İçindekiler

advertisement
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
İçindekiler
TÜRKİYE GÜNDEMİ............................................................................................................................ 3
İşte İstanbul'un mega projesi .............................................................................................................. 3
Rusya'dan alınan gazda büyük indirim ................................................................................................ 3
Artık buralarda da sigara yasak ........................................................................................................... 4
İngilizler bilgiyi maille iletmiş............................................................................................................... 4
İşte barajlarda son durum ................................................................................................................... 5
Fethullah Gülen'a ağır darbe ............................................................................................................... 6
Toplu taşıma araçlarına kameralı takip geliyor ................................................................................... 7
AFRİKA GÜNDEMİ .............................................................................................................................. 8
Boko Haram, Nijer'in balık ihracatını baltaladı .................................................................................... 8
AMERİKA – İNGİLTERE GÜNDEMİ.................................................................................................. 8
Türkiye’de Özgürlüklere Sahip Çık' Çağrısı .......................................................................................... 8
Türkiye Bütün Çabaları İçin Övülmeli .................................................................................................. 9
ABD Araştırma Kuruluşu Stratfor'un 10 Yıllık Türkiye Öngörüsü....................................................... 10
Erdoğan'ın Türkiye Vizyonu İç Sıkıntılarla Sarsıldı ............................................................................. 10
ASYA - PASİFİK GÜNDEMİ .............................................................................................................. 15
Rusya gazında yüzde 10,25 indirim ................................................................................................... 15
AGİT, Özbekistan seçim sayımında yok ............................................................................................. 15
ABD'den Güney Çin Denizi uyarısı ..................................................................................................... 16
Pakistan ile Bangladeş arasında gerilim ............................................................................................ 17
Kırım Tatarları anavatanlarında korku ile yaşıyor.............................................................................. 17
Hocalı katliamının acıları hala taze .................................................................................................... 18
Kazakistan'da 'helal sertifikası' tekelleşti .......................................................................................... 21
Pakistan'da deprem ........................................................................................................................... 22
Kuzey Kore lideri Kim Jong-İl ünlü yönetmeni neden kaçırdı? .......................................................... 22
Hong Kong'da hizmetçiye işkenceye 6 yıl hapis ................................................................................ 24
Güney Kore’de aldatmaya izin çıktı ................................................................................................... 25
Özbekistan ile Tacikistan arasında uçak seferleri başlıyor ................................................................ 25
AVRUPA GÜNDEMİ........................................................................................................................... 26
THY’den ucuz bilet müjdesi ............................................................................................................... 26
Grip salgını Avrupa'yı vurdu .............................................................................................................. 26
‘Babam Alman kimliği istiyor’ ............................................................................................................ 26
1
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Döner yiyene kırbaç tehdidi .............................................................................................................. 27
Mannheim’da silahlar konuştu: 3 yaralı ............................................................................................ 27
ADAC’de yeni skandal ........................................................................................................................ 28
'Açgözlü Yunanlar' kampanyasına tepki yağdı................................................................................... 28
“Cihatçı John” diye Putin’in fotoğrafı yayınlandı ............................................................................... 29
Tsipras hükümetine karşı ilk protesto gösterisi................................................................................. 30
Fransa'da insansız hava aracı gerginliği ............................................................................................. 31
Berlin'in camileri ................................................................................................................................ 31
Almanya'da Kipa tartışması ............................................................................................................... 33
Almanya’da organ bağışı korkusu...................................................................................................... 33
ORTADOĞU GÜNDEMİ ..................................................................................................................... 35
IŞİD'in sürdüğü Arapların dönüşünü IKBY engelliyor ......................................................................... 35
S. Arabistan'dan Yemen'in bölünmesine ilk adım ............................................................................. 36
IŞİD 15 Hristiyan’ı kesti ...................................................................................................................... 37
2
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
TÜRKİYE GÜNDEMİ
İşte İstanbul'un mega projesi
YENİ ŞAFAK
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Güney Amerika dönüş yolunda açıkladığı ve İstanbul trafiğini
rahatlatacak Boğaz’a 3. tüp geçiti projesinin detayları açıklandı. Başbakan Ahmet Davutoğlu ile
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan’ın katıldığı tanıtım toplantısı Haliç'teki İstanbul
Kongre Merkezi'nde yapıldı.
Boğaziçi Köprüsü ile Fatih Sultan Mehmet Köprüsü arasına inşa edilecek projeyle; Boğaziçi
Köprüsü’nün Anadolu Yakası’ndaki ayağı ile Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün Avrupa yakasındaki
ayağı trafiği arasında geçiş sağlanması amaçlanıyor. Marmaray ve Avrasya Karayolu Tüneli’nin
ardından İstanbul Boğazı’na yapılacak 3. tüp geçidi öncekilerden farklı bir şekilde tasarlandı.
Marmaray’ı sadece trenler kullanırken, inşaatı devam eden Avrasya Karayolu Tüneli olarak bilinen
İstanbul Boğazı Karayolu Tüp Geçişi’ni sadece tekerlekli araçlar kullanacak. Yapılacak yeni tüp geçitte
hem lastik tekerlekli araç hem de demiryolu geçişi olacak.Bakan Elvan'ın açıklamalarından satır başları
şöyle:Bu proje ile dünyada bir ilk başarılıyor. Bu proje 100 yıl konuşulacak. Proje için 10 aydır
uğraşıyoruz. Bu proje Boğaz'ın altına yapılacak ve 3 katlı olacak. Proje ile İstanbul'da hayat değişecek.
100 yıl sonra da toplu taşıma bu omurga etrafında birleşecek. Dünyada ilk defa 3 katlı tünel
hazırladık. İstanbul'un 3 havalimanı raylı sistem ile bağlanacak. Bu proje görüntü kirliliği
oluşturmayacak ve silueti bozmayacak.Bu proje yap-işlet-devret modeli ile yapılacak ve devletin
kasasından bir kuruş dahi para çıkmayacak. İncirli'den Söğütlüçeşme'ye yeni metro ile 40 dakikada
gidilecek. Mega proje kapsamında inşa edilecek karayolu geçiş tünelleriyle İstanbul Boğazı yeni bir
yola kavuşacak. TEM - D100- FSM Köprüsü - Boğaziçi Köprüsü karayolu tünelimiz tamamen entegre
olacak. Projemiz görüntü kirliliği oluşturmayacaktır. İstanbul'da artık yaklaşık değil, dakikalık randevu
verebilme dolayısıyla zaman planlaması olacaktır. Yeni Türkiye'nin heyecanı ile hedeflerimize adım
adım yürümenin heyecanını yaşıyoruz. Bize projeler konusunda desteklerini esirgemen Sayın
Cumhurbaşkanımıza Sayın Başbakanımıza teşekkürlerimi sunuyorum.
Rusya'dan alınan gazda büyük indirim
YENİ ŞAFAK
3
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Rusya ile Türkiye arasında 1 Ocak 2015'ten geçerli olacak şekilde başlatılan doğalgaz fiyat
revizyonunda Gazprom yüzde 6 indirim önermiş ancak Türkiye bunu kabul etmemiş ve yeni teklif
sunmuştu.Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği 8. Sektör Toplantısı'nda soruları yanıtlayan Yıldız,
"Bizim dün Gazprom'la nihayetlendirdiğimiz fiyatlar yüzde 10.25'tir... Sanayicimize ve vatandaşımıza
bunun indirim şeklinde yansıyacağı şeklindeki kanaatlerin doğru olmadığını, biz dolar ile alıp TL ile
sattığımız için şu anda döviz paritesi 2.5'lar civarında. Bu elde ettiğimiz indirim değerli ve önemlidir
ama şu anda vatandaşa yansıyacak bir indirim olduğunu söyleyemem... Dövizdeki yükselme bizim
aldığımız indirim oranından daha fazladır" dedi."Aynı zamanda özel sektörün Rusya'dan aldığı
doğalgazla alakalı da şu cümleyi söylemem yeterli olacaktır: Kendilerinin Rusya'dan doğalgazı alıp
Türkiye'de rahat satabilecekleri ve herhangi bir zarara uğramaksızın bu ticaret faaliyetine devam
edebilecekleri de bir noktayı hep beraber yakalamış bulunuyoruz" diyen Yıldız, Rusya'dan sağlanan bu
indirimin BOTAŞ'ın faaliyetlerini nasıl etkileyeceğini şu sözlerle anlattı:"BOTAŞ bu indirimle birlikte
önceki zararlarını telafi edecektir. Hazineye, gümrüğe, maliyeye borçlarını bu şekilde kapatacaktır.
2015 yılının Haziran ayına kadar bunların önemli bir bölümünü hele hele İran tahkimi ile ilgili
beklediğimiz sonucun bu süreçte açıklanmasıyla birlikte çok iyi bir nakit akışına da sahip olacaktır."
Artık buralarda da sigara yasak
YENİ ŞAFAK
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, “Tütün Kontrolü Uygulamaları” konulu genelgeyi imzalayıp illere
gönderdi. Genelgeye göre; çocukların faydalandığı bütün açık alanlarda ve yürüyüş yolu, aletli
egzersiz yapılan kısımlar gibi vatandaşların spor yaptığı alanlarda sigara içilmesine izin verilmeyecek.
Havaalanı, otobüs terminali, tren garı, alışveriş merkezi, sinema, tiyatro, sağlık kurum ve kuruluşları
vb gibi ayrıca toplu halde giriş çıkışın olduğu kapalı alan mahiyetindeki yerlerin giriş kapılarına asgari 5
metre mesafede sigara tüketilmesi engellenecek. Kamu kurum ve kuruluşları, kendilerine ait açık
alanların yalnızca belirlenmiş yerlerinde sigara tüketimine müsaade edecek. Bu alanlar, toplam açık
alana oranının yüzde 30'dan fazla olmayacak ve giriş kapısından en az 10 metre mesafede olacak.
Başka bir ifadeyle kamunun açık alanlarının yüzde 70'inde sigara içilemeyecek.
İngilizler bilgiyi maille iletmiş
YENİ ŞAFAK
4
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
“Türkiye’yi zamanında bilgilendirdik" açıklaması yapan İngiltere Hükümetinin Türkiye üzerinden
Suriye’ye geçtiğini iddia ettiği 3 genç kızla ilgili durumu bir sonraki gün mesai bitiminin ardından Türk
Büyükelçiliğine mail yoluyla ilettiği ortaya çıktı. Buna göre, 17 Şubat tarihinde İngiltere’den İŞİD terör
örgütüne katılmak üzere Türkiye’ye geldiği iddia edilen 1999 doğumlu Shamina Begum, 1999
doğumlu Anira Abase ve 1998 doğumlu Kadiza Sultan’a isimli 3 kızla ilgili ilginç detaylar ortaya çıktı.
İngiliz hükümetinin kendi ülkesinde takip ettiği 3 genç kızla ilgili bilgiler zamanında Türkiye ile
paylaşmadığı belirlendi. İngiliz vatandaşı 3 genç kız 17 Şubat’ta ülkelerinden ayrılmalarına karşın,
İngiliz Hükümeti 18 Şubat saat 19:00 sularında Türkiye’nin İngiltere Büyükelçiliğine mail yoluyla bilgi
verdi. Türk makamlarına gelen bilgiler 19 Şubat tarihinde istihbarat birimlerine iletildi. Türk güvenlik
birimleri aynı gün İnterpol’le de bilgi paylaşımında bulundu.İnterpol’ün Türk makamlarına verdiği
bilgiye göre, İngiliz birimleri tarafından 3 kızla ilgili kendilerine herhangi bir bildirim yapılmadı.
Türkiye, 2 yıldır İŞİD’e katılma olasılığı nedeniyle Avrupa ülkelerinden gelen yolcuların ayrıntılı
bilgilerini uçuş öncesi talep ettiği halde, söz konusu ülkeler bilgi paylaşımında gerekli yardımı
göstermiyor. Buna rağmen, bugüne kadar İngiliz vatandaşı 19 kişinin Türkiye sınırları içerisinde
yakalanarak ülkelerine geri gönderilmek üzere sınır dışı edildiği öğrenildi.İngiltere daha önce de
Londra Havalimanından Türkiye’ye gittiğini iddia ettiği 4 kişinin fotoğrafını kendi ülkesindeki medyada
paylaşarak Türkiye’ye karşı algı operasyonuna girişmişti. Kendilerine “Bangladeşli Kötü Çocukların
İngiliz Tugayı” ismini veren militanların Londra’dan Antalya’ya oradan da önce Hatay’a sonra
Suriye’ye geçtiğini ileri sürmüştü.Öte yandan İŞİD terör örgütünün insan kaynağı haline gelen batılı
ülke vatandaşlarının Türkiye’den geçişine ‘göz yumulduğu’ iddialarını boşa çıkarmak için uzun süredir
gösterilen çabalar etkisini göstermeye başladı. Bu çerçevede sınır geçişlerine en hakim bakanlık olan
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı konuyu detaylıca ele aldı. Bakanlık, İçişleri Bakanlığı Göçler İdaresi ve
Ulaştırma Bakanlığı ile bir araya gelerek kurduğu sistemi 2 ay önce faaliyete geçirdi.IŞİD terör
örgütünün ortaya çıkışından itibaren insan kaynağının ağırlıklı olarak batılı ülke vatandaşları olması
dikkat çekiyor. Bu ülkelerden İŞİD terör örgütüne katılmak üzere Türkiye sınırlarını kullanan birçok
terör eğilimli kişilerle ilgili ise bu ülkelerden hiçbir bilgi akışı sağlanmıyor. Bu kapsamda ülkelerle
yapılan temaslarda bu kişilerin Türkiye’ye ya da Türkiye üzerinden İŞİD’e katılmasının önlenmesi için
uçuş bilgilerinin Türkiye’ye verilmesi konusunda yapılan başvurular çeşitli gerekçelerle cevapsız
bırakılıyor. Bu gerekçelerden birisinde de uçuş bilgilerinin ‘Türkiye’de Kişisel Verilerin Korunması’
düzenlemesinin olmaması gösteriliyor.
İşte barajlarda son durum
TÜRKİYE
5
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
İçme suyu amaçlı barajlarda, İstanbul'da yüzde 96,3, Ankara'da yüzde 26, İzmir'de yüzde 68,1 ve
Bursa'da yüzde 81,5 doluluk oranı gözlendi.Barajlarda, geçen ay İstanbul'da yüzde 85,3, Ankara'da
yüzde 21,8, İzmir'de yüzde 62,1 ve Bursa'da yüzde 79,1 doluluk oranı görülmüştü.Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğü verilerine göre, 1 Ekim 2014-26 Şubat 2015 arasında, Türkiye genelinde kümülatif
yağışlar ortalamasında, uzun yıllar ortalamalarına göre yüzde 11,9 ve 2014 yılına göre de yüzde 78,8
oranlarında artış yaşandı. Yağışlara rağmen İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa'daki içme suyu amaçlı
barajların mevcut hacimleri, toplam aktif hacimlerinin altında seviyelerde kaldı. İçme suyu amaçlı
barajlarda, İstanbul'dakilerin 877, Ankara'dakilerin bin 392,7, İzmir'dekilerin 298,8 ve Bursa'dakilerin
65,2 hektometreküp toplam aktif hacmi bulunurken, bu yıl İstanbul'da 844,2, Ankara'da 361,5,
İzmir'de 203,5 ve Bursa'da 53,2 hektometreküp aktif hacime ulaşıldı.İçme suyu barajlarında bu
dönemde, İstanbul'da yüzde 96,3, Ankara'da yüzde 26, İzmir'de yüzde 68,1 ve Bursa'da yüzde 81,5
doluluk oranı görüldü.Doluluk oranı, işletmede olan 96 enerji amaçlı barajda, yüzde 44,1'e, 214
sulama amaçlı barajda da yüzde 43,5'e ulaştı.Öte yandan işletmede olan 298 depolama tesisinde de
göller hariç doluluk oranı yüzde 45,7'ye çıktı.
Fethullah Gülen'a ağır darbe
TÜRKİYE
Paralel yapı örgütünün lideri Fethullah Gülen'in Kanada'ya kaçma hayali başlamadan bitti. Kanada
Göçmenlik Bürosu paralel yapıya yakın kuruluşları mercek altına aldı. Fethullah Gülen, şüpheli
bağlantılarının yazıldığı rapor nedeniyle Kanada'ya kaçış yolu kapanması halinde rotasını İsrail'e
çevirecek.Paralel yapı örgütünün lideri Fethullah Gülen'in Türkiye ile suçluların iadesi anlaşması
olmayan Kanada'ya kaçma planı suya düşüyor. İki ayrı soruşturma kapsamında hakkında yakalama
kararı çıkan Gülen'in, Kanada Göçmenlik Ofisi karnesi zayıf. Gülen'in Kanada'daki kuruluşları hakkında
ülkedeki Göçmenlik Ofisi'nin hazırladığı belgede, paralel dernekler üzerinde ciddi şüphelerin olduğu
ifade ediliyor. Gülen'in Kanada'ya kaçması halinde bu rapor önünde engel olacak. Selam Tevhid ve
Taşhiye kumpası soruşturmalarında hakkında iki ayrı yakalama kararı çıkarılan Fethullah Gülen'in
Türkiye ile suçluların iadesi anlaşması olmayan Kanada'ya kaçma planı ülkedeki karanlık örgütlenmesi
nedeniyle başına dert açtı. Paralel yapıya ait kuruluşlara 'şüpheli bağlantılarından dolayı şerh' konulan
raporda bu kuruluşların faaliyetlerini sürdürmesi için Gülen ve Türkiye'deki örgütlenme bağlantısının
olmaması şartı koymuş.Paralel yapı dünyanın her yerinde olduğu gibi Kanada'da da oldukça aktif bir
örgütlenmeye gitmiş. Bu örgütlenme Kanada hükümetinin şüphesini çekmiş. Wikileaks'e kadar giren
paralel yapının Kanada bağlantılarındaki en dikkat çekici nokta ise Göçmenlik Ofisi'nin yazdığı raporun
ardından açıkça Gülen'in, Kanada'ya gidiş planının tam bir çıkmaza girmiş olması Gülen'le bağlantılı
6
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
kuruluşların faaliyetlerine izin için hazırladığı rapor bu ülkede paralel yapıya nasıl bakıldığını tüm
açıklığıyla ortaya koyar nitelikte. Rapor, paralel yapıya ait olan Kanada Türk İslam Derneği'nin kuruluş
beyannamesinin hukuka uygun olup olmadığının denetlenmesi sonucunda hazırlandı.Paralel yapının
Kanada'daki adamlarından birisi olan ve Kanada'nın Wilfred Laurier Üniversitesi'nde öğretim görevlisi
olan Faruk Arslan şahsi internet sitesinde Kanada'daki paralel organizasyonun iç yüzünü ortaya
döküyor.14 yaşından beri paralel yapının içinde olduğunu yazan Faruk Arslan, Kanada'da, ABD'deki
gibi devletin destek vermemesi dolayısıyla paralel yapının özel okullar açamadığını dile
getiriyor.Dernek, Fethullah Gülen'le bağlantısı olmadığını iddia etse de Göçmenlik Bürosu
araştırmaları Gülen'den alınan bu yöndeki savunmanın inandırıcı olmadığını ve Göçmenlik Ofisi'ne
sunulan bir belgede derneğe katılanların Türkiye'de paralel yapı içerisinde yer alıp almadıklarının
kontrol edildiğinde 'Hizmet' adı altında bir örgütlenmenin üyesi olduklarının ortaya çıktığı ifade
ediliyor. Gülen, Göçmenlik Ofisi'ne verdiği savunmada Kanada'daki derneğin Türkiye ile bağlantısı
olmadığını ifade ederken diğer yandan da 'Türkiye'de kardeş dernekler, Zaman gazetesi ve Yamanlar
ile Fatih Koleji'ni ortak kurumlar gibi lanse ediyor.Paralel yapının Kanada'daki resmi Facebook sayfası
olan 'Gulen Movement Canada' da ise yine AK Parti hükümeti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan hakkındaki provokatif paylaşımlar dikkat çekiyor. (Akşam)
Toplu taşıma araçlarına kameralı takip geliyor
TÜRKİYE
Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu (TŞOF) Başkanı Fevzi Apaydın, Özgecan Aslan'ın
öldürülmesinin ardından gündeme gelen 'toplu taşıma araçlarında güvenlik' konusunda teknik ekibin
çalışmalarını tamamladığını ve belediye sınırları içerisinde hizmet veren toplu ulaşım araçlarına
'kameralı takip sistemi' kurulmasının uygun görüldüğünü belirtti.Konuya ilişkin yazılı açıklama yapan
TŞOF Başkanı Fevzi Apaydın, “Federasyonumuz tarafından oluşturulan teknik ekibimiz yaptığı
çalışmaların yanı sıra, şu an uygulanan ve iyi sonuçlar alınan 'kameralı takip sistemi'nin belediye
sınırları içerisinde hizmet veren toplu ulaşım araçlarına kurulmasını uygun gördü” dedi.Buton ve
kameralı takip sistemi üzerinde yapılan çalışmalarda en uygun yöntemin 'kameralı takip sistemi'
olduğunu kaydeden Apaydın, “Konunun bir an önce uygulamaya konulması için yapılan çalışmanın
sonucunu İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bildirdik. Hatta konunun önemine binaen
yapılacak olan ilk 'Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulu'nda gündeme alınması için de yazıyla başvuruda
bulunduk. Özetle belediye sınırları içerisinde hizmet veren toplu ulaşım araçlarına kameralı araç takip
sistemi takılmak suretiyle, yolcuların ve şoförlerin can ve mal emniyetinin sağlanması amacıyla
izlenmesi, denetlenmesi ve uygulamaya ilişkin usul ve esasların belirlenmesi hususunda 2918 sayılı
7
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Trafik Yönetmeliği'nde değişiklik yapılması gerekmektedir”
ifadesini kullandı.
AFRİKA GÜNDEMİ
Boko Haram, Nijer'in balık ihracatını baltaladı
Dünya Bülteni
Boko Haram örgütünün, saldırıların masrafını karşılamak için Nijerli balıkçıların Çad Gölü'nde avladığı
balıklara el koyarak bunları sattığı açıklandı.
Yerel yetkililer, Boko Haram’ın Nijer’den Nijerya pazarlarına gönderilen balıklara el koyduğunu ve
bunları Nijerya’nın kuzeyinde satarak gelir elde ettiğini belirtti.
Boko Haram’ın önünü kesmek için Nijer’in güneydoğusunda, Nijerya sınırı yakınındaki Diffa bölgesinin
yetkilileri, komşu ülkelere balık ihracatına bir süre ara verildiğini duyurdu.
Nijer yetkilileri, balık ihracatının askıya alınmasının ülkenin güneydoğusunda yaşayan halkın gelirini
etkileyeceğini ancak Boko Haram ile mücadele için bunu yapmak zorunda kaldıklarını dile getirdi.
AMERİKA – İNGİLTERE GÜNDEMİ
Türkiye’de Özgürlüklere Sahip Çık' Çağrısı
AMERİKA’NIN SESİ
Türkiye’de hükümetin basın özgürlüğü ve muhalif seslere yönelik kısıtlamaları, Amerika’da yaşayan
Türk asıllı kamuoyunun da baskısıyla eyalet politikacıları nezdinde eleştirilere hedef olmaya başladı.
Virginia eyaletinin yasama organı olan Virginia Eyaleti Genel Meclisi’nin 43’üncü Bölge üyesi Mark D.
Sickles, eyalet valisi Terry McAuliffe’e yazdığı mektupta Türk hükümetine, bu yöndeki kaygıları
iletmesi çağrısında bulundu. Eyaletin yasama meclisinin 48 üyesinin de imzaladığı mektupta, “Türk
hükümetinin son dönemdeki gözdağı politikasından vazgeçmesini, muhalif sesleri hoş görmesini ve
hür basını kucaklamasını umuyoruz” deniyor; Vali McAuliffe’ten, Türk yetkililerle bir araya geldiği her
fırsatta hükümetin vatandaşlarına karşı sorumluluklarını ve yükümlülüklerini hatırlatması çağrısında
bulunması isteniyor.
8
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Virginia eyaletinde Türk asıllı Amerikalılar’dan oluşan oldukça yoğun ve aktif bir toplum
bulunduğunun altını çizen eyalet meclisi temsilcisi, eyalette yaşayan Türk asıllıların Virginia ve Türkiye
arasındaki ekonomik bağlara büyük destek verdiğini belirtiyor. Ancak Mark Sickles, Türk-Amerikan
toplumunun bu desteği temel haklar ve demokratik özgürlük için gerekli değerlerden yoksun olma
pahasına vermek istemediğini belirtiyor.Mektubunda “kilit NATO üyesi, Ortadoğu’da stratejik bir
ortak” diye tanımladığı Türkiye’yle ticari bağların arttırılması ve teşvik edilmesi gerektiğini vurgulayan
Sickles, “Türk ulusunun kaygılı dostları” olarak son dönemde medya temsilcilerinin tutuklanmasının
endişe yarattığının altını çiziyor. “Demokrasi hoşgörü ve şeffaflık gerektirir” diyen Virginia eyalet
meclisi üyesi, Türk hükümetinin son dönemde muhalif sesleri korkutma ve bastırma yönünde aldığı
kararların, Türkiye’nin geçmişte destek verdiği demokratik ilkelere tehdit oluşturduğunu kaydediyor.
Mektupta, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Türk hükümetinin gittikçe daha
otoriter hale geldiği, gazetecileri hapsettiği, siyasi muhalefeti bastırdığı, hukuk devleti ve temel
demokratik ilkeleri tamamen göz ardı ettiği” vurgulanıyor.Virginia eyalet meclisi üyelerinin Vali Terry
McAuliffe’e yazdığı mektupta ayrıca Türkiye’den, “en çok gazeteci hapseden ve sosyal medyayı
kısıtlayan ülke” olarak söz ediliyor.
Türkiye Bütün Çabaları İçin Övülmeli
The Wall Street Journal
"İslam Devleti Geçirgen Sınırdan İstifade Ediyor" başlıklı (20 Şubat, Dünyadan Haberler) makale ile
ilgili olarak, Suriye sınırı boyunca gerçekleşen aşırılıkçı hareketi, sadece Türkiye'nin geçmiş ve mevcut
siyaseti ile ilişkilendirilemez. Hayat Boumeddiene olayı, İslam Devleti (İD) ile mücadelede müttefikler
arasında anlık istihbarat eksikliği ve bilgi paylaşımı sıkıntısının varlığına işaret ediyor. Bu durum, Hayat
Boumeddiene'nin Fransa'dan kaçıp İspanya ve Türkiye üzerinden Suriye'ye seyahat etmesine imkân
vermişti. Aşırılıkçılıkla bağlantılı kişilerin ilk olarak kendi ülkelerinde gözaltına alınmasını ve
Türkiye'nin, sınırına gelen kişileri yakalamak için gerekli bütün araçlara sahip olmasını sağlamak için
daha iyi protokollere ihtiyaç bulunmaktadır. Türkiye'nin açık sınırı, İD'nin barbarlığından ve bölgedeki
yaygın kargaşadan kaçarak sığınma talep eden 1,6 milyon mülteci için can suyu oldu. Türkiye'nin
sınırlarını tamamen kapatmasını isteyen Avrupa ve Amerika'daki müttefikleri, bu insani krizin yanı sıra
ABD'nin daha çok istikrarlı bir komşu olan Meksika ile ortak sınırında güvenliği sağlama konusunda
yaşadığı zorlukları hatırında tutsa iyi eder. Türkiye'nin coğrafi konumu, ülkeyi, Orta Doğu'daki
istikrarsızlık için önerilen her türlü çözümün tam merkezine oturtuyor. Türkiye ve Batılı hükûmetler
arasındaki istihbarat paylaşımının yeterliliği konusundaki son gelişmeler cesaret verici adımları
9
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
yansıtıyor ancak uluslararası toplum, Türkiye içindeki veya dışındaki aşırılıkçı akınını durdurmak için
bugüne kadar hiç olmadığı kadar yakın çalışmak zorundadır.
ABD Araştırma Kuruluşu Stratfor'un 10 Yıllık Türkiye Öngörüsü
TURKISHNY
ABD merkezli araştırma kuruluşu Stratfor gelecek 10 yıla ilişkin tahminler içeren bir rapor yayımladı.
Kuruluş gelecek 10 yılda ABD'nin hakim güç olmayı sürdüreceğini, AB'nin zayıflayacağını, Çin'in
diktatörlüğe gideceğini ve Rusya'nın dağılacağını öne sürdü. Rapora göre Türkiye gelecek 10 yılda
büyük bir bölgesel güç olarak yükselecek. Tartışmalı öngörüleriyle ünlenen araştırma kuruluşu
Stratfor'a göre gelecek 10 yıl dünyada kargaşa ve düzensizlikle geçecek.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki ulus devletlerin zayıflamayı sürdüreceğini Irak, Suriye ve Libya'nın
Lübnan benzeri gelişmelerle silahlı grupların egemenliğine geçeceğini öngören rapor, sürekli
istikrarsızlık yaratacak bu bölgeleri istikrara kavuşturma gücünün yalnızca Türkiye'de olduğunu
savundu. ABD merkezli araştırma kuruluşu Stratfor'un raporunda Türkiye ile ilgili şu görüşlere yer
verildi:
"Türkiye Arap dünyası, Kafkasya ve Karadeniz'de çekişme bölgeleriyle çevrili. Ancak Türkiye şimdiye
dek risk almadı ve Türkiye'nin askeri-siyasi nedenlerle bölgede ABD'nin katkısına ihtiyacı var.
Rusya'nın etkisinin sınırlandırılması karşılığında ABD bu katkıyı verecektir. ABD Türkiye'nin çatışmaya
girmesini beklemiyor. ABD de çatışma istemiyor. Yalnızca Türkiye'den Karadeniz'de destek istiyor.”
ABD-Türkiye işbirliği sonucu Türkiye'nin koruma hattının Gürcistan ve Azerbaycan'ı kapsayacağını öne
süren rapor, Türkiye'nin zamanla ve artan oranlarda güney sınırlarının ötesine müdahale edip, etki
kullanacağını ve Türkiye'nin istikrar sağlamak için muhtelif koalisyonlar oluşturarak Kuzey Afrika'ya
uzanacağını savundu."Bölgede dinamik ne ise, Türkiye ortasında olacak' diyen Stratfor, Türkiye'nin
Karadeniz'in kuzeyi ve Balkanlarda da varlığını artıracağını kaydetti. ABD merkezli araştırma kuruluşu
Stratfor'un raporunda, bölgesel güç olmak için Türkiye'nin iç siyasi denge sağlaması gerektiği de
vurgulandı.
Erdoğan'ın Türkiye Vizyonu İç Sıkıntılarla Sarsıldı
The Washington Times
10
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Yeni Türkiye'ye" dair bir vizyonu var. Bu vizyona
göre Erdoğan, ülkeye başkanlık edecek ve başkent Ankara'daki yeni 600 milyon dolarlık başkanlık
sarayından, bölgesel bir askerî, siyasi ve kültürel güç merkezi yaratacak. Ancak Erdoğan'ın emniyet
güçlerine daha fazla yetki sağlamaya yönelik önerisiyle ilgili Meclis kavgaları, otoriterleştiğine dair
giderek artan iddialar ve İslam Devleti militanlarına karşı mücadeleye isteksiz olduğu yönündeki
algının neden olacağı misilleme, Türk liderin kibirli güçlü adam arzusunda yoluna çıkan engeller oldu.
Obama yönetiminin, Türkiye sınırının karşısındaki İran'da ve Suriye merkezli İslam Devleti ile
mücadelelerinde Ankara'nın yardımına can havliyle sarılabileceği bir zamanda Türkiye ve İslamcı
cumhurbaşkanı, bir zamanlar hâkim olmayı hayal ettiği bölgeye yayılan şiddet olayları ve artan
kaostan ziyade iç çekişmeler ve iç siyasi mücadelelerden yıpranmış görünüyor. Bilgi Üniversitesi Siyasi
Bilimlerden
İlter
Turan,
The
Washington
Times'a,
"Her
şeyi
yanyana
koyduğunuzda
Cumhurbaşkanı'nın yeri o kadar da sağlam görünmüyor. Cumhurbaşkanı kendisine ve hükûmetine
karşı genellikle yabancı güçlerin desteklediği komplolar kurulduğunu düşündüğü paranoyak bir ruh
hâli içerisinde görünüyor." dedi.
Başbakan ve şimdi de cumhurbaşkanı olarak on yılı aşkın bir süredir Türk siyasi sahnesine hâkim olan
Erdoğan, gelişigüzel aramalara, suçlama olmaksızın gözaltılara ve gösterilerde protestocuların
molotofkokteyli atmaları ve başka şiddet olaylarını da körüklemeleri hâlinde polisin gerçek mermi
kullanmasına olanak sağlayacak serbest kurallara imkân verecek bir güvenlik yasa tasarısının kabul
edilmesi için baskıda bulunuyor. Türkiye'nin muhalefet partileri ve uluslararası insan hakları örgütleri
söz konusu öneriyi kınadılar. Bir zamanlar bölgede İslami demokrasi için bir model olarak görülen bir
ülkede tasarıyı tartışan milletvekilleri arasındaki hararetli konuşmalar, geçen hafta iki kez
yumruklaşmalara ve sandalyelerin fırlatılmasına dönüştü.
Freedom House eylemcisi Susan Corke kısa süre önce yaptığı açıklamada, "Polisin protestoculara karşı
ateşli silah kullanabilme alanının genişletilmesi tehlikeli ve polisin güç kullanmasına dair BM
ilkelerinin dışındadır. Türk demokrasisinin kaderinin bu yasaya bağlı olduğunu söylemek mübalağa
olmaz." dedi.Meclisteki utanç verici şiddet olaylarına rağmen Türkiye'nin AKP olarak bilinen ve Türk
toplumunda İslam'ın daha fazla rol oynaması gerektiğini savunan iktidardaki Adalet ve Kalkınma
Partisi haziran ayında yapılacak genel seçimler öncesinde emniyet güçlerinin yetkilerinin artırılması
konusunda kararlılığını sürdürüyor. Muhalifler ise bu girişimin Erdoğan'ın iktidarını pekiştirmeye
yönelik olduğunu söylüyorlar.
Erdoğan
başbakan
iken
Adalet
ve
Kalkınma
Partisinin
bir
üyesiydi
fakat
Türkiye'de
cumhurbaşkanlığının teknik olarak tarafsız bir makam olması nedeniyle partiden istifa etti. Şimdi
Erdoğan, destekçilerinin Türkiye'nin bölgedeki prestijine güç katacağını iddia ettikleri güçlü, icracı bir
11
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
başkanlık yaratmak için Türk Anayasası'nı değiştirmek üzere Adalet ve Kalkınma Partisi
milletvekillerinin salt çoğunluk oluşturmalarını istiyor. Köşe yazarı Ali Aslan kısa süre önce hükûmet
yanlısı Sabah gazetesinde, "Başkanlık sistemi icracının uzun vadeli projeler hazırlamasına, bu projeleri
bürokratik engellerle karşılaşmadan gerçekleştirmesine ve ortaya çıkan krizlere ivedilikle cevap
vermesine imkân sağlayacak istikrarlı ve etkili bir yönetim şekli sunmaktadır." diye yazdı. Fakat güçlü
bir başkanlık için verilen destek Erdoğan'ın seçim müttefikleri arasında dahi sağlam değil. Erdoğan
Başbakan iken Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Başbakan Ahmet Davutoğlu bu düşünceyi
benimsemedi. Adalet ve Kalkınma Partisini Erdoğan ile birlikte kuran Türkiye'nin eski cumhurbaşkanı
da bu düşünceye karşı tavsiyelerde bulundu. Suskunlukları iktidar partisindeki çatlakları yansıtıyor
olabilir. Türkiye'nin doğrudan seçilen ilk cumhurbaşkanı olarak Erdoğan bulunduğu makamı değiştirdi.
Politikalarını desteklemek için bulunduğu makamı kullandı ve Davutoğlu üzerindeki etkisini
sürdürmeye çalıştığı söyleniyor. Hurriyet Daily News'den kıdemli gazeteci Murat Yetkin salı günü,
"Ankara'nın siyasi sahnesinde bir süredir Erdoğan'ın, önemli hükûmet kararlarından önce
Davutoğlu'nun kendisine danışmasını istediği söyleniyor ki bu genellikle onun onayının alınması
anlamına geliyor." dedi.
Erdoğan artan iç muhalefete ilave olarak jeopolitik sorunlarla karşı karşıya. Erdoğan, savaşçıları Irak
ve Suriye topraklarının Türkiye'ye sınır bölgelerini alan İslam Devletine karşı askerî eylemi
onaylamaya isteksizliği nedeniyle yoğun eleştirilere maruz kaldı. Türk güçleri ayrıca, Türkiye'nin etnik
Kürt azınlığı için siyasi özerklik, dil hakları ve diğer korumalar için çağrılarda bulunan yasaklı Kürdistan
İşçi Partisi ile istikrarsız bir ateşkes sürdürüyor. Türkiye'nin pazar günü, 1921 tarihli bir anlaşma
çerçevesinde Türkiye'nin egemen toprağı olarak gördüğü Osmanlı dönemine ait bir türbeyi koruyan
38 Türk askerini tahliye etmek için Suriye'ye tanklar ve askerler göndermesinden sonra Erdoğan'ın
İslam Devletine karşı barışçıl yaklaşımı eleştirilerin hedefi oldu. Türk askerleri aylardır İslam Devleti
militanlarının kuşatması altında bulunuyordu. Geceyarısı operasyonunun ardından Erdoğan kuşatılan
askerleri geri çekme kararını savunduğu ve bölgeyi bırakmamak için savaşmadığı için sıkıntı yaşadı.
Erdoğan pazartesi günü "Süleyman Şah türbesi operasyonu bir geri çekilme değildi. Askerlerin
hayatlarını riske atmamak için geçici bir girişimdi. Türbeyi ve askerlerimizi Türkiye'ye şantaj yapmak
için kullanmaya çalışanların oyunu bozulmuştur." dedi. Türk hükûmeti ayrıca operasyonun Kürdistan
İşçi Partisi ile ittifak içerisindeki Suriyeli Kürt militanlarla koordineli bir şekilde yapıldığı haberlerini de
ivedilikle reddetti fakat siyasi hasar açıktı.
Hürriyet Daily News gazetesinden köşe yazarı Semih İdiz salı günü, "Operasyonla ve Ankara'nın
Kürdistan İşçi Partililer ile ittifak içindeki Suriyeli Kürt güçler ile ne dereceye kadar iş birliği yaptığıyla
ilgili olarak su yüzüne çıkanlar düşünüldüğünde Adalet ve Kalkınma Partisinin destekçileri arasında
12
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
dahi bazı şüpheler olması doğaldır." dedi. İnsan haklarıyla ilgili endişeler ve Suriye'deki krize dair farklı
görüşler -Türkiye İslam Devleti ile mücadeleden ziyade Suriye Devlet Başkanı Esad'ın devrilmesiyle
daha çok ilgileniyor- ABD ile bağları da gerdi. Erdoğan, Irak ve Suriye'de İslam Devletine karşı ABD
öncülüğündeki kampanyayı ve Kürtlerin savaşta oynadığı parlak rolü ısrarla eleştirdi.
Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsünde Türk analist Soner Çağaptay bu ay ABD-Türk
ittifakının bölünüp bölünmediğine dair bir analizde, "Düzenli olarak telefon görüşmeleri yapan bir
zamanların dost ortakları şimdi Suriye savaşında o kadar farklılar ki düzenli irtibat kurmaktan bile
kaçınıyorlar." dedi. Erdoğan'ın sorunlarına dâhil olan istihbarat şefi, siyasete muhtemelen Adalet ve
Kalkınma Partisi milletvekili olarak girecek Hakan Fidan kendisini kovuşturmadan muaf tutacak bir
makam için bu ay istifa etti. Boğaziçi Üniversitesinde Siyaset Bilimi öğretim görevlisi olan Koray
Çalışkan, bir mülakatta "Onun dışında herkesin muafiyeti var ve kirli işleri o yapıyor." dedi.
Erdoğan'ın en yakın sırdaşı ve dert ortağı olduğunu söylediği Fidan'ın Cumhurbaşkanı'nın
muhalefetine rağmen istifa ettiği söyleniyor. Bu hareket Türk cumhurbaşkanının yakın çevresinin
daralabileceğini ve 13 yıldır ülkeyi yöneten kurduğu partide rakiplerin nüfuz rekabetine girmiş
olabileceğini ortaya koydu. Yine de Adalet ve Kalkınma Partisi hâlâ ülkedeki en sevilen siyasi grup.
Aralık 2013'te Erdoğan'ın kabine üyelerini hedef alan bir dizi yolsuzluk skandalı geçen yılki belediye
seçimlerinde partiye ciddi bir zarar vermedi veya Erdoğan'ı cumhurbaşkanlığı zaferinden mahrum
etmedi.
Ancak haziran ayındaki seçimlere katılan seçmenlerin, Anayasa'yı değiştirmek ve Erdoğan'ın
yönetimini pekiştirmek için partinin ihtiyaç duyduğu desteği vereceği şüpheli. Turan, Washington
Times'a, "Mevcut eğilim Adalet ve Kalkınma Partisinin zaferine işaret ediyor. Meseleyse bunun nasıl
bir zafer olacağı. Cumhurbaşkanı ezici bir zafer istiyor ve şu anda bu mümkün görünmüyor." dedi.
İngiltere Basınında Cihatçı John
İngiltere basınında bugün, "Cihatçı John" olarak bilinen ve Irak Şam İslam Devleti (IŞİD)'in çektiği
videolarda Batılı rehineleri öldürürken görülen kişinin Londralı bir göçmen olduğunun ortaya çıkması
yer alıyor. 6 yaşındayken Kuveyt'ten Londra'ya gelen 26 yaşındaki Muhammed Emwazi'nin yaşam
öyküsünün detayları ve aslında 2009 yılından bu yana iç istihbarat servisi MI5'in kayıtlarında varoluşu,
basında öne çıkan bilgiler arasında. İngiltere gazetelerinin çoğu MI5'i Emwazi'yi elinden kaçırmakla
suçluyor.
Telegraph gazetesi, manşetten gördüğü haberine "MI5 yaptığı ciddi hata cihatçı John'un ağdan
kaçmasına neden oldu" başlığını atmış. Gazete "Batılı beş rehinenin ölümünden sorumlu tutulan IŞİD
13
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
teröristi güvenlik servislerince tanınıyormuş" diyor. Telegraph, Emwazi ile güvenlik servislerinin 2013
yılında Suriye'ye gitmeden önce en az 12 kez irtibata geçmiş olduğunu yazıyor.
Guardian gazetesi ise manşetten gördüğü haberine "IŞİD'in Londralı katili 2009'dan bu yana MI5'in
radarındaymış" başlığını uygun görmüş. Gazete Emwazi'nin daha önce güvenlik birimlerince gözaltına
alınmış olmasına dikkat çekiyor. Guardian Emwazi'nin daha önce MI5 tarafından haksız yere
sorgulanarak taciz edildiğine dair şikâyette bulunduğunu yazıyor.
Times gazetesi ise manşetten gördüğü haberine "IŞİD'in kasabı altı yıl boyunca MI5'in şüphelisiymiş"
başlığını atmış. Gazete MI5'in birden fazla kez Emwazi'yi muhbir olarak kullanmak istediğini ancak
başarısız olduğunu yazıyor. Emwazi, Tanzanya'dan Somali'deki Eş Şebab örgütüne katılacağı şüphesi
ile sınır dışı edildikten sonra güvenlik güçlerinin dikkatini çekmiş.
Independent gazetesi ise Emwazi'nin yaşam öyküsünün ayrıntılarına odaklanıyor. "Britanyalı bir
kasabın maskesini indirmek" başlığını atan gazete, iyi huyları ve stil sahibi giyim tarzı ile öne çıkan,
Londra'da büyümüş ve bir Britanya üniversitesinde eğitim görmüş Emwazi'nin nasıl katil olduğunu
sorguluyor. Gazete "Nasıl oluyor da, bir taksi şoförünün Muhammed Emwazi isimli oğlu dünyanın en
kötü şöhretli katili, cihatçı John olarak bilinen sadist IŞİD infazcısı haline gelebiliyor" diye yazıyor.
Gazeteler, oğulları hakkında kayıp bildiriminde bulunan ve daha önce güvenlik güçlerinde oğullarının
Suriye'de olduğuna dair bilgilendirilen ailenin de büyük bir şok içinde olduğunu söylüyor.
Beşiktaş'ın galibiyeti İngiltere basınında
Beşiktaş'ın 2007 yılında 8-0 yenildiği İngiltere premier lig takımlarından Liverpool'u İstanbul'da
penaltılarda 1-0 yenerek Avrupa Ligi'nden elemesi, İngiltere gazetelerinin spor sayfalarına konu oldu.
Independent gazetesi, Liverpool'un penaltılara gelene kadar Beşiktaş karşısında oldukça ileri düzeyde
bir futbol sergilediğini yazarken, penaltılarla maçı kaybetmesini "can yakıcı" olarak niteledi.
Guardian gazetesi son penaltı vuruşu için topun başına gelen ve golü kaçırarak takımının lige veda
etmesine neden olan Liverpool'un savunma oyuncusu Lovren'dan bahsederek "Lovren ve Liverpool
penaltının (bedelini) ödedi" başlığını attı. Gazete Liverpool'un rahat geçen ilk yarıda birkaç iyi açılışın
yarattığı şansı kaçırdığını, Beşiktaş'ın geç atağının bedelini ödemek zorunda kaldığını yazdı.
Times gazetesi ise Liverpool'la beraber Avrupa Ligi'nden elenen Tottenham Hotspur takımlarının
yenilgisini "Nakavtlar Premier acısını artırdı" başlığı ile verdi.
Telegraph ise "Kırmızılar cezayı ödedi" başlığını atarak, daha önce ligden elenen takımlarla beraber
Liverpool'un mağlubiyetinin üzüntüyü artırdığını yazdı. Gazete iç sayfalarda "Lovren'in penaltıyı
14
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
kaçırması acıyı artırdı" diye yazdı. Telegraph, "Beşiktaş'ın gürültücü taraftarı uzun zamandır arzuladığı
beraberliğe kavuştu" dedi.
ASYA - PASİFİK GÜNDEMİ
Rusya gazında yüzde 10,25 indirim
Dünya Bülteni
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, "Doğalgaz fiyatları için Rusya ile yaptığımız görüşmeler
neticesinde yüzde 10,25'lik indirim konusunda anlaştık" dedi, indirim tüketiciye yansımayacak
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, "Doğalgazda fiyat artışı beklememeliyiz, şubat ve mart
aylarında fiyat mekanizması aynı olacak " dedi.
Yıldız, "Doğalgaz fiyatları için Rusya ile yaptığımız görüşmeler neticesinde yüzde 10,25'lik indirim
konusunda anlaştık" dedi.
AGİT, Özbekistan seçim sayımında yok
Dünya Bülteni
Özbekistan’da 29 Mart günü yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Avrupa Güvenlik ve İşbirliği
Teşkilatı (AGİT) gözlemcilerinin faaliyetleri sınırlı olacak. AGİT oyların sayımını gözetlemeyecek…
Seçim sonuçlarını doğrudan etkileyecek sayım işleminin gözlem dışı tutulması, seçimi şimdiden
kuşkulu hale getireceği bildiriliyor.
AGİT temsilcisi Caetano Zulueta grubun seçimlerde oy verme ve oy sayma sürecine kısıtlı olarak
katılacağını açıkladı.
Caetano Zulueta 29 Mart'taki Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında iki rapor yazacaklarını bildirdi.
AGİT sınırlı gözlemciler grubu 30 Mart'ta seçim sonuçlarına ilişkin ön raporunu açıklayacak. Seçim
süreci ve sonuçları hakkında nihai rapor ise bir ay sonra ilan edilecek.
AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi geçmişte de Özbekistan'daki seçimlere gözlemci
olarak katılmış ve defalarca bu ülkedeki seçimleri “demokratik ilkelerden uzak ve yeterli rekabet
olmadan” yapılan seçimler olarak değerlendirmişti.
15
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Öte yandan “Ozodlik” radyosu Özbekistan Bağımsız İnsan Hukukları grubunun İslam Kerimov’un
adaylığının Anayasa’ya aykırı olduğu için iptal edilmesi talebi başvurusunu Anayasa Mahkemesine
verdiğini, ancak mahkemenin bu başvuruyu kabul etmediğini bildirdi.
ABD'den Güney Çin Denizi uyarısı
Dünya Bülteni
ABD, Çin'in, Güney Çin Denizi'nde yeni askeri ya da sivil tesisler kurduğunu savundu.
ABD Ulusal İstihbarat Direktörü James Clapper, Senato'nun Silahlı Kuvvetler Komitesi'nde dünya
genelindeki tehditlerle ilgili yaptığı konuşmada "Her ne kadar Çin, ABD ile istikrarlı bir ilişki istediğini
ifade etse de özellikle deniz egemenliği konusunda çıkarları söz konusu olduğunda ikili ve bölgesel
gerilimi kabul etmeye daha meyilli görünüyor" dedi.
Çin'in Güney Çin Denizi'nde gemileri için yeni bir merkez ve olası uçak pistleri inşa ettiğini belirten
Clapper, inşaatların sürmesi nedeniyle söz konusu karakollara ne tür silah ve personel
konuşlandıracağının henüz belli olmadığını kaydetti.
Çin'in son 1,5 yılda Güney Çin Denizi'ndeki eylemlerinin ve tartışmalı adalar yakınında petrol arama
kararı almasının "endişe verici" olduğuna dikkati çeken Clapper, Çin'in 1948'de yayımlanan "Dokuz
Çizgili Harita"ya dayanarak, Güney Çin Denizi'nin yaklaşık yüzde 80'inin kendi karasuları olduğunu
iddia etmesini de "aşırı" olarak niteledi.
Toplantı sırasında Komite Başkanı Senatör John McCain de Çin'in işgali altındaki Gaven Kayalıkları'nı
geçen yıl genişlettiğine dair uydu görüntülerini gösterdi. McCain, Çin'in genişlettiği topraklara
uçaksavar silahlar yerleştirebileceğine işaret etti.
Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi (CSIS), geçen hafta Vietnam, Malezya ve Tayvan'ın
Güney Çin Denizi'ndeki toprak parçalarında değişiklik yaptığını, Filipinler'in de işgal ettiği bir adadaki
havaalanı ve rıhtımını yenilemeyi planladığını açıklamıştı. Güney Çin Denizi'ndeki asıl değişikliklerin
Çin tarafından yapıldığına dikkati çeken CSIS, "Pekin yönetiminin Güney Çin Denizi'ndeki toprak
parçalarının büyüklüğü ve yapısında önemli oranda değişiklik yaptığını" belirtmişti.
Spratly Adaları'ndaki Gaven Kayalıkları'nda 2003 yılından bu yana askeri birlik ve garnizon bulunduran
Çin, geçen yıl bölgede 18 dönümden daha büyük yapay ada inşa etmişti. CSIS, ada üzerine inşa edilen
yeni binanın uçaksavar kulesine benzediğine dikkati çekti.
16
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Pekin yönetimi, Güney Çin Denizi'nde başta Filipinler olmak üzere Vietnam, Brunei ve Malezya gibi
bölge ülkeleriyle de egemenlik tartışmaları yaşıyor.
Pakistan ile Bangladeş arasında gerilim
Dünya Bülteni
Pakistan Hava Yolları (PIA), Bangladeş'te, personellerinin takip edilmesi ve uçaklarında arama
yapılmasının ardından bugünkü Dakka uçuşunu protesto amaçlı iptal etti.
PIA sözcüsü Rana Hanif, PIA personellerinin Bangladeş istihbaratı tarafından iki buçuk aydır takip
edildiğini belirterek, "Salı günü Bangladeş istihbaratı Dakka ofisi müdürümüz Ali Abbas Şah'ın evine
sahte para kaçakçılığı şüphesiyle baskın düzenledi. Personelimizi ve ailesini rahatsız ettiler ve sonuç
olarak da bir şey bulamadılar" dedi.
Ayrıca bir PIA uçağında da arama yapıldığını vurgulayan Hanif şunları söyledi: Bangladeş hükümeti,
birkaç aydır tüm PIA personelini sahte para ve altın kaçakçılığı şüphesiyle takip altına almıştı.
Çarşamba günü Dakka'dan Karaçi'ye havalanmak üzere olan uçağımızı da aradılar, ama bir şey elde
edemediler. Bu nedenle uçakta üç saat gecikme yaşandı.
Bangladeş hükümetinin baskısı nedeniyle, protesto amaçlı bugünkü Dakka uçuşunu iptal ettiklerini
belirten Hanif, siyasi baskılara rağmen görevini sürdüren Dakka'daki PIA temsilcisini geri çağırdıklarını
ifade etti.
Olayları üzücü bir gelişme olarak nitelendiren Pakistan Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Tasnim Aslam da
"Dakka büyükelçiliğimiz konuyu Bangladeş Dışişleri Bakanlığı ile görüşüyor ve bir açıklama bekliyoruz.
Bu gerçekten talihsiz ve üzücü bir gelişmedir" dedi.
Pakistan'dan Bangladeş'e haftada beş gün uçuş yapılıyor. Bangladeşliler genelde Körfez ülkelerine
gitmek için Karaçi üzerinden uçan PIA uçaklarını kullanıyor.
Kırım Tatarları anavatanlarında korku ile yaşıyor
Dünya Bülteni
Kırım'ın geçtiğimiz yıl Rusya tarafından ilhak edilmesinin ardından Kırım Tatarlarına yönelik baskılar
artmaya başladı. Kırım Tatarları kendi vatanlarında korku içinde yaşıyorlar.
17
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Kırım Tatarları'nın karar alma mercii olan Meclis'in Başkan Yardımcısı Ahtem Çiygöz'ün eşi Elvira
Ablyalimova, eşinin tutuklanmasından bir gün sonra yaşadıklarını anlatıyor. Ablyalimova, eşinin
tutuklanmasından birgün sonra sabah kalktığında Kırım'daki evinin etrafının keskin nişancılar
tarafından sarıldığını belirtiyor. Ablyalimova, bir manga silahlı kişinin 10 saat boyunca evlerindeki
herşeyi aradıklarını ve bu süre zarfında kimsenin içeri girmesine veya dışarı çıkmasına izin
vermediklerini kaydediyor.
Kırım, geçtiğimiz yıl Rusya tarafından ilhak edildi. Bunun ardından Ablyalimova ve diğer Kırım Tatarları
için korku günleri yeniden başladı.
Ablyalimova'nın eşi Çiygöz gösteri düzenlemek, şiddete teşvik etmek ve taksirle adam öldürmek
suçlamalarıyla hala tutuklu bulunuyor. Bu suçlamaların, Kırım Tatarlarının yaşadığı sıkıntıların sadece
bir kısmı olduğu, 150 Kırım Tatarı'nın daha aynı suçlamalardan dolayı sorgulandığı kaydediliyor.
Kırım nüfusunun yüzde 13'ünü oluşturan Müslüman azınlık olan Kırım Tatarları Kırım'ın Rusya
tarafından ilhak edilmesine karşı çıkıyordu. Bunun için Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmeye çalıştığı
günlerde bu adıma karşı protestolar düzenlediler. Ancak Rusya Kırım'ı ilhak etti ve Kırım Tatarları eski
korku günlerine yeniden döndü.
Kırım Yarımadası'nın yerlisi olan Kırım Tatarları 1944 yılında Orta Asya'ya sürülmüşlerdi. Sovyet rejim
lideri Joseph Stalin, Kırım Tatarları'nı Nazilere yardım etmekle suçlamış ve Orta Asya'ya sürmüştü. Bu
sürgün sırasında büyük acıların yaşandığı biliniyor.
KORKU İÇİNDE YAŞAMAK
Stalin baskısından sağ kalan Kırım Tatarları'nın 1990 yılına kadar kendi yurtlarına dönmelerine izin
verilmedi. Şimdi ise, Kırım Tatarları Rusya'nın ilhakının ardından yurtlarında artık kendilerini evinde ve
güvende hissetmiyorlar.
10 bin ile 20 arasındaki Kırım Tatarı'nın Ukrayna'ya göç etmek durumunda kaldıkları ifade ediliyor.
Ablyalimova, Kırım'da her Tatar ailesinin korku ve güvensizlik hissettiğini belirtiyor ve ortadan
kaybolan Kırım Tatarlarını, Kırım Tatarlarına yönelik işlenen vahşice cinayetleri veya medya üzerinden
Kırım Tatarlarına yapılan saldırıları dile getiriyor.
Hocalı katliamının acıları hala taze
Dünya Bülteni
18
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Azerbaycanlılar, Ermenilerin 26 Şubat 1992'de Hocalı'da katlettiği 613 vatandaşı anmak için "Ana
Feryadı" anıtına akın etti.
Başkent Bakü'de, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve diğer devlet erkanının katıldığı resmi törenin
ardından, Hocalı kurbanlarının anısına yapılan "Ana Feryadı" anıtı halkın ziyaretine açıldı.
Katliamın 23. yılında kurbanları anmak için anıta akın eden vatandaşlar karanfiller bıraktı. Bazı
vatandaşlar Kur'an-ı Kerim ve dualar okuyarak hayatını kaybedenleri andı.
Hocalı Katliamı'ndan sağ kurtulmayı başaranlar ve hayatlarını kaybedenlerin yakınları da diğer
vatandaşlarla anıtı ziyaret etti.
Şehit yakınları ve vatandaşlar, 23 yıl önce yaşanan feci olayı tekrar hatırlayarak gözyaşı döktü.
TANIKLAR KATLİAMI ANLATTI
Anıtı ziyaret eden vatandaşlardan Hocalılı Hatire Orucova (31), AA muhabirine yaptığı açıklamada
katliam günü anne ve babasının Ermeniler tarafından gözleri önünde öldürüldüğünü söyledi.
O tarihte sekiz yaşında olduğunu söyleyen Orucova, katliam gecesi evlerinde uyuduklarını, ateş sesi
üzerine uyandıklarını, annesi, babası ve üç kardeşiyle birlikte ormana kaçtıklarını bildirdi.
Ormanda sabaha kadar açık havada kaldıklarını belirten Orucova, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Çocuktum ve çok üşüyordum. Ermeniler dört bir taraftan ateş açıyorlardı. Babam ve annem kurşun
yağmuru altında can verdi. Ermeniler dört bir yandan ateş açıyordu. Kim kımıldasa onu vuruyorlardı.
Altı yaşındaki kızkardeşimi, 17 yaşındaki teyzemi ve amcamı kaybettim. Ben de iki kurşun yarası
aldım. Dayım beni kucağında taşıyarak kurtardı. Bakü'de tedavi edildim."
Orucova, şimdi tek istedikleri şeyin "adalet" olduğunu vurgulayarak, "Bize bunu yaşatanların
cezalandırılmasını, dünyanın da gerçekler karşısında sessiz kalmamasını istiyoruz" dedi.
Katliamda çocuğunu kaybeden Ganire Abilova ise 23 yıl geçmesine rağmen acılarını birgün bile
unutamadıklarını söyledi.
Oğlunun Hocalı'da polis memuru olarak görev yaptığını bildiren Abilova, "Evladım, çok sayıda kadın
ve çocuğu Hocalı ile Ağdam arasındaki Gargar nehrinden geçirerek kurtulmasını sağladı. Daha fazla
insan kurtarayım diye tekrar Hocalı'ya döndü fakat şehit oldu" diye konuştu.
HOCALI KATLİAMI
19
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Azerbaycan-Ermenistan arasındaki savaşta Ermeni güçlerinin 1992'de Hocalı'da 613 sivili öldürdüğü
katliam hafızalardaki canlılığını koruyor.
Sovyetler Birliği'nin son günlerini yaşadığı 1988'de Azerbaycan-Ermenistan arasında patlak veren
savaş, Azerbaycan için büyük yıkımlara yol açtı. Altı yıl süren savaş sonrasında Ermenistan,
Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sini işgal ederken, 1 milyondan fazla Azerbaycan vatandaşı iç
kesimlere göç ederek hayatını zor şartlar altında sürdürmek zorunda kaldı. Bu savaşın, hafızalardan
silinmeyen en acı olaylarından biri de Ermeni güçlerinin 26 Şubat 1992'de Hocalı'da yaptığı katliam
oldu.
HOCALI'DA NE OLDU?
Ermeni güçlerinin 1991'in sonlarına doğru ablukaya aldığı Hocalı, 936 kilometre karelik alana sahip, 2
bin 605 ailenin, toplam 11 bin 356 kişinin yaşadığı bir kasabaydı. Aralık 1991'de Karabağ'ın başkenti
olarak kabul edilen Hankendi şehrini işgal eden Ermenilerin bir sonraki hedefi, bölgenin tek
havaalanına sahip ve stratejik önem taşıyan Hocalı'yı ele geçirmekti.
Hocalı'nın etrafındaki bütün köy ve yolları tek tek ele geçiren Ermeni güçleri, kasabanın diğer illerle
karayolu bağlantısını kesti.
Hocalı'nın diğer bölgelerle tek ulaşım bağlantısı olan helikopter ulaşımı, 28 Ocak 1992'de, Şuşa Ağdam
seferini yapan helikopterin Ermeniler tarafından vurulmasıyla ortadan kalktı. Bu olayda, çoğunluğu
kadın ve çocuklardan oluşan 44 sivil hayatını kaybetti.
Ocak ayının başlarından itibaren elektrik enerjisi de kesilen Hocalı'nın savunması, sadece hafif
silahlarla silahlanmış yerel savunma güçleri ve az sayıdaki milli ordu askerlerinden ibaretti. 25 Şubat
1992'den itibaren Hocalı'ya saldırıya başlayan Ermeniler, bölgede bulunan Sovyet Ordusu 366. Zırhlı
Alayı'nın bütün araçlarını kullanarak, şehri iki saat boyunca top ve tank ateşine tuttu. Saldırıdan bir
gün sonra ise hafızalardan yıllarca silinmeyecek olan "Hocalı Katliamı" yaşandı.
Resmi verilere göre, Hocalı Katliamı'nda savunmasız durumdaki 106'sı kadın, 83'ü çocuk olmak üzere
toplam 613 Azerbaycan vatandaşı hayatını kaybetti. Katliamdan 487 kişi ağır yaralı olarak
kurtulurken, Ermeni güçleri bin 275 kişiyi rehin aldı. Bunlardan 150'sinden haber alınamadı. Esirler
yıllarca uluslararası kurumlardan gizli olarak köle gibi çalıştırıldı. Hatta esir kadınların fuhşa zorlandığı
haberleri alındı.
ULUSLARARASI TEPKİLER
20
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
28 Şubat'ta gazetecilerden oluşan bir grubun helikopterle katliamın yaşandığı yere gitmesinin
ardından katliama dair elde edilen fotoğraf ve görüntüler, yabancı basında geniş yer buldu.
14 Mart 1992 tarihli Fransız "Le Monde" gazetesi katliama dair, "Ağdam'da bulunan basın mensupları,
Hocalı'da öldürülmüş kadın ve çocuklar arasında kafa derisi soyulmuş, tırnakları çıkarılmış üç kişi
görmüşler. Bu, Azerilerin propagandası değil bir gerçektir" ifadelerini kullandı. Rus "İzvestiya" gazetesi
ise 4 Mart 1992 tarihli sayısında "Kamera kulakları kesilmiş çocukları gösterdi. Bir kadının yüzünün
yarısı kesilmişti. Erkeklerin kafa derisi soyulmuştu" ifadelerine yer verdi. Benzer tasvirler İngiliz,
Ukrayna, Bulgaristan ve daha birçok yabancı medya organında da yer aldı.
Tüm dünyanın gözleri önünde meydana gelen Hocalı Katliamı'na, uluslararası kurumlar ise sessiz
kalmayı tercih etti. BM Güvenlik Konseyi 1993'de 4 karar kabul etmiş olsa da, bu kararlar Hocalı
Katliamıile ilgili değil, "Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarını işgal ettiğine" yönelikti.
BAZI ERMENİLER İTİRAF ETTİ
Hocalı Katliamı, bazı Ermeniler tarafından itiraf edildi. Ünlü Ermeni yazar Zori Balayan, kendisinin de
bizzat katıldığı katliamı, "Ruhumuzun Dirilişi" isimli kitabında ayrıntılarıyla anlatmakta bir sakınca
görmedi.
Azerbaycan ise , Ermeniler tarafından yapılan bu katliamın "soykırım" olarak tanınması için dünya
çapında kampanya başlattı.
Meksika Senatosu, Pakistan Senatosu, Kolombiya Parlamentosu, Çek Cumhuriyeti Parlamentosu Dış
İlişkiler Komitesi, ABD'nin Teksas, New Jersey, Massachusetts, Georgia eyaletlerinde kabul edilen
kararlarda Hocalı Katliamı "soykırım" olarak nitelendirildi.
Kazakistan'da 'helal sertifikası' tekelleşti
Dünya Bülteni
Kazakistan’da gıda ürünleri ve işyerlerine verilen ‘Helal’ sertifikaları ile ilgili düzenlemeye gidildi. 1
Mart 2015 tarihi itibariyle ürünlere ve işyerlerine ‘Helal’ etiketi yapıştırılamayacak.
Kazakistan KTK televizyonunun haberine göre “Helal” etiketleri kaldırılarak yerine ‘Adil’ yazılı etiketler
yapıştırılacak. Haberde ülkede sertifikanın çok sayıda kuruluş tarafından verilmesi ve suiistimallerin
yaygınlaşması sebebiyle böyle bir uygulamaya gidildiği belirtildi.
21
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Son 1,5 senede Kazakistan’da ürünler için yeni standartlar getirildi ve 250 imam bu ürün bilgilerini
öğrenmek için özel kurslara katıldı.
Kazakistan Müslümanları Dini İdaresi Standardizasyon bölümü başkanı Beybit Mirzageldiev, 1 Mart
gününden itibaren tüm helal sertifikalarının iptal edileceğini, eğitimlere katılan imamların adil
sertifikası vereceğini söyledi.
Mirzageldiev, Adil sertifikasının sadece gıda ürünleri için geçerli olacağını belirterek bu ürünleri üretip
sertifika almak isteyen şirketlerin üretim merkezlerine gözetleme kameraları konulacağını söyledi.
Pakistan'da deprem
AA
Pakistan'da 5,8 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
Ulusal Deprem İzleme Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre, merkez üssü başkent İslamabad'ın
yaklaşık 100 kilometre kuzeyi olan 5,8 büyüklüğündeki deprem, Haybar Pahtunhva ve Pencap
eyaletlerine bağlı birçok şehirde hissedildi.
Sarsıntının, 24 kilometre derinlikte gerçekleştiği bildirildi. Bölge halkında paniğe yol açan depremde,
can ve mal kaybı yaşanıp yaşanmadığının henüz bilinmediği belirtildi.
Kuzey Kore lideri Kim Jong-İl ünlü yönetmeni neden kaçırdı?
BBC Türkçe
Bir film senaryosu bile olamayacak kadar inanılmaz görünüyor: Ünlü bir yönetmen ile film yıldızı eşi,
Kuzey Kore'nin sinema meraklısı lideri Kim Jong-İl'e film yapmaları için kaçırılmış.
Kuzey Kore'nin bazı konularda yetişmiş elemanı yoktu, diğer ülkelerin ise vardı. O halde çözüm basitti:
O insanları kaçırmak.
1977'de ünlü bir Güney Koreli piyanist, esrarengiz biri tarafından Zagreb dışındaki bir villada konser
vermesi için tutuldu.
Ancak oraya gidince havaalanında bir Kuzey Kore uçağı görüp, eve yaklaşırken de Kuzey Kore
aksanıyla konuşmalar duyunca kaçtı.
22
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Güney Kore'nin en tanınmış yönetmenlerinden Shin Sang-ok ile eşi Choi Eun-hee ise bu kadar şanslı
değildi.
Piyaniste yapılan önerinin bir benzeriyle Hong Kong'da ıssız bir eve çağırılan çift, Kuzey Kore'ye
kaçırılarak sekiz yıl esir tutuldu ve zorla film yaptırıldı.
Kaçırma planı, lider olan babası Kim İl Sung'un yerine geçmeden önce ülkenin film sanayisinden
sorumlu olan Kim Jong-İl'e aitti.
Kim Jong-İl, şimdiki lider Kim Jong-un'un babası.
Batılı ülkelerdeki Kuzey Kore diplomatları, Hollywood filmlerine bayılan, Elizabeth Taylor ve James
Bond filmlerinin hayranı olan Kim Jong-İl'e sürekli bulundukları yerlerden aldıkları filmleri
gönderiyorlardı.
Ama bu Kim'e yetmedi. Kuzey Kore filmlerinin uluslararası festivallerde yarışmasını istiyor, ödül
kazanan filmlerin yapımcısı olmayı arzu ediyordu.
Bunun üzerine Güney Kore'nin en ünlü film yönetmeni ile eşi, Kim'in sevdiği James Bond filmlerine taş
çıkaracak bir senaryoyla kaçırıldı.
Önce film yıldızı Choi Eun-hee, 1977'de kendine işadamı süsü veren biri tarafından bir yapım şirketi
kurması için Hong Kong'a çağrıldı.
Yanındaki sözde işadamıyla bir toplantıya gittiğini sanan film yıldızı, yollarını kesenler tarafından
araçtan çıkarılıp kaçırıldı.
Daha sonra uyutulduğunu, birileri tarafından taşındığını, kendine iğne yapıldığını ve gözünü açtığında
tepesinde Kim Jong-İl'in portresini gördüğünü hatırlıyor.
Boşanmış olmalarına rağmen eski eşi ile görüşmeyi sürdüren yönetmen Shin Sang-ok ise Hong Kong'a
onu aramaya gittiğinde kafasına çuval geçirilerek kaçırıldı.
Shin Sang-ok Kuzey Kore'de film yapmayı reddettiği için dört yıl hapis yattı. Ancak sonunda pes edip,
eski eşi ile filmler yaptı.
Kim Jong-İl'in güvenini kazanıp Viyana'ya gitmek için izin aldıklarında kaçarak oradaki ABD elçiliğine
sığındılar.
Bütün bu ayrıntılar, Paul Fischer'in yazdığı "Bir Kim Jong-İl Yapımı" adlı kitapta yer alıyor.
23
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Kuzey Kore bazı işleri yapmaları için dışarıdan adam kaçırdığını genelde reddediyor ancak geçen yıl
1970 ve 80'lerde 13 Japon vatandaşını kaçırdığını kabul edince, Tokyo ile Pyongyang arasında
görüşmeler yapıldı.
Güney Kore'deki Kookmin Üniversitesi'nden Prof. Andre Lankov da bugüne dek yaklaşık 500 Güney
Koreli'nin kaçırıldığını söylüyor.
Lankov'a göre bunların çoğu Kuzey Kore kıyılarına fazla yaklaşan balıkçılarmış.
Ancak aralarında gizli operasyonlarla kaçırılan kişilerin de bulunduğu belirtiliyor.
Hong Kong'da hizmetçiye işkenceye 6 yıl hapis
Deutsche Welle Türkçe
24 yaşındaki Endonezyalı göçmen Erwiana Sulistyaningsih, mahkemede verdiği ifadede, iki çocuk
annesi kadın işvereni tarafından işkenceye tabi tutulduğunu söyledi.
Günde yalnızca 4 saat uyku uyumasına izin verilen hizmetçi, bilincini kaybedinceye kadar dayak yedi.
Ağzına elektrikli süpürgenin hortumu sokuldu. Aylarca sadece pirinç ve kuru ekmekle beslenmesine
izin verildi.
İşveren kadın, hakkındaki 20 suçlamadan 18'inde suçlu bulundu. Bunlar arasında kasten adam
yaralama ve tehdit de bulunuyor. Mahkeme 6 yıl hapsin yanı sıra bin 700 euro para cezasına
hükmetti.
Mahkeme kararını değerlendiren Erwiana Sulistyaningsih, "memnun olmadığını, işvereninin daha
uzun süreli hapis alması beklentisinin karşılanmadığını" söyledi.
Hakaret, küfür, cinsel istismar
Dava, Hong Kong'daki göçmen işçilerin durumuna dikkat çekmişti. Asya'nın birçok kentinde göçmen
işçiler düzenledikleri eylemlerle durumlarını dile getirmişti. Hong Kong'daki 320 bin dolayında
hizmetçinin yarısını Endonezyalılar meydana getiriyor.
2013'te sonuçları yayınlanan bir ankete göre hizmetçilerin yüzde 58'i şimdiye kadar hakaret ve küfüre
uğradığını söyledi. Yüzde 18'i dayak yediğini,yüzde 6'sı ise cinsel istismara uğradığını belirtti.
24
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Ekonomik kalkınmanın başladığı 1970'li yıllardan bu yana Hong Kong'a yabancı iş gücü akını
yaşanıyor. Hizmetçiler, ev işlerinin yanı sıra çocuk ve yaşlıların bakımıyla da ilgileniyor. Aylık ücretleri
ortalama 460 Euro civarında seyrediyor.
Güney Kore’de aldatmaya izin çıktı
Sputnik
Güney Kore Yüksek Mahkemesi, eşlerini aldatanlara karşı 1953’te kabul edilen cezanın iptaline karar
verdi.
Uzakdoğu ülkesi Güney Kore'de yarım asır önce kabul edilen kanun, geleneksel aile değerlerini
koruma amacını taşıyordu. Kanun ayrıca, erkeklerle kıyaslandığında daha zayıf sosyal konuma sahip
kadınların haklarını korumayı amaçlıyordu.
Güney Kore Yüksek Mahkemesi, yıllardır yürürlükte olan bu kanunu anayasaya aykırı bularak iptal
etti. "Devlet, vatandaşlarının özel hayatlarına müdahale etmemeli" ifadesiyle gerekçelendirilen karar
için dokuz kişilik mahkeme heyeti oy birliğiyle karar verdi.
Güney Kore’de, 2008 yılından bu yana 5 bin 500’den fazla vatandaş, eşlerini aldattıkları için hapis
cezasına çarptırıldı. Kanun gereği bu suçu işleyenlere, iki yıl hapis cezası veriliyordu.
Güney Kore, aldatmanın cezalandırıldığı az sayıda gayri Müslim ülkeden biriydi.
Özbekistan ile Tacikistan arasında uçak seferleri başlıyor
CHA
Özbekistan ile Tacikistan arasında 22 yıl aradan sona uçak seferleri, önümüzdeki Mart ayında yeniden
başlıyor.
Uçak seferleri için tarafların bilet fiyatları, sefer sayısı ve uçuş noktalarını belirlemek için görüşmeler
yaptığı bildirildi. İki ülke arasındaki uçak seferleri, Tacikistan’da iç savaşın patlak verdiği 1993’ten beri
karşılıklı yapılamıyor.
25
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
AVRUPA GÜNDEMİ
THY’den ucuz bilet müjdesi
Sabah Avrupa
TÜRK Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, petrol fiyatlarındaki düşüşün yaz aylarındaki
uçuşlara yansıyacağını dile getirdi. Petrol fiyatındaki gerilemenin giderde yüzde üç gerilemeye neden
olduğunu ifade eden Topçu, “Bir çok havayolu şirketi petrol fiyatındaki düşüşü bileti fiyatlarına
yansıtmaya ve böyle öne çıkmaya çalışıyor. Bunu biz de yapacağız. Yaz aylarında bilet fiyatlarının daha
da düşeceğini düşünüyorum” şeklinde konuştu. Topçu, Ordu-Giresun, Hakkari uçuşlarına
başlayacaklarını da açıkladı.
Grip salgını Avrupa'yı vurdu
Mynet Haber
Avrupa ve Asya grip salgınıyla boğuşuyor. Hastalık en çok Fransa’yı ve Almanya’yı vurdu.
İsviçre Sağlık Bakanlığı (OFSP), binlerce kişinin gribe yakalandığını ve 741 kişinin hastanelerde tedavi
altında olduğunu açıkladı. Bakanlık, açıklamasında grip aşısı yapılmasının faydalı olacağını belirtti.
Türkiye'nin de kapısına dayanan grip salgını Sağlık Bakanlığı'nı da alarma geçirdi.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) yetkilileri, grip salgınının 3 hafta içinde daha da geniş bir alana yayılacağı
uyarısında bulundu. Yetkililer özellikle çocuk, yaşlı ve kalp hastalarının virüsten korunması gerektiğini
vurguladı.
İsviçre sağlık bakanlığı (OFSP) tarafından yapılan açıklamada, ülkede binlerce kişinin grip hastalığına
yakalandığı ve bu yüzden okul ile işlerine gidemedikleri belirtildi.
Açıklamada, salgının en çok İsviçre'nin Tessin ve Grison kantonlarında görüldüğü ve 404 kişinin
hastanelerde tedavi altında olduğu bildirildi.
‘Babam Alman kimliği istiyor’
Sabah Avrupa
26
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
ALMANYA’NIN Göç, Mülteciler ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Aydan Özoğuz, misafir işçi olarak
Almanya’ya gelen ilk nesle çifte vatandaşlık verilmesini istedi. Bu haktan yaklaşık bir milyon insanın
yararlanabileceğini Süddeutsche Gazetesi’ne verdiği röportajda söyleyen Özoğuz, “88 yaşındaki
babam da Alman vatandaşı olmak istiyor. Ancak kendi Türk pasaportunu vermeden” diye konuştu.
“TUHAF DURUM OLDU”
ÖZOĞUZ, koalisyon ortaklarının çifte vatandaşlık konusundaki tartışmalarına da değindi ve “Çocuklar
çifte vatandaşlık hakkı kazanırken, ebeveynleri ile büyükanne ve büyükbabaları bu haktan
yararlanamıyor. Tartışmalardaki en tuhaf durum da bu oldu” dedi. Bakan, ülkeyi Almanlarla birlikte
yeniden kuran nesil olarak tanımlanan ilk nesil göçmen emekçilere çifte vatandaşlık hakkının
verilebileceğini ifade etti.
Döner yiyene kırbaç tehdidi
Sabah Avrupa
MÜNIH kentinde görülen NSU terör örgütü davasında dinlenen tanıklardan Christina H., 12 yaşında
Neo-Nazilerin arasına girdiğini dile getirdi. Tanık, “13 yaşındaki bir çocuğa döner yediği için on kez
şınav çektirdiler. Tekrar yerse kırbaçlamakla tehdit ettiler” dedi ve bağlantısını zorlukla kestiğini
söyledi. Sanık konumundaki Carsten S.’nin kendisini koruyup kolladığını söyleyen Christina H., Ralf
Wohlleben ve Andre Kapke’nin grubun liderleri olduğunu ifade etti. Tanık, “Thomas St. bizi aradı
üçlünün bir halt ettiğini ve barınacak yer aradıklarını belirtti. Düşündük ve Mandy S.’ye gittik. Oradan
da üçlüyü, Max Florian B.’nin evine yerleştirdik ve birkaç kez ziyaret ettik” dedi. Öte yandan
Duruşmada Yozgat Ailesi avukatları tarafından muhbir Andreas Temme’nin cinayetteki rolünün daha
fazla olduğu yönündeki mahkemeye sunulan dilekçeye federal savcılık itiraz etti.
Mannheim’da silahlar konuştu: 3 yaralı
Sabah Avrupa
Almanya’nın Mannheim kentinde iki grup arasında çıkan kavgada silah ve bıçaklar konuştu. Olayda 3
kişi yaralandı. İddiaya göre aralarında daha önce husumet bulunan iki Türk grup arasında 25 Şubat
Çarşamba akşamı saat 22.00 sıralarında önce sözlü tartışma çıktı. Türklerin ve işyerlerinin yoğun
olarak bulunduğu Marktplatz Meydanı’na taşınan kavgada taraflar bıçak ve silaha sarıldı. Meydan
muharebesine dönen kavgada 3 kişi bıçak ve silahla yaralandı. Hastaneye kaldırılan yaralılardan
27
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
birinin durumunun ciddi olduğu ve yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alındığı ögrenildi. Olayın
duyulması üzerine bölgeye onlarca polis gönderildi. Polis ekipleri Marktpkatz Meydanı’na çıkan H2,G2
ve S1/R1 sokaklarına ablukaya alarak kapattı. Olayın meydana geldiği meydanda çok sayıda Türk
restoranı bulunurken, bölgede bulunanlar büyük panik yaşadı.
GÖRGÜ TANIĞI ARANIYOR
Polis konu hakkında soruşturma başlatırken, olaya karıştıkları belirlenen şok sayıda kişiyi gözaltına
aldı. Mannheim polisi olayla ilgili bilgisi olan veya kaçan şahısları tanıyan görgü tanıklarının 0621/1745555 nolu telefondan polise bilgi vermelerini istedi.
ADAC’de yeni skandal
Sabah Avrupa
ALMAN otomobil ve touring kulübü ADAC’de yeni bir skandal daha ortaya çıktı. Süddeutsche
Gazetesi’nde yer alan habere göre yüksek pozisyondaki bir menajer ve yakın mesai arkadaşı hakkında
yolsuzluk suçlaması yapıldı. Yaklaşık bir sene önce Alman Otomobil Ödülleri dağıtımı skandalı sonrası
ortaya çıkan yeni durum, ADAC’yi güç durumda bıraktı. Çifte, faturalarını ADAC’ye ödeterek mal
ısmarladıkları, İspanya’da tatile gittikleri ve bir yan firma tarafından verilen cabrio otomobili de özel
işleri için kullandıkları suçlamaları getirildi. Haberde çok yönlü olayda yüklü miktarda bir para akışının
söz konusu olduğu belirtildi. İkilinin olay hakkında başlatılan soruşturma sonuçlanana kadar işten el
çektirildiği açıklandı. Geçen yıl yaşanan skandallardan sonra ADAC yarım milyondan fazla üye
kaybetmişti.
'Açgözlü Yunanlar' kampanyasına tepki yağdı
Hürriyet Avrupa
Almanya'nın Bild gazetesi, Yunanistan'a yardım finansmanına karşı kampanya başlattı. Okuyucularına,
"Açgözlü Yunanlılara hep birlikte 'Hayır' diyelim" diye seslenen Bild, konuyla ilgili selfie çektirmeleri
için çağrı yaptı. Bild gazetesinin yayın yönetmeni Kai Diekmann, katılımın rekor seviyesine ulaşmasıyla
övünürken, birçok yerden eleştiri yağdı.
Perşembe sayısının 2. sayfasında dev harflerle 'Hayır' yazısıyla dikkat çeken Bild, "Açgözlü Yunanlara
daha fazla milyar kaptırmayalım" şeklinde bir kampanya başlattı. Yıllardır bu tür kampanyalarla
gündeme giren Bild'in bu girişimiyle tartışmaları yeni bir boyuta taşıdığı belirtildi. Okuyucalarına
28
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
kapmanyaya katılmaları için çağrı yapan Bild, çekilen ve gazeteye gönderilen selfieleri internet
sitesinden yayınladı.
ZAMANLAMA DİKKAT ÇEKTİ
Perşembe günü Twitter hesabından "rekor katılım sayısı" ile övünen Bild'in Yayın Yönetmeni Kai
Diekmann'ın kapmanyayı konunun Bundestag'da (Federal Meclis) tartışılmadan kısa süre önce
yapması ise dikkatlerden kaçmadı.
Zeit gazetesinin Yayın Yönetmen Yardımcısı Bernd Ulrich, Diekamnn'ın gazetecilik anlayışını sorguladı,
Almanya Gazeteciler Sendikası (DJV) Başkanı Michael Konken ise, "Almanya'nın Yunanistan yaklaşımı
eleştirilebilir" olduğunu, ancak bu tür kapmanyaların siyasi boyutuna dikkat çekerek gazetecilik
anlayışına ters olduğunu ifade etti.
MEDYA ETİĞİNE TERS
Konken, bütün bir halkı siyasetçilerinin yanlış kararlarından dolayı hor görmenin medya etiğine
sığmadığını kaydederek, Yunanistan'daki krizin etkisi Alman halkının tedirginlik duymasına yol açtığını,
medyanın burada kapsamlı ve eleştirel yaklaşması gerektiğini vurguladı ve siyasi kampanyayı yersiz
bulduğunu belirtti.
SİRTAKİLİ ÜSTSÜZ PROTESTO
Almanya'nın en büyük medya gruplarından olan ve Bild gazetesinin de sahibi Axel Springer grubun
binasının önünde bu sabah üstsüz protesto düzenlendi. Bedenlerine 'Ja' (Evet) yazılı olan üç kadın,
kampanyayı protesto etmek için sirtaki oynayıp sloganlar attı.
“Cihatçı John” diye Putin’in fotoğrafı yayınlandı
Hürriyet Avrupa
CNN, Batılı rehineleri infaz görüntüleri ile gündeme gelen “Cihatçı John” olarak tanınan IŞİD militanı
ile ilgili haber verirken, teknik arıza nedeni ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in fotoğrafını
yayınladı. CNN, daha sonra bu büyük gaf için özür diledi.
Uluslar arası basında yer alan bilgilerde "Cihatçı John” olarak tanınan militanın Kuveyt doğumlu
Muhammed Emvazi olduğu iddia edilmişti. Militanın İngiltere’nin başkenti Londra’da yaşadığı
belirtiliyor.
29
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Üç İngiliz, İki Amerikalı ve iki Japon rehinenin başının kesilmesinde yer aldığı kaydediliyor.
ÖZÜR DİLEDİ
Basın bildirisi yayınlayan CNN, teknik arızadan dolayı böyle bir olay yaşadığını belirterek özür diledi.
“Cihatçı John” haberinin ardından Putin ile ilgili bir haberin sırada olduğu ifade edildi.
Rus basınında yer alan haberlere göre; CNN zaman zaman bu tür hatalara imza atıyor. Örnek olarak
daha önceki haberlerinde CNN, Ukrayna haritası üzerine Rusya bayrağını dikmişti. Bir defasına ise
referandum yapılan Ukrayna’nın güney bölgesini haritada Pakistan sınırlarında göstermişti. Diğer bir
haberde ise Kırım, Ukrayna’nın Slavyansk şehri olarak gösterilmişti.
Rus basını ayrıca, ABD’nin Rusya’yı en az IŞİD kadar tehdit gördüğünü açıklamasının ardından bu
teknik arızanın yaşanmasına dikkat çekti.
Tsipras hükümetine karşı ilk protesto gösterisi
DW
Yunanistan'ın başkenti Atina'da Aleksis Tsipras başbakanlığındaki hükümetin Euro bölgesiyle vardığı
anlaşma protesto edildi. İşyerlerinin camlarının kırıldığı gösteride araçlar ateşe verildi.
Protesto gösterisi, "anti-kapitalist" bir siyasi partinin çağrısıyla düzenlendi. Yüzlerce kişinin katıldığı
gösteride "Borçları silin" ve "AB üyeliğine son" pankartları taşındı.
Parlamento binasına yürüyen göstericilerden bazıları park halindeki araçları ateşe verdi. Atılan taş ve
molotof kokteyllerinden iş yerleri, banka şubeleri ve otobüs durakları zarar gördü.
Euro Grubu üyesi ülkelerin maliye bakanları Yunanistan'ın kurtarma programını 4 ay daha uzatma
kararı almıştı. Atina'ya yardım, reform koşuluna bağlanmıştı.
AB Komisyonu, AMB ve IMF'ten oluşan Troyka 2010 yılında Yunanistan'ı 240 milyar dolarlık yardım
programı ile iflastan kurtarmıştı. Hâlihazırdaki yardım programının süresi cumartesi günü doluyor.
Kurtarma programına getirilecek 4 aylık uzatmanın Euro Bölgesi üyesi ülkelerin parlamentoları
tarafından bugün onaylanması gerekiyor.
30
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Fransa'da insansız hava aracı gerginliği
DW
Paris'te hassas bölgelerin üzerinde uçan insansız hava araçlarının (İHA) sayısının artışı yetkilileri
alarma geçirdi. El Cezire'nin üç muhabiri, izinsiz olarak İHA uçurdukları gerekçesiyle gözaltına alındı.
El Cezire muhabirlerinden ikisi sorgularının ardından serbest bırakılırken bir muhabirin gözaltı süresi
uzatıldı. El Cezire çalışanının haftaya çarbamba günü mahkeme önüne çıkarılacağı açıklandı.
El Cezire muhabirleri Paris'in batısındaki Boulogne Ormanı'nda dün İHA uçururken gözaltına alınmıştı.
El Cezire çalışanlarının son günlerde Paris semalarında artan İHA uçuşlarıyla ilgisi olup olmadığı
konusunda bilgi verilmedi.
Konuyla ilgili açıklamada bulunan Fransız hükümetinin sözcüsü Stéphane Le Foll, İHA olaylarının
üzerine ciddiyetle gidildiğini söyledi. Soruşturmanın devam ettiğini belirten sözcü, kaygılanacak bir
durumun sözkonusu olmadığını vurguladı. ABD'de Beyaz Saray üzerinde uçurulan İHA'lara işaret eden
hükümet sözcüsü, "İHA'lar yalnızca bizim meselemiz değil" dedi.
Berlin'in camileri
DW
Almanya'nın başkenti Berlin'de 80’den fazla camii var. Klasik ve modern tarzlarda inşa edilmiş olan
camiler Berlin’in tarihi mirası olarak farklı görünümleriyle şehrin çehresine renk katıyor.
Almanya’nın en eski camii Berlin’in Wilmersdorf ilçesindedir. Mimar Karl August Herrmann’ın Tac
Mahal’dan esinlenerek tasarladığı Ahmediye Cami 1928 yılında tamamlanmıştı.
Namaz mekânını Arap hattatların eserlerini süslediği bu camideki bütün vaaz ve takrirler Almanca
yapılır. Bu cami misyonerlik amacıyla yapılmış ve ilk kez 1934 yılında İslam dinini seçen bir Alman
çiftin nikâhı burada kıyılmıştı. Günümüzde enformasyon merkezi olarak kullanılan bu camide Cuma
namazları da kılınıyor.
Zamanın izleri
Ahmediye Camii’nin iç kısımlarında zamanın yol açtığı tahribatı görmek mümkün. İkinci Dünya
Savaşı’nda burada mevzilenen Alman askerlerine Sovyet birlikleri tarafından ateş açılmış ve bina ağır
hasar görmüştü. Müttefiklerin yardımı ve Lahor’dan gönderilen bağışlarla restore edilen cami 1993
yılında tarihi eser ilen edilmişti.
31
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
iğer eseri de Berlin-Heimersdorf’taki Hadiye Camii’dir. Mimarisi Batı ve İslam tarzlarının sentezi olarak
tasarlanmıştır. Kesin hatlar taşıyan cephesini kubbesi ve 12,5 metre yüksekliğindeki minaresi süsler.
Açılışı büyük tartışmalara neden olan ve 2008’de tamamlanan caminin Berlinliler tarafından
benimsenmesinde "Açıl Heinersdorf" adlı girişimin ve "Herkese sevgi, kimseye nefret" sloganını
kullanan ilk İmam Abdülbasit Tarık’ın çabaları önemli rol oynamıştı.
Binanın pratik işlevselliği iç kısımda da görülür. Mimarı Mübeşra İlyas süslemelerden özellikle
kaçınmıştır. 250 kişinin aynı anda namaz kılabildiği cami alçak tavanlıdır ve zemin katın üzerindeki
kısım kadınlara ayrılmıştır.
Berlin'in en büyük camii
Neukölln’deki Şehitlik Camii ibadet yeri kadar bir kültür merkezidir de. Berlin’in en büyük camii 1500
kişilik olup, Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’un göreve başladığı 2012 yılında ziyaret ettiği sayılı
mekânlardan biridir.
Cami 1980’li yıllarda Şehitlik Kabristanı’nın bulunduğu yerde inşa edilmiş, daha sonra genişletilmişti.
Cami ve kabristanın bulunduğu arsa 1866 yılında Prusya Kralı Wilhelm tarafından Türk toplumuna
bağışlanmıştı. Kabristan’da sadece cenaze töreni yapılıyor ve cenazeler memleketine gönderiliyor ya
da Berlin’in başka yerlerindeki mezarlıklarda defnediliyor.
Şehitlik cemaati başka dinlerin mensuplarıyla da sürekli bir araya gelir. Genel ve İslami konularla ilgili
programların yanı sıra cami günde birkaç kez yabancılara gezdirilir. Ziyaretçilere cami tanıtılır ve İslam
dininin temel özellikleri anlatılır.
Kreuzberg’in merkezindeki Ömer İbn El Hattab cami çevresindeki binalardan farklılık göstermeyen
mimarisinden ötürü ilk bakışta göze çarpmaz. Külliyeyi andıran yapısıyla ibadet yerlerinden başka
kafeterya, ticari işletme ve bir de seyahat acentesini barındırır. 2008’de açılan merkezde Kuran okulu
da bulunur.
Büyüleyici süslemeler
Meşeri Merkezi’nin abdesthanesi görkemli süslemelerle donatılmış duvarları ve tavanıyla görenleri
büyüler. Günde beş vakit namaz kılmanın ön şartı olan bedeni ve ruhi arınmanın ilk durağı burasıdır.
Dev şamdanların süslediği ve bin kişinin secdeye varabildiği bu camide çoğunluktaki Türklerin yanı
sıra Arap, Boşnak ve Afrikalı Müslümanlar da ibadet ederler. Cuma namazlarındaki Arapça takririn
Türkçe ve Almanca tercümesi duvarlardaki ekranlardan aktarılır.
32
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Berlin’in imar kuralları avluya bakan ibadet yerlerine istisna tanımadığından, bu caminin alçak kubbesi
aynı zamanda yeşillikle de kaplanmıştır. Gösterişli cam kubbesi ise cadde tarafında bulunur.
Almanya'da Kipa tartışması
DW
Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi Başkanı Ayman Mazyek, "Berliner Zeitung" gazetesinin
bugünkü nüshasında yer alan demecinde, "Almanya'da yaşayan Yahudilerin kaygılarını anlayışla
karşıladığını" söyledi.
Almanyalı Yahudilerin korkularını haklı gördüğünü ifade eden Mazyek, "Yahudilere yapılan bir saldırıyı
toplumun geneline yapılmış bir saldırı olarak kabul ediyorum" dedi.
Yükselen Yahudi karşıtlığına dikkat çeken Almanya Yahudileri Merkez Konseyi Başkanı Josef Schuster,
"bazı bölgelerde Kipanın tahrik olarak algılanabileceğine dikkat çekerek giyilmemesinin yerinde
olacağını" söylemişti.
Musevi erkeklerin dua esnasında, sinagogda ve dışarıda başlarını örtmekte kullandıkları takkeye Kipa
adı veriliyor.
Almanya’da organ bağışı korkusu
DW
Almanya’da organ bağışına teşvik bir türlü sağlanamıyor. Yıllardır yapılan tüm reklam
kampanyalarına, sağlık sigortası şirketlerinin teşviklerine rağmen, organ bağışı yapanların sayısı her yıl
azalıyor. Ülkede 2014 yılında bir milyon kişiye yaklaşık 11 bağışçı düşerken, bu rakam AB
ortalamasında yaklaşık 20, ABD ise 25 kişiye tekabül ediyor. Uzmanlar bunda, organ naklinde art arda
yaşanan skandalların ve insanların erken ölüm korkusunun etkili olduğunu belirtiyor.
Tartışmalı kriter
Almanya'da hükümet ve meclis tarafından belirlenen Alman Etik Kurulu, insanların organ bağışına
dair korkularını gidermeyi hedefliyor. Kurul, doktorlar, hukukçular, bilim insanları, filozof ve din
adamlarından oluşuyor. Kurulun konuya ilişkin hazırladığı 180 sayfalık bildirisinde organ nakli için
belirleyici olan unsuru, hukuk profesörü Wolfram Höfling "Görev aldığım Etik Kurulu’ndaki çoğunluk,
organizmanın ölümü için belirleyici kriterin beyin ölümü olduğu inancında" şeklinde açıklıyor.
33
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
GÜNCELLİĞİNİ KAYBEDEN YASAK - Neues Deutschland - Aert van Riel
-Koalisyon, PKK’nın Yasa Dışılığını GerekçelendiremiyorAlmanya’nın Kürdistan İşçi Partisi (PKK) hakkındaki görüşleri yavaş yavaş değişiyor. Buna rağmen
Sol Partinin, PKK yasağının kalkmasına dair talebine olumlu cevap alma şansı yok.
Kürtler, Suriye’nin kuzeyindeki Kobani kentini 133 gün boyunca kuşatma altında tutan terör örgütü
İslam Devletine (İD) karşı elde edilen zaferi coşkuyla kutladı. Bu olayın görüntüleri bir ay önce
dünyanın tamamını dolaştı. Kobani'nin kurtarıldığı haberi neredeyse herkes tarafından memnuniyetle
karşılandı. Oysa İD unsurlarını Kobani’den uzaklaştıranların çoğunun, PKK’ya yakın hatta PKK üyesi
savaşçıların olduğu gerçeği gözden kaçtı. PKK, 1993 yılından bu yana Almanya’da yasaklı. Yasağı
getiren, dönemin Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) mensubu İçişleri Bakanı Manfred Kanther.
Sol Parti İçişleri Uzmanı Ulla Jelpke, PKK yasağın kaldırılması ve PKK’nın AB terör örgütü listesinden
çıkarılması için uzun süredir gayret gösteriyor. Jelpke, Orta Doğu’da yaşanan gelişmelerin, bu yönde
yeni bir fırsat oluşturacağını düşünüyor. Sol Partinin, konuyla ilgili teklifi bu perşembe Federal
Mecliste görüşülecek. Teklifte, Almanya’daki Kürtlerin İD terörüne karşı mücadelede PKK’yı ana aktör
olarak ilişkilendirmelerinin önüne geçildiği belirtiliyor. Almanya’da 13 binin üzerinde PKK taraftarı
bulunuyor.
Sol Parti grubuna göre mevcut yasal durum, temel vatandaşlık haklarından ifade, toplanma ve
basın özgürlüğüne de kısıtlama getiriyor. Alman makamları, PKK yasağı nedeniyle özellikle Almanya’ya
iltica hakkı kazanmış Türkiye’den gelme sığınmacılar üzerinde baskı kurabiliyor. Bu kişilerin PKK’ya
destek vermeleri hâlinde sığınmacı konumları ellerinden alınabilir ve geldikleri yerlere geri
gönderilebilirler.
Türk Devleti’nin baskılarına karşı savaş veren PKK, bir zamanlar askerî ve sivil hedeflere yapılan
saldırıların sorumlusu olarak görülüyordu. Sol Parti grubu, şimdilerde iki tarafın da Kürt sorununun
çözümünde çaba gösterdiklerine dikkat çekiyor. PKK artık bağımsız bir Kürt devleti kurmak yerine
bölgesel özerklik hedefi güdüyor. Dolayısıyla 90’ların başından bu yana durum belirgin ölçüde
değişiklik gösterdi. O yıllarda -Kürtlere karşı savaş veren- NATO ortağı Türkiye’ye destek vermek
Almanya’nın PKK yasağına yönelik en önemli argümanını oluşturuyordu.
Yakın zamandaki gelişmeler, farklı partilerdeki siyasileri de bir kez daha düşünmeye sevk etti.
Sosyal Demokrat Partililerin (SPD) bir kısmı, PKK’nın terör örgütü olarak sınıflandırılmasına karşı
çıkmaya başladı. Ancak büyük koalisyon hükûmetinin bu konudaki pozisyonu net. Büyük koalisyon
hükûmeti, bugüne kadar izlediği çizgiyi bırakmayı düşünmüyor. İçişleri Bakanlığı buna gerekçe olarak
34
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
PKK’nın, şiddet taktiğini uygulamaya devam etmesini gösteriyor. Bu bağlamda iç güvenliğe dikkat
çekiliyor. Ancak son zamanlarda iç güvenliğin PKK tarafından tehlikeye atıldığına dair elde hiçbir delil
bulunmuyor.
Sol Parti grubunun bu yöndeki girişiminin başarı şansı yok. Muhalefetteki Yeşiller Partisi ise -Sol
Partinin teklifiyle ilgili- bu konuda henüz net bir karar vermiş değil. Neues Deutschland’a konuşan
Yeşiller İçişleri Sözcüsü Volker Beck, hâlihazırdaki tutumun bir kez daha gözden geçirilmesinden yana
olduğunu dile getirdi. Beck’e göre bölgedeki güncel durum da bu konuda rol oynuyor. Dünyanın,
Kuzey Irak’ta İD’den kaçan Yezidilere yardım ettikleri için Kürt savaşçılara teşekkür ettiği belirtiliyor.
Beck’e göre Almanya hükûmeti bir çelişki yaşıyor. Almanya hükûmeti PKK’ya silah gönderilmesine
karşı çıktı ve sadece peşmergelere silah desteğinde bulundu. Şu sıralar her iki Kürt grubu da İD’ye
karşı birlikte mücadele ediyor. Elde, Almanya’nın gönderdiği silahların -peşmerge tarafından- PKK’nın
eline geçtiğine yönelik bulgular var. PKK'nın da sorunsuz olmadığını belirten Beck, gösteriler sırasında
PKK yandaşları tarafından taşkınlık çıkarıldığını söylüyor. Bu, özellikle İD karşıtı gösterilerde görülüyor.
Almanya’daki Kürtler, PKK yasağına karşı düzenlediği sokak gösterilerinde oldukça barışçıldı. Beck’e
göre Alman hükûmeti PKK’nın hâlen tehlikeli olup olmadığına netlik kazandırmalı ve bu tehlikenin bir
yasağı haklı kılıp kılmadığını da ortaya koymalı.
ORTADOĞU GÜNDEMİ
IŞİD'in sürdüğü Arapların dönüşünü IKBY engelliyor
Dünya Bülteni
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY), IŞİD'in yerinden ettiği
Arapların evlerine dönmelerine izin vermediğini açıkladı.
Merkezi ABD'nin New York kentinde bulunan HRW'nin yayımladığı raporda, IKBY'nin, Irak'ta
yerlerinden edilmiş Arapların evlerine dönmelerine engel olduğu savunuldu.
Raporda, Kuzey Irak'ta, Kürt güçlerin IŞİD'in Ağustos 2014'te bölgeyi ele geçirmeye başlamasından bu
yana binlerce Arap'ı güvenli bölgeye hapsettiği ifade edildi. Raporda yer alan IKBY liderlerine yönelik
çağrıda, "etnik temel üzerine yapılan dayatma"yla gerçekleştirilen sınırlamalara ve Araplara karşı
aleyhte ayrımcılığa son verilmesi istendi.
Raporda, HRW'nin IKBY yönetimi ile kurduğu iletişim sonucunda bazı kısıtlamaların Ocak 2015'te
hafifletildiği ancak diğer kısıtlamaların devam ettiği kaydedildi.
35
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
HRW raporunda, IŞİD saldırıları sonucunda yerlerinden olan Kürtlerin evlerine dönmesine ve hatta
Ninova ve Erbil'in bazı bölgelerinde Kürtlerin Arapların evlerine yerleşmelerine izin verilirken,
Arapların evlerine dönmelerinin engellendiği ifade edildi.
Raporda, Kürt güçlerin güvenli bölgede Arapları kordon altına aldığı ve bu bölgedeki 70 kişinin uzun
süredir hiçbir yargılama olmadan gözaltında tutulduğu bildirildi.
ABD'YE ÇAĞRI
IKBY'nin, IŞİD'le mücadelede ABD'nin önemli müttefiki olduğunun altı çizilen raporda, ABD'nin IKBY'ye
üç askeri tugay için 350 milyon dolar yardım sözü verdiği, Almanya, İngiltere, İtalya, Fransa, Çek
Cumhuriyeti ve Arnavutluk'un da silahlanma veya eğitim desteği sağladığı ifade edildi.
HRW'nin terörizm ve terörle mücadele uzmanı Letta Tayler, raporla ilgili yaptığı açıklamada, Arapların
kordon altına alınması ve evlerine dönmelerine izin verilmemesinin makul güvenlik gerekçesinin
ötesinde olduğunu kaydetti.
Tayler, Irak'taki Kürt güçlerini silahlandıran ABD'nin ve diğer ülkelerin terörle mücadele kisvesi altında
ayrımcılığın yanında olmadıklarını açıkça belirtmeleri gerektiğini de belirtti.
BM'ye göre, IKBY'nin hakim olduğu bölgede, IŞİD'in saldırıları sonucunda 2 milyondan fazla Iraklı
yerlerinden oldu.
S. Arabistan'dan Yemen'in bölünmesine ilk adım
Dünya Bülteni
Yemen'deki olaylar ve Husilerin yönetimi ele geçirmesinin ardından San'a büyükelçisini geri çeken
Suudi Arabistan, büyükelçiyi tekrar Yemen'e gönderme karar ıaldı. Ama Suudiler, elçiyi başkent
San'a'ya değil de, eski yönetimin toplanmaya başladığı Aden'e gönderecek.
Bölgedeki kaynaklardan alınan bilgiye göre, Yemen'deki olaylar ve Husilerin yönetimi ele geçirmesinin
ardından Sana büyükelçisini geri çeken Suudi Arabistan, büyükelçiyi Yemen'e yeniden gönderiyor.
Ancak Suudi Arabistan Büyükelçisi'nin görevine Yemen'in başkenti Sana'da değil, ülkenin güneyinde
yer alan Aden'de devam edeceği ifade ediliyor.
ADEN SÜNNİ MUHALEFETİN MERKEZİ OLMUŞTU
Yemen'in güneyinde bulunan Aden kenti, Husilerin işgalleri ve yönetimi ele geçirmesi süreciyle
birlikte Husilere karşı oluşan Sünni muhalefetinin merkezi haline gelmişti. Suudi Arabistan da Yemen
36
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
konusunda İhvan'a yönelik politikasını yumuşatmaya gitmiş ve Yemen İhvan'ı olan Islah Partisi'nin
temsilcilerini Riyad'da ağırlamıştı.
Geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistanlı yetkililer, Islah Partisi (Müslüman Kardeşler) heyeti ile Riyad'da
görüştü.
Diplomatik kaynaklara göre, Körfezli yetkilerinin, İran destekli Husilerin tehlikesine karşı, Yemen'deki
muhalif güçleri siyasi ve maddi anlamda desteklemek amacıyla yoğun temaslarda bulunduğu
belirtildi.
İran elinin Yemen'de güçlenmesinden endişe eden Suudi Arabistan, Husilerin Yemen Meclisi'ni
feshetmesinin ardından tek taraflı uygulamalar dayatması üzerine harekete geçti. Yemen'in başkenti
Sana'daki tüm müttefiklerini kaybeden Riyad, Yemen'de en güçlü siyasi oluşum olarak kabul edilen
Islah partisiyle irtibata geçmeye karar verdi.
Bu görüşmenin ardından Suudi Arabistan'ın Aden'e büyükelçi göndermesi, Husiler'in kontrolündeki
Sana'yı devre dışı bırakma girişimi olarak yorumlandı.
ADEN GÜNEY YEMEN'İN BAŞKENTİYDİ
Güney Yemen'le Kuzey Yemen 1990 yılında birleşme kararı alana kadar, Aden Güney Yemen'in
başkentiydi. Yemen'de bölgesel kontrolün kuzeyde Husiler, güneyde Sünni halk olarak bölünmesiyle
birlikte, Yemen'in başkenti Sana'dan çekilen Suudi büyükelçisinin, görevlerine Aden'de devam etmesi
kararı Yemen'in 1990 öncesine yeniden dönüp dönmeyeceği sorusunu gündeme getirdi.
IŞİD 15 Hristiyan’ı kesti
Rudaw
IŞİD örgütünün kaçırdığı Hristiyanlar’dan en az 15’inin başlarını keserek öldürdü.
Örgüt, geçtiğimiz Pazartesi günü Rojava’da, Heske’nin Tıl Temir nahiyesi çevresindeki köylerden çok
sayıda kişiyi kaçırmıştı.
Rûdaw’ın Almanya Asuri Dernekleri Konfederasyonu‘ndan (ZAVD) aldığı bilgiye göre, yerel kaynaklar
bugün, esirlerden en az 15’inin başlarının kesildiğini aktardı.
Örgüt, cam hoparlörlerinden halka, “Allah’ı tanımayanlar“ın infazını yerinde izleme çağrısı yaptı.
Farklı kaynaklar, kaçırılan kişi sayısını 150 ila 400 arasında veriyor.
37
Download