığını algılar. Ancak gözlemleri
farklı olsa da her iki gözlemci kalemin hız vektörünü değiştiren etkinin
kaleme etki eden yerçekiminden kaynaklandığı konusunda hemfikirdir.
Ancak gözlemcilerden biri ivmeli sistemin içinde yani eylemli ise
gözlediği olayın nedenine ilişkin farklı bir açıklaması olacaktır.
4.7.1. Eylemli Sistemlerin Dinamiği
Olayı daha iyi anlamak için bir vagonun tavanına iple asılan m kütleli küçük bir
topun, vagonun sağa doğru ivmelenerek harekete başlaması sırasında gerçekleşen
hareketini irdeleyelim. İlk olarak gözlemcimiz vagonun içinde olsun. Vagonun
içinde buluna ve vagona göre durgun olan eylemli gözlemci, küçük topun ilk olarak
sola doğru hareket ettiğini görecektir. Oysa bunu sağlayacak gerçek bir kuvvetin
varlığı söz konusu değildir.
Şekil 4.18. Sağa doğru ivmelenen vagonun tavanına bağlı m kütleli topu taşıyan
ipin düşey doğrultudan ayrılışı... Aracın içinde yani eylemli sistemde bulunan
gözlemci, top üzerine etki eden net kuvvetin sıfır olduğunu ve ipin, hayali olarak
adlandırabileceğimiz bir etki ile düşey doğrultudan ayrıldığını düşünür.
4.7.2. Düzgün Çembersel Hareketin Dinamiği
m kütleli bir cismin, r uzunluğunda bir ipin ucuna bağlandığı ve yatay düzlemdeki
çembersel yörüngede sabit süratle döndürüldüğü durumu ele alalım. Cismin ağırlığı,
düşük (ihmal edilebilir) sürtünmeli yatay düzlemin uyguladığı normal kuvvet tarafından
dengeleniyor olsun.
Şekil 4.22. Çembersel yörüngede sabit süratle dönen cisim
Cisim, hareketi sırasında eylemsizliğinden dolayı doğrusal bir yol boyunca hareket
etme eğilimindedir. Ancak ipin cisme uyguladığı kuvvet cismin çembersel yörüngede
kalmasını sağlar. Gerek böyle bir kuvvetin varlığı gerekse (sürati sabitte olsa) cismin hız
vektörünün değiştiği düşünüldüğünde cismin ivmeli hareket ettiği açıktır. İpin cisme
uyguladığı kuvvet, ip boyunca ve merkeze yönelmiş durumdadır.
4.7.2. Düzgün Çembersel Hareketin Dinamiği
Şekil 4.23. Cisim, R yarıçaplı çembersel yörüngesi üzerinde P1 noktasından P2 noktasına
kadar ilerlediğinde cismin yerdeğiştirme vektörünün büyüklüğü ∆𝑠 dir. 𝑣1 , P1
noktasında cismin hız vektörü, 𝑣2 ise cismin P2 noktasındaki hızı ve 𝑣1 = 𝑣2 =𝑣 dir.
Cismin çembersel yörünge üzerinde işaretlenen P1 noktasından P2 noktasına kadar
ilerlediği süreci inceleyelim. Cismin bu aralıktaki yerdeğiştirmesi Şekil 4.23. te
gösterilen ∆𝑠 vektörüdür. Cismin hızı her durumda yörüngeye teğettir. Dolayısıyla
cismi hareketin dönme merkezine birleştiren yarıçap vektörü ∆ϕ kadar döndüğünde,
hız vektörü de ∆ϕ kadar dönecektir. Cismin hız değişimi ∆𝑣 ile gösterilmiştir. Şekil
4.23. te gösterilen iki üçgen benzer üçgenlerdir.
4.7.2. Düzgün Çembersel Hareketin Dinamiği
∆𝑣
𝑣
=
∆𝑆
𝑅
∆𝑆
∆𝑣 = 𝑣
𝑅
ifadeleri yazılabilir. İvme, birim zamandaki hız değişimi olduğuna göre,
∆𝑣
𝑣 ∆𝑆
∆𝑡
𝑎Ԧ = ∆𝑡 = 𝑅
birim zamandaki yerdeğiştirme
yapan cismin ivmesi,
𝑣2
𝑎𝑟 =
𝑅
∆𝑆
∆𝑡
= 𝑣 olduğundan, düzgün çembersel hareket
olarak bulunur. Burada “r” indisi, ivme vektörünün yarıçap vektörü doğrultusunda
yöneldiğini (radyal ivme) ifade etmektedir.
4.7.2.2. Merkezcil Kuvvet
Konuya giriş yaparken bir ipin ucunda, çembersel yörüngede,
sabit süratle, düzgün çembersel hareket yapan cismi yörüngede
tutan ve cismin hız vektörünün yönünü değiştiren etkinin, ipin
cisme uyguladığı kuvvet olduğunu ve bu kuvvetin dönme
merkezine doğru yöneldiğini belirtmiştik. Cismin ivmesi hakkında
yukarıda yapılan değerlendirmeler göz önüne alınırsa, cisme
uygulanan kuvvet
𝑣2
𝐹𝑟 = 𝑚𝑎𝑟 = 𝑚
𝑅
olarak yazılmalıdır. Şimdi bu kuvvetin yönü ile ilgili tartışmamıza
geri döneceğiz. Bunun için daha önce Newton’un birinci yasasını
açıklarken yaptığımız eylemsizlik tanımını hatırlayalım.
4.7.2.2. Merkezcil Kuvvet
Şekil 4.24. Viraja giren bir araç içindeki patenli yolcu eylemli referans sistemindedir ve
araç virajı dönerken dışarıya doğru savrulduğunu hisseder. Oysa patencinin hareketine
aracın dışından, eylemsiz bir gözlem çerçevesinden bakan bir gözlemci, araç viraja
girerken patenciye bir kuvvet etki etmediğini ve bu nedenle patencinin eylemsizlik
prensibi gereğince sabit hızla doğrusal hareketine devam ettiğini düşünür.
4.7.2.3. Düşey Düzlemde Çembersel Hareket
Şekil 4.30. Bir ipin ucuna bağlı olarak düşey düzlemde çembersel bir yörüngede dolanan cismin
ivme vektörü hem yarıçap vektörü doğrultusunda merkeze doğru hem de çembersel yörüngeye
teğet doğrultuda yönelen bileşenlere sahiptir.
Bir cismin, bir nokta etrafında, düşey düzlemde, sabit yarıçaplı bir yörüngede dönmesi
durumunda cismin sürati değişken değerler alacaktır. Önceki kesimlerde, düzgün çembersel
hareket yapan cismin ivme vektörünün her durumda yörüngenin merkezine doğru yöneldiğini
belirtmiştik. Hareketin düşey düzlemde gerçekleşmesi durumunda ivmenin hız vektörü
doğrultusunda bir bileşeni de (teğetsel ivme) olacaktır. Cismin, çembersel yörüngesi üzerindeki
herhangi bir noktada sahip olacağı ivme, teğetsel ve radyal unsurların bileşkesidir.
4.8. Newton’un Evrensel Kütle Çekim Yasası
Newton yerkürenin çevremizde bulunan cisimlere uyguladığı çekim kuvvetlerini ve
Ay’ın Yerküre etrafındaki hareketine ait astronomik verileri çözümlerken, gezegenlerin
hareketini yöneten kuvvet yasasının, Yer’e düşmekte olan bir cismi çeken kuvvet yasası
ile aynı matematiksel forma sahip olduğunu ifade etmiştir. Newton, evrensel çekim
yasası üzerine olan çalışmasını, 1687 yılında “Doğal Bilimlerin Matematik ilkeleri
kitabında yayınlamıştır. Newton’un evrensel kütle çekim yasası,
“Evrendeki her parçacık, başka bir parçacığı, kütlelerinin çarpımı ile doğru orantılı ve
aralarındaki uzaklığın karesi ile ters orantılı olan bir kuvvetle çeker.”
cümlesi ile ifade edilebilir. Eğer parçacıkların kütleleri m1 ve m2 ise ve parçacıklar
birbirinden r gibi bir uzaklıkta bulunuyorlarsa, kütle çekim kuvvetinin büyüklüğü
𝑚1 . 𝑚2
𝐹𝑔 = 𝐺
𝑟2
hesaplanır. Burada G evrensel çekim sabiti denilen bir sabittir ve deneysel olarak
ölçülmüştür. İlgili sabitin SI birim sistemindeki değeri
G = 6.673 x 10-11 N.m2/kg2
dir. Sözü geçen kuvvet yasası çoğu zaman ters kare yasası olarak da anılır. Bu
isimlendirme, kuvvetin büyüklüğünün parçacıklar arasındaki uzaklığın karesinin tersi ile
orantılı değişmesinden kaynaklanır. Evrensel çekim kuvveti 𝑟ෞ
12 gibi bir birim vektör
tanımı yapılarak vektör formunda yazılabilir.
Bölüm Özeti
Newton’un Hareket Kanunları:
Birinci Kanun: Bir cisim üzerindeki net kuvvet sıfırsa, cismin ivmesi de sıfırdır:
σ 𝐹Ԧ = 0 ise 𝑎 = 0
İkinci Kanun: Bir cisme uygulanan net kuvvet cisme ivme kazandırır ve
σ 𝐹Ԧ = 𝑚𝑎Ԧ dır.
İki boyutta hareket için
σ 𝐹Ԧ = 𝑚 𝑎Ԧ → σ 𝐹𝑥 = 𝑚𝑎𝑥 ve σ 𝐹𝑦 = 𝑚𝑎𝑦 dir.
Uluslararası birim sisteminde kuvvet birimi newtondur ve 1𝑁 = 1𝑘𝑔
𝑚
𝑠2
dir.
Üçüncü kanun: A ve B cisimleri birbirleriyle etkileştiklerinde A’nın B’ye
uyguladığı kuvvet 𝐹𝐴𝐵 ve B’nin A’ya uyguladığı kuvvet, 𝐹𝐵𝐴 ise, 𝐹𝐴𝐵 =- 𝐹𝐵𝐴 dır.
Bir cismin ağırlığı, dünyanın cisme uyguladığı kütle çekim kuvvetidir: 𝑊 =
𝑚𝑔.
Ԧ Ağırlık daima cisimden dünyanın merkezine doğru yönelir.
Yatay bir yüzey üzerinde ağırlığı 𝑊 olan cisim duruyorsa, yüzeyin cisme
uyguladığı kuvvete NORMAL KUVVET denir ve 𝑁 = −𝑊 .
Bilim Tarihi
Isaac Newton
25 Aralık 1642’de Woolsthorpe’ta (Lincolnshire) doğan Isaac Newton, Grantham’da King School’da okula
başlamış, eğitimini 1661’den itibaren Cambridge Trinity College’da sürdürmüştür. Trinity College’dayken
Isaac Barrow adında seçkin bir matematik profesöründen ders almış, öğrencisinin çok yetenekli
olduğunu anlayan Barrow, kürsüsünü ona bırakmak için görevinden istifa etmiş ve böylece Newton’un
öğretim üyesi olmasına ve henüz yirmi altı yaşındayken Lucasian Matematik Kürsüsü’ne seçilmesine
olanak tanımıştır. Üniversitenin 1665’teki büyük veba salgını nedeniyle kapanmasından dolayı, annesinin
Woolsthorpe’taki evine çekilen Newton burada evrensel çekim yasasını keşfetmiş, ışığın özellikleri ve
doğası üzerine çok sayıda deney yapmış, Galileo’nun yer bilimiyle Kepler’in gök kuramını birleştiren
evrensel mekaniğin ilkelerini geliştirmiştir. Newton, temel düşüncelerini ve matematiksel kanıtlarını
geliştirdiği deneysel araştırma ürünü bu çalışmalarının sonuçlarını iki temel yapıtında kaleme almıştır.
Önce mekaniğin ve kozmolojinin sorunlarını tartıştığı büyük yapıtı Philosophiae Naturalis Principia
Mathematica’yı (Doğa Felsefesinin Matematik İlkeleri, 1687), ardından da gün ışığının bize beyaz
görünmesine karşın, aslında pek çok rengin karışımından oluştuğunu belirten buluşunun yer aldığı
Opticks (Optik, 1704) adlı kitabını yayımlamıştır. Bu iki kitap 17. yüzyıl biliminin gelişimini doğrudan
etkileyen temel bilim eserleridir. Öyle ki Newton bu kitaplarında hem fizik bilimine doğrudan katkı
getirmiş, hem de bilimin ne tür bir araştırma süreciyle ilerleyebileceği konusunda yetkin örnekler
vermiştir. Yaşamının sonlarına doğru teoloji ve simya konularına da ilgi göstermiş olan Newton, hiçbir
bilim adamına nasip olmayan bir üne sahip olarak 1727’de ölmüştür.
Newton denilince akla gelebilecek ilk şey kütle çekimidir. Çünkü kütle çekiminin bulunması astronomi ve
fizik tarihinde bir dönüm noktasıdır. Newton’dan önce Johannes Kepler (1571-1630), gezegenlerin
hareketlerini açıklayan elips yörüngeleri ve mesafeler arası bağıntıları bulmuştu. Kepler Yasaları olarak
bilim tarihine geçen bu bağıntılar, gezegenlerin hareketlerini kinematik olarak, yani salt matematiksel bir
biçimde başarılı olarak açıklıyordu. Ancak bilimsel anlamda Kepler’in açıklaması gereken bir soru daha
vardı: Neden gezegenler Güneş’in etrafında elips yörüngelerde dolanıyorlar da çekip gitmiyorlar?
Bütünüyle yeni fiziğin cevaplayabileceği ve o dönemde egemen olan Aristotelesçi fizikle açıklamanın
mümkün olmadığı bu soruya, Kepler’in cevap vermesi neredeyse olanaksızdı.
Soru 1
A) 15 N
B) 18 N
C) 20 N D) 12N E) 14 N
Soru 2
A) 5 kg
B) 8 kg
C) 3 kg D) 7kg E) 10 kg
Soru 3
A) 15 N
B) 18 N
C) 20 N D) 12N E) 14 N
Soru 4
Sürtünmesiz yatay bir masa üzerinde bulunan 4 kg kütleli bir cisim
12 newtonluk bir kuvvetle 5 saniye çekiliyor. 5 saniyenin sonunda
cismin hızı ne olur?
Soru 5
Yatay bir masa üzerinde bulunan 5 kg kütleli bir cisim 25 newtonluk bir
kuvvetle çekildiği zaman 2 m/s2 lik bir ivme kazanmaktadır. Cisimle masa
arasındaki sürtünme kuvveti nedir?
Soru 6
Yatay bir düzlemde duran 2 kg kütleli bir cisim 12 newtonluk bir kuvvetle 10
saniye çekiliyor. Sürtünme kuvveti 8 newton olduğuna göre cismin 10 saniyede
aldığı yol ne olacaktır?
Soru 7
Sürtünmesiz yatay bir masa üzerinde bulunan 2 kg kütleli bir cisim birbirine
dik Fı = 6 N ve F2=8 N luk yatay iki kuvvetle çekilmektedir. Bu cismin ivmesi
nedir?
Soru 8
40 N luk bir kuvvet 20 kg lık kütleli bir cisme ne kadar ivme
kazandırabilir?
Soru 9
1000 kg kütleli otomobilin motoru 8000 N luk bir çekiş
kuvveti sağlamaktadır. Tekerleklerle yol arasındaki sürtünme kuvveti
3000 N ise bu otomobilin kalkış ivmesi nedir?
Soru 10
Soru 11
Soru 12
Bir traktör en fazla 4 m/s2 lik bir ivmeyle hızlanabilmektedir. Bu traktöre kendi
kütlesi kadar kütleye sahip bir römork bağlandığında kalkış ivmesi en fazla ne
olur?
Soru 13
Şekilde görülen eğik düzlem üzerindeki cismin kütlesi 2 kg dır. 0 =37° olduğuna
göre cismin serbest bırakıldıktan 2 saniye sonra hızı ne olur? (sin37° =0,6 ve
g= 10 m/s2 alınız).
Soru 14
Download