Elektronik Metal Dedektörleri Teknik Değerlendirme ve Örnek Bir Modelleme Uygulaması Serkan AKSOY Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Elektronik Mühendisliği Bölümü Elektromanyetik bir indüksiyon sistemi olan metal dedektörleri, çeşitli cisim ve yapıların içerisinde bulunan metalleri tespit ve teşhis etmek amacı ile kullanılan cihazlardır. Bu çalışmada elektromanyetik tabanlı metal cisim tespit teknolojileri genel olarak değerlendirilerek, metal tespiti için yaygın olarak kullanılan metal dedektörlerinin avantaj ve dezavantajları hakkında teknik bilgiler verilecektir. Bu kapsamda örnek bir senaryo üzerinden sayısal modelleme sonucu hesaplanan toplam saçılan manyetik alanın konumsal dağılımı toprağa gömülü alüminyum bir küre için üç farklı durumda değerlendirmiştir. veya iletken olmayan tüm cisimlere karşı tepki Gözle görülemeyen ve/veya yanına yaklaşılamayan veren sistemlerdir. Karmaşık bir ortamda çoklu iç yansımalar da hesaba katıldığında ve bu sistemin cisimlerin elektromanyetik yöntemlerle tespit ve pahalı oluşu da göz önüne alındığında sadece teşhisi, yoğun uygulama alanı bulan ve geniş metal cisim tespiti için bu sistemi kullanmanın yelpazede ilerleyen önemli bir teknoloji alanını oluşturmaktadır. Bu kapsamda özel olarak (iletken) uygun olmadığı açıktır. Temelde manyetik veya manyetik olmayan metal cisimlerin/ortamların tespiti için kullanılan iletken cisimlere tepki veren ve diğer iletken elektromanyetik temelli belli başlı sistemler olmayan cisimlerle etkileşimi olmayan sistemler ❱❱ Elektriksel özdirenç cihazları, elektromanyetik İndüksiyon (EMİ) sistemleridir. Bu ❱❱ Manyetometreler, sistemler metal tespitinin yanında gerçekte çok ❱❱ Yere nüfuz eden radarlar, geniş bir uygulama alanına sahip olduğundan, ❱❱ Elektromanyetik indüksiyon cihazları, olmak üzere sınıflandırılabilirler. Elektriksel özdirenç metal cisim tespit ve teşhisi için kullanılan EMİ sistemleri özel olarak “metal dedektörleri ” olarak cihazları temelde toprak vb. bir ortamın elektrik isimlendirilmektedirler [1]. Yine, benzer amaç için alan dağılımı ile ilgili olarak potansiyel farkını kullanılan ve farklı teknolojileri (akustik/sismik, ölçtüğünden, küçük iletken cisimlerin oluşturduğu X-Işınları vb.) bünyesinde barındıran birçok hibrit potansiyel değişimlerini tespitte yetersiz kalacaklardır. Manyetometreler ise dünya manyetik sistemin varlığı da unutulmamalıdır. Metal dedektörleri, diğer sistemlere göre aşağıdaki alanını kullanan pasif sensörler olup, iyi manyetik temel avantajlara sahiptir: malzemelerin tespitinde başarılıdırlar. Fakat birçok ❱ ❱ Küçük/büyük iletken cisimlere yüksek hassasiyet, iletkenin (metalin) manyetik malzeme olmadığı diğer cisimlere karşı tepkisizlik, bilinmektedir. Yere nüfuz eden radarlar (ground ❱❱ Düşük sistem maliyetleri (nispeten bilinen üretim penetrating radars, GPR) yüksek frekanslarda teknolojisi), (MHz ve GHz bandında) kullanılan ve iletken Temeller 230 I 3e Electrotech Mart 2014 Elektronik Gözle görülemeyen ve/veya yanına yaklaşılamayan cisimlerin elektromanyetik yöntemlerle tespit ve teşhisi, yoğun uygulama alanı bulan ve geniş yelpazede ilerleyen önemli bir teknoloji alanını oluşturmaktadır. ❱❱ Kolay kullanım ve zorlu koşullar altında sağlamlık, ❱❱ İlgili elektronik teknolojilerinde ki hızlı ilerlemeler. Metal dedektörleri temelde, uzak alanda çalışan klasik radarlardan farklı olarak yakın alanda çalışan ve alıcıda radarın aksine indüklenen akımlar yerine, elektromotor kuvvetinin (manyetik indüksiyon alanı ve ilgili yüzey alanı integrali üzerinden tanımlıdır) algılandığı manyetik sensör sistemleridir. Bir çeşit düşük frekans yer radarı olarak da düşünülebilecek metal dedektörlerinin metal ve mayın tespitinde en etkili teknoloji olduğu Amerikan ordu raporlarında da vurgulanmaktadır [2]. Metal dedektörleri denildiğinde genelde akla sadece gömülü iletken cisimlerin tespiti gelmektedir. Bu cisimler, arasında askeri amaçlı mayın ve patlamamış mühimmatın tespiti ile sivil amaçlı altın, gümüş vb. tarihi eser tabanlı değerli malzemelerin bulunması düşünülür. Fakat bu iki yaygın uygulama yanında, metal dedektörleri EMİ sistemleri kapsamında1 ❱❱ Güvenlik uygulamaları (kapı ve el tipi dedektörler), ❱❱ Yeraltı boru, çukur, suyolu, siper vb. tespit sistemleri, ❱❱ Mayın tespiti ile mayından arındırma, ❱❱ Su altı tespit sistemleri (torpido, denizaltı tespiti vb.), ❱❱ Duvar içi dinleme cihazı (böcek) tespit sistemleri, ❱❱ Duvar içi demir çubuk tespit sistemleri (inşaat teknolojisi), ❱❱ Yemek/yiyecek endüstrisinde metal parça tespit sistemleri, ❱❱ Batimetrik haritalama, 1 EMİ sistemleri indüksiyon ısıtma, kablosuz enerji iletimi, indüksiyon motor (elektromanyetik fırlatıcılar) tasarımı, RFID sensörleri, düşük frekans tıbbi görüntüleme vb. birçok ek uygulama alanına sahiptirler. 231 I 3e Electrotech Mart 2014 ❱❱ Su ve toprak kirliliği çalışmaları (atık ve çöp sahalarının tespit ve izlenmesi), ❱❱ Tahribatsız Eddy akımları muayene yöntemleri vb. birçok uygulamada yoğun olarak kullanılmaktadır. Bu kapsamda bir metal detektöründen beklenen yetenek, aranan iletken cismin ❱❱ Yön ve derinlik dâhil pozisyonunun (yerinin) belirlenmesi (pinpointing), ❱❱ Elektromanyetik açıdan malzeme yapısının belirlenmesi, ❱❱ 3 boyutlu geometrisinin belirli düzeyde görüntülenebilmesi olarak ifade edilebilir. Tüm bunlara karşın dar bandlı (tek frekanslı) klasik metal dedektörlerinin temel zayıf noktaları ❱❱ Yüksek yanlış alarm (false alarm) oranları, ❱❱ Cisim teşhisi (classification, discrimination) konusunda başarı problemleri, ❱❱ Derinlik bilgisinin kabul edilebilir doğrulukta elde edilememesi, ❱❱ görüntüleme zorlukları, olarak sayılabilir. Bunlar arasında en büyük dezavantaj yüksek yanlış alarm oranlarıdır. Toprakta gömülü diğer iletken cisimler ile toprağın mineralli yapısı ve iletkenliği metal detektörünün yanlış alarm vermesinin temel nedenleridir. Tüm bu avantaj ve yaygın kullanımı ile birlikte, klasik (dar bandlı) metal dedektörlerinin söz konusu dezavantajlarının üstesinden gelmek için, gelişmiş metal dedektörleri üzerinde araştırmalar devam etmektedir. Bu sistemlerde kullanılan iki farklı yöntem, cisimlerin ❱❱ Frekans imzalarının (frekans spektrumu) çıkartılması [3], ❱❱ Zaman imzalarının (üstel zayıflama zaman spektrumu) çıkartılması [4], olarak sınıflandırabilirler. Bu yöntemlerin ilkinde hedef cisme 1-100 KHz frekans bandındaki bir frekans bölgesinde genelde 1 KHz aralıklarla farklı frekanslar gönderilir. Bu nedenle bu tür sistemler çok frekanslı metal dedektörleri (veya frekans uzayı sistemleri) olarak bilinir. Yöntemlerin ikincisinde ise hedef cisme genelde en fazla 10 MHz’e kadar en yüksek frekans bileşeni olan bir darbe (pulse) işareti gönderilir. Bu nedenle bu tür sistemler darbe indüksiyonlu metal dedektörleri (veya zaman uzayı sistemleri) olarak bilinir [5]. Her iki sistemde Elektronik de cisimden geri dönen elektromanyetik dalgalar frekans ve/veya zaman uzayında değerlendirilir. Böylece cismin türü, yönü, malzeme yapısı, derinliği vb. bilgiler kapsamında teşhisi ile yüksek yanlış alarm oranları düşürülmeye çalışılır. Yine, gelişmiş metal dedektörlerinin monostatik ve bistatik uygulamaları da mevcuttur. Her bir sistemin kendine göre avantaj ve dezavantajlarının olduğu unutulmamalıdır. Kısa Tarihçe İkinci Dünya Savaşı yıllarında mayın tespit ihtiyacının karşılanması için metal dedektörlerinin gelişimi hızlanmıştır. Bu durum, entegre devreler kullanan, düşük güçlü ve taşınabilir dedektörlerin üretimini 1970’li yıllar boyunca tetiklemiştir. 1980’li yıllardan itibaren mikroişlemciler de kullanan dedektörlerden beklenen temel yetenek iletken cisimlerin türünü ayırt (teşhis) edebilmektir. Bu durum işaret işleme algoritmalarının kullanılmasına yol açmıştır. Buna göre metal dedektörlerinin gelişimi 1990’lı yıllara kadar en genel hatları ile aşağıdaki gibi açıklanabilir [6]: ❱❱ 2000 yıl önce: Çin imparatoru tarafından güvenlik amaçlı kullanım (statik), ❱❱ 1881: Graham Bell›in Amerikan Başkanı Garfield›in vücudundaki mermiyi bulma çabaları, ❱❱ 1900: Kaptan McEvoy’ın su altında metal dedektörü ile tespit çalışmaları, ❱❱ 1915: Maxwell-köprü devresi ile bomba tespiti çalışmaları, M. C. Gutton, ❱❱ 1922: Amerikan Standart Bürosu’nun «Induction Balance for Detecting Metallic Bodies” terimini kullanımı, ❱❱ 1924: Radyo dedektörü denilen ve vurma frekans devresi ile çalışan sistemin patentlenmesi, D.Chilson, ❱❱ 1927: İlk metal dedektörü kitabının yazılması, R. J. Santschi, ❱❱ 1929: Metallascope (M-Scope) sisteminin patentlenmesi, Gerhard Fisher. II’inci dünya savaşı yılları ve mayın dedektörleri için yüksek talep: ❱❱ 1941: Polanya kuvvetleri tarafından yeni ve avantajlı bir sistemin geliştirilmesi, ❱❱ 1942: Frekans modülasyonlu dedektörlerin tanıtılması, ❱❱ 1987: İlk mikroişlemcili metal dedektörünün 232 I 3e Electrotech Mart 2014 patentlenmesi, Garrett Electronics, ❱❱ 1987: İlk otomatik toprak ayarı yetenekli altın dedektörü, MineLab (GT16000). 1990’lı yıllardan sonra konu ile ilgili çok fazla çalışma, patent ve model üretildiğinden detaya girilmemiştir [1], [6]. Halka Antenler Metal detektörlerinde verici (Tx) ve alıcı (Rx) anten olarak halka (loop) antenler ve onların değişik konfigürasyonları kullanılır. Bu kapsamda yaygın olarak kullanılan bazı halka anten türleri aşağıda gösterilmiştir [7]. Şekil 1. a) Çift D, b) Ortak merkezli, c) Çoklu halka halka antenler. Özel olarak örneğin Çift-D türü halka antenler daha fazla derinlik, daha geniş arama alanı vb. avantajlara sahiptir. Gelişmiş metal dedektörleri geniş bantlı sistemler olduğundan, halka antenlerin ilgili frekans bandında çalışma performansı bakımından analiz edilmesi zorunludur. Bu kapsamda maksimum güç teoremi gereği, bu antenlerin kaynak (osilatör) ile empedans uyumluluğu (matching) konusuna dikkat edilmelidir. Yine antenlerin rezonans veya rezonansta olmayan durumlarda yakın alan davranışlarının da bilinmesi gerekir. Antenlerin tasarımında ki önemli bir diğer nokta ise alıcı antenin vericiden etkilenmeyecek şekilde tasarlanması gerekliliğidir. Yani, hedef cisim yok iken alıcı antende indüklenen akımların minimum olması sağlanmalıdır. Bu durum önemlidir ziya alıcıdaki işaretin genliği zaten son derece düşük olacağından, alıcıda ön kuvvetlendirici (preamplifier) kullanımını zorunlu kılar. Her bir frekansta geniş bandlı sistemlerde anten faktörü de düşünülmesi zorunlu bir diğer parametredir. Ek olarak halka antenler mutlak (absolute), farksal (differential) ve çoklu-farksal (multi-differential) modda çalışacak şekilde de tasarlanabilirler. Bu durum saçılan alanın tümü ile pozitif veya pozitif/ Elektronik Temelde manyetik veya manyetik olmayan iletken cisimlere tepki veren ve diğer iletken olmayan cisimlerle etkileşimi olmayan sistemler elektromanyetik İndüksiyon (EMİ) sistemleridir. Bu sistemler metal tespitinin yanında gerçekte çok geniş bir uygulama alanına sahip olduğundan, metal cisim tespit ve teşhisi için kullanılan EMİ sistemleri özel olarak “metal dedektörleri ” olarak isimlendirilmektedirler. manyetik veya manyetik olmayan cisimler belirli başarı ile ayırt edilebilmektedir. Teşhis (Classification or Identification) Algoritmaları İletken cisimlerin metal dedektörleri ile tespiti prensip olarak mümkün olmakla birlikte, teşhisi (ayırt edilmesi, sınıflandırılması) konusunda büyük zorluklar mevcuttur. Klasik tek frekanslı birçok ticari sistemde bu amaç için kullanılan ardışık karşılaştırıcı (comparator) devreler veya temel tespit algoritmaları ile bu sorun aşılmaya çalışılmakla beraber, yetersiz kalacağı aşikârdır. Bu durumun yanlış alarm oranlarını çok artıracağı negatif bileşenlerinin var olması bakımından önemli da unutulmamalıdır. Bu kapsamda daha önce bahsedildiği üzere frekans veya zaman uzayı olup, tespit açısından faydalı olabilmektedir [5]. Özel olarak halka anten dâhil tüm metal dedektörü sistemleri adı verilen Gelişmiş Metal Dedektör sistemleri önerilmiştir. Bu dedektörler ile cisimlerin sisteminin kararlılığı konusunda da incelemeler teşhisi için yapılmıştır. Bu durum öncelikle günün farklı zamanlarında (gündüz, gece vb.) ortam sıcaklığının ❱❱ Empedans düzlemi gösterilimi, ❱❱ Faz açısı değişimi gösterilimi, tüm sistem üzerinde kararsız davranışlar ❱❱ Spektral imzaların (frekans/zaman imzası vb.) oluşturması bakımından önemlidir. gösterilimi, ❱ ❱ Rezistif, indüktif ve çapraz geçiş bölgelerinde Toprak ve Manyetik Dispersif Etkisi çalıştırma, Metal dedektörleri prensip olarak her türlü ❱❱ Konumsal ve zamansal alan dağılımı tabanlı I/Q ortamda (toprakta) çalışabilmelidirler. Fakat çoğu işaret dağılımı gösterilimler, toprak ve malzeme (ırmak kumu vb.) yapısında ❱ ❱ Farklı yüksekliklerden zengin veri toplanarak bulundurdukları mineraller nedeni ile manyetik değerlendirilmesi dispersif özellik gösterir. Yani 1-100 KHz bandında vb. çeşitli yöntemler üzerinde çalışılmıştır. Yine farklı frekanslarda farklı manyetik geçirgenlik problemin bir ters problem (inverse problem) ( , H/m) değerlerine sahiptirler. Bir diğer olarak değerlendirilmesi ile deyişle manyetik geçirgenlikleri frekansa ( , Hz) ❱❱ Alt uzay izdüşümü yöntemi, bağlıdır ( [8]. Bu durum dedektörün ❱❱ Minimum karesel hata tersleme algoritması, performansını ciddi anlamda etkileyerek, yanlış ❱❱ Güç yoğunluğu dağılımına dayalı alarm oranlarını yükselten en önemli unsurdur. periyodogramlar, Buna karşın manuel veya otomatik toprak ayarına ❱❱ İstatistiksel tespit algoritmaları, (ground balancing) sahip sistemler belirli düzeyde ❱❱ Çeşitli çıkartım (substraction) algoritmaları başarılıdır. Bu nedenle toprak türüne bağlı vb. çeşitli yöntemler teşhis amaçlı uygulanmaktadır. olmak üzere havadaki bir cismin tespit başarımı ile, toprakta gömülü bir cismin tespiti başarımı Çözünürlük temelde birbirinden farklı değerlendirilmelidir. Çözünürlük yan yana (genelde yatay duran) gömülü iki cismin metal dedektörü ile ayırt Tespit (Detection) Algoritmaları Manyetik veya manyetik olmayan iletken cisimlerin edilebilme yeteneği olarak düşünülebilir. Metal dedektörlerinde bu yetenek frekans, halka antenin metal dedektörleri ile tespiti belirli derinlik kısıtları boyu, ortamın kayıp düzeyi, gömülü cisimlerin altında çoğu kez mümkündür. Alınan işaretlerde büyüklükleri, malzeme yapısı ve gömülme gömülü iletken cisimler nedeni ile oluşan pozitif ve/veya negatif faz kaymalarından yararlanarak derinlikleri/yönü, sistemin monostatik veya 233 I 3e Electrotech Mart 2014 Elektronik bistatik olması durumu vb. birçok parametreye bağlıdır. Yine, gömülü manyetik malzemelerin çevrelerinde oluşturduğu manyetik ekranlama (gölgeleme) nedeni ile çözünürlük önemli oranda düşmektedir. Prensip olarak daha büyük halka antenler daha düşük çözünürlük vermekle beraber, daha derinlerde tespit yapabilme imkânı sağlarlar. Yine daha yüksek frekanslarda daha iyi çözünürlük beklenir, ancak etkin arama derinliği azalır. Görüntüleme Metal dedektörleri ile belli çözünürlük ve kalitede görüntüleme yapmak mümkündür. Fakat bu durum düzgün veri toplamayı gerektirdiğinden gerçek uygulamalarda çoğu kez zordur. Bununla birlikte özellikle mayınların, patlamamış mühimmatların ve duvar içi demir çubukların vb. cisimlerin görüntülenmesi konusunda çalışmalar mevcuttur [9]. Yine araca monteli gelişmiş askeri dedektörlerde de gerçek zamanlı görüntüleme önemli bir ihtiyaçtır. Bu sistemlerde dizi halka antenlerin kullanıldığı unutulmamalıdır. Modelleme ve Simülasyon Elektromanyetik sistemlerin geliştirilmesi için modelleme ve simülasyon desteği şarttır. Bir metal dedektörü sisteminin modellenmesi temelde “eş değer (skaler) devre modeli” veya “elektromanyetik (vektörel) modeli” üzerinden yapılabilir. İlk model akım ve gerilimler üzerinden sistemin eş değer empedansının bulunması üzerine kurulu olup, ortak (mutual) indüktans hesabını gerektirmektedir. İkinci model ise Maxwell denklemlerinin analitik veya nümerik (sayısal) çözümüne dayalıdır. Bu modelde gerçek bir metal dedektörü probleminin tam analitik çözümü genellikle mevcut değildir ya da pratik açıdan yetersiz olabilecek birçok varsayım ve yaklaşıma dayalıdır. Bunun temel nedeni problemin yakın alanda, düşük frekanslarda (kuvazi-statik durumda) ve dispersif toprak için çözülmesinin gerekliliğidir. Yine, Maxwell denklemleri tabanlı gerçek hayat problemlerini çözmek için gerekli sayısal çözümlerinin düşük frekanslarda yaygın olmaması nedeni ile metal dedektörü için nümerik (sayısal) simülasyonlar da son derece azdır. Bu durum indüksiyon olayının ve etkilerinin yeterince anlaşılamamasına ve bu nedenle sistemlerin 234 I 3e Electrotech Mart 2014 istenilen düzeyde geliştirilememesine neden olmaktadır. Daha önce belirtildiği üzere gerçek problemlerde toprağın manyetik dispersif etkisinin hesaba katılması zorunluluğu, simülasyonları bir kat daha zorlaştırmaktadır. Bu durum gelişmiş metal dedektörü sistemlerinin belirli bir başarı ile üretilebilmesi açısından büyük bir dezavantaj oluşmaktadır. Örnek Uygulama Bu bölümde verilen sonuçlar yazarın yönetimi altında M. Burak Özakın tarafından yapılan bir yüksek lisans tezi kapsamında elde edilmiştir [10]. Buna göre metal dedektörü problemi Kuasi-Statik Zaman Uzayı Sonlu Farklar (Finite Difference Time Domain) yöntemi ile üç boyutlu kartezyen koordinatlarda ve Maxwell denklemlerinin çözümü kapsamında incelenmiştir. Şekil 2’de gösterilen problem uzayı hava/kayıplı toprak arayüzü ve halka antenden oluşmakta olup, çalışma frekansı 10 KHz’dir. Şekil 2. Problem uzayının genel görünümü. Çözüm, temelde quasi-statik koşulun ( ) sağlanması üzerine kuruludur. Burada (rad/ sn) açısal çalışma frekansını, (F/m) cismin veya (S/m) ise cismin ortamın dielektrik sabitini ve veya ortamın iletkenliğini göstermektedir. Tüm problem uzayının manyetik olmayan ortam ve ). Bu cisimlerden oluştuğu kabul edilmiştir ( kapsamda sistem monostatik (alıcı ve verici anten aynı yerde) düşünülmüş ve alüminyum küp, küre ve prizma şeklindeki gömülü cisimler için konuma bağlı saçılan manyetik alan dağılımları hesaplanmıştır. Bir iletken olan alüminyumun manyetik olmayan Elektronik a) farklı anten çapları, b) farklı anten yükseklikleri, c) farklı cisim derinlikleri, Şekil 3. 10 KHz’de gömülü alüminyum bir küreden saçılan toplam manyetik alanın yatay menzile göre üç farklı parametre açısından değişimi. malzeme olduğu unutulmamalıdır. Saçılan manyetik alanlar özel olarak dairesel halka antenin üç farklı yüksekliği (h), üç farklı anten çapı (a) ve üç farklı derinliği (d) için hesaplanmıştır. Buradaki sonuçlar sadece iletken alüminyum küre için Şekil 3’te gösterilmiştir. Şekillerdeki dikey çizgiler (kırmızı renkli) cismin bulunduğu yatay menzili göstermektedir. Sonuçlara göre anten çapı artıkça saçılan alanın genliği artarak, cismin tespiti bakımından karakteri daha çok belirginleşmektedir. Buna karşın anten yüksekliğinin artması ve cismin daha derinlere gömülmesi durumunda saçılan alanın genliği ve karakteri bakımından tam ters bir etki söz konusudur. Elde edilen bu sonuçlar iletken cisimlerin tespiti/teşhisi ve sistem tasarımı kapsamında başarım açısından son derece önemlidirler. Kaynaklar [1] Aksoy S., (2014), Advanced Metal Detectors, E-Book, http://anibal.gyte.edu.tr/dosya/102/~saksoy. [2] Patel D., Desert storm soil properties and mine detectors, Technical Report USA-BRDEC-TR #2537, Fort Belvoir, Unclassified, 80 pages plus appendices, 1993. 235 I 3e Electrotech Mart 2014 [3] Svatos J., Vedral J., The usage of frequency swept signals for metal detection, IEEE Trans. on Magnetics, 48-4, 1501-1504, 2012. [4] Nelson C. V., Keller M. R., Wide-bandwidth time decay signatures from UXO targets, Proc. SPIE 4742, Detection and Remediation Technologies for Mines and Minelike Targets VII, 756-765, 2002. [5] Ewald H., Electromagnetic Induction, Chapter 4 in Subsurface Sensing, 175-224, Editors: A. S. Türk, K. Hocaoğlu, A. A. Vertiy, John Wiley & Sons Inc., Hoboken, New Jersey, USA, 2011. [6] Roberts R. T., The history of metal detectors, Western & Eastern Treasures, 1999. [7] Szyngiera P., (1999), A method of metal object identification by electromagnetic mean, Mine Identification Novelties Euroconference, 155-160, Florence, Italy. [8] Das Y., Effects of soil electromagnetic properties on metal detectors, IEEE Trans. on Geoscience and Remote Sensing, 44-6, 1444-1453, 2006. [9] Bruschini C., Evaluation of a commercial visualizing metal detector for UXO-mine detection - HILTI ferroscan system, International Workshop on Sustainable Humanitarian Demining (SusDem 97) , 6.18-6.27, Zagrep, Crotaria, 1997. [10] Özakın M. B., Aksoy S., Üç boyutlu Kartezyen koordinatlarda düşük ve tek frekanslı metal dedektörlerinin kuvazi-statik zaman uzayı sonlu farklar yöntemi ile benzetimi, 6. URSI Ulusal Bilim Kongresi, 2-5 Eylül 2012, Doğuş Üniversitesi, İstanbul, TÜRKİYE.