ANA VE KIZ Anneler ve kızları arasındaki ilişkileri ana tema edinmiş kitabımız Parasız Yatılı. Füruzan hayata tutunmaya çalışan insanları, sosyal ve ekonomik farkları yoksul insanların açısından mükemmel bir şekilde yazıya dökmüş. Kitabı oluşturan ok iki hikayede özellikle kadınları ana kahraman olarak seçmiş. Zavallı kadınların yaşadıkları, soyutlanışları içimizi ürpertiyor. Hele hayatın o ağır yükünü sırtlarında yavruları için ölümleri pahasına taşıyan anneleri görünce içimiz burkuluyor, bir yardım eli uzatmak istiyoruz ama ne fayda. Gelmiyor elimizden bir şey. Yazarın betimlemeleri içimize işliyor adeta. Hele hayaller kurulurken sıcaklığı, sesleri ve bunun gibi soyut şeyleri dahi somutlar gibi çok iyi yerleştirmiş hikayelerine. Dili çok yalın ve anlaşılır kullanmış. Abartılardan uzak durup kısa cümleler kurmuş. Bu sadeliğine rağmen etkileyiciliğinden hiçbir şey kaybetmemiş. Diyaloglarla anlatımını süslemiş. Bu diyaloglar yaşanan şeylerin yanında ruh hallerini de hissetmemizi sağlıyor. Ruh hallerini anlamak tabi ki sadece diyaloglarla mümkün olamaz ama anlatılanlar ve diyaloglar arasındaki bağlantıyı o kadar güzel kurmuş ki, hissetmemizi sağlamış. İşlediği konular hep üzücü gibi gözükse de sonunda hep bir umut hep bir heyecan ve olumluluk var. Karakterlerin sıcak tavırları hemen bizi ısıtıyor, hem kendilerine hem de kitaba. Genellikle o kadar iyi kalpli insanlara rastlıyoruz ki hikayelerde. Onların adlarına üzülüp onların adına seviniyoruz. Yönetenlerin verdiği görevlerle sıradanlaşan, huysuz yan karakterlere de yer vermiş yazarımız. Bu kişiler de insanlığı kaybetmenin korkunçluğunu bize gösteriyor. Bence bu tarz insanlar kötü insan diye isimlendirilen insanlardan bile daha kötüler. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyen insan bence en az yılan kadar suçlu. Hayatın bencilliğini tekrardan gözler önüne sunuyor yazarımız. Kızın anlayışlılığı çok etkiliyor insanı. Şımartanı olmayınca küçük yaşta büyük insanlara dönüşüyor çocuk. Babası vefat etmiş olan kız ve hastabakıcı annesi yaşadıkları evde güçlükle geçiniyorlar. Onun için fırsat parasız yatılıya girebilmek değil de ne? Kaydolmaya gitmeden önceki günü bizde onlarla yaşıyoruz. Hayallere dalıyorlar bir anda. Kızımız bir öğretmen oluyor annesiyle sıcak yuvalarında yaşıyorlar. Anne sürekli iyimser ve bunların olacağından emin. Annenin bu tavrı hayata bakış açımızı değiştiriyor. Bu kadar iyimserlik, hayata tutunmak nice zenginin başarabildiği bir şey değilken, anne o kadar güzel başarıyor ki. Karanlıktan aydınlığa emin adımlarla ilerliyor sanki. Kızına güveni sonsuz. Başka nesi var ki? Onun için en önemli varlık. Hayalleri dahi ne köşk ne de bir saray. Sadece rahat, sıradan ve mutlu bir yaşam hayalleri. Kızıyla hayal ettiği geleceğe, çoğumuzun sahip olduğunu görüyoruz. Sahip olduğumuz değerleri bize hatırlatıyor. Annenin değerini çok iyi anlatıyor. İyi ki varsın sözünü birçok çocuk bu kitabı okuduktan sonra annesine söylediğine eminim. Bunun yanında bu romandan babaya da pay biçebiliriz. Hayatın zorluğunu fark etmesi onun yokluğunda boy gösteriyor. Kim bilir ne kadar çok keşke yanımda olsaydın demiştir. Ki ben bile yüzlerce kez kız için bu sözü kullandım. İskele Parklarında öyküsünde bir ailenin babası bir iş kazasıyla hayatını kaybediyor. Firuzan’ın diğer öykülerindeki gibi ana ve kız ilişkisi öne çıkıyor. Yoksulluğa düşme ve hayattaki zorluklar gene önlerine engel olarak beliriyor. Annenin iş bulma derdi, kızını okutmaya çalışması bize çok etkiliyor. Hayatta bir anda olan şeyler ne sonuçlar doğurabiliyor onu anlıyoruz. Öykü devam ediyor ve bu duruma alışıyoruz. Ne zorluklara insanın alışabildiğini görüyoruz. Hayatlar bu şekilde akıp gidiyor. Kısacası Firuzan yaşamın gerçeklerini anlatıyor bize bu öyküsünde de. Öykülerdeki kadınların ortak noktaları güzel hayalleridir. Sonunda ulaşacakları güzel şeyler vardır. Çalışırlar, çabalarlar. Ancak bütün öykülerde sonuçlar olumlu değil. Bazısı kötü yola düşer, bazısı hayallerini gerçekleştirir. Örneğin Parasız Yatılı’ da hayaller gerçekleşirken, Kuşatma hikayesinde gerçekleşmez. Bu noktada yazarın gerçekçiliği gözümüze batıyor. Ne olumlu ne olumsuz yönde kendi istediği yere çekmiyor öyküleri. Hep akması gereken gibi akıyor konular. Ne kadar hepsi hayatta başarılı olsunlar diye dualar etsek de yazar gerçekleri bize tattırıyor.