Dermatolog. Yrd.Doç. Fale Yüksek Tarih Aralığı: 01.01.2015 - 21.12.2015 Haber Sayısı: 557 İÇİNDEKİLER No Yayın Tarihi Yayın Adı Haber Başlığı 1 18.11.2015 HABERPORT.COM İşte doğal gençleşmenin yolu! Haberi 2 16.11.2015 DIKGAZETE.COM İşte doğal gençleşmenin yolu! 3 16.11.2015 GAZETE8.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 4 16.11.2015 HABERTELGRAF.COM İşte gençleşmenin sırrı 5 16.11.2015 SONDAKIKAHABERLER.GEN.TR İşte doğal gençleşmenin yolu! | Sondakika Haberler, Sektörel ve Güncel Haberler 6 16.11.2015 SONGUNDEM.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp - Hakimiyet.com 7 16.11.2015 ULKEHABER.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp - Sağlık - Ülke Haber 8 16.11.2015 YUKSEKOVAHABER.COM İşte doğal gençleşmenin yolu! haberi 9 15.11.2015 81HABER.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 10 15.11.2015 AJANSMANISA.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 11 15.11.2015 AVRUPABULTENI.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 12 15.11.2015 AYDIN24HABER.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 13 15.11.2015 BESERHABER.COM Doğal gençleşmenin yolu PRP uygulaması Haberi 14 15.11.2015 BESERHABER.COM Doğal gençleşmenin yolu PRP uygulaması Haberi 15 15.11.2015 BEYAZGAZETE.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp - Ankara 16 15.11.2015 BUGUN.COM.TR İşte doğal gençleşmenin yolu 17 15.11.2015 BURSAHABER.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 18 15.11.2015 DOGUREHBERI.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 19 15.11.2015 E-HABER.COM.TR Doğal Gençleşmenin Yolu Prp | Haberleri 20 15.11.2015 ELAZIGHABERI.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp HABERİ 21 15.11.2015 ERBAADAN.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 22 15.11.2015 ERZURUMFLAS.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp | Erzurum Flaş Haber 23 15.11.2015 ESGAZETE.COM İşte doğal gençleşmenin yolu! 24 15.11.2015 ESKISEHIR.NET İşte doğal gençleşmenin yolu! 25 15.11.2015 GAZETE8.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 26 15.11.2015 GAZETERIZE.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp haberi, haberleri 27 15.11.2015 HABER3.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 28 15.11.2015 HABER35.COM.TR Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 29 15.11.2015 HABERBAYI.COM DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP « İzmir Haberleri İZMİR HABER – Haber Bayi 30 15.11.2015 HABERCANIK.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 31 15.11.2015 HABERFX.NET Ankara Haber, Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 32 15.11.2015 HABERINIZ.COM.TR Haber, İşte doğal gençleşmenin yolu!, Sağlık 33 15.11.2015 HABERLERANKARA.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 34 15.11.2015 HABERLISAN.NET Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Haber Lisan 35 15.11.2015 HABERMRT.COM Haber: Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 36 15.11.2015 HABERORDU.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 37 15.11.2015 HABERTADI.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 38 15.11.2015 HABERTADINDA.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp HABERİ 39 15.11.2015 HABERX.COM DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP 40 15.11.2015 HABERX.COM DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP 41 15.11.2015 HAKIMIYET.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 42 15.11.2015 HERHABER.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 43 15.11.2015 HURISIKGAZETESI.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp | Hür Işık Gazetesi 44 15.11.2015 IHA.COM.TR Doğal Gençleşmenin Yolu Prp - Ankara - İhlas Haber Ajansı 45 15.11.2015 IHA.COM.TR İşte doğal gençleşmenin yolu! haberi - İhlas Haber Ajansı 46 15.11.2015 KADINHABERLERI.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 47 15.11.2015 KARADENIZGAZETE.COM.TR İşte doğal gençleşmenin yolu! | Sağlık | Karadeniz Gazetesi 48 15.11.2015 KUZEYHABER.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 49 15.11.2015 MALATYAGERCEK.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 50 15.11.2015 MEDYAEGE.COM İşte doğal gençleşmenin yolu! - medyaege.com 51 15.11.2015 MERHABAHABER.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp haberi 52 15.11.2015 MILLIYET.COM.TR DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP - Ankara Haberleri - Milliyet Ankara 53 15.11.2015 MILLIYET.COM.TR DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP - Fotoğraflarla Ankara gündemi - Milliyet Ankara 54 15.11.2015 NETGAZETE.COM İşte doğal gençleşmenin yolu! 55 15.11.2015 OLAY53.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 56 15.11.2015 PALO.COM.TR DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP | palo.com.tr 57 15.11.2015 PALO.COM.TR genÇleŞmenın - Ara | palo.com.tr 58 15.11.2015 POLITIKARS.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 59 15.11.2015 RENKLIHABER.NET İşte doğal gençleşmenin yolu! ,Son Dakika - 15-11-2015 60 15.11.2015 SAMSUNKULISHABER.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp - 61 15.11.2015 SICAKHABER.NET Doğal Gençleşmenin Yolu Prp - SicakHaber.Net 62 15.11.2015 SONGUNDEM.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp - KadinHaberleri.com 63 15.11.2015 SONHABEROKU.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp haberi 64 15.11.2015 SONHABEROKU.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp haberi 65 15.11.2015 SPILHABER.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp 66 15.11.2015 TALASHABER.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp « Talas Haber 67 15.11.2015 TEKNOCE.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp - Teknoce 68 15.11.2015 YENIALANYA.COM İşte doğal gençleşmenin yolu! 69 15.11.2015 YURTHABER.MYNET.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Ankara Haberleri Mynet'de 70 15.11.2015 ZORTULHABER.COM Doğal Gençleşmenin Yolu Prp - 71 05.08.2015 KUZEYHABER.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm 72 05.08.2015 TOPLUMHABER.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle… - Toplum Haber 73 04.08.2015 54HABER.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm 74 04.08.2015 AVRUPABULTENI.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm 75 04.08.2015 AYDIN24HABER.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm 76 04.08.2015 BURSAHABER.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm 77 04.08.2015 DOGUREHBERI.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm 78 04.08.2015 DOGUREHBERI.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm 79 04.08.2015 EGEDEZAMAN.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm - egedezaman.com 80 04.08.2015 ERBAADAN.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm haberi 81 04.08.2015 GAZETERIZE.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm haberi, haberleri 82 04.08.2015 HABER3.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm 83 04.08.2015 HABER50.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm 84 04.08.2015 HABER50.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm 85 04.08.2015 HABERFX.NET Ankara Haber, Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm 86 04.08.2015 HABERLERANKARA.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm 87 04.08.2015 HABERMRT.COM Haber: Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm 88 04.08.2015 HABERORDU.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm 89 04.08.2015 HABERX.COM KIL DÖNMESİ VE KIL BATIKLARINA LAZERLE ÇÖZÜM 90 04.08.2015 HAKIMIYET.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm 91 04.08.2015 HURISIKGAZETESI.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm » Hür Işık Gazetesi İlk Siz Öğrenin 92 04.08.2015 IHA.COM.TR Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm - Ankara - İhlas Haber Ajansı 93 04.08.2015 KADINHABERLERI.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm 94 04.08.2015 MALATYAGERCEK.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm 95 04.08.2015 MALATYAGERCEK.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm 96 04.08.2015 MARASGUNDEM.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm haberi 97 04.08.2015 MERHABAHABER.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm haberi 98 04.08.2015 MILLIYET.COM.TR KIL DÖNMESİ VE KIL BATIKLARINA LAZERLE ÇÖZÜM - Ankara Haberleri - Milliyet Ankara 99 04.08.2015 OGUNHABER.COM Kıl dönmesi ve kıl batıklarına lazerle çözüm - OGUNHABER... 100 04.08.2015 OLAY53.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm 101 04.08.2015 POLITIKARS.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm 102 04.08.2015 SAMSUNAHABER.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm 103 04.08.2015 SICAKHABER.NET Kıl Dönmesi ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm - SicakHaber.Net 104 04.08.2015 SONBULTENLER.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm 105 04.08.2015 TALASEXPRESS.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm - Talas Express Haber 106 04.08.2015 TALASHABER.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm – Talas Haber 107 04.08.2015 YURTHABER.MYNET.COM Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Ankara Haberleri Mynet'de 108 27.04.2015 AHSENHABER.COM Dermatolog Pehlivan: 109 27.04.2015 AYDIN24HABER.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 110 27.04.2015 BOMBAHABER.NET Dermatolog Pehlivan: “et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” 111 27.04.2015 BURSAMANSET.COM.TR Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz 112 27.04.2015 CANAKKALEHABER.COM Dermatolog Pehlivan: "et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 113 27.04.2015 HABER10.COM Haber 10 - 'Et benlerinden rahatça kurtulabilirsiniz' 114 27.04.2015 HABERADRESIMIZ.COM Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 115 27.04.2015 HABERFLASH.COM DERMATOLOG PEHLİVAN: "ET BENLERİNDEN RAHATÇA KURTULABİLİRSİNİZ" 116 27.04.2015 HABERIMTURKIYE.COM Dermatolog Pehlivan: “et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” 117 27.04.2015 HABERPAN.COM 'Et benlerinden rahatça kurtulabilirsiniz' 118 27.04.2015 HURISIKGAZETESI.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Hür Işık Gazetesi 119 27.04.2015 MALATYA.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 120 27.04.2015 POLITIKARS.COM Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 121 27.04.2015 SAMSUNKULISHABER.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" - 122 27.04.2015 TARSUSHABER.COM Dermatolog Pehlivan "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 123 27.04.2015 TOPLUMHABER.COM Tenlerinizdeki benleri tedavi ettirebilirsiniz... - Toplum Haber 124 27.04.2015 TUMHABERLER.COM Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 125 26.04.2015 54HABER.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 126 26.04.2015 54HABER.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 127 26.04.2015 81HABER.COM Dermatolog Pehlivan: “et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” | 81 HABER 128 26.04.2015 81ILDENHABER.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 129 26.04.2015 AJANS67.NET Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 130 26.04.2015 AJANSMANISA.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 131 26.04.2015 AVRUPABULTENI.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 132 26.04.2015 AYDINLIFE.COM Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 133 26.04.2015 BEYAZGAZETE.COM Dermatolog Pehlivan: 'Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz' | Estetik, Genetik, Yan Etki, İlaç Tedavisi 134 26.04.2015 BURSAHABER.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 135 26.04.2015 CANAKKALEHABER.COM Dermatolog Pehlivan: "et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 136 26.04.2015 DOGUREHBERI.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 137 26.04.2015 DOGUREHBERI.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 138 26.04.2015 EGEDEZAMAN.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" egedezaman.com 139 26.04.2015 EMLAKGAZETEN.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 140 26.04.2015 ENTERHABER.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 141 26.04.2015 ERBAADAN.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" haberi 142 26.04.2015 FOCUSHABER.NET Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" haber, haberleri 143 26.04.2015 GAZETERIZE.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" haberi, haberleri 144 26.04.2015 HABER3.COM Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 145 26.04.2015 HABER35.COM.TR Dermatolog Pehlivan: "et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 146 26.04.2015 HABER50.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 147 26.04.2015 HABERBAYI.COM Dermatolog Pehlivan: “Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” « İzmir Haberleri İZMİR HABER – Haber Bayi 148 26.04.2015 HABERFX.NET İstanbul Haber, Dermatolog Pehlivan: ’Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz’ 149 26.04.2015 HABERLERANKARA.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 150 26.04.2015 HABERLINKI.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 151 26.04.2015 HABERMRT.COM Dermatolog Pehlivan: “Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz“ 152 26.04.2015 HABERMRT.COM Dermatolog Pehlivan: “Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz“ 153 26.04.2015 HABERORDU.COM Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz 154 26.04.2015 HABERTADI.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Haber Tadı 155 26.04.2015 HABERX.COM DERMATOLOG PEHLİVAN: "ET BENLERİNDEN RAHATÇA KURTULABİLİRSİNİZ" 156 26.04.2015 HAKIMIYET.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 157 26.04.2015 IHA.COM.TR Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" İstanbul - İhlas Haber Ajansı 158 26.04.2015 KARAMANCA.NET Dermatolog Pehlivan: 'et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz' | Karaman, Karaman Son Dakika Haber 159 26.04.2015 KENT50.COM Dermatolog Pehlivan: “et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” | Nevşehir Haber - nevşehir son dakika - Kent50.com 160 26.04.2015 KONYAHABERLERI.COM.TR Dermatolog Pehlivan: “ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” | KONYA HABER - WWW.KONYAHABERLERİ.COM.TR 161 26.04.2015 KUZEYHABER.COM Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz 162 26.04.2015 MALATYAGERCEK.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 163 26.04.2015 MANISAGUNDEMI.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 164 26.04.2015 MANSETHABER.COM.TR Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz 165 26.04.2015 MCHABER.COM HABERLER – EN SON HABER » Dermatolog Pehlivan: “et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” 166 26.04.2015 MEMURAJANS.TC Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 167 26.04.2015 MEMURLAR.NET 'Et benlerinden rahatça kurtulabilirsiniz' - Memurlar.Net 168 26.04.2015 MILLIYET.COM.TR DERMATOLOG PEHLİVAN: "ET BENLERİNDEN RAHATÇA KURTULABİLİRSİNİZ" - İstanbul Haberleri - Milliyet İstanbul 169 26.04.2015 MIRILTI.COM Dermatolog Pehlivan: “et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” « Mırıltı Haber 170 26.04.2015 MOZAAF.COM Dermatolog Pehlivan et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz|mozaaf 171 26.04.2015 MUGLABUYUKSEHIRGAZETESI.CO Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz M 172 26.04.2015 NAZILLIHAVADIS.COM Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" 173 26.04.2015 OGUNHABER.COM Et benlerine çözümü - OGUNHABER 174 26.04.2015 SAMSUNAHABER.COM Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz 175 26.04.2015 TALASEXPRESS.COM Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Talas Express Haber 176 26.04.2015 TALASHABER.COM Dermatolog Pehlivan: “ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” – Talas Haber 177 26.04.2015 TURKPOLITIK.COM Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Türk Politik 178 26.04.2015 ULKEAJANS.COM Dermatolog Pehlivan: “ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” | Ülke Haber Ajansı 179 26.04.2015 YENIEKLENEN.COM Dermatolog Pehlivan: ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz | Yeni Eklenen 180 26.04.2015 YURTHABER.MYNET.COM Dermatolog Pehlivan: "et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" İstanbul Haberleri Mynet'de 181 21.04.2015 OHABER.COM Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı haber 182 20.04.2015 F5HABER.COM Gıdı sorununa tek seansta çözüm - ÜLKE HABER 183 19.04.2015 ENSONGUNCELHABER.COM Gıdı sorununa tek seansta çözüm - En Son Güncel Haber | En Son Haberler Son Dakika Haberleri takip et 184 19.04.2015 ULKEHABER.COM Gıdı sorununa tek seansta çözüm - Kadın - Ülke Haber 185 17.04.2015 81HABER.COM “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm | 81 HABER 186 17.04.2015 81ILDENHABER.COM “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm 187 17.04.2015 AJANSMANISA.COM “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm 188 17.04.2015 AJANSMANISA.COM “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm 189 17.04.2015 ANKARA.BIZ.TR “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm ? .:ANKARA NEWS:.Sağlık ,ekonomi,politika,spor,gündem,eğitim 190 17.04.2015 AVRUPABULTENI.COM “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm 191 17.04.2015 BEYAZGAZETE.COM 'Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm - İstanbul | Estetik, Medikal, Yan Etki, Kaz Ayağı 192 17.04.2015 BURSAHABER.COM “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm 193 17.04.2015 DOGUREHBERI.COM “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm 194 17.04.2015 DOGUREHBERI.COM “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm 195 17.04.2015 EMLAKGAZETEN.COM “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm 196 17.04.2015 ENTERHABER.COM “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm 197 17.04.2015 ERBAADAN.COM “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm haberi 198 17.04.2015 GAZETERIZE.COM “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm haberi, haberleri 199 17.04.2015 HABER3.COM “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm 200 17.04.2015 HABERADRESIMIZ.COM “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm 201 17.04.2015 HABERLERANKARA.COM “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm 202 17.04.2015 HABERLINKI.COM “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm 203 17.04.2015 HABERMRT.COM “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm 204 17.04.2015 HABERMRT.COM “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm 205 17.04.2015 HABERORDU.COM “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm 206 17.04.2015 HABERTADI.COM “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm - Haber Tadı 207 17.04.2015 HABERX.COM “GIDI” SORUNUNA TEK SEANSTA ÇÖZÜM 208 17.04.2015 HAKIMIYET.COM “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm 209 17.04.2015 IHA.COM.TR “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm - İstanbul - İhlas Haber Ajansı 210 17.04.2015 KADINHABERLERI.COM “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm 211 17.04.2015 KENT50.COM “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm | Nevşehir Haber - nevşehir son dakika - Kent50.com 212 17.04.2015 KONYAHABERLERI.COM.TR “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm | KONYA HABER WWW.KONYAHABERLERİ.COM.TR 213 17.04.2015 KUZEYHABER.COM “gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm 214 17.04.2015 MALATYAGERCEK.COM “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm 215 17.04.2015 MANSETHABER.COM.TR “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm 216 17.04.2015 MARASGUNDEM.COM “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm haberi 217 17.04.2015 MCHABER.COM HABERLER – EN SON HABER » “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm 218 17.04.2015 MERHABAHABER.COM “gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm haberi 219 17.04.2015 MILLIYET.COM.TR “GIDI” SORUNUNA TEK SEANSTA ÇÖZÜM - İstanbul Haberleri Milliyet İstanbul 220 17.04.2015 MIRILTI.COM “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm « Mırıltı Haber 221 17.04.2015 MUGLABUYUKSEHIRGAZETESI.CO “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm M 222 17.04.2015 NAZILLIHAVADIS.COM “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm 223 17.04.2015 OGUNHABER.COM Gıdı sorununa tek seansta çözüm - OGUNHABER 224 17.04.2015 OLAY53.COM “gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm haberi 225 17.04.2015 POLITIKARS.COM “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm 226 17.04.2015 SABAH.COM.TR Gıdı sorununa tek seansta çözüm - Kadın Haberleri 227 17.04.2015 SAMSUNAHABER.COM “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm 228 17.04.2015 SONBULTENLER.COM “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm 229 17.04.2015 TALASEXPRESS.COM 'Gıdı' Sorununa Tek Seansta Çözüm - Talas Express Haber 230 17.04.2015 TURKPOLITIK.COM “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm - Türk Politik 231 17.04.2015 YURTHABER.MYNET.COM “gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm İstanbul Haberleri Mynet'de 232 25.03.2015 BEYAZGAZETE.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış - İstanbul | Ameliyat, Dekolte, Kaz Ayağı 233 25.03.2015 BOMBAHABER.NET Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış - Bomba Haber 234 25.03.2015 CANAKKALEHABER.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış 235 25.03.2015 DIZI-HABERLERI.COM [Dizi haberleri] 236 25.03.2015 ELAZIGFLAS.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış | Elazığ Haber | Elazığ Flas Haber 237 25.03.2015 GAZETERIZE.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış haberi, haberleri 238 25.03.2015 HABER3.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış 239 25.03.2015 HABERADRESIMIZ.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış 240 25.03.2015 HABERFX.NET İstanbul Haber, Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış 241 25.03.2015 HABERLINKI.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış 242 25.03.2015 HABERMEDYA.COM.TR Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış - Habermedya, Güncel Haberler, Sondakika Haberleri 243 25.03.2015 HABERTADI.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış - Haber Tadı 244 25.03.2015 HABERX.COM FOKUSLU ULTRASON İLE HAYATA GENÇ BAKIŞ 245 25.03.2015 HABERX.COM FOKUSLU ULTRASON İLE HAYATA GENÇ BAKIŞ 246 25.03.2015 INEGOLONLINE.COM Fokuslu ultrason ile hayata genç bakış 247 25.03.2015 KADINHABERLERI.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış 248 25.03.2015 KENT50.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış | Nevşehir Haber - nevşehir son dakika - Kent50.com 249 25.03.2015 KONYAHABERLERI.COM.TR Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış | KONYA HABER WWW.KONYAHABERLERİ.COM.TR 250 25.03.2015 KUZEYHABER.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış 251 25.03.2015 M.TARSUSHABER.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış | Mobil | Tarsus Haber 252 25.03.2015 MANISAGUNDEMI.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış 253 25.03.2015 MANSETHABER.COM.TR Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış 254 25.03.2015 MCHABER.COM HABERLER – EN SON HABER » Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış 255 25.03.2015 MERHABAHABER.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış haberi 256 25.03.2015 MERSINHABER.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış 257 25.03.2015 MERSINHABER.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış 258 25.03.2015 MUGLABUYUKSEHIRGAZETESI.CO Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış M 259 25.03.2015 OGUNHABER.COM Fokuslu ultrason ile hayata genç bakış - OGUN Haber 260 25.03.2015 PUSULAHABER.COM.TR Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış 261 25.03.2015 SAMSUNAHABER.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış 262 25.03.2015 SONDAKIKAHABERLER.GEN.TR Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış | Sondakika Haberler ve Güncel Haberler 263 25.03.2015 SPOR.OGUNHABER.COM Fokuslu ultrason ile hayata genç bakış - OGUN Haber 264 25.03.2015 TALASEXPRESS.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış - Talas Express Haber 265 25.03.2015 TALASHABER.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış – Talas Haber 266 25.03.2015 TARSUSHABER.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış 267 25.03.2015 TR.RADAR.BG Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış - 2015-03-24 - tr.radar.bg 268 25.03.2015 YURTGUNDEMI.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış - MersinHaber.com 269 25.03.2015 YURTHABER.MYNET.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış Yorumları 270 24.03.2015 DOGUREHBERI.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış 271 24.03.2015 DOGUREHBERI.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış 272 24.03.2015 EMLAKGAZETEN.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış 273 24.03.2015 ERBAADAN.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış haberi 274 24.03.2015 HABERMRT.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış 275 24.03.2015 HABERORDU.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış 276 24.03.2015 HAKIMIYET.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış 277 24.03.2015 IHA.COM.TR Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış - İstanbul - İhlas Haber Ajansı 278 24.03.2015 MARASGUNDEM.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış haberi 279 24.03.2015 MILLIYET.COM.TR FOKUSLU ULTRASON İLE HAYATA GENÇ BAKIŞ - İstanbul Haberleri - Milliyet İstanbul 280 24.03.2015 OGUNHABER.COM Fokuslu ultrason ile hayata genç bakış - OGUN Haber 281 24.03.2015 POLITIKARS.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış 282 24.03.2015 SABAH.COM.TR Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış - İstanbul Haberleri 283 24.03.2015 SAMSUNDAHABER.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış - Samsunda Haber; Habere bakış açınız değişecek! 284 24.03.2015 SONBULTENLER.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış 285 24.03.2015 SONBULTENLER.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış 286 24.03.2015 YURTHABER.MYNET.COM Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış İstanbul Haberleri Mynet'de 287 16.03.2015 SAMSUNHABER.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks haberi 288 13.03.2015 24HABERLERI.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Büyük Çözüm - 24 Haberleri - Günün Son Haberi 289 13.03.2015 AJANSMANISA.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks 290 13.03.2015 AKTIFMEDYA.COM DİŞİNİZİ GICIRDATIYORSANIZ... haberi 291 13.03.2015 ALEMIHABER.COM Diş gıcırdatmasına karşı botoks! | Sağlık | Dünyanın Haberi Alemi Haber 292 13.03.2015 BEYAZGAZETE.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks | Migren, Sağlık Bakanlığı, Koltuk Altı, Aşırı Terleme, Baş Ağrısı 293 13.03.2015 BOMBAHABER.NET Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks - Bomba Haber 294 13.03.2015 BURSAMANSET.COM.TR Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks - - Bursa Manşet 295 13.03.2015 CANAKKALEHABER.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks 296 13.03.2015 DOGUREHBERI.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks 297 13.03.2015 EMLAKGAZETEN.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks 298 13.03.2015 ERBAADAN.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks haberi 299 13.03.2015 HABER3.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks 300 13.03.2015 HABER35.COM.TR Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks 301 13.03.2015 HABERADRESIMIZ.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks 302 13.03.2015 HABERFX.NET İstanbul Haber, Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks 303 13.03.2015 HABERMRT.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks 304 13.03.2015 HABERMRT.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks 305 13.03.2015 HABERMRT.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks 306 13.03.2015 HABERORDU.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks 307 13.03.2015 HABERTADI.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks - Haber Tadı - Haberin Tadı - Son Dakika Haberleri 308 13.03.2015 HABERTURK.COM Uzmanlar botoksun diş gıcırdatma tedavisinde de etkili sonuç-En Son Ağız ve Diş Sağlığı Haberleri-HABERTÜRK 309 13.03.2015 HABERX.COM DİŞ GICIRDATMASINA KARŞI BOTOKS 310 13.03.2015 HAKIMIYET.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks 311 13.03.2015 HAVADIS16.COM Diş gıcırdatmasına karşı botoks | HAVADİS 16 312 13.03.2015 HURISIKGAZETESI.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks - Hür Işık Gazetesi 313 13.03.2015 IHA.COM.TR Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks - İstanbul - İhlas Haber Ajansı 314 13.03.2015 IHA.COM.TR Diş gıcırdatmasına karşı botoks haberi - İhlas Haber Ajansı 315 13.03.2015 INEGOLONLINE.COM Diş gıcırdatmasına karşı botoks 316 13.03.2015 KADINHABERLERI.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks 317 13.03.2015 KARAMANCA.NET Diş gıcırdatmasına karşı botoks | Karaman, Karaman Son Dakika Haber 318 13.03.2015 KENT50.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks | Nevşehir Haber - nevşehir son dakika - Kent50.com 319 13.03.2015 KONYANEWS.COM Diş gıcırdatmasına karşı botoks - Konya News | Konya Haber 320 13.03.2015 MALATYAGERCEK.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks 321 13.03.2015 MALATYAGERCEK.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks 322 13.03.2015 MANISAGUNDEMI.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks 323 13.03.2015 MANSETHABER.COM.TR Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks 324 13.03.2015 MARASGUNDEM.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks haberi 325 13.03.2015 MEMURLAR.NET Diş gıcırdatmasına karşı botoks - Memurlar.Net 326 13.03.2015 MERHABAHABER.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks haberi 327 13.03.2015 MILLIYET.COM.TR 328 13.03.2015 MILLIYET.COM.TR DİŞ GICIRDATMASINA KARŞI BOTOKS - İstanbul Haberleri Milliyet İstanbul 329 13.03.2015 MILLIYET.COM.TR DİŞ GICIRDATMASINA KARŞI BOTOKS - İstanbul Haberleri Milliyet İstanbul 330 13.03.2015 MUGLABUYUKSEHIRGAZETESI.CO Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks M 331 13.03.2015 MYNET.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks Haberi ve Son Dakika Haberler Mynet 332 13.03.2015 NEWSANADOLU.COM Diş gıcırdatmasına karşı botoks - News Anadolu | Anadolu Haber Anadolu'nun Nabzı 333 13.03.2015 NEWSANADOLU.COM Diş gıcırdatmasına karşı botoks - News Anadolu | Anadolu Haber Anadolu'nun Nabzı 334 13.03.2015 OGUNHABER.COM Diş gıcırdatmasına karşı botoks - OGUN Haber 335 13.03.2015 POLITIKARS.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks 336 13.03.2015 PUSULAHABER.COM.TR Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks 337 13.03.2015 RENKLIHABER.NET Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks - 13-03-2015 338 13.03.2015 RENKLIHABER.NET Diş gıcırdatmasına karşı botoks ,Son Dakika - 13-03-2015 339 13.03.2015 RENKLIHABER.NET Diş gıcırdatmasına karşı botoks ,Son Dakika - 13-03-2015 340 13.03.2015 SAMSUNAHABER.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks 341 13.03.2015 SAMSUNDAHABER.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks - Samsunda Haber; Habere bakış açınız değişecek! 342 13.03.2015 SONBULTENLER.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks 343 13.03.2015 SONDAKIKAHABERLER.GEN.TR Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks | Sondakika Haberler ve Güncel Haberler 344 13.03.2015 TALASEXPRESS.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks - Talas Express Haber 345 13.03.2015 TARSUSHABER.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks 346 13.03.2015 TR.B2.MK Diş gıcırdatmasına karşı botoks 347 13.03.2015 TURKPOLITIK.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks-Son dakika haberlerini okuyabileceğiniz haber sitesi-Türk Politik 348 13.03.2015 YENIMERAM.COM.TR Diş gıcırdatmasına karşı botoks - Yeni Meram 349 13.03.2015 YERLIHABER.COM.TR Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks 350 13.03.2015 YURTHABER.MYNET.COM Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks İstanbul Haberleri Mynet'de 351 23.02.2015 AJANSMANISA.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı 352 23.02.2015 AJANSMANISA.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı 353 23.02.2015 ALEMIHABER.COM Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı! | Sağlık | Dünyanın Haberi Alemi Haber 354 23.02.2015 BEYAZGAZETE.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı - İstanbul | Guatr, Dermatoloji 355 23.02.2015 BEYOGLUHABERLER.COM beyogluhaberler.com | Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı!23.02.15-10:37:52 356 23.02.2015 DOGUREHBERI.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı 357 23.02.2015 EMLAKGAZETEN.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı 358 23.02.2015 ENTERHABER.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı 359 23.02.2015 EREGLIHABER.INFO ereglihaber.info | Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı!-23.02.1510:36:04 360 23.02.2015 GAZETEVATAN.COM Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı! | GAZETE VATAN 361 23.02.2015 HABER3.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı 362 23.02.2015 HABERAJANSI.CO Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı - haberajansi.CO Ana Sayfa İnternetin Yeni Haber Ajansı - TEST YAYINI 363 23.02.2015 HABEREXEN.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı haberi 364 23.02.2015 HABERFX.NET İstanbul Haber, Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı 365 23.02.2015 HABERIMIZNETTE.COM Haberiniznette.com | Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı!-23.02.1510:36:55 366 23.02.2015 HABERLINKI.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı 367 23.02.2015 HABERMONO.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı 368 23.02.2015 HABERORDU.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı 369 23.02.2015 HABERTADINDA.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı HABERİ 370 23.02.2015 HABERTADINDA.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı HABERİ 371 23.02.2015 HABERTAT.COM Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı | HABERTAT.COM 372 23.02.2015 HAKIMIYET.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı 373 23.02.2015 IHA.COM.TR Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı - İstanbul - İhlas Haber Ajansı 374 23.02.2015 IHA.COM.TR Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı haberi - İhlas Haber Ajansı 375 23.02.2015 KADINHABERLERI.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı 376 23.02.2015 KARADENIZGAZETE.COM.TR Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı | Sağlık | Karadeniz Gazetesi 377 23.02.2015 KENT50.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı | Nevşehir Haber - nevşehir son dakika - Kent50.com 378 23.02.2015 KONYAPOST.COM Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı - Konya Post | Konya Haber 379 23.02.2015 KOZAHABER.NET Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı | Koza Haber 380 23.02.2015 MALATYAGERCEK.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı 381 23.02.2015 MANSETHABER.COM.TR Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı 382 23.02.2015 MEDYA365.COM Her Lazer Epilasyonu Bir Değil 383 23.02.2015 MEDYA365.COM Her Lazer Epilasyonu Bir Değil 384 23.02.2015 MEMURAJANS.TC Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı 385 23.02.2015 MEMURLAR.NET Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı - Memurlar.Net 386 23.02.2015 MERHABAHABER.COM Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı 387 23.02.2015 MERHABAHABER.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı haberi 388 23.02.2015 MILLIYET.COM.TR UZMANLARDAN LAZER EPİLASYON UYARISI - İstanbul Haberleri Milliyet İstanbul 389 23.02.2015 MILLIYET.COM.TR Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı - Milliyet Haber 390 23.02.2015 MUGLABUYUKSEHIRGAZETESI.CO Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı M 391 23.02.2015 MYNET.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı Haberi ve Son Dakika Haberler Mynet 392 23.02.2015 NEWSANADOLU.COM Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı - News Anadolu | Anadolu Haber Anadolu'nun Nabzı 393 23.02.2015 OGUNHABER.COM Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı - OGUN Haber 394 23.02.2015 OLAY53.COM olay53, Rize, Rize Haberleri, Rize Haber, Güncel Haberler, Son Dakika, Rizespor - Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı 395 23.02.2015 OLAY53.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı haberi 396 23.02.2015 PESHABER.COM Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı - peshaber.com 397 23.02.2015 POLITIKARS.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı 398 23.02.2015 PUSULAHABER.COM.TR Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı 399 23.02.2015 SABAH.COM.TR Lazer epilasyon yaptıranlar dikkat! - Kadın Haberleri 400 23.02.2015 SABAH.COM.TR Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı - İstanbul Haberleri 401 23.02.2015 SAMSUNAHABER.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı 402 23.02.2015 SONDAKIKA.NET.TR Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı! 403 23.02.2015 SONDAKIKAHABERLER.GEN.TR Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı | Sondakika Haberler ve Güncel Haberler 404 23.02.2015 SONSAYFA.COM Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı - Sonsayfa Haberler Son Dakika 405 23.02.2015 TALASHABER.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı – Talas Haber 406 23.02.2015 TURKPOLITIK.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı-Son dakika haberlerini okuyabileceğiniz haber sitesi-Türk Politik 407 23.02.2015 TV41.COM.TR TV41 - Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı 408 23.02.2015 YURTHABER.MYNET.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı İstanbul Haberleri Mynet'de 409 23.02.2015 YURTHABER.MYNET.COM Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı Yorumları 410 23.02.2015 ZEYTINBURNUHABERLER.COM zeytinburnuhaberler.com | Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı!23.02.15-10:34:43 411 15.02.2015 AJANSHABER.COM Saç dökülmesini önlemek artık daha kolay - Ajanshaber Mobil 412 15.02.2015 AJANSMANISA.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil 413 15.02.2015 AYDIN24HABER.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil 414 15.02.2015 BEYAZGAZETE.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil - İstanbul | Genetik, Guatr, Hastalık, Saç Dökülmesi, Dermatoloji 415 15.02.2015 BOMBAHABER.NET Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil - Bomba Haber 416 15.02.2015 BURSAMANSET.COM.TR Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil - - Bursa Manşet 417 15.02.2015 CANAKKALEHABER.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil 418 15.02.2015 DOGUDANHABERLER.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil 419 15.02.2015 DOGUREHBERI.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil 420 15.02.2015 EMLAKGAZETEN.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil 421 15.02.2015 FOKSHABER.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil - fokshaber.com 422 15.02.2015 HABER3.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil 423 15.02.2015 HABER35.COM.TR Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil 424 15.02.2015 HABERBAYI.COM SAÇ DÖKÜLMESİ ARTIK KORKULU RÜYA DEĞİL « İzmir Haberleri İZMİR HABER – Haber Bayi 425 15.02.2015 HABEREXEN.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil haberi 426 15.02.2015 HABERFX.NET İstanbul Haber, Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil 427 15.02.2015 HABERLINKI.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil 428 15.02.2015 HABERORDU.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil 429 15.02.2015 HABERTADINDA.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil HABERİ 430 15.02.2015 HABERTADINDA.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil HABERİ 431 15.02.2015 HABERX.COM SAÇ DÖKÜLMESİ ARTIK KORKULU RÜYA DEĞİL 432 15.02.2015 HAKIMIYET.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil 433 15.02.2015 HURISIKGAZETESI.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil - Hür Işık Gazetesi » Hür Işık Gazetesi İlk Siz Öğrenin 434 15.02.2015 IHA.COM.TR Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil - İstanbul - İhlas Haber Ajansı 435 15.02.2015 INEGOLONLINE.COM Saç dökülmesi artık korkulu rüya değil 436 15.02.2015 KADINHABERLERI.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil 437 15.02.2015 KENT50.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil | Bölgeden Tarafsız Haber, Nevşehir Haber , Haberler 438 15.02.2015 MALATYAGERCEK.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil 439 15.02.2015 MANISAGUNDEMI.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil 440 15.02.2015 MANSETHABER.COM.TR Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil 441 15.02.2015 MARASGUNDEM.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil haberi 442 15.02.2015 MERHABAHABER.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil haberi 443 15.02.2015 MERHABAHABER.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil haberi 444 15.02.2015 MILLIYET.COM.TR SAÇ DÖKÜLMESİ ARTIK KORKULU RÜYA DEĞİL - Fotoğraflarla İstanbul gündemi - Milliyet İstanbul 445 15.02.2015 MILLIYET.COM.TR SAÇ DÖKÜLMESİ ARTIK KORKULU RÜYA DEĞİL - Fotoğraflarla İstanbul gündemi - Milliyet İstanbul 446 15.02.2015 MILLIYET.COM.TR SAÇ DÖKÜLMESİ ARTIK KORKULU RÜYA DEĞİL - İstanbul Haberleri - Milliyet İstanbul 447 15.02.2015 MUGLABUYUKSEHIRGAZETESI.CO Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil M 448 15.02.2015 OGUNHABER.COM Saç dökülmesi artık korkulu rüya değil - OGUN Haber 449 15.02.2015 OLAY53.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil haberi 450 15.02.2015 POLITIKARS.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil 451 15.02.2015 PUSULAHABER.COM.TR Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil 452 15.02.2015 SAMSUNAHABER.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil 453 15.02.2015 SONDAKIKAHABERLER.GEN.TR Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil | Sondakika Haberler ve Güncel Haberler 454 15.02.2015 YEREL.BIZ Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil - İstanbul Haberleri www.yerel.biz 455 15.02.2015 YURTHABER.MYNET.COM Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil İstanbul Haberleri Mynet'de 456 30.01.2015 54HABER.COM Genç Görünümlü Cildin Sırları 457 30.01.2015 AJANSMANISA.COM GENÇ GÖRÜNÜMLÜ CİLDİN SIRLARI 458 30.01.2015 AKTIFMEDYA.COM Genç görünümlü bir çilt için... haberi 459 30.01.2015 BEYAZGAZETE.COM Genç Görünümlü Cildin Sırları - İstanbul | Çevre Kirliliği, Erken Yaşlanma, Cilt Sağlığı, Güneş Gözlüğü, Kırışıklık 460 30.01.2015 DOGUREHBERI.COM Genç Görünümlü Cildin Sırları 461 30.01.2015 F5HABER.COM Genç görünümlü bir çilt için... - HABERTÜRK - Mobil 462 30.01.2015 HABERDATA.COM Genç Görünümlü Cildin Sırları 463 30.01.2015 HABERFLASH.COM GENÇ GÖRÜNÜMLÜ CİLDİN SIRLARI 464 30.01.2015 HABERFLASH.COM GENÇ GÖRÜNÜMLÜ CİLDİN SIRLARI 465 30.01.2015 HABERFLASH.COM GENÇ GÖRÜNÜMLÜ CİLDİN SIRLARI 466 30.01.2015 HABERFX.NET İstanbul Haber, Genç Görünümlü Cildin Sırları 467 30.01.2015 HABERINADRESI.COM Genç Görünümlü Cildin Sırları 468 30.01.2015 HABERMRT.COM Genç Görünümlü Cildin Sırları 469 30.01.2015 HABERTADINDA.COM Genç Görünümlü Cildin Sırları HABERİ 470 30.01.2015 HABERTURK.COM Genç görünümlü bir çilt için..., Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale YüksekEn Son Dermatoloji Haberleri-HABERTÜRK 471 30.01.2015 HABERX.COM GENÇ GÖRÜNÜMLÜ CİLDİN SIRLARI 472 30.01.2015 IHA.COM.TR Genç Görünümlü Cildin Sırları - İstanbul - İhlas Haber Ajansı 473 30.01.2015 INEGOLONLINE.COM Genç görünümlü cildin sırları 474 30.01.2015 KADINHABERLERI.COM Genç Görünümlü Cildin Sırları 475 30.01.2015 KARAMANCA.NET Genç Görünümlü Cildin Sırları | Karaman, Karaman Son Dakika Haber 476 30.01.2015 KENT50.COM Genç Görünümlü Cildin Sırları | Bölgeden Tarafsız Haber, Nevşehir Haber , Haberler 477 30.01.2015 KUZEYHABER.COM Genç Görünümlü Cildin Sırları 478 30.01.2015 M.HABERTURK.COM Genç görünümlü bir çilt için... - HABERTÜRK 479 30.01.2015 MALATYAGERCEK.COM Genç Görünümlü Cildin Sırları 480 30.01.2015 MEDIMAGAZIN.COM.TR Genç görünümlü cildin sırları | Medimagazin Sağlık Haber Portalı 481 30.01.2015 MEDIMAGAZIN.COM.TR Genç görünümlü cildin sırları | Medimagazin Sağlık Haber Portalı 482 30.01.2015 MILLIYET.COM.TR GENÇ GÖRÜNÜMLÜ CİLDİN SIRLARI - Fotoğraflarla İstanbul gündemi - Milliyet İstanbul 483 30.01.2015 MILLIYET.COM.TR GENÇ GÖRÜNÜMLÜ CİLDİN SIRLARI - İstanbul Haberleri - Milliyet İstanbul 484 30.01.2015 MIRACHABER.COM Genç görünümlü bir çilt için... - Sağlık - Miraç Haber 485 30.01.2015 MYNET.COM Genç Görünümlü Cildin Sırları Haberi ve Son Dakika Haberler Mynet 486 30.01.2015 OGUNHABER.COM Genç cildin sırları - OGUN Haber 487 30.01.2015 PESHABER.COM GENÇ GÖRÜNÜMLÜ CİLDİN SIRLARI - peshaber.com 488 30.01.2015 SAMSUNDAHABER.COM Genç Görünümlü Cildin Sırları 489 30.01.2015 STARHABER.TV Genç görünümlü bir çilt için... - SAĞLIK - Starhaber.tv - Gündemin Starı - Haber Yayıncılığının Ötesinde... 490 30.01.2015 TURKPOLITIK.COM GENÇ GÖRÜNÜMLÜ CİLDİN SIRLARI-Son dakika haberlerini okuyabileceğiniz haber sitesi-Türk Politik 491 30.01.2015 YURTHABER.MYNET.COM Genç Görünümlü Cildin Sırları İstanbul Haberleri Mynet'de 492 14.01.2015 SABAH.COM.TR Soğuk erken yaşlanma nedeni 493 13.01.2015 BUCAGUNDEM.COM Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor 494 13.01.2015 BUCAGUNDEM.COM Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor 495 12.01.2015 KIBRISSONDAKIKA.COM Soğuk cildi nasıl etkiliyor? - KIBRIS SONDAKİKA - KIBRIS'IN HABER SİTESİ 496 10.01.2015 DIYARBAKIRSOZ.COM Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu’ Azalıyor 497 10.01.2015 DIYARBAKIRSOZ.COM Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu’ Azalıyor 498 09.01.2015 54HABER.COM Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor 499 09.01.2015 ADANAAJANS.NET Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor 500 09.01.2015 AHAPORT.COM SOĞUKTA CİLDİN 'NEM MANTOSU' AZALIYOR 501 09.01.2015 AJANSMANISA.COM SOĞUKTA CİLDİN ‘NEM MANTOSU’ AZALIYOR 502 09.01.2015 AJANSMANISA.COM SOĞUKTA CİLDİN ‘NEM MANTOSU’ AZALIYOR 503 09.01.2015 ALEMIHABER.COM Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor! 504 09.01.2015 BAFRAVIP.COM Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu’ Azalıyor 505 09.01.2015 BURDANOKU.COM Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu Azalıyor 506 09.01.2015 DOGUDANHABERLER.COM Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu’ Azalıyor 507 09.01.2015 DOGUREHBERI.COM Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor 508 09.01.2015 ELAZIGHABERI.COM Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor HABERİ 509 09.01.2015 GAZETEGERCEK.NET Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor 510 09.01.2015 HABER3.COM Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu’ Azalıyor 511 09.01.2015 HABER35.COM.TR Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor 512 09.01.2015 HABERCINIZ.BIZ Soğukta Cildin "Nem Mantosu" Azalıyor 513 09.01.2015 HABEREXEN.COM Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu’ Azalıyor haberi 514 09.01.2015 HABERFLASH.COM SOĞUKTA CİLDİN 'NEM MANTOSU' AZALIYOR 515 09.01.2015 HABERFLASH.COM SOĞUKTA CİLDİN 'NEM MANTOSU' AZALIYOR 516 09.01.2015 HABERFX.NET İstanbul Haber, Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu’ Azalıyor 517 09.01.2015 HABERORDU.COM Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu’ Azalıyor 518 09.01.2015 HABERTADINDA.COM Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor HABERİ 519 09.01.2015 HABERTOPLAM.COM Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor haberi - İhlas Haber 520 09.01.2015 HABERTOPLAM.COM Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor haberi - İhlas Haber 521 09.01.2015 HABERX.COM SOĞUKTA CİLDİN ‘NEM MANTOSU’ AZALIYOR 522 09.01.2015 HABERX.COM SOĞUKTA CİLDİN ‘NEM MANTOSU’ AZALIYOR 523 09.01.2015 HAKIMIYET.COM Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor 524 09.01.2015 IHA.COM.TR Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu' Azalıyor - İstanbul - İhlas Haber Ajansı 525 09.01.2015 IHA.COM.TR Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor 526 09.01.2015 KADINHABERLERI.COM Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor 527 09.01.2015 KARAMANCA.NET Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor | Karaman, Karaman Son Dakika Haber 528 09.01.2015 KENT50.COM Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu Azalıyor 529 09.01.2015 KENTGAZETESI.COM Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor 530 09.01.2015 KONYAPOST.COM Soğukta cildin nem mantosu azalıyor - Konya Post | Konya Haber 531 09.01.2015 MALATYAGERCEK.COM Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor 532 09.01.2015 MALATYATURK.COM Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor haberi - » Malatya Haber | MalatyaTurk.Com | Malatya'nın Haber Sitesi 533 09.01.2015 MANISAGUNDEMI.COM SOĞUKTA CİLDİN ‘NEM MANTOSU’ AZALIYOR 534 09.01.2015 MANSETHABER.COM.TR Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu’ Azalıyor 535 09.01.2015 MARASGUNDEM.COM Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu’ Azalıyor haberi 536 09.01.2015 MEMURLAR.NET Soğukta cildin 'nem mantosu' azalıyor - Memurlar.Net 537 09.01.2015 MERHABAHABER.COM Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor haberi 538 09.01.2015 MILLIGAZETE.COM.TR Soğukta cildin nem mantosu azalıyor 539 09.01.2015 MILLIYET.COM.TR Soğuk cildi nasıl etkiliyor? - Milliyet Haber 540 09.01.2015 MILLIYET.COM.TR SOĞUKTA CİLDİN ‘NEM MANTOSU’ AZALIYOR 541 09.01.2015 MILLIYET.COM.TR SOĞUKTA CİLDİN ‘NEM MANTOSU’ AZALIYOR - Fotoğraflarla İstanbul gündemi - Milliyet İstanbul 542 09.01.2015 NEWSANADOLU.COM Soğukta cildin nem mantosu azalıyor - News Anadolu | Anadolu Haber Anadolu'nun Nabzı 543 09.01.2015 OGUNHABER.COM Soğukta cildin nem mantosu azalıyor - OGUN Haber 544 09.01.2015 OLAY53.COM Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor haberi 545 09.01.2015 RENKLIHABER.NET Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor 546 09.01.2015 RENKLIHABER.NET Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor ,Son Dakika 547 09.01.2015 RITIMHABER.COM SOĞUKTA CİLDİN 'NEM MANTOSU' AZALIYOR - Ritim HaberRitim Haber 548 09.01.2015 SAMSUNAHABER.COM Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu’ Azalıyor 549 09.01.2015 SAMSUNHABER.TC Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor haberi, haberleri. 550 09.01.2015 STARGUNDEM.COM Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor - Star Gündem 551 09.01.2015 TV41.COM.TR TV41 - SOĞUKTA CİLDİN ‘NEM MANTOSU’ AZALIYOR 552 09.01.2015 URYANI.COM Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor » Uryani Haber | Uryani.Com Güncel Haber, Son Dakika Haberleri 553 09.01.2015 XN--SAMSUNSEIM-V6A.COM Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu’ Azalıyor 554 09.01.2015 YEREL.BIZ Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor - İstanbul Haberleri www.yerel.biz 555 09.01.2015 YURTGUNDEMI.COM Soğukta Cildin ‘nem Mantosu Azalıyor haberi | habertadinda.com | Haber 556 09.01.2015 YURTGUNDEMI.COM Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor haberi | MerhabaHaber.com | Haber 557 09.01.2015 YURTHABER.MYNET.COM Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor İstanbul Haberleri Mynet'de Yayın Adı : HABERPORT.COM Yayın Tarihi : 18.11.2015 05:01:28 Bağlantı : http://www.haberport.com/saglik/iste-dogal-genclesmenin-yoluh51541.html İşte doğal gençleşmenin yolu! Haberi İşte doğal gençleşmenin yolu! HaberiDermokozmetik Muayenehanesi Direktörü Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında bireyin bizzat kanaat kullanıldığı için alerji rizikosu içermediğini, işlem sayesinde cildin en natürel şekilde yapılandırıldığını anlam etti .Yüksek, derin kırışıklıkların dahi hacimlendirilebildiğini anlam ederek şunları söyledi: "Cildimiz yaşlandıkça parlak, iyi ve ipeksi görünümünü kaybeder. Ten yaşlanması genetik kalıt sebebiyle zamanından öncesinde de görülebileceği benzeri , güneş ışınlarına yüklü bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişiklik benzeri bir bir sürü faktör buna bağlı olarak da hızlanabilmektedir. Iyi , gergin ve ışıl ışıl bir ten görünümü fakat sıhhatli bir bağlantı dokusuyla sağlanabilir. Geçtiğimiz yıllarla beraber cildin en mühim takviyesi olan bağlantı dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Benzer sürede bu dokunun kendini onarma ve yenileme zamanı yavaşlar. İşte bütün bu sebeplerden ötürü ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları meydana gelir ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir anlam olarak yansır. Bununla Beraber orta surat bölgesi olan yanaklarda yağ hücrelerinin küçülmesi ile alanda sarkma gelişerek surat ovalinin bozulmasına ne sebeple olur . Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık bireyin çocuk görünümünden uzaklaşmasına ne sebeple olur . KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Muayenehanesi Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ten yaşlanmasının önce belirtisinin surat kısmında gelişen kırışıklıklar meydana geldiğini belirterek , bu problemin çözümünde en sık sık seçim edilen uygulamanın hyalüronik asit içerir dolgu uygulamaları meydana geldiğini belirtti .Hyaluronik aside karşın çok duyarlılığı olan kişilerde ve natürel görünümden uzaklaşma endişesi olanlarda PRP uygulamasını seçim ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile tatbik edilen bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, bireyin kendisinden edinilen kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Bununla Beraber normal kanda olan miktardan bir sürü daha çok büyüme etkeni elde edilmiş olur. Bu büyüme etmenleri cildin bağlantı dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Bu Şekilde ten yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi bireyin bizzat kanının kullanılması yöntemi meydana geldiği için alerji benzeri bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir."Uygulamaya bağlantılı olarak ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP'nin deriye küçük iğne sayesinde yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını anlam etti .DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin bizzat onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için bireyin natürel görüntüsünden kopmadan gençleştiğine öne çıkan Dermatolog Dr. Yüksek, PRP'nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) belirtilerinin ve yara belirtilerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının surat bölgesine meydana geldiği benzeri boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika gibi sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Muayenehanesi Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şu şekilde konuştu; "Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın bir an önce ardından alanda hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir fakat bu yan etki 3­4 saat arasında kaybolur. İşlemle beraber ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile önce seansta ciltte bir parlak olmak elde edilse de asıl tesirini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den ele geçirilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması mühimdir . Yayın Adı Yayın Tarihi : DIKGAZETE.COM Bağlantı : : 16.11.2015 10:18:19 http://www.dikgazete.com/saglik/iste-dogal-genclesmenin-yoluh105301.html İşte doğal gençleşmenin yolu! İşte doğal gençleşmenin yolu!Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”dikGAZETE.com Yayın Adı : GAZETE8.COM Yayın Tarihi : 16.11.2015 00:34:10 Bağlantı : http://www.gazete8.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prp-h84909.html Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Doğal Gençleşmenin Yolu PrpMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : HABERTELGRAF.COM Yayın Tarihi : 16.11.2015 09:01:09 Bağlantı : http://habertelgraf.com/haberler/saglik/8711-iste-genclesmenin-sirri İşte gençleşmenin sırrı Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP'nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. 15.11.2015 / 11:20:33 Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Kaynak: Yayın Adı : SONDAKIKAHABERLER.GEN.TR Yayın Tarihi : 16.11.2015 11:56:12 Bağlantı : http://www.sondakikahaberler.gen.tr/iste-dogal-genclesmenin-yolu/ İşte doğal gençleşmenin yolu! | Sondakika Haberler, Sektörel ve Güncel Haberler İşte doğal gençleşmenin yolu! | Sondakika Haberler, Sektörel ve Güncel HaberlerDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”Kaynak: IHABu yazı 17 kere okundu. Yayın Adı : SONGUNDEM.COM Yayın Tarihi : 16.11.2015 09:03:42 Bağlantı : http://www.songundem.com/haber/17698111/ Doğal Gençleşmenin Yolu Prp ­ Hakimiyet.com Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Jale Yüksek Pehlivan, doğal Gençleşme Hakkında Bilgi Verdi. Haberin Devamı >> Hakimiyet.com SAĞLIK 2015­11­15 03:37:00 Yayın Adı : ULKEHABER.COM Yayın Tarihi : 16.11.2015 09:02:00 Bağlantı : http://www.ulkehaber.com/saglik/haber/374052-dogal-genclesmenin-yoluprp Doğal Gençleşmenin Yolu Prp ­ Sağlık ­ Ülke Haber Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Paylaş twetle g+ paylaş yorum A­A+ Yazdır Eklenme Tarihi : 15.11.2015 10:23 Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : YUKSEKOVAHABER.COM Yayın : 16.11.2015 09:02:23 Tarihi http://www.yuksekovahaber.com/haber/iste-dogal-genclesmenin-yoluBağlantı : 168787.htm İşte doğal gençleşmenin yolu! haberi Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. 15 Kasım 2015 Pazar 10:53 Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : 81HABER.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 13:38:11 Bağlantı : http://www.81haber.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp.html Doğal Gençleşmenin Yolu Prp DERMOKOZMETİK KLİNİĞİ DİREKTÖRÜ DERMATOLOG JALE YÜKSEK PEHLİVAN, DOĞAL GENÇLEŞME HAKKINDA BİLGİ VERDİ. 15 Kasım 2015 Pazar 10:20Okunma Sayısı: 12 Tweetle Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : AJANSMANISA.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 13:36:25 Bağlantı : http://www.ajansmanisa.com/791145-haber-dogal-genclesmenin-yolu-prp Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : AVRUPABULTENI.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:47:30 Bağlantı : http://www.avrupabulteni.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp-361673h.htm Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Doğal Gençleşmenin Yolu PrpMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehl...Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : AYDIN24HABER.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:51:45 Bağlantı : http://www.aydin24haber.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp-140636h.htm Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Doğal Gençleşmenin Yolu PrpMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehl...Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : BESERHABER.COM Yayın : 15.11.2015 12:41:41 Tarihi http://www.beserhaber.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prpBağlantı : uygulamasi-h32319.html Doğal gençleşmenin yolu PRP uygulaması Haberi Doğal gençleşmenin yolu PRP uygulaması Haberi Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : BESERHABER.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 13:33:09 Bağlantı : http://www.beserhaber.com/m/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prpuygulamasi-h32319.html Doğal gençleşmenin yolu PRP uygulaması Haberi Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : BEYAZGAZETE.COM Yayın : 15.11.2015 10:42:19 Tarihi http://beyazgazete.com/haber/2015/11/15/dogal-genclesmenin-yolu-prpBağlantı : 2964303.html Doğal Gençleşmenin Yolu Prp ­ Ankara Doğal Gençleşmenin Yolu Prp ­ Ankara Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı Yayın Tarihi : BUGUN.COM.TR Bağlantı : : 15.11.2015 15:05:38 http://www.bugun.com.tr/saglik/iste-dogal-genclesmenin-yolu1922728.html İşte doğal gençleşmenin yolu İşte doğal gençleşmenin yolu Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “ PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”İHA Yayın Adı : BURSAHABER.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 21:22:27 Bağlantı : http://www.bursahaber.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph479727.html Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : DOGUREHBERI.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:26:31 Bağlantı : http://www.dogurehberi.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph913531.html Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : E-HABER.COM.TR Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:38:05 Bağlantı : http://www.e-haber.com.tr/haber/dogal-genclesmenin-yolu-prp/54514/ Doğal Gençleşmenin Yolu Prp | Haberleri Doğal Gençleşmenin Yolu Prp | HaberleriDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Bu haber 2 defa okunmuştur. Yayın Adı : ELAZIGHABERI.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:35:08 Bağlantı : http://www.elazighaberi.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph577522.html Doğal Gençleşmenin Yolu Prp HABERİ Doğal Gençleşmenin Yolu Prp HABERİ Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : ERBAADAN.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 13:07:33 Bağlantı : http://www.erbaadan.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph249107.html Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Doğal Gençleşmenin Yolu PrpMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : ERZURUMFLAS.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 13:35:19 Bağlantı : http://www.erzurumflas.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp/ Doğal Gençleşmenin Yolu Prp | Erzurum Flaş Haber Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı Yayın Tarihi : ESGAZETE.COM Bağlantı : : 15.11.2015 10:33:19 http://www.esgazete.com/kadin/iste-dogal-genclesmenin-yoluh50048.html İşte doğal gençleşmenin yolu! İşte doğal gençleşmenin yolu! Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : ESKISEHIR.NET Yayın Tarihi : 15.11.2015 13:34:52 Bağlantı : http://www.eskisehir.net/haber.asp?id=23505 İşte doğal gençleşmenin yolu! Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : GAZETE8.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 15:02:06 Bağlantı : http://www.gazete8.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prp-h84909.htmlh84909.html Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Doğal Gençleşmenin Yolu PrpMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : GAZETERIZE.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:41:15 Bağlantı : http://www.gazeterize.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph215076.html Doğal Gençleşmenin Yolu Prp haberi, haberleri Doğal Gençleşmenin Yolu Prp haberi, haberleriMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : HABER3.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:32:33 Bağlantı : http://www.haber3.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp-3669823h.htm Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Doğal Gençleşmenin Yolu PrpMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP'nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: "Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur."KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: "PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir."Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP'nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP'nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; "Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir." Yayın Adı : HABER35.COM.TR Yayın Tarihi : 15.11.2015 12:34:09 Bağlantı : http://www.haber35.com.tr/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph433069.html Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Doğal Gençleşmenin Yolu PrpMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir, teşekkür ederiz. Yayın Adı : HABERBAYI.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 13:39:04 Bağlantı : http://www.haberbayi.com/2015/11/15/dogal-genclesmenin-yolu-prp/ DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP « İzmir Haberleri İZMİR HABER – Haber Bayi Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : HABERCANIK.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 13:37:24 Bağlantı : http://www.habercanik.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp-8305h.htm Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP'nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP'nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: "Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur." KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: "PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir." Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP'nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP'nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; "Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir." Yayın Adı : HABERFX.NET Yayın Tarihi : 15.11.2015 12:34:08 Bağlantı : http://www.haberfx.net/dogal-genclesmenin-yolu-prp-haber-2170796/ Ankara Haber, Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Ankara Haber, Doğal Gençleşmenin Yolu PrpDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd.Doç.Dr.Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder.Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir.Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir.Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır.Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar.İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir.Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur.Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır.Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur.Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd.Doç.Dr.Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr.Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir.Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür.Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur.Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur.Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır.Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır.PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur.Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr.Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr.Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr.Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd.Doç.Dr.Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir.Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur.İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir.PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3.seansta göstermektedir.PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum.PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir. 15 Kasım 2015 Pazar 10:21 ­ [2170796] ­ İHA Yayın Adı : HABERINIZ.COM.TR Yayın : 15.11.2015 10:52:12 Tarihi http://www.haberiniz.com.tr/haber/saglik/196120/iste-dogal-genclesmeninBağlantı : yolu.html Haber, İşte doğal gençleşmenin yolu!, Sağlık Haber, İşte doğal gençleşmenin yolu!, Sağlık Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”İHA Yayın Adı Yayın Tarihi : HABERLERANKARA.COM Bağlantı : : 15.11.2015 10:55:13 http://www.haberlerankara.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp264818h.htm Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Doğal Gençleşmenin Yolu PrpMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP'nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP'nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: "Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur."KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: "PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir."Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP'nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP'nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; "Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir." Yayın Adı Yayın Tarihi : HABERLISAN.NET Bağlantı : : 15.11.2015 13:36:37 http://www.haberlisan.net/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph95708.html Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Haber Lisan Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi... Facebook'ta Paylaş Tweetle Google+ Paylaş LinkedIn'de Paylaş Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı Yayın Tarihi : HABERMRT.COM Bağlantı : : 15.11.2015 10:41:59 http://www.habermrt.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph541681.html Haber: Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Haber: Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.××Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir. Yayın Adı : HABERORDU.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:41:58 Bağlantı : http://www.haberordu.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp-193489h.htm Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Doğal Gençleşmenin Yolu PrpMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehl...Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : HABERTADI.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:33:28 Bağlantı : http://www.habertadi.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp-349783.html Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Doğal Gençleşmenin Yolu PrpMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı Yayın Tarihi : HABERTADINDA.COM Bağlantı : : 15.11.2015 13:35:51 http://www.habertadinda.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph169748.html Doğal Gençleşmenin Yolu Prp HABERİ Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi... Facebook'ta Paylaş Tweetle Google+ Paylaş LinkedIn'de Paylaş Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın : HABERX.COM Adı Yayın : 15.11.2015 10:33:18 Tarihi Bağlantı : http://www.haberx.com/dogal_genclesmenin_yolu_prp(17,n,12071992,176).aspx DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP ANKARA (İHA) ­ Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın : HABERX.COM Adı Yayın : 15.11.2015 11:54:41 Tarihi Bağlantı : http://www.haberx.com/../../dogal_genclesmenin_yolu_prp(17,n,12071992,176).aspx DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP ANKARA (İHA) ­ Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı Yayın Tarihi : HAKIMIYET.COM Bağlantı : : 15.11.2015 11:22:13 http://www.hakimiyet.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph1140894.html Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Jale Yüksek Pehlivan, Doğal Gençleşme Hakkında Bilgi Verdi. 15 Kasım 2015 Pazar 10:21 İlgili Galeriler Masaj salonlarına fuhuş operasyonu Konyalı Uzm. toprağa verildi Devlet erkanı Anıtkabir'de Atatürk ölümünün 77.yılında anıldı Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : HERHABER.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 11:35:34 Bağlantı : http://www.herhaber.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph115042.html Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : HURISIKGAZETESI.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 11:37:55 Bağlantı : http://www.hurisikgazetesi.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp/ Doğal Gençleşmenin Yolu Prp | Hür Işık Gazetesi Doğal Gençleşmenin Yolu Prp | Hür Işık GazetesiDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : IHA.COM.TR Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:28:42 Bağlantı : http://www.iha.com.tr/ankara-haberleri/dogal-genclesmenin-yolu-prpankara-1227375/ Doğal Gençleşmenin Yolu Prp ­ Ankara ­ İhlas Haber Ajansı Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : IHA.COM.TR Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:28:33 Bağlantı : http://www.iha.com.tr/haber-iste-dogal-genclesmenin-yolu-511998/ İşte doğal gençleşmenin yolu! haberi ­ İhlas Haber Ajansı Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. 15 Kasım 2015 10:25 Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : KADINHABERLERI.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 11:50:35 Bağlantı : http://kadinhaberleri.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph599323.html Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı Yayın Tarihi : KARADENIZGAZETE.COM.TR Bağlantı : : 15.11.2015 18:29:09 http://www.karadenizgazete.com.tr/saglik/iste-dogal-genclesmenin-yolu/80885 İşte doğal gençleşmenin yolu! | Sağlık | Karadeniz Gazetesi İşte doğal gençleşmenin yolu! | SağlıkDoğal gençleşme uyarısı...Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : KUZEYHABER.COM Yayın : 15.11.2015 13:40:56 Tarihi http://www.kuzeyhaber.com/haber-detay.asp?h=91061&haber=dogalBağlantı : genclesmenin-yolu-prp Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Doğal Gençleşmenin Yolu PrpDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : MALATYAGERCEK.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:25:57 Bağlantı : http://www.malatyagercek.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph1004156.html Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : MEDYAEGE.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 15:08:48 Bağlantı : http://www.medyaege.com/iste-dogal-genclesmenin-yolu/59842/ İşte doğal gençleşmenin yolu! ­ medyaege.com İşte doğal gençleşmenin yolu! ­ medyaege.comDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : MERHABAHABER.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:30:17 Bağlantı : http://www.merhabahaber.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp615006h.htm Doğal Gençleşmenin Yolu Prp haberi Doğal Gençleşmenin Yolu Prp haberiMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : MILLIYET.COM.TR Yayın Tarihi : 15.11.2015 11:04:49 Bağlantı : http://www.milliyet.com.tr/dogal-genclesmenin-yolu-prp-ankara-yerelhaber1064471/ DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP ­ Ankara Haberleri ­ Milliyet Ankara DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP ­ Ankara HaberleriIHAMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : MILLIYET.COM.TR Yayın Tarihi : 15.11.2015 13:37:03 Bağlantı : http://www.milliyet.com.tr/dogal-genclesmenin-yolu-prp-ankarayerelfotogaleri-11993731/ DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP ­ Fotoğraflarla Ankara gündemi ­ Milliyet Ankara DERMOKOZMETİK KLİNİĞİ DİREKTÖRÜ DERMATOLOG JALE YÜKSEK PEHLİVAN, DOĞAL GENÇLEŞME HAKKINDA BİLGİ VERDİ. Yayın Adı : NETGAZETE.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 14:47:11 Bağlantı : http://www.netgazete.com/saglik/iste-dogal-genclesmenin-yolu--717849 İşte doğal gençleşmenin yolu! İşte doğal gençleşmenin yolu!Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : OLAY53.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 13:32:58 Bağlantı : http://www.olay53.com/haber/dogal-genclesmenin-yolu-prp-290814.htm Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP'nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP'nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: "Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur." KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: "PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir." Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP'nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP'nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; "Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir." Kaynak: Yayın Adı : PALO.COM.TR Yayın Tarihi : 15.11.2015 11:39:26 Bağlantı : http://www.palo.com.tr/a/doğal­gençleşmenin­yolu­prp­829512 DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP | palo.com.tr DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP | palo.com.trDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini...Ulke Haber · Yayın Adı : PALO.COM.TR Yayın Tarihi : 15.11.2015 11:39:26 Bağlantı : http://www.palo.com.tr/search/t/genÇleŞmenın­984685 genÇleŞmenın ­ Ara | palo.com.tr genÇleŞmenın ­ Ara | palo.com.tr Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.İhlas Haber Ajansı • Yayın Adı : POLITIKARS.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:40:28 Bağlantı : http://www.politikars.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp-503659h.htm Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Doğal Gençleşmenin Yolu PrpMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehl...Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı Yayın Tarihi : RENKLIHABER.NET Bağlantı : : 15.11.2015 10:49:24 http://www.renklihaber.net/haber/659909/iste-dogal-genclesmeninyolu.html İşte doğal gençleşmenin yolu! ,Son Dakika ­ 15­11­2015 İşte doğal gençleşmenin yolu! ,Son Dakika Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : SAMSUNKULISHABER.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:51:19 Bağlantı : http://www.samsunkulishaber.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp/109626/ Doğal Gençleşmenin Yolu Prp ­ Doğal Gençleşmenin Yolu Prp ­Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : SICAKHABER.NET Yayın : 15.11.2015 13:38:28 Tarihi Bağlantı : http://www.sicakhaber.net/haber/89269/dogal_genclesmenin_yolu_prp.html Doğal Gençleşmenin Yolu Prp ­ SicakHaber.Net Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Bu haber 15­11­2015 10:21:53 eklenmiş ve 918 kez görüntülenmiştir. Facebook'ta Paylaş Tweetle Google+ Paylaş LinkedIn'de Paylaş Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : SONGUNDEM.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 13:38:39 Bağlantı : http://www.songundem.com/haber/17698056/ Doğal Gençleşmenin Yolu Prp ­ KadinHaberleri.com Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRPnin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi... Yayın Adı Yayın Tarihi : SONHABEROKU.COM Bağlantı : : 15.11.2015 10:38:34 http://www.sonhaberoku.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph37795.html Doğal Gençleşmenin Yolu Prp haberi Doğal Gençleşmenin Yolu Prp haberiDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” (İHA) Yayın Adı : SONHABEROKU.COM Yayın : 15.11.2015 11:43:41 Tarihi http://www.sonhaberoku.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prpBağlantı : h37795.html-h37795.html Doğal Gençleşmenin Yolu Prp haberi Doğal Gençleşmenin Yolu Prp haberiDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” (İHA) Yayın Adı : SPILHABER.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:25:58 Bağlantı : http://spilhaber.com/226335-haber-dogal-genclesmenin-yolu-prp Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : TALASHABER.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 11:28:45 Bağlantı : http://www.talashaber.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp.html Doğal Gençleşmenin Yolu Prp « Talas Haber Doğal Gençleşmenin Yolu Prp « Talas HaberSağlık ­ 15 Kasım 2015Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : TEKNOCE.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 13:33:31 Bağlantı : http://www.teknoce.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp-100230 Doğal Gençleşmenin Yolu Prp ­ Teknoce Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı Yayın Tarihi : YENIALANYA.COM Bağlantı : : 15.11.2015 12:13:13 http://www.yenialanya.com/saglik/iste-dogal-genclesmenin-yoluh142960.html İşte doğal gençleşmenin yolu! İşte doğal gençleşmenin yolu!DERMOKOZMETİK Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : YURTHABER.MYNET.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 13:37:14 Bağlantı : http://yurthaber.mynet.com/ankara-haberleri/dogal-genclesmenin-yolu-prp2023293 Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Ankara Haberleri Mynet'de Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : ZORTULHABER.COM Yayın Tarihi : 15.11.2015 11:12:29 Bağlantı : http://www.zortulhaber.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp/62337/ Doğal Gençleşmenin Yolu Prp ­ Doğal Gençleşmenin Yolu Prp ­ Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı Yayın Tarihi : KUZEYHABER.COM : 05.08.2015 08:29:17 Bağlantı : http://www.kuzeyhaber.com/haber-detay.asp?H=74882&Haber=kil-donmesive-kil-batiklarina-lazerle-cozum Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümDr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : TOPLUMHABER.COM Yayın Tarihi : 05.08.2015 00:12:04 Bağlantı : http://www.toplumhaber.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle/16963/ Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle… ­ Toplum Haber Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle…Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile çehre güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile beraber pek fazla rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla ırak kalmadan, ağrının fazla az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ağırbaşlı sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin olası olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük mesele ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, ten kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen başka rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak ten altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye sebep olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması amacıyla bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON AKA RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış fer sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı amacıyla belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka hekim kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde ziyan vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu fer etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması dolayı, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 46 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin ten rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında ten ve kıl yapısının münasip olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 yüksek 90 ’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara ’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve çehre bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir ıslak sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 12 sene sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle hekim kontrolünde ve lüzumlu sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için koşul olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı Yayın Tarihi : 54HABER.COM : 04.08.2015 13:52:32 Bağlantı : http://www.54haber.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumh235778.html-h235778.html Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : AVRUPABULTENI.COM Yayın : 04.08.2015 12:28:54 Tarihi http://www.avrupabulteni.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumBağlantı : 275102h.htm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen tekno...Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : AYDIN24HABER.COM Yayın : 04.08.2015 11:54:05 Tarihi http://www.aydin24haber.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumBağlantı : 115363h.htm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen tekno...Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : BURSAHABER.COM Yayın : 04.08.2015 11:11:32 Tarihi http://www.bursahaber.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerleBağlantı : cozum-h381522.html Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : DOGUREHBERI.COM Yayın : 04.08.2015 09:44:48 Tarihi http://www.dogurehberi.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerleBağlantı : cozum-h830183.html Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı Yayın Tarihi : DOGUREHBERI.COM : 04.08.2015 21:56:50 Bağlantı : http://www.dogurehberi.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerlecozum-h830183.html-h830183.html Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : EGEDEZAMAN.COM Yayın : 04.08.2015 13:26:01 Tarihi http://www.egedezaman.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerleBağlantı : cozum/72636/ Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm ­ egedezaman.com Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : ERBAADAN.COM Yayın : 04.08.2015 19:46:25 Tarihi http://www.erbaadan.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerleBağlantı : cozum-h164536.html Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm haberi Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm haberiDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : GAZETERIZE.COM Yayın : 04.08.2015 10:32:51 Tarihi http://www.gazeterize.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerleBağlantı : cozum-h130788.html Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm haberi, haberleri Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm haberi, haberleriDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : HABER3.COM Yayın : 04.08.2015 10:27:35 Tarihi http://www.haber3.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumBağlantı : 3511395h.htm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar...Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :"Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar."CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,"Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur." tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :"Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir."LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90'ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :"Ankara'daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur."Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.Kaynak: İHA Yayın Adı : HABER50.COM Yayın : 04.08.2015 10:36:07 Tarihi http://www.haber50.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumBağlantı : h79117.html Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı Yayın Tarihi : HABER50.COM : 04.08.2015 21:23:16 Bağlantı : http://www.haber50.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumh79117.html-h79117.html Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : HABERFX.NET Yayın : 04.08.2015 10:14:35 Tarihi http://www.haberfx.net/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozum-haberBağlantı : 2089942/ Ankara Haber, Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Ankara Haber, Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümDoç.Dr.Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr.Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd.Doç.Dr.Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr.Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte.Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur.Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür.Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur.Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir.Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır.Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd.Doç.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd.Doç.Dr.Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir.Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır.Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir.Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir.Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder.Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr.Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd.Doç.Dr.Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir.Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım.Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur.Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd.Doç.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. 04 Ağustos 2015 Salı 09:42 ­ [2089942] ­ İHA Yayın Adı : HABERLERANKARA.COM Yayın : 04.08.2015 09:53:27 Tarihi http://www.haberlerankara.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumBağlantı : 179001h.htm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar...Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :"Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar."CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,"Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur." tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :"Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir."LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90'ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :"Ankara'daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur."Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : HABERMRT.COM Yayın : 04.08.2015 10:08:13 Tarihi http://www.habermrt.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerleBağlantı : cozum-h469480.html Haber: Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : HABERORDU.COM Yayın : 04.08.2015 09:50:10 Tarihi http://www.haberordu.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumBağlantı : 165053h.htm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen tekno...Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın : HABERX.COM Adı Yayın : 04.08.2015 12:19:18 Tarihi Bağlantı : http://www.haberx.com/../../kil_donmesi_ve_kil_batiklarina_lazerle_cozum(17,n,11982831,211).aspx KIL DÖNMESİ VE KIL BATIKLARINA LAZERLE ÇÖZÜM ANKARA (İHA) ­ Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı. Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti. Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu : “Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.” CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLAR Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek, “Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı. Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi. LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIK Lazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı. Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü : “Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.” LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜM Yrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti. Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti. Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti : “Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.” Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. YORUMLARINIZ Yayın Adı : HAKIMIYET.COM Yayın : 04.08.2015 10:36:21 Tarihi http://www.hakimiyet.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerleBağlantı : cozum-h1042297.html Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. YASAL UYARI :Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Hakimiyet İletişim Yayıncılık Turizm İnş. Organizasyon San.Tic.Ltd.Şti'ne aittir.Köşe yazısı/haber kaynak gösterilse dahi kullanılamaz.Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir, teşekkür ederiz. Yayın Adı Yayın Tarihi : HURISIKGAZETESI.COM Bağlantı : : 04.08.2015 11:53:49 http://www.hurisikgazetesi.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerlecozum/ Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm » Hür Işık Gazetesi İlk Siz Öğrenin Hür Işık Gazetesi İlk Siz Öğrenin.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 – yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı Yayın Tarihi : IHA.COM.TR : 04.08.2015 09:53:37 Bağlantı : http://www.iha.com.tr/ankara-haberleri/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerlecozum-ankara-1148342/ Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm ­ Ankara ­ İhlas Haber Ajansı Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı. Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti. Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu : “Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.” CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLAR Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek, “Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı. Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi. LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIK Lazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı. Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü : “Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.” LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜM Yrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti. Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti. Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti : “Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.” Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : KADINHABERLERI.COM Yayın : 04.08.2015 10:37:56 Tarihi http://kadinhaberleri.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerleBağlantı : cozum-h523418.html Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : MALATYAGERCEK.COM Yayın : 04.08.2015 10:11:10 Tarihi http://www.malatyagercek.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerleBağlantı : cozum-h918995.html Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı Yayın Tarihi : MALATYAGERCEK.COM : 04.08.2015 13:09:45 Bağlantı : http://www.malatyagercek.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerlecozum-h918995.html-h918995.html Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : MARASGUNDEM.COM Yayın : 04.08.2015 09:53:01 Tarihi http://www.marasgundem.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumBağlantı : 1279673h.htm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm haberi Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm haberiDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : MERHABAHABER.COM Yayın : 04.08.2015 09:46:01 Tarihi http://www.merhabahaber.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumBağlantı : 527705h.htm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm haberi Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm haberiDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : MILLIYET.COM.TR Yayın : 04.08.2015 11:50:55 Tarihi http://www.milliyet.com.tr/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-ankaraBağlantı : yerelhaber-910763/ KIL DÖNMESİ VE KIL BATIKLARINA LAZERLE ÇÖZÜM ­ Ankara Haberleri ­ Milliyet Ankara Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı. Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti. Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu : “Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.” CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLAR Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek, “Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı. Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi. LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIK Lazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı. Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü : “Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.” LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜM Yrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti. Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti. Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti : “Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.” Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı Yayın Tarihi : OGUNHABER.COM : 04.08.2015 22:57:43 Bağlantı : http://www.ogunhaber.com/haber/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerlecozum-haberi-483551h.html Kıl dönmesi ve kıl batıklarına lazerle çözüm ­ OGUNHABER... Kıl dönmesi ve kıl batıklarına lazerle çözümANKARA / İHA ­ Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur.""Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir."Yüksek, "Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım."Yüksek, "Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : OLAY53.COM Yayın : 04.08.2015 10:01:26 Tarihi http://www.olay53.com/haber/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumBağlantı : 222198.htm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar...Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :"Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar."CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,"Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur." tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :"Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir."LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90'ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :"Ankara'daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur."Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : POLITIKARS.COM Yayın : 04.08.2015 13:02:57 Tarihi http://www.politikars.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumBağlantı : 446385h.htm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen tekno...Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : SAMSUNAHABER.COM Yayın : 04.08.2015 17:48:45 Tarihi http://www.samsunahaber.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumBağlantı : 472788h.htm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen tekno...Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : SICAKHABER.NET Yayın : 04.08.2015 12:28:47 Tarihi http://www.sicakhaber.net/haber/11105/kil-donmesi-ve-kil-batiklarinaBağlantı : lazerle-cozum.html Kıl Dönmesi ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm ­ SicakHaber.Net Kıl Dönmesi ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümBu haber 2015­08­04 09:51:53 eklenmiş ve 681 kez görüntülenmiştir.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : SONBULTENLER.COM Yayın : 04.08.2015 10:13:37 Tarihi http://www.sonbultenler.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerleBağlantı : cozum-h223046.html Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümSON BÜLTENLER­ Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : TALASEXPRESS.COM Yayın : 04.08.2015 12:09:21 Tarihi http://talasexpress.com/haber-240464-kil-donmesi-ve-kil-batiklarinaBağlantı : lazerle-cozum.html Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm ­ Talas Express Haber Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümGüncel haberleri İlan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.(İHA) Bu haberler de ilginizi çekebilir... İlanBu sayfalarda yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlamakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz. Yayın Adı Yayın Tarihi : TALASHABER.COM Bağlantı : : 04.08.2015 14:43:58 http://www.talashaber.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerlecozum.html Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm – Talas Haber Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı. Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti. Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu : “Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.” CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLAR Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek, “Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı. Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi. LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIK Lazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı. Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü : “Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.” LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜM Yrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti. Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 – yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti. Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti : “Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.” Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı Yayın Tarihi : YURTHABER.MYNET.COM : 04.08.2015 11:22:14 Bağlantı : http://yurthaber.mynet.com/ankara-haberleri/kil-donmesi-ve-kil-batiklarinalazerle-cozum-1913587 Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Ankara Haberleri Mynet'de Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Ankara Haberleri Mynet'deDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : AHSENHABER.COM Yayın Tarihi : 27.04.2015 13:16:36 Bağlantı : http://www.ahsenhaber.com/dermatolog-pehlivan/5620/ Dermatolog Pehlivan: Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün… Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Kaynak: İHA Yayın Adı Yayın Tarihi : AYDIN24HABER.COM : 27.04.2015 01:22:23 Bağlantı : http://www.aydin24haber.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-90642h.htm Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yü...Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı : BOMBAHABER.NET Yayın : 27.04.2015 13:17:41 Tarihi http://www.bombahaber.net/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcaBağlantı : kurtulabilirsiniz.html Dermatolog Pehlivan: “et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı : BURSAMANSET.COM.TR Yayın : 27.04.2015 13:14:28 Tarihi http://bursamanset.com.tr/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcaBağlantı : kurtulabilirsiniz/71000/ Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı : CANAKKALEHABER.COM Yayın : 27.04.2015 13:13:45 Tarihi http://canakkalehaber.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenBağlantı : rahatca-kurtulabilirsiniz Dermatolog Pehlivan: "et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benler... Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı : HABER10.COM Yayın Tarihi : 27.04.2015 13:23:55 Bağlantı : http://www.haber10.com/haber/612311/#.VT4MDCG8MXA Haber 10 ­ 'Et benlerinden rahatça kurtulabilirsiniz' Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek "Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez" dedi. Bu haber 147 kez okundu. Yayın Adı Yayın Tarihi : HABERADRESIMIZ.COM : 27.04.2015 13:17:24 Bağlantı : http://www.haberadresimiz.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-70528h.htm Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yü... Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : HABERFLASH.COM : 27.04.2015 13:25:37 Bağlantı : http://haberflash.com/mobile/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahat%C3%A7a-kurtulabilirsiniz-50481.html DERMATOLOG PEHLİVAN: "ET BENLERİNDEN RAHATÇA KURTULABİLİRSİNİZ" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et... Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı : HABERIMTURKIYE.COM Yayın : 27.04.2015 13:16:19 Tarihi http://www.haberimturkiye.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcaBağlantı : kurtulabilirsiniz/ Dermatolog Pehlivan: “et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı : HABERPAN.COM Yayın Tarihi : 27.04.2015 02:46:22 Bağlantı : http://www.haberpan.com/haber/et-benlerinden-rahatca-kurtulabilirsiniz 'Et benlerinden rahatça kurtulabilirsiniz' 'Et benlerinden rahatça kurtulabilirsiniz'Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek "Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez" dedi. Yayın Adı : HURISIKGAZETESI.COM Yayın : 27.04.2015 03:41:06 Tarihi http://www.hurisikgazetesi.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcaBağlantı : kurtulabilirsiniz/ Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" ­ Hür Işık Gazetesi Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : MALATYA.COM : 27.04.2015 13:29:18 Bağlantı : http://www.malatya.com/haber-dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-5785.html Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : POLITIKARS.COM : 27.04.2015 13:29:37 Bağlantı : http://www.politikars.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-365998h.htm Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yü... Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı : SAMSUNKULISHABER.COM Yayın Tarihi : 27.04.2015 19:31:31 Bağlantı : http://www.samsunkulishaber.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz/17668/ Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" ­ Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : TARSUSHABER.COM : 27.04.2015 13:14:05 Bağlantı : http://www.tarsushaber.com/haber/2015/04/26/dermatolog-pehlivan-etbenlerinden-rahatca-kurtulabilirsiniz-124057 Dermatolog Pehlivan "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Tarih: 26 Nisan 2015 Pazar 12:36Dermatolog Pehlivan "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Facebook'ta PaylaşTwitter'de PaylaşGoogle'de Paylaş Yazdır Yazdır Yazı Boyutu:Metni küçült Metni büyüt Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : TOPLUMHABER.COM Bağlantı : : 27.04.2015 05:59:26 http://www.toplumhaber.com/tenlerinizdeki-benleri-tedaviettirebilirsiniz/6271/ Tenlerinizdeki benleri tedavi ettirebilirsiniz... - Toplum Haber Tenlerinizdeki benleri tedavi ettirebilirsiniz... ­ Toplum HaberDermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, insanların tenlerinde görülen benler bazılarının sosyal yaşamlarında rahatsızlık uyandırabiliyor. Bu sorunun çözümü olarak dermatologlara başvurmanın sakıncası olmadığı söylendi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı : TUMHABERLER.COM Yayın Tarihi : 27.04.2015 13:15:56 Bağlantı : http://www.tumhaberler.com/index.pl?haber=14335816 Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Haber3 ­ Sağlık (26/04/2015) Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün... Haberin Devamı >>> Yayın Adı Yayın Tarihi : 54HABER.COM : 26.04.2015 13:38:46 Bağlantı : http://www.54haber.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-h176083.html-h176083.html Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : 54HABER.COM : 26.04.2015 18:15:31 Bağlantı : http://www.54haber.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-h176083.html Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin... Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı : 81HABER.COM Yayın Tarihi : 26.04.2015 18:09:19 Bağlantı : http://www.81haber.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz.html Dermatolog Pehlivan: “et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” | 81 HABER Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : 81ILDENHABER.COM : 26.04.2015 17:22:38 Bağlantı : http://www.81ildenhaber.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-h39940.html Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : AJANS67.NET : 26.04.2015 18:09:47 Bağlantı : http://www.ajans67.net/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-h24617.html Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin... Facebook'ta Paylaş Tweetle Google+ Paylaş LinkedIn'de Paylaş Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : AJANSMANISA.COM : 26.04.2015 18:09:35 Bağlantı : http://www.ajansmanisa.com/632020-haber-dermatolog-pehlivan-etbenlerinden-rahatca-kurtulabilirsiniz Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : AVRUPABULTENI.COM : 26.04.2015 16:37:47 Bağlantı : http://www.avrupabulteni.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-186211h.htm Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yü...Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : AYDINLIFE.COM : 26.04.2015 18:11:52 Bağlantı : http://www.aydinlife.com/dermatolog-pehlivan---et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz--98921.html Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, Pek Çok Kişi De Görülen Ve Kişinin Sosyal Yaşantısında Rahatsızlık Uyandıran Et Benlerine Çözümün Son Derece Basit Olduğunu Söyledi. 26 Nisan 2015 12:50­A +A Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : BEYAZGAZETE.COM : 26.04.2015 18:11:39 Bağlantı : http://beyazgazete.com/haber/2015/4/26/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-2653674.html Dermatolog Pehlivan: 'Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz' | Estetik, Genetik, Yan Etki, İlaç Tedavisi Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Sağlık / 26 Nisan 2015 Pazar 12:48 Tweet Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : BURSAHABER.COM : 26.04.2015 16:31:27 Bağlantı : http://www.bursahaber.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-h256166.html Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : CANAKKALEHABER.COM : 26.04.2015 18:06:13 Bağlantı : http://www.canakkalehaber.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz Dermatolog Pehlivan: "et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benler... Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” İhlas Haber AjansıHer türlü hakkı saklıdır. Yayın Adı Yayın Tarihi : DOGUREHBERI.COM : 26.04.2015 16:53:05 Bağlantı : http://www.dogurehberi.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-h743218.html-h743218.html Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : DOGUREHBERI.COM : 26.04.2015 18:14:41 Bağlantı : http://www.dogurehberi.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-h743218.html Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin... Facebook'ta Paylaş Tweetle Google+ Paylaş LinkedIn'de Paylaş Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : EGEDEZAMAN.COM : 26.04.2015 18:16:36 Bağlantı : http://www.egedezaman.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz/13437/ Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" ­ egedezaman.com Dermatolog Yrd. Facebook Twitter Google+ Linkedin 26.04.2015 12:50 Yazdır Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : EMLAKGAZETEN.COM : 26.04.2015 16:26:48 Bağlantı : http://www.emlakgazeten.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-h89326.html Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir, teşekkür ederiz. Yayın Adı Yayın Tarihi : ENTERHABER.COM : 26.04.2015 16:24:01 Bağlantı : http://www.enterhaber.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-h130217.html Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : ERBAADAN.COM : 26.04.2015 16:35:15 Bağlantı : http://www.erbaadan.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-h78062.html Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" haberi "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" haberi26 Nisan 2015 Pazar 12:36Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : FOCUSHABER.NET : 26.04.2015 16:20:00 Bağlantı : http://www.focushaber.net/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-h27709.html Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" haber, haberleri "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" haber, haberleri Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : GAZETERIZE.COM : 26.04.2015 13:01:42 Bağlantı : http://www.gazeterize.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-h43744.html Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" haberi, haberleri "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" haberi, haberleriDermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : HABER3.COM : 26.04.2015 14:25:12 Bağlantı : http://www.haber3.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-3338645h.htm Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün...Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek "Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez" dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,"Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır" diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır."LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: "Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın."Kaynak: İHA Yayın Adı Yayın Tarihi : HABER35.COM.TR : 26.04.2015 13:21:44 Bağlantı : http://www.haber35.com.tr/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-h345706.html Dermatolog Pehlivan: "et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Pehlivan: "et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir, teşekkür ederiz. Yayın Adı Yayın Tarihi : HABER50.COM : 26.04.2015 18:47:58 Bağlantı : http://www.haber50.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-h9846.html Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : HABERBAYI.COM : 26.04.2015 18:03:59 Bağlantı : http://www.haberbayi.com/2015/04/26/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz/ Dermatolog Pehlivan: “Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” « İzmir Haberleri İZMİR HABER – Haber Bayi Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yü… Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : HABERFX.NET : 26.04.2015 16:10:00 Bağlantı : http://www.haberfx.net/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-haber-2005140/ İstanbul Haber, Dermatolog Pehlivan: ’Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz’ Dermatolog Yrd.Doç. Paylaş Beğen Paylaş Dinle küçültbüyüt Ekle OKUMA MODU Doç.Dr.Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr.Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur.Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr.Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur.Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır.Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur.Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti.Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr.Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur.Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur.Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır.Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem.Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır.Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın. Yayın Adı Yayın Tarihi : HABERLERANKARA.COM : 26.04.2015 13:28:38 Bağlantı : http://www.haberlerankara.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-90558h.htm Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün...Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek "Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez" dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,"Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır" diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır."LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: "Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın." Yayın Adı Yayın Tarihi : HABERLINKI.COM : 26.04.2015 13:33:30 Bağlantı : http://www.haberlinki.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-h77503.html Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : HABERMRT.COM : 26.04.2015 14:52:37 Bağlantı : http://www.habermrt.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-h398621.html Dermatolog Pehlivan: “Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz“ Dermatolog Pehlivan: “Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz“Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : HABERMRT.COM : 26.04.2015 18:13:07 Bağlantı : http://www.habermrt.com/m/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-h398621.html Dermatolog Pehlivan: “Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz“ Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin... Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : HABERORDU.COM : 26.04.2015 14:31:35 Bağlantı : http://www.haberordu.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-139984h.htm Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça KurtulabilirsinizDermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yü...Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : HABERTADI.COM : 26.04.2015 18:12:36 Bağlantı : http://www.habertadi.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-65720.html Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" ­ Haber Tadı DERMATOLOG YRD.DOÇ. DR. JALE YÜKSEK PEHLİVAN, PEK ÇOK KİŞİ DE GÖRÜLEN VE KİŞİNİN SOSYAL YAŞANTISINDA RAHATSIZLIK UYANDIRAN ET BENLERİNE ÇÖZÜMÜN SON DERECE BASİT OLDUĞUNU SÖYLEDİ. Tweet 26 Nisan 2015 ­ 12:45 'de eklendi. A+A­ Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı : HABERX.COM Yayın : 26.04.2015 18:15:07 Tarihi Bağlantı : http://www.haberx.com/dermatolog_pehlivan_et_benlerinden_rahatca_kurtulabilirsiniz(17,n,11892022,322).aspx DERMATOLOG PEHLİVAN: "ET BENLERİNDEN RAHATÇA KURTULABİLİRSİNİZ" İSTANBUL (İHA) ­ Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : HAKIMIYET.COM : 26.04.2015 16:11:08 Bağlantı : http://www.hakimiyet.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-h907696.html Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir, teşekkür ederiz. Yayın Adı Yayın Tarihi : IHA.COM.TR : 26.04.2015 14:13:04 Bağlantı : http://www.iha.com.tr/istanbul-haberleri/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-istanbul-1062759/ Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" ­ İstanbul ­ İhlas Haber Ajansı Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : KARAMANCA.NET : 26.04.2015 18:21:37 Bağlantı : http://www.karamanca.net/haber/366368/dermatolog-pehlivan-etbenlerinden-rahatca-kurtulabilirsiniz.html Dermatolog Pehlivan: 'et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz' | Karaman, Karaman Son Dakika Haber Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” ETİKETLER : Dermatolog Pehlivan: 'et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz' Paylaş Yayın Adı : KENT50.COM Yayın : 26.04.2015 18:21:12 Tarihi http://www.kent50.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcaBağlantı : kurtulabilirsiniz.html Dermatolog Pehlivan: “et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” | Nevşehir Haber ­ nevşehir son dakika - Kent50.com DERMATOLOG YRD.DOÇ. DR. JALE YÜKSEK PEHLİVAN, PEK ÇOK KİŞİ DE GÖRÜLEN VE KİŞİNİN SOSYAL YAŞANTISINDA RAHATSIZLIK UYANDIRAN ET BENLERİNE ÇÖZÜMÜN SON DERECE BASİT OLDUĞUNU SÖYLEDİ. Tweetle 26.04.20150 389 kez okundu Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı : KONYAHABERLERI.COM.TR Yayın : 26.04.2015 18:18:56 Tarihi http://www.konyahaberleri.com.tr/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenBağlantı : rahatca-kurtulabilirsiniz/ Dermatolog Pehlivan: “ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” | KONYA HABER ­ WWW.KONYAHABERLERİ.COM.TR Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : KUZEYHABER.COM : 26.04.2015 13:33:38 Bağlantı : http://www.kuzeyhaber.com/haber-detay.asp?H=55088&Haber=dermatologpehlivan-et-benlerinden-rahatca-kurtulabilirsiniz Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça KurtulabilirsinizDermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : MALATYAGERCEK.COM : 26.04.2015 17:33:08 Bağlantı : http://www.malatyagercek.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-h832596.html Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir, teşekkür ederiz. Yayın Adı Yayın Tarihi : MANISAGUNDEMI.COM : 26.04.2015 18:19:09 Bağlantı : http://www.manisagundemi.com/601244-haber-dermatolog-pehlivan-etbenlerinden-rahatca-kurtulabilirsiniz Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : MANSETHABER.COM.TR : 26.04.2015 18:08:20 Bağlantı : http://www.mansethaber.com.tr/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-131723h.htm Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yü... Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı : MCHABER.COM Yayın Tarihi : 26.04.2015 18:15:50 Bağlantı : http://www.mchaber.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz.html HABERLER – EN SON HABER » Dermatolog Pehlivan: “et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı : MEMURAJANS.TC Yayın : 26.04.2015 18:19:26 Tarihi http://www.memurajans.tc/haber/dermatolog-pehlivan---et-benlerindenBağlantı : rahatca-kurtulabilirsiniz-/ Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, Pek Çok Kişi De Görülen Ve Kişinin Sosyal Yaşantısında Rahatsızlık Uyandıran Et Benlerine Çözümün Son Derece Basit Olduğunu Söyledi. Güncel Haber 26 Nisan 2015 12:53 ­A +A Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı : MEMURLAR.NET Yayın Tarihi : 26.04.2015 22:57:58 Bağlantı : http://www.memurlar.net/haber/511785/ 'Et benlerinden rahatça kurtulabilirsiniz' ­ Memurlar.Net 'Et benlerinden rahatça kurtulabilirsiniz' ­ Memurlar.NetDermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek "Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez" dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, "Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır" diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır." LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: "Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın." Yayın Adı Yayın Tarihi : MILLIYET.COM.TR : 26.04.2015 13:52:07 Bağlantı : http://www.milliyet.com.tr/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcaistanbul-yerelhaber-750059/ DERMATOLOG PEHLİVAN: "ET BENLERİNDEN RAHATÇA KURTULABİLİRSİNİZ" ­ İstanbul Haberleri ­ Milliyet İstanbul DERMATOLOG PEHLİVAN: "ET BENLERİNDEN RAHATÇA KURTULABİLİRSİNİZ" ­ İstanbul HaberleriIHADermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı : MIRILTI.COM Yayın Tarihi : 26.04.2015 18:07:54 Bağlantı : http://www.mirilti.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-56051.html Dermatolog Pehlivan: “et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” « Mırıltı Haber Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı : MOZAAF.COM Yayın Tarihi : 26.04.2015 18:20:24 Bağlantı : http://www.mozaaf.com/post/898557 Dermatolog Pehlivan et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz|mozaaf Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin... 26 Nisan 2015 Pazar 12:36 Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : MUGLABUYUKSEHIRGAZETESI.COM : 26.04.2015 18:19:35 Bağlantı : http://www.muglabuyuksehirgazetesi.com/dermatolog-pehlivan-etbenlerinden-rahatca-kurtulabilirsiniz-46787h.htm Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yü... Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : NAZILLIHAVADIS.COM : 26.04.2015 17:58:51 Bağlantı : http://www.nazillihavadis.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-38315h.htm Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yü... Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : OGUNHABER.COM Bağlantı : : 26.04.2015 16:29:39 http://www.ogunhaber.com/haber/et-benlerine-cozumu-haberi439032h.html Et benlerine çözümü ­ OGUNHABER Et benlerine çözümü ­ OGUNHABERİHA ­ Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : SAMSUNAHABER.COM : 26.04.2015 18:06:41 Bağlantı : http://www.samsunahaber.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-393103h.htm Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yü... Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : TALASEXPRESS.COM : 26.04.2015 18:18:26 Bağlantı : http://talasexpress.com/haber-196660-dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" ­ Talas Express Haber Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Bu haber 26 Nisan 2015 Saat : 12:50 tarihinde eklendi ve 60 kez okundu Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Google+'da paylaş Beğen Güncel haberleri Reklam Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı : TALASHABER.COM Yayın : 26.04.2015 18:14:09 Tarihi http://www.talashaber.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcaBağlantı : kurtulabilirsiniz.html Dermatolog Pehlivan: “ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” – Talas Haber Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : TURKPOLITIK.COM : 26.04.2015 18:20:12 Bağlantı : http://www.turkpolitik.com/haber/36359/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" ­ Türk Politik Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı Yayın Tarihi : ULKEAJANS.COM : 26.04.2015 18:16:52 Bağlantı : http://www.ulkeajans.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-52561.html Dermatolog Pehlivan: “ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” | Ülke Haber Ajansı DERMATOLOG YRD.DOÇ. DR. JALE YÜKSEK PEHLİVAN, PEK ÇOK KİŞİ DE GÖRÜLEN VE KİŞİNİN SOSYAL YAŞANTISINDA RAHATSIZLIK UYANDIRAN ET BENLERİNE ÇÖZÜMÜN SON DERECE BASİT OLDUĞUNU SÖYLEDİ. reklam/ads 26 Nisan 2015 Pazar, 12:45 Tweetle Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı : YENIEKLENEN.COM Yayın Tarihi : 26.04.2015 18:20:48 Bağlantı : http://www.yenieklenen.com/2015/04/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-1430042704/ Dermatolog Pehlivan: ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz | Yeni Eklenen Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin… Devamını Kaynağından Oku… Yayın Adı Yayın Tarihi : YURTHABER.MYNET.COM : 26.04.2015 14:31:54 Bağlantı : http://yurthaber.mynet.com/istanbul-haberleri/dermatolog-pehlivan-etbenlerinden-rahatca-kurtulabilirsiniz-1787282 Dermatolog Pehlivan: "et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" İstanbul Haberleri Mynet'de "et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" İstanbul Haberleri Mynet'deDermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yayın Adı : OHABER.COM Yayın Tarihi : 21.04.2015 13:54:25 Bağlantı : http://ohaber.com/uzmanlardan-lazer-epilasyon-uyarisi-h-516641.html Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı haber Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı haber Bazı lazer epilasyon uygulamalarının IPL ile yapıldığını belirten Doç. Dr. Yüksek Pehlivan, IPL'nin yoğun atımlı ışık olduğunu ve bir lazer çeşidi olmadığını belirterek, bu uygulama ile epilasyonda başarılı ve kalıcı sonuçlar elde edilemediği için uygulama yapılan kişilerde hayal kırıklığı oluşturduğunu söyledi. Alexandrite ve Nd yag kombine lazer sistemleri ile hem açık tende hem de koyu tende herhangi bir olumsuz cilt reaksiyonu oluşturmadan, yüzeysel ve derin yerleşimli kıllarda etkili epilasyon işlemi gerçekleştirildiğini bildiren Doç.Dr. Yüksek Pehlivan, doğru cihaz tercih edildiğinde, lazerin epilasyonun istenmeyen tüylerden kurtulmanın en güvenli, en hızlı ve en etkili yolu olduğunu hatırlattı. Lazer epilasyonun vücuttaki istenmeyen tüylerden kurtulmanın en hızlı ve en etkili yolu olduğunu, hem kadın hem de erkeklerde kullanıldığını kaydeden Dr.Jale Yüksek Pehlivan, günümüzde bu uygulamada en sık kullanılan lazer sistemlerinin Alexandrite, Diode ve NdYag lazerler olduğunu bildirdi. Dermatoloji Uzmanı Yüksek Pehlivan, "Lazer ışığı, kıla rengini veren melanin adlı pigment tarafından emilir. Böylece kıl ısınır ve bunun sonucu olarak hasar gören kıl kökü, yeni kıl oluşumunu gerçekleştiremez. Bu nedenle lazer epilasyonun koyu renkli tüylerde başarı oranı son derece yüksektir. Tüyler açık renkli ise, lazer ışığını koyu renkli tüyler gibi emmediği için lazer ışığından etkilenme oranı da düşük olur" dedi.Tek seansta başarı hayal etmeyin Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bütün lazerlerin büyüme evresindeki kıllara etki ettiği için lazer epilasyonla tek seansta başarı beklenmemesi gerektiğini ifade ederek şunları kaydetti: "Lazer epilasyonda kaç seansta başarı elde edileceği, kişinin kıl rengi, kalınlığı, derinliği ve kullanılan lazer cihazı gibi faktörlere bağlı olarak değişmektedir. Lazer epilasyon uygulamasına başlamadan önce kişinin hormonal bozukluğu (polikistik over, guatr hastalığı ve böbrek üstü bezi hastalıkları gibi) olup olmadığı uzman doktor tarafından değerlendirilmelidir. Bu bozukluklardan biri varsa öncellikle tedavisi yapılıp ardından lazer epilasyon işlemi uygulanması doğru yöntemdir." Lazer epilasyon uygulamalarında, ortalama 3 ile 10 seans arasında başarı elde edildiğini söyleyen Doç.Dr. Yüksek Pehlivan, uygulamaya ilişkin seans aralıklarının bölgeye göre değişmekle birlikte yüz bölgesinde 4 ile 8 haftada bir, vücutta ise 8 ile 12 haftada bir yapıldığını da belirtti.IPL hayal kırıklığına neden olabilir Dermatoloji Uzmanı Jale Yüksek Pehlivan, günümüzde bakımlı görünmenin en önemli anahtarının aşırı kıllardan kurtulmak olduğuna dikkat çekerken, lazer epilasyonun, mutlaka konunun uzmanı bir doktor kontrolünde yapılması gereğine vurgu yaptı. Lazer epilasyon yaptıracak kişilerin, kullanılacak cihazın yanı sıra uygulamayı yapacak kişi hakkında da ayrıntılı bilgi sahibi olmalarını, "Sağlıkları için en önemli unsur" olarak nitelendiren Doç.Dr. Jale Yüksek Pehlivan sözlerini şöyle sürdürdü: "Bazı lazer epilasyon uygulamalarının IPL ile yapıldığını görüyoruz. IPL, yoğun atımlı ışıktır ve bir lazer çeşidi değildir. Bu nedenle lazer epilasyon cihazları arasında yer almamaktadır. IPL ile epilasyonda başarılı ve kalıcı sonuçlar elde edilemediği için uygulama yapılan kişilerde hayal kırıklığına neden olmaktadır. Kendi kliniğimde de kullandığım, Alexandrite ve Nd Yag kombine lazer sistemleri ile hem açık tende hem de koyu tende herhangi bir olumsuz cilt reaksiyonu oluşturmadan, yüzeysel ve derin yerleşimli kıllarda etkili epilasyon işlemi gerçekleştirebiliyoruz. Doğru cihaz tercih edildiğinde, lazer epilasyonun istenmeyen tüylerden kurtulmanın en güvenli, en hızlı ve en etkili yolu olduğunu unutmayın." Yayın Adı : F5HABER.COM Yayın : 20.04.2015 01:33:04 Tarihi http://www.f5haber.com/ulke-haber/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumBağlantı : haberi-5275327/ Gıdı sorununa tek seansta çözüm ­ ÜLKE HABER Gıdı sorununa tek seansta çözümDr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20'li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti.Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Pehlivan, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti."HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR"Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Pehlivan, "Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir" diye konuştu.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, "Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir" diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani gıdı oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi.Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:"Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler."Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Pehlivan, "Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6'ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir" diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : ENSONGUNCELHABER.COM Yayın : 19.04.2015 23:10:18 Tarihi http://www.ensonguncelhaber.com/haber/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumBağlantı : 58337.html Gıdı sorununa tek seansta çözüm ­ En Son Güncel Haber | En Son Haberler Son Dakika Haberleri takip et Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, "Fokuslu Ultrason tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Tweet Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20'li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Pehlivan, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. "HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR" Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Pehlivan, "Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir" diye konuştu. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, "Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir" diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani gıdı oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: "Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler." Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Pehlivan, "Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6'ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir" diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : ULKEHABER.COM Yayın : 19.04.2015 22:01:57 Tarihi http://www.ulkehaber.com/kadin/haber/107511-gidi-sorununa-tek-seanstaBağlantı : cozum Gıdı sorununa tek seansta çözüm ­ Kadın ­ Ülke Haber Gıdı sorununa tek seansta çözüm ­ KadınDr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20'li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti.Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Pehlivan, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti."HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR"Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Pehlivan, "Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir" diye konuştu.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, "Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir" diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani gıdı oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi.Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:"Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler."Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Pehlivan, "Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6'ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir" diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : 81HABER.COM Yayın Tarihi : 17.04.2015 12:07:27 Bağlantı : http://www.81haber.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum.html “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm | 81 HABER Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: “Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter.” Yayın Adı : 81ILDENHABER.COM Yayın Tarihi : 17.04.2015 12:28:16 Bağlantı : http://www.81ildenhaber.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumh31446.html “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : AJANSMANISA.COM Yayın Tarihi : 17.04.2015 11:13:54 Bağlantı : http://www.ajansmanisa.com/624508-haber-gidi-sorununa-tek-seanstacozum “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : AJANSMANISA.COM Yayın Tarihi : 17.04.2015 12:12:12 Bağlantı : http://www.ajansmanisa.com/624508-haber-gd-sorununa-tek-seanstacozum “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : ANKARA.BIZ.TR Yayın Tarihi : 17.04.2015 20:37:43 Bağlantı : http://ankara.biz.tr/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum/ “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm ⋆ .:ANKARA NEWS:.Sağlık ,ekonomi,politika,spor,gündem,eğitim “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm ⋆ .:ANKARA NEWS:.Sağlık ,ekonomi,politika,spor,gündem,eğitim Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter. Yayın Adı Yayın Tarihi : AVRUPABULTENI.COM Bağlantı : : 17.04.2015 12:12:36 http://www.avrupabulteni.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum177401h.htm “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özelli... Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : BEYAZGAZETE.COM Yayın : 17.04.2015 12:06:21 Tarihi http://beyazgazete.com/haber/2015/4/17/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumBağlantı : 2640483.html 'Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm ­ İstanbul | Estetik, Medikal, Yan Etki, Kaz Ayağı Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : BURSAHABER.COM Yayın Tarihi : 17.04.2015 11:44:48 Bağlantı : http://www.bursahaber.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumh244388.html “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : DOGUREHBERI.COM Yayın : 17.04.2015 12:12:01 Tarihi Bağlantı : http://www.dogurehberi.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumh734535.html “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden... Facebook'ta Paylaş Tweetle Google+ Paylaş LinkedIn'de Paylaş Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : DOGUREHBERI.COM Yayın Tarihi : 17.04.2015 12:03:40 Bağlantı : http://www.dogurehberi.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumh734535.html-h734535.html “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : EMLAKGAZETEN.COM Yayın : 17.04.2015 11:40:56 Tarihi http://www.emlakgazeten.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumBağlantı : h80448.html “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm “Gıdı” Sorununa TEK Seansta ÇözümDermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir, teşekkür ederiz. Yayın Adı : ENTERHABER.COM Yayın Tarihi : 17.04.2015 11:38:37 Bağlantı : http://www.enterhaber.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumh124210.html “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı Yayın Tarihi : ERBAADAN.COM Bağlantı : : 17.04.2015 12:10:25 http://www.erbaadan.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumh69399.html “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm haberi Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden... 17 Nisan 2015 Cuma 11:00 Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı Yayın Tarihi : GAZETERIZE.COM Bağlantı : : 17.04.2015 16:56:20 http://www.gazeterize.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumh35094.html “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm haberi, haberleri Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden... 17 Nisan 2015 Cuma 11:00 Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : HABER3.COM Yayın Tarihi : 17.04.2015 12:06:02 Bağlantı : http://www.haber3.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum-3319799h.htm “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, "Fokuslu Ultrason" tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini... 17.04.2015 11:08 Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, "Fokuslu Ultrason" tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20'li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. "HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR" Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, "Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir" diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, "Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir" diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani "gıdı" oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: "Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler." Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, "Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6'ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir" diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı Yayın Tarihi : HABERLERANKARA.COM Bağlantı : : 17.04.2015 12:14:37 http://www.haberlerankara.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum81776h.htm “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, "Fokuslu Ultrason" tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini... Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, "Fokuslu Ultrason" tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20'li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. "HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR" Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, "Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir" diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, "Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir" diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani "gıdı" oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: "Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler." Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, "Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6'ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir" diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı Yayın Tarihi : HABERLINKI.COM Bağlantı : : 17.04.2015 12:13:16 http://www.haberlinki.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumh68885.html “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden...Paylaş Tweet Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı Yayın Tarihi : HABERMRT.COM Bağlantı : : 17.04.2015 12:09:08 http://www.habermrt.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumh391475.html “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Facebook'ta Paylaş Tweetle Google+ Paylaş LinkedIn'de Paylaş Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : HABERMRT.COM Yayın Tarihi : 17.04.2015 13:25:53 Bağlantı : http://www.habermrt.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumh391475.html-h391475.html “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm “Gıdı” Sorununa Tek Seansta ÇözümDermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı Yayın Tarihi : HABERORDU.COM Bağlantı : : 17.04.2015 12:11:36 http://www.haberordu.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum137253h.htm “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özelli... Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : HABERTADI.COM Yayın Tarihi : 17.04.2015 12:06:32 Bağlantı : http://www.habertadi.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum-49809.html “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm ­ Haber Tadı Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden […] Tweet 17 Nisan 2015 ­ 11:10 'de eklendi. A+A­ Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: “Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter.” Yayın : HABERX.COM Adı Yayın : 17.04.2015 12:10:35 Tarihi Bağlantı : http://www.haberx.com/gidi_sorununa_tek_seansta_cozum(17,n,11882964,720).aspx “GIDI” SORUNUNA TEK SEANSTA ÇÖZÜM İSTANBUL (İHA) ­ Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : HAKIMIYET.COM Yayın : 17.04.2015 11:28:50 Tarihi http://www.hakimiyet.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumBağlantı : h893955.html “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir, teşekkür ederiz. Yayın Adı : IHA.COM.TR Yayın Tarihi : 17.04.2015 13:01:51 Bağlantı : http://www.iha.com.tr/istanbul-haberleri/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumistanbul-1054173/ “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm ­ İstanbul ­ İhlas Haber Ajansı Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı Yayın Tarihi : KADINHABERLERI.COM Bağlantı : : 17.04.2015 12:09:49 http://kadinhaberleri.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumh433529.html “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden... 17 Nisan 2015 Cuma 11:00 Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : KENT50.COM Yayın Tarihi : 17.04.2015 12:14:02 Bağlantı : http://www.kent50.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum.html “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm | Nevşehir Haber ­ nevşehir son dakika ­ Kent50.com DERMATOLOG YRD. DOÇ. DR. JALE YÜKSEK PEHLİVAN, “FOKUSLU ULTRASON” TEDAVİSİYLE ÖZELLİKLE BOYUN VE YÜZ BÖLGESİNDE MEYDANA GELEN SARKMALARIN ÖNÜNE GEÇİLEBİLDİĞİNİ SÖYLEDİ. Tweetle 17.04.20150 388 kez okundu Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: “Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter.” Yayın Adı : KONYAHABERLERI.COM.TR Yayın Tarihi : 17.04.2015 12:09:40 Bağlantı : http://www.konyahaberleri.com.tr/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum/ “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm | KONYA HABER ­ WWW.KONYAHABERLERİ.COM.TR Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: “Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter.” Yayın Adı Yayın Tarihi : KUZEYHABER.COM : 17.04.2015 12:11:26 Bağlantı : http://www.kuzeyhaber.com/haber-detay.asp?H=52745&Haber=gidisorununa-tek-seansta-cozum “gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : MALATYAGERCEK.COM Yayın : 17.04.2015 12:34:36 Tarihi http://www.malatyagercek.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumBağlantı : h823842.html “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir, teşekkür ederiz. Yayın Adı Yayın Tarihi : MANSETHABER.COM.TR Bağlantı : : 17.04.2015 12:08:26 http://www.mansethaber.com.tr/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum128889h.htm “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özelli... Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı Yayın Tarihi : MARASGUNDEM.COM Bağlantı : : 17.04.2015 13:39:16 http://www.marasgundem.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum1181943h.htm “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm haberi “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm haberiDermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : MCHABER.COM Yayın Tarihi : 17.04.2015 12:13:01 Bağlantı : http://www.mchaber.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum.html HABERLER – EN SON HABER » “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: “Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter.” Yayın Adı Yayın Tarihi : MERHABAHABER.COM Bağlantı : : 17.04.2015 11:26:52 http://www.merhabahaber.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum434283h.htm “gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm haberi “gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm haberiDermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : MILLIYET.COM.TR Yayın Tarihi : 17.04.2015 12:05:30 Bağlantı : http://www.milliyet.com.tr/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum-istanbulyerelhaber-733934/ “GIDI” SORUNUNA TEK SEANSTA ÇÖZÜM ­ İstanbul Haberleri ­ Milliyet İstanbul Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : MIRILTI.COM Yayın Tarihi : 17.04.2015 12:07:40 Bağlantı : http://www.mirilti.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum-16105.html “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm « Mırıltı Haber Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: “Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter.” Yayın Adı : MUGLABUYUKSEHIRGAZETESI.COM Yayın : 17.04.2015 12:14:17 Tarihi http://www.muglabuyuksehirgazetesi.com/gidi-sorununa-tek-seanstaBağlantı : cozum-44152h.htm “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özelli... Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı Yayın Tarihi : NAZILLIHAVADIS.COM Bağlantı : : 17.04.2015 12:07:16 http://www.nazillihavadis.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum30985h.htm “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özelli... Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : OGUNHABER.COM Yayın : 17.04.2015 13:44:06 Tarihi http://www.ogunhaber.com/haber/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum-haberiBağlantı : 434891h.html Gıdı sorununa tek seansta çözüm ­ OGUNHABER Gıdı sorununa tek seansta çözümİSTANBUL / İHA ­ Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi.Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı Yayın Tarihi : OLAY53.COM Bağlantı : : 17.04.2015 12:07:57 http://www.olay53.com/haber/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum210919.htm “gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm haberi Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özelli... Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : POLITIKARS.COM Yayın Tarihi : 17.04.2015 12:08:56 Bağlantı : http://www.politikars.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum-357530h.htm “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özelli... Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : SABAH.COM.TR Yayın : 17.04.2015 12:06:11 Tarihi http://www.sabah.com.tr/kadin/2015/04/17/gidi-sorununa-tek-seanstaBağlantı : cozum-1429266528 Gıdı sorununa tek seansta çözüm ­ Kadın Haberleri Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20'li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Pehlivan, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. "HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR" Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Pehlivan, "Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir" diye konuştu. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, "Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir" diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani gıdı oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: "Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler." Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Pehlivan, "Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6'ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir" diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı Yayın Tarihi : SAMSUNAHABER.COM Bağlantı : : 17.04.2015 12:08:45 http://www.samsunahaber.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum384193h.htm “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özelli... Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : SONBULTENLER.COM Yayın : 17.04.2015 12:12:24 Tarihi http://www.sonbultenler.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumBağlantı : h115286.html “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden... Facebook'ta Paylaş Tweetle Google+ Paylaş LinkedIn'de Paylaş SON BÜLTENLER ­ Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : TALASEXPRESS.COM Yayın Tarihi : 17.04.2015 12:10:09 Bağlantı : http://talasexpress.com/haber-192006-gidi-sorununa-tek-seansta-cozum 'Gıdı' Sorununa Tek Seansta Çözüm ­ Talas Express Haber Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Bu haber 17 Nisan 2015 Saat : 11:10 tarihinde eklendi ve 80 kez okundu Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Google+'da paylaş Beğen Güncel haberleri Reklam Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : TURKPOLITIK.COM Yayın Tarihi : 17.04.2015 12:14:28 Bağlantı : http://www.turkpolitik.com/haber/27450/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum “Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm ­ Türk Politik Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : YURTHABER.MYNET.COM Yayın : 17.04.2015 11:12:25 Tarihi http://yurthaber.mynet.com/istanbul-haberleri/gidi-sorununa-tek-seanstaBağlantı : cozum-1774814 “gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm İstanbul Haberleri Mynet'de “gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm İstanbul Haberleri Mynet'deDermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yayın Adı : BEYAZGAZETE.COM Yayın : 25.03.2015 09:43:10 Tarihi http://beyazgazete.com/haber/2015/3/24/fokuslu-ultrason-ile-hayata-gencBağlantı : bakis-2604369.html Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış ­ İstanbul | Ameliyat, Dekolte, Kaz Ayağı Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : BOMBAHABER.NET Yayın Tarihi : 25.03.2015 09:52:12 Bağlantı : http://www.bombahaber.net/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakis.html Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış ­ Bomba Haber Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. “30­60 DAKİKA SÜRÜYOR” Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” “ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR” Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı Yayın Tarihi : CANAKKALEHABER.COM Bağlantı : : 25.03.2015 09:45:48 http://www.canakkalehaber.com/saglik/fokuslu-ultrason-ile-hayata-gencbakis Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Dire... Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : DIZI-HABERLERI.COM Yayın : 25.03.2015 09:50:28 Tarihi http://www.dizi-haberleri.com/saglik/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakisBağlantı : h31584.html [Dizi haberleri] Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, Ameliyatsız Yüz Gençleştirmede Kullanılan Fokuslu Ultrason Sayesinde, Kişinin Yılların Etkisiyle Kaybettiği Güzelliğine Yeniden Kavuşabilmesinin Mümkün Olduğunu Söyledi. 24 Mart 2015 Salı 10:30 Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : ELAZIGFLAS.COM Yayın Tarihi : 25.03.2015 09:44:24 Bağlantı : http://www.elazigflas.com/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakis.html Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış | Elazığ Haber | Elazığ Flas Haber Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. “30­60 DAKİKA SÜRÜYOR” Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” “ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR” Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : GAZETERIZE.COM Yayın : 25.03.2015 09:49:29 Tarihi http://www.gazeterize.com/saglik/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakisBağlantı : h12834.html Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış haberi, haberleri Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, Ameliyatsız Yüz Gençleştirmede Kullanılan Fokuslu Ultrason Sayesinde, Kişinin Yılların Etkisiyle Kaybettiği Güzelliğine Yeniden Kavuşabilmesinin Mümkün Olduğunu Söyledi. 24 Mart 2015 Salı 10:30 Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : HABER3.COM Yayın Tarihi : 25.03.2015 09:45:58 Bağlantı : http://www.haber3.com/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakis3276184h.htm Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin... 24.03.2015 10:38 Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. İHA Yayın Adı : HABERADRESIMIZ.COM Yayın : 25.03.2015 09:50:15 Tarihi http://www.haberadresimiz.com/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakisBağlantı : 38938h.htm Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin... Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı Yayın Tarihi : HABERFX.NET Bağlantı : : 25.03.2015 09:51:29 http://www.haberfx.net/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakis-haber1972932/ İstanbul Haber, Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış Doç.Dr.Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd.Doç.Dr.Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti.Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız.Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd.Doç.Dr.Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti.Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür.Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer.Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd.Doç.Dr.Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti.Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi.Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : HABERLINKI.COM Yayın : 25.03.2015 09:52:03 Tarihi http://www.haberlinki.com/saglik/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakisBağlantı : h46988.html Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, Ameliyatsız Yüz Gençleştirmede Kullanılan Fokuslu Ultrason Sayesinde, Kişinin Yılların Etkisiyle Kaybettiği Güzelliğine Yeniden Kavuşabilmesinin Mümkün Olduğunu Söyledi.Paylaş Tweet Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : HABERMEDYA.COM.TR Yayın : 25.03.2015 09:51:44 Tarihi http://www.habermedya.com.tr/haber/fokuslu-ultrason-ile-hayata-gencBağlantı : bakis_h115953.html Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış ­ Habermedya, Güncel Haberler, Sondakika Haberleri Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı Yayın Tarihi : HABERTADI.COM Bağlantı : : 25.03.2015 09:44:10 http://www.habertadi.com/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakis11032.html Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış ­ Haber Tadı DERMATOLOJİ UZMANI YRD. DOÇ. DR. JALE YÜKSEK PEHLİVAN, AMELİYATSIZ YÜZ GENÇLEŞTİRMEDE KULLANILAN FOKUSLU ULTRASON SAYESİNDE, KİŞİNİN YILLARIN ETKİSİYLE KAYBETTİĞİ GÜZELLİĞİNE YENİDEN KAVUŞABİLMESİNİN MÜMKÜN OLDUĞUNU SÖYLEDİ. Tweet 24 Mart 2015 ­ 10:37 'de eklendi. A+A­ Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. “30­60 DAKİKA SÜRÜYOR” Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” “ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR” Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın : HABERX.COM Adı Yayın : 25.03.2015 09:44:48 Tarihi Bağlantı : http://www.haberx.com/fokuslu_ultrason_ile_hayata_genc_bakis(17,n,11858656,151).aspx, FOKUSLU ULTRASON İLE HAYATA GENÇ BAKIŞ İSTANBUL (İHA) ­ Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : HABERX.COM Yayın Tarihi : 25.03.2015 09:52:24 Bağlantı : http://www.haberx.com/Default.aspx?p=17&n=11858656&fn=1 FOKUSLU ULTRASON İLE HAYATA GENÇ BAKIŞ İSTANBUL (İHA) ­ Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : INEGOLONLINE.COM Yayın : 25.03.2015 09:50:57 Tarihi http://www.inegolonline.com/haber/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakisBağlantı : 305249 Fokuslu ultrason ile hayata genç bakış Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : KADINHABERLERI.COM Yayın : 25.03.2015 09:44:38 Tarihi http://www.kadinhaberleri.com/saglik/fokuslu-ultrason-ile-hayata-gencBağlantı : bakis-h412040.html Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dermokozmetik... 24 Mart 2015 Salı 10:30 Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : KENT50.COM Yayın Tarihi : 25.03.2015 09:42:33 Bağlantı : http://www.kent50.com/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakis.html Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış | Nevşehir Haber ­ nevşehir son dakika ­ Kent50.com DERMATOLOJİ UZMANI YRD. DOÇ. DR. JALE YÜKSEK PEHLİVAN, AMELİYATSIZ YÜZ GENÇLEŞTİRMEDE KULLANILAN FOKUSLU ULTRASON SAYESİNDE, KİŞİNİN YILLARIN ETKİSİYLE KAYBETTİĞİ GÜZELLİĞİNE YENİDEN KAVUŞABİLMESİNİN MÜMKÜN OLDUĞUNU SÖYLEDİ. Tweetle 24.03.20150 399 kez okundu Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. “30­60 DAKİKA SÜRÜYOR” Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” “ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR” Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : KONYAHABERLERI.COM.TR Yayın Tarihi : 25.03.2015 09:50:45 Bağlantı : http://www.konyahaberleri.com.tr/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakis/ Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış | KONYA HABER ­ WWW.KONYAHABERLERİ.COM.TR Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. “30­60 DAKİKA SÜRÜYOR” Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” “ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR” Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı Yayın Tarihi : KUZEYHABER.COM : 25.03.2015 09:47:44 Bağlantı : http://www.kuzeyhaber.com/haber-detay.asp?H=44937&Haber=fokusluultrason-ile-hayata-genc-bakis Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : M.TARSUSHABER.COM Yayın Tarihi : 25.03.2015 09:52:32 Bağlantı : http://m.tarsushaber.com/?Id=98127 Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış | Mobil | Tarsus Haber Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : MANISAGUNDEMI.COM Yayın : 25.03.2015 09:51:53 Tarihi http://www.manisagundemi.com/573090-haber-fokuslu-ultrason-ile-hayataBağlantı : genc-bakis Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : MANSETHABER.COM.TR Yayın : 25.03.2015 09:45:34 Tarihi http://www.mansethaber.com.tr/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakisBağlantı : 121636h.htm Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin... Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : MCHABER.COM Yayın Tarihi : 25.03.2015 09:47:59 Bağlantı : http://www.mchaber.com/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakis.html HABERLER – EN SON HABER » Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. “30­60 DAKİKA SÜRÜYOR” Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” “ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR” Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : MERHABAHABER.COM Yayın : 25.03.2015 09:45:14 Tarihi http://www.merhabahaber.com/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakisBağlantı : 410014h.htm Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış haberi Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin... Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : MERSINHABER.COM Yayın : 25.03.2015 09:46:41 Tarihi http://www.mersinhaber.com/haber-fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakisBağlantı : 404347.html Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Bu Haberi Beğendiniz mi? 0 0 2015­03­25 03:04 Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : MERSINHABER.COM Yayın Tarihi : 25.03.2015 09:51:19 Bağlantı : http://www.mersinhaber.com/haber_print.asp?Id=404347 Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : MUGLABUYUKSEHIRGAZETESI.COM Yayın : 25.03.2015 09:49:18 Tarihi http://www.muglabuyuksehirgazetesi.com/fokuslu-ultrason-ile-hayata-gencBağlantı : bakis-37650h.htm Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin... Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : OGUNHABER.COM Yayın Tarihi : 25.03.2015 09:52:42 Bağlantı : http://www.ogunhaber.com/haber-yazdir/423906 Fokuslu ultrason ile hayata genç bakış ­ OGUN Haber Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. İSTANBUL / İHA ­ Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : PUSULAHABER.COM.TR Yayın : 25.03.2015 09:43:25 Tarihi http://www.pusulahaber.com.tr/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakisBağlantı : 215177h.htm Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin... Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : SAMSUNAHABER.COM Yayın : 25.03.2015 09:45:06 Tarihi http://www.samsunahaber.com/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakisBağlantı : 360003h.htm Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin... Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı Yayın Tarihi : SONDAKIKAHABERLER.GEN.TR Bağlantı : : 25.03.2015 09:50:02 http://www.sondakikahaberler.gen.tr/fokuslu-ultrason-ile-hayata-gencbakis-2/ Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış | Sondakika Haberler ve Güncel Haberler Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. “30­60 DAKİKA SÜRÜYOR” Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” “ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR” Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : SPOR.OGUNHABER.COM Yayın : 25.03.2015 09:53:10 Tarihi http://spor.ogunhaber.com/haber/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakisBağlantı : haberi-423906h.html Fokuslu ultrason ile hayata genç bakış ­ OGUN Haber Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. İSTANBUL / İHA ­ Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı Yayın Tarihi : TALASEXPRESS.COM Bağlantı : : 25.03.2015 09:49:47 http://talasexpress.com/haber-179288-fokuslu-ultrason-ile-hayata-gencbakis Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış ­ Talas Express Haber Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Bu haber 24 Mart 2015 Saat : 10:40 tarihinde eklendi ve 58 kez okundu Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Google+'da paylaş Beğen Güncel haberleri Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi. Yayın Adı : TALASHABER.COM Yayın Tarihi : 25.03.2015 09:51:09 Bağlantı : http://www.talashaber.com/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakis.html Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış – Talas Haber Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. “30­60 DAKİKA SÜRÜYOR” Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” “ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR” Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her