AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI İçindekiler TÜRKİYE GÜNDEMİ............................................................................................................................ 3 İşte İstanbul'un mega projesi .............................................................................................................. 3 Rusya'dan alınan gazda büyük indirim ................................................................................................ 3 Artık buralarda da sigara yasak ........................................................................................................... 4 İngilizler bilgiyi maille iletmiş............................................................................................................... 4 İşte barajlarda son durum ................................................................................................................... 5 Fethullah Gülen'a ağır darbe ............................................................................................................... 6 Toplu taşıma araçlarına kameralı takip geliyor ................................................................................... 7 AFRİKA GÜNDEMİ .............................................................................................................................. 8 Boko Haram, Nijer'in balık ihracatını baltaladı .................................................................................... 8 AMERİKA – İNGİLTERE GÜNDEMİ.................................................................................................. 8 Türkiye’de Özgürlüklere Sahip Çık' Çağrısı .......................................................................................... 8 Türkiye Bütün Çabaları İçin Övülmeli .................................................................................................. 9 ABD Araştırma Kuruluşu Stratfor'un 10 Yıllık Türkiye Öngörüsü....................................................... 10 Erdoğan'ın Türkiye Vizyonu İç Sıkıntılarla Sarsıldı ............................................................................. 10 ASYA - PASİFİK GÜNDEMİ .............................................................................................................. 15 Rusya gazında yüzde 10,25 indirim ................................................................................................... 15 AGİT, Özbekistan seçim sayımında yok ............................................................................................. 15 ABD'den Güney Çin Denizi uyarısı ..................................................................................................... 16 Pakistan ile Bangladeş arasında gerilim ............................................................................................ 17 Kırım Tatarları anavatanlarında korku ile yaşıyor.............................................................................. 17 Hocalı katliamının acıları hala taze .................................................................................................... 18 Kazakistan'da 'helal sertifikası' tekelleşti .......................................................................................... 21 Pakistan'da deprem ........................................................................................................................... 22 Kuzey Kore lideri Kim Jong-İl ünlü yönetmeni neden kaçırdı? .......................................................... 22 Hong Kong'da hizmetçiye işkenceye 6 yıl hapis ................................................................................ 24 Güney Kore’de aldatmaya izin çıktı ................................................................................................... 25 Özbekistan ile Tacikistan arasında uçak seferleri başlıyor ................................................................ 25 AVRUPA GÜNDEMİ........................................................................................................................... 26 THY’den ucuz bilet müjdesi ............................................................................................................... 26 Grip salgını Avrupa'yı vurdu .............................................................................................................. 26 ‘Babam Alman kimliği istiyor’ ............................................................................................................ 26 1 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Döner yiyene kırbaç tehdidi .............................................................................................................. 27 Mannheim’da silahlar konuştu: 3 yaralı ............................................................................................ 27 ADAC’de yeni skandal ........................................................................................................................ 28 'Açgözlü Yunanlar' kampanyasına tepki yağdı................................................................................... 28 “Cihatçı John” diye Putin’in fotoğrafı yayınlandı ............................................................................... 29 Tsipras hükümetine karşı ilk protesto gösterisi................................................................................. 30 Fransa'da insansız hava aracı gerginliği ............................................................................................. 31 Berlin'in camileri ................................................................................................................................ 31 Almanya'da Kipa tartışması ............................................................................................................... 33 Almanya’da organ bağışı korkusu...................................................................................................... 33 ORTADOĞU GÜNDEMİ ..................................................................................................................... 35 IŞİD'in sürdüğü Arapların dönüşünü IKBY engelliyor ......................................................................... 35 S. Arabistan'dan Yemen'in bölünmesine ilk adım ............................................................................. 36 IŞİD 15 Hristiyan’ı kesti ...................................................................................................................... 37 2 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI TÜRKİYE GÜNDEMİ İşte İstanbul'un mega projesi YENİ ŞAFAK Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Güney Amerika dönüş yolunda açıkladığı ve İstanbul trafiğini rahatlatacak Boğaz’a 3. tüp geçiti projesinin detayları açıklandı. Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan’ın katıldığı tanıtım toplantısı Haliç'teki İstanbul Kongre Merkezi'nde yapıldı. Boğaziçi Köprüsü ile Fatih Sultan Mehmet Köprüsü arasına inşa edilecek projeyle; Boğaziçi Köprüsü’nün Anadolu Yakası’ndaki ayağı ile Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün Avrupa yakasındaki ayağı trafiği arasında geçiş sağlanması amaçlanıyor. Marmaray ve Avrasya Karayolu Tüneli’nin ardından İstanbul Boğazı’na yapılacak 3. tüp geçidi öncekilerden farklı bir şekilde tasarlandı. Marmaray’ı sadece trenler kullanırken, inşaatı devam eden Avrasya Karayolu Tüneli olarak bilinen İstanbul Boğazı Karayolu Tüp Geçişi’ni sadece tekerlekli araçlar kullanacak. Yapılacak yeni tüp geçitte hem lastik tekerlekli araç hem de demiryolu geçişi olacak.Bakan Elvan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:Bu proje ile dünyada bir ilk başarılıyor. Bu proje 100 yıl konuşulacak. Proje için 10 aydır uğraşıyoruz. Bu proje Boğaz'ın altına yapılacak ve 3 katlı olacak. Proje ile İstanbul'da hayat değişecek. 100 yıl sonra da toplu taşıma bu omurga etrafında birleşecek. Dünyada ilk defa 3 katlı tünel hazırladık. İstanbul'un 3 havalimanı raylı sistem ile bağlanacak. Bu proje görüntü kirliliği oluşturmayacak ve silueti bozmayacak.Bu proje yap-işlet-devret modeli ile yapılacak ve devletin kasasından bir kuruş dahi para çıkmayacak. İncirli'den Söğütlüçeşme'ye yeni metro ile 40 dakikada gidilecek. Mega proje kapsamında inşa edilecek karayolu geçiş tünelleriyle İstanbul Boğazı yeni bir yola kavuşacak. TEM - D100- FSM Köprüsü - Boğaziçi Köprüsü karayolu tünelimiz tamamen entegre olacak. Projemiz görüntü kirliliği oluşturmayacaktır. İstanbul'da artık yaklaşık değil, dakikalık randevu verebilme dolayısıyla zaman planlaması olacaktır. Yeni Türkiye'nin heyecanı ile hedeflerimize adım adım yürümenin heyecanını yaşıyoruz. Bize projeler konusunda desteklerini esirgemen Sayın Cumhurbaşkanımıza Sayın Başbakanımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Rusya'dan alınan gazda büyük indirim YENİ ŞAFAK 3 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Rusya ile Türkiye arasında 1 Ocak 2015'ten geçerli olacak şekilde başlatılan doğalgaz fiyat revizyonunda Gazprom yüzde 6 indirim önermiş ancak Türkiye bunu kabul etmemiş ve yeni teklif sunmuştu.Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği 8. Sektör Toplantısı'nda soruları yanıtlayan Yıldız, "Bizim dün Gazprom'la nihayetlendirdiğimiz fiyatlar yüzde 10.25'tir... Sanayicimize ve vatandaşımıza bunun indirim şeklinde yansıyacağı şeklindeki kanaatlerin doğru olmadığını, biz dolar ile alıp TL ile sattığımız için şu anda döviz paritesi 2.5'lar civarında. Bu elde ettiğimiz indirim değerli ve önemlidir ama şu anda vatandaşa yansıyacak bir indirim olduğunu söyleyemem... Dövizdeki yükselme bizim aldığımız indirim oranından daha fazladır" dedi."Aynı zamanda özel sektörün Rusya'dan aldığı doğalgazla alakalı da şu cümleyi söylemem yeterli olacaktır: Kendilerinin Rusya'dan doğalgazı alıp Türkiye'de rahat satabilecekleri ve herhangi bir zarara uğramaksızın bu ticaret faaliyetine devam edebilecekleri de bir noktayı hep beraber yakalamış bulunuyoruz" diyen Yıldız, Rusya'dan sağlanan bu indirimin BOTAŞ'ın faaliyetlerini nasıl etkileyeceğini şu sözlerle anlattı:"BOTAŞ bu indirimle birlikte önceki zararlarını telafi edecektir. Hazineye, gümrüğe, maliyeye borçlarını bu şekilde kapatacaktır. 2015 yılının Haziran ayına kadar bunların önemli bir bölümünü hele hele İran tahkimi ile ilgili beklediğimiz sonucun bu süreçte açıklanmasıyla birlikte çok iyi bir nakit akışına da sahip olacaktır." Artık buralarda da sigara yasak YENİ ŞAFAK Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, “Tütün Kontrolü Uygulamaları” konulu genelgeyi imzalayıp illere gönderdi. Genelgeye göre; çocukların faydalandığı bütün açık alanlarda ve yürüyüş yolu, aletli egzersiz yapılan kısımlar gibi vatandaşların spor yaptığı alanlarda sigara içilmesine izin verilmeyecek. Havaalanı, otobüs terminali, tren garı, alışveriş merkezi, sinema, tiyatro, sağlık kurum ve kuruluşları vb gibi ayrıca toplu halde giriş çıkışın olduğu kapalı alan mahiyetindeki yerlerin giriş kapılarına asgari 5 metre mesafede sigara tüketilmesi engellenecek. Kamu kurum ve kuruluşları, kendilerine ait açık alanların yalnızca belirlenmiş yerlerinde sigara tüketimine müsaade edecek. Bu alanlar, toplam açık alana oranının yüzde 30'dan fazla olmayacak ve giriş kapısından en az 10 metre mesafede olacak. Başka bir ifadeyle kamunun açık alanlarının yüzde 70'inde sigara içilemeyecek. İngilizler bilgiyi maille iletmiş YENİ ŞAFAK 4 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI “Türkiye’yi zamanında bilgilendirdik" açıklaması yapan İngiltere Hükümetinin Türkiye üzerinden Suriye’ye geçtiğini iddia ettiği 3 genç kızla ilgili durumu bir sonraki gün mesai bitiminin ardından Türk Büyükelçiliğine mail yoluyla ilettiği ortaya çıktı. Buna göre, 17 Şubat tarihinde İngiltere’den İŞİD terör örgütüne katılmak üzere Türkiye’ye geldiği iddia edilen 1999 doğumlu Shamina Begum, 1999 doğumlu Anira Abase ve 1998 doğumlu Kadiza Sultan’a isimli 3 kızla ilgili ilginç detaylar ortaya çıktı. İngiliz hükümetinin kendi ülkesinde takip ettiği 3 genç kızla ilgili bilgiler zamanında Türkiye ile paylaşmadığı belirlendi. İngiliz vatandaşı 3 genç kız 17 Şubat’ta ülkelerinden ayrılmalarına karşın, İngiliz Hükümeti 18 Şubat saat 19:00 sularında Türkiye’nin İngiltere Büyükelçiliğine mail yoluyla bilgi verdi. Türk makamlarına gelen bilgiler 19 Şubat tarihinde istihbarat birimlerine iletildi. Türk güvenlik birimleri aynı gün İnterpol’le de bilgi paylaşımında bulundu.İnterpol’ün Türk makamlarına verdiği bilgiye göre, İngiliz birimleri tarafından 3 kızla ilgili kendilerine herhangi bir bildirim yapılmadı. Türkiye, 2 yıldır İŞİD’e katılma olasılığı nedeniyle Avrupa ülkelerinden gelen yolcuların ayrıntılı bilgilerini uçuş öncesi talep ettiği halde, söz konusu ülkeler bilgi paylaşımında gerekli yardımı göstermiyor. Buna rağmen, bugüne kadar İngiliz vatandaşı 19 kişinin Türkiye sınırları içerisinde yakalanarak ülkelerine geri gönderilmek üzere sınır dışı edildiği öğrenildi.İngiltere daha önce de Londra Havalimanından Türkiye’ye gittiğini iddia ettiği 4 kişinin fotoğrafını kendi ülkesindeki medyada paylaşarak Türkiye’ye karşı algı operasyonuna girişmişti. Kendilerine “Bangladeşli Kötü Çocukların İngiliz Tugayı” ismini veren militanların Londra’dan Antalya’ya oradan da önce Hatay’a sonra Suriye’ye geçtiğini ileri sürmüştü.Öte yandan İŞİD terör örgütünün insan kaynağı haline gelen batılı ülke vatandaşlarının Türkiye’den geçişine ‘göz yumulduğu’ iddialarını boşa çıkarmak için uzun süredir gösterilen çabalar etkisini göstermeye başladı. Bu çerçevede sınır geçişlerine en hakim bakanlık olan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı konuyu detaylıca ele aldı. Bakanlık, İçişleri Bakanlığı Göçler İdaresi ve Ulaştırma Bakanlığı ile bir araya gelerek kurduğu sistemi 2 ay önce faaliyete geçirdi.IŞİD terör örgütünün ortaya çıkışından itibaren insan kaynağının ağırlıklı olarak batılı ülke vatandaşları olması dikkat çekiyor. Bu ülkelerden İŞİD terör örgütüne katılmak üzere Türkiye sınırlarını kullanan birçok terör eğilimli kişilerle ilgili ise bu ülkelerden hiçbir bilgi akışı sağlanmıyor. Bu kapsamda ülkelerle yapılan temaslarda bu kişilerin Türkiye’ye ya da Türkiye üzerinden İŞİD’e katılmasının önlenmesi için uçuş bilgilerinin Türkiye’ye verilmesi konusunda yapılan başvurular çeşitli gerekçelerle cevapsız bırakılıyor. Bu gerekçelerden birisinde de uçuş bilgilerinin ‘Türkiye’de Kişisel Verilerin Korunması’ düzenlemesinin olmaması gösteriliyor. İşte barajlarda son durum TÜRKİYE 5 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI İçme suyu amaçlı barajlarda, İstanbul'da yüzde 96,3, Ankara'da yüzde 26, İzmir'de yüzde 68,1 ve Bursa'da yüzde 81,5 doluluk oranı gözlendi.Barajlarda, geçen ay İstanbul'da yüzde 85,3, Ankara'da yüzde 21,8, İzmir'de yüzde 62,1 ve Bursa'da yüzde 79,1 doluluk oranı görülmüştü.Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, 1 Ekim 2014-26 Şubat 2015 arasında, Türkiye genelinde kümülatif yağışlar ortalamasında, uzun yıllar ortalamalarına göre yüzde 11,9 ve 2014 yılına göre de yüzde 78,8 oranlarında artış yaşandı. Yağışlara rağmen İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa'daki içme suyu amaçlı barajların mevcut hacimleri, toplam aktif hacimlerinin altında seviyelerde kaldı. İçme suyu amaçlı barajlarda, İstanbul'dakilerin 877, Ankara'dakilerin bin 392,7, İzmir'dekilerin 298,8 ve Bursa'dakilerin 65,2 hektometreküp toplam aktif hacmi bulunurken, bu yıl İstanbul'da 844,2, Ankara'da 361,5, İzmir'de 203,5 ve Bursa'da 53,2 hektometreküp aktif hacime ulaşıldı.İçme suyu barajlarında bu dönemde, İstanbul'da yüzde 96,3, Ankara'da yüzde 26, İzmir'de yüzde 68,1 ve Bursa'da yüzde 81,5 doluluk oranı görüldü.Doluluk oranı, işletmede olan 96 enerji amaçlı barajda, yüzde 44,1'e, 214 sulama amaçlı barajda da yüzde 43,5'e ulaştı.Öte yandan işletmede olan 298 depolama tesisinde de göller hariç doluluk oranı yüzde 45,7'ye çıktı. Fethullah Gülen'a ağır darbe TÜRKİYE Paralel yapı örgütünün lideri Fethullah Gülen'in Kanada'ya kaçma hayali başlamadan bitti. Kanada Göçmenlik Bürosu paralel yapıya yakın kuruluşları mercek altına aldı. Fethullah Gülen, şüpheli bağlantılarının yazıldığı rapor nedeniyle Kanada'ya kaçış yolu kapanması halinde rotasını İsrail'e çevirecek.Paralel yapı örgütünün lideri Fethullah Gülen'in Türkiye ile suçluların iadesi anlaşması olmayan Kanada'ya kaçma planı suya düşüyor. İki ayrı soruşturma kapsamında hakkında yakalama kararı çıkan Gülen'in, Kanada Göçmenlik Ofisi karnesi zayıf. Gülen'in Kanada'daki kuruluşları hakkında ülkedeki Göçmenlik Ofisi'nin hazırladığı belgede, paralel dernekler üzerinde ciddi şüphelerin olduğu ifade ediliyor. Gülen'in Kanada'ya kaçması halinde bu rapor önünde engel olacak. Selam Tevhid ve Taşhiye kumpası soruşturmalarında hakkında iki ayrı yakalama kararı çıkarılan Fethullah Gülen'in Türkiye ile suçluların iadesi anlaşması olmayan Kanada'ya kaçma planı ülkedeki karanlık örgütlenmesi nedeniyle başına dert açtı. Paralel yapıya ait kuruluşlara 'şüpheli bağlantılarından dolayı şerh' konulan raporda bu kuruluşların faaliyetlerini sürdürmesi için Gülen ve Türkiye'deki örgütlenme bağlantısının olmaması şartı koymuş.Paralel yapı dünyanın her yerinde olduğu gibi Kanada'da da oldukça aktif bir örgütlenmeye gitmiş. Bu örgütlenme Kanada hükümetinin şüphesini çekmiş. Wikileaks'e kadar giren paralel yapının Kanada bağlantılarındaki en dikkat çekici nokta ise Göçmenlik Ofisi'nin yazdığı raporun ardından açıkça Gülen'in, Kanada'ya gidiş planının tam bir çıkmaza girmiş olması Gülen'le bağlantılı 6 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI kuruluşların faaliyetlerine izin için hazırladığı rapor bu ülkede paralel yapıya nasıl bakıldığını tüm açıklığıyla ortaya koyar nitelikte. Rapor, paralel yapıya ait olan Kanada Türk İslam Derneği'nin kuruluş beyannamesinin hukuka uygun olup olmadığının denetlenmesi sonucunda hazırlandı.Paralel yapının Kanada'daki adamlarından birisi olan ve Kanada'nın Wilfred Laurier Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olan Faruk Arslan şahsi internet sitesinde Kanada'daki paralel organizasyonun iç yüzünü ortaya döküyor.14 yaşından beri paralel yapının içinde olduğunu yazan Faruk Arslan, Kanada'da, ABD'deki gibi devletin destek vermemesi dolayısıyla paralel yapının özel okullar açamadığını dile getiriyor.Dernek, Fethullah Gülen'le bağlantısı olmadığını iddia etse de Göçmenlik Bürosu araştırmaları Gülen'den alınan bu yöndeki savunmanın inandırıcı olmadığını ve Göçmenlik Ofisi'ne sunulan bir belgede derneğe katılanların Türkiye'de paralel yapı içerisinde yer alıp almadıklarının kontrol edildiğinde 'Hizmet' adı altında bir örgütlenmenin üyesi olduklarının ortaya çıktığı ifade ediliyor. Gülen, Göçmenlik Ofisi'ne verdiği savunmada Kanada'daki derneğin Türkiye ile bağlantısı olmadığını ifade ederken diğer yandan da 'Türkiye'de kardeş dernekler, Zaman gazetesi ve Yamanlar ile Fatih Koleji'ni ortak kurumlar gibi lanse ediyor.Paralel yapının Kanada'daki resmi Facebook sayfası olan 'Gulen Movement Canada' da ise yine AK Parti hükümeti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki provokatif paylaşımlar dikkat çekiyor. (Akşam) Toplu taşıma araçlarına kameralı takip geliyor TÜRKİYE Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu (TŞOF) Başkanı Fevzi Apaydın, Özgecan Aslan'ın öldürülmesinin ardından gündeme gelen 'toplu taşıma araçlarında güvenlik' konusunda teknik ekibin çalışmalarını tamamladığını ve belediye sınırları içerisinde hizmet veren toplu ulaşım araçlarına 'kameralı takip sistemi' kurulmasının uygun görüldüğünü belirtti.Konuya ilişkin yazılı açıklama yapan TŞOF Başkanı Fevzi Apaydın, “Federasyonumuz tarafından oluşturulan teknik ekibimiz yaptığı çalışmaların yanı sıra, şu an uygulanan ve iyi sonuçlar alınan 'kameralı takip sistemi'nin belediye sınırları içerisinde hizmet veren toplu ulaşım araçlarına kurulmasını uygun gördü” dedi.Buton ve kameralı takip sistemi üzerinde yapılan çalışmalarda en uygun yöntemin 'kameralı takip sistemi' olduğunu kaydeden Apaydın, “Konunun bir an önce uygulamaya konulması için yapılan çalışmanın sonucunu İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bildirdik. Hatta konunun önemine binaen yapılacak olan ilk 'Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulu'nda gündeme alınması için de yazıyla başvuruda bulunduk. Özetle belediye sınırları içerisinde hizmet veren toplu ulaşım araçlarına kameralı araç takip sistemi takılmak suretiyle, yolcuların ve şoförlerin can ve mal emniyetinin sağlanması amacıyla izlenmesi, denetlenmesi ve uygulamaya ilişkin usul ve esasların belirlenmesi hususunda 2918 sayılı 7 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Trafik Yönetmeliği'nde değişiklik yapılması gerekmektedir” ifadesini kullandı. AFRİKA GÜNDEMİ Boko Haram, Nijer'in balık ihracatını baltaladı Dünya Bülteni Boko Haram örgütünün, saldırıların masrafını karşılamak için Nijerli balıkçıların Çad Gölü'nde avladığı balıklara el koyarak bunları sattığı açıklandı. Yerel yetkililer, Boko Haram’ın Nijer’den Nijerya pazarlarına gönderilen balıklara el koyduğunu ve bunları Nijerya’nın kuzeyinde satarak gelir elde ettiğini belirtti. Boko Haram’ın önünü kesmek için Nijer’in güneydoğusunda, Nijerya sınırı yakınındaki Diffa bölgesinin yetkilileri, komşu ülkelere balık ihracatına bir süre ara verildiğini duyurdu. Nijer yetkilileri, balık ihracatının askıya alınmasının ülkenin güneydoğusunda yaşayan halkın gelirini etkileyeceğini ancak Boko Haram ile mücadele için bunu yapmak zorunda kaldıklarını dile getirdi. AMERİKA – İNGİLTERE GÜNDEMİ Türkiye’de Özgürlüklere Sahip Çık' Çağrısı AMERİKA’NIN SESİ Türkiye’de hükümetin basın özgürlüğü ve muhalif seslere yönelik kısıtlamaları, Amerika’da yaşayan Türk asıllı kamuoyunun da baskısıyla eyalet politikacıları nezdinde eleştirilere hedef olmaya başladı. Virginia eyaletinin yasama organı olan Virginia Eyaleti Genel Meclisi’nin 43’üncü Bölge üyesi Mark D. Sickles, eyalet valisi Terry McAuliffe’e yazdığı mektupta Türk hükümetine, bu yöndeki kaygıları iletmesi çağrısında bulundu. Eyaletin yasama meclisinin 48 üyesinin de imzaladığı mektupta, “Türk hükümetinin son dönemdeki gözdağı politikasından vazgeçmesini, muhalif sesleri hoş görmesini ve hür basını kucaklamasını umuyoruz” deniyor; Vali McAuliffe’ten, Türk yetkililerle bir araya geldiği her fırsatta hükümetin vatandaşlarına karşı sorumluluklarını ve yükümlülüklerini hatırlatması çağrısında bulunması isteniyor. 8 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Virginia eyaletinde Türk asıllı Amerikalılar’dan oluşan oldukça yoğun ve aktif bir toplum bulunduğunun altını çizen eyalet meclisi temsilcisi, eyalette yaşayan Türk asıllıların Virginia ve Türkiye arasındaki ekonomik bağlara büyük destek verdiğini belirtiyor. Ancak Mark Sickles, Türk-Amerikan toplumunun bu desteği temel haklar ve demokratik özgürlük için gerekli değerlerden yoksun olma pahasına vermek istemediğini belirtiyor.Mektubunda “kilit NATO üyesi, Ortadoğu’da stratejik bir ortak” diye tanımladığı Türkiye’yle ticari bağların arttırılması ve teşvik edilmesi gerektiğini vurgulayan Sickles, “Türk ulusunun kaygılı dostları” olarak son dönemde medya temsilcilerinin tutuklanmasının endişe yarattığının altını çiziyor. “Demokrasi hoşgörü ve şeffaflık gerektirir” diyen Virginia eyalet meclisi üyesi, Türk hükümetinin son dönemde muhalif sesleri korkutma ve bastırma yönünde aldığı kararların, Türkiye’nin geçmişte destek verdiği demokratik ilkelere tehdit oluşturduğunu kaydediyor. Mektupta, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Türk hükümetinin gittikçe daha otoriter hale geldiği, gazetecileri hapsettiği, siyasi muhalefeti bastırdığı, hukuk devleti ve temel demokratik ilkeleri tamamen göz ardı ettiği” vurgulanıyor.Virginia eyalet meclisi üyelerinin Vali Terry McAuliffe’e yazdığı mektupta ayrıca Türkiye’den, “en çok gazeteci hapseden ve sosyal medyayı kısıtlayan ülke” olarak söz ediliyor. Türkiye Bütün Çabaları İçin Övülmeli The Wall Street Journal "İslam Devleti Geçirgen Sınırdan İstifade Ediyor" başlıklı (20 Şubat, Dünyadan Haberler) makale ile ilgili olarak, Suriye sınırı boyunca gerçekleşen aşırılıkçı hareketi, sadece Türkiye'nin geçmiş ve mevcut siyaseti ile ilişkilendirilemez. Hayat Boumeddiene olayı, İslam Devleti (İD) ile mücadelede müttefikler arasında anlık istihbarat eksikliği ve bilgi paylaşımı sıkıntısının varlığına işaret ediyor. Bu durum, Hayat Boumeddiene'nin Fransa'dan kaçıp İspanya ve Türkiye üzerinden Suriye'ye seyahat etmesine imkân vermişti. Aşırılıkçılıkla bağlantılı kişilerin ilk olarak kendi ülkelerinde gözaltına alınmasını ve Türkiye'nin, sınırına gelen kişileri yakalamak için gerekli bütün araçlara sahip olmasını sağlamak için daha iyi protokollere ihtiyaç bulunmaktadır. Türkiye'nin açık sınırı, İD'nin barbarlığından ve bölgedeki yaygın kargaşadan kaçarak sığınma talep eden 1,6 milyon mülteci için can suyu oldu. Türkiye'nin sınırlarını tamamen kapatmasını isteyen Avrupa ve Amerika'daki müttefikleri, bu insani krizin yanı sıra ABD'nin daha çok istikrarlı bir komşu olan Meksika ile ortak sınırında güvenliği sağlama konusunda yaşadığı zorlukları hatırında tutsa iyi eder. Türkiye'nin coğrafi konumu, ülkeyi, Orta Doğu'daki istikrarsızlık için önerilen her türlü çözümün tam merkezine oturtuyor. Türkiye ve Batılı hükûmetler arasındaki istihbarat paylaşımının yeterliliği konusundaki son gelişmeler cesaret verici adımları 9 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI yansıtıyor ancak uluslararası toplum, Türkiye içindeki veya dışındaki aşırılıkçı akınını durdurmak için bugüne kadar hiç olmadığı kadar yakın çalışmak zorundadır. ABD Araştırma Kuruluşu Stratfor'un 10 Yıllık Türkiye Öngörüsü TURKISHNY ABD merkezli araştırma kuruluşu Stratfor gelecek 10 yıla ilişkin tahminler içeren bir rapor yayımladı. Kuruluş gelecek 10 yılda ABD'nin hakim güç olmayı sürdüreceğini, AB'nin zayıflayacağını, Çin'in diktatörlüğe gideceğini ve Rusya'nın dağılacağını öne sürdü. Rapora göre Türkiye gelecek 10 yılda büyük bir bölgesel güç olarak yükselecek. Tartışmalı öngörüleriyle ünlenen araştırma kuruluşu Stratfor'a göre gelecek 10 yıl dünyada kargaşa ve düzensizlikle geçecek. Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki ulus devletlerin zayıflamayı sürdüreceğini Irak, Suriye ve Libya'nın Lübnan benzeri gelişmelerle silahlı grupların egemenliğine geçeceğini öngören rapor, sürekli istikrarsızlık yaratacak bu bölgeleri istikrara kavuşturma gücünün yalnızca Türkiye'de olduğunu savundu. ABD merkezli araştırma kuruluşu Stratfor'un raporunda Türkiye ile ilgili şu görüşlere yer verildi: "Türkiye Arap dünyası, Kafkasya ve Karadeniz'de çekişme bölgeleriyle çevrili. Ancak Türkiye şimdiye dek risk almadı ve Türkiye'nin askeri-siyasi nedenlerle bölgede ABD'nin katkısına ihtiyacı var. Rusya'nın etkisinin sınırlandırılması karşılığında ABD bu katkıyı verecektir. ABD Türkiye'nin çatışmaya girmesini beklemiyor. ABD de çatışma istemiyor. Yalnızca Türkiye'den Karadeniz'de destek istiyor.” ABD-Türkiye işbirliği sonucu Türkiye'nin koruma hattının Gürcistan ve Azerbaycan'ı kapsayacağını öne süren rapor, Türkiye'nin zamanla ve artan oranlarda güney sınırlarının ötesine müdahale edip, etki kullanacağını ve Türkiye'nin istikrar sağlamak için muhtelif koalisyonlar oluşturarak Kuzey Afrika'ya uzanacağını savundu."Bölgede dinamik ne ise, Türkiye ortasında olacak' diyen Stratfor, Türkiye'nin Karadeniz'in kuzeyi ve Balkanlarda da varlığını artıracağını kaydetti. ABD merkezli araştırma kuruluşu Stratfor'un raporunda, bölgesel güç olmak için Türkiye'nin iç siyasi denge sağlaması gerektiği de vurgulandı. Erdoğan'ın Türkiye Vizyonu İç Sıkıntılarla Sarsıldı The Washington Times 10 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Yeni Türkiye'ye" dair bir vizyonu var. Bu vizyona göre Erdoğan, ülkeye başkanlık edecek ve başkent Ankara'daki yeni 600 milyon dolarlık başkanlık sarayından, bölgesel bir askerî, siyasi ve kültürel güç merkezi yaratacak. Ancak Erdoğan'ın emniyet güçlerine daha fazla yetki sağlamaya yönelik önerisiyle ilgili Meclis kavgaları, otoriterleştiğine dair giderek artan iddialar ve İslam Devleti militanlarına karşı mücadeleye isteksiz olduğu yönündeki algının neden olacağı misilleme, Türk liderin kibirli güçlü adam arzusunda yoluna çıkan engeller oldu. Obama yönetiminin, Türkiye sınırının karşısındaki İran'da ve Suriye merkezli İslam Devleti ile mücadelelerinde Ankara'nın yardımına can havliyle sarılabileceği bir zamanda Türkiye ve İslamcı cumhurbaşkanı, bir zamanlar hâkim olmayı hayal ettiği bölgeye yayılan şiddet olayları ve artan kaostan ziyade iç çekişmeler ve iç siyasi mücadelelerden yıpranmış görünüyor. Bilgi Üniversitesi Siyasi Bilimlerden İlter Turan, The Washington Times'a, "Her şeyi yanyana koyduğunuzda Cumhurbaşkanı'nın yeri o kadar da sağlam görünmüyor. Cumhurbaşkanı kendisine ve hükûmetine karşı genellikle yabancı güçlerin desteklediği komplolar kurulduğunu düşündüğü paranoyak bir ruh hâli içerisinde görünüyor." dedi. Başbakan ve şimdi de cumhurbaşkanı olarak on yılı aşkın bir süredir Türk siyasi sahnesine hâkim olan Erdoğan, gelişigüzel aramalara, suçlama olmaksızın gözaltılara ve gösterilerde protestocuların molotofkokteyli atmaları ve başka şiddet olaylarını da körüklemeleri hâlinde polisin gerçek mermi kullanmasına olanak sağlayacak serbest kurallara imkân verecek bir güvenlik yasa tasarısının kabul edilmesi için baskıda bulunuyor. Türkiye'nin muhalefet partileri ve uluslararası insan hakları örgütleri söz konusu öneriyi kınadılar. Bir zamanlar bölgede İslami demokrasi için bir model olarak görülen bir ülkede tasarıyı tartışan milletvekilleri arasındaki hararetli konuşmalar, geçen hafta iki kez yumruklaşmalara ve sandalyelerin fırlatılmasına dönüştü. Freedom House eylemcisi Susan Corke kısa süre önce yaptığı açıklamada, "Polisin protestoculara karşı ateşli silah kullanabilme alanının genişletilmesi tehlikeli ve polisin güç kullanmasına dair BM ilkelerinin dışındadır. Türk demokrasisinin kaderinin bu yasaya bağlı olduğunu söylemek mübalağa olmaz." dedi.Meclisteki utanç verici şiddet olaylarına rağmen Türkiye'nin AKP olarak bilinen ve Türk toplumunda İslam'ın daha fazla rol oynaması gerektiğini savunan iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi haziran ayında yapılacak genel seçimler öncesinde emniyet güçlerinin yetkilerinin artırılması konusunda kararlılığını sürdürüyor. Muhalifler ise bu girişimin Erdoğan'ın iktidarını pekiştirmeye yönelik olduğunu söylüyorlar. Erdoğan başbakan iken Adalet ve Kalkınma Partisinin bir üyesiydi fakat Türkiye'de cumhurbaşkanlığının teknik olarak tarafsız bir makam olması nedeniyle partiden istifa etti. Şimdi Erdoğan, destekçilerinin Türkiye'nin bölgedeki prestijine güç katacağını iddia ettikleri güçlü, icracı bir 11 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI başkanlık yaratmak için Türk Anayasası'nı değiştirmek üzere Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinin salt çoğunluk oluşturmalarını istiyor. Köşe yazarı Ali Aslan kısa süre önce hükûmet yanlısı Sabah gazetesinde, "Başkanlık sistemi icracının uzun vadeli projeler hazırlamasına, bu projeleri bürokratik engellerle karşılaşmadan gerçekleştirmesine ve ortaya çıkan krizlere ivedilikle cevap vermesine imkân sağlayacak istikrarlı ve etkili bir yönetim şekli sunmaktadır." diye yazdı. Fakat güçlü bir başkanlık için verilen destek Erdoğan'ın seçim müttefikleri arasında dahi sağlam değil. Erdoğan Başbakan iken Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Başbakan Ahmet Davutoğlu bu düşünceyi benimsemedi. Adalet ve Kalkınma Partisini Erdoğan ile birlikte kuran Türkiye'nin eski cumhurbaşkanı da bu düşünceye karşı tavsiyelerde bulundu. Suskunlukları iktidar partisindeki çatlakları yansıtıyor olabilir. Türkiye'nin doğrudan seçilen ilk cumhurbaşkanı olarak Erdoğan bulunduğu makamı değiştirdi. Politikalarını desteklemek için bulunduğu makamı kullandı ve Davutoğlu üzerindeki etkisini sürdürmeye çalıştığı söyleniyor. Hurriyet Daily News'den kıdemli gazeteci Murat Yetkin salı günü, "Ankara'nın siyasi sahnesinde bir süredir Erdoğan'ın, önemli hükûmet kararlarından önce Davutoğlu'nun kendisine danışmasını istediği söyleniyor ki bu genellikle onun onayının alınması anlamına geliyor." dedi. Erdoğan artan iç muhalefete ilave olarak jeopolitik sorunlarla karşı karşıya. Erdoğan, savaşçıları Irak ve Suriye topraklarının Türkiye'ye sınır bölgelerini alan İslam Devletine karşı askerî eylemi onaylamaya isteksizliği nedeniyle yoğun eleştirilere maruz kaldı. Türk güçleri ayrıca, Türkiye'nin etnik Kürt azınlığı için siyasi özerklik, dil hakları ve diğer korumalar için çağrılarda bulunan yasaklı Kürdistan İşçi Partisi ile istikrarsız bir ateşkes sürdürüyor. Türkiye'nin pazar günü, 1921 tarihli bir anlaşma çerçevesinde Türkiye'nin egemen toprağı olarak gördüğü Osmanlı dönemine ait bir türbeyi koruyan 38 Türk askerini tahliye etmek için Suriye'ye tanklar ve askerler göndermesinden sonra Erdoğan'ın İslam Devletine karşı barışçıl yaklaşımı eleştirilerin hedefi oldu. Türk askerleri aylardır İslam Devleti militanlarının kuşatması altında bulunuyordu. Geceyarısı operasyonunun ardından Erdoğan kuşatılan askerleri geri çekme kararını savunduğu ve bölgeyi bırakmamak için savaşmadığı için sıkıntı yaşadı. Erdoğan pazartesi günü "Süleyman Şah türbesi operasyonu bir geri çekilme değildi. Askerlerin hayatlarını riske atmamak için geçici bir girişimdi. Türbeyi ve askerlerimizi Türkiye'ye şantaj yapmak için kullanmaya çalışanların oyunu bozulmuştur." dedi. Türk hükûmeti ayrıca operasyonun Kürdistan İşçi Partisi ile ittifak içerisindeki Suriyeli Kürt militanlarla koordineli bir şekilde yapıldığı haberlerini de ivedilikle reddetti fakat siyasi hasar açıktı. Hürriyet Daily News gazetesinden köşe yazarı Semih İdiz salı günü, "Operasyonla ve Ankara'nın Kürdistan İşçi Partililer ile ittifak içindeki Suriyeli Kürt güçler ile ne dereceye kadar iş birliği yaptığıyla ilgili olarak su yüzüne çıkanlar düşünüldüğünde Adalet ve Kalkınma Partisinin destekçileri arasında 12 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI dahi bazı şüpheler olması doğaldır." dedi. İnsan haklarıyla ilgili endişeler ve Suriye'deki krize dair farklı görüşler -Türkiye İslam Devleti ile mücadeleden ziyade Suriye Devlet Başkanı Esad'ın devrilmesiyle daha çok ilgileniyor- ABD ile bağları da gerdi. Erdoğan, Irak ve Suriye'de İslam Devletine karşı ABD öncülüğündeki kampanyayı ve Kürtlerin savaşta oynadığı parlak rolü ısrarla eleştirdi. Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsünde Türk analist Soner Çağaptay bu ay ABD-Türk ittifakının bölünüp bölünmediğine dair bir analizde, "Düzenli olarak telefon görüşmeleri yapan bir zamanların dost ortakları şimdi Suriye savaşında o kadar farklılar ki düzenli irtibat kurmaktan bile kaçınıyorlar." dedi. Erdoğan'ın sorunlarına dâhil olan istihbarat şefi, siyasete muhtemelen Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili olarak girecek Hakan Fidan kendisini kovuşturmadan muaf tutacak bir makam için bu ay istifa etti. Boğaziçi Üniversitesinde Siyaset Bilimi öğretim görevlisi olan Koray Çalışkan, bir mülakatta "Onun dışında herkesin muafiyeti var ve kirli işleri o yapıyor." dedi. Erdoğan'ın en yakın sırdaşı ve dert ortağı olduğunu söylediği Fidan'ın Cumhurbaşkanı'nın muhalefetine rağmen istifa ettiği söyleniyor. Bu hareket Türk cumhurbaşkanının yakın çevresinin daralabileceğini ve 13 yıldır ülkeyi yöneten kurduğu partide rakiplerin nüfuz rekabetine girmiş olabileceğini ortaya koydu. Yine de Adalet ve Kalkınma Partisi hâlâ ülkedeki en sevilen siyasi grup. Aralık 2013'te Erdoğan'ın kabine üyelerini hedef alan bir dizi yolsuzluk skandalı geçen yılki belediye seçimlerinde partiye ciddi bir zarar vermedi veya Erdoğan'ı cumhurbaşkanlığı zaferinden mahrum etmedi. Ancak haziran ayındaki seçimlere katılan seçmenlerin, Anayasa'yı değiştirmek ve Erdoğan'ın yönetimini pekiştirmek için partinin ihtiyaç duyduğu desteği vereceği şüpheli. Turan, Washington Times'a, "Mevcut eğilim Adalet ve Kalkınma Partisinin zaferine işaret ediyor. Meseleyse bunun nasıl bir zafer olacağı. Cumhurbaşkanı ezici bir zafer istiyor ve şu anda bu mümkün görünmüyor." dedi. İngiltere Basınında Cihatçı John İngiltere basınında bugün, "Cihatçı John" olarak bilinen ve Irak Şam İslam Devleti (IŞİD)'in çektiği videolarda Batılı rehineleri öldürürken görülen kişinin Londralı bir göçmen olduğunun ortaya çıkması yer alıyor. 6 yaşındayken Kuveyt'ten Londra'ya gelen 26 yaşındaki Muhammed Emwazi'nin yaşam öyküsünün detayları ve aslında 2009 yılından bu yana iç istihbarat servisi MI5'in kayıtlarında varoluşu, basında öne çıkan bilgiler arasında. İngiltere gazetelerinin çoğu MI5'i Emwazi'yi elinden kaçırmakla suçluyor. Telegraph gazetesi, manşetten gördüğü haberine "MI5 yaptığı ciddi hata cihatçı John'un ağdan kaçmasına neden oldu" başlığını atmış. Gazete "Batılı beş rehinenin ölümünden sorumlu tutulan IŞİD 13 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI teröristi güvenlik servislerince tanınıyormuş" diyor. Telegraph, Emwazi ile güvenlik servislerinin 2013 yılında Suriye'ye gitmeden önce en az 12 kez irtibata geçmiş olduğunu yazıyor. Guardian gazetesi ise manşetten gördüğü haberine "IŞİD'in Londralı katili 2009'dan bu yana MI5'in radarındaymış" başlığını uygun görmüş. Gazete Emwazi'nin daha önce güvenlik birimlerince gözaltına alınmış olmasına dikkat çekiyor. Guardian Emwazi'nin daha önce MI5 tarafından haksız yere sorgulanarak taciz edildiğine dair şikâyette bulunduğunu yazıyor. Times gazetesi ise manşetten gördüğü haberine "IŞİD'in kasabı altı yıl boyunca MI5'in şüphelisiymiş" başlığını atmış. Gazete MI5'in birden fazla kez Emwazi'yi muhbir olarak kullanmak istediğini ancak başarısız olduğunu yazıyor. Emwazi, Tanzanya'dan Somali'deki Eş Şebab örgütüne katılacağı şüphesi ile sınır dışı edildikten sonra güvenlik güçlerinin dikkatini çekmiş. Independent gazetesi ise Emwazi'nin yaşam öyküsünün ayrıntılarına odaklanıyor. "Britanyalı bir kasabın maskesini indirmek" başlığını atan gazete, iyi huyları ve stil sahibi giyim tarzı ile öne çıkan, Londra'da büyümüş ve bir Britanya üniversitesinde eğitim görmüş Emwazi'nin nasıl katil olduğunu sorguluyor. Gazete "Nasıl oluyor da, bir taksi şoförünün Muhammed Emwazi isimli oğlu dünyanın en kötü şöhretli katili, cihatçı John olarak bilinen sadist IŞİD infazcısı haline gelebiliyor" diye yazıyor. Gazeteler, oğulları hakkında kayıp bildiriminde bulunan ve daha önce güvenlik güçlerinde oğullarının Suriye'de olduğuna dair bilgilendirilen ailenin de büyük bir şok içinde olduğunu söylüyor. Beşiktaş'ın galibiyeti İngiltere basınında Beşiktaş'ın 2007 yılında 8-0 yenildiği İngiltere premier lig takımlarından Liverpool'u İstanbul'da penaltılarda 1-0 yenerek Avrupa Ligi'nden elemesi, İngiltere gazetelerinin spor sayfalarına konu oldu. Independent gazetesi, Liverpool'un penaltılara gelene kadar Beşiktaş karşısında oldukça ileri düzeyde bir futbol sergilediğini yazarken, penaltılarla maçı kaybetmesini "can yakıcı" olarak niteledi. Guardian gazetesi son penaltı vuruşu için topun başına gelen ve golü kaçırarak takımının lige veda etmesine neden olan Liverpool'un savunma oyuncusu Lovren'dan bahsederek "Lovren ve Liverpool penaltının (bedelini) ödedi" başlığını attı. Gazete Liverpool'un rahat geçen ilk yarıda birkaç iyi açılışın yarattığı şansı kaçırdığını, Beşiktaş'ın geç atağının bedelini ödemek zorunda kaldığını yazdı. Times gazetesi ise Liverpool'la beraber Avrupa Ligi'nden elenen Tottenham Hotspur takımlarının yenilgisini "Nakavtlar Premier acısını artırdı" başlığı ile verdi. Telegraph ise "Kırmızılar cezayı ödedi" başlığını atarak, daha önce ligden elenen takımlarla beraber Liverpool'un mağlubiyetinin üzüntüyü artırdığını yazdı. Gazete iç sayfalarda "Lovren'in penaltıyı 14 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI kaçırması acıyı artırdı" diye yazdı. Telegraph, "Beşiktaş'ın gürültücü taraftarı uzun zamandır arzuladığı beraberliğe kavuştu" dedi. ASYA - PASİFİK GÜNDEMİ Rusya gazında yüzde 10,25 indirim Dünya Bülteni Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, "Doğalgaz fiyatları için Rusya ile yaptığımız görüşmeler neticesinde yüzde 10,25'lik indirim konusunda anlaştık" dedi, indirim tüketiciye yansımayacak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, "Doğalgazda fiyat artışı beklememeliyiz, şubat ve mart aylarında fiyat mekanizması aynı olacak " dedi. Yıldız, "Doğalgaz fiyatları için Rusya ile yaptığımız görüşmeler neticesinde yüzde 10,25'lik indirim konusunda anlaştık" dedi. AGİT, Özbekistan seçim sayımında yok Dünya Bülteni Özbekistan’da 29 Mart günü yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gözlemcilerinin faaliyetleri sınırlı olacak. AGİT oyların sayımını gözetlemeyecek… Seçim sonuçlarını doğrudan etkileyecek sayım işleminin gözlem dışı tutulması, seçimi şimdiden kuşkulu hale getireceği bildiriliyor. AGİT temsilcisi Caetano Zulueta grubun seçimlerde oy verme ve oy sayma sürecine kısıtlı olarak katılacağını açıkladı. Caetano Zulueta 29 Mart'taki Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında iki rapor yazacaklarını bildirdi. AGİT sınırlı gözlemciler grubu 30 Mart'ta seçim sonuçlarına ilişkin ön raporunu açıklayacak. Seçim süreci ve sonuçları hakkında nihai rapor ise bir ay sonra ilan edilecek. AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi geçmişte de Özbekistan'daki seçimlere gözlemci olarak katılmış ve defalarca bu ülkedeki seçimleri “demokratik ilkelerden uzak ve yeterli rekabet olmadan” yapılan seçimler olarak değerlendirmişti. 15 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Öte yandan “Ozodlik” radyosu Özbekistan Bağımsız İnsan Hukukları grubunun İslam Kerimov’un adaylığının Anayasa’ya aykırı olduğu için iptal edilmesi talebi başvurusunu Anayasa Mahkemesine verdiğini, ancak mahkemenin bu başvuruyu kabul etmediğini bildirdi. ABD'den Güney Çin Denizi uyarısı Dünya Bülteni ABD, Çin'in, Güney Çin Denizi'nde yeni askeri ya da sivil tesisler kurduğunu savundu. ABD Ulusal İstihbarat Direktörü James Clapper, Senato'nun Silahlı Kuvvetler Komitesi'nde dünya genelindeki tehditlerle ilgili yaptığı konuşmada "Her ne kadar Çin, ABD ile istikrarlı bir ilişki istediğini ifade etse de özellikle deniz egemenliği konusunda çıkarları söz konusu olduğunda ikili ve bölgesel gerilimi kabul etmeye daha meyilli görünüyor" dedi. Çin'in Güney Çin Denizi'nde gemileri için yeni bir merkez ve olası uçak pistleri inşa ettiğini belirten Clapper, inşaatların sürmesi nedeniyle söz konusu karakollara ne tür silah ve personel konuşlandıracağının henüz belli olmadığını kaydetti. Çin'in son 1,5 yılda Güney Çin Denizi'ndeki eylemlerinin ve tartışmalı adalar yakınında petrol arama kararı almasının "endişe verici" olduğuna dikkati çeken Clapper, Çin'in 1948'de yayımlanan "Dokuz Çizgili Harita"ya dayanarak, Güney Çin Denizi'nin yaklaşık yüzde 80'inin kendi karasuları olduğunu iddia etmesini de "aşırı" olarak niteledi. Toplantı sırasında Komite Başkanı Senatör John McCain de Çin'in işgali altındaki Gaven Kayalıkları'nı geçen yıl genişlettiğine dair uydu görüntülerini gösterdi. McCain, Çin'in genişlettiği topraklara uçaksavar silahlar yerleştirebileceğine işaret etti. Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi (CSIS), geçen hafta Vietnam, Malezya ve Tayvan'ın Güney Çin Denizi'ndeki toprak parçalarında değişiklik yaptığını, Filipinler'in de işgal ettiği bir adadaki havaalanı ve rıhtımını yenilemeyi planladığını açıklamıştı. Güney Çin Denizi'ndeki asıl değişikliklerin Çin tarafından yapıldığına dikkati çeken CSIS, "Pekin yönetiminin Güney Çin Denizi'ndeki toprak parçalarının büyüklüğü ve yapısında önemli oranda değişiklik yaptığını" belirtmişti. Spratly Adaları'ndaki Gaven Kayalıkları'nda 2003 yılından bu yana askeri birlik ve garnizon bulunduran Çin, geçen yıl bölgede 18 dönümden daha büyük yapay ada inşa etmişti. CSIS, ada üzerine inşa edilen yeni binanın uçaksavar kulesine benzediğine dikkati çekti. 16 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Pekin yönetimi, Güney Çin Denizi'nde başta Filipinler olmak üzere Vietnam, Brunei ve Malezya gibi bölge ülkeleriyle de egemenlik tartışmaları yaşıyor. Pakistan ile Bangladeş arasında gerilim Dünya Bülteni Pakistan Hava Yolları (PIA), Bangladeş'te, personellerinin takip edilmesi ve uçaklarında arama yapılmasının ardından bugünkü Dakka uçuşunu protesto amaçlı iptal etti. PIA sözcüsü Rana Hanif, PIA personellerinin Bangladeş istihbaratı tarafından iki buçuk aydır takip edildiğini belirterek, "Salı günü Bangladeş istihbaratı Dakka ofisi müdürümüz Ali Abbas Şah'ın evine sahte para kaçakçılığı şüphesiyle baskın düzenledi. Personelimizi ve ailesini rahatsız ettiler ve sonuç olarak da bir şey bulamadılar" dedi. Ayrıca bir PIA uçağında da arama yapıldığını vurgulayan Hanif şunları söyledi: Bangladeş hükümeti, birkaç aydır tüm PIA personelini sahte para ve altın kaçakçılığı şüphesiyle takip altına almıştı. Çarşamba günü Dakka'dan Karaçi'ye havalanmak üzere olan uçağımızı da aradılar, ama bir şey elde edemediler. Bu nedenle uçakta üç saat gecikme yaşandı. Bangladeş hükümetinin baskısı nedeniyle, protesto amaçlı bugünkü Dakka uçuşunu iptal ettiklerini belirten Hanif, siyasi baskılara rağmen görevini sürdüren Dakka'daki PIA temsilcisini geri çağırdıklarını ifade etti. Olayları üzücü bir gelişme olarak nitelendiren Pakistan Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Tasnim Aslam da "Dakka büyükelçiliğimiz konuyu Bangladeş Dışişleri Bakanlığı ile görüşüyor ve bir açıklama bekliyoruz. Bu gerçekten talihsiz ve üzücü bir gelişmedir" dedi. Pakistan'dan Bangladeş'e haftada beş gün uçuş yapılıyor. Bangladeşliler genelde Körfez ülkelerine gitmek için Karaçi üzerinden uçan PIA uçaklarını kullanıyor. Kırım Tatarları anavatanlarında korku ile yaşıyor Dünya Bülteni Kırım'ın geçtiğimiz yıl Rusya tarafından ilhak edilmesinin ardından Kırım Tatarlarına yönelik baskılar artmaya başladı. Kırım Tatarları kendi vatanlarında korku içinde yaşıyorlar. 17 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Kırım Tatarları'nın karar alma mercii olan Meclis'in Başkan Yardımcısı Ahtem Çiygöz'ün eşi Elvira Ablyalimova, eşinin tutuklanmasından bir gün sonra yaşadıklarını anlatıyor. Ablyalimova, eşinin tutuklanmasından birgün sonra sabah kalktığında Kırım'daki evinin etrafının keskin nişancılar tarafından sarıldığını belirtiyor. Ablyalimova, bir manga silahlı kişinin 10 saat boyunca evlerindeki herşeyi aradıklarını ve bu süre zarfında kimsenin içeri girmesine veya dışarı çıkmasına izin vermediklerini kaydediyor. Kırım, geçtiğimiz yıl Rusya tarafından ilhak edildi. Bunun ardından Ablyalimova ve diğer Kırım Tatarları için korku günleri yeniden başladı. Ablyalimova'nın eşi Çiygöz gösteri düzenlemek, şiddete teşvik etmek ve taksirle adam öldürmek suçlamalarıyla hala tutuklu bulunuyor. Bu suçlamaların, Kırım Tatarlarının yaşadığı sıkıntıların sadece bir kısmı olduğu, 150 Kırım Tatarı'nın daha aynı suçlamalardan dolayı sorgulandığı kaydediliyor. Kırım nüfusunun yüzde 13'ünü oluşturan Müslüman azınlık olan Kırım Tatarları Kırım'ın Rusya tarafından ilhak edilmesine karşı çıkıyordu. Bunun için Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmeye çalıştığı günlerde bu adıma karşı protestolar düzenlediler. Ancak Rusya Kırım'ı ilhak etti ve Kırım Tatarları eski korku günlerine yeniden döndü. Kırım Yarımadası'nın yerlisi olan Kırım Tatarları 1944 yılında Orta Asya'ya sürülmüşlerdi. Sovyet rejim lideri Joseph Stalin, Kırım Tatarları'nı Nazilere yardım etmekle suçlamış ve Orta Asya'ya sürmüştü. Bu sürgün sırasında büyük acıların yaşandığı biliniyor. KORKU İÇİNDE YAŞAMAK Stalin baskısından sağ kalan Kırım Tatarları'nın 1990 yılına kadar kendi yurtlarına dönmelerine izin verilmedi. Şimdi ise, Kırım Tatarları Rusya'nın ilhakının ardından yurtlarında artık kendilerini evinde ve güvende hissetmiyorlar. 10 bin ile 20 arasındaki Kırım Tatarı'nın Ukrayna'ya göç etmek durumunda kaldıkları ifade ediliyor. Ablyalimova, Kırım'da her Tatar ailesinin korku ve güvensizlik hissettiğini belirtiyor ve ortadan kaybolan Kırım Tatarlarını, Kırım Tatarlarına yönelik işlenen vahşice cinayetleri veya medya üzerinden Kırım Tatarlarına yapılan saldırıları dile getiriyor. Hocalı katliamının acıları hala taze Dünya Bülteni 18 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Azerbaycanlılar, Ermenilerin 26 Şubat 1992'de Hocalı'da katlettiği 613 vatandaşı anmak için "Ana Feryadı" anıtına akın etti. Başkent Bakü'de, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve diğer devlet erkanının katıldığı resmi törenin ardından, Hocalı kurbanlarının anısına yapılan "Ana Feryadı" anıtı halkın ziyaretine açıldı. Katliamın 23. yılında kurbanları anmak için anıta akın eden vatandaşlar karanfiller bıraktı. Bazı vatandaşlar Kur'an-ı Kerim ve dualar okuyarak hayatını kaybedenleri andı. Hocalı Katliamı'ndan sağ kurtulmayı başaranlar ve hayatlarını kaybedenlerin yakınları da diğer vatandaşlarla anıtı ziyaret etti. Şehit yakınları ve vatandaşlar, 23 yıl önce yaşanan feci olayı tekrar hatırlayarak gözyaşı döktü. TANIKLAR KATLİAMI ANLATTI Anıtı ziyaret eden vatandaşlardan Hocalılı Hatire Orucova (31), AA muhabirine yaptığı açıklamada katliam günü anne ve babasının Ermeniler tarafından gözleri önünde öldürüldüğünü söyledi. O tarihte sekiz yaşında olduğunu söyleyen Orucova, katliam gecesi evlerinde uyuduklarını, ateş sesi üzerine uyandıklarını, annesi, babası ve üç kardeşiyle birlikte ormana kaçtıklarını bildirdi. Ormanda sabaha kadar açık havada kaldıklarını belirten Orucova, yaşadıklarını şöyle anlattı: "Çocuktum ve çok üşüyordum. Ermeniler dört bir taraftan ateş açıyorlardı. Babam ve annem kurşun yağmuru altında can verdi. Ermeniler dört bir yandan ateş açıyordu. Kim kımıldasa onu vuruyorlardı. Altı yaşındaki kızkardeşimi, 17 yaşındaki teyzemi ve amcamı kaybettim. Ben de iki kurşun yarası aldım. Dayım beni kucağında taşıyarak kurtardı. Bakü'de tedavi edildim." Orucova, şimdi tek istedikleri şeyin "adalet" olduğunu vurgulayarak, "Bize bunu yaşatanların cezalandırılmasını, dünyanın da gerçekler karşısında sessiz kalmamasını istiyoruz" dedi. Katliamda çocuğunu kaybeden Ganire Abilova ise 23 yıl geçmesine rağmen acılarını birgün bile unutamadıklarını söyledi. Oğlunun Hocalı'da polis memuru olarak görev yaptığını bildiren Abilova, "Evladım, çok sayıda kadın ve çocuğu Hocalı ile Ağdam arasındaki Gargar nehrinden geçirerek kurtulmasını sağladı. Daha fazla insan kurtarayım diye tekrar Hocalı'ya döndü fakat şehit oldu" diye konuştu. HOCALI KATLİAMI 19 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Azerbaycan-Ermenistan arasındaki savaşta Ermeni güçlerinin 1992'de Hocalı'da 613 sivili öldürdüğü katliam hafızalardaki canlılığını koruyor. Sovyetler Birliği'nin son günlerini yaşadığı 1988'de Azerbaycan-Ermenistan arasında patlak veren savaş, Azerbaycan için büyük yıkımlara yol açtı. Altı yıl süren savaş sonrasında Ermenistan, Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sini işgal ederken, 1 milyondan fazla Azerbaycan vatandaşı iç kesimlere göç ederek hayatını zor şartlar altında sürdürmek zorunda kaldı. Bu savaşın, hafızalardan silinmeyen en acı olaylarından biri de Ermeni güçlerinin 26 Şubat 1992'de Hocalı'da yaptığı katliam oldu. HOCALI'DA NE OLDU? Ermeni güçlerinin 1991'in sonlarına doğru ablukaya aldığı Hocalı, 936 kilometre karelik alana sahip, 2 bin 605 ailenin, toplam 11 bin 356 kişinin yaşadığı bir kasabaydı. Aralık 1991'de Karabağ'ın başkenti olarak kabul edilen Hankendi şehrini işgal eden Ermenilerin bir sonraki hedefi, bölgenin tek havaalanına sahip ve stratejik önem taşıyan Hocalı'yı ele geçirmekti. Hocalı'nın etrafındaki bütün köy ve yolları tek tek ele geçiren Ermeni güçleri, kasabanın diğer illerle karayolu bağlantısını kesti. Hocalı'nın diğer bölgelerle tek ulaşım bağlantısı olan helikopter ulaşımı, 28 Ocak 1992'de, Şuşa Ağdam seferini yapan helikopterin Ermeniler tarafından vurulmasıyla ortadan kalktı. Bu olayda, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 44 sivil hayatını kaybetti. Ocak ayının başlarından itibaren elektrik enerjisi de kesilen Hocalı'nın savunması, sadece hafif silahlarla silahlanmış yerel savunma güçleri ve az sayıdaki milli ordu askerlerinden ibaretti. 25 Şubat 1992'den itibaren Hocalı'ya saldırıya başlayan Ermeniler, bölgede bulunan Sovyet Ordusu 366. Zırhlı Alayı'nın bütün araçlarını kullanarak, şehri iki saat boyunca top ve tank ateşine tuttu. Saldırıdan bir gün sonra ise hafızalardan yıllarca silinmeyecek olan "Hocalı Katliamı" yaşandı. Resmi verilere göre, Hocalı Katliamı'nda savunmasız durumdaki 106'sı kadın, 83'ü çocuk olmak üzere toplam 613 Azerbaycan vatandaşı hayatını kaybetti. Katliamdan 487 kişi ağır yaralı olarak kurtulurken, Ermeni güçleri bin 275 kişiyi rehin aldı. Bunlardan 150'sinden haber alınamadı. Esirler yıllarca uluslararası kurumlardan gizli olarak köle gibi çalıştırıldı. Hatta esir kadınların fuhşa zorlandığı haberleri alındı. ULUSLARARASI TEPKİLER 20 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI 28 Şubat'ta gazetecilerden oluşan bir grubun helikopterle katliamın yaşandığı yere gitmesinin ardından katliama dair elde edilen fotoğraf ve görüntüler, yabancı basında geniş yer buldu. 14 Mart 1992 tarihli Fransız "Le Monde" gazetesi katliama dair, "Ağdam'da bulunan basın mensupları, Hocalı'da öldürülmüş kadın ve çocuklar arasında kafa derisi soyulmuş, tırnakları çıkarılmış üç kişi görmüşler. Bu, Azerilerin propagandası değil bir gerçektir" ifadelerini kullandı. Rus "İzvestiya" gazetesi ise 4 Mart 1992 tarihli sayısında "Kamera kulakları kesilmiş çocukları gösterdi. Bir kadının yüzünün yarısı kesilmişti. Erkeklerin kafa derisi soyulmuştu" ifadelerine yer verdi. Benzer tasvirler İngiliz, Ukrayna, Bulgaristan ve daha birçok yabancı medya organında da yer aldı. Tüm dünyanın gözleri önünde meydana gelen Hocalı Katliamı'na, uluslararası kurumlar ise sessiz kalmayı tercih etti. BM Güvenlik Konseyi 1993'de 4 karar kabul etmiş olsa da, bu kararlar Hocalı Katliamıile ilgili değil, "Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarını işgal ettiğine" yönelikti. BAZI ERMENİLER İTİRAF ETTİ Hocalı Katliamı, bazı Ermeniler tarafından itiraf edildi. Ünlü Ermeni yazar Zori Balayan, kendisinin de bizzat katıldığı katliamı, "Ruhumuzun Dirilişi" isimli kitabında ayrıntılarıyla anlatmakta bir sakınca görmedi. Azerbaycan ise , Ermeniler tarafından yapılan bu katliamın "soykırım" olarak tanınması için dünya çapında kampanya başlattı. Meksika Senatosu, Pakistan Senatosu, Kolombiya Parlamentosu, Çek Cumhuriyeti Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi, ABD'nin Teksas, New Jersey, Massachusetts, Georgia eyaletlerinde kabul edilen kararlarda Hocalı Katliamı "soykırım" olarak nitelendirildi. Kazakistan'da 'helal sertifikası' tekelleşti Dünya Bülteni Kazakistan’da gıda ürünleri ve işyerlerine verilen ‘Helal’ sertifikaları ile ilgili düzenlemeye gidildi. 1 Mart 2015 tarihi itibariyle ürünlere ve işyerlerine ‘Helal’ etiketi yapıştırılamayacak. Kazakistan KTK televizyonunun haberine göre “Helal” etiketleri kaldırılarak yerine ‘Adil’ yazılı etiketler yapıştırılacak. Haberde ülkede sertifikanın çok sayıda kuruluş tarafından verilmesi ve suiistimallerin yaygınlaşması sebebiyle böyle bir uygulamaya gidildiği belirtildi. 21 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Son 1,5 senede Kazakistan’da ürünler için yeni standartlar getirildi ve 250 imam bu ürün bilgilerini öğrenmek için özel kurslara katıldı. Kazakistan Müslümanları Dini İdaresi Standardizasyon bölümü başkanı Beybit Mirzageldiev, 1 Mart gününden itibaren tüm helal sertifikalarının iptal edileceğini, eğitimlere katılan imamların adil sertifikası vereceğini söyledi. Mirzageldiev, Adil sertifikasının sadece gıda ürünleri için geçerli olacağını belirterek bu ürünleri üretip sertifika almak isteyen şirketlerin üretim merkezlerine gözetleme kameraları konulacağını söyledi. Pakistan'da deprem AA Pakistan'da 5,8 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Ulusal Deprem İzleme Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre, merkez üssü başkent İslamabad'ın yaklaşık 100 kilometre kuzeyi olan 5,8 büyüklüğündeki deprem, Haybar Pahtunhva ve Pencap eyaletlerine bağlı birçok şehirde hissedildi. Sarsıntının, 24 kilometre derinlikte gerçekleştiği bildirildi. Bölge halkında paniğe yol açan depremde, can ve mal kaybı yaşanıp yaşanmadığının henüz bilinmediği belirtildi. Kuzey Kore lideri Kim Jong-İl ünlü yönetmeni neden kaçırdı? BBC Türkçe Bir film senaryosu bile olamayacak kadar inanılmaz görünüyor: Ünlü bir yönetmen ile film yıldızı eşi, Kuzey Kore'nin sinema meraklısı lideri Kim Jong-İl'e film yapmaları için kaçırılmış. Kuzey Kore'nin bazı konularda yetişmiş elemanı yoktu, diğer ülkelerin ise vardı. O halde çözüm basitti: O insanları kaçırmak. 1977'de ünlü bir Güney Koreli piyanist, esrarengiz biri tarafından Zagreb dışındaki bir villada konser vermesi için tutuldu. Ancak oraya gidince havaalanında bir Kuzey Kore uçağı görüp, eve yaklaşırken de Kuzey Kore aksanıyla konuşmalar duyunca kaçtı. 22 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Güney Kore'nin en tanınmış yönetmenlerinden Shin Sang-ok ile eşi Choi Eun-hee ise bu kadar şanslı değildi. Piyaniste yapılan önerinin bir benzeriyle Hong Kong'da ıssız bir eve çağırılan çift, Kuzey Kore'ye kaçırılarak sekiz yıl esir tutuldu ve zorla film yaptırıldı. Kaçırma planı, lider olan babası Kim İl Sung'un yerine geçmeden önce ülkenin film sanayisinden sorumlu olan Kim Jong-İl'e aitti. Kim Jong-İl, şimdiki lider Kim Jong-un'un babası. Batılı ülkelerdeki Kuzey Kore diplomatları, Hollywood filmlerine bayılan, Elizabeth Taylor ve James Bond filmlerinin hayranı olan Kim Jong-İl'e sürekli bulundukları yerlerden aldıkları filmleri gönderiyorlardı. Ama bu Kim'e yetmedi. Kuzey Kore filmlerinin uluslararası festivallerde yarışmasını istiyor, ödül kazanan filmlerin yapımcısı olmayı arzu ediyordu. Bunun üzerine Güney Kore'nin en ünlü film yönetmeni ile eşi, Kim'in sevdiği James Bond filmlerine taş çıkaracak bir senaryoyla kaçırıldı. Önce film yıldızı Choi Eun-hee, 1977'de kendine işadamı süsü veren biri tarafından bir yapım şirketi kurması için Hong Kong'a çağrıldı. Yanındaki sözde işadamıyla bir toplantıya gittiğini sanan film yıldızı, yollarını kesenler tarafından araçtan çıkarılıp kaçırıldı. Daha sonra uyutulduğunu, birileri tarafından taşındığını, kendine iğne yapıldığını ve gözünü açtığında tepesinde Kim Jong-İl'in portresini gördüğünü hatırlıyor. Boşanmış olmalarına rağmen eski eşi ile görüşmeyi sürdüren yönetmen Shin Sang-ok ise Hong Kong'a onu aramaya gittiğinde kafasına çuval geçirilerek kaçırıldı. Shin Sang-ok Kuzey Kore'de film yapmayı reddettiği için dört yıl hapis yattı. Ancak sonunda pes edip, eski eşi ile filmler yaptı. Kim Jong-İl'in güvenini kazanıp Viyana'ya gitmek için izin aldıklarında kaçarak oradaki ABD elçiliğine sığındılar. Bütün bu ayrıntılar, Paul Fischer'in yazdığı "Bir Kim Jong-İl Yapımı" adlı kitapta yer alıyor. 23 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Kuzey Kore bazı işleri yapmaları için dışarıdan adam kaçırdığını genelde reddediyor ancak geçen yıl 1970 ve 80'lerde 13 Japon vatandaşını kaçırdığını kabul edince, Tokyo ile Pyongyang arasında görüşmeler yapıldı. Güney Kore'deki Kookmin Üniversitesi'nden Prof. Andre Lankov da bugüne dek yaklaşık 500 Güney Koreli'nin kaçırıldığını söylüyor. Lankov'a göre bunların çoğu Kuzey Kore kıyılarına fazla yaklaşan balıkçılarmış. Ancak aralarında gizli operasyonlarla kaçırılan kişilerin de bulunduğu belirtiliyor. Hong Kong'da hizmetçiye işkenceye 6 yıl hapis Deutsche Welle Türkçe 24 yaşındaki Endonezyalı göçmen Erwiana Sulistyaningsih, mahkemede verdiği ifadede, iki çocuk annesi kadın işvereni tarafından işkenceye tabi tutulduğunu söyledi. Günde yalnızca 4 saat uyku uyumasına izin verilen hizmetçi, bilincini kaybedinceye kadar dayak yedi. Ağzına elektrikli süpürgenin hortumu sokuldu. Aylarca sadece pirinç ve kuru ekmekle beslenmesine izin verildi. İşveren kadın, hakkındaki 20 suçlamadan 18'inde suçlu bulundu. Bunlar arasında kasten adam yaralama ve tehdit de bulunuyor. Mahkeme 6 yıl hapsin yanı sıra bin 700 euro para cezasına hükmetti. Mahkeme kararını değerlendiren Erwiana Sulistyaningsih, "memnun olmadığını, işvereninin daha uzun süreli hapis alması beklentisinin karşılanmadığını" söyledi. Hakaret, küfür, cinsel istismar Dava, Hong Kong'daki göçmen işçilerin durumuna dikkat çekmişti. Asya'nın birçok kentinde göçmen işçiler düzenledikleri eylemlerle durumlarını dile getirmişti. Hong Kong'daki 320 bin dolayında hizmetçinin yarısını Endonezyalılar meydana getiriyor. 2013'te sonuçları yayınlanan bir ankete göre hizmetçilerin yüzde 58'i şimdiye kadar hakaret ve küfüre uğradığını söyledi. Yüzde 18'i dayak yediğini,yüzde 6'sı ise cinsel istismara uğradığını belirtti. 24 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Ekonomik kalkınmanın başladığı 1970'li yıllardan bu yana Hong Kong'a yabancı iş gücü akını yaşanıyor. Hizmetçiler, ev işlerinin yanı sıra çocuk ve yaşlıların bakımıyla da ilgileniyor. Aylık ücretleri ortalama 460 Euro civarında seyrediyor. Güney Kore’de aldatmaya izin çıktı Sputnik Güney Kore Yüksek Mahkemesi, eşlerini aldatanlara karşı 1953’te kabul edilen cezanın iptaline karar verdi. Uzakdoğu ülkesi Güney Kore'de yarım asır önce kabul edilen kanun, geleneksel aile değerlerini koruma amacını taşıyordu. Kanun ayrıca, erkeklerle kıyaslandığında daha zayıf sosyal konuma sahip kadınların haklarını korumayı amaçlıyordu. Güney Kore Yüksek Mahkemesi, yıllardır yürürlükte olan bu kanunu anayasaya aykırı bularak iptal etti. "Devlet, vatandaşlarının özel hayatlarına müdahale etmemeli" ifadesiyle gerekçelendirilen karar için dokuz kişilik mahkeme heyeti oy birliğiyle karar verdi. Güney Kore’de, 2008 yılından bu yana 5 bin 500’den fazla vatandaş, eşlerini aldattıkları için hapis cezasına çarptırıldı. Kanun gereği bu suçu işleyenlere, iki yıl hapis cezası veriliyordu. Güney Kore, aldatmanın cezalandırıldığı az sayıda gayri Müslim ülkeden biriydi. Özbekistan ile Tacikistan arasında uçak seferleri başlıyor CHA Özbekistan ile Tacikistan arasında 22 yıl aradan sona uçak seferleri, önümüzdeki Mart ayında yeniden başlıyor. Uçak seferleri için tarafların bilet fiyatları, sefer sayısı ve uçuş noktalarını belirlemek için görüşmeler yaptığı bildirildi. İki ülke arasındaki uçak seferleri, Tacikistan’da iç savaşın patlak verdiği 1993’ten beri karşılıklı yapılamıyor. 25 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI AVRUPA GÜNDEMİ THY’den ucuz bilet müjdesi Sabah Avrupa TÜRK Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, petrol fiyatlarındaki düşüşün yaz aylarındaki uçuşlara yansıyacağını dile getirdi. Petrol fiyatındaki gerilemenin giderde yüzde üç gerilemeye neden olduğunu ifade eden Topçu, “Bir çok havayolu şirketi petrol fiyatındaki düşüşü bileti fiyatlarına yansıtmaya ve böyle öne çıkmaya çalışıyor. Bunu biz de yapacağız. Yaz aylarında bilet fiyatlarının daha da düşeceğini düşünüyorum” şeklinde konuştu. Topçu, Ordu-Giresun, Hakkari uçuşlarına başlayacaklarını da açıkladı. Grip salgını Avrupa'yı vurdu Mynet Haber Avrupa ve Asya grip salgınıyla boğuşuyor. Hastalık en çok Fransa’yı ve Almanya’yı vurdu. İsviçre Sağlık Bakanlığı (OFSP), binlerce kişinin gribe yakalandığını ve 741 kişinin hastanelerde tedavi altında olduğunu açıkladı. Bakanlık, açıklamasında grip aşısı yapılmasının faydalı olacağını belirtti. Türkiye'nin de kapısına dayanan grip salgını Sağlık Bakanlığı'nı da alarma geçirdi. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) yetkilileri, grip salgınının 3 hafta içinde daha da geniş bir alana yayılacağı uyarısında bulundu. Yetkililer özellikle çocuk, yaşlı ve kalp hastalarının virüsten korunması gerektiğini vurguladı. İsviçre sağlık bakanlığı (OFSP) tarafından yapılan açıklamada, ülkede binlerce kişinin grip hastalığına yakalandığı ve bu yüzden okul ile işlerine gidemedikleri belirtildi. Açıklamada, salgının en çok İsviçre'nin Tessin ve Grison kantonlarında görüldüğü ve 404 kişinin hastanelerde tedavi altında olduğu bildirildi. ‘Babam Alman kimliği istiyor’ Sabah Avrupa 26 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI ALMANYA’NIN Göç, Mülteciler ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Aydan Özoğuz, misafir işçi olarak Almanya’ya gelen ilk nesle çifte vatandaşlık verilmesini istedi. Bu haktan yaklaşık bir milyon insanın yararlanabileceğini Süddeutsche Gazetesi’ne verdiği röportajda söyleyen Özoğuz, “88 yaşındaki babam da Alman vatandaşı olmak istiyor. Ancak kendi Türk pasaportunu vermeden” diye konuştu. “TUHAF DURUM OLDU” ÖZOĞUZ, koalisyon ortaklarının çifte vatandaşlık konusundaki tartışmalarına da değindi ve “Çocuklar çifte vatandaşlık hakkı kazanırken, ebeveynleri ile büyükanne ve büyükbabaları bu haktan yararlanamıyor. Tartışmalardaki en tuhaf durum da bu oldu” dedi. Bakan, ülkeyi Almanlarla birlikte yeniden kuran nesil olarak tanımlanan ilk nesil göçmen emekçilere çifte vatandaşlık hakkının verilebileceğini ifade etti. Döner yiyene kırbaç tehdidi Sabah Avrupa MÜNIH kentinde görülen NSU terör örgütü davasında dinlenen tanıklardan Christina H., 12 yaşında Neo-Nazilerin arasına girdiğini dile getirdi. Tanık, “13 yaşındaki bir çocuğa döner yediği için on kez şınav çektirdiler. Tekrar yerse kırbaçlamakla tehdit ettiler” dedi ve bağlantısını zorlukla kestiğini söyledi. Sanık konumundaki Carsten S.’nin kendisini koruyup kolladığını söyleyen Christina H., Ralf Wohlleben ve Andre Kapke’nin grubun liderleri olduğunu ifade etti. Tanık, “Thomas St. bizi aradı üçlünün bir halt ettiğini ve barınacak yer aradıklarını belirtti. Düşündük ve Mandy S.’ye gittik. Oradan da üçlüyü, Max Florian B.’nin evine yerleştirdik ve birkaç kez ziyaret ettik” dedi. Öte yandan Duruşmada Yozgat Ailesi avukatları tarafından muhbir Andreas Temme’nin cinayetteki rolünün daha fazla olduğu yönündeki mahkemeye sunulan dilekçeye federal savcılık itiraz etti. Mannheim’da silahlar konuştu: 3 yaralı Sabah Avrupa Almanya’nın Mannheim kentinde iki grup arasında çıkan kavgada silah ve bıçaklar konuştu. Olayda 3 kişi yaralandı. İddiaya göre aralarında daha önce husumet bulunan iki Türk grup arasında 25 Şubat Çarşamba akşamı saat 22.00 sıralarında önce sözlü tartışma çıktı. Türklerin ve işyerlerinin yoğun olarak bulunduğu Marktplatz Meydanı’na taşınan kavgada taraflar bıçak ve silaha sarıldı. Meydan muharebesine dönen kavgada 3 kişi bıçak ve silahla yaralandı. Hastaneye kaldırılan yaralılardan 27 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI birinin durumunun ciddi olduğu ve yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alındığı ögrenildi. Olayın duyulması üzerine bölgeye onlarca polis gönderildi. Polis ekipleri Marktpkatz Meydanı’na çıkan H2,G2 ve S1/R1 sokaklarına ablukaya alarak kapattı. Olayın meydana geldiği meydanda çok sayıda Türk restoranı bulunurken, bölgede bulunanlar büyük panik yaşadı. GÖRGÜ TANIĞI ARANIYOR Polis konu hakkında soruşturma başlatırken, olaya karıştıkları belirlenen şok sayıda kişiyi gözaltına aldı. Mannheim polisi olayla ilgili bilgisi olan veya kaçan şahısları tanıyan görgü tanıklarının 0621/1745555 nolu telefondan polise bilgi vermelerini istedi. ADAC’de yeni skandal Sabah Avrupa ALMAN otomobil ve touring kulübü ADAC’de yeni bir skandal daha ortaya çıktı. Süddeutsche Gazetesi’nde yer alan habere göre yüksek pozisyondaki bir menajer ve yakın mesai arkadaşı hakkında yolsuzluk suçlaması yapıldı. Yaklaşık bir sene önce Alman Otomobil Ödülleri dağıtımı skandalı sonrası ortaya çıkan yeni durum, ADAC’yi güç durumda bıraktı. Çifte, faturalarını ADAC’ye ödeterek mal ısmarladıkları, İspanya’da tatile gittikleri ve bir yan firma tarafından verilen cabrio otomobili de özel işleri için kullandıkları suçlamaları getirildi. Haberde çok yönlü olayda yüklü miktarda bir para akışının söz konusu olduğu belirtildi. İkilinin olay hakkında başlatılan soruşturma sonuçlanana kadar işten el çektirildiği açıklandı. Geçen yıl yaşanan skandallardan sonra ADAC yarım milyondan fazla üye kaybetmişti. 'Açgözlü Yunanlar' kampanyasına tepki yağdı Hürriyet Avrupa Almanya'nın Bild gazetesi, Yunanistan'a yardım finansmanına karşı kampanya başlattı. Okuyucularına, "Açgözlü Yunanlılara hep birlikte 'Hayır' diyelim" diye seslenen Bild, konuyla ilgili selfie çektirmeleri için çağrı yaptı. Bild gazetesinin yayın yönetmeni Kai Diekmann, katılımın rekor seviyesine ulaşmasıyla övünürken, birçok yerden eleştiri yağdı. Perşembe sayısının 2. sayfasında dev harflerle 'Hayır' yazısıyla dikkat çeken Bild, "Açgözlü Yunanlara daha fazla milyar kaptırmayalım" şeklinde bir kampanya başlattı. Yıllardır bu tür kampanyalarla gündeme giren Bild'in bu girişimiyle tartışmaları yeni bir boyuta taşıdığı belirtildi. Okuyucalarına 28 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI kapmanyaya katılmaları için çağrı yapan Bild, çekilen ve gazeteye gönderilen selfieleri internet sitesinden yayınladı. ZAMANLAMA DİKKAT ÇEKTİ Perşembe günü Twitter hesabından "rekor katılım sayısı" ile övünen Bild'in Yayın Yönetmeni Kai Diekmann'ın kapmanyayı konunun Bundestag'da (Federal Meclis) tartışılmadan kısa süre önce yapması ise dikkatlerden kaçmadı. Zeit gazetesinin Yayın Yönetmen Yardımcısı Bernd Ulrich, Diekamnn'ın gazetecilik anlayışını sorguladı, Almanya Gazeteciler Sendikası (DJV) Başkanı Michael Konken ise, "Almanya'nın Yunanistan yaklaşımı eleştirilebilir" olduğunu, ancak bu tür kapmanyaların siyasi boyutuna dikkat çekerek gazetecilik anlayışına ters olduğunu ifade etti. MEDYA ETİĞİNE TERS Konken, bütün bir halkı siyasetçilerinin yanlış kararlarından dolayı hor görmenin medya etiğine sığmadığını kaydederek, Yunanistan'daki krizin etkisi Alman halkının tedirginlik duymasına yol açtığını, medyanın burada kapsamlı ve eleştirel yaklaşması gerektiğini vurguladı ve siyasi kampanyayı yersiz bulduğunu belirtti. SİRTAKİLİ ÜSTSÜZ PROTESTO Almanya'nın en büyük medya gruplarından olan ve Bild gazetesinin de sahibi Axel Springer grubun binasının önünde bu sabah üstsüz protesto düzenlendi. Bedenlerine 'Ja' (Evet) yazılı olan üç kadın, kampanyayı protesto etmek için sirtaki oynayıp sloganlar attı. “Cihatçı John” diye Putin’in fotoğrafı yayınlandı Hürriyet Avrupa CNN, Batılı rehineleri infaz görüntüleri ile gündeme gelen “Cihatçı John” olarak tanınan IŞİD militanı ile ilgili haber verirken, teknik arıza nedeni ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in fotoğrafını yayınladı. CNN, daha sonra bu büyük gaf için özür diledi. Uluslar arası basında yer alan bilgilerde "Cihatçı John” olarak tanınan militanın Kuveyt doğumlu Muhammed Emvazi olduğu iddia edilmişti. Militanın İngiltere’nin başkenti Londra’da yaşadığı belirtiliyor. 29 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Üç İngiliz, İki Amerikalı ve iki Japon rehinenin başının kesilmesinde yer aldığı kaydediliyor. ÖZÜR DİLEDİ Basın bildirisi yayınlayan CNN, teknik arızadan dolayı böyle bir olay yaşadığını belirterek özür diledi. “Cihatçı John” haberinin ardından Putin ile ilgili bir haberin sırada olduğu ifade edildi. Rus basınında yer alan haberlere göre; CNN zaman zaman bu tür hatalara imza atıyor. Örnek olarak daha önceki haberlerinde CNN, Ukrayna haritası üzerine Rusya bayrağını dikmişti. Bir defasına ise referandum yapılan Ukrayna’nın güney bölgesini haritada Pakistan sınırlarında göstermişti. Diğer bir haberde ise Kırım, Ukrayna’nın Slavyansk şehri olarak gösterilmişti. Rus basını ayrıca, ABD’nin Rusya’yı en az IŞİD kadar tehdit gördüğünü açıklamasının ardından bu teknik arızanın yaşanmasına dikkat çekti. Tsipras hükümetine karşı ilk protesto gösterisi DW Yunanistan'ın başkenti Atina'da Aleksis Tsipras başbakanlığındaki hükümetin Euro bölgesiyle vardığı anlaşma protesto edildi. İşyerlerinin camlarının kırıldığı gösteride araçlar ateşe verildi. Protesto gösterisi, "anti-kapitalist" bir siyasi partinin çağrısıyla düzenlendi. Yüzlerce kişinin katıldığı gösteride "Borçları silin" ve "AB üyeliğine son" pankartları taşındı. Parlamento binasına yürüyen göstericilerden bazıları park halindeki araçları ateşe verdi. Atılan taş ve molotof kokteyllerinden iş yerleri, banka şubeleri ve otobüs durakları zarar gördü. Euro Grubu üyesi ülkelerin maliye bakanları Yunanistan'ın kurtarma programını 4 ay daha uzatma kararı almıştı. Atina'ya yardım, reform koşuluna bağlanmıştı. AB Komisyonu, AMB ve IMF'ten oluşan Troyka 2010 yılında Yunanistan'ı 240 milyar dolarlık yardım programı ile iflastan kurtarmıştı. Hâlihazırdaki yardım programının süresi cumartesi günü doluyor. Kurtarma programına getirilecek 4 aylık uzatmanın Euro Bölgesi üyesi ülkelerin parlamentoları tarafından bugün onaylanması gerekiyor. 30 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Fransa'da insansız hava aracı gerginliği DW Paris'te hassas bölgelerin üzerinde uçan insansız hava araçlarının (İHA) sayısının artışı yetkilileri alarma geçirdi. El Cezire'nin üç muhabiri, izinsiz olarak İHA uçurdukları gerekçesiyle gözaltına alındı. El Cezire muhabirlerinden ikisi sorgularının ardından serbest bırakılırken bir muhabirin gözaltı süresi uzatıldı. El Cezire çalışanının haftaya çarbamba günü mahkeme önüne çıkarılacağı açıklandı. El Cezire muhabirleri Paris'in batısındaki Boulogne Ormanı'nda dün İHA uçururken gözaltına alınmıştı. El Cezire çalışanlarının son günlerde Paris semalarında artan İHA uçuşlarıyla ilgisi olup olmadığı konusunda bilgi verilmedi. Konuyla ilgili açıklamada bulunan Fransız hükümetinin sözcüsü Stéphane Le Foll, İHA olaylarının üzerine ciddiyetle gidildiğini söyledi. Soruşturmanın devam ettiğini belirten sözcü, kaygılanacak bir durumun sözkonusu olmadığını vurguladı. ABD'de Beyaz Saray üzerinde uçurulan İHA'lara işaret eden hükümet sözcüsü, "İHA'lar yalnızca bizim meselemiz değil" dedi. Berlin'in camileri DW Almanya'nın başkenti Berlin'de 80’den fazla camii var. Klasik ve modern tarzlarda inşa edilmiş olan camiler Berlin’in tarihi mirası olarak farklı görünümleriyle şehrin çehresine renk katıyor. Almanya’nın en eski camii Berlin’in Wilmersdorf ilçesindedir. Mimar Karl August Herrmann’ın Tac Mahal’dan esinlenerek tasarladığı Ahmediye Cami 1928 yılında tamamlanmıştı. Namaz mekânını Arap hattatların eserlerini süslediği bu camideki bütün vaaz ve takrirler Almanca yapılır. Bu cami misyonerlik amacıyla yapılmış ve ilk kez 1934 yılında İslam dinini seçen bir Alman çiftin nikâhı burada kıyılmıştı. Günümüzde enformasyon merkezi olarak kullanılan bu camide Cuma namazları da kılınıyor. Zamanın izleri Ahmediye Camii’nin iç kısımlarında zamanın yol açtığı tahribatı görmek mümkün. İkinci Dünya Savaşı’nda burada mevzilenen Alman askerlerine Sovyet birlikleri tarafından ateş açılmış ve bina ağır hasar görmüştü. Müttefiklerin yardımı ve Lahor’dan gönderilen bağışlarla restore edilen cami 1993 yılında tarihi eser ilen edilmişti. 31 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI iğer eseri de Berlin-Heimersdorf’taki Hadiye Camii’dir. Mimarisi Batı ve İslam tarzlarının sentezi olarak tasarlanmıştır. Kesin hatlar taşıyan cephesini kubbesi ve 12,5 metre yüksekliğindeki minaresi süsler. Açılışı büyük tartışmalara neden olan ve 2008’de tamamlanan caminin Berlinliler tarafından benimsenmesinde "Açıl Heinersdorf" adlı girişimin ve "Herkese sevgi, kimseye nefret" sloganını kullanan ilk İmam Abdülbasit Tarık’ın çabaları önemli rol oynamıştı. Binanın pratik işlevselliği iç kısımda da görülür. Mimarı Mübeşra İlyas süslemelerden özellikle kaçınmıştır. 250 kişinin aynı anda namaz kılabildiği cami alçak tavanlıdır ve zemin katın üzerindeki kısım kadınlara ayrılmıştır. Berlin'in en büyük camii Neukölln’deki Şehitlik Camii ibadet yeri kadar bir kültür merkezidir de. Berlin’in en büyük camii 1500 kişilik olup, Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’un göreve başladığı 2012 yılında ziyaret ettiği sayılı mekânlardan biridir. Cami 1980’li yıllarda Şehitlik Kabristanı’nın bulunduğu yerde inşa edilmiş, daha sonra genişletilmişti. Cami ve kabristanın bulunduğu arsa 1866 yılında Prusya Kralı Wilhelm tarafından Türk toplumuna bağışlanmıştı. Kabristan’da sadece cenaze töreni yapılıyor ve cenazeler memleketine gönderiliyor ya da Berlin’in başka yerlerindeki mezarlıklarda defnediliyor. Şehitlik cemaati başka dinlerin mensuplarıyla da sürekli bir araya gelir. Genel ve İslami konularla ilgili programların yanı sıra cami günde birkaç kez yabancılara gezdirilir. Ziyaretçilere cami tanıtılır ve İslam dininin temel özellikleri anlatılır. Kreuzberg’in merkezindeki Ömer İbn El Hattab cami çevresindeki binalardan farklılık göstermeyen mimarisinden ötürü ilk bakışta göze çarpmaz. Külliyeyi andıran yapısıyla ibadet yerlerinden başka kafeterya, ticari işletme ve bir de seyahat acentesini barındırır. 2008’de açılan merkezde Kuran okulu da bulunur. Büyüleyici süslemeler Meşeri Merkezi’nin abdesthanesi görkemli süslemelerle donatılmış duvarları ve tavanıyla görenleri büyüler. Günde beş vakit namaz kılmanın ön şartı olan bedeni ve ruhi arınmanın ilk durağı burasıdır. Dev şamdanların süslediği ve bin kişinin secdeye varabildiği bu camide çoğunluktaki Türklerin yanı sıra Arap, Boşnak ve Afrikalı Müslümanlar da ibadet ederler. Cuma namazlarındaki Arapça takririn Türkçe ve Almanca tercümesi duvarlardaki ekranlardan aktarılır. 32 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Berlin’in imar kuralları avluya bakan ibadet yerlerine istisna tanımadığından, bu caminin alçak kubbesi aynı zamanda yeşillikle de kaplanmıştır. Gösterişli cam kubbesi ise cadde tarafında bulunur. Almanya'da Kipa tartışması DW Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi Başkanı Ayman Mazyek, "Berliner Zeitung" gazetesinin bugünkü nüshasında yer alan demecinde, "Almanya'da yaşayan Yahudilerin kaygılarını anlayışla karşıladığını" söyledi. Almanyalı Yahudilerin korkularını haklı gördüğünü ifade eden Mazyek, "Yahudilere yapılan bir saldırıyı toplumun geneline yapılmış bir saldırı olarak kabul ediyorum" dedi. Yükselen Yahudi karşıtlığına dikkat çeken Almanya Yahudileri Merkez Konseyi Başkanı Josef Schuster, "bazı bölgelerde Kipanın tahrik olarak algılanabileceğine dikkat çekerek giyilmemesinin yerinde olacağını" söylemişti. Musevi erkeklerin dua esnasında, sinagogda ve dışarıda başlarını örtmekte kullandıkları takkeye Kipa adı veriliyor. Almanya’da organ bağışı korkusu DW Almanya’da organ bağışına teşvik bir türlü sağlanamıyor. Yıllardır yapılan tüm reklam kampanyalarına, sağlık sigortası şirketlerinin teşviklerine rağmen, organ bağışı yapanların sayısı her yıl azalıyor. Ülkede 2014 yılında bir milyon kişiye yaklaşık 11 bağışçı düşerken, bu rakam AB ortalamasında yaklaşık 20, ABD ise 25 kişiye tekabül ediyor. Uzmanlar bunda, organ naklinde art arda yaşanan skandalların ve insanların erken ölüm korkusunun etkili olduğunu belirtiyor. Tartışmalı kriter Almanya'da hükümet ve meclis tarafından belirlenen Alman Etik Kurulu, insanların organ bağışına dair korkularını gidermeyi hedefliyor. Kurul, doktorlar, hukukçular, bilim insanları, filozof ve din adamlarından oluşuyor. Kurulun konuya ilişkin hazırladığı 180 sayfalık bildirisinde organ nakli için belirleyici olan unsuru, hukuk profesörü Wolfram Höfling "Görev aldığım Etik Kurulu’ndaki çoğunluk, organizmanın ölümü için belirleyici kriterin beyin ölümü olduğu inancında" şeklinde açıklıyor. 33 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI GÜNCELLİĞİNİ KAYBEDEN YASAK - Neues Deutschland - Aert van Riel -Koalisyon, PKK’nın Yasa Dışılığını GerekçelendiremiyorAlmanya’nın Kürdistan İşçi Partisi (PKK) hakkındaki görüşleri yavaş yavaş değişiyor. Buna rağmen Sol Partinin, PKK yasağının kalkmasına dair talebine olumlu cevap alma şansı yok. Kürtler, Suriye’nin kuzeyindeki Kobani kentini 133 gün boyunca kuşatma altında tutan terör örgütü İslam Devletine (İD) karşı elde edilen zaferi coşkuyla kutladı. Bu olayın görüntüleri bir ay önce dünyanın tamamını dolaştı. Kobani'nin kurtarıldığı haberi neredeyse herkes tarafından memnuniyetle karşılandı. Oysa İD unsurlarını Kobani’den uzaklaştıranların çoğunun, PKK’ya yakın hatta PKK üyesi savaşçıların olduğu gerçeği gözden kaçtı. PKK, 1993 yılından bu yana Almanya’da yasaklı. Yasağı getiren, dönemin Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) mensubu İçişleri Bakanı Manfred Kanther. Sol Parti İçişleri Uzmanı Ulla Jelpke, PKK yasağın kaldırılması ve PKK’nın AB terör örgütü listesinden çıkarılması için uzun süredir gayret gösteriyor. Jelpke, Orta Doğu’da yaşanan gelişmelerin, bu yönde yeni bir fırsat oluşturacağını düşünüyor. Sol Partinin, konuyla ilgili teklifi bu perşembe Federal Mecliste görüşülecek. Teklifte, Almanya’daki Kürtlerin İD terörüne karşı mücadelede PKK’yı ana aktör olarak ilişkilendirmelerinin önüne geçildiği belirtiliyor. Almanya’da 13 binin üzerinde PKK taraftarı bulunuyor. Sol Parti grubuna göre mevcut yasal durum, temel vatandaşlık haklarından ifade, toplanma ve basın özgürlüğüne de kısıtlama getiriyor. Alman makamları, PKK yasağı nedeniyle özellikle Almanya’ya iltica hakkı kazanmış Türkiye’den gelme sığınmacılar üzerinde baskı kurabiliyor. Bu kişilerin PKK’ya destek vermeleri hâlinde sığınmacı konumları ellerinden alınabilir ve geldikleri yerlere geri gönderilebilirler. Türk Devleti’nin baskılarına karşı savaş veren PKK, bir zamanlar askerî ve sivil hedeflere yapılan saldırıların sorumlusu olarak görülüyordu. Sol Parti grubu, şimdilerde iki tarafın da Kürt sorununun çözümünde çaba gösterdiklerine dikkat çekiyor. PKK artık bağımsız bir Kürt devleti kurmak yerine bölgesel özerklik hedefi güdüyor. Dolayısıyla 90’ların başından bu yana durum belirgin ölçüde değişiklik gösterdi. O yıllarda -Kürtlere karşı savaş veren- NATO ortağı Türkiye’ye destek vermek Almanya’nın PKK yasağına yönelik en önemli argümanını oluşturuyordu. Yakın zamandaki gelişmeler, farklı partilerdeki siyasileri de bir kez daha düşünmeye sevk etti. Sosyal Demokrat Partililerin (SPD) bir kısmı, PKK’nın terör örgütü olarak sınıflandırılmasına karşı çıkmaya başladı. Ancak büyük koalisyon hükûmetinin bu konudaki pozisyonu net. Büyük koalisyon hükûmeti, bugüne kadar izlediği çizgiyi bırakmayı düşünmüyor. İçişleri Bakanlığı buna gerekçe olarak 34 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI PKK’nın, şiddet taktiğini uygulamaya devam etmesini gösteriyor. Bu bağlamda iç güvenliğe dikkat çekiliyor. Ancak son zamanlarda iç güvenliğin PKK tarafından tehlikeye atıldığına dair elde hiçbir delil bulunmuyor. Sol Parti grubunun bu yöndeki girişiminin başarı şansı yok. Muhalefetteki Yeşiller Partisi ise -Sol Partinin teklifiyle ilgili- bu konuda henüz net bir karar vermiş değil. Neues Deutschland’a konuşan Yeşiller İçişleri Sözcüsü Volker Beck, hâlihazırdaki tutumun bir kez daha gözden geçirilmesinden yana olduğunu dile getirdi. Beck’e göre bölgedeki güncel durum da bu konuda rol oynuyor. Dünyanın, Kuzey Irak’ta İD’den kaçan Yezidilere yardım ettikleri için Kürt savaşçılara teşekkür ettiği belirtiliyor. Beck’e göre Almanya hükûmeti bir çelişki yaşıyor. Almanya hükûmeti PKK’ya silah gönderilmesine karşı çıktı ve sadece peşmergelere silah desteğinde bulundu. Şu sıralar her iki Kürt grubu da İD’ye karşı birlikte mücadele ediyor. Elde, Almanya’nın gönderdiği silahların -peşmerge tarafından- PKK’nın eline geçtiğine yönelik bulgular var. PKK'nın da sorunsuz olmadığını belirten Beck, gösteriler sırasında PKK yandaşları tarafından taşkınlık çıkarıldığını söylüyor. Bu, özellikle İD karşıtı gösterilerde görülüyor. Almanya’daki Kürtler, PKK yasağına karşı düzenlediği sokak gösterilerinde oldukça barışçıldı. Beck’e göre Alman hükûmeti PKK’nın hâlen tehlikeli olup olmadığına netlik kazandırmalı ve bu tehlikenin bir yasağı haklı kılıp kılmadığını da ortaya koymalı. ORTADOĞU GÜNDEMİ IŞİD'in sürdüğü Arapların dönüşünü IKBY engelliyor Dünya Bülteni İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY), IŞİD'in yerinden ettiği Arapların evlerine dönmelerine izin vermediğini açıkladı. Merkezi ABD'nin New York kentinde bulunan HRW'nin yayımladığı raporda, IKBY'nin, Irak'ta yerlerinden edilmiş Arapların evlerine dönmelerine engel olduğu savunuldu. Raporda, Kuzey Irak'ta, Kürt güçlerin IŞİD'in Ağustos 2014'te bölgeyi ele geçirmeye başlamasından bu yana binlerce Arap'ı güvenli bölgeye hapsettiği ifade edildi. Raporda yer alan IKBY liderlerine yönelik çağrıda, "etnik temel üzerine yapılan dayatma"yla gerçekleştirilen sınırlamalara ve Araplara karşı aleyhte ayrımcılığa son verilmesi istendi. Raporda, HRW'nin IKBY yönetimi ile kurduğu iletişim sonucunda bazı kısıtlamaların Ocak 2015'te hafifletildiği ancak diğer kısıtlamaların devam ettiği kaydedildi. 35 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI HRW raporunda, IŞİD saldırıları sonucunda yerlerinden olan Kürtlerin evlerine dönmesine ve hatta Ninova ve Erbil'in bazı bölgelerinde Kürtlerin Arapların evlerine yerleşmelerine izin verilirken, Arapların evlerine dönmelerinin engellendiği ifade edildi. Raporda, Kürt güçlerin güvenli bölgede Arapları kordon altına aldığı ve bu bölgedeki 70 kişinin uzun süredir hiçbir yargılama olmadan gözaltında tutulduğu bildirildi. ABD'YE ÇAĞRI IKBY'nin, IŞİD'le mücadelede ABD'nin önemli müttefiki olduğunun altı çizilen raporda, ABD'nin IKBY'ye üç askeri tugay için 350 milyon dolar yardım sözü verdiği, Almanya, İngiltere, İtalya, Fransa, Çek Cumhuriyeti ve Arnavutluk'un da silahlanma veya eğitim desteği sağladığı ifade edildi. HRW'nin terörizm ve terörle mücadele uzmanı Letta Tayler, raporla ilgili yaptığı açıklamada, Arapların kordon altına alınması ve evlerine dönmelerine izin verilmemesinin makul güvenlik gerekçesinin ötesinde olduğunu kaydetti. Tayler, Irak'taki Kürt güçlerini silahlandıran ABD'nin ve diğer ülkelerin terörle mücadele kisvesi altında ayrımcılığın yanında olmadıklarını açıkça belirtmeleri gerektiğini de belirtti. BM'ye göre, IKBY'nin hakim olduğu bölgede, IŞİD'in saldırıları sonucunda 2 milyondan fazla Iraklı yerlerinden oldu. S. Arabistan'dan Yemen'in bölünmesine ilk adım Dünya Bülteni Yemen'deki olaylar ve Husilerin yönetimi ele geçirmesinin ardından San'a büyükelçisini geri çeken Suudi Arabistan, büyükelçiyi tekrar Yemen'e gönderme karar ıaldı. Ama Suudiler, elçiyi başkent San'a'ya değil de, eski yönetimin toplanmaya başladığı Aden'e gönderecek. Bölgedeki kaynaklardan alınan bilgiye göre, Yemen'deki olaylar ve Husilerin yönetimi ele geçirmesinin ardından Sana büyükelçisini geri çeken Suudi Arabistan, büyükelçiyi Yemen'e yeniden gönderiyor. Ancak Suudi Arabistan Büyükelçisi'nin görevine Yemen'in başkenti Sana'da değil, ülkenin güneyinde yer alan Aden'de devam edeceği ifade ediliyor. ADEN SÜNNİ MUHALEFETİN MERKEZİ OLMUŞTU Yemen'in güneyinde bulunan Aden kenti, Husilerin işgalleri ve yönetimi ele geçirmesi süreciyle birlikte Husilere karşı oluşan Sünni muhalefetinin merkezi haline gelmişti. Suudi Arabistan da Yemen 36 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI konusunda İhvan'a yönelik politikasını yumuşatmaya gitmiş ve Yemen İhvan'ı olan Islah Partisi'nin temsilcilerini Riyad'da ağırlamıştı. Geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistanlı yetkililer, Islah Partisi (Müslüman Kardeşler) heyeti ile Riyad'da görüştü. Diplomatik kaynaklara göre, Körfezli yetkilerinin, İran destekli Husilerin tehlikesine karşı, Yemen'deki muhalif güçleri siyasi ve maddi anlamda desteklemek amacıyla yoğun temaslarda bulunduğu belirtildi. İran elinin Yemen'de güçlenmesinden endişe eden Suudi Arabistan, Husilerin Yemen Meclisi'ni feshetmesinin ardından tek taraflı uygulamalar dayatması üzerine harekete geçti. Yemen'in başkenti Sana'daki tüm müttefiklerini kaybeden Riyad, Yemen'de en güçlü siyasi oluşum olarak kabul edilen Islah partisiyle irtibata geçmeye karar verdi. Bu görüşmenin ardından Suudi Arabistan'ın Aden'e büyükelçi göndermesi, Husiler'in kontrolündeki Sana'yı devre dışı bırakma girişimi olarak yorumlandı. ADEN GÜNEY YEMEN'İN BAŞKENTİYDİ Güney Yemen'le Kuzey Yemen 1990 yılında birleşme kararı alana kadar, Aden Güney Yemen'in başkentiydi. Yemen'de bölgesel kontrolün kuzeyde Husiler, güneyde Sünni halk olarak bölünmesiyle birlikte, Yemen'in başkenti Sana'dan çekilen Suudi büyükelçisinin, görevlerine Aden'de devam etmesi kararı Yemen'in 1990 öncesine yeniden dönüp dönmeyeceği sorusunu gündeme getirdi. IŞİD 15 Hristiyan’ı kesti Rudaw IŞİD örgütünün kaçırdığı Hristiyanlar’dan en az 15’inin başlarını keserek öldürdü. Örgüt, geçtiğimiz Pazartesi günü Rojava’da, Heske’nin Tıl Temir nahiyesi çevresindeki köylerden çok sayıda kişiyi kaçırmıştı. Rûdaw’ın Almanya Asuri Dernekleri Konfederasyonu‘ndan (ZAVD) aldığı bilgiye göre, yerel kaynaklar bugün, esirlerden en az 15’inin başlarının kesildiğini aktardı. Örgüt, cam hoparlörlerinden halka, “Allah’ı tanımayanlar“ın infazını yerinde izleme çağrısı yaptı. Farklı kaynaklar, kaçırılan kişi sayısını 150 ila 400 arasında veriyor. 37